18.04.2015 Views

oba restaurant - Antalya Rehberler Odası

oba restaurant - Antalya Rehberler Odası

oba restaurant - Antalya Rehberler Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ali Rıza Öndemir.<br />

Fotoğraf: Hüseyin Çimrin arşivi<br />

Ali Rıza Bey’in Gayretleri<br />

Ali Rıza Bey zamanla bu çalışmalarının<br />

karşılığını da aldı. Kendisini<br />

İngiltere ve Yunanistan acentelerine<br />

tanıtıp kabul ettirdi. İngiltere’nin<br />

en büyük seyahat acentesi R. K.<br />

SWAN’ın <strong>Antalya</strong> ve Türkiye gezi<br />

organizatörlüğünü aldı.<br />

<strong>Antalya</strong>’ya, Kuşadası’na, Dikili’ye<br />

ve Alanya’ya gelen büyük yolcu<br />

gemilerinden inen turistleri günlük<br />

Perge-Aspendos-Manavgat Şelalesi,<br />

Side, Alanya turuna çıkarıyor<br />

ve akşamüzeri İskele’ye (şimdiki<br />

Yat Limanı) getirip, motorlarla gemilerine<br />

bindiriyordu. Bazı gezilerde<br />

on-on beş otobüse kadar yolcu<br />

çıkıyordu. Onları deniz motorları<br />

ile gemiden çıkartmak ve akşam<br />

geri götürmek saatler sürüyordu.<br />

O sıralarda ben de <strong>Antalya</strong>’ya<br />

gelen Almanlara jeep ve minibüs<br />

gibi araçlarla özel turlar düzenliyordum.<br />

Yani bürosuz bir Seyahat<br />

Acentesi gibi çalışıyordum. Amacım<br />

para değil. <strong>Antalya</strong>’ya gelen<br />

yabancılara <strong>Antalya</strong>’yı en iyi bir<br />

şekilde tanıtmaktı.<br />

Meğer Ali Rıza Bey tur müşterisi<br />

bulamadığı için bana çok içerliyormuş.<br />

Ben ise <strong>Antalya</strong>’da ne<br />

kadar otel varsa hepsini dolaşıyor,<br />

<strong>Antalya</strong>’ya gelen her Alman<br />

turistle muhakkak tanışıyor; ülkelerine<br />

döndüklerinde de bana<br />

övgü dolu mektuplar, <strong>Antalya</strong>’da<br />

çektikleri fotoğraflarımı gönderiyorlardı.<br />

Güzel Alman kızları ile<br />

<strong>Antalya</strong> sokaklarında volta atıyor,<br />

gençliğimin keyfini çıkarıyordum.<br />

Her <strong>Antalya</strong>lı erkek benim yerimde<br />

olmaya can atıyor; hatta<br />

birçoğu bana, “Hüseyin, şu Almancayı<br />

bize de öğret de, biz de<br />

biraz yaşayalım”diyorlardı. Anlayacağınız,<br />

ben o yılların deyimiyle<br />

<strong>Antalya</strong>’nın tek ‘Almancısı’ydım.<br />

<strong>Antalya</strong>lı esnaf bir turistle dil<br />

yönünden anlaşamasa veya<br />

Almanya’dan tanıştıkları bir yabancıdan<br />

mektup gelse, muhakkak<br />

beni bulurlardı.<br />

<strong>Antalya</strong>’da bu konuda öyle<br />

popülerdim ki posta adresim<br />

bile, ‘Hüseyin Çimrin-<strong>Antalya</strong>/<br />

Türkiye’den ibaretti.<br />

Bizim mahallenin postacısı Mehmet<br />

Dalkara, her gün Almanya’dan<br />

gelen onlarca mektubu evime bu<br />

adresle getirirdi. O günlerde Almanca<br />

öğretmenleri dışında, Almanca<br />

üzerine <strong>Antalya</strong>’da bilinen<br />

tek kişi idim.<br />

Henüz Ortaokul öğrencisi iken<br />

öğrendiğim Almancamı geliştirmek<br />

için turistlerin peşine<br />

takılıp onlarla gezmelerimin yaşamımda<br />

bana ne gibi imkânlar<br />

sağlayacağını ve yıllar sonra<br />

bu turist rehberliğinin aranılan<br />

gözde bir meslek olacağını nereden<br />

bilebilirdim ki?<br />

İlk Gezi Turları<br />

Ekspres Turizm Seyahat<br />

Acentesi’nin sahibi Ali Rıza Bey,<br />

ben bir gün onun seyahat ofisinin<br />

önünden geçerken beni kolumdan<br />

çekip acenteye soktu. ‘Niçin böyle<br />

kendini yoruyorsun? Turistleri benim<br />

acentem adına topla, benden<br />

kişi başına komisyon ve rehberlik<br />

ücreti al’ dedi. Kapıda acentenin<br />

o günkü Perge-Aspendos-<br />

Side-Alanya tur minibüsü kalkmak<br />

üzereydi. Ali Rıza Bey ‘Hadi<br />

atla,’ dedi. Nasıl oldu bilmiyorum<br />

kendimi turist dolu minibüsün içinde<br />

buldum, “Ya ben eski eserler<br />

hakkında öyle çok şey bilmiyorum”<br />

bahanesine de, “Ben sana<br />

kitaplar veririm, okur öğrenirsin”<br />

diyerek elime Almanca yabancı<br />

bir broşür tutuşturdu. Bu broşürde<br />

<strong>Antalya</strong>’nın kaleiçi, Perge, Aspendos<br />

ve Side tanıtılıyordu. Akşamüzeri<br />

acenteye döndüğümde Ali<br />

Rıza Bey önce yolcularla görüştü,<br />

turun nasıl geçtiğini öğrenip bana<br />

döndü. “Aferin” deyip elime içinde<br />

para bulunan bir zarf tutuşturdu.<br />

Acenteden çıkıp, Kalekapısı’ndaki<br />

Saat Kulesi’ni döner dönmez<br />

parayı saydım. Tamı tamına 45<br />

liraydı. (Döviz kuru: 1 DM=225<br />

kuruş) Yani bir yolcunun yemekli<br />

tur biletinin tamamı. Orta halli bir<br />

memurun yarım aylık maaşına yakındı<br />

bu para. ‘İyi para’ dedim ve<br />

ertesi gün sabah erkenden soluğu<br />

Ali Rıza Bey’in turizm acentesinde<br />

aldım. İşte profesyonel olarak<br />

turizm mesleğine girişim 1959<br />

yılında böyle oldu.<br />

Ali Rıza Bey’e Baskılar<br />

Ali Rıza Bey’e gelince; Kalekapısı’ndaki<br />

Turizm Ofisi’nin önü o zamanlar<br />

boydan boya <strong>Antalya</strong>’nın<br />

tek taksi durağıydı. Ali Rıza Bey<br />

ofisinin önünde hiç olmazsa bir-iki<br />

arabalık yerin acentesine ait olduğu<br />

konusunda ısrarlı idi. Ayrıca<br />

kendisi çok disiplinli ve haklarından<br />

hiçbir zaman taviz vermeyen<br />

bir yapıya sahipti.<br />

Turistlerin böyle topluca gezdirilmesi,<br />

Kalekapısı’ndaki taksi<br />

şoförlerinden bir kısmının<br />

<strong>Antalya</strong>’nın ilk Seyahat Acentesi “Ekspres Tourist Office”<br />

Fotoğraf: Hüseyin Çimrin arşivi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!