yenilikçiliğini göstermek için ışıldayan örneklerdir. Toplu hikayeleri arasındaThe Same Door (Aynı Kapı, 1959), The Music School (Müzik Okulu, 1966),Museums and Women (Müzeler ve Kadınlar, 1972), Too Far To Go (Gitmekİçin Çok Uzak, 1979) vardır. Birkaç cilt şiir ve deneme de yazmıştır.J. D. Salinger (1919- )1960’larda olacakların habercisi olan J. D. Salinger, toplumdan uzaklaşmagayretlerinin portrelerini çizer. New York City’de doğdu ve The Catcher in theRye (Çavdar Tarlasında Çocuklar / Gönülçelen, 1951) adlı romanının basılmasıile büyük bir edebi başarıya ulaştı. Bu romanın kahramanı olan 16 yaşındakiduygusal Holden Caulfield, dışarıdaki yetişkinler dünyasına karışmak içinseçkin yatılı okulundan kaçar fakat bu dünyanın maddeciliği ve sahteciliğindenötürü hayal kırıklığına uğrar.Ne olacağı sorulduğunda Robert Burns’un bir şiirinden bir alıntı yaparken hatayapar ve "the catcher in the rye" (çavdardaki tutucu) der. Hayalinde, omasumiyetin tek koruyucusu olan beyaz şövalyenin çağdaş versiyonudur.Kocaman bir çavdar tarlası hayal eder ve çavdarlar o kadar uzundur ki oyunoynayan bir ufak çocuklar koşarken nereye gittiklerini göremezler. O tarladakitek büyüktür. “Saçma sapan bir uçurumun kenarında duruyorum. Yapmamgereken, uçurumdan aşağı düşmemeleri için kenara yaklaşanlarıyakalamak.”Uçurumdan düşmek çocukluğun ve özellikle cinsel masumiyetinkaybı ile eştir, bu da o devrin ısrarla tekrarl<strong>ana</strong>n temasıdır. Bu içine kapanık,iyi yazarın diğer eserleri arasında Nine Stories (Dokuz Öykü, 1953), Frannyand Zooey (Franny ve Zooey, 1961), ve The New Yorker’dan toplanmışhikayeleri içeren Raise High the Roof-Beam, Carpenters (Yükseltin TavanKirişini Ustalar, 1963) vardır. New Hampshire’da yaşayan Salinger, 1965’teyayıml<strong>ana</strong>n tek bir hikayeden beri Amerikan edebiyat sahnesindegörünmemiştir.Jack Kerouac (1922-1969)Fakir düşen bir Fransız-K<strong>ana</strong>dalı ailenin oğlu olan Jack Kerouac da orta sınıfyaşantısının değerlerini sorgulamıştır. New York City’deki ColumbiaÜniversitesi öğrenciyken “Beat” edebiyatının yeraltı dünyası üyeleriyle tanıştı.Güneyli romancı Thomas Wolfe’un aslından uzak otobiyografik eserlerindençok etkilenmişti.Kerouac’ın en tanınmış eseri olan On the Road (Yalnız Gezgin, 1957),Amerikanın her tarafında dolaşarak komün hayatı ve güzellikleri içeren idealistbir rüya peşindeki "beatnik"leri anlatır. The Dharma Bums (DharmaSerserileri, 1958) gezginci karşıt-kültür aydınları ve onların Zen Budizimineolan büyük tutkuları üzerinde odaklanır. Kerouac aynı zamanda Mexico CityBlues (1959) adlı bir şiir kitabı ve yaşamının deneyimsel romancı WilliamBurroughs ve şair Allen Ginsberg gibi beatniklerle birlikte geçen dönemini dekaleme aldı.
ÇALKANTILI AMA YARATICI 1960’LAR1950’lerin temelinde yatan uzaklaşma ve stres 1960’larda Birleşik Devletler'deVatandaşlık Hakları Hareketi, feminizm, savaş karşıtı gösteriler, azınlık eylemciliği, veAmerikan toplumunda hala etkileri görülmekte olan bir karşıt kültür ile su yüzüneçıktı. Dönemin dikkat çekici politik ve toplumsal çalışmaları arasında vatandaşlıkhakları lideri Dr. Martin Luther King’in söylevlerini, feminist lider Betty Friedan’ın ilkyazılarını (The Feminine Mystique, 1963) ve Norman Mailer'ın The Armies of theNight (Gece Orduları, 1968) adlı 1967’de gerçekleştirilen savaş karşıtı bir yürüyüşüanlatan yazısını sayabiliriz.Kurgu ve gerçek, roman ve gazete röportajları arasında bugüne kadar süregelençizginin netliğini kaybetmesi 1960’lara damgasını vurmuştur. Breakfast at Tiffany's(Tiffany’de Kahvaltı, 1958) gibi eserlerle okuyucuları büyüleyen 1940’ların ve1950’lerin sonlarının yaramaz çocuğu romancı Truman Capote, In Cold Blood(Soğukkanlılıkla, 1966) adlı, Amerikanın ortalarında korkunç bir toplu cinayetininsanın kanını donduran <strong>ana</strong>lizini yapan ve detektif kurgu romanı gibi okunan bireserle okuyucularını şoke etmiştir. Aynı zamanda “Yeni Gazetecilik” ortaya çıktı. Buteknik, ciltler dolusu kurgu olmayan, gazetecilikle kurgu tekniklerini birleştiren, veyaçoğu kez gerçeklerle oynayarak ve yeniden kurarak verilen haberin dramasını vegüncelliğini arttıran bir üsluptur. Tom Wolfe’un The Electric Kool-Aid Acid Test(Elektrikli Kool-Aid Asit Testi, 1968) romancı Ken Kesey’nin karşıt kültür yolculuktutkusunun maskaralıklarını anlattı, Radical Chic and Mau-Mauing the Flak Catchers(Radikal Şıklık ve Karşıtları Yakalayanları Mau-Maulamak, 1970) solcu eylemciliğininbir çok yönüyle dalga geçmiştir. Wolfe daha sonra Birleşik Devletler uzay programınınilk dönemi hakkında çok canlı ve derinlemesine bir tarihçesi olan The Right Stuff(Apollo 13, 1979), ve 1980’lerdeki Amerikan toplumunun panoramik bir portresi olanThe Bonfire of the Vanities (Boş Şeylerin için Yakılan Şenlik Ateşi, 1987) adlı eserleriyazmıştır.Edebiyat, 1960’lar ilerledikçe devrin çalkantılarıyla doldu. Birkaç yazarda kendinifabulizm (hayal unsuruna day<strong>ana</strong>n hikayeler yazmak) olarak gösteren, ironik, gülünçbir görüş ortaya çıktı. Ken Kesey’in kasvetli ama gülünç One Flew Over the Cuckoo'sNest (Guguk Kuşu, 1962) romanı koğuş görevlilerinin hastalardan daha sorunluolduğu bir akıl hastanesinde geçer. Richard Brautigan'ın garip, fantastik eseri TroutFishing in America (Amerika’da Alabalık Avı, 1967) bu görüşün örnekleri arasındasayılabilir. Gülünç ve fantastik, Thomas Pynchon'un paranoyak, göz alıcı V (1963) veThe Crying of Lot 49 (Lot 49’un Ağlaması, 1966), John Barth'ın Giles Goat-Boy (KeçiGüden Giles, 1966), ve Donald Barthelme’in grotesk kısa öykülerinin toplandığı1964’te yayıml<strong>ana</strong>n Come Back, Dr. Caligari (Dr. Caligari, Geri Gel,1964) gibieserlerde yarı gülünç, yarı metafiziksel yeni bir tarza yol açtı.Edward Albee, farklı bir yönde, dramada, Who's Afraid of Virginia Woolf? (Kim KorkarHain Kurttan?, 1962), A Delicate Balance (Nazik Bir Denge, 1966), ve Seascape(Deniz Manzarası, 1975) gibi kendi ruhunu arayışını ve paradoksal yaklaşımınıyansıtan, geleneksel olmayan bir dizi psikolojik eser üretti.Aynı zamanda, bu on yıl, kırk yaşlarında edebi bir yetenek olan, doktorluk eğitimialmış ve güneyin efendiliğinin örneği Walker Percy’nin geç kalmış ününe tanık oldu.Percy, kendi bölgesini, bir dizi romanda üstünde ilginç psikolojik dramalarınoynatılacağı bir duvar halısı gibi kullandı. The Moviegoer (Sinema İzleyicisi, 1962)and The Last Gentleman (Son Beyefendi, 1966) en beğenilen kitaplarındandır.