11.07.2015 Views

amerikan edebiyatının ana hatları

amerikan edebiyatının ana hatları

amerikan edebiyatının ana hatları

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sojourner Truth (c.1797-1883) bu olağandışı kadınların yer aldığı grubun direnişineve karizmasına örnek oluşturdu. New York’ta köle olarak doğdu ve Hollandacakonuşarak büyüdü. 1827’de kölelikten kaçtı ve oğlu ve kızıyla onu destekleyenHollandalı-Amerikan bir aile olan Van Wagener’lerin yanına yerleşerek hizmetçi olarakçalışmaya başladı. Aile oğlunun özgürlüğü için sürdürdüğü yasal savaşı kazanmasıiçin ona yardımcı oldu ve onların adını aldı. Kendi başına yola koyularak, fahişeleriHıristiyan yapmak için bir rahiple çalıştı ve halka ait ilerici bir evde yaşadı. Duymayave görmeye başladığı esrarlı sesler ve görüntüler nedeniyle ona “konuk gerçek”anlamına gelen “Sojourner Truth” adını verdiler. Bu düşsel öğretilerin gerçeğiniyaymak için tek başına gezmeye başladı ve konuşmalar yaparak, dinsel şarkılarsöyleyerek ve köleliğin kaldırılmasını öğütleyerek 30 yılı aşkın bir süre bir çok eyaletigezdi. Elizabeth Cady Stanton’ın da desteğiyle kadınların oy hakkını savundu. YaşamıOliver Gilbert tarafından çoğaltılan ve düzeltilen otobiyografik bir hikaye olanNarrative of Sojourner Truth (Sojourner Truth’un Hikayesi, 1850) anlatılmıştır.Yaşamı boyunca eğitim almamış, Hollanda aksanıyla İngilizce konuşmuştur. Aslındaerkek olduğu şeklinde suçlandığı bir kadın hakları toplantısında göğüslerini açtığısöylenir. Kadınların zayıf cins olduğunu söyleyen bir erkeğe verdiği yanıtefsaneleşmiştir:Ben tarla sürdüm ve ektim, topladım ve hiçbir erkek beni geçemedi! Ve ben kadındeğil miyim? Bir erkek kadar çalışıp bir erkek kadar yiyebiliyordum – yemekbulduğumda – ve kırbaca da day<strong>ana</strong>biliyordum! Ve ben kadın değil miyim? On üççocuk doğurdum, ve çoğunun köle olarak satıldığını gördüğüm, ve bir anneninacısıyla bağırdığımda, İsa dışında hiç kimse beni duymadı! Ve ben kadın değil miyim?Bu nükteli ve saygısız hatip büyük “blues” şarkıcılarıyla kıyaslanmıştır. HarrietBeecher Stowe ve bir çok diğerleri, görüş sahibi ve “Tanrım, Tanrım, beyazları bilesevebilirim!” diyen bu siyah kadından akıl almışlardır.Harriet Beecher Stowe (1811-1896)Harriet Beecher Stowe'un Uncle Tom’s Cabin, or, Life Among the Lowly (TomAmcanın Kulübesi ya da Aşağı Tabaka Arasında Yaşam) adlı romanı 19’uncuyüzyılda en beğenilen Amerikan kitabıydı. Önce National Era dergisinde(1851-1852) dizi olarak yayımlandı ve hemen başarı kazandı. Sadeceİngiltere’de kırk farklı yayınevi tarafından yayımlandı ve kısa bir sürede 20dile çevrildi. Fransa’da Georges Sand, Almanya’da Heinrich Heine ve Rusya’daIvan Turgenev gibi yazarların beğenisini kazandı. Birleşik Devletler'de köleliğeson verilmesi için yaptığı duygu yüklü çağrı tartışmayı alevlendirdi ve on yılgeçmeden Birleşik Devletler İç Savaşı'na (1861-1865) yol açtı.Tom Amca'nın Kulübesi'nin başarılı olmasının nedenleri ortadadır. Demokrasiyive herkes için eşitliği savunan Birleşik Devletler'de, köleliğin dev gibi biradaletsizlik olduğunu ortaya koyuyordu.Stowe’un kendisi eski New England Püritenlerinin kusursuz bir temsilcisiydi.Babası, erkek kardeşi ve kocası, hepsi birer tanınmış, eğitimli Protestan dinadamı ve reformcuydu. Stowe romanın fikrini bir kilisedeki ayin esnasındayaşlı, üstü başı yırtılmış ve dayak yiyen bir köle görüntüsü olarak oluşturdu.Daha sonra romanın ilham kaynağı ve “yazarının” Tanrı olduğunu söyledi. Onuharekete geçiren güç, yaşamı daha Tanrısal kılarak iyileştirmek için varolandinsel tutkusuydu. Romantik dönem duygularla dolu bir dönem başlatmıştı:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!