11.07.2015 Views

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gibi. Dikkat edilirse ‘edrâ’ fiili burada iki meful almıştır.Birincisi ‘sana’ anlamındaki كَ‏ zamiridir. Diğeri ise cümlehalindeki مُ‏ ِ ا‏ّ‏ َْ ‏َא kısmıdır. Tabiatıyla bu fiilin özelliği,üzerinde durduğumuz ayet için de geçerlidir. Yani buayette de كَ‏ zamiri yine birinci mefuldür. İkinci meful iseçalış- َ‏َّכَّ‎ َََُّ cümlesidir. İzahına أَوْ‏ ََّ כَّ‎‏ُ‏ ََََُْ ا‏ِّ‏ כْ‏ ‏َىtığımız bu durumdan hareketle ayete verilmesi gerekenmeal şöyle olmalıdır: “(Ey Nebi), onun belki arınacağınıyahut alacağı öğüdün kendisine bir yarar sağlayacağınısana ne/kim bildirdi?” (İnfitar, 82/17) Nitekim Kadî Beyzavî,bu ayetle ilgili olarak kabul edilen görüşü aktardıktansonra, ikinci bir tevcihten bahseder. Bu tevcihe göre,َ‏َّכ َََُّ رِ‎כَ‏ ُْ ‏َא وَ‏ ayetinin, ‘lealle’ kelimesinde geçenzamir, ‘kafir’ kişiye raci olup Hz. Peygamber’e şu mesajverilir: ‘Ey Nebi, o kafirin kendini İslam ile arındıracağınıveya senden alacağı öğütten yararlanacağını ummaktasın/beklemektesin. Umup beklediğin bu sonucun gerçekleşebileceğinisana ne/kim bildirdi? (ve ma yudrike..?) (Bkz.el-Beyzavî, Envaru’t-Tenzîl, IV, 524)Şarih Şeyhzâde, Beyzavî’nin bu ikinci tevcihindeki‘ma yudrike?’ kalıbının “lâ yudrike şey’un” anlamındaolduğunu belirtir (Aynı yer). Beyzavî’nin tefsirinde ‘vekîle..’ şeklinde yer alan bu tevcih hariç, görebildiğimizkadarıyla tefsirlerimizde -edrâ fiili için düşünülmesi gerekenikinci mefulün dikkate alınmasıyla yapılmış- başkabir yoruma rastlamış değiliz.Durum böyle iken, aynı zamanda birer dil uzmanıolan müfessirlerimiz bu hususu gözetmeksizin zorlamalıfarklı bir tercihe neden başvurmuşlardır? Bizce bununsebebi, onların ‘abese’ ve ‘tevellâ’ fiilleriyle kastedilen kişinin‘Hz. Peygamber olduğu’ ihtimalini, aksini düşünmeyecekşekilde kabullenmiş olmalarıdır. Böyle bir ön kabulise, onları bu cümlenin anlamıyla ilgili olarak zorlamalıtercümelere sevketmiştir; iki mef ’ûlüyle birlikte tek bircümle olarak düşünülüp tercüme edilmesi gereken ayeti,zorunlu olarak iki ayrı cümle şeklinde ele almışlardır.Buna bağlı olarak –İbn Ümmi Mektum kastedilerekayete,‘Ne bilirsin, belki de o arınacak, yahut öğüt alacaktıda bu öğüt kendisine fayda verecekti.’ veya ‘Onunhalini sana kim bildirdi! Belki de o temizlenecek…’ şeklindeanlamlar vermişlerdir.Böyle bir tevcihte ‘ve ma yudrîke?’ cümlesindeki edrâfiilinin mef ’ûlü mahzuf olarak düşünülmektedir. Bunagöre cümleye kaçınılmaz olarak bilinen meal verilmektedir:‘Ey Nebi, gelen a’mânın durumunu/akıbetini sana nebildirdi? Ne bilirsin belki de o arınacak…..’ MuhyiddinDerviş, İ’râbu’l-Kur’âni’l-Kerîm adlı tefsirinde, bu cümleninher iki ihtimal açısından da irabını yapmaktadır.Hatta o irabında önceliği bizim tercih ettiğimiz tevcihe(yani edrâ fiilinin iki mefulüyle birlikte düşünülmesinigerekli kılan tevcihe) vermektedir. Ancak, buna rağmeno da yorumlarını genel kabul istikametinde yapmaktadır.Şu kadar ki M. Derviş, -ilgili ayetlerin tefsirinin sonunda-Şerif Murteza’nın ‘yüz asıp sırt çevirmek Efendimiz’in düşmanlarına karşı bile göstermediği sıfatlardır, nerdekaldı ki o bu tavırları dinini öğrenmek için gelen birisinekarşı sergilemiş olsun’ cümlesini hatırlatmak suretiyle‘yüzünü asan ve sırtını çevirenin’ müşrik kişi olabileceğiihtimaline kapıyı açık tutmuş görünmektedir. (Bkz., M.Derviş, İ’râbu’l-Kur’ân, X, 375-377.)Biz, bu ayete bu şekilde meal verilmesinin isabetliolamayacağını, bir sonraki ‘surede yer alan bazı karineleraçısından’ başlığı altında ayrı bir açıdan yeniden elealacağız.Surenin, 3. ve 4. ayetleriyle ilgili durum açıklık kazandıktansonra şimdi ilk iki ayete tekrar geri dönelim.Burada َ َْ אءهُ‏ ْ ا َ أَن َّ ََ وَ‏ ََ َ ayetiyle ilgili iki ihtimalsöz konusudur: 1. Gerek ‘abese’ ve ‘tevallâ’ fiillerinintahtında müstetir iki gaib zamir, gerekse ‘câe’ fiilinebitişik ‘ ه ُ ’ zamiri Hz. Peygamber’e racidir. 2. İlgili zamirler,müstağni/kibirli müşrik kişiye racidir.Şimdi sırasıyla bu ihtimaller üzerinde duralım. Birinciihtimali dikkate aldığımızda ayetin anlamı şöyle olacaktır:“Yanına a’mâ (biri) geldi diye (Peygamber) yüzünüasıp sırtını döndü.” Meal olarak tercih edilen böylebir yaklaşım, –surenin 3. ve 4. ayetlerinin gramatik yapısıaçısından anlamını dikkate aldığımızda- geçerliliğiniyitirmiş olmaktadır. Diğer taraftan bu şekil bir tercümede,surenin muhatabının Hz. Peygamber olduğu hususuunutulmuş bulunmaktadır. Burada demek istediğimizşudur ki, madem ki bu sure, İbn Ümmi Mektum’danötürü Hz. Peygamber’in dikkatini çekmek için indirilmiştir,o zaman ilk ayetlerde de Hz. Peygamber’in –ğaib13

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!