11.07.2015 Views

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Daha önce ne tür zulüm ve haksızlıkta bulunursa bulunsun,hangi kötü söz ve iftirayı atmış olursa olsun, gelenkişilere geçmişte yaptıkları hatırlatılmıyor, önceki zulüm vekötülükleri yüzlerine çarpılmıyor, onları mahcup durumadüşürecek söz ve davranışlardan uzak kalınıyordu. Hattadenilebilir ki, bu mevzuda en küçük bir imada dahi bulunulmuyor,aksine gelen kişiler iltifat ve ikram görüyordu.Eldeki imkanlar ölçüsünde hemen hemen bütün heyetlerehediyeler veriliyor öyle yolcu ediliyordu.Allah Resulü (s.a.s) gelen kişi veya kişiler ne kadarkaba-saba, haşin, sert dahi olsa her halükarda fevkaledebir nezaket içerisinde onları karşılıyor, kaba-saba, hoyratçabedevî tavırlarına kızmıyor, öfkelenmiyor, böyle çirkindavranışta bulunanları tardetmiyor, onları muhatap almamazlıktabulunmuyor; aksine kabalığa nezaketle, huşuneteyumuşaklıkla karşılık veriyordu.Ayrıca dikkat çekilmesi gereken önemli bir husus görüşmelermonolog şeklinde cereyan etmiyor; gelen heyetlerkendilerini ifade edebilecek bir zemin buluyor, duyguve düşüncelerini rahatça dile getirebiliyor, akıllarına gelenher türlü soruyu sorabiliyorlardı. Böylece gerçekler diktayoluyla değil, insanların zihinlerinde herhangi bir soruişareti ve tereddüt kalmaksızın içten bir kabulle gönülleregirmiş ve yerleşmiş oluyordu.Ve Günümüze Bakan Yönleriyle Elçiler YılıYaratılış hikmeti gereği her dönem için maddî güç vekuvvetin bir manada vazgeçilmezliği bulunsa ve hiç şüphesizçağımız için de aynı durum söz konusu olsa da, öyleanlaşılıyor ki, günümüzde ilmin ve beyanın gücü daha birönem kazanmış, onun toplumlar ve devletlerarası muvazenedekirolü daha belirleyici bir noktaya ulaşmıştır.Aynı hakikati farklı bir açıdan şöyle de ifade edebiliriz:Esasında, 'mahiyeti ve neticesi itibariyle her şey ilme bağlıdır',ilmin ve beyanın gücü her dönem için en müessir vesilelerdenbiridir, ancak günümüzde bu güç geçmiş dönemlerenisbetle daha bir ehemmiyet kesbetmiş, çok daha genişsahada hakimiyet ve müessiriyet tesis etmiş bulunmaktadır.Öyle ki, günümüzde en güçlü devletler dahi yapıp ettiklerindendolayı kendilerini şöyle veya böyle dünya halklarınezdinde bir meşruiyet zeminine oturtma mecburiyetindehissetmektedirler. Bundan dolayı rahatlıkla denebilir ki,umum yeryüzünde bugün medenî üslup ve diplomatik dilasıl mücadele ve kazanma sahası olarak görülmektedir.Ayrıca haberleşme ve seyahat vasıtalarının akıllara durgunlukverecek ölçüde geliştiği ve bunun sonucunda dünyanınadeta bir köy haline geldiği günümüzde ferdler vemilletler arası münasebetler geçmiş asırlara nisbetle dahabir iç içe girmiş, farklı kültür ve anlayışın insanları –isteselerde istemeseler de- içtimaî, siyasî, coğrafî, ticarî vs.değişik sebeplerle aynı mekanı paylaşma, birlikte yaşamamecburiyetinde kalmışlardır."Zamanın ruhu" diyebileceğimiz bu tür konjonktürelsaikler, umumî manada din ve kültürler arası diyaloguelzem kıldığı gibi, bilhassa son çeyrek asırdan beri, bazıuluslararası güç odakları tarafından İslâm ve Müslümanlarhakkında oluşturulmaya çalışılan sun'i imaj meselesi ve İslâm'ınhakiki çehresini karartma gayretleri de müslümalarınbu mevzuya daha bir ehemmiyet vermesini gerekli kılmaktadır.İslâm'ın –haşa- sertlik ve huşunet yanlısı bir terördini, Müslümanların da bir terörist, bir anarşist olarak gösterilmeyeçalışıldığı talihsiz bir dönemde, Müslümanlarınüzerine düşen en önemli vazife herhalde her fırsatı değerlendirerekİslâm'ı gerçek orijiniyle anlatma, hal ve beyandiliyle onun hakiki sesini cümle âleme duyurma olsa gerek.Bu noktada, geniş halk kesimleriyle, İslâm hakkında iftirave karalamaları bizzat organize eden uluslararası siyasi oluşum,güç odakları ve menfaat şebekelerini bir tutmamak,aynı kefede değerlendirmemek, "aldatma"yı meslek edinenazınlık gruplarıyla "aldanan" kitleleri tefrik etmek, zannediyorum,dikkat çekilmesi gereken önemli bir husustur. Busebeple fesad şebekeleri ne yaparsa yapsın, ıslahçılar olarakmümin, hakiki insaniyet olan İslâm'ı gerçek mana ve muhtevasıylatemsil etme ve bu temsil için gerekli olan karşılıklıgörüşme ve tanışma zeminini oluşturma vazifeleriyle sorumlubulunmaktadır.Bundan dolayı sonuç olarak diyebiliriz ki, zaten dininruhunda olan ama günümüz şartlarının daha bir lüzumluhale getirdiği farklı din ve kültür müntesipleriyle karşılıklıziyaret ve diyalog toplantıları açısından "elçiler yılı"; Nebevîmetod ve tarzın bilinmesi, onun hayata hayat kılınmasıve bu tür görüşmelerin en güzel ve en verimli şekilde neticelenmesiadına çağımız Müslümanına başka hiç kimseninsahib olamayacağı eşsiz bir rehberlikte bulunmakta ve bizimiçin çok zengin bir kaynak sunmaktadır.* Araştırmacı Yazarhiscan@yeniumit.com.trDİPNOTLAR1. İbn Hişam, es-Sîretü'n-Nebeviyye, 4/2052. İmam Şiblî, Peygamberimizin Risaleti ve Şahsiyeti, 523. Ebû Davûd, Cihad, 1514. Buharî, Meğazî 835. İbn'ül-Esîr, Üsdü'l-ğabe, 1/1686. İbn Hişam, 4/219-2207. A.g.e., 220-2218. A.g.e., 206-2129. A.g.e., 225-22710. A.g.e., 22711. İmam Şiblî, 5123

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!