11.07.2015 Views

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dığı fikrini vermektedir. Çünkü, rızkın hem lügat anlamı,hem bu konudaki âyet ve hadislerin ifadeleri ve hem dehalkın bu kelimeyi mecazi anlamda kullanışı (kullanımörfü) tarifin daha kapsamlı olabileceğini göstermektedir.Rızkın sözlükteki, kendisinden faydalanılan şey, atâ ve payşeklindeki tarifi esas olarak alınırsa, yenilen içilen şeylerleberaber, kendilerinden diğer yollarla istifade edilen şeylerinde rızkın içine girmesi gerekir. Kur’ân’daki, “Kendilerinirızıklandırdığımız şeylerden infak ederler” (Bakara 2/3)âyeti sahip olduğumuz malların; “Dünya dört kimsenindir.Bunlardan biri de Allah'ın kendisini mal ve ilimle rızıklandırdığıkimsedir” (Tirmizi, Zühd, 17) hadis-i şerifi ise hemmalların hem de ilim gibi manevi şeylerin; “Allahım şeytanı,bizden ve bize rızık olarak vereceğin çocuktan uzaklaştır”(Tirmizi, Nikâh, 8) şeklindeki Hz. Peygamber’in(s.a.s.) duası ise çocukların, rızkın kapsamı içine girebileceğinigöstermektedir.Anlaşılan o ki, yenilen şeyler dışındaki maddi-manevifaydalandığımız diğer şeyler için rızık teriminin kullanılışımecazdır. Rızka sebep olduğu için su, istifade etsek de etmesekde bize rızık olması için verilen mallar ve başkalarınainfak ettiklerimiz mecâzen rızık olarak adlandırılmıştır. Yiyecekve gıdalar bedenin rızkı olduğu gibi; ilim ve marifetaklın rızkıdır. İnsanın nasibi olduğu için bu gibi manevişeylere de mecâzen rızık adı verilmiştir.Maddi şeylerin dışında manevi şeylere de rızık adıverilebileceği konusuna Kur’ân, Hz. Şuayb'ın (a.s); “Eymilletim! Rabbimden benim bir belgem olduğu ve banagüzel bir rızık verildiği halde O'na karşı gelebilir miyim?”(Hûd 11/88) sözünü nakleden âyetiyle işaret etmektedir.Çünkü burada güzel rızıktan maksat peygamberliktir. 29Hatta insanın zevk aldığı, ruhen hoşlandığı ve huzur duyduğuşeyler de rızık konusu içinde değerlendirilebilir. Nitekimbir âyette, “Yeryüzünde rengârenk şeyleri de Allahsizin için yaratmıştır” (Nahl 16/13) buyurulmaktadır ki,böyle güzel manzaralar psikolojik tatmin vasıtalarıdır vebunlar da mecazen rızık kapsamında kabul edilmelidir.Ehl-i Sünnet alimlerinin rızkı farklı şekillerde tanımlamalarınınsebebi, onun dildeki kullanımıdır. Bazı kelamcıların,insanın sadece beslendiği gıda maddelerini rızıksaymaları, onun hakiki anlamını esas almalarından dolayıdır.Bazı kelamcıların yeme-içmenin dışında başka yollarlainsanın faydalandığı diğer şeyleri de rızık kapsamı içinesokmaları ise, mecazi anlamını temel almalarından kaynaklanmaktadır.Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Rızık üç kategorideele alınabilir; 1- Hususi ve dar manasıyla insan bedeniningücünü ve dolayısıyla hayatın devamını sağlayan gıdalardır.2- Geniş anlamıyla, Allah’ın insana verdiği, yararlansınveya yararlanmasın insanın elinde bulundurduğu malve mülktür. 3- İktisadi anlamda da insan hayatının devamıiçin kullanılan, hatta insan elde etsin veya etmesin evrendepotansiyel olarak bulunan, insanlığın istifadesine sunulabilecekmal ve kaynakların tamamına rızık adı verilebilir.Bu anlamda rızık iktisadi hayatın objesi olmakta ve iktisatilmindeki kaynak teriminin ilahi boyutu da içeren bir karşılığıolarak kullanılmış olmaktadır.*Araştırmacı Yazarmtoprak@yeniumit.com.trDİPNOTLAR1. Murtaza ez-Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, Beyrut 1994, XIII, 162; Muhammed b. Yakub el-Fîruzâbâdî, Kâmusu'l-muhit, Beyrut 1987, s. 1144.2. Butrus el-Bustânî, Muhîtu’l-Muhît, Beyrut 1979, s. 333; Hasan Sid el-Kermî, el-Hâdî,Beyrut 1991, II, 160.3. M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul ty., I, 192.4. Fahreddin Râzî, Mefâtihü’l-gayb, Beyrut 1990, II, 30; Rağıb el-Isfahânî, el-Müfredat,Beyrut ty., s. 194.5. Fîruzâbâdî, a.g.e., s. 1144.6. İbn Zekeriyya, Mu’cemu mekâyisi’l-luğa, Kahire h.1366, II, 388 .7. İbn Manzûr, Lisanü'l-arab, Beyrut ty., X, 115.8. Ebu’l-Fidâ İsmail İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’âni’l-azim, Beyrut 1969, VI, 235.9. Zebîdî, a.g.e., XIII, 162, el-Bustânî, a.g.e., s. 333; el-Kermî, a.g.e., II, 160.10. İbn Manzûr, a.g.e., X, 115.11. Abdulkâhir el-Bağdâdi, Usuluddin, İstanbul 1928, s. 144.12. Nureddin es-Sâbûnî, el-Bidaye fî usûli’d-din, çev. Bekir Topaloğlu, Ankara 1992,s. 75.13. Ebu Bekr Ahmed el-Beyhakî, el-İtikad, Beyrut 1985, s. 113.14. Adudüddin el-Îcî, el-Mevâkıf, Beyrut ty., s. 320.15. Sa’deddin Taftazânî, Şerhu'l- Akâid, İstanbul 1976, s. 127; Seyyid Şerif el-Cürcânî,et-Ta’rîfât, Beyrut 1996, s. 147.16. Seyyid Şerif el-Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf, Kahire 1907, VIII, 172; Kemaleddin el-Beyâzî,İşârâtu’l-merâm min İbârâti’l-İmam, Kahire 1949, s. 235; M. Ali b. Ali Tehânevî,Keşşafu ıstılâhâti'l-fünün, İstanbul 1984, I, 581.17. Taftazânî, Şerhu'l- Akâid, s. 127.18. Abdülmelik Cüveynî, el-İrşâd, Beyrut 1985, s. 307.19. Sadeddin Taftazânî, Şerhu'l- Makâsıd, Beyrut 1988, IV, 318.20. İbn Haldun, Mukaddime, çev. Süleyman Uludağ, İstanbul 1983, s.343.21. Beyâzî, a.g.e., s.235.22. İbrahim Bâcûrî, Şerhu Cevhereti’t-tevhid, Dımaşk 1972, s.441.23. Gazâlî, Minhâcü’'l-âbidin (Sirâcu’t-talibin ile birlikte), Kahire 1953, s. 88-97.24. Ebu’l-Muin en-Nesefî, Tabsıratü’l-edille, Ankara 2003, II, 279.25. Râzî, Tefsir, 2/30.26. Yazır, a.g.e., I, 192, VII, 5230.27. Şehabeddin Mahmud el-Âlûsî, Rûhu’l-maânî, Beyrut ty., 1/117.28. Said Nursî, Lem’alar, s.142.29. Ebu’l-Fidâ İsmail İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’âni’l-azim, Beyrut 1969, II, 456.37

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!