11.07.2015 Views

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

74 - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

maksad için, özellikle içtimaî hayatla ilgili ayetlere ve onlarıntefsirlerine ağırlık vermiş, şiirlerinde, mensur yazılarında, vaazlarındabunu anlatmaya çalışmıştır. Merhum, Kur'ân’ı âdetayeni nazil oluyormuşçasına okumaya cehdetmiş, Kur'ân’ınesas muhatabı sanki kendisi ve muasır toplumu olduğunudüşünmüş, böylece -Kur'ân’ın muhataplarından beklediğiüzere- ondan büyük bir feyz almıştır. Her türlü tasavvurunüstünde bir dinamizmi haiz Kur'ân’ın, dinamik anlaşılışınıngüzel örneğini vermiştir. Sun'îlikten uzak, felaketlerin, hadiseleriniçinden duyarak yazdığı ve şiirin büyüleyici etkisindenistifade ettiği ve bilhassa, ebedî olan Kur'ân’a mâkes olduğuiçin, eseri de ebedîliğe namzet olmuştur.Çok hızlı değişimlerin yaşandığı bir dönemde, vefatınınüzerinden 70 sene geçmesine rağmen Mehmed Akif ’infikirleri üzerinde durmamın ciddi bir gerekçesi olup o daşudur: Mehmed Akif, ezelden gelip ebede uzanan Allah’ınkelamına, evrensel olan Kur'ân’a tercüman oluyor ve insanlıktakiortak akla hitab ediyordu. Onun çok yönlerindensadece şuraya alacağımız vasıflarının yeni nesillerimize maledilebilmesi, milletçe idealimiz olmaya fazlasıyla değer:1. Doğru söylemek, yalandan uzak durmak. Onunprensibi ‘Sözün odun gibi olsun, tek doğru olsun!’ Çok yakınarkadaşlarından Şefik Kolaylı anlatıyor: “Bütün hayatısüresince bir kere olsun yalan söylediğini görmemişimdir.Bir gün birisi ile görüşürken o zat: ‘Doğru mu?’ dedi. Bunao kadar kızdı ki: ‘Bir daha bana bu kelimeyi tekrar etmeyiniz!’diye müthiş bir şekilde azarladı. 62. Sözünde durması. Onu tanıyan herkes bu konudane kadar titiz olduğunu belirtir. Yakın arkadaşlarından FatinGökmen anlatıyor: “Ben Vaniköyü’nde oturuyordum. Kendiside Beylerbeyi’nde. Bir gün öğle yemeğini bende yemeyikararlaştırmıştık. Öğleden bir saat evvel bana gelecekti. Ogün öyle yağmurlu, boralı bir hava oldu ki her taraf sel kesildi.Merhum yürümeyi severdi. Havanın bu haliyle karadangelemeyeceğini tabii gördüm. Miaddan biraz evvelki vapurdançıkmadı, diğer vapur bir buçuk saat sonra gelecekti. Yakınkomşulardan birine gittim. Vapur gelmeden geleceğimi dehizmetçiye söyledim. Yağmur devam ediyordu. Vaktinde evimedöndüm, bir de ne işiteyim, bu arada sırılsıklam bir haldegelmiş, beni evde bulamayınca hizmetçi ne kadar ısrar ettiysede durmamış, ‘Selam söyle’ demiş, o yağmurda dönmüş gitmiş!Ertesi gün kendini gördüm. Vaziyeti anlatarak özür dilemekistedim. Dinlemedi, ‘Bir söz ya ölüm veya ona yakın birfelaketle yerine getirilmezse mazur görülebilir!’ dedi. Benimletam altı ay dargın kaldı. (Hasan Basri Çantay, Akifname, s.246’dannaklen M. Ertuğrul Düzdağ, a.g.e., s.223).3. Üstün gayret ve hamiyet. Akif nemelazımcı olmayıpiyi olan her şeyin yapılması, kötülüklerin ise ortadan kaldırılmasıiçin çalışıp durmuştur. O şöyle diyor: “İyilerin tembelliği,kötülerin faaliyetidir. İngilizlerin dünyaya hâkim olmalarınınsebebi, fenalar fenalık yapınca, iyiler derhal önünegeçerler, bir kenara çekilip yan gelmezler. Ah biz Şarklılaravazife hissini ihsas edecek bir aşı keşf olunsa! Nereye gittimise insanlarında vazife duygusunu göremedim. Bu şuurunuyandığı gün, Şark yakasını kurtarmış demektir.” <strong>74</strong>. Menfaatçi olmayıp fedakâr olmak. Merhum MehmedAkif, Ankara’nın soğuk kışında palto alacak parası olmadığındankışı üşüyerek geçiriyordu. Bu sırada İstiklal Marşı’nınBüyük Millet Meclisi’nde kabulünden ötürü kendisine 500liralık ödül verilmişti. Bu para ile kendisine belki bin paltoalabilirdi. Fakat bu ödülü kabul etmedi. Meclis muhasebememurunun mevzuat icabı almasından başka çare olmadığınısöylemesi üzerine mecburen alıp Ankara’ da “Dâru’l-Mesai”adlı hayır derneğine teberru etmiştir. Bu dernek, fakirkadın ve çocuklara örgü örme gibi bazı el sanatları öğreterekgeçim temin etme imkânları kazandıran bir dernek idi. 8Yakın dostu şair Midhat Cemal Kuntay onun hakkında:O bir ahlak kahramanıydı. İlk tanıdığım zaman ona inanmadım.“Bir insan bu kadar temiz olamazdı. Fena aktör, melekrolünü oynamaktan bir gün yorulacaktı. Gayri tabii bir fazilettenyorulan yüzünü bir gün görecektim. Fakat otuz beşsene bu gün gelmedi” 9Hülasa Mehmed Akif aydınların taşımaları gereken sorumluluğunmükemmel bir örneğidir. Vefatından bu yanageçen yetmiş sene içinde de aydın edebiyatı çok yapıldı. Fakatonun gibi şahsiyetlere ihtiyaç aynen devam ediyor. Ziraaydınların sessiz kalmaları zorbalara cesaret veriyor. Onlarınmaddi güçlere boyun eğmeleri, menfaatlerini tercih etmeleri,zulmü devam ettiriyor. Bu da fikir hürriyetini yayma yerinefikrin esaretini sürdürmeye yol açıyor. Onun içindir ki MehmedAkif gibi gür sesli, ihlâslı ve söylediği doğruları yaşayanahlak kahramanlarını yeni nesillere tanıtıp sevdirmek, böyleceonların örnek alınmasını sağlamak gerekmektedir.* Marmara Üniv. İlahiyat Fak. Öğrt. Üyesisyildirim@yeniumit.com.trDİPNOTLAR1. Mehmed Akif, Safahat, 3. kitap, Hakkın Sesleri, s. 217-218.2. Mehmed Akif, Safahat, 3. kitap, Hakkın Sesleri, s. 221-222. Bu şiir 16 Mayıs 1329(1913)’te yayınlanmıştır.3. Safahat, 3. kitap, Hakkın Sesleri, s. 225-226. M. Akif’in bu şiiri 9 Mayıs 1331 (1913)’teyayınlanmıştır.4. Bu vaazı Sebilü’r-reşad Mecmuası, 31 Kanun-i sani, 1328 (1913), sayı: 49 (231),s. 389-393’te yayınlanmıştır.5. Burada Rahman suresinin 29. ayetini tefsir etmekte olup ayetin meali: “O, her an yenitecellilerle iş başındadır.”6. Eşref Edip Fergan, Mehmed Akif, s. 260’dan naklen, M. Ertuğrul Düzdağ, Mehmed AkifHakkında Araştırmalar -1, İstanbul 1989, s. 2327. M. Ertuğrul Düzdağ, Mehmed Akif Hakkında Araştırmalar-1, İstanbul 1989, s.1698. İstiklal Marşı için verilen ödülün tafsilatı için bkz. a.g.e., s. 115-209. Midhat Cemal Kuntay, Mehmet Akif, İstiklal Şairi, İstanbul 1944 s. 5’ten naklen M.Ertuğrul Düzdağ, a.g.e., s. 211.7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!