12.07.2015 Views

12. sayıyı okumak için tıklayınız - TRT

12. sayıyı okumak için tıklayınız - TRT

12. sayıyı okumak için tıklayınız - TRT

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

38 RADYOVİZYONBerbat Usta veNevzat KüçükkurtAli Yılmaz anlatıyor: “Altmışlı yılların sonuna doğruGebiz Akçapınar Uçan’da orman fidanlığı var.Babam orada görevli… Biz de fidanlığın lojmanındaduruyoruz. Fidanlıkta çalışanlar arasındaDereli diye bir işçi var. Dereli’nin bir de radyosuvar. O zamanlar radyo tek tük. Herkeste yok.Ama Dereli’de var. Sizin anlayacağınız işçi ammaDereli’nin radyosu var. Dereli’nin itibarı yüksek.Herkes ona bakıyor. Karısının da itibarı yüksek…Radyo sayesinde. Radyoyu Dereli’nin karısı da çokseviyor. Kadınlar arasında hava atıyor. Akşama değinvur patlasın çal oynasın. Vakit iyi geçiyor. AmaDereli’nin bir eksiği var. Radyosu var ama tarlasıyok. Tarlaya heves ediyor. Bir gün karısındanhabersiz oralardan biriyle otuz dönüm tarlaylaradyoyu değişiyor. Durun şaşırmayın. O zamanlartarlanın değeri yok. Radyo değerli. Otuz dönümtarla, kıraç da olsa, günümüz parasıyla neredenbakarsan otuz bin lira... Hesap edin gayrı… BakınDereli’nin başına neler gelecek. Radyoyla tarlayıdeğişiyor ama karısının haberi yok. Karısına söyleyincekıyamet kopuyor. Sen misin radyoyu veren.Başlıyor bir gürültü, patırtı…Değişirsin değişemezsin diye kavgayatutuşuyorlar… Kadının tasasıyalnızca radyonun gitmesi değil.O da önemli de asıl korkusu tarlada çalışmak.Otuz dönüm tarla demek iş demek. Güneş altındayanmak demek… Yaz kış çalış dur gayrı…Rahatı kaçıyor. Oysa radyoyu açıp evde hanımgibi oturuyordu. Radyo gitti. İş geldi. Güzel günlerbitti. Dereli’nin geçimi bozuluyor. Karısı dişli. Adamıeve sokmuyor. Tarla sahibini buluyorlar. ‘Arkadaşdurum böyle böyle… Al tarlanı ver radyoyu.’Adam ‘Olmaz’ diyor. ‘Olmaz da olmaz…’ Geri vermeyeyanaşmıyor. Ortamın tadı kaçtı. Babam baktıolmayacak… Bizim evde küçük bir radyo vardı.Onu Dereli’ye verip karısıyla barıştırdı. Dereli’ylekarısı barışıyor ama olan bize oluyor. Bizim radyogidiyor.”Çandırlı eski ayakkabı ustası Nevzat Küçükkurtanlatıyor: “Hocanın Mehmet Girgin’in köy meydanındabir dükkânı vardı. Günün birinde bir radyoalıp gelmiş. Yıl 1949 ya da birkaç yıl sonrası olabilir.Cuma günleri halk namaz için köy meydanındatoplanıyor. Hocanın Mehmet dükkânın önüne birmasa çıkarıyor. Üstüne radyoyu koyuyor. Halk birikiyor.Ortalık ana baba günü. Kadın erkek, çoluk çocuk,genç ihtiyar, herkes orada… Çevre köylerdengelenler de var. Radyoya bakacaklar. Televizyonabakar gibi radyoya bakıyorlar. Hem bakıp hemdinliyorlar. Başlıyor bir sohbet. Konu radyo. Birbirlerinesoruyorlar. Bundan ses nasıl çıkar? Bununiçinde adam mı var? Adam var. Bunun içine adamsığar mı? Sığar. Nasıl sığar? Sığmaz olur mu? Memlekettene “bıdık”lar var. Antalyalı Kel Cüce’yi görmedinmi? Daha ondan küçükleri var. İçinde adamolmayacağını bilmezler mi? Bilirler. Ama sesin oradannasıl çıktığını anlayamıyorlar. Hayal kuruyorlar.Eğleniyorlar. Tam bir şenlik… Tabii dükkânda satışartıyor. Hocanın Mehmet akıllı adamdı. Radyonunöyle de bir faydası oldu kendine.”Profesyonel turist rehberi İsmail Tekin anlatıyor:“Demre’nin üst taraflarında, yaylanın birinde birçobana rastladım. Biraz hoşbeş ettik. Söz arasında‘Ne yaparsın ne edersin bu dağlarda, yalnızbaşına nasıl vakit geçirirsin, canın sıkılmaz mı?’diye sordum. ‘Sıkılmaz’ dedi. ‘İki yavuklum var.Biri olmazsa biri var’ dedi. Ben duraladım. ‘İkiyavuklu olacak iş değil. Bu nasıl oluyor?’ dedim.Güldü. ‘Oluyor… Köyden uzaktayım. Birincisiniher zaman göremem. O olmazsa ikincisiyle vakitgeçiririm, işte bununla’ dedi. Yanındaki askılı radyoyugösterdi. Yavukluya denk tutuyordu adamradyoyu. Dağ başında radyonun önemini vecizbiçimde anlatmıştı.”Çok marifetler var radyoda. Halkböyle anlatıyor. Anlata anlatabitiremiyorlar. Daha ne hikâyeler var.Yerimiz dar. Televizyon yokken, bilgikirliliğinden uzakken etkisi genişmiş.Antalya Radyosu 1962 yılındaaçılmış. Bu yıl 48. yılı.Yerinde duruyor.FM bandı 100.6’dan yayın yapıyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!