12.07.2015 Views

Bülten 42 (Eylül 2006) - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Bülten 42 (Eylül 2006) - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Bülten 42 (Eylül 2006) - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Merhabalar,<strong>Ankara</strong> kentinde yaşanan hareketli günlerle birlikte sıcak geçen yaz aylarından sonra bir <strong>Bülten</strong>'le daha birlikteyiz.<strong>Bülten</strong>imizde bu ay <strong>Ankara</strong>'nın deprem durumunu masaya yatırıyoruz. 17 Ağustos depreminin açtığı yaralar aradangeçen senelere rağmen kapatılamamış durumda iken, yetkili kurumların depreme yönelik çalışmaları hala çok kısıtlı.<strong>Ankara</strong> ili nispeten depremden çok etkilenmeyecek gibi görünse de yapılan araştırma ve çalışmalar bizlere KuzeyAnadolu Fay hattında yaşanabilecek büyük bir hareketlenmenin <strong>Ankara</strong> iline de zarar verebileceğini gösteriyor. Busebeple bu ayki <strong>Bülten</strong>imizde <strong>Ankara</strong>'nın olası depremlerden ne şekilde etkilenebileceğini konunun uzmanlarındansizlere aktarıyoruz.Öte taraftan <strong>Ankara</strong> kentinde yaz boyunca yaşanan gelişmeler sonucunda yıkımla yüzleşebilecek mekanlara yenilerieklendi. Hiç şüphesiz bunlar arasında en önemli olanı, kamuoyunda da ses getiren Kuğulupark oldu. <strong>Ankara</strong> Kültür veTabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 04.08.<strong>2006</strong> tarihli kararı ile Büyükşehir Belediyesine verilen yetki, Kuğulupark'ı,ihtiyaç olmayan bir yolda yapılacak altgeçit çalışması için “ minimum tecavüze” açmıştır. Kent merkezinde zaten sayıve alan olarak kısıtlı olan yeşil alanlardan bir tanesinin daha yokolma tehdidine maruz kalması, ne acıdır ki, adı vetanımı gereği böylesi alanları “ korumakla” görevli Kurul eliyle gerçekleşmiştir. Buna karşılık gelişen ve kamuoyunundikkatini Kuğulupark'taki gelişmelere çekmeyi başaran sivil inisiyatifin çalışmaları ANKARAM Platformu çatısı altındadevam etmektedir. Kavşak yapımı konulu Belediye kararına, ve Belediye'ye “ minimum tecavüz” yetkisi veren KorumaKurulu kararlarına dava açılmaktadır.Geçtiğimiz aylarda <strong>Ankara</strong> kentini ülke gündemine taşıyan gelişmelerden biri de Merkez Bankası'nın İstanbul'ataşınacağı yönünde yapılan açıklama ve spekülasyonlardı. Bazı bakanların Banka'nın taşınması gerekliliği yönündekiaçıklamaları Merkez Bankası yönetimi tarafından yadsındıysa da, konu, başkentte yerleşik bulunan çeşitli kamu kurumve kuruluşlarının son yıllarda İstanbul'a taşınmakta oluşu çerçevesinde anlam taşımaktadır. Bir yandan son on yıldabasiretsiz kent yöneticilerinin elinde fiziksel ve ekonomik olarak açıkça çökmeye başlayan kent merkezi, diğer yandanulusal ve uluslararası ölçekte yaşanan gelişmeler sonucunda siyasal ve kültürel aşınma ile <strong>Ankara</strong> kenti çok boyutlu biryoksullaşmaya maruz kalmakta ve kentlilerince sahip çıkılmayı beklemektedir.Diğer taraftan kente dair olumlu gelişmeler de yaşanmaktadır. Bu gelişmelerden bir tanesi iki yıldır devam edenPapazın Bağı davasının sonuçlanmış olmasıdır. Kent merkezine sıkışmış yeşil alanlardan başka bir tanesi olan ve<strong>Ankara</strong>lıların 50 yıldır kullanageldiği Papazın Bağı, 1. derecede doğal SİT alanı olarak tescil edilmiş olduğu halde,yanına yapılan otel inşaatından nasibini almış, ve Papazın Bağı’nda bulunan asırlık dut ve çınar ağaçları katledilmişti.TMMOB Çevre Mühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>'nin açtığı ve Şubemizin müdahil olduğu dava sonucunda sözkonusu gelişmelere zemin hazırlayan imar planı değişikliği ve Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı Otoparkyönetmeliğinin ilgili maddesi iptal edilmiş ve Papazın Bağı kurtarılmıştır.Kente dair mücadelelerimiz devam ederken, bir yandan da ülke gündeminde sıcak gelişmeler yaşanıyor. 1<strong>Eylül</strong>DünyaBarış günü etkinlikleri hükümetin Lübnan'a asker gönderme niyetini açığa vurmasıyla birlikte yeni bir boyut kazandı. 5<strong>Eylül</strong> günü Meclis'te görüşülen asker gönderme tezkeresi, kamuoyunun açık ve yoğun muhalefetine rağmen kabuledildi. Bölgemizde yoğunlaşarak süren savaş ve yıkım koşulları, bu koşulların hızla yayılması olasılığı, ve halkımızın busüreçte doğrudan araçlar olarak kullanılması çabaları, “barış” talebini her zamankinden acil kılıyor.Savaş ve barış kavramları gündemde kendilerini öne çıkarırken, kendi toplumsal tarihimizin iç savaş ve barışına dairönemli bir kırılma noktası olan 12 <strong>Eylül</strong>'ün yıldönümü de yaklaşmakta. 12 <strong>Eylül</strong>'de TMMOB bünyesinde, Darbe KarşıtıPlatform ile birlikte “Darbeciler Yargılansın” mitingi düzenleneceğini de şimdiden duyuralım.Barış içindeki kentlerde huzur dolu günler geçirmek dileğiyle…TMMOB<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>39. Dönem Yönetim KuruluTMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi AdýnaSahibi ve Yazý Ýþleri MüdürüNimet ÖzgönülYAYIN BÝRÝMÝEmel Akýn, Kadri Atabaþ,Bülent Batuman, Nuray Bayraktar,Namık Erkal, Serpil Özaloðlu,Ebabekir Özmert, Mehmet SanerAylık Yerel Süreli YayınYayýna HazýrlayanDeniz Aygün, Esin SoydemirGrafik TasarýmHarman Þaner ÇakmakKonur Sokak No: 4/3 Kýzýlay <strong>Ankara</strong>Telefon: 0 312 417 86 65Faks: 0 312 417 18 04e-posta: info@mimarlarodasiankara.orghttp://www.mimarlarodasiankara.orgTMMOB <strong>Mimarlar</strong> Odasý <strong>Ankara</strong> Þubesi <strong>Bülten</strong>iayda bir yayýmlanmaktadýr.6500 adet basılmıştır. Üyelere ücretsiz dağıtılır.Burada yer alan yazýlarýn içeriðinin sorumluluðu yazarýna aittir.Kaynak gösterilmek koþuluyla alýntý yapýlabilir.Baskı Tarihi: <strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong>BaskýMatsa Basýmeviİvedik Org. San., MatbaacılarSitesi. 558. Sk. No:<strong>42</strong> <strong>Ankara</strong>Telefon: (0312) 395 20 54 (pbx)


DOSYAANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİiçindekiler47HABERLER VE DUY URULAR. KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ VE KENTSEL DÖNÜŞÜM YASATASARISI. DİKMEN VADİSİ 3., 4. VE 5. ETAP KENTSEL DÖNÜŞÜMPROJELERİ. ULUS PLANI TAMAMLANDI. MODERN ÇARŞI YIKILDI. <strong>42</strong>. DÜNYA PLANLAMA KONGRESİ. TÜRKİYE ESTETİK KONGRESİ. DOCOMOMO.IEYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ ETKİNLİKLERİ. 5 EYLÜL “LÜBNAN’A ASKER GÖNDERME TEZKERESİ“NE HAYIRMİTİNGİ. VAN’DA GERÇEKLEŞTİRİLEN MİMARLAR ODASI YÖNETİMKURULU TOPLANTISI. TMMOB MİMARLAR ODASI İSTANBUL ŞUBESİ’NİN 2007 YILIAJANDA FOTOĞRAF YARIŞMASI “SOKAKLAR” SONUÇLANDI. DÜNYA MİMARLIK GÜNÜ <strong>2006</strong> FOTOĞRAF YARIŞMASI“MUTLU YERLER, MUTLU MEKANLAR”. TMMOB MİMARLAR ODASI İZMİR ŞUBESİ ULUSAL AfİŞYARIŞMASISONUÇLANAN VE DEVAM EDEN Y ARI MALAR. BALIKESİR ÇAMLIK KENTSEL VE MİMARİ TASARIM ULUSALPROJE YARIŞMASIDOSYA: ANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİAFET POLİTİKALARINDA Y ÜKSELEN PARADİGMA: SAKINIMMURAT BALAMİRDEPREM TEHLİKESİ VE RİSKİ AÇISINDANANKARA’Y A GENEL BAKIŞOKTAY ERGÜNAYTÜRKİY E’DE Y AŞANAN SON DEPREMLERİN GÖSTERDİKLERİ VEANKARA’DA DEPREM TEHLİKESİSÜLEYMAN PAMPALANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİBÜLENT ÖZMEN‘GAZİ’ HAVAGAZI FABRİKASI KÜLTÜR MERKEZİ/ ATİNAAKROPOLİS’İN Y ANINDA TEKNOPOLİS Y ARATMAM. NURİ ARIKOĞLUTEKN K B LG LERMİMARİ PROJE MÜELLİFİ SİCİL DURUM BELGESİÇOCUK VE MİMARLIKKENTLİ OLMAK16222<strong>42</strong>83437381234kuğulu parkakropolis’in yanındateknopolis yaratma:’gazi’havagazı fabrikası kültür merkezi8 PAPAZIN BAĞI KURTULDU10 BÜY ÜK ANKARA OTELİ12 KUĞULU PARK - KAVŞAK DEĞİL, METROB L NMEY EN ANKARA96’LAR APARTMANIELVAN ALTAN ERGUT - BİLGE İMAMOĞLUBASIN AÇIKLAMALARI40<strong>42</strong>DOSYAANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİ“ANKARA”NIN İÇİNİ BOŞALTIYORLARDOSYAANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİ14 EKİM’DE ANKARA’DAYIZVAN (TUŞPA), DOĞAL VE KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİNİ,GÖLÜNÜ(DENİZİNİ), KEDİSİNİ, KALESİNİ, TARİHSELYERLEŞMELERİNİ GELECEK KUŞAKLARA AKTARARAK BARIŞIN VEUMUDUN KENTİ OLABİLİR38çocuk ve mimarl kkentli olmakBASINDA M MARLIKGEL R G DER TABLOSU4648


4 5..................haberlerKentsel Dönüşüm Projeleri ve KentselDönüşüm Yasa TasarısıTürkiye'nin gündeminden düşmeyen “KentselDönüşüm” konusu uzunca bir süredir Şubemizingündeminde ağırlıklı olarak yer almayı sürdürüyor.Son olarak Yerel Yönetim Araştırma, Yardım veEğitim Derneği (YAYED) ile birlikte oluşturduğumuzKentsel Dönüşüm Komisyonu kentsel dönüşüm yasatasarısını mercek altına almıştır. <strong>Eylül</strong> sonuna kadarteknik, hukuki, ideolojik çözümlemesinin yapılacağıkonu, Ekim ayı içerisinde Mimarlık Haftasıkapsamında kamuoyuna sunulacaktır. KentselDönüşüm özelinde Türkiye İmar Düzenininirdelendiği çalışmalar ilk aşamada kitapçık halinegetirilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıile birlikte Milletvekillerine sunulacaktır. Çalışmanınbir sonraki aşamasında ise Kentsel Dönüşümkonusunun çok boyutlu ele alındığı bir yayınhazırlanacaktır.Dikmen Vadisi 3. 4. ve 5. Etap KentselDönüşüm ProjeleriUlus Planı Tamamlandı“Kentsel Dönüşüm"projeleri üzerine odaklanmışTürkiye'nin gündemini bir süredir Ulus Projesimeşgul etmektedir. <strong>Ankara</strong> Büyükşehir BelediyeBaşkanlığı İmar Daire Başkanlığı, Ulus Tarihi KentMerkezini “ <strong>Ankara</strong> Tarihi Kent Merkezi YenilemeAlanı Proje”işi olarak ihaleye çıkartmış ve ihaleyiİstanbul'dan bir firma üstlenmiştir.Bugün ise 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi ve KültürelTaşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması veYaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun”doğrultusunda <strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesinceyürütülmekte olan “<strong>Ankara</strong> Tarihi Kent MerkeziYenileme Alanı Projesi” tamamlanmıştır. Konu ileilgili tanıtım toplantısı Büyükşehir Belediyesitarafından 31 Ağustos <strong>2006</strong> tarihinde saat: 14.00'deASKİ Toplantı Salonunda yapılacaktır. Planincelemelerine başlamış olan Şubemiz, yaptığıincelemeler sonucunda çıkan sonuçları bu toplantıdadile getirecektir. Yapılan çalışmanın sonuçları ayrıcakamuoyuna sunulacaktır.Modern Çarşı Yıkıldı<strong>42</strong>. Dünya Planlama KongresiDünyanın her yerinden şehir ve bölgeplanlamacıları eylül ayında İstanbul'da bir arayageliyor. Uluslararası Şehir ve Bölge PlancılarıBirliği (ISOCARP) tarafından her yıl farklıülkelerde düzenlenen Dünya PlanlamaKongreleri'nin <strong>42</strong>'ncisi, bu yıl eylül ayındaİstanbul'da gerçekleştirilecek.Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehirve Bölge Planlama Bölümü'nün ev sahipliğiniüstleneceği kongre, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı,Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul BüyükşehirBelediyesi, TMMOB Şehir Plancıları <strong>Odası</strong>,Beykoz Belediyesi, Küçükçekmece Belediyesi veTürkiye Tarihi Kentler Birliği'nin katkısıyla 14-18<strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong> tarihleri arasında gerçekleştirilecek.Bu yılki teması, “Bütünleşme ve Ayrışma ArasındaKentler: Fırsatlar ve Tehditler” olarak belirlenenkongre kapsamında, “Dünya Belediye BaşkanlarıZirvesi” de yapılacak.Farklı ülkelerde 40 yılı aşkın bir süredir düzenliolarak gerçekleştirilen Dünya PlanlamaKongreleri'nde, dünyanın farklı bölgelerindegözlenen kentleşme süreçleri ve kentsel sorunlarele alınıyor.Tüm coğrafi, kronolojik, resmi, ideolojik ve politikçeşitlilik ile 'öteki' modernizmler üzerineodaklanacak olan 9. UluslararasıDOCOMOMOKonferansı27-29 <strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong> tarihleri arasındaOrta Doğu Teknik Üniversitesi MimarlıkFakültesi'nde gerçekleştirilecektir.1 <strong>Eylül</strong> Dünya Barış Günü etkinlikleriEmek ve meslek örgütleri ile çeşitli siyasi parti vekitle örgütleri tarafından 2 <strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong> Cumartesigünü 1 <strong>Eylül</strong> Dünya Barış Günü dolayısıyla kitleselbasın açıklaması gerçekleştirildi.Kurtuluş Parkı Kolej Kavşağında toplanıldıktansonra Yüksel Caddesine kadar yapılan yürüyüşünardından gerçekleştirilen basın açıklamasınınardından barış türküleri söylendi.Dikmen Halkının daveti ile 23 Temmuz <strong>2006</strong>tarihinde TMMOB Şehir Plancıları <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong>, TMMOB Çevre Mühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong> ile birlikte Şubemiz Dikmen Barınma HakkıBürosunu ziyaret etmiştir. Söz konusu ziyaretteDikmen 3. 4. ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm Projesininuygulamaları üzerine İlker Mahallesi sakinleri ilegörüşme yapılmıştır. Uygulamada yaşananaksaklıkları ve sorunları aktaran mahalle sakinlerikonu üzerine teknik destek beklediklerini tarafımızailetmişlerdir. Sözleşme yoluyla toplanarakprojelendirilmeye çalışılan bölgede yaşayansakinlerin uygulamalarla ilgili sorunlarına yönelikbilgilendirme toplantıları düzenlenmiştir. BarınmaHakkı Bürosunun bu çalışmaları ile ilgili son etkinliği26 Ağustos <strong>2006</strong> tarihinde saat 12.30'de DikmenVadisi Halkının İ. Melih Gökçek'in tehditlerine ve rantprojelerine karşı, insanca bir yaşam ve barınmahakkı için AKP Genel Merkezi' ne yürüyüş olacaktır.“Kentsel Dönüşüm projeleri" üzerine odaklanmışTürkiye'nin gündemini bir süredir Ulus Projesimeşgul etmektedir. Proje kapsamında, Ulus'tabulunan hepsi bir yarışma sonucu elde edilmiş ve birdönemi temsil eden, <strong>Ankara</strong> Hali Binası, <strong>Ankara</strong>Belediyesi Ticaret Evi (<strong>Ankara</strong> Belediyesi EskiBinası), Ulus Meydanı İşhanı, Modern Çarşı,Anafartalar Çarşısı, <strong>Ankara</strong> Ulus Meydanı Çarşı veBüro Binaları'nın yıkılması da gündeme gelmişti.Büyükşehir Belediyesinin Ulus Projesi çerçevesindeçarşıları yıkma niyeti nedeniyle zor günler yaşayanUlus Esnafı, Modern Çarşının yanmasıyla, mağdurkaldıkları ve çarşının yeniden ayağa kaldırılmasıyönünde verilen sözlerin tutulmadığı amacıyla açlıkgrevine başlamışlardı.Bugün ise 2003 yılında çıkan yangınla hasar görenModern Çarşı Binası yıkılmıştır.Modern Çarşı Binasının sağlam olduğuna dair statikraporun olmasına rağmen binada yıkım çalışmalarınabaşlanması esnafın tepki göstermesine yol açmıştı.Esnaf temsilcileri, bugüne kadar birçok kez <strong>Ankara</strong>Büyükşehir Belediye Başkanından randevu talepetmelerine rağmen bir sonuç alamamışlardı.Türkiye Estetik Kongresi27-29 <strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong> Tarihlerinde ODTÜ Kongre veKültür Merkezi'nde düzenlenecek Türkiye EstetikKongresi Türkiye'de ilk kez ulusal kapsamlı birestetik kongresidir. “Türkiye Estetik Kongresi”temel olarak, Türkiye'de sanatlarda ve sanatüzerine düşüncede çok uzun bir zamanda oluşanbirikimi, farklı alanlarda çalışan sanatçıları, sosyalbilimcileri ve felsefecileri bir araya getirerek, tümülke ölçeğinde belirginleştirmeyi; geleceğe yöneliktasarılar oluşturabilecek paylaşım, tartışma veiletişim ortamını yaratarak estetik düşüncebirikimimizi zenginleştirmeyi amaçlamaktadır.“Türkiye Estetik Kongresi” , aynı zamanda, 2007yılında, yine ODTÜ'de yapılacak “XVII. UluslararasıEstetik Kongresi” öncesinde, tüm düşünür,araştırmacı ve sanatçılarımızın bu uluslararasıbuluşmaya en etkin biçimde katılmaları için bir öndeğerlendirme ve hazırlık olanağı da yaratacaktır.5 <strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong> Salı günü, TBMM'de görüşülen"Lübnan'a asker gönderme tezkeresi"nehayır MitingiEmek ve meslek örgütlerinin çağrısıyla <strong>Ankara</strong>'dabiraraya gelen binlerce barış yanlısı "Lübnan'aasker gönderme tezkeresi"ne hayır dedi.DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TEB, TDB, TURMOBgibi emek ve meslek örgütlerinin çağrısıyla, 5 <strong>Eylül</strong><strong>2006</strong> Salı günü, TBMM'de görüşülen "Lübnan'aasker gönderme tezkeresi"ne hayır demek için,aralarında çeşitli siyasi parti ve derneklerin debulunduğu binlerce barışsever <strong>Ankara</strong>'da KurtuluşParkı'nda toplandıktan sonra düzenli kortejlerleZiya Gökalp Caddesine kadar yürüdü. Burada,düzenleyici kuruluşlar adına ortak basın açıklamasıKESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombultarafından okundu.


6 7haberlersonuçlanan yarışmalardevam eden yarışmalarVan'da gerçekleştirilen <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>Yönetim Kurulu ToplantısıTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 40. Dönem Merkez YönetimKurulu Toplantısı 11-13 Ağustos <strong>2006</strong> tarihlerindeGenel Merkez ve Şube yöneticilerinin katılımı ile Van<strong>Şubesi</strong>nin ev sahipliğinde yapıldı. Van Merkezi,Akdamar Adası, Eski Van Kenti ve Gürpınar ilçesineyapılan teknik gezi ile Akdamar Kilisesi, GevaşSelçuklu Mezarlığı, Örnek Geleneksel Van Evi, HüsrevPaşa Külliyesi, Van Kalesi, Eski Van Kenti, Çavuştepeve Hoşap Kalesi gezildi. 12 Ağustos günü yapılanMerkez Yönetim Kurulu Toplantısı'nda teknik gezikapsamında yapılan değerlendirmelerin ardından, VanKenti ve Havzası ile ilgili olarak Van (tuşpa), doğal vekültürel zenginliğini, Gölünü (denizini), kedisini,kalesini, tarihsel yerleşmelerini gelecek kuşaklaraaktararak barışın ve umudun kenti olabileceğinivurgulayan bir basın açıklaması yapıldı.Basın açıklamasına www.mimarlarodasiankara.orgadresinden ulaşabilirsiniz.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> İstanbul <strong>Şubesi</strong>'nin2007 Yılı Ajanda Fotoğraf Yarışması“Sokaklar”sonuçlandı<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> İstanbul Büyükkent <strong>Şubesi</strong>'nin yeni yılajandasında yer alacak fotoğraflar için gelenekselolarak düzenlediği fotoğraf yarışmasının sekizincisisonuçlandı.“Sokaklar” konulu fotoğraf yarışmasına; yurtdışındanve yurtiçinden 255 katılımcı tarafından toplam 1356adet fotoğraf gönderildi.Şeniz Kabadayı, GüvenBirkan, Hilmi Etikan, İlteriş Tezer ve Aras Neftçi'denoluşan seçici kurul tarafından yapılan değerlendirmesonucunda 41 adet fotoğraf eşdeğer ödüle değerbulunmuştur.2007 yılı ajandasının kapağı için, 110369 rumuzuylayarışmaya katılanHürriyet Necdet Aydoğan'a ait“ Mardin Sokakları”isimli fotoğraf seçilmiştir.Seçilen fotoğrafların yer alacağı serginin açılışı ve ödültöreni 4 Ekim <strong>2006</strong> Çarşamba günü saat 19.00'da,Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası'ndagerçekleştirilecektir.Sergi 1 Aralık <strong>2006</strong> Cuma günü saat 18.00'e kadarDünya Mimarlık Günü <strong>2006</strong> Fotoğraf Yarışması“Mutlu Yerler, Mutlu Mekanlar”Her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlananDünya Mimarlık Günü bu yıl 2 Ekim Pazartesi günükutlanıyor. Uluslararası <strong>Mimarlar</strong> Birliği tarafındanbugün için belirlenen tema ise; “kentler, umudunmıknatısları”. Temanın seçilme sebebi, kentlere olanyoğun göçün gözardı edilemeyecek boyutlarıdır.1950'de dünya nüfusunun üçte biri kentlerdeyaşarken, 50 yıl sonrasına gelindiğinde bu oranyüzde elliye çıkıyor. 2050 yılı için öngörülen ise üçteiki oranına ulaşması. Kentleri bir çekim merkeziolarak işleyen buseneki temabağlamında<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>İzmir <strong>Şubesi</strong>“kentlerde insanlarımutlu eden yerler,mekanlar” üzerinebir fotoğrafyarışmasıdüzenlemektedir.Elde edilecekeserlerin, bu yıl 2-9Ekim tarihleriarasında kutlanacakolan DünyaMimarlık Haftasıetkinliklerikapsamındasergilenmesiamaçlanmaktadır.Bilgi için: info@izmimod.org.tr<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> İzmir <strong>Şubesi</strong> Ulusal AfişYarışmasıHer yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanmakta olanDünya Mimarlık Günü'nün bu yılki etkinlikleriçerçevesinde <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> İzmir <strong>Şubesi</strong> Ulusal AfişYarışması düzenliyor. Yarışma, mimarlık mesleğine veyamimara neden gereksinim duyulduğunun toplumaanlatılmasını ve “Mimarlık nedir? Mimar kimdir?”sorularına aranacak yanıtlarla, toplumun herhangi birkesiminin kolaylıkla algılayabileceği ürünler eldeedilmesini hedefliyor. Seçici Kurul tarafından ödülalmaya hak kazanan ve sergilenmeye değer bulunanafişler, açılacak olan bir sergiyle tanıtılacak ve <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> tarafından düzenlenecek etkinliklerdekullanılacak.Balıkesir Çamlık Kentsel ve Mimari TasarımUlusal Proje YarışmasıBalıkesir Çamlık Kentsel ve Mimari Tasarım UlusalProje Yarışması 6 Ağustos <strong>2006</strong> tarihindesonuçlanmıştır. Yarışma için 112 adet şartname satınalınmış olup; yarışmaya 38 adet proje katılmıştır.Değerlendirme sonucunda jüri 3 ödül, 5 mansiyon ve 3adet satınalma ödülü vermiştir. Yarışmanın ödül töreniise 14 <strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong> tarihinde saat 16:00'da BalıkesirDevrim Erbil Çağdaş Sanat Müzesi'ndegerçekleştirilecektir. Yarışmanın sergisi ise yine bumekânda 31 Ağustos – 9 <strong>Eylül</strong> tarihleri boyuncasergilenecektir. Yarışmanın kolokyumu 14 <strong>Eylül</strong>Çarşamba günü saat 17:00'da Balıkesir Salih TozanÇok Amaçlı Kültür ve Sanat Merkezi'ndegerçekleştirilecektir. Yarışmada derece alan projeler ise:1. ÖDÜL (46791 RUMUZ NUMARALI PROJE)Elif Çelik Mimar, Ceren Hancıoğlu Mimar,CeydaÖzbilen PeyzajMimarı,İlker Aksoy Y.Mimar,EsraDoğan Mimar, İpek Yürekli, Y. Mimar, Deniz Aslan, Y.Mimar, Arda İnceoğlu, Y. Mimar2. ÖDÜL (78533 RUMUZ NUMARALI PROJE)Ali Muslubaş Y. Mimar, Ayşegül Kuruç Ada Mimar, AslıDoğan Mimar, Murat Polat Y. Mimar,3.ÖDÜL (48527 RUMUZ NUMARALI PROJE)D. Ümit Yücel Y. Mimar, Aysu Akalın Başkaya Y. Mimar,Çiğdem Yücel Y. Mimar, Uğurtan Aybar Y. Mimar,GülSayan Atanur Y. Peyzaj Mimarı,Ülkü Duman Y. PeyzajMimarı, Aslı Dural Kent PlancısıNot: (Yarışma Asli Jürisi olan Han Tümertekin 'in sağlık nedeni ilejüri çalışmalarına katılamayacağını bildirmesi sebebiyle, yedek jüribirinci sırada bulunan Turgut Çıkış jüri değerlendirme çalışmalarınakatılmıştır)Shinkenchiku Konut Tasarım Yarışması <strong>2006</strong>: “Plan-sız Konut”Teslim Tarihi : 11.09.<strong>2006</strong>AR (Architectural Review) Uluslararası Genç <strong>Mimarlar</strong> Ödülü<strong>2006</strong>Teslim Tarihi : 12.09.<strong>2006</strong><strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> İzmir <strong>Şubesi</strong> Ulusal Afiş YarışmasıTeslim Tarihi : 15.09.<strong>2006</strong>Shahneshin Foundation, <strong>2006</strong> Uluslararası 'Shrinkage' ÖdülleriTeslim Tarihi : 15.09.<strong>2006</strong>Antalya Varsak Belediye Binası Bölgesel Mimari ProjeYarışmasıTeslim Tarihi : 15.09.<strong>2006</strong>Dünya Mimarlık Günü <strong>2006</strong> Fotoğraf Yarışması: “Mutlu Yerler,Mutlu Mekânlar”Teslim Tarihi : 15.09.<strong>2006</strong>TC MSB Savunma Sanayii Müsteşarlığı Yeni Hizmet BinasıUlusal Mimari Proje YarışmasıTeslim Tarihi : 26.09.<strong>2006</strong>AG Leventis Sanat Galerisi Mimari Tasarım Yarışması, Nicosia,KıbrısSon Başvuru Tarihi : 26.09.<strong>2006</strong>Prag Ulusal Kütüphanesi Uluslararası Tasarım YarışmasıProjelerin Postalanma Tarihi : 29.09.<strong>2006</strong>“Etik Arayışı”: Uluslararası Mimari Tasarım Yarışması <strong>2006</strong>Teslim Tarihi : 02.10.<strong>2006</strong>Mimari ve Kentsel Tasarım Yarışması, GürcistanTeslim Tarihi : 09.10.<strong>2006</strong>Silverline – <strong>2006</strong> Mutfak Tasarım YarışmasıTeslim Tarihi : 13.10.<strong>2006</strong>10. Aga Khan Mimarlık ÖdülleriTeslim Tarihi : 15.10.<strong>2006</strong>Paris Yeni Mahkeme Binası Uluslararası Kentsel Tasarım FikirYarışmasıTeslim Tarihi : 16.10.<strong>2006</strong>Can Alüminyum Öğrenci Proje YarışmasıTeslim Tarihi : 01.11.<strong>2006</strong>“Küçük Ölçekli Sürdürülebilir Bir Spor Merkezi” UluslararasıÖğrenci Tasarım YarışmasıTeslim Tarihi : 10.11.<strong>2006</strong>Konya Şube'nin 1.Ulusal Fotoğraf Yarışması: “KimliksizMimari”Teslim Tarihi : 17.11.<strong>2006</strong>Kentle Buluşma Noktasını Öğrenciler Tasarlayacak:Çuhadaroğlu Holding ALU <strong>2006</strong> Proje YarışmasıTeslim Tarihi : 22.11.<strong>2006</strong>Chungcheongnam-Do Kamusal Yönetim Kenti Master PlanıYarışması, KoreTeslim Tarihi : 05.01.2007Yarışmanın son teslim tarihi: 15 Ağustos <strong>2006</strong>."H2Ouse - Suda Yaşam": Corus Mimarlık Öğrencileri ProjeYarışmasıTeslim Tarihi : 18.05.2007


8 9Papazın Bağı Kurtuldu…dayanarak Papazın Bağı'nda bulunan 22 adet dut veçınar ağacının kesilmesine sebep olmuştur. Üzülerekbelirtmek isteriz ki, yetkili kurum ve kuruluşlar buasırlık ağaçların bir firma tarafından ticari amaçuğruna katledilmesini engelleyememişlerdir.TMMOB Çevre Mühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>ve TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>tarafından, 13.03.2004 tarihinde katledilenağaçlarla ilgili Aymet İnşaat yetkilileri vesorumluluğu bulanan kamu görevlileri hakkında suçduyurusunda bulunulmuştur.Bu sürece paralel olarak yine,2004 yılında 6. İdareMahkemesi'ne, Uğur Mumcu Caddesi, 5464 ada 21parsele ait 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğininve dayanağı olan <strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesi'ninhazırladığı Otopark Y önetmeliği'nin geçici 5.maddesiuyarınca belirlenen uygulama esaslarının5.maddesinin f bendinin iptali ve yürütmenindurdurulması istemi ile dava açılmıştır. 08.03.<strong>2006</strong>tarihinde duruşma yapılmış,17.03.<strong>2006</strong> tarihindeverilen kararla hem 1/1000 ölçekli imar planındayapılan değişiklik hem de <strong>Ankara</strong> BüyükşehirBelediyesi' nin hazırladığı Otopark Y önetmeliği'ningeçici 5. maddesi uyarınca belirlenen uygulamaesaslarının 5.maddesinin f bendi iptal edilmiştir.Çankaya Belediyesi ve <strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesi Başkanlıklarına TMMOB Çevre Mühendisleri <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>'nin açtığı ve TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>'nin müdahil olduğu Papazın Bağı ileilgili dava kazanılmıştır. Söz konusu davanın konusu 1.Derece Doğal Sit Alanı olarak tescilli PapazınBağı'nın yan parselinde yer alan Uğur Mumcu Caddesi, 5464 ada 21 parsele ait 1/1000 ölçekli imar planıdeğişikliğinin ve dayanağı olan <strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesi' nin hazırladığı “Otopark Y önetmeliği'ningeçici 5.maddesi uyarınca belirlenen uygulama esaslarının 5.maddesinin f bendinin iptali ve yürütmenindurdurulması idi.Papazın Bağı, kent merkezinde, betonlaşmanın içerisinde sıkışıp kalmış, ancak <strong>Ankara</strong>lıların 50 yıldır uğrakyeri olan yaklaşık 13 000 m2'lik bir rekreasyon alanıdır. Papazın Bağı 1994 yılında sahibi olan Kuloğlu ailesitarafından <strong>Ankara</strong> Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na başvurularak, 1. Derecede Doğal SİT Alanıolarak tescil edilmiştir. 2004 yılında Çankaya'da Uğur Mumcu Caddesi ile Kuleli Sokağı'nın kesiştiği köşedeAymet İnşaat tarafından Otel inşaatına başlanmış, devam eden inşaat Papazın Bağı sınırlarına kadarÇağdaş kent yaşamı altyapısı (ulaşım, kanalizasyon,temizsutemin i, atıkların uzaklaştırılması vb .) ilebirlikte kültürel ve sosyal donatıların bulunduğualanları gerektirir. Sağlıklı kentler projelerinde isekentlilerin çağdaş yaşam ihtiyaçlarını karşılayacakyeşil alanlar üzerinde önemle durulur. Başkent<strong>Ankara</strong>'nın merkezinde yer alan yeşil alan verekreasyon alanlarının sayısı ve yüzölçümlerininazlığı imar ve şehircilik esaslarına dayanmamakta,rant odaklı gelişen kent merkezindeki çarpık veplansız yapılaşmanın sonucundan doğmaktadır. Budava ile rant odaklı yaklaşımlardan bir tanesi dahayargı yoluyla durdurulmuş bulunmaktadır. PapazınBağı tekrar kentlilerin olmuştur. Ancak, bilimselgerçeklere ve hukukun üstünlüğüne inanmayan kentyöneticileri karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz,bugüne kadar tanınmayan/uygulanmayan başkayargı kararlarının olduğunu da… Bu nedenle buaşamada yapılması gereken, yargı kararınınuygulanması, yasal olmayan otopark inşaatınınyıkımının sağlanmasıdır. Bizler konu ile ilgiliüzerimize düşeni yapmaya devam edecek, yargıkararlarının bir an önce uygulanarak yıkımınbaşlatılması için ilgili idarelere başvuracağız. Vekonunun takipçisi olacağız.Yargı kararı ile hükme bağlanan Papazın Bağı'ndaelde ettiğimiz başarıyı, bugün talan edilmek istenenpek çok alanda da elde edilece ğimize inanıyoruz.<strong>Ankara</strong>'nın yaşanabilir bir kent olası yönündebilimsel, teknik ve hukuksal mücadelelerimizindevam edeceğini tüm <strong>Ankara</strong>lılara ve kentyöneticilerine duyuruyoruz.Bugün Kuğulupark'ta, yeşile zarar verilmeden eldeedileceği söylenen, ancak <strong>Ankara</strong> BüyükşehirBelediyesi'ne “tecavüz etme” hakkı veren,bilimsellikten uzak şehircilik ilkelerine ve kamuyararına aykırı kararların aynı yolla iptal edilmesi içinde uğraş vermekteyiz. Meslek Odaları olarak,bilimsel ve teknik bilgimize dayanarak kentlilerinhaklarını kentlilerle birlikte savunmaya, Başkent<strong>Ankara</strong>'yı sağlıklı, çağdaş bir kent haline getirmeye,çağdaş kent ortamına zarar veren her türlüuygulamaya dur demeye devam edeceğimizikamuoyuna saygılarımızla duyuruyoruz.29-08-<strong>2006</strong>TMMOB Çevre Mühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong>TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>


10 11Büyük <strong>Ankara</strong> OteliCumhuriyet dönemimizin önemlimodern mimarlık miraslarındanbiri olan Büyük <strong>Ankara</strong> Oteli’ninözgün cephesini değiştiren birtadilat projesi yapılmaktadır.Söz konusu binanın modernmimarlık mirasımızın önemlieserlerinden birisi olmasıdolayısıyla tescillenmesiyönünde <strong>Ankara</strong> Kültür veTabiat Varlıklarını KorumaKurulu’na başvurulmuştur.Büyük <strong>Ankara</strong> Oteli’ninTadilat ProjesiMüellifleriyle toplantıyapılarak tadilatprojesi hakkındagörüşme fırsatıbulunmuştur.Yapılan olumlugörüşmeneticesinde tadilatprojesiMüelliflerinin iyiniyetli çabalarıiledeğiştirilmiştir.Hazırlananproje tekrarŞubemizeiletilecektir.Cumhuriyet dönemimizin önemli modern mimarlık miraslarından biri olanBüyük <strong>Ankara</strong> Oteli’nin özgün cephesini değiştiren bir tadilat projesiyapılmaktadır. Söz konusu binanın modern mimarlık mirasımızın önemlieserlerinden birisi olması dolayısıyla tescillenmesi yönünde <strong>Ankara</strong> Kültürve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvurulmuştur.Büyük <strong>Ankara</strong> Oteli’nin Tadilat Projesi Müellifleriyle toplantı yapılaraktadilat projesi hakkında görüşme fırsatı bulunmuştur. Yapılan olumlugörüşme neticesinde tadilat projesi Müelliflerinin iyi niyetli çabaları ileproje değiştirilmiştir. Hazırlanan proje tekrar Şubemize iletilecektir.<strong>Ankara</strong> kentinin geçmişi Roma Dönemine kadardayanmakta ise de Başkent olması dolayısıylaöncelikle Cumhuriyet dönemi kimliği ile öne çıkar.Cumhuriyet dönemi içerisinde kentin gelişimiincelendiğinde hükümet binalarının yoğunlaştığı Ulussemti 1920'li 1930'lu yılların önemli bölgesinioluştururken, bu dönemde açılmış olan AtatürkBulvarında 1950'li yıllarda Türkiye Büyük MilletMeclisi ile birlikte çeşitli hükümet binalarının veprestij yapılarının konumlandığı gözlemlenmektedir.Bu binalardan en önemlilerinden bir tanesi de hiçşüphesiz Büyük <strong>Ankara</strong> Otelidir.Büyük <strong>Ankara</strong> Oteli Atatürk Bulvarı üzerinde BüyükMillet Meclisi'nin karşı sırasında yer almaktadır. Bukonumuyla, Cumhuriyet'in ilk yıllarında <strong>Ankara</strong> PalasOteli'nin dönemin Ulus'ta yer alan Meclis binası ilekurduğuna benzer bir ilişkiyi yeni Meclis binası ilekurmaktadır. Emek İşhanı'ndan sonra bulvarüzerindeki yüksek yapılanmanın ilk örneklerindendir.Yapıda 180 oda ile 316 yatak kapasite sağlamaküzere tasarlanan 14 oda katı, restoran, gece kulubü,balo salonları, çay salonu, lobi ve yüzme havuzu gibiişlevlerin rampalarla bağlanan üç seviyeyeyerleştirildiği zemin kat, barın açıldığı teras katı veen üst katta da açık mutfak olarak düzenlenenrestoran yer almaktadır. Tüm katlar tamamenmekanik havalandırmalıdır. Otelin mobilyaları <strong>Ankara</strong>Marangoz Okulu öğrencileri tarafından yapılmıştır.İkinci Dünya Savaşı sonrasında etkin olan uluslararası mimarlık biçiminin sade prizmatik bloklarınatezat olarak dar açılı geometrinin ürettiği hareketlibir biçimlenmeye sahip olan yapı “organik” olarakisimlendirilen yaklaşımı örneklemektedir. Bu tavırsadece binanın ana formunda değil, girişteki sivrisaçaklar gibi detaylarda da tekrarlanır. Cephelerdekiçeşitlenme ve alüminyum güneş kırıcıların getirdiğihareketlilik de aynı plastik arayışın izleridir.Bina ünlü mimar Marc Saugey'in önemli yapıtlarıarasında yer almakta, uluslararası mimarlık tarihiliteratüründe önemli binalar sınıfında yer almaktadır.Bina Türkiye'de modern mimarlık dilinin önemlisembollerinden bir tanesidir. Ancak Çelikler İnşaattarafından binanın özgün kimliğine zarar verentadilatlar yapılmaya çalışılmaktadır. Binanın yanındabulunan bina ile uyumlu hale getirilme çalışmalarısürmektedir.Bugün burada gün geçtikçe silinen CumhuriyetDöneminin özgün mimarlık yapıtlarından birinin deBüyük <strong>Ankara</strong> Oteli olmaması yönünde gerekliçalışmaları yürütmekteyiz. Yetkilileri buradan bir kezdaha uyarmak isteriz. Binada yapılmak istenentadilatlar için binanın tasarımcı mimarlarından izinalınmış mıdır? Bu projeye imza atanlar 1950'liyıllarda yapılan bu yüksek kaliteli tasarımın kentiniçerisindeki öneminin ve kent tarihimizin bir parçasıolduğunun farkında mıdır? Mimarlık tarihimizde vekentimizde böylesi öneme sahip olan binanınkorunması yönünde Şubemiz çeşitli girişimlerdebulunmuş, çalışmalara başlamıştır. Kent tarihimizinsilinmemesi yönünde <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>çalışmalarına ve kent belleğini silmeye çalışananlayışla mücadeleye devam edecektir. Bukapsamda öncelikle binanın tescillenmesi için<strong>Ankara</strong> Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunabaşvurulduğunu ve konunun takipçisi olunacağınıbelirtmek isteriz.


12KUĞULUPARK TRAFİK ADASI OLMASIN!13Kavşak Değil, Metro İstiyoruz!KUĞULU KATLI KAVŞAĞI İLE ATATÜRK BULVARI OTOBAN HALİNE GELECEKKUĞULUPARK TRAFİK ADASI OLACAKTIR<strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesi'nce yapılmakta olanKuğulu kavşağı alt-üst geçidi ve bölgedeki yenitrafik düzenlemesi projesi, <strong>Ankara</strong>m Platformunaüye Odaların meslek gruplarınca incelenmiştir. Buinceleme sonucunda yapılacak projenin ve trafikdüzenlemesinin hem bölge, hem de <strong>Ankara</strong>açısından telafisi çok zor kayıplara yol açacağı, trafikaçısından ise bölgeyi daha sorunlu hale getireceğitespit edilmiştir.Katlı kavşak düzenlemesi, <strong>Ankara</strong> veKavaklıdere'nin en önemli simge ve anımekanı, 1. Derece Doğal Sit Alanı olanKuğulupark ve yakın çevresine büyük zararverecektir.Projedeki alt geçişler, Park kenarına yakındurumdaki 20 metreye kadar kökleri genişleyenağaçların köklerini biçerek bu ağaçlarınkaybedilmesine neden olacaktır.yürütülecek kazı ve inşaatlar yeraltı suyuseviyesinde değişikliklere ve vadi taban suyunundaha da derine inmesine neden olacaktır. Bu durumdoğal olarak yeraltı suyundan beslenen ağaçlarınkurumasına neden olacaktır.Yapılacak kavşak düzenlemesi sonucu en fazlazararı görecek olan kesim yayalar olacaktır.Bugün için mevcut kavşakta ışıklı hemzemin geçitleryoluyla karşıdan karşıya geçme olanağı olanyayaların, yapılacak katlı kavşağın yol açacağıkesintisiz akım nedeniyle hareketleri büyük ölçüdekısıtlanacak, karşıdan karşıya geçmeleri tehlikeli veçok güç duruma gelecektir. Alt geçitlerintamamlanması halinde trafiğin durmaması için hemAtatürk Bulvarı'nda hem de Cinnah Caddesindekiışıklı yaya geçitleri kaldırılacak, yayaların karşıyageçişi çok tehlikeli duruma getirilecek, ya da yineonlarca basamaklı üst geçitlere mahkum edilecektir.Katlı kavşak düzenlemesi, <strong>Ankara</strong> ve Kavaklıdere'nin en önemlisimge ve anı mekanı, 1. Derece Doğal Sit Alanı olan Kuğuluparkve yakın çevresi büyük zarar görecektirFotoğraf Onur MatKuğulupark'ın çevresinde kesintisiz trafik akımıamaçlandığından Kuğulupark'a yaya olarak erişimzorlaşacak, Park akan trafik içinde küçük bir adayadönüşecek, yoğun yaya sirkülasyonu nedeniyle yayakazaları ve ölümleri gerçekleşecektir.Kuğulupark'a dinlenmek için gelen <strong>Ankara</strong>lılar, artantrafik nedeniyle şimdikinden iki-üç kat daha fazlaegzos dumanı ve gürültüyle karşılaşacaktır.Proje alanında yaşanacak jeolojik-jeoteknikve hidrojeolojik etkiler için yeterliaraştırmaların yapılıp yapılmadığıbilinmemektedir.Her kentsel projede olduğu gibi bu düzenlemeprojesinde de geleceğini önemli oranda etkileyentemel jeolojik-hidrojeolojik-jeoteknik parametreleraraştırılmamıştır.Kuğulu Park Seğmenler ve Botanik Parkı dereyataklarının kesişim noktasında yer almakta ve 6metre derinlikten itibaren yeraltı suyunun varlığıbilinmektedir. Bu nedenle proje kapsamındaProje trafik açısından zincirleme sorunlaryaratacaktır.Bu kavşakta kesintisiz olarak akıtılmaya çalışılanaraç trafiğinin, Atatürk Bulvarı üzerinde takip edendiğer noktalardaki sinyalli kavşaklarda ve yayageçitlerinde durması gerektiği dikkatealınmamaktadır. Bu kavşakta büyük maliyetleyapılan katlı geçişle kesintisiz akıtılacak trafik,sinyalli yaya geçitlerinde ya da her zaman tıkalı olanAkay Kavşağında tekrar durmak zorunda kalacaktır.Bu düzenleme, Kızılay'ın ve Tunalı'nın kilitlenmesineneden olacak, Belediye Yönetimi Kızılay'ı yayageçişlerine kapatmak için kendi eliyle yeni birgerekçe daha yaratacaktır.Taşıtların yaptığı taşıt-kilometre oranıartmıştır.Kent içindeki trafik düzenlemelerinin temel amacı“trafiği akıtmak” değil, “trafik güvenliğininartırılması” ve yapılan “araç-kilometreninazaltılması”dır. Cinnah Caddesi ve AtatürkBulvarının tek yön olarak düzenlenmesi sonucundahem trafik güvenliği azalmış, hem de araçların


14 15yaptığı araçkilometreaşırı birşekilde artmıştır.Örneğin, UğurMumcu Caddesiyönünden gelenaraçların Atakulekavşağınaulaşmaları içineskiden ÇankayaCaddesi’nden800 metre yol katederek gitmelerimümkünken, yenidüzenlemeyletaşıtların önceCumhurbaşkanlığıönünden AtatürkBulvarındanKuğuluparkkavşağına kadarinmeleri ve sonraCinnahCaddesi’ndenyukarı çıkarakAtakule'yeulaşmak için 2800metre yolyapmalarıgerekmektedir.Kent içindeyapılan bugereksiz taşıtkilometreartışları, gereksizakaryakıttüketimi, yollardageçen zaman,gürültü, havakirliliği ve artankazalar şeklindeortayaçıkmaktadır.Yenidüzenleme ilekentin merkezialanlarınaerişimzorlaşmaktadırDüzenlemesonucunda birçokkoridordan kentinmerkez alanlarınaulaşılması, ya dakentinmerkezinden ve ana koridorunda kentin çeşitlikesimlerine erişilmesi zorlaşmaktadır. ÖrneğinPolonya Caddesinin tek yön düzenlenmesisonucunda İran Caddesi ve arkasındaki Küçükesat,Gaziosmanpaşa gibi semtler Atatürk Bulvarınaulaşamamakta, Tunalı Hilmi Caddesinden EsatCaddesine, oradan da Mithatpaşa Caddesi ileSıhhiye'ye yönlendirilmektedir. Kentin bualanlarından gelenlerin, Kızılay ve Eskişehir Yolukoridoruna ulaşması çok zorlaşmaktadır.Otobüs durakları ve toplutaşım yolcularıdikkate alınmamıştırProjeyle Kuğulupark önündeki otobüs duraklarıtamamen ortadan kaldırılmakta, otobüsler hiçdikkate alınmamaktadır. Fiziki sınırlamalar sebebiyledurak cepleri trafik şeritlerine dönüştürülmekte,otobüs durağı olarak da kullanılan kaldırımlaryayalara bile yetmeyecek kadar daraltılmaktadır.Kavşakta kazalar artacaktırAtatürk Bulvarının yer altı geçişiyle artan eğimlerdeoluşacak yüksek hızlar sebebiyle kaza ve hasarrisklerinde ciddi artışlar olacaktır. Ayrıca yayahareketinin çok yoğun olduğu bu bölgede veTunalıhilmi Caddesinde yaya kazaları ve ölümlerigörülecektir. Bilimi ve çağdaş yaklaşımları hiçesayan Büyükşehir Belediyesi, gerçekleşmesimuhtemel kazaların sorumlusu olacaktır.Proje, çağdaş yaklaşımlara aykırı olup kamukaynakları israf edilmektedirÇağdaş ulaşım politikalarının temel ilkesi, otomobiltaşımak değil, insan taşımaktır. Bugün, gelişmişülkelerin büyük kentlerinde bu yaklaşım dikkatealınmakta ve toplu taşıma sistemlerigeliştirilmektedir. Büyükşehir Belediye Yönetimi, 13yıldır <strong>Ankara</strong>'nın metro hatlarını bitirmek yerine,kamu kaynaklarını, ulaşım uzmanlarının yanlışolduğunu ısrarla vurguladıkları katlı kavşaklara vedefalarca yapıp-bozarak genişlettiği yollarasavurmuştur. Kaynaklarımız Belediye Yönetimitarafından keyfi biçimde israf edilmektedir."Sözde hızlı trafik" için yapılacak bu kavşak içinvergilerimizle yarattığımız trilyonlarca liralık kamukaynağı çağdaş yaklaşımlara aykırı biçimdeharcanacaktır. Bu kavşak yerine, otobüssistemlerinin geliştirilmesi, toplutaşımanınucuzlatılması ve basit trafik düzenlemeleri(sinyalizasyon, faz ayarlamaları, adalama, vb.) iletrafiği çok daha ucuz ve akılcı yöntemlerle yönetmekmümkündür.Belediye yönetimini kavşak inşaatını derhaldurdurmaya, <strong>Ankara</strong>lıların sesine kulak vermeye,kaynakları şu anda gündemde olan en önemli toplutaşım projesi olan metroya yönlendirmeye, kentiotoyol haline getirecek düzenlemelerdenvazgeçmeye çağırıyoruz.ANKARAM PLATFORMUKORU-MA(!) KURULU


12 17DOSYAAFET POLİTİKALARINDAYÜKSELEN PARADİGMA:SA IMurat Balamir, ODTÜANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİİstanbul'a ilişkin son aylarda yoğunluk kazanantartışmalar, bu kentin asıl gündemini arka planaatmış görünüyor. İstanbul, bilimin ve teknolojinintarihte daha önce sahip olmadığı olanaklar ve bilgibirikimiyle, yakın gelecekte karşılaşılacak şiddetli birdeprem tehlikesinin yeterli bir kesinlikle belirlenmişolduğu bir mega-kenttir. Bu büyük tehlike karşısındaen iyimser varsayımlarla hesaplanabilen kayıptablosu bile ülke bütünü için ürkütücü bir yıkımniteliğindedir. Bunun üst yönetimlerce bir olağanüstüdurum olarak değerlendirilmesi ve toplumun tümkesimlerinin sorumluluk paylaşmaya çağrılıp eylemeitilmesi için özendirici yöntem ve güçlü uygulamalarayer verilmesi gerekir. İstanbul'da bu yüksek olasılıklıbüyük tehlike karşısında neler yapılmakta olduğu,yalnız İstanbul ve Türkiye için değil, evrensel birönem taşımaktadır. Öyle ki, bugün İstanbul,toplumların büyük tehlikeler öncesinde neleryapabildiklerinin incelenmesi açısından enderbulunabilecek bir toplumbilim araştırma ortamısunmaktadır. Üstelik bu durum, uluslararasıkuruluşlar, bilim ve üstyönetim çevrelerince birzihinsel değişimin yaşandığı bugünlerde ortayaçıkmaktadır. Yükselen paradigma, olası tehlikelerkarşısında 'arama-kurtarma/ çadır-battaniye-cesettorbası ve yara sarma' gibi reaktif işlerin hazırlıklarıyerine, önceliği risklerin savuşturulması aktifçabalarına, yani 'sakınım' ( mitigation) çalışmalarınavermektedir.Uluslararası Kuruluş ve Çevrelerin YönelişveÖnceliklerinde DeğişmelerUluslararası kuruluşlar ve kimi ilgi grupları 1990'lıyıllarda başlayarak, doğal afetlere karşı özellikle 'riskazaltma ', daha doğru bir terimle ' sakınım' önlemleriniKNIMDEPREMLER ÜLKESİ TÜRKİYE'DE TUTUMLAR VE İSTANBUL TARTIŞMALARIsürdürülebilir kalkınmanın bir önkoşulu olaraktanımlayarak, güçlü bir adanmışlık ve etkin birküresel program geliştirme çabalarınagirmişlerdir(1) . Kobe (2005) Konferansı'na katılanülkelere yöneltilen sorular, hedeflenenleri yeterinceaçıklamaktadır (2). Bu soruların en anlamlıları dörtana başlıkta toplananabilir:• Siyasal ve Kurumsal Adanmışlık: Riskazaltmaya özgü bir politika/strateji/yasa varmı? Risk azaltmada su kaynakları, arazikullanımı, sağlık, çevre, eğitim, planlama vefinans konularından sorumlu bakanlıklarınkoordinasyonundan sorumlu bir organ var mı?Risk azaltma işleri için ayrı bir bütçe var mı?Risk azaltma etkinliklerine STK, özel kesim,üniversiteler, medya katkıda bulunuyor mu?Sektörel gelişme planlarında risk azaltmayöntemleri yer alıyor mu?• Risk Tanımlama: Ulusal tehlike haritaları varmı? Ne amaçla kullanılıyor? Bunlara dayalı risk,direnç kapasitesi tespitleri bulunuyor mu?• Risk Bilgi Yönetimi: Ulusal bilgi sistemi var mı?Eğitim-öğretim programları var mı? Araştırmamerkezleri ve üniversiteler risk azaltmayakatkıda bulunuyor mu? Risk azaltmaya yönelikdüzenli bilgilendirme kampanyaları var mı?• Risk Yönetimi Uygulama ve Araçları: Riskazaltmaya yardımcı çevre yönetimi araçları vefinansal yöntemler var mı?Bu sorular, kalkınma sürecinin bugüne kadar fazlaönem verilmemiş yönleri bulunduğuna işaretetmektedir. Bu yaklaşım, ülke-bölge-kentdüzeylerinde önlemler almayı, kıt kaynaklarısakınmayı ve dirençli bir toplumsal gelişmeninuygulama araçlarını geliştirmeyi hedefler. YokohomaStratejisi'nin belirlediği beş öncelikli hedefinyalnızca biri afet sonrası etkinliklerle, dördü iserisklerin önceden belirlenip azaltılması ile ilgilidir.Bunları yineleyen Hyogo Eylem Çerçevesi de(2005-2015) önümüzdeki on yılda önceliklerin:‘sakınım çabalarının, sürdürülebilir gelişmeprogramlarının ayrılmaz bir parçası durumunagetirmek’, ‘ bunlara her ölçekteki programlarda yer vermek ’,‘toplumsal dirençliliği artırmak üzere, herdüzeydeki kurum, işleyiş ve kapasitelerigüçlendirmek’ olduğunu belirlemiştir.Geliştirilen ortak söylem, tehlike etkilerinizayıflatmak için ‘sakınım planlamasınınkurumlaşmasını’, ‘entegre, çok-sektörlü ve somut’eylemleri, ‘sakınım etkinlikleri için düzenli kaynakayırmayı’ zorunlu görmektedir. Bu görüşle, ‘SakınımPlanlaması’nın uygulanması ve kurumlaştırılmasıgirişimleri, acil durum çalışmalarına göre dahaverimli sonuçlar getirir.Küresel ölçekte sakınımetkinliklerini desteklemek, sakınım için yapılanharcamaları verimli kılmak, dirençlilik kültürünün herdüzeyde yaygınlaşmasına ön ayak olmak, riskazaltma yöntemleri içeren sakınım politikalarıtanımlayıp somut etkinliklerde bulunmak,buyöndeki gelişme göstergelerini tanımlamak, başarılıuygulamaları tanıtmak, paydaşları ortakdavranışlara yönlendirerek sakınım uygulamaları içinsinerjiler yaratmak, Deklarasyon’un üzerindedurduğu başlıca konulardır. Bu yaklaşıma ulusaldüzeyde öncelik verenlerin belirmesi gecikmemiştir.Bunda önde gelenlerin, afetlere ilişkin yasa vekurumsal yapılanmalarını son yıllarda sakınımetkinliklerine yönlendirmiş oldukları, yeni kavram vemekanizmalar geliştirdikleri izlenmektedir: ABD Sakınım Yasası 2000 (Public Law 106-390): Sakınım Planlaması; Sakınım Fonu; Kamu-Özel Kesim Ortaklıkları; Bütünleştirilmiş TehlikeHaritaları; Maliyet-Etkin Sakınım Yöntemleri;Güvenli Arazi Planlama ve Yapılaşma Yöntemleri;Sakınım Plan ı Hazırlama Kılavuzları; YerelTopluluk Sakınım Planları; Kamu-Özel Sakınımİşbirliği; Güvenli Arazi P lanlaması; Öncelikli Tesisve K uruluşlar, vb. Yeni Zelanda 2002 (değişik Sivil SavunmaYasası): Risk yönetimi; risk belirleme ve ölçme;risk iletişimi; maliyet-etkin risk azaltmayöntemleri; yerel topluluklara etkin rollerverilmesi; süreçlerin değerlendirilmesi, vb. Güney Afrika 2002 (Afetler Yasası) : Yerel vemerkezi yönetimlerin birlikte oluşturduğu kurullar,afet etkilerini önleyici bir ‘Ulusal Afet YönetimiÇerçevesi’ Avusturalya 2002 (COAG Raporu) : Sakınımprogramına 45 milyon $; risk azaltmaya öncelikveren beş yıllık bir reform paketi İngiltere 2004 (Sivil Sakınım Yasası) :Herdüzeyde afet olasılıklarına karşı dirençgeliştirme, risk azaltma ve yerel topluluklarıgüçlendirme yöntemleri Ermenistan 2001-2 (Sismik Korunma Yasası,Çevre Eğitimi ve Halkın Bilgilendirilmesi Yasası,Sivil Savunma Yasası): Entegre yaklaşım Kanada 2004 ( Kamu Güvenliği ve Risk ÖnlemeProjeleri Geliştirme Programı, PSEPC) :Kademeli sorumluluklar düzenlemesi; zararlarınkarşılanmasında kişi başına ilk $ bütünüyle yerelyönetime ait, ikinci $’ın yarısı, üçüncü $’ın %75'imerkeze ait vb.; Risklerin azaltılmasıözendiriliyor; farklı düzeylerdeki yönetimlerinkatılımı ile yürütülen büyük ölçekli sakınımprojeleri Yunanistan 2003 (Sivil Korunma Yasası 3013):Bakanlıklararası koordinasyonu sağlayan birMüsteşarlık; Sektörel planlarda riskler; Kentselalanlarda doğal tehlike haritaları ve risk azaltma;Risk azaltma için ayrı bütçe; kapsamlı ulusal riskharitası, vb. Japonya 1961 (Afet Önleme Temel Yasası):Yıllık bütçenin %5'i risk azaltma amaçlıyatırımlaraayrılmakta; Afet Yönetimi ile sorumluDevlet Bakanı; Merkez Afet Yönetim Kurulu;Özel sektör ve bireylerin sorumlulukları yasadatanımlı; tehlike haritaları 1/25 000-2 500;Riskazaltma bilgi platformu; AB 2005 (ESPON Doğal TehlikelerdenKaynaklanan Riskler Araştırması): Çoklu risklerinmekansal değerlendirmesi; risk yönetimi ABbütünleşmesinde araç; Sakınım planlamasınıntüm AB politika ve programlarına entegreedilmesi ve 2007-2013 döneminde sakınımplanlamasının ulusal programlarda yer alması;Sakınım planlaması konusunda el kitapları; vb.Türkiye'de ise, 1999 acı deneyimler inden sonra,tehlikelere karşı önlemler alınması gereği görül müş,ancak kapsamlı bir sakınım anlayışıgeliştirilememiştir. Getirilen ‘ deprem s igortası’ ile‘ yapı denetimi’ kısmi düzenlemeleri bir sakınımkültürü yaratmak şöyle dursun, ayrı sorunlar vekarşıt eğilimler yaratılmasına yol açmıştır.UlusalDeprem Konseyi'nin uyarılarına karşın (2002),depremler ülkesi Türkiye'nin büyük risk havuzlarıoluşturan kentleri için öngörülebilen, yalnızca 5272sayılı Belediye Kanunu (2005) 53. maddesinde,terim ve vurguları yanlış, içeriği belirsiz, bilgiyedayanmayan bir düzenleme olmuştur. Bu hükmündüzeltilmesi ve içeriğinin doldurulması kapsamlı birçalışmayı beklemektedir. Öte yandan, Bayındırlık veİskan Bakanlığı ‘internet sitesi'nde duyurulan(09.02.<strong>2006</strong>) ‘Afetler Kanunu Tasarısı Taslağı’,geleneksel merkezci yaklaşımla yalnızca ‘yarasarma’ etkinliklerini düzenlemektedir. Taslak, yeniparadigmadan nasibini hiç almadığı gibi, DepremŞurası sonuçlarını da göz ardı etmiştir. Oysa Şura’yıdüzenleyen, uluslararası toplantılara katılan,sorumluluklar üstlenen ve herhalde protokollereimza koyan yine aynı Bakanlık’tır.


1819İstanbul'da Yapılanlar ve YapılamayanlarÜlkenin en büyük risk havuzu olan İstanbul'dayürütülen etkinlikler ise, bugün çok sayıda yanlışaboğulmuş görülmektedir. Büyükşehir Belediyesitarafından hazırlatılan,tehlike ve olası kayıplarıbelirleyenJICA çalışması ve bunu izleyen ' İstanbulDeprem Master Planı' (İDMP), 'Kentsel SakınımPlanı'nın neleri kapsaması gerektiği yolunda biraçılım sağlamıştır. Bu iki çalışma, eksikleri de olsa,kapsamlı ve öncü girişimler olmuştur. Büyükşehiryönetiminin burada göstermiş olduğu gayretlerküçümsenemez. Ne var ki, bu çalışmalaroperasyonel bir yol haritası ile sonuçlandırılmamış,konu büyük ölçüde sahipsiz bırakılmıştır.Acil durum hazırlıklarının yapılmasından yasa gereğiValilik sorumludur.Ancak olası afetin, konvansiyonelhazırlıklar kapsamını aşması olasıdır. Daha daönemlisi, acil durum hazırlıkları ile 'sakınım'çalışmalarının birlikte ele alınması gereği vardır.İstanbul'daki durumdan görev çıkaran TSK,Türkiye'de görülmedik ayrıntıda hazırlık planlarıyaparak güçlerini zinde tutma çabasındadır. Ancakasıl hedef, olası kayıpları şimdiden katlanılabilirdüzeylere çekmektir. Bu kurumsal 'sakınım'çabalarının örgütlenmesi ve yönetimi, otorite vesorumluluğu kimdedir? Bu güncel boşluk büyük birkarmaşaya, tartışılamadan yürütülen kimi 'derin'politikalara, ciddi yanlışlara ve adı konulmamış çıkarçatışmalarına sahne yaratmaktadır. Günümüzdeİstanbul'un deprem kayıplarından korunması içinyapılan girişimlerde dört temel yetersizlikgözlenmektedir:1. Çeşitli kuruluşlarca 'proje' tanımı altındayürütülen çalışma ve uygulamalar büyük ölçüdebağımsız ve kısmi girişimlerdir. Bunlar, bir anafikre sahip olmak ve tutarlılığı sağlanmış bireylemler bütününün aşamalarını oluşturmakşöyle dursun, ilişkili bile değildirler.Konuyusaptıran ve kamufle eden projeler, gereksizharcamalara, tehlikelerin küçümsenmesine yada yanlış algılanmasına yol açarlar. Bunlar,birbirini inkar eden, felsefe ve amaçlardatersdüşen projelerdir.2. Bugün İstanbul'da deprem konusundayürütülen girişimler, bir zamanlamaöngörüsüne gö re değil, tesadüflere,fırsat veparasal olanaklara, iş yapar görünmeihtiyaçlarına, dışarıdan yapılan karar vetelkinlere göre gündeme gelmektedir.3. Deprem ve afetler konusunun ulusal savunmaniteliğinde yaşamsal özellikte olduğu çok kezdile getirilmesine karşın, hangi sakınım işleriningerektiği konusunda karar verecek bir otoriteoluşturulamamıştır.Öte yandan, bu yaşamsalkonuda yapılacak işlerin yabancı kuruluşlartarafından dikte edilmesinde yanlışgörülmemiştir. Sakınım önlemleri alınmasındasiyasal hesap verme mekanizmaları yeterli biryönlendirici olamamaktadır. Farklı düzeylerdesakınım işlerinin yerine getirilmesinde, bilimselyaklaşımlara, meşru ve yaptırımlı bir güce vekapsamlı bir şeffaflığa, bunun için yenidüzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır.4. Toplumun sakınım girişimlerinepaydaşkılınamaması, hazırlanan proje veuygulamalarda ilgili kesimlere, yereltopluluklara ve katılım süreçlerine yerverilmemesi ciddi bir yetersizliktir. Depremtehlikesine karşı her ölçek ve kapsamda önlemalmada ilgili kesimlerin temsil edildiği çalışmabiçimleri henüz geliştirilebilmiş değildir. Yapılanproje ve uygulamalar eski alışkanlıklarlatepeden inme, yönetimlerce hazırlanıpyürütülen,tek bakış açısına ait çalışmalarniteliğindedir. Oysa deprem ortak birtehlikedir; Sorumluluk ve maliyetlerin yalnızcayönetimlerce üstlenilmesi yerine, sakınımçalışmalarında herkesin rol aldığı birseferberliğe dönüştürülmesi bir temelgereksinmedir. Kısacası İstanbul depremdenkorunma çalışmaları,bir sakınım planıbulunmaksızın, gelişigüzel yürümektedir. Buatalet ve yetersizliklerin gerisinde ise, bugüniçin uzlaşmaz görünen üç ayrı yaklaşımtanımlanabilir. Bunlar kısaca 'teknik hizmetyaklaşımı', 'piyasa yaklaşımı' ve 'kapsamlıplanlama yaklaşımı'dır.İstanbul'da Çarpışan Üç Karşıt Tutum“İnsanları öldüren binalardır” özdeyişi ile öncelikliçareyi yapı stokunun güçlendirilmesinde görenyaklaşım, Türkiye'de üç koşulun ivedilikle yerinegetirilmesini yeterli görür. Önce bir yapı güçlendirmeteknik yönetmeliği hazırlanmalı, ikinci olarakyapılarda güçlendirme girişimlerini engelleyen katmülkiyeti rejiminin 'malikler oybirliği' koşulu bertarafedilmeli, ayrıca taşınmaz ve bağımsız bölümsahiplerine elverişli krediler sağlanmalıdır ki,güçlendirme teknik hizmetlerini verecek meslekgrubuna yeterince geniş bir talep yaratılabilsin. Kimi'lobi'ler bu koşulları bugün neredeyse tamamlamanoktasına getirmişlerdir.Piyasa araç ve etkinlikleri ile çözümler arayanlar,yalnızca bir meslek grubundan ibaret kalmayıp, özelgirişimci kesim ve kuruluşları kapsayan bir başkageniş cephe oluşturur. Erken uyarı sistemleri,depremde yıkıntı altında kalanları tespit edencihazlar, sismik izolatörler, çelik kafes yataklar, acildurum araç gereçleri, 'güvenli alanlar'dagerçekleştirilen 'güvenli' yeni yapılar, piyasaeğilimlerine yanıtlar veren girişimlerdir. Algılananriskler, piyasada yeni talepler demektir; Bu taleplerepiyasa cevap verecektir. Deprem sigortasını yeterlibir çare olarak gören anlayış da temelde piyasasisteminin deva sağlayabileceğini savunmaktadır.Kamu birimlerine kaynak sağlamakta bile olsa,Dünya Bankası gibi kuruluşların hangi yetkinliklegeliştirdikleri belirsiz kimi proje ve hizmetleri de, bukapsamda görülebilir.Kenti kendine özgü karmaşık riskler içeren bir sistemolarak gören planlama yaklaşımı ise, bu yaklaşımlarıeleştirir. Öncelikle, riskli yapılarıbelirlemede izlenenyöntemlerin bilimselliği tartışmalıdır. Bu girişimlerde,yapı birimlerinin oluşturduğu yakın çevre riskleri vekentin bir bütün sistem olarak yarattığı risklergörmezden gelinmektedir. Kat mülkiyeti yasasınızorlayan uygulamalar yargıyı yorar ve çok sayıdadavacı yaratır. Ayrıca, bu büyük ölçekli iş ortamınınhangi ayrıcalıklıkesimler için yaratıldığına dikkatetmek gerekir. Piyasa aracılığıyla önlemlerdüşünmenin sakıncası ise, bütünlüğü gözdenkaybetmek ve varlıklı kesimlerin daha iyi korunduğudüzenlemelerle yetinmeyi kabullenmektir. Bureçeteler “Parası Olan Korunur” önerisinden başkabir bilgelik taşımamaktadır. Oysa önemli olan ilke,risk azaltma yatırımları ve sakınım önlemlerininadalet ve etkinlik le dağılımıdır.Plancı yaklaşım, çok sayıda kentsel 'risk sektörü'bulunduğunu ve bunların ayrı ayrı ve biraradadenetlenmesi gerektiğini savunur. Ancak bu denetimyalnızca yönetimler tarafından doğrudan yerinegetirilecek bir işlev değil, toplumu hareketegeçirmek ve ortaklıklar geliştirmekle yürütülecek biretkinliktir. Dolayısıyla her sektörde ilgili kesimlerinbiraraya getirilerek risk azaltacak uzlaşmaların veprotokollerin düzenlenmesi özendirilir. İDMP busektörleri, ilgili taraflar ve gerekli girişim (proje)dizileri ile tanımlamıştır. Ekonomik yaşamda nasıl azçok bağımsız,kendi iç işleyiş ve ilişkiler bütünlüğünesahip faaliyet dallarını farklı sektörler olarak irdeliyorve politikalar geliştiriyor isek, bir kentteki risklertopluluğunu da işlevsel açıdan, yürütme ve uygulamaaçılarından, ilgililerini ve izlenecek politikalarıbelirlemek üzere nedensellik bağları gözetilerek risksektörlerine ayırmak ihtiyacı vardır.İstanbul'dadeprem tehlikesi karşısında belirlenen başlıcakentsel risk sektörleri şunlar olmuştur: 1. Makro-Form ve Büyüme Eğil imleri Riskleri; 2. Kentsel DokuRiskleri; 3. Tehlikeli Kullanımlar; 4. UyumsuzKullanımlar;5. Üretkenlik Kaybı Riskleri; 6. AçıkAlan Yetersizlik Riskleri; 7. Acil Durum GörevlisiTesisler; 8. Yapı Stoku ve Altyapı Kaybı Riskleri;9.Özel Risk Alanları/Yapılar (tarihi ve kültürel miras) ;10. Acil Durum Senaryoları Özelinde Riskler; 11.Yönetsel Yetersizlikler, vb. Bu sektörlerin herbirinde,geniş kesimleri harekete geçirecek politikalar veuygulama yöntemleri geliştirmek, bunları üstdüzeyde (sakınım planı kapsamında) entegre etmek,planlı yaklaşımın asıl etkinliğidir. İkinci bir etkinlikalanı ise, Zeytinburnu örneğindeki gibi, yüksek riskgösteren kent bölgelerinde öncelikli toplu kentselyenileme girişimlerinde bulunmaktır.Medusa Risklerden Cassandra Risklere:İstanbul'da Ne Tür Yatırımlar Yapılmalı?


20 21Toplumsal davranışlar açısından risklerin algılanmasıve değerlendirmesinde çok farklı tutum ve tepkilergözlenebilir. Bunlar, içinde yer aldıkları senaryolaragöre sınıflanarak antik Yunan mitolojisisembolizmiyle anılırlar (3). Buna göre örneğin,toplumun aşırı duyarlılık gösterip tehlikeleri'olduğundan büyük görme' eğiliminde bulunduğu,bunlarla kolay başetme yöntemleri varken, fevri veaşırı davranışlar gösterdiği, ya da kimi kesimlerinişine geldiği biçimlerde durumu yorumlamayatkınlığı, Medusa risklerinin yer aldığı ortamlardır.Karşıt bir senaryo ise, Cassandra riskleriyletanımlanır. Bu kez toplum, belirsizlikler taşıyan ya dauzun dönemde gerçekleşmesi olası tehlikeleri'küçümseme ve görmeme' eğilimindedir.Cassandra'ya geleceği görme yetisi verilmiştir amaaynı zamanda kendisine kimsenin inanmamasınısağlayan bir lanet ile birlikte! GünümüzdeCassandra sendromu özellikle küresel iklim,kimyasallar ve genetik ile bağlantılı konulardayaygındır.İstanbul'da yapı stokunun aşırı riskler taşıdığıyargısına dayanılarak, önerilenleri ve uygulamalarıbu açıdan irdelemek olanaklıdır. İstanbul nüfusunundışarı taşınmasının önerilmesi, yapı stokunun bilimdışı yöntemlerle tek tek taranması, orman ve suhavza sınırlarına aldırmadan yeni konut alanlarıaçarak büyük inşaatçı firmalara iş yaratılması, ilginçbir 'idrak' ile hükümetten 60 milyar dolaryaratılmasının talep edilmesi, Dünya Bankası'nınhepimizi borçlandırdığı kaynaklarla geçerliliğikuşkulu kimi projeler dikte etmesi, Medusa riskleriortamına güzel örneklerdir. Medusa riskleri ile başetmenin yolu ise, kent bütününde ya da yereldüzeyde yeni tehlike ve zararlara yol açmayan,sürdürülebilir yöntemler geliştiren projeler, toplumuuyaran ve katılımını sağlayan şeffaf süreçlerdir.Aşırı riskli yerler Medusa-hassas alanlardır. Bualanlarda, mevcut yapılaşmanın toplu olarakyenilenmesini ve yerel toplulukların ortaklıklaroluşturmalarını özendiren ve gerekirse zorlayanprojeler Medusa ile başedebilir. Zeytinburnu'ndayürütülen araştırmalar, en yoğun kaçakapartmanlarla yapılaşmış bölgelerde bile topluyenileme (yaklaşık bin konut) ve güvenli yapılaşmabiçimleri ile önemli mekan ekonomileri eldeedilebileceğini ve yoğunlukların (%15-20)artırılabileceğini göstermiştir. Fiziki olabilirlik yanındaekonomik, mali, sosyal, yasal ve yönetsel olabilirlikaraştırmaları, apartman ölçeği ötesinde yeni yönetselbirimlerin yaratılabileceğini, bu ortaklıklarakatılanlara 20 yıllık düşük faizli borçlandırmaprogramları ile çok yönlü maddi yararlarsağlanabileceğini göstermiştir. Ortaklığa katılanlar,yasal statüye, güvenli ve tasarımlı bir çevreyekavuşmanın ötesinde, ortalama büyüklükte bir konutiçin ayda 150-200 YTL bir yüke katlanmakarşılığında, taşınmazlarının yaklaşık üç katdeğerleneceğini görmektedirler. Ayrıca ek yüzölçümüedinme, işletme maliyetlerini sıfırlama, ucuz sigortave vergi bağışıklıklarından ve çok sayıda başkaözendirici etkenden yararlanmak olanaklıdır. Taşınmave kira giderleri dahil, tüm maliyetler kredi kapsamınaalındığı gibi, toplu ve hızlı yapım maliyetleri ayrıcadüşürmektedir. Belediye/TOKİ güvenceleri, dahaucuz toplu kredi sağlayabilmelidir. Faiz oranlarının%10 ve belki altına indiği, ' mortgage' sistemi ilekolaylıkların yaratıldığı bir dönemde borçlanmalarınçok daha geniş bir kesimin kaçak statüden çıkmasınayol açabilir. Bunların da ötesinde, süreçtetaşınmazların başka ellere geçmesinin önükesilmekte, mevcut kiracıların hakları korunmaktadır.Toplu fiziki düzenleme ve finans, kentsel tasarımçevre kalitesi, toplumsal yapılanma, ulaşım, otoparkkonularında da önemli nitelik gelişmelerine kapıaçmakta, başarılı tasarım örnekleri ile kent kimliğininyeniden biçimlenmesi fırsatlarını getirmektedir (4).Gündemi tersine çevirmek ve öncü örnekleriödüllendirmek üzere Devlet'in özendirici bir girişimiile, bu tür ortaklıklara ve borçlanma programlarınakatılanların borç yüklerinin üçte birinin kamutarafından üstlenildiği varsayılsa, aylık borç ödemeleri100-150YTL düzeyine inecektir. Bu kaynakla ilkyıllardaki altyapı maliyetleri karşılanarak süreçtekolaylıklar sağlanabilecektir. Bu tür bir desteğinyaratılması için kampanyalara başvurulabilir. Örneğin,Türkiye'nin 'tsunami'zedeler için yürüttüğü başarılıkampanya ile sağlamış olduğu kaynakla, İstanbul'dayenileme gerektiren yapı stokunun en az üçte biriharekete geçirilebilmelidir. Böylelikle, İstanbul'da sözkonusu toplu yenilemelerin özendirilmesinde ivmesağlayan bir yatırım ile daha büyük ölçekli kaynaklarıntoplanmasına yol açılarak, İstanbul'un çirkinleştirilmişçehresi iyileştirilebilir. Bu tür katılımlı projeler içinAB'nin, yurt dışı kuruluş ve STK'ların doğrudankatkıları alınabilir.İstanbul'da hiçbir tehlike ve sorun yokmuş gibidavranıp riskleri artıran, başka söylemler geliştirerekgündemi işgal eden, ya da bu konudaki toplumsalörgütlenmeyi baltalayan, toplumsal atalet veaymazlığı pekiştiren girişimler Cassandra riskleriortamını tarifler. İstanbul'a dünyanın ünlü mimarlarınındavet edilerek projeler yaptırılması, korunmaönlemlerini desteklemek yerine (Boğaz geçişi, karatünelleri vb) riskleri artıran büyük altyapı projelerinegirişilmesi, kimi dış sermaye sahiplerinin limanlar,Haydarpaşa yatırımları, ya da 'döner kuleler' gibiyatırım önerileri, afet olasılığını gündemde tutmakyerine, toplumu konudan uzaklaştırıpyabancılaştırdıkça Cassandra sendromuyaygınlaştırılmış olur.İDMP kapsamında yapılan bir değerlendirmede,İstanbul'un deprem acil durumunda hastane hizmetkapasiteleri ile, ortaya çıkacak olası talebin mekansalkarşılaştırması yapılmış ve ciddi yetersizliklerbulunduğu görülmüştü. Mekansal analizde, ağıryaralılar için hizmetin acil durum koşulları altında engeç 10 dakika içinde hastaneye erişim sağlamasıöngörülmüş, bu talebin yapı stoku özelliklerine görefarklı mahallelerde hangi mertebelerde olabileceğikestirimleri kullanılmıştır. Büyükşehrin en varlıklıkesimlerinin yerleşim bölgesinde bu hizmet açığının9 ağır yaralı için bir yatak düzeylerinde olduğugörülmüştü. Bu bölge tam da 'ikiz kuleler' önerisininyapılmakta olduğu alanı kapsamaktadır. Yöneticiler,burada yatırımcılara beş yıldızlı bir hastane yapımıönerisinde bulunarak, ya da yapılaşmanın birbölümünün söz konusu açığı kapatacak biçimdeprojelendirilmesi önkoşulunu koyarak Cassandrasendromunu aşabilirler. Kaldı ki, bu tür uluslararasıhizmet veren bir sağlık tesisi getirilerinin İstanbul'dadiğer yatırımlardan da üstün olacağını göstermekolasıdır. Yatırımlara onay verilirken İstanbul'undeprem hazırlıklarına da katkı sağlanabilir. Söylenenher sözde, toplumu ya uyarmakta ya da riskleriunutturmaktayız; Verilen her kararda, riskleriartırmakta ya da azaltılmasına hizmet etmekteyiz;Atılan her adımda, toplumu katılıma özendirmekte,ya da kente ve tehlikelere yabancılaştırmaktayız.Özetle, İstanbul'da yapılan yatırımların: 1. riskleriartırmayan, 2. toplumu örgütleyen, 3. başkakaynakları harekete geçiren özelliklerde olmasınaözen göstermek zorundayız.İstanbul, tarihi deprem tehlikesine karşı tarihegeçecek bir davranışla, bir ana 'Sakınım Planı'nda vealt projelerinde herkesin rol almasını ve toplumunrisk sektörleri temelinde örgütlenmesini sağlamakzorundadır. İstanbul Sakınım Planı, tehlikelere karşıHollandalılara okyanusa direnme projelerini ya daÇinlilere Seddi yaptıran ortak akıl ve ruhunbenzerine sahip, bütünlüğü olan ve tarihe mal olacakbir mega girişimdir.NOTLAR1. BM 'Doğal Afet Etkilerini Azaltma Uluslararası Onyılı'(1990-2000), 'Yokohama Stratejisi ve Güvenli bir Dünyaiçin Eylem Planı' (1994), Milenyum Deklarasyonu(2000), OECD Raporu (2003), BM Genel Kurul kararı(2003) ile gerçekleştirilen ve Türkiye'nin de katılmışolduğu 'Afetleri Azaltma Dünya Konferansı', ya dakısaca 'Kobe Konferansı ve Hyogo Deklarasyonu'(2005), UNDP Raporu (2005), Hyogo 'Ulusların veToplulukların Doğal Afetlere Dirençliliğinin GeliştirilmesiEylem Çerçevesi 2005-2015' bu çabaları belirleyenkilometre taşlarıdır.2. BM, bu soruların katılımlı bir süreçle yanıtlanmasınıözellikle istemiştir. Pek çok ülkenin raporu bu işbirliğinive yaklaşım düzeyliliğini ortaya koymaktadır. Ne yazık kiTürkiye Raporu bu yaklaşımla hazırlanmadığı içinsoruları bile anlamakta yetersiz kalmakta ve yanıltıcıbilgiler içermektedir.3. Bu kapsamda Cyclop, Pandora, Demokles, Phytiaöngörülen diğer risk senaryolarıdır.4. Balamir, M ., Kıral, Ö. et.al. (2005) 'Aspects of UrbanRegeneration in Turkey: The Zeytinburnu Project', infoleaflet, Ünal Ofset, <strong>Ankara</strong>, 8p; Balamir, M. (2004)'Restructuring Urban Society for Seismic Mitigation', in' Disasters and Society: From Hazard Assessment toRisk Reduction',Center for Disaster Management andRisk Reduction Technology, University of Karlsruhe, D.Malzahn and T. Plapp eds., Logos Verlag, Berlin,Germany, 339-348; Balamir, M. (2002) ' Kentselİyileştirme Girişimlerinin Gündeme Alınması ve


1823DOSYAANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİDEPREM TEHLİKESİ VE RİSKİAÇISINDAN ANKARA'YA GENEL BAKIŞOktay Ergünay, Jeofizik Yüksek Mühendisi, Afet İşleri Genel Müdürlüğü Önceki Genel Müdürlerinden<strong>Ankara</strong> ilinin deprem tehlikesi ve riski hakkında biliminsanları arasında dahi zaman zaman farklı anlayışve yaklaşımlardan doğan tartışmalar yaşanmaktadır.Bu yazı yeni bir tartışma başlatmamak için değilyalnızca bir durum tespiti yapmak amacıylahazırlanmıştır.İlin deprem geçmişi incelendiğinde,tarihi dönemlerde1050, 1668, 1685 yıllarında il hudutları içersindeçeşitli hasar ve kayıplara yol açan depremler olduğugörülmektedir. Yakın geçmişte ise, 19 Nisan 1938Kırşehir ve özellikle de 1 Şubat 1944 Bolu- Gerededepremlerinin <strong>Ankara</strong> ili hudutları içerisinde önemlican ve mal kayıplarına yol açtığı bilinmektedir. Budepremde İlin Çamlıdere, Kızılcahamam, Beypazarı,Ayaş ilçeleri ve köylerinde 125 kişi hayatınıkaybetmiş, 153 kişi yaralanmış ve 1450 yapı yık,lmışveya ağır hasar görmüştür. Kent merkezinde isecan kaybı olmamış, ancak Kale civarı, Altındağ,Mamak ve o tarihte yeni gelişmekte olan Yenişehirilçelerinde 100'e yakın bina kullanılmaz halegelmiştir. Bunlar arasında DDY İşletme Binası,Meydan Palas Oteli, Vilayet Binası gibi önemlibinalar da bulunmaktadır (1).<strong>Ankara</strong> kent merkezi, geçmişte yaşadığı budepremlere rağmen, 1972 tarihinde yenilenendeprem bölgeleri haritası yürürlüğe girene kadar,1945, 1947 ve 1963 yıllarında yapılan deprembölgeleri haritalarında, ”tehlikesiz bölgeler”içerisindegösterilmiş ve bu nedenle de 1972 tarihine kadar,kent merkezinde yapılan yapılarda Afet BölgelerindeYapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik hükümleriuygulanmamıştır.1972 tarihli Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasında,kent merkezi (merkez ilçe) 4ncü derece deprembölgeleri içerisine dahil edilmiş ve yapılacakyapılarda, o tarihte yürürlükte olan 1968 tarihlideprem yönetmeliği hükümlerine uyulması zorunluhale getirilmiştir. Ancak, kent merkezinin deprembölgeleri içerisine alınmasına o tarihte yapımaliyetlerinde artışlara yol açacağı gerekçesiyle,başta yerel yönetimler olmak üzere, bazı meslekodaları şiddetle karşı çıkmış ve maalesef 1980'liyılların ortalarına kadar merkez ilçede depremyönetmeliklerinin uygulanması yerel yönetimlerceihmal edilmiştir.1996 tarihinde, deprem tehlikesinin belirlenmesiyöntemi tamamen değiştirilerek yenilenen ve halenyürürlükte olan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasınagöre; <strong>Ankara</strong> ili topraklarının yüzde 8'i birinciderece,yüzde 21'i ikinci derece, yüzde 32'si üçüncüderece ve yüzde 38'i dördüncü derece deprembölgeleri içersinde yer almaktadır. Başka bir ifade ileil toprakları içersinde yapılacak her yapı depremyönetmeliklerine uygun olarak projelendirilmek veinşa edilmek zorundadır. Kentin yapı stoğunun yüzde60'ının kaçak veya imar mevzuatına aykırı olduğudikkate alındığında, <strong>Ankara</strong>'nın deprem açısındangüvenli bir kent olduğunu iddia etmek imkansızdır.Her nekadar <strong>Ankara</strong> il merkezi ve yakın civarındabüyük depremler üretebilecek faylar yok ise de, 90 –110 km. uzaklıktaki Kuzey Anadolu Fay Zonu, TuzGölü fayı, Eskişehir Fay Zonu gibi aktif faylardameydana gelebilecek, 6 ve daha büyük depremlerin,zayıf zeminler üzerinde, deprem yönetmeliklerineaykırı olarak yapılmış olan yapılarda önemli hasar vekayıplara yol açması kaçınılmazdır.Ayrıca, il merkezi içersinde mevcut olan, ÇubukOvasını sınırlayan ve 30 Aralık 2004 tarihinde 4.4büyüklüğünde bir deprem meydana getirerek<strong>Ankara</strong>'lıları korkutan normal faylar, Elmadağ,Mogan, Eymir gölü civarındaki faylar, Ayaş,Beypazarı, Keskin, Güdül ve son olarak ta 31Temmuz 2005 günü 5.0 büyüklüğünde bir depremüreten Bala fayları, <strong>Ankara</strong> ili hudutları içerisindeaktif olan faylar arasında sayılabilir. Ancakuzunlukları kısa olan bu fayların, 6 büyüklüğününüzerinde deprem üretmeleri mümküngörülmemektedir.<strong>Ankara</strong> için yukarıda özetlenen deprem tehlikesiesas alındığında, en olumsuz sonuçlar doğurabileceksenaryo depremini dikkate aldığımızda, bu depremin1944 yılında olduğu gibi, <strong>Ankara</strong>'nın 90 kmkuzeyinde Kuzey Anadolu Fay Zonu içerisindeolabilecek,7.4 büyüklüğünde bir deprem olduğugörülmektedir. 1944 yılındaki <strong>Ankara</strong>'nın kentmerkezinde dahi hasarlara neden olan bu depremin,günümüzde <strong>Ankara</strong> Ovası, Çubuk Ovası gibi yer altısu seviyesinin çok yüksek olduğu zayıf zeminlerüzerinde, deprem yönetmeliklerine aykırı olarakyapılmış yapılardan oluşan, Yenişehir, Demetevler,Sincan, Etimesğut, Yenimahalle, Çubuk gibiyerleşmelerde önemli hasar ve kayıplara yol açmasısürpriz sayılmamalıdır (3).İstanbul'da olduğu gibi,<strong>Ankara</strong> için çağdaş yöntemler ve bilimsel verilerkullanılarak yapılmış bir deprem senaryosu ve mikrobölgelemeçalışması olmadığı için, deprem riski(senaryo depreminin neden olacağı tüm hasar vekayıpların belirlenmesi) ancak genel kabuller dikkatealınarak yapılmaktadır (2). Bu nedenle de <strong>Ankara</strong>'nındeprem riski, tehlike sabit olmasına rağmen,araştırmacıların senaryo depremi, farklı türdekiyapıların hasar görebilirlikleri, yerel zeminkoşullarının hasar üzerindeki etkileri gibi faktörlerkonusunda kabulleri farklı olduğu için çok farklısonuçlara ulaşabilmektedirler.Yerel yönetimler, yapı denetim kuruluşları yetkililerive yapı müteahitlerinin unutmaması gereken tekgerçek, kent merkezindeki yapıların, yerel zeminkoşullarının etkisinin hiç olmayacağı var sayılsadahi, önümüzdeki 50 yıl içersinde yüzde 90 ihtimalleağırlıklarının en az yüzde 10-20'si arasındaki biryatay kuvvetle sınanacağı gerçeğidir.Gerek proje ve gerekse yapım aşamasında,depremyönetmelikleri ve yapım kurallarına uyulmadanyapılmış olan yapıların, böyle bir yanal yüküyıkılmadan veya ağır hasar görmeden atlatmaşansları maalesef çok azdır.KAYNAKLAR1- O. Ergünay, “ Sismik Tehlike ve Risk Açısından<strong>Ankara</strong>'ya Genel Bakış,”Yer Bilimleri Açısından<strong>Ankara</strong>'nın Sorunları Sempozyumu, 12- 14 Aralık1978, Türkiye Jeoloji Kurumu Yayını, s. 88- 93.2- B . Özmen, “ Türkiye'nin Deprem Tehlikesinin IşığıAltında <strong>Ankara</strong>'nın Depremselliğinin İncelenmesi,”Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,Yüksek Lisans Tezi, 1998, <strong>Ankara</strong>.3- K. E . Kasapoğlu, “<strong>Ankara</strong> Kenti ZeminlerininJeoteknik Özellikleri ve Depremselliği,” JeolojiMühendisleri <strong>Odası</strong> Yayını No:54, 2000.


20 25DOSYAANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİTÜRKİYE'DE YAŞANAN SONDEPREMLERİN GÖSTERDİKLERİ VEANKARA'DA DEPREM TEHLİKESİSüleyman Pampal*1. GirişTürkiye Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerindebulunan, jeolojik, tarihsel ve güncel depremleriyle, çokyüksek deprem tehlikesi altında olduğu bilinen birülkedir. Dünyaca ünlü, aktif ve büyük deprem yaratan;Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı ve EgeGraben Sistemini oluşturan faylarla (Şekil 1) bunlarındışında pek çok faya bağlı olarak büyük depremleroluşmakta ve ciddi can ve mal kayıpları ortayaçıkmaktadır.Kısaca Türkiye yüksek depremtehlikesi, ülkede bulunan yapılar ve bu yapılariçinde yaşayanlar da yüksek deprem riskialtındadır.Türkiye'deki şehirlerin büyük bir kısmı Aktif faylarlakontrol edilen alüvyal ovalar üzerine kurulmuş olupsağlıksız bir şekilde gelişmeye devam etmektedir.Sonyıllarda meydana gelen depremlerde, Adana,Adapazarı, Erzincan, Dinar, Çay, Bingöl bu durumnedeniyle önemli hasar görmüş yerleşim alanlarıdır.Alüvyal zeminlerin sıvılaşma potansiyeline sahipolduğu,depremin yıkıcı etkisini önemli orandaartırdığı, bu gibi yerleşim alanlarındaki yapılarınpekçoğunun ayrıca deprem oluşturma potansiyelitaşıyan açık ya da örtülü fayların üzerindebulunduğu bilinen bir gerçektir.<strong>Ankara</strong>, konumu nedeniyle kuzeyden KuzeyAnadolu Fayı, kuzey doğudan Kırıkkale Erbaa Fayı,doğudan Keskin Fayı, güneyden Tuz Gölü Fayı vegüney batıdan Eskişehir Fay Zonu tarafındançevrelenmiş durumdadır. (şekil 2) Belirtilen faylar,aktif ol up yıkıcı, büyük depremlere kaynaklıkedebilecek ölçektedir. <strong>Ankara</strong>, adı geçen fayzonlarına 80-100 km mesafede olup, yıkıcıdepremler için de bu uzaklığın fazla olmadığıbilinmelidir. Büyük depremlerin üst merkezineyüzlerce km uzakta bulunan yerleşim alanlarınınçok ciddi hasarlar gördüğü, can kayıplarının ortayaçıktığı, Türkiye ve Dünya örnekleri bulunmaktadır.Tarihsel ve güncel deprem aktivitesi incelendiğindede <strong>Ankara</strong> ve çevresinin yüksek deprem tehlikesialtında olduğu anlaşılmaktadır. Ne yazık ki budurum hep göz ardı edilerek <strong>Ankara</strong>'da depremtehlikesi olduğundan düşük gösterilmiş veyapılaşma da doğal olarak buna uygun bir şekildegelişmiştir.<strong>Ankara</strong>'nın yaşadığı en büyük depremlerden biri1668 yılı Ağustos ayında Kuzey Anadolu Fayı'nabağlı olarak meydana gelmiş ve önemli can-malkayıpları ortaya çıkmıştır. (Ambrasseys and Finkel,1995) Yakın geçmişte 1938 Keskin Fayının nedenolduğu (M=6.6) Keskin Depremi <strong>Ankara</strong>'yıetkilemiş, özellikle 1944 Gerede Depremi (M=7.2)yine Kuzey Anadolu Fayından kaynaklanan yıkıcıbir deprem olmuş, <strong>Ankara</strong> il sınırları içinde 125 cankaybı, 1450 yıkıntı ve 2716 ağır hasara yolaçmıştır. (Ergünay, 1984)<strong>Ankara</strong> yerleşim alanı, jeolojik özellikleribakımından da deprem hasarlarını artırıcı,durumdadır. Yapılaşmanın “uygun zemine, doğruyapı” ilkesi gözardı edilerek geliştiği de bilinen birgerçektir. Kent merkezinin önemli bir kesimi çokkatlı yapılaşmaya uygun olmayan alüvyal ve killizeminlerle kaplıdır. Belirtilen zeminlerin depreminyıkıcı etkisini önemli oranda artırdığı bellidir.Deprem tehlikesinin riske dönüşmesi ve riskingerçekleşmesi yani doğal bir olayın afet halinialması plancıları, mimarları, mühendisleribunlardan daha da önemlisi uzman elemanlarainsiyatif tanımayan yerel yöneticileri, belediyebaşkanlarını, politikacıları bürokratları ve tabii kimevcudun üzerine iki kat izni daha alabilmek içinŞekil 1. Türkiye'nin deprem oluşturan aktif faylarıoy'unu rüşvet olarak kullanan seçmenlerin işidir.Suç birlikte işlenmektedir. Bunların çoğu yeterli bilgiyledonatılmadan söz ve insiyatif sahibi olabildikleri içinhatalar tekrarlanıp durmaktadır.2. <strong>Ankara</strong>'da deprem tehlikesi ve risk<strong>Ankara</strong> kent alanı ve çevresiyle ilgili olarak yapılananalizlerde deprem riskinin oldukça yüksek olduğugörülmektedir (Çetinkaya ve diğ. 1993) analizsonuçları aşağıdaki şekilde özetlenebilir;Yıllık maksimum büyüklüklerin ortalama değeri<strong>Ankara</strong> için 4.49, İstanbul için 4.83, İzmir için4.76 dır.En sık oluşan yıllık büyüklükler (modalmaksimum) <strong>Ankara</strong> için 3.22, İstanbul için 4.09ve İzmir için 4.58 olarak belirlenmiştir.99 yıllık zaman dilimi içinde oluşabilecekmaksimum deprem büyüklüğünün değeri de<strong>Ankara</strong> için 7.78, İstanbul için 7.92, İzmir için8.07 olarak verilmektedir.3. Son depremlerin gösterdikleriTürkiye meydana gelen son dört deprem; !7 Ağustos1999 İzmit-Gölcük, 12 Kasım Düzce-Kaynaşlı ve 2002Sultandağ-Çay ve son Bingöl Depremlerinde 20 000 inüzerinde can kaybı oluşurken, 100 000 in üzerinde ağırhasarlı ve yıkık yapı meydana gelmiştir. Ayrıca sanayiiyapılarında da çok ciddi maddi kayıplara nedenolmuştur. Son depremlerde ortaya çıkan tablo, depremhasarlarına etkiyen faktörleri açık bir şekilde sıralayantipik örnekleri teşkil etmektedir.Aktif fay zonları üzerine yerleşim alanı kurmanın, fayhattı üzerine bina yapmanın, yumuşak, gevşek, yeraltısuyu içeren, sıvılaşma potansiyeline, depremigüçlendirme etkisine sahip alüvyal ve dolgu zeminlerüzerine, usulüne uygun olmayan binalar yapılmasınınne derecede tehlikeli olduğu ortaya çıkmış; yer seçiminin, mimari projenin, yapıda kullanılan malzeme seçiminin, kalitesiz ve denetimsiz yapı yapmanınacı sonuçları sadece deprem bölgesinde yaşayaninsanları değil, bütün toplumu derindenetkilemiştir.Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şehir-bölgeplancıları, mimarlar ve inşaat mühendisleri yapıolgusuyla doğrudan ilgili olmaları bakımından yıkıcıetkisini azaltmak için depremle ilgili konuları çok iyibilmek ve gerekenleri yapmak zorundadırlar. Jeoloji vejeofizik mühendisliği ile sismoloji bilim dalları ise onlaragereken bilgilerin önemli bir kısmını sağlamaklayükümlüdürler. Kısaca yukarda sayılan meslek gruplarıve onları istihdam eden belediyeler deprem konusundaverimli bir işbirliği yaptıkları taktirde sağlıklı sonuçlaraulaşabilirler.


26 27Depremde yapı hasarlarını etkileyen faktörlerYapının üzerinde bulunduğu zeminlerle ilgilifaktörler1. Zemin oturmaları2. Sıvılaşma ve kum püskürmesi3. Zeminin şiddetlendirme etkisi4. Rezonans5. Yamaç ve şevlerde stabilite bozulmalarıJeolojik faktörler1. Aktif faya olan uzaklık2. Bölgenin genel tektonik özellikleriYapı-zemin bağlantısı, temel sistemiÜst yapıyla ilgili faktörler1. Mimari özellikler2. Proje3. Malzeme seçimi4. Yapının davranışıSıralanan faktörlerin etkisi, yaşanan sondepremlerdeki örnekler incelendiğinde son derecedeaçık şekilde görülmektedir. Gölcük, Adapazarı,Kaynaşlı, Düzce ve Sultandağ-Çay ve Bingöldepremlerinde zeminden, tektonik özelliklerden veyapıdan kaynaklanan hasarlar ve bunlara bağlı cankayıpları son derecede yüksek rakamlara ulaşmıştır.Belirtilen faktörlerin yapılaşma açısındandenetlenmesi, yer seçimi; imar planlarının yapılması,ruhsat, izin, denetim vb. tüm aşamalarda birinciderecede yetkili ve sorumlu konumunda bulunanbelediyelerin görevlerini layıkıyla yapmadıkları, konuyapopülist yaklaşımlarla çözüm getirmeye çalıştıkları vesonuçta ortaya çıkan ve bu çağda Türkiye'ye hiçyakışmayan, anormal can-mal kayıplarında baş rolüoynadıkları ortada duran bir gerçektir.2. SonuçTürkiye aktif tektonik bir zon üzerinde, süreklideprem üreten çok sayıda farklı özellikte fayasahiptir. Ne ülkenin ne de fayların yerinideğiştirme şansı da yoktur. Bu gerçek akıldatutulmalıdır.Küçük-büyük kent alanlarının çoğu depremetkisini artıracak, sıvılaşma potansiyelinesahip alüvyal zeminler üzerindedir.Kentlerin yerini değiştirmek de çok güçolduğuna göre, bundan böyle zemine uygunyapı tipleri geliştirilip inşa edilmelidir.kısa yapılar, az katlı; sıkı kaya zeminler üzerineise salınım peryodu uzun çok katlı yapılaşmayaizin verilebilir.Türkiye deprem bölgeleri haritası dahagerçekçi olarak yenilenmelidir.Konuyla ilgili tüm kişi ve kurumlar başkalarınısuçlamaktan vazgeçip, görevlerinin gereğinikabullenmeli ve sorumluluk duygusu içindeyerine getirmelidir.Yerleşim alanlarında öncelikle riski yüksekönemli yapılardan başlanmak üzere tümyapı stoku belli bir plan dahilindeüniversiteler, meslek odaları, ilgilibakanlıklar ile belediyelerin potansiyelleribirleştirilerek elden geçirilmeli, inceleme,onarım-güçlendirme çalışmalarına devletvatandaşişbirliği içinde bir an öncebaşlanmalıdır.Belediyelerin öncülüğünde başlatılacak birçalışma ile yerleşim alanlarında yaşayantüm insanlar, medyanın etkin desteği desağlanarak deprem öncesi, deprem sırasıve deprem sonrasında yapılması gerekenlerkonusunda aydınlatılmalıdır.Deprem ve yapı güvenliği konusunda uzmaneleman yetersizliği açıktır. Bunu gidermek içinmühendis-teknisyen-usta-kalfa-işçi vb. tümelemanlar depremle ilgili kısa eğitimproğramlarından geçirilmeli, diploma, sertifikavb. belgesi olmayanın sektörde çalışmasınınengellenmesi konularında belediyeler öncülüketmelidir.Yasa, yönetmelik, yönerge çıkarmakyetmez. Önemli olan bunların uygulanmasıkonusunda titizlik göstermektir. Belediyeler,uzman elemanları eliyle üzerlerine düşenyükümlülükleri eksiksiz yerinegetirmelidirler.<strong>Ankara</strong> yıkıcı deprem yaratacak aktif fayzonları ile çevrelenmiş olup, bu zonlara 80-100 km mesafededir ve adı geçen bu faylarüzerinde meydana gelecek 6.5 ve dahabüyük magnitüdlü depremlerden can ve malkayıpları verecek şekilde etkilenecektir.<strong>Ankara</strong> kent alanının önemli bir kısmıdeprem etkisini artıracak, sıvılaşmapotansiyeline de sahip, alüvyal ve killizeminlerden oluşmaktadır.Genel kural olarak mevcutların aksine, doğalsalınım peryotları uzun olan yumuşak, gevşek,ıslak alüvyal zeminler üzerine salınım peryotları<strong>Ankara</strong>'nın deprem tehlikesini olduğundan düşükgöstermek doğru bir yaklaşım değildir. Aksineİstanbul ve İzmir'e yakın tehlike ve risk altındaolduğu bilinmelidir.Şekil 2. <strong>Ankara</strong> çevresininaktif fayları


24 29DOSYAANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİŞekil 1: <strong>Ankara</strong> ili Deprem Bölgeleri HaritasıANKARA’NIN DEPREMSELLİĞİBülent Özmen, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Araştırma Dairesi, ozmen@deprem.gov.trGİRİŞ<strong>Ankara</strong> kent merkezi Bayındırlık ve İskan Bakanlığıtarafından yayımlanan ve halen yürürlükte bulunanTürkiye Deprem Bölgeleri haritasında IV. derecedeprem bölgesinde yer almaktadır (Gencoğlu, vd.,1996) (Şekil 1). <strong>Ankara</strong> il sınırları içindeki alanın %8'i I. derece, % 21'i II. derece, % 32'si III.derece ve %38'i IV.derece deprem bölgesindedir (Özmen vd,1997). <strong>Ankara</strong>'nın büyük bir çoğunluğu % 70'i III. veIV. derece deprem bölgesinde, geri kalan % 30'u iseI. ve II. derece deprem bölgesinde yer almaktadır.ANKARA KENTİ VE YAKIN CİVARININJEOLOJİSİSarıaslan vd., 1998'e göre <strong>Ankara</strong> kenti ve yakıncivarında; Söğüt Metamorfitleri (Sm), KeçikayaKireçtaşı (Tkk), Blok (Tkb), Karakaya karışığı (Tk),Bakırköy Formasyonu (Jba), Bilecik Kireçtası (JKb),Soğukçam Formasyonu (JKs), BeypazarıFormasyonu (Tbe), Bozkır Formasyonu (Tbo),İçAnadolu Volkanitleri (Ti), Bozdağ Bazaltı (Tb),Gölbaşı Formasyonu (Tg) ve Alüvyon (Qa) birimlerinitanımlayarak 1/100.000 ölçekli olarakharitalamışlardır. Bu haritalardan yararlanarak veCoğrafi Bilgi Sistemi teknolojisi kullanılarak <strong>Ankara</strong>kentinin jeoloji haritası elde dilmiştir (Özmen, 1998)(Şekil 2). Sarıaslan vd., (1998) <strong>Ankara</strong> kentmerkezinde mostra veren birimleri kısaca aşağıdakigibi tanımlamışlardır;Söğüt Metamorfitleri (Sm): Bölgede yüzeyleyenen yaşlı kaya birimi olup, metamorfik kayalardanoluşmaktadır. Söğüt metamorfitleri, muskovit-kuvarsşist, serisit-klorit kuvars şist, muskovit epidotkuvars şist, aktinolit-Muskovit-albit-kuvars şist,glokofan-albit şist, mermer, muskovit-klorit-kalkkuvarsşist ve bunun gibi kayalar içermektedir. Bukayalar bölgenin en alt birimidir.Keçikaya Kireçtaşı (Tkk): Gri, beyaz renkte,kristalize özelliktedir. Üst-Permiyen-Triyas yaştadır.Blok (Tkb): Gri ve beyaz renkte, rekristalize,Karbonifer-Permiyen yaştaki neritik kireçtaşlarındanoluşmaktadır. Bu kireçtaşları, spilitler içinde, iriliufaklı bloklar şeklinde bulunmaktadır .Karakaya Karışığı (Tk): Bu birim, yer yer kırmızıderin deniz killeri, çört ve Pelajik çökel ara katkılarıbulunduran spilitik volkanitler içinde blokgörünümünde sığ deniz kökenli çeşitli iriliktekireçtaşı bloklarıyla, kalkşist, diyabaz, radyolaritbloklarından oluşmaktadır .Bakırköy Formasyonu (Jba): Birim genelliklekumtaşından oluşmaktadır. Yer yerde kiltaşı, miltaşı,kumlu kireçtaşı ve çakıltaşı içermektedir. Söğütmetamorfitleri ve Karakaya Karışığının üzerindeuyumsuz olarak yer almaktadır.Bilecik Kireçtaşı (JKb): Bej, pembe, kirli beyazrenkte kireçtaşından oluşan birim, kalın ve ortakatmanlı olup, yer yer de belirsiz katmanlıdır. Birimioluşturan kireçtaşı, biyomikrit, oomikrit, pelmikrit vemikrit tipindedir.Bilecik Kireçtaşı (JKb): Bej, pembe, kirli beyazrenkte kireçtaşından oluşan birim, kalın ve ortakatmanlı olup, yer yer de belirsiz katmanlıdır. Birimioluşturan kireçtaşı, biyomikrit, oomikrit, pelmikrit vemikrit tipindedir.Soğukçam Formasyonu (Jks): Genellikle kirlibeyaz, pembemsi renkte yarı pelajik kireçtaşı ile killikireçtaşından oluşmaktadır. Yer yer çört ve volkanitara düzeylidir.Beypazarı Formasyonu (Tbe): Altta başlıcaçakıltaşı, kiltaşı, kumtaşı, silttaşı, kömürlükiltaşından oluşmaktadır. Formasyonun alt kesimlerigenellikle kırmızı renktedir. Orta kesimleri isekumtaşı, silttaşı, marn, killi kireçtaşı, marn, jips, siltlive tüflü marn, Beypazarı dolayında trona içeriklidir.Birimin üst kesimleri ise sarımsı kireçtaşı, yer yerkilli kireçtaşından ibarettir.İç Anadolu Volkanitleri (Ti): Eosen-Pliyosenarasında oluşan volkanitler <strong>Ankara</strong> ilinde oldukçayayılım gösterirler. Volkanitler, aglomera, tüf,andezit, trakiandezit, riyolit, bazalt ve tüfittenoluşmuştur.Gölbaşı Formasyonu (Tg): Gri, boz, kırmızı renktetutturulmamış ve az tutturulmuş çakıltaşı, kumtaşı,miltaşı ve az çakıltaşından oluşmaktadır. Genelliklekatmansız ve yatay düzeyler sunan formasyon,Bozdağ bazaltı üzerinde açısal uyumsuz olarak yeralmaktadır.Alüvyon (Qa): Bölgede yaygın alanlar (Kazan,Çubuk) kaplayan alüvyon yüzeylemelerinin yanı sıra,Sakarya nehri ve <strong>Ankara</strong> çayı boyunca dayataklarının durumuna göre artan genişlikte alüvyonörtüleri yer almaktadır. Bunlar, yer yer çok ince kum,mil ve kil yaygılı, laminalı, kırışıklı, büzülme çatlaklıtaşkın ovası fasiyesinde oluşuk dışı çakıltaşı, oluşukiçi çamur topağı, teknemsi çapraz tabakalı kum,üstte düzlemsel çapraz tabakalı kum, en üstte demikro çapraz tabakalı ve yatay ince kum, milbulunan yatay fasiyesi görünümündedir.ANKARA VE ÇEVRESİNDEKİ NEOTEKTONİKDÖNEME AİT FAYLARNeotektonik, herhangi bir bölgede meydana gelmişolan son tektonik rejim değişikliğinden günümüzekadar geçmiş olan zaman içerisindeki tektonizmanıntümüne denir (Şengör, 1980). Koçyiğit (1991)'egöre, neotektonik olaylar, bu bölgede GeçMiyosen'den beri devam etmektedir. Neotektonikdönem, fay denetimli karasal sedimantasyon,kalkalkalin-alkalin volkanizma ve karmaşık jeolojikyapılar olmak üzere üç ana unsurla belirginlikkazanmıştır. Jeolojik yapılar genç ve yeniden etkinlikkazanmış eski yapılardan oluşur ve bunlarınbaşlıcaları kıvrımlar, küçük ve büyük açılı bindirmefayları, doğrultu atımlı faylar, normal faylar vefaylara paralel uzanımlı çizgisel çöküntülerdir.


30 31Şekil 2: <strong>Ankara</strong> kentinin jeolojisiŞekil 3: <strong>Ankara</strong> bölgesinin neotektonik haritasıAmbraseys ve Finkel (<strong>2006</strong>)'egöre tarihsel dönemde<strong>Ankara</strong>'yı etkileyen aşağıdakidepremler olmuştur.12 Ağustos 1668 tarihinde,Beypazarı'nda ağır hasaraneden olan bir depremmeydana gelmiştir.15 Ağustos 1668 tarihindesaat 15 olduğunda <strong>Ankara</strong>'dakitaş duvarları, evleri ve şehirsurlarının bir kısmını, kentinyukarısındaki kaleyi yerle bireden ve iki kişiyi öldüren vehalkta korku ve paniğe nedenolan büyük bir depremmeydana gelmiştir.17 Ağustos 1668 sürekliyersarsıntılarının olduğu birdönemde, 16 ile 18 Ağustosarasında bir zamandamuhtemelen 17 Ağustos'u 18Ağustos'a bağlayan gece,şiddetli bir deprem olduğu vebunun daha önce meydanagelen ve Kuzey Anadolu'nunçok geniş bir kısmını etkileyendepremlerin tümünden dahagüçlü olduğu belirtilmiştir.<strong>Ankara</strong>'daki depremin 3-4dakika aralıklarla meydanagelen bir dizi güçlü sarsıntıdanoluştuğu ve bunun kentinyukarısındaki tepenin üzerindebulunan kayalıkları kırdığı vedevasa taş parçalarınındüştüğü belirtilmiştir. Ayrıcakentte muhtemelen sıvılaşmasonucunda yer yarılmış ve öncüşoklarda hasar görmüş olan birçok ev harabeyedönmüştür.0 0 0 0<strong>Ankara</strong> bölgesinin 32 –33 boylamları ve 39 –41enlemleri arasında kalan bölgenin neotektonikharitası Koçyiğit (1991) tarafından hazırlanmıştır(Şekil 3). İnceleme alanındaki jeolojik yapılar,yaşlarına göre iki ana gruba ayrılır: 1) Geç Pliyosenöncesi yaşlı yapılar ve 2) Geç Pliyosen-Kuvaterneryaşlı yapılar. Birinci grup jeolojik yapılar, KDdoğrultulu, yeniden etkinlik kazanmış bindirmefayları ve bindirme faylarıyla kesilmiş tek kanatlıkıvrımlardan (monoklinlerden) oluşur. Birinci grupyapılar daha önceki çarpışma rejiminin ürünüdür vebunlar, Geç Pliyosen öncesinde (Geç Eosen-Ponsiyen), <strong>Ankara</strong> bölgesinde, yaklaşık KB-GDdoğrultulu bir sıkışma-daralma deformasyonununetkili olduğunu gösterir. Buna karşın, başlıca KD veKB doğrultulu normal faylar, DKD doğrultulubindirme fayları ve kıvrımlardan oluşan ikinci grupyapılar ise, yaklaşık K-G doğrultulu bir sıkışmadaralmadeformasyonunun aynı bölgede GeçPliyosen'den beri etkin olduğunu göstermektedir.Koçyiğit (1991) birinci ve ikinci grup yapıları esasalarak, sıkışma-daralma türündeki kıta içi süreklideformasyon doğrultusunun, neotektonik dönemsırasında, KB'dan K-G doğrultusuna değişmişolduğu sonucuna varmıştır.ANKARA'NIN DEPREMSELLİĞİ<strong>Ankara</strong>'nın depremselliği <strong>Ankara</strong> il merkezini 140 kmçevreleyecek şekilde çizilen bölge içine düşen,1900-2005 yılları arasında oluşmuş ve manyitüdü M2olandepremlerden yararlanarak belirlenmiştir(Şekil 4). Deprem verileri Afet İşleri GenelMüdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi tarafındanhazırlanmış olan katalogdan alınmıştır. Depremepisantırlarının dağılımı incelendiği zaman bunlarınbir kısmının Şaroğlu vd., (1992) tarafındanhazırlanan ve MTA tarafından yayınlanan Diri Fayharitası ile uyumlu olduğu bazılarının ise uyumluolmadığı görülmektedir. Özellikle Çankırı civarındabir çok deprem olmasına rağmen diri fay olmamasıbu bölgede daha detaylı çalışmalar yapılarak dirifayların tesbit edilmesi gerektiğini göstermektedir.Depremlerin büyük bir çoğunluğunun Kuzey AnadoluFay Zonu ve yakın çevresinde yer aldığı ve büyükmanyitüdlü depremlerin bu bölgede olduğugörülmektedir. Diğer bir yoğunlaşmada <strong>Ankara</strong>'nıngüney doğusunda Tuzgölü ve Kırşehir fayıcivarındadır. <strong>Ankara</strong> bölgesinin kuzey batı ve güneybatı bölgesinde oluşan depremlerin çok az sayıdaolması nedeni ile bu bölgede sismik aktivitenin yokdenecek kadar az olduğu söylenebilir. Orta ve Balacivarındaki deprem kümelenmeleri de 06.06.2000 ve31.07.2005 tarihlerinde meydana gelen depremlernedeniyledir.Tarihsel Döneme (1900 öncesi) ait Hasar YapanDepremler<strong>Ankara</strong> ve civarında 1900 yılı öncesinde oluşmuştarihsel depremlere ait veriler oldukça az sayıdadır.Bu depremlere ait veriler Soysal vd., (1981)tarafından yayınlanan katalogdan alınarak tarihsırasına göre aşağıda sunulmuştur (Özmen, 2000)(Şekil 5).- 03.07.1668 günü meydana gelen depreminmaksimum şiddeti VIII, episantırı 40.70K ve31.60D dir. Bolu ve Kastamonu civarında hasaraneden olmuştur.- 28.09.1881 günü meydana gelen depreminmaksimum şiddeti VIII, manyitüdü M = 6.1,episantırı 40.60K ve 33.60D dır. Çankırıyöresinde etkili olmuş ve 12 kişinin ölmesineneden olmuştur.- 1883 yılında meydana gelen depreminmaksimum şiddeti VI, episantırı 41.00K ve33.70E dir. Kastamonu-Çankırı civarında hasaraneden olmuştur.Aletsel Döneme (1900 – <strong>2006</strong>) ait Hasar YapanDepremlerBu bölge içinde 9 tane hasar yapan depremmeydana gelmiştir ( Bkz. Şekil 5). Bu depremler vebunlara ait bulgular tarih sırasına göre aşağıdaverilmiştir.9 Mart 1902 Çankırı Depremi: Bu deprem 9 Mart1902 günü meydana gelmiş olup maksimum şiddetiIo = IX, manyitüdü Ms = 5.6, episantırı 40.65K,33.60D dir. Ambraseys ve Finkel (1987) tarafındandepremin bir çok ön ve art sarsıntıları olduğu vedeprem nedeniyle Çankırı ve çevresindeki yerleşimyerlerinde ağır hasarların oluştuğu, Çankırı


32 33Şekil 4: <strong>Ankara</strong>'yı 140 km çevreleyecek şekilde belirlenen bölge içine düşen depremleryeni bir fay sistemi meydanagelmiştir.1 Şubat 1944 Bolu-GeredeDepremi: Bu deprem 1 Şubat1944 günü 03:22:40'da (GMT)meydana gelmiş olup maksimumşiddeti Io = X, manyitüdü Ms =7.2 ve episantırı 40.80K, 32.20Ddir. Bu deprem 3958 kişininyaralanmasına 20865 yapınıntamamen yıkılmasına ve 21000civarında yapının çeşitli hasarlargörmesine neden olmuştur.Depremin hasar alanı batıdaKocaeli, güneyde <strong>Ankara</strong>,doğuda Kastamonu ve kuzeydeZonguldak'a kadar yayılmıştır.Bu depremden <strong>Ankara</strong>'nınkuzeyinde kalan Beypazarı,Kızılcahamam, Çamlıdere, Ayaşmerkezinde 3000 evin hemen hemen tümüylekasabaları ve bağlı köyleri önemli ölçüde hasaryıkıldığı, 4 kişinin öldüğü ve 100 kişinin yaralandığı görmüşlerdir. <strong>Ankara</strong> ili için hasar 125 ölü, 158belirtilmiştir. Sarsıntı Orta Anadolu'da geniş çapta yaralı, 1450 yıkık ve 2716 hasarlı yapı ve 1829algılanmıştır.hayvan kaybı şeklinde sonuçlanmıştır. Şehir19 Nisan 1938 Kırşehir-Keskin Depremi:içerisinde de bazı alanlar hasar görmüş, özellikle19.04.1938 günü 10:59:20'de (GMT) meydanaYenişehir'de ve Kale civarındaki eski evlerde hasargelen maksimum şiddeti Io = IX, manyitüdü Ms = daha fazla olmuştur. Meydan Palas oteli, DDY6.6, episantırı 39.44 K, 33.79 D olarak saptanan bu İşletme Müdürlüğü binası, Vilayet binasında önemlideprem 149 kişinin ölümüne, 211 kişininçatlaklar oluşmuş ve yıkıntılar genellikle bacalar,yaralanmasına ve 3860 civarında yapınınşehir dışındaki tek katlı bağ evleri ile kerpiçyıkılmasına veya ağır hasar görmesine nedenbinalarda görülmüştür. Şehirdeki tüm resmi ve özelolmuştur. Depremin maksimum şiddet alanıyapıların duvarlarında küçük çatlaklar ve sıvaKırşehir'in Akpınar, Köşker kasabaları civarındadır dökülmeleri gözlenmiştir (Ergünay, 1978).ve deprem Kastamonu, Amasya, Sivas, Konya,13 Ağustos 1951 Kurşunlu (Çankırı) Depremi:Eskişehir'i de kapsayan geniş bir alandaBu deprem 13 Ağustos 1951 günü 18:33:34'dehissedilmiştir. Bu deprem <strong>Ankara</strong> kenti içerisinde (GMT) meydana gelmiş olup maksimum şiddeti Ioçok şiddetli hissedilmiş ve yapılarda çatlaklara ve = IX, manyitüdü Ms = 6.9 ve episantırı 40.88K vebaca yıkılmalarına neden olmuştur. Özellikle harbiye 32.87D dir. Pınar ve Lahn (1952), bu depremokulu hastanesi, Ekonomi Bakanlığı binası,nedeniyle Kurşunlu ve Ilgaz ilçe merkezleri vePostahane, Anafartalardaki Belediye Hesap İşleri köylerinin önemli derecede etkilendiğini, 50Müdürlüğü, iki ilkokul ve bazı otellerde önemliyurttaşın yaşamını yitirdiğini, toplam olarak 8000çatlamalar görülmüştür. Hasarın genel olarakevin hasar gördüğünü belirtmişlerdir. AmbraseysYenişehir tarafında daha çok olduğu gözlenmiştir (1988), bu deprem sırasında 60 km uzunlukta ve(Ergünay, 1978).sağ yönlü doğrultu atımlı bir fay oluştuğunu öne26 Kasım 1943 Ladik (Samsun) Depremi: Bu sürmüştür. Fayın doğu-batı doğrultulu iki anadeprem 26 Kasım 1943 günü 22:20:41'de (GMT) parçadan oluştuğu, birinin Kurşunlu'nun hemenmeydana gelmiş olup maksimum şiddeti Io = VIII- kuzeyin'den geçtiği, diğerinin ise Afşar-DolaşlarIX, manyitüdü Ms = 7.2 ve episantırı 41.05K,arasında konumlandığı belirtilmiştir.33.72D dir. Pınar ve Lahn (1952)'e göre7 <strong>Eylül</strong> 1953 Çerkeş (Çankırı) Depremi: BuAnadolu'nun çok büyük bir kısmında hissedilen,deprem 7 <strong>Eylül</strong> 1953 günü 03:59:40 da meydanadoğu'da Taşova'dan, batıda Ilgaz'a kadar uzanan ve gelmiş olup maksimum şiddeti Io = VII, manyitüdü2takriben 45000 km ’lik bir alanı kapsayan bölgeMs = 6 episantırı 41.09K, 33.01D dir. Bu depremiçindeki kasaba ve köylerdeki evlerin %75'i (yaklaşık ile ilgili ayrıntılı bilgi olmamakla beraber, depremin40000 ev) tümüyle yıkılmış yada fazla hasarDüzce'den İnebolu, Çorum ve Kırşehir'e kadargörmüştür. Sayısı tam olarak belirlenememişalgılandığı belirtilmiştir. Fay oluşumu konusunda birolmakla birlikte 4000 kişinin öldüğü, 5000 kişinin de bilgi yoktur (Eyidoğan, vd., 1991).yaralandığı belirtilmiştir. Doğuda Destek boğazı ile21 Nisan 1983 Köşker Depremi: Bu deprembatıda Kurşunlu bölgesi arasında ve 20 Aralık21.04.1983 günü meydana gelmiş olup Mb = 4.8,19<strong>42</strong>'de oluşan fayın devamında 250 km uzunluktaMs = 4.1 dir. Episantırı 39.31N ve 33.06E dir. ÜçŞekil 5: <strong>Ankara</strong> ve civarında tarihsel ve aletsel dönemde meydana gelen hasar yapıcı depremlerköyde hasar yapmıştır.06 Haziran <strong>2006</strong> Dodurga Depremi: Bu deprem06.06.2000 günü yerel saatle 05:<strong>42</strong> de meydanagelmiş olup büyüklüğü Md = 6.1 ve derinliği 10 kmdir. Episantırı 40.69N ve 32.99E dir.31 Temmuz 2005 Bala-<strong>Ankara</strong> Depremi: Budeprem 31.07.2005 günü yerel saatle 00:45 temeydana gelmiş olup büyüklüğü Md = 4.9 vederinliği 8.9 km dir. Episantırı 39.<strong>42</strong>N ve 33.12E dir.SONUÇLAR<strong>Ankara</strong>, geçmiş yıllardaki kayıtlara göre yıkıcıdepremlerin merkezi olmamıştır. Fakat, 100-110 kmkuzeyinde bulunan Kuzey Anadolu Fayı üzerindemeydana gelen Bolu-Gerede (1944) ve 100 kmgüney doğusunda bulunan Akpınar Fayı (Parejas vePamir, 1939) üzerinde meydana gelen Kırşehir(1938) depremlerinden ve tarihsel dönemde 1668yılları içinde meydana gelen depremlerden önemliölçüde etkilenmiştir. O yıllara göre her geçen yılbiraz daha büyüyen ve genişleyen <strong>Ankara</strong>'nın olasıbir depremden daha fazla etkileneceği gayet açıktır.<strong>Ankara</strong> kenti zemin özellikleri açısından; zayıfzeminler (alüvyon), orta zayıf zeminler (Gölbaşıformasyonu) ve sağlam zeminler (SöğütMetamorfitleri, Karakaya karışığı) olarak üç grubaayrılabilir. Kentin yoğun yerleşme bölgelerinin büyükçoğunluğunun ise zayıf ve orta sağlam zeminlerüzerinde kurulduğu bilinen bir gerçektir. Depremsonucu oluşan ivme değerlerini büyütme vedepreme daha uzun süre devam etme özelliğikazandıran bu tip zeminlerde; zemin özellikleri veinşaat teknikleri dikkate alınmadan yapılmış olanyapıların büyük bir risk altında olduğu söylenebilir.YARARLANILAN KAYNAKLARAmbraseys, N.N., Finkel, C.F.,<strong>2006</strong>, Türkiye'de ve KomşuBölgelerde Sismik Etkinlikler BirTarihsel İnceleme (1500-1800),TUBİTAK Akademik Dizi, 252s.Ambraseys, N.N., Finkel, C., 1987,Seismicity of Turkey andNeighbouring Regions, 1899-1915,Annales Geophysicale, B, 701-726.Ambraseys, N.N., 1988,Engineering Seismology,Earthquake Engineering andStructural Dynamics, Special Issue,105s.Ergünay, O., 1978, Sismik TehlikeAçısından <strong>Ankara</strong>'ya Genel BirBakış, Yerbilimleri Açısından<strong>Ankara</strong>'nın Sorunları Simpozyumu,12-14 Aralık, Türkiye JeolojiKurumu, 88-94.Eyidoğan, H., Güçlü, U., Utku, Z., Değirmenci, E., 1991,Türkiye Büyük Depremleri Makro-Sismik Rehberi (1900-1988), İstanbul Üniversitesi Maden Fakültesi JeofizikMühendisliği Bölümü.Gencoğlu, S., Özmen, B., Güler, H., 1996, YerleşimBirimleri ve Deprem., Türkiye Deprem Vakfı, 80sKoçyiğit, A., 1991, Changing Stress Orientation inProgressive Intracontinental Deformation as Indicated bythe Neotectonics of the <strong>Ankara</strong> Region (NW CentralAnatolia), TPJD <strong>Bülten</strong>i, C.3 / I, 43-55.Özmen, B., Nurlu, M., Güler, H., 1997, Coğrafi BilgiSistemi ile Deprem Bölgelerinin İncelenmesi, T.C.Bayındırlık Ve İskan Bakanlığı Afet İşleri GenelMüdürlüğü, 89 s.Özmen, B., 1998, Türkiye'nin Deprem Tehlikesi IşığıAltında <strong>Ankara</strong>'nın Depremselliğinin İncelenmesi (YüksekLisans Tezi), Hacettepe Üniversitesi Jeoloji MühendisliğiAna Bilim Dalı, 115s.Özmen, B., 2000, Türkiye ve Çevresinin Tarihsel DepremKataloğunun Bölgesel Düzenlemesi, TDV/KT 014-59,Türkiye Deprem Vakfı, Aralık, İstanbul.Parejas, E., Pamir, H.N., 1939, 19.04.1938 Orta Anadoluyerdepremi, İst. Uni. Fen Fak. Mec., B., IV, 3/4.Pınar, N., Lahn, E., 1952, Türkiye Depremleri İzahlıKataloğu, Bayındırlık Bakanlığı, Yapı ve İmar İşleriReisliği, <strong>Ankara</strong>, No:6, 153sSarıaslan, M.M., Yudakul, M.E., Osmançelebioğlu, R.,Basa, F., Erkal, T., Keçer, M., Şentürk, K., Mutlu, G.,Aktimur, H.T., 1998, <strong>Ankara</strong> İlinin Çevre Jeolojisi veDoğal Kaynakları, Rapor No : 10069, Jeoloji EtüdleriDairesi, MTA.Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y., 1981,Türkiye ve Çevresinin Tarihsel Deprem Kataloğu,TÜBİTAK Poje No: TBAG 341, 124s.Şaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A., 1992, Türkiye Diri FayHaritası, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA).Şengör, A.M.C., 1980, Türkiye'nin NeotektoniğininEsasları, Türkiye Jeoloji Kurumu, 40s.


343513 Haziran <strong>2006</strong> günü, mesai saatinden sonra Ankar a BK Belediyesi Yıkım Ekiplerinin akşamüstü başlattıkları,gece ve daha sonraki günlerde de başarı ile sürdür dükleri operasyon ile Cumhuriyet’in özgün sanayi tesisiöncülerinden Maltepe Havagazı Fabrikası yerle yeksan edildi.'GAZİ' HAVAGAZI FABRİKASIKÜLTÜR MERKEZİATİNA / YUNANİSTANKimilerine göre OH oldu. İyi oldu. Bir hurda yığını, hem de şehrin göbeğindeki hurda yığını, kaldırıldı.Belediyemizin, inşaatçılarımızın, belki de mimarlarımızın önü,ufku açıldı. Gelsin yeni çağdaş şaheserlerimiz. İşMerkezlerimiz, Alışveriş Merkezlerimiz, Mall'larımız…CumICOMOS <strong>2006</strong> YILINI ‘SANAYİ MİRASI YILI' OLARAK TANIMLAMIŞ,İLAN ETMİŞO da ne ki?.. Kime ne?..Benim anlatmak istediğim Komşu' daki benzer bir tesisin başına gelenler.Hikaye bizimkine benziyor !...Osmanlıdan Balkan Savaşlarının ardından bağımsızlığını kazandıktan otuz sene sonra 1857 yılındaYunanistan Kralı OTTO,sarayın ve Atina şehrinin aydınlatılması amacı ile Fransızlara bir gaz fabrikasıyaptırılmasını emir buyurur. Avrupa’da endüstri devrimi rüzgarının oldukça şiddetli olduğu bu dönemde gazfabrikası “GAZİ”nin şehrin merkezi bir yerinde, 1883 yılında KLEANTHES ve SCHAUBERT tarafındanyapılan şehir planındakraliyet sarayı parseline nerede ise komşu bir konumda yeri ayrılır. Bundan sonra'GAZİ' nin inşaatı ve işletmesi dört safha geçirir:A (1862-1887) İlk kazanlar, ocaklar, fırınlar, ilk baca ve makineler ve fabrika müdürü konutu inşaatı.B(1887-1920) Artan ve yaygınlaşan gaz ihtiyacı ile yeni kazanlar, fırınlar , ikinci baca. İşçiler için tesisler.1896 Atina Olimpiyat Oyunları nedeni ile artan önem ve sahip değişimi.AKROPOLİS'in yanında TEKNOPOLİS yaratmaHEDEFİMİZ, UFKUMUZ, UMUDUMUZ AVRUPA' DAKİ EN YAKIN KOMŞUDAN BİR KORUMA VE DÖNÜŞÜM ÖRNEĞİC(1920-1952) Gelişmiş Alman teknolojisinin devreye girmesi ve kamulaştırma. Üçüncü bacanın yeniilavelerle inşaatı.D(1952-1984) 60’larda şehirdeki yenilemelerle birlikte eski teknoloji yavaş yavaş terk edilmeye başlar,1983’ te kömürden gaz üretimi terk edilerek nafta teknolojisine geçilir ve tesis Yunanistan rafineri ağınabağlanır.Gaz Fabrikası da bir yıl sonra tamamen kapatılır.M. Nuri Arıkoğlu


3637teknik bilgilerFakat fabrika ile ilgili gelişmeler bundan sonra mutlu sona doğru ilerler.1999 yılında mimar ALKİS PREMİS sorumluluğunda bir teknoloji parkı ve sanat müzesine dönüştürülen gazfabrikası ünlü Yunan besteci MANOS HACIDAKİS' e ithaf edilr. Teknoloji parkı (TEKNOPOLİS) Atina’nın2merkezinde AKROPOL’e yakın bir konumda, 30 000 m büyüklüğünde bir alanı kaplamaktadır. Böylelikle gazfabrikası özgün mimarisi ile bir sanat fabrikasına dönüştürülmekte, Avrupa'nın en ilginç ve en özgün canlıendüstri ve sanat müzesini oluşturmaktadır.Etimolojik olarak “gaz” kelimesi eski Almanca'dan RUH ve AKIL anlamındaki “galist”, “geist” kelimesindengelmekte imiş.Fabrikanın sekiz binası Yunan edebiyatının sekiz şairine; ANDREAS EMPİRİKOS (D1 Binası), ANGELOSSİKELİANOS (D4), YANNİS RİTSOS (R/S 9,84 ve Anfi.), KOSTİS PALAMAS (D 10), TAKİS PAPATSONİS(D6), KONSTANTİNOS KAVAFİS (D7), KOSTAS VARNALİS'e (A8) ithaf edilmiştir.TEKNOPOLİ S'in sembolü, NİKOS-GİORGOS PAPOUTSİDİS'in dünyanın zeytin dalları ile kucaklandığı, insanlıkonuru ve barışın dünyaya egemenliğini çağrıştıran “Milenyum Küresi” adlı yapıtıdır. Bu yapıt da ‘GAZİ’dekibüyük avluda yerini almıştır.Atina ile ilgili turizm broşürlerinde ve yayınlarında tarihi bina ve yerleşmelerle birlikte hep ‘GAZİ’denbahsediliyor. ‘GAZİ’deki sanat etkinliklerinin programları veriliyor. Atina ‘GAZİ’yi benimsemiş, içselleştirmiş,emekli olup yok olmasına müsaade etmemiş. Bu 19. yüzyıl fabrikasına AKROPOL’ün yakınında yepyeni birişlevle görev vermiş. Geçmişten geleceğe bir uzantı daha yapmış. Tarihine ve anılarına sahip çıkmış. Az buzdeğil, bir zamanlar ‘GAZİ’, onun sokaklarını, evlerini aydınlatmış, yemeğini pişirmiş, evini ısıtmış.Bu oluşumda Atina BK belediye başkanının yerini ve katkısını bilmiyorum, bulamadım. Ama bir katkısı var ise‘GAZİ’ye yeniden hayat verilmesi, dönüştürülmesi yönündedir diye düşünüyorum.Atina şehri ile ilgili karar verenlerin, hazır mitolojilerinde de varken turist çekmek içiniçinde restoranlar ve temaşa salonları olan dev ZEUS, ATENA veya KYKLOPSheykelleri yapmayıp da gaz fabrikası hurdalarıyla uğraşmaları da herhalde kendilerininhayal gücü kısırlığından ve cimriliğinden olmalıdır!...“Ufuklarını genişletmeleri için onlara yurtdışı gezileri yapmalarını tavsiye etmeli!!...”Bize edildiği gibi.ATİNA TEKNOPOLİS'İNDEN ETKİNLİK HABERLERİ:AB'NİN YENİ SINIRLARIAB' NİN YENİ ÜYELERİNEHOŞ GELDİNİZ FESTİVALİhttp://www.cityofathens.gr/portal/site/AthensPortalEN/menuitem.c0b12dd881b8c6f38111b84b2d4a76e3/?vgnextoid=50c8<strong>42</strong>09516d0010VgnVCM100000d2a4673eRCRDMİMARİ PROJE MÜELLİFİ SİCİL DURUM BELGESİ3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tipİmar Yönetmeliğinin 57. maddesi 5. bendi; “Proje müellifimimarlar ve mühendislerin, 6235 Sayılı Türk Mühendis veMimar Odaları Birliği uyarınca,ilgili meslek odasına kayıtlıolmaları, büro tescillerini yaptırıp her yıl için yenilemelerigerekmektedir. İdare, Kanuna aykırı uygulama nedeniyle süreliolarak hakları kısıtlanan proje müelliflerinin bu durumunudenetlemek üzere ilgili meslek odasınca düzenlenen, meslekadamının o andaki sicil durumunu gösterir, işin adı yazılıbelgeyi her proje için ister. Haklarında kısıtlama bulunanmeslek adamlarına ait projeler onaylanmaz. İdare, projeleriincelerken 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununauygunluğu da gözetir.” Şeklinde düzenlenmiştir.Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 26.02.2002 tarihli ve 3651-327 sayılı Genelgesinde de belirtildiği gibi; T.S. 8737 YapıRuhsatı Formu, 24 Ekim 2001 tarih ve 24563 Sayılı ResmiGazete'de yayımlanan İçişleri Bakanlığı'nın 81164 Sayılı Tebliğiile 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren kullanılmak üzere, T.S.10970 Yapı Kullanma İzin Belgesi Formu ise 6 <strong>Eylül</strong> 2001 tarihve 24515 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İçişleriBakanlığının 81028 Sayılı Tebliği ile 6 Ekim 2001 tarihindenitibaren kullanılmak üzere mecburi hale getirilmiştir.Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 08.07.2002 tarihli ve 13946Sayılı Genelgesinde de belirtildiği gibi; Yapı Ruhsatı Formunun37., 77., 83. Yapı Kullanma İzin Belgesi Formunun 40., 84., 94.numaralı bölümleri Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzinBelgesine konu iş için uzmanlık konusuna uygun olarak, mimarveya mühendis meslek adamının adı, soyadı, oda sicilnumarası, büro tescil numarası, sigorta, vergi (kuruluş isekuruluşun) numarası, uzmanlık konusuna uygun fennimesuliyet üstleniyor ise sorumluluğunu üstlendiği işler ile yeniişin toplam m2'leri, 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun <strong>42</strong>., 6235Sayılı Kanun'un 38. maddelerinde belirtilen mesleğini icraetmesine bir engelin bulunup bulunmadığını belirten üyesiolduğu meslek odasınca düzenlenen “Sicil Durum Belgesi”ninnumarası yazılacaktır. Aynı Genelgede Türk Mühendis veMimar Odaları Birliğine bağlı meslek odalarınca bu belgenindüzenlenmesi aşamasında, sadece yapı projelerininvizelenmesi veya mesleki denetim yapılmaması, vize vemesleki denetim işlemlerine ilişkin harç veya bedel alınmamasıgibi nedenler öne sürülerek Sicil Durum BelgesiDüzenlenmemesi mevzuata aykırı olup, bu doğrultuda işlemyapanlar ve ısrar edenler hakkında 6235 Sayılı Yasa uyarıncaişlem yapılacağı belirtilmiştir. Ayrıca Yapı Ruhsatı ve YapıKullanma İzin Belgelerinin birer örneğinin İdarelerce ilgilimeslek odalarına gönderilmesi zorunluluğu olup, meslekodalarınca üyelerinin sicilleri, ruhsattaki bilgiler, ilgiliİdarelerce düzenlenen iş bitirme belgeleri ve raporlardadikkate alınarak tutulmak zorundadır. Bu husus onaylı YapıRuhsatı Formu ve Yapı Kullanma İzin Belgesindeaçıklanmaktadır.İlgili İdarelerce, projelerin incelenmesi, Yapı Ruhsatı ve YapıKullanma İzin Belgelerinin onaylanması aşamasında,08.07.2002 tarihli Genelgede belirtildiği üzere, ilgili meslekodasınca o iş için sicil durum belgesi istenmemesi, sicil durumbelgesinin tarih ve sayısının Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanmaizin Belgesinin ilgili bölümüne yazılmaması ve onaylanan YapıRuhsatı ve Yapı Kullanma İzin Belgelerinin bir örneğinin ilgilimeslek odalarına gönderilmemesi, kamu yararı ve kamuhizmetine aykırılıklara neden olmakta, kamu hizmetinin yetkilimimar, mühendisler tarafından yerine getirilmesi hususundasorunlara yol açmaktadır. Düzenlenen sicil durum belgesi ileilgili İdareler Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin Belgelerindeyer alan ihtisas ayrımını, meslek adamlarının mesleğini icraetmesine engel bir durumun olup olmadığını, fennimesuliyetler için Tip İmar Yönetmeliğinin 58.maddesindeaçıklanan m2 sınırlarının içinde kalıp kalmadığı hususlarında,kamu denetimini ve kamu görevini yerine getirmektedir.Ayrıca ilgili İdarelerce düzenlenen Yapı Ruhsatı ve YapıKullanma İzin Belgelerinin birer örneğinin ilgili meslek odasınagönderilmesi zorunluluğu ile, meslek odaları kendileriniilgilendiren form ve belgelerle kendilerince düzenlenen sicildurum belgelerini karşılaştırarak ilgili İdareleri uyaracaklarıgibi, uzmanlık ayırımına uyulmaksızın İdareleri yanıltan meslekadamları hakkında 6235 Sayılı TMMOB Kanunu kapsamındagerekli cezai işlemlerin yapılmasını sağlamakla da görevlidir.Bunun yanı sıra 3458 Sayılı Kanun uyarınca mesleği icra etmeyetkisi olmadan, usulsüz olarak mimarlık ve mühendislikhizmetlerini yerine getirmek isteyenlerin de engellenmesinisağlamış olacaktır. Mimarlık ve Mühendislik hizmetleri sadeceİl ve Belediye sınırları ile sınırlı olarak yapılmadığından,Belediyelerin ve Valiliklerin böyle bir görevi üstlenmesi demümkün değildir.T.S. 8737 sayılı Yapı Ruhsat Formu ve T.S. 10970 sayılı YapıKullanma İzin Belgesi doğru ve usulüne uygun olarakdüzenlenmek zorunda olup, Belediyelerin ve Valiliklerin yapıruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi düzenleme koşullarınailişkin herhangi bir görevi bulunmamaktadır.01.03.<strong>2006</strong> ve 31.03.<strong>2006</strong> tarihleri arasında yapılan ve halen devam etmekte olan inceleme ve tarama çalışmaları neticesindetespit edilen, mimari projelerine Mimari Proje Müellifi Sicil Durum Belgesi almamış Üyelerimize yapılan çağrı yapılmış,aşağıda sayısal dökümü verilen mimari projeler Şubemize mesleki denetime getirilmiştir.YAZI GÖNDERİLEN ÜYE SAYISI: 79ADRESTE BULUNAMAYAN ÜYE SAYISI: 5PROJE GETİREN ÜYE SAYISI:31PROJE GETİRMEYEN ÜYE SAYISI:43TESPİT EDİLEN PROJE SAYISI: 269GELEN PROJE SAYISI: 65


38çocuk ve mimarlıkÇOCUK-MİMARLIKKENTATÖLYESİOlcay ÜnlüsayınÇocuk ve Mimarlık ekibi Altındağ Toplum Merkezi'nde…<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şube çatısı altındatanıştığım, bu çatı altında kendisi ile zamanıpaylaşmaktan mutluluk duyduğum,3.ve5.katta, arka bahçede, kapı önünde, onlarcaanı biriktirdiğimiz dost insan, can insan,yerine göre abla, yerine göre hoca, yerinegöre arkadaş, yerine göre sırdaş SevgiliOlcay Ünlüsayın, hakkında nesöylesem, neyazsam biliyorum ki bir şeyler eksik kalacak..39Doğruyu teşhis etmek,iyi bir dinleyiciolmak, işini severek yapmak, kızgınlıktanuzak durmak, bilmediğini sormak,ideallerinin arkasında durmak, yumuşakkonuşmak, sorumluluk duymak,başarıkarşısında adil olmak,...Mesleğine, meslektaşına,tüm odaçalışanlarına, emeğe, yani insana sonsuzsaygı ve sevgisi,İnanılmaz bir ODA sevdalısı,Şubemizin yaptığı,her sergi, söyleşi, panel,konferans, toplantı, gezi, etkinliklerine,adeta kanat takıp koşarakgelen,bilgilenmekten sonsuz mutlu olan,1801 sicil numaralıüyemiz OlcayÜnlüsayın tedavigördüğü GaziHastanesi’nde 25Ağustos <strong>2006</strong>tarihinde hayatınıkaybetti.Ailesine ve mimarlıkdünyasına başsağlığıdiliyoruz.‘'Öğrenmenin yaşı olmadığı'' sözünü bizemiras bırakan,KENTLİ OLMAKBaşkent Çankaya Spor Kulübü Yönetim Kurulu''Erteleme'' kelimesini sözlüğündençıkarmış, aynı günde, önce resim kursu,ardından Şube' de bir etkinlik veya ÇOCUKVE MİMARLIK toplantısı, oradan dakonserine gidip, bizi hayrete düşüren,yaşam sevinci ile dopdolu.Başkent Çankaya Spor Kulübü geçen yıl kurulmu ş,yüzme, jimnastik ve modern pentatlon dallarındakifaaliyetleri ile <strong>Ankara</strong> spor camiasında önemli bir yeresahiptir. Kısa süren geçmişine karşın sıra dışı eğitimanlay ışı, bu anlayışa uygun yönetim ve teknik kadrosuile <strong>Ankara</strong>'daki diğer tüm kulüplerden farklıbir çizgisive konumlanışıvardır.Tüm çabaların odağına sporcularının eğitimioturtulmu ş, sadece sportif anlamda değil akademik,sanatsal ve kültürel anlamda eğitim bir bütün olarakyürütülmeye çalışılmıştır. Bir birey olarak yaşamlarınısürdürdükleri kent ve kent yaşamı hakkında doğrukavrayışlara sahip olmalarına yönelik çalışmalar da buanlayışın bir sonucu olarak gündeme gelmişve<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> Şube yönetimi bu konudakitalebimizi olumlu karşılamıştır.Oda yönetiminin 7 Temmuz <strong>2006</strong> tarihinde BaşkentÇankaya Spor Kulübünün Bahçelievler semtindekitesisinde gerçekleştirdiği "Kent ve Ya şam" konuluçalışma sporcularımızın eğitim seviyeleri açısındanönemli sonuçlar ortaya koymuştur.Bunlardan en önemlisi, sporcularımızın bilinçlerinde bir"kent" kavrayışının olmadığının anlaşılmasıdır. Biryaşam alanı olarak "kent" kavramı olmadığıgibi, içindeyaşadıklar ı, bir parçası oldukları kentin tarihi, gelişimi,sorunları ve çözüm şekilleri, böyle bir kentte yaşıyorolmanın getirdiği avantajlar vb. fikirlerinin de yetersizolduğu görülmüştür.Şüphesiz böyle bir sonucun ortaya çıkmasında bireysel,kurumsal ve yönetsel düzeyde pek çok sorumlu bulmakmümkündür. Bireyin kendi yaşam alanından bu kadarkopuk olmasının, ona bu kadar yabancılaşmış olmasınıntemel sorumluluğu her şeyden önce ülke ve kentyöneticilerine aittir. Bunun yanı sıra eğitimkurumlarında uygulanan eğitim programlarının mantığıve düzeyinin yarattığıetkiler de unutulmamalıdır.Bu noktada kitle örgütlerinin eğitsel işlevleri çok önemkazanmaktadır. Nitekim, <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şubeyönetimi düzenlediği bu çalışma ile, geleceğimizisimgeleyen çocuklarımızın eğitimleri konusunda ilkaşamayı gerçekleştirmiştir.Şimdi oda yönetiminden buçalışmanın devamını beklemek kaçınılmaz olmuştur.Bizlere belirlenen eksikliğin nasıl giderileceğine dairprogramlar sunmasın ı, çağdaş bir kent ve kent insanıhakkında sağı l klı fikirler oluşmasını sağlamaya yönelikyol göstermesini beklemek hakkımızdır sanıyoruz.Bize ayırdıkları zaman ve verdikleri emek için BaşkentÇankaya Spor Kulübü ve Kanguru Çocuk Kulübüolarak <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>'ne teşekkürediyoruz.Kah, okulda çocuklarla, kah UIA' da, kahAltındağ'da sokak çocuklarıyla, bilirkişilikte,soruşturma kurulunda, her etkinlikte imzasıolan.''Arka daş” kelimesinin, arka çıkmak,yanında olmak, kollamak, korumakolduğunu belleklerimize yazan, varlığı ilebize güç veren, huzur verenHerbirimiz seni çok sevdik.VeÇok değerli meslektaşlarımız vesevenlerinin katıldığı,benim bildiğim kadarı ile <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>'nde ilk defa olan, sıcak veanlamlı bir veda töreni ile son yolculuğunauğurladığımız, canım hocam,“ Madem toplandınız da, niye bana habervermedin?” dediğini duyar gibi oldum 26Ağus tos Cumartesi günü saat 16:00'da, oçok sevdiğin ODA'nın önünde,yakalarımızda resmin, ellerimizde kırmızıkaranfille.IŞIK MAVİSİ GÖZLÜYDÜ,''AĞAÇLAR AYAKTA ÖLÜR(!!)DÜ,BİZİM ÇINAR AĞACIMIZDIVEYOKLUĞUNA ALIŞMAK ÇOKZORDU...Semra Sanıtürk


40 41bilinmeyen ankara ...Bilinmeyen <strong>Ankara</strong> baþlýðý altında her ay bu sayfalarda bir yapý tanýtýyoruz. Bu yapýlarýn ortak özelliði birçok kiþitarafýndan bilinmiyor, tanýnmýyor olmalarý, yaþadýðýmýz þehrin sahip olduðu, ama varlýðýnýn bile farkýndaolmadýðýmýz, iþlevleri veya konumlarý yüzünden içlerine girip çýkamadýðýmýz, yayýnlarda rastlamadýðýmýz, mimarlýkderslerinde okutulmayan, ama mimari açýdan bilinmeyi hakeden yapýlar bunlar...1956 yılında SSK çalışanları tarafından kurulan vedaha sonra Hizmet Yapı Kooperatifi adıylaordudan emekli bir grup subaya devredilenkooperatif tarafından İncesu Mahallesi'ndeİmrahor Bulvarı üzerinde inşa ettirilen apartmanbloğu, bu yıllarda yeni mezun genç bir mimar olanMehmet Arman Güran tarafından tasarlanmıştır.Doğu-batı aksında uzanan 11 katlı prizmatik tekbir kütle olarak şekillenen yapıda 8 ayrı giriş vemerdiven kovası ile ulaşılan ve bloğa ismini veren96 birim yer almaktadır. 96'lar Apartmanı, tekkatlı, iki katlı, asma katlı ve üç katlı olmak üzere 4tip daireye sahiptir. Bu tipler aynı zamanda farklıyaşam biçimleri sürdüren ailelerin değişenihtiyaçlarına yönelik olarak planda da farklılaşırlar.Yapının kütlesi yerden yükseltilmiş ve altı sokakseviyesinde görüşü sağlayacak şekilde boşbırakılmıştır; ancak ortak kullanıma ayrılan buzemin kata daha sonra dükkanlar inşa edilmiştir.Apartmanın terası ise daha çok çocuklarınkullanımı için ortak alan olarak tasarlanmışsa dadaha sonra buraya dört daire eklenerekkapatılmıştır. Bloğun güney tarafında bugünotopark olarak kullanılan alanda planlanmış olan dükkanlar ile yine ortak toplanma alanı içeren ve anakütleye bir köprü ile bağlanan üç katlı silindirik yapı ise hiç inşa edilmemiştir. Benzer şekilde güneycephesi için düşünülmüş olan beton güneş kırıcılar da gerçekleştirilmemiştir.Bina özgün tasarımda yer alan elemanları da göz önüne alınarak değerlendirildiğinde, uluslararasıölçekte İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaygınlık kazanmış olan ve özellikle ünlü Fransız mimar LeCorbusier'in ürünleri ile örneklenen konut bloğu tasarım anlayışını tutarlı bir şekilde ülkemize taşıyanender yapılardandır.DÜZELTMETMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> <strong>Bülten</strong>'in 41. sayısında “ Bilinmeyen <strong>Ankara</strong>” sayfasında yer alan “Mebusevleri Yerleşimi /İller Kooperatifi” başlıklı yazı “ derleyen” notu yer almadan adımla ve “Gülşah Karataş Alimoğulları'nın Yard. Doç. Dr NurayBayraktar danışmanlığında gerçekleştirdiği ' Bir Konut Elde Etme Yöntemi Olarak Konut Kooperatifleri ve <strong>Ankara</strong>'da 1923-1981Arası Konut Kooperatifi Uygulamaları' başlıklı tezinden aktarılmıştır” dip notu ile yayınlanmıştır. Oysa söz konusu yazıdaki tümbilgiler tarafımdan adı geçen tez ile birlikte <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Yarışmalar Dizini esas alınarak Mimarlık Dergilerinin taranması sonucuoluşturulmuştur. Ancak, ilgili Mimarlık Dergileri ;- Mimarlık 1948, S. 02, s.6-7- Mimarlık 1948, S. 04, s.9-11dip not kaynakça olarak yazıda yer almamıştır.Dizgi hatası nedeniyle ortaya çıktığını düşündüğüm bu durum bu “düzeltme” yazısı ile bilgilerinize sunulmaktadır.Yard. Doç.Dr. Nuray Bayraktar


<strong>42</strong>43BASIN AÇIKLAMALARIBASINA VE KAMUOYUNA“ANKARA”NIN İÇİNİ BOŞALTIYORLAR14 EKİM'DE ANKARA'DAYIZEkonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın AliBabacan'ın Merkez Bankasının,Ziraat Bankası, SPKve BDDK ile birlikte İstanbul'a taşınacağını belirtenaçıklaması ile birlikte, Başkent <strong>Ankara</strong>'nın Türkiyeiçerisindeki yeni konumu ve bu konumunmekansallaşması netlik kazandı: Bu görüşe göre,salt ekonomik açıdan değil, siyasi açıdan da başkent<strong>Ankara</strong>'nın içinin boşaltılması öngörülmektedir.Bilindiği gibi, <strong>Ankara</strong> kenti 27 Aralık 1919 günüMustafa Kemal'in kente gelişi ile Cumhuriyet'inbaşkenti olma yolunda ilk adımını atmış ve UlusalKurtuluş Mücadelesinde devrim karargahı olmuştur.13 Ekim 1923 tarihinde ise yeni kurulanCumhuriyet'in başkenti ilan edilmiştir.Cumhuriyet'inkuruluşu ile birlikte,ülkenin kalkınmasına modelolaca k Başkent'in inşası için,Anadolu'ya eşitmesafede bulunan, gelişimi ve modernleşmesi ileülkenin her şehrine, her kasabasına örnek olacak<strong>Ankara</strong> seçilmiştir.<strong>Ankara</strong> 'nın Cumhuriyetle birlikte yeniden inşasında,yalnızca kent değil, ülkenin kendisi de inşa edilmiştir.Kentin ilk planlama çalışması incelendiğinde,eskişehirden (Kale ve çevresinden) başlayarak, 1. MilletMeclisi, 2. Millet Meclisi, Devlet Konukevi, ülkenininşasında önemli roller oynayan banka binaları,kamu yapılarının bulunduğu Bakanlıklar Bölgesi veburadan Çankaya sırtlarına kadar çıkan yeni kurulanCumhuriyet'in her türlü kamusal yüzününsergilendiği bir mekansal kurgu söz konusudur.Cumhuriyetin <strong>Ankara</strong>'sı,sosyal ve kültüreleylemliliklerin buluştuğu mekanlardan çok, “ulusdevlet”iifade eden, özenle tasarlanmış yapılı birçevreye dönüşmüştür.Ancak, 1980 sonrasında gündemden düşmeyenözelleştirme politikaları ile birlikte, 1990'lı yıllardaAB ve 2000'li yıllarda AB'ye uyum süreci bahaneedilerek, Kamu'da tasfiyeler meydana gelmiş, pekçok kamu kurumu işlemez, işletilemez kılınmış vebazıları da kapatılmıştır. Üretim gücü azalan ülkede,kar elde etme yöntemleri geliştirilerek, arsa ve binaspekülasyonları artmıştır.Böylesi bir sürecin ardından 2000'li yıllarageldiğimizde ise neo-liberal ekonomi ve onun geribıraktırılmış ülkeler üzerinde etkisi gün geçtikçeartmıştır. Bu etki altında kent topraklarınınyağmalanmış, kamu toprakları ve kıyıları belirlisermaye gruplarına açılmış ve bu girişimler yasaldüzenlemelerle desteklenmiştir.<strong>Ankara</strong> özelinde konu incelendiğinde ise büyükideallerle kurulmuş olan Cumhuriyet'in Başkentindebu ideolojiyi yansıtan tüm mekanlar birer birerdönüşmeye zorlanmıştır.Bugün <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> olarak korumak için mücadeleettiğimiz alanların pek çoğu,Cumhuriyetideolojisinin kuvvetle ifade bulduğu ve her an yokedilmeye çalışılan yapılardır. Endüstrisizleştirme ileberaber şehrin ekonomisi gittikçe daraltılmış<strong>Ankara</strong>'da ikamet eden pek çok önemli kurum vekuruluş şehri terk etmiştir.Son olarak SayınBabacan'ın belirttiği üzere Merkez Bankası İdareBinasının <strong>Ankara</strong>'dan İstanbul'a taşınması ile, kentiniçine düştüğü kısır döngü ve ekonomik yıpranmanındüzeltilemeyecek durumda olduğunu resmenbelgelemektedir.Merkez Bankası İdaresinin Başkent <strong>Ankara</strong>'danuzaklaşarak sermaye gruplarının tekeline bırakılması“ulus-devlet” ideolojisinin çözülerek devletinsermayeye teslim olması olarak görülmelidir.Anadolu'ya eşit mesafede bulunan Başkent<strong>Ankara</strong>'dan uzaklaşan bir kamu kurumu , Anadolu'nungelişmesi ve geliştirilmesi ilkesinden ödün vererek,sermaye odaklı gelişmeyi önemsediğini bizlerekanıtlamaktadır. Böylesi bir açılım yalnızca Başkent<strong>Ankara</strong>'nın kamu odaklı gelişimine değil,Anadolu'daki gelişim ve dönüşümüne yıkıcılıkgetirecektir.<strong>Ankara</strong>'nın kentsel gelişiminin sermayeye açılmasıile birlikte,hakim ideolojisinden yoksun, günübirlikeylem ve kararlarla şekillendiği görülmektedir. Busüreç içerisinde kentlerine sahip çıkan meslekörgütü olarak,kentimizin yoksullaştırılması ve pekçok alandan yoksunlaştırılmasına karşı çıkıyoruz.Yetkilileri aldıkları kararlarda Başkent <strong>Ankara</strong>'nın veAnadolu'nun yaşaması için gerekli olan kültürel,endüstriyel, siyasi, ideolojik ve tarihselözgünlüklerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.SaygılarımızlaTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>Bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları 14Ekim <strong>2006</strong>'da <strong>Ankara</strong>'da, TMMOB mitinginde!Ülkemizin tüm varlıkları özel sermaye istismarındankurtarılarak, toplumsal gönencimizin arttırılmasınayönelik ulusal, bölgesel ve kentsel düzeyde planlı vekamusal bir ekonomi politikası esas alınarak, kamusalkaynaklara dayalı ve istihdamı arttırıcı sanayileşme vekalkınma hedefine yönelik, özelleştirmelerindurdurulması, özelleştirilen halka ait varlıklarınkamulaştırılması ve kamu kuruluşlarının yenidengüçlendirilmesi için,Son yıllarda özellikle dış bağımlılığın arttığı enerjisektöründe, nükleer enerji santralleri ve benzermaceralardan vazgeçilmesi ve ulusal kaynaklaradayalı, planlı bir politika izlenmesiiçin,Hizmet Ticareti Genel Anlaşması ile neredeyse bütüngeleneksel kamu hizmeti alanlarının piyasalaştırılarakyabancı sermayenin istilasına açılmasına karşı çıkmakiçin,Eğitimde öğrencileri müşteri olarak gören zihniyetinegemen olmasını sağlamaya yönelik girişimlere veeğitim hizmetlerini bütünüyle bir pazar haline getirmeçalışmalarına karşı durmak için,Bütün çalışanlara grevli, toplu sözleşmelisendikalaşma hakkının tanınması için,Tutuklu ve hükümlülerin tecridine dayalı hücre (F) tipicezaevi uygulamalarına son verilmesi, cezaevlerindeinsani yaşam koşullarının hâkim kılınması için,Başta düşünce ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzeretüm demokratik hak ve özgürlüklerin, sözün özüdemokrasinin önündeki engellerin kaldırılması için,Ülkemizin doğasının korunması, sanayileşmeninçevreyi ve doğayı tahrip etmeden gerçekleştirilmesiiçin,Kentsel mekânın, toplumsal yarar ve kullanım değeriilkesi etrafında üretilmesi-paylaşılması ve doğalkültürelvarlıkların koruma-kullanma dengesi içerisindeyaşatılması için,Kadına yönelik şiddeti ve toplumsal hayatın hernoktasında cinsiyet ayrımcılığını önlemek için ve tümemekçi kadınların mücadelelerinin yanında olmakbirliktemücadele etmek için,Tarım arazilerinin yok olmasına, kirlenmesine, genetiktohum ve gıdaların ülkemize sokulmasına, çiftçimiziüretimden, tarlasından koparan işsiz, yoksul bırakanpolitikalara karşı durmak için,Su ve suya bağlı hizmetlerde çevre ve insan esasalınarak suyun mülkiyeti ve hizmetlerinin kamudakalmasının sağlanması için,AB müzakere sürecinin ülke çıkarları, çalışanlar,demokratik hak ve özgürlükler yönünden bir mücadelesüreci olarak değerlendirilmesi için,Kıyı ve orman yağmasına karşı çıkmak için,“Madenlerimizin gerçek sahipleri halkımızdır” şiarını herzaman her alanda daha güçlü haykırmak için,Hasankeyf'te uzun bir tarihi süreci yansıtan bir birikimindağıtılmasına, Bergama'da, Eşme'de, Belek'tesermayenin halkın karşı çıkışına rağmen hukuk dışıyönelimlerine, Fırtına Vadisi'nde, Munzur'da, Sinop'ta,Aloinoi'de doğanın tahribine zemin hazırlayanlara,deprem ve taşkınları kader olarak kabul edip,hızlandırılmış tren kazalarına neden olanlara dur demekiçin,Dünyanın her yerinde işgallere ve saldırılara karşımazlum halkların yanında olduğumuzu ifade etmek için,Savaşa karşı barışı savunmak için,TMMOB yasasına gereksiz ve yanlış yapılanmüdahaleleri engellemek için,Ücretli çalışan üyelerimiz ile emekli üyelerimizinsorunlarını ülke gündemine taşımak; işsiz üyelerimizesahip çıkmak için,“Geleceğe uzak olan üzüntüye yakındır” lafzından yolaçıkarak “gençlik geleceğimizdir” şiarını her zaman heralanda daha güçlü haykırmak ve yaşama geçirmek için,Üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülkedeinsanca ve barış içinde yaşamak için,İnsanımıza, üyemize, yaşama, mesleğimize ve ülkemizesahip çıkmak için,Ülkemizdeki ve dünyadaki emek güçleriyle dayanışmaiçinde, bağımsızlıkçı, eşitlik ve özgürlükçü bir Türkiye veDünya için,14 Ekim <strong>2006</strong> günü <strong>Ankara</strong>'da buluşuyoruz!Kapitalizmin ve emperyalizmin askeri, ekonomik, politikve kültürel tüm örgütlerinden bağımsız, “Bir BaşkaDünya, Bir Başka Türkiye, Bir Başka YaşamMümkün”dürYaşasın Örgütlü Mücadelemiz.Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü.TMMOB Yönetim Kurulu


4445BASIN AÇIKLAMALARIVAN ( TUŞP A) , DOĞAL VE KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİNİ,GÖLÜNÜ (DENİZİNİ) , KEDİSİNİ, KALESİNİ, TARİHSEL YERLEŞMELERİNİGELECEK KUŞAKLARA AKTARARAK BARIŞIN VE UMUDUN KENTİ OLABİLİR!TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 40. Dönem Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı 11-13 Ağustos <strong>2006</strong> tarihlerindegenel merkez ve ülke genelin deki şube yöneticilerinin katılımı ile Van <strong>Şubesi</strong>'nin ev sahipliğinde yapıldı. VanMerkezi, Akdamar Adası, Eski Van Kenti ve Gürpınar ilçesine yapılan teknik gezi ile Akdamar Kilisesi, GevaşSelçuklu Mezarlığı, Örnek Geleneksel Van Evi, Hüsrev Paşa Külliyesi, Van Kalesi, Eski Van Kenti, Çavuştepeve Hoşap Kalesi gezildi. 12 Ağustos günü yapılan Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı'nda teknik gezikapsamında yapılan değerlendirmelerin ardından, Van Kenti ve Havzası ile ilgili olarak aşağıdaki basınaçıklamasınınyapılması kararlaştırıldı:Ülkemizin en doğusunda, M.Ö. 900 yılından (Urartu)günümüze kadar bölge coğrafyasının biçimlendirdiğiözgün mimarisiyle yüzyıllardır varlığını sürdürmeyeçalışan Van bölgesi ve yerleşmeleri, bir yandantarihsel olarak değişik çatışmaların yarattığıgerilimler, tahribat ve çetin doğa koşullarıylamücadele ederken, diğer taraftan mimariye deyansıyan kültürel zenginliğinve uyumun da kaynağıolmuştur. Ancak, bölgenin alın yazısı haline gelen“göç” olgusu, günümüzde de sürmekte, yarattığıkentsel ve çevresel sorunların yanı sıra var olankültürel değerlerin de yok olma sürecinihızlandırmaktadır.Son yıllarda bölgede sosyal nedenlerle yaşanan göç,1990 yılında 153.000 olan Van merkez nüfusunubugün 400.000'lere çıkarmıştır. Hızlı nüfus artışı,plansız kentsel gelişmeye ve kaçak yapılaşmanınciddi artışına yol açmıştır. Bugün, yeşil alan, dereyatakları benzeri imara kapalı alanlarda, yaklaşık30.000 ruhsatsız ve imara aykırı yapıda, işsiz,güvencesiz ve sağlıksız koşullarda yaşamak zorundakalan göçmenler Van nüfusunun yarısınıoluşturmaktadır. 2000 yılından sonra İran ve Irak'tangelen göçle birlikte sorunlar giderek artmakta,bugelişmelerden etkilenen önemli bir nüfusun da Van'ıterk ederek büyük kentlere göç etmesine nedenolmaktadır.Nüfus yapısının değişimi ve istihdam yaratıcıekonomik faaliyetlerin oluşturulmasında yaşanangüçlüklerin yanı sıra yeni kent gelişme alanlarınınplanlanmaması; mevcut kent merkezi üzerindekirantı yükselterek imar tadilatlarıyla yapıyoğunluğunun artmasınave teknik-sosyal donatıalanlarının yetersizleşmesine neden olmaktadır.Altyapı ve hizmetlerin karşılanamaması sonucubirçok sorunla baş başa kalan, sağlıksız ve yöreselkültürel koşullara uygun olmayan konutlarla çevreliVan merkezinde, bu sürecin bir sonucu olarakkullanılabilir yeşil alan (park) neredeyse hiçbulunmamaktadır.1990'larda başlayan kaçak yapılaşma ve barınmasorununa yönelik olarak <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>, 1996yılında Valilik desteğiyle yürüttüğü 258 birimlikgeçic i konut, okul ve sosyal tesis (kilim atölyesi)projesiyle öncü bir çalışma yapmış,ancak buçalışmaların geliştirilmesi için kurumsalkoordinasyonda süreklilik sağlanamamıştır. Sonyıllarda Van'ın konut sorununu çözmek amacıylaToplu Konut İdaresi tarafından inşaatı yapılan yeniyerleşme projesi, Van merkezi ile bütünleşmesağlamayan bir yerde yapılması, yerleşme vekonutların bölgesel karaktere uygun olmaması, gölmanzarasını yoğunlaştıran ve silueti bozan niteliği ilebölgede hayat bulmayacak hatalı bir yatırım olarakgörülmektedir.Bu gelişmelerle bağlantılı olarak plansızlığın yarattığıkirletici etkinin yanında mevcut sanayi yer seçimi vearıtma yetersizlikleri nedeniyle, ülkemizin en özgündoğal havzalarından olan Van Gölü'nde de kirlilikhızla artmaktadır. Ayrıca bu süreçte, günümüz Vanmerkezinin tarihsel dokusu, Koruma Amaçlı İmarPlanının da hazırlanamaması nedeniyle hızla yokolup gitmektedir. Bu durum, özgün yerel mimarikaynaklardan uzaklaşılmasına, kimliksiz-niteliksiz birmimarinin oluşmasına neden olmaktadır.Van Kalesi'nin güneyinde yer alan Eski Van Kenti(Tuşpa), taşıdığı değişik uygarlıkların kültürel vemimari zenginliklerini barındıran, kültürlerin vedinlerin bir arada yaşadığı,1914 yılına kadarcanlılığını koruyan eşine ender rastlanan barışsembolü tarihî bir kent iken; 1918 yılından sonraeski hareketliliğini kaybetmiş, günümüzde ölü birkent haline gelmiştir. Geçmişe duyarsızlık,kaçakkazılar, doğal tahribat,kazı-restorasyonçalışmalarındaki eksiklikler ve ilgili kurumlar arasıkoordinasyon eksikliği, bu derece önemli özellikleritaşıyan kentin ve kalenin geleceğe aktarılmasındazorluklar yaşanmasına neden olmakta,EskiVan,hergün biraz daha zemine yaklaşarak kaybolmaktadır.Ancak son yıllarda, merkezî yönetim, yerel yönetimve ilgili meslek kuruluşları koordinasyonu ilebaşlatılan özellikle koruma amaçlı çalışmalar,örnekprojelerin gelişmesine kaynaklık ederek, bölge vekent ekonomisinin de canlanmasına yol açabileceksevindirici gelişmeler olarak görülmektedir. 2005yılında Van Valiliği başkanlığındadiğer kurumlar veTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Van <strong>Şubesi</strong> tarafındanbaşlatılan “Tuşpa Sanat Kenti Projesi”kapsamında <strong>2006</strong> yılında çevre drenaj çalışmasınınValilik, bölgedeki Osmanlı klasik dönem mimarisinintek örneği olan ve Mimar Sinan imzasını taşıyanHüsrev Paşa Külliyesi restorasyon çalışmasının daVakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılması,bu kapsamdaki en önemli girişimdir.Bir diğer önemli proje de, canlı figürlerle dolumotifleriyle bir mücevher gibi duran, bölgedeki taşişçiliğinin en özgün örneklerinden biri olan“Akdamar Kilisesi” restorasyonunun, Kültür veTurizm Bakanlığı tarafından 2005 yılındabaşlatılmasıdır. Örnek bir restorasyon uygulamasıyladikkat çeken bu çalışma kapsamındayapılankazılarda, Kilise ana yapısının yanında güneyinde yeralan bölümlerin de ortaya çıkarılmasıyla proje,önemli bir aşamaya gelmiştir.Bölge gezisi kapsamında yapılan değerlendirmelerve saptamalar çerçevesinde, Van ve çevresindekiihtiyaçlar da göz önüne alınarak aşağıdaki sonuçlaravarılmıştır:1. “Tuşpa Sanat Kenti Projesi” nin Van'a yenidenhayat verecek temel bir proje olarakgeliştirilmesi, bu kapsamda Eski Van belgelemeçalışmalarının hızlandırılması, Hüsrev PaşaKülliyesi'nde başlatılan restorasyonçalışmalarının sürdürülmesi, Kale, yerleşme,külliye ve çevresindeki servis alanlarının turistikve kültürel işlevlendirmeyi de içerecek biçimdebütünlüklü bir koruma projesine dönüşmesigerekmektedir.2. “Akdamar Kilisesi Restorasyonu” kapsamındayapılan kazılarda ortaya çıkarılan bölümlerinkorunmasına yönelik önlemlerin zamangeçirilmeden alınması, konservasyon,restorasyon, restitüsyon projesi ve uygulamaçalışmalarının acilen yapılması, bu sürecin deada özelliği dikkate alınarak geliştirilecek birdiğer önemli koruma projesine dönüşmesihedeflenmelidir. Aynı kapsamda Van Gölü'ndebulunan diğer iki ada kilisesinin derestorasyonuna başlanarak bu sürecinsürdürülmesi, Van kültür potansiyelininzenginliğini ortaya koyacaktır.3. Teknik gezi kapsamında gezilen yerlerdenGürpınar İlçesi Güzelsu Beldesinde yer alan“ Hoşap Kalesi”nde kısmi yıkılma ve çatlamalarbulunması nedeniyle acil onarıma gerekduyulmakta, bu amaçla iç kale, kale ve dış surlarmakro ölçekte ele alınarak uygulama projelerininhazırlanıp restorasyon çalışmalarının yapılmasıgerektiği anlaşılmaktadır.4. Van ve çevresinin tarih öncesi çağlardanbaşlayarak çok katmanlı çok kültürlü tarihselyapısının gerektirdiği birçok mimari değerinortaya çıkarılması ve yaşatılması konusundabaşlatılan çabaların, Van Gölü kenarında ruhbulmuş bütün kültürlere eş saygınlıktageliştirilmesi yönündeki özenin sürdürülmesi,bugünlerde çokça ihtiyacımız olan barışın veumudun güçlenmesine uluslararası boyutlarıolan katkılar sağlayacaktır.5. Ancak, bu olumlu gelişmelerin, bütün tarihsel vegüncel potansiyelleri birleştirecek bir biçimde;Eski Van, Van Merkezi, TOKİ Yerleşmesi ve VanGölü çevresindeki diğer yerleşmelerin, gölü,tarihi, doğayı ve insanı koruma ve yaşatmaamacına yönelik hazırlanacak Van Gölü HavzasıÇevre Düzenleme Planı ile bütünleştirilerekgeleceğe taşınabileceği unutulmamalıdır.6. Bu çerçevede <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>, merkezî yönetim,yerel yönetim, üniversite ve sivil toplum örgütleriişbirliğiyle yakın gelecekte Van ve yakınçevresinin geleceğini değerlendiren bir “Panel-Forum” organizasyonu yapılarak, bu olumlusürecin geliştirilmesini ve bu işbirliğinin kurumsalbir süreklilik sağlamasını zorunlu bulmaktadır.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> olarak, yukarıda sıralanan birçokzorluğa karşın, Van'ın,renkleri kendinde birleştirmişkedisi kadar özgün bir bakışla, bölgenin en önemlikültür ve turizm kenti olma potansiyelini koruyarakgelişecek bir tarihsel birikime sahip olduğunudüşünüyoruz.Van (Tuşpa), doğal ve kültürelzenginliğini, gölünü (denizini), kedisini,kalesini, tarihsel yerleşmelerini gelecekkuşaklara aktararak barışın ve umudunkenti olabilir!da


46 47Hürriyet <strong>Ankara</strong> 18 Ağustos <strong>2006</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 18 Ağustos <strong>2006</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 18 Ağustos <strong>2006</strong> Sabah <strong>Ankara</strong> 25 Ağustos <strong>2006</strong>Sabah <strong>Ankara</strong> 27 Ağustos <strong>2006</strong>Hürriyet <strong>Ankara</strong> 30 Ağustos <strong>2006</strong>basında mimarlıkMilliyet Gazetesi 18 Ağustos <strong>2006</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 25 Ağustos <strong>2006</strong>Hürriyet <strong>Ankara</strong> 24 Ağustos <strong>2006</strong>Sabah <strong>Ankara</strong> 22 Ağustos <strong>2006</strong>Milliyet Gazetesi 16 Ağustos <strong>2006</strong>Birgün Gazetesi 16 Ağustos <strong>2006</strong>Hürriyet <strong>Ankara</strong> 22 Ağustos <strong>2006</strong>Birgün Gazetesi 25 Ağustos <strong>2006</strong>Hürriyet Gazetesi 15 Ağustos <strong>2006</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 01 <strong>Eylül</strong> <strong>2006</strong>Sabah <strong>Ankara</strong> 28 Ağustos <strong>2006</strong>Hürriyet <strong>Ankara</strong> 18 Ağustos <strong>2006</strong>Hürriyet <strong>Ankara</strong> 18 Ağustos <strong>2006</strong>Hürriyet <strong>Ankara</strong> 25 Ağustos <strong>2006</strong>Cumhuriyet Gazetesi 18 Ağustos <strong>2006</strong>Cumhuriyet <strong>Ankara</strong> 25 Ağustos <strong>2006</strong>


48Behiç Ak

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!