13.07.2015 Views

Bülten 98 (Mayıs 2012) - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Bülten 98 (Mayıs 2012) - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

Bülten 98 (Mayıs 2012) - Mimarlar Odası Ankara Şubesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

enankara17.05@17:05RENKLERiN EYLEMi BAsLIYORSiYAH GiY EYLEME KATIL!Başkent <strong>Ankara</strong>’ya yeni bir “kimlik” yaratılmak istenmektedir.<strong>Ankara</strong>’nın başkent kimliği çılgın projelerle birlikte,kamu kaynaklarını israf eden gösteriş amaçlı projelerle parçalanmaktadır.Parçalanmak istenen doğrudan bizim yaşamlarımızıdır.Nefes almamız, Çocuklarımıza bırakacağımız anılarımız,Komşuluklarımız, Evlerimiz,Sevdiklerimizle kucaklaşma mekânlarımız,Parklarımız, kültür mekânlarımız, Atatürk Orman Çiftliğimiz,yani bizi biz yapan, bizi insan yapan değerlerimiz,kentsel belleğimiz saldırı altındadır.Albümlerimize, anı defterlerimize,dedelerimizin, ninelerimizin,anne ve babalarımızın bize bıraktıklarına veonlarla paylaştıklarımıza yönelenkara bulutlar dolaşmaktadır <strong>Ankara</strong>’nın üzerinde.Kara Bulutlara inat <strong>Ankara</strong> için harekete geçiyoruz.Bu kent bizim, kentimize, kendimize, belleğimize,Başkente, yaşam alanlarımıza sahip çıkmak içinonyedisıfırbeş,onyedisıfırbeşteSiyah kıyafetler giyiyoruz…GÖKDELENDE, GİMA ÖNÜNDE BULUŞUYORUZ.Rengini seç, harekete geç, eylemini yap, dayanışmaya katıl


Merhaba,42. Dönem Yönetim Kurulu olarak görev aldığımız günden ’ bugüne kadar olan dönem içerisinde hem ülke gündemiaçısından hem de kent gündemi ile mimarlık mesleğimize ve Odamıza yapılan müdahaleler açısından oldukçaönemli ve kritik bir süreçten geçmekteyiz.Göreve geldiğimiz günlerde Afet Riski Altında Kalan Alanların Dönüşümü adı altında çıkarılmaya çalışan kentseldönüşüm yasası ile kentlerimizin bu kez de afet bahanesi ile rant amaçlı dönüşümüne olanak sağlayan tartışmalarsürdürülürken, bu yasanın Meclis’te hızlıca görüşülerek 12 maddesinin geçirildiğini izledik. <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong> olarak bu süreçte Meclis’te grubu bulunan tüm muhalefet partileri ile temas kurarak TBMM Genel Kurulundayapılan bu görüşmelere ilişkin eleştirilerimizi ve önerilerimizi paylaştık ve Meclis önünde sivil toplum kuruluşları,Odalar, barınma hakkı mücadelesi veren kentliler ve siyasal parti temsilcileri ile birlikte Meclis’i kuşatarak“İğne”lediğimiz 750 adet dilekçeyi Meclis Dilekçe Komisyonuna sunduk.Diğer taraftan 43. Dönem <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Genel Kurulunun gerçekleştirildiği 14 Nisan tarihinde Resmi Gazetedeyayınlanan “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği” ile “Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik YapılmasınaDair Yönetmelik”ler ile, meslek alanımıza ilişkin ciddi değişiklikler gündeme getirilmiştir. Proje müellifi, fennimesul ve şantiye şefi olarak sorumluk alacak üyelerimizin telif haklarının korunduğu, emeklerinin karşılığı olanücret düzeylerinin ve mali hakların korunmaya çalışıldığı ve haksız rekabetin önlenmeye çalışıldığı bir süreçteüyelerimizin Oda birimlerinden almak zorunda olduğu Sicil Durum Belgelerinin istenmeyeceği, bunun yerinemeslek insanlarının beyanına dayalı olarak proje onayı, ruhsat ve iskan işlemlerinin gerçekleştirileceği bir dönemegeçilmesi oldukça düşündürücüdür. Bu yolla, mesleki kısıtlılığı olan ve kesinlikle sorumluluk alamayacak durumdakiüyelerimiz ile birlikte, sıklıkla karşılaştığımız sahte mimar ve sahte mimarlık vakalarının önü açılacaktır.Son dönemde kentsel gündem açısından en dikkat çekici girişimlerden biri ise, Atatürk Orman Çiftliği Alanıiçerisinde kalan önemli bir bölgenin 27 Nisan <strong>2012</strong> tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Başbakanlık Binası ve BaşkanlıkKonutu inşası için kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edilmesidir. Bu alanda yapılan 1/10000 ölçekli AOÇ AlanlarıNazım İmar Planı ve 1. Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı kapsamında bulunanve mülkiyeti Orman Genel Müdürlüğüne ait Gazi Tesisleri bu plan değişikliği ile 1. Derece Doğal Sit Alanından 3.Derece Doğal Sit Alanına düşürülmüş ve bu karar ile tüm Atatürk Orman Çiftliği Alanının yapılaşmaya açılmasınınönü açılmıştır. Bu planlama sürecinde açtığımız davalar sürerken, Cumhuriyet döneminin en önemli mekânlarındanolan ve halkın kullanımına sunulmuş bulunan bu bölgenin bu biçimde kentsel dönüşüme konu edilmesinin ardındaoldukça İDEOLOJİK bir mesaj olduğunu söylersek haksızlık etmeyiz sanırız…Böylesine zorlu bir süreçte, Odamıza, mesleğimize, yaşam alanlarımıza, kentlerimize hep birlikte sahip çıkmak veomuz omuza mücadele etmek umuduyla….42.Dönem Yönetim KuruluTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> AdınaSahibi ve Yazı İşleri MüdürüAli HakkanYayın KuruluAli H. Alptekin, Meltem Al, Bülent Batuman, Seçil Binboğa,Mürüvvet Ceylan, Görkem Demirok ,Semiha Dugan,Özge Göncü, Yalçın Gürel, Sıla Karataş, Emel Kefeli,Orçun Köken, Muteber Osmanpaşaoğlu, Bahriye Öktem,Ali Tolga Özden, Asena Özen, Ömer Burak Polat, Arif Şentek,Duygu Tekin,Ethem Torunoğlu, Özlem Dengiz Uğur,Y. Yeşim Uysal, Fadime Yılmaz, Ece YoltayYayına HazırlayanÖzge GöncüGrafik UygulamaÖmer Burak PolattmmobmimarlarodasıANKARA ŞUBESİ<strong>98</strong><strong>Mayıs</strong> <strong>2012</strong>TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> <strong>Bülten</strong>i ayda bir yayımlanmaktadır.7500 adet basılmıştır. Üyelere ve mimarlık öğrencilerine ücretsiz dağıtılır.Burada yer alan yazıların içeriğinin sorumluluğu yazarına aittir.Kaynak gösterilmek koşulu ile alıntı yapılabilir.Baskı Tarihi: <strong>Mayıs</strong> <strong>2012</strong>Konur Sokak No: 4/3 Kızılay, ANKARAT: 312 417 86 65 F: 312 417 18 04e-posta: info@mimarlarodasiankara.orgwww.mimarlarodasiankara.orgBaskı: Desen Ofset A. Ş.,Birlik Mah. 448 Cad. 476 Sk. No:2Çankaya/<strong>Ankara</strong>T: 0312 496 43 43 (pbx)F: 0312 496 43 47


İÇİNDEKİLERŞUBEMİZDEN4-27• Şubemiz <strong>Ankara</strong> İlçe Belediyeleri ile Görüştü 4• Kültür MBÇK - Kayseri Kültürel ve Teknik Gezisi 5• Kültür MBÇK İstanbul Milli Saraylar ve Büyükada Gezisi 7• Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi Düşler Atölyesi 10• <strong>Ankara</strong> Valiliği Çocuk Dostu Şehir Projesi Düzenleme Komitesi,Yürütme, Çalışma Grupları ve İl Genel Meclisi Toplantısı 11• Kültür MBÇK- Kent Yürüyüşçüleri Grubu Gavurkale - Pessinus - Gordion Gezisi 13• Kent İzleme Merkezi Çalışmaları 14• PROJEFİKİR Sergileri Öğrencilerle Buluşuyor 14• Temsilciliklerin Başkent Gündemi-I Cladiopolis Sunumu 15• Kudret Emiroğlu Söyleşisi 15• Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi Cer Modern Etkinlikleri 4 Gören Yürekler Ritim Atölyesi 16• Eski Zaman İzleri <strong>Ankara</strong>- 1 “Faruk Küçük” Fotoğraf Söyleşisi 16• Onur Yaser Can Anma Programı ve Sergi 17• AR-GE MBÇK Çalışmaları 19• Erişilebilirlik MBÇK 18 Nisan <strong>2012</strong> Tarihinde İlk Toplantısını Gerçekleştirdi 19• Özel Sektörde Ücretli Çalışan Ve İşsiz <strong>Mimarlar</strong> Komisyonu Çalışmaları 20• Üye Danışma Kurulu 21• Yolu Tillo’dan Geçen Bir Hikaye 25KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ 28-51• Meclisi Dilekçeler Kuşattı 28• Başkent Dayanışması 30• Mamak Cezaevi Müze Olsun! 32• Şube Gözünden Kent Gündemi 33• Dikmen Vadisi’ne Yine Yıkım Tehdidi 35• Kentte Tüketmek Ya Da Kenti Tüketmek: Alışveriş Festivalleri Üzerine Bir Değerlendirme - Meltem Al 36• Eymir Gölü Üzerine Bir “Spekülasyon” Denemesi- Seçil Binboğa 38• Türkiye’de Yaşanan İş Kazaları Ve İşçi Ölümleri: Kader Mi Yoksa Kadercilik Mi? - Ali Tolga Özden 42BASIN AÇIKLAMASI52-59• Çaycuma Faciası Görüşü - TMMOB İnşaat Mühendisleri <strong>Odası</strong> 52• İstanbul Boğazı'na Üçüncü Köprü Projesi - 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu 54• Orman Alanları Değil Aslında Geleceğimiz Satışta! - TMMOB ŞPO/TMMOB ÇMO/TMMOB PMO/TMMOB ZMO 56• 1 <strong>Mayıs</strong>’ta Emekçilerle Beraberiz..! - TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 59


ÖZEL BÖLÜM: 1949’dan <strong>2012</strong>’ye <strong>Mimarlar</strong>ın Yürüyüşü60-73• Yeter Artık AKP’ye Dur Diyoruz! 60• <strong>Mimarlar</strong> Hakları, Meslek Onurları Ve Toplum İçin Sokaktaydı… 61• Meslek Odalarına Yönelik Yok Etme Politikaları Durdurulmalıdır! 62• TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43. Olağan Genel Kurulu - TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> Yönetim Kurulu 64• TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43. Olağan Genel Kurulu’ndan…. 65• TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43.Dönem Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi 71• Ulusal Mimarlık Sergisi Ve Ödülleri-<strong>2012</strong> 72ÜYELERDEN• Hasanoğlan Şenliği74-75PROJE UYGULAMA• Devam Eden Yarışmalar76-79• Sonuçlanan YarışmalarBİLİNMEYEN ANKARA• Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Direktörlüğü80-83KİTAP YORUM• Bina Kimlikleri Söyleşileri 1-584-85• ankara.kent.atlasıVEFAT86MESLEKİ DENETİM87GELİR-GİDER TABLOSU 88<strong>98</strong>4-15


Şubemiz <strong>Ankara</strong> İlçe Belediyeleri ile GörüştüTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> 42. DönemYönetim Kurulu, yeni dönem çalışmaları kapsamındahem üyelerinin yaşadığı sorunların ifade edilmesi hemde kentsel ölçekte yapılacak ortak projelerde işbirliğiyapılmasını sağlamak hedefiyle Mart ve Nisan aylarıiçerisinde <strong>Ankara</strong>’daki belediyeler ile görüşmeleryaptı.26 Mart <strong>2012</strong> Pazartesi günü ise, <strong>Ankara</strong> ŞubeBaşkanı Ali Hakkan, Şube İkinci Başkanı Hazeli Akgöl,Yönetim Kurulu Üyesi Ali Atakan, Sekreter Üye TezcanKarakuş Candan; Yenimahalle Belediye Başkanı’nıziyaret etti. Görüşmeye Yenimahalle Belediyesi’ndenBaşkan Fethi Yaşar ve İmar Müdürü Afitap Turgutkatıldı. Yenimahalle Belediyesi’nin projeleri üzerindegörüş alışverişinde bulunuldu. <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nınYenimahalle Belediye Meclisi ve İmar Komisyonu’nagözlemci olarak katılma talebini önemseyen Yaşar;Oda, kamu ve yerel yönetimlerin iş birlikteliğinivurgulayarak, Oda’nın mutlaka komisyonlarda yeralması gerektiğini söyledi. Yaşar, Yenimahalle’nintemel sorunları üzerine düşüncelerini de YönetimKurulu üyelerimiz ile paylaştı.Bu doğrultuda Şube Yönetim Kurulu üyeleri Ali Hakkan,Hazeli Akgöl, Tezcan Karakuş Candan, Bülent Batuman,Ali Atakan ve Tuğba Arslan, 16 Nisan <strong>2012</strong> tarihindeÇankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ı ziyaret etti.belediye meclisleri, üyelerin yaşadıkları sorunlar, imarsorunları ve genel olarak meslek odaları üzerindekiyasal düzenlemelerle yaratılmaya çalışılan yoğunbaskı üzerine dayanışma konularının gündemegeldiği görüşme, Çankaya Belediyesi SSK Binasındagerçekleşti.18 Nisan <strong>2012</strong> tarihinde, <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> ŞubeBaşkanı Ali Hakkan, <strong>Ankara</strong> Şube Sekreter ÜyesiTezcan Karakuş Candan, <strong>Ankara</strong> Şube Yönetim KuruluÜyesi Tuğba Arslan Altındağ Belediyesi’ni ziyaretederek, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki ilegörüştü. Ulucanlar Cezaevi sürecine de değinilengörüşmede Ulucanlar Cezaevi ve Hamamönü’ndeyapılan restorasyon çalışmaları değerlendirildi.Ulucanlar Cezaevi’nin ve Hamamönü’nün ŞubeYönetim Kurulu ile birlikte gezilerek, eksikliklerinsaptanması ve çalışmalar hakkında görüş bildirilmesikonusunda fikir birliğine varıldı. Ayrıca Veysel Tiryaki,Altındağ ilçesindeki değişimi ve Altındağ Belediyesi’ninçalışmalarını örnekler vererek aktardı. ■4 ŞUBEMİZDEN


Kültür MBÇK - Kayseri Kültürel ve Teknik GezisiKazım Pehlivanoğlu07 Nisan <strong>2012</strong>Mimar Sinan’ın 424. ölüm yıldönümünde,Mimar Sinan etkinlikleri kapsamında düzenlenen“Kayseri Kültürel ve Teknik Gezisi”ne katılmak üzereMeşrutiyet Caddesi ile Konur Sokak’ın kesiştiği köşedebuluşuyoruz. Sokaklar henüz uyanmamıştı ama tümarkadaşlarımız oradaydı. Gezinin sorumlusu mimarEzgi Aksaray arkadaşımızın da katılmasıyla kadrotamamlandı. Bu günübirlik gezinin programı yoğun.Saat 06.00 da otobüsümüz Kayseri’ye doğru hareketediyor.İki saatlik yolculuk sonrası Kırşehir yakınlarında kısabir mola verdik. Güneş yüzünü gösterdi ve güzelbir bahar havası… Mola sonrası iki saati geçen biryolculukla Kayseri’deyiz. Nisan ayı baharın geldiğinihissettirse de eteklerine kadar karla kaplı Erciyes Dağızorlu bir kış geçirdiğimizi unutturmuyor. Kayseri içindeyol alıyoruz. Sanayisi, ekonomisi, nüfus ve trafikyoğunluğu ile bize “büyükşehir” olduğunu kanıtlıyor.Kentin çok sayıda yeni teknoloji ve tasarım ile yapılmışyapılarını inceleyip fotoğraflıyoruz. Ve saat 10.45,Kaşık-la Restoran’da kahvaltı zamanı. Restoranda biziKayseri’de yaşayan ve çalışan meslektaşımız MimarKürşat Açıkgöz karşılıyor. Gezimiz boyunca rehberlikyapmak üzere grubumuza katılıyor.İlk durağımız Ağırnas’ın girişindeki yeraltı şehri.Henüz doğa kış uykusundan uyanmamış. Manzaranınağaçlar yeşerdiğinde doyumsuz olacağı şüphesiz.Yeraltı şehrinin girişinde, Ağırnas’daki gezimizde bizeeşlik edecek olan Zabıta Memuru Mustafa Özçelik’letanıştık. Esprili ve kendine has üslubu ile rehberolarak oldukça başarılıydı.Ağırnas Belediyesi tarafından bir kısmı temizlenerekaydınlatması yapılan ve turizme açılan yeraltı şehrinirehberimiz eşliğinde dolaşıp, fotoğraf çekimlerimizitamamladıktan sonra Ağırnas’ın merkezine geçtik.Ağırnas, Melikgazi ilçesine bağlı bir belde. İlçemerkezine 25 km uzaklıkta. Çoğu projede belediyeninbüyük çabası ve katkısı var. Kentsel sit alanında yeralan çok sayıdaki sivil mimarlık örneği yapı ve çevresirestorasyon projesi kapsamında onarılmış. Yerleşime5


özgü dar sokaklardan yürüyerek Mimar Sinan’ın evinegeldik. Mimar Sinan 1490’da Ağırnas’ta bu evdedoğmuş. Mimar Sinan’ın 22 yaşına kadar yaşadığı evrestore edilerek 09.04.2007 tarihinde kamu hizmetineaçılmış. Kütüphane ve konaklama tesisi olarak kültürturizminin hizmetine sunulması planlanan yapının içmekân düzenlemelerinin büyük bölümü tamamlanmış.Mimar Sinan evinde dolaşıp avlusunda grup fotoğrafıçektirdik. Kültür ve Sanat Müzesi olarak kullanılmasıiçin restore edilmeye başlanan Agios ProkopiosKilisesi’ne gittik. Kilise hakkında genel bilgileri alıpAğırnas’taki gezimiz tamamlandığında bize rehberlikyapan Zabıta Memuru Mustafa Özçelik, hepimizdehoş anılar bırakarak, vedalaşıp grubumuzdan ayrıldı.Ağırnas’ın çıkışındaki tarihi mezarlıkta yer alanmezar taşlarının hemen hepsi birer sanat eseriydi.Programımıza tam uyumlu hareket ederek saat14.00 de Gesi’ye geldik. Gesi, bağ ve bahçeleriningüzelliği, zümrüt gibi yeşil ağaçları, temiz havasıve sularının bolluğu ile tanınır. Mevsimden kaynaklıolarak Gesi Bağları’nın etkisi bize farklı olduGesi yerleşiminin genel panaromasını izleyip,fotoğraflıyarak Rehberimiz Mimar Kürşat Açıkgöz’ünyol boyunca bize verdiği bilgiler eşliğinde Nizeköyündeki güvercinliklere ulaştık. Tepelerde yeralan güvercinliklere bazı arkadaşlarımız ulaştı biz altkotlardan fotoğrafladık. Kürşat Bey’in önerisi ile ilanedilen gezi programında olmayan ancak Kayseri KentMerkezi’ne giderken yolumuzun üzerinde sayılabilecekbir yerleşime, Germir’e gittik.Germir dünyaca ünlü Yunan asıllı Amerikalı yönetmen,aktör, prodüktör, senarist ve yazar Elia Kazan’ın(1909-2003) memleketiymiş. Yaşamı boyunca hemenhemen her sene bölgeyi ziyarete gelmiş. Germir’in darsokaklarında çok sayıda detay fotoğrafları da çekerekyürüdük ve bir an önce günümüze kalan değerlerininonarılmasını diledik.Öğleden sonraki zamanımız Kayseri Kent Merkezineayrılmıştı. Havanın kararmaya başladığı saat 19.00’akadar İç Kale ve Çarsı ile başlayan turumuz yürüyerekdevam etti. Rehberimiz Kürşat Bey’in önderliğindeyürüdük..Kayseri Dış Kalesi’nin bugün bazı parçaları ayaktadurmakla beraber, büyük bölümünün ancak izleribilinmekteymiş. İç Kale'den çıkıp Kapalı Çarşı’yagiriyoruz. Kürşat Bey hızlı adımlarla ilerliyor veanlatıyor; Osmanlı döneminde yapılan Kapalı Çarşıİstanbul’daki Kapalı Çarşı’dan sonra ikinci sırada gelenbüyüklükteymiş. Tarihinde birkaç defa yangınlarlabüyük zarar görmüş. 1<strong>98</strong>7-1991 yılları arasındabütünüyle ele alınarak restore edilmiş. Kuyumcu,baharatçı, halıcı, urgancı, giyim eşyası vb. satılan çarşıKayseri ticaretindeki önemini hala korumaktaymış.Bedesten bölümündeki detayları hayranlıkla izleyipbir başka kapıdan Ulu Cami’ye geçiyoruz. Camininavlusundan yürüyüp Hatuniye (Şamiler) Medresesi’neulaşıyoruz. Hızlı yürüyüşe devam. Çünkü havakararmaya başladı. Zaman geç olunca içerisinigezemediğimiz sadece avlusunda dolaştığımızGüpgüpoğlu Konağı’na ulaşıyoruz. Müzede Selçukluve Osmanlı dönemlerine ait Türk-İslam eserlerisergilenmekte.Gezi güzergahımızda yer alan ve sadece dışarıdangörebildiğimiz Atatürk’ün 1919 yılında konuk olduğuCumhuriyet Mahallesi’ndeki Raşit Ağa Konağı 18<strong>98</strong>yılında, iki katlı olarak yaptırılmış. Kayseri AtatürkEvi Müzesi olarak 1<strong>98</strong>6 yılında düzenlenerek ziyareteaçılmış.Son durağımız Hunat Hatun Camii. Kayseri’ninSelçuklular’dan günümüze gelen en büyük camisi.Yoğun program nedeniyle gezemediğimiz Kayseritarihinin önemli eserlerini bir başka geziye bırakarak.Aydınlatılmış yapılarının güzelliğini seyrederekKayseri’den ayrılıyoruz. ■6 ŞUBEMİZDEN


Kültür MBÇK İstanbul Milli Saraylar ve Büyükada GezisiÖzlem Dengiz Uğur - Pelin ÖzgümüşMilli Saraylar…Bu seferki gezi rotamızın büyük birbölümünü, İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğu’nunhükümdarlarına, ailelerine ve üst düzey yöneticilerineoldukça geniş bir tarih aralığında ev sahipliği etmişsaraylar ve kasırlar oluşturuyordu. Cumhuriyet'in ilkyıllarında da çeşitli amaçlarla kullanılan bu binalar,günümüzde artık, bazıları Milli Saraylar’a bazıları iseKültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı birer müze olarakhizmet vermekteler.İlk durağımız Yıldız Parkı içinde yer alan ismini Fransızca“dağ evi” anlamına gelen “chalet” sözcüğündenalan Yıldız Şale Köşkü hakkında, köşkü gezdirenrehberimizden, Yıldız Saray’ının bir parçası olan buyapının inşasının 3 etaptan oluştuğu, birinci bölümünün1880’de, Sarkis Balyan’ın yaptığı ikinci bölümünün1889’da, Merasim Köşkü adıyla tanınan ve İtalyanMimar D’Aranco’nun yaptığı üçüncü bölümününse18<strong>98</strong> yıllarında tamamlandığı bilgisini alıyoruz. Soniki bölüm, Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’agelişlerinde konaklaması için yapılmış olduğundan,Şale’nin bu özelliğinden dolayı “devlet konukevi”niteliği taşıdığını ve Cumhuriyet Dönemi'nde de buyapının çeşitli kral ve cumhurbaşkanlarını ağırladığınıöğreniyoruz. Duvardan duvara tek parça Herekehalıların, altın yaldızlı panolarla süslü tavanların,sedef kakmalı kapıların, devasa kristal avizelerin,7


üyük boyutlu İsveç yapımı Rörstrand çini sobalarınve ağırlıklı olarak Avrupa beğenisinde döşenmişmobilyaların ihtişamını gördükten sonra, I. Ahmetdöneminde hasbahçeler arasına katılmış YıldızParkı’nda kısa bir gezinti yapıyoruz.Programımızda olmamasına rağmen Yıldız SarayıHaremi’nde devam eden restorasyon çalışmalarınıgezebilme imkanı, teknik gezimize ayrı bir keyifkatıyor. Şantiye binasında kısa bir brifing aldığımızbu ziyarette, ahşap ve tual atölyelerini, sahadakiuygulamaları geziyoruz. Türkiye’ye uygulanan örnekbir restorasyon çalışması olduğunu ekibimizde yeralan restorasyon uzmanı mimarlar da onaylıyorlar.Bir sonraki durağımız olan Ihlamur Kasrı’nda bizeyine bir rehber eşlik ediyor. Bol ağaçlıklı bu bahçenin,18. yüzyılda, “Hacı Hüseyin Bağları” adıyla tanınanbir mesire yeriyken, Sultan III. Ahmed dönemindePadişah’a ait bir “Hasbahçe”ye dönüştürüldüğünü,Sultan Abdülmecid’in (1839-1861) Osmanlı tahtınageçmesiyle de, bu alanda Ihlamur Kasırları’nın yapıldığıbilgisinin ardından, rehberimizle birlikte MerasimKöşkü’nü geziyoruz. Köşk'ün ön cephesi Barok çizgilertaşıyan merdiveni ve hareketli kabartmalarıyla çarpıcıbir mimariye sahip. Giriş Salonu ile her iki yanındayer alan birer odadan oluşan kasrın iç süslemelerindeOsmanlı’da 19. yüzyılda tercih edilen batılı dekorasyonanlayışının tercih edildiğini görüyoruz.İlk günün sonunda Dolmabahçe Sarayı’ndayız.1843-1856 yılları arasında süren sarayın yapımındayine, 5 kuşak boyunca Osmanlı’nın saray ve köşkleriniinşa eden Balyan ailesini görüyoruz. Türkiye’dekien büyük saray unvanını taşıyan Dolmabahçe’ninana binasında, yönetim işlerinin yapıldığı Selamlıkbölümünü rehberimiz eşliğinde ziyaret ederken,restorasyon çalışmaları yapılan Harem bölümünügöremiyoruz. Her iki bölüm arasında padişahın devletileri gelenleri ile bayramlaştığı ve önemli devlettörenlerinin yapıldığı Muayede Salonu’nu geziyoruz.6 padişah ve son halifenin yaşadığı, Cumhuriyet’inilanından sonra da çeşitli aralıklarla Atatürk’e evsahipliği yapan, Dolmabahçe Sarayı’nda Ulu Önder’inhayata gözlerini yumduğu odayı da ziyaret ediyoruz.Barok, Rokoko, Neo-klasik gibi batı kökenli mimariformların yanı sıra, Osmanlı geleneksel sanat vekültür ögelerinin de batılı bir anlayışla yorumlanarakkullanıldığı bu sarayda, dekorasyonda kullanılanHereke halıları ve döşemelik kumaşlar, Baccarat veBohemia kristalleri, Sevres ve Yıldız porselenler, batılıressamların yaptığı tabloların ihtişamı gözlerimizikamaştırıyor.Saray gezilerimizin 2. gününde ilk sırada KüçüksuKasrı var. Sultan Abdülmecid’in mevcuttaki ahşapyapıyı yıktırtarak yerine yaptırdığı, bodrumu ilebirlikte üç katlı olan Küçüksu Kasrı’nda katlar, birorta mekâna açılan dört oda biçiminde düzenlenmiş.Genellikle dinlenme ve av amaçlı kullanılmış olan bubina, devlete ait diğer saray yapılarının aksine yüksekduvarlarla değil, döküm tekniği ile yapılmış zarifdemir parmaklıklar ile çevrilmiş. Alçı kabartma vekalem işi süslemeli tavanları, birbirinden farklı renk vemodellerde İtalyan mermerleriyle yapılmış şömineleri,her bir odada ayrı süslemeli ve ince işçilikli parkeleri,Avrupa tarzı mobilyaları, halı ve tablolarıyla zenginbir sanat müzesi niteliğindeki Küçüksu Kasrı’nınCumhuriyet Döneminde bir süre devlet konuk eviolarak kullanılmış olduğunu öğreniyoruz.Sonrasında gittiğimiz Beylerbeyi Sarayı’na Pazargünü olması sebebiyle de ilgi büyük. Sultan Abdülaziztarafından inşa ettirilen Saray'ın iki yıldan kısa birsürede tamamlanmış olması biz mimarları epeyceşaşırtıyor. Bodrum üzeri iki katlı bu kagir bina batıve doğu üsluplarının karışımını içermekte olup,Türk evi plan özelliğini taşıyor. Isıtma sistemi yeralmayan bu yazlık saray özellikle yabancı misafirlerinağırlanmasında kullanılmış. Hatta bu özellikCumhuriyet Dönemi'nde de devam etmiş.Taban döşemeleri Mısır’dan getirilen hasırlarla kaplıolan sarayda, çoğunluğu Hereke olan halılar, FransızBaccarat kristal avizeler, İngiliz, Fransız ve HaliçTersanesi’nde yapılmış saatler, Çin, Japon, Fransız,Alman ve Türk-Yıldız vazolar ve diğer eşsiz sanateserleri odaları ve salonları süslemekte.Tekrar Avrupa yakasına geçtiğimizde Sultan AhmetMeydanı’ndayız ve ilk durak Ayasofya. Dünyanınen eski ve en hızlı inşa edilen katedrali kabul edilenAyasofya, ilk iki bina yandıktan sonra I. Jüstinyentarafından inşa ettirilmiş. 916 yıl baş kilise, 477 yılcami olarak kullanıldıktan sonra Atatürk’ün emrile 1935 yılından itibaren müze olarak kullanılanAyasofya, 16.yy'da Mimar Sinan tarafından payandalarilave edilerek güçlendirilmiş, öncesinde ve sonrasındatarihte pek çok kereler tamirat görmüş.Gezdiğimiz sarayların sonuncusu olan TopkapıSarayı, İstanbul’un fethinden sonra Fatih SultanMehmet tarafından yaptırılmış olup, 380 yıl boyuncaimparatorluğun yönetim merkezi ve padişahların eviolarak kullanılmış. Dolmabahçe Sarayı’nın yapımındansonra terk edilen Saray, dünyada günümüze gelebilmişsarayların en eskisi ve en genişi olma unvanını8 ŞUBEMİZDEN


taşıyor. Sade bir güzelliğe sahip saray, değişik çini,ağaç işleri ve mimari üslupları ile Türk sanatınıngelişmesini ve üslup farklılıklarının uyumunu en güzelşekilde göstermekte olup, pek çoğunu görme imkanıbulduğumuz, hazine, silah, sultan elbiseleri, porselen,saat kolleksiyonları ve kutsal emanetler ziyaretçileribüyülüyor.Büyükada…Sabah 09.30’da Adalar Belediyesi’nin teknesiyleBüyükada’ya geldik. Hava oldukça güzeldi.23 Nisan en büyük azizlerden Hagios Yeoryios (AyaYorgi)’nin yortu günüdür. Hristiyanların iki hacnoktasından biri olan Aya Yorgi’ye bu özel gündeziyaretçiler adaya doluşmuştu. Toplananların büyükkısmı Aziz’e dileklerini sunmaya bir kısmı da olmasınıistedikleri şeyler için dilek tutmaya gelmişlerdi.Ayine katılanların oldukça uzun sayılabilecek dik biryokuşu tırmanırken sağa sola çaputlar bağlayarak,renkli makaralarda ipler yol boyunca açılarak dualaretmelerine tanık olduk.Biz de binlerce insanın katıldığı bu etkinliği görmekiçin oldukça uzun bir yol yürüdük. Ne yazık ki yoğunkalabalıktan kiliseye girme şansımız olmadı. Dönüşyolunda Hangar Müze Alanı’nda “Adalar Binalar<strong>Mimarlar</strong> Sergisi”ni gezdik.Yortu’nun ardından öğlen verilen yemek molasısonrası Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlubizi belediye binasında konuk etti. Farsakoğlu, Adalarile ilgili yaptıkları ve gerçekleştirmeyi düşündüğüprojeler hakkında bilgi verdi.<strong>Ankara</strong>’ya dönmek zorunda olduğumuzdan AdalarMüzesi’nin gezme fırsatımız olmadı. İstanbul’un ilkçağdaş kent müzesi olan Adalar Müzesi, Adalarınoluşumundan bugüne gelen hikayesini yüzlerce obje,20 bin belge, 6 bin fotoğraf, yüzlerce belgelemeçekimi, film ve sözlü tarih kayıtlarından oluşan kuruluşkoleksiyonu ile ziyaretçilerine sunmakta olan AdalarMüzesi’ni bir dahaki gelişimizde mutlaka gezmeyekarar verdik.Dönüşte yine Adalar Belediyesi’nin bize tahsis ettiğitekne ile Maltepe İskelesi’ne döndük. 18.00’de<strong>Ankara</strong>’ya dönmek üzere yola çıktık ve <strong>Ankara</strong>’ya23.30 gibi vardık. ■9


Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları MerkeziDüşler AtölyesiÇocuk ve Mimarlık çalışmalarının 10. yıl etkinliklerikapsamında 23 Nisan’da Konur Sokak çocuklar için“Düşler Atölyeleri”ne dönüştü.Mimarlığın toplumla buluşması, çocukların yaşadıklarıkente, çevreye ve mimarlığa karşı farkındalıklarınıarttırmak, mimarlık kültürü ile çocukları buluşturmakamacıyla 2002 yılından bu yana <strong>Ankara</strong> ÜniversitesiÇocuk Kültürü Araştırma Uygulama Merkezi(ÇOKAUM) ile birlikte çalışmalar yürüten Çocuk veMimarlık Çalışmaları Merkezi, 23 Nisan’ı çocuklarındüşleri ile karşıladı.“Geçmişte ve gelecekte çocuk kalacakları ve tümçocukları 'düşler atölyeleri' ile düşlerini paylaşmaya,tasarlamaya ve yeniden anlamlandırmaya, kente dairdüşleri birlikte kucaklamaya, 'Konur Sokak’ı DüşlerAtölyeleri'nin sokağı yapmaya çağırıyoruz” diyerekyola çıkan TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi, onlarca çocuğuKonur Sokak’ta bir araya getirdi.TOBAV’ın (Devlet Tiyatrosu, Opera ve Bale ÇalışanlarıYardımlaşma Vakfı) drama atölyesi ile destek verdiğietkinlikte “Toprak Düşleri” ve “Kent Düşleri” Atölyelerigerçekleştirildi. “Toprak Düşleri” Atölyesinde, minicikelleri ile yaşanılası kentler kuran çocuklar, çamurdanbinalar, köprüler, parklar yaptılar; şehir merkezleriniyeniden tasarladılar. Tasarladıkları şehir merkezlerinde,müzeleri, yeşil alanları ve kültür merkezlerini deunutmadılar. “Kent Düşleri” atölyesinde çocuklar, nasılbir kentte yaşamak istediklerine dair hayallerini renklikâğıtlar üzerine rengârenk satırlarla, resimlerle ifadeettiler. Bu rengârenk kâğıtlara yazılan rengârenk kentdüşleri gün sonuna dek Konur Sokak’ta sergilenerektüm kentlilerle paylaşıldı.Sokaktan geçmekte olan velilerin ve çocukların dakatılımıyla büyüyen etkinlikte, çocuklarla geçmişteve gelecekte çocuk kalacaklar oyunlara daldılar,eğlenerek öğrendiler, 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda,Konur Sokak’ta düşlerini bir kez daha büyüttüler. ■10 ŞUBEMİZDEN


<strong>Ankara</strong> Valiliği Çocuk Dostu Şehir ProjesiDüzenleme Komitesi, Yürütme, Çalışma Gruplarıve İl Genel Meclisi ToplantısıMimarlığın toplumla buluşması, çocuk kültürü ilemimarlık kültürünün etkileşimi ve çocukların yapılıçevre farkındalıklarının açığa çıkartılması hedefleriyle2002 yılından bu yana üyelerimiz tarafından yürütülenÇocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi’nin çalışmalrıdoğrultusunda Şubemiz, <strong>Ankara</strong> Valiliği bünyesindeUNICEF ile ortak yürütülen “Çocuk Dostu Şehir”projesine davet edilmiştir. Bu kapsamda şubemizNisan ayında, düzenlenen üç toplantıya katılmıştır.<strong>Ankara</strong> Çocuk Dostu Şehir Projesi düzenlemekomitesi, yürütme ve çalışma grupları toplantısı<strong>Ankara</strong> Valisi Alâaddin Yüksel’in de katılıyla 02 Nisan<strong>2012</strong>’de <strong>Ankara</strong> Valiliği’nde yapıldı. TMMOB <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>’nin de katıldığı toplantıda; <strong>Ankara</strong>Çocuk Dostu İl Meclisi, İl Sağlık Müdürlüğü, <strong>Ankara</strong> Aileve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilikİl Müdürlüğü, ÇOGEM, A.Ü. Tıp Fakültesi <strong>Ankara</strong>Çocuk Koruma Birimi, İl Kültür Turizm Müdürlüğü,<strong>Ankara</strong> Barosu Çocuk Hakları Merkezi, ÇOKAUM,Devlet Tiyatroları <strong>Ankara</strong> İl Müdürlüğü, Çağdaş DramaDerneği, Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürü ileMücadele Ağı gibi kuruluşlardan temsilciler yer aldı.Toplantıda söz alan TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong> Genel Sekreteri Tezcan Karakuş Candan, 19-20Kasım 2011’de Cer Modern’de gerçekleştirilen “ ÇocukDostu Şehir <strong>Ankara</strong> Şenliği” bünyesinde Şubemizindüzenlemiş olduğu atölyelerden birinin sonuçlarınıpaylaşarak çocukların kent düşlerini anlattı. Atölyesonuçları ile bu etkinlik sonrası Şubemizce hazırlanmışolan ve bu toplantı öncesi Düzenleme Komitesi’nedağıtılan “Çocukların Çocuk Dostu Şehir Düşleri”kitabı tüm katılımcıların ilgisini çekti. Vali Yüksel,TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>’ne kente karşısorumluluğunu yerine getirdiği için teşekkürlerini11


ildirdi. Kitabın tarafsızca çocukların düşüncelerineyer veren bir kaynak olduğunun önemle altını çizdi.<strong>Ankara</strong> Çocuk Dostu Şehir Projesi kapsamında yapılançalışma grupları toplantısı <strong>Ankara</strong> Vali YardımcısıKemal Karadağ’ın katılımıyla 19 Nisan <strong>2012</strong>’deZübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi’nde yapıldı. <strong>2012</strong>yılı çalışma planının görüşüldüğü toplantıdaki çalışmagrupları üyeleri 26 Nisan <strong>2012</strong> Perşembe günüyapılacak olan Çocuk Dostu İl Meclisi toplantısınadavet edildiler. Çocuk Dostu İl Meclisi’nin 11 adetkomisyon oluşturularak; Sağlık Komisyonu, Kültür-Sanat Komisyonu, Eğitim Komisyonu, Kent ve ÇevreKomisyonu, Trafik Komisyonu, Spor Komisyonu,Turizm Komisyonu, Basın-Yayın Komisyonu, ÇocukHakları Komisyonu, Engelli Hakları Komisyonu,Bilişim Teknolojiler Komisyonu isimleri altında çalışmayürütmesi önerildi.26 Nisan <strong>2012</strong> tarihinde ise, Çocuk Dostu İl Meclisitoplantısına 121 meclis üyesi çocuk ve kamu kurumkuruluşları, meslek odaları, dernekler ve üniversitetemsilciler katıldı. Temsilcileri, bu komisyonlarda yeralıp, çocuklarla beraber önce önerge hazırladılar. Dahasonra da önergelerin önemli konularının yer aldığıbir rapor hazırladılar. Tüm önerge ve raporlar ÇocukDostu İl Meclisi’nde görüşüldü ve onaylandı.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> de Kentve Çevre, Kültür-Sanat, Eğitim ve Çocuk HaklarıKomisyonu’larıda çalışma yürüttü. Çalışmalarına AfetBaran, Bülent Altay, Fatma Başaran, Özlem DengizUğur, ve Pelin Özgümüş katıldılar.Kent ve Çevre Komisyonu’nda oluşturulan önergeyeaşağıda yer verilmiştir:<strong>Ankara</strong> Valiliği’ ne,Biz Çocuk Dostu İl Meclisi Kent ve ÇevreKomisyonu olarak, yaşadığımız çevreyi veşehrimizi önemsiyoruz. Bizlerin bu şehirde daharahat, sağlıklı, temiz ve düzenli bir ortamdayaşayabilmemiz için önerilerimizin dikkatealınmasını istiyoruz.Oyun Alanları ve Parklarımızda;1. Daha çok yeşil alan,2. Yerler beton yerine yumuşak zemin,3. Oyun aletleri güvenli,4. Her yaş grubuna uygun oyun alanları,5. Spor alanları,6. Daha fazla keyif alabilmemiz ve aynı zamandaeğitici olan kum ve su havuzları,7. Oturma alanlarının üzeri kapalı ve parklardagölgelik olsun istiyoruz.Sokaklarımızın;1. Yollarının daha geniş,2. Yayaların yürüme alanlarının daha geniş,3. Çöp kutuları/ geri dönüşüm kutularının dahafazla,4. Daha yeşil ve ağaçlıklı olmasını istiyoruz.Şehrimizde;1. Müze ve tarihi eserlerin korunmasını, daha iyi vetemiz bakılmasını istiyoruz.Herkesi daha güzel bir <strong>Ankara</strong> için duyarlıolmaya çağırıyoruz.“Yeni Çevre ve Yeni Kent istiyoruz!”12 ŞUBEMİZDEN


Kültür MBÇK - Kent Yürüyüşçüleri GrubuGavurkale - Pessinus - Gordion Gezisi5 <strong>Mayıs</strong> CumartesiTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>, KültürMBÇK çalışmaları kapsamında çalışma yapan KentYürüyüşçüleri Grubu’nun ilk etkinliği olan Gavurkale-Gordion - Pessinus günübirlik foto-trekking 5 <strong>Mayıs</strong>Cumartesi günü gerçekleşti.Fotoğraf Sanatçısı Mehmet Özer rehberliğindegerçekleşen gezi için sabah erken saatlerde katılımcılarbuluştular ve ilk durak olarak <strong>Ankara</strong>’nın Haymanailçesine bağlı Gavurkale’ye gidildi. Bir tepe üzerindekidik kayaların güneye bakan yüzünde yer alan; birbiriardına yürüyen iki tanrı, karşılarında oturan bir tanrıçakabartması ve bu kayalığın çevresindeki iri bloklardanoluşan duvarlar ile çevrili olan Gavurkale önemliHitit kalıntıları barındırmaktadır. Kısa bir Gavurkaletırmanışı ardından katılımcıların katkılarıyla kurulanortak sofrada kahvaltı yapıldı. Sonrasında katılımcılarGavurkale yerleşkesine ait fotoğraf çekiminebaşladılar.Fotoğraf çekiminin ardından ikinci durak olanPessinus’a hareket edildi. Pessinus, Eskişehir’inSivrihisar ilçesi, Ballıhisar köyü yerleşimi altındadır.Friglerce Kibele diye de adlandırılan ana tanrıçanınbulunduğu en önemli tapınma yerlerinden biri olarakbilinmektedir. Antik Pessinus kentinde bulunankalıntıları inceleyen ve çekimler yapan grubumuz;Ballıhisar - Pessinus Kazısı Kazı Evi’ni ziyaret ettiler.Burada katılımcılara, Pessinus’ta yer alan yerleşkenintaşınarak kazı çalışması yapılacağı bilgisi verildi. Sonolarak Açık Hava Müzesi’de gezilerek fotoğraf çekimiyapıldı.Pessinus gezisi sonrası Gordion’a yolculuk başladı.Frig krallığının başkenti olan Gordion antik kentininkalıntıları; <strong>Ankara</strong>’nın 96 km. güneybatısında;<strong>Ankara</strong>-Eskişehir karayolunun Sakarya ile Porsukırmaklarının birleştiği yerde, Polatlı’nın 29 kmkuzeybatısında bulunmaktadır. Katılımcılar Gordion’ageldiklerinde Gordion Müzesi’ni gezdiler ve müzedeyer alan Eski Tunç Devri eserlerinin, Erken FrigÇağına ait demir aletler ve tekstil üretim aletlerinive Yunan-Roma dönemine ait malzemeleri incelemefırsatı buldular. Müzede fotoğraf çekimini tamamlayanKent Yürüyüşçüleri Grubu ve katılımcılar daha sonraGordion’u gezip fotoğraf çekimi yaptılar. Gordion’dayer alan Midas Tümülüsü’nü gezen katılımcılardaha sonra nehir kıyısında kısa bir atıştırma ve çaymolasının ardından <strong>Ankara</strong>’ya hareket ettiler.Mehmet Özer’in rehberliğinde enerji dolu, eğlenceli vebir o kadar da öğretici geçen gezi sonrası katılımcılarçok güzel vakit geçirdiklerini belirterek ayrıldılar. ■13


Kent İzleme MerkeziÇalışmalarıPROJEFİKİR SergileriÖğrencilerle BuluşuyorTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> etkinlikleriiçinde önemli bir yer tutan kent çalışmaları, 42.Dönemde de Kent İzleme Merkezi (KİM) bünyesindeyürütülecek.Temel hedefi, insana ve kente ilişkin her şeyin politikolması gerçeğinden ve <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın kamuyararına çalışması ilkesinden yola çıkarak üyelerininve ekibinin uzmanlıklarıyla, mimarlığın ve kentyaşamının kentlilerle birlikte yeni bir eylem döneminegeçmesini sağlamak olan Kent İzleme Merkezi’ninDanışma Kurulu ilk toplantısını 19 Nisan <strong>2012</strong> tarihindegerçekleştirdi. Kent, kentleşme, koruma, mimarlık,iletişim gibi farklı konularda uzman kişilerden oluşanDanışma Kurulu’nda 42. Dönemde Şubemiz tarafındangerçekleştirilecek kent çalışmalarında izlenmesigereken yollar, yerel yönetimlerle kurulacak ilişkilerve bilimsel hazırlık, hukuksal süreç ve eylemlilik olmaküzere üç temel aks üzerinde şekillenecek çalışmalartartışıldı.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>, mimarlık vekent gündeminin daha sistematik takip edilmesi veŞubemiz tarafından yürütülen çalışmalar ile BelediyeMeclis toplantılarında gündeme gelen konular arasındaeşgüdüm sağlanarak, ortaklaştırılması amacıylaBelediye Meclis toplantılarına katılım sağlamayıplanlamaktadır. Bu kapsamda Kent İzleme Merkezibünyesinde gönüllü üyelerimiz <strong>Mayıs</strong> ayından itibarenBelediye Meclis toplantılarına düzenli olarak katılarak,alınan kararları yakından takip edecek.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> tarafından kentdüşleri kurmayı ve bu düşlerin toplumla buluşmasınısağlayarak ortak heyecanlara dönüştürmeyi amaçlayan vemimarlık öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen Kent DüşleriUlusal Öğrenci Proje Fikir Yarışmalarına katılan projeler nisanayı içerisinde <strong>Ankara</strong>’daki Mimarlık Fakültelerinde öğrencilerlebuluşmaya devam etti.Atılım Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve MimarlıkFakültesi tarafından Mimar Sinan Haftası vesilesiyledüzenlenen ‘Mimar Sinan Günleri’ etkinliği kapsamındaPROJEFİKİR Yarışmalarının son ikisi olan EGO Hangarlarıve sosyal@sosyalkonut yarışmalarına katılan projeler 12-20Nisan <strong>2012</strong> tarihleri arasında öğrenciler ile buluştu. Sergininaçılışı, Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. AbdürrahimÖzgenoğlu, Atılım Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım veMimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Ekler, DekanYardımcısı Yrd. Doç. Dr. Emel Akın, Mimarlık Bölüm BaşkanıProf. Dr. Sevgi Lökçe, ODTÜ Öğretin Üyesi Yrd. Doç. Dr.C. Abdi Güzer ve TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>Yönetim Kurulu Üyesi Tuğba Arslan’ın katılımı ile 12 Nisan<strong>2012</strong> Perşembe günü saat 16.00’da gerçekleştirildi.Ayrıca, Kent Düşleri-4 Kızılay Kent Meydanı ve Çevresi UlusalÖğrenci Proje Fikir Yarışması’na katılan projeler 09-15 Nisantarihleri arasında, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ndesergilendi. ■Şubemizin 42. Dönem çalışmaları kapsamında korumamevzuatında yapılan değişiklik ve düzenlemeleri takipetmek, tahrip edilen kent haritasını oluşturmak,korunmaya değer yapıları ve eserleri tespit ederektescil süreçlerini başlatmak ve korunmalarına yönelikstratejik eylem planlı önermelerde bulunmak üzereKent İzleme Merkezi bünyesinde “Kültürel MirasAtölyesi” oluşturuldu. Kültürel Miras Atölyesi,“Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarınınve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik”ve “Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara DairYönetmelik” hakkında görüş oluşturmak üzere ilktoplantısını 18 Nisan <strong>2012</strong> tarihinde gerçekleştirdi.Kent İzleme Merkezi, bünyesinde oluşturulan altçalışma grupları ve atölyeler aracılığıyla çalışmalarınadevam edecek. ■14 ŞUBEMİZDEN


Temsilciliklerin BaşkentGündemi-ICladiopolis Sunumu3 <strong>Mayıs</strong> <strong>2012</strong>Kudret Emiroğlu Söyleşisi27 Nisan CumaTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> KültürMBÇK etkinlikleri kapsamında, temsilciliklerimizlegerçekleştirilmesi planlanan “Temsilciliklerin BaşkentGündemi” etkinliklerinin ilkini 3 <strong>Mayıs</strong> <strong>2012</strong> Perşembeakşamı Bolu Temsilciliğimizle “MS II. YüzyılRoma Dönemi Claudiopolis Bolu” konulu birsunum gerçekleştirildi.“Bolu, bir dönem dünyaya egemen olmuşRoma İmparatorluğu’nun önemli bir şehri olanClaudiopolis’tir. Roma imparatorluğunun beşönemli imparatorundan üçüncüsü olan Hadrian’ınmimari üzerine özel bir ilgisi olduğu; dönemindekütüphaneler, su kemerleri, hamamlar, tiyatrolarve Roma’daki Pantheon tapınağının inşa edildiğibilinmekte, bugüne kadar ortaya çıkarılmış arkeolojikbulgulardan Claudiopolis’in İmparator Hadriandöneminde yapılaştığı görülmektedir.”TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> Kültür MBÇK,<strong>2012</strong> eylem programı kapsamında akademisyenlerle,yazarlarla, aydınlarla ve sanatçılarla planlansöyleşilerin ilki 27 Nisan Cuma günü “GündelikHayatımızın Tarihi” isimli kitabıyla büyük ilgi toplayantarihçi Kudret Emiroğlu ile geçekleştirildi. “Eşya,Mekan ve Ahlâk” başlığını taşıyan söyleşide, halen“Kebikeç” dergisinin yayın yönetmenliğini yürütmekteolan Kudret Emiroğlu, araştırmalarından yola çıkarakgündelik hayatımıza giren eşyaların kendi mekânlarını,mekânların da davranış biçimlerini şekillendirmesidurumunu çeşitli örneklerle anlattı. Emiroğlu, ayrıcahan, otel ve lokanta üzerinden mekân okumaları yaptı.Bazı eşyaları ve mekânsal kavramları etimolojik olarakdeğerlendirdi de yapan Kudret Emiroğlu, söyleşininardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Daha sonraverilen kokteyl ile bu keyifli sohbete devam edildi. ■Bolu’da arkeolojik sit alan değerleri düşürülerek bualanlarda yapılaşma hedeflenmekte ve bu amaçlaprojeler hazırlanmaktadır.O dönemde yapılan eserleri ortaya çıkarmak, korumakve bu eserleri gelecek kuşaklara aktarmak tarihbilincinin yaşatılması açısından bir sorumluluk bilinciyle<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> Bolu Temsilciliği,kültürel mirasımızın zamana ve insan hırsına yenikdüşerek yok olmasına mani olmaya çalışmak amacıylabir sunum hazırlayarak 3 <strong>Mayıs</strong> <strong>2012</strong> tarihinde <strong>Ankara</strong>lımeslektaşlarıyla paylaşmışlardır.Bolu Temsilciliği Yönetim Kurulu tarafındangerçekleştirilen sunumda önce Bolu’daki MS II. YüzyılRoma Dönemi Claudiopolis antik kentinin sunumuyapıldı. Daha sonra günümüz Bolu’da kentsel dönüşümprojesi adı altında yıkılmak istenen ve yerine AVM(alışveriş merkezi) yapılmak istenen Tarihi ArastaÇarşı’sı ile yine kent meydanı yapılması amacıylayıkılmak istenen ve halen sanat merkezi olarakkullanılan Vilayet Matbaası’na da değinildi. Sunumunardından Yönetim Kurulu üyeleri katılımcılarınsorularını cevapladılar. ■


Çocuk ve Mimarlık ÇalışmalarıMerkeziCer Modern Etkinlikleri 4Gören Yürekler Ritim Atölyesi5 <strong>Mayıs</strong> <strong>2012</strong>Eski Zaman İzleri <strong>Ankara</strong>- 1“Faruk Küçük” FotoğrafSöyleşisiTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> Kültür MBÇK’nın,<strong>2012</strong> eylem programı kapsamında akademisyenlerle,yazarlarla, aydınlarla ve sanatçılarla planladığı söyleşikapsamında “Eski Zaman İzleri <strong>Ankara</strong>-1” fotoğrafsöyleşisi bir <strong>Ankara</strong> sevdalısı Faruk Küçük ile 13<strong>Mayıs</strong> <strong>2012</strong> Pazar günü yapıldı.<strong>Ankara</strong>’da Ahilik geleneğinin dericilikteki sontemsilcilerinden Dericizade markasının sahibi FarukKüçük; <strong>Ankara</strong> Kitapları, <strong>Ankara</strong> dergileri ve <strong>Ankara</strong>kartpostallarından oluşan müthiş bir koleksiyonasahip.<strong>Ankara</strong> aşığı Faruk Küçük arşivindeki 1800’lı yıllardanCumhuriyet Dönemi'ne ait <strong>Ankara</strong> fotoğraflarının birkısmı ile açtığı sergide <strong>Ankara</strong>’nın tarihini fotoğraflarüzerinden anlatarak katılımcıların hatıralarını tazeledi.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> 10 yıldırmimarlık kültürünü çocuk kültürüyle buluşturuyor. CerModern ile yapılan protokol gereği her ay dezavantajlıçocuklarla atölye çalışmaları gerçekleştiriliyor.<strong>Mayıs</strong> ayında gerçekleşen atölyenin içeriği görmeengelli çocuklarla kentlerdeki sesler üzerindenfarkındalık yaratılması idi. Gören Kalpler Özel EğitimMerkezi’nin işbirliğinde gerçekleşen atölye çalışmasına21 çocuk katıldı. Atölye yürütücülüğünü Ece Yoltay,Namık Kemal Kaya ve Nilay Oğultürk’ün üstlendiğiçalışmada, çocuklara ev eşyalarından oluşturulmuşçeşitli ritim aletleri dağıtıldı. Çalışmanın ilk yarısında,ritim çalışması önce basit düzenli ve akıcı seslerintekrarıyla başladı. Çocuklardan duydukları ritmikendilerine verilen aletlerle tekrarlamaları istendi.Sonrasında verilen her ritim birleştirilerek bir orkestrakuruldu. Aletlerden çıkan sesler özelliklerine göregruplandırıldı ve bu gruplar belli bir düzen içinderitimler oluşturdu.Açılış konuşmasını fotoğraf sanatçısı Mehmet Özer’inyaptığı söyleşide Faruk Küçük tüm arşivini halklapaylaşmayı düşündüğünü hatta “<strong>Ankara</strong> KültürVakfı”nı kurarak bir “<strong>Ankara</strong> Kent Müzesi” açmayıplanladığından bahsetti.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> toplantı salonundakahvaltı eşliğinde yapılan söyleşi oldukça keyifli geçti.Faruk Küçük, tüm annelerin anneler gününü kutlayarakkendisine verilen çiçek buketini söyleşiye katılan odaüyemiz Leman Erdoğan’ın annesine hediye etti. FarukKüçük ayrıca tüm katılımcılara bir <strong>Ankara</strong> kartpostalıile Atatürk’ün bir fotoğrafını da dağıttı.Çalışmanın 2. yarısında ise yürütücüler tarafındansorulan yönlendirici sorular ile çocuklardan, yaşadıklarıçevrede (evde, sokakta) duydukları sesleri taklitetmeleri ve bunları bir ritme dönüştürmeleri istendi.Çalışmanın sonunda çocukların kendi yarattıklarıritimler, birlikte çalındı. ■16 ŞUBEMİZDEN


Onur Yaser Can Anma Programı ve Sergi03-10 Haziran <strong>2012</strong>Yaklaşık bir yıl önce 24 Haziran 2010’da aramızdanayrılan Mimar Onur Yaser Can anısına 03 Haziran<strong>2012</strong> Pazar günü anma programı düzenlenecek.Ailesinin, dönem arkadaşlarının ve hocalarınınkonuşmalarının ardından bir müzik dinletisi yapılacak.Sonrasında Onur Yaser Can’ın proje, resim veheykel çalışmalarından oluşan ve bir hafta boyuncaŞubemizde yer alacak sergi gezilebilecek.Tarih :Anma Program ve Sergi Açılışı:03 Haziran <strong>2012</strong> PazarSergi:03-10 Haziran <strong>2012</strong> Saat: 16.00Yer:TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>,Konur Sokak No: 4/5 KızılayBir Güzel Mimar İçinElif ÖzdemirŞubat 2010. Karar vermek hiç uzun sürmedi. Yalnızcasohbeti uzatmak istemiştim. Uzadıkça içimi ısıtan,yüreğimi kırpıştıran sohbeti…Sonunda, "Sana hangi adını söylememizi istersin?"diye sormuştum. "Fark etmez ikisini de söylüyorlar"demişti. ‘Ben Yaser’i kullanacağım. Daha öncekullanmadığım bir isim’ demiştim. Bir arkadaşımız,"Çok çabuk karar verdiniz Elif Hanım" dedi. "O zorrastlanan kalender bir çocuk" dedim. "Kalender nedemek?" diye sordu. "Tanıyınca anlarsın" dedim. Üçbeş gün sonra "Ne demek olduğunu anladım" diyerekmutlu bir yüzle yanıma geldi.Ofisimizin kalender çocuğu, güzel insanı, oğlumuz,kardeşimiz, arkadaşımız, meslektaşımız, zihni veyüreği her şeye herkese açık, onurlu kelebeğimizOnur Yaser Can, 24 Haziran 2010’dan bu yana yokartık.Bizi bıraktığında 29 yaşına henüz girmişti. Ne kadarkısa değil mi? Yalnızca beş ay… Bir insanı tanımak veonun mesleki becerilerinden söz etmek için…Yaser’i tanımak için fazlaydı bile. Kısacık bir işgörüşmesinde onun mütevazi, sağlam, mahcup,17


güven veren, sevimli, sorumluluk sahibi, yetenekli…bir güzel genç olduğunu anlamak yeterdi. Ofisimizecan gelmişti. Neşe, enerji, keyif gelmişti.Onu bizim ofise getiren özel projeye katkılarıhemen kabul gördü. O beş ay içinde, verdiğim işlerikontrol etmem gerekmedi. "Bildiğim her şeyi onaanlatmalıyım" diye düşündüm. "Yaser, ne dersin? Buprojeyi alsak mı?," "Yaser, tam sana göre bir konu var,gönüllü çalışacağız, mesainin dışına taşmak zorundakalabilirsin, ne dersin?"Ve o gittikten sonra baktım ki, ne çok iş yapmış. Onuda, bunu da, şunu da, meğer sunumu hazırlamışkoymuş kenara, benim haberim yokmuş.2000 ODTÜ Mimarlık Fakültesi girişli Yaser, eğitimhayatına Belçika/Brüksel’de Saint Lucas GüzelSanatlar Okulu’nda bir eğitim yılı süresince sanatresimeğitimi, İtalya’da Bari Teknik ÜniversitesiMimarlık Fakültesi’nde bir eğitim yılı ağırlıklı sanat vemimarlık tarihi eğitimlerini de sığdırdı. 2009 yılındamezun olduğunda, mimarlık ofislerinde meslekideneyim edinmiş, üstüne bir de müzik sevdasınıeklemişti. Bendir, davul, gitar… Dalgıç olan ve su topuoynayan Yaser’i de unutmamalı.Ben yalnızca bir işini anlatayım sizlere; KağıthaneYahya Kemal Mahallesi’nde yaşayan Romanlar içinhazırladığı proje…Yahya Kemal Mahallesi, Kağıthane’nin en eski-1940’lar- Roman yerleşimlerinden biriydi. Sakinleriçoğunlukla kağıt toplayıcılarından, çiçek satıcıları vemüzisyenlerden oluşuyordu. Son beş yıla girdiğimizdeKağıthane bölgesinde yükselen yeni yapılaşmaçalışmaları nedeniyle mahallelinin bölgeyi boşaltmasıistendi. Ev sahibi-kiracı olan yoksul bölge sakinlerininbir kısmı, belediyenin istimlak için verdiği küçükbedeller karşılığında kendilerine gösterilen yerleregittiler, ancak şehir dışındaki bu bölgelerde ekonomikve sosyal olarak yaşayamayıp geri döndüler. Geridekalanlar uzun süre direnç gösterdi. Belediye ile sayısızgörüşme yapıldı. Bu proje, belediyeye, mahallelinin‘yerinden edilmeden, işlerini de sürdürerek, daha iyikoşullarda ve kendi olanaklarıyla yaratacakları yenibir yaşam alanı’ fikrini savunmak üzere hazırlandı.Yaser, bir ayı aşkın bir süre mahallenin mevcutve taşınmak zorunda kalmış ailelerinin demografikyapısını inceledi, taleplerini dinledi, ihtiyaçlarını anladı.Bu sırada başta Cemil Abi olmak üzere tüm mahalleningöz bebeği oldu. Anketler yapıldı. Kaç kişiydiler? Neiş yapıyorlardı? Kaç odaya ihtiyaçları vardı? Sonunda,minimum bedelle inşa edilecek, mahallelinin ortakyaşam, çoğalma, eğlence ve iş kültürüne uygunbir yaşam alanı tasarladı. Tüm mahalleli sunumu18 ŞUBEMİZDENgözleri yaşararak izledi. Onca yıllık mücadelelerini vehayallerini Yaser gerçekliğe tercüme etmişti.Şehir atıklarını toplayarak, şehrin sürdürülebilirliğinekatkı koyan ve hayatı her yönüyle güzelleştirenmahalle sakinleri kendi yerleşmelerinde de buözelliklerini koruyacaklardı.Proje, çelik strüktür olarak tasarlanırken, malzemeninbir kısmının toplanan atık metallerin değiş-tokuşu ilekısmen de olsa sağlanması amaçlanmış, atık kağıtlarınişlemden geçirilerek yalıtım malzemesi olarakkullanılması düşünülmüştü. Bir arada ve dayanışarakyaşama kültürünün gereği olan açık-kapalı ortakyaşam alanları tasarlamıştı Yaser. Atık arabalarıiçin park yerleri ve atıkların üretime dönüştürüldüğüatölyeler planlamıştı.Bu proje ‘çöküntü’ olarak nitelendirilen bir alanınasıl sakinleriyle ve onların hayatlarına dokunmadan,iyileştirilerek, bir dekor değil gerçek bir yaşam alanıolarak kente kazandırılma projesi idi. Ve proje olarakkaldı. Onur Yaser Can’ımızın anısına saygıyla Ekim2010 yılında ‘Mimarlığın Sosyal Forumu’ etkinliğindeposter sunumu yapıldı.’Yerel’ ve ayakları buradaydı, ama dünyayı kavramışyanıyla ‘uçmaya hazır’ bir kelebek gibiydi de Yaser.Hakkında söylenenlerin, yazılanların her sözcüğünühak etmiş, ete kemiğe bürünmüş billur halini izledikbeş ay boyunca.Ben ona Yaser derdim. O Onur’lu bir kelebek olarakhayatımızda deriiiin bir boşluk bırakıp gitti.3 Haziran günü, saat 16.00’da <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong> Sergi Salonu’nda Yaser’i kendi işleriyleanacağız. Ailesi, arkadaşları, Optima Mimarlık,Erdemler Mimarlık, Plan A Mimarlık ve MehmetAksoy’un hazırlığında, mimari projeleri, yarışmaprojeleri, desenleri, heykelleri, müziğiyle… Kısacıkama gerçek, ama yalansız, ama tutkulu, amaiçten, ama dost, ama onurlu bir yaşamı, yeteneklibir meslektaşımızı konuşacağız. Yani ‘Onur YaserCan’ımızı yattığı yerden kaldıracağız.’ Kayda geçmeküzere…alıp başını giderse bir yanıdolmazsa hayal çerçevemderin bir boşluk kaplar bir yanımıama yalnız derin bir boşlukyalnız bir yanımısakınmak için değil varlığımıkozasından bir kez çıkar diye kelebeköbür yanım boşluğu saklamalıki derin bir boşluğa saklanmalı’


AR-GE MBÇK ÇalışmalarıTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> bünyesinde<strong>2012</strong> yılı Mart ayında AR-GE Mesleki BilimselÇalışmalar Kurulu kurulmuştur ve ilk toplantısını31.03.<strong>2012</strong> tarihinde gerçekleştirmiştir.Oda bünyesinde AR-GE çalışmaları yapılması geçmiştezaman zaman gündeme gelip küçük çalışmalar halindesürdürülse de maalesef bugüne dek çalışmalardabir süreklilik sağlanamamıştır. Bu nedenle AR-GEMBÇK’nun kurulmuş olması Şubemizin oldukça önemverdiği bir konudur.İlk AR-GE MBÇK toplantısı, farklı uzmanlık alanlarınasahip akademisyenler, mimarlar ve farklı meslekgruplarından 12 kişinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir.AR-GE MBÇK, çalışma konularının ve yöntemlerininbelirlenmesi ve iki yıllık eylem programınınoluşturulması olmak üzere iki gündem maddesi iletoplanmıştır.Çalışma konuları olarak, afet öncesi ve sonrası yapıtasarımları, engelliler ve ulaşılabilirlik, enerji etkinyapı tasarım süreçleri, <strong>Ankara</strong> kentinin dönüşümü gibibirçok farklı konu ele alınmıştır.Kurul, çalışılacak konuların çeşitliliğini dikkate alarak,farklı uzmanlık alanlarına sahip kişilerin oluşturduğubir üst kurul ve alt çalışma gruplarından oluşan birörgütlenme modeli ile çalışmayı uygun bulmuştur.Bu alt grupların konuları ise temel olarak üç anabaşlıkta ele alınmıştır. Bunlar; “<strong>Ankara</strong> kenti veŞubenin hinterlandına giren diğer kentlerin kentsel vekültürel açıdan dönüşüm / gelişimlerinin incelenmesi”,“mesleki bilimsel çalışmalar” ve “mimarlık eğitimi”dir.Kentler üzerinden yürütülecek çalışmalarıniçeriğinin aşağıda belirtilen konularda oluşturulmasıöngörülmektedir.• Şube’nin kapsadığı kentlerdeki yapı sektörününgelişiminin ve değişimini incelenmesi• Mimarlık mesleğinin yapı sektöründeki konumu• Yapı sektöründeki meslektaşlarımızın yaş,cinsiyet, ücret konularındaki istatistikî bilgilerinedinilmesi• <strong>Ankara</strong>’nın ‘memur kenti’nden sanayi, sağlık,turizm ve AR-GE çalışmalarının yürütüldüğü bir kentedoğru dönüşümü ve değişimi, sosyal ve ekonomikdeğişimi ve bu değişimin mekâna yansımasıMesleki bilimsel çalışmalar kapsamında yürütülecekçalışmalar, erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik, afet öncesive sonrası yapı tasarım süreçleri, enerji etkinyapı tasarımları ve sertifika programları, yeni yapımalzemeleri ve teknolojileri, kentsel mobilyalar olarakbelirlenmiştir.Mimarlık Eğitimi üzerinden yürütülecek çalışmalarise devlet üniversiteleri ve özel üniversitelerin eğitimsistemlerinin ve öğrenci profillerinin araştırılmasıolarak kurgulanmıştır.AR-GE MBÇK, yeni fikirleri ve katkılarınızı bekliyor. ■Erişilebilirlik MBÇK 18 Nisan <strong>2012</strong> Tarihindeİlk Toplantısını GerçekleştirdiBugün yapılı çevreyi göz önüne aldığımızda engelsiz bireyler olarak ulaşımımızı bir şekilde sağlıyor olabiliriz.Fakat unutulmamalıdır ki; herhangi bir kaza ya da geçirilecek bir rahatsızlık sonucu sağlıklı bir bireyin engellibir bireye dönüşmeyeceğinin garantisi yoktur. <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> olarak, konuyu görünür kılmakve sağlıklı, ulaşılabilir kentler yaratmak adına, 42.Dönem Yönetim Kurulu tarafından, engellilerin kent ve yapıölçeğinde, engelsiz bir şekilde ulaşımı için, sorunun ortaya konulması ve bununla ilgili olarak sivil toplumkuruluşu sorumluluğuyla konuya dikkat çekmek ve bir eylem planı oluşturmak amacıyla, Erişilebilirlik MeslekiBilimsel Çalışma Kurulu oluşturulmuştur. Komisyon ilk toplantısını, 18 Nisan <strong>2012</strong> tarihinde gerçekleştirmiştir.Komisyon üyeleri ilk toplantıda önümüzdeki dönem için gerçekleştirilecek genel eylem planı taslağı üzerindenkonuşarak, fikirlerini şubemiz yönetim kuruluna aktarmışlardır. Erişilebilirlik MBÇK, 42. Dönemde şubemizinönemli çalışma akslarından birini oluşturacak ve önümüzdeki dönemde konuyla ilgili çeşitli etkinliklerle konuyugündeme getirecektir. Bizler <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> olarak, engelli insan yoktur, özürlü çevre vardırdiyoruz. ■


Özel Sektörde Ücretli Çalışan ve İşsiz <strong>Mimarlar</strong>Komisyonu ÇalışmalarıTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> örgütlenmemodelinin önemli bir parçası olan Özel SektördeÜcretli Çalışan ve İşsiz <strong>Mimarlar</strong> Komisyonu; özelsektörde emeğinin karşılığını alamadan, ağır çalışmakoşulları altında çalışan ve iş güvencesinden yoksunşekilde her an işsizlikle karşı karşıya veya işsiz olanmeslektaşlarımızın bir araya gelerek sorunlarınaçözümler üretmesi amacıyla oluşturulmuştur.Komisyon ilk toplantısını, 5 Nisan <strong>2012</strong> tarihindeTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43. Olağan Genel Kurulugündemiyle gerçekleştirdi. 41. Dönemde başlayançalışmamız, özel sektörde ücretli çalışan mimarlarlayapılan toplantılar sonucunda konuyla ilgili çalışmakisteyen üyelerimizle birlikte bir komisyon oluşturularak,anket sonuçları ışığı altında 42. Dönemde de devamediyor.Toplantıda, 42. Dönem göz önüne alınarak özelsektörde çalışan mimarların sorunları yenidentartışılmış ve sorunların çözümü için eylem planıtaslağı üzerinde çalışıldı. <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong>’nin, ücretli çalışan mimarların bu sorunlarınınçözümü için, özellikle çalışma alanlarında kendileriyletoplantılar düzenleyerek, iletişimin güçlendirilmesibüyük önem taşıyor. İletişime geçilen mimaribürolarda çalışan meslektaşlarımızla, mevcuttayürütülen anket çalışmasının genişletilerek dahaayrıntılı veriler elde edilmesi gerekiyor. Toplantıdaayrıca mimarlık eğitim süreci de komisyon üyeleritarafından tartışıldı ve bu konunun da komisyonunçalışma yürütmesi gereken alanlardan biri olduğuvurgusu yapıldı. Bu konudaki sorunlara dair TMMOB<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>’nin kendi hinterlandıgöz önüne alınıp, üniversitelerin mimarlık bölümleriyleiletişime geçilerek, mimar adaylarının ileridekimeslek yaşantıları ve alanlarıyla ilgili konferanslarya da seçmeli dersler verilmesi için ön çalışmanınyapılmasına dair çalışmaların yürütülmesine kararverildi. Bu sayede yeni mezun mimarlar zamankaybetmeden ve çalışma alanları hakkında bilgi sahibiolarak mimari üretim sürecine katılmış olacaklar.13 – 14 Nisan <strong>2012</strong> tarihinde gerçekleştirilen TMMOB<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Genel Kurulu ve ücretli çalışan ve işsizmimarlarla ilgili sorunun ortaya konması ve çözümekavuşturulması için verilecek önergeler de toplantıdatartışıldı. Özel sektörde ücretli çalışan üyelerimizinözlük haklarının korunması ve çalışma koşullarındanmağdur olunmaması için TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>Merkez Yönetim Kurulu’na yetki verilmesine içinTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43. Olağan Genel Kurulu’naönerge verildi ve oy birliğiyle kabul edildi.Kabul edilen önerge maddeleri aşağıdaki gibidir;• <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Şubelerinin, Ücretli ve İşsiz<strong>Mimarlar</strong> Komisyonlarının, konuyla ilgili bilgibirikimlerinin ve araştırmalarının bir araya getirilerekortaklaştırılmasına,• Yeni çıkan K.H.K.’lar ile ücretli çalışan mimarlarınpiyasa koşullarında ne şartlarda çalıştıklarınınanalizlerinin yapılmasına,• Merkez Yönetim Kurulunun, genel durumu ortayakoymak için araştırma yapılmasını sağlamak üzereve önümüzdeki olağanüstü genel kurula konuyla ilgiliyönetmelik çıkarmak için şubelerin ücretli ve işsizmimarlar komisyonlarından üyelerinden oluşan üst birkomisyon oluşturulmasına karar verilmiştir.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> Özel SektördeÜcretli Çalışan ve İşsiz <strong>Mimarlar</strong> Komisyonu, 42.Dönemde özellikle mimari bürolarda yapılacaktoplantılar ve talepler üzerine açılacak yeni İşyeriTemsilcilikleri gündemleriyle toplantılarına devamedecek. ■20 ŞUBEMİZDEN


Üye Danışma Kurulu28 Nisan <strong>2012</strong> CumartesiŞubemiz <strong>2012</strong>–2014 yıllarını kapsayacak olan 42.Dönem için “Direnişin ve Umudun Başkenti<strong>Ankara</strong>” Eylem Planı’nı çalışma programı akslarıçerçevesinde katılımcı bir modelle üretmek amacıyla28 Nisan <strong>2012</strong> tarihinde Üye Danışma Kurulu’nugerçekleştirdi.Üye Danışma Kurulu, Şube Yönetim Kurulu BaşkanıAli Hakkan’ın açılış konuşması ve Sekreter Üye TezcanKarakuş Candan’ın 42. Dönem Çalışma Aksları’nıaktardığı sunuşu ile başladı. Sunuşun ardındanüyelerimizin genel değerlendirilmesine sunulançalışma aksları doğrultusunda atölyeler oluşturuldu.Yoğunlaştırılmış tartışma ortamı ve Fikir Tepsisi EylemPlanı Atölyeleri çalışma yöntemi kullanılarak, 42.Dönem Eylem Planı katılımcı bir modelle şekillenmişoldu. Atölyelerde eylemlere ilişkin fikirler tartışıldı,atölye dolaşımları ile her atölyenin fikri diğeratölyenin katılımcıları tarafından değerlendirildi,değerlendirmelerde öne çıkan fikirler projeyedönüştürüldü ve Danışma Kurulu ile paylaşıldı.• Üye Danışma Kurulu kapsamında,• Kent Mücadelesi ve Mimarlık Politikası• Meslek Pratikleri, Etik, Mesleki BilimselÇalışmalar• Örgütlenme ve Mimarlık Kültürü• Yayın ve DokümantasyonKonu başlıklarında 4 atölye oluşturuldu ve atölyelerdegerçekleştirilen verimli tartışmalar geliştirilen projeönerileri ile somutlaştırıldı.21


Atölye 1Kent Mücadelesi Ve Mimarlık PolitikasıAtölyesiKent Mücadelesi ve Mimarlık Politikası Atölyesikapsamında yapılan tartışmalar kent belleği, kültüreldeğerler, sorunlar, yerel yönetimlerin politikalarıçevresinde şekillendi. Bu tartışmalardan yola çıkarak,şubenin kent mücadelesi ve mimarlık politikasıkonularındaki çalışmalarına ilişkin öneriler geliştirildi.Öne Çıkan FikirlerKentin belleğini oluşturan soyut ve somut kültürdeğerlerinin yitirilmeden korunabilmesindeenvanterlemeye dayalı politikalar oluşturulmasıKent kimliğinin oluşumu ve kentsel mekân tasarımında“Parsel Sınırları Dışına Taşabilen Mimarlık”Her kentsel dönüşüm alanı için Çevre EtkiDeğerlendirme çalışması yapılmasıGünümüzde hakim olan kentsel(rantsal) dönüşümanlayışına alternatif olabilecek, çok yönlü ve sosyaladalete dayalı öneriler geliştirilmesiProjelerSoyut- Somut Kültür Envanteri ProjesiParsel Sınırları Dışına Taşabilen Mimarlık ProjesiKentsel Dönüşüm Alanları ve TOKİ UygulamalarıKonusunda ÇED Çalışması22 ŞUBEMİZDEN


Atölye 2Mesleki Bilimsel Çalışmalar, MeslekPratikleri Ve Etik AtölyesiMesleki Bilimsel Çalışmalar, Meslek Pratikleri Ve EtikAtölyesi kapsamında yapılan tartışmalar, meslekibilimsel çalışma kurullarının işleyişi, gündemdekiYapı Denetimi ve Tip İmar Yönetmelikleri’ndekideğişiklikler, bu değişikliklerin oda-üye arasındakiilişkilere etkileri ve taahhütnameler çerçevesindeşekillendi. Bu tartışmalardan yola çıkarak, şubeninmesleki bilimsel çalışmalar, meslek pratikleri ve etikkonularındaki çalışmalarına ilişkin öneriler geliştirildi.Öne Çıkan FikirlerTeklif Hakları başlığı altında, bu konuda uzmanakademisyenlerin de yer aldığı, mimarlara haklarıhakkında bilgi veren, odanın bu konudaki öneminivurgulayan büyük bir panelin gerçekleştirilmesi.TOKİ konut projeleri hakkında sosyolojik araştırmayapılması‘Büyük Mimarlık Yürüyüşü’ düzenlenmesiNitelikli proje üretimi üzerine yerel yönetimlerleortaklaşa bir çalışma yapılmasıProjeler1. Telif Hakları Paneli Düzenlenmesi2. Büyük Mimarlık Yürüyüşü Düzenlenmesi3. Nitelikli Proje Üretiminin Sağlanması Projesi4. Sosyal Konut Çalışmaları23


Atölye 3“Mimarlık Kültürü Ve ÖrgütlenmeModeli” AtölyesiMimarlık Kültürü ve Örgütlenme Modeli Atölyesikapsamında yürütülen tartışmalar oda-üye ilişkileri,temsilcilikler ile ilişkiler ve mimarlık etiği çevresindeşekillendi. Bu tartışmalardan yola çıkarak, şubeninmimarlık kültürü ve örgütlenme modeli konularındakiçalışmalarına ilişkin öneriler geliştirildi.Öne Çıkan Fikirler1. “Genç Mimarlık” çalışmaları başlatılarak deneyimlimimarlarla gençlerin ortak çalışmalar/ atölyeleryapmalarının sağlanması2. Her ay bir temsilciliğimizin şubemizde misafiredilerek o bölgenin tarihi, sosyal, kültürel, eğitim vs.yönünden tanınmasının sağlanması.3. Örgütlenme ile ilgili iletişim ağının güçlendirilmesi,internet ve sosyal medya imkânlarındanyararlandırılması.“Mimarlık Etiği/İdeolojisi” çalışması yapılması. Buçalışmanın içeriğinin, mimarın hem yapı üretimsürecindeki rolünde hem de toplumla ve kendimeslektaşıyla ilişkisinde bağlayıcı olacak bir biçimdeoluşturulması.Projeler1. Deneyim Köprüsü Projesi2. Temsilciliklerin Başkent Buluşmaları3. Mimar Manifestosu ProjesiAtölye 4Yayın-Dokümantasyon AtölyesiYayın–Dokümantasyon atölyesi kapsamında yürütülentartışmalar, süreli- süresiz yayınların hazırlık aşaması,yayın bütçesi ve internet ortamında yapılan yayınlarana başlıklarında şekillendi. Bu tartışmalardanyola çıkarak, şubenin yayın ve dokümantasyonçalışmalarına ilişkin öneriler geliştirildi.Öne Çıkan Fikirler• Şube çalışmalarının, arşivin ve güncel haberlerinhızlı ve sürekli biçimde paylaşılması amacıylaçalışmaların web ortamından aktarılması, bununiçin multimedya tabanlı interaktif bir web ortamınınkullanılması (blog tarzında, içerisinde forum kısmı dabulunan bir web sitesi) ve bu sitenin oluşturulmasıiçin bir çalışma grubu kurulması• SOBE Gazetesi’nin web sayfasının geliştirilmesive gazetenin dağıtımı için kitabevi, kütüphane vekafeteryaların kullanımının araştırılması• Öğrenci projelerinin Oda’nın yayın organlarındayayınlanması• e-bülten’in yenilenmesi• Dijital arşiv oluşturulması ve internet üzerindenkamuoyu ile paylaşılması• <strong>Bülten</strong>’in maliyeti hk. çalışma yürütülmesi• Yayınların bütçesine destek olması için reklam vesponsorluk çalışmaları yapılmasıProjeler1. TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> blog sitesiprojesi2. SOBE Gazetesi’nin dağıtılması ve üye/kentlikatılımının sağlanması3. Öğrenci Projeleri Çalışması24 ŞUBEMİZDEN


Yolu Tillo’dan Geçen Bir Hikaye<strong>Mimarlar</strong>, Cengiz Işık’ın büyülü anlatımından Tillo’nunışığını dinledi.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> Kültür MBÇK’nın,<strong>2012</strong> eylem programı kapsamında akademisyenlerle,yazarlarla, aydınlarla ve sanatçılarla planladığı söyleşikapsamında Prof. Dr. Cengiz Işık tarafından 10 <strong>Mayıs</strong><strong>2012</strong> Perşembe günü “Geçmişi Yaşatan Bir AnadoluToprağı: Aydınlar/ Tillo” sunumu yapıldı. <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> toplantı salonunda yapılansunuma mimarların ilgisi yoğun oldu.Cengiz Işık, sunuma katılanlara şiirsel bir dille Tillo’nunhikayesini anlattı:“Siirt’in Aydınlar ilçesi olan Tillo’da (Süryanice“Yüksek Ruhlar” anlamına gelir), 18. yüzyıl ortalarınınastronomi, tıp, matematik, kimya gibi temel bilimleryanında mimar ve tasarımcı da olan Anadolu’nunünlü mutasavvıfı Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri,Hocası İsmail Fakirullah Hazretleri için bir türbe inşaeder. Türbenin hemen yanındaki kuleye içine bir ışıkdüzeneği kurar. Türbenin yaklaşık 3 km doğusundabulunan tepenin başında bugünkü adı ile KaletülÜstat’ ta harçsız olarak ortasında 40×50 cm’lik açık birpencerenin de bulunduğu taştan bir duvar yerleştirir.Hedef, Duvar-Kule ve Türbe içindeki Hocasına aitSanduka’yı güneşin ekvatora dik düştüğü ekinoksgünlerinde doğu-batı aksı üzerine oturtmaktır. Veböylece 21 Mart ve 23 Eylül günlerinde doğan güneşinilk ışıkları türbe içindeki Hocası İsmail FakirullahHazretleri’nin kabri başına düşmektedir.Yaklaşık 300 yıldan bu yana, altında “kadirşinaslığın” dayattığı bu felsefeyi bugüne taşıyan bu sistem, 1960′lıyıllarda gerçekleştirilen restorasyon sonrası bozulmuşve yapılan bütün çabalara rağmen düzeltilememişti.Siirtliler ve Tillolular’ın, daha doğrusu gönlü buradaolan herkesin yüreklerini dağlayan bu suskunluk,2011 yılının ilk günüyle başlayan bilimsel bir serüvenleyeniden çalışır olmuştur.”Tillo’daki bu büyük ustalığın büyülü hikâyesini anlatanProf. Dr. Cengiz Işık, Tillo’dan günümüze ulaşan herbiri sanki birer “tablo” imiş gibi bizlere sunulan ancak“can çekişen” bölgenin geleneksel mimari dokusuna,CAS evlerine, “Sabat” adı verilen sokak tünellerinede değinerek, bu kültür miraslarının değerininbilinemediğinden bahsederek “Dedelerimizin ayakizlerini yok ediyoruz. Vazifelerimizi ihmal ediyoruz”şeklinde bu ihmali yorumladı.Kültürel mirasımızı korumanın o yöre halkı ile beraberdayanışmayla mümkün olacağını belirten Prof. Dr.Cengiz Işık, Tillo’daki tarihi yapıların bir an öncerestorasyon uzmanları tarafından rölevelerinin alınaraktescillenmesi gerektiğinin önemini vurguladı. ■25


tmmob mimarlar odası ankara subesi yayınlarıTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong>, mimarlık alanına dairbirikimlerin, mimarlık ortamıile paylaşılması ve mimarlıkkültürünün yaygınlaşmasıhedefiyle, süresiz yayınlarhazırlamaktadır. 41.Dönemçalışmaları kapsamında, geçmişdönemlerden gelen birikimleryayın olarak üyelerimizinpaylaşımına sunulmuştur.Buyayınlara <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong>’nden ulaşabilirsiniz.www.mimarlarodasiankara.org


KENT VE ÜLKE GÜNDEMİMeclisi Dilekçeler KuşattıAfet yasasına itiraz dilekçeleri, Meclis'ikuşattı“Afet Riski Altındaki Alanların DönüştürülmesiHakkında Kanun Tasarısı”na itiraz amacıyla, onbeş kurumun çağrısıyla meclis önünde buluşanvatandaşlar afet yasası için meclise itiraz dilekçeleriniilettiler. “Afet bahanesiyle, evimize el koyulmasınatarihi yapıların yıkılmasına, Gençlik Parkı’nın, 19<strong>Mayıs</strong> Stadyumu’nun, Atatürk Spor Salonu’nun,Hipodrom’un talan edilmesine, yaşam alanlarımızındaraltılmasına, kent kimliğinin yok edilmesine İTİRAZEDİYORUZ” çağrısıyla toplanan kişi ve kurumlar MeclisDilekçe Komisyonu’na sunulmak üzere dilekçeleriimzaladılar. Dilekçe verenler arasında CHP MilletvekiliLevent Gök, Sakine Öz ve Aylin Nazlıaka da bulundu.Dilekçeli eylemde 20 nisan da kurumları toplantıyaçağıran TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>kurumlar adına eylemin organizasyonu üstlendi.Basın açıklaması TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong>Şube Başkanı Ali Hakkan tarafından yapıldı. Hakkan,“Tasarı anayasaya aykırıdır, ülkenin tüm toprakları buyasa ile ranta açılmaktadır, mülkiyet hakları ortadankaldırılmaktadır” dedi.eşlik etti. Yaklaşık bir kilometreyi bulan “itirazımız var”dilekçesinde itirazcılar, Afet Yasa Tasarısı’nın hukukihlalleriyle dolu olduğunu, ülke topraklarının tamamınınriskli alan ilan edilebileceğini, belirterek dilekçelerinde“Sağlam yapılara el koyulduğunda, dava açılabilecekancak bu davalarda yürütmenin durdurulmasına kararverilemeyecektir. Yargı sürecine açıkça müdahaleedilmektedir. Ulusal ve uluslararası hukuk tarafındangüvence altına alınan hak arama hürriyeti yoksayılmaktadır” ifadelerine yer verdi. Dilekçede AfetYasa Tasarısı’nda yer alan ifadelere ilişkin olarak“Yapının yıkılmaması için direniş gösterilemeyecek,Meclise en uzun dilekçe: “İtirazımızVar”Dilekçe bırakmak için içeri girmelerine izin verilmeyenvatandaşlar, dilekçelerini toplu iğnelerle birbirlerinebağlayarak meclis önünde eylem gerçekleştirdiler.Uzadıkça uzayan dilekçelere bu kez de polis engeliçıktı. TBMM Dikmen kapısı önünden kavşağa kadaruzanan dilekçeleri ile sıralanan vatandaşlara, meclisinetrafını kuşatma izni verilmedi. Bunun üzerine meclisönünde çift sıra dilekçe kuyruğu oluştu. “Dünyanınen uzun dilekçesidir bu” diyerek sloganlarla yasatasarısını protesto ettiler. “Evlerimizi yıktırmayacağız”,“Direne direne kazanacağız”, “Afet yasasına hayır”,“Kentlerimizin rant uğruna pazarlanmasına hayır”sloganları uzayıp giden, sonu gelmeyen dilekçelere28 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


aksi halde hakkınızda suç duyurusunda bulunulacaktır.Barınma hakkı mücadelesi suç olarak nitelenmiştir.Yurttaşı tehdit eder bu ifadenin kamu yararı olmasıgereken bir yasal düzenlemede yer alması, hukukdevleti ile bağdaşmamaktadır” itirazı yapıldı. İtirazaneden olan diğer bir konu “Afet riski altında olan yada olmayan tüm mülkler, tarihi ve kültürel varlıklar,ormanlar, mera alanlarının korunması ile ilgili kanunlarve bu kanunların maddeleri geçersiz kalacaktır”noktasında gerçekleşti ve tasarının geri çekilmesitalep edildi.Afet Yasasına İtiraz Ediyoruz!Afet bahanesiyle, evimize el koyulmasınaTarihi ve kültürel yapıların yıkılmasına,Gençlik Parkı’nın, 19 <strong>Mayıs</strong> Stadyumunun,Atatürk Spor Salonun, Hipodromun, Müzeler alanınıntalan edilmesine, yaşam alanlarımızın daraltılmasına,kent kimliğinin yok edilmesineİtiraz Ediyoruz…İtiraz dilekçelerimizle 25 Nisan <strong>2012</strong> ÇarşambaGünü saat 12.30 da TBMM dikmen kapısında, itirazdilekçelerimizi veriyoruz…TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> - TMMOB ZiraatMühendisleri <strong>Odası</strong> - TMMOB Elektrik Mühendisleri<strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> - TMMOB Şehir Plancıları <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> - TMMOB İnşaat Mühendisleri <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> - Mülkiyeliler Birliği - Dikmen VadisiBarınma Hakkı Bürosu - Halkevleri - TMMOB MakineMühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> - TMMOB Peyzaj<strong>Mimarlar</strong>ı <strong>Odası</strong> - <strong>Mimarlar</strong> Derneği 1927 - <strong>Ankara</strong>Barosu – TOBAV - CHP Çankaya İlçe - EMEP <strong>Ankara</strong> İl29


Başkent Dayanışması<strong>Ankara</strong>, mücadelenin kentidir,<strong>Ankara</strong> Cumhuriyet’in başkentidir,Devrimin başkentidir,<strong>Ankara</strong> haksızlığa karşı direnenlerin kentidir,<strong>Ankara</strong> öğrenci kentidir,<strong>Ankara</strong> memur kentidir,<strong>Ankara</strong> aklıselimin kentidir,<strong>Ankara</strong> dayanışma’nın kentidir,<strong>Ankara</strong> haksızlığa karşı vicdanın kentidir.<strong>Ankara</strong> direnişin ve umudun başkentidir..89 yaşında bir Başkentte yaşıyoruz… Koca çınar gibisığındık dallarının gölgesine… Onun bedenindekiher bir çizginin ağırlığını taşıyor yüreklerimiz. Herbir sokağında yaşadığımız anılarımız, sevinçlerimizve öfkelerimiz büyütüyor bizi. Onun “CumhuriyetKenti” kimliğine yönelik yapılan her saldırı, kimliğinideğiştirmek için yoğun çaba harcayan yerel ve merkeziyönetimler son 20 yıldır, aymazlık içerisindeler.Tüm yaşanmışlıklarımıza tanıklık etmiş alanlar,Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk Kültür Merkezi, UlusTarihi Kent Merkezi, Atatürk Bulvarı, Güvenpark,Gençlik Parkı, Zafer Meydanı, başta olmak üzere,bir kenti kent yapan tüm yaşam alanlarımız, tarihseldeğerlerinden, anılarımızdan arındırılarak kent belleğiyok edilmek üzere yasalar çıkartılmakta, plan veprojeler üretilmektedir.Başkent <strong>Ankara</strong>’ya yeni bir “kimlik” yaratılmakistenmektedir. <strong>Ankara</strong>’nın başkent kimliği çılgınprojelerle birlikte, marka kent, hastane kenti, alışverişkenti, gökdelen kenti gibi kamu kaynaklarını israfeden gösteriş amaçlı projelerle parçalanmaktadır.<strong>Ankara</strong>’nın bir kimliği vardır;<strong>Ankara</strong> bu ülkenin kalbidir, kalbi olan bir ülkenintoplumuna duyduğu sevgi, adalet duygusu hep vardır.<strong>Ankara</strong>’nın kimliğini değiştirecek kentsel dönüşümve kentsel yenileme adı altında hayata geçirilmeyeçalışılan yasal düzenlemelerle, uygulamalarla, buülkenin kalbine hançer saplanarak, kalpsizleştirmeyeçalışılmaktadır… Kalbimiz olmasa ne olursa, bir ülkeninkalbi olmayınca da o olur.<strong>Ankara</strong>’nın “Cumhuriyet” dönemi yapılarına ve kentselalanlarına karşı başlatılan yıkım, döneminde geçerli13.yy kostümlü bazı mimari tarzlar ideolojik birbiçimde günümüz için ortaya atılmaktadır. Bu yıkımve dönüştürme sürecinde öncelikle yaşam alanlarımızızenginleştiren, kültürel yapımızı güçlendiren kültürmekânları ile tarihsel birikimi ile kolektif bellekmekânlarımız olan Cumhuriyetin simgesi olan yapılar,meydanlar, bulvarlar, parklar hedef alınmaktadır. Buhedef doğrudan bizim yaşamımızdır. Nefes almamıza,bir kentte yaşamamıza, çocuklarımıza bırakacağımızanılarımıza, komşuluklarımıza, sevdiklerimizlekucaklaşmamıza, ayrılıklarımıza, acılarımıza yani birinsanı insan yapan en önemli değer olan belleğimize,albümlerimize, anı defterlerimize, dedelerimizin,ninelerimizin, anne ve babalarımızın bize bıraktıklarınave onlarla paylaştıklarımıza yönelen bir ruh çalma,ruhsuzlaştırma operasyonudur…Gündeme getirilen “Afet Yasası” ile de <strong>Ankara</strong>’nınCumhuriyet değerlerini koruyan bazı kanunlardevre dışı bırakılmak istenmekte, afet riski altındadenilerek Birinci Meclis, İkinci Meclis, <strong>Ankara</strong> Palas, İşBankası, Sümerbank gibi simgesel yapıların ortadankaldırılmasının yolu açılmaktadır.Bu süreçte oluşan rant ise öncelikle yapım sürecindedevreye giren inşaat sermayesine ardından dasatın alma yoluyla mülk sahibi olan kesimlereaktarılmaktadır.89 yıllık bir çınarın gölgesindeyiz… Onun dallarınavurulan her bir baltanın karşısında, örülmüş bir duvargibi durmaya devam edecek bedenlerimiz… BaşkentDayanışması Başkent <strong>Ankara</strong>’nın kimliğine yönelikyaşam alanlarımızın daraltılmasına karşı, <strong>Ankara</strong>’yıdirenişin ve umudun başkenti, kültürün ve sanatın30 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


aşkenti, dayanışmanın, adaletin başkenti yapmakiçin çıktı yola… Bir duvar örmeye başladık, direniş içindayanışma için Başkent <strong>Ankara</strong> için. Herkesin koyacakbir tuğlası var biliyoruz, nerede olursak olalım, <strong>Ankara</strong>İçin bir araya gelen, kendi rengiyle eylem yapan hertopluluk başkent dayanışmasının bir parçasıdır.Başkent Dayanışması, Cumhuriyetle özdeşleşmişbir kentin kaynağına dönerek geleceğine sahipçıkmasıdır…Başkent için rengini seç, eylemini yap, dayanışmayakatıl...BEN ANKARA !Başkent DayanışmasıTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> / 68’lilerDayanışma Derneği / <strong>Ankara</strong> Caz Derneği / <strong>Ankara</strong>Fotoğraf Sanatçıları Derneği – AFSAD / <strong>Ankara</strong> SanatTiyatrosu - AST / <strong>Ankara</strong> Üniversitesi İletişim FakültesiMezunları Vakfı - İlev / Barınma Hakkı Meclisi / BirleşikTaşımacılık Çalışanları Sendikası / Cumhuriyet HalkPartisi <strong>Ankara</strong> İl Başkanlığı / Cumhuriyet Halk PartisiÇankaya İlçe Başkanlığı / Çiğdemim Derneği / DevletTiyatrosu Opera Ve Balesi Çalışanları Vakfı – TOBAV/ Devrimci 78’Liler Federasyonu / Gazi ÜniversitesiMezunlar Derneği /Halkevleri / Kavaklıderem Derneği/ Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği –KORDEM / Kültür Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği/ Leo Etkinlik Yönetimi Ve İletişim / Mamak SanatTiyatrosu / <strong>Mimarlar</strong> Derneği 1927 / Mülkiyeliler Birliği/ ODTÜ Mezunları Derneği / Özgür Tiyatro / Sanart /Sanat Kurumu Derneği / TMMOB Çevre Mühendisleri<strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> / TMMOB Elektrik Mühendisleri<strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> / TMMOB Harita ve KadastroMühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> / TMMOB İnşaatMühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> / TMMOB KimyaMühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> / TMMOB MakinaMühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> / Yaygara GüncelSanat İnsiyatifi"RENKLERiN EYLEMi BAsLIYORSiYAH GiY EYLEME KATIL!Başkent <strong>Ankara</strong>’ya yeni bir “kimlik” yaratılmak istenmektedir.<strong>Ankara</strong>’nın başkent kimliği çılgın projelerle birlikte,kamu kaynaklarını israf eden gösteriş amaçlı projelerle parçalanmaktadır.Parçalanmak istenen doğrudan bizim yaşamlarımızıdır.Nefes almamız,Çocuklarımıza bırakacağımız anılarımız,Komşuluklarımız,Evlerimiz,Sevdiklerimizle kucaklaşma mekânlarımız,Parklarımız, kültür mekânlarımız, Atatürk Orman Çiftliğimiz,yani bizi biz yapan, bizi insan yapan değerlerimiz,kentsel belleğimiz saldırı altındadır.Albümlerimize, anı defterlerimize,dedelerimizin, ninelerimizin,anne ve babalarımızın bize bıraktıklarına veonlarla paylaştıklarımıza yönelenkara bulutlar dolaşmaktadır <strong>Ankara</strong>’nın üzerinde.Kara Bulutlara inat <strong>Ankara</strong> için harekete geçiyoruz.Bu kent bizim, kentimize, kendimize, belleğimize,Başkente, yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için17.05@17:05onyedisıfırbeş,onyedisıfırbeşteSiyah kıyafetler giyiyoruz…GÖKDELENDE, GİMA ÖNÜNDE BULUŞUYORUZ.Rengini seç, harekete geç, eylemini yap, dayanışmaya katılbenankaraben ANKARA!31


Mamak Cezaevi Müze Olsun!TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> MamakCezaevi’nin müzeye dönüştürülmesi amacıylaçalışmalara başladı. Şube Yönetim Kurulu BaşkanıAli Hakkan, Sekreter Üye Tezcan Karakuş Candan veYönetim Kurulu Üyesi Bülent Batuman tarafından 11Nisan <strong>2012</strong> günü Mamak Cezaevi konulu bir basınaçıklaması gerçekleştirildi. Mamak Cezaevi’nin hemTürkiye'nin hem de <strong>Ankara</strong>’nın toplumsal belleğindeönemli yere sahip bir mekân olduğu tespiti üzerindenyapılan açıklamada Şube Başkanı Ali Hakkan, MamakCezaevi’nin tanıklıkları nedeni ile Ulucanlar Cezaevigibi önemli bir bellek mekânı olduğunu belirtmiş,“Mamak Cezaevi’nin bulunduğu alanı açığa çıkartmak,mimarlık alanına kazandırmak, kente kazandırmak,hesaplaşmayı mekân üzerinden yapmak istiyoruz”dedi. Bununla ilgili girişimlerde bulunduklarınıaçıklayan Hakkan “Ulucanlar Cezaevindeki süreciişletmek istiyoruz” diyerek Ulucanlar Cezaevi’ninmüzeye dönüştürülmesi sürecini hatırlattı. AliHakkan’ın ardından söz alan <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong>Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan, MamakAskeri Cezaevi’nin, Türkiye’nin insan hakları ihlallerininen yoğun olduğu cezaevlerinden birisi olarak, herdarbe sonrasında, darbe mekanlarının “toplamakampı” işlevini yüklendiğini vurgulayarak “DenizGezmişlerden, Erdal Erenlerden, İlhan Erdostlarakadar 12 Eylül sürecinde bütün siyasi örgütlerdeninsanların kaldığı ve işkencelerin yapıldığı bir alanolan Mamak Cezaevi’nin müze olmasını önemsiyoruz.Toplumsal bellek arazisi ve üzerindeki yapıları ilebirlikte müze olması için çalışmalara başladık” dedi.istemediğimiz bir restorasyon süreci yaşanmış daolsa <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> ile birlikte bir çok sivil toplumörgütünün, destek veren kuruluşların katkısıylayıkılmaktan ayakkabıcılar çarşısına dönüşmektenkurtuldu bu da önemli bir kazanımdır. MamakCezaevi’nin de müzeye dönüşmesi konusundaherkesten katkı bekliyoruz” dedi.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şube Yönetim Kurulu üyesiBülent Batuman ise “Unutturulmaması gereken,bellek mekânlarına dönüştürülmeyi bekleyen çokmekân olduğunu daha önce söylemiştik. MamakCezaevi bunlardan bir tanesi… Hem sembolik hemde yaşanılan acılarla ele alınması elzem olan birmekân. Bu günlerde sürmekte olan 12 Eylül davasınınbir hesaplaşma olup olmadığı tartışılıyor. Bu açıdanbaktığımız zaman, bir hesaplaşmanın sadece ikitane darbeci paşayı yargılamakla olmayacağını,bunun aslında toplumsal bir süreç olması gerektiğive yaşanılanların cereyan ettiği mekânlar üzerindenkurulması, örgütlenmesi ve toplumsallaştırılmasıönemli. 12 Eylül ile hesaplaşmak Mamak Cezaevi’nindönüştürülmesi ve bu tip eylemliklerle olabilir”şeklinde konuştu.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>, Mamak AskeriCezaevi’nin müzeye dönüştürülmesi amacı ile yarışmahazırlıklarını sürdürürken, Genelkurmay’ın izni ile12 <strong>Mayıs</strong>’ta Mamak Cezaevi’nde yerinde incelemeyapmayı planlıyor. ■Candan, Mamak Cezaevi’ni gezerek, yapılarıntespiti ve rölevesini çıkarabilmek için GenelkurmayBaşkanlığı’na izin yazısı yazdıklarını ifade ederek“Cezaevinin projelerini elde ederek, görselleriniçekerek bu alanın Başkent’e insan hakları ihlallerininyaşandığı kolektif belleğin taşınması olarak birmüzeye dönüşmesi konusunda çaba sarf edeceğiz.<strong>Mimarlar</strong>a yönelik bir fikir yarışmasına dönüştürmekistiyoruz. Gerekirse Mamak Belediyesi’nin hinterlandıiçinde olduğu için desteklerini isteyeceğiz. Bu bir fikirprojesi yarışması ama her şey fikirle başlıyor, fikirlerintakipçisi olduğunuzda, örgütlendiğinizde, kampanyayadönüştürdüğünüz anda fikirler, gerçekleşebilir düşlerolmaya başlıyor, Ulucanlar Cezaevi bunun bir örneği.32 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


Şube Gözünden Kent GündemiTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> 19 Nisan <strong>2012</strong>tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek <strong>Ankara</strong>’nıngündemini değerlendirdi. Toplantıya, TMMOB <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ali Hakkanve Sekreter Üye Tezcan Karakuş Candan katıldı.Mania hattı yükseltiliyor…<strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediye Meclisi Nisan ayıtoplantısında kentin mania hattının (uçuş güvenliğihattı) yeniden düzenlenmesi oy çokluğu ile kabuledildi. TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şube BaşkanıAli Hakkan Mânia hattını değerlendirdi.“Mania hattı dediğimiz şey, uçuş güvenliği hattı. Bumânia hattını yeniden değiştirilmesiyle, 70 katlı 280metre yüksekliğe varan gökdelenlerin yapılmasınıistiyorlar. Gökdelenler yapılacak, yoğunluk altyapı veulaşım sorunları ile birlikte kenti olumsuz etkileyecek.Çukur ambardaki binalar da 100-110 metre yüksekliğekadar çıkıyor. Bu ulaşım sıkıntısını çözmüyor, altyapısorununu çözmüyor, sorunun üstüne kat çıkıyor”ifadelerini kullandı.”<strong>Ankara</strong> Shopping Fest <strong>2012</strong>…8 Haziran - 01 Temmuz <strong>2012</strong> TARİHLERİNDE Kültür veTurizm Bakanlığı, <strong>Ankara</strong> Valiliği, <strong>Ankara</strong> BüyükşehirBelediyesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve<strong>Ankara</strong> Ticaret <strong>Odası</strong> işbirliği ile <strong>Ankara</strong> Shopping Fest<strong>2012</strong> (<strong>Ankara</strong> Alışveriş Festivali <strong>2012</strong>) düzenlenecek.Sekreter Üye Tezcan Karakuş Candan bu konudaŞube’nin görüşlerini şöyle aktardı:33


“Büyükşehir Belediyesi, kültür festivalleri yapmasıgerekirken, tüketim kültürü üzerinden turizm yapıyor.Tüketim kültürünü teşvik ediyor. Bu tüketim kültürüfestivalini ne acıdır ki Kültür Bakanlığı, Valilik ve<strong>Ankara</strong> Ticaret <strong>Odası</strong> da destekliyor. Çocuklarımızıgötürecek doğru düzgün bir parkımız yokken, cangüvenliği içinde oynayacakları, sokaklar, alanlaryokken, insanlar kamusal alanlarda özgür yaşamlaristerken, AVM kültürünün pompalanmasını gündemegetiriyorlar. Başkent <strong>Ankara</strong>’yı tüketim kültürününpazarlama tekniğine alet ediyorlar. Kültür festivallerideğil tüketim kültürü üzerinden turizme, ticareteçözüm bulmaya çalışıyorlar, Alışveriş festivali dediklerişey bir ülkenin başkentinde yapılacak en son şeydir?”Tandoğan Meydanı’nın ismideğiştiriliyor…<strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesi’nin TandoğanMeydanı’nın isminin değiştirilmesi konusundakiçalışmalarını Sekreter Üye Tezcan Karakuş Candandeğerlendirdi.“Caddelerin isimleri kentlerin tarihi ile birlikte yaşar,kimliği ile birlikte yaşar. Bir caddenin, sokağın isminideğiştirerek yeni bir kimlik veremezsiniz. <strong>Ankara</strong>’dadaha önce de cadde isimleri değiştirildi, insanlartavırlarını koydular, tabelaları söktüler, tepkilerinigösterdiler. İsim değiştirerek, Tandoğan Meydanı’nınisminin nereden geldiği konusunda farkındalıkyaratırsınız sadece, ama isim değiştirmekle TandoğanMeydanı’na, örneğin, “Demokrasi Meydanı” isminivermekle Büyükşehir Belediyesi daha demokratikolmaz. Bu değişiklikler kentin kimliğinde yapılandeğişikliklerdir. Farklı meşruiyetler oluşturur sokakisimlerinin değiştirilmesi. Siz Kızılay Meydanı’naismini veren Kızılay binasını yıkabilirsiniz ama KızılayMeydanı’nın ismini değiştiremezsiniz. ” ■34 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


Dikmen Vadisi’ne Yine Yıkım TehdidiDikmen Vadisi halkı 12 Nisan <strong>2012</strong> Perşembe günüsabah saat 08.00’de panzerlerin sesi ile uyandı. Dikmenhalkı, polis zoruyla Vadi’den çıkartmaya çalıştı. Gazbombaları ve plastik mermiler kullanan polisin saldırısısonucunda çok sayıda kişi yaralandı, kalp krizi geçirenbir kişi hastaneye kaldırıldı. Bir kişi de gözaltına alındı.Polis, Dikmen Vadisi halkının göstermiş olduğu direnişkarşısında geri çekildi. <strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesi“kentsel dönüşüm” adı altında rant alanı yaratmakamacıyla bu alandaki yapıların yıkımı için uzun süredirtehditler savurmakta idi.Vadi Halkına DestekDikmen Vadisi halkına yapılan saldırıyı, protestoetmek için demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler,sivil toplum örgütleri ve meslek odaları DikmenVadisi’ne giderek direnişe destek verdi. İlker sondurakta buluşarak “Direne direne kazanacağız!”sloganlarıyla Dikmen Vadisi’ne yürüyüşe geçtiler.Dikmen Barınma Hakkı Bürosu’nda vadi halkı ilebuluştular ve saldırıları değerlendiren birı basınaçıklaması yaptılar. Açıklamada ilk konuşmayı yapanTarık Çalışkan “Çok sayıda arkadaşımız yaralandı, 1arkadaşımızın kolu kırıldı, bir arkadaşımız gözaltınaalındı, bir evi yıktılar, Melih Gökçek şimdi de evlerimizitek tek yıkmaya çalışıyor. Evlerimize gaz bombalarıile saldırdılar, yılmadık buradayız, mücadele etmeyedevam edeceğiz, ölmek var dönmek yok” şeklindekonuştu.Dikmen Vadisi halkına destek verenler arasındaTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> ve TMMOB Şehir Plancıları<strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şubeleri de vardı. <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> Şube Başkanı Ali Hakkan “Dikmen Vadisihalkı’nın direnişini desteklemek için buradayız” dedi.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şube Sekreteri Tezcan KarakuşCandan söz alarak vadi halkına seslendi, “evlerinizesaldırdılar, çocuklarınızı büyüttüğünüz, sevinçlerinizi,üzüntülerinizi yaşadığınız evlerinize saldırdılar,mahremiyetinize saldırdılar, ailelerinize saldırdılar. Hersaldırılarının karşısında direnme hakkını kazandınız.Direnme hakkınızın, direnişinizin yanındayız. <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> olarak yeni dönemde, “Direnişinve Umudun Başkenti <strong>Ankara</strong>” sloganıyla yola çıktık vedirenen herkesin yanında olacağız. Heybenize umutdoldurmaya geldik” şeklinde konuştu.Dikmen Halkının MücadelesiDikmen Vadisi, beş etaptan oluşan ve kuzey kısmı(birinci-ikinci etaplar) 1950’li yıllardan, güney kısmı(dördüncü-beşinci etaplar) ise 1970’li yıllardanitibaren <strong>Ankara</strong>’ya gelen göçmenlerin barınmasorunlarını çözmek için yerleştikleri bir alan. Haziran2006 tarihinden itibaren Dikmen halkı “kentseldönüşüm” adı verilen rant projesine, barınma haklarınıihlal ederek halkı kentin çeperlerine sürüp mağduredecek olan projeye karşı direniyor. Bu süreçte polissaldırıları, yıkımlar, ölümler, kundaklama gibi birçoksaldırıya karşı zafer elde etmiş Dikmenliler, DikmenBarınma Hakkı Bürosu’nda örgütlenmeye, barınmahakları için mücadele vermeye ve insanca yaşamısavunmaya devam ediyor. ■35


Kentte Tüketmek ya da Kenti Tüketmek:Alışveriş Festivalleri Üzerine Bir DeğerlendirmeMeltem Al, Araş. Gör. ODTÜ Mimarlık Bölümüİstanbul’dan sonra <strong>Ankara</strong>’da da düzenleneceği omeşhur müşfik gülümsemeyle duyurulan alışverişfestivalinin –ya da uluslararası olmanın cazibesindenasla ödün vermeyen yerel yönetimin diliyle “shoppingfest”in- heyecanı, yerel ekonomiyi elinde tutankitleyi ve müttefiki sayılan reklam endüstrisinisarmış görünüyor. <strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediyesi,Kültür ve Turizm Bakanlığı, <strong>Ankara</strong> Valiliği ve SanayiOdaları tarafından desteklenen bu festival, ismininçağrıştırdığı, halkın bir araya gelmesini ve birtakımpaylaşımlarda bulunmasını sağlayacak kültürel biretkinlik olmaktan ziyade, yeni bir pazarlama taktiğiolarak halka sunuluyor.Özünü tüketim kültürünün ucu sonu belli olmayan,esnek ama bir o kadar da sürekli, ihtiyaç vezorunluluktan beslenen yapısından alan kapitalizm,tüketmenin verdiği hazzı tetikleyerek kendisine yenive temelde benzer olan kaleler yaratmaya devamediyor. Artık kurumsallaşan “festival” etkinliklerininde bu yeni kalelerden biri olduğu aşikâr. Üsteliktüketimin yüklendiği pejoratif anlamların “kentfestivali” adı altında kırılarak kentliyi, biraradalığa,eğlenmeye ve hep beraber tüketmeye çağırarakolumlanması da mümkün kılınıyor. Bu söylem inşası,yandaş medyanın tüketim aktivitesini ve bunaortam sağlayan alışveriş festivalini adeta yüceltendiliyle birlikte destek kazanıyor. Kent festivallerinin,yerli markaların tüketimini teşvik ederek yerelekonomiye katkı koyduğu vurgusu, ilkokullardakutlanan yerli malı haftalarının aşıladığı “yerli malıyurdun malı” naifliğinde bir yurtseverlik bilinciylesüsleniyor ve “tüketim yurttaşlığı” tanımına işaretediyor. Tüketmek, hele ki kent festivaline giderekyerli olanı tüketmek, haz verecek bir eylem olmasınınötesinde adeta kutsallığı öne çıkarılan bir zorunluluğadönüşüyor. Öte yandan bu festivallerin yurt dışındangelen turistlerin ilgisini çekmeyi hedeflediğine dairsöylenenler, kentliyi yabancı turistten evvel kendifestivaline sahip çıkmaya çağırıyor. Burada, festivalkelimesinin gülümseyen çehresinin farkında olmaktada fayda var. Zaman ve mekân baskısını daha kendiniisimlendirirken bile yok ettiğini hissettiren alışverişfestivali, üretilen malların görücüye çıktığı büyükalışveriş mağazalarının her zamanki kapanış saatlerinigeriye çekmeleri ve bu zaman dilimine özel “sürprizindirimler” uygulamalarıyla da kendisini doğruluyor. 1İlaveten, yılın sadece belirli günlerinde yapılmasıtasarlanan etkinlik –festival adını alma sebebi debundan kaynaklanıyor- her zaman katılınamayacak biraktivite olması sebebiyle de ayrı bir önem kazanıyor.Mevcut yerel iktidarların, mekânsal boyutunu zatenkurguladıkları tüketim “çılgınlığına”, daha çok vedaha çok tüketmeye, en son üretilene sahip olmayaçağırması, sürekliliği devam ettirebilmek adına meşrubir durum olarak sunuluyor. Dolayısıyla, tüketimnesnesinin bireyin toplum içerisindeki statüsünü vebu statünün işaret ettiği ekonomik gücü açık etmesi,bu “çılgınlığın” üreten ve üretileni renkli ve davetkârimajlarla pazarlayan kurumlar tarafından olumlayıcıbir sıfata dönüştürülmesini sağlıyor. 2Öte yandan “tüketim meşguliyetinin”, bireyi vetoplumu, erke tehdit niteliğindeki “aykırı” düşünmepratiğinden uzak tutacağını hatırlamakta fayda var.İktidar tarafından durmaksızın inşa edilen alışverişmekânlarının ve desteklenen tüketim eyleminin,kentin asıl sahiplerini; homojen olmayan topluluklarındilediğince “salınabileceği” kentsel mekândan,direnişin ve söz söylemenin görece daha özgür olduğusokaktan defettiği yorumunu yapmak da mümkün. 3Bu geri çekilişin yanı sıra, fiziksel olarak kentselmekânda görünürlüğünü devam ettiren birey de, artıksatın almayı başlı başına bir uğraş olarak benimsediğiiçin, 21. yüzyılın bir diğer afyonu kabul edilebilecektüketim aktivitesiyle zihnini uykuya yatırmayı tercih1 Gündüz, O. Kapitalizmin son keşfi: Alışverişfestivali. Nisan 18, <strong>2012</strong> tarihinde Mostar Aylık Kültürve Aktüalite Dergisi: http://mostar.com.tr/Detay.aspx?YaziID=779&Sayi=37 adresinden alındı2 Al, M. (2011). Delilik: Zalim Olanın Meşruiyet; CesurOlanın Direnme Mecrası. Arredamento Mimarlık, 97-100.3 Erdal, B. (2011). Başıbozuk: Kapitalist Kentin KültürÖznesi. Arredamento Mimarlık, 91-93.36 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


ediyor. Bir diğer deyişle, mevcut sistem, üstyapıdayerleşmiş olan yaşam pratiklerini emin hamlelerletasfiye ettiği gibi, günlük yaşamdaki kültürel değerleride elinin tersiyle yıkmaya devam ediyor.Ortak temayülleri olan kentlilerin görünür olduğu vedaha da önemlisi bir takım paylaşımlarda bulunduğukentsel mekânlar, yerlerini adım başı açılan AVM’lereve onların samimiyetsiz olduğu oranda gösterişlidünyasına bırakıyor. Kent ve kentsel mekânlaözdeşleşen gezinme, keşfetme, gözlem yapmaaktiviteleri, AVM’lerin yalnızca “tekin” olanlaragülümsemekle birlikte, “onlardan olmayanı” da geriçevirmeyen dünyasında yeni birer anlam kazanıyor.Oyunun kuralları artık çok belirgin olmakla beraber,sorgusuz sualsiz onaylanmış oluyor. Birileri dahaçok çalıştırılıyor, birileri daha çok para kazanıyor,birileri daha çok tüketerek huzur buluyor ve birileri“tüketebileni” daha çok seyrediyor. Buraya kadarhep danışıklı dövüşülen bir oyun olarak bahsettiğimizve alanın da satanın da razı olduğu bir tabloymuşgibi görünen bu durum, bir önceki cümlede devurgulanmaya çalışıldığı üzere, bir takım dışlamalarıda içinde barındırıyor. Artık –az geldiği düşünülmüşolacak ki- AVM’lerin dışına da çıkması istenen tüketimaktivitesi kentsel mekânı tamamen ele geçirerek,yukarıda da sözü edilen, kenti betimleyen tüm sıfatlarıiçinde eritiyor. Mekan artık sadece üzerinden rantelde edenin ve bu ranta sebep teşkil eden tüketicininkullanımına açık hale geliyor. Kent; egemen ve güçlüolana tehdit oluşturanın, sesini olması gerektiğindenbir üst perdeye yükseltenin, hak talep edenin ve tümbunlardan bağımsız kabul edemeyeceğimiz bir şekilde“yoksun” olanın görünmez ellerle dışarı ötelendiği birortama dönüşüyor.(!) bulunduğu gerçeğini de göz ardı etmememizgerek. Esasen kentliye ait olan kent toprağını, rantelde etmek adına pazarlamanın ve üzerinde tüketimiteşvik eden mekanlar kurgulamanın bu hizmetlerdenen önemlisi olduğunu zaten biliyoruz. Kent toprağınaolan ilgiyi arttırmak için gösterilen çabanın yanı sırayerel ekonomiyi canlandırma gayretini de bir diğerhizmet olarak kabul etmemiz bekleniyor. Öyle kifestival alanına şehir içi ve şehir dışından gelmekisteyenler için ucuz ya da parasız ulaşım imkânlarısunulacağı aylar öncesinden duyuruluyor. Festivalsüresince ilgi çekmesi beklenen sanatçıların sahnealacağı büyük bir coşkuyla duyuruluyor. Sözün özü,aslında yönetim, kentli için elinden gelen her şeyi (!)yapıyor. Kapitalizmin tanıdık nasihati kentlerde bir kezdaha yankılanıyor:Alın verin ekonomiye can verin! ■Festivalin kente yeni bir vizyon önerdiği, bu vizyonönerisinin ise “alışveriş kenti” tahayyülüne vardığı birzeka pırıltısı zannedilerek halka duyuruluyor. Buradayerel yönetimin aslında kısa vadeli olmayan, birtaraftan geleceği de kurgulayan büyük hizmetlerde37


Eymir Gölü Üzerine Bir “Spekülasyon” DenemesiSeçil Binboğa, Araş. Gör. ODTÜ Mimarlık Bölümü“Spekülasyon”, Türk Dil Kurumu sözlüğünde debelirtildiği gibi, Fransızca spéculation sözcüğünündilimize pek de zorlanmadan eklemlenmiş halidir. 1Spekülatif konuşmak gerekirse; bu sözcüğü kolaylıklaiçselleştirmemizin ve hatta gündelik hayatta sıkçakullanmamızın sebebi, sözcüğün içerdiği eylemiicra etme konusunda gösterdiğimiz üstün başarıylailgilidir. Bu noktada, Eymir Gölü hakkında “kamuoyu”denen mecrada dönen tartışmalara bir göz atmakyeterli olacaktır. Spekülasyonun sözlükte önerilenTürkçe karşılıklarından biri “saptırma”dır. Saptırmalarkonusunda uzmanlaşmış bir yerel yönetim vesaptırmanın motor gücü diye niteleyebileceğimizmedya kanalları –TV, gazete, internet siteleri- yoluyla,Eymir Gölü meselesi bağlamından koparılmış; bağlamındikkate değer çok katmanlı yapısı ise indirgemeci biranlayışa kurban gitmiştir. Bu nedenledir ki, Eymir Gölümeselesi, çok katmanlı bir mekân-politik tartışmanınuzantısı olarak yeniden düşünülmelidir. Böylesi birdüşünce egzersizine yardımcı olabilecek öncü anahtarsözcüklerse şunlardır: “spekülasyon”, “dönüşüm”,“arkiparc <strong>2012</strong>”, “Güneypark Projesi”, “rant”, “medya”.“Medyaya Nasıl Direnilir” adlı metninde Ulus Baker,düşünselliğimizi “enformasyon çağı” denen şu illetçağda nasıl yitirdiğimizi ve düşünceler yerine, egemenideolojinin bizler için tasarladığı “kanaatler” yoluylatartışarak asıl “olay”ı nasıl gözden kaçırdığımızı anlatır.Şöyle söyler; bilhassa medyaya yüklenirken:Medya ‘olaylar’ımızı kaybettiriyor bize.Dolayısıyla düşünce yeteneğimizi de... Çünküher düşünce, kendisi de bir “olay” olmakla1 Türk Dil Kurumu’nun resmi internet sitesinde“spekülasyon”, ticaret terminolojisine ait bir isim veFransızca spéculation sözcüğünün Türkçe karşılığı olarak üçanlamda incelenir: “vurgunculuk(ticaret)”, “saptırma”, “kurgu (felsefe)”. Bkz.TDK Sözlük. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.4f941299ea1954.42660099 (erişim Nisan 22, <strong>2012</strong>)birlikte, olaylar üzerine olmak zorundadır.Medya ise bize “bireyleşmiş”, birbirindenkopmuş, yani üzerinde düşünemeyeceğimizolaylar veriyor. Skandalların birbiri ardınasıralanışı, medyanın en esaslı iki tekniğiylesoyut, hayali ve düşüncesiz bir dünya anlayışınıdayatmaktadır. Yani tekrar ve ısrar teknikleri;birincisi gündeme getirilmiş bir olayı bıktırıcı birtekrarla üsteleyerek kafalara işleme yoluykenikincisi, kitle iletişiminin bütün kanallarınımobilize ederek, aynı olayı şurada duygusal,burada politik, bir yerde biçimsel, başka biryerde enformatif biçimlerde, farklı mesajtürleriyle verip duruyor. 2Eymir Gölü, tam da burada tariflendiği biçimde, çeşitlienformasyon araçlarının da desteğiyle tek boyutlu birtartışma nesnesi haline getirilmiştir. <strong>Ankara</strong> BüyükşehirBelediye Başkanı Melih Gökçek’in 2008’den bu yanayürüttüğü saptırma politikası başarılı bir biçimdeişlemiş; “olay”ın hepimiz için meşru tartışma zeminiortadan kaldırılmıştır. Öncelikle, Eymir’in yalnızcabir parçası olduğu “olay”ın bütününü doğru okumakgerekir. Daha sonra, “olay”ın Eymir Gölü boyutunaaçıklık getirmek içinse, ODTÜ Rektörü ve ODTÜ Şehirve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr.Baykan Günay’ın Ağustos 2011’de yaptıkları basınaçıklaması yeterli olacaktır. 32 Ulus Baker, Birikim Dergisi’nde yayınlanmış bumetninde “olaylar”la düşünme yetimizi yitirdiğimize dikkatçeker. “Enformasyon, pazarlama, haber, reklamcılık,iletişim, kampanya, kamuoyu” gibi sözcüklerin medyatarafından ne gibi saiklerle hayatımıza entegre edildiğini vebütün bu kavramlar arasındaki ilişkiler ağını deşifre eder.“Medyatik olay” ın karşısına “düşünsel olay”ı koyduğumuzzaman somut bir düşünme biçimi ve sağlıklı bir bakış açısıgeliştireceğimizi vurgulayan Baker, bu noktada görsel vedolayısıyla zihinsel yaşantımızı derinden etkileyen medyave imajlar dünyasına büyük bir önem atfeder. Bkz. BirikimDergisi. http://www.birikimdergisi.com/birikim/dergiyazi.aspx?did=1&dsid=65&dyid=1710 (erişim Nisan 22, <strong>2012</strong>)38 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


“Gayrimenkul sektörünün devlerini kentsel kaliteiçin bir araya getirme” 4 misyonunu üstlenen ArkiParc<strong>2012</strong>’ye Büyükşehir Belediyesi adına konuşmacıolarak katılan Melih Gökçek, <strong>Ankara</strong> üzerine yinebir takım spekülasyonlar ortaya atmış ve tam daistenildiği gibi “olay”ın kendisini unutturan medyatikbir tartışma zemini yakalamayı başarmıştır. Olay veolayın tartışıldığı ortamla olan ilişkisi nedir? ArkiParc<strong>2012</strong>’de yapılan tartışmalar hangi tartışmalarınuzantısıdır ve bugün ne şekilde devam etmektedir?Tüm bu sorulara yanıt vermeden salt Eymir Gölü’nütartışmak ve konuyu “halkın kullanımına açılmalımı açılmamalı mı” gibi sığ bir düzleme indirgemekoldukça ucuz ve medyatik bir yöntem olacaktır. İşteTDK sözlüğünde yer bulan anlamıyla spekülasyon,yani “saptırma” tam olarak böylesi bir yönteminhedefidir. Az önce sorduğumuz sorulara geri dönersekve Baker’in tartıştığı şekliyle açıklamaya çalışırsak;burada “olay”, kentsel kaliteden bihaber adi bir3 ODTÜ, 23.08.2011 tarihinde, Eymir Gölü ve ODTÜkampüsü ile ilgili tüm spekülasyonlara karşılık, gerekli belgeve hukuki bilgilerle desteklenmiş oldukça detaylı bir basınaçıklaması yapmıştır. Bkz. http://www.metu.edu.tr/tr/odtuimar-plani-yollar-eymir-golu-ile-ilgili-basin-toplantisi-notlari(erişim Nisan 22, <strong>2012</strong>)4 28-29 Mart <strong>2012</strong>’de İstanbul Haliç Kongre Merkezi’ndedüzenlenen ArkiParc <strong>2012</strong>, Arkitera’nın “GayrimenkulSektörünün Devleri”ni biraraya getirdiği etkinliğin adıdır.Bu etkinlikte mimarlık ve yapı sektöründen “GayrimenkulDevleri” ne kadar “dev” projeler yaptıklarını birbirlerineanlatır; “piyasa” değerlendirmesinde bulunur, ve bir çeşitpazarlama podyumunda arz-ı endam ederek birbirlerinegöz süzerler. Mimarlık ve yapı sektörünün medyatik devi“Arkitera” tarafından tasarlanan bu kaygan zemindekaymak öyle herkese nasip olmaz. Piyasa önderleri içinadeta bir şölen havasında geçen bu etkinliğe katılmak ve“Gayrimenkul Ödülleri”ni kapışmak oldukça prestijli birdurumdur. Ticari başarı öykülerinin kol gezdiği bu güzideortamda “kentsel kalite” tartışmalarının yürütüldüğünedair rivayetler de vardır ki; konuşmacılar arasında <strong>Ankara</strong>Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bulunduğunuduyanlar bu rivayete pek de aldırış etmezler. Bkz. http://www.arkiparc.com/<strong>2012</strong>/tr/12/basin-bultenleri (erişimNisan 22, <strong>2012</strong>)piyasacı anlayışın kent toprağına tecavüz girişimidir.Bu girişimin müstakbel mağduru yalnızca Eymir Gölüve dolayısıyla ODTÜ camiası değildir. ArkiParc <strong>2012</strong>’ninyarattığı mimarlık piyasası zemininde iştahlarıkabartan spekülatörlerden biri olması nedeniyle,<strong>Ankara</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu piyasadakirolü ve bu piyasanın paydaş mimarlarının asli niyetlerisorgulanmalıdır. Bu niyetlerin “kentsel kaliteyi”sağlamak gibi ulvi bir amaçla örtüşüp örtüşmediği;“gayrimenkul sektörünün devleri” olabilmek için netür niyetler ve hangi önceliklerle mimarlık yapıldığıda bir yandan tartışılmalıdır. İşte tüm bu paraleltartışmalar eşliğinde Eymir Gölü meselesine yenidenbakmak gerekir.Büyükşehir Belediyesi’nin 2008 yılında ODTÜ İmarPlanı'nı reddetmesi ve koruma amaçlı imar planıoluşturulması talebinden bu yana sistemli bir biçimdeyürüttüğü Eymir Gölü tartışmalarının bugün vardığınokta, ArkiParc’ta açıklandığı biçimiyle yeni bir“çılgın proje”nin habercisidir. 5 <strong>Ankara</strong>’nın oldukçaverimli topraklarından Eymir Gölü ve çevresi, doğalnitelikleri ve bu niteliklerin yarattığı rant potansiyeliitibariyle tecavüzcünün iştahını kabartmaktadır.Bu iştah, küresel kapitalizmin ucuz işgücü ya dahammadde arayışıyla çıktığı sömürgeci yolculuğunitici gücünden farksızdır. İşte“olay” tam olarak budur.“Kentsel dönüşüm” kisvesiyle, ayrıcalıklı sınıf adınagerçekleştirilen bir tür yeniden üretme biçimi sözkonusudur ve bu yolda, David Harvey’nin açıkladığışekliyle sermayeyi mekâna sabitlemek adına hertürlü “saptırma” mubahtır. 6 Bu noktada tekrar etmekgerekir ki “olay”, ne Eymir’in halka açılıp açılmamasıne de “Güneypark Projesi” diye adlandırılan ve Eymir-5 Çılgın proje” addedilmek suretiyle iktidar tarafındanolumlu kılınmaya ve kamuoyunda meşrulaştırılmayaçalışılan projelere dair bir eleştiri için bkz.Meltem Al. “Delilik: Zalim Olanın Meşruiyet, Cesur OlanınDirenme Mecrası”, Dosya: Mimarlık ve Delilik, Edt. GüvenArif Sargın, Arredamento Mimarlık Dergisi, Boyut Yayınları:2011, sf.97-100.39


Mogan göllerini birleştirerek 42km’lik bir “kanal-vadi”tasarısı ortaya atan “çılgınlık” halidir. Eğer bu türsaptırmalara karşı direnmek ve Baker’in de dediğigibi yeni bir düşünme biçimi oluşturmak istiyorsak;“spekülasyon”, “dönüşüm”, “Arkiparc <strong>2012</strong>”,“Güneypark Projesi”, “rant”, “medya” gibi anahtarsözcükler arasındaki düşünce kanallarını yeniden inşaetmeli ve “olay”ı doğru okumalıyız.Yukarda bahsi geçen “olay”ın katmanlarından biriolarak Eymir Gölü’nü ele alırsak; tartışma zeminimizibugünlerde –yine medya sağ olsun- hepimizinokumuş olduğu şu meşhur sorulardan biriyle kurmakmümkündür: “Brecht'in Kafkas Tebeşir Dairesi adlıoyununu izlediniz ya da okudunuz mu?” 7 Bu soruyusoran ODTÜ'den mezun makine mühendisi NeşetKocabıyıkoğlu’dur ve sorunun diğer muhatabı damedya mensubu Cüneyt Özdemir’dir. Soru, Özdemir’inşu sözlerine hitaben sorulmuştur:Bir de iyi haber; sevgili ODTÜ’lüler alınmasınlarama <strong>Ankara</strong>’nın en güzel doğa mekânı Eymir GölüODTÜ’lülerin kullanımından alınıp tüm <strong>Ankara</strong>lılarınkullanımına açılacakmış. Sadece üniversitelerinelindeki yeşil alanlar değil, bence şehirlerin ortasındakiaskeriyeye ait yeşil alanlar da kullanıma açılmalı.Sonuna kadar destekliyorum... 8Kocabıyıkoğlu’nun bu sözlere kızarak anımsatmakistediği oyunda Brecht şu soruyu sorar: “Çocuğun gerçekannesi, onu doğuran mıdır yoksa büyüten mi?” Olay,oyunda gösterildiği biçimiyle anne-çocuk üzerinden“mülkiyet” ilişkisi sorunsalına parmak basar; “emek”6 David Harvey. The Condition of Postmodernity:An Enquiry into the Origins of Cultural Change. Mass.:Blackwell Publishers, 1990.7 Bkz. http://haber.sol.org.tr/medya/cuneyt-ozdemirebir-odtuluden-eymir-golu-yaniti-haberi-53862(erişim Nisan22, <strong>2012</strong>)8 Bkz.http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1084964&Yazar=CUNEYT-OZDEMIR&CategoryID=97 (erişim Nisan 22, <strong>2012</strong>)kavramını vahşi kapitalizmin dönüştürdüğü biçimiylesorgular. Kocabıyıkoğlu da Eymir Gölü meselesini, biremek sorunsalı olarak yeniden tariflemek ister. EymirGölü ve çevresinin ODTÜ projesi kapsamında bugündeneylediğimiz hali, öznesi belli bir emeğin neticesidirve bu emeğin, tartışmanın özü olmaktan ötelenmesi;tam da saptırmacı politikacının sırnaşık üslubuna denkdüşer. Bir diğer taraftan, Özdemir’in sözlerine geridönülürse;“olay”ın, “yeşil alan kullanımı” ve “halkaaçılıp açılmama” meselelerine indirgenerek naif birbiçimde tekrar edilmesi söz konusudur. İşte saptırmaolarak spekülasyon tam da bu noktada işlemektedir.Derinlikten yoksun “kamusal alan” tartışmalarıyaratılarak; bu olayda Melih Gökçek kılığında zuhuretmiş piyasacı –tecavüzcü- anlayış,ne yazık kiperdelenmektedir. Burada Baker’in de bahsettiği gibibir tür medya etiği/etiksizliği sorunsalı söz konusudurki; bu sorunsalın paydaşları yalnızca medya üreticilerideğil tüketicileri olan bizlerdir. 92011 Ağustos ayında düzenlenen basın toplantısındakikonuşmasına şöyle başlar Baykan Günay: “ODTÜ,ODTÜ’lülerin eliyle üretilmiş bir doğal ve kültürelvarlıktır.” 10 Olabildiğince açık ve hedefi belli bu giriştensonra da, kampus ve onun bir parçası olan Eymir Gölü veçevresinin nasıl bir emeğin ürünü olduğunu belgeleriyledeşifre eder. Burada vurguladığı kavramlardan biri9 Burada Baker’in şikayet ettiği “etiksizlik” durumu,Türkiye’de medyanın “kanaatler” üretmek üzerine kurulu“manipülatif” yapısına yöneltilmiş oldukça ciddi bireleştiridir. Gazete sayfalarının içerikle ilintili hiyerarşikyapısından; tartışma programlarının teatral kurgusunakadar birçok somut örnekle desteklediği bu eleştirisindeBaker şunu vurgular: “medya bize olayları değil, olaylarhakkında neyi düşünüp neyi düşünmememiz gerektiğinianlatmaktadır.” Böylesi teknolojik bir gücün, iktidar yanlısımedya patronlarının elinde nasıl bir manipülasyon aracınadönüştüğünü, Türkiye’nin son dönem medya kavgalarındanrahatlıkla okumak mümkündür.10 Bkz. http://www.metu.edu.tr/tr/odtu-imar-planiyollar-eymir-golu-ile-ilgili-basin-toplantisi-notlari(erişimNisan 22, <strong>2012</strong>)40 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


de “sorumluluk”tur. Eymir Gölü, ODTÜ kampusununtasarlanma ve inşa edilme sürecinde duyulan kamusalsorumluluktan bağımsız tartışılamaz. Bu süreçte“çevresel etki” perspektifinden bakarsak; Günay’ında ifade ettiği gibi “hem bir orman yaratılmış hemde Orta Anadolu’nun bozkırındaki endemik yapılarkorunmuştur.” 11 Bütün bu çaba, <strong>Ankara</strong>’nın “yeşilkuşağı”nın bir parçası olarak tasarlanan ve kentin“çevresel tarih yazımı” çalışmalarına ilham veren ciddibir emek tartışmasını da beraberinde getirir. 12 BuradaGünay’ın, hem bir ODTÜ’lü hem de bahsi geçen inşasürecini icra edenlerden biri olarak vurguladığı birdiğer şey, “kişisel tarih” ve “kentli belleği”dir. Doğalsit olarak belirlenmiş Eymir Gölü ve çevresinin, kentlibelleğinde yalnızca “halka açık/kapalı sayfiye alanı”olarak kodlanması esef vericidir. Alanın çevre-tarihselniteliği ve bu nitelikten rant elde etmeye çalışan vebunu “düzenleme ortaklık payı” adı altında, yasalolmayan gerekçelerle bir tür tehdit haline getirenyerel yönetimin asli niyetlerini tartışmamak; oldukçabüyük bir ahmaklıktır. Bu noktada belirtmek gerekirki; “gayrimenkul sektörünün devleri”nin ve bu devleribir araya getiren “medya devleri”nin farklı ölçek veortamlarda elde ettikleri spekülatif rant, konudan çokda bağımsız değildir.Spekülasyon, Eymir Gölü tartışmasına öyle uygundüşer ki; Gökçek’in belediyenin resmi sitesindenyaptığı “arsa spekülasyonları” uyarısına dikkat çekmekgerekir: “Özellikle gündemde olan Güneykent ve Fuar11 Bkz. http://www.metu.edu.tr/tr/odtu-imar-planiyollar-eymir-golu-ile-ilgili-basin-toplantisi-notlari(erişimNisan 22, <strong>2012</strong>)12 ODTÜ projesini, “bozkırın dönüşümünü öngören birmodernleşme projesi” olarak addettiği <strong>Ankara</strong>’nın inşasınabenzer biçimde ele alan ve yerleşkenin kuruluş öyküsünüanlatan çok katmanlı bir mekan-politik okuma için bkz.Güven Arif Sargın. “Modernleşme Projesinin Bir İmgelemiOlarak Bozkır Deneyimi: ODTÜ Yerleşkesinin ÇevreselTarihine Giriş”, ODTÜ Mimarlık Projeleri – Yarışma Projeleri2000-2008, Edt. Ayşen Savaş, ODTÜ Yayınları, <strong>Ankara</strong>, sf.21-29.Alanı projeleriyle ilgili inanılmaz iddialar duyuyoruz.Buralarla ilgili emlakçılara itimat etmeyin.” 13 Bu uyarıyıTDK’nın “spekülasyon” için önerdiği bir diğer Türkçekarşılıkla yorumlamak gerekir: “vurgunculuk”. BuradaGökçek’in yaptığı uyarı,“arsa vurguncuları” olaraktanımlanan emlakçılara kanmamamız gerektiği ileilgilidir. Uyarının yapılma nedeni ise, vurguna paydaşolmaya çalışan küçük vurguncuları kovalamaktır.Hırsızlığın ve vurgunculuğun büyüğü küçüğü olurmu diye düşünürken; Bertolt Brecht’in bu kez de “ÜçKuruşluk Opera” adlı oyunundan bazı sözler gelir akla:“Banka soymak nedir ki banka kurmanın yanında?”Esasında bir kumar türünün adı olan “spekülasyon”,ekonomide kullanıldığı anlamıyla da “kumar”lakarıştırılmaya oldukça müsaittir. 14 Bu nedenleTDK, çoğunlukla olumsuz karşılıklar üretmiştir:“saptırma” ve “vurgunculuk”. Bu yazıda, EymirGölü tartışmalarını“spekülasyon” aracılığıyla okumanedenimiz, TDK’yı haklı çıkarmak değil; meseleninağızdan ilk çıktığı andan itibaren yankı bulduğu herölçekte, buradaki anlamlara başat, politik ya da duygusalbir takım yanılsamalar ürettiğini vurgulamaktır. Tüm buyanılsamalar arasında,“olaylar”ımızı unutmuş/yitirmişve gözlerimizin önünde gerçekleşen kentsel tecavüzekarşı örgütlememiz gereken direnişin epey uzağınadüşmüş olabiliriz. Eymir Gölü meselesinde, saptırmacıbir yerel yöneticinin kıymetli bir kent arazisi üzerindevurgunculuk oynaması söz konusudur. Bu noktada,tüm araçlarıyla medyanın ve onu sürdürülebilir kılanbizlerin, birilerinin vurgunculuk oyununun pasifözneleri olmayı bırakıp; “olay”a vakıf yeni bir medyaetiği, düşünme biçimi ve kentsel direniş üslububelirlemesi gerekir. ■13 Bkz. http://www.ankara.bel.tr/Haberler/arsa_2011.aspx (erişim Nisan 22, <strong>2012</strong>)14 Bkz. Reuven Brenner&Gabrielle E. Brenner. Gamblingand Speculation- A Theory, A History and A Future of SomeHuman Decisions, Cambridge University Press, 1990.41


Türkiye’de Yaşanan İş Kazaları Ve İşçi Ölümleri:Kader Mi Yoksa Kadercilik Mi?Ali Tolga Özden, ODTÜ Mimarlık FakültesiÜlkemizde yaşanan birçok afet sonucu ortayaçıkan yıkım, rasyonel olarak her ne kadar insandavranışlarının olumsuz sonuçları ile doğal olaylarınetkileşimine bağlansa da, henüz daha tüm yaşananfelaketler ve ortaya çıkan acılar toplum genelindekadere bağlanmaktadır. Oysa felaketlerin ve kazalarınçoğunlukla kader olmadığı, eğer önceden gerekliönlemler alınabilirse bu felaketlerin önlenebileceğiya da en az hasarla atlatılabileceği bilimsel ve teknikolarak kanıtlanabilmiştir. Bununla birlikte ülke insanınınkaderci yaklaşımının bilimdeki ilerlemelere rağmenbüyük oranda kırılamamış olmasında yöneticilerinde önemli ölçüde etkisi olduğu bir gerçektir. Halendaha yaşanan felaketler sonrası ilgili merkezi ve/veya yerel yöneticilerin ortaya çıkan manzarayıkadere bağlamaları sıklıkla karşılaştığımız birdurumdur. Dolayısıyla ülkemizde yaşanan iş kazalarısonucu ortaya çıkan kayıplar ve ölümler de aynıbakış açısı ile değerlendirilebilmekte ve çoğunluklakadere bağlanmaktadır. Bu anlamda “kadercilik”politikasının yöneticiler tarafından afetler ve kazalarkarşısında toplum içerisinde artan hoşnutsuzluk veöfke duygularını belki de en iyi bastırabilecek siyasive sosyo-kültürel araç olarak kullanılagelmesi çok daşaşırtıcı olmamaktadır.İş kazaları kavramını tanımlarken bu kazaları ortayaçıkaran nedenler her ne kadar beklenmedik, bir andaortaya çıkan ve önemli can ve mal kayıplarına nedenolan çok farklı etkenlerin sonucu (Uysal ve diğerleri,2005) olarak belirtilse de önceden tahmin edilmesi vehatta önlenmesi çoğu zaman mümkün olan olaylarolarak görülmelidir. Zira bu bakış açısı üzerindengidilecek olunursa yine iş kazası tanımının devamındabu kazayı oluşturan etmenler işyerindeki kaza riskitaşıyan tasarım, kuruluş ve işlem hataları (Uysal vediğerleri, 2005) olarak tanımlanabilmektedir. Ancak,bu etmenlerin işe başlanmasıyla ortaya çıkması veçalışanların da böylece iş kazası tehdidi altına girmişolmaları (Uysal ve diğerleri, 2005) bu bakış açısıiçerisinde olağan kabul edilebilir. Uysal ve diğerleri(2005)’ne göre “iş kazaları ve meslek hastalıklarıgenellikle ortam koşullarından, tasarım hatalarıve sistem aksaklıklarından, insan faktörüne aityetersizliklerden, eğitim ve denetim eksikliklerindenya da bütün bu faktörlerin etkileşiminden ortayaçıkabilir”.Yapılan birçok istatistikî çalışma ve araştırmalardaözellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde işkazaları ve bu kazalar sonucu ölüm olaylarında ciddiartışlar olduğu tespit edilmektedir. Bu çalışmalar aynızamanda hangi sektörlerde (inşaat, madencilik vb.),günün hangi saatlerinde (gündüz, akşam, gece) vene tür (düşme, bir cismin çarpması, yangın, patlama,elektrik çarpması vb.) sebeplerle daha çok kazayaşandığını da ortaya koymaktadır (Ergör ve diğerleri,2003). Uluslararası Çalışma Örgütü (InternationalLabor Organization – ILO) verilerine göre iş yerlerindemeydana gelen ölümlerin üçte biri (1/3) yaşananiş kazaları sonucu olmaktadır (Ergör ve diğerleri,2003). Bununla birlikte yine ILO verilerine göre dünyagenelinde kayda giren her yıl yaklaşık 250 milyon işkazası olurken, bu kazalar sonucunda ölüm oranı heryüz bin de 14 olarak (14/100.000) belirtilmekte (Ergörve diğerleri, 2003; Takala, 1999), ölümcül kazalarınsayısı ise 350.000 olarak kaydedilmektedir (Takala,1999). Bu doğrultuda Dünya Sağlık Örgütü (WorldHealth Organization - WHO) ve ILO dünya genelindeözellikle gelişmekte olan ülkelerde işyeri ve işçi sağlığıkoşullarında kötüleşme olduğunu ifade etmektedir(Ergör ve diğerleri, 2003). Bu kötüleşmeye sebepolarak ise gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olanve diğer ekonomilere teknoloji ve üretim aktarımı(transferi) gösterilebilmektedir. Tam da bu noktadagelişmekte olan ülkelerin, küresel ekonominin işgücütoplamının %60’ının sağladığını, aynı zamanda bubüyük orana dahil olan sektörlerin ise daha çok küçükölçekli ve kayıt dışı (enformel) sektörler olduğunuda unutmamak gerekir (Ergör ve diğerleri, 2003).42 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


Buna ilaveten, bu işgücünün ancak % 5-15 gibi biroranının sağlık hizmetlerine ulaşabildiği dolayısıylageleneksel iş yeri kazaları (endüstriyel kazalar) vesağlık problemlerinin günümüzde de artarak devamettiği sonucuna ulaşmak sürpriz olmayacaktır (Ergörve diğerleri, 2003). Bu veriler de bizi aslında şöyle birsonuca ulaştırabilir mi? Gelişmiş ekonomiler üretimsüreçlerinin büyük bölümünü aktardıkları diğer ülkeendüstrilerinde henüz bu koşullara hazır olmayanaltyapıları ile bu ülkelerde aslında kaçınılmaz kazalarve sağlıksız, güvensiz çalışma ortamları yaratılmasınada aracılık etmiş olmaktadırlar. Dolayısıyla, altyapıları,çalışanların ve işverenlerin sağlık ve güvenlikkonularındaki kapasiteleri ve mevzuat sistemleri buanlamda bir üretim anlayışına hazır olmayan Türkiyegibi gelişmekte olan ülkeler bundan sonraki süreçlerdede eğer sorunların asıl kaynağı doğru tanımlanamazise geçici bir takım çözümler ile iş kazaları ve ölümlereçözüm bulmakta çok zorlanacaktır.Türkiye’deki istatistiklerde aslında WHO ve ILO’nunverilerinden çok da farklı bir seyir izlememektedir.Buna göre, ulusal istatistikler iş kazası sıklığı oranınıbinde 14,3 (14.3/1000) ve ölümcül kaza oranını iseyüz binde 13,9 (13.9/100.000) olarak vermektedir(Ergör ve diğerleri, 2003). Buna göre ise bu kazalarsonucu ölüm oranı yüz binde 976,7 (976.7/100.000)olarak verilmekte, tüm kazalar dikkate alındığındaise bu oran yüz binde 22,3 (22.3/100.000) olarakistatistiklere geçmektedir (Ergör ve diğerleri, 2003).2000’li yıllara ait bu veriler de dikkat edilmesi gerekenen önemli nokta ise aslında bu rakamların sadecesosyal güvenlik sistemine kayıtlı 6 milyon civarındakiişgücüne ait olması, oysa ülkemizde aktif olarakçalışan veya çalışma potansiyeli olan 23 milyonlukbir nüfusun bulunması gerçeğidir. Dolayısıyla kaydageçen kazaların oranı için aslında sosyal güvenliksisteminde kayıtlı olmayan işgücü dikkate alındığındagerçek verilerin çok altında olma olasılığı oldukçayüksektir yorumunu yapmak yanlış olmayacaktır.Bu doğrultuda, Yeşildal’a göre (2005), Türkiye’denyapılan iş kazası bildirimlerinin ILO tahminlerinin1300 katı az olduğu bildirilmektedir. Ülkemizde, işkazaları tanımı yapılırken 16 Haziran 2006 tarihinde26200 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5510 sayılıSosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na(SSGSSK) göre:a. Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,b. İşveren tarafından yürütülmekte olan işnedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalıkendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsayürütmekte olduğu iş veya çalışma konusunedeniyle işyeri dışında,c. Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının,görevli olarak işyeri dışında başka bir yeregönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızıngeçen zamanlarda,d. Emziren kadın sigortalının, çocuğuna sütvermek için ayrılan zamanlarda,e. Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işinyapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydanagelen ve sigortalıyı hemen veya sonradanbedenen ya da ruhen özre uğratan olaydırmaddeleri üzerinden kazaların çerçevesitanımlanmaktadır. (Ünal ve diğerleri, 2008)Bu maddelerden yola çıkılacak olunursa mevzuatınve işverenlerin sorumluluğu aslında sadece üretimtesislerinin içerisinde geçerli değil aynı zamandaulaşım gibi alanlarda da geçerlidir. Bu duruma entipik örnek belki de 2009 yılının 9 Eylül’ünde İstanbul-Çatalca’da yaşanan sel felaketidir. Bu selde toplamda31 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Belki deen trajik kayıp bir tekstil firmasının atölyesindeçalışan yedi kadın işçiyi taşıyan ve servis koşullarınauygunsuz olan bir minibüsün, sel suları arasındamahsur kalması ile ortaya çıkmıştır. Kapalı tipte, insantaşımaya uygunsuz, yük taşımaya yarayan minibüste43


ulunan yedi kadın işçi suların içeri dolmasıylahayatını kaybetmiştir 1 . Ancak bu doğal felaketin nedenolduğu ölümler nedeniyle sorumlu bulunamamış vefelaketin gerçek nedenleri kamuoyunda da yeterincetartışılamadan unutulup gitmiştir.Çalışma hayatında yer alan işçiler aslında istihdamedilmeleri karşılığında bir sözleşme de yapmışoluyorlar. Bu sözleşme ile sundukları hizmetkarşılığında ücret almış oluyorlar. Modern toplum vesanayi sistemi içerisinde ise bu çalışma hayatı aslındabir firma ya da işletmenin bünyesinde istihdam olmakve o işyerinin sunduğu koşullar altında çalışmakolarak yorumlanabilir (Anonim). Örneğin 300 milyonubulan işgücü ile AB ülkelerinde her yıl yaşananortalama on milyonun (10.000) üzerinde iş kazasısonucu önemli sayıda işçi işe devam edememektedir(Anonim). Bu kazalar ve iş yeri tehlikeleri çalışanlarüzerinde uzun süreli, geçici veya kalıcı fizikselhasarlar bırakabilen bedensel veya psiko-bedenseletkiler ortaya çıkarabilmektedir. Bu tehlikelerin entipik örnekleri işçilerin maruz kaldığı zehirli ve kanseryapıcı kimyasallar, gazlar ve tozlar ile bunların gürültü,sıcaklık ve diğer işyeri stresleri ile birleşmesi sonucuortaya çıkan tehlikeler olarak sayılabilir (Anonim). Buve benzeri tehlikelere maruz kalan çalışanlarda akutya da kronik işyeri hastalıkları olan kanser, solunumsistemi hastalıkları, kalp hastalıkları, zehirlenmeveya sinirsel (nörolojik) rahatsızlıklar ve bozukluklarortaya çıkabilmektedir. Bununla birlikte kimi işyerikazalarının olumsuz etkileri fiziksel, psiko-sosyal veekonomik anlamda hemen işçiler üzerinde etkisinigösterebilirken (patlama, yangın, düşme, göçükaltında kalma vb.), bazı tehlikelerin olası sonuçlarıise daha uzun sürede etkilerini gösterebilir (kanser,solunum yolu rahatsızlıkları gibi) (Anonim). Çeşitlitehlikelerden korunum yolları ise bir takım bilgieksikliği, denetim sorunları, bilinçsizlik ve kullanılanmalzeme (ya da maddelerin) karakterlerinin ya dakullanım şekillerinin değişmesi gibi nedenlere bağlıolarak oldukça güç olabilmektedir. Örneğin dahaönce herhangi bir zararlı etkisi olmadığı düşünülen1 http://bianet.org/bianet/insan-haklari/118943-selde-sekizkadin-oldu-mahkeme-isvereni-tahliye-ettiya da bu etkisi bilinmeyen kimi kimyasalların aslındasağlığa son derece zararlı olduğu sonradan öğrenilmişolabilir (Anonim). Dolayısıyla işyerlerindeki tehlikeve risklerin karakterleri ve etki alanları da değişimeuğramaktadır. Bu anlamda işyeri ve işçi sağlığınınsağlanabilmesi için karşımıza çıkan temel kavramgüvenlik olmaktadır. İşyeri ve çalışan güvenliğininsağlanması için uzun yıllardır bir çok ülke hem kendikanun ve yönetmeliklerinde bir takım değişiklikleryapmış, hem de uluslararası örgütler konu üzerindearaştırma ve çalışmalar gerçekleştirmiştir. Buçerçevede ülkelerin işyeri ve işçi güvenliği ve sağlığıpolitikalarında başarı durumlarını görmek için yapılanistatistiksel karşılaştırmalar sıklıkla kullanılmaktadır.Bu karşılaştırmalar bir taraftan problem alanlarınıortaya koyarken öte taraftan da olası iyileştirmeleriçin tavsiyeler oluşturulmasında katkı sunabilmektedir.Ancak bu istatistikî veriler genel olarak belirli kurumve organizasyonlardan elde edilebilmektedir. Bukurumlar arasında öne çıkanlar sosyal güvenlikkurumları ile sigorta firmalarıdır (Anonim). Bununlabirlikte, bu veriler çoğu zaman bir takım kısıtlar ilekarşılaşabilmektedir. Bu kısıtların en temelinde sosyalgüvencesi olmayan ya da herhangi bir sosyal güvenlikkurumuna kaydı olmayan bir çok işçinin yaşadığıkazaların bu veriler içerisinde yer alamaması olasılığıdır.Bir başka kısıt ise sigorta firmalarında kaydı olançalışanların, kaydı olmayanlarla karşılaştırıldığındagerçek rakamları gösterememesidir. (Anonim)Aynı zamanda sigorta firmalarının küçük kazalarıistatistikî veri olarak tutmaması ya da yeterli kazasınıflandırması yapmamaları, hem hangi kazaolasılıklarının ve risklerinin olduğunu anlamadansıkıntılar yaratmakta hem de kazaların niteliğini tespitetmekte sorunlar doğurabilmektedir. Oysa kayıt dışıve herhangi bir sosyal güvenliği olmadan çalışanlarınyaşadığı kazalar da en az diğerleri kadar önemli verileroluşturmaktadır. Ayrıca, genelde ölümlü ya da ciddifiziksel hasarlar bırakan kazalar istatistiksel verilerarasına girmektedir. Fakat diğer küçük kazalar vetehlikeler de en az büyük kazalar ve tehlikeler kadarönemli veriler elde etmek açısında ciddiye alınmalıdır.Dolayısıyla her türlü kaza ve işyeri güvenliği sorunubütüncül düşünülmeli, buna göre önleyici ve risk azaltıcı44 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


tedbirler geliştirilmesine çalışılmalıdır. Bunlarla birliktebazı sektörler de mevcut işçi güvenliği ve sağlığı ileilgili sistemlere bütünüyle kayıtlı olmayabilmektedir.Özellikle tarım ve gemicilik (denizcilik) sektörlerindeçalışan işçiler genelde sigorta ve sağlık konularındaproblemler yaşayabilmektedir (Anonim). Bu sebeple,bu sektörlerde yaşanan kazalarda istatistiksel olarakişyeri ve işçi kazaları istatistiklerine girmemektedir.Örneğin ülkemizde tarım sektöründe çalışan geçiciişçi statüsündeki bir çok kişi her yıl özellikle trafikkazalarında (kamyon, traktör, minibüs vb. devrilmesiya da çarpışması gibi) hayatını kaybetmektedir.İşyeri güvenliği ve işçi sağlığından sorumlu kamukurumlarında görevli ilgili müfettiş ya da diğer denetimelemanları ise çoğunlukla kazalar ya da hastalıklaroluştuktan sonra istatistiki bilgi toplama amaçlı olarakmüdahil olmakta, bu anlamda tehlikeleri tespit ederekriskleri azaltacak bir denetim mekanizması aktif veverimli olarak işletilememektedir.Üretim tesislerinde ve sanayi yapılarında meydanagelen kazalar ülkemizde son yıllarda ciddi can kayıplarınaneden olmaktadır. Bu tip kazaların nedenleri dahaçok insan hatası ve denetimsiz işletme sistemlerinebağlanmaktadır. Bununla birlikte, meydana gelenkazaların istatistiksel bir dökümünün yapılması vekazaların nedenlerinin ortaya çıkarılması tehlike verisklerin azaltılmasında önemli katkılar sunacaktır.Chang ve Lin (2003)’in yaptıkları bir araştırmadadünya üzerinde farklı kıtalarda ve ülkelerde son 40yıl içerisinde yaşanan depolama tankı (ya da kazan)kazalarının nedenleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Buamaçla 242 farklı kaza incelenmiş ve genel olarakkazaları meydana getiren nedenler sınıflandırılmayaçalışılmıştır. Yangın, patlama, dökülme, zehirli gazsızıntısı vb. kazaların oluş nedenleri arasında yıldırımdüşmesi ve tamirat (ya da bakım-onarım) kaynaklıhatalar en fazla rastlanan kaza sebepleri olarakkayda geçmiştir. Diğerleri ise işletme hataları, hatalımalzeme kullanılması, sabotaj, kırılma-kopma veyaparçalanma, statik elektrik, açıkta olan ateş (ya daalev) kaynakları gibi sebepler olarak gösterilmektedir.Ceylan’ın (2011) yaptığı araştırma sonuçlarına göreise Türkiye’deki iş kazaları ve işçi sağlığı açısındangörünüm şu şekilde özetlenebilmektedir.• Her ne kadar ülke genelinde iş kazalarında sonyıllarda istatistiki olarak belirgin bir azalmayaşanmasına karşın ölüm, sürekli iş göremezlikve geçici iş göremezlik sayılarında benzer biroranda veya dikkate değer bir azalma olmamıştır.Buna bağlı olarak ‘Maden Sektörü’ ve ‘İnşaatSektörü’ gibi, ölümlü iş kazası sıklığının fazlaolduğu sektörlerde kazaları ve işçi sağlığınıtehdit eden riskleri azaltma yönünde daha fazlaçaba sarf edilmesi gerekmektedir.• Türkiye’de yaşanan iş kazalarının yaklaşık %62gibi bir oranı çalışan sayısı ellinin altında olanişletmelerde meydana gelmektedir. Bununlabirlikte iş kanunu elliden az işçi çalıştıranişletmeler için iş sağlığı ve güvenliği uzmanı,iş yeri hekimi, iş sağlığı ve güvenliği kurulugibi zorunlu olması gereken alanlarda büyükmuafiyetler getirmektedir. Dolayısıyla buproblem alanının çözümü önem arz etmekteve küçük ölçekli işletmelerin iş güvenliğihizmetlerinden yararlanacağı bir mekanizma enkısa zamanda oluşturulması gerekmektedir.• Türkiye genelinde meydana gelen iş kazalarınınistatistiki veri oluşturulması için sosyal güvenlikkurumuna bildirilmesi süreçleri oldukça sorunluyürümektedir. Yaşanan her türlü kazanın kayıtaltına alınması ülkedeki iş güvenliği probleminingerçek boyutlarının tespit etmek açısındanson derece önemlidir. Kaza istatistiklerinin vekayıtların düzenli tutulamayışında ve yeterlikaza bildiriminin olmamasında birçok nedeninyanında özellikle sigortasız işçi çalıştırma, küçükölçekli işletmelerde iş güvenliği uzmanlarınınolmayışı, işletme sahiplerinin ve çalışanlarınbilinçsizliği, denetimlerin yetersizliği faktörlerinetkili olduğu düşünülmektedir.• Ülkenin ölümlü iş kazası sıklığı açısındanaraştırmada incelenen 15 Avrupa Birliği ülkesiortalamasının 7 katından daha fazla bir kaza45


Resim 1. Kahramanmaraş’ta bir kot boyama fabrikasında meydana gelen patlama sonucu (13 Nisan <strong>2012</strong>) binanın neredeyse üçte ikisi göçerken patlama ve çökmesonucu 4 işçi yaşamını yitirmiştir.Resim kaynakları: www.hurriyet.com.tr; http://www.ntvmsnbc.com; http://www.stargazete.comsıklığına sahip olduğu görülmektedir. Yine aynıaraştırmaya göre, incelenen 10 ülke arasında,ölümlü kaza sıklığında Türkiye ve Rusya,Hindistan’ın ardından en yüksek sıklığa sahipülkeler olarak görülmektedir.• Araştırmanın bir başka sonucu ise Türkiye’ninincelenen 4 ülke içinde kaza sonrası işgöremezlik sıklığı istatistiklerinde en yüksekorana sahip olduğunu göstermektedir. Hattaelde edilen değerler iş güvenliğine çok önemveren Almanya ve Finlandiya gibi ülkelerden 10kat daha fazla olduğunu ortaya çıkmaktadır.Yukarıda sayılan ve benzer sebeplerle meydana gelenkazalara ülkemizde de sıklıkla rastlanabilmektedir. Enson 13 Nisan'da (<strong>2012</strong>) Kahramanmaraş’ta bir kotboyama fabrikasında kazan bakımı sırasında meydanagelen patlamada dört işçi hayatını kaybetmiş, en azdokuz işçide yaralanmıştır (Resim 1). Bu örneklerrahatlıkla çoğaltılabilir. 2007-<strong>2012</strong> yılları arasındaTuzla’da bulunan tersanelerde sıklıkla meydana gelenkazalarda 500’e yakın işçinin ölümü, 31 Ocak 2008tarihinde İstanbul Davutpaşa’da kaçak olduğu tespitedilen bir işyerinde meydana gelen patlamada 23İşçinin hayatını kaybetmesi, 11 Mart <strong>2012</strong>’de yineİstanbul Esenyurt’ta yapımı devam eden bir alışverişmerkezi şantiyesinde kurulu olan işçi barınağındaçıkan yangın sonucu 11 işçinin hayatını kaybetmesisadece bazı örnekler olarak verilebilinir. Tüm kazalarciddi can kayıpları ile sonuçlanmış ve hemen hemenhepsinde de eğer önceden gerekli önlemlerin alınmasısağlanmış olsa kazaların yaşanmayacağı açıkçabelirlenmiştir.<strong>Ankara</strong>’da 3 Şubat 2011’de OSTİM ve İvedik organizesanayi bölgelerinde meydana gelen felaketin üzerindenbir yılı aşkın bir süre geçti. İki farklı işyerinde aynı güniçerisinde farklı saatlerde meydana gelen patlamalarda20 işçi ve çalışan hayatını kaybetmiş, bir çok çalışan dayaralanmıştı (Özden, 2011) 2 . Her iki iş yerinde de ağırhasar meydana gelmiş, yakın çevrede de patlamalarınetkisi ile hasarlar oluşmuştu. Patlamaların sebebi isebu işyerlerinde kullanılan ve içerisi (yanıcı-patlayıcı)gaz dolu olan sanayi tüplerinin kalitesiz, kontrolsüz vehatalı üretimi sonucu kullanım sırasında patlaması ileolduğu resmi olarak açıklanmıştı. Bu anlamda ortayakonan sonuca göre içerisinde doğal gaz olması gerekentüpler oksijen gazı ile doldurulmuştu (Yenişafak,2011; Cumhuriyet, 2011) 3 . Raporun detaylarındaise şu bilgilere rastlanmaktaydı (Haber7, 2011) 4 :“patlamaların meydana geldiği işyerlerine firmaca2 Özden, A. T., 2011. Ostim Patlamalarının BizeHatırlattıkları ve Enkaz Altında Kalan Denetim Sistemi,<strong>Bülten</strong>, TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>, Sayı 87,syf. 30-32, Mart.3 Yenişafak Gazetesi, 2011. http://yenisafak.com.tr/Gundem/?i=352574, Kasım 11 ( erişim Şubat <strong>2012</strong>)Cumhuriyet, 2011. http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=276454, Eylül 12 (erişim Şubat <strong>2012</strong>)4 Haber7, 2011. http://www.haber7.com/haber/20110911/OSTIM-davasi-yarin-basliyor.php, Eylül 11(erişim Şubat <strong>2012</strong>).46 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


Resim 2. 3 Şubat patlaması sonrası OSTİM’de hasar gören ve patlamanın olduğu bina.Fotoğraflar Şubat 2011’de çekilmiştir.satışı yapılan oksijen tüplerinden bir bölümüne dahaönceden doğalgaz dolup boşaltıldıktan sonra, oksijengazı doldurularak gönderildiği, gönderilen doğalgaz veoksijen karışımının yüzde 5-15 arasındaki bir patlamaaralığında olduğu belirtilmiş... İşyerlerinde açılanregülatör vanasındaki sürtünme nedeniyle patlamanınmeydana geldiği kaydedilen raporda, patlamanınetkisiyle işyerinde bulunan diğer yanıcı gazlarıninfilakı ve ortamdaki ateşli sistemlerin çalışmasınınyangına neden olduğu ve patlamanın etkisini artırdığıkaydedilmişti”.Bununla birlikte basına yansıyan ve dava süreçleri ileilgili yapılan haber ve bilgilendirmelerde gerek tanıkifadeleri gerekse avukat taleplerinden anlaşıldığıüzere patlamaların meydana geldiği her iki firmanındagerekli denetim faaliyetlerini yerine getirmedikleriya da getiremedikleri sonucu çıkabilmektedir (EtkinHaber, 2011; Yarın Haber, <strong>2012</strong>; Stargazete, 2011) 5 .Dava süreci henüz devam eden patlamalar ile ilgiliyargının vereceği karar da merakla beklenmektedir.5 Etkin Haber, 2011. http://www.etha.com.tr/Haber/2011/12/22/guncel/ostim-davasi-17-subatta/, Aralık22 (erişim Şubat <strong>2012</strong>)Yarın Haber, 2011. http://www.yarinhaber.net/HaberGoster/f8b20d7d-fd95-439d-afb3-6c2e081ac701/%E2%80%9Costim-davasi-emsalolsun%E2%80%9D.aspx,Şubat 17 (erişim Şubat <strong>2012</strong>)Stargazete, 2011. http://www.stargazete.com/guncel/ostim-davasinda-uzman-itirafi-haber-399459.htm, Kasım23 (erişim Şubat <strong>2012</strong>)İlk patlamanın gerçekleştiği yapı OSTİM içerisindeyer alan endüstriyel yapılar içerisinde bina kütlesiaçısından görece büyük sayılabilecek bir tesistir.3 Şubat (2011) patlaması sonucu bu yapıda çokönemli hasarlar meydana gelmiştir. Patlamanınhemen sonrasında bölgeye yapılan ziyarettefelaketin yapı üzerindeki etkileri ayrıntılı olarakgözlenebilmiştir (Resim 2).Bu yapıya yapılan ikinci ziyarette (Nisan, <strong>2012</strong>) iseyapının bir süre önce onarılarak tekrar kullanımabaşlandığı görülmüştür (Resim 3). Yapı ile ilgili olarak şuanda bu binada faaliyet sürdüren Hidropol Mühendislikfirması yetkilisi ile görüşülmüştür. Patlamanın olduğufirma henüz davası sürdüğü ve işletme ruhsatıalamadığı için artık faaliyet gösterememektedir. Busebeple yapı yeni bir firma tarafından patlamadankısa bir süre sonra satın alınmıştır. Binanın tekrarkullanıma açılabilmesi için gerek patlama ile ilgili(adli, hukuki) raporların tamamlanması, gerekseyapının aldığı hasar neticesinde onarılarak tekrarkullanılabilmesi için gerekli teknik (mühendislik)raporlarının hazırlanabilmesine yönelik bir süreçgerekmiştir. Bu sebeple <strong>Mayıs</strong> (2011) tarihine kadarbu raporların tamamlanması ve ruhsat alma işlemlerisürmüştür. <strong>Mayıs</strong> ayından Ekim (2011) ayına kadarkisüreçte ise (yaklaşık altı aylık bir süreç) yapınınonarım, tadilat ve dekorasyon işlemleri sürmüştür.Böylelikle bina ve yeni firma faaliyetlerine Ekim(2011) tarihinde yani patlamadan yaklaşık 10 ay47


Resim 3. İlk patlama alanına yapılan yeniden ziyarette onarılmış ve işletmeye açılmış binanın resimleri.Fotoğraflar (OSTİM, <strong>Ankara</strong>) Nisan <strong>2012</strong>’de çekilmiştir.sonra yeniden başlayabilmiştir. Yeni bina 5 ay gibi birsüredir faaliyettedir.İkinci patlamanın olduğu yapı görece ilk binayagöre daha küçük olmakla birlikte yapının tasarım veyerleşim şekli ile ilkinden önemli farklılıklar içerdiğigörülmektedir. Her şeyden önce ilk yapı, yanındabitişik veya çok yakın bir başka sanayi yapısı ya daüretim tesisi barındırmazken ikinci yapının bulunduğubina başka endüstri yapılarının da yer aldığı sırabinalar (bitişik nizam yapılar) şeklinde oluşmaktadır(Resim 4). Bu önemli farklılık ikinci binada birfirmada meydana gelen patlamanın bitişiğindekidiğer firmalarda da ciddi hasarlar oluşturmasınaneden olmuştur. Aynı şekilde bu binayı ilk binadanayıran bir başka özellikte ilk binanın prefabrikteknolojisi ile ikinci binanın prefabrik teknolojilerininfarklılıkları ve detaylandırılmalarıdır. Dolayısıyla ilkyapıda patlamanın yol açtığı hasar başka nedenlerinyanında (patlamanın şiddeti, kullanılan malzemelerindayanımı, patlamanın yol açtığı yangının şiddeti,yapıların tasarım ve fonksiyon farklılıkları vb.) binanınyapım teknolojisi ve yapım metodu ile kullanılan yapımalzemeleri) açısından ikinci yapıdan önemli farklılıklarda göstermektedir. Bu anlamda ikinci binanın patlamasonrası onarılamayacak kadar ağır hasar almış olmasıve büyük ihtimalle yıkılarak yeniden yapılması ihtiyacıortaya çıkmaktadır.Bu yapıya yapılan ikinci ziyarette (Nisan, <strong>2012</strong>)ise yapının henüz herhangi bir şekilde müdahalegörmediği ve sadece çevresinin biraz temizlendiğiancak yapının patlama sonrası olduğu gibi bırakıldığıgözlenmiştir (Resim 5). İkinci patlama sonucundaortaya çıkan hasar sonucu işletme fonksiyonlarınıkaybeden bu tesiste aradan geçen bir yılı aşkın süreiçerisinde yeniden faaliyete geçilebilmesi için herhangibir girişimin başlatılamadığı anlaşılmaktadır. Yapılarınterkedilmiş enkazlar olarak bulunması sebebiyle buyapıların mevcut durumu ile ilgili herhangi bir yetkilidende bilgi almak mümkün olamamıştır. Bununla birlikteçevrede bulunan insanlar ve diğer işletmelerdeçalışanlar sadece meraklı ve bir o kadar da endişeligözlerle ziyaretimizi ve bu yapılarda gerçekleştirdiğimizbelgelemeleri dikkatlice takip etmişler ancak konu ileilgili görüşmekten kaçınmışlardır.OSTİM ve İvedik OSB’ne patlamalardan bir yılı aşkınbir zaman sonra yapılan ikinci ziyarette genel anlamdasorunların gözlemsel düzeyde sürdüğünü tespit ettik.Bununla birlikte sanayi alanına ve tesislerine son48 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


Resim 4. 3 Şubat 2011’de yaşanan ikinci patlama sonrası İvedik OSB’de hasar gören ve patlamanın olduğu bina.Fotoğraflar Şubat 2011’de çekilmiştir.derece yakın ve kontrolsüz olarak yaklaşan konutalanlarının da yeni risk sektörleri oluşturduğunugözlemledik. Bu doğrultuda bölgenin iyileştirilmesive risk alanlarının azaltılması için çok acele adımlaratılması gerektiği görülmektedir.Endüstri tesislerinde yaşanan teknolojik kaynaklıafetler OSTİM örneğinde de görüldüğü gibi buişletmelerde hem can kaybına neden olmakta hemde önemli iş kesintilerine sebep olmaktadır. Doğrudanetkileri yanında bu tesislerin çalışma ya da işletmefaaliyetlerini uzun süre başlatamaması ya da hiçbaşlatamaması bu sektörlerde çalışan diğer tesisve yan sanayi işletmelerini de ekonomik olarakzor durumda bırakabilmektedir. Aynı şekilde, buişletmelerde hayatını kaybedenler ile yaralalananlar,sakat kalanlar (engelli olanlar) yanında işlerinikaybedenler için de aile bütçelerinde ve geçimkaynaklarında önemli kayıplar yaşanmakta ve buetkiler de orta ve uzun vadede olumsuz ekonomik,sosyal ve psikolojik sorunlara neden olabilmektedir.Dolayısıyla istatistiki veriler ve ekonomik kayıplar biryana ortada çok ciddi insani sorunlar yaşandığı, ölenve yararlalanların yakınlarında ortaya çıkan felaketsonrası travma durumlarının ise genellikle hembasının hem de yetkililerin gündemlerinde olmadığıçok açıktır.Uzun vadede bölgede riskleri azaltıcı ve risklerekarşı bilinç arttırıcı faaliyetler uygulanamaması hembölgede çalışanlar hem de yaşayanlar için risk algısıve değerlendirme kapasitesi oluşturulamamasına,daha kaderci bir yaklaşım izlenmesine ve bilinmeyene(afete) karşı her zaman büyük bir korku ve endişetaşınmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bölgeselkalkınma yaklaşımını bütüncül bir süreç içerisindedeğerlendirmek gerektiği ortaya çıkmaktadır. Kalkınmaçalışmalarında sanayinin ve üretimin önemi ile aynıoranda bu alanların güvenli çalışma ve gelişmesi deönemli görülmelidir. Böylelikle bir afeti tekil veyaetkilediği alan içinde düşünmek yerine daha geniş biraçıdan, bütüncül ve uzun vadeli etkilerini de hesabakatarak düşünmek, buna göre önlemler almak dahadoğru bir yaklaşım olacaktır.Bu anlamda yapılması gerekenler ise;Mevcut risk sektörlerinin ve riskli alanların (hemyapısal, hem de ekonomik anlamda) hızlı bir şekildetespit edilmesi,49


Resim 5. İvedik OSB’de yaşanan ikinci patlamadan sonra geçen bir yılı aşkın sürede hasar gören yapılarda herhangi bir faaliyet gözlenmemektedir.Fotoğraflar (İvedik OSB, <strong>Ankara</strong>) Nisan <strong>2012</strong>’de çekilmiştir.50 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ


Risk azaltma ve sakınım planlamalarının yapılması,Sanayi tesisi – konut alanı birlikteliğinde kontrollübüyümenin sağlanması ve yapım süreçleri ile kullanımsüreçlerinde denetimin sağlanması,Sanayi tesislerinde fonksiyon değişikliklerinin mutlakadenetim altında yapılması,Bölgedeki tüm yapıların envanterlerinin çıkarılması,zayıf noktalarının tespit edilmesi, güçlendirilmesigerekenlerin güçlendirilmesi, yıkılıp yenidenyapılması gerekenlerin gerekli projelendirilmelerinintamamlanması,Tüm bu süreçlere özel sektörün, işyerlerinin ve halkınkatılımının sağlanması şeklinde sıralamak mümkünolabilir.Ancak tüm bunlarla birlikte ilgili mevzuatın yeniden vetitizlikle ele alınması gerektiği, işçi sağlığı ve güvenliğikonularının son derece hassas ve bir o kadar da insanisorunlar olduğu, bu sorunun insan hakları ve elbetteişçi hakları sorunu olduğu, sadece istatistiki veriler ileele alınamayacağı unutulmamalıdır. Zaten istatistikiverilerin de ortaya çıkarılması mevcut sorun alanlarınaçözümler üretmek amaçlı değil midir? Eğer buverilerden ve yaşanan olaylardan ders alınamayacaksaistatistik tutmanın ne tür faydası olacaktır? Son olaraküzerinde durulması gereken nokta ise, yöneticilerin vesiyasi otoritenin artık “kadercilik” aracını kullanmayıbir yana bırakarak gerçeklerle yüzleşmesi ve toplumunrefah ve mutluluğu için, adaletli ve güvenli bir çalışmaortamı sağlanabilmesi için gereken akılcı tedbirlerialması gerekmektedir. ■Kaynaklar:Ergör, O.A., Demiral, Y., ve Pıyal, Y.B., 2003. A SignificantOutcome of Work Life: Occupational Accidents in aDeveloping Country, Turkey, Journal of Occupational Health,Sayı 45, syf. 74-80.Anonim, Occupational Accidents in OECD Countries.http://www.oecd.org/dataoecd/63/54/3888265.pdf<strong>2012</strong>’de ulaşılmıştır).(NisanChang, J.I., Lin, C-C., 2006. A Study of Storage TankAccidents, Journal of Loss Prevention in the ProcessIndustries, Sayı 19, syf. 51-59.Uysal, B., Özçifçi, A., ve Kurt, Ş., 2005. Analysis of IndustrialAccidents Occured in Small and Medium-sized FurnitureManufacturing Firms in Turkey, Gazi Üniversitesi Fen BilimleriDergisi, Sayı 18(3), syf. 439-451.Takala, J., 1999. Global Estimates of Fatal OccupationalAccidents, Epidomology, Sayı 10(5), syf. 640-646.Yeşildal, N., 2005. Sağlık Hizmetlerinde İş Kazaları veŞiddetin Değerlendirilmesi, TSK Koruyucu Hekimlik <strong>Bülten</strong>i,Sayı 4(5), syf. 280-302.Ünal, H.G., Yaman, K., ve Gök, A., 2008. Türkiye’de Tarımsalİş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Maliyeti Üzerine BirAraştırma, <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım BilimleriDergisi, Sayı 14(4), syf. 428-435.Ceylan, H., 2011. Türkiye’deki İş Kazalarının Genel Görünümüve Gelişmiş Ülkelerle Kıyaslanması, International Journalof Engineering Research and Development, Sayı 3(2),syf. 18-24.51


BASIN AÇIKLAMASIÇaycuma Faciası GörüşüTMMOB İnşaat Mühendisleri <strong>Odası</strong>11.04.<strong>2012</strong>Zonguldak ili Çaycuma ilçesinde Filyos Çayı üzerindebulunan köprünün 06.04.<strong>2012</strong> tarihinde saat 16.00civarında çökmesi sonucu bir otomobil ve bir minibüssuya düşmüş, minibüste olduğu tahmin edilen 10 kişive olay sırasında köprüde bulunduğu tahmin edilen5 kişi sulara kapılmıştır. Olayın ardından başlatılanarama kurtarma çalışmaları halen sürmektedir ancakhenüz bir kişinin cenazesine ulaşılabilmiştir.Çaycuma`da yaşanan facianın hemen ardındanİnşaat Mühendisleri <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> Şubemize bağlıZonguldak temsilciliğimiz hızla bir ekip oluşturarakbölgeye itikal etmiş, olay yerindeki incelemelerini birrapor haline getirmiştir. Temsilciliğimizin hazırladığıön rapor Çaycuma faciasının nedenlerini gözler önünesermektedir.Çökme yaşanan köprü 1951 yılında tamamlanarakhizmete girmiş olup, son bakımı 2010 yılındakarayolları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bakımçalışmalarının nasıl yapıldığı bilinmemektedir. Ancakinşaatından bugüne 61 yıl boyunca hizmet vermişolan bir köprünün kullanımına devam edilebilmesiiçin periyodik kontrollerinin ve bu kontrollerdoğrultusunda, gerekli görülmesi halinde, sağlıklı bironarım ve güçlendirme çalışmalarının yapılmış olmasıbeklenir.Ülkenin kurumlarını etkisizleştirerek her kaynağı hızlaözel sektörün insafına terk edenler, hem KarayollarıGenel Müdürlüğü gibi köklü bir kurumun böylesibir faciada pay sahibi olmasına yol açmış, hem debirbiriyle ilişkide olması gereken kurumlar arasındakoordinasyon sorunu yaşanmasına neden olmuşlardır.Zira Karayolları Genel Müdürlüğü yetkilileri köprününbakımını yaptıktan sonra yol ağından çıkararakÇaycuma Belediyesi`ne teslim ettiklerini söylerken,Belediye yetkilileri köprüyü karayollarından teslimalmadıklarını ifade etmektedir.Hangi idarenin sorumluluk alanında olduğu birmuamma olan köprünün aynı zamanda bir nehiryapısı olması, konunun Devlet Su İşlerini ilgilendirenbir boyutu olduğunu da göstermektedir.İki yılda bir onarım çalışması yapıldığı ifade edilen birköprü yıkılıyorsa, bunun olası iki nedeni vardır. Birionarım çalışmalarının yetersiz ve üstünkörü yapılmışolması, diğeri ise nehir morfolojisinin bozulmasınaneden olan uygulamalar, yani köprü ayaklarınınaltındaki tahkimat malzemesinin bir nedenle yetersizkalmasıdır. Temsilciliğimizin raporuna göre, köprününyıkılmayan ayaklarında da temel altındaki oyulmalargözle görülebilmektedir.Gelişmiş ülkelerdeki köprü çökme istatistiklerinegöre köprülerin %50`den fazlasının hidrolik etkenleryüzünden çökmektedir. Hidrolik etkenlerin başındaköprü temel seviyesinde oyulma olarak tabir edilentemeli destekleyen toprağın su akış hızına ve diğerhidrolik parametrelere bağlı olarak yer değiştirmesi vedesteklediği temelin açığa çıkması ile yanal direniminizayıflatmasıdır. Zayıflayan temelin kuvvetli bir su akışdurumunda oynaması ise üstyapısında kiriş oturmamesafesi az olan köprülerde Çaycuma köprüsü gibidüşmelere neden olmaktadır. Oyulmayı hızlandıranbaşka etken ise köprü yakınından kaçak kum çekilmesiveya köprüyü hidrolik etkilerden korumak için koyulantahkimatın alınmasıdır. Bu nedenle ülke genelindeKarayolları Genel Müdürlüğünün bir kuralı olarak nehirköprülerinin 300 metre üstünden veya 300 metreaşağısından kum çekilmesi yasaktır. Ancak söz konusuyasağa ne kadar uyulduğu bilinmemektedir.Facianın asıl nedenlerinin ortaya çıkarılması ve bufaciadan ders alınması için aşağıdaki sorulara yanıtveren ayrıntılı bir teknik inceleme yapılmalıdır:• Filyos Çayı üzerindeki HES`lerin tahkimatınaşınmasında etkisi var mıdır?52 BASIN AÇIKLAMASI


Çaycuma Köprüsü: 6 Nisan’da kısmen yıkılarak 15 cana mal oldu.Kaynak: www.hurriyet.com.tr• Söz konusu HES`lerin nehir yatağından agregaalımı yaptıklarına ilişkin duyumlar vardır. Buduyumlar doğru mudur?• Doğruysa, derenin debisini, nehrin morfolojisinive dolayısıyla da köprü ayaklarının dengesiniolumsuz etkileyecek bu alımlara nasıl ve kimlertarafından izin verilmiştir?• Köprü Ayaklarını koruyan setler sökülmüşmüdür?• Karabük Hidroelektrik Santrali barajınınkapaklarının açılması, dolayısıyla suyundebisinin artması, bu setlerin yerindensökülmesinde etken olmuş mudur?Ülkemizdeki köprülerin deprem performanslarınabakıldığında bina türü yapılara kıyasla daha az hasargördükleri söylenebilmektedir. Van 2011 depremindensonra incelenen köprülerin sadece %10 unda az hasargörülmüş ve diğer incelenen köprülerin ise hasarsızolduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda, ülkemizde köprüyapım ve tasarımında uygulanan metotların birazdaha dikkatle uygulandığı söylenebilir. İleride bu tipkazaların önlenmesi ancak periyodik muayenelerile mümkün olabilir. Bu bağlamda tüm köprülerinperiyodik kontrolleri yapılmalı, bakıma ihtiyacı olanköprüler belirlenmeli ve sınıflandırmalıdır. Bu iseancak etkili bir köprü işletim sistemi oluşturmaklagerçekleştirilebilir. ■53


İstanbul Boğazı'na Üçüncü Köprü Projesi3. Köprü Yerine Yaşam Platformu3. Köprü Yerine Yaşam Platformu bileşenleri, 3.köprü ihalesinin gerçekleşeceği Karayolları GenelMüdürlüğü binası önünde 20 Nisan <strong>2012</strong> tarihindebir protesto gerçekleştirdi. “Yaşam ihaleyeçıkarılamaz” pankartı ile Yüksel Caddesi’ndenKarayolları Genel Müdürlüğü Binası’na kadaryürüyen Platform üyeleri tarafından yapılançağrıyı yayınlıyoruz.3. Köprü Yağmasına Karşı 20 Nisan’da<strong>Ankara</strong>’dayız3. Köprü Yerine Yaşam PlatformuAKP hükümeti ve sermaye artık 3. Köprü cinayetiniişlemeye hazır. Ağustos ayından bu yana dört kezertelenen ihalenin yeni tarihi açıklandı: 20 Nisan<strong>2012</strong> Cuma, saat 10.00.Kriz nedeniyle ihaleye girmekte nazlanansermaye, AKP hükümeti ile aylardır kapalıkapılar ardında sürdürdüğü kirli pazarlıklarsayesinde inanılmaz ayrıcalıklar elde etti. Önce,projeyi üstlenecek sermaye grubunun ödeyeceğikamulaştırma bedelleri kademeli olarak düşürüldü.Sonra, şirketler kamulaştırma ve müşavirlikbedellerinin tamamından kurtarıldı. Yetmedi! Çünküşirketler, AKP hükümetinin 3. köprü cinayetiniİstanbul halkına dayatmak için yıllardır söylediği,“köprünün trafik yoğunluğunu çözmek için ihtiyaçolduğu” yalanını yemedi. Bu yüzden AKP, köprüdenaraç geçsin geçmesin, günlük 135 bin araç x 3dolarlık kar garantisini halkın cebinden şirketlerebahşetti. Bu da yetmedi! 5 Nisan’daki ihale tarihi 20Nisan’a ertelenerek, sağlık ve ulaşım alanlarındakibirçok yağma projesinin yanı sıra, 3. Köprü projesiniüstlenecek firmalara KDV muafiyeti sağlandı. Ormanalanlarının ve kent arazilerinin yağmalanmasınıhızlandıran 2-B ve Afet Riski Altındaki AlanlarınDönüştürülmesi yasaları ve “acele kamulaştırma”kararlarıyla birlikte, İstanbul kenti dört bir taraftansermaye kuşatması altına alındı. Artık dört başımamur bir cinayet için her şey tamam!Bizler, sermayenin değil bilimin ve emeğinİstanbul’unu; kentsel yıkımı değil, insancayaşamı savunanlar olarak, tüm yaşamsavunucularını AKP’nin ve sermayenin 3. Köprücinayetine karşı 20 Nisan Cuma günü saat10.00’da ihalenin yapılacağı Karayolları GenelMüdürlüğü önünde olmaya çağırıyoruz. Bir kezdaha tekrarlıyoruz:• 3. Köprü Projesi İstanbul’un ve Türkiye’nindeğil, AKP’nin siyasi projesi ve rantçı inşaatşirketlerinin ihtiyacıdır. İstanbul halkınıngerçek ihtiyacı toplu ulaşım; ormanlarımızın ve suhavzalarımızın korunduğu temiz, yaşanabilir bir çevre;bu kenti var eden emekçilerin barınma, güvenceliçalışma ve yaşama haklarının garanti altına alındığıbir İstanbul’dur. İstanbul’un trafik sorununu çözmekiçin yeni köprülere değil, raylı ulaşımla deniz yolununetkin biçimde kullanılmasına, bu ikisinin kesiştiği yeni54 BASIN AÇIKLAMASI


Haydarpaşalara ihtiyaç varken, AKP’nin bunun tamtersini yapmasının nedeni kör iktidar ve kar hırsıdır.• İstanbul’un tamamını sermayenin şantiyesi halinegetiren; Afet Riski Altındaki Alanların DönüştürülmesiYasası ile kentleri inşaat şirketlerinin sonsuz talanınaaçan; akarsularımızı şirketlere pazarlayan; binlerceinşaat işçisini sendikasız sigortasız çalıştırarak ölümemahkum eden çıkar çevreleri, 3. Köprü cinayeti içinkamusal kaynaklarımızı yağmalamakta; cinayetinbedelini tüm Türkiye halkının sırtına yüklemektedir.AKP hükümeti halkın kaynaklarını cinayetprojeleri için yağmalamaktan vazgeçmeli;kamusal kaynaklarımız halkın gerçek ihtiyaçlarıiçin kullanılmalıdır.şantiyesinde olduğu gibi inşaat işçilerini diri diriyanarak ölüme mahkum etmek demektir. 3. Köprüdemek, 2B yasasıyla ormanlık alanları talan etmek;halktan yana bilim insanlarını işten çıkarmakla tehditetmek; üniversiteleri kentsel dönüşümün yardakçısıhaline getirmek demektir.Taksim’den Haydarpaşa’ya, Esenyurt’tanSarıyer’e İstanbul’un sermaye tarafındanyağmalanmasına hayır diyen herkesi, 20 NisanCuma günü saat 10.00’da ihalenin yapılacağıKarayolları Genel Müdürlüğü önünde olmayaçağırıyoruz.• AKP hükümeti 3. Köprü Projesi hakkında açılandavaların devam ettiğini ve bilirkişilerin olumsuz raporverdiğini görmezden gelerek, bu hukuk, bilim, insanve doğa düşmanı projenin ihalesini açmakta ısraretmekte; Danıştay kararlarını ve hukuksal süreçleriçiğnemektedir. Bu ihaleyi yapanlar ve projeye talipolacak şirketler, İstanbul kentine verecekleritelafisi mümkün olmayan zararlardan dolayışahsen sorumlu olacaklardır.AKP hükümetinin bu hukuk dışı girişimine karşı,yaşamı ve İstanbul’u savunan herkesi, 18 NisanÇarşamba günü saat 11.30’da İstanbul Adliyesiönünde yapacağımız suç duyurusu ve basınaçıklamasına katılmaya çağırıyoruz.Çünkü 3. Köprü demek, İstanbul’un taşını toprağınısermayeye peşkeş çekmek demektir. 3. Köprü demek,yoksul insanları mahallelerinden sürmek; EmekSineması’nı, Haydarpaşa Garı’nı, Taksim Meydanı’nısermayenin talanına açarak yok etmek demektir.3. Köprü demek İstanbul’un ormanlık alanlarını,su havzalarını ve Sarıyer’i yok etmek demektir. 3.Köprü demek, İstanbul’un Anadolu yakasını finansve inşaat tekellerine peşkeş çekmek; Marmara Parkhttp://kopruyerineyasam.blogspot.com/55


Orman Alanları Değil Aslında Geleceğimiz Satışta!TMMOB Şehir Plancıları <strong>Odası</strong> /TMMOB Çevre Mühendisleri <strong>Odası</strong>TMMOB Peyzaj <strong>Mimarlar</strong>ı <strong>Odası</strong>/TMMOB Ziraat Mühendisleri <strong>Odası</strong>19 Nisan <strong>2012</strong>18 Nisan <strong>2012</strong> tarihinde iktidar ve muhalefet partilerininbüyük uyumuyla kamuoyunda 2B kanunu olarakbilinen “Orman Köylülerinin KalkındırılmalarınınDesteklenmesi ve Hazine Adına Orman SınırlarıDışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İleHazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı HakkındaKanun” kapsamı genişletilerek dün itibari ilekanunlaşmıştır.Kamuoyunda 2b arazileri olarak bilinen “orman vasfınıkaybetmiş” bir başka ifadeyle Orman alanlarınınişgali ile işgalcilerince ormanlar kesilerek yerinevillalar, konutlar, ticarethaneler dikilmiş alanlarınişgalcilerine satılması hepimizin bildiği gibi İstanbul‘unakciğerlerini talan eden zihniyetin iktidara gelmesiile birlikte kamuoyunun gündemini meşgul etmeyebaşlamış, yeni orman alanları işgalleri için de yeni birivme yaratmıştı. O günlerde Ormanların korunmasıyönünde olan muhalif siyasal partilerin söylemleri,günümüzde kamu mallarının ranta ve talana açılmasınoktasında iktidarla olağanüstü bir ittifaka dönüşmüşdurumdadır.Kanun ile Orman alanlarının tarımsal gerekçelerle işgalliolan kesimlerinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı yetkilibakanlık olarak tanımlanırken, iskanlı alanlar ile iskanaaçılacak “proje” alanları tapuda Hazine adına tesciledildikten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkisinebırakılmakta, bu alanlardan elde edilecek gelirlerin%90‘ı ise kentsel dönüşüme kaynak sağlamak amacıile Genel Bütçeye gelir olarak aktarılmakta, kanunadında yer alan “Orman Köylülerinin KalkınmalarınınDesteklenmesi” işlemine ilişkin her hangi bir hükmekanun içinde yer verilmemektedir. Bu satış işlemlindenelde edilecek gelirin %90‘ına kadar olan kesiminin“kentsel dönüşüm” amacıyla kullanılmak üzere Çevreve Şehircilik Bakanlığı bütçesine özel ödenek olarakgelir kaydedilirken, her nasıl olacaksa bilinmez birbiçimde elde edilen gelirin %10 luk kesimiyle de satışıgerçekleşen orman alanlarının iki katı kadar alanınıslahı, orman köylerinin nakli, iskanı ve kalkındırılmasıamacıyla Orman Genel Müdürlüğü kullanımına tahsisedilmektedir.Komisyon görüşmelerinde her ne kadar 2buygulamalarının 1<strong>98</strong>2 Anayasasında belirtilen tarihiesas almakta olduğu dile getirilmekle birlikte kanuniçeriğinde anılan alanların 31.12.2011 tarihindenönce kullanıcısı olmak kaydı getirilerek, 2b alanlarınıiçin geçerli olan köy nüfusuna kayıtlı kullanıcılarınayapılmasına ilişkin tahsis kaydı da kaldırılmış, işgalliorman alanlarının işgalcileri adına satışı işlemi butaslakla onaya sunulmuş durumdadır.BÖYLECE 2B ALANLARININ SATIŞINA YÖNELİK İLKHABERLERİN ORTAYA ATILDIĞI 2002 YILINDANBU YANA ORTAYA ÇIKMIŞ OLAN YENİ İŞGALCİLERDE KAPSAMA ALINARAK ORMAN YAĞMASIMEŞRULAŞTIRILMIŞ OLMAKTADIR.Orman ve hazine alanlarının talanıyla da yetinilmeyenKanunda, ilk kanun teklifinde yer almayan;• Devlet ormanlarında toplu yerleşiminbulunduğu alanların Bakanlar Kurulunca “yayla”ilan edilerek bu alanlarda mevcut yapılaşmadurumunu belirleyen vaziyet planları yapılarak,tespit edilen taşınmazların Anayasa‘nın 169 ve170. Maddeleri değiştirilinceye kadar OrmanGenel Müdürlüğü adına tescil edilerek işletmeyealınması ve işgalci yapı sahiplerine kiralanması,Orman Genel Müdürlüğünce yapılacak planlarladevlet ormanı niteliğindeki “yaylalarda” bina vetesislerin yapılabilir hale getirilmesi,• Orman alanlarında ve özel ormanlarda %6 olanyapı hakkının %15‘e çıkarılması• Üniversite ve yurtların kurulabilmesi içinOrman alanlarının YÖK‘e bedeli karşılığındasatılabilmesi,• 6831 sayılı kanunun 8. Maddesi uyarınca31.12.2011 tarihinden önce müsaderesine56 BASIN AÇIKLAMASI


karar verilen ve tapuları iptal edilen fabrika veticari tesislerin işgalcilerine 29 yıllığına kirayaverilmesi de kabul edilmiştir.“Orman Köylülerinin KalkındırılmalarınınDesteklenmesi” kılıfı altında 410.000 ha. Ormanalanı işgalcilerine satılması karara bağlanırken,bununla da yetinilmeyip, hazineye ait 927.000ha. Arazinin de tarım vb. amaçlarla kiracılarınaveya isteklilerine satışı, bir başka ifade ileülkemizin 8. Büyük ili olan Eskişehir ili ile eşityüz ölçüme sahip bir alanın satışı kabul edilmişdurumdadır.İşgalcilerin ihyası o kadar öncelikli bir sorun olarakbelirlenmiştir ki; işgalcilerine rayiç bedelinin %50‘sine,peşin ödeme halinde %20 daha indirim yapılaraksatışı planlanan kamu alanlarından, kamu hizmetinetahsisi gereken alanların kamulaştırılması halinderayiç bedelin %100‘ü ödenerek geri alınması bu yollaişgalcilere haksız kazanç sağlanması da kanunteklifinin 10. Maddesinde hükme bağlanmıştır.Kanun teklifi sadece işgalli alanları değil, işgaledilmemiş ancak kentsel dönüşüm yapılarak dahayüksek rantlara konu edilebilecek, deprem vb. doğalafetler durumunda kullanılmak üzere talep edilmişolup ta bu amaçla kullanılmamış orman alanlar dadahil olmak üzere orman alanlarını da “Proje Alanı”tanımı altında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kullanımınatahsis etmektedir.“Orman Köylülerinin Kalkındırılması” gibi sonderece masum bir talepmiş arkasına gizlenerekkamuoyuna diretilen taslakta Çevre ve ŞehircilikBakanlığına kaynak yaratmak amacına o kadaryoğunlaşılmış durumdadır ki, TBMM tarafından kabuledilerek yasallaştırılmış bulunan “Afet Riski AltındakiAlanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” henüzkanunlaşmamış “Orman Köylülerinin KalkınmalarınınDesteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları DışınaÇıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye AitTarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun Tasarısı”ndanelde edilecek gelire atıfta bulunmaktadır.Kanunun “proje alanı” tanımı kentsel dönüşümamacıyla kullanılabilir orman alanlarına atıftabulunarak bu alanları Çevre ve Şehircilik Bakanlığınıninsaf ve yetkisine bırakırken, bu alanlarda yapılacakplanlama çalışmaları sırasında diğer kamu kurum vekuruluşlarından görüş alma zorunluluğu da ortadankaldırılarak, doğal ve kültürel varlıkların bulunduğusit alanlarında, sulama alanlarında vb. imar mevzuatıile belirlenmiş kıstasların hiç birine tabii olmaksızın“proje alanlarının yapılaşmaya açılmasını hükmebağlamaktadır. Bu yolla orman alanlarının yanı sıra,kıyıların, meraların, kültürel varlıkların, halk sağlığınınve gelecek kuşakları devretmemiz gereken tümdeğerlerin tahribatı için bu güne dek görülmemiş birdüzenleme hükme bağlanmış durumdadır.Anayasa‘nın yargı kararlarının uygulanmazorunluluğuna ilişkin açık hükmüne karşın bu kanunile birlikte sürmekte olan davaların kadük halegetirilmesinin yanı sıra, kesinleşmiş ve hatta infazedilmiş yargı kararlarına “haksahipleri”!) iki yıl içindeitiraz ederek işgal etmiş oldukları alanların satış hakkınıelde edinebileceklerdir. Söz konusu itirazın yapılmasıgereken mercii hukuk devletlerinde olması gerekenbiçimi ile gene yargı olmayıp, ilginç bir biçimde işgalekonu olan yerdeki yetkili bakanlık ve hazine olaraktanımlanmış durumdadır. Yargı kararlarına müdahaleo denli büyüktür ki, demokratik hakların başında gelenrayiç bedeller ve tahsislere konusunda vatandaşlarınyargı yoluna gitmesi kanun yoluyla engellenerek sonderece açık, hukuk ihlalinin yanı sıra, demokratikhak arama yollarının ortadan kaldırıldığı ilk uygulamaolarak ortaya konmuş durumdadır.İçine girilmiş olan ekonomik kriz ortamından çıkışiçin iktidarca seçilmiş olan inşaat sektörününcanlandırılması yoluyla krizi aşma politikasının57


somutlaştığı bu kanunla; açıkça neo-liberal politikalarlabütünleşmiş yandaş sermayeye kaynak aktarmada biraraç yaratılmakta ve bu güne dek görülmemiş ölçüdehiçbir insani değer ve kural tanımaksızın ülkeyi yağmave talana açarak yandaş sermayeye aktarılacakkaynakların yaratılması amaçlanmıştır.İnsanlarımızın can kaybı ile ülkemizde yakıcılığınısürdüren ve iklim değişikliği ile yaşanan sel, fırtınakonuları gündemde iken , çölleşme, su sorunu,doğal afetler gibi canlı yaşamını ve doğal dengeyitehdit eden sorunların yanı sıra orman varlığı hızlaazalırken, kültür varlıklarımızın korunması , yaşamakoşullarının iyileştirilmesi, yoksullukla mücadelegibi temel başlıklar söz konusu iken, 2B alanlarınaorman vasfını geri kazandırmaya yönelik bir çabanınyerine her fırsatta bu alanlardaki mevcut işgallerimeşrulaştırmaya yönelik yasal düzenlemelerindayatılmasının masum bir amacı olmadığı açıktır.Hükümetin tüm bu temel sorunları bir yana bırakarakyandaş sermayeye yasa ve hukuk tanımaz bir biçimdekaynak sağlama çabası içinde olması toplumsal açıdanaffedilemez bir durumu ortaya koymaktadır,Bu metinde imzası bulunan TMMOB ye bağlı meslekodaları olarak, toplumsal sorumluluklarımızın gereğibu kanun ile birlikte ülkemiz açısından yaratılacakfelaketlere dikkat çekerek gerekli toplumsal dirençve mücadele alanında bizlerle birlikte olmaya tümhalkımızı ve duyarlı tüm kurum ve kuruluşlarımızıdavet ediyoruz. ■58 BASIN AÇIKLAMASI


1 <strong>Mayıs</strong>’ta Emekçilerle Beraberiz..!TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>30 Nisan <strong>2012</strong>Dünya emekçilerinin “Birlik, Mücadele ve DayanışmaGünü” 1 <strong>Mayıs</strong>’ta, çalışanların anti-demokratikbaskılarla etkisizleştirilmeleri, hak kayıplarınauğratılmaları ve açlık koşullarda yaşamaya mahkumedilmeleri gibi dayatmalar karşında sürdürdükleri hakarama çabalarında her zaman yanlarındayız ve onlarladayanışma içinde olmaya kararlıyız.Bütün dünya emekçilerinin birlik, mücadele vedayanışma günü olan 1 <strong>Mayıs</strong>, 1886 yılından bu yanageçen 126 yıldır yaşanan uyanışın birikimini geleceğetaşıyan bir bayram günü olarak kutlanmaktadır. Aynızamanda bu süreç, emek - sermaye çelişkisindeemekten yana güçlerin mücadelesinin tarihi olmuştur.Genel olarak dünyada emekçiler aleyhine birsürecin işletildiği günümüz koşullarında, ülkemizdeçalışanların durumu çok daha fazla ağırlaşmaktadır.İktidarın izlediği “emek karşıtı” politikalarla, var olanekonomik, sosyal ve demokratik kazanımlar ortadankaldırılırken, en küçük insani talepler dahi akıl almazbaskılarla yok edilmeye çalışılmaktadır.Ülkemizin hukuk ve demokrasi tarihini bakımından“12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu” ile başlayanyeni süreçte; önce yargının iktidarın kontrolünealınması; ve daha sonra 12 Haziran 2011 GenelSeçimleri sürecinde çıkarılan KHK marifetiyle MeslekÖrgütlerine ve Sendikalara yönelik “işlevsizleştirmeve yok etme” operasyonları gerçekleştirilmektedir.Buna gelişmelere bağlı olarak meslek mensupları veemekçiler güvencesiz bırakılmaktadırlar. <strong>Mimarlar</strong>odası olarak; çağdaş ülke normlarıyla ve örgütlenmehaklarıyla bağdaşmayan bu anti-demokratik ve“otoriter” politikaları şiddetle kınıyoruz.Öte yandan emek birikimlerimizle var edilen bütünkamusal ve toplumsal varlıklarımıza “yağmacı”anlayış göz dikmiştir. Bu amaçla kamusal varlıklar“haraç-mezat” pazara sürülerek talan edilmektedir. Veemeğin istismarı daha kapsamlı ve her alanda sistemlibir şekilde sürdürülmektedir.Bin bir emek, özveri ve alın teri ile yaratılan kamukaynaklarının küresel ve yerli kimi sermayegruplarına peşkeş çekilmesi, son yıllardaki emeksömürüsünün en önemli şekillerinden biri olmuştur.Bu çerçevede iktidar tarafından gündeme getirilen“kentsel dönüşüm” ve “çılgın” projelerle kentsel vedoğal alanlarımız küresel sermayeye sömürü ve işalanı olarak sunulmakta ve bunun sonucunda yaşamkaynaklarımız yok edilmektedir.Yeni “rant” yaratma anlayışı doğrultusundaemekçilerin yaşadığı mahalleler hedef alınmaktadır.Bu yaklaşımlarla kentsel mekânda var olan “varsılyoksul”ayrışmasının daha da derinleşmesi, kültürelzenginliklerimizin ve toplumsal barışın tamamenortadan kaldırılması, emekçiler ve toplumsal süreçleraçısından var olan kaosun daha da derinleşmesigündeme gelmektedir.İnsanlığın yarattığı evrensel değerlerle bağdaşmayan,toplum ve çevre haklarını yok sayan bu “yıkım veyağma” dayatmalarını reddediyoruz.Çok önemli diğer bir konu ise, Türkiye’ninemperyalizmin taşeronluğunda adım adım Suriye ilesavaşa sürüklenmesidir. Bizler, ülkemizde, bölgemizdeve dünyada barış için çabaların öneminin arttığıkoşullarda; savaş kışkırtıcılığı yapılmasını ve Suriyehalkına karşı savaş açılmasını asla kabul etmiyoruz.Gerçekte toplum olarak ihtiyacımız; bilimin rehberalındığı, demokrasi ve hukukun esas olduğu, emeğinhak ettiği saygınlığı kazandığı, barış ve esenliğinyaşandığı bir geleceğin birlikte inşasıdır.Bu sorumluluk doğrultusunda ve 58 yıllık birikin vegelenekleri ışığında çalışmalarını sürdüren <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> olarak, ülkemizde yaşanan her türlü baskı,istismar, ayrımcılık, sömürü, hukuksuzluk karşısındaemekçilerle birlikte ve omuz omuza mücadeleedeceğimizi kamuoyumuza duyuruyoruz.Bu ilkesel yaklaşımlar ve en samimi duygularla tümçalışanların ve meslektaşlarımızın birlik, mücadeleve dayanışma günü olan “1 <strong>Mayıs</strong> Emek Bayramı”nıkutluyoruz. ■59


ÖZEL BÖLÜM: 1949’dan <strong>2012</strong>’ye <strong>Mimarlar</strong>ın YürüyüşüYeter Artık AKP’ye Dur Diyoruz!AKP Hükümetine Karşı Mesleğimize Odalarımızave Ülkemize Sahip Çıkıyoruz.<strong>Ankara</strong>’da devam etmekte olanTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Genel Kurulu 1217delegesiyle karar aldı.15 Nisan saat 10.00 da Güvenpark’ta mimarlarbuluşacak,Çevre Şehircilik Bakanlığına yürüyerekYaşam alanlarımızın daraltılmasına,Meslek Odalarının içeriğinin boşaltılmasına,Tasarım özgürlüğümüzün kısıtlanmasına,Kentlerimizin rant uğruna, pazarlanmasınaAnti demokratik susturma politikalarına karşıAKP‘ye dur diyecek…Tüm basın mensupları ve yaşam alanlarına sahipçıkanlar davetlidir.TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43.Olağan Genel KuruluDelegeler60 ÖZEL BÖLÜM


<strong>Mimarlar</strong> Hakları, Meslek Onurları Ve Toplum İçin Sokaktaydı…<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın 43.Olağan Genel Kurulu için<strong>Ankara</strong>’da buluşan yüzlerce mimar, TMMOB<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43.Olağan Genel KuruluDelegeleri’nin çağrısı ile 15 Nisan <strong>2012</strong> Pazargünü sokağa çıkarak, “toplum için mimarlık”anlayışı ile mesleğine sahip çıktığını bir kezdaha gösterdi. TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın 13-14 Nisan tarihlerinde delegeleriyle <strong>Ankara</strong>’dagerçekleştirdiği genel kurulda, “iktidarınmeslek odamıza yönelik hukuka açıkça aykırıolan, anti- demokratik baskı ve müdahalelerininkınanması” amacı ile oybirliği ile eylem kararıalındı. “Mesleğimize Sahip çıkıyoruz!”, “AKP EliniMeslek Örgütümüzden Çek!”, “Yaşam AlanlarımızınDaraltılmasına Hayır!”, “Meslek Odalarının içeriğininBoşaltılmasına Hayır!”, Kentlerimizin Rant UğrunaPazarlanmasına Hayır!” ve “AKP’ye inat toplumhizmetine devam” yazılı dövizler ile Güvenpark’tatoplanan mimarlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nayürüyerek, Bakanlık önünde basın açıklamalarınıkamuoyu ile paylaştılar.TMMOB MİMARLAR ODASIANKARA ŞUBESİTMMOB MİMARLAR ODASIANKARA ŞUBESİTMMOB MİMARLAR ODASIANKARA ŞUBESİTMMOB MİMARLAR ODASIANKARA ŞUBESİTMMOB MİMARLAR ODASIANKARA ŞUBESİTMMOB MİMARLAR ODASIANKARA ŞUBESİ61


Meslek Odalarına Yönelik Yok Etme Politikaları Durdurulmalıdır!TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43. Dönem Delegeleri15 Nisan <strong>2012</strong>TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>, 43. Dönem Genel Kurulu13-14 Nisan tarihlerinde delegeleriyle <strong>Ankara</strong>’dagerçekleştirdiği toplantısında, “iktidarın MeslekOdamıza ve meslek alanımıza yönelik hukuka açıkçaaykırı olan, anti-demokratik baskı ve müdahalelerininkınanması” oybirliği ile karar altına alınmıştır.Bu kapsamda AKP’nin izlediği “çağdışı politikalaradur demek” amacıyla yapılan değerlendirmelerinkamuoyumuzla paylaşılması öngörülmüştür.Ülkemizde son yıllarda yeni yapılandırma çalışmalarında“çağdaş, katılımcı, çok sesli demokrasi”nin altıçizilirken, diğer taraftan meslek alanımızda “antidemokratik,örtülü otoriter anlayış”ın alt yapıçalışmaları sistemli bir şekilde sürdürülmektedir.21. yüzyılın çağdaş toplum modelinde, özelliklemeslek örgütlerinin ve sivil toplum örgütlerininsorgulayıcı, eleştirel, katılımcı rollerinin önemi giderekartmaktadır.Böylesi bir evrensel anlayışta, ülkemizin de “mimarlık”gibi; yerkürenin geleceği açısından gerek fiziki,gerekse manevi değerler bakımından yaşamsalsorumluluk üstlenmiş mesleğinin işlevsel rolü veönderliği engellenemez.Gelişmiş ülke eğitim modellerinde, kentlerin sağlıklıgeleceği açısından, çevre bilincinin ilköğrenimöncesinden başlatılması gündemdeyken, “ileridemokrasi” söylemini yoğunlaştıran ülkemizde meslekalanında “otokratik” bir anlayış siyasallaşmaktadır. Buanlayışın, yerini geri dönülemez hasarlar yaratmadanbilimsel ölçütlere; dogmatik tek tipleştirici anlayışise yerini eleştirel, yerel değerlere, çevreye, insanve toplum haklarına duyarlı yaklaşıma bırakmasınıdiliyoruz.Bu olağanüstü koşullarda, Meslek Odalarının aydınlatıcı,eşitlikçi, kamu yararını ve meslek ahlakını vurgulayansorumlulukları kritik bir önem taşımaktadır. Kentselmekanın “rant değerleri” üzerinden değil, toplumyararı ve yaşam kalitesi üzerinden değerlendirilmesi,meslek ahlakının süreçteki ilkeselliği bu nedenlerleyüceltilmelidir.Her alanda olduğu gibi, mimarlık alanında da çağdaş,demokratik bir Türkiye için mimarlığın meslek onuru,bilimsel sorumluluğu ve kamu yararı önceliği ilkesitüm vatandaşların katılımıyla hakça savunulmalı vekorunmalıdır.Bu dönemde, siyasal iktidar, Odaların demokratik vemesleki haklarını kullanmasını engellemek için heryolu denemektedir. Bunun nedeni; Meslek Odalarınındoğal kaynakları, kamusal varlıkları, kentsel değerleri,bin yıldır yaşanan mahalleleri, yerleşik kültürleri,sosyal dokuları, kamusal hakları ve demokrasiyisavunmalarıdır.Uygar ülke ölçütleri ve demokrasi ile bağdaşmayan,hukuka, Anayasa’ya ve ilgili yasalara açıkça aykırı olanbu çağdışı anlayışın ürünü olan gelişmeler; küreselsömürü, rant ve çıkar politikalarının engelsiz yaşamageçirilmesi için duyarlı tüm kesimlerin ve toplumunsindirilmesi anlamına gelmektedir.Uygarlaşma karşıtı bu müdahaleler karşısında; meslekilkelerine bağlılığımızdan ve mesleki haklardan aslaödün vermeyeceğimiz gibi; bunların güvencesi olanMeslek Örgütümüzü sonsuza kadar savunmaktakikararlılığımızdan da vazgeçmeyeceğiz.Bu bağlamda, <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> olarak “rantçı veotokratik” bir anlayışla KHK’lar ve yeni yönetmelikmaddeleriyle, Meslek Odalarının “kamusal özerk”kimliklerini yok sayan ve bunlara karşı organize birşekilde yürütülen işlevsizleştirme, yetkisizleştirme veyok etme politikalarını şiddetle kınıyoruz.Başta meslektaşlarımız olmak üzere, bütün duyarlıkesimleri anti-demokratik süreçlere karşı tavıralmaya; bu çerçevede; AKP’nin “baskıcı politikalarınadur demeye” ve iktidarı; Meslek Odalarımızınyaşanılır, adaletli, toplum yararını gözeten ve çevreyeduyarlı bir mesleki çalışma alanına saygı göstermeyeçağırıyoruz…Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur...62 ÖZEL BÖLÜM


6327 Mart 1949 Türk Yüksek <strong>Mimarlar</strong> Birliği’nin yürüyüş (<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Arşivi)


TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>43. Olağan Genel KuruluTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>42. Dönem Yönetim KuruluTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın 43. Genel Kurulu, 13-14Nisan <strong>2012</strong> tarihlerinde toplandı. Oda tarihinin belki deen zorlu dönemlerinden biri olacak olan 43. Döneminstartını veren Genel Kurul, bu tarihsel öneme uygunbir seyir izlemiştir. Özellikle 12 Haziran seçimlerisürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerlehızlanmaya ve somutlaşmaya başlayan meslekodalarını “tedip” çabalarının 43. Döneme damgavuracağı çoktan görünür hale gelmiş bulunuyor.Örgütümüzün 60. yıldönümünü mevcut yasalkurumsalçerçevesi ile karşılayacağı oldukça şüpheli.Bütün bunlar, 43. Dönemin ciddi bir mücadele dönemiolacağını gösteriyor. İşte 43. Olağan Genel Kurulumuz,bu göstergelerin ışığında, içinde bulunduğumuztarihsel koşulların bilinciyle şekillendi. Genel Kurulöncesinde, yaklaşık bir aylık süreçte bir araya gelenŞube temsilcilerinin, tamamlanan 42. ve önümüzdeduran 43. Dönemlere ilişkin yaptığı değerlendirmeler,örgütün, sürecin ciddiyetinin farkında olduğununve uzun soluklu bir mücadele döneminin başlamışbulunduğunun işaretleri oldu. Örgüt Genel Kurul’abu ortak akıl çabası ile girerken, aynı günlerdeart arda yayınlanan yönetmelik değişiklikleri ileOdaların meslek alanlarına ilişkin denetim yetkilerinintırpanlanması, benzer bir kararlılığın hükümetçe debenimsendiğini gösterdi.ve büyük bir coşku ile kabul gören protesto yürüyüşü,hızla örgütlenerek ve delegelerin heyecanlı katılımıyla15 Nisan <strong>2012</strong> Pazar günü gerçekleştirildi. Çevreve Şehircilik Bakanlığı’na yürüyen delegelerin bueylemini, henüz Oda’nın kurulmamış olduğu 1948yılında, mimarların, yabancı mimarlara verilen işleriprotesto amacıyla <strong>Ankara</strong> sokaklarına çıkışları ilekarşılaştırmak yerinde olacaktır. Zira bu eylem, 43.Dönemde yapılacak örgütsel mücadelenin ancakomuz omuza ve kamusal alanda demokratik eylemleriçoğaltarak sonuç alabileceğinin tespiti niteliğindedir.Bu eylemle <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> örgütlülüğü, hem kendiüyelerine, hem de Türkiye kamuoyuna, meslekiörgütlülüğüne sahip çıkacağının ve bunu yaparkenkendisini yok sayan hükümete karşı direncini, üyedayanışması ile meydanlarda öreceğinin mesajınıvermiştir. Böyle bakıldığında, 43. Olağan GenelKurulumuz 43. Dönemin eylem planını da oluşturmuşbulunmaktadır: Omuz omuza, daha fazla 15 Nisan! ■Bu zorlu koşulların belirlediği Genel Kurul, <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> örgütünün bu koşullara verdiği tepkiyi örnekleyeniki tarihsel olguyla somutlaştı. Bunlardan ilki, uzuncabir süredir görülmeyen “tek liste” çalışması ve GenelKurul’un 43. Dönem seçimlerine tek liste ile gidilmesikarşısında gösterdiği olumlu tepki idi. 43. Dönemi“örgütsel seferberlik” ile tanımlanacak bir “dayanışmasüreci” biçiminde tarif eden Genel Kurul sonucunda,yeni dönem Merkez Yönetim Kurulu, örgütün üzerindemutabakat sağladığı tek liste ile oluşmuş oldu.İkinci olgu ise, <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> örgütlülüğü açısındandaha da uzun bir süredir eşi görülmemiş bir eylemdi.Genel Kurul sürecinde ön hazırlığı olmadan önerilen64 ÖZEL BÖLÜM


TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>43. Olağan GenelKurulu’ndan….Arif Şentek:Türkiye bir rejim değişikliği yaşıyor. <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>ve benzeri kuruluşlar bu değişiklikten elbetteetkileneceklerdir. Artık tek parti hegemonyasınıdengeleyecek muhalif/özerk unsurlara 27 <strong>Mayıs</strong>Anayasasının tanıdığı güvence ortadan kalkıyor. Yenirejim bunu istemiyor. Dolayısıyla mesele sadece birmevzuat değişikliği gibi görülmemeli.Bugüne kadar hep kurumsallaşmanın faydalarındanbahsettik. Eğer doğru yönde kurumsallaşamazsanız,örgüt kendini tekrarlayan, özünü gözden kaçıranbürokratik bir yapıya dönüşüyor. Böyle bir tehlikebütün örgütler için olduğu gibi <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> için desöz konusu.Çalışma Raporundaki şu başlıklara bakalım; SMGM,MOBİG, MDUS, FSEK, FABSV, FAB, MOB, MİDEKON,MİMET, İTEK, DOCOMOMO, MİAK, DTÖ, TRİPS,GATS, MDÇ, ÖTK… Bence bu kısaltılmış adlandırmalar"kurumsallaşma"nın olumsuz göstergeleri.Rapordan bir başka olumsuz noktaya değineyim: 741.sayfada “Aidat Yapılandırma Yasasından 1817 adetüye yararlanmıştır” deniliyor. "Adet" sözcüğü benimbildiğim cansız şeyler için kullanılır. Herhalde bir dilsürçmesi olacak, ama hiç de hoş değil.2 kilo 55 gram ağırlığındaki raporun 1000 sayfayıaşan hacmi içinde sistematik bir okuma yapmanızmümkün değil. Bugün artık böyle kalın çalışma raporuçıkaracağız diye uğraşmanın anlamı yok, ayrıntılardijital olarak verilebilir.Katılım eksikliğinden söz edildi. Bakın çok sayıdaprofesyonelimiz var, ama onlar burada çıkıpkonuşmuyorlar. Komitelerde, çalışma gruplarındagörev alan arkadaşlarımız, Öğrenci TemsilcileriKurulu'ndaki öğrenciler de konuşmuyorlar. SonundaNiyazi ağabey, ondan biraz genç ben çıkıp buradakonuşmak zorunda kalıyoruz."Yayın," "Mimarlık ve Eğitim Kurultayı" ve "araştırma"konularına kısaca değineceğim:Bugün merkezde ve şubelerde çok güzel dergileryayınlanıyor. Ama bunlar ‘şık’, ‘prestij’ dergileri.Oysa gündemimizdeki konuları kitlesel olaraktartışabileceğimiz, günlük gazete kıvamında bir yayınaihtiyaç var.Mimarlık ve Eğitim Kurultayı bugün Türkiye’deyaşananlara güncel açılımlar getirememiştir. Örneğin,parasız eğitim istedi diye hapiste yatan öğrencilereveya mimarlık okulları sayısındaki aşırı artışın getirdiğisorunlara ilişkin konular yoktu bu Kurultayda.Raporun 251. ve 217. sayfalarında üye profili verilmişve mimarların yüzde yüzde 70’inin ne iş yaptığı belirsizdeniliyor. Böyle araştırma olmaz. Elimizde, <strong>Ankara</strong><strong>Şubesi</strong>nde, ACE’de, TMMOB’de yapılmış çok dahaayrıntılı araştırmalar var. Bunlar nedense görülmüyor.Bu anlayışla, çıkardığınız Mim-Ar yönergesi de bir işeyaramayacaktır. ■Dil sürçmesini de aşan bir şey var. Şimdiye kadararamızdan ayrılan meslektaşlarımızın adlarını Raporunbaşında verirdik, altına da “saygıyla anıyoruz”yazardık. Şimdi 715. sayfada muhasebe notlarınınöncesinde veriliyor. Ne olur bir daha böyle mekanikbir şey yapmayın.Raporun başında; Eyüp Muhçu’nun sunuş konuşması,dönem başındaki Çalışma Programı ve genel seçimlereyönelik deklarasyon var. Bu metinlerdeki heyecanıraporun geri kalanında bulamıyoruz. Bu iki bölümarasında bağlantı kurmakta zorlanıyorsunuz. Zaten65


Ayça Bilsel:… Araştırma geliştirme çalışmalarından hep gündemdeolan bir konu. Bu konuda bilgi alamadık Genel Kurulsürecinde maalesef. Buna çok önem veriyorum çünkübiz karşı çıktığımız her konuda bilimsel bir zeminedayanarak karşı çıkıyoruz. Bu bilimsel zeminingeliştirilmesi (sempozyumlarla, yayın çalışmalarıylavb) ve tüm üyelerin bilgilendirilmesi gerekir. Çünkü ovakit, bilimsel zemini görerek buna karşı çıkan kişilerinazalacağını düşünüyorum… Belirtmek istediğim birbaşka konu ise Ürgüp Olağanüstü Genel Kurulu’ndatartışılan Yarışmalar Yönetmeliği… Bu konuda ben,Ürgüp’te karara varılan yönetmeliğe karşı çıktığımiçin merakla izledim. Bu, henüz çıkmamış yönetmelikiçin çalışma raporlarından edindiğim bilgiye görebaşka odalar ile görüşmeler olmuş. Ve bu görüşmelersonucunda bizim görüşümüz kestirilip atılmış. Acabadiğer odaların bu davet nedenleri neydi, nasıl bir şeyelde edilecekti de biz bu süreçten uzaklaşmış olduk?Bunu merak ediyorum.Bir diğer konu ise jüri üyelikleri. Hep yarışmalarlailgilendiğim için olacak, burada uzmanlık konularınınön plana çıkarılması gerekir. Böyle bir çalışma varmıdır? Mesela, son zamanlarda özellikle belediyelerkentsel tasarım projeleri için yarışmalar ilan ediyorlar.Bu yarışma jürilerine mimarların önerilmesi içingerekli olan çeşitli konularda uzmanlaşmış üyelerininbir listesi var mıdır? Bunu neden soruyorum? Mesela,Oda tarafından desteklenmeyen bir yarışma olarakKartepe yarışmasından söz edildi. Bu süreçte oradaki<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın değerlendirmeleri eksikti. Böyle bireksiğin olması, bu konuda yeterli nitelikte çalışmalarınyapılmadığı sonucunu çıkarmamı sağlıyor. Örneğin osüreçte bir grafik sanatçısının jüride olması eleştirildi.Hâlbuki yarışmanın konusu, bir grafik sanatçısının dajüride olmasını gerektiren bir konu idi. Buradan çıkarakdiyorum ki; demek ki konuya göre uzman kişilerinbilgisine başvurmak konusunda bir eksiklik var. ■Cana Bilsel…Bildiğiniz gibi bir süredir ülkenin gündemindeolan kentsel dönüşüm süreçleri, afet riski taşıyanalanlarda Kentsel Dönüşüm Yasası ile çok büyükboyutlara ulaşacak. Kentlerin mevcut dokularıylabirlikte yaşam örüntüleri ve sosyal yapıları da riskaltına giriyor bu süreç karşısında. Kentsel dönüşümbüyük kent alanlarının tepeden inme dayatmalarlaTOKİ alanlarına dönüşümü anlamına geliyor. Tarihikent alanları öncelikli dönüşüm alanları olarak sahtetarihi tarzda yeni baştan inşa edilmeye başlandı.66 ÖZEL BÖLÜM


Kentsel kültür değerleriyle birlikte mekânsal kaliteyitimi ve kentsel kimlik bunalımıyla karşı karşıyabulunuyoruz. Kentsel dönüşümün ve büyük kentselprojelerin öne çıktığı bu ortamda mimarlık mesleğininkente ve topluma karşı sorumlulukları kaçınılmazolarak daha da arttı. Katılımcı ve şeffaf süreçlerleyaşanabilir, sürdürülebilir mekân kalitesi olan anlamlıyaşam çevrelerinin tüm toplumun tüm kesimlerininhakkı olduğu bilinerek mimarlık mesleğinin bukonuda sorumluluğunu yükümlenmesi gerekiyor.Bu durum karşısında mimarlık mesleğinin kentseltasarım alanını sahiplenmesi, mimarların bu konudakiuzmanlık ve yetkinliklerini geliştirmeleri gerekiyor. Bukapsamda, verdiğimiz önergeyle mimarlık lisans velisansüstü eğitiminde kentsel bağlamda çalışmalar,kent kuramları, kentsel tasarım alanına özellikleyer verilmesi büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıraYarışmalar Yönetmeliği’nde, örneğin kentsel tasarımkonusuna özel önem verilmesi gerekiyor, yeni baştanYarışmalar Yönetmeliğinin bu açıdan ele alınmasıönem taşıyor ve büyük alanları kaplayan bu dönüşümya da kentsel projelerin yarışmalarla elde edilmesison derece büyük bir önem taşıyor. Bu hem haksızrekabete engel olunması açısından hem de niteliklikent çevreleri yaratılması açısından son derece önemlidiye düşünüyorum. Kent alanlarının, yerleşkelerinve kamusal mekânların düzenlenmesinde kamukurumları, yerel yönetimler yarışma açmakzorunluluğunda olmalı yapacağımız düzenlemelerle.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın bu yönde çalışmalar yapmasıçok önem taşıyor. Ama bunun için öncelikle kendiyapılanması içerisinde, kendi yönetmelikleriiçerisinde buna önem vermesi gerekli, zorunlu. Bunedenle sembolik olmakla birlikte son derece önemliolduğunu düşündüğüm Ulusal Mimarlık Ödüllerindekentsel tasarım konusunun, kentsel tasarım projeuygulamalarının ve kentsel korumu konusununyeniden -bir önceki kongrede sanırım çıkarılmış- bireryarışma kategorisi olarak dâhil edilmesi son derecebüyük simgesel önem taşıyor diye düşünüyorum. ■Fatih Söyler:…Aslında biz sürekli paradokslar yaşıyoruz… Örneğin“Mesleğe Kabul Kurulu”, “Mimarlık AkreditasyonKurulu”… Aslında bunlar da birer paradoks… Biryandan mimarlık üzerine ahkâm keseceğiz biryandan da tamamen neoliberal politikaların üretimiolan Mesleğe Kabul Kurulları, Mimarlık AkreditasyonKurulları gibi kurulları bünyemize almaya çalışacağız.Bunlar değerlendirilebilir şeyler, ama bir paradoksolarak varlığını sürdüren şeyler ve gene bizimdeğerlendirmemiz gereken şeyler. Keza mimarlıkeğitimi, bunlarla beraber götürülecek düşünülmesigereken bir şey. Mimarlık eğitimi konusunda yine buparadoksu biz yaşıyoruz arkadaşlar, Mimarlık EğitimiKurultayları düzenliyoruz ama mimarlık eğitimi giderekçoğalan ve niteliği son derece düşmüş mimarlıkokullarının olduğu bir ülkede bu şekilde sürdürülüyorsabiz bu paradoksu sürekli yaşıyoruz demektir. Konuyubiz böyle tartışmak yerine ama mimarlık eğitimininböyle olduğu bir durumda Mesleğe Kabul Kurulları veMimarlık Akreditasyon Kurulları oluşturuyoruz… ■67


Leman Ardoğan:…Mimarlık mesleği kamu yararına hizmet eden biraraç olarak değerlendirildiğinde ilk aklımıza gelenhizmetlerden biri de bilirkişilik mekanizması…04.02.2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarakyürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk MuhakemeleriKanunu’nun 268. maddesi bilirkişilik mekanizmasınıtanımlamakta, buna bağlı olarak da bilirkişiliğin nasılolması gerektiğini hüküm altına almakta, 6100 sayılıHukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 268. maddesiçerçevesinde de bilirkişilerin görevlerinin neler olmasıgerektiği tekrar ana başlıklar halinde ifade edilmektedir.Bu kanunda yaklaşık 266. maddeden 287. maddeyekadar bilirkişilik tanımı, 288. maddeden 290. maddeyekadar keşif incelemesi ve daha sonra da 293. maddedede uzman görüşünün tanımı yapılmakta. Burada, buuzman görüşünü gerçekten önemli. Yine kanunun449. maddesinde 6 ay içerisinde bir yönetmelikçıkacağı bahsedilmekte ve bu yönetmeliğe bağlıolarak da bilirkişilerin nasıl seçileceği tanımlanmakta.Bu konudaki çalışmalarda bulunmuş bir kişi olarakbu yönetmelikteki TMMOB düzeyinde yaptığımızçalışmalardan size bahsetmek istiyorum, çünkübu yönetmelik gerçekten de <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> olarakbilirkişilik konusunda bizim birçok isteğimize cevapveren bir yönetmelik haline getirildi. Genel olarakiki başlık altında çalışmalar yürütüldü. Genel olarakmeslek odasının da bu yönetmelikte yer alması teminedildi ve tanımı açıkça verildi, arkasından da listeyekabul şartlarına bağlı olarak birtakım değişiklikleryapıldı, bu şekilde sunuldu. Görev sınırları konusundada bir talebimizi ilettik. Bu konuda bir bilirkişininbir yıl içerisinde inceleyeceği dosya sayısının 100olarak belirlenmesi, elindeki dosya sayısının da 10 ilesınırlandırılması gerektiği konusunda görüş bildirdik.Böylece dosyaların daha adil şekilde bilirkişilerarasında dağılımını sağlamaya çalışmayı hedefledik.Ayrıca TMMOB ve bağlı odaların UYAP bilirkişi bilgisisteminden yararlanması da taleplerimiz arasındayer aldı. Bilirkişi bilgi sisteminin birliğimize açılmasıdurumunda odalara üye bilirkişileri takip etme olanağıdoğacak ve bu bilirkişiler sicillerinde bir değişiklikolduğunda sistem bundan haberdar olacak ve sisteminkurumsallaşması sağlanacaktır. Yönetmelik tasarısıdüzenlenmiş şekliyle yayınlandığı takdirde odamıza veşubelerimize bilirkişilik faaliyeti konusunda ilave biryük getireceği aşikârdır. Bu nedenle şubelerimizin vebaşka bir deyişle seçilen yeni yönetimlerin bilirkişiliksürecine sahip çıkmaları, şube bilirkişileri izlemeleri,sicillerinin tutulmaları, onlara teknik destek sağlanmasıve her ay en az bir kez toplanarak sorunlara çözümbulma araçlarının geliştirilmesini önemli bulmaktayım.Ayrıca Genel Merkezimizde MOP programı içerisindebilirkişilerle ilgili bir pencere açması ve burada sicilleringüncellenmesinin sağlanmasını da önemsemekteyim.İkinci konumuz da yine bu kanunlarla ilgili tasarı halindeolan Afet Riski Altındaki Alanların DönüştürülmesiHakkındaki Kanun Tasarısı. Daha önce de ifade ettiğimgibi bu kanunun 12. maddesi Kamulaştırma Kanunu15. maddesinde büyük bir değişikliğe sebep olmuş68 ÖZEL BÖLÜM


Sayın Ceylan’ın biraz önce anlattığı gibi. Burada illerinnüfusuna göre bilirkişi sayıları 25-250 kişi arasındadeğişmiş ve bu sayılar mevcutta 15-25’ken, 20-250’yeçıkmıştır. Tabii ki bu neticede sonuç olarak değerlemeuzmanlarını da kamulaştırmada bilirkişilik yapmasınınaltyapısına yönelik diye düşünmekteyim. ÇünküSermaye Piyasası Kurulu'na kayıtlı faaliyet gösterenlisanslı değerleme kurulları isim ve adresleri her yıltıpkı Kamulaştırma Kanunu'nda olduğu gibi, tıpkıbizim TMMOB’ce her yıl bildirdiğimiz gibi valiliklereSermaye Piyasası Kurulu'nca bildirilmesi Kanun'daöngörülmektedir.Özetle, kamulaştırma bilirkişi alanının SermayePiyasası Kurulu'nda lisanslı ekspertizleri yapılmasıgündeme gelmiştir. Taşınmazlara ait değer tespitişlerinin mimarlar tarafından yapılmasını önemlibulmaktayım. Aslında değerleme işi bizim işimizdiye düşünmekteyim, ancak kısa adıyla Afet Yasasıdeğerleme işini bu şekliyle 4 yıl yükseköğrenim alanher disipline açmış bulunmaktadır. Bu husus teknikbilirkişilik faaliyetini yapan, konusunda uzman olanmimar bilirkişilerin yerine teknik eğitimi olmayanuzman incelemelerinin yapılmasıyla kamulaştırmaalanının ne denli kamu yararı gözetilerekdeğerlendirilebileceği, taşınmazların gerçek ve doğrudeğerlerinin nasıl bulunacağı konusunda kaygılıyım.Sonuç olarak odalarımıza görev olarak verilenbilirkişilik işi bir yönden daraltılmakta, diğer yöndensegenişletilmektedir. Gerek kamulaştırma alanlarında,gerekse teknik bilirkişilik alanlarında faaliyetalanlarımızın daraltılması izin verilmemesi için gerekliçalışmaların yapılmasını yeni görev alacak MYKgündeminde olmasını dilemekteyim ve bu konuyuönemsemekteyim. Bize düşen görev her hal ve şekildebilirkişilik hizmeti kamu yararı hizmet eden bir araçolarak kullanmak ve meslek etiği içerisinde doğruraporlama yapmak diye düşünmekteyim. Lütfenizleme kurullarınızı kurunuz ve bu izleme kurullarıylabilirkişiler takip veya onlara yardımcı olunuz… ■Tezcan Karakuş Candan:… Bugün Türkiye’de tek sesli bir toplum yaratılmakisteniyor. Yargının, yasamanın, yürütmenin tek eldetoplandığı, muhalif tek bir sese bile dayanılamadığıbir süreç yaşanıyor. Muhalefet etmeye, eleştirmeyedevam edenler çok önemli bir direnç gösteriyorlar.Her dakika ayrı bir saldırı yapılıyor örgütümüze…Hepimizin bu süreçten çıkartacağı dersler var. Hepimizöfkelerimizi, kinlerimizi ehlileştirmek durumundayız.Örneğin çalışma tarzımızı değiştirmek durumundayız.Örneğin dün karar taslaklarıyla ilgili bir takım konularkonuştuk, sabah önümüze bambaşka bir yönetmelikgeldi. Biz de onlar kadar hızlı olmak durumundayız,eğer olamazsak biz bu Genel Kurul salonundançıkarken büro tescil belgeleri de kaldırılmış olabilir…Gerçekten zor bir süreçle karşı karşıyayız. Bu zor sürecinasıl aşacağımız konusunda hukukun bittiği yerdeyiz.12 Eylül referandumuyla birlikte hukuk başka biryapılanmaya dönüştü. Yasamanın da bittiği yerdeyiz,yürütmenin de bittiği yerdeyiz. Haksız rekabet, maliyapılanma, mimarlık politikası, örgütlenme, meslekidenetim… Biz ne dersek diyelim büyük coğrafyadameslek odalarının sesinin çıkması istenmiyor. Büyükcoğrafyada toplumun sesinin çıkması istenmiyor.Büyük coğrafyada tek ses, tek yasama, tek yürütme,tek yargı, yani hepsinin tek elde toplandığı birdiktatörlük isteniyor. Meslek odalarının konuşmaması,biat eden, ses çıkarmayan bir toplum, imar alanındada, kentleşme alanında da tüm yetkileri kendisinde veyandaşlarında toplayan bir iktidar yaratılmak isteniyor.Meslek odalarının toplumda ses çıkartmasınıistemiyorlar. Yapılacak en iyi iş böylesi bir durumdagelirinin yüzde 85’ini mesleki denetimden sağlayanbir yapılanmanın önce gelirini kesmektir. Bunu ilkdefa yapmıyorlar. Yıllar önce bu saldırının aynısınıTürk Tabipler Birliği’ne yaptılar. Bu konuda <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong>’ndan, meslek odalarından destek verildiğinde,delegasyon yapısının içerisinde olan bir dolu69


arkadaşımız “Siyaset yapıyorlar!” dedi, karşı durdu.Artık bizim sözümüzün, bizim sesimizin de kesilmeyeçalışıldığı bir durum var. Bunun böyle olacağını hepimizbiliyorduk.Sözün sözü, hukuksal süreçleri olabildiğince yürütelim,ama paralelinde bir eylem programı çıkartmak elzemdir.Durum var olma – olmama durumudur. <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>ve mimarlar arasına sınır koyulmak, ikisi birbirindenkopartılmak ve bu örgütün içi boşaltılmak isteniyor.O zaman böylesi bir süreçte biz de bir mücadeleyöntemi geliştireceğiz. Mesela, hızlı karar alacağız,saatlerce tartışmayacağız. Mesela, bütün sorunlarıbir tarafa bırakıp, haksız rekabet, haksız rekabetdemeyeceğiz. Haksız rekabetin alasını bu hükümetyapıyor. Ona zemin hazırlayan yasaları bu hükümetçıkartıyor. Bugün bizim yapacağımız en iyi şey büyükcoğrafyayı meslektaşlarımıza anlatarak dayanışmaçağrısı yapmaktır. Onur Kurulları tehditleriyle meslekidenetime getirmelerini sağlamak değildir. Bu örgütyıllar önce aidatların toplanması sürecinde bir icrasüreci başlattık. İnsanları kırdık, öfkelendirdik, istifaettiler, gittiler. Çözüldü mü?… Ama karşımızdakiinsanı ikna etmeye yönelik bir irade gösterirsek busürecin aşılabileceğini düşünüyorum. Onun için<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın bir dayanışma örmesi gerekiyor.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın hızlı karar alması gerekiyor.<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>’nın mimarlık kültürünü toplumunen kılcal damarlarına kadar yayması gerekiyor.Örneğin “mimarlık kültürü” denilen şey, ada parselölçeğinde yapılmış dört duvar inşası değil, çevresi,komşuluk ilişkileri, sosyal ilişkileri, örgütlenmesi,hepsini tariflemek ve düşünmek durumundayız...Ancak o zaman mimarlık kültürü Tekel işçileriylebuluşabilir, ancak o zaman bugün hâlâ bir şekliylesesi çıkmayan TMMOB’nin 12 Eylül ile hesaplaşmasınadair bir fikir belirtilebilir. Yöneticileri tutuklanmış,şubeleri kapatılmış, üyeleriyle iletişimi kesilmiş bir12 Eylül sürecine dair toplumda tırnak içerisindebir teatral hesaplaşma varken bile TMMOB’nin yada bizim odalarımızın bir şey söylemiyor olmasınıben kaldıramıyorum. Buna dair bir şey söylenmesigerekiyor, mimarlık kültürünün bununla ilişkilenmesigerekiyor diye düşünüyorum.Örgütlenmeyi yaygınlaştırmak ve kaynağımıza dönüpörgütlenmek lazım. Biz gerçekten üyelerimizdenkopuyoruz arkadaşlar. 1217 delege, 26 şube ve onlarcatemsilciliğiyle <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> başka bir dayanışmaörgütünü, başka bir mücadeleyi örgütleyebilir, bunlarıbir avantaj olarak değerlendirebilir. Bizim kaynağımız;üyelerimiz. Bizim yöntemimiz dayanışma ve ikna. Buşiarı Türkiye’den başlayarak, uluslararası ortamlarataşımaya kadar bir organizasyonun sürecinintasarlanması gerektiğine inanıyorum. Biz, ACE, UIA vediğer örgütlerde katıldığımız her bir toplantıda sadecemeslek alanımıza dair görüşlerimizi paylaşmayalımartık. Biz burada yaşanan zorbalığı anlatmak, antidemokratikuygulamaları oraya taşıyabilmek için de oortamlarda bulunalım.Mimarlık yaratıcıdır ve onun yaratıcılığı hiçbir kalıbasığmaz. Ben bütün Genel Kurul'dan ve bütünmeslektaşlarımdan bu yaratıcılığı açığa çıkartarak bireylem planı çıkartmasını öneriyorum. ■70 ÖZEL BÖLÜM


TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43.Dönem Genel KuruluSonuç BildirgesiTMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43. Dönem Delegasyonu<strong>2012</strong> Türkiye’sinde; <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> 43.Genel Kurulu13–14–15 Nisan tarihlerinde delegeleriyle <strong>Ankara</strong>’da“Demokrasi Şöleni” ortamında toplanmış; 42.Dönemdegerçekleştirilen çalışmalar değerlendirilerek ülkegündeminin kente, mimarlığa, meslek örgütüne,meslektaşlara etkileri kapsamlı bir şekildedeğerlendirilmiş ve çözüm önerileri ortaya konmuştur.Bu konularla ilgili olarak yeni dönemde (<strong>2012</strong>-2014)seçilen Merkez Yönetim kuruluna görevler verilmiştir.Bununla birlikte dünya, bölge ve ülke sorunlarımızla,meslek, meslektaş ve meslek odamızla ilgili önceliklikonulardaki görüşlerin kamuoyumuzla paylaşılmasıöngörülmüştür…Dünyamız, bölgemiz ve ülkemiz açısından derinkaygılar duyduğumuz bu günlerde bölgemiz,sorunların kesiştiği merkez haline gelmiştir. Ülkemizise, küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda hızla busorunların içerisine sürüklenmektedir.Bu ortamda, “Suriye’nin dostları” adında, Suriyehalkına karşı düşmanca saldırı politikaları adımadım yürürlüğe sokulmaya çalışılmaktadır. Bizler, bunedenle Suriye’ye yönelik askeri politikaların devreyegirmesine; Türkiye’nin emperyalizmin taşeronluğunasoyunmasını ve ülke içinde “otoriter” bir yönetimanlayışının dikte edilmesini reddediyoruz.Bu bağlamda, ülkemizin gereksinimi olan“demokratik” ortamın ve toplumsal barışın bir an öncesağlanmasını ve Kürt sorunun demokratik bir çözümekavuşturulmasını diliyoruz.Bizler, ülkemizin “demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü”;bir Anayasaya kavuşması için, 1<strong>98</strong>2 Anayasasınınmutlaka değişmesi gerektiğini savunuyoruz. Ancak,gündemde olan; demokratik ve kamusal hakları;kent, çevre ve kültürel kaynakların yok edilmesinive bunlarla ilgili işlenen suçları Anayasal güvenceyekavuşturmayı, cumhuriyetin kazanımlarını ortadankaldırmayı ve “otokratik” bir rejimi hedefleyen“Yağmanın Anayasasını” reddediyoruz.Bütün bu genel yaklaşım ve değerlendirmelerle birliktemeslek alanımıza ilişkin pek çok sorunun çözümekavuşturularak uygulamaya geçirilmesinin yaşamsalönem taşıdığı vurgulanarak; öncelikli konular ile ilgiliyaklaşımlar ortaya konmuştur.Ülkemizde ivedi olarak çözüme kavuşturulmasıgereken konulardan biri, kentlerimizin ve yapıstokumuzun deprem ve afetlere karşı güvenliolmayışıdır. Ülke bütününün deprem ve afet risklerialtında olduğu gerçeğine rağmen elle tutulur ciddi birafet politikası dahi söz konusu değildir. Buna karşın,iktidar tarafından önerilen “Dönüşüm Yasası” iledepremin bahane edildiği görülmektedir. Öngörülenimar düzeninde, yerel yönetimler, şeffaflık vekatılımcılık dışlanarak, imar yetkilerinin başbakanlıktatoplandığı ve TOKİ marifeti ile başbakanlığın tek imarotoritesi olma yolunda ilerlediği böylelikle kentselyağmanın önü tamamen açıldığı görülmektedir.Söz konusu tasarının yasalaşması halinde bütün ülketopraklarının hükümet tarafından dönüşüm alanıilan edilebilmesine ve buna bağlı olarak “kentselyağmanın” ülke genelinde sistemleşmesine nedenolacak bu tasarı bir an önce TBMM gündeminden geriçekilmelidir.İçinden geçmekte olduğumuz olağanüstü koşullarda;Meslek Odalarının aydınlatıcı, eşitlikçi, kamu yararıve meslek etiğini vurgulayan sorumlulukları kritik birönem taşımaktadır. Kentsel mekanın “rant değerleri”üzerinden değil, “toplum yararı ve yaşam kalitesi”üzerinden değerlendirilmesi, meslek ahlakınınsüreçteki ilkeselliği bu nedenle öne çıkarılmalıdır.Siyasal iktidar, ilköğretimden üniversitelere kadareğitimin metalaştırılarak gericileştirildiği birzeminde Odaların demokratik ve mesleki haklarını71


kullanmasına karşı engel olmak için her yoludenemektedir. Bunun nedeni; Meslek Odalarının doğalkaynakları, kamusal varlıkları, kentsel değerleri, binyıldır yaşanan mahalleleri, yerleşik kültürleri, sosyaldokuları, kamusal hakları, hukuku ve demokrasiyisavunmalarıdır.Küresel ve neo-liberal politikalarla meslektaşlarımızıniş olanakları sınırlandırılmış, giderek işsizleştirilmişve etkisizleştirilmişlerdir. Meslek Odalarının KanunHükmünde Kararnamelerle işlevsizleştirilmesiyönündeki girişimler bu süreci hızlandırmakta;üyelerimizin mesleki ve özlük haklarını korumaçabaları öncelikli çalışma alanı haline gelmiştir.Uygar ülke ölçütleri ve demokrasi ile bağdaşmayan,hukuka, Anayasa’ya ve ilgili yasalara açıkça aykırı veçağdışı bir anlayışın ürünü olan gelişmeler, küreselsömürü, rant ve çıkar politikalarının yaşama geçirilmesiiçin duyarlı tüm kesimlerin ve toplumun sindirilmesianlamına gelmektedir. Bu yaklaşımlar karşısında;meslek ilkelere bağlılığımızdan ve mesleki haklardanasla ödün verilmeyeceği gibi; bunların güvencesi olanMeslek Örgütümüzü her koşulda savunmakta kararlıolduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.Bu bağlamda, <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> olarak “rantçı veotokratik” bir anlayışla KHK’lar ve yeni yönetmelikdüzenlemeleriyle, Meslek Odalarının “kamusal veözerk” kimliklerini yok sayan ve bunlara karşı organizebir şekilde yürütülen “işlevsizleştirme, yetkisizleştirmeve yok etme” politikalarını şiddetle kınıyoruz.Genel Kurulda yapılan ortak değerlendirmelere bağlıolarak gündemde yer alan kapsamlı sorunların üye veörgütsel seferberliğe dayalı bir “Dayanışma Süreci” ileaşılabileceği belirtilerek; Oda’nın Anayasal güvencealtında olan yetki ve sorumluluklarının gereğinikararlı bir şekilde yerine getirmeye devam edeceğivurgulanmıştır..<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Genel Kurulu, bu değerlendirmelerinışığında olağanüstü koşullardan geçtiğimiz budönemde; başta meslektaşlarımız olmak üzerebütün duyarlı kesimleri savaşa ve anti-demokratiksüreçlere karşı tavır almaya; Meslek Örgütlerimizin,Üniversitelerimizin, Yerel Yönetimlerin “kamusalözerk” kimliklerini korumaya, doğa-kent-kültüryağmasına dur demeye çağırmaktadır. ■<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Toplum Hizmetinde..!72 ÖZEL BÖLÜM


Ulusal Mimarlık Sergisi Ve Ödülleri-<strong>2012</strong>Bu yıl 13.sü verilen Ulusal Mimarlık Ödülleri sahiplerinibuldu. Bu yıl yüksek bir katılım ile gerçekleşen, TMMOB<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> tarafından iki yıl ara ile verilen ödüller,<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> Genel Merkez 43. Genel Kurulu’nunilk günü olan 13 Nisan <strong>2012</strong> Günü ODTU Kültür veKongre Merkezi’nde yapılan tören ile sahiplerini buldu.Seçici Kurulu’nu Ziya Tanalı başkanlığında, ErcanAğırbaş, Zeynep Ahunbay, Alişan Çırakoğlu veC. Abdi Güzer’in oluşturduğu, 241 eser / 342panonun katıldığı ödül programının sergisi13-28 Nisan <strong>2012</strong> tarihleri arasında ODTU MimarlıkFakültesi’nde sergilendi. Sergi, 14 <strong>Mayıs</strong>-9 Haziran<strong>2012</strong> tarihlerinde <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> İstanbul Büyükkent<strong>Şubesi</strong> Sergi Salonu’nda; 3-10 Eylül <strong>2012</strong> tarihlerindeBodrum’da; 17-23 Eylül <strong>2012</strong> tarihlerinde Kayseri’de;1-7 Ekim <strong>2012</strong> tarihlerinde İzmir’de; 15-22 Ekim<strong>2012</strong> tarihlerinde Gaziantep’te; 5-11 Kasım <strong>2012</strong>tarihlerinde Balıkesir’de; 19-25 Kasım <strong>2012</strong>tarihlerinde Adana’da ve 3-9 Aralık <strong>2012</strong> tarihlerindeDiyarbakır’da sergilenecek.Mimar Sinan Büyük ÖdülüErkut ŞahinbaşMimarlığa Katkı Dalı Başarı ÖdülüRuşen KeleşAnma ProgramıHaluk Baysal - Melih BirselMimarlığa Katkı Dalı Başarı ÖdülüBehiç AkYapı Dalı ÖdülleriEmre Arolat, Gonca Paşolar,Kerem PikerTekfen Kâğıthane Ofisleri, Kağıthane-İstanbulE. Didem Durakbaşa, Ömer Selçuk BazTC Merkez Bankası Bursa <strong>Şubesi</strong> Hizmet Binası,BursaTülin Hadi, Cem İlhanVehbi Koç Vakfı Ford Otosan Kültür ve YaşamMerkezi, Gölcük-KocaeliMetin Kılıç, Dürrin SüerOİB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Nilüfer-BursaYapı Dalı / Koruma-Yaşatma ÖdülleriGülsün Tanyeli, Saltuk Akatay,Arzu Erdem, Nurbin Paker Kahvecioğlu,Hüseyin L. Kahvecioğlu, Cem Altunİstanbul Su Medeniyetleri Müzesi - Terkos Pompaİstasyonu, Çatalca-İstanbulProje Dalı ÖdülleriArman AkdoğanVKF Özel Koç İlköğretim Okulu Kampüsü KapalıYüzme Havuzu, Tuzla-İstanbulBoran EkinciKızılağaç Evleri, Bodrum-Muğla73


ÜYELERDENHasanoğlan ŞenliğiAdnan ZeytinciÇağımızın, “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” şiarıylaaçtığı kapılar, emperyalist işgalcilerin, az gelişmişülkelerin petrol ve diğer yer altı zenginliklerine yönelikegemenlik kavgasında, yeryüzünün her bir yanınaçıkarma yaparak; yoksul ülkelerde savaş ateşleriyakıp, çoluk çocuk demeden insanları bombalayarak,kardeş ve mezhep kavgalarını kışkırtarak, yoksulinsanları açlığa mahkûm ederek birer birer kapatılıyorve emperyalist ülkeler tarafından 1970’li yıllardan beripompalanan dayatmalarla ‘’kültürel ayırımlar’’, emekve özgürlük kavgasının önüne geçirilmeye çalışılıyor.Toplumumuzu oluşturan bireyleri sonu gelmeyensınavlarla, kapitalizmin acımasız ortamında birbiriyleyarıştırmak, vuruşturmak yerine, Anadolu halkkültürlerini imececi bir anlayışla barıştıran, ezber vekopya yerine, özgür üretimi, eşit paylaşımı, emeği veüretim içinde eğitimi öne çıkaran Köy Enstitülerinin 72.kuruluş yıldönümü şenliği, binlerce kişinin katılımıylagerçekleşti.Şenlikte Kültür Bakanlığı'nın korosu ve sanatçıları,Yenimahalle Belediyesi TUBİL Halk Dansları Topluluğuhiç bir ücret almadan gösteriler yaptılar. Okulöğrencilerinin koro ve tiyatro gösterileri, HasanoğlanÖğretmen Okulu mezunları derneğinin Seğmen ekibive Sokak sanatçılarının gösterileri ise izleyicilertarafından coşku ile alkışlandı.Yenimahalle Belediyesi, Çankaya Belediyesi, ElmadağBelediyesi ve Şişli Belediyesi katılımlarının yanı sıragerek malzeme ve ekipman, gerekse ulaşım içinŞenliğe büyük destek verdilerKöy Enstitüleri projesinin hayata geçirilebilmesi için,bu projenin bilimsel temellere dayanması, planlıve programlı olması gerekiyordu, programlarınuygulanma şartları ve yetiştirilecek eğitmen veöğrenciler göz önüne alınarak, yerleşkelerdeki fizikiihtiyaç ve yerleşim programları oluşturuldu.<strong>Ankara</strong>'ya 35 km. uzaklıkta bulunan HasanoğlanYüksek Köy Enstitüsü, Türkiye'de kurulan 21 köyenstitüsüne eğitimci yetiştiren bir üniversite olarakkurgulandı ve projeleri, mesleğimizin bilimsel projeüretim süreçleri olan yarışma ile elde edildi.Yaptırılacak okul binalarının planlarının hazırlattırılmasıişi, 20 Aralık 1940 tarihinden, 10 Şubat 1941 tarihinekadar devam etmek üzere yarışmaya açıldı.Tasarlanan binaların soğuk, sıcak ve ılıman iklimbölgelerini göz önünde tutarak, yapılar için bubölgelere göre üç tip proje tasarlanması gerekiyordu.Yarışmadaki başka önemli bir noktada köylerdebulunabilen inşaat malzemelerinin cinsinin, niteliğinin,iklim bölgelerine göre köy binalarının gösterdikleriyöresel farklarının, köylerde inşaatta çalıştırılabilecekelemanların teknik durumlarının dikkate alınmasıydı.İsmail Hakkı Tonguç, Celâl Otman, Hüsnü Tümer,Enver Ziya Karal, Hayrullah Örs, Lûtfi Engin, AliRıza Törüner, Necati Erginöz, Tahsin Özdemir, MimarHellinger’den oluşan yarışma jürisi yüksek mimarAsım Mutlu ve Ahsen Yapanar’ın projelerini birinci,yüksek mimar Zeki Sayar’ın projesi ikinci, yüksekmimar Rebii Gorbon’un projesini üçüncü seçti.1941 yılında, diğer köy enstitüleri öğrencilerinin “enstitüimeceleriyle” yapılan Hasanoğlan Köy Enstitüsü, köyöğretmeni yetiştiren en büyük bölümüyle birlikte,içinde ayrı programları olan başka birimleri debarındıran büyük bir “eğitim sitesi” olarak kurulduve yerleşkeye yapılması öngörülen 125 yapıdan 18’iilk altı ayda yapıldı. 1944 yılında 51, 1946’ya kadarda 63 yapı tamamlandı. 2. Sünya Savaşı'nın yoklukkoşullarında, çivinin dahi çok zor bulunduğu, paranınolmadığı, petrolün kısıtlı olduğu yıllarda, diğer köyenstitüleri öğrencilerinin emek ve imeceleriyleneredeyse “küçük bir şehir” kuruldu. 17 Mart 1944'deeğitim seferberliği başlatılarak, bölge okulları açılmış74 ÜYELERDEN


ve 1944'de, şimdi Müze yapısı olarak kullanılanHasanoğlan Köy Enstitüsü binası yapılmıştır.Emperyalizmin dayatmaları ve toprak ağalarınınbaskılarıyla Yüksek Köy Enstitüsü dönemin iktidarıtarafından 1947 yılında kapatıldı ve Köy Enstitüsü de1954 yılında öğretmen okuluna dönüştürüldü.Hasanoğlan yerleşkesi, “Öğretmen okulu” ve“Öğretmen lisesi” olduktan sonra da, 70 yıl önceyoksul köylü çocuklarının ektiği tohumları yeşertereksürdüren ürünler verdi. Binlerce öğretmen veöğretmen adayı, şair, yazar, bilim adamı yetiştiHasanoğlan’dan…Yetmişli yıllardan sonra başlayan yıpranma veunutulma eğilimi, 12 Eylül 1<strong>98</strong>0’den sonra hız kazandıve son yıllarda, Köy Enstitüsü yapıları iyiden iyiye terkedilmiş bir görünüm aldı. Kırklı yıllarda yapılmış olançok amaçlı sinema ve konser salonunun duvarlarıçatladı, çatısı uçtu, kapı ve pencereleri kırıldı, bazıbölümleri yakıldı, anfi-tiyatronun duvarlarına çirkinyazılar yazılarak, tahrip edildi. Bu anıtsal alan,harabeye dönüşmeye başladı.Günümüzde, bu 63 yapıdan yalnızca 3 tanesi“korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” olaraktescillidir. Arazinin tümünün koruma alanı olmasınakarşın tescilli olanlar dışındaki diğer yapılar kaderineterk edilmiş bir durumdadır.Hasanoğlan Çalışma Grubu'nun sekreteryasınıyürüten <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>, 39. 40.ve 41. dönemlerinde kent düşleri öğrenci fikiryarışması, yaz okulları ve sayısız kültürel etkinliğinyürütmesinde yer almış olup, Hasanoğlan ÇalışmaGrubu'nun bütün bileşenleriyle birlikte, Cumhuriyettarihinin, mihenk taşlarından biri olan bu yerleşkeninyok olmaması, emeğin, imecenin ve dayanışmanın butarihsel-kültürel mirasının korunması için çabalarınısürdürmeye devam etmektedir. ■75


PROJE UYGULAMADevam Eden Yarışmalar5. Uluslararası Beton TasarımYarışması14.05.12http://www.concretedesigncompetition.com/Palandöken Belediyesi Logo TasarımYarışması14.05.12http://www.palandoken.bel.tr/Müzelere Yönelik Ürün TasarımYarışması <strong>2012</strong>16.05.12http://www.bkg.com.tr/İGDAŞ En “Havalı” Kareler FotoğrafYarışması22.05.12http://www.igdas.com.tr/Adana'da SanayiYapıları Fotoğraf Yarışması22.05.12http://www.adanamimod.org.tr/Ödemiş Belediyesi Kent Merkezi veYakın Çevresi Ulusal Mimarlık VeKentsel Tasarım Fikir Proje Yarışması17.05.12www.odemis.bel.trKent Belleğine Yönelik SanatsalÇalışma Yarışması25.05.12http://www.eskisehir-bld.gov.tr/ebb.php"Gülümse - Gülümset" FotoğrafYarışması28.05.12http://www.neksav.com/Istanbul Daily Secret #693: GizliTasarım Yarışması30.05.12http://istanbul.dailysecret.com/secrets/gizli-tasarimyarismasi/Landscape, Architecture & Wine31.05.12http://www.arquideas.es/en/arquideas_architecture_competition/information/4.htmlSanpellegrino Cafe Society FotoğrafYarışması01.06.12http://www.cafesocietyturkey.com/MCD Kısa Film Festivali01.06.12http://mcdajans.com/New York CityVision Competition11.06.12http://www.cityvision-competition.com/newyork/Gelecek İstanbul: "İstanbul'unGeleceği için Alternatif Öneriler"15.06.12www.gelecekistanbul.net76 PROJE UYGULAMA


Türkiye Müteahhitler Birliği KurumsalLogo Tasarım Yarışması15.06.12http://www.tmb.org.tr/İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Sınırlı KentselTasarım ve Mimari Proje Yarışması18.06.12http://www.itu.edu.tr/tr/Duyuru/Uşak Belediyesi İsmetpaşa Caddesive Çevresi Ulusal Mimarlık KentselTasarım Fikir Proje Yarışması20.06.12http://www.usak.bel.tr/Eco Bike DesignContest <strong>2012</strong>29.06.12http://www.ecobikedesign.com/ita.htmlPeyzaj Mimarlığı Bölümü ÖğrencileriBitirme Projesi Yarışması 2011 - <strong>2012</strong>22.06.12http://www.peyzajmimoda.org.tr/TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi"Yarışmalar <strong>2012</strong>"07.09.12http://cocuk.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=27Türkiye Hazır Beton Birliği <strong>2012</strong>Mimarlık Ödülleri30.09.12http://www.thbb.org/Content.aspx?ID=132Mimarlıkta Eleştirel Okumalar – YazıYarışması: "İmge mi Mimarlık mı? /İmge – Kent – Meta”01.10.12http://www.md1927.org.tr/?icsayfa=1&SayfaID=29Elazığ Fotoğraf Festivali ÇerçevesindeÖdüllü Fotoğraf Yarışması03.10.12http://www.elazigfotofest.net/<strong>2012</strong> Adobe Design AchievementAwards27.06.12http://www.adobeawards.com/us/8. Ambalaj Tasarımı Ulusal ÖğrenciYarışması04.07.12http://www.ambalaj.org.tr/Sayfa-12-Ambalaj-Yarismalari.htm77


Sonuçlanan YarışmalarŞişli Halide Edip Adıvar Kültür MerkeziMimari Proje Yarışması22.11.12http://www.sislibelediyesi.com/Sürdürülebilir Karşılama-Sergi-SunuMekanı Ulusal Öğrenci Mimari ProjeYarışması14.11.12http://www.bursamimar.org.tr/Yıldız Teknik Üniversitesi DavutpaşaYerleşkesi Etkinlik Alanı TasarımıÖğrenci Mimari Fikir Yarışması06.12.12http://www.dyeat.blogspot.com/ÇATIDER Ulusal Öğrenci Mimari FikirProjesi Yarışması: "Arkeolojik AlandaÇatı"22.03.12http://www.catider.org.tr/TMMOB Peyzaj <strong>Mimarlar</strong>ı <strong>Odası</strong> KısaFilm Yarışması06.04.12http://www.peyzajmimoda.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=4895Kartepe için Düşünüyorum - 30.Meridyen Özgün Fikir Proje TasarımıYarışması14.02.12http://www.kartepe.bel.tr/tr/duyuru/1/2278/yarisma-ilani.aspxUşak Şehirlerarası Otobüs TerminalKompleksi Kentsel Tasarım ve MimariProje Yarışması10.01.12http://www.usak.bel.tr/Bursa Büyükşehir Belediyesi OrhangaziMeydanı ve Çevresi Kentsel TasarımProje Yarışması07.02.12http://www.bursa.bel.tr/78 PROJE UYGULAMA


Slant Awards Spring <strong>2012</strong>Slant-Organisation 3. uluslararası yarışmasınıduyurdu.Tasarım yelpazesinin tümünde çağdaş çalışmalarıteşvik etmeyi ve ödüllendirmeyi amaçlayan Slant-Organisation, bu hedefe ulaşmak için uluslararasıyarışmalar düzenlemekte. İlki 2011 yılının ilkyarısında açılan yarışma bütün branşlardaki öğrencive profesyonellere açık.Yarışmaya son başvuru tarihi 22 Haziran <strong>2012</strong>.Proje konusuSlant Awards Spring <strong>2012</strong> yarışmasının konusu kentselyenileme sürecindeki bir bölge için konsept planhazırlanması olarak belirlenmiştir. Söz konusu şehirgerçek olmayıp, sadece bu yarışma için tasarlanmıştır.Katılımcılar verilen şehri dünyanın herhangi bir yerindekonumlandırabilir, boşlukları istediği gibi doldurabilir,şehrin iklimini ve içinde yaşayan insanların hayatşartlarını kendi istedikleri gibi kurgulayabilir.Slant Kuruluşu’nun düzenlediği önceki yarışmalardaolduğu gibi bu yarışmada da tasarım sürecinin mümkünolduğu kadar özgür olması teşvik edilmekte. Amaçkatılımcının planlama bilgisinin yanı sıra yaratıcılığınıda ortaya koymasını sağlamak.FormatÖdüller1.Ödülü €1,5002.Ödülü €9003.Ödülü €600Para ödülüne ek olarak kazananlara jüri tarafındanimzalanan sertifikalar verilecektir.JüriSteve Martino FASLA (ABD)Teresa Moller (Şili)Prof Paolo l Bürgi (İsviçre)Yarışma Takvimi01 Mart <strong>2012</strong>: Slant Awards Spring <strong>2012</strong>yarışmasının açıklanması22 Haziran <strong>2012</strong>: Son başvuru tarihi19 Temmuz <strong>2012</strong>: Uzun listenin yayınlanması23 Ağustos <strong>2012</strong>: Kısa lsitenin yayınlanmasıEylül <strong>2012</strong>:Slant Award Spring<strong>2012</strong>yarışmasınınkazananlarının açıklanmasıAyrıntılı bilgi için:mail@slant.euhttp://www.slant.eu/Projeler dijital formatta veya basılı olarak gönderilebilir.Projeler en fazla 5 paftadan oluşabilir ve dijitalteslim yamak isteyenler en geç 22 Haziran <strong>2012</strong>tarihinde mail@slant.eu adresine göndermelidir.Basılı teslim yapmak isteyenler paftalarını en fazla A2büyüklüğünde basıp en geç 22 Haziran <strong>2012</strong> tarihindeaşağıdaki adrese postaya vermelidir:Hugh Ryan, Slant Organisation, Kilballyowen,Aughrim, Co. Wicklow. Ireland79


BİLİNMEYEN ANKARAElektrik İşleri Etüt İdaresi Genel DirektörlüğüÖvgü Pelen, University of Manchester, School of Environment and DevelopmentKünye:Eski İşlevi: Elektrik İşleri Etüt İdaresi GenelDirektörlüğüYeni İşlevi: Ziraat Odaları BirliğiYapım Yılı: 1954-1955Mimarı: Vedat DalokayYaptıran: Elektrik İşleri Etüt İdaresi GenelDirektörlüğüAdres: Gazi Mustafa Kemal Bulvarı- Fevzi Çakmak Caddesi köşesiDemirtepe - <strong>Ankara</strong>Ada: 1173Parsel: 12Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı, özel hukuk hükümlerinetabi ve ticari usullere göre yönetilen kamu tüzelkişiliğine sahip, yatırımcı bir kamu kuruluşudur.Elektrik enerjisi üretim imkânları ile ilgili mühendislikhizmetlerini yürütür. Kurum, 1960 ve 1970’li yıllardakibüyük Hidroelektrik santral inşası hamlesinde DSİ ileçok büyük rol oynamıştır.Vedat DalokayBinanın mimarı Vedat Dalokay, <strong>Ankara</strong>’nın mimarlık,şehircilik ve belediyecilik tarihi açısından önemlibir yere sahiptir. Bu tarihi önemi göz önündebulundurulduğundan kendisinden bahsetmekElektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Direktörlüğü binası 11954 yılında açılan bir yarışma sonucu birinciliködülüne layık görülen Vedat Dalokay tarafındantasarlanmıştır. Ziya Gökalp Caddesi ile Fevzi ÇakmakSokak’ın köşesinde yer alır. Merkezin Ulus’tanKızılay ve yakın çevresine (Demirtepe, Maltepe gibi)kaymasının, ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarının dabu bağlamda yer değiştirmesinin bir örneği sayılabilir.1950’li yılların mimari üslubunu prizmatik kütlesi,gridal cephesi, yerden yükseltilmiş zemin katı vezemin katta yer tutan serbest formlu kütleleriyle,yansıtan iyi bir örnektir (Şekil 1).Erken Cumhuriyet Dönemi kurucu ve ilerlemecisöylemi doğrultusunda Elektrik İşleri Etüt İdaresiGenel Müdürlüğü (EİE), 24 Haziran 1935 tarihinde2819 sayılı yasa ile kurulmuş, 2 Enerji ve Tabii1 Bu yazı, Doç.Dr. Elvan Altan Ergut tarafındanODTÜ Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı’nda “AH 544Architectural Research Studio – ANKARA 1950-1<strong>98</strong>0” adıylaverilen ders kapsamında 2008 yılında yazar tarafındanhazırlanan çalışmadan derlenmiştir. Bu çalışma aynızamanda 2008 yılında Docomomo_Türkiye’de poster sunuşolarak sergilenmiştir.2 Elektrik İşleri Etüt İdaresi Teşkiline dair Kanun. (1936,6 25). 21.11. 2008 tarihinde Elektrik İşleri Etüt İdaresi :http://www.eie.gov.tr/ adresinden alındıŞekil:180 BİLİNMEYEN ANKARA


Şekil 2Şekil 3Şekil:4gereklidir. 1927 yılında Elazığ’da doğmuş, ilk orta velise öğrenimini orada tamamlamıştır. 1949 yılındaİstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nibitirmiştir. 1950-1951 yılları arasında PTT ve BayındırlıkBakanlığı’nda mimar olarak görev yapmış, 1951-1952arasında Paris’teki Sorbonne Şehircilik Enstitüsü’ndelisansüstü çalışmasını sürdürmüştür. 1954 yılında<strong>Ankara</strong>’da kendine ait mimarlık atölyesini kuranDalokay pek çok mimari yarışmaya katılmış, aktifolarak mimarlık mesleğini yürütmüş ve hemen heryarışmadan bir ödül kazanmıştır. Bunlardan bazıları1970 yılında Pakistan’da yapılan İslamabat Kral FaysalCamii, 1<strong>98</strong>0’de Suudi Arabistan’da yapılan Cidde İslamKalkınma Bankası Genel Merkezi, 1<strong>98</strong>4 Pakistan’dayapılan Başbakanlık Kompleksi, 1<strong>98</strong>7 tarihindeİstanbul Taksim Alanı proje yarışmalarıdır. AyrıcaDalokay <strong>Ankara</strong> Kocatepe Camisi için bir proje yapmış.Bu yapının temelleri dahi atılmışken, geleneksel camiimgesine ters düştüğünü iddia edenlerin baskısıylauygulanamamış ve yapı değiştirilerek Osmanlı camisiözelliklerini taşıyan bugünkü camii inşa edilmiştir.Dalokay 1964- 1968 yılları arasında <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong><strong>Ankara</strong> Şube Başkanlığı ve <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> GenelSekreterliği görevlerini üstlenmiştir. Dalokay’ın <strong>Ankara</strong>için önemi 1973 -1977 tarihleri arasında sürdürmüşolduğu <strong>Ankara</strong> Belediye Başkanlığı görevidir, bugörevini de farklı bir çizgide yürütmüştür. <strong>Ankara</strong>ulaşımını kavşaklar yoluyla düzenlemesi nedeniylekendisine «Göbekçi Dalokay» denilmiştir. Sıhhiye’dekiHitit Güneşi Anıtı, Lozan Meydanı, Altınpark, Abdiİpekçi, Kuğulu ve Seğmenler Parkları, Dalokay'ınbaşkanlık döneminde yapılmıştır. Ayrıca yine onunbaşkanlığı döneminde Uydukent ve Batıkent projelerihazırlanmıştır. Bu nedenle <strong>Ankara</strong> kent tarihi açısındanönemli bir isimdir. Dalokay, belediye başkanlığını 1977yılında Ali Dinçer'e bırakmıştır. 1991 yılında geçirdiğibir kaza sonucu yaşamını yitirmiştir. 33 Naz, N. (2005). Contribution of Turkish Architects tothe National Architecture of Pakistan: Vedat Dalokay. METUJournal of Faculty of Architecture , 51-77.81


Şekil:5Şekil:7Şekil:6EİE Genel Direktörlüğü ve ArazisiElektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Direktörlüğü’nünbulunduğu bu arazide 1955 yılına kadar iki katlı birkonut bulunmaktadır 4 (Şekil 2). Fakat Elektrik İşleriEtüt İdaresi Genel Direktörlüğü binanın yapılması ileişlevi kamu kuruluşu olarak değişmektedir. Bu binaFevzi Çakmak Caddesi’nde yer alır, zemin kat ile birlikte6 katlıdır. 1955 yılında çeşitli düzenlemeler ile ilavekat yapılmış fakat ruhsatı olmadığından 150 lira para4 Bu bilgiye ve ilgili belgelere Çankaya Belediyesi’ndebu alana dair yapılan araştırma sonucu ulaşılmıştır.Şekil:8cezasına çarptırılmıştır. Çeşitli yazışmalar ve itirazlaryapılmış, 5 kamu binası olması nedeniyle 17 Haziran1955 gün ve 650 sayılı İmar İdare Heyeti kararı ilezemin kat dâhil 6 kat olarak inşasının uygun olduğunakarar verilmiştir. Vedat Dalokay’ın orijinal çizimlerinebakıldığında da bu durum anlaşılabilir (Şekil 3-4).Hatta 21 Şubat 1955 tarihli çizime baktığımızdabinanın ruhsat alınmış kotunun 14,5 metre istenilenkotun ise 20,4 metre olduğu ve dönemin birkaç emsal5 Bu bilgiye İmar Daire Başkanlığı arşivindeki alanadair yapılan araştırma sonucu ulaşılan belgeler arasındarastlanmıştır.82 BİLİNMEYEN ANKARA


inası olan Etibank ve İşçi Sigortaları Genel Müdürlükbinaları ile kot yüksekliği karşılaştırması yapıldığıgörülür (Şekil 5).Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Direktörlüğü’nünorijinal plan şemasına baktığımızda, binaya GaziMustafa Kemal Bulvarı’ndan birkaç basamakyükseltilerek girildiğini; bina girişinin geri çekilmişkütlesinin önünde eğrisel bir duvar yaparak girişintanımlandığını, bu duvarın aynı zamanda kamusal birkullanımla oturma yerlerini tanımladığını görüyoruz.Aynı zamanda bu eğrisel duvarın merkez kısmında birheykelin de tasarlanmış olduğu önemli bir ayrıntıdır.Ancak büyük bir olasılıkla bina yapılırken bu girişduvarı, oturma birimleri ve heykel inşa edilmemiştir.Binaya girdiğimizde giriş katının neredeyse yarısı şerefhölü, bekleme ve müracaat alanı olarak ayrılmıştır.Bu alan tamamen cam cephesi ve heykelsi merdiveniile Bulvar’a geçirgen ve keyifli bir cephe verir. Girişkatının geri kalan kısmında muamelat, muhasebe,arşiv, doktor ve kol direktörlüğü yer alır (Şekil 6).Ayrıca binanın arka cephesinde bodrum katına ışıkalabilmek için bir servis bahçesi tasarlanmıştır.Zemin katın üzerindeki katlar daha konvansiyonelplanlanmış, heykelsi merdiven, merdivenkovası şeklinedönüşmüştür. 1. kat genel müdürlük, müşavirlik vetoplantı salonları, diğer katlar jeoloji, topografya, etütve planlama gibi servisler için tasarlanmıştır. Hemenher katta, her bir servisin arşivi ve kütüphanesi yeralır. Bodrum katta ise, laboratuar, kömürlük, evrakambarı, ozalit ve fotokopi odaları yer alır. Teraskatını ise Dalokay, dönemin mimari üslubunun tipiközelliklerinden olan çekme teras şeklinde üç cephedenbirer buçuk metre içeri çekmeli olarak düşünmüş; bualana teras olarak kullanım önermiştir. Teras katındakonferans salonu, kütüphane, yemek salonu vemutfak yer alır (Şekil 7).Elektrik İşleri Etüt İdaresi Demirtepe’deki bu binaya1956 yılında taşınmadan önce Mediha ErdemSokak’ın köşesinde yer alan bir binada hizmet verdiğibilinmektedir. 6 1<strong>98</strong>3 yılında ise Eskişehir Yolu'ndabulunan kampüsüne taşınmıştır. Dalokay’ın tasarımıolan Demirtepe’deki bu bina ise bir süre Tapu Dairesiolarak hizmet vermiş, 2004 yılında da Ziraat OdalarıBirliği’ne satılmıştır. Ve şuan hala Ziraat Odaları Birliğiolarak işlevini sürdürmektedir.Binanın güncel durumuna baktığımızda; terasta yeralan açık alanın kapatılarak iç mekâna katıldığı, aynımantıkla giriş katında yer alan içe çekmelerin detamamen yok edildiği görülmektedir. Pencere düzenive malzemesi yenileme aşamasında değiştirilmiş; buyazı hazırlandığı sırada da binanın brüt beton olandış cephesinin boyama çalışmaları sürmekte olduğuöğrenilmiştir (Şekil 8). Tüm bu başarısız yenilemeçabaları nedeniyle binanın dönemin mimari üslubununtipik özelliklerini yansıtan karakterleri bozulmuştur. ■Şekil ListesiŞekil 1: EİE 1960’lı yıllar [Kaynak: EİE 14 Yılında(1949)]Şekil 2: EİE öncesinde arazide yer alan binanıncephesi [Kaynak: Çankaya Belediyesi, 2008]Şekil 3: EİE Fevzi Çakmak Caddesi Cephesi [Kaynak:Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı, 2008]Şekil 4: EİE Fevzi Çakmak Caddesi Cephesi- Katyüksekliğindeki değişik [Kaynak: BüyükşehirBelediyesi İmar Daire Başkanlığı, 2008]Şekil 5: Kot yüksekliği karşılaştırmasını gösterençizim [Kaynak: Büyükşehir Belediyesi İmar DaireBaşkanlığı, 2008]Şekil 6: EİE Zemin Kat Planı [Kaynak: BüyükşehirBelediyesi İmar Daire Başkanlığı, 2008]Şekil 7: EİE Teras Kat Planı [Kaynak: BüyükşehirBelediyesi İmar Daire Başkanlığı, 2008]Şekil 8: EİE güncel durumu [Kişisel arşiv, 2008]6 EİE 14 Yılında. (1949). <strong>Ankara</strong>: Elektrik İşleri Etütİdaresi.83


KİTAP YORUMBina Kimlikleri Söyleşileri 1-5TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>’nin 2003yılından bu yana sürdürdüğü Bina Kimlikleri veEnvanteri Projesi modern mimari mirasın envanterininçıkartılması, bu alana dair bilgi birikimininoluşturulması ve kamuoyu ile paylaşılması konusundageniş kitleleri harekete geçiren bir projedir.Proje kapsamında ilk olarak üç etaplı bir sergi hazırlandı.Sergi, “Cumhuriyet’in 10 Yılı”, “Cumhuriyet’in 25 Yılı”ve “Cumhuriyet’in 50 Yılı” başlıkları ile yurtdışında veyurt içinde pek çok üniversitede, kamu kurumunda,sergi salonunda, çeşitli kentsel mekânlarda veetkinliklerde sergilenerek kamuoyu ile paylaşıldı.Sergiye eşlik eden katalog ise hem kentliler hem deuzmanlar tarafından yoğun ilgi gören bir yayın oldu.Proje kapsamında yer alan yapılara dair bilgienvanterinin genişletilmesi ve geniş kesimlerlepaylaşılması amacıyla farklı etkinlik ve çalışma alanlarıoluşturulmaya devam ediyor. Proje kapsamında yeralan yapıların her birinin dönemsel, kültürel, toplumsal,mimari ve kentsel özellikleri ile değerlendirildiğiBina Kimlikleri Söyleşileri gerçekleştiriliyor. Projekapsamında yer alan yapılara ilişkin bilgi birikimininçoğaltılması amacıyla düzenlenen söyleşiler yapılarınkullanıcılarını, mimarlarını ve yapıya ilişkin çalışmayapan uzmanları bir araya getiriyor, mimarlık, kentkültürü ve gündelik yaşam ilişkisi üzerine önemliköprüler kurmaya devam ediyor.Bugüne kadar on yapı üzerine gerçekleştirilensöyleşilerin ilk beşi (<strong>Ankara</strong> Gar Kompleksi, <strong>Ankara</strong>Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi, TürkOcağı/Halkevi, Anıtkabir ve Sergievi) kitapçıklarhalinde beşli set formatında yayına dönüştürüldü,ele alınan yapılara ilişkin kapsamlı bilgiler ve yapılandeğerlendirmeler de böylece derlenmiş oldu. ■84KİTAP YORUM


ankara.kent.atlasıankara.kent.atlası, ODTÜ’de öğrenim gören birgrup yüksek lisans ve doktora öğrencisi tarafından,TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> ile dayanışmaiçerisinde, kolektif üretim biçimleriyle ortaya çıkmışpilot bir çalışmadır. ankara.kent.atlası’nı oluşturmaküzere beş farklı grup kendi odaklarını seçip, bunaistinaden hem görsel hem de yazınsal malzemeyieleştirel biçimde üretmeyi hedeflemiştir. Prof. Dr.Güven Arif Sargın’ın 2011-<strong>2012</strong> Güz dönemindeyürütmüş olduğu ARCH723 dersi kapsamında üretilmişkitap, Başkent’i öğrencilerin belirlediği bu beş odakiçerisinde tekrar tartışmaya açar. ankara.kent.atlas’ı,giriş yazısından sonra, editör Güven Arif Sargın’ın daaralarında bulunduğu ODTÜ’lü dört akademisyeninokumalarıyla başlar, daha sonra sırasıyla (1)leke; (2)dönüşüm; (3)ekoform; (4)kent odakları; (5)menzil,üst başlıkları kitabın ana içeriğini oluşturur. ■85


VEFATAhmet Tezdiker8748 sicil numaralı üyemiz Ahmet Tezdiker, 18.04.<strong>2012</strong>tarihinde vefat etmiştir.1949’da Trabzon’da doğan Ahmet Tezdiker, 1977yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezunolmuştu.Tüm ailesine, yakınlarına, üyelerimize ve mimarlıkcamiasına başsağlığı ve sabır dileriz.Şükrü Günbulut2543 sicil numaralı üyemiz Şükrü Günbulut, 24.04.<strong>2012</strong> tarihinde vefat etmiştir.1942’da Şarkışla’da doğan Şükrü Günbulut, 1965 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ndenmezun olmuştu.Tüm ailesine, yakınlarına, üyelerimize ve mimarlık camiasına başsağlığı ve sabır dileriz.86 VEFAT


MESLEKİ DENETİM01.04.<strong>2012</strong> - 31.04.<strong>2012</strong> Tarihleri Arası MeslekiDenetim Verileri<strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong> Ve Temsilcilikleri Mesleki DenetimPROJE-TUS-ŞANTİYEŞUBELER Proje Tus ŞantiyeAdet m2 Adet AdetANKARA ŞUBE 345 1041592.04 16 146ZONGULDAK TEMSİLCİLİĞİ 14 170422.09 2 0KDZ. EREĞLİ TEMSİLCİLİĞİ 17 180<strong>98</strong>.64 6 1KARABÜK TEMSİLCİLİĞİ 27 44464.67 9 2BARTIN TEMSİLCİLİĞİ 21 30190.43 1 6KASTAMONU TEMSİLCİLİĞİ 26 46552.73 12 6BOLU TEMSİLCİLİĞİ 31 31458.29 14 4KIRŞEHİR TEMSİLCİLİĞİ 26 40607.13 7 5ÇAYCUMA TEMSİLCİLİĞİ 4 2938.00 4 0NEVŞEHİR TEMSİLCİLİĞİ 33 41718.00 7 12ÇORUM TEMSİLCİLİĞİ 65 84749.25 23 6SİVAS TEMSİLCİLİĞİ 40 44126.00 15 4DÜZCE TEMSİLCİLİĞİ 47 36007.65 5 5YOZGAT TEMSİLCİLİĞİ 28 43912.84 3 0ERZİNCAN TEMSİLCİLİĞİ 27 31682.90 3 6TOPLAM 751 1708520.66 127 203Nisan'da Mesleki Denetimden Geçen Projelerin<strong>Ankara</strong> Belediyelerine Göre Dağılımı (Tadilat/İlaveDahil)Nisan Ayı'nda <strong>Ankara</strong> Şube MeslekiDenetimden Geçen Projelerin KullanımAmacına Göre DağılımlarıKULLANIM AMACI ADET ALAN m2AHIR 4 525.12ATÖLYE 4 13289.25BANKA BİNASI,DÜKKAN 1 928.65BEKÇİEVİ 4 476.86BÜRO 2 3150.78BÜRO,DÜKKAN 3 75509.50DEPO 5 31245.42DEPO,KONUT 1 4648.76DEPO,OFİS 1 1405.90DÜĞÜN SALONU,KONUT 1 2397.28DÜKKAN 15 21316.73DÜKKAN,KONUT 73 212050.41DÜKKAN,LOKANTA 1 2370.16FABRİKA 4 24139.12HASTANE 1 3397.24IMALATHANE 16 29925.67ISTASYON 1 0.00İDARİ YAPILAR 1 90.00İLKÖĞRETİM YAPILARI 1 12815.67İSTİNAT DUVARI 2 201.00İŞYERİ 8 15504.21KONUT 173 484540.21KRES 1 1109.70KÜLTÜREL YAPILAR 1 1437.62MÜSTAKİL KONUT 1 117.00MÜŞTEMİLAT 2 80.00MÜZE 1 1719.90OFİS 3 4029.52OTEL 1 4517.30RESTAURANT 1 2474.08SANAYİİ TESİSİ 1 5144.73SANAYİİ YAPISI 1 415.00SİLO 1 2161.76SPOR MERKEZİ 1 191.10TARIM YAPISI 1 5224.00TERMAL TESİSLER 1 4952.00TİCARET 1 38914.00ÜNİVERSİTE YAPILARI 1 16626.21VİLLA 55 27202.39YURT 1 4567.38TOPLAM 366 1335720.<strong>98</strong>7


GELİR GİDER88GELİR GİDER01.03.<strong>2012</strong> / 31.03.<strong>2012</strong> ARASI GELİR - GİDER DURUMUDUR2,160.006,789.3945.001,423.602,700.004,800.00157,793.0050,227.00SMGMFaizYayın SatışMahkeme-İcraBelge SatışlarıSMHBMesleki denetimÜye ödentisiKayıt ÖdentisiKayıt Ödentisi 195.00Üye ödentisi 50,227.00Mesleki denetim 157,793.00SMHB 4,800.00Belge Satışları 2,700.00Mahkeme-İcra 1,423.60Yayın Satış 45.00Faiz 6,789.39SMGM 2,160.00Gelirler Toplamı 226,132.99GELİR GİDER195.000 50,000.00 100,000.00 150,000.00 200,000.00Genel KurulOda İştirakleri 1,955.00149,811.56Yönetici yollukları Yayın giderleri 45.43304.00Temsil Hukuki giderler 977.758,159.69Konferans sempozyum Bina işletme14,062.1817,574.75Organlar İlan 132.16231.85Komiteler Harçlar 507.551,788.05Personel ücretleri(Sos.Yrd) Yayın Satın Alma 393.2089,380.16Hizmet alımları Kırtasiye6,543.241,454.60Personel Yollukları PTT23,508.87399.50Demirbaş bakım onarım Demirbaş bakım onarım 506.50506.50PTTPersonel Yollukları 399.5023,508.87Kırtasiye Hizmet alımları 1,454.606,543.24Yayın Satın Alma Personel ücretleri(Sos.Yrd)89,380.16393.20Harçlar Komiteler 1,788.05507.55İlan Organlar 231.85132.16Bina işletme Konferans sempozyum17,574.7514,062.18Hukuki giderler Temsil8,159.69977.75Yayın giderleriYönetici yollukları 304.0045.43Genel Kurul149,811.56Oda İştirakleri 1,955.00Giderler Toplamı 0 37,500.00 75,000.00 112,500.00 150,000.00317,736.04Kasa(31.03.<strong>2012</strong>) 3,746.96 Merkez Borçları(31.03.<strong>2012</strong>) 3,516,109.00Bankalar(31.03.<strong>2012</strong>) 814,952.74 Piyasa Borçları, Kiralar,Mali Müş.Vergiler,Ücretler v.b(31.03.<strong>2012</strong>)) 151,475.43Kredi Kartları 224,828.43Altbirimlerden Ala. 200,000.00 Toplam Borç 3,667,584.43BORÇ-ALACAK FARKI -2,424,056.30Toplam 1,243,528.13 GELİR-GİDER FARKI -91,603.05


A.O.Ç.’ ye sahip çıkıyoruz !Atatürk Orman Çiftliği gerek bulunduğu konum gerek tarihsel önemi, gerekse de içindebarındırdığı işlevleri ile Başkent <strong>Ankara</strong>’nın en önemli nefes alma alanlarından biridir.A.O.Ç. alanının “kentsel dönüşüm alanı”na dönüştürülmesine seyirci kalmayıpA.O.Ç.’ ye sahip çıkıyoruz.Biz burada büyüdük ve çocuklarımızın da burada büyümesini istiyoruz.<strong>Ankara</strong>’lı dostlarımızı, A.O.Ç.’ye gönül veren herkeslesergi/söyleşi ve pikniğimizde görüşmek üzere...5 Haziran <strong>2012</strong> Salı Saat : 17.00Fotoğraf Sergisi ve SöyleşiKonur Sokak10 Haziran <strong>2012</strong> PazarDoğa ve Çevre PikniğiA.O.Ç.İletişim: Pelin Özgümüş - Ezgi Aksaray (0312) 417 16 45 – 20/21


TMMOB MİMARLAR ODASIANKARA ŞUBESİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!