12.07.2015 Views

bülten 62 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı

bülten 62 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı

bülten 62 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MedeniyetAraflt›rmalar›MerkeziMAMManzur, dünyal›l›k yahut dünyevîlik mefhumunun,doktriner laiklik siyasetlerini meflrulaflt›ransekülerlik kavram›ndan farkl› oldu¤unuvurgulad›.Sunumunun son bölümünü bu araştırmanın ortayakoyduğu problemlere ayıran Subaşı şunları söyledi:“Bu tartışmada Müslümanlar açısından ortayaçıkan sorun şudur: Acaba İslâm Avrupa’nın değerleriylebuluşarak, bir Avrupa olgusu olarak ortayaçıkacak mı? Yoksa ayakları ne geldikleri ülkeyene de yaşadıkları ülkeye basan <strong>ve</strong> bir kök problemiyaşayan bir sorunla mı karşı karşıya kalacağız? Bununcevabına Türkler üzerinden gidildiğinde şusonuca varmak mümkün: I. <strong>ve</strong> II. kuşak için bulunduklarıülkelere dair hiçbir tahayyül yok <strong>ve</strong> onlariçin dinî algı anlamında Türkiye daha belirleyici olmayadevam ediyor. Ancak yeni kuşağın ne Türkiyesine de bir Avrupası var. İslâm daha çok semboliktercihlerle, sembolik aygıtlarla yürüyen bir algıgörünümünde. Müslümanlar esasen şu konularakafa yormak zorundalar ki bunu pek yaptıkları söylenemez:İşkence <strong>ve</strong> kötü muamele, asimilasyon,ayrımcılık, kültürel çatışmalarda nasıl direnç üretileceği,aile birleşimi konusundaki kotaları aşma,İslâmofobi.”Araştırmanın ortaya koyduğu temel soruyu ise Subaşışöyle dile getirdi: “Avrupa Müslümanlarınınasimilasyonla entegrasyon arasında bir tercih yapmazorunluluğu var. Müslümanlar ya Avrupa’nınöteden beri sakladığı <strong>ve</strong> pratize ettiği asimilasyonakurban olacaklar, dönüşecekler <strong>ve</strong> varlıklarındanvazgeçecekler -ki bazı Müslüman entelektüeller buyönde fikirler ortaya atıyor-, ya da entegrasyon içinçalışacaklar. Ancak Türkler bunu da asimilasyonolarak kabul ediyor. Bu şekilde hiçbir yere ait olmayan,inançlarının “yerli” bir gündelik gerçeğini üretememiş,cami ile sokak arasında çelişki <strong>ve</strong> gerilimyaşayan, ancak görünüm anlamında dindar birimaj çizmeye çalışan bu toplum ne olacak?”“Dünyevileşme miSekülarizm mi?”Perviz Manzur12 Aral›k 2006De¤erlendirme: Ahmet OkumuflPerviz Manzur’u 80’li <strong>ve</strong> 90’lı yıllarda süren “Bilgininİslâmileştirilmesi” <strong>ve</strong> “İslâm <strong>ve</strong> Modernlik” tartışmalarınayaptığı katkılarla tanıyoruz. O dönemlerdeFaruki’nin “Bilginin İslâmileştirilmesi” tezineitirazları ile gündeme gelen İcmalî entelektüellergrubu içinde yer alan Manzur, bir süredir İs<strong>ve</strong>çMüslüman Federasyonu’nun başkanlığını yürütüyor.Aralık ayında vakfımıza konuk olan Manzur,“Dünyevîleşme mi, Sekülerizm mi?” başlıklı konuşmasında,dünyalılık yahut dünyevîlik (worldliness)mefhumunun, doktriner laiklik siyasetlerini meşrulaştıransekülerlik kavramından farklı olduğunuvurguladı. Buna göre, İslâm’ın tarihsel pratiği, sekülerizmekaymayan, fakat siyasetin <strong>ve</strong> tarihin ‘budünyalı’karakterini de ıskalamayan bir çizgi takipetmiştir. İslâm, ruh-madde, ya da din-dünya türüikilikleri esas almaz. İslâm’a göre imanın (dinin) nihaiötekisi dünya değil, dehrdir; yani dünya değil,zaman. Klasik İslâm tasavvuruna göre müteal olanatezat teşkil eden, saf zamansallık olarak dehrdir. Zirazaman tüm değerleri bertaraf edip ahlâkî <strong>ve</strong> fikrînihilizme kapı açar.16

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!