12.07.2015 Views

bülten 62 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı

bülten 62 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı

bülten 62 (pdf) - Bilim ve Sanat Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

KüreselAraflt›rmalarMerkeziKAMrupa’da bireyselleştiğini, artık hiçbir yere ait olmadaninanan bir toplum oluştuğunu ifade etti. Bu konubağlamında kendisine sorulan bir soruya DavieAvrupa’daki genç kuşakların ebe<strong>ve</strong>ynlerine göredindarlığa daha meyilli olduklarını, dinî konularıkonuşmakta daha açık davrandıklarını <strong>ve</strong> kiliseyegitmeyi bir zorunluluk değil gönüllülük olarak gördükleriniifade etti.Davie sekülerliğin Avrupa’da modernlikten mi yoksaAvrupalılıktan mı kaynaklandığı sorusunu Avrupalılıkolarak cevapladı. Amerika ile Avrupa arasındakikıyaslamada ise Davie her iki toplumu da sekülerbulduğunu ancak ABD’de kiliseye gitme oranınınAvrupa’ya göre çok daha fazla olduğunu <strong>ve</strong>dinin siyasetteki etkisi nedeniyle hiçbir politikacınındini yadsıyamadığını belirtti. Daha sonra bu olgununsosyolojik izahına yönelen Davie, Avrupa’dayatay bir yaşamın söz konusu olduğunu, şehirleşmeile birlikte göç eden insan topluluklarının kiliseleriarkalarında bıraktıklarını, fakat kiliselerin bukitleleri arkalarından takip ettiklerini ifade etti. Bunakarşılık ABD’de dikey bir hareketlilik gözlendiğini,göçlerle gelen toplulukların kendi dinlerini getirdiklerini<strong>ve</strong> modern toplum ile bütünleşemediğiniiddia etti. Aydınlanmadan farklı olarak inanç özgürlüğünün,dinin Amerika’da yükselmesine sebepolduğunu savundu.Son olarak Davie, İslâm hakkında sorulan bir soruüzerine, diasporadaki Müslümanlar aracılığıyla İslâm’ındemokrasi ile bağdaştırılabileceğini <strong>ve</strong> bununiki yönlü bir süreç olduğunu söyledi. Avrupa’dakiher ülkenin konulara farklı baktığına değinenDavie başörtüsünün İngiltere’de herhangi birsorun olarak görülmediğini, ancak Fransa’da çokdaha katı bir laiklik anlayışı hüküm sürdüğü içinmeselenin problem haline geldiğini belirtti.KAM Kitap-Makale SunumuModernlik Tartışmalarına Katkı:Hayali ModernlikErgun Yıldırım13 Kas›m 2006De¤erlendirme: ‹smail Yaylac›<strong>Bilim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Sanat</strong> Vakfı Küresel Araştırmalar Merkezi’nindüzenlediği Kitap-Makale Sunumlarının Kasımayı programında, Kütahya Dumlupınar Üni<strong>ve</strong>rsitesiSosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr.Ergun Yıldırım ile 2005 yılında İz Yayıncılık tarafındanbasılan kitabı Hayali Modernlik üzerine konuştuk.Toplantı Ergun Yıldırım’ın kitabının genelinin <strong>ve</strong>bölümlerinin temel tezini anlattığı sunumuyla başladı.Bu bölümde Yıldırım, modernliğin sosyolojikanalizine geçmeden önce, etimolojisinden bahsederekmodern kelimesinin ilk defa XV. yüzyılda paganizmile Hıristiyanlığı ayırt etmek maksadıyla “modernus”şeklinde kullanıldığını, daha sonra da modernliğin<strong>ve</strong> modernleşmenin egemen bir söylem <strong>ve</strong>temel bir kavram haline geldiğini vurguladı. Modernlikkavramıyla, en geniş anlamda, XVI. <strong>ve</strong> XVII.yüzyılda ortaya çıkan bilimsel, sosyal <strong>ve</strong> teknolojikgelişmelerin tümünü <strong>ve</strong> son üç yüz yıllık bir dönüşümüişaret ettiğini belirtti. Bununla beraber, modernliğintabiata <strong>ve</strong> geleceğe hakimiyet şeklinde kendiniortaya koyan bir iktidar biçimi olduğunu ifade etti.Bu çerçe<strong>ve</strong>de, modernliğin bir yönüyle özgürleştiren,diğer yönüyle ise tahakküm altına alan, dolayısıylakara <strong>ve</strong> ak yüzlerinin bulunduğunun altını çizdi.Modernliğin vurgu yapılması gereken diğer biriddiasının da Avrupa-merkezcilik olduğunu, fakatbuna rağmen yine de bir evrensellik iddiasını sürdürdüğünübelirtti.8

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!