Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
n GBu hafta vizyona giren Sarı Saten:<br />
Günahkarların Aşkı bizim çok şeyler<br />
beklediğimiz bir yapımdı. Ama ne yazık ki<br />
hevesimizi kursağımızda bıraktı. Niçin biz<br />
Sarı Saten’den çok şeyler bekliyorduk? Öncelikle<br />
son dönem Türk sinemasına yeni bir kan<br />
aşılayan Almanya’daki Türk sinemacıların bir<br />
devamı niteliğindeydi filmi üretenler. Yönetmen<br />
Mehmet Çoban uzun süredir Almanya’da<br />
yaşayan bir isim. Üstelik Dortmund üniversitesinde<br />
sinema okumuş. Başrolde oynayan<br />
ve filmin senaryosunu yazan Hatice Balaban<br />
Çoban da Almanya’da yetişen bir oyuncu.<br />
Bu iki ismin Almanya’daki Türk toplumunun<br />
gerçeklerine vakıf olacaklarını ve televizyon<br />
tecrübeleriyle çarpıcı filmler çıkaracağını<br />
zannetmiştik. Fatih Akın’ın, Birol Ünel’in ve<br />
Sibel Kekilli’nin açtığı yolda üste koyarak<br />
devam edeceklerini düşünmüştük. Ama tam<br />
bir fiyasko ile karşılaştık. Bir kere film töre ile<br />
hesaplaşmak üzere yola çıkan kadın karakter<br />
üstünden sap ile samanı birbirine karıştırıyor.<br />
Töre Türk olmanın gereği değildir. Nasıl töreye<br />
uymak adına katil olanlar bunu cahilliklerinden<br />
ve toplum baskısından yapıyorlarsa Türk örf<br />
ve adetlerini töre ile aynı konuma koyanlar da<br />
aynı derecede cahildirler. Namus için kardeşini<br />
katleden bir adamın dramını ve canavarlığını<br />
Türk olmak ile özdeştiremezsiniz. Zorla<br />
amcasının oğlu Bilal ile evlendirilen Melek,<br />
katil ruhlu Bilal’in tecavüzüne uğramıştır. Daha<br />
sonra onu bıçaklayarak kaçar. Onu yaralı<br />
bir şekilde sokakta bulan taksici Galip genç<br />
kızı korur ve hamisi olur. Kimliğini değiştiren<br />
Meryem, Maria adını alarak kızıyla beraber<br />
hayatını devam ettirir. Filmin bundan sonrası<br />
ise darmadağın bir öyküye sahip. Hiçbir karakter<br />
yerine oturmuyor. Meryem’in kızı rolünde<br />
oynayan Lisa Hahn ne fizik olarak ne de olayları algılayışı<br />
anlamında Türk gibi değil. Yani biz ne kadar gözümüzü<br />
kapatarak onun Türk olduğunu düşünmeye çalışsak ta<br />
bunu başaramıyoruz. Aynı problem katil ruhlu amcayı<br />
canlandıran Mark Zak için de geçerli. Hiçbir inandırıcılıkları<br />
yok. Filmde Meryem’in kızına söylediği Türkler ile arkadaş<br />
olmayacaksın sözünü bu kadar tekrarlamak neyin nesi?<br />
Meryem bütün yaşadıklarını nasıl olur da Türk toplumuna<br />
mal eder. Onun tavrından çıkartılacak tek şey herkesin bir<br />
katil Bilal olduğu mu?<br />
Peki kızı Esra’nın duygusal olarak yakınlaştığı Türk<br />
çocuğu Mahmut’un inançlarını bu anlamda sorgulamak,<br />
onu rüyasında saatli bombayla görüp terörizm ile<br />
ilişkilendirmek ne kadar doğru? Bu filmi Almanlar çekse<br />
anlayış göstereceğim ama oradaki toplumun içinden<br />
insanların çekmesini kabul edemiyorum. Yabancı kültürün<br />
propagandasının altında kalıp kendi gerçeklerini bu<br />
kadar geriye atmak nasıl izah edilmeli. Filmin senaryosu<br />
ve karakter dönüşümleri o kadar havada kalıyor ki hangisini<br />
eleştirsek şaşırıyorum. Senaryonun içeriğindeki ve<br />
yazının başından beri saydığımız yanlışlıkları mı, karakterlerin<br />
öyküyü destekleyen dönüşümlerinin basitliğini<br />
mi eleştirelim? Son olarak filmin Türkçe dublajlı olarak<br />
gösterilmesi ayrı bir hata. Filmin duygusal şiddeti ve<br />
gerçekliği bu dublaj sayesinde iyice kayboluyor. Türk<br />
rolü oynayan Alman oyuncuların Türkçe konuşmasının<br />
zorluğundan bu yol seçilmiş herhalde. Ama film en büyük<br />
zararı bu tercihle görmüş. Sarı Saten: Günahkarların Aşkı<br />
ve 11’e 10 Kala ile iki haftada toplam altı Türk filmi vizyon<br />
aldı. Açıkçası filmlerin kalitesi gerçekten düşündürücü.<br />
Böyle devam ederse Türk sineması gişe anlamında büyük<br />
zarara uğrayacak. Ümit ederiz böyle davam etmez.