Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Adana Film Festivali son yıllarda bize film izlettirmeyi başaran<br />
festivallerden. Festivallerin son ayağı olarak Haziran’da yapılan<br />
festivalde izlediğimiz, diğer festivalleri tavaf etmiş filmleri görüyoruz.<br />
Biz o yüzden genelde Adana’yı gezmeye adıyorduk kendinizi.<br />
İlk kez bu sene bu kadar yoğun programlı bir izleme yaptık…<br />
BANU BOZDEMİR<br />
n Adana 19.sunu yaptı bu sene, tarihçesine<br />
girmeye gerek yok ama son yıllarda<br />
sıkı takipçisiyim, filmlerde moderasyon<br />
yapıyor ekiplerle sohbet ediyoruz. Adana<br />
diğer festivallerden farklı olarak film seçim<br />
skalasını değiştirdi, belgesellerde yarışıyor<br />
Adana’da… Aslında belgesellerin kurmaca<br />
filmlerin yanında çok şansı olmadığını<br />
düşünüyorum, ama bazı belgeseller sempatiyle<br />
öne çıkıyor, bu sene de Siirt’in Sırrı<br />
bu sempatiyi yaşadı… Her zaman söylerim<br />
başarı hikayeleri insanların ilgisini<br />
çeker, burada da böyle oldu, Evin hüznü<br />
ve sevinçleriyle herkesi kendisine hayran<br />
bıraktı… Ama diğer belgeseller için aynı<br />
şeyi söylemek mümkün değil. Derviş Zaim<br />
imzalı Devir kurmaca ve belgesel arasında<br />
dolaşan, sempatik bir yapımdı ama o da jüri<br />
kanadında değer bulamadı.<br />
Geçen sene Ümit Ünal’ın Nar filminin<br />
Altın Portakal’ı moderasyonunda ona da<br />
sormuştum, deneyimli yönetmenlerin<br />
genç ve ilk filmlerini çeken yönetmenlerle<br />
yarışması avantaj mı dezavantaj mı<br />
diye? Sonuçlar bu sene Derviş Zaim, Zeki<br />
Demirkubuz, Erden Kıral ve Yeşim Ustaoğlu<br />
ve İsmail Güneş için de geçerliydi… Zeki<br />
Demirkubuz tepkisini ortaya koydu, bir<br />
yönetmen ödül alamadı diye tepkisini elbette<br />
ortaya koyar, koymalı bence de…<br />
Ama o zaman taa işin başına gidip filmini<br />
bir festivalde yarışmaya gönderiyorsa ve<br />
oradaki jürinin takdirine sunuyorsan zaten<br />
baştan hakkını teslim etmiş olmuyor<br />
mu? Ben jüri sistemine inancımı çoktan<br />
yitirdim, kendim de jürilik yapıyorum ama<br />
jürilik objektiflikten uzak, gayet de subjektif<br />
bir alan ne yazık ki! Çünkü sektörde<br />
dirsek teması çok fazla, bir jüri üyesi<br />
bir yönetmen ya da oyuncunun yakını,<br />
yapımcısı, oyuncusu vs.. O yüzden subjektif<br />
bir değerlendirmeden uzak olacak<br />
elbette sonuçlar…<br />
Ben kendi adıma festivalde Gözetleme<br />
Kulesi, Yer altı ve Araf arasında dağılım<br />
olur diye düşünüyordum ama bir yandan<br />
da jürinin herkesin gittiği yoldan<br />
gitmeyeceğine ilişkin bir kanım vardı be nitekim<br />
öyle oldu. Babamın Sesi meselesine<br />
gelince….Ben İstanbul Film Festivali’nde<br />
izledim filmi. Baştan şunu söylemek istiyorum,<br />
politik duyarlılığı tavan yapmış birisiyim<br />
ama her politik olan şeyi beğenmek<br />
zorunda değilim. Bu dayatmayı almak<br />
istemiyorum üzerime. Babamın Sesi’ni her<br />
türlü politik görüşten sıyrılarak çok fazla<br />
beğenmedim… Şimdi ben bunu sosyal<br />
medyada yazınca tepkiler alırdım eminim<br />
ama beğenmeme hakkımız var değil mi?<br />
Sonuçta politik duyarlılık arz