01.01.2017 Views

Cinedergi 99

Binder99B

Binder99B

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ŞiDDET SADECE MARUZ K<br />

DEĞiL, UYGULAYANIN DA K<br />

Yeşim Ustaoğlu’yla son filmi Tereddüt üzerine detaylı bir<br />

söyleşi yaptık. Söyleşi yapmanın faydalarından biri de<br />

herkesin filmden aldığı algının farklı olduğunun ortaya<br />

çıkması ve yönetmenin buna son noktayı inceden çekmesi<br />

oluyor. Ve söyleşi huzurlarınızda!<br />

BANU BOZDEMİR<br />

Önce bir röportajınızda verdiğiniz bir demeçten<br />

bahsederek başlamak istiyorum.<br />

Sanatçı dediğin buram buram muhalefet<br />

kokmalı demişsiniz, hala aynı düşünceniz<br />

devam ediyor mu, en muhalefet edilmesi gereken<br />

süreçte biraz baskılar nedeniyle sesimiz<br />

kısılmış durumda…<br />

Siz filmi gördünüz, pek kısılmış gibi görünmüyor.<br />

Herkes adına zor zamanlar, evet. Sanat<br />

dediğimiz şey gerçekten de özgürce yapılabilen<br />

birşey. Düşüncenizi paylaşmak ve söylemek<br />

istersiniz. Bir şekilde zapturapt altına alınmayı<br />

ben düşünemem. O zaman yaratamazsınız,<br />

yaratım çok özgür bir şey. Zaten bir şey de kendi<br />

içinde muhalif olur. Bu tür baskıları, sıkıntıları<br />

yaşayan toplumlarda da fikir bir şekilde yaşamını<br />

sürdürebilmiştir. En baskıcı yerlerde en kalıcı, en<br />

yaratıcı eserler de oluşmuştur. Bu bizim bireysel<br />

olarak kendimizle kaldığımızda da baş etmek<br />

zorunda kaldığımız bir şey.<br />

Tereddüt gibi bir film çektiniz, çekebildiniz.<br />

Ama bunun sınırlarına yaklaştığımızı da<br />

hissediyor musunuz bir yandan!<br />

Bir belirsizlik ve muğlaklıktan söz edilebilir belki<br />

ama bir yandan da yaşayıp göreceğimiz bir<br />

süreç olduğunu da düşünüyorum. Muğlaklığın<br />

içinde yüzmek çok hoş bir durum değil. Böyle bir<br />

süreçten geçiyoruz ama yaşayıp göreceğiz…<br />

Tereddüt’deki bazı sahnelerin de bu tepkisellikten<br />

ve ayrıştırılmaya çalışılan bir toplumun<br />

kadın dayanışması üzerinden tekrar<br />

toparlanması ve yeniden yazılması üzerine bir<br />

öneri ürettiğini söyleyebilir miyiz?<br />

Bir ‘dayanışma’ demeyelim buna. Sonuçta bir<br />

hasta doktor ilişkisi karşımızdaki. Karşısındaki<br />

kim olursa olsun doktor profesyonel olmak<br />

zorunda, yoksa işini yapamaz. Tabii filmin asıl<br />

söylediği ilişkilerimizdeki değersizleşme, tahammülsüzlük,<br />

birinin diğerini tahakküm altına<br />

alması ve mahkûm etmesi. Hiçleştirme ve<br />

suistimal. Bütün bu kavramlar var. Bu iki kadının<br />

temasında gerçek bir empati görüyoruz gerçekten<br />

de. Bu empati ve kendi bireysel varlıklarını<br />

da yeniden değerli kılmaya çalışma ve önlerindeki<br />

yolu yeniden açma çabasını görüyoruz.<br />

Tabii ben daha okumuş etmiş ve kendi<br />

kararlarını verebilmiş gibi gözüken kadının<br />

daha küçük ve istemsiz bir hayata zorlanmış<br />

diğer kadına yardımı olarak algıladım…<br />

Hasta ve doktor arasında o empati kurulamazsa<br />

o tedavide sağlıklı olamaz bence. Tabii doktorlar<br />

adına da konuşmuş olmayayım ama empati<br />

gerçekten de çok önemli. Şehnaz’la Elmas<br />

arasında kurulan ilişki profesyonel bir ilişki.<br />

Oyuncu yönetimi konusunda başarılı<br />

olduğunuzu biliyoruz ama ilk defa bu kadar<br />

oyuncuyu ve seyirciyi zorlayan bir yöntem<br />

seçmiş gibisiniz. Özellikle Elmas’ın terapi<br />

sahnesinde seyirci olarak biz de sınandık ve<br />

zorlandık… Bu yöntem nasıl aklınıza geldi<br />

yoksa böyle bir yöntem var mı?<br />

Benim çok zevk alarak yazdığım, bir o kadar<br />

da haz alarak çektiğim bir sahneydi. Bir mono<br />

drama sahnesi bu. Bu aslında kullanılan bir<br />

yöntem. Benim bunu öğrenmem, kavramam<br />

psikodramanın tekil olarak kullanılması. Bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!