12.03.2017 Views

HOTEL GAZETESİ - MART 2 SAYI 2017 -

www.hotelgazetesi.com TURİZM - OTELCİLİK - TATİL - ETKİNLİK - KÜLTÜR - SANAT Sektörün önde gelenleri toplumsal olaylara duyarlı olunca, biz de bu duyarlılığı görmezden gelemezdik. Dolayısıyla gazetemizin hazırlıkları aşamasında yaşanan Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine de katkıda bulunmak istedik, hem sektörün yöneticilerinin bu konudaki görüşlerine yer verdik, hem de bu konudaki etkinlikleri sayfalarımıza taşıdık. 2. sayımızın ana konusunu Turizmde Çıkış Yolu Çalıştayı oluşturdu. Çünkü kriz hala etkisini sürdürüyor. Ancak bir yandan da fuarlar, toplantılar, organizasyonlar devam ediyor. Yani güzel şeyler de olmuyor değil. Son dakikada ortaya çıkan Nicole Kidman haberi de bunun en güzel örneği. Nisan ayında daha güzel haberlerde buluşmak ümidiyle…

www.hotelgazetesi.com TURİZM - OTELCİLİK - TATİL - ETKİNLİK - KÜLTÜR - SANAT
Sektörün önde gelenleri toplumsal olaylara duyarlı olunca, biz de bu duyarlılığı görmezden gelemezdik. Dolayısıyla gazetemizin hazırlıkları aşamasında yaşanan Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine de katkıda bulunmak istedik, hem sektörün yöneticilerinin bu konudaki görüşlerine yer verdik, hem de bu konudaki etkinlikleri sayfalarımıza taşıdık.
2. sayımızın ana konusunu Turizmde Çıkış Yolu Çalıştayı oluşturdu. Çünkü kriz hala etkisini sürdürüyor. Ancak bir yandan da fuarlar, toplantılar, organizasyonlar devam ediyor. Yani güzel şeyler de olmuyor değil. Son dakikada ortaya çıkan Nicole Kidman haberi de bunun en güzel örneği.
Nisan ayında daha güzel haberlerde buluşmak ümidiyle…

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayı: 1 Yıl: 1 / Mart <strong>2017</strong><br />

Beyin kanaması<br />

nedeniyle Fulya<br />

Acıbadem Hastanesinde<br />

bir süre yoğun bakımda<br />

tedavi gören Turizm<br />

basınının değerli<br />

ismi Seher Müşide<br />

Aybek, Şubat ayında<br />

(1 Şubat <strong>2017</strong>)<br />

hayata gözlerini<br />

yumdu. Ataköy<br />

Ömer Duruk<br />

Camii’nden<br />

kılınan öğle<br />

namazının<br />

ardından son<br />

yolculuğuna<br />

uğurlanan<br />

merhumeyi, sevenleri bu<br />

son yolculuğunda yalnız<br />

bırakmadı.<br />

tourismlifeinturkey.com<br />

haber sitesinin Genel Yayın<br />

Yönetmeni Seher Müşfide<br />

Aybek; güler yüzü renkli<br />

kişiliği ile turizmcilerin<br />

Seher Ablasıydı.<br />

Hotel Gazetesi olarak,<br />

Turizmcilerin, dolayısıyla<br />

bizim Seher Ablamız, Seher<br />

Müşide Aybek’i kaybetmenin<br />

üzüntüsü içindeyiz.<br />

Merhumeye Allah’tan<br />

Rahmet, ailesine,<br />

sevenlerine, turizm<br />

camiasına başsağlığı ve<br />

sabır dilerken, onu bir<br />

kez daha anmak adına,<br />

ünlü yazar Ayşe Arman’ın<br />

kendisiyle yaptığı ve 26<br />

Eylül 2013 yılında Hürriyet<br />

Gazetesi’nde yayınlanan<br />

bir röportajı okurlarımızla<br />

paylaşıyoruz..<br />

Eşinizle, nerede, nasıl tanıştınız?<br />

-Bakırköy-Sirkeci banliyö treninde. Ben, İstanbul Kız<br />

Lisesi’nde okuyordum. Biz, işte o trende okula giderken,<br />

bakışarak tanıştık. O benim gözlerime hayran hayran<br />

bakarken, ineceği istasyonu şaşırır, Babıali yokuşunu benim<br />

ağır çantamı taşıyarak çıkmak zorunda kalırdı. Dünya iyisi,<br />

dünya yakışıklısı genç bir adamdı...<br />

Onu ilk gördüğünüzde üzerinde ne<br />

vardı hatırlıyor musunuz?<br />

-Hatırlamaz mıyım? Ela gözlerine<br />

uygun, haki renkli bir kazak. Gözlerimi<br />

alamamıştım, sadece yakışıklı değil,<br />

bir de zeki bakışlıydı. Erkeğin, zeki<br />

bakışlısı makbüldür, tabii kadının da!<br />

En çok nesinden etkilendiniz?<br />

-Nasıl desem, bir asaleti vardı.<br />

Yaklaşımı çok kibardı ve bir İstanbul<br />

beyefendisi havasındaydı. “Üsküdar’a<br />

gider iken, aldı da bir yağmur”<br />

şarkısındaki kalem efendisi gibi...<br />

Ne güzel anlattınız! Sonra ne oldu?<br />

-Deliler gibi aşık olduk. Ben lise son<br />

sınıftaydım, o benden 10 yaş büyüktü<br />

ve çalışmaya başlamıştı bile. Dünya umurumuzda değildi.<br />

Birbirine sırılsıklam âşık iki sevgiliydik. Sanki gözümüz<br />

kör olmuş, başka kimseyi görmüyor. O yıllarda, yanında<br />

bir erkekle görünmek, ölümüne susamak demekti.<br />

Okuldan atılmaya kadar varırdı. Belki de çok çalışkan bir<br />

öğrenci olduğum için, beni affettiler. Liseyi bitirip Teknik<br />

Üniversite’ye başlayınca, bana dedi ki: “Devam edip, o güzel<br />

gözlerinin nurunu, kitaplara akıtacaksın. Gel evlenelim<br />

hep bana bak!” Ömrümüzün sonuna kadar hep birbirimize<br />

bakacağımıza söz vererek evlendik. Ve 40 yıl evli kaldık...<br />

40 YILLIK AŞK<br />

40 yıl birlikte olacağınızı hiç düşünmüş müydünüz o<br />

zamanlar...<br />

-Ben “gerçek aşk”ını bulabilmiş nadir insanlardan biriyim.<br />

Gerçek aşksa evet biliyorsun ve bir ömrü paylaşıyorsun. 40<br />

yıl birlikte, çok mutlu bir yaşam sürdük, akıllı ve güzel üç<br />

kızımız oldu. Onlara iyi bir eğitim vermek, vatana faydalı<br />

insanlar olarak yetiştirmek için hiç durmadan çalıştık.<br />

Birbirimizi de sevmekten hiç vazgeçmeden...<br />

Birbirinize ne kadar düşkündünüz?<br />

-Çoook.<br />

Ben seni çok sevdim<br />

Seher AYBEK...<br />

Ben seni çok sevdim<br />

Seher Aybek…<br />

Türkiye’nin turizm elçisi gibi çalışan,<br />

turizm yazarı…<br />

tourismlifeinturkey.com<br />

sitesinin yönetmeni...<br />

70 yaşında… Ama inanılmaz enerjik, o<br />

ülke senin, bu ülke benim dolaşıyor…<br />

Fotoğraflar çekiyor, konuşur gibi sade<br />

bir dille yazıyor.<br />

Renkli, hayat dolu bir kadın.<br />

Seyahat, onun tutkusu…<br />

Ben, enerjisinden, yazdıklarından,<br />

insanlar ve hayatla kurduğu ilişkiden<br />

çok etkilendim.<br />

Ve onu tanımak istedim.<br />

Bakın altından nasıl bir<br />

hikâye çıktı…<br />

anma 22<br />

Ayşe ARMAN<br />

Eşinizin mesleği neydi?<br />

-O aslında gazetecilik eğitimi almıştı ama yazdığı haberler<br />

kesilip kuşa döndürülünce, kızıp gazeteci olmaktan vazgeçmişti.<br />

Mercedes’in satış ve satın alma müdürlüğünü yürütüyordu.<br />

Gayet iyi bir hayatımız oldu. Babası Muaalim Muslih Efendi,<br />

Makedonyalı’ydı. Mübadelede Edremit’e Cumhuriyet hocası<br />

olarak atanmış, eski Türkçe’den yeni Türkçe harflere geçişi<br />

sağlamıştı. Atatürk’ün devrim hocalarından birinin oğlu olmak,<br />

ona her zaman gurur verirdi. Eşim, kadınların kıymetini bilir,<br />

kadınlara değer verir ve sayardı. Beni de sonradan üniversiteye<br />

devam etmem için teşvik etti. Mutlu mesut yaşıyorduk, ta ki o<br />

60 yaşına gelinceye kadar...<br />

N’oldu eşiniz 60 olunca?<br />

-Artık çocuklarımız büyümüş, eğitimlerini tamamlamış, iş<br />

hayatına atılmış, evlenmiş, hatta torunlarımız bile olmuştu...<br />

AKLIMA GELMEZDİ<br />

E ne güzel...<br />

-Dur dinle, tam birlikte el ele, dünyayı gezecektik ki...<br />

Eşim bazı eşyalarını saklayıp bulamaz oldu. Cüzdanını<br />

mesela, hatırlayamıyordu nereye koyduğunu. Önce pek<br />

önemsemedim. Ama bu durum giderek artmaya başladı.<br />

Sonraları arabayı ben kullanıyorum mesela, tuvalet molası<br />

vermişiz bir benzincide, geri geliyorum,<br />

yerinde yok, yollarda kaybolmaya başladı.<br />

Önceleri benimle şakalaşıyor sandım. Öyle<br />

aklı başında bir insandı ki konduramadım.<br />

Alzheimer olacağı aklıma bile gelmedi!<br />

Ah yapmayın!<br />

-Öyle oldu evladım! Ben 8 yaşındayken,<br />

babamı kanserden kaybettim. Musalla<br />

taşında Allah’a, aileme, bir daha asla<br />

böylesine azaplı bir hastalık vermesin diye<br />

yalvardım. Çok çekti çünkü babam. Ben<br />

tabii o zamanlar, acı, ağrı duymadan, bir<br />

şey hissetmeden, sinsi sinsi insana gelen<br />

Alzheimer denen bir hastalıktan haberdar<br />

değildim.<br />

SON GÖRÜŞÜM<br />

Sonra n’oldu?<br />

-Kızlarımdan biri New York’ta yaşıyordu, doğum için beni<br />

yanına çağırdı. 15 gün kaldım. Döndüğümde ilk işim hemen<br />

hastaneye, ona gitmek oldu. Gittim oturdum yanına, ellerini<br />

tuttum, ellerini öptüm. Yine tanımaz gözlerle baktı bana.<br />

Kızımızı anlattım. Sonra ben de sustum, uzunca bir süre. Sonra<br />

onu tekrar öptüm, eve gitmek üzere veda ettim. Tam kapıdan<br />

çıkıyordum ki bir ses, “Seher, ben seni çok sevdim!” dedi. Hâlâ<br />

kulaklarımda çınlar o cümlesi. Aylarca, yıllarca konuşmayan<br />

adam, birden bire, benim bildiğim, sevdiğim kocam olmuştu.<br />

Ama kafamı çevirip ona baktığımda ve yanına gittiğimde yine<br />

hatırlamıyordu beni. Olsun söyledi ya, o bana yeter! Bu, onu<br />

son görüşüm oldu...<br />

Yapmayın!<br />

-Evet, ertesi günü vefat etti. İnanıyorum ki, benim geri gelmemi<br />

bekledi, benimle vedalaştı, son cümlesini söyledi... Ertesi gün<br />

de gitti...<br />

Mahvettiniz beni!<br />

-Mahvolma, hayat bu! O günden beri durmadan, gezip<br />

yazıyorum. Farklı ülkelere gidiyorum. Ama her gittiğim yerde,<br />

gece olunca penceremin önüne mutlaka bir kuş gelir. O beni<br />

hiç yalnız bırakmadı... Eminim ki onun ruhudur...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!