marketing europe & anatolia Sayı: 016
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>marketing</strong><br />
Tarih: Şubat 2013 <strong>Sayı</strong>: 16<br />
<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
transformatör<br />
KAOS:<br />
kelebeğin fırtınası<br />
Bu ne yaman<br />
çelişki anne...<br />
retorik<br />
Mozaik<br />
RD ve RV<br />
Genel Kurulu
İçindekiler<br />
<strong>Sayı</strong>: 16 Tarih: Şubat 2013<br />
İmtiyaz Sahibi<br />
Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve<br />
Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.<br />
e-mail: eksantrik@eksantrik.com<br />
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />
Genel Yayın Yönetmeni ve<br />
Sorumlu Yazı İşler Müdürü<br />
Elvin Ekşioğlu<br />
e-mail: elvin@eksantrik.com<br />
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />
Haber ve Fotoğraflar<br />
Agency Europe & Anatolia<br />
Katkıda Bulunanlar<br />
Argun Albayrak<br />
Nurgül Eryıldır Günay<br />
Ali Erdem Ekşioğlu<br />
Seval Duban<br />
Ekim Sölemez<br />
Danışman<br />
Abdullah Ekşioğlu<br />
İlan Rezervasyon<br />
Melis Deniz<br />
Yayın Türü<br />
Süreli Yayın<br />
<strong>marketing</strong><br />
<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Yönetim Yeri<br />
Agency Europe & Anatolia<br />
Feneryolu Mh. Gedikli Sk.<br />
Adilbey Ap. No: 15/13<br />
Kadıköy - İstanbul - Tr.<br />
Tel: +90 555 233 24 41<br />
e-mail: meadergi@gmail.com<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Agency Europe & Anatolia tarafından<br />
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.<br />
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film<br />
Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri<br />
San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya<br />
da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın<br />
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.<br />
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki<br />
görüşler ve hukuki<br />
sorumluluk yazarlara aittir.<br />
Kısa Kısa 04 - 10<br />
Medya Dünyası 13<br />
transformatör 15<br />
Röportaj 16 -19<br />
kelebeğin fırtanası 21<br />
Reklam Dünyası 22 - 25<br />
retorik 27<br />
Kampanyalar 29 - 35<br />
Gezi 36 - 43<br />
reklam arası sinema 44<br />
Kültür Sanat 46 - 47<br />
Bu derginin yayınlanma sürecinde<br />
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.<br />
mobil: http://m-mea.eksantrik.com<br />
http://www.facebook.com/meadergi<br />
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 1
Köşe<br />
Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com<br />
( editörden<br />
)<br />
Dergimize iki yeni yazar katıldı...<br />
Daha önce de söylemiştim; bu bir bayrak yarışı ve destek<br />
veren herkes bayrağı biraz daha ileri taşıyor. Bu sayıda<br />
iki yeni yazarımız bayrağı devraldı ve daha ileri taşımak<br />
için sayfalarımızı zenginleştirdi. Sita İletişim başkanı<br />
Nurgül Eryıldır Günay bundan böyle kelebeğin fırtınası<br />
adlı köşesinde reklamcılığa bir kelebek nezaketiyle<br />
dokunacak, kah hoş bir esinti kah fırtına kopararak<br />
sektörde bir kelebek etkisi yaratacak. Bugüne kadar<br />
dergimize danışman olarak hizmet veren eşim Yönetmen<br />
Abdullah Ekşioğlu da retorik ismini verdiği köşesinde<br />
çeşitli konuları irdeleyip sorgulayacak. Dergimizin<br />
sayfalarına yeni bir bakış açısı katacak.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>, bağımsız, tarafsız, korkusuz<br />
duruşunu bozmadan ve yayın süresince hiçbir ağaca<br />
zarar vermeden sizlerle buluşmaya devam edecek.<br />
Kimilerinin hoşuna gitse de gitmese de.<br />
Bu satırlarda zaman zaman bir tüketici olarak başımdan<br />
geçen olayları da sizinle paylaşıyorum. İşte böyle bir olayı<br />
henüz çok taze yaşadım ve yine paylaşmak istedim.<br />
Geçen ayın en soğuk gününde birden kombiden<br />
sıcak suyun bir soğuk bir sıcak akmasını duş alırken<br />
kemiklerime kadar hissettim. Hemen Baymak teknik<br />
servisini aradım. Durumu anlattım, bir teknik eleman<br />
göndereceklerini söylediler. Gerçekten kar - kış demeden<br />
bir saat içinde teknik eleman geldi.<br />
Ben tekrar durumu anlattım. 20'li yaşlarındaki teknik<br />
eleman beni dinledi. Kombiye hiç bakmadan, evdeki tüm<br />
musluklardan sıcak suyu açtı, kapattı. Sonra bana "siz<br />
muslukları açıp, kapamayı bilimiyorsunuz; önce sıcak<br />
suyu açın" dedi. Ben de saf saf "kombide bir problem var<br />
daha önce böyle bir sorun yoktu" dedim. Teknik eleman<br />
"yok hanımefendi kombiniz normal, siz muslukları yanlış<br />
açıyorsunuz" dedi. Kombiye göz ucuyla bile bakmadan,<br />
kombinin normal olduğunu anladın pek iyi ama bence şu<br />
kombiye bir bak sen desem de sözümü dinletemedim.<br />
Ennihayet teknik eleman kombinin dış kapağını açıp,<br />
"Bakın kombide hiç arıza yok" dedi ve kapağı kapattı.<br />
Sonra tekrarladı, "önce sıcak suyu" açın...<br />
Sonra bir makbuz çıkardı, 30.-TL servis parası var dedi<br />
makbuzu kesti. Ben hala bakın daha önce böyle bir sorun<br />
yoktu filan demeye çalışırken makbuzu bana uzattı. Ben<br />
de servis ücretini verdim.<br />
Sonra evdekilere durumu anlattım, dakikası 30 TL'den<br />
ileri musluk açma teknikleri öğrendiğim için kendimi<br />
musluk açma kapana piri ilan ettim ama problem hala<br />
çözülmemişti. Tekrar servisi aradım. Teknik servisten bu<br />
kez iki kişi geldi. Meğer problemin benim musluk açışımla<br />
bir alakası yokmuş, kombi artık çalışamayacak kadar<br />
kireçlenmiş ve genel bir bakım yaptırmak gerekiyormuş.<br />
Baymak'a yanlışta ısrar etmediği için teşekkür ediyorum<br />
ama soruyorum kendimi musluk açma kapama piri<br />
hissederken karizma yerle bir oldu. İleri karizma kurtarma<br />
kursları da var mı acaba?<br />
Hayatımızın her anında yer alan markalarla serüvenimiz<br />
yaşadığımız sürece devam edecek.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 3
Kısa Kısa<br />
Burgan Bank Grub, Eurobank Tekfen’in satın aldı...<br />
Aralık ayında Eurobank Tekfen hisselerini satın alarak<br />
bankanın yüzde 99.26’sına sahip olan Burgan Bank Grubu,<br />
bölgesel markasının sınırlarını Türkiye ile genişletiyor.<br />
Türkiye’de markasını Burgan Bank olarak açıklayan Burgan<br />
Bank Grubu, Türkiye yatırımı ile bölgesel genişleme<br />
hedefini sürdürüyor.<br />
Eurobank Tekfen’in Burgan Bank markası ile faaliyetini<br />
sürdüreceğine ilişkin yapılan açıklamada Eurobank<br />
Tekfen’in iştirakleri olan EFG İstanbul Equities ve EFG<br />
Leasing şirketlerinin ünvanlarının ise Burgan Yatırım ve<br />
Burgan Leasing olarak değiştiği belirtildi.<br />
Türkiye’yi büyüyen bölgesel finansal güç merkezi olarak<br />
konumlayan Burgan Bank Grubu, güçlü sermayesini, yüksek<br />
likiditesini, uluslararası bilinirliğini ve bankacılık deneyimini<br />
Türkiye’nin gücü ile birleştirerek sinerji yaratmayı<br />
öngörüyor. Bu hedefleri doğrultusunda Burgan Bank, Türkiye’deki<br />
toplam 60 şubesiyle kurumsal, ticari, perakende<br />
ve özel bankacılık ürün ve hizmetleri sunuyor.<br />
Burgan Bank Grubu’nun Türkiye’deki yeni markasını açıkladığı<br />
basın toplantısında Burgan Bank Grubu CEO’su <strong>Sayı</strong>n<br />
Eduardo Eguren:<br />
“Markamızı Türkiye piyasasına taşımak, Burgan Bank’ın<br />
bölgesel bir bankacılık grubu oluşturma stratejisi açısından<br />
önemli bir kilometre taşına işaret etmektedir. Hedefimiz,<br />
Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki iştirak ağımız ile müşterilerimize<br />
güçlü finansal çözümler sunmaktır.<br />
Bugüne dek birçok ödüle layık görülen Burgan Bank markasının<br />
coğrafi olarak yayılışı; genişlemeyi, yetkinliklerimizi<br />
artırmayı ve varlığımızı güçlendirmeyi hedefleyen stratejimizin<br />
doğal bir parçasıdır.” diye konuştu.<br />
Annemin İşi Benim Geleceğim...<br />
Borusan, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik alandaki öncelikli<br />
konularından biri olan ‘kadın istihdamını artırma’ amacıyla<br />
yeni bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçiriyor.<br />
Borusan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Bilim,<br />
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliği ile çocuk bakımı<br />
nedeniyle çalışma imkanı bulamayan kadınlara yönelik<br />
‘Annemin İşi Benim Geleceğim’ adlı projeyi başlatıyor. Bu<br />
kapsamda, Türkiye genelinde 10 ildeki 10 organize sanayi<br />
bölgesinde (OSB), 0-6 yaş grubu çocukların bakım ve okul<br />
öncesi eğitim hizmeti alacağı kreş ve gündüz bakım evleri<br />
inşa edilecek.<br />
‘Annemin İşi Benim Geleceğim’, iki Bakanlık arasında<br />
geçtiğimiz yıl imzalanan protokol kapsamındaki işbirliği<br />
alanlarından biri olan ‘OSB’lerdeki kreş sayısını artırma’<br />
hedefine, önümüzdeki 4 yılda 75 – 150 çocuk kapasiteli 10<br />
kreş inşa ederek katkıda bulunacak.<br />
Borusan bu projeyle, kadınlara destek olarak, sanayi alanında<br />
daha fazla kadın çalışanın istihdam edilmesini hedefliyor.<br />
Kadınlar gönül rahatlığıyla çalışırken, çocuklarına<br />
Borusan Neşe Fabrikası adlı kreşlerde neşeli, güvenli ve<br />
sağlıklı bir eğitim ortamı sağlanacak.<br />
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Bilim, Sanayi<br />
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ve Borusan Holding<br />
CEO’su Agah Uğur tarafından imzalanan protokol ile hayata<br />
geçen ‘Annemin İşi Benim Geleceğim’ projesi kapsamında<br />
ilk Borusan Neşe Fabrikası, Adıyaman Organize<br />
Sanayi Bölgesi’nde açılacak.<br />
4 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kısa Kısa<br />
Koç, Bank of America<br />
Komitesi’ne Girdi...<br />
Bank of America iş dünyası, akademik ve kamu politikası<br />
alanlarında dünya çapında tanınmış 13 lider ismin<br />
görev alacağı Bank of America Küresel Danışmanlık<br />
Komitesi’nin kurulduğunu duyurdu.<br />
Başkanlığını Genel Müdür Brian Moynihan’ın yaptığı<br />
Mütevelli niteliği taşımayan Bank of America Küresel<br />
Danışmanlık Komitesi’de Türkiye’den Koç Holding A.Ş.<br />
Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu<br />
Başkanı, Koç Holding A.Ş. eski Kurumsal İletişim ve Bilgi<br />
Grubu Başkanı Ali Y. Koç yer aldı.<br />
Moynihan“Hizmet verdiğimiz müşterilerimiz için daha iyi<br />
bir ortak olmamızı sağlayacak görüş, tecrübe ve kararlarını<br />
bizimle paylaştıkları için Küresel Danışmanlık Komitesi<br />
liderlerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz.”<br />
Bank of America Küresel Danışmanlık Komitesi’nin ilk<br />
Yıllık Toplantısı Mart ayı başında, Hong Kong’da düzenlenecek.<br />
İş yatırım’da atama...<br />
İş Yatırım Menkul Değerler<br />
A.Ş.’ nin Genel Müdürlüğü’ne<br />
Türkiye İş Bankası A.Ş. Genel<br />
Müdür Yardımcısı Erdal Aral<br />
atandı.<br />
2002 yılından bu yana İş<br />
Yatırım’ın Genel Müdürlüğü’nü<br />
üstlenen İlhami Koç’un Türkiye<br />
İş Bankası A.Ş.’ne Genel Müdür Yardımcısı olarak<br />
atanması ile Türkiye İş Bankası A.Ş.’de Genel Müdür<br />
Yardımcılığı görevini yürüten A. Erdal Aral, İş Yatırım<br />
Genel Müdürlüğü görevini devralıyor.<br />
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve İş Yatırım<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Türkakın’ın Türkiye<br />
Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.’ne Genel Müdür olarak<br />
atanması nedeni ile İş Yatırım’ın Yönetim Kurulu<br />
Başkanlığı görevini de üstlenecek olan İlhami Koç, İş<br />
Yatırım’ın Türkiye’nin ve bölgenin en çok tercih edilen,<br />
lider ve güvenilir yatırım kuruluşu olma vizyonuyla sermaye<br />
piyasalarına yön vermeye devam edeceğini ifade<br />
etti.<br />
AXE; 22 kişiyi uzaya gönderiyor...<br />
AXE, ayda yürüyen ilk insanlardan biri olan Buzz<br />
Aldrin’le, 60 ülkeden 22 tüketicisine uzay deneyimi yaşatacağı<br />
AXE Apollo Uzay Akademisini hayata geçiriyor!<br />
AXE’ın uzaya çıkaracağı 22 kişiden biri Türkiye’den seçilecek.<br />
AXE şimdiye kadar yalnızca şanslı ve seçkin bir azınlığın<br />
gidebildiği yere gidiyor ve insanlara bu dünyada<br />
yaşayamayacakları en uç deneyimi sunuyor: Uzaya<br />
yolculuk! AXE, insanları hayatlarında bir kez olacak bu<br />
destansı yolculuğa çıkarmak için uzay bilimcisi, efsanevi<br />
Apollo 11 pilotu ve ayda yürüyen ilk kahramanlardan biri<br />
olan Buzz Aldrin ile birlikte Axe Apollo Uzay Akademisi’ni<br />
(A.A.S.A) kuruyor.<br />
Axe Apollo Uzay Akademisi, Uluslararası Uzay Dairesi<br />
Space Expedition Corporation (SXC) işbirliği ile tüm<br />
dünyada tam 22 şanslı gence uzay yolculuğu fırsatı<br />
sunuyor. Türkiye’den 3 şanslı gencin Axe Apollo Uzay<br />
Akademisi’ne katılma, 1 şanslı Türk gencinin ise uzay<br />
yolculuğuna katılma şansı yakalayacağı kampanya<br />
Türkiye’de Mart ayında başlayacak.<br />
Bir astronottan daha büyük bir kahraman olamaz. Bu<br />
nedenle AXE tüketicilerine başka hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak<br />
bir deneyim yaşama fırsatı sunuyor. ¬ 30’uncu<br />
yılındaki bu en büyük ürün lansmanında AXE, dünyanın<br />
dört bir tarafındaki 60 ülkeden tüketicileri A.A.S.A’ya üye<br />
olmaya çağırıyor. Bu yolculuğa katılmak isteyenlerin yapmaları<br />
gereken ilk şey ise Mart ayı itibarıyla,<br />
www.axeetkisi.com ve www.facebook.com/axeetkisi<br />
sayfalarından AXE’ı takip etmek.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 5
Kısa Kısa<br />
Alldesign 2013...<br />
Amerika’nın gelmiş geçmiş<br />
en başarılı reklamcılarından<br />
biri olan ve<br />
Mad Men dizisine ilham<br />
olduğu söylenen George<br />
Lois alldesign 2013 için<br />
İstanbul’a geliyor!<br />
İstanbul, tasarım dünyasının<br />
dâhilerini ağırlayacağı<br />
2 günlük bir tasarım buluşmasına hazırlanıyor!<br />
Aralık ayı boyunca avantajlı biletleri satışta olan ve 22-<br />
23 Şubat 2013 tarihlerinde Hilton Convention Center’da<br />
düzenlenecek olan alldesign 2013, hayatımızın her<br />
alanına yön veren yaratıcı endüstrilerin ele alınacağı<br />
bir eşi benzeri olmayan bir tasarım buluşması !alldesign<br />
2013’te kendi dalının dünya çapındaki uzmanları tasarıma<br />
bakış açılarını ve dünyaca ödüllü işlerini izleyicilerle<br />
paylaşacak. Darren Aronofsky, Tina Earnshaw, Stefan<br />
Sagmeister, Claude Challe, Es Devlin ve Ron Arad gibi<br />
tasarım dünyasının dâhilerini ağırlayacak olan alldesign<br />
2013’ün bir sürpriz ismi de George Lois.<br />
Alicia Keys,<br />
BlackBerry’de...<br />
BlackBerry, CEO’su ThorstenHeins BlackBerry 10<br />
lansmanında, 14 kez Grammy® Ödülüne layık görülmüş<br />
ünlü şarkıcı, söz yazarı ve girişimci Alicia Keys’in<br />
BlackBerry’nin Global Kreatif Direktörü olduğunu açıkladı.<br />
BlackBerry CEO ve Başkanı ThorstenHeins, “Alicia<br />
Keys müthiş yeteneklerinin yanı sıra sosyal medya ile<br />
eğlence ve iş dünyasındaki bağlantıları ile markamızı<br />
şekillendirmemize ve işimizi geliştirmemize yardımcı<br />
olacak.” dedi.<br />
“Sürekli olarak bağlı olmak benim yaratıcı sürecimin en<br />
önemli gerekliliklerinden biri haline geldi.” şeklinde konuşan<br />
Alicia Keys, BlackBerry’nin Global Kreatif Direktörü<br />
olarak amacım, bu platform aracılığı ile her alanda<br />
yaratıcılığa ilham kaynağı olmak. Bir an önce harekete<br />
geçmek için sabırsızlanıyorum.”<br />
L’Oréal Türkiye’den Genç<br />
Bilim Kadınları’na Burs...<br />
L’Oréal Türkiye “Genç Bilim<br />
Kadınlarını Destekleme Bursları”<br />
programının 2013 yılı başvuruları<br />
başladı. “Genç Bilim<br />
Kadınlarını Destekleme Bursları”<br />
programı bu yıl Türkiye’de<br />
11. Yılını kutluyor. Ülkemizde bilimin yaygınlaşması ve<br />
kadınların bilimsel alandaki çalışmalarını teşvik etmeyi<br />
amaçlayan programa, 40 yaşından gün almamış genç<br />
bilim kadınları katılabilecek. Bilimsel araştırmaları seçilen<br />
6 genç bilim kadınının her biri, L’Oréal Türkiye’den<br />
15,000 dolar değerinde burs kazanacaklar. Program,<br />
Yaşam Bilimleri ve Malzeme Bilimleri dalındaki araştırmaları<br />
ödüllendiriyor. Burs programına katılmak isteyen<br />
genç bilim kadınları, araştırmaları ile birlikte, başvurularını<br />
doğrudan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu adresine<br />
20 Şubat 2013 tarihine kadar gönderebilecekler.<br />
Başvurular için gerekli belgeler, başvuru formu ve program<br />
hakkında geniş bilgilere ise www.loreal.com.tr internet<br />
sitesinden ulaşabilecekler.<br />
Doğtaş ve Kelebek<br />
Mobilya’ya yeni CEO......<br />
2005 yılından bu yana Adidas’ın<br />
Zone Middle (Türkiye, Romanya,<br />
Bulgaristan, İsrail) Yönetim<br />
Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü<br />
olan Haluk Özmutlu, 1 Nisan tarihi<br />
itibariyle Doğtaş ve Kelebek<br />
Mobilya’nın CEO’su olarak yeni<br />
görevine başlayacak. Görev süresi boyunca Adidas<br />
Türkiye’yi Avrupa’nın önemli operasyonlarından biri haline<br />
getiren Haluk Özmutlu, yeni dönemde hem Doğtaş<br />
hem de Kelebek markalarını birlikte yönetecek. Haluk<br />
Özmutlu, 1966 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Saint<br />
Joseph Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi İnşaat<br />
Mühendisliği bölümünden 1990 yılında mezun oldu.<br />
1993 – 1998 yılları arasında Ford Otosan’da Bölge Satış<br />
Müdürlüğü yaptı. 1998 yılında Türkiye Satış Müdürü<br />
olarak adidas’a transfer olan Özmutlu, 2003’te Adidas<br />
Zone Middle (Türkiye, İsrail, Romanya ve Bulgaristan)<br />
Satış ve Pazarlama Direktörlüğüne atandı.<br />
6 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kısa Kısa<br />
Reklamcılar Derneği ve Reklamcılık Vakfı<br />
2013 - 2014 Dönemi Yönetim Kurulları seçildi...<br />
Reklamcılar Derneği’nin 29., Reklamcılık Vakfı’nın ise<br />
23. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Alper Üner Reklamcılar<br />
Derneği’nin 13. Yönetim Kurulu Başkanı, Haluk Sicimoğlu<br />
Reklamcılar Vakfı başkanı oldu.<br />
Reklamcılar Derneği 2013-14 dönemi Yönetim Kurulu<br />
şu isimlerden oluşuyor ;<br />
Yönetim Kurulu Asıl: Alper Üner, Kayhan Şardan, Demet<br />
İkiler, Oğuz Yavuz, Nil Bağcıoğlu, Karpat Polat, Volkan<br />
İkiler<br />
Yedek: Burcu Özdemir<br />
Kayimtu, Banun<br />
Erkıran, Halil Korkmaz,<br />
Yaşar Akbaş,<br />
Muharrem Ayın, Alemşah<br />
Öztürk, Burçin Ergünt<br />
Yüksek Danışma Kurulu:<br />
Alper Üner, Jeffi<br />
Medina, Cem Topçuoğlu,<br />
Yiğit Şardan, Aytül<br />
Özkan, Faruk Kaptan,<br />
Nil Bağcıoğlu,<br />
Reklamcılık Vakfı 2013-14 dönemi Yönetim Kurulu şu<br />
isimlerden oluşuyor;<br />
Asıl: Haluk Sicimoğlu, Melda Barkın, Tahir Sümer, Meggy<br />
Halfon, Lize Karaboğa, Ender Merter, Faruk Yalun, Murat<br />
Egemen, Reklamcılar Derneği’ni temsilen Başkan Alper<br />
Üner<br />
Yedek: Burak Günsev, Ela Gökkan Savcı, Fatih Cebeci,<br />
Murat Türkay<br />
Ahmet Akın, Leo Burnett’teki CEO’luk<br />
Görevinden İstifa Etti...<br />
Leo Burnett Orta Avrupa Başkanı Andrew Edwards,<br />
Markom Leo Burnett’in CEO’su Ahmet Akın’ın 1 Mart<br />
2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere istifa ettiğini<br />
açıkladı.<br />
Konu hakkında açıklamada bulunan Andrew Edwards<br />
“Ahmet Akın’ın liderliğinde Leo Burnett’te güçlü bir yönetim<br />
takımı oluştu. Bu sürede ciddi bir büyüme yaratıldı<br />
ve yeni işlerin kazanılmasında çok başarılı adımlar atıldı.<br />
Bu adımların ardından ilerleyen günlerde de ajans ve<br />
müşterilerimizin işlerinin daha da büyüyeceği konusunda<br />
hiçbir şüphemiz yok. Leo Burnett İstanbul’un gittiği<br />
yön bizi heyecanlandırıyor. Ahmet’e görevine bağlılığı<br />
ve liderliği için teşekkür ediyorum” dedi.<br />
Leo Burnett’teki CEO’luk görevinden ayrılan Ahmet Akın<br />
ise “Sözlerini beğeniyle ve ders alarak hatırladığım, kurucusunun<br />
ismini taşıyan Leo Burnett’te 4 yıl boyunca<br />
CEO olarak görev yapmış olmak benim için bir onurdur.<br />
Ajansın sektördeki öncü duruşunu koruyarak, gelecek<br />
yıllarda da büyümeye devam edeceğine inanıyorum”<br />
şeklinde konuştu.<br />
Edwards, “Ahmet, gelecekle<br />
ilgili planlarını<br />
bizimle bir süre önce<br />
paylaşmıştı. Geçiş<br />
sürecinin başarılı bir<br />
şekilde gerçekleşmesi<br />
amacıyla yeni CEO<br />
göreve başlayana kadar<br />
bize destek vermeyi<br />
sürdürecek. Yeni<br />
CEO ise önümüzdeki<br />
haftalarda açıklanacak” dedi ve sözlerine şöyle devam<br />
etti: “Leo Burnett Worldwide, Türkiye’ye odaklanmaya devam<br />
edecek. Türkiye, bölgemizde büyüme fırsatları sunan<br />
ve yaratıcılığımızın gücünü göstereceğimiz ülke olarak<br />
öne çıkıyor. Bu nedenle yatırımlarımıza güçlü bir şekilde<br />
devam edeceğiz.”<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 7
Kısa Kısa<br />
Kayra, digital’de Tribal<br />
DDB’yi seçti...<br />
Kayra, dijital platformlardaki<br />
kurumsal iletişimini fark<br />
yaratan çalışmalarıyla dijital<br />
dünyada adından söz<br />
ettiren Tribal DDB İstanbul<br />
ile yürütecek.<br />
Kayra’nın yeni dönem dijital<br />
stratejilerinin oluşturulması<br />
ve sunulmasında aktif<br />
rol alacak olan Tribal DDB<br />
İstanbul, Kayra markasının<br />
kurumsal web sitesinin yenilenmesi<br />
çalışmasını ve<br />
sosyal medya iletişimini<br />
üstlenecek. Yakın gelecekte<br />
Kayra, şarap kültürünü geliştirmek, yaygınlaştırmak<br />
ve şarapla ilgili her konuda ortak bir bilgilendirme ve iletişim<br />
platformu yaratmak için yaptığı çalışmaları Tribal<br />
DDB İstanbul ile dijital ortamlara da taşıyacak.<br />
Boydak, Lobby’i seçti...<br />
Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı;<br />
mobilya, kablotel,<br />
tekstil, kimya, pazarlama,<br />
lojistik, demir-çelik, teknik<br />
servis, finans ve enerji sektörlerinde<br />
faaliyet gösteren İstikbal, Bellona, Mondi, İstikbal<br />
Regina Mutfak & Banyo, Hes Kablo, Boyteks, Form<br />
Sünger gibi markaları bünyesinde bulunduran Boydak<br />
Holding’in iletişim danışmanlığı hizmetini vermeye<br />
başladı. Boydak Holding, Lobby’den kurumsal iletişim,<br />
medya ilişkileri, pazarlama iletişimi ve etkinlik yönetimi<br />
alanlarında hizmet alacak. Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı<br />
şirketinde Boydak Holding’in basınla ilişkiler<br />
sorumluluğunu Tülay Dur üstlenecek.<br />
İletişim danışmanlığı sektöründe 1992 yılından bu yana<br />
faaliyet gösteren Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığı;<br />
Limak Holding Şirketler Grubu, Anadolu Sigorta,<br />
Anadolu Hayat Emeklilik, Arçelik, Audi, Avon, Aygaz,<br />
CMS, Coface Türkiye, Doğuş Holding, Doğuş Gayrimenkul,<br />
Doğuş Otomotiv, Eczacıbaşı, Kanyon ve Türkiye<br />
İş Bankası’na danışmanlık veriyor.<br />
Uluslararası Spor<br />
Futurallia İstanbul2013...<br />
Zirvesi, Ajanda PR’da...<br />
Dünyanın KOBİ’lere<br />
Ajanda PR, 01 Mart<br />
2013 tarihinde İstanbul<br />
Point Otel’de, Gençlik<br />
ve Spor Bakanı <strong>Sayı</strong>n<br />
Suat Kılıç’ın başkanlığında<br />
gerçekleşecek<br />
olan “Uluslararası Spor<br />
Zirvesi”nin tüm iletişim<br />
çalışmalarını yürütecek.<br />
İstanbul 2020 Olimpiyatları<br />
yolundaki ilk adım olan, spor ve özellikle Türk futbol’unun<br />
masaya yatırılacağı zirvede spor dünyasının<br />
önde gelen liderleri bir araya gelecek.<br />
Ajanda PR, Trump Towers Istanbul, Fratelli La Bufala<br />
Trump Towers, Fratelli La Bufala Akbatı, İnci Deri, Extreme<br />
Audio, MFM Cosmeceuticals, Miramay Kozmetik,<br />
FYP Proje Geliştirme, Golden Tulip Hotel Lefkoşa gibi<br />
sektöründe öncü markalara iletişim danışmanlığı hizmeti<br />
veriyor.<br />
yönelik en büyük iş<br />
geliştirme platformlarından<br />
Futurallia’nın on sekizincisi,<br />
5-6-7 Haziran’daİ<br />
stanbul Dünya Ticaret<br />
Merkezi (İDTM) ev<br />
sahipliğindeİstanbul’da düzenlenecek. Türk KOBİ’leri<br />
ile iş yapmak isteyen 30 ülke ve 20’yi aşkın sektörden<br />
yaklaşık 600 uluslararası katılımcının bir araya geleceği<br />
“Futurallia İstanbul 2013” için kayıtlar başladı.<br />
1990 yılından itibaren her sene düzenli olarak<br />
gerçekleşen ve uluslararası network (ağ) oluşturma, iş<br />
ağı büyütme, diğer profesyonellerle bire bir görüşme<br />
fırsatı sağlayan Futurallia’nın on sekizincisi bu yıl<br />
İstanbul’da düzenlenecek. Dünyanın en büyük iş<br />
geliştirme forumlarından biri kabul edilen Futurallia<br />
İstanbul 2013, dünyaya açılmak isteyen ve küresel<br />
büyümeyi hedefleyen KOBİ’lerimizle, onlarla iş<br />
yapma potansiyeli olan yabancı şirketleri Türkiye’de<br />
buluşturacak.<br />
10 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Medya Dünyası<br />
Görev değişiklikleri...<br />
Basında Görev Değişiklikleri<br />
• Aygül Erözü, Milliyet ve Vatan Gruplarının medya reklam<br />
grup başkan yardımcılığı görevine getirildi.<br />
• Aslı Perker, Milliyet gazetesi ile anlaştı ve gazetede köşe<br />
yazmaya başladı.<br />
• Milliyet gazetesinin eklerinde köşe yazarlığı yapan Pelin Çini<br />
ve emeklilik kararı veren deneyimli muhabir Önay Yılmaz gazete<br />
ile yollarını ayırdı.<br />
• Köşe yazarları Orhan Birgit ve Haydar Ergülen Cumhuriyet<br />
gazetesinden ayrıldı.<br />
• Taraf gazetesinde Ahmet Altan’ın genel yayın yönetmenliğinden<br />
ayrılmasından sonra boşalan koltuğu Oral Çalışlar getirildi.<br />
• Akşam gazetesinde Ozan Sürücü, yazıişlerinde editör olarak<br />
göreve başladı.<br />
• Muhabir İpek Yezdani, Hürriyet Daily News Gazetesi Haber<br />
Merkezi’ndeki görevinden ayrılarak Hürriyet Gazetesi’nin Hafta<br />
sonu eklerine geçti.<br />
Görsel Medyada Görev Değişiklikleri<br />
• Infomag Dergisi Kültür Sanat-Yaşam Editörü Müge Emirgil,<br />
TGRT Haber’e Kurumsal İletişim Müdürü olarak atandı.<br />
• CNBC-e’nin ekran yüzü Artunç Kocabalkan görevinden ayrıldı.<br />
Kocabalkan, CNBC-e’de aynı zamanda piyasalar ve araştırma<br />
direktörü olarak calışıyordu.<br />
• Habertürk’te kültür sanat içerikli programlarıyla tanınan Bedia<br />
Ceylan Güzelce kanal ile yollarını ayırdı.<br />
• Sunucu Serap Paköz, Fox TV ile anlaştı.<br />
• İş’te Gündem, Headquarters gibi iş dünyası programları yapan<br />
Merva Ulusoy, geçtiğimiz eylül ayında CNNTürk ile yollarını<br />
ayırmıştı. Ulusoy, Bloomberg HT ile anlaştı.<br />
• Habertürk TV Ankara haber müdürü Yasemin Bektaş ve dış<br />
haberler müdür yardımcısı Beril Köseoğlu Borovalı kanalla<br />
yollarını ayırdılar.<br />
• TGRT Haber; haber koordinatörü Suat Yılmaz, program müdürü<br />
Şebnem Kolçak Demirtaş, istihbarat şefi Ozan Deprem<br />
ve yurt haberler şefi Hasan Köseoğlu ile yollarını ayırdı.<br />
• Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti merkezli FOG TV, haberci Barış<br />
Çimen’i kadrosuna kattı.<br />
• Habertürk TV’de dış haberler servisinde görev yapan Nalan<br />
Koçak ve Sebla Küçük kanalla yollarını ayırdılar.<br />
• NTV Spor’da spikerlik görevinde bulunan Dilara Gönder, görevinden<br />
ayrıldı.<br />
• TGRT Haber’de genel müdürlüğe getirilen Mehmet Soysal,<br />
görevden alındı. Soysal’ın boşalttığı genel müdürlük görevini<br />
ise Mücahit Ören yürütecek.<br />
• Belgeselci, yapımcı ve yönetmen Cengiz Özkarabekir, Bugün<br />
TV’ye program müdürü olarak atandı.<br />
• Beyaz TV’de yayınlanan Beyaz Futbol programının daimi yorumcularından<br />
Rasim Ozan Kütahyalı, programın kadrosundan<br />
çıkarıldı.<br />
İşitsel Medyada Görev Değişiklikleri<br />
• TRT, TRT İstanbul Radyosu Müdürü Zafer Üreten ile yollarını<br />
ayırarak, yerine İstanbul Radyosunda görev yapan Sebahattin<br />
Kahraman’ın atandığını bildirdi.<br />
• Radyo Turkuvaz, “Gönül Dostu Füsun” programıyla tanınan<br />
radyocu Füsun Alkan ile anlaştı.<br />
• FD Radyo’nun genel müdürlüğüne gazeteci ve programcı<br />
Tayyar Işıksaçan getirildi.<br />
İnternet Medyasında Görev Değişiklikleri<br />
• hurriyetoto.com ve hurriyetemlak.com’un editörlüğünü yapan<br />
Evren Kotoğlu görevinden ayrıldı.<br />
Veriler MTM Medya Takip Merkezi’nden alınmıştır.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 13
Köşe<br />
Argün Albayrak / argun@uckisiler.com<br />
(transformatör<br />
)<br />
KAOS:<br />
Memleketin bol değişkenli, çok bilinmeyenli gündemler<br />
denklemine reklamlar da ayak uydurdu...<br />
Bir yanda – farklılığını söyleyemeyen ve insanı hasta<br />
eden şımarıklık düzeyindeki odeabank, bir yanda<br />
‘aslında çok ihtiyacımız olan’ söylem ve yaklaşımları<br />
ile Ziraat ile Vakıfbank (superler) , diğer yanda para<br />
canbazları, tavuklar, supermenler, maldivler, Murat<br />
Coz’lar, puanlar, para puanlar... bu ızdırabı kim keser?<br />
Mustafa Keser... Okesemezse, icra memurları kesin<br />
keser:)<br />
Diğer yandan...ooh yandan. Delirmek için 1 milyon<br />
neden var, açlığınızı bastırarak doya doya konuşturan<br />
Şahin sucukları, Türkiye’nin en iyi michael’ı, İtalyan<br />
kaslı çikolatalar...<br />
Ben de artık ‘sosyal alzheimer’ durumuna erdiğim<br />
için gerisini hatırlamıyorum bile... Asıl kahredeni<br />
söyleyeyim. Bu ‘saçmalıklar kumpanyası’ iş yapıyor ve<br />
ama kimsenin elinde bir gıdım ‘kumanya’ kalmıyor...<br />
Memleket tam bir ‘mevlam çayıra’ özgürlüklerine<br />
doğru yuvarlanarak gidiyor. Ahlak, doğruluk ve insana<br />
değer politikaların salt söylemlerde kaldığı artık her<br />
yönüyle gözümüzün önünde... Ama davranamıyoruz.<br />
Korkuyoruz ve aynı şeyleri tekrar etmekten<br />
sıkılmıyoruz. Çünkü hepimiz ‘sosyal birer alzmeimer<br />
vakasıyız’.... Neye inanacağımız, nereye gideceğimiz,<br />
ne düşüneceğimiz konusunda bir bilgimiz yok... Çünkü<br />
onu düşünmeye vakit yok. Son bir ay içinde ‘Türkiye’de<br />
gündem olan şeyleri sıralayalım desek inanın hepsini<br />
sayamayız.<br />
Deneyelim:<br />
Paris’te 3 terörist öldürüldü. PKK açılımı tekrar yapıldı.<br />
Tak, susuldu. APO’ya ‘imralı’ diyerek üst düzeyde algı<br />
yönetimi uygulandı. Bakanlar, bakamayanlarla değişti.<br />
Periyodik ünlü uyuşturucu baskınlarına bir yenisi<br />
eklendi. Patriot – aman tut!, Şınayder, the rogba, GS<br />
kavgaları, geri vites Emre Beleşoğlu, son haddine<br />
varan Kadın cinayetleri.... belki siz tamamlarsınız.<br />
Burası ağlama duvarım değil ama böylesine bir<br />
kaos’da profesyonellerin bilek gücü test edilir... Çünkü<br />
bu kaostan sıyrılıp ‘özgün ve bir GO stratejisini andıran’<br />
medya planlaması yapmak deneyim değil, ‘İLİM İRFAN’<br />
ister... Yaratıcılık kavramı ile Yaratıcı stratejilerin artık<br />
ne derece içiçe olduğunu gösterir... İş tanımlarının<br />
değişmesi gerekliliğini gösterir. Sosyal medya & dijitalin<br />
artık çok önemli bir mecra olduğunu da... Etkinlik<br />
yönetiminin ‘tek atış tek vuruş değil’, çok önemli ve yıl<br />
içinde süreklilik gösteren bir niteliğe sahip olduğunu<br />
gösterir...<br />
Gösterir oğlu gösterir... Bu altyapı inşaşı olmadan<br />
ilerlemek te; üretmek değil, tükenmektir...<br />
Svg,<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 15
Anadolu’da r
Röportaj<br />
eklamcı olmak...<br />
Dolphin Ajans<br />
Nazmi Özkoyuncu<br />
Dolphin Ajans son olarak Amerika merkezli bağımsız<br />
ölçüm şirketi Nielsen Media Research tarafından açıklanan<br />
‘Türkiye’nin En Büyük 100 Medya Ajansı’<br />
listesinde 39’uncu sıraya yükselerek başarısını tescilledi.<br />
Röportaj Elvin Ekşioğlu<br />
- Türkiye’deki reklam ajansı anlayışını<br />
nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Türkiye’deki reklam ajansları işe önce<br />
Avrupalı reklam ajanslarını taklitle başladılar.<br />
Sonrasında birlikte ortak projelere<br />
imza attılar. Son yıllarda ise özellikle<br />
İstanbul merkezli ajanslar müthiş<br />
işler çıkarıyorlar.<br />
- Reklam ajansınızı diğer ajanslardan<br />
ayıran özellikler nelerdir?<br />
Takdir edersiniz ki sektörün kalbinin<br />
attığı İstanbul’da, ‘Bir ajansla çalışma<br />
kültürü’ çok daha yaygın. Anadolu’da<br />
bu eğilim yok denecek kadar az. Bu<br />
açıdan bakılınca biz firmaları markalaştırmadan<br />
önce ajans olarak kendimizi<br />
eğittik. İşimizi öğrendik. Bu öğrenme<br />
süreci hala devam ediyor. Sonra firmalarımıza<br />
yol haritası oluşturan ilk ajans<br />
olduk. Gaziantep gibi bir yerde firmalarımızı<br />
reklama verilen paranın boşa<br />
gitmediğine ikna ettik. Yeni itibar yönetiminde<br />
markalaşmanın önemini kavramalarını<br />
sağladık. Sıfırdan bir ajans<br />
kültürü oluşturduk. Ayrıca filmlerimizin<br />
sözlerinden cıngılına kadar her türlü<br />
teknik ve yaratım sürecini kendimiz belirliyoruz.<br />
Bütün bunlar bizi farklı kılan<br />
özellikler…<br />
- Sizce Türk reklamcılığının birinci<br />
sıradaki sorunu nedir?<br />
Bence Türkiye’deki reklam sektörünün<br />
en önemli sorunu empati eksikliğidir.<br />
Pek çok ajans maalesef kendini müşterinin<br />
yerine koyamıyor. Reklam ajansı<br />
ve reklam veren çoğu kez aynı frekansı<br />
yakalayamıyor. Bu da birçok projenin<br />
çöpe gitmesine sebep oluyor.<br />
- Yaratıcılık ve hedef kitleye ulaşım<br />
arasındaki denge nasıl kurulmalıdır?<br />
Bu denge gerçekten çok önemli. Mesela<br />
Anadolu’da, izlerken anlam vermeye<br />
çalışmak insanları reklamdan uzaklaştırıyor.<br />
Reklam verenlerin ve ajansların<br />
Doğu’ya seslenirken eğitim ve kültür<br />
farkını mutlaka göz önünde bulundurmaları<br />
gerekiyor.<br />
- Bir reklamcı yaratım öncesinde nelerden<br />
beslenir?<br />
Yaratım süreci öncesi reklam verenden<br />
aldığımız brief bizim için elbette<br />
çok önemlidir. Ancak bu yetmez. Satan<br />
bir reklam yapabilmek için çok derin<br />
bir araştırma sürecine ihtiyaç vardır.<br />
Bu araştırma süreci hem reklam verene<br />
hem ürüne hem de tüketiciye kulak<br />
vermek zorundadır. Rekabet pazarında<br />
artık bu çok önemli bir konu.<br />
- Eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir?<br />
Elemanlarımızı ajans kültürü içerisinde<br />
kendimiz yetiştiriyoruz. Bu yaklaşık 2<br />
yıllık bir süreye tekabül ediyor. Bazen<br />
bu süreyi tamamlamadan ‘Ben oldum<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 17
Röportaj<br />
Zor dostum, zor:)<br />
Firmaları bir şeklide ikna<br />
edip işi koparıyorlar<br />
belki ama yabancı<br />
bir ajansın yerel<br />
müşteriye<br />
reel çözümler sunması<br />
gerçekten çok zor.<br />
Ülkemizde tüketim<br />
kültürü<br />
çok farklı çünkü.<br />
artık’ diyerek işten ayrılıp sahaya atılanlar<br />
oluyor. Ben bu durumu bir nevi<br />
mesleki intihar olarak görüyorum.<br />
- Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman<br />
ihtiyacını karşılayabiliyor mu?<br />
Üniversitelerde alınan eğitim tabii ki<br />
sektörün ihtiyacını karşılamak için yeterli<br />
değil. Bizim işimizde işin teorik kısmı<br />
kadar pratik kısmı da çok önemli.<br />
Sahada çalışmak başka bir şey. Zaten<br />
üniversitelerden gelen arkadaşlarımızın<br />
çoğunda başaramamak kaygısı<br />
oluyor ve yaklaşık 6 aylarını sahayı tanımakla<br />
geçiriyorlar.<br />
- Yabancı networke giren reklam<br />
ajansları yerli müşterilere doğru hizmet<br />
verebiliyorlar mı?<br />
Bu sorunuza şöyle bir cevap vermek is-<br />
18 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
tiyorum: Zor dostum, zor:) Firmaları bir<br />
şeklide ikna edip işi koparıyorlar belki<br />
ama yabancı bir ajansın yerel müşteriye<br />
reel çözümler sunması gerçekten<br />
çok zor. Ülkemizde tüketim kültürü çok<br />
farklı çünkü.<br />
- Yerli firmalar reklam bütçelerini hazırlamada<br />
ne kadar bilinçli?<br />
Maalesef böyle bir bilinç yok. Özellikle<br />
Anadolu’da bu bilincin daha da az olduğunu<br />
söylemek mümkün. Bütçelerinin<br />
ne kadarını reklama harcamaları gerektiğini<br />
söylesek de nafile…<br />
- Müşterilerin ajanstan beklentileri<br />
konusunda karşılaştığınız en ilginç<br />
talepler neler?<br />
KOBİ olan birçok müşterimizin şu ortak<br />
tavrı bize her zaman ilginç gelmiştir:
Röportaj<br />
“Usta bizi sağ eline al. Bak paramız<br />
yok ama gazanırsaksaaveririz<br />
ağam…Sen bizim gardaşımızsın.<br />
Ağnaştık mı?”<br />
- Sizin eklemek istediğiniz bir şey<br />
var mı?<br />
Dünyanın 192 ülkesine gerçekleştirdiği<br />
ihracatla 2012 yılında 6 milyar<br />
dolarlık bir rakama ulaşan ve<br />
Türkiye’nin en fazla ihracat yapan<br />
6’ncı ili olan Gaziantep’in başarısında,<br />
artan markalaşma bilincinin<br />
etkisi çok büyük. Biz Dolphin Ajans<br />
olarak bu bilinci yerleştirmek için 18<br />
yıldır büyük çaba harcıyoruz. Bu çabalarımızın<br />
meyvesini de alıyoruz.<br />
Dolphin Ajans son olarak Amerika<br />
merkezli bağımsız ölçüm şirketi Nielsen<br />
Media Research tarafından<br />
açıklanan ‘Türkiye’nin En Büyük 100<br />
Medya Ajansı’ listesinde 39’uncu sıraya<br />
yükselerek başarısını tescilledi.<br />
Ajans, dünyanın 70 farklı ülkesinde<br />
reklam ölçümleri yaparak, yılda iki defa<br />
o ülkelerin en büyük medya ve reklam<br />
ajanslarını açıklayan medya izleme<br />
şirketinin ilk 6 aylık Türkiye raporunda<br />
47’inci sırada yer almıştı. 2012 yılının<br />
ikinci 6 aylık diliminde ise 8 sıra birden<br />
Anadolu’da reklamcı<br />
olmanın hala zor bir<br />
yolculuk olduğu gerçeğini<br />
değiştirmez. Ben “Anadolu’da<br />
reklamcı olmak mı?<br />
ThinkAgain” derim şahsen:)<br />
yükselerek listeye 39’uncu sıradan giren<br />
Dolphin Ajans listeye Anadolu’dan<br />
girebilen tek ajans olma unvanını da<br />
korudu. Bu yönüyle Anadolu reklamcılığı<br />
için bir umuttur Dolphin Ajans.<br />
Tabi bütün bunlar Anadolu’da reklamcı<br />
olmanın hala zor bir yolculuk olduğu<br />
gerçeğini değiştirmez. Ben “Anadolu’da<br />
reklamcı olmak mı? ThinkAgain” derim<br />
şahsen:)<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 19
Köşe<br />
Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com<br />
(<br />
kelebeğin<br />
fırtınası)<br />
Bu ne yaman çelişki anne...<br />
Merhaba<br />
Marketing Europe and Anatolia ilk sayıdan itibaren keyifle<br />
takip ettiğim bir dergi. Her ay daha da dolu bir içerikle<br />
ilgilisine ulaşıyor. Bu sayıdan itibaren ben de bu köşede<br />
sizlerle birlikte olacağım.<br />
İzlediğim reklamlarla ilgili düşüncelerimi paylaşıp,<br />
alkışladığım ya da saçma bulduğum bölümleri açık açık<br />
yazmak istiyorum. Bir kelebeğin inceliğinde kimseyi<br />
kırmadan, incitmeden ama gerekirse kanatlarıyla fırtınalar<br />
estirerek...<br />
Bu ay banka reklamları özellikle Odeobank ve İş Bankası<br />
reklamlarıyla ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.<br />
Öncelikle şunu öğrenmek istiyorum, bankalar neden<br />
banka olmaktan utanıyor. Bütün banka reklamlarına<br />
bakın hepsi "bankacılıktan öte", "bir bankadan fazlası"<br />
vb. Bankamız bizim, pardon biz bankamızın canı, ciğeri,<br />
herşeyi oluyoruz. Bize hizmet vermek için birbirleriyle<br />
yarışıyorlar, kapılarda karşılanıyor, sevgi yumağı içinde<br />
güleryüz görmekten bıkıyoruz adeta. Allah aşkına bırakın<br />
artık yıllardır bu saçmalıkları. Bankadan sadece doğru,<br />
düzgün ve hızlı bir şekilde işlemlerimizi yapmasını,<br />
yatırdığımız paraya yüksek, aldığımız krediye düşük<br />
faiz uygulamasını ve bol bonuslu kredi kartı vermesini<br />
talep ediyoruz. Reklamlarda gördüğümüz sevgi yumağı,<br />
güleryüz, anlayış hiç bir bankada yok. Herhengi bir<br />
işlem için kapıdan içeri girdiğinizde 5 karış suratla<br />
karşılanıyorsunuz. Size özel müşteri temsilciniz sürekli<br />
başka müşteri telefonlarına cevap vermek zorunda<br />
kaldığından sizinle yeterince ilgilenemiyor. Bütün işlemler<br />
arap saçına dönüyor. Ben bugüne kadar hiç bir bankada<br />
dans eden insanlar, mutlu dedeler, neşeli minikler<br />
falan görmedim. Gelelim son dönem yayınlanan banka<br />
reklamlarına:<br />
Dönem kostümleri gayet başarılı herşeyin çok hızlı<br />
olup bittiği İş Bankası reklam filminde Cem Yılmaz bize<br />
aslında neyi anlatmak istiyor; paramızı çarçur etmeyelim,<br />
tasarruf yapalım. Ama filmin içeriğine bakıyoruz, Cem<br />
Yılmaz acaip eğleniyor, her akşam bir kulüpte, son model<br />
arabalar, danslar, renkli bir hayat. Sonunda parası bitiyor,<br />
ama sefil olmuyor. Genç bir sinemacı olarak başladığı<br />
hayatına yapım şirleti sahibi olarak devam ediyor. Onca<br />
zaman gezme, tozma, eğlenme de cabası. Yani reklamı<br />
izliyorum ve şunu söylüyorum: Ne diye tasarruf yapıcam<br />
ki, hayatın tadını çıkar, sonuna kadar harca gitsin. En<br />
kötü ihtimalle çalıştığım şirketin patronu olup, bankalara<br />
reklam filmi çekerim. Şaka gibi valla :)<br />
Ve Odeobank<br />
Odeobank, Odeobank her kanalda, her an karşımıza<br />
çıkan bir reklam. Hülya Avşar bile artık dayanamıyor ve<br />
nedir Allah Aşkına bu Odebank bana bir anlatın diyor ve<br />
bizler de öğreniyoruz. Anlıyoruz ki aslında diğerlerinden<br />
bir farkı yokmuş. "Herkese" özel hizmet söylemi<br />
yıllardır duyduğumuz ve gerçek hayatta asla karşılığını<br />
bulamadığımız bir vaat. Hepimiz biliyoruz ne kadar para<br />
varsa, o kadar hizmet alırsın. "5 bin lira parası olanla 5<br />
milyon parası olan aynı hizmeti alır" buna kim inanır?<br />
En acaip olanı da eskiden beri 1. belli ikinci kim diyen<br />
Hülya Avşar "sıradan" bir insanla aynı hizmeti alacağını<br />
öğreniyor ve sırf bu nedenle Odeobank'ı seçiyor. Bu ne<br />
yaman çelişki anne diye kimse sormuyor.<br />
Son olarak enpara.com'dan bahsetmek istiyorum.<br />
Bütün bankaların yıllardır yaptığı internet bankacılığı<br />
hizmetini bambaşka, yeni bir hizmet gibi sundukları için<br />
yaratıcı ekibi tebrik ediyorum. Bu fikrin oluşturulmasında<br />
emeği geçen herkesi alkışlıyorum.<br />
Not: Bu köşenin ismi için sevgili dostum Güngör Arıcan'a<br />
sonsuz teşekkürler...<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 21
Reklam Dünyası<br />
Canlı yayınlanan maçta Cipso sürprizi...<br />
Türkiye televizyonlarında ilk kez, canlı yayınlanan bir<br />
maça ürün entegrasyonu gerçekleştiren Cipso, reklam kuşağı<br />
dışında da milyonlarca izleyicinin karşısına çıkmayı<br />
başardı. 12 Ocak’ta ATV’de yayınlanan Antalyaspor–Trabzonspor<br />
maçında tribünde oturan 15 seyircinin 20 saniye<br />
boyunca Cipso yerken çekilen görüntüleri ekrana yansıdı.<br />
Hemen ardından marka ile ilişkilendirmek adına bant<br />
kullanımı yapıldı. Böylece milyonlarca televizyon izleyicisi<br />
Cipso markasıyla reklam kuşağı dışında karşılaşmış oldu.<br />
Cipso, Futbol temalı reklam filminden sonra futbolun her<br />
anında yer alacağının sinyallerini bu ürün entegrasyonuyla<br />
da vermiş oldu.<br />
“Erkek muhabbeti nereye gider bilinmez, ama ne ile iyi<br />
gideceğini biliyoruz” sloganını kullanan Cipso tarafından<br />
ilk defa gerçekleştirilen canlı maçlarda ürün entegrasyonu<br />
medya satın alması Mindshare tarafından yapıldı.<br />
Canlı yayınlanan maçtaki ürün entegrasyonu sosyal medyada<br />
da yankı buldu. Maç esnasında Cipso yiyen gençlerin<br />
görüntüsü yüzlerce tweet’e konu oldu.<br />
Koçtaş’dan viral reklam..<br />
Mahruki, Duster’la...<br />
Dacia, yeni dönem reklam filmlerine Duster’la devam<br />
ediyor. Dacia’nın 4x4 modeli Duster’ı kendi hedef kitlesine<br />
anlatan filmde, Yalan Dünya’nın sevilen karakteri<br />
Nurhayat bu sefer off-road koşullarına uygun Duster’la<br />
dağlara çıkıyor. Türkiye’nin en ünlü dağcısı Nasuh Mahruki<br />
ve arkadaşlarıyla karşılaşan Nurhayat’ın zirveye<br />
yolculuğu seyirciyi yine çok güldürüyor.<br />
Koçtaş, marka imajını güçlendirmeye yönelik kayda değer<br />
viral kampanyalar üretmeyi sürdürüyor. Koçtaş’ın<br />
‘Yılbaşı Evde Güzel, Koçtaş Mutlu Yıllar Diler’ başlıklı<br />
videosu sanal ortamda oldukça ses getirdi. 24 Aralık<br />
tarihinde yayına giren video 6 günde 200 bin kullanıcı<br />
tarafından izlendi.<br />
Koçtaş, ‘Yılbaşı Evde Güzel, Koçtaş Mutlu Yıllar Diler’<br />
başlıklı videosunda insanlara yılbaşını evde kutlamak<br />
gerektiğini, dışarı çıkanların başına neler geldiğini esprili<br />
bir dille anlatıldı. Koçtaş videoyu hazırlarken internet<br />
dünyasında esprili videolarıyla bilinen ve sevilen bir<br />
grup olan Batesmetalpro grubu ile çalıştı.<br />
22 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Reklam Dünyası<br />
“Kobe’ye Güven”...<br />
Nike Basketball’ın hazırladığı yeni filmi “Kobe’ye Güven”in<br />
temelinde bu gerçek yatıyor. Filmde bir yandan dünyanın<br />
gelmiş geçmiş en çalışkan ve basketbola gönül vermiş<br />
oyuncularından Bryant’ın benzersiz motivasyonu, becerisi<br />
ve kararlılığını seyrederken diğer yandan Bryant’ın insanın<br />
ağzını açıkta bırakan görüntülerini izliyoruz.<br />
Bryant , “Her güne en iyisi olmak için başlıyorum. Sahada<br />
kazanmak ve korkusuz olmak için ne gerekiyorsa yapmaya<br />
kararlıyım. Takım arkadaşlarımın ve beni destekleyenlerin<br />
istinasız her zaman güvenebildiği bir oyuncu olmak<br />
istiyorum” diyor.<br />
Filmdeki görüntüler Bryant’ın sahadaki becerilerini ön plana<br />
çıkartmakla kalmıyor, seyirciyi antrenmanlarından maç<br />
öncesi hazırlıklarına ve giydiği ayakkabılara kadar oyuncunun<br />
basketbol dünyasına davet ediyor. Bryant’ın antrenmanlarda<br />
nasıl çalıştığını, maç öncesi yediği enerji yiyeceklerini<br />
ve bugüne kadar üretilen en hafif ve en yüksek<br />
performanslı ayakkabısı KOBE 8 SYSTEM’i çeşitli fotoğraf<br />
karelerinde görüyoruz.<br />
http://nikeinc.com/news/nike-basketball-count-on-kobecampaign-to-debut-jan-17<br />
2012 yılının ‘En Beğenilen Reklam Filmi’...<br />
Anadolu Efes Spor Kulübü oyuncularının, taraftarları<br />
için Duman grubunun ‘Senden Daha Güzel’ şarkısını<br />
seslendirdiği ve geçtiğimiz yıl çekilen reklam filmi, Yıldız<br />
Teknik Üniversitesi İşletme Kulübü tarafından 2012<br />
yılının ‘En Beğenilen Reklam Filmi’ seçildi. Film yayına<br />
girdiği andan itibaren büyük beğeni topladı ve sosyal<br />
medyada izlenme rekorları kırdı.<br />
Çekimleri İki gün süren filmde ayrıca Efes Kızları ve taraftarlar<br />
da rol aldı. Çekimlerin bir günü stüdyoda, bir<br />
günü ise Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleşti.<br />
Anadolu Efes sahadaki güçlü takım ruhunu, sahnede de<br />
gösterdi.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 23
Reklam Dünyası<br />
“Hiçbir Kupa Güvenli Değil”...<br />
Nike Golf, Rory McIlroy’un sporcuları arasına katıldığını<br />
açıkladı ve global spor ikonu Tiger Woods ile McIlroy’un<br />
yer aldığı yeni reklam kampanyasını tanıttı.<br />
Wieden + Kennedy tarafından hazırlanan 60 saniyelik<br />
“Hiçbir Kupa Güvenli Değil” reklam spotu dünyanın en iyi<br />
iki golf oyuncusunun sportif rekabeti, olağanüstü yetenekleri<br />
ve şakacı tavırlarını gözler önüne seriyor.<br />
Reklamı çekerken çok keyif aldığını belirten Woods, “Reklama<br />
bayıldım. Bizim esprili tarafımızı gösteriyor” dedi.<br />
“Bir Nike sporcusu olarak ilk defa bir Nike reklamında yer<br />
aldığım için çok heyecanlıyım. Reklamın hikayesi süper”<br />
diye konuşan McIlroy bu reklamın Nike’la kariyeri için mükemmel<br />
bir başlangıç olduğunu ifade etti.<br />
Reklamda, antrenman sahasında bir biri ardına pratik yapan<br />
McIlroy ile Woods’u görüyoruz. İkisi de çeşitli yerlere<br />
topları isabet ettiriyor. Spor dünyasında hiç kimsenin Nike<br />
Golf’un bu iki sporcusu gibi izleyicileri heyecanlandıramadığı<br />
ve performans gösteremediği hatırlatılıyor. Reklam,<br />
dünyanın en iyi iki golfçüsünün şakacı tarafını yansıtırken,<br />
aralarındaki rekabeti de ekrana taşıyor.<br />
Reklamı izlemek için: http://youtu.be/2NCDYjHtEcU<br />
Darya, SEIKO’nun Güzel ve Başarılı Yüzü...<br />
Seiko, Sportura, Premier gibi yeni bayan koleksiyonlarını,<br />
atletizm dünyasının genç yeteneği Darya Klishina’nın<br />
Dubai’de objektiflere poz verdiği reklam kampanyası ile<br />
tanıtıyor. Uzun Atlamacı Darya Klishina, atletizmdeki<br />
başarısının yanı sıra modellik kariyeri ile de moda dünyasının<br />
ilgisini çekiyor.<br />
Seiko ve Darya Klishina<br />
Seiko tarafından yeni bayan koleksiyonları için marka<br />
yüzü olması için kendisine teklif iletildiğinde Darya, sevinçle<br />
şunları söyledi: “Seiko, yıllardır benim sporumu<br />
destekliyordu ve şimdi Seiko ekibinin bir parçası olduğum<br />
için çok heyecanlıyım. 2007 yılında IAAF Dünya<br />
Gençlik Şampiyonası’nda mesafe ölçümlerimde SEIKO<br />
yanımdaydı ve şimdi yeni Seiko modellerini takıyor olacağım<br />
için çok mutluyum.”<br />
Klishina 9-11 Mart 2012 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşen<br />
Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda yarışmıştı.<br />
Geçtiğimiz Eylül ayında ise Aydın Saat’in davetlisi<br />
olarak İstanbul’a gelerek GQ Türkiye dergisinin Kasım<br />
sayısı için özel fotoğraf çekimlerine katılmıştı.<br />
http://www.youtube.com/watch?v=6k9fePr1QrU<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 25
Köşe<br />
Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com<br />
(retorik<br />
)<br />
Mozaik...<br />
İleri demokrasilerde yaşamak zormuş. Bunu artık<br />
iyiden iyiye öğrendik. Başımıza öyle bir ileri demokrasi<br />
musallat oldu ki geriyken daha mı iyiydi acaba demekten<br />
kendimi alamıyorum. Düşünmeyeyim en iyisi mi açayım<br />
televizyonu birşeyler seyredeyim kanallar arasında<br />
dolaşır, çakma dizilerden keyif alamıyorum ama hani bir<br />
film, eğlence programı, tartışma ya da belgesel vardır<br />
seyreder kafamı dağıtırım diyorum ama ne mümkün.<br />
Bir kanalda haber izliyorum. 400 kez yangın tehlikesi<br />
atlatan elbiseleri kendiliğinden alev alan bir aileden<br />
bahsediyor. Konu enteresan allah allah neymiş deyip<br />
kulak kabartıyorum. Haber saatinde konuyu uzmanına<br />
sorduk diye bir anons geliyor. Hah diyorum uzman şimdi<br />
anlatacak. Diyecek ki herhalde ben kimyacı değilim ama<br />
"fosfor, tiner ya da vernik buharı benzeri düşük sıcaklıkta<br />
tutuşan bir kimyasal yaşadıkları yerde belki bahçesinde<br />
çocuklarının oynadığı bir fabrikada çocukların kıyafetine<br />
bulaşıyor. Bunlar da daha sonra oda sıcaklığında bile<br />
tutuşarak yangına neden olabiliyor". Derken uzman<br />
ekranda görünüyor. Bir din adamı muhabir konuyu<br />
soruyor o da "cinler Kur'an da da geçen bir gerçektir"<br />
deyiveriyor. Al sana uzman al bu da görüşü. Hasbinallah<br />
deyip kanalı değiştiriyorum. Birbirini dinlemeden bağıran<br />
tartışma programları, kendi kanalında devamlı ekrana<br />
çıkıp ağlayan bir meczup, haremde kenar mahalle<br />
kadınlarının kavgalarını geçip bir film buluyorum. Şunu<br />
seyredeyim diyorum ne mümkün sigara, kan, marka,<br />
kadın, hatta içki kadehleri mozaiklenmiş konuşmalardaki<br />
"müstehcen" kelimeler özenle silinmiş hayal meyal filmi<br />
mozaiklerin arasından seçmeye çalışırken iki saatlik film<br />
ancak reklam aralarıyla iki saat ya sürüyor ya sürmüyor.<br />
Yarısı mozaiklenmiş, yarısı kesilmiş, sesleri silinmiş bu<br />
şey sinemada hiç böyle değildi ne oldu ki.<br />
Bunun tek bir açıklaması var ileri demokrasilerde<br />
sansür olmayacağına göre filmi yapanlar o kan, yara<br />
makyajlarını doğru yapamamışlar, filmi külliyyen<br />
yanlış çekip kurgulamışlar bizim bilirkişilerden oluşan<br />
RTÜK'ümüzün tavsiyeleri doğrultusunda kanalın belki<br />
ilk işinde çalışan taze beyinli elemanı duruma el koymak<br />
zorunda kalmış. Bazen şu RTÜK üyelerinin sarsılmaz<br />
ahlaki yapılarına gıpta etmiyor da değilim.<br />
Öyle ya benim ahlakımı bozabilecek her görüntü<br />
mütemadiyen RTÜK üyelerinin karşısına geliyor. Onlar<br />
defalarca bu görüntüleri seyredip bilirkişi raporlarıyla<br />
kanallara onca para cezasını veriyorlar ama kendi<br />
ahlakları bu süreçten zarar görmüyor. Acaba görüyor mu?<br />
Neyse bu beni ilgilendirmez. Aslında 20 yılı aşkın süre<br />
önce radyo ve televizyonlara frekans tahsisi yapsın diye<br />
kurulan RTÜK'ün halen bu görevini yerine getirmediğini,<br />
ancak bu süre içerisinde tüm televizyonları izlenmez bir<br />
muhafazakar kutusuna çevirdiklerini söylemek isterdim<br />
ama bu denli sarsılmaz ahlak sahibi bir grup böyle bir<br />
uygulama yapıyorsa mutlaka benim bilmediğim bir nedeni<br />
vardır diye düşünüyorum.<br />
Yoksa bir sanat eserinin bütünlüğüyle oynamanın başka<br />
nasıl bir açıklaması olabilir.<br />
Örneğin bu nadide kurum bizi korumak için geçtiğimiz<br />
günlerde Kanal D'de yayınlanan bir yarışma programında<br />
bir kadın kocasına "beni başkasıyla düşün" dediği için<br />
kanala 502.979,- TL para cezası verdi. Gerçi ben tam<br />
anlayamadım RTÜK bu kararı verirken kadının sözlerini<br />
mi yoksa adamın düşünecek olmasını mı suç unsuru<br />
olarak gördü ama önemi yok artık içimiz rahat. Ahlakımız<br />
kurtuldu.<br />
Biz tepkisiz kaldıkça da ahlakımızı kurtarmaya devam<br />
edecekler. İleri demokraside yaşamak zormuş. Neyse ki<br />
RTÜK var da bizi mozaiklerle koruyor. Bundan 1000 yıl<br />
sonra mozaik müzesinde biz de böyle yer alırız artık.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 27
Kampanyalar<br />
Pardon ne bank? Odeabank...<br />
Y&R Reklamevi tarafından hazırlanan Odeabank filmleri<br />
geçtiğimiz haftalarda yayına girdi. Yapımcılığını Kala Filmin<br />
üstlendiği kampanyanın film çekimleri 2 gün, fotoğraf çekimleri<br />
1 gün sürdü. Yaklaşık 150 kişinin görev aldığı çekimlerin<br />
yönetmenliğini Hakan Yonat yaptı.<br />
Bankanın teaser filmlerinde, hakkında Odeabank reklamlarında<br />
oynadığı söylentilerinin dolaştığı kampanyanın yüzü<br />
Hülya Avşar’ı izledik.<br />
Ana filmde ise hakkında çıkan söylentilerden sıkılıp<br />
Odeabank’a gelen Hülya Avşar bankayı bizzat yerinde inceledi.<br />
Filmin hikayesinde Odeabank’ın her müşterisinin<br />
kıymetli olduğu, her müşterisine özel ve ayrıcalıklı hizmet<br />
sunulduğu mesajı verildi. Odeabank’ın ‘’herkesin değil, sizin<br />
bankanız’’ sloganıyla da Türkiye’ye yeni bir bankacılık anlayışının<br />
geldiğinin altı çizildi.<br />
Reklam Filmi Künyesi<br />
Reklamveren: Odeabank<br />
Reklam Ajansı: Young&Rubicam Reklamevi<br />
Kreatif Direktör: Ergin Köylüceli<br />
Yaratıcı Ekip: Özlem Küçükyılmaz, Özhan Karacam, Ozan<br />
Çelebi, Murat Lafçı, Fatih Şimşek<br />
Müşteri İlişkileri: Burcu Kurtuluş, Burçin Yavuzarslan, Funda<br />
Yunusoğlu<br />
Ajans Prodüktörü: Berna Öztürk<br />
Prodüksiyon Şirketi: Kala Film<br />
Prodüktör: Hazer Baycan, Seda Özdemir<br />
Yönetmen: Hakan Yonat<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 29
Kampanyalar<br />
Megabitli dümene geçiyor!...<br />
TBWA\ISTANBUL’un TTNET için hazırladığı %50 indirimli<br />
internet kampanyası reklamı yayında.<br />
Türkiye’de internetsiz kimse kalmasın diye yola çıkan Megabitli,<br />
bu sefer balıkçı teknesinde karşımıza çıkıyor. Megabitli,<br />
yarı fiyatına internet kampanyası haberini kendi bestelediği<br />
türküyle veriyor. Çekimlerin en az film kadar eğlenceli olduğu<br />
reklam filminin yönetmeni Ali Taner Baltacı, yapım şirketi<br />
ise Film Colony.<br />
Reklam Filmi Künyesi:<br />
Reklamveren: TTNET<br />
Reklamveren Yetkilisi: Ahmet Yaman, Bilge Gönenç,<br />
Pınar Tohum<br />
Reklamveren Medya Planlama Ekibi: Şafak Cömertoğlu,<br />
Meltem Gülören, Gözde Topçuoğlu<br />
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL<br />
CCO: İlkay Gürpınar<br />
Yaratıcı Ekip: Volkan Karakaşoğlu, Zeynep Karakaşoğlu,<br />
Emine Aydın, Orkun Önal, Erçin Sadıkoğlu, Levent Yalgın<br />
Marka Ekibi: Esra Özkan, İpek Türkili, Başak Sarıoğlu<br />
Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Tuğyan Çelik,<br />
Nisan Danışman<br />
Prodüksiyon Ekibi: Zeynep Gencebay, Alev Cihan<br />
Prodüksiyon Şirketi: Film Colony<br />
Yönetmen: Ali Taner Baltacı<br />
Post Prodüksiyon: Sinefekt<br />
Müzik: Jingle House<br />
Medya Ajansı: People Communications<br />
Kullanılan Mecralar: TVC, basın, radyo, OOH, internet<br />
Erkek muhabbeti nereye gider...<br />
Yeni Cipso reklam filmi, erkeklerin kendi aralarındaki muhabbet<br />
sırasında verdikleri sözlerin ne tür sonuçlar doğurabileceğini<br />
esprili bir dille anlatıyor.Reklam filmleri, hikâye ve<br />
çekim tekniğinin yanı sıra karakterlerin doğallığıyla da öne<br />
çıkıyor.<br />
“Erkek muhabbeti nereye gider bilinmez, ama ne ile iyi gideceğini<br />
biliyoruz” sloganıyla tamamlanan filmler, Cipso’nun<br />
erkek muhabbetinin en iyi eşlikçisi olduğunu ilginç iki<br />
hikâyeyle vurguluyor.<br />
Reklam Filmi Künyesi:<br />
Reklamveren: Kraft Gıda / Bahar Uçanlar, Toloy Tanrıdağlı,<br />
Aslı Akman, Ece Gürbüz<br />
Reklam Ajansı: DRAFTFCB İstanbul<br />
Yaratıcı Yönetmen: Elif Önay<br />
Yaratıcı Ekip: Yavuzhan Gel, Nilüfer Duru<br />
Müşteri İlişkileri: Ceren Çubukçu Akpulat, Ayça Çınar,<br />
Itır Süzer<br />
Mecra: TV, outdoor, internet, radyo<br />
Prodüksiyon Şirketi: Böcek Yapım<br />
Yönetmen: Eralp Vardar<br />
Medya Şirketi: Mindshare<br />
30 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kampanyalar<br />
Falım’dan yeni reklam filmi...<br />
Falım, reklam filmleriyle izleyenlerin yüzünü güldürmeye devam<br />
ediyor. Mizahi öğeleriyle dikkat çeken yeni reklam filmi,<br />
tüm Türkiye’nin merakla takip ettiği yetenek yarışmalarını<br />
konu alıyor.<br />
Dünyada sadece Türkiye’de olan “şekersiz sakız” kategorisinin<br />
pazar lideri Falım, yeni reklam filmiyle yine güldürüyor.<br />
Tüketicilerin her gün yanında olan ve streslerinin azalmasına<br />
destek olan Falım’ın reklam filmi, eğlenceli ve mizahi<br />
öğeleriyle dikkat çekiyor.<br />
Reklam Filmi Künyesi<br />
Reklamın başlığı: Falım Michael<br />
Reklamveren: Mondeléz International<br />
Reklamveren yetkilisi: Bahar Uçanlar, Cenk Tüter,<br />
Esra Erkman<br />
Reklamajansı: Alametifarika<br />
Yaratıcı yönetmen: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal<br />
Yaratıcı grup: Taner Ardalı, Can Çelikbilek,<br />
Ozan Özbey, Oğuzhan Atlıman<br />
Müşteri ilişkileri grubu: Burcu AtışTopçu<br />
Stratejik planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel<br />
Ajans prodüktörü: Sertuğ Alptekin, Çağrı Ark<br />
Yapım şirketi: Anima / Mehmet Kurtuluş<br />
Medya ajansı: Mindshare<br />
Medya planlamacı: Pınar Akdemir<br />
Çay Tiryakileri Cemiyeti...<br />
Kullanılan mecralar: Tv, Radyo, OOH, Digital<br />
Kampanya filmi Beylerbeyi’nden Şile’ye, Fenerbahçe ve<br />
Moda’dan Emirgan’a kadar tam 10 ayrı mekanda çekildi<br />
ve 4 gün sürdü. Türkiye’de ilk kez bir çekim için kullanılan<br />
Romantika Çay Bahçesi’nin doğal havası bütün çekimlere<br />
yansıyarak filmlerin doğal ve samimi duruşuna olumlu katkı<br />
sağladı.<br />
Reklam Filmi Künyesi<br />
Marka: Obaçay<br />
Reklamveren: Milford-Yıldız<br />
Reklamveren Yetkilisi: Erhan Batuk, Emre Sarıca,<br />
Çisil Gökşar<br />
Reklam Ajansı: PlanAD Works<br />
Yaratıcı Grup: PlanAD Works Yaratıcı Ekibi<br />
Müşteri İlişkileri: PlanAD Works Müşteri İlişkileri Ekibi<br />
Stratejik Planlama: PlanAD Works<br />
Yönetmen: Levent Onan<br />
Yapımcı: Gökalp Gökulu<br />
Prodüksiyon Şirketi: 4Films<br />
Post Production: İmaj<br />
Medya Ajansı: MediaVest<br />
Müzik: Jinglehouse<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 31
Kampanyalar<br />
Profilo’dan HijyenEkstra...<br />
Profilo Dayanıklı Ev Aletleri’nin, yeni HijyenEkstra özellikli Yönetmen: Eralp Vardar<br />
çamaşır makinelerinin tanıtımı için hazırlanan reklam filmi Jingle: Jingle Jackson - Emre Irmak<br />
büyük ilgi görüyor. Filmde, evlilik arifesindeki genç bir kızla<br />
annesinin duygu dolu diyaloğuna yer veriliyor. Profilo’nun<br />
HijyenEkstra özellikli yenilikçi çamaşır makineleri alerjik etki<br />
yaratabilecek polen, hayvan tüyü, deterjan kalıntıları gibi<br />
etkenleri neredeyse tamamen yok ediyor ve annelerin içini<br />
rahatlatan derinlemesine temizlik sağlıyor. HijyenEkstra<br />
reklam filmi, duygusal tonuyla mesajını en etkili bir şekilde<br />
tüketiciye aktarıyor.<br />
Reklam Filmi Künyesi:<br />
Reklam veren: Profilo Dayanıklı Ev Aletleri, Bahriye Bayraklı<br />
Tavukçuoğlu, Elif Birim Kayaman<br />
Ajans: Rafineri<br />
Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Orkun Demirelli, Ayşe Bali<br />
Metin Yazarı: Setenay Özcan Yıldırım<br />
Sanat Yönetmeni: Öznur Söylem<br />
Marka Takımı: Gökhan Öziş, Rida Kıraşı, Melis Şenol<br />
Stratejik Planlama: Canan Pehlivanoğlu, Can Çalışkan<br />
Ajans Prodüktörü: Selen Tezol<br />
Yapım Şirketi: Böcek Yapım<br />
“Ooooo lezzete pak!”...<br />
Pakmaya, Pişirme Yardımcıları Ürün Grubu’nun tanıtıldığı<br />
“Mutfağın Yıldızı” reklam kampanyasına başladı. Türkiye’nin<br />
maya konusunda lider firması Pakmaya, mayada elde ettiği<br />
başarıyı ve sağladığı güveni Pişirme Yardımcılarında da<br />
devam ettirmeyi hedefleyerek “Mutfağın Yıldızı” kampanyası<br />
çerçevesinde keyifli bir reklam filmi hazırladı.<br />
Reklam filminde, Pakmaya’nın yeni pişirme yardımcılarını<br />
kullanarak yıldızlaşan “Mutfağın Yıldızı” bir anne ve çocuklarının<br />
hikâyesi anlatılıyor.“Ooooo lezzete pak!” sloganıyla<br />
taçlanan reklam filminin 20 günlük ön hazırlık sürecinde,<br />
oyuncu seçmeleri ve filmde kullanılan mutfağın, show programı<br />
stüdyosuna dönüştürülmesi çalışmaları gerçekleştirildi.<br />
Reklam Filmi Künyesi:<br />
Reklam veren: Pakmaya<br />
Reklamveren yetkilisi: Ertuğrul Sağlam, Elif serpil Tokgöz,<br />
Kemal Aktaş, Dicle Arkun<br />
Ajans: UltraRPM<br />
Yönetmen: Kıvanç Baruönü<br />
Produksiyon şirketi: Kala Film<br />
Medya Ajansı: MEC<br />
Digital Ajansı: Runway<br />
32 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kampanyalar<br />
First Sensations City...<br />
Reklam filminde gece eğlenmeye çıkan bir arkadaş grubunun<br />
planlarını takip ederek bir gece turuna çıkıyoruz. Gece<br />
kulübünün VIP alanında Mehmet Günsür’ü gören ve ona<br />
ulaşmak isteyen esas kızımızın alana geçmesini sağlayan<br />
anahtar ise yine First Sensations City oluyor.<br />
Reklam Filmi Künyesi<br />
Reklamın başlığı: Şehrin Yeni Sakızı, First Sensations City<br />
Reklamveren: Kraft – First<br />
Reklamveren yetkilisi: Bahar Uçanlar, Cenk Tüter, Evren<br />
Dağ, Esra Erkman, Zümrüt Bakkal<br />
Reklam ajansı: Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi<br />
Yaratıcı yönetmen: Kaan Ertuz, Oya KarabalRapayazdiç<br />
Yaratıcı grup: Mustafa Oral, NergizHerdem, Şebnem Ersin<br />
Müşteri ilişkileri grubu: Feride Tüzün, Aygül Yazgan, Sezin<br />
Özçelik Güneş<br />
Stratejik planlama: Yelda Aktuna, Tuğay İlyasoğlu<br />
Ajans prodüktörü: Olgun Arun<br />
Yapım şirketi: PTT<br />
Yönetmen: Bertan Başaran<br />
Medya ajansı: Mindshare<br />
Kullanılan mecralar: Televizyon, Internet<br />
Bol hapşırıklı kampanya...<br />
TBWA\ISTANBUL’un hazırladığı Ülker İçim Kefir kampanyası,<br />
mevsim geçişlerinde çocuğunun sağlığı için endişelenenlere<br />
şifa niyetine geliyor.<br />
Yönetmenliğini Anima’dan Ayşe Ünal’ın yaptığı reklam filminde,<br />
duvara asılı, öğrenci vesikalıklarından oluşan bir<br />
sınıf yerleşim planı görüyoruz. Filmde sabit duran fotoğraftaki<br />
ilk çocuk hareketlenerek hapşırıyor ve diğer çocukların<br />
hapşırmasını tetikliyor. Ancak tüm çocuklar hapşırırken sınıf<br />
resminin ortasındaki çocuk İçim kefir içerek bağışıklık sistemini<br />
güçlendiriyor ve hapşırmıyor.<br />
Bol çocuklu, bol eğlenceli ve bol hapşırıklı film, oyuncularının<br />
sevimliliği ve esprili anlatımıyla izleyenlere keyif veriyor.<br />
Reklam Filmi Künyesi<br />
Reklamveren: Ülker İçim<br />
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL<br />
Yaratıcı Ekip: Emre Kaplan, Kerim Gürsel,<br />
Burak Kunduracıoğlu<br />
Marka Ekibi: Ela Bilgisel, Seda Şeker, Ece Güçük<br />
Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Deniz Özkılıç<br />
Prodüksiyon Ekibi: Pelin Güneş, Gizem İnan<br />
Prodüksiyon Şirketi: Anima<br />
Yönetmen: Ayşe Ünal<br />
Müzik: Emre Irmak / Jingle Jackson<br />
Medya Ajansı: Mediavest<br />
Kullanılan Mecralar: TV, POP<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 33
Kampanyalar<br />
“Kalite Yarım Yaşanır mı?”...<br />
“Kalite Yarım Yaşanır mı?” sloganıyla tüketicisi ile buluşan Kala Film ve Trix FX Helsinki tarafından ortak olarak çalışılan<br />
Papia’nın reklam kampanyası da, markanın üst düzey kalite reklam filminde, Papia’nın kendine güvenen, kaliteli, güçlü<br />
anlayışını teknolojiyle buluşturma anlayışına uyum sağlayan marka imajı ön planda yer alıyor.<br />
görüntüler içeriyor.<br />
Lüks olarak bilinen tek taş yüzük, antika bir vazo ve şık bir<br />
çantanın yarım olarak görüldüğü reklam filminde, tiyatro<br />
oyuncusu ve ünlü seslendirme sanatçısı Gülen Karaman’ın<br />
gizemli sesiyle “Sizce kalite yarım yaşanır mı?” sorusu tüketiciye<br />
soruluyor.<br />
Reklam Filmi Künyesi:<br />
Reklamveren: Hayat Kimya<br />
Reklamveren Temsilcisi: Aysel Aydın, Gül Yeşilay<br />
Reklam Ajansı: Vietnam<br />
Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın<br />
Metin Yazarı: Erdem Güngör<br />
Sanat Yönetmeni: Umut Kısa<br />
Müşteri İlişkileri: Efe Aksoy<br />
Ajans Prodüktörü: Begüm Baran<br />
Yönetmen: Hüseyin Bilir<br />
Yapım Şirketi: Kala Film<br />
Post Prodüksiyon: Trix FX Helsinki<br />
Dublaj Sanatçısı: Gülen Karaman, Hazım Körmükçü<br />
Jennifer Lopez Metropol İstanbul’da...<br />
Ataşehir Finans Merkezi’nde yükselen Metropol İstanbul’un<br />
sakinleri arasına katılan Jennifer Lopez’in yer aldığı Metropol<br />
İstanbul reklamları 2 Ocak itibariyle ekranlarda dönmeye<br />
başladı. Türkiye’ye ilk kez konser için gelen ve İstanbul’dan<br />
çok etkilen dünyaca ünlü Latin sanatçı; reklamda, İstanbul’a<br />
ve Metropol İstanbul projesine neden yatırım yapmak istediğini<br />
anlatıyor.Geçtiğimiz Kasım ayında Ataşehir’deki Metropol<br />
İstanbul Satış Ofisi’ni ziyaret eden Lopez, düzenlenen<br />
törenle dairesinin anahtarını alarak bölge sakinleri arasına<br />
katılmıştı. Satış ofisi ziyareti sırasında A Haber ve CNN Türk<br />
ortak canlı yayınına konuk olan sanatçı, Ataşehir’de yükselen<br />
İstanbul’un yeni moda ve finans merkezi olacak Metropol<br />
İstanbul projesini görür görmez çok etkilendiğini ve mutlaka<br />
bu projeden bir ev sahibi olmak istediğini anlatmıştı.<br />
Metropol İstanbul’un yeni reklamı; Jennifer Lopez’in canlı<br />
yayında söylediği ifadeler aynen alınarak oluşturuldu.<br />
Jennifer Lopez; reklam filminde özellikle sevdiği, üzerinde<br />
olumlu etki bırakan yerlere yatırım yaptığını söylerken, Metropol<br />
Kule’nin İstanbul’un en yüksek binası ve en güzel proje<br />
olduğunu belirtiyor. Metropol İstanbul’un Jenifer Lopez’li reklam<br />
filmi Wbr Reklam ajansı tarafından hazırlandı.<br />
34 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kampanyalar<br />
Alptekin, “Altın Salısı”na koşuyor!...<br />
Garanti Bankası’nın, “Altın Salısı” hizmetini anlatan yeni<br />
reklam kampanyasında, olimpiyat şampiyonu Aslı Çakır Alptekin<br />
rol alıyor. Alametifarika tarafından tasarlanan reklam<br />
kampanyasıyla, her yaş ve sosyoekonomik gruptan, geniş<br />
bir kitleye ulaşılması hedefleniyor. Kampanya, reklam filminin<br />
yanı sıra gazete, dergi, internet ve açık hava reklamlarıyla<br />
da destekleniyor.<br />
Reklam Filmi Künyesi<br />
Reklamveren: Garanti Bankası<br />
Reklamveren Yetkilisi: Burcu Tokcan, Sinem Görgöz İnnice,<br />
Saba Şimşeker, Armağan Tulunay Dölek<br />
Reklam Ajansı: Alametifarika<br />
Yaratıcı Yönetmen: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal<br />
Reklam Yazarı: Güldeniz Şeşen<br />
Sanat Yönetmeni: Barış Alkan<br />
Ajans Prodüktörleri: Berna Bulat, Sertuğ Alptekin<br />
Müşteri Direktörü: Burcu Atış Topçu<br />
Yapım Şirketi: Film Colony<br />
Prodüktör: Tolga Erener<br />
Yönetmen: Ali Taner Baltacı<br />
Jingle: Jingle House<br />
Mecra: TV, Outdoor, Basın<br />
Medya Ajansı: Cereyan Medya<br />
Bosphorus Encounters...<br />
B o s p h o u r s<br />
Encounters’in sağlık<br />
turizmine ilişkin ikinci<br />
tanıtım filmi Eksantrik<br />
Prodüksiyon’un çalışmasıyla<br />
İstanbul’un<br />
birçok yerinden çekilen<br />
görüntülerle gerçekleştirildi.<br />
Kentin güzelliklerini<br />
çeşitli açılardan gözler<br />
önüne seren filmin<br />
birincisi geçtiğimiz yıl<br />
yine Eksantrik Prodüksiyon<br />
tarafından yapılmış<br />
ve oldukça beğeni<br />
almıştı. Film uluslararası<br />
sağlık fuarlarında ve<br />
Yapım Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon<br />
internet mecrasında kullanılacak.<br />
Prodüktör: Elvin Ekşioğlu<br />
Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu<br />
Reklamveren: Bosphours Encounters<br />
Post- Prodüksiyon: Eksantrik-Express<br />
Reklamveren Yetkilisi: Mert Akkök<br />
Mecra: İnternet<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 35
Şehirle
Gezi<br />
rin Anası; Prag...<br />
Prag, geniş bir kitle tarafından dünyanın en güzel şehirlerinden<br />
biri olarak gösteriliyor. Oraya gidene kadar benim için öyleydi.<br />
Hatta Prag’ da evlenmek gibi de bir hayalim var -:)<br />
Prag, “Altın Şehir”, “Doksanların Sol Bankası”,<br />
“Masal Şehri”, “Şehirlerin Anası” ve “Avrupa’nın Kalbi”<br />
gibi isimlerle de anılıyor.<br />
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban<br />
Nihayet sıra uzun zamandır merak ettiğim<br />
bir şehire geldi, Prag. Uçak biletlerimizi<br />
alıp otel rezervasyonumuzu yaptırdıktan<br />
sonra sırt çantalarımızı alıp 3<br />
saate yakın bir uçuştan sonra Prag’ a<br />
vardık. Prag havaalanı eski şehir merkezine<br />
15 km uzaklıkta. Taksilerin çok<br />
pahalı ve gereksiz olduğu bilgisini aldıktan<br />
sonra havaalanının önünden<br />
kalkan otobüse binip eski şehir merkezine<br />
gittik.<br />
Planımız çantaları otele bırakıp, bir harita<br />
edinip şehri gezmek. İnternetten<br />
indirdiğim dandik harita vasıtasıyla oteli<br />
bulduk. Otelin adı Church Pension Praha<br />
- Husuv Dum. Kiliseden bozma bir<br />
otel. Resepsiyona gittik ve öğrendik ki<br />
rezervasyonumuz yapılmamış. Rezervasyon<br />
işini booking.com üzerinden<br />
yapmıştık ama otel ile booking.com<br />
arasında iletişim kopukluğu olmuş ve<br />
bizim oda güme gitti. Yapacak bir şey<br />
yok deyip şehir merkezine yakın yerlerde<br />
otel aramaya başladık. Bir de baktık<br />
tam ana cadde üzerinde gayet şık Hotel<br />
Prague Inn var. Odalara baktık hoşumuza<br />
gitti, hemen eşyaları koyup yeni<br />
bir harita edinip kendimizi sokağa attık.<br />
Gezilecek yerleri harita üzerinde işaretlemek<br />
hem de biraz soluklanmak için<br />
bir kafeye oturduk. Fırsattan istifade<br />
hemen Çek biralarını deneme başladım.Velkopopovický<br />
Kozel. İçimi kolay<br />
ve güzel aromalı bir bira.Biramı içip<br />
haritayı da işaretledikten sonra gezme<br />
işine başladık.<br />
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve en<br />
büyük şehri olan Prag (Praha), geçmişte<br />
Çekoslovakya’nın da başkentiymiş.<br />
Orta Bohemya’da Vltava Nehri’nin<br />
üzerinde yer alan Prag’ ın 1.2 milyon<br />
nüfusu var. İş dünyası istatistiklerine<br />
göre bu sayıya ek olarak 300.000 kişi<br />
de resmi kaydı olmaksızın Prag’ta yaşıyormuş.<br />
Prag, geniş bir kitle tarafından<br />
dünyanın en güzel şehirlerinden biri<br />
olarak gösteriliyor. Oraya gidene kadar<br />
benim için öyleydi. Hatta Prag’ da evlenmek<br />
gibi de bir hayalim var -:). Prag,<br />
“Altın Şehir”, “Doksanların Sol Bankası”,<br />
“Masal Şehri”, “Şehirlerin Anası” ve<br />
“Avrupa’nın Kalbi” gibi isimlerle de anılıyor.<br />
Prag’ın bir özelliği de II. Dünya<br />
Savaşı’nda pek zarar görmemiş olması.<br />
Bu sayede birçok tarihi ev ve mekanı<br />
barındırıyor ve hepsi de gerçekten<br />
muhteşem mimarilere sahip.<br />
Gezimize ilk olarak Prag Ulusal Müzesi’<br />
nin olduğu caddeden başladık. Bu cadde<br />
oteller, seyahat acentaları ve çok<br />
güzel şirin kafeler var. Yolun sonunda<br />
da Ulusal müze var.<br />
Prague National Museum, 1818 yılında<br />
Kašpar Maria Šternberg tarafından<br />
kurulmuş, Çek Ulusal Müzesi’dir. Müze,<br />
ulusal sanat , tarih , müzik , kütüphanecilik<br />
alanlarında yaklaşık 14 milyon<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 37
Gezi<br />
esere ev sahipliği yapıyor. Prague National<br />
Museum 2 temel binadan oluşuyor.<br />
Bunlar, 2009 yılında Ulusal Müzeye<br />
dahil edilen Yeni Bina ve 2015 yılına<br />
kadar sürecek restorasyon çalışmaları<br />
yapılan Ana Bina.<br />
Prague National Museum‘daki yenileme<br />
çalışmalarından dolayı, müze 07<br />
Temmuz 2011 tarihinden itibaren ziyaretçilere<br />
kapatılmış. Bina restorasyonu<br />
43 ay olarak planlanıp 2015 yılında<br />
müze ziyaretçilere tekrar açılacakmış.<br />
Müzenin etrafında dolanıp bakındıktan<br />
sonra eski Belediye binasını ve saat kulesini<br />
bulmak için dolanmaya başladık.<br />
O sırada şehirde çokca bulunan opera<br />
binalarından birinin önünden geçtik.<br />
Buradaki binalar gerçekten çok güzel<br />
ve çok bakımlı. Biz de sadece bir tane<br />
süslü opera binası var, o da Süreyya<br />
Operası.<br />
Yürüşümüze devam ederken ana tren<br />
istasyonunun da önünden geçtik. Orayı<br />
öğrendiğimiz iyi oldu çünkü Prag’ dan<br />
Budapeşte’ ye tren ile geçeceğiz.<br />
Güzel güzel sokaklardan geçtikten sonra<br />
nihayet eski belediye binasına geldik.<br />
Belediye Binası, meydanın güneybatısında<br />
yer alan ve bölgenin önemi arttık-<br />
İskelet : Gelen ölümü<br />
sembolize ediyor.<br />
Mandolin çalan Osmanlı :<br />
Keyif ve eğlenceyi<br />
sembolize ediyor.<br />
ça değişik mimari tarzlarda inşa edilmiş<br />
parçalar eklenerek büyüyen bir yapı.<br />
Binanın en eski bölümü ise, 14. yüzyılın<br />
ikinci yarısında inşa edilmiş olan<br />
astronomik saat kulesi. Stare Mesto’da<br />
turistlerin en çok ilgisini çeken yapı da<br />
bu astronomik saat.<br />
Astronomik Saat 1410 yılında ilk olarak<br />
yapılmış ve daha sonra saat üzerinde<br />
1490,1552 ve 1865 yıllarında düzenlemeler<br />
ve eklentiler yapılıp şimdi ki<br />
halini almış. Saati bu kadar popüler bir<br />
diğer özelliği de saat başı yapılan gösteri.<br />
Saat üzerinde toplam 4 adet figür<br />
bulunuyor. Bunlar soldan sağa;<br />
Elinde ayna tutan figür: Kibir ve kendini<br />
beğenmeyi sembolize ediyor.<br />
Elinde altın kesesi tutan Yahudi : Açgözlülük<br />
ve faizciliği sembolize ediyor.<br />
İskelet : Gelen ölümü sembolize ediyor.<br />
Mandolin çalan Osmanlı : Keyif ve eğlenceyi<br />
sembolize ediyor.<br />
Bize de yer vermiş olmaları sevindirici<br />
tabii. Animasyonda her saat başı iskelet<br />
elindeki zili çalıyor, başını sallıyor ve<br />
bunu duyabiliyorsanız ölüm size yakın,<br />
geliyor şeklinde yorumlanırken diğer<br />
38 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Gezi<br />
figürler kafalarını sağa sola çevirip ölümü<br />
kabullenmiyorlar.<br />
Astonomik Saat’in animasyonu dışında<br />
diğer saatlerden farkı saat yalnızca<br />
anlık zamanı vermez bunun dışında Ay<br />
ve Güneş’in gökyüzündeki konumu, Ay<br />
fazı, Güneş’in Zodyak burcu ve ekliptik<br />
üzerindeki konumu, sidereal zamanın<br />
yanında Ay düğümleri (tutulmaları<br />
belirtmesi açısından) veya dönen yıldız<br />
haritası gibi verileri de göstermesi<br />
ile ünlü. Saat kulsenin üzerinde bir de<br />
balkon var. Dilerseniz oraya çıkıp şehri<br />
seyredebiliyorsunuz. Biz de bu fırsatı<br />
değerlendirip tıkış pıkış asansör için<br />
sıra bekleyip daracık merdivenlerden<br />
nihayet hedefe ulaştık. Manzara inanılmaz<br />
güzel. Tüm Prag görünüyor.<br />
Aslında buradan bakmak yeter, tekrar<br />
dolanmaya gerek yok.<br />
Saat kulesinin hemen yan tarafında da<br />
Meryem Anamız Kilisesi tüm ihtişamıyla<br />
boy gösteriyor.<br />
Kilisenin yapımına 14. yy’ da başlanmış<br />
ve 16. yy’ da bitmiş olan kilise,<br />
Prag’daki en önemli Gotik kiliselerden<br />
biri. 80 m’ lik iki kulesiyle meydandaki<br />
Sex müzesinin girişinde<br />
kırmızı bir koltuk var.<br />
Bu koltuk “love tester”,<br />
oturuyorsunuz ve sizin ne kadar<br />
ateşli olduğunuzu ölçüyor.<br />
Ortaçağ yapılarının üzerinde yükselen<br />
yapı, Stare Mesto’nun sembollerinden<br />
biri. Prag’ın geçirdiği dinsel çeşitlilikten<br />
nasibini alan kilise, karşı reformdan<br />
sonra Katolik Kilisesi’ne verilmiş ve bugüne<br />
kadar da bu özelliğini korumuş.<br />
Kilise günümüzde sadece ayinlerde<br />
açık. Ayinlerin saatleri kilisenin kapısında<br />
asılı. Her ne kadar dış cephesi<br />
kararmaya yüz tutmuş olsa da, gece<br />
ışıklandırıldığında Prag manzarasının<br />
en muazzam yapılarından biri hâline<br />
geliyor.<br />
Saat kulesini tavaf ettikten sonra bir<br />
arkadaşımın ısrarlı ricasını yerine getirmek<br />
için astronomik saatin karşı sokağındaki<br />
sex müzesine uğradık.<br />
Sex müzesinin girişinde kırmızı bir<br />
koltuk var. Bu koltuk “love tester”, oturuyorsunuz<br />
ve sizin ne kadar ateşli<br />
olduğunuzu ölçüyor. Frozen, cold, tepid,<br />
warm, wild, burning ve en üstte de<br />
sex bomb yazan bir scala mevcut. Siz<br />
oturduğunuzda artık durumuz neyse o<br />
ibare yanıp sönüyor-:)Tabii ben sonucu<br />
buraya yazmayacağım. Oradan da nasibimizi<br />
aldıktan sonra diğer müzeleri<br />
görmek için sokaklara döküldük.<br />
Prag’ da iki üç materyali bir araya top<strong>marketing</strong><br />
<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 39
Gezi<br />
layıp müze diye size iteliyorlar. Burada<br />
müze kelimesinin farklı bir anlamı var<br />
sanırım.<br />
Sırada İşkence müzesi var.<br />
Sonradan farkettim ki Prag’ da adım<br />
başı işkence müzesi var. İşkenceye<br />
çok meraklı bir toplum sanırım. Yanlız<br />
işkence müzesi beni hayal kırıklığına<br />
uğrattı. Çok klasik yöntemler uygulamışlar.<br />
İnsan daha fantastik daha şaşırtıcı<br />
şeyler bekliyor açıkçası. Beni hiç<br />
kesmedi bu işkence yöntemleri. Benim<br />
hayal gücüm daha renkli.<br />
Sokaklarda yürürken ilginç dükkanlar<br />
dikkanizi çekebiliyor. Ayak masajı yapan<br />
bir dükkan mesela. Duvarları kocaman<br />
camlardan yapılmış, vitrin geniş<br />
gözüksün diye. İster uzanıp ayak masajı<br />
yaptırıyorsunuz isterseniz de dev<br />
akvaryumlara ayaklarınızı sokup balıkları<br />
bekliyorsunuz. Ama bu balıklar ne<br />
yapıyor bilmiyorum.<br />
Aynı cadde üzerinde bir de mumya müzesi<br />
var. Fakat bir günde bu kadar müze<br />
yeter diyerekten orayı teğet geçtim.<br />
Veeee sırada Charles (Karl) Köprüsü<br />
var, merakla beklediğim.<br />
Charles köprüsüne doğru giderken bir<br />
Stare Mesto’daki kule<br />
ise Gotik tarz mimarinin<br />
güzel örneklerinden biri<br />
ve bu kuleden de<br />
manzarayı izlemek mümkün.<br />
avluda havada asılı duran 4 tane kocaman<br />
silahı görünce dayanamayıp<br />
daldım içeri ve öğrendim ki bir tiyatro<br />
oyununun reklamıymış. Ben de poligon<br />
var sanıp heveslenmiştim. Sanırım<br />
silahlara zaafım var.<br />
14. yy’ de Karl Köprüsü’nün bugün<br />
bulunduğu yerde Vltava Nehri’nin iki<br />
kıyısını birleştirmek için Judith Köprüsü<br />
yapılmış, fakat bu köprü bir sel<br />
baskınında yıkılmış. Bunun üzerine IV.<br />
Karl daha dayanıklı bir köprü yapmaya<br />
karar vermiş ve yapılan bu köprü günümüze<br />
dek varlığını sürdürmüş hatta<br />
şehrin simgelerinden biri hâlini almış.<br />
516 m uzunluğunda ve yaklaşık 10 m<br />
genişliğindeki Karl Köprüsü, üç tane<br />
kule ile korunuyor. Bu kulelerden ikisi<br />
Mala Strana’da diğeri ise Stare<br />
Mesto’da. Mala Strana’daki kulelerden<br />
biri Judith Köprüsü’nden kalmış, diğeri<br />
ise Mala Strana’ya giriş niteliğinde ve<br />
Avrupa’da inşa edilmiş en güzel Gotik<br />
tarzdaki kapı olma özelliğine sahip.<br />
Muhteşem Prag manzarasını bu kulelerden<br />
izlemek mümkün. Stare Mesto’daki<br />
kule ise Gotik tarz mimarinin<br />
güzel örneklerinden biri ve bu kuleden<br />
de manzarayı izlemek mümkün.<br />
40 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Gezi<br />
Köprü yapıldığında sade ve amaca hizmet<br />
edilecek şekilde tasarlanmış. Günümüzde<br />
Karl Köprüsü’nü diğer köprülerden<br />
farklı kılan çoğu Barok tarzdaki<br />
30 heykel ise 1700’lerde İtalya’da doğan<br />
köprü süsleme akımının Avrupa’ya<br />
yayılması üzerine yapılmış. Her ne kadar<br />
bugün köprüde bulunan heykeller<br />
orjinal heykeller olmasa da gerçeklerinin<br />
bire bir kopyaları.<br />
Bazı heykeller sanırım dilek dilemek<br />
için de kullnılıyor. Hatta bir tanesine<br />
asma kilit takıp dilek diliyorlardı. Çok<br />
tanıdık bir kültür.<br />
Bu heykeller arasında en çok ilgi çekenlerden<br />
biri, Aziz John Nepomuk’un heykelidir.<br />
Efsaneye göre dönemin kralı,<br />
azizden kraliçenin sırlarını söylemesini<br />
istemiş, aziz söylememek için direnince<br />
azizi öldürüp Karl Köprüsü’nden atmış.<br />
Zamanla bu azizin heykeline dokunmanın<br />
dilekleri gerçekleştirdiği inancı<br />
yayılmış. Günümüzde köprüyü geçen<br />
turistler de bu heykele dokunup dilek<br />
tutarlar. O yüzden turistlerin dokunduğu<br />
yerler pırıl pırıl haykelin diğer tarafları<br />
ise siyah.<br />
Akşamları da İsa heykelinin altında şarap<br />
içmek bir ritüelmiş ama ne yazık ki<br />
biz bu ritüeli gerçekleştiremedik.<br />
Bazı heykeller sanırım<br />
dilek dilemek<br />
için de kullnılıyor.<br />
Hatta bir tanesine asma kilit<br />
takıp dilek diliyorlardı.<br />
Çok tanıdık bir kültür.<br />
Köprüyü geçtikten sonra hazır gelmişken<br />
Hradcany bölgesini gezelim dedik.<br />
Köprünün hemen çıkışında Franz<br />
Kafka Müzesi var fakat biz onu da pas<br />
geçtik.<br />
Ve en uzak yerden başladık gezmeye.<br />
Strahov Manastırı. 12.yy dan kalma<br />
eski Germen yolu üstünde olan manastır<br />
Prag’ı tependen görüyor. Kuruluş<br />
amacı bilimsel araştırmalar ve felsefe<br />
olan Strahov tarih boyunca saldırıya<br />
uğrayan Prag’a rağmen sadece 30<br />
yıl savaşlarında zarar görmüş. Daima<br />
saygı görmüş. Teoloji ve Felsefe Kitaplıkları<br />
kesinlikle görülmeye değer.<br />
Tavan resimleri 18.yy’ de yapılmış ve<br />
inanılmaz güzeller. kütüphane rafları<br />
eski ahşap ve deri kaplama. Son derece<br />
estetik hatta büyüleyici.<br />
Manastırı da gezdikten sonra Hradcany<br />
ve kale bölgesine geldik.<br />
Prag’ın belgelenmiş en eski yerleşim<br />
yeri olan Prag Kalesi’nin yapımına<br />
9. YY’ da başlanmış ve sürekli olarak<br />
üzerine yapılan eklemelerle kale geliştirilmiş.<br />
Bir kaleden daha fazlasını<br />
içinde barındıran yapı, 14. yy’ a kadar<br />
bir saraya, kiliselere ve manastırlara<br />
ev sahipliği yapmış ve 1541’de bir<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 41
Gezi<br />
yangında büyük hasar görmesi üzerine<br />
büyük bir yenilenmeden geçmiş.<br />
Rönesans tarzı mimariyle yenilenen<br />
kale, 14. yy’ da Avusturya - Macaristan<br />
İmparatorluğu’nun kalbinin attığı yer<br />
hâline gelmiş. 17. yüzyıl’a kadar sürekli<br />
olarak yenilenen kale her dönemin mimari<br />
akımınlarından izler taşıyor. 17.<br />
yüzyıl’da İmparatorluğun başkenti değiştirmesi<br />
üzerine kale önemini yitirmiş.<br />
1920’lerde Çekoslovakya’nın bağımsızlığını<br />
kazanmasıyla kale ve içerisindeki<br />
yapılar genel bir onarım geçirmiş<br />
ve Çek Cumhurbaşkanlığı makamına<br />
verilmiş. Günümüzde de hâlâ kalenin<br />
bir bölümü Çek Cumhurbaşkanı’nın ofisi<br />
olarak kullanılmakta ve diplomatik bir<br />
önem taşıyor.<br />
Kale inşa edildikten sonra kralın hizmetinde<br />
çalışan insanların yaşaması için<br />
kalenin yanına yeni bir yerleşim yeri kurulması<br />
gerekmiş ve bugün Hradcany<br />
Bölgesi olarak bilinen yerleşim, Prag<br />
Kalesi’nin ana giriş kapısının hemen<br />
karşısındaki açıklık alana kurulmuş.<br />
Meydanın batısında 17. yüzyıl Barok<br />
mimarisine ait Toskan Sarayı ve sarayın<br />
yanındaki erken Rönesans mimari<br />
Katedralin duvarları<br />
boyunca sıralanan şapellerin<br />
en önemlisi<br />
Aziz Vaclav Şapeli. Prensin<br />
lahiti için Gotik tarzda bir oda<br />
tasarlanmış.<br />
tarzındaki Martinic Sarayı yer alıyor.<br />
Farklı mimari tarzları görebileceğiniz<br />
Schwarzenberg Sarayı meydanda<br />
dikkati çeken bir diğer yapı. Saray<br />
2007’de oldukça kapsamlı bir restorasyon<br />
geçirmiş. Meydanda görebileceğiniz<br />
en süslemeli yapı, başpiskoposluk<br />
Sarayı’dır. Saray yılda sadece bir gün,<br />
Paskalya’dan önceki Perşembe günü,<br />
ziyarete açık. Sarayın hemen yanında<br />
Avrupa Sanatları Ulusal Galerisi (Narodni<br />
Galerie) yer alıyor.<br />
Hradcany Meydanı’ndan Kale’nin içine<br />
girmeden önce bu büyüleyici şehri yukarıdan<br />
görmek isteyenler için teraslar<br />
yapılmış. Buradan şehri seyredip fotoğraf<br />
çekebiliyorsunuz.<br />
Yaklaşık 46 hektarlık bir alanda 3 avluya<br />
sahip olan kalenin içinde çok fazla tarihi<br />
bina var ve hepsi de çok ihtişamlı. Kaleye<br />
girip ilk iki avlusuyu geçtiğinizde<br />
karşınıza Roman Katolik kilisesi olan<br />
Prag Başpsikoposluğu’nun bulunduğu<br />
Prag’ın en büyük ve en önemli kilisesi<br />
çıkıyor. Aziz Vitus Katedrali, sivri kuleleriyle<br />
Gotik mimarinin muhteşem<br />
örneklerinden biri. Kalenin içinde bulunan<br />
en dikkat çekici yapı olan bu<br />
katedralde sayısız ulusal hazineyi ve<br />
Bohemya krallarının mezarlarını görmek<br />
mümkün. IV.Karl tarafından 1344’<br />
te yapımına başlanılan katedralin tamamlanması<br />
yaklaşık 600 yıl sürmüş.<br />
Katedralin duvarları boyunca sıralanan<br />
şapellerin en önemlisi Aziz Vaclav<br />
Şapeli. Prensin lahiti için Gotik tarzda<br />
bir oda tasarlanmış. Duvarlarda kral<br />
Vaclav’ın hayatının resmedildiği freskler,<br />
değerli taşlar ve altın yapraklar<br />
dikkat çekmekiyor. Şapelin bir odası<br />
da Kraliyet Mücevherlerine ayrılmış.<br />
Çek kraliyet tacının da içinde bulunduğu<br />
mücevherler sadece önemli resmi<br />
günlerde ortaya çıkarılıyor.<br />
Uzunluğu 120 m, genişliği 60 m olan<br />
Aziz Vitus Katedrali’nde halen ayinler<br />
düzenleniyor. Katedralde, Çek tarihinin<br />
önemli kral ve prenslerinin lahitlerinin<br />
(4.Karl, 2.Rudolf vs) de bulunması yapıyı,<br />
Çek tarihi açısından önemli kılıyor.<br />
Kale çevresini de dolandıktan sonra<br />
eski şehir merkezine gitmek için tekrar<br />
yürümeye başladık. Bu arada şunu<br />
söyleyeyim. Tüm buraları yürüyerek<br />
gezdik. Sadece havaalanından şehre<br />
kadar otobüs kullandık. O kadar yolu,<br />
müzeyi, kaleyi dolaşınca acıktık tabii ve<br />
sex müzesini dolaşırken gözüme kestirdiğim<br />
arjantin restauranına gitmeye<br />
karar verdik. Prag’ da daha çok av hayvanı<br />
yememizi önermişti herkes ama<br />
bana Arjantin restaurant cazip geldi.<br />
Neticede et, ettir-:)<br />
Restaurantta oturup yemek yerken<br />
yorulduğumu farkettim. Aheste aheste<br />
yemek yemek beni çok rahatlattı ve<br />
dinlendirdi. Bu sefer de Krusovice Beer<br />
42 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Gezi<br />
İlk kez burada gördüğüm garip<br />
bir tatlı var. Hamuru bir şişe<br />
sarıp sonra közde pişiriyorlar.<br />
denedim. Koyu renk, hoş aromalı ve<br />
güzel bir bira. Yemeklerimizi yiyip, dinlendikten<br />
sonra tekrar dışarı çıktık ve<br />
astronomik saat kulseinin bulunduğu<br />
Stare Mesto Meydanı’na gittik. Akşam<br />
burası panayır yeri gibi oluyor. Sıcak<br />
şarap, şekelemeler, hediye eşya satan<br />
minik dükkanlar dolu meydan.<br />
Bir de ilk kez burada gördüğüm garip<br />
bir tatlı var. Hamuru bir şişe sarıp sonra<br />
közde pişiriyorlar. Kokusu o kadar bayık<br />
ki, tatlı delisi olan beni bile tatlıdan<br />
soğuttu. Adını bile öğrenmek istemedim<br />
bu yoğun şeker kokulu tatlının.<br />
Vakit daha erken olmasına rağmen<br />
Prag’ da gezilecek tüm yerleri gezmiştik.<br />
Hava da karardığı için otele dönüp<br />
fotoğraf makinamı bıraktım. Sonra<br />
gece gezilmesi gereken yerlere bakıp<br />
tekrar sokağa çıktım. Bir arkadaşım<br />
tavsiye ettiği Kaprova 5 sokaktaki “La<br />
Bodeguita del Medio” isimli Pub’ a gittik<br />
ama görüntü bizi sarmayınca girmekten<br />
vazgeçtik. Dolanırken bir kaç tane<br />
canlı müzik yapan mekan bulduk. Sırayla<br />
bunlara girip bir iki parça dinledik.<br />
Fakat buralarda sigara serbest olduğu<br />
için içerisi çok yoğun sigara kokuyordu.<br />
Kokudan rahatsız olduğumuz için fazla<br />
durmadan çıktık hepsinden. Baktık bar<br />
ve pub’ lardan yana şansımız yok bari<br />
Casino’ lara bakalım dedik. Gözümüze<br />
kestirdiğimiz bir casino’ ya attık kendimizi.<br />
Girişte pasaport istiyorlar ve kayıt<br />
işlemi yapıyorlar sonra size bir giriş<br />
kartı verip ağırlıyorlar. Gittiğimiz mekan<br />
oldukça şık ve büyüktü. Farklı farklı<br />
salonlarda farklı oyunlar oynanıyordu.<br />
Ama burası da bizi açmadı. Bir kaç<br />
oyun izleyip oradan da çıktık. Sokakta<br />
dolanırken nefis bir kahve kokusu aklımızı<br />
çeldi ve Costa cafe’ ye girip kahve<br />
içmeye karar verdik. Şimdiye kadar içtiğim<br />
en güzel cafe latte’ ydi. Aromasına<br />
bayıldım. Bu nefis kahve ile geceyi<br />
sonlandırıp otele döndük.<br />
O kadar yorulmuşum ki hemen uyumuşum.<br />
Fakat erken kalkmaya alışık olduğum<br />
için sabahın köründe uyandım.<br />
Duşumu alıp kahvaltıya indim. Kaldığımız<br />
otelin adı Prague Inn ama ben bağdaştıramamıştım<br />
ismi ve oteli. Fakat<br />
kahvaltı salonuna inince neden bu ismi<br />
aldığını anladım. Yerin altında üç dört<br />
kat daha yer var ve buraları restaurant<br />
olarak değerlendirmişler. Mahzende<br />
kahvaltı ediyorsunuz. Son derece şık<br />
bir mekan.<br />
Nefis bir kahvaltıdan sonra otelden<br />
ayrılmaya karar verdik. Plana göre bir<br />
gün daha Prag’ da kalacaktık fakat gezilmesi<br />
gereken tüm yerleri gezmiştik.<br />
O yüzden oradan ayrılıp Budapeşte’ ye<br />
gitmeye karar verdik. Tren saatlerine<br />
baktık ve 1 saat sonra Budapeşte’ ye<br />
giden bir tren bulduk.<br />
Bu bir saat içinde de bir iki hediyelik<br />
eşya ve içki alalım dedik. Prag’ da Absinth<br />
çok meşhur ama içimi çok sert o<br />
yüzden almaya değmez diye düşündüm.<br />
Burada hayran olduğum tek bir<br />
içki var o da Becherovka. Tonikle muhteşem<br />
oluyor. Becherovka + Tonik =<br />
BETON-:) Ondan alayım dedim fakat<br />
daha çok dolaşacağımız için o kadar<br />
ağır çanta taşımak istemedim. Nasıl<br />
olsa havaalanında vardır deyip vazgeçtim.<br />
Bu durumda yapacak bir şey<br />
olmayınca gara gidip biletlerimizi aldık.<br />
Treni beklerken baktık ki daha zamanımız<br />
var, o yüzden Bratislava’ da inip<br />
orayı gezmeyi sonra da Budapeşte’ ye<br />
karar verdik.<br />
Trenlerde numara yok, sadece 1st<br />
class ve ekonomi sınıfı var. Bir yarım<br />
saat ekonomi sınıfında oturduktan sonra<br />
restaurant’ın olduğu vagonu keşfettik.<br />
Sonra da oraya gitmeye karar<br />
verdik. Biz vagon ararken az kalsın<br />
treni kaçırıyorduk. Zor attık kendimizi<br />
vagona. Trenin restaurantı çok şık bir<br />
mekan. Ben hemen bir Budweiser söyledim.<br />
Memlektinde içmek ayrı bir keyif.<br />
Sonra da yağmurlu manzara eşliğinde<br />
biramı yudumlayarak Slovakya’ ya doğru<br />
yol aldık.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 43
Sinema<br />
Ali Erdem Ekşioğlu<br />
Adaylar ve Favorilerim...<br />
(<br />
reklam<br />
arası<br />
sinema)<br />
Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Biz daha 2012’yi<br />
atlatamadan 2013 Akademi Ödülleri adayları açıklandı.<br />
Hatırlarsanız geçen yıl bazı dallarda aday olacak filmleri<br />
tahmin etmiş ve 13 tanesini bilmiştim. Bu yıl ise zaten<br />
adaylar açılandığı için kazanacaklar daha doğrusu bana gore<br />
kazanması gerekenleri tahmin edeceğim.<br />
85. Oscar Ödülleri Adayları:<br />
En İyi Film: Argo, Django Unchained , Life of Pi, Lincoln, Zero<br />
Dark, Thirty, Sefiller (Les Misérables), Umut Işığım (Silver<br />
Linings Playbook), Aşk (Amour), Düşler Diyarı (Beasts of the<br />
Southern Wild) Favorim: Lincoln<br />
En İyi Yönetmen: Amour - Michael Haneke, Beasts of the<br />
Southern Wild - Benh Zeitlin, Life of Pi - Ang Lee, Lincoln -<br />
Steven Spielberg , Silver Linings Playbook - David O. Russell<br />
Favorim: Lincoln - Steven Spielberg<br />
En İyi Kadın Oyuncu: Jessica Chastain - Zero Dark Thirty,<br />
Quvenzhané Wallis - Beasts of the Southern Wild, Naomi Watts<br />
- The Impossible, Jennifer Lawrence - Silver Linings Playbook,<br />
Emmanuelle Riva - Amour Favorim: Naomi Watts - The<br />
Impossible<br />
En İyi Erkek Oyuncu: Bradley Cooper - Silver Linings<br />
Playbook, Joaquin Phoenix - The Master, Daniel Day - Lewis<br />
Lincoln, Denzel Washington - Flight, Hugh Jackman - Les<br />
Misérables Favorim: Hugh Jackman - Les Misérables<br />
En İyi Yabancı Film: Amour - Avusturya, Kon-Tiki - Norveç, No<br />
- Şili, A Royal Affair - Danimarka, War Witch – Kanada Favorim:<br />
Amour - Avusturya<br />
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Amy Adams -The Master,<br />
Sally Field - Lincoln, Anne Hathaway - Les Misérables, Helen<br />
Hunt -The Sessions, Jacki Weaver - Silver Linings Playbook<br />
Favorim: Anne Hathaway - Les Misérables<br />
En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Alan Arkin - Argo, Robert<br />
De Niro - Silver Linings Playbook, Philip Seymour Hoffman<br />
- The Master, Tommy Lee Jones - Lincoln, Christoph Waltz -<br />
Django Unchained Favorim: Robert De Niro - Silver Linings<br />
Playbook<br />
En İyi Sinematografi: Anna Karenina - Seamus, McGarvey,<br />
Django Unchained - Robert Richardson, Life of Pi - Claudio<br />
Miranda, Lincoln - Janusz Kaminski, Skyfall - Roger Deakins<br />
Favorim: Life of Pi - Claudio Miranda<br />
En İyi Animasyon: Brave, Frankweenie, ParaNorman, The<br />
Pirates! Band of Misfits, Wreck-It Ralph Favorim: Brave<br />
En İyi Kısa Animasyon Filmi: Adam and Dog, Fresh<br />
Guacamole, Head over Heels, Maggie Simpson in "The Longest<br />
Daycare", Paperman Favorim: Paperman<br />
En İyi Belgesel Film: 5 Broken Cameras, The Gatekeepers,<br />
How to Survive a Plague, The Invisible War<br />
Searching for Sugar Man Favorim: The Invisible War<br />
En İyi Kurgu: Argo - William Goldenberg, Life of Pi - Tim<br />
Squyres, Lincoln - Michael Kahn, Silver Linings Playbook -<br />
Jay Cassidy and Crispin Struthers, Zero Dark Thirty - Dylan<br />
Tichenor and William Goldenberg Favorim: Lincoln - Michael<br />
Kahn<br />
En İyi Görsel Efekt: The Hobbit: An Unexpected Journey<br />
Life of Pi, The Avengers, Prometheus, Snow White and the<br />
Huntsman Favorim: The Avengers<br />
En İyi Orijinal Şarkı: "Before My Time" / Chasing Ice - Söz<br />
ve Müzik: J. Ralph, "Everybody Needs A Best Friend" / Ted -<br />
Müzik: Walter Murphy; Söz: Seth MacFarlane, "Pi's Lullaby" /<br />
Life of Pi - Müzik: Mychael Danna; Söz: Bombay Jayashri<br />
"Skyfall" / Skyfall - Söz ve Müzik: Adele Adkins, Paul Epworth<br />
"Suddenly" / Les Misérables - Müzik: Claude-Michel Schönberg;<br />
Söz: Herbert Kretzmer and Alain Boublil Favorim: "Skyfall" /<br />
Skyfall - Söz ve Müzik: Adele Adkins, Paul Epworth<br />
En İyi Film Müziği: Anna Karenina - Dario Marianelli, Argo -<br />
Alexandre Desplat, Life of Pi - Mychael Danna, Lincoln - John<br />
Williams, Skyfall -Thomas Newman Favorim: Skyfall -Thomas<br />
Newman<br />
En İyi Makyaj: The Hobbit: An Unexpected Journey, Hitchcock<br />
Les Misérables Favorim: The Hobbit: An Unexpected<br />
Journey<br />
En İyi Sanat Yönetmeni: Anna Karenina - Sarah Greenwood,<br />
Katie Spencer, The Hobbit: An Unexpected Journey - Dan<br />
Hennah, Ra Vincent and Simon Bright, Les Misérables - Eve<br />
Stewart, Anna Lynch-Robinson, Life of Pi - David Gropman,<br />
Anna Pinnock , Lincoln - Rick Carter, Jim Erickson<br />
Favorim: Life of Pi - David Gropman, Anna Pinnock<br />
En İyi Kostüm: Mirror Mirror, Anna Karenina, Lincoln, Snow<br />
White and the Huntsman, Les Misérables Favorim: Snow<br />
White and the Huntsman<br />
En İyi Ses Kurgusu: Life of Pi, Zero Dark Thirty, Argo, Django<br />
Unchained, Skyfall Favorim: Skyfall<br />
En İyi Özgün Senaryo: Amour - Michael Haneke, Django<br />
Unchained - Quentin Tarantino, Flight - John Gatins, Moonrise<br />
Kingdom - Wes Anderson & Roman Coppola, Zero Dark Thirty -<br />
Mark Boal Favorim: Amour - Michael Haneke<br />
En İyi Uyarlama Senaryo: Argo - Chris Terrio, Beasts of the<br />
Southern Wild - Lucy Alibar & Benh Zeitlin, Life of Pi - David<br />
Magee, Lincoln - Tony Kushner, Silver Linings Playbook - David<br />
O. Russell Favorim: Lincoln - Tony Kushner<br />
44 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kültür - Sanat<br />
“Anadolu’dan İnsan Görüntüleri” ...<br />
Aygaz, “Aygaz Kitaplığı” adlı serinin 12. kitabını bir sergi<br />
ile tarih ve sanat meraklılarıyla buluşturuyor. “Klasik Çağ<br />
Öncesi: Anadolu’da İnsan Görüntüleri” adlı sergi, Aygaz<br />
Genel Müdürlük binasında, 15 Şubat 2013 tarihine kadar<br />
09:00-17:00 saatleri arasında görülebilir. Aygaz’ın desteğiyle<br />
Prof. Dr. Önder Bilgi tarafından hazırlanan kitabın<br />
içeriğinden derlenen sergi Anadolu’nun tarihine farklı bir<br />
açıdan ışık tutuluyor.<br />
Prof. Dr. Önder Bilgi tarafından kaleme alınan “Klasik<br />
Çağ Öncesi Anadolu’da İnsan Görüntüleri” adlı kitap ve<br />
serginin koordinatörlüğünü Bahattin Öztuncay, yayın organizasyonunu<br />
Nezih Başgelen üstlenirken, tasarımını<br />
ve kitapla aynı adı taşıyan serginin küratörlüğünü Yeşim<br />
Demir yaptı. Sergide yer alan görseller Hadiye Cangökçe<br />
tarafından fotoğraflandı.<br />
Klasik Çağ Öncesi Anadolu’da İnsan Görüntüleri kitabında<br />
Anadolu topraklarının heykeltıraşlık ve resim sanatı zenginliğini<br />
sergileyen farklı uygarlıklara ait insan görüntüleri<br />
bir araya getirildi.<br />
Dünyayı masallar<br />
kurtaracak...<br />
Masallar yok oldu, doğanın<br />
kendisi de yok oluyor. Bu<br />
ikisinin birbiri ardına meydana<br />
gelmesi bir tesadüf mü?<br />
Doğa Derneği Yönetim Kurulu<br />
üyesi Özcan Yüksek,<br />
yeni kitabı Kayıp Deniz’de<br />
“Dünyayı masallar kurtaracak”<br />
diyor.<br />
Özcan Yüksek’in kitabı Kayıp<br />
Deniz, masallar artık olmadığı<br />
için gezegenimizin<br />
de korunmasız olduğunu anlatıyor.<br />
Kitaba göre masallar insanlara binlerce yıl, neyin<br />
doğru neyin yanlış olduğunu, doğayla uyumlu yaşamı,<br />
öyküler halinde anlatırdı. Masalların yaşamlarımızdan<br />
zaman içinde çıkmasıyla, birbirimizle ve doğayla olan<br />
bağlarımız da zayıfladı. Özcan Yüksek, Kayıp Deniz’in<br />
gelirinin yarısını Seferihisar’da kurulan Doğa Okulu’na<br />
bağışladı.<br />
Çadırdan Saraya<br />
Osmanlı Türk Mutfağı...<br />
İş Bankası Kültür Yayınları<br />
lezzet tutkunlarını<br />
yine muhteşem<br />
tarifler ve renkli görsellerden<br />
oluşan eşsiz<br />
tatların yer aldığı yeni<br />
bir yemek kitabıyla buluşturuyor.<br />
Ünlü gurme<br />
Engin Akın’ın kaleme<br />
aldığı Çadırdan Saraya Osmanlı-Türk Mutfağı adlı kitapta,<br />
köklerinden günümüze Türk Mutfağının zenginliği<br />
tüm yönleriyle aktarılıyor. Kitapta ilk Türk kavimlerinden<br />
Uygur Türklerine, Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk yemek<br />
kültürü ve birbirinden lezzetli tarifler yer alıyor. Bir<br />
lezzet ansiklopedisi formatında hazırlanan kitapta günümüz<br />
sofra adetleri de yer buluyor.<br />
Diğer yemek kitaplarından farklı olarak tarihsel bilgileriyle<br />
de dikkat çeken kitapta Türk sofra kültürünün ayrılmaz<br />
parçası Türk kahvesi ve çay keyfi de incelikleriyle<br />
genişçe yer buluyor.<br />
46 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kültür - Sanat<br />
Mamut Art Project...<br />
40 sanatçının yaklaşık 10’ar metrekare sunum alanında<br />
5 gün boyunca eserlerini sergileyeceği MAMUT ART<br />
PROJECT’e katılım için sanatçı başvuruları 1 Nisan 2013<br />
Pazartesi gününe kadar kabul edilecek. Projeye yapılan<br />
başvurular; Ali Akay, Nil Yalter, Mustafa Taviloğlu, Marcus<br />
Graf ve Sedat Öztürk’ten oluşan jüri tarafından değerlendirilecek.<br />
Sergide yer almaya uygun bulunan sanatçılar, 5<br />
Nisan 2013 günü açıklanacak.<br />
Proje ve katılım için aranan koşullar hakkında bilgi veren<br />
MAMUT ART PROJECT Kurucu Ortağı Seren Kohen;<br />
“Bilindiği gibi; insanoğlunun mağaralarda keşfedilmiş ilk<br />
çizimlerinde en çok görülen şekillerden biri mamutlar.<br />
Projeye adını veren “mamut” kelimesi, sanatçıların büyük<br />
kitlelere göstereceği ilk eserleri simgeliyor. Bu çıkış noktasından<br />
hareketle; kabul edilecek sanatçıların, tercihen<br />
yeni mezun olmuş, herhangi bir galeriye bağlanmamış (ya<br />
da çok yeni bağlanmış), sanat dünyasına yeni açılan sanatçılar<br />
olmasına dikkat edeceğiz.<br />
MAMUT ART PROJECT’in, hem sanatçıların hem de sanata<br />
yatırım yapanların ilgi göstereceği, yeni yeteneklerin<br />
keşfedileceği sürdürülebilir bir proje olacağına yürekten<br />
inanıyoruz.” dedi.<br />
Dünyadaki farklı ülkelerde düzenlenen etkinliklerin ülkemiz<br />
sanat camiasına bir uyarlaması olan MAMUT ART PRO-<br />
JECT, Türkiye’de bu alanda düzenlenen ilk sergi olma<br />
özelliği taşıyor. 16-19 Mayıs tarihleri arasında Hasköy Yün<br />
İplik Fabrikası’nda düzenlenecek sergide eserleri ile yer<br />
almak isteyenler için başvurular, 1 Nisan 2013 tarihine kadar<br />
devam edecek.<br />
Detaylı bilgi için www.mamutartproject.com<br />
“Yaratıcı Asamblajlar” ...<br />
Siemens Sanat’ta 6 Şubat 2013 tarihinde başlayacak olan<br />
“Yaratıcı Asamblajlar: Estetik Ekonomiyle Buluşursa ya da<br />
Ortak Noktalarının İncelenmesi” sergisi, imgenin temsili<br />
ve yeniden üretiminin arasında kalan kalıntılardan oluşan,<br />
sosyal üretimin değişen ve dönüşen yapısının dil bilgisi ve<br />
pratik anlamları arasında bulunanları ve buna ek olarak,<br />
metin ve dokunun göstergesel ve anlamsal oluşumlarının<br />
sınır hattında yerleşik olanlarını ele alıyor.<br />
Dimitrina Sevova’nın küratörlüğü, Mürteza Fidan ve T. Melih<br />
Görgün’ün eş-küratörlüğünde, Benjamin Egger, Petra<br />
Koehle & Nicolas Vermot Petit-Outhenin, Ferhat Özgür,<br />
Elodie Pong, Roee Rosen, Riikka Tauriainen, Borjana<br />
Ventzislavova’nın yapıtlarının yer aldığı sergi, insanları,<br />
kendileme ve katılım üzerinden birleştirmelerin yaratımını<br />
‘çoklaştırmaya,‘ duyarlılığın ve bilişsel olanın haritasını çıkarmaya,<br />
sisli ve taşmış zamana uyum sağlamaya davet<br />
ediyor.<br />
“Yaratıcı Asamblajlar” sergisi, 6 Şubat - 5 Mart 2013 tarihleri<br />
arasında, haftanın her günü 10.00 - 19.00 saatleri<br />
arasında Siemens Sanat’ta izlenebilir.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 47