16.08.2021 Views

Enerji Panorama Ağustos 2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Türkiye’deki hemen hemen tüm yerli kömür santrallarının,<br />

bu ilke çerçevesinde inşa edildiğine işaret ediliyor.<br />

Hidroelektrik santraller kısaca HES’ler, gerek rezervuarlı<br />

gerekse de akarsu tipi olanlarda da inşa bölgesini, kaynak<br />

belirliyor. Türkiye’nin aralarında Atatürk, Keban, Kararaya’nın<br />

da bulunduğu en büyük HES’leri (devletin kontrolünde) Fırat<br />

Havzası’nda yer alıyor. Kaynakla santralin yeri arasında doğrudan<br />

ve mutlak bir ilişki söz konusu.<br />

Peki, doğal gazda ve ithal kömürlü santrallerde durum<br />

ne? Doğal gazda iki önemli etken öne çıkıyor: Birincisi, üretilen<br />

elektriğin santralin inşa edildiği bölgede tüketim potansiyeli,<br />

ikincisi de gaz boru hattının erişimi. Türkiye, 1990’lardan<br />

itibaren özel sektör eliyle inşa edilen gaz santrallerinde<br />

tüketim ölçütünü esas aldı. Bu konudaki ilk örnekler ENKA<br />

tarafından kurulan santraller. ENKA’nın, yap-işlet modeliyle<br />

inşa ettiği, kısa süre öncesine kadar elektrik alım garantisi<br />

olan santralleri İzmir ve Adapazarı çevresi için önemli bir<br />

üretim kaynağı oldu.<br />

İthal kömür santralleri için ilk tercih deniz<br />

bağlantısı<br />

İthal kömür santralleri için çok ayrı bir ölçütün öne<br />

çıktığını söyleyebiliriz Somutlayarak, bu durumu açıklamaya<br />

çalışalım. Alman STEAG’ın işlettiği İSKEN Sugözü Santrali,<br />

Adana’da inşa edildi ve santral yıllardır elektrik üretiyor.<br />

Santralin, bu bölgede ya da ilde inşa edilmesinin en önemli<br />

nedeni ithal kömür tedariki… Kömür gereksinimi, ithalat yoluyla<br />

karşılanıyor ve gemilerle getiriliyor. Gemilerin, yanaşacağı<br />

liman ve kömürün taşınacağı mesafe, hiç kuşku yok ki<br />

maliyetler de dikkate alınarak santralin inşa edileceği bölgenin<br />

seçimini doğrudan tayin ediyor. Bu nedenle söz konusu<br />

santraller, daha çok kıyıya yakın noktalara inşa ediliyor.<br />

Elbette, bunlara ek olarak önemli bir konuyu unutmamak<br />

lazım. Santrallerin, soğutma işlemi için suya gereksinimleri<br />

TÜPRAŞ, DEPREMDEN SONRA<br />

EMNİYET SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRDİ<br />

Kuşkusuz Türkiye’de bir enerji kuruluşunun doğal<br />

afetlerden gördüğü en büyük zararı Tüpraş yaşadı.<br />

19 Ağustos 1999 yılında yaşanan Gölcük depremi<br />

sırasında büyük bir yangın atlatan Tüpraş, tüm emniyet<br />

sistemini yeniledi. O dönemde Tüpraş Genel<br />

Müdürü olan Yavuz Erkut, olağanüstü süreçlerde<br />

3 dakikada görev yerlerinden rafineriye ulaşması<br />

gereken 127 kişilik görev gücünün, yıkıntılar ve yolların<br />

kapanması nedeniyle yarım saatte ulaşabildiğini<br />

kaydetti. 21 Ağustos’da söndürülebilen yangın<br />

sonrasında şirket, yangın, enerji-su kesintisi, iş<br />

kazası, deprem, sel, terör ve sabotaj gibi risklerin<br />

neden olabileceği etkileri en az seviyeye indirebilmek<br />

için yatırım yaptı. Teknik emniyet ve yangınla<br />

mücadelede de dönüşümünü gerçekleştiren şirket,<br />

yangında kullanılan köpük başta olmak üzere kimyasalların<br />

tedarik ve stoklanması konusu tek veri tabanından<br />

4 rafineriyi de yönetecek destekleyici düzenlemeler<br />

yaptı. Tüpraş, maliyeti 35 milyon dolar<br />

olan İzmit Rafinerisi Yangın ve İş Güvenliği Projesi<br />

kapsamında, yangın ve iş güvenliğinin artırılmasına<br />

yönelik tank sprinker sistemleri, çeşitli analizörler,<br />

gaz ve alev detektörleri, dıştan yüzer tavanlı tanklar<br />

için RGA sistemi, yangın hatları gibi ekipmanlarını<br />

yeniledi. Proje kapsamında sürekli olarak personele<br />

de eğitim veriliyor.<br />

ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 33

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!