07.04.2023 Views

Kilise ve Devlet Militanı

Savaş sanatı bir devlet için yaşamsal öneme sa hiptir. Ölüm-kalım meselesidir. Güvenliğe kavuşmanın yahut yok olmanın yoludur. Bu nedenle ihmal edilmesi kesinlikle düşünülemez. Savaş Sanatı, savaş koşullarının değerlendirilmesinde mutlaka göz önüne alınması zorunlu beş önemli faktörün etkisi altındadır. Bu faktörler: (a) Uyum (Ahlak) Faktörü, (b) Hava Faktörü, (c) Arazi Faktörü, (d) Liderlik Faktörü, (e) Disiplin Faktörü' dür. Uyum faktörü ahlakı simgeler. Savaşçıların komutanları ile uyum içinde olmalarının nedenidir. Astların yaşamlarını hiçe sayarak, tehlikelere aldırmadan komutanlarını takip etmelerini sağlar … Tüm savaşlar aldatmacalara ve şaşırtmaya dayanır...

Savaş sanatı bir devlet için yaşamsal öneme sa hiptir. Ölüm-kalım meselesidir. Güvenliğe kavuşmanın yahut yok olmanın yoludur. Bu nedenle ihmal edilmesi kesinlikle düşünülemez. Savaş Sanatı, savaş koşullarının değerlendirilmesinde mutlaka göz önüne alınması zorunlu beş önemli faktörün etkisi altındadır. Bu faktörler: (a) Uyum (Ahlak) Faktörü, (b) Hava Faktörü, (c) Arazi Faktörü, (d) Liderlik Faktörü, (e) Disiplin Faktörü' dür. Uyum faktörü ahlakı simgeler. Savaşçıların komutanları ile uyum içinde olmalarının nedenidir. Astların yaşamlarını hiçe sayarak, tehlikelere aldırmadan komutanlarını takip etmelerini sağlar … Tüm savaşlar aldatmacalara ve şaşırtmaya dayanır...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Kilise</strong> <strong>ve</strong> <strong>Devlet</strong> <strong>Militanı</strong><br />

istekleri kızgınlık yaratmış, Wycliffe’in öğretişleri ulusun önde gelen düşünürlerini<br />

etkilemişti. Kral <strong>ve</strong> soylular bir araya gelerek <strong>ve</strong>rginin ödenmesine karşı çıktılar.<br />

Bu arada dilenci keşişler İngiltere’de cirit atıyor, ulusun büyüklüğüne <strong>ve</strong> varlığına gölge<br />

düşürüyordu. Boş gezen <strong>ve</strong> dilenen keşişler yalnızca insanların elinde avucunda ne varsa<br />

kurutmakla kalmıyor, çalışan insanların da küçük görülmesine neden oluyordu. Gençlik<br />

ahlaksızlığa düşüyor <strong>ve</strong> yozlaşıyordu. Birçok çocuk ana babalarının rızası alınmadan <strong>ve</strong><br />

hatta bilgisi bile olmadan manastır yaşamına zorlanıyordu. Bu insanlık dışı yaklaşım, zalim<br />

kurtlara özgüydü. Çocukların yürekleri ana babalarına karşı giderek sertleşiyordu.<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitelerdeki öğrenciler bile keşişler tarafından kandırılarak onların saflarına katıldı.<br />

Bir kez ağlarına düşen kişilerin artık kurtulması olanaksızdı. Birçok ana baba oğullarını<br />

üni<strong>ve</strong>rsiteye göndermeye yanaşmadı. Okullar geri kaldı, cahillik aldı yürüdü.<br />

Papa bu keşişlere günahları dinleme <strong>ve</strong> bağışlama yetkisi - büyük bir kötülük kaynağı -<br />

<strong>ve</strong>rmişti. Çıkarları peşindeki keşişler, bunun karşılığında insanları bağışlamaya o denli<br />

hazırdılar ki, suçlular onlara koşup güya aklanıyor, toplumdaki kötülükler hızla artış<br />

gösteriyordu. Hastaları <strong>ve</strong> yoksulları kurtarabilecek olan armağanlar keşişlere gidiyordu.<br />

Öte yandan rahiplerin zenginliği de durmadan artıyordu. İhtişamlı binaları <strong>ve</strong> dolup taşan<br />

sofraları ulusun yoksulluğuyla keskin bir zıtlık oluşturuyordu. Rahipler batıl inançlı<br />

kalabalıklar üzerindeki yetkilerini koruyorlardı. Bütün dinsel görevlerin Papanın<br />

üstünlüğünü kabul etmekten, azizlere dua etmekten <strong>ve</strong> keşişlere armağanlar <strong>ve</strong>rmekten<br />

ibaret olduğu öğretiliyordu. Cennette yer edinmek için bunlar yeterliydi!<br />

Keskin görüşlü Wycliffe, kötülüğün tam köküne darbe indirdi. Sistemin kendisinin yanlış<br />

olduğunu <strong>ve</strong> değiştirilmesi gerektiğini ilan etti. Tartışmalar artıyor, sesler yavaş yavaş<br />

yükseliyordu. Birçok kişi Roma’daki Papadan değil de Tanrı’- dan bağış dilemenin<br />

gerekliliğini görüyordu (Ek’e bkz.) İnsanlar, “Roma’nın keşişleri <strong>ve</strong> rahipleri bizi yiyip<br />

bitiriyor; Tanrı bizi kurtarmalı yoksa insanlar mahvolacak” diyorlardı.2 Keşişler<br />

kendilerinin Kurtarıcıyı örnek aldıklarını iddia ediyor, İsa’nın <strong>ve</strong> öğrencilerin de insanların<br />

bağışlarıyla yaşadıklarını öne sürüyorlardı. Bu iddialar birçok kişiyi Kutsal Kitap’ı<br />

incelemeye yönlendirdi.<br />

Wycliffe keşişlere ilişkin broşürler yazmaya <strong>ve</strong> dağıtmaya başladı. İnsanları Kutsal<br />

Kitap’ın öğretişlerine <strong>ve</strong> Yazarına da<strong>ve</strong>t ediyordu. Papalığın milyonları tutsak eden dev<br />

yapısına bundan daha etkili bir şekilde karşı koymanın yolu yoktu. Roma’nın tacizlerine<br />

karşı İngiliz krallığının haklarını savunmaya çağrılan Wycliffe, kraliyet elçisi olarak<br />

Hollanda’ya atandı. Orada Fran-sa’dan, İtalya’dan <strong>ve</strong> İspanya’dan gelen din adamlarıyla<br />

iletişim kurma fırsatını buldu <strong>ve</strong> İngiltere’de gözden kaçan bazı şeyleri gö-rebildi. Papalığın<br />

mahkemesinden gelen bu temsilcilerde, hiyerarşinin gerçek karakterini gördü. İngiltere’ye<br />

dönerek önceki öğretişlerini daha büyük bir hararetle savunmaya başladı. Gurur <strong>ve</strong> aldanışın<br />

Roma’nm ilahları olduğunu ilan ediyordu.<br />

30

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!