07.04.2023 Views

Kilise ve Devlet Militanı

Savaş sanatı bir devlet için yaşamsal öneme sa hiptir. Ölüm-kalım meselesidir. Güvenliğe kavuşmanın yahut yok olmanın yoludur. Bu nedenle ihmal edilmesi kesinlikle düşünülemez. Savaş Sanatı, savaş koşullarının değerlendirilmesinde mutlaka göz önüne alınması zorunlu beş önemli faktörün etkisi altındadır. Bu faktörler: (a) Uyum (Ahlak) Faktörü, (b) Hava Faktörü, (c) Arazi Faktörü, (d) Liderlik Faktörü, (e) Disiplin Faktörü' dür. Uyum faktörü ahlakı simgeler. Savaşçıların komutanları ile uyum içinde olmalarının nedenidir. Astların yaşamlarını hiçe sayarak, tehlikelere aldırmadan komutanlarını takip etmelerini sağlar … Tüm savaşlar aldatmacalara ve şaşırtmaya dayanır...

Savaş sanatı bir devlet için yaşamsal öneme sa hiptir. Ölüm-kalım meselesidir. Güvenliğe kavuşmanın yahut yok olmanın yoludur. Bu nedenle ihmal edilmesi kesinlikle düşünülemez. Savaş Sanatı, savaş koşullarının değerlendirilmesinde mutlaka göz önüne alınması zorunlu beş önemli faktörün etkisi altındadır. Bu faktörler: (a) Uyum (Ahlak) Faktörü, (b) Hava Faktörü, (c) Arazi Faktörü, (d) Liderlik Faktörü, (e) Disiplin Faktörü' dür. Uyum faktörü ahlakı simgeler. Savaşçıların komutanları ile uyum içinde olmalarının nedenidir. Astların yaşamlarını hiçe sayarak, tehlikelere aldırmadan komutanlarını takip etmelerini sağlar … Tüm savaşlar aldatmacalara ve şaşırtmaya dayanır...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Kilise</strong> <strong>ve</strong> <strong>Devlet</strong> <strong>Militanı</strong><br />

Wycliffe reformcuların en büyüklerinden biriydi. Ondan sonra gelenler arasında ona eşit<br />

olan pek az kişi vardı. Reformcuların öncüsünün özellikleri pak yaşamı, bıkıp usanmadan<br />

çalışıp didinmesi, bozulmayan dürüstlüğü <strong>ve</strong> Mesih’e benzeyen sevgisiydi.<br />

Wycliffe’in başarısı Kutsal Kitap’tan kaynaklanıyordu. Kutsal Kitap’ı çalışmak her<br />

düşünceye, duyguya <strong>ve</strong> tutkuya, başka hiçbir şeyin <strong>ve</strong>remeyeceği kadar yüce bir soyluluk<br />

kazandırır. Kişiye amaç, cesaret <strong>ve</strong> dayanıklılık <strong>ve</strong>rir. Kutsal Yazıların ciddi <strong>ve</strong> saygılı bir<br />

yaklaşımla incelenmesi, insan felsefelerinden hiçbirinin erişemeyeceği kadar güçlü bir zeka<br />

<strong>ve</strong> yüksek bir ahlaksallık kazandıracaktır.<br />

Wycliffe’in izleyicileri başka ülkelere dağılarak müjdeyi du-yurdular. Önderlerini yitiren<br />

vaizler eskisine göre çok daha büyük bir hararetle müjdeliyorlardı. Kalabalıklar akın akın<br />

onları dinlemeye geliyordu. Soyluların bazıları <strong>ve</strong> hatta kralın eşi bile iman edenler<br />

arasındaydı. Birçok yerde katolikliğin putperest simgeleri kiliselerden kaldırıldı.<br />

Ancak kısa bir süre sonra Kutsal Kitap’ı kılavuz olarak kabul edenlere acımasızca zulüm<br />

edilmeye başlandı. İngiltere tarihinde ilk kez müjdenin öğrencilerine karşı direğe bağlanıp<br />

yakılma cezası getirildi. Şehit üstüne şehit <strong>ve</strong>rildi. Gerçeği duyuran kişiler hain <strong>ve</strong> kilise<br />

düşmanı ilan edildiler. Ama onlar, her şeye rağmen gizli yerlerde müjdeyi duyurmaya<br />

devam ettiler, yoksulların mütevazi evlerinde kaldılar, mağaralarda <strong>ve</strong> oyuklarda<br />

saklandılar.<br />

İmanın yozlaştırılmasına karşı yüzyıllardan beri yükselen sessiz <strong>ve</strong> sakin bir protesto<br />

vardı. Gerçek imanlılar Tanrı’nın Sözüne duydukları sevgiden ötürü sabırla katlanmaya razı<br />

oldular. Birçokları Mesih’in uğruna dünyasal varlıklarını gözden çıkardılar. Evleri olanlar,<br />

kapılarını sürgünlere sevinçle açtılar. Kendileri de evlerinden olunca sokakta kalmayı<br />

sevinçle kabullendiler. Zindanlarda sürünerek ateşlere atıldılar, işkence gördüler. Mesih’in<br />

acılarına ortak olmaya layık görülmenin sevincini taşıyorlardı.<br />

Katolik kilisesinin nefreti Wycliffe’in bedeninin mezarda kalmasına izin <strong>ve</strong>rmedi.<br />

Ölümünden kırk yıl kadar sonra kemikleri çıkarılarak halkın önünde yakıldı. Külleri de<br />

yakınlardaki bir çaya savruldu. Bir yazarın dediği gibi, “Bu çay külleri Avon’a, Avon<br />

Se<strong>ve</strong>rn’e, Se<strong>ve</strong>rn denizlere, denizler de ana okyanusa götürdüler. Wycliffe’in öğretişleri<br />

tıpkı külleri gibi tüm yeryüzüne dağıldı.”<br />

Wycliffe’in yazıları aracılığıyla Bohemya’lı John Huss, Roma Katolikliğinin birçok<br />

yanılgısını reddetti. Wycliffe’in işi Bohemya’dan başka birçok ülkeye yayıldı. Tanrı’nın eli,<br />

Büyük Reformun yolunu hazırlıyordu.<br />

34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!