Arketip Psikoloji Dergisi Sayı - 1
CARL GUSTAV JUNG: ANALİTİK PSİKOLOJİ ÇİFT İLİŞKİLERİNDE DÖNGÜLER BİR TERAPÖTİK HİKAYE: SİNMİŞ KARINCA BENLİĞİN İNŞASI OTORİTE VE VİCDAN ARASINDA BİR YOLCULUK: MİLGRAM'IN İTAAT DENEYİ YASA BAKIŞ: "GİDENİN ARDINDAN" PSİKOLOJİNİN ALT DALI: NÖROPSİKOLOJİ BİR GERÇEKLİK KRİZİ: PERSONA DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE P4C PSİKİYATRİST DR. HATİCE ALİBAŞOĞLU İLE SÖYLEŞİ
CARL GUSTAV JUNG: ANALİTİK PSİKOLOJİ
ÇİFT İLİŞKİLERİNDE DÖNGÜLER
BİR TERAPÖTİK HİKAYE: SİNMİŞ KARINCA
BENLİĞİN İNŞASI
OTORİTE VE VİCDAN ARASINDA BİR YOLCULUK: MİLGRAM'IN İTAAT DENEYİ
YASA BAKIŞ: "GİDENİN ARDINDAN"
PSİKOLOJİNİN ALT DALI: NÖROPSİKOLOJİ
BİR GERÇEKLİK KRİZİ: PERSONA
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE P4C
PSİKİYATRİST DR. HATİCE ALİBAŞOĞLU İLE SÖYLEŞİ
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Bunun tam tersi gereksinimi, ihtiyaçları
görülmeyen, yaptıkları yargılanan bir çocuk,
bir başkasının varlığının gölgesinde kendi
varoluşundan, gerçek benliğinden vazgeçer ve
farklı bir benlik oluşturur. Winnicott bu
durumu "sahte benlik" ifadesiyle ele alır. Sahte
benlik; kendi asıl hissettiklerinden olmayan,
kökü benlikten gelmeyen, dışa sunulandır.
İçimizdeki onayını almak istediğimiz ikinci
kişinin razı olduğu fakat kendi varoluşumuzu
gerçekleştiremediğimiz bir yapıdır. "Mış gibi"
bir yaşamı devamında getirir.
İçinde yaşayacağımız bir binayı inşa
edeceğimizi düşünelim. Binanın temeli,
olmazsa olmazdır. Eğer bu binayı biz
yapacaksak kullanılan malzemeleri
istediğimiz gibi olması için araştırırız, başka
kullanan kişileri gözlemleriz. Buna göre kendi
istediklerimizi seçeriz. Her bir tuğlayı her bir
malzemeyi kendi tercihimizle koyarız. İçinde
yaşayacağımız evin düzenini, şeklini
kendimize göre planlarız.
Aslında benliğin inşasını da buna
benzetebiliriz. Çevremizle etkileşimimizdeki
kendilik hislerimiz, içten gelen duygularımız,
arzularımız benliğin temelini oluşturan
parçalardır. Örneğin; kendilik hissi, Stern’ e
göre, bebeğin dil gelişiminden önceki
dönemde de vardır ve bununla birlikte
kendimize has özellikler de benliğimizin
temelindedir.
Benliğin malzemesi ise çevre, okuduklarımız,
gördüklerimiz kısaca etkileşimlerimizin
bütünüdür. Benliğin inşasında ailemizi
yakınlarımızı gözlemleriz, onlarla bağ kurarak
bize uygun olan, gerçek benliğimize karşılık
gelen davranışları kendimize dahil ederiz.
Eğer benliğin temeli ilk yıllarda
(kabullenilmeme ve dış destekte yetersizlik
nedeniyle) sağlam oluşmadıysa, benliği inşa
edebilecek güce ulaşamadıysak malzemeleri
biz değil çevre yerleştirir. Benliğimizin
inşasında başrol, bir kişi değil birçok kişidir.
Dolayısıyla oluşan benlik gerçek ve bize ait
olmaz. Tıpkı farklı tuğlaları farklı kişilerin
koyduğu malzemelerin farklı farklı yerlerden
kullanıldığı uyumsuz bir bina gibi…
Oluşan bu yapı bize uyumlu gelmez, onu
benimseyemeyiz, ona değer veremeyiz, içten
içe sıkılırız. Malzemelerinde bir arıza
olduğunda ise başkaları olmadan tamir
edemeyiz.
Benzer şekilde, eğer kişide gerçek benliğiyle
uyumlu olmayan sahte bir benlik geliştiyse
kişi içten içe bu halini kabul edemez, enerjisi
düşer, kendini değersiz ve yetersiz hisseder.
Çevresine karşı kendini olduğu gibi ifade
etmekte güçlük çekebilir. Dış motivasyonla
kendini toparlar, iyileştirir. Eleştirilerle ise
tekrar yıkılabilir.
Peki dış kabuğundan, içinde kendisine ait
olmayan birçok sesten sıyrılmak isteyen bir
kişi bunu yapabilir mi? Elbette yapabilir.
İnsan her an değişim ve dönüşüm
içerisindedir. Peki o halde kabuğumuzdan
sıyrılıp kendimizi nasıl bulabilir,
keşfedebiliriz?
Sahte benlikten sıyrılıp gerçek benliğe
ulaşma yolunda birçok yöntem vardır.
Burada ise bazı önemli başlıklardan
bahsedilebilir:
Arayış İçinde Olmak
"Senin canın içinde bir can var, o canı ara!
ARKETİP PSİKOLOJİ DERGİSİ 15