12.04.2023 Views

Arketip Psikoloji Dergisi Sayı - 1

CARL GUSTAV JUNG: ANALİTİK PSİKOLOJİ ÇİFT İLİŞKİLERİNDE DÖNGÜLER BİR TERAPÖTİK HİKAYE: SİNMİŞ KARINCA BENLİĞİN İNŞASI OTORİTE VE VİCDAN ARASINDA BİR YOLCULUK: MİLGRAM'IN İTAAT DENEYİ YASA BAKIŞ: "GİDENİN ARDINDAN" PSİKOLOJİNİN ALT DALI: NÖROPSİKOLOJİ BİR GERÇEKLİK KRİZİ: PERSONA DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE P4C PSİKİYATRİST DR. HATİCE ALİBAŞOĞLU İLE SÖYLEŞİ

CARL GUSTAV JUNG: ANALİTİK PSİKOLOJİ

ÇİFT İLİŞKİLERİNDE DÖNGÜLER

BİR TERAPÖTİK HİKAYE: SİNMİŞ KARINCA

BENLİĞİN İNŞASI

OTORİTE VE VİCDAN ARASINDA BİR YOLCULUK: MİLGRAM'IN İTAAT DENEYİ

YASA BAKIŞ: "GİDENİN ARDINDAN"

PSİKOLOJİNİN ALT DALI: NÖROPSİKOLOJİ

BİR GERÇEKLİK KRİZİ: PERSONA

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE P4C

PSİKİYATRİST DR. HATİCE ALİBAŞOĞLU İLE SÖYLEŞİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

koymuştur. Bu üç kavram bilinç, kişisel

bilinçdışı ve kolektif bilinçdışıdır. Bu yıllarda

dışında kaldığı psikoanalitik topluluğun

karşısına oluşturduğu yeni kavramlarla

çıkmıştır. Bilinçdışı ve arketiplerle

geliştirdiği kuramı birçok araştırmacı

tarafından kabul görmüş, günümüzde de

halen kurduğu kuram ve kavramlar

tartışılmaktadır. Temellendirdiği her kavram

analitik psikolojinin temelini oluşturmuştur.

Aynı zamanda Jung’u çağdaşlarından ayıran

bir diğer özellik ise her zaman klinik

bulguların yanında dinî, mitolojik ve kültürel

özelliklere de yer vermesi olmuştur.

“İnsan sonsuzdur, sınırlandırılamaz, haritası

çizilemez.” düşüncesine sahip olan psikiyatr

oluşturduğu kuramını klasik psikanalizden

ayrı tutmuş ve buna analitik psikoloji adını

vermiştir. Jung hastalarıyla haftada en az bir

en çok dört kez görüşür ve hastalarıyla

iletişiminin kesilmemesi için divana

uzanmayı kullanmazdı (Jung, 2016: 18).

gösterir. Rüya analizlerindeyse birçok farklı

unsuru göz önünde tutmuştur.Örneğin,

kültür ve din farklılıklarının, mitolojik

ögelerin rüyaları etkilediğini savunmuş ve

analizlerini bu bilgiler ışığında

gerçekleşmiştir. Jung’un kavramlarından

olan bilinçdışı, bilinç ve arketipler rüya

analizinde de kullanılan ögelerdir. Çünkü

Jung’a göre bireylerin gördüğü rüyalar birer

bilinçdışı ürünüdür. Oluşturduğu kavramlar

ise rüyalar için birer sembol görevi görürler.

Rüyaları üçe ayıran Jung bu

sınıflandırmasıyla birçok araştırmacıyı

peşinden sürüklemiştir. Çocukluk rüyaları,

ortak rüyalar ve büyüklük rüyalarından

oluşan rüyaların birey için en önemli işlevi

bilinç ve bilinçdışını birbirine bağlaması,

burada köprü vazifesi görmesidir.Rüya

analizinde de başlangıçtan itibaren farklı

yollar deneyen Jung, analiz için bir rüyanın

asla yeterli olmayacağını söylemiştir

(Geçtan, 2014: 128).

Kolektif bilinçdışı, dünyaya gelen bütün

"Dışa bakan rüya görür içe bakan uyanır."

insanların ortak bir hafızasıdır. Jung’a göre

kolektif bilinçdışı doğumumuzla beraber

hepimizin zihinlerine yüklenmiştir. Örneğin

hiç yılan görmesek de yılandan korkmamız

Hayatının ilk yıllarından itibaren rüyalara ilgi

duyan Jung sonrasında rüyaları psikoloji

bilimiyle birlikte açıklamıştır. Çocukluk

rüyalarının sonraki yaşantısında belirleyici

özelliklerinin bulunduğunu ve bu

dönemdeki rüyaların dikkate alınması

gerektiğini savunmuştur. Örneğin kendisini

dindar olarak tanımlayan Jung bunun

nedeni olarak çocukluk dönemi rüyalarını

gerektiğini biliriz. İşte buradaki korku

kolektif bbilinçdışıızın öğretisidir. Dünya var

olduğundan beridir insanların yaşadıkları

tüm olumlu ve olumsuz olaylar bilinçdışına

kaydedilmiş, nesilden nesle aktarılmaktadır.

Tüm bu yargılar ise Jung’a göre insan zihnini

oluşturan kalıplar yani arketiplerdir.

Bununla birlikte Jung, arketip yani kolektif

bilinçdışının oluşturduğu kalıptan da

ARKETİP PSİKOLOJİ DERGİSİ 5

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!