05.01.2017 Views

DENGE_48_WEB

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YEMEK<br />

78 /<br />

YEMEK KÜLTÜRÜ<br />

Padişahın<br />

çeşnicisi, Bir<br />

Çarşı Ressamı<br />

çizimi, 17. yy<br />

ortaları<br />

Padişah<br />

Padişahın yemekleri, kuşhane mutfağında<br />

yalnızca padişahın yemeklerini yapmakla görevli<br />

Kuşçubaşılar tarafından hazırlanırdı. Kuşhane<br />

mutfağına zülüflü baltacıların yeteneklilerinden<br />

iki kişi verilirdi. Bunların birincisine “Kuşçubaşı”,<br />

diğerine “İkinci” denirdi. Maiyetlerinde ise<br />

helvahane ve umumi mutfaktan yetişenler<br />

çalışırlardı. Bunların kıdemlilerine ise Ocakçıbaşı<br />

denirdi. Burada koyun başı pişirenlere “Serçini”,<br />

paçacılara da “Derçini” denirdi.<br />

Padişahın yemek peşkirlerini “peşkir gulamı”<br />

muhafaza ederdi. Bir de padişahın şahsı için<br />

hazırlanmış ekmeği muhafaza eden kiler koğuşu<br />

amirlerinden Kilercibaşı ile kiler kethüdasından<br />

sonra gelen 12 peşkircinin en kıdemlisi olan<br />

Peşkircibaşı vardı. Çaşnigir usta ise harem<br />

dairesinin en muteber yedi kadınının ustalarından<br />

biri olup padişahın sofra hizmetine bakardı.<br />

İlk padişahların nasıl yemek yediklerine dair<br />

herhangi bir bilgi bulunamamıştır. Ancak diğer<br />

bilinen özelliklerden yola çıkarak, Selçuklular<br />

zamanından kalan etkiyle sade bir yemek<br />

alışkanlıkları olduğu söylenebilir. Yıldırım Bayezid’in<br />

zamanında padişah sofrasının etrafında ilk defa<br />

çeşnicilere, peşkircilere rastlamaktayız.<br />

Orhan Gazi’nin Bizans tekfurunun esir edilmiş kızı<br />

Nilüfer Hatun’la evlenmesi ile Bizans’tan, Bayezid<br />

döneminde İran’la ilişkilerin artmasıyla da İran’dan<br />

etkilenilmiş olabilir. Çelebi Mehmet döneminde<br />

yemekle ilgili saray adetlerinde bir gelişme<br />

görememekteyiz, ancak II. Murat zamanında<br />

saray mutfağının kurumlaşmaya başlamasını<br />

gözlemlemekteyiz. Aşçılar, ayvazlar, kilerciler bu<br />

devirde ortaya çıkmıştır. II. Murat’ın ayrıca yemek<br />

sofrasına imparatorluk görkemini getiren padişah<br />

olduğu kaydedilir. Örneğin, şahsına mahsus<br />

kaşık, sini, sahan ve bardağın altın ve gümüşten<br />

olduğu söylenir.<br />

Fatih Sultan Mehmet, onun devrine kadar süren<br />

padişahın başkalarının bulunduğu sofrada<br />

yemek yemesi geleneğini Fatih Kanunnamesi ile<br />

kaldırmıştır. Böylece kendisinden sonra Sultan<br />

Abdülaziz’e kadar bütün padişahların da hayatları<br />

boyunca tek başına yemek yemeye mecbur<br />

bırakılacağı yeni bir gelenek başlatmıştır.<br />

Fatih, 1457’de, Belgrat Seferi dönüşünde<br />

oğulları Amasya Sancakbeyi Bayezid ile Manisa<br />

Sancakbeyi Şehzade Mustafa’yı sünnet ettirdi.<br />

Bir ay süren düğünde, padişahın sofrasına Molla<br />

Fahreddin, Molla Ali Tusi, Hızır Bey Çelebi ve<br />

Molla Şükrullah oturdu. Bu ünlü ve büyük bilginler,<br />

sultanın sofrasında verilen yerleri kendilerine<br />

uygun görmeyip gücendiler, yakındılar. Fatih’in<br />

yalnız yemek yeme kararı bu olaydan sonra<br />

verilmiş olabilir.<br />

Rus çarının kardeşi Konstantin, Kudüs’ü ziyaretten<br />

dönerken 1860’larda İstanbul’a uğramıştı. Sultan<br />

Abdülaziz, Küçüksu Kasrı’nda Konstantin ile<br />

aynı masaya “kuşluk taam etti”. Böylece Fatih<br />

Sultan Mehmet’in koyduğu hükümle başlayan<br />

padişahların yalnız yemek yeme geleneği son<br />

buldu.<br />

Bazı padişahlar sarayda istedikleri yerde otururlar<br />

ve yemekleri önlerine gümüş tabaklar içinde<br />

gelirdi. Örneğin III. Ahmet ve III. Selim gibi bazı<br />

padişahların özel yemek odaları vardı.<br />

Padişah, saray dışında bir yere gidip de orada<br />

yemek yemesi gerektiğinde, Silahtar Ağa sofra

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!