05.01.2017 Views

DENGE_48_WEB

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

79<br />

merasimine gözcülük eder, yemek değiştikçe,<br />

kaşık değiştirirdi. Son yüzyıla kadar padişahların<br />

başkalarının konaklarında yemek yedikleri pek<br />

nadirdir. Ancak Kanuni Sultan Süleyman’ın,<br />

Sadrazam İbrahim Paşa’nın sarayında bir defa,<br />

Sultan IV. Murat’ın da Revan Seferi’nde büyük<br />

yardımlarından ötürü beraberinde getirip,<br />

Emirgan’da bir yalı ve çiftlik evi verdiği Emirgüne<br />

Han’ın yalısında birkaç defa yemek yediği<br />

bilinmektedir.<br />

Divan toplantısı ve ulufe dağıtımı günlerinde<br />

padişahlar Has Oda’da yemek yerken Çeşnicibaşı<br />

ve öteki çeşniciler sofrada hizmet ederlerdi. III.<br />

Selim, akşam yemeği yerken hizmet için erkek<br />

bulundurmaz, bu hizmetleri ud, tambur, saz da<br />

çalan cariyeler görürlerdi.<br />

III. Murat döneminden itibaren padişahın şahsına<br />

mahsus yemekleri, sahan ve tabakları bir ya da<br />

iki tabla ve tepsi üstüne koyulur, bunlar gayet<br />

temiz örtülerle örtülür, Kilercibaşı, Aşçıbaşı, gibi<br />

yetkililerce üstleri mühürlenip padişahın dairesine<br />

gönderilirdi. Daha sonra padişahın kendisi için<br />

pişirilen yemekler saraydaki mutfaklarda değil,<br />

harem dairesi içindeki mutfaklarda pişirilmeye<br />

başlanmış, böylece yemeklerin güvenlik denetimi<br />

kolaylaşmıştır.<br />

Padişahın mutfağı güneş doğmadan çalışmaya<br />

başlardı. Çünkü padişah erken kalkardı ve onun<br />

için her şey hazır olmalıydı. Ayrıca üç ya da dört<br />

kez yemek yerdi. Yaz ve kış öğleden önce saat<br />

onda esas yemek ve akşam altıda akşam yemeği<br />

yerdi. Yemek istediği zaman Kapıağası’na söyler, o<br />

da bir hadım göndererek aynı emri Sofracı’ya iletir,<br />

o da yiyecekleri kotarır ve padişahın huzuruna<br />

getirirdi.<br />

Padişah belli Türk yöntemine göre oturur, yani<br />

dizlerini kavuşturur, önüne giysilerini korumak<br />

için değerli bir peşkir konur. Bir ikinci peşkir sol<br />

koluna konur ve bununla ağzını ve parmaklarını<br />

siler. Padişahın eti bütün getirilir, parçalanmaz.<br />

O işi padişah kendisi yapar. Önünde bir Bulgar<br />

derisi, üstünde birkaç tür çok güzel ve her zaman<br />

fırından yeni çıkmış ekmek vardır. Padişah ne<br />

çatal ne de bıçak kullanır. Yalnız önüne her zaman<br />

iki tane kaşık konulmuştur. Bunlardan biri çorba<br />

içmek, diğeri ise hoşaf içmek için kullanılır.<br />

Padişah yemekleri tek tek tadar ve bitirdikçe<br />

tabaklar önünden alınır. Yemeğin eti çok<br />

yumuşaktır ve titizlikle hazırlanmıştır, yenmesi için<br />

bıçağa gerek yoktur. Sofrasında içine ilaç ya da<br />

zehir karıştırılabileceği için tuz bulunmaz. Meze<br />

türü soğuk giriş yemekleri de yoktur. Ama etin<br />

ardından iyice doyduktan sonra baklava ya da<br />

başka bir tatlıyla yemek faslını kapatır.<br />

Yemeği bitirince ellerini altın bir leğen içinde,<br />

hizmet edenlerin değerli taşlarla süslü ibrikten<br />

döktüğü suyla yıkar. Yemek sırasında sulu olarak<br />

yalnızca çorba ve hoşaf içen padişah, yemekten<br />

sonra bir miktar şerbet içer. Bu şerbet, ağalardan<br />

birisi tarafından bir porselen tabak içerisine<br />

oturtulmuş üstü kapalı deri bir porselen kâsede<br />

getirilir.<br />

Padişahın sofrasındaki tabaklar som altındandır<br />

ve sofranın örtüleri de altın sırmalıdır. Bütün bu<br />

son derece değerli yemek takımları Kilercibaşı’nın<br />

sorumluluğu altındadır. Padişah çok nadir olarak<br />

dışarıda, deniz kenarındaki bir sahil sarayında,<br />

avlandığını bizzat gördüğü balıkları yer.<br />

Çeşnicibaşı, Bir<br />

Çarşı Ressamı<br />

çizimi, 17. yy<br />

ortaları

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!