Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Öyle reformlar vardır ki içinden bir milletin<br />
bilgeliği ortaya çıkarken diğer taraftan<br />
ihanetlerin en büyüğünü barındıranlar da<br />
vardır. Yakın tarihimizde Japonya ve Türkiye<br />
örnekleri bu hususta klasik durum<br />
arz ederler.<br />
Buna iki farklı coğrafyadaki Harf<br />
Devrimi’nde yaşanan farklılıkları örnek<br />
veriyor. Türk ve Japon reformistlerin anlayış<br />
farkını şöyle açıklıyor: Basitliği ve<br />
sadece 28 harfi ile Arap yazısı (Osmanlıca)<br />
bu özelliği ile dünyanın en mükemmel<br />
ve en yaygın yazısıdır. Japonya, Latinlerin<br />
(Romalılar) teklifini reddeder ve kendi 46<br />
işaret yanında 880 Çin (ideogram) anlamı<br />
belirten işaret olarak tespit edilen karmaşık<br />
karışık olan kendi yazısını korumuştur.<br />
Sonuç olarak bugün Japonyada okuma<br />
yazması olmayan bulunmamaktadır.<br />
Türkiye de ise harf inkılâbından 40 sene<br />
sonra nüfusun yarısından fazlası ümmidir.<br />
Bu durum bir sonuçtur ve bu konuda ama<br />
olanlar dahi görmeye başlamışlardır, tespitinde<br />
bulunuyor.<br />
Tarihi öğrenmenin önemine değinerek,<br />
ne olduğunu ve köklerinin nereden<br />
geldiğini bilmeyen bir ülke<br />
nereye gidebileceğini bilebilir mi?<br />
diye soruyor.<br />
Bağımsızlık anlayışını da masaya<br />
yatırıyor.<br />
İçinde başkasına ait felsefe, hayat<br />
tarzı, yardım, sermaye ve başkasına<br />
ait destek olan bir çeşit maddi ve manevi<br />
bağımsızlık ortaya çıktı. Bu ülkeler<br />
hakiki değil sahte bağımsızlık elde ettiler.<br />
Çünkü gerçek bağımsızlık her şeyden evvel<br />
manevi bağımsızlıktır.<br />
Evvela manevi bağımsızlığı için mücadele<br />
edip kazanamayan halkın bağımsızlığı<br />
kısa bir süre sonra sadece milli marş ve<br />
bayrağa indirgenir ki, bu iki şey hakiki bağımsızlık<br />
için çok yetersizdir…<br />
Günümüzdeki sorunlar için irdelenmesini<br />
özellikle istediği Muhafazakâr ve Modernistler<br />
–ilericilerin, bu günkü Müslüman<br />
halkların durumunu anlamada anahtar<br />
teşkil ettiğini belirtiyor. Ve güçsüzlüğün<br />
sebeplerini şu şekilde tespit ediyor:<br />
• Biz esir durumdayız<br />
• Biz eğitimsiziz<br />
• Biz fakiriz<br />
• Biz bölünmüş topluluğuz<br />
Kuran’ı Kerim’i nasıl uygulayacağız?<br />
sorusundan kaçtılar…<br />
Kuran-ı Kerim’e olan teslimiyet bitmiyordu;<br />
ancak karakterini kaybetmiş irrasyonel<br />
ve mistik olana tutunmaktaydı.<br />
Kuran-ı Kerim kanun otoritesini kaybedip<br />
buna karşın eşyaların kutsalı oldu.<br />
Kuran-ı Kerim’in araştırılmasında ve yorumlanmasında<br />
bilgeliğin yerini kılı kırk<br />
yaran yorumlar, büyük fikirlerin yerini<br />
okuma becerileri aldı. Kuran-ı Kerimi hayatta<br />
nasıl uygulanacak sorusundan kaçmak<br />
için Kuran-ı Kerimin nasıl okunması<br />
gerektiği hususunda geniş ve itinalı bir<br />
ilim ürettiler. Nihayetinde Kuran-ı Kerim<br />
anlaşılan bir manası ve içeriği olmaksızın<br />
çıplak bir ses haline getirdiler…<br />
Sorunları tespit ediyor ve önerilerini, bu<br />
sıkıntılar-<br />
dan nasıl<br />
kur-<br />
tu-<br />
la-<br />
c a ğ ı -<br />
mızı,<br />
sıralamayı da ihmal etmiyor. İslami fikir<br />
üzerinde özellikle duruyor. Müslüman<br />
kitlelerin sahip oldukları, açık duygularını<br />
harekete geçirmek ve yönlendirecek<br />
fikir lazımdır. Ancak bu herhangi bir fikir<br />
olamaz. Fikir bu derin duygulara uygun<br />
olmak zorundadır. Demektir ki bu ancak<br />
İslami fikir olabilir.<br />
Ufukta ancak bir çıkış görünmektedir: Bu<br />
da İslami düşünen ve öyle hisseden yeni<br />
entelejansıyanın meydana getirilmesi ve<br />
toplanmasındadır. O zaman bu aydınlar<br />
kesimi daha sonra İslami düzenin bayrağını<br />
öne çıkarıp Müslüman kitlelerle beraber<br />
onun gerçekleşmesi için harekete<br />
geçebilecektir…<br />
Dersaadet Kitap Okumaları Sohbetleri<br />
İslami Düzen. Neslimizin düşündüğü, konuştuğu<br />
ve hissettiği bu kavramdan ayrıntılı<br />
olarak bahsediyor. İslami düzeni; din<br />
ve kanun, terbiye ve güç, ülkü ve çıkarlar,<br />
manevi toplum ve devlet, gönüllülük ve<br />
zorlamanın birliği olarak açıklıyor.<br />
İslami Düzen ve İslami İktidar<br />
Hürriyet ve bağımsızlık olmadan İslami<br />
düzenin olamayacağının vurgusunu yaptığı<br />
eserde, İslami Düzen’in iki öngörüsünden<br />
bahsediyor. İslami toplum ve İslami<br />
iktidar… İslami toplum için, İslamiyet’i<br />
milliyet değil, ancak toplumun üst milliyeti<br />
olarak görüyor.<br />
Davanın iktidarı ele geçirmek değil, insanları<br />
kazanmakla başladığını vurguluyor.<br />
İslam’ı toplumun ideolojisi, Panislamizm’i<br />
ise onun siyaseti olarak kabul ediyor. İslam<br />
toplumunun; sadece sosyal, ekonomik<br />
çıkarlara dayanarak veya diğer ve<br />
yalnızca zahiri, teknik bağlantı unsurlar<br />
üzerine tesis edilemeyeceğini söylüyor.<br />
Bilim ve eğitimi önemsiyor<br />
Eğitimsizliğe ve İslami terbiyeyi<br />
de oldukça önemseyen Bilge<br />
Kral, “Müslüman dünyasının<br />
şu anda bulunduğu aşağı durumdan<br />
daha hızlı bir şekilde<br />
kurtulması için birlik ve beraberliğin<br />
yanında, öğretim ikinci<br />
çok önemli etkendir” diyor ve<br />
ekliyor. Müslüman ülkeler yeteri<br />
kadar sermaye sahibi değildir ve<br />
öyleyse var olan sermayelerini her<br />
şeyden verimli olan öğretime yatırmalılar.<br />
İslam birliği, düzeni, toplumu, iktidarı<br />
oluşturulması yönündeki bilge fikirler<br />
sunduğu eserinde; psikolojimizden de iki<br />
şeyi kaldırmamızı istiyor.<br />
Birincisi; mucizeye olan inanç. Çalışma<br />
ve bilgi ile üretme dışında mucize yoktur,<br />
uyarısında bulunuyor, “Mehdi tembelliğimizin<br />
adıdır” diyor.<br />
İkincisi ise, başkalarının yardımı.<br />
Bu mesajlarını bütün dünya Müslümanlarını<br />
hedef aldığını söyleyen Bilge Kral Aliya;<br />
sadece çalışma, mücadele ve uğruna kurban<br />
verilen yol vardır sözü ile cesaret veriyor<br />
ve çalışkanlığa özendiriyor. Bütün hayal<br />
kırıkları ve yenilgiler içinde İslami Yeniden<br />
Doğuş, dünyanın geniş alanında umut ve çıkışın<br />
adıdır diyerek dünya Müslümanlarına<br />
sunduğu bildirisini tamamlıyor.<br />
İstanbul Tarih<br />
NİSAN 2017<br />
13