25.05.2017 Views

İSTANBUL TARİH DERGİSİ

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İstanbul Medeniyeti Tarih Gezileri<br />

7 TEPE <strong>İSTANBUL</strong> GEZİSİ<br />

Sultanlar şehri İstanbul’da “Nerede o eski mekanlar, eski insanlar, eski zamanlar” demek, nostaljik<br />

duygular yaşamak için ne kadar da çok beklemişim.<br />

Uzun süredir bu şehrin tarihi dokusunu<br />

görmek, lezzetine varmak için<br />

bekliyordum. Bir türlü fırsat bulamıyordum,<br />

tâ ki bu hafta sonuna kadar.<br />

İstanbul Tarih ve Kültür Topluluğu’nun<br />

başarılı çalışmalarını yakından bilen biri<br />

olarak bu haftaki “7 Tepe İstanbul” gezi<br />

programına katıldım. İyi ki de katılmışım.<br />

Şehrin tarihi şahsiyetlerini, eserlerini, manevi<br />

dokusunu, tadını, kokusunu hissettiğim<br />

bir gezi oldu.<br />

“İstanbul’un derûnuna âşinâ olma” ifadesiyle<br />

yüzleştim. İstanbul’a nereden nasıl<br />

bakılacağından, büyük camileri görmenin<br />

ötesinde, içerisinde kendini bulmanın huzurunu<br />

yaşadım. Mimarideki işçiliklerden<br />

kubbesindeki detaylarına, sedef işine, padişah<br />

tuğrasına, hattat kitabesinin derinliğine<br />

kadar, bazılarının varken nasıl yok<br />

olduğuna kadar, bütün inceliklerine kulak<br />

verdim. Bu duyguları gezi kafilesiyle birlikte<br />

yaşadık.<br />

“<strong>İSTANBUL</strong>’U SEVEN PEŞİME DÜŞSÜN”<br />

Tarihçi İbrahim Akkurt’un eşsiz ve heyecanlı<br />

anlatımı, konuya hâkimiyetiyle birleşince<br />

gerçekten olağanüstü bir geziye<br />

tanıklık ettim. “İstanbul’u seven peşime<br />

düşsün” edasıyla bizi peşine taktı, kondisyonumuzu<br />

sınadı. Gelin bu şehrin derinliklerine<br />

inelim, şehrin silüetine tepelerden<br />

tanıklık edelim diyerek şehrin 7 tepesini<br />

bir güne sığdırarak gezdirdi.<br />

Böylesi kapsamlı bir geziyi bir güne sığdırmak<br />

mümkün mü diye düşünürken<br />

arkadaşım Mustafa ile düştük yola. Yetişebilir<br />

miyiz, geç kalmayalım kaygılarıyla<br />

buluşma noktamız olan Haseki’ye büyük<br />

bir heyecanla ulaştık. Birbirinden meraklı,<br />

heyecanlı, şehri seyre değil, derinliğine<br />

incelemeye gelmiş bir kafileyle, en yakınımızdaki<br />

tepede olan Haseki Külliyesi’yle<br />

gezimize başladık… Muhteşem bir cami,<br />

naif ve zarif bir sebil ile karşılaştık.<br />

İlk yapılan hanım sultan külliyesinin az<br />

aşağısına doğru ilerlerken rehberimiz ilginç<br />

bir soru soruyor. Peki, buradaki türbe<br />

sizce kime ait olabilir? Şaşkın bakışlarımızı<br />

görünce bir de kopya veriyor, 4. Murat<br />

ve Genç Osman’ın eniştesi… Çok kuvvetli<br />

komutan… İstanbul bir ilçesine, çiftliğinin<br />

olduğu yere ismi verilmiş. Derken, Bayrampaşa<br />

olduğunu öğreniyoruz. İşte<br />

böyle şaşkınlıkla başlayan gezimiz, tarihi<br />

alanlardan geçerek divan yolu üzerindeki<br />

tramvayla ikinci tepeye doğru yol aldı.<br />

İstanbul’u biliyorum! demek oldukça zordur.<br />

Bunu en iyi Sultanahmed Meydanı’nı<br />

gezerken anladık. Pargalı İbrahim Paşa’yı,<br />

liseli genç arkadaşımızın anlatımıyla daha<br />

derinlemesine öğrendik. Sultanahmed’teki<br />

bugün Türk-İslam Eserleri müzesi olarak<br />

işlev gören sarayını dinlerken, saraya<br />

damat olduktan sonra sadrazam olmasının<br />

liyakat konusunu sarstığını, kibrine<br />

yenildiğinden öldürüldüğünü öğrendik.<br />

Ve yine meydanın Bizans dönemine ait<br />

hikâyelerini merakla dinledik. Hipodrom<br />

olarak kullanıldığında önce gladyatörlerin,<br />

sonra atlı kulüp takımlarının mücadelelerine,<br />

İstanbul’un Latin İşgali’nde yaşadıklarına<br />

kadar birçok konuyu öğrendik. 3<br />

başlı yılanın ilginç hikâyesini de merakla<br />

dinledik. Büyülü olduğuna inandıkları<br />

heykelin zarar görmesi durumunda türlü<br />

belalarla karşılaşacaklarına inanıyorlardı.<br />

Bizans halkı, İstanbul’un kaybedilmesini<br />

de buna bağlamış.<br />

NURUOSMANİYE CAMİSİ’NDE MESCİD-İ<br />

AKSA SEMBOLÜ<br />

Ben de birçok İstanbullu gibi sonradan İstanbullu<br />

olanlardanım. Bu şehre ilk geldiğimdeki<br />

şaşkınlığım Sultanahmed Camisini<br />

gördüğümde zirve yapmıştı. Külliyenin<br />

kapısında o zaman mimarı için tabelada<br />

Kastamonulu Sedefkar Mehmet Ağa yazıyordu.<br />

Şimdi Kastamonulu kısmı kaldırıldı.<br />

Kastamonulu unvanı varken, bende<br />

içeri girerken yüzümde bir gülümseme<br />

oluşturmuştu. Çünkü benim doğduğum<br />

topraklardan biri böylesine bir eseri inşa<br />

etmişti. Neyse içeri girdiğimde her zaman<br />

aynı şaşkınlık ve huzuru hissederim. İznik<br />

çinilerine baktıkça hattatının ince işçiliğine<br />

hayranlık duyarım. Batılıların Blue<br />

Mosque diye isimlendirdiği içerisinde yaklaşık<br />

21 bin adet çini barındıran bu camiye<br />

hayran olmamak mümkün mü?<br />

İstanbul Tarih<br />

26 NİSAN 2017

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!