You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
-Abi ben oldum olası Balkanları merak<br />
etmişimdir.<br />
-Görmek lazım hocam, Balkanlar Osmanlı<br />
mirası…<br />
-Benim büyük dedem Üsküplüymüş zaten,<br />
hep bir sempatim var o topraklara.<br />
-Abi Paris zaten demir yığını, Barcelona’nın<br />
olayı Messi. Gitsek sanki o karşılayacak bizi…<br />
Gibi diyaloglar uzar gider, ufak bir uçak bileti<br />
ve otel fiyatları kontrolü sonrası Balkan turuna<br />
karar verilir. Şaka bir yana Balkan ülkeleri hem<br />
birbirine yakın hem de vize konusunda sıkıntısız<br />
olduğu için gezmesi kolay ve gerçekten görülmeye<br />
değer. Yoksa paramız falan var Allah’a<br />
şükür. Tabi bir de ECDAT buralarda hüküm<br />
sürm... Tamam tamam geziye geçiyorum.<br />
MODERN SANAT MÜPTELALARINI MUTLU EDE-<br />
CEK ŞEHIR: ÜSKÜP<br />
Heykel, bir heykel daha, yine heykel evet<br />
Üsküp’teyiz. İlk birkaç heykel sizi heyecanlandırabilir<br />
ama gerçekten çok fazla heykel var,<br />
bir yerden sonra ilginizi çekmemeye başlıyor.<br />
Bu heykeller genel olarak tarihi bir değer<br />
taşımamakla beraber, Üsküplü Müslümanlara<br />
göre tamamen asimilasyon amaçlı. Anladığım<br />
kadarıyla kalan halk da devletin bu devasa<br />
heykellere yaptığı yatırımdan pek hoşnut değil.<br />
Türk kapitalizm müptelalarını sevindirecek<br />
şehir: Üsküp<br />
Evet heykeller kadar fazla Halkbank var<br />
şehirde, çek 2,000 dinar dalgamıza bakalım.<br />
2,000 dinar kulağa çok gibi gözükse de korkmayın<br />
-1 euro=60 dinar- yani bir günlük yeme<br />
içme ve konaklama ihtiyacınızı anca karşılıyor.<br />
Üsküp’ün en meşhur yiyeceği ise kebabı. Öyle<br />
çok kebap hayal etmeyin ama lezzetli bir köfte<br />
diyebilirim. Türk çarşısında Destan ve Pçela’da<br />
yemenizi tavsiye ederim.<br />
MANZARA MÜPTELALARINI KANYON ÇARPMIŞA<br />
DÖNDÜRECEK ŞEHIR: ÜSKÜP<br />
Şehirde mutlaka görmelisiniz diyebileceğim<br />
belki de tek yer Matka Kanyonu. Şehirden<br />
sadece bir saat uzaklıkta muhteşem bir doğal<br />
güzellik sizleri bekliyor. Dilerseniz cüzi bir ücret<br />
karşılığında kanyonun içinde tekne turu da<br />
yapabilirsiniz.<br />
kusva.org<br />
OKUMA YAZMA MÜPTELALARINI BIRAZ ÜZECEK<br />
ŞEHIR: ÜSKÜP<br />
Okusak da anlamayacağız ama insan okuyabilmek<br />
istiyor arkadaş. Şehirdeki tüm tabelalar,<br />
afişler, menüler vs. bir çeşit Kiril olan Makedon<br />
alfabesiyle yazılmış. Biz turistleri bir gecede<br />
cahil bıraktılar.<br />
“Üsküp’ten ayrılıp Ohrid’e geçerken cılız<br />
tavsiyelerin sesine kulak verip rotaya Gostivar<br />
ve Tetova’yı ekledim.”<br />
GOSTI: VAR, GÖRÜLECEK BIR ŞEY:YOK!<br />
Şehre ilk girdiğimde kitlenmiş olan trafik,<br />
ileride bir cazibe merkezi olduğunu düşündürtmüştü.<br />
Sonra bunun, şehre düşen turistlerin görecek<br />
güzel bir şeyler arayışı olduğuna kanaat<br />
getirdim. Burektore SAC’da börek yiyip Tetova<br />
yapmadan Ohrid’e basıp geçtim. (Gezgin burda<br />
Tetova’ya gitme fikrinden vazgeçiyor)<br />
BEĞENMEME IHTIMALINIZIN OLMADIĞI ŞEHIR:<br />
OHRID<br />
Akşam güneş batarken giriyorum Balkanların<br />
incisi olarak adlandırılan bu şehre. Göl kenarına<br />
kurulmuş bu güzide yerleşim yeri, lakabından<br />
anlaşılacağı üzere incileriyle meşhur. Her<br />
ne kadar gelmeden önce kafamda sessiz bir<br />
emekli şehri olarak canlandırsam da, Ohrid tam<br />
anlamıyla turist akınına uğramış. Üsküp’ten<br />
sonraki durağım olduğu için midir bilinmez, bu<br />
coğrafyadaki en beğendiğim şehirler arasına<br />
ekleyebilirim.<br />
ÇEKMECESINE SIĞMAYAN BIR ILÇE:<br />
KÜÇÜKÇEKMECE<br />
Ohrid’de ilk akşam otelde biraz dinlendikten<br />
sonra turist kafilelerini takip ederek taş sokaklara<br />
atıyorum kendimi. Burada Üsküp’e nazaran<br />
Osmanlı izlerinin biraz daha az olduğunu<br />
düşünürken bir anda davul zurna sesleri duymaya<br />
başladım. Etrafta macuncu ve şerbetçiler<br />
görmemle bu işte bir tuhaflık olduğunu sezdiğim<br />
anda Küçükçekmece Belediyesi’nin düzenlemiş<br />
olduğu Türk günlerinin içine düştüm. Her ne<br />
kadar başta direnip uzaklaşsam da günün ilerleyen<br />
saatlerinde standın hemen önünde dans<br />
ederken buldum kendimi. İnsanın kendi kültürü<br />
gibisi yok.<br />
YETIŞ DOKTOR, AÇ KALDIK<br />
Balkanlarda bile olsanız, yurtdışında<br />
gezmenin bana kalırsa en zor kısmı; yemek.<br />
Özellikle Hristiyan nüfusun çoğunlukta olduğu<br />
bir yerdeyseniz menüde domuz eti görmek<br />
iştahınızı kaçırabilir. Ohrid’in tabii ki balığı<br />
meşhur; göl kenarındaki bu şehrin muhteşem<br />
balıklarını tatmanızı tavsiye ederim ama canınız<br />
balık çekmediyse ve günlerdir köfte yemekten<br />
sıkıldıysanız size önerim tüm insanlığın ortak<br />
noktası olan muhteşem yiyecek; FALAFEL! Evet<br />
huzur için, barış için, kardeşlik için yaşasın<br />
veganlar diye yükselmek istedim o akşam DR<br />
Falafel’i görünce. Aç olduğumuz ve güvenilir bir<br />
şeyler yemek için zorlandığımız bir anda küçücük<br />
bir vegetarian restorant olan nam-ı diğer<br />
DR Falafel çıktı karşımıza, çok tatlı Makedon bir<br />
abla sevgiyle yapıyor falafelleri. Öyle olunca<br />
Asyalısı, Avrupalısı, sarışını, siyahisi, Müslümanı,<br />
Yahudisi ( gezgin burada olaya yorum katmıyor<br />
bu grupların hepsini yarım saat içerisinde<br />
gördü bu gözler) herkesin kısmen vejetaryenlik<br />
çatısı altında toplandığı minik kozmopolit bir<br />
dünya adeta.<br />
Ohrid’de bir su müzesi<br />
Ohrid’den St. Naum’a geçerken maalesef<br />
tavsiyelere uyup yol üzerindeki su müzesine<br />
uğradım. Gölün üzerine kurulmasından mı yoksa<br />
hızlıca ziyaret edilip çıkıldığından mıdır bilinmez<br />
bu şekilde adlandırılmış bu müze. Yüzyıllar önce<br />
bölge insanının yabani hayvanlardan korunmak<br />
amacıyla gölün ortasına kurduğu bu yerleşim<br />
yerini gezmek siz deyin 10 ben diyeyim 5<br />
dakikanızı alıyor. Zaten evlerin içinin hemen<br />
hemen hepsinin aynı olması nedeniyle birkaç<br />
evi gezmeniz fazlasıyla yeterli.<br />
SAINT NAUM MANASTIRI<br />
Ohrid’e kadar geldiyseniz şehrin 30 km güneyinde<br />
yer alan St. Nauma kasabasını görmeden<br />
dönmeyin derim. Kiril alfabesinin doğduğu yer<br />
olarak kabul edilen manastırın bahçesinde bir<br />
yanda tavus kuşları tüm güzelliğiyle adeta arz-ı<br />
endam ederken, diğer yanda yemyeşil doğa ve<br />
muhteşem göl manzarası insanı adeta büyülüyor.<br />
Göl ve şehrin UNESCO dünya kültür mirası<br />
listesinde olduğunu hatırlatarak yazımın Ohrid<br />
kısmını noktalıyorum.<br />
11