Nisan 2010 - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği

Bugün dünyadaki
örneklerinin yanında
gururla duran Nezahat
Gökyiğit Botanik Bahçesi,
1995 yılında mütevazı bir hatıra
parkı olarak yola çıktı. 2002
yılına gelindiğinde, Ali Nihat
Gökyiğit’in rahmetli eşinin
anısını yaşatmak üzere İstanbul’a
armağan ettiği bu park artık bir
botanik bahçesi olacak kadar
zengindi. Otoyol inşaatıyla
tahrip olan toprağı ıslah edilmiş,
toprak incelenerek hangi
ağaçların nerede “mutlu olacağı”
belirlenmiş, 50 bini aşkın ağaç ve
çalı nihayet yerine yerleştirilmişti.
Ve biraz da cesur bir kararla yeni
bir adım atıldı.
“Cesur”, çünkü bir botanik
bahçesinin, bitkileri dışında
birçok unsuru barındırması
gerekiyor. Bunun için gerekli
çalışmalara başlanarak, bitkiler
için bir çeşit arşiv görevi yapan
herbaryum, çiçekli bitkilerin
yetiştirileceği sera, konuya ilişkin
kitaplarla donatılmış kütüphane
ve eğitim faaliyetlerine hizmet
edecek eğitim salonu hayata
geçirildi.
İstanbul gibi binalara teslim
olmaya
başlamış
bir şehre
nefes
aldıran
bu önemli
durak,
Anadolu
yakasında,
otoyolların
kavşağında,
kendini
doğaya bırakmak, hiç
tanımadığı bitki türleriyle
tanışıp sohbet etmek, o
bitkilerin resimlerini çizmeyi
öğrenmek isteyen ziyaretçilerini
karşılıyor.
Bizlerin ve bizden sonraki
kuşakların da borçlu olacağı bir
The Nezahat Gökyiğit Botanic
Garden, standing proudly amongst
other examples of botanic gardens
of the world, started its journey as
a modest remembrance garden in
1995. By 2002 the garden which
Ali Nihat
Gökyiğit
presented
to İstanbul
in memory
of his late
wife was
as rich as
a botanic
garden.
The soil
damaged
after the
motorway construction was
refined, examined to determine
what types of trees would be happy
where and more than 50 thousand
trees and shrubs were planted. And
a new brave step was taken.
“Brave”, because a botanic garden
must
have other
elements in
place aside from
just plants. Work had
begun to satisfy those needs, a
herbarium which acts as an archive
for plants, a greenhouse to grow
flowering plants, a library full of
books on the subject and a training
room had all entered the service.
This important stop that allows a
city like İstanbul to breathe, a city
which is surrendered to the invasion
of concrete buildings, is meeting its
visitors who wants to be one with
nature, who wants to see plants they
don’t know and chat to them, who
wants to know how to draw a picture
of them.
Nezahat Gökyiğit
Botanik Bahçesi
kurucusu
Ali Nihat Gökyiğit
Ali Nihat Gökyiğit, the
founder of
Nezahat Gökyiğit
Botanic Garden
20 TÜRSAB DERGİ | NİSAN 2010