19.02.2013 Views

torasik cerrahide preoperatif değerlendirme, postoperatif mortalite

torasik cerrahide preoperatif değerlendirme, postoperatif mortalite

torasik cerrahide preoperatif değerlendirme, postoperatif mortalite

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

SÜREYYAPAŞA GÖĞÜS HASTALIKLARI VE<br />

GÖĞÜS CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ<br />

6. GÖĞÜS HASTALIKLARI KLİNİĞİ<br />

Klinik Şefi: Doç. Dr. Haluk C. ÇALIŞIR<br />

TORASİK CERRAHİDE PREOPERATİF<br />

DEĞERLENDİRME,<br />

POSTOPERATİF MORTALİTE VE MORBİDİTE İLİŞKİSİ<br />

Dr. Şule KIZILTAŞ<br />

GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANLIK TEZİ<br />

İSTANBUL<br />

2009


TEŞEKKÜR<br />

Asistanlık eğitimim süresince kliniğinde çalışma şansı bulduğum, bilgi ve deneyimlerini<br />

büyük bir özveri ile aktaran, hiçbir zaman desteğini ve hoş görüsünü bizlerden esirgemeyen çok<br />

değerli hocam, klinik şefimiz Doç. Dr. Haluk C. Çalışır’a;<br />

Hastanede sağladığı olanaklarla asistanlık eğitimimi başarıyla tamamlamamı sağlayan<br />

Başhekimimiz Doç. Dr. Adnan Yılmaz’ a;<br />

Asistanlık eğitimim süresince ve tezimin oluşumu sırasında yardım ve desteklerini<br />

esirgemeyen Uzm. Dr. Aylin Babalık’ a;<br />

Eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım klinik şeflerimiz Şef Dr.<br />

Hatice Türker, Şef Doç. Dr. Kemal Tahaoğlu, Şef Doç. Dr. Turan Karagöz, Şef Doç. Dr. Reha<br />

Baran, Şef Dr.Esen Akkaya, Şef Dr. Armağan Hazar, Şef Dr. Melahat Kurutepe, Şef Doç.<br />

Dr. Atilla Saygı, Şef Doç. Dr. Tülin Kuyucu, Şef Dr.Ali Atasalihi, Şef Doç. Dr. C. Asım<br />

Kutlu ve Şef Doç. Dr. İrfan Yalçınkaya ve eski Başhekimimiz Doç.Dr. Semih Halezeroğlu’na;<br />

Rotasyonlarım boyunca eğitimime katkılarından dolayı S.B. Kartal Lütfi Kırdar<br />

Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Dahiliye Klinik Şefi Dr. Ali Yayla ve Klinik Şef Yard. Dr.<br />

Taflan Salepçi, S.B. Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon<br />

Hastalıkları Klinik Şefi Dr.Serdar Özer, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

Radyodiagnostik Klinik Şefi Dr.Alper Hayırlıoğlu’ na;<br />

Asistanlığım süresince klinikte kendilerinden çok şey öğrendiğim, çalışmaktan mutluluk<br />

duyduğum, her zaman sevgi ve saygıyla anacağım uzmanlarım Dr. Erol Aktürk, Dr. İpek<br />

Özmen, Dr. Nilüfer Aykaç Kongar, Dr. Hülya Arda, Dr. Gülbanu Horzum, Dr. Hilal<br />

Altınöz’e;<br />

Klinikte birlikte zevkle çalıştığım ve birçok şey paylaştığım arkadaşlarım Dr. Gülgün<br />

Çetintaş, Dr. Ayşem Aşkım Öztin Güven, Dr. Korkmaz Oruç, Dr. Sinem Ağca Altunbey, Dr.<br />

Selda Çelik, Dr. Aslıhan Ak’ a;<br />

Asistanlığımın ilk yıllarında sevgi ve desteklerini hiç esirgemeyen, unutamayacağım<br />

kıdemlilerim Uzm.Dr. Elif Köse, Uzm.Dr. Fatma Küçüker ve Uzm.Dr.Emin Maden’ e;<br />

Solunumsal Yoğun Bakım eğitimim sırasında bilgi ve deneyimlerini esirgemeyen<br />

Dr.Tülay Yarkın, Dr Zuhal Karakurt ve hastanemiz tüm uzmanlarına;<br />

Eğitimim süresince aralarında olmaktan, birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum tüm<br />

asistan arkadaşlarıma ve birlikte çalışmaktan her zaman zevk aldığım 6. Göğüs Hastalıkları<br />

Kliniğinin tüm hemşire ve personeline;<br />

Yetişmemde hiçbir fedakarlığı esirgemeyen, sevgi ve desteklerini hep yanımda<br />

hissettiğim değerli aileme ve sevgisi ve anlayışı ile hep yanımda olan sevgili eşim Bülent’e<br />

Sonsuz teşekkürler…


İÇİNDEKİLER<br />

• KISALTMALAR ………………………………………………….. i<br />

• TANIMLAMALAR ……………………………………………….. iii<br />

• GİRİŞ VE AMAÇ ………………………………………………….. 1<br />

• GENEL BİLGİLER ………………………………………………... 2<br />

• MATERYAL VE METOD ………………………………………… 36<br />

• BULGULAR ………………………………………………………... 43<br />

• TARTIŞMA ………………………………………………………… 57<br />

• SONUÇ …………………………………………………………….... 61<br />

• ÖZET ………………………………………………………………... 62<br />

• KAYNAKLAR ………………………………………………………. 64<br />

• EKLER ………………………………………………………………. 74


6DYT: Altı dakika yürüme testi<br />

KISALTMALAR<br />

6DYTM: Altı dakika yürüme testi mesafesi<br />

ACCP: Amerikan Göğüs Hastalıkları Derneği<br />

AE veya AT: Anaerobik eşik<br />

ALI: Akut akciğer hasarı ( acute lung incury )<br />

ARDS: Akut solunum distress sendromu<br />

ATP: Adenozin trifosfat<br />

BF: Solunum frekansı<br />

BPF: Bronkoplevral fistül<br />

BR: Solunum rezervi<br />

BTS: İngiliz Toraks Derneği<br />

CO2: Karbondioksit<br />

DLCO: Difüzyon kapasitesi<br />

EKG: Elektrokardiografi<br />

f: Dakika solunum sayısı<br />

FEV1: Birinci saniyedeki zorlu ekspiratuar volüm<br />

FEV1%: Birinci saniyedeki zorlu ekspiratuar volüm yüzdesi<br />

FVC: Zorlu vital kapasite<br />

HR: Kalp hızı<br />

HRR: Kalp hızı rezervi<br />

IC: İnspiratuar kapasite<br />

KOAH: Kronik obstruktif akciğer hastalığı<br />

i


KPET: Kardiyopulmoner egzersiz testi<br />

La: Laktik asit<br />

MI: Myokard infarktusu<br />

MVV: Maksimal istemli ventilasyon<br />

N 2: Azot<br />

Pa CO2: Parsiyel arteryel karbondioksit basıncı<br />

Pa O2: Parsiyel arteryel oksijen basıncı<br />

PEEP: Ekspiryum sonu pozitif basınç<br />

[ PET CO2 ]: End tidal parsiyel karbondioksit basıncı<br />

[ PET O2 ]: End tidal parsiyel oksijen basıncı<br />

PPO: Postoperatif<br />

RER: Solunum değişim oranı<br />

sO 2: Saturasyon<br />

TV: Tidal volum<br />

VCO2: Üretilen karbondioksit<br />

VE: Dakika ventilasyonu<br />

VK: Vital kapasite<br />

VO2: Tüketilen oksijen<br />

VO2 maks: Maksimum oksijen tüketimi<br />

ii


TANIMLAMALAR<br />

Altı dakika yürüme mesafesi: Altı dakika yürüme testi sonucunda 6 dakikada katedilen<br />

mesafe ( metre )<br />

EKG: Elektrokardiogram. Cilt elektrotlarının belirli yerleşimleriyle vücut yüzeyinden<br />

ölçülen kalp siklusu sırasında ortaya çıkan elektriksel vektörlerin toplamı ( mV ve mm )<br />

Kalp hızı: Dakikadaki kalp vuru sıklığı ( vuru / dk )<br />

Maksimum kalp hızı: Kademeli artan egzersiz testinde zorlu eforla ulaşılan maksimum<br />

kalp hızı ( vuru/dk ). 220 – yaş olarak hesaplanabilir.<br />

FEV1 : Zorlu ekspirasyonun birinci saniyesinde atılan hava volümüdür ( lt ).<br />

Solunum hızı: Dakika başına gerçekleştirilen soluk sayısı ( dk -1 ).<br />

MVV: Maksimal istemli ventilasyon. 12 veya 15 saniye süre ile tidal hacim ve solunum<br />

hızının artışını zorlayarak sağlanır. Amplitüdü ve frekansı yüksek solunumla bir dakikada<br />

atılan volümdür ( lt ).<br />

Nabız oksijeni: Her kalp atımında dokular tarafından alınan oksijen miktarını gösterir<br />

(VO2/ kalp hızı ).<br />

R ( RER ): Solunum değişim oranı: Çıkarılan karbondioksitin, alınan oksijene oranı.<br />

Bütün vücudun karbondioksit atımını ve oksijen alımını gösterir.<br />

VO2 maks: Spesifik protokolle uygulanan kademeli artan egzersiz testi esnasında ölçülen<br />

en yüksek oksijen kullanımıdır ( ml/ kg/ dk ).<br />

iii


GİRİŞ VE AMAÇ<br />

Akciğer kanserli hastaların uzun süreli sağkalımında en ümit verici tedavi, tek<br />

başına veya diğer tedaviler ile birlikte cerrahidir. Bu nedenle anatomik olarak rezektabl<br />

olan akciğer kanserli hastaların, cerrahi açıdan rezektabl olup olmadıkları titizlikle<br />

incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Fakat operasyon sonrası hastanın akciğer<br />

fonksiyonları ile egzersiz kapasitesinde düşme ve yaşam kalitesinde bozulma<br />

olabileceği de unutulmamalıdır.<br />

Birçok akciğer kanseri tanısı almış hastada, halen sigara içiyor veya daha<br />

önceden içmiş olması nedeniyle, operasyon sonrası <strong>mortalite</strong> ve komplikasyonlarda<br />

artışa neden olan kronik obstruktif akciğer hastalıkları veya diğer komorbidite faktörleri<br />

bulunmaktadır. Operasyon öncesi hastaların fizyolojik değerlendirilmesinin yapılması<br />

özellikle perioperatif dönemde komplikasyon ve <strong>mortalite</strong> açısından riskli hasta<br />

gruplarının belirlenmesinde önemlidir. Preoperatif <strong>değerlendirme</strong> ile <strong>postoperatif</strong><br />

dönemde karşılaşacağımız komplikasyonları tahmin ederek; hastanın perioperatif bakım<br />

( <strong>preoperatif</strong> tedavi, anestezi tipi, süresi gibi ), <strong>postoperatif</strong> bakım ve gerekli görüldüğü<br />

durumlarda tedavisini düzenlememize yardımcı olur. Ayrıca uygulanacak olan cerrahi<br />

işleme karar vermemizde yol gösterir.<br />

Preoperatif pulmoner <strong>değerlendirme</strong>de, <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ve morbiditeyi<br />

tahmin edebilen tek, altın standart bir test yoktur. Özellikle solunum fonksiyonları<br />

sınırlı olan hastalarda birden fazla test ile hastanın pulmoner fonksiyonları<br />

değerlendirilir. Yapılan testlerin uygulama sırası ise ülkelerin ve kliniklerin<br />

algoritmalarına göre değişmektedir.<br />

Çalışmamızda solunum fonksiyonu sınırlı olan, akciğer kanserli hastalarda<br />

<strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong>de kullanılan basit bir test olan altı dakika yürüme testi<br />

sonucundaki yürüme mesafesi, solunum fonksiyon testinde ölçülen beklenen %FEV1<br />

değeri ve daha kompleks bir test olan kardiopulmoner egzersiz testi ile ölçülen VO2<br />

maks değerleri ile perioperatif <strong>mortalite</strong> ve morbidite arasındaki ilişkiyi araştırmayı<br />

amaçladık.<br />

1


GENEL BİLGİLER<br />

CERRAHİNİN AKCİĞER FONKSİYONLARI ÜZERİNE ETKİSİ<br />

Cerrahi girişimler, uygulanan anestezi ve cerrahi sonrası uygulanan analjeziden<br />

dolayı oluşan fizyolojik değişiklikler, kardiyovasküler sistem ve savunma<br />

mekanizmalarını etkilemekte ve bunun sonucunda ortaya çıkan kardiyopulmoner<br />

komplikasyonlar önemli <strong>mortalite</strong> ve morbidite nedenlerini oluşturmaktadır.<br />

Anestezi sırasında kullanılan ajanlar yanında, anestezi tipi ve süresi akciğer<br />

fonksiyonları üzerine etki etmektedir. İnhalasyonel anestetik ajanlar (halotan, izofluran<br />

gibi) doğrudan göğüs duvarı ve akciğerleri etkileyerek gaz değişiminde bozulmaya<br />

neden olurlar 1 .<br />

Genel anestezi ile alveoler makrofajların sayı ve fonksiyonları azalır, mukosilier<br />

klirens azalır, alveolokapiller geçirgenlik artar, sürfaktan salgılanması azalır, pulmoner<br />

damarların nörohumöral mediatörlere cevabı azalır. Anestezik madde uygulaması ile<br />

diafragma ve interkostal kaslarda tonus azalması ve sonuçta toraksın transvers çapında<br />

azalmaya neden olur. Fonksiyonel rezidüel kapasitenin azalması, diafragmanın yukarı<br />

doğru yer değiştirmesi, hipoksik pulmoner vazokonstrüksiyon yanıtının inhibisyonuna<br />

bağlı olarak ventilasyon/ perfüzyon dengesi değişir. Diafragmanın yukarı doğru yer<br />

değiştirmesi, komşu akciğer bölgelerinde atelektazi gelişmesini kolaylaştırır 2 . Ayrıca<br />

sekresyon klirensindeki yetersizlik, nitrojenin inhalasyon anesteziklerle yer değiştirmesi<br />

ve genel anestezi sırasında yüksek oksijen konsantrasyonu , genel anestezi sonrasında<br />

rezorbsiyon atelektazisi gelişmesine yol açar. Atelektazilerin gelişmesi, ventilasyon/<br />

perfüzyon dengesini bozar. Sonuçta %15 ‘e kadar şantlar gelişir. Akciğerin üst<br />

alanlarında ventilasyon iyi ama perfüzyonu kötü alanlar, alt kısımlarında ise<br />

ventilasyonu kötü ancak perfüzyonu iyi alanlar gelişir. Alveolo-arteriyel oksijen<br />

gradiyenti yükselir. Özellikle yaşlı, obez ve KOAH hastalarında erken <strong>postoperatif</strong><br />

dönemde daha belirgin olan ciddi hipoksi gelişir 3 .<br />

Üst batın ve toraksı ilgilendiren cerrahi operasyonlar sonucu solunum<br />

fonksiyonlarında belirgin bir bozulma olur. Bu bozukluk genel anestezinin etkisinden<br />

daha şiddetli ve daha uzun sürer. Operasyonu takiben restriktif akciğer hastalığı tablosu<br />

2


ortaya çıkar. Akciğer volümlerinin düşmesinde, <strong>postoperatif</strong> ağrı ve kasların disseke<br />

edilmesinin de payı vardır. Ama en önemlisi santral sinir sisteminin frenik sinir<br />

üzerindeki uyarısının azalması sonucu ortaya çıkan diafragma fonksiyonundaki<br />

bozulmadır 4 . Supin pozisyonu cerrahi sırasında en sık kullanılan pozisyondur ve bilinç<br />

açık bir hastada zorlu vital kapasitede %20’ ye varan azalmaya neden olur 5-6 . Bu<br />

azalma obez bireylerde, nöromusküler hastalık, diafragma disfonksiyonu veya kronik<br />

obstrüktif akciğer hastalığı varlığında daha belirgin olmaktadır. Vital kapasite<br />

<strong>cerrahide</strong>n en fazla etkilenen akciğer kapasitesidir ve cerrahinin lokalizasyonuna göre<br />

vital kapasitedeki azalma değişir. Üst abdominal cerrahi VK’ de en büyük azalmaya<br />

neden olur (<strong>preoperatif</strong> değerlerin %37- 53’ üne düşme), bunu alt abdominal cerrahi<br />

(<strong>preoperatif</strong> değerlerin %58- 75’i) ve non- rezeksiyonel torakotomi (<strong>preoperatif</strong><br />

değerlerin %58’ i) izler 2 .<br />

Tüm cerrahi yöntemler arasında üst abdominal cerrahi ve toraks cerrahisi en<br />

fazla <strong>postoperatif</strong> komplikasyon görülen cerrahilerdir. Kesi diafragmaya ne kadar<br />

yakınsa <strong>postoperatif</strong> komplikasyon riski o kadar artar.<br />

Akciğer rezeksiyon cerrahisi ile akciğer parankiminin bir kısmı alındığı için<br />

akciğer fonksiyonlarında ani bir kayıp olur. Kaybın büyüklüğü, kantitatif akciğer<br />

sintigrafisi ile hesaplanabilir. Operasyondaki diğer bazı faktörler de bu kayba katkıda<br />

bulunur. Bu faktörlerden bazıları kesi yeri, büyüklüğü, operasyon süresidir.<br />

Torakotomi ile rezeksiyon yapılmasa bile, solunum fonksiyonlarında yaklaşık 6<br />

hafta süreyle azalma olur. Eğer önceden obstrüktif akciğer hastalığı varsa, ağrı<br />

nedeniyle öksürük ve derin solunum baskılanması nedeniyle hipoksemi ile hiperkapni<br />

oluşabilir. Torakotominin bir diğer olumsuz yönü de hastanın lateral dekübit<br />

pozisyonunda hareketsiz kalışı sonucunda konsolidasyon gelişebilmesidir 4 .<br />

3


AKCİĞER CERRAHİSİNDEN KAYNAKLANAN POSTOPERATİF<br />

KARDİYOPULMONER KOMPLİKASYONLAR<br />

Özellikle akciğer kanser cerrahisi başta olmak üzere, akciğerin birçok<br />

hastalığında akciğer rezeksiyonu gereksinimi vardır. Gelişen operatif teknikler,<br />

perioperatif medikal bakım olanakları ile cerrahi <strong>mortalite</strong> ve morbiditede azalmalar<br />

olsa da, ileri yaş grubu hasta sayısındaki artış, beraberinde risk grubunun artması<br />

nedeniyle <strong>postoperatif</strong> akciğer komplikasyonları önemini korumaktadır 7 .<br />

Pulmoner komplikasyonlar kardiak komplikasyonlara göre daha sık ortaya<br />

çıkmaktadır. Postoperatif akciğer komplikasyonları tanımına bağlı olmak üzere, <strong>torasik</strong><br />

<strong>cerrahide</strong> akciğer komplikasyonları %10- 40’ tır. Üst abdominal <strong>cerrahide</strong> bu oran %13-<br />

33, alt abdominal <strong>cerrahide</strong> ise %0-16 dolayındadır 8 .<br />

Preoperatif <strong>değerlendirme</strong>de hekimin iki amacı vardır. Bunlardan birincisi<br />

<strong>postoperatif</strong> komplikasyonları tahmin etmek, ikincisi ise komplikasyon riskini<br />

azaltmaktır. Komplikasyon oluştuğundaysa bunun tanınması ve en iyi şekilde tedavinin<br />

yapılması son derece önemlidir.<br />

Komplikasyonları pulmoner, hemorajik, kardiak, plevral, özofagial, nörolojik<br />

komplikasyonlar olarak sınıflayabiliriz.<br />

Cerrahi Sonrası Sık Karşılaşılan Pulmoner Komplikasyonlar<br />

- Solunum Yetmezliği<br />

Postoperatif solunum yetmezliği hastaların %0,2- 2,6’ sında görülür ve bu<br />

komplikasyon nedeniyle <strong>mortalite</strong> %46-100 arasındadır 9 . Pnömonektomi sonrası<br />

solunum yetmezliği klinik olarak dispne, takipne, taşikardi, anksiyete ve mental<br />

konfüzyonla kendini belli eder. Özellikle yaşlı kişilerde erken dönemde hipoksi<br />

gözlenir. Erken dönemde arteryel parsiyel oksijen basıncı ( PaO2 ) ve arteryel parsiyel<br />

karbondioksit basıncı ( PaCO2 ) değerleri düşer, fakat sonra PaCO2 yükselir. Kalan<br />

akciğere doğru mediastinal şift, sağ pnömonektomi sonrası görülebilen gastrik<br />

distansiyona bağlı sol hemidiafragmada yükselme, şiddetli ağrıya bağlı göğüs duvarı<br />

4


hareketlerindeki kısıtlılık ve kalan akciğerdeki sekresyona bağlı atelektazi, pulmoner<br />

yetmezliği tetikleyen faktörlerdir 10 .<br />

- Postpnömonektomik Pulmoner Ödem, ARDS ve Akut Akciğer<br />

Hasarı (ALI )<br />

Toraks cerrahisi sonrası görülen akciğer hasarı, sık görülmeyen fakat <strong>mortalite</strong>si<br />

yüksek olan bir komplikasyondur. Prevelansı %2,5- 5 arasında, <strong>mortalite</strong>si ise %80- 100<br />

olarak bildirilmiştir 11 . Akciğer rezeksiyonunu takip eden ve kardiyojenik olmayan<br />

akciğer ödemi ilk kez Gibbon tarafından 1942 yılında tanımlanmıştır. Bu durum<br />

deneysel çalışmalarda da gösterildiği gibi kapiller yataktaki kan basıncı artışı ve<br />

akciğerin damar yatağındaki azalmaya bağlanmıştır.<br />

Zeldin ve arkadaşları, 10 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada,<br />

postpnömonektomi pulmoner ödemini tanımlamışlar ve ayrıca sağ pnömonektomi<br />

yapılan hastalarda ve ameliyat sırasında fazla sıvı verilmesiyle fazla sıvı yüklenmesinin<br />

bir delili olan normalden fazla idrar çıkarımını risk faktörü olarak göstermişlerdir 12 .<br />

Terminolojiye rağmen postpnömonektomi pulmoner ödem sadece pnömonektomi<br />

sonrası ile sınırlı değildir. Lobektomi ve daha küçük işlemlerden sonra sonra da<br />

meydana gelebilir. Oluşum mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte, muhtemel<br />

eşlik eden faktörlerle birlikte artan hidrostatik basınç ve kapiller permeabilitede<br />

değişiklik nedeniyle akut akciğer hasarı gelişir. Predispozan faktörler; perioperatif<br />

dönemde aşırı sıvı yüklenmesi, taze donmuş plazma transfüzyonu, aritmi, düşük serum<br />

kolloid osmotik basıncını içerir 13 .<br />

Postpnömonektomi pulmoner ödem sağ pnömonektomi sonrası daha sık gelişir.<br />

Tanı için öncelikle aspirasyon pnömonisi, bakteryel pnömoni, kalp yetmezliği,<br />

tromboembolizm, bronkoplevral fistül gibi ARDS yapabilecek nedenler dışlanmalıdır.<br />

ARDS veya akut akciğer hasarı ( ALI ) tanısı pulmoner kapiller wedge basıncının 18<br />

mmHg’ nın altında olması ve radyolojik olarak karakteristik bilateral pulmoner<br />

opasitelerin görülmesi ile konulur 14 . Amerikan- Avrupa konsensus kararına göre ALI<br />

ve ARDS tanımları tablo 1’ de verilmiştir 15 .<br />

5


Tablo 1. akut akciğer hasarı ( ALI ) ve akut solunum distres sendromu (ARDS)<br />

tanımları<br />

Başlangıç Oksijenizasyon (PaO2/FiO2 ) Akciğer radyolojisi<br />

ALI Ani


sonrası dönemde devam ettirilmesi ve <strong>postoperatif</strong> dönemde uygun analjezinin<br />

sağlanmasıdır.<br />

Korst’ un 218 hastalık lobektomi serisinde %7,8 oranında atelektazi saptanmış,<br />

görülen tüm komplikasyonlar içinde %25’ lik bir dilimi kapsamıştır. Aynı seride sağ üst<br />

veya üst-orta lobektomilerde görülen atelektazi oranı, sağ alt veya sol lobektomilerden<br />

istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla bulunmuştur. Bu komplikasyonun görüldüğü ve<br />

görülmediği gruplar kıyaslandığında predispozan bir faktör saptanmamıştır 18 . Postoperatif<br />

atelektazi oluşması halinde küçük atelektazilerde yoğun fizyoterapinin yanında<br />

nazotrakeal aspirayon, yeterli olmadığı takdirde bronksokopik aspirasyon, tekrarlayan<br />

atelektazilede ise mini trakeostomi önerilmektedir 2 -16 .<br />

- Pnömoni<br />

Cerrahi sonrası gelişen pnömoni, hastane enfeksiyonları içinde ikinci sıklıkta<br />

görülür. Gerçek sıklığı bilinmemekle beraber, geniş rezeksiyon serilerinde %6- 7 oranında<br />

saptanmıştır 19 . Mortalitesi %40- 50 arasındadır. En sık görülen mikroorganizmalar gram<br />

negatif enterik basiller veya kronik obstrüktif akciğer hastalığına bağlı hava yollarında<br />

kolonizasyon oluşturan hemofilus influenza ve pnömokoklar gibi bakterilerdir.<br />

Cerrahiden sonra pnömoni gelişimi etken mikroorganizmaların sayısı, alt<br />

solunum yollarındaki mekanik ve immunolojik savunma mekanizmalarındaki<br />

değişikliklerle de ilişkilidir. Mukosilier temizlemenin bozulması (KOAH, sigara<br />

içimi… ), etkisiz öksürük refleksi, immünsüpresif ilaç kullanımı (kortikosteroidler gibi)<br />

mikroorganizmaların çoğalması ve sonuçta pnömoni gelişimine neden olur. Atelektazi<br />

gelişmesi de, pnömoni riskini arttırır. Pnömoni riskini azaltmak için uygulanacak<br />

önlemlerden bazıları cerrahi öncesinde başlar. Örneğin sigaranın elektif cerrahilerden en<br />

az 8 hafta öncesinde kesilmesi gereklidir. Cerrahiyi takiben nazogastrik ve endotrakeal<br />

tüpler mümkün olan en kısa sürede çekilmeli, öksürüğün etkili olabilmesi için gereken<br />

analjezikler verilmelidir.<br />

Cerrahi sonrası pnömoni gelişen hastalarda tedavinin temelini destek tedavisi ve<br />

antibiotikler oluşturur. Destek tedavisinde; hastanın pozisyonunun sık değiştirilmesi,<br />

öksürtülmesi, derin solunum yaptırılması, hidrasyonun sağlanması ve erken mobilize<br />

edilmesi, sekresyonların kolay atılmasını sağlayıp pnömoninin iyileşmesini hızlandırır 3<br />

-10 .<br />

7


- Uzamış Hava Kaçağı<br />

Pnömonektomi dışındaki rezeksiyonlardan sonra da parankimal yüzeyden hava<br />

kaçağı oluşabilmektedir. Akciğerin komplet ekspansiyonu ve plevral boşluğun<br />

obliterasyonu sonucu 2-3 gün içinde hava kaçağı kesilir. Yedi günden fazla devam eden<br />

hava kaçaklarına uzamış hava kaçağı denir.<br />

Rice ve Kirby, 197 hastada yaptığı pulmoner rezeksiyon sonrası 35 hastada ( %15 )<br />

hava kaçağı bildirmiş, bunların sadece 3 tanesi 7 günden fazla sürmüştür. Uzamış hava<br />

kaçağı saptanan grupta bu sebepten dolayı başka bir komplikasyon gelişmemiş fakat<br />

<strong>postoperatif</strong> hastanede kalış süresi diğerlerine göre 5.6 gün daha uzamıştır 20 .<br />

Hava kaçağının uzaması halinde, toraks drenine negatif basınçlı aspirasyon,<br />

drenin provokatif olarak klemplenmesi, subsegmentlerin fibrin yapıştırıcı ile tıkanması,<br />

kaçak olan yüzeylere torakoskopik olarak fibrin yapıştırıcı uygulanması, pnömotoraksın<br />

eşlik etmediği biliniyorsa talk pudrası ile kimyasal plörodezi denenebilir veya hastanede<br />

kalış süresini kısaltmak için tek yönlü hava ve sıvı hareketine izin veren Heimlich valfi<br />

( tek yönlü çek-valf sistemi ) uygulaması sonrası, hastalar ayaktan poliklinik takibine<br />

alınabilirler 10 .<br />

- Bronkoplevral Fistül<br />

Ampiyemle birlikte veya bağımsız bronkoplevral fistül ( BPF ), pulmoner<br />

rezeksiyon uygulanan olgulardaki <strong>mortalite</strong> ve morbiditenin major nedenidir 21-22 .<br />

Postoperatif bronkoplevral fistül insidansı %1,6- 6,2’ dir. Ateş, steroid kullanımı,<br />

balgamda hemofilus influenza bulunması, eritrosit sedimantasyon hızında yükseklik ve<br />

anemi BPF gelişimi için <strong>preoperatif</strong> risk faktörleri arasında sayılmaktadır 23 .<br />

Bronkoplevral fistüller en sık pnömonektomi sonrası gelişmektedirler ve %75’i<br />

sağ taraftadır. Erken BPF, rezeksiyondan sonra 1-2 gün içinde hatta 7. güne kadar<br />

meydana gelen fistüllerdir. Bunun nedeni bronş kapatılmasındaki teknik yetersizliktir.<br />

Masif hava kaçağı ve subkutanöz amfizemle kendini gösterir. Başlangıçtaki tedavi<br />

hemen toraks tüpü konulması ve fiberoptik bronkoskopi yapılmasıdır. Erken BPF’ de<br />

retorakotomi yapılarak fistül kapatılmalı ve bronş güdüğü interkostal kas, perikardial<br />

yağ yastıkçığı veya omentum ile desteklenmelidir. Çok küçük fistüllerde ( 3 mm’den<br />

8


küçük ) bronkoskopik olarak fibrin glue ile fistül kapatılması yapılmıştır 24 . Eğer BPF<br />

10 günden sonra gelişirse genellikle ampiyemle birliktedir ve bu durumda retorakotomi<br />

önerilmez. Tüp torakostomi ve uygun antibiotik tedavisi uygulanmalıdır. BPF’ ye bağlı<br />

<strong>mortalite</strong> çok değişken oranlarda bildirilmektedir. Oranlar %16- 72 arasında verilmiştir.<br />

En sık <strong>mortalite</strong> nedeni ise sepsis, solunum yetmezliği ve malnütrisyondur.<br />

- Aritmiler<br />

Akciğer rezeksiyonlarından sonra atrial ve ventriküler aritmiler görülebilir.<br />

Postoperatif aritmilerin görülmesinde pek çok etken sayılabilir. Bunların arasında en sık<br />

görülenleri artmış vagal tonus, elektrolit bozukluğu, perikard irritasyonu, altta yatan<br />

koroner veya kalp kapak hastalığı, hipoksi ve intraoperatif dönemde 2 litreden fazla sıvı<br />

alımıdır. Aritmiler lobektomi sonrası % 3,1- 14,3, pnömonektomi sonrası<br />

%19,4- 40 arasında görülmektedir 10 . Tüm aritmiler içinde en sık görüleni atrial<br />

fibrilasyondur. Sinüs taşikardisi, atriyal flutter, premature ventriküler atım ve hatta<br />

bradiaritmiler de görülebilmektedir. Ventriküler aritmiler ise çok nadir görülmektedir.<br />

Aritmiler genellikle ameliyat sonrası ilk hafta içinde ortaya çıkar. İleri yaş ve<br />

önceki kardiak hastalıklar aritmi gelişme olasılığını arttırır. Christophoros N. Foroulis<br />

ve arkadaşlarını erken <strong>postoperatif</strong> dönemde ( operasyondan sonraki ilk 7 gün) aritmi<br />

ile ilişkili faktörleri araştırmışlar ve sağ veya intaperikardial pnömonektomi yapılan<br />

hastalarda ve <strong>postoperatif</strong> sağ ventrikül sistolik basıncı yüksek ( > 35 mmHg ) saptanan<br />

hastalarda aritmi gelişimini daha sık saptamışlardır 25 .<br />

PREOPERATİF DEĞERLENDİRME<br />

Akciğer kanserli hastaların çoğu halen sigara içen ya da uzun süre sigara içip<br />

bırakmış kişilerdir. Ayrıca sigaraya bağlı olarak gelişen kronik obstrüktif akciğer<br />

hastalığı, koroner kalp hastalığı gibi cerrahinin <strong>mortalite</strong> ve morbiditesini arttıran<br />

hastalıklara sahiptirler. Küçük hücre dışı akciğer kanserli hastalarda cerrahi tedavi şifa<br />

şansı en yüksek olan tedavi seçeneğidir. Bu nedenle evreleme sonucu operabl olan tüm<br />

hastalarda fizyolojik rezervlerini tespit için solunum fonksiyon testleri yapılmalı,<br />

perioperatif riskleri değerlendirilmelidir 26 .<br />

9


YAŞ<br />

Eşlik eden hastalıkların varlığı gibi yan faktörlerin değişkenliği sebebiyle yaşın<br />

<strong>postoperatif</strong> komplikasyonlara etkisi kesin olarak belirlenememekle birlikte, 80 yaşın<br />

üzerindeki olgularda <strong>mortalite</strong>nin arttığı düşünülmektedir 27 . Ancak tek başına ileri yaş<br />

(> 80) küratif cerrahi rezeksiyon için kontrendikasyon oluşturmaz 28-29 .<br />

70 yaş üzeri hastalarda <strong>mortalite</strong> oranları lobektomi için %4 ile %7 arasında,<br />

pnömonektomi için %14 civarında bildirilmiştir 30 . Bu oranlar 70 yaş altı opere olan<br />

hastalara göre oldukça yüksektir ( lobektomi için %1- 4 arası, pnömonektomi için %5-9<br />

arasında ) 29 .<br />

KARDİOVASKÜLER RİSK<br />

Major operasyon planlanan, özellikle sigaraya bağlı aterosklerotik<br />

kardiovasküler hastalıklarına yatkın kişilerde mutlaka <strong>preoperatif</strong> kardiovasküler risk<br />

<strong>değerlendirme</strong>si yapılmalıdır. Genellikle tablo 2’ de gösterilen Amerikan Kardiyoloji<br />

Derneğinin Kardiak cerrahi dışı perioperatif kardiovasküler <strong>değerlendirme</strong> rehberinin<br />

tanımladığı risk <strong>değerlendirme</strong>sinin kullanılması önerilmektedir 31 .<br />

10


Tablo2. Perioperatif kardiovasküler risk artışını ( kalp yetmezliği, myokard infarktüsü<br />

ve ölüm dahil ) gösteren klinik belirleyiciler<br />

Klinik belirleyiciler Tanımlar<br />

Major<br />

Unstabil koroner sendromlar Klinik semptomlarla veya non invaziv olarak gösterilmiş,<br />

akut ( 7 gün içinde ) veya yeni ( 7 gün ile 30 gün arası )<br />

gelişen myokard infarktüsü<br />

Unstabil veya şiddetli angina ( Kanada Sınıf III ya da IV)<br />

Dekompanse kalp yetmezliği<br />

Belirgin aritmiler Yüksek derece AV blok<br />

Altta kalp hastalığı varlığında semptomatik ventriküler<br />

aritmiler ve ventrikül hızı kontrol altına alınamayan<br />

supraventriküler aritmiler<br />

Şiddetli kapak hastalığı<br />

Orta<br />

Orta şiddette angina pektoris<br />

( Kanada sınıf I veya II )<br />

EKG’ de patolojik Q dalgası<br />

veya geçirilmiş MI öyküsü<br />

Kalp yetmezliği öyküsü<br />

Diabetes mellitus<br />

( özellikle insülin bağımlı )<br />

Böbrek yetmezliği<br />

Minör<br />

İleri yaş<br />

Anormal EKG (sol ventrikül<br />

hipertrofisi, sol dal bloğu ve<br />

ST- T değişiklikleri )<br />

Sinüs ritmi dışındaki ritmler<br />

Düşük fonksiyonel kapasite<br />

Stroke öyküsü<br />

Kontrol altında olmayan<br />

hipertansiyon<br />

Yukarıdaki tabloya göre major klinik belirleyiciye sahip hastaların artmış<br />

perioperatif kardiovasküler risk açısından mutlaka operasyon öncesi kardiak<br />

<strong>değerlendirme</strong>leri yapılmalıdır 29 .<br />

11


PULMONER FONKSİYON<br />

Perioperatif <strong>mortalite</strong> ve morbidite riskinde artış, <strong>postoperatif</strong> uzun dönem<br />

disability ve solunum yetmezliğinden dolayı yaşam kalitesinin bozulması gibi<br />

durumlardan dolayı solunum fonksiyonunun kısıtlılığının değerlendirilmesi önemlidir.<br />

Hasta klinik olarak stabil ve maksimum medikal tedavi altında iken solunum<br />

fonksiyonları değerlendirilmelidir 28 . Preoperatif pulmoner fonksiyonların<br />

değerlendirilmesinde testler basamak basamak yapılır. Ülkeler ve kliniklerin<br />

kullandıkları algoritmalara bağlı olarak kullanılan testlerin sıralaması değişebilmektedir.<br />

ACCP, BTS ve kliniğimizde kullanılan <strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong> algoritmaları Ek’ de<br />

verilmiştir.<br />

1. BASAMAK<br />

- Spirometri ve Diffuzyon Kapasitesi<br />

Spirometri ile ölçülen FEV 1, <strong>postoperatif</strong> komplikasyon tahmini için anlamlı ve<br />

kolay bir yöntem olması nedeniyle solunum fonksiyonlarının tayininde ilk basamakta<br />

yer almaktadır. İngiliz Toraks Derneği kılavuzuna göre 2000’in üzerine hastayla yapılan<br />

3 büyük çalışma serisinde operasyon öncesi FEV 1’ in pnömonektomi için 2 lt,<br />

lobektomi için 1,5 lt’ nin üzerinde olması durumunda <strong>mortalite</strong>nin %5’ in altında<br />

olduğu saptanmıştır.<br />

1992 yılında Miller ve arkadaşları 2340 cerrahi uyguladıkları hastalarda,<br />

pulmoner rezeksiyon tiplerine göre solunum fonksiyon kriterlerini yayınladılar. Buna<br />

göre rezeksiyon için standart pulmoner fonksiyon değerleri belirlediler ( Tablo 3 ).<br />

12


Tablo 3. Rezeksiyon için standart pulmoner fonksiyon değerleri<br />

Pulmoner Fonksiyon Test MVV ( % beklenen ) FEV1 ( lt )<br />

Normal 75 > 2<br />

Pnömonektomi >55 > 2<br />

Lobektomi >40 > 1<br />

Wedge >35 > 0,6<br />

Inoperabl 1,5 lt, pnömonektomi planlanan<br />

hastalarda ise FEV 1 değeri > %80 veya 2 lt üzerinde ise, ve altta yatan interstisyel<br />

akciğer hastalığı ya da açıklanamayan egzersiz dispnesi yok ise ileri fizyolojik<br />

<strong>değerlendirme</strong>ye gerek yoktur. Hastanın altta yatan bilinen veya şüpheli intestisyel<br />

akciğer hastalığı varsa FEV1 %80 üzerinde olsa bile DLCO ölçümünün yapılması<br />

önerilmektedir 27- 28- 32 .<br />

Ferguson ve ark. 237 hasta ile yaptıkları çalışmada <strong>preoperatif</strong> DLCO ile<br />

<strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ve morbidite arasındaki ilişkiyi araştırmışlar ve bu çalışmada<br />

DLCO > %60 olması artmış <strong>mortalite</strong> ile ilişkili bulunmuş, aynı zamanda %80 altında<br />

DLCO değerinde pulmoner komplikasyonlarda 2- 3 kat artmış risk saptamışlardır 33 .<br />

Operasyon planlanan hastaların DLCO ve FEV1 değerleri beklenenin %80’nin<br />

altında ise daha ileri incelemelere, 2. ve 3. basamak testlerine geçmek gerekir.<br />

2. BASAMAK<br />

- Postoperatif Akciğer Fonksiyon Testlerinin Hesaplanması<br />

Preoperatif FEV1 ve DLCO değerleri beklenin %80 altında olan hastalarda,<br />

cerrahi rezeksiyon ile kaybedilecek akciğer dokusunun fonksiyonu ölçülerek, prediktif<br />

<strong>postoperatif</strong> ( PPO ) akciğer fonksiyonları hesaplanır. Bu işlem ventilasyon scan,<br />

perfüzyon scan ve kantitatif CT taramaları ve anatomik hesaplama ile yapılabilir.<br />

13


Anatomik hesaplamada PPO akciğer fonksiyonlarının gerçek değerlere göre<br />

daha düşük çıkabilmesinden dolayı, radyonüklid perfüzyon sintigrafisi pnömonektomi<br />

sonrası PPO FEV1 ve PPO DLCO hesaplamasında daha çok tercih edilmektedir.<br />

Anatomik metod ise lobektomi sonrası PPO akciğer fonksiyonlarını hesaplamak için<br />

önerilir 28 .<br />

hesaplanır.<br />

Perfüzyon metoduyla pnömonektomi sonrası %PPO FEV1 aşağıdaki formül ile<br />

PPO FEV1 Postpnömonektomi = Preoperatif FEV1 x ( 1- rezeke edilecek akciğerin<br />

toplam perfüzyonu )<br />

Postoperatif DLCO tahmini de bu formül ile aynı şekilde hesaplanabilir.<br />

Lobektomi için segment sayısına göre hesaplama yöntemi ise:<br />

PPO FEV1 Postlobektomi= <strong>preoperatif</strong> FEV1 x ( kalan segment sayısı/ total segment<br />

sayısı)<br />

Postoperatif DLCO tahmini de bu formül ile aynı şekilde hesaplanabilir. PPO<br />

FEV1 ve DLCO %40 altında ise perioperatif risk artmaktadır.<br />

Markos ve arkadaşlarının yaptığı prospektif çalışmada 55 akciğer rezeksiyonu<br />

uygulanan ( 18 pnömonektomi, 29 lobektomi, 6 torakotomi rezeksiyonsuz ) hastaların<br />

PPO FEV1 %40 üzerinde olanlarda <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ile ilişki saptanmamış, %40<br />

altında olanlarda ise %50 <strong>mortalite</strong> saptanmıştır 34 .<br />

Cerrahi aday olan akciğer kanserli hastalarda PPO FEV1 yada PPO DLCO<br />

değerleri %40 altında ise bu hastalarda perioperatif <strong>mortalite</strong> ve kardiopulmoner<br />

komplikasyon riski artmıştır. Bu hastalara <strong>preoperatif</strong> egzersiz testi önerilmektedir. PPO<br />

FEV1 %30 altında ise operasyondan vazgeçilmelidir 25- 27- 28 .<br />

14


3. BASAMAK:<br />

- Egzersiz Testleri<br />

Egzersiz testleri; kontrollü metabolik stres altında kardiovasküler sistem,<br />

solunum sistemi ve hücresel cevabın araştırılması esasına dayanır 35 . Egzersizde rolü<br />

olan bütün organların fonksiyonel rezervini saptamanın yanısıra egzersizi sınırlayan<br />

faktörleri de ortaya çıkarmaya yardım eder. Klinikte egzersiz testleri hastalık semptom<br />

ve bulguları olan bireylerde teşhis, risk <strong>değerlendirme</strong>si, hastalık seyrinin takibi ve<br />

tedavi girişimlerine cevabın ortaya konulması amacıyla kullanılır 36 .<br />

- Merdiven çıkma testi ( Stair climbing test )<br />

Bu test, merdiven çıkma gibi sabit bir iş yükü ile kişinin performans durumunu<br />

<strong>değerlendirme</strong>yi içerir 37 . Özellikle kardiyopulmoner komplikasyonların tayininde<br />

güvenli ve basit bir yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir 26 . Merdiven çıkma<br />

testinin aynı zamanda pulmoner fonksiyonun bir göstergesi olduğu kabul edilir. J.W.<br />

Randolph Bolton ve arkadaşlarının 1987 yılında yayınladıkları bir çalışmada, yaş<br />

ortalamaları 56,8 olan 70 erkek hastanın pulmoner fonksiyon testleri ile çıktıkları<br />

basamak sayısı arasındaki ilişki bildirilmiştir. Bu çalışmada merdiven çıkma testinin<br />

pulmoner fonksiyonların göstergesi olduğunun belirtilmesi dışında kardiovasküler<br />

şikayetleri de taramamıza yardımcı olduğu belirtilmektedir. Örneğin test sırasında<br />

klaudikasyo, angina gibi semptomlar gelişen hastalarda, pulmoner rezeksiyon öncesinde<br />

kardiovasküler açıdan daha yoğun <strong>değerlendirme</strong> yapılması açısından bize yol gösterir.<br />

Gerekli olduğu durumlarda eforlu EKG, radyonuklid testler, koroner anjiografi,<br />

periferal vasküler testler gibi daha ileri testler yapılabilir 38 . Yapılan bir çok çalışma<br />

retrospektif olarak dizayn edilmiş fakat genel olarak çalışmalarda 2 kat merdiven<br />

çıkamayan hastalarda, belirgin olarak <strong>postoperatif</strong> komplikasyon riskinde artış<br />

gösterilmiştir 39 (Tablo 4 ).<br />

15


Tablo 4. Postoperatif risk göstergesi olarak merdiven çıkma<br />

Yazar- çalışma Hasta sayısı Sonuç<br />

Olsen ve ark. 54 > 3 kat ( kabul edilebilir risk)<br />

Holden ve ark. 16 ( yüksek risk ) > 44 basamak ( kabul edilebilir risk )<br />

Van Nostrand ve ark > 2 kat ( kabul edilebilir risk)<br />

Ginsberg 2 kat = pnömonektomi<br />

1 kat = lobektomi<br />

< 1 kat segmentektomi<br />

Pate ve ark. 12 ( yüksek risk ) > 3 kat = lobektomi<br />

> 5 kat = pnömonektomi<br />

1 kat = 12 basamak<br />

1968 yılında Van Nostrand ve arkadaşları ilk olarak, merdiven çıkma testini,<br />

akciğer rezeksiyon cerrahisi için <strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong>de kullanmıştır. 119<br />

pnömonektomi planlanan hasta ile yapılan çalışmada; 1 kat merdiven çıkma ile minimal<br />

dispne gelişen hastalarda <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> %50, 2 kat merdiven çıkma ile minimal<br />

dispne gelişen hastalarda <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> %11 olarak bulunmuştur 40 .<br />

Olsen ve arkadaşları, 54 erkek hasta ile yaptıkları çalışmada 3 kat merdiven<br />

çıkabilen ( 75 basamak ) hastaların torakotomi sonrası komplikasyon oranında düşme<br />

olduğunu bildirmişler 41 .<br />

Girish ve arkadaşları tarafından, <strong>torasik</strong> ve üst batın cerrahisi uygulanan 83 hasta<br />

prospektif olarak, semptom sınırlı merdiven çıkma testi ve <strong>postoperatif</strong> kardiopulmoner<br />

komplikasyonlar açısından değerlendirilmiştir. Bu çalışmada 1 kat merdiven çıkamayan<br />

hastalarda %89 oranında komplikasyon geliştiği bulunmuştur. 7 kat merdiven çıkabilen<br />

hastalarda ise hiç komplikasyon gelişmemiştir. Aynı zamanda çıkılan basamak sayısı ile<br />

<strong>postoperatif</strong> hastanede yatış süresi arasında tersine bir ilişki bulunmuştur 42 .<br />

Üç kat merdiveni rahatlıkla çıkan olgu lobektomi için, 5 kat merdiveni çıkan<br />

olgu da pnömonektomi için uygundur. Üç kat merdiven çıkabilen kişinin FEV1 değeri<br />

1,7 L’ nin üzerinde, 5 kat merdiven çıkabilen kişinin FEV1 değeri ise 2 L’ nin<br />

üzerindedir. Buna karşın merdiven çıkma testi standardize edilememiştir 43 . Testin<br />

16


süresi, tırmanma hızı, katlardaki basamak sayısı, basamakların yüksekliği ve testi<br />

sonlandırma kriterleri değişkendir ve bunlar testin güvenirliğini azaltan etkenlerdir.<br />

Genel olarak 5 kat merdiven çıkabilen kişide VO2 maks 20 ml/ kg/ dk’nın üzerinde, bir<br />

kat çıkamayan kişide ise VO2 maks 10 ml/ kg/ dk’nın altında kabul edilir.,<br />

- Mekik testi ( shuttle walk test )<br />

Yürüme testlerini, kardiopulmoner egzersiz testleri ile karşılaştırdığımızda; daha<br />

az teknik bilgi ve donanım gerektirmesi, bu testleri daha ucuz ve daha kolay<br />

uygulanabilir yapmaktadır 41 . 1992 yılında Singh ve arkadaşları tarafından giderek artan<br />

10 metre mekik yürüme testi geliştirilmiştir. Kronik hava yolu kısıtlılığı olan hastaların<br />

fonksiyonel kapasitelerinin <strong>değerlendirme</strong>sinde kullanılan ve tekrarlanabilir bir testtir 41 .<br />

Hasta işaretlenmiş iki nokta arasında (10 metre ara ile konmuş 2 koni<br />

kullanılabilir) giderek artan hızda yürür. Kişiler önceden kaydedilmiş bir teypten<br />

yayılan sesli ipucu ile aynı anda çizgiye dokunmalıdır. Kişinin artık teypteki hıza uyum<br />

sağlayamadığında veya devam edemeyecek kadar nefes darlığı geliştiğinde test<br />

sonlandırılır. Pulse oksimetre ile her 30 sn de bir kalp hızı ve oksijen saturasyonu<br />

kaydedilir. Ayrıca testin başında ve sonunda Borg skoru ( tablo 5 ) kaydedilir. Aynı<br />

zamanda recovery zamanı ve testin sonlandırma nedeni kaydedilmelidir. Mekik test hızı<br />

ölçü birimleri saatte kilometredir veya alternatif olarak yükü, dakikada mekik sayısı<br />

olarak gösterilebilir 33- 41 .<br />

Tablo 5. Borg skalası<br />

Grade Dispne<br />

0 Yok<br />

0,5 Çok çok hafif<br />

1 Çok hafif<br />

2 Hafif<br />

3 Orta<br />

4<br />

5 Ağır<br />

6<br />

7 Çok ağır<br />

8<br />

9<br />

10 Çok çok şiddetli (maksimal)<br />

17


- Altı dakika yürüme testi<br />

Altı dakika yürüme testi klinik araştırma ve rehabilitasyon çalışmalarında geniş<br />

ölçüde kullanılan, zamanlı mesafe testlerine popüler bir örnektir 33 . 1960’ lı yıllarda<br />

sağlıklı bireylerde Kenneth H Cooper tarafından geliştirilen 12 dakika türüme testi<br />

fiziksel kondüsyon seviyesini belirlemek için kullanılmaktaydı 44 . Bu dönemde Balke<br />

tarafından, belirlenen bir zaman aralığında yürüme mesafesinin ölçümü ile fonksiyonel<br />

kapasitenin değerlendirildiği basit bir test geliştirildi ve yürüme testi kronik bronşitli<br />

hastalarda sakatlık durumunu belirlemek için kullanılmaya başlandı. Yapılan<br />

çalışmalarda 6 dakika yürüme testinin diğer yürüme testlerine göre daha kolay<br />

yönetilmesi, daha iyi tolere edilmesi ve günlük aktiviteleri iyi yansıttığı gerekçeleri ile<br />

solunum yolu hastalığı olan hastalarda kullanımı önerilmektedir.<br />

Bir saha testi olarak kullanılan altı dakika yürüme testi, testi yapan kişi için ileri<br />

eğitim gerektirmeyen ve egzersiz ekipmanı ihtiyacı olmayan, günlük aktivitelerle<br />

uyumlu basit, ucuz bir testtir. Bu testte hastanın 6 dakikalık bir periyot süresince düz<br />

sert bir zeminde yürüyebildiği kadar maksimum hızla yürüdüğü mesafe ölçülür. Test<br />

klinikte en çok orta ve ağır şiddetteki kalp ve akciğer hastalığı olan hastalarda yapılan<br />

medikal müdahelelere yanıtın değerlendirilmesinde kullanılır. Ayrıca tek ölçümle<br />

hastaların fonksiyonel durumları belirlenir, bu <strong>mortalite</strong> ve morbidite için belirleyicidir.<br />

(Tablo 6 ).<br />

Altı dakika yürüme testi endikasyonları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir<br />

42- 45<br />

18


Tablo 6. Altı dakika yürüme testi endikasyonları<br />

Tedavi öncesi ve sonrası karşılaştırmalar<br />

Akciğer transplantasyonu<br />

Akciğer rezeksiyonu<br />

Akciğer volüm küçültücü cerrahi<br />

Pulmoner rehabilitasyon<br />

Kronik obstrüktif akciğer hastalığında ilaç tedavisi<br />

Pulmoner hipertansiyon<br />

Kalp yetmezliği<br />

Fonksiyonel durum belirlenmesi ( tek ölçümlerde )<br />

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı<br />

Kistik fibrozis<br />

Kalp yetmezliği<br />

Periferik vasküler hastalıklar<br />

Yaşlı hastalar<br />

Morbidite ve <strong>mortalite</strong>yi belirlemek<br />

Kalp yetmezliği<br />

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı<br />

Pulmoner hipertansiyon<br />

Klinikte birçok hastalıkta kullanılmasına rağmen, fonksiyonel kapasiteyi<br />

saptamada ya da fonksiyonel kapasitedeki değişiklikleri belirlemede en iyi, en kullanışlı<br />

test olarak kabul edilmemektedir. Testin tam olarak standardize edilememesi ve<br />

hastanın motivasyon faktörü ise dezavantajlarıdır 46 . Çeşitli klinik durumlar için altı<br />

dakika yürüme testinin yararının değerlendirilmesinde ileri çalışmalar gerekmektedir.<br />

Kardiopulmoner egzersiz testi egzersiz yanıtını, fonksiyonel kapasiteyi ve egzersiz<br />

kısıtlığına neden olan faktörleri objektif şekilde gösterdiği gibi aynı zamanda altta yatan<br />

patofizyolojik mekanizmayı da anlamamızı sağlar.<br />

Altı dakika yürüme testi ile maksimum oksijen tüketimi, egzersizde dispne<br />

nedeni ya da egzersiz kısıtlılığının mekanizması veya nedenleri tespit edilemez. Bu<br />

yüzden gerektiğinde altı dakika yürüme testi ile elde edilen veriler kardiopulmoner<br />

egzersiz testi ile birlikte değerlendirilmelidir. Altı dakika yürüme testi, kardiopulmoner<br />

egzersiz testi yerine konmamalıdır 43 . Bu iki fonksiyonel test arasındaki farklılıklara<br />

rağmen bazı çalışmalarda aralarında iyi korelasyon olduğu saptanmıştır 43 . Akciğer<br />

19


transplantasyonu için değerlendirilen end stage akciğer hastalığı olan 60 hastada yapılan<br />

çalışmada, altı dakika yürüme testinde ölçülen yürüme mesafeleri ve maksimal oksijen<br />

tüketimleri karşılaştırılmış. Yürüme mesafesi ve VO2 maks arasında belirgin bir<br />

korelasyon saptanmıştır ( r:0,73 ) 47 . Kliniğimizde yapılan benzer bir çalışmada ise<br />

<strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong> yapılan yaş ortalaması 59,9 olan toplam 30 ( 28 kadın, 2<br />

erkek ) hastaya altı dakika yürüme testi ve kardiopulmoner egzersiz testi yapıldı. Altı<br />

dakika yürüme testindeki yürüme mesafesi kullanılarak maksimal oksijen tüketimleri<br />

hesaplandı. Hesaplanan VO2 maks ile kardiopulmoner egzersiz testi ile ölçülen VO2<br />

maks arasında istatiksel olarak anlamlı bulunan korelasyon saptandı fakat bu korelasyon<br />

düşük oranda idi ( r: 0,588, p:0,001 ) 48 .<br />

Bazı çalışmalarda altı dakika yürüme testinin, kişinin günlük aktivite<br />

performansını oksijen tüketimine göre daha iyi yansıtmakta olduğu saptanmıştır.<br />

Örneğin 6 dakika yürüme testi hayat kalitesi ölçümleri ile daha uyumlu bulunmuştur 49 .<br />

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan hastalarda altı dakika yürüme testinin<br />

tekrarlanabilirliği, 1. saniyedeki zorlu ekspiratuar volum tekrarlanabilirliğinden daha<br />

iyi saptanmıştır 50-51 .<br />

Mekik testi ile altı dakika yürüme testi birbirine benzer testler olmakla birlikte,<br />

mekik testinde yürüme hızı teypten duyulan sinyal doğrultusunda her dakikada giderek<br />

arttırılır ve hasta istenen sürede dönüş noktalarına yetişemediği zaman test sonlandırılır.<br />

Çalışmalar mekik testinin, altı dakika yürüme testine göre oksijen tüketimi ile daha iyi<br />

korele olduğunu gösterse de, testin daha az geçerli olması, daha nadir kullanılıyor<br />

olması ve kardiovasküler hastalıklar için daha fazla risk oluşturması dezavantajlarıdır .<br />

Altı dakika yürüme testinin kesin kontrendikasyonları: 1 ay içinde miyokard<br />

infarktusu ya da unstabil angina geçirmiş olmak. Dinlenme halinde kalp hızının 120<br />

vuru/dk fazla olması ve sistolik kan basıncının 180 mmHg, diastolik kan basıncının ise<br />

100 mmHg’ den fazla olması relatif kontrendikasyonlardır. Stabil egzersiz anginası olan<br />

hastalar için altı dakika yürüme testi kesin kontrendikasyon oluşturmaz. Fakat bu<br />

hastalarda test antianginal ilaç tedavisi ve nitrat tedavisi sonrasında yapılmalıdır.<br />

Test sırasında kardiovasküler kollaps veya aritmilerde artış saptanabilir. Buna<br />

rağmen EKG monitorizasyonu olmadan binlerce yaşlı kişiye ve kalp yetmezliği veya<br />

20


kardiomyopatisi olan hastalara test yapıldığında ciddi yan etkiler saptanmamıştır. Test<br />

hızlı acil müdahelenin yapılabileceği ortamda yapılmalıdır. Oksijen, sublingual nitrat,<br />

aspirin ve albuterol ( ölçülü doz inhaler ya da nebül formda ) ihtiyaç halinde ulaşılabilir<br />

konumda bulundurulmalıdır. Hasta sürekli oksijen tedavisi alıyor ise test sırasında<br />

standart hızda ya da klinisyenin önerdiği hızda oksijen alımına devam etmelidir.<br />

Teknisyenin kardiopulmoner resusitasyon için minimum temel yaşam desteği sertifikası<br />

olmalıdır. Klinisyenin tüm test süresince bulunması şart değildir, klinisyen gözetiminde<br />

teknisyen de testi uygulayabilir.<br />

Altı dakika yürüme testi sırasında göğüs ağrısı, tolere edilemeyen dispne, bacak<br />

krampı, denge kaybı, terleme ve ciltte soluklaşma var ise test hemen sonlandırılmalıdır.<br />

Testi yapan kişi bu gibi durumlara karşı dikkatli olmalı, testi durdurduğunda hastayı<br />

hemen oturtmalı ya da süpin pozisyonunda yatırmalıdır. Bu hastalarda senkop<br />

gelişebilir. Hastayı oturttuktan sonra kan basıncı, kalp atım hızı, oksijen saturasyonu<br />

ölçülmeli ve muayene yapılmalıdır. Hastaya gerekiyor ise oksijen verilmelidir.<br />

Altı dakika yürüme testi koridor gibi uzun, sert ve düz bir zeminde yapılmalıdır.<br />

Testin kapalı alanda yapılması tercih edilse de uygun hava şartları sağlandığında<br />

dışarıda da yapılabilir. Yürüme alanı 30 metre uzunluğunda olmalıdır (Bazı<br />

çalışmalarda 20 ya da 50 metrelik koridorlar kullanılmaktadır ). Koridor her 3 metrede<br />

bir işaretlenmeli, dönüş noktalarına turuncu trafik konisi gibi bir koni konmalıdır. Test<br />

öncesinde hasta sürekli kullanmakta olduğu ilaçları almalıdır. Teste başlamadan 2 saat<br />

kadar öncesine aktif egzersiz yapmamış olması gereklidir. Hasta testi spor ayakkabısı ve<br />

rahat kıyafetler ile uygulamalıdır 43 .<br />

Test ölçümlerinde dikkat edilmesi gerekenler:<br />

- Test öncesinde ısınma periyodu olmamalıdır.<br />

- Gün içi olabilecek değişiklikleri minimale indirmek için, tekrarlayan testler<br />

yaklaşık aynı zamanlarda uygulanmalıdır.<br />

- Test başlamadan önce hasta en az 10 dakika başlangıç noktasının yakınında<br />

sandalyede oturtularak dinlenmelidir. Bu süre içinde hastanın nabız, kan basıncı<br />

21


ölçülmeli ve herhangi bir kontrendikasyon oluşturan durumun varlığı araştırılmalıdır.<br />

Bu sırada hastanın uygun şekilde giyinmiş olması gerektiği unutulmamalıdır.<br />

- Pulse oksimetre isteğe bağlı olmakla birlikte eğer bakılacak ise test öncesi kalp<br />

hızı ve oksijen saturasyonu mutlaka kayıt edilmelidir. Test sırasında sürekli sO2 takibi<br />

yapılmamalı, özellikle sO2 izlemek için teknisyen hasta ile birlikte yürümemelidir.<br />

Yürüyüş sırasında bir çok pulse oksimetre cihazları hareket artefaktı oluşturmaktadır.<br />

- Hastaların testin başlangıç ve bitişinde Borg skalası ( Tablo 5 ) kullanılarak<br />

yorgunluk ve dispne dereceleri kayıt edilmelidir.<br />

- Kronometre yardımı ile 6 dakika tutulmalı, tur sayıları da 60 metrede bir<br />

kaydedilmelidir.<br />

- Hastalara testin nasıl yapılacağı anlatırılırken “ Bu testin amacı 6 dakika<br />

süresince yürüyebildiğin kadar hızlı yürümek. 6 dakika boyunca bu koridorda koniler<br />

arasında gidip geleceksin. 6 dakika yürümek için uzun bir zaman, dolayısıyla harcadığın<br />

eforu kendin ayarlayacaksın. Test sırasında yorulup nefessiz kalabilirsin, istersen<br />

yavaşlabilirsin, dinlenebilirsin ya da testi durdurabilirsin. Dinlenirken duvara<br />

yaslanabilirsin fakat olabildiğince erken yürümeye devam etmelisin. “ şeklinde bilgi<br />

verilmelidir. Hasta hazır olduğu zaman test sırasında mümkün olduğunca hızlı yürümesi<br />

( koşmamalı) gerektiği hatırlatılarak teste başlanır.<br />

- Test sırasında hasta izlenmeli, başkası ile konuşulmamalıdır.<br />

Testin ilk birinci dakikası sonunda hastaya “ çok güzel gidiyorsun, yürümen<br />

gereken 5 dakika daha var “<br />

yapılır.<br />

3 dakika kaldığında “ çok güzel, testi yarıladın”<br />

Son 1 dakikada “ aynen devam et, sadece 1 dakika kaldı” şeklinde uyarılar<br />

Hastayı cesaretlendirici, teşvik edici kelimeler kullanılmamalıdır.<br />

- Hasta test sırasında durdu ise ya da dinlenmek istiyorsa duvara<br />

yaslanabileceği, eğer devam edebilecek ise kendini iyi hissettiğinde devam etmesi<br />

söylenir. Bu süre içinde kronometre durdurulmaz. Eğer hasta, 6 dakika dolmadan önce<br />

22


durdu ve teste devam edemeyecek ise sandalyeye oturtulur, yürüme mesafesi, kaç<br />

dakika yürüdüğü ve testi bitirme nedeni kaydedilir.<br />

- Yürüme testinde son 15 saniyesinde hastaya birazdan testin biteceği ve dur<br />

dendiği zaman olduğu yerde kalması gerektiği hatırlatılır. 6. dakikada hasta durduktan<br />

sonra yanına gidilerek yürüme mesafesi kaydedilir..<br />

kaydedilir.<br />

alınır.<br />

- Test sonrasında Borg skalası, kullanılıyor ise pulse oksimetre ve nabız sayısı<br />

- Test yapıldıktan 1 saat sonra tekrarlanabilir. En yüksek yürüme mesafesi<br />

Eğer test sırasında pulse oksimetre kullanıldı ise, hastanın saturasyonunda<br />

istirahat sO2 değerine göre %4 veya daha fazla düşme var ise desaturasyon olarak<br />

değerlendirilir. Yapılan bir çalışmada kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan olgularda<br />

egzersize bağlı desaturasyonu <strong>değerlendirme</strong>k için de altı dakika yürüme testinin<br />

bisiklet ergometrisine göre daha kullanışlı olduğu sonucuna varılmıştır 52 .<br />

Yapılan çalışmalarda 40 yaş için altı dakika yürüme mesafesi yaklaşık 600 metre<br />

olarak verilmiştir, her 10 yaş artışı için yaklaşık 50 metre azalır 33 .<br />

1998 yılında Paul L Enright ve Duane L. Sherrill’ in yaş ortalamaları 40 ile 80<br />

arasında olan 117 sağlıklı erkek ve 173 sağlıklı kadın ile yaptıkları çalışmada, altı<br />

dakika yürüme testini beklenen yürüme mesafesi olarak standardize etmişlerdir. Yapılan<br />

çalışmada ortalama yürüme mesafesi kadınlarda 494 metre iken erkelerde 576 metre<br />

olarak bulunmuştur. Yaşlı, kilolu ve kısa boylu kadın ve erkeklerde yürüme mesafesi<br />

belirgin olarak düşük bulunmuştur. Çalışma sonucunda cinsiyet spesifik regresyon<br />

formülü; 6DYTM ( erkekler için ) = ( 7,57 x boy (cm) )- ( 5,02 x yaş ) – ( 1,76 x kilo<br />

(kg ) ) -309 metre, kadınlar için ise 6DYTM = ( 2,11 x boy ) – ( 2,29 x kilo )- ( 5,78 x<br />

yaş ) + 667 metre olarak bulunmuştur 53 .<br />

Altı dakika yürüme testi sonucunu birçok faktör etkilemektedir. Kısa boy, ileri<br />

yaş kilolu olmak, bayan cinsiyet, kısa koridor ( daha sık dönüş ), pulmoner hastalıklar (<br />

KOAH, astım, kistik fibrozis, interstisyel akciğer hastalığı ), kardiovasküler hastalıklar (<br />

angina, myokard enfarktusu, inme ), kas iskelet sistemi hastalıkları ( artrit, ayak bileği,<br />

diz ve kalça yaralanmaları, kas zayıflığı ) gibi nedenlerde altı dakika yürüme mesafesi<br />

23


azalır. Egzersiz ile ilişkili hipoksemisi olan hastalarda oksijen desteği ile yürümek, daha<br />

önceden testi yapmış olmak, erkek cinsiyet ve uzun boylu olmak, yüksek motivasyon da<br />

ise altı dakika yürüme mesafesinde artış olur.<br />

Sonuç olarak altı dakika yürüme testi orta ve ağır bozukluklarda kişilerin<br />

fonksiyonel kapasitelerinin bir ölçütü olarak kullanılmaktadır. Özellikle <strong>preoperatif</strong> ve<br />

<strong>postoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong>de ve pulmoner ve kardiak hastalıklarda tedavi<br />

müdahelelerine yanıtları <strong>değerlendirme</strong>de çok yaygın olarak kullanılmaktadır 43 .<br />

- Kardiyopulmoner egzersiz testi ( KPET )<br />

Klinik pratikte hastaların kesin tanıları konulmadan önce, ön tanılar sıralanırken<br />

çoğu zaman karşılaşılan en önemli güçlüklerden birisi, benzer semptom ve bulguları<br />

olan hastalıkların ayırıcı tanısının yapılmasıdır. Göğüs hastalıkları kliniklerine başvuran<br />

hastalarda en sık karşılaşılan semptomlardan olan efor dispnesi, aynı zamanda kalp<br />

hastalıklarının da birincil semptomları arasındadır. Ayırıcı tanı yapılırken bu semptoma<br />

ilişkin alınan detaylı sorgulama ve detaylı sistemik muayene her zaman için yeterli<br />

olmayabilir. Özellikle, orta ve ileri yaşlarda her iki hastalık grubunun bir arada bulunma<br />

sıklığının artmış olması durumu daha da karıştırılabilmektedir. Egzersiz performansını<br />

sınırlayabilen faktörlerin tespit edilmesi ve egzersiz kapasitesini belirlemenin bir aracı<br />

olarak egzersiz testi ve yorumlanması önemlidir 54 .<br />

Kardiyopulmoner egzersiz testleri (KPET), egzersiz toleransının mekanizmasını<br />

ve intoleransının nedenlerini araştırmak için kullanılan önemli testlerdir. Egzersizde<br />

rolü olan bütün organların fonksiyonel rezervini saptamanın yanısıra egzersizi<br />

sınırlayan faktörleri de ortaya çıkarmaya yardım eder. Solunum fonksiyonlarındaki<br />

bozulmanın derecesini saptamakta ve işgörmezlik <strong>değerlendirme</strong>sinde de<br />

kullanılmaktadırlar 55 . Egzersiz sırasında iskelet kaslarının artan enerji ihtiyacını<br />

karşılamak amacıyla oksijenin atmosferden alınıp mitokondrilere taşınması sırasında<br />

oluşan olayların koordine bir şekilde birbirini takip etmesiyle egzersiz normal bir<br />

şekilde tamamlanır.<br />

Alınan havadaki oksijen kan dolaşımıyla kaslara sunulduğunda burada substratla<br />

( öncelikle glikojen ve yağ asitleri ) birleşir ve aerobik glikoliz yoluyla ATP üretimi<br />

gerçekleşir. Yan ürün olarak da karbordioksit (CO2) üretimi olur. Enerji ihtiyacı<br />

24


egzersize başlandığında istirahate göre daha da artar, bu ihtiyacı karşılamak için aerobik<br />

yoldan ATP üretimini arttırmak amacıyla daha fazla NADH + H + üretilir ve fazla<br />

NADH + H + sitozolde birikir. Aerobik yol, artan NADH + H + ’ yi kullanmakta yetersiz<br />

kaldığında anaerobik yoldan NADH + H + ‘nin piruvat ile reaksiyona girmesi<br />

sonucunda Laktik asit + NAD + oluşur. Böylece anaerobik yoldan da substratın (<br />

fosfokreatinin ) kullanımı sonucunda ATP ve H + La – açığa çıkar. H + La – ile K +<br />

HCO - 3’ ün reaksiyona girmesi sonucunda H2O + CO2 + H + La – ve bunlardan da La -<br />

ve CO2 ortaya çıkar. Görüldüğü gibi hem aerobik hem de anaerobik yolun sonucunda<br />

enerji ve CO2 ortaya çıkar 32-56 .<br />

KPET sırasında hastanın aldığı havadaki O2 (VO2), verdiği havadaki CO2<br />

düzeyleri (VCO2), dakika ventilasyonu (VE), dakika solunum sayısı ( f ), kalp hızı<br />

(HR), tidal volüm (TV), inspiratuar kapasite (IC), oksijen saturasyonu, 12 derivasyon<br />

EKG ritmi, yapılan iş (work/ stage), egzersiz süresi ve kan basıncı monitorize<br />

edilmektedir.<br />

KPET günümüzde oldukça modern ve gelişmiş sistemlerle yapılmaktadır. Bu<br />

sistemler verilerin kaydedilip <strong>değerlendirme</strong>sini ve saklanmasını sağlayan dijital<br />

bilgisayar, egzersizin yapılacağı treadmill veya bisiklet ergometrisi, gaz<br />

konsantrasyonlarının ölçülebilmesi için flow sensorlar, EKG’ nin monitörizasyonu için<br />

monitörler ve oksijen saturasyonunun takip edilebilmesi için pulse oksimetriden oluşur.<br />

KPET’ in amacı egzersize katılan organlara belirli bir miktar stres uygulamaktır.<br />

Bu amaçla iki tür alet kullanılabilir. Bunlardan biri koşu bandı diğeri ise bisiklet<br />

ergometrisidir. Koşu bandının bisiklet ergometrisine göre birçok avantajı<br />

bulunmaktadır. Bisiklet ile kıyaslandığında yürüyüşün doğal, alışık bir aktivite olmasına<br />

rağmen koşu bandında yürümek sıradan yürüyüşe göre daha komplex bir aktivitedir.<br />

Damien Stevens ve ark. yaptığı bir çalışmada altı dakika yürüme testi koridor ve<br />

yürüme bandında uygulandığında, koşu bandında koridora göre %14 daha az mesafe<br />

yürünebildiği gösterilmiş ve bu koşu bandına uyumun daha kötü olması ile<br />

açıklanabilmiştir. Yürüyüş ya da koşu ile daha geniş kas grupları çalıştırılmaktadır yani<br />

test sırasında organlar üzerine daha çok stres yaratılmaktadır. Sonuçta koşu bandı ile<br />

yapılan maksimum egzersizde maksimum oksijen uptake’ i (VO2 maks) bisiklet<br />

25


ergometrisi ile yapılandan %5- 10 daha fazladır 57 . Bisiklet ergometrisi ile koşu bandı<br />

kullanımının bazı avantaj ve dezavantajları tablo 7’ de belirtilmiştir 54- 58 .<br />

Tablo 7. Bisiklet ve koşu bandının karşılaştırılması<br />

Bisiklet Koşu bandı<br />

VO2 maks daha düşük ölçülür<br />

İş yükü hesaplanabilir. İş yükü hesaplanamaz.<br />

Daha az artefakt oluşur. Artefakt daha çoktur.<br />

Hastanın düşme riski yok Düşme riski var( daha az güvenli )<br />

Koşma ve yürümeye göre uygulaması daha Kolay<br />

zor<br />

Watt cinsinden iş yükü artar Eğim ve hız artar<br />

Kollardan destek minimum Kollardan destek alınır<br />

Metabolik ölçümler ve verilerin işlenmesi:<br />

KPET’ nin esas amacı gaz değişim özelliklerini <strong>değerlendirme</strong>ktir. Bu nedenle<br />

VO2 ve karbondioksit outputu ( VCO2 ) ölçüm metodu oldukça önemlidir. En basit<br />

yöntem (bag collection) ekspire edilen havayı belli bir süre bir torbada toplayıp daha<br />

sonra bundan volüm ve O2, CO2 ölçümleri yapılarak VO2, VCO2 ölçülmesidir. Bugün<br />

bu sistem pek kullanılmamaktadır. Gaz değişim ölçümlerinde kullanılan diğer bir sistem<br />

ise “mixing chamber” lardır. Bu sistem VO2 ve VCO2’ nin devamlı ölçümüne olanak<br />

sağlar. Burada bir valf aracılığı ile hastanın ekspire ettiği hava bir çembere gider, O2 ve<br />

CO2 çemberin distal ucunda sürekli ölçülür. Ekspire edilen havanın hacmi ve gaz<br />

konsantrasyonları birkaç soluğun ortalaması alınarak hesaplanır. Sabit yük egzersizleri<br />

(steady state exercise) sırasında metabolik ölçümlerin miktarını saptamada hassas bir<br />

yöntemdir. Fakat gazın analizöre iletimi sırasında iletim borularından ve çemberden<br />

geçmesi belirli bir süre alacağından gecikmeye neden olacaktır. Bu yüzden sabit<br />

olmayan yük egzersizlerinde hesaplanan VO2 maks değerlerinde zamanlama<br />

hatalarından kaynaklanabilecek küçük yanlışlıklar olabilir. Buna rağmen klinik KPET’<br />

de sıklıkla kullanılan artan protokoller’ de ventilasyon ve mixt ekspire gaz<br />

konsantrasyonları çok çabuk değişmediği için iyi dizayn edilmiş mixing chamber<br />

sistemi güvenilir bir şekilde kullanılabilir. End- tidal değişkenlerin ölçülememesi (end-<br />

tidal parsiyel oksijen basıncı [ PET O2 ], end- tidal parsiyel karbondioksit basıncı [ PET<br />

26


CO2 ] mixing chamber sisteminin dezavantajıdır. Breath- by- breath yönteminde ekspire<br />

edilen hava hacimleri ve gaz konsantrasyonları her soluk için ayrı ayrı ölçülür.<br />

Gaz konsantrasyonlarını analiz etmede 2 farklı ölçüm söz konusudur. Mass<br />

spektrometre ( Kütle spektrometresi ) ve O2 ile CO2 için ayrı analizörler. Mass<br />

spektrometreleri tüm solunum gazlarının ( CO2, O2, N2 ) konsantrasyonunu ölçebilen,<br />

altın standart olarak kabul edilen ölçümlerdir. Bunların dezavantajı pahalı olmalarıdır 33-<br />

52-55.<br />

Elektrokardiografi<br />

Kalp hızı genellikle EKG’deki R-R arası mesafe ölçümünden yapılır. Klinik<br />

egzersiz testi sırasında hastalar olası miyokard iskemisi ve kardiak aritmileri saptamak<br />

için 12 derivasyonlu EKG ile monitorize edilmelidir. Yine de bazı egzersiz testlerinde<br />

ritm bozukluklarını izlemede ve iskemi taraması için 3 derivasyonlu EKG kullanılabilir.<br />

EKG’ deki artefaktları önlemede cilt hazırlığı ( kılların traş edilmesi ) , terlemeye<br />

dirençli yapışkan elektrotlar kullanımı önemlidir.<br />

Noninvaziv Kan Basıncı Ölçümü<br />

Ortamdaki seslerin artmasından veya hareket artefaktından dolayı egzersiz<br />

sırasında kan basıncı ölçmek zorlaşabilir. Egzersiz sırasında otomatik kan basıncı ölçüm<br />

sistemleri geliştirilmiştir. Özellikle egzersiz ile ilişkili hipertansiyonu ( hipotansiyon<br />

daha nadir görülür ) saptamak önemlidir.<br />

İntraarteryel Kan Basıncı Ölçümü<br />

İnvaziv bir yöntemdir. Kan basıncı, ph, PaO2, PaCO2 ölçümüne olanak sağlar.<br />

Arteryel kateter aracılığı ile kan örnekleri hızla ve kolayca alınabilir. Gaz alışverişini<br />

doğru yorumlayabilmek için genellikle istirahatte ve maksimal egzersiz anında olmak<br />

üzere en ez iki kez kan gazı örneği alınır. Ayrıca kan örneğindeki laktat ve amonyak<br />

konsantrasyonlarının ölçümü de kas metabolizması hakkında fikir verir.<br />

Pulse oksimetre<br />

Pulse oksimetre, redükte hemoglobin ve oksi hemoglobinin, ışık<br />

absorbsiyonundaki farklarını esas alarak arteryel oksijenasyonu non invaziv olarak<br />

ölçmede kullanılan bir aygıttır. % 90’nın üstündeki sO2 değerlerinde doğruluk oranı %<br />

± 2 iken, %85- 90 arasındaki sO2 değerlerinde bu oran biraz daha düşüktür. Cihazın<br />

27


doğruluk ve duyarlılığı üzerinde birçok unsurun etkisi vardır. Hipotansiyon, ortamın<br />

soğuk olması, probun hareket etmesi, tırnak cilası ya da ojenin olması gibi durumlarda<br />

sO2’ yi yanlışlıkla düşük olarak ölçerken, karboksihemoglobin ve methemoglobini<br />

saptayamamasından dolayı sO2 yüksek hesaplamasına neden olur.<br />

KPET’ nin kullanım endikasyonları oldukça geniştir. Sadece tanısal amaçla<br />

değil tedavi yanıtı <strong>değerlendirme</strong>sinde de kullanılmaktadır. Günümüzde KPET’ in<br />

akciğer rezeksiyonu yapılacak olgularda rezeksiyon öncesi <strong>değerlendirme</strong>de kullanımı<br />

da yaygınlaşmaktadır. Tablo 8’de kadiyopulmoner egzersiz testi endikasyonları<br />

belirtilmiştir.<br />

Tablo 8. Kardiyopulmoner egzersiz testi endikasyonları 55 .<br />

Egzersiz toleransını <strong>değerlendirme</strong>k<br />

Fonksiyonel bozukluğu ya da kapasiteyi saptamak<br />

Egzersiz kısıtlayıcı faktörleri ve patofizyolojik mekanizmaları saptamak<br />

Tanı konmamış egzersiz intoleransını <strong>değerlendirme</strong>k<br />

Kardiak ve / veya pulmoner nedenler<br />

Mitokondrial myopati ( Mc Ardle’s sendromu gibi)<br />

Psikolojik faktörler ( hiperventilasyon, panik, anksiyete sendromları gibi)<br />

Kondisyon eksikliği<br />

Kardiyovasküler hastalığı olan hastaları <strong>değerlendirme</strong>k<br />

Kalp yetmezliği olan hastalarda prognoz ve fonksiyonel <strong>değerlendirme</strong><br />

Kalp transplantasyonu öncesi<br />

Kardiak rehabilitasyonda egzersiz reçetesi ve egzersiz eğitiminin yanıtlarını<br />

<strong>değerlendirme</strong>k<br />

Solunumsal hastalığı olan hastaları <strong>değerlendirme</strong>k<br />

Fonksiyonel bozukluğu saptamak<br />

Kronik obstrüktif akciğer hastalıkları<br />

İnterstisyel akciğer hastalığı<br />

Pulmoner vasküler hastalıklar<br />

Kistik fibrozis<br />

Egzersiz ilişkili astım<br />

Özel klinik uygulamalar<br />

Preoperatif <strong>değerlendirme</strong> ( Akciğer rezeksiyon cerrahisi, major abdominal cerrahi<br />

planlanan yaşlı hastalar, volum küçültücü cerrahi )<br />

Pulmoner rehabilitasyonda egzersiz reçetesi<br />

Maluliyet <strong>değerlendirme</strong>sinde<br />

Akciğer, akciğer-kalp nakli öncesinde<br />

28


Hasta, KPET öncesinde test sırasında oluşabilecek ve testin sonlandırılmasını<br />

gerektirecek ciddi durumlar konusunda bilgilendirilmelidir. Test sırasında göğüs ağrısı,<br />

nefes darlığı, çarpıntı gibi şikayetleri olması durumunda hastanın bunu bize<br />

aktarabilmesi için el yardımıyla anlaşabilecek bir işaret dili oluşturulmalı ve test<br />

öncesinde hastaya gösterilmelidir. Test öncesinde hastanın EKG’si görülmeli, düzenli<br />

kullandığı ilaçlar mutlaka sorgulanmalıdır (örneğin: beta bloker kullanan hastalarda<br />

egzersize kalp hızı cevabı beklenenden daha yavaş olacaktır ).<br />

Egzersiz testine başlamadan önce yapılması gerekenler:<br />

1. Spirometre ve MVV (maksimal istemli ventilasyon) ölçümlerinin yapılması,<br />

gerekli görülürse DLCO ve akciğer volümleri de ölçülebilir.<br />

2. Klinik olarak hipoksemiden şüphelenilirse istirahat arter kan gazı<br />

alınmalıdır.<br />

3. Gerekli görülürse yakın zaman hemogram ve elektrolitleri istenebilir.<br />

4. Sigara içicisi olan hastalara test öncesi en az 8 saat sigara içmemeleri<br />

önerilir.<br />

5. Hastanın koroner arter hastalığı öyküsü var ise kardiyoloji konsültasyonu<br />

yapılmalıdır.<br />

6. Fonksiyonel <strong>değerlendirme</strong> ve maluliyet <strong>değerlendirme</strong>si için hastalar<br />

maksimum tedavilerinin alıyor olmalıdırlar.<br />

7. Testin yapılacağı sabah egzersiz yapılmaması ve testin en az 2 saat öncesine<br />

kadar hafif bir şeyler yemesi önerilir.<br />

8. Laboratuvara egzersiz kıyafetleri ve spor ayakkabıları ile gelmesi önerilir.<br />

Maksimal semptom sınırlı egzersiz testleri genel olarak güvenli testlerdir. KPET<br />

sırasında olabilecek medikal komplikasyonlar altta yatan hastalıkla ilişkili olmakla<br />

birlikte test sırasında ölüm riski 100.000’ de 2 ile 5 olarak kabul edilmektedir.<br />

Testin yapıldığı odada mutlaka defibrilatör, oksijen kaynağı ve acil müdahele<br />

seti bulundurulmalıdır.<br />

Tablo 9’da kardiyopulmoner egzersiz testinin kesin ve rölatif<br />

kontrendikasyonları belirtilmiştir.<br />

29


Tablo 9. KPET kesin ve rölatif kontrendikasyonları<br />

Kesin<br />

Akut miyokard infarktüsü ( 3- 5 gün)<br />

Unstabil angina<br />

Hemodinamiyi bozan veya semptom veren aritmiler<br />

Senkop<br />

Aktif endokardit<br />

Akut myokardit ya da perikardit<br />

Semptomatik şiddetli aort stenozu<br />

Kontrol altında olmayan kalp yetmezliği<br />

Akut pulmoner emboli ya da pulmoner infarkt<br />

Alt ekstremitede tromboz<br />

Dissekan anevrizma şüphesi<br />

Kontrol altında olmayan astım<br />

Pulmoner ödem<br />

Oda havasında oksijen saturasyonu < %85 *<br />

Solunum yetmezliği<br />

Mental durumları nedeniyle koopere olamayanlar<br />

*oksijen desteği ile egzersiz testi yapılabilir.<br />

Rölatif<br />

Sol ana koroner arter stenozu<br />

Orta şiddette stenotik kalp kapak hastalığı<br />

Tedavi edilmemiş istirahatte ölçülen arteryel hipertansiyon<br />

(sistolik kan basıncı >200 mmHg, diastolik kan basıncı >120 mmHg )<br />

Taşiaritmiler veya bradiaritmiler<br />

Yüksek derece atrioventriküler blok<br />

Hipertrofik kardiyomyopati<br />

Belirgin pulmoner hipertansiyon<br />

Gebeliğin ileri dönemleri yada komplike gebelik<br />

Elektrolit anormallikleri<br />

Egzersiz yapmaya engel ortopedik bozukluklar<br />

Hastalar test sırasında dayanabildikleri kadar egzersiz yapmalılar ve testi<br />

bırakacak aşamaya geldiklerinde en az 3 dakika düşük hızda ve herhangi bir dirence<br />

karşı iş yapmaksızın soğuma yaptıktan sonra test bırakılmalı ve bu sürede de EKG<br />

sürekli monitorize edilmelidir. Böylece egzersiz sırasında bir hayli yükselen kan<br />

basıncının aniden düşmesinin ve tehlikeli aritmilerin ortaya çıkmasının önüne geçilebilir<br />

52<br />

. KPET uygulaması sırasında maksimum kalp hızına ulaşan ya da EKG’de ST<br />

değişikliği saptanan hastaların kardiyak ritmleri en az 15 dakika gözlenmelidir 53 .<br />

30


Kardiyopulmoner egzersiz testi sırasında sıklıkla kabul edilen test sonlandırma<br />

kriterleri tablo 10’da sıralanmıştır.<br />

Tablo 10. Egzersiz sonlandırma kriterleri<br />

İskemiye bağlı göğüs ağrısı<br />

İskemik EKG değişiklikleri<br />

2-3. derece kalp bloğu<br />

Ventriküler ektopik atımlar<br />

Sistolik kan basıncının 250 mmHg, diastolik kan basıncının 120 mmHg üzerine<br />

çıkması<br />

Sistolik kan basıncında test sırasındaki ölçülen en yüksek değerden 20 mmHg ‘den<br />

fazla düşüş olması<br />

Şiddetli desaturasyon ( şiddetli hipoksemi bulguları ve semptomları ile birlikte<br />

sO2< %80 )<br />

Ani solukluk, mental konfüzyon, baş dönmesi<br />

Solunum yetmezliği<br />

KPET’NİN DEĞERLENDİRMESİNDE KULLANILAN PARAMET-<br />

RELER VE İLİŞKİLER<br />

1. Oksijen Uptake ( VO2 )<br />

Oksijen tüketimi, oksijen alımı ve oksijen uptake’ i benzer olarak kullanılan,<br />

aerobik egzersiz kapasitesini değerlendiren en iyi parametredir. VO2, Fick denklemine<br />

göre kan akımı ve dokulardaki oksijen ile hesaplanabilir. Bazı faktörler oksijenin<br />

kullanılabilirliğini etkileyebilir. Kanda oksijen taşınabilme kapasitesi ( hemoglobin, sO2<br />

ve hemoglobin dissosiasyon eğrisinin ısı, CO2 ve ph ile yer değiştirmesi ), kardiyak<br />

fonksiyon ( kalp hızı, atım volumu ), periferik kan akımının dağılımı ve dokulardan<br />

salınım ( kapiller yoğunluk, mitokondriyel fonksiyon ve yoğunluk, perfüzyon yeterliliği<br />

ve dokulara difüzyon ) gibi 29 . Maksimum oksijen alımı ( VO2 maks ), şiddeti giderek<br />

artan egzersiz protokolleri sırasında tespit edilen en yüksek oksijen değeridir 25 . VO2<br />

maks, egzersizin tipine, yaşa, cinsiyete ve vücut ağırlığına göre değişir. Şiddeti artan<br />

egzersiz sırasında kişinin aldığı maksimum oksijen miktarı çizdirildiğinde, kararlı<br />

seviyesindeki ( plato seviyesindeki ) oksijen miktarı, o kişinin VO2 maks değerini verir.<br />

31


Ölçü birimi dakikada litre ( lt.dak -1 ) veya dakikada mililitredir (ml.dak -1 ). Kişinin vücut<br />

ağırlığı ile değiştiği için VO2 maks dakikada kilogram başına mililitre ( ml. kg -1 .dak -1 )<br />

olarak sıklıkla kullanılmaktadır.<br />

Sağlıklı, sedanter, erişkin bir erkek 35 ml. kg -1 . dak -1 VO2 maks değerine<br />

sahiptir. Kadınlarda bu değer yaklaşık olarak %10 daha azdır. VO2 maks değeri<br />

beklenenin %80’ inden az ise anormal kabul edilir 33 ( Tablo 11 ).<br />

Tablo 11. Ölçülen Değerlerin, referans değerleri ile ilişkisi göz önüne alınarak<br />

yapılan genel düzenleme<br />

Ölçülen Değer/ Referans değeri ( % ) Yorum<br />

>80 Normal<br />

70-80 Hafifçe azalmış<br />

50-70 Orta derecede azalmış<br />

≤50 İleri derecede azalmış<br />

Kardiak <strong>değerlendirme</strong>de bir kişi 20 ml. kg -1 . dak -1 VO2 maks değerine sahip ise<br />

yetersizlik olarak değerlendirilir ve tablo 12’ de gösterildiği gibi derecelendirilir.<br />

Tablo 12. Kardiak fonksiyonel kapasite <strong>değerlendirme</strong>si<br />

Ölçülen VO2 maks değeri ( ml. kg -1 .dak -1 )<br />

20 - 15 Hafif fonksiyonel yetersizlik<br />

15 - 10 Orta derecede fonksiyonel yetersizlik<br />


( doku perfüzyonu, doku difüzyonu ), nöromuskuler kısıtlılıklar ve tabiî ki effor ( güç )<br />

gibi durumlarda VO2 maks değeri düşük saptanabilir 55 .<br />

2. CO2 Output ( VCO2 )<br />

Ekspirasyon havasındaki her solukta açığa çıkan CO2 hacmini ifade eder. Kısa<br />

süreli egzersiz sırasında enerji sağlamak amacıyla özellikle kaslar tarafından glikojen<br />

kullanılır, benzer miktarlarda oksijen tüketilir ve CO2 üretilir.<br />

Anaerobik eşiğin altında VO2 ve VCO2 ilişkisi lineerdir. Akciğerlerin CO2<br />

atılımından hesaplanan respiratuar gaz değişim oranının ( R= VCO2/ VO2 ) dokudaki<br />

oran göre daha düşük olması bir miktar CO2’ nin dokularda tutulduğuna işaret<br />

etmektedir. Daha yüksek iş yüklerinde ( giderek artan egzersiz sırasında ) VO2 ile VCO2<br />

ilişkisi yine lineerdir fakat eğimi daha diktir. Bunun nedeni AE aşıldığında dokularda ve<br />

kaslarda asidozu kompanse etmek için oluşan HCO3’ dan CO2 oluşumunun artması ve<br />

dokularda biriken ve depolanan CO2’ in atılmasıdır. Arter kan laktat düzeyindeki<br />

artmayı en iyi arter kan HCO3 düzeyindeki azalma yansıtır. İş yükü ne kadar hızlı<br />

artarsa CO2 atılımıda o kadar hızlı olur ve R 1,2 civarındadır. İş yükü daha yavaş arttığı<br />

zaman R 1,05 civarındadır.<br />

Orta şiddette bir egzersizde AE’ e kadar VCO2/ VO2 lineer olarak artar, bu<br />

noktadan sonra da ilişki lineerdir fakat cevap daha hızlıdır. AE’den önceki ve sonraki<br />

eğrilerin kesiştiği nokta noninvaziv olarak saptanan AE’ dur. Bu nokta aynı zamanda<br />

arter kanında laktat ve laktat/ piruvat oranının artıp, HCO3’ ın düştüğü noktadır 32 -33- 52 .<br />

3.Solunum Değişim Oranı ( Respiratory Exchange ratio- RER- R )<br />

Ağız yoluyla ölçülen, alınan oksijenin (VO2) dışarı atılan karbondioksite<br />

(VCO2) oranıdır. Solunum değişim oranı (R) fizyolojik koşullara bağlı olarak<br />

değişebilen, stabil olmayan bir ölçümdür. Sabit durum altında ölçülen R’nın dokunun<br />

metabolizmasını ve metabolizmada kullanılan yakıt maddesini ortaya çıkarması<br />

bakımından önemlidir. Yakıt maddesi tamamıyla karbonhidrat ise R değeri 1 ,<br />

karbonhidrat ve yağ karışımında ~ 0,7, karbonhidrat protein karışımın da ise yaklaşık<br />

0,8 olur.<br />

33


İstirahat halinde R tipik olarak 0,7- 0,9 olup, bu bize organizmanın karbonhidrat<br />

ve yağı karışık olarak kullandığını gösterir. Ağızlıkla ilk solunum ölçüldüğünde,<br />

hiperventilasyon nedeniyle R değerinde bir miktar yükselme eğilimi görülür. Çünkü<br />

hiperventilasyonda göreceli olarak VO2 çok az etkilenirken VCO2 artar. Egzersiz testi<br />

sırasında kişinin bazal değerini elde etmeden önce, kişinin ağızlığa uyum sağlaması için<br />

yeterli zaman verilmesi gerekir. İstirahat halinde iken R değerinin 1’ den büyük<br />

bulunması hiperventilasyonun belirli bir indikatörüdür. Egzersizin başlaması ile birlikte<br />

R değeri düşer. Bu geçici faz, VO2 ve VCO2’ deki farklı değişiklikler nedeniyle oluşur.<br />

Ağızlıkla yapılan ölçümlerde VCO2’ ye göre VO2 çok hızlı yükselir. Bunun nedeninin<br />

CO2’ nin yüksek eriyebilirlik özelliği nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Egzersiz<br />

sırasında artan kas metabolizması sonucu açığa çıkan fazla CO2, yüksek eriyebilirlik<br />

özelliğinden dolayı solunum ile atılmasından ziyade vücut depolarında birikir. Bu<br />

durumun terside egzersiz sonlandığında görülür. Egzersiz durduktan sonra vücutta<br />

birikmiş fazla karbondioksit depoları normale dönünceye kadar organizmadan dışarıya<br />

atılır. Sonuç olarak, egzersiz durduktan soran R değerinde geçici bir yükselme görülür.<br />

Kademeli artan egzersizde, özellikle vücut karbondioksit depoları<br />

dengelendikten sonra, R düzenli olarak yükselir. Metabolik eşik değer üzerinde (AT)<br />

biriken laktik asidin bikarbonat ile tamponlanması sonucu oluşan ilave karbondioksit<br />

nedeniyle R’de çok hızlı yükselir. Dolayısıyla bu yükselme ile VCO2- VO2 eğrilerinde<br />

oluşan eğim metabolik eşik değeri ( AE ) tayin etmek için kullanılır 32- 33- 55 .<br />

Mc Ardle’s hastalığı ( myofosforilaz enzim eksikliği ) olan hastalarda egzersiz<br />

sırasında laktik asit oluşmaz. Bu hastalarda R değerleri hem istirahatte hem de<br />

egzersizde düşüktür. R değerinin 1’den büyük saptandığında laktik asidoz ve<br />

hiperventilasyon gibi durumlar unutulmamalıdır.<br />

4. Anaerobik Eşik- Metabolik Eşik Değer ( Anaerobic Threshold- AT )<br />

Egzersiz esnasında, gerek aerobik gerekse anaerobik ayrımını her zaman kesin<br />

hatlarla belirleyebilmek mümkün değildir. Çok düşük iş yüklerinde bile laktik asit<br />

oluşması, egzersizin bütün basamaklarında aerobik ve anaerobik metabolizmanın<br />

birlikte bulunduğunun göstergesidir. Fakat egzersiz yoğunluğu ile ilişkili olarak enerji<br />

metabolizmasının iki kutuplu olduğu kabul edilmektedir. Düşük ve orta iş hızlarında<br />

34


metabolizma öncelikli olarak aerobik kabul edilir ve uzun süre fizyolojik sabit durumda<br />

devam eder. Kişiye belirli bir iş yükü üzerinde iş yüklendiğinde; aerobik metabolizma<br />

kasılan kaslarda ve dolaşım kanında laktik asit birikmesi ile birlikte anaerobik yolla<br />

yeniden ATP oluşturarak desteklenir. Eşik değeri üzerinde, yüksek iş yüklerinde yapılan<br />

egzersizin uzun süre devam etmesi mümkün değildir, sonuçta yorgunluk görülür.<br />

Kardiyopulmoner egzersiz testi sırasında eşik değer, VO2’ ye karşı ekspirasyon<br />

havası CO2 hacmi eğrisinin konumunu değerlendirerek belirlenir. Egzersizin başlaması<br />

ile birlikte, vücut karbondioksit kompozisyonunda artış lehine değişiklik olurken,<br />

VCO2- VO2 ilişkisini gösteren eğri yaklaşık olarak 1 doğru eğim gösterir. Laktik asit<br />

birikmeye başlayınca, VCO2- VO2 ilişkisi, laktik asitin bikarbonat ile tamponlanmasıyla<br />

açığa çıkan ilave karbondioksit nedeniyle daha dik bir eğim gösterir. Uygun yapılan bir<br />

egzersiz testinde, bu iki doğrunun kesişim noktası metabolik eşik değeri ( anaerobik<br />

eşik değeri ) verecektir. Metabolik eşik değer ölçü birimi oksijen alımı ile aynıdır (<br />

lt.dak -1 veya ml.kg -1 .dak -1 ). Sağlıklı sedanter bir kişide AT yaklaşık olarak %50 -60<br />

VO2 maks değerlerinde görülür. Kardiovasküler hastalıklar, mitokondrial myopatiler ve<br />

pulmoner hastalıklar gibi durumlarda AT değeri %40 VO2 maks değerinin altında<br />

saptanabilir 32 -33- 51- 55 .<br />

5. Nabız Oksijeni ( Oxygen Pulse- VO2/ kalp hızı)<br />

Nabız oksijeni, her kalp atımında dokular tarafından alınan oksijen miktarını<br />

gösterir ve atım volümü ve arteryo-venöz O2 gradiyentinin bir ürünü olması nedeniyle<br />

önemli bir parametredir. Kardiovasküler verimliliği gösterir. Maksimum egzersize<br />

rağmen beklenin %80’ den az olması anormal kabul edilir.<br />

Kardiyovasküler hastalıklarda, düşük kardiak output arteryo- venöz O2 gradyent<br />

farkının artmasına neden olur. Bunun yanı sıra anemi, dishemoglobinemi ve<br />

karboksihemoglobinemide de O2 kontentinde azalmaya bağlı olarak nabız oksijeni<br />

düşer. Kişilerin formda olmaması nabız oksijeninde düşmeye neden olabileceği gibi<br />

aerobik antrenman yapması artışa neden olur. KOAH, interstisyel akciğer hastalığı olan<br />

hastalarda da formda olmamaları, ventilasyon sınırlaması, kardiyovasküler bozukluklar<br />

ve hipoksemi nedeniyle nabız oksijeni düşüktür 32 -33- 52 .<br />

35


MATERYAL VE METOD<br />

Ekim 2007 ve Aralık 2008 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı Süreyyapaşa<br />

Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde akciğer<br />

rezeksiyonu planlanan ve solunum fonksiyon testinde FEV1 değeri beklenen değerin<br />

%80 altında olan 106 hastaya, <strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong> sırasında kardiyopulmoner<br />

egzersiz testi yapıldı. 106 hastadan 54 tanesine operasyon yapılmamış, 9 hastaya<br />

mediastinoskopi yapmış ve 4 hasta da operasyon sırasında inoperabl olduğu<br />

saptanmıştır. Tüm hastalara 4 tür <strong>değerlendirme</strong> yapıldı. Ayrıca pulmoner rezeksiyon<br />

yapılan 37 hastaya da perioperatif incelemeler yapıldı.<br />

� 1. Hastalara ait demografik özellikler<br />

Tüm hastaların demografik özellikleri ( yaş, cinsiyet, kilo, boy, vücut kitle<br />

indeksi, ek hastalık, kullandığı ilaçlar ) yüz yüze görüşme yöntemi ile kayıt edildi.<br />

Hastaların tanıları ve lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastaların<br />

patolojik tanıları kayıt edildi.<br />

� 2. Altı dakika yürüme testi<br />

Tüm hastalara 6 dakika yürüme testi yapıldı ( resim 1 ). Altı dakika yürüme<br />

testi, üçer metre ara ile işaretlenmiş 30 metrelik hastane koridorunda yapıldı. Hastaların<br />

test öncesinde istirahatte iken sistolik ve diastolik kan basınçları, pulse oksimetre ile sO2<br />

değerleri ölçüldü. Borg skalasına göre test öncesi dispne ve yorgunluk dereceleri<br />

sorgulandı ve kayıt edildi. Hastalardan 6 dakika boyunca yürüyebildiği kadar<br />

maksimum hızla yürümeleri istendi. Altı dakika sonunda toplam yürüdükleri mesafe<br />

metre cinsinden kayıt edildi. Test sonunda hastaların sistolik ve diastolik kan basınçları<br />

ve pulse oksimetre ile sO2 değerleri ölçülerek kayıt edildi. Altı dakika yürüme testi<br />

sonunda saturasyonda % 4 veya daha fazla düşme saptanması desaturasyon olarak<br />

değerlendirildi. Test sonrası borg skalasına göre dispne ve yorgunluk dereceleri tekrar<br />

sorgulanarak kayıt edildi.<br />

36


Resim 1. Klinikte<br />

altı dakika testi uygulanırken<br />

Hastaların altı dakika yürüme testindeki yürüme mesafesi<br />

kullanılarak aşağıdaki<br />

formül ile tahmini maksimum oksijen tüketimleri hesaplandı.<br />

Tahmini oksijen tüketiminin hesaplanması<br />

Hesaplanan VO2 maks = 6 DYT’de ölçülen hız(m/dk) X 0,1 + 6 DYT’de<br />

ölçülen hız(m/dk) X 1,8 X eğim(%) + 3,5<br />

(Eğim:<br />

hasta düz zeminde yürüdüğü için “0” olarak alınmıştır.)<br />

�<br />

Solunum Fonksiyon Testi:<br />

KPET öncesinde tüm hastalara ZAN ( n’spire respiratory ınc ® ) marka cihazda<br />

solunum fonksiyon testi yapıldı. 1. saniyedeki zorlu ekspiryum volümü ve yüzdesi<br />

(FEV1, FEV1 % ), zorlu vital kapasite volümü ve ölçümü ( FVC, FVC %), 1. saniyedeki<br />

zorlu ekspiryum volumunun zorlu vital<br />

kapasiteye oranı ( FEV1/ FVC %) ve maksimal<br />

istemli ventilasyon ( MVV ) ölçüldü.<br />

37


� 4. Kardiyopulmoner egzersiz testi:<br />

Hastalara altı dakika yürüme testinden en erken 24- 48 saat sonra,<br />

kardiyopulmoner egzersiz testi için randevu verildi. Test öncesi hastaların<br />

posteroanterior akciğer grafisi, elektrokardiografisi, arteryel kan gazları incelendi.<br />

Gerekli görülen hastalarda kardiyoloji konsültasyonu sonrası test yapılması uygun<br />

görüldü. Kardiyopulmoner egzersiz<br />

testi öncesi hastalara işlem ile ilgili bilgi verildi ve<br />

hastalardan<br />

yazılı onam alındı.<br />

Kardiyopulmoner egzersiz testi yapılacak olan hastaların testten en az 2 saat<br />

öncesinden itibaren yemek yememesi,<br />

laboratuvara egzersiz kıyafetleri ve spor<br />

ayakkabıları<br />

ile gelmesi önerildi.<br />

Kardiyopulmoner egzersiz testi, en az bir uzman hekim ve bir hemşire<br />

tarafından, defibrilatör, oksijen<br />

desteği ve acil müdahele çantasının bulunduğu<br />

laboratuvar<br />

ortamında yapıldı.<br />

Hastalara test sırasında elektrokardiografi monitorizasyonu<br />

yapılacağından<br />

artekaftları<br />

önlemek için göğüs bölgesindeki kıllar tıraş edildi.<br />

Her hastada test yapılmadan önce cihazın volum ve gaz kalibrasyonları yapıldı.<br />

Gaz kalibrasyonu (istenen karışım O2 :16,0 CO2: 5,0 N2: balans ; gerçek karışım O2<br />

:16,30 CO2: 4,81 N2: balans ) standart iki gaz karışımı ile volum kalibrasyonu ise 1<br />

litrelik kalibrasyon pompası ( n’spire respiratory ınc® ) ile yapıldı. ZAN BTPS modülü<br />

ile ortam nem, sıcaklık değerleri<br />

ölçülerek kayıt edildi. Hastaların istirahatte kan basıncı<br />

ölçüldü ve EKG çekildi.<br />

Hastalara bisiklet ergometrisinde ( ergoline® 900 modeli ) veya balke protokolü<br />

( Tablo 13 ) kullanılarak treadmilde ( RAM® 770 S modeli ) breath by breath<br />

yöntemiyle kardiyopulmoner egzersiz testi uygulandı ( Resim 2, Resim 3 ). Test<br />

sırasında solunumla aldığı ve exhale ettiği hava bir yüz maskesi ( Rudolph Face Mask<br />

ometrisi<br />

kullanı ş yükü artışı aşağıdaki formül kullanılarak hesaplandı 33 for Exercise Testing®; Hans Rudolph Inc. ® ) yardımı ile ölçüldü. Bisiklet erg<br />

lan hastalarda i<br />

.<br />

38


İş yükü hesaplaması<br />

1. VO2 unloaded ml/ dk = 150 + (6 x ağırlık ( kg ))<br />

2.<br />

Peak VO2 ml/ dk<br />

Sedanter erkek ( boy ( cm )- yaş ( yıl )) x 20<br />

Sedanter kadın ( boy ( cm )- yaş ( yıl<br />

)) x 14<br />

3. Her dakikada artan İş yükü (W)<br />

( Peak VO2 ( ml/ dk ) – VO2 unloaded ( ml/ dk )/ 100<br />

Tablo 13. Balke 3, 4 ve 5 protokolu<br />

Zaman Hız ( km/ s a )<br />

Eğim<br />

( % )<br />

( sn ) Balke 3 Balke 4 Balke<br />

5<br />

İstirahat 60 0 0 0 0<br />

Yükleme 60 2 3 3 0<br />

Yükleme 60 3 4 4 0<br />

Yükleme 60 3 4 5 1<br />

Yükleme 60 3 4 5 2<br />

Yükleme 60 3 4 5 3<br />

Yükleme 60 3 4 5 4<br />

Yükleme 60 3 4 5 5<br />

Yükleme 60 3 4 5 6<br />

Yükleme 60 3 4 5 7<br />

Yükleme 60 3 4 5 8<br />

Yükleme 60 3 4 5 9<br />

Yükleme 60 3 4 5 10<br />

Yükleme 60 3 4 5 11<br />

Yükleme 60 3 4 5 12<br />

Recovery 60 2 2 2 0<br />

120 2 2 2 0<br />

120 0 0 0 0<br />

39


Resim 2. Koşubandında kardiyopulmoner egzersiz testi uygulanırken<br />

Resim 3. Bisiklet ergometrisinde kardiyopulmoner egzersiz testi uygulanırken<br />

40


Test sırasında devamlı EKG ( Cardio Collect 12, Del Mar Reynolds Medical® )<br />

monitorizasyonu, parmaktan Oxilink® pulse oksimetre probu yardımıyla devamlı<br />

oksijen saturasyon ölçümü ve 3 dakika arayla koldan arteryel kan basıncı (ergoline<br />

marka manşon kullanıldı) ölçümü yapıldı. Hasta teste devam edemeyeceğini<br />

bildirdiğinde, maksimum kalp hızına ulaştığında ( 220- yaş ), kan basıncında yükselme<br />

olduğunda (sistolik kan basıncının 250 mmHg, diastolik kan basıncının 120 mmHg<br />

üzerine çıkması) ve EKG’ de iskemik değişikliklerin ortaya çıkması halinde işlem erken<br />

sonlandırıldı. Test sırasında Peak VO2, maksimum kalp hızı, HRR (Heart rate reserve),<br />

VO2 maks (maksimum oksijen tüketimi), RER (solunum değişim oranı) , AT (anaerobik<br />

eşik) zamanı, VO2 maks’ ta AT zamanı, BR (solunum rezervi), BF (solunum frekansı),<br />

O2 pulse ve maksimum METS değerleri ölçüldü. Toplanan veriler otomatik olarak<br />

kaydedildi (Samsung , Pentium 4, CPU 3,46 Hz, 1,00 GB RAM, Windows XP® ).<br />

� 5. Operasyon tipi ve perioperatif <strong>mortalite</strong> ve morbidite<br />

Akciğer rezeksiyonu yapılan hastaların, operasyon türleri, <strong>postoperatif</strong> yoğun<br />

bakımda kalma süreleri, hastaneden taburcu süreleri ve operasyon sırasında ve<br />

sonrasında gelişen komplikasyonlar kaydedildi. Hastanede yatış süresi içinde veya<br />

<strong>postoperatif</strong> ilk 30 gün içindeki ölümler veya komplikasyonlar cerrahi <strong>mortalite</strong> veya<br />

morbidite olarak kabul edildi. Cerrahi morbidite kriterleri aşağıdaki tabloda<br />

belirtilmiştir ( Tablo 14 ).<br />

Tablo 14. Cerrahi morbidite kriterleri<br />

Morbidite Kriterler<br />

Uzamış hava kaçağı > 7 gün veya taburcu edildiğinde halen devam eden<br />

Atelektazi Bronkoskopik aspirasyon gerektiren<br />

Pnömoni Radyolojik ve klinik olarak tanımlanmış<br />

Aritmi Medikasyon gerektiren aritmiler<br />

Solunum yetmezliği İnvaziv ya da noninvaziv mekanik ventilasyon ihtiyacının<br />

olması<br />

41


İstatistiksel İncelemeler<br />

Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için<br />

NCSS 2007&PASS 2008 Statistical Software (Utah, USA)programı kullanıldı. Çalışma<br />

verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart<br />

sapma) yanı sıra normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası<br />

karşılaştırmalarında student t test kullanıldı. Normal dağılım göstermeyen<br />

parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Mann Whitney U test kullanıldı.<br />

Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare test ve Fisher’s exact test kullanıldı.<br />

Sonuçlar %95’lik güven aralığında, anlamlılık p


BULGULAR<br />

Çalışmaya toplam 106 hasta dahil edilmiştir. Preoperatif <strong>değerlendirme</strong><br />

sonrasında pulmoner rezeksiyon yapılan ( lobektomi veya pnömonektomi ) 37<br />

hastaya perioperatif inceleme yapılmıştır.<br />

� 1. HASTALARA AİT DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER<br />

Çalışmaya alınan tüm hastaların demografik özellikleri tablo 15’ de verilmiştir.<br />

Tablo 15: Tüm hastaların tanımlayıcı özelliklerinin dağılımı<br />

Min- Max Ort ± SD (Medyan)<br />

Yaş ( yıl ) 39 - 82 61,84 ± 8,69<br />

Kilo ( kg ) 46 - 101 70,64 ± 12,87<br />

Boy ( cm ) 149 - 182 169,26 ± 6,94<br />

BMI ( kg/boy 2 ) 17,0 - 39,1 24,62 ± 4,18<br />

Sigara ( paket/yıl ) 0 - 193 54,77 ± 34,40 (50)<br />

Cinsiyet<br />

(n=106)<br />

N %<br />

Kadın 8 7,6<br />

Erkek 98 92,4<br />

Operasyon yapılan 37 hastanın yaşları 39 ile 78 arasında değişmekte olup<br />

ortalama yaş 61,32 ± 8,29’ dur. Hastaların sadece 1 tanesi kadın ( % 2,7 ) geri kalanı<br />

erkektir. Operasyon yapılan hastaların demografik özellikleri tablo 16’da belirtilmiştir.<br />

43


Tablo 16. Operasyon yapılan hastaların tanımlayıcı özelliklerinin dağılımı<br />

Min-Maks Ort ± SD (Medyan)<br />

Yaş ( yıl ) 39 – 78 61,32 ± 8,29<br />

Kilo ( kg ) 48 – 100 70,46 ± 12,83<br />

Boy ( cm ) 155 – 180 168,51 ± 6,82<br />

BMI ( kg/boy 2 ) 17 – 39,10 24,80 ± 4,59<br />

Sigara ( paket/ yıl ) 0 - 150 55,78 ± 28,92 ( 55 )<br />

Cinsiyet<br />

N %<br />

Kadın 1 2,7<br />

(n= 37) Erkek 36 97,3<br />

Operasyon yapılan hastaların kiloları 48 - 100 kg arasında değişmekte olup,<br />

ortalama 70,46 ± 12,83 kg’dır. Boyları ise 155 – 180 cm arasında değişmekte olup,<br />

ortalama 168,51 ± 6,82 cm’ dir. Beden kitle indeksleri (BMI) 17 – 39,10 kg/ cm 2<br />

arasında değişmekte olup ortalama 24,80 ± 4,59 kg/ cm 2’ dir. Sigara kullanım miktarları<br />

0 – 150 paket/ yıl arasında değişmekte olup ortalama 55,78 ± 28,92 paket/ yıl, medyanı<br />

55 paket/ yıldır.<br />

Tüm hastaların tanılarına göre ayrıntılı dağılımları şekil 5’ de verilmiştir. 1 hasta<br />

( %0,9) küçük hücreli akciğer karsinomu; 89 hasta ( %84 ) küçük hücre dışı akciğer<br />

karsinomu; 6 hasta (%5,7) malign olmayan akciğer hastalığı ve 10 hasta (%9,4)<br />

undiagnostik olarak saptanmıştır (Şekil 1 ).<br />

44


84%<br />

Tanı dağılımı<br />

1%6% 9%<br />

küçük hücreli akciğer ca<br />

malign olmayan<br />

undiagnostik<br />

küçük hücreli dışı akciğer<br />

ca<br />

Şekil 1. Tüm hastaların tanılarının dağılımı<br />

Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastaların patolojik tanıları<br />

tablo 17’de verilmiştir. Hastaların %67,6’ sı skuamoz hücreli karsinom, % 18,9’u<br />

adenokarsinom, diğerleri ise küçük hücre dışı ve pleomorfik karsinom olarak rapor<br />

edilmiştir.<br />

Tablo 17. Opere olan hastaların patolojik tanı dağılımı<br />

Tanı Grup ( n=37 )<br />

n %<br />

Adenokarsinom 7 18,9<br />

Küçük hücre dışı karsinom 4 10,8<br />

Pleomorfik 1 2,7<br />

Skuamoz hücreli karsinom 25 67,6<br />

� 2. ALTI DAKİKA YÜRÜME TESTİ<br />

Tüm hastaların altı dakika yürüme testi öncesi pulse oksimetre ile ölçülen<br />

satürasyon değerleri %89 ile %98 arasında değişmekte olup ortalama %94.58 ± 2.07<br />

olarak saptanmıştır. Test sonrası satürasyon değerleri %72 ile %98 arasında değişmekte<br />

olup ortalama %91.11 ± 4.84’tür ( Tablo 18 ). Desatüre olan 40 ( %37.7 ) hasta;<br />

desatüre olmayan ise 66 ( %62.3 ) hasta bulunmaktadır ( şekil 2 ).<br />

45


Tablo 18. Altı dakika yürüme testi öncesi ve sonrası saptanan satürasyon dağılımı<br />

Min - Max Ort ± SD<br />

Test öncesi satürasyon değeri ( % ) 89 - 98 94,58 ± 2,07<br />

Test sonrası satürasyon değeri ( % ) 72 - 98 91,11 ± 4,84<br />

62%<br />

Desaturasyon dağılımı<br />

38%<br />

desature oldu<br />

desature olmadı<br />

Şekil 2. Altı dakika yürüme testi sonucunda desature olanların dağılımı<br />

Opere edilen hasta grubunda altı dakika yürüme testi öncesi pulse oksimetre ile<br />

ölçülen saturasyon değerleri % 90 – 98 arasında değişmekte olup ortalama % 94,59±1,8<br />

olarak saptanmıştır. Yürüme testi sonrasında ölçülen saturasyon değerleri ise % 78 –<br />

97 arasında değişmekte olup ortalama % 92,38 ± 3,8’ dir (Tablo 19). Altı dakika<br />

yürüme testi sonrası 9 (% 24,32) hasta desature oldu.<br />

Tablo 19. Altı dakika yürüme testi öncesi ve sonrası satürasyon dağılımı<br />

Min- Max Ort ± SD<br />

Test öncesi satürasyon değeri ( % ) 90 - 98 94,59 ± 1,8<br />

Test sonrası satürasyon değeri ( % ) 78 - 97 92,38 ± 3,8<br />

Hastaların altı dakika yürüme testinde yürüdükleri mesafe 170 metre ile 660<br />

metre arasında değişmekte olup, ortalama değer 457.53 ± 81.75 metredir. Opere olan<br />

46


hastalar ise altı dakika yürüme testinde 360 metre ile 600 metre arasında, ortalama<br />

477,14 ± 53,70 metre yürümüşlerdir ( Tablo 20 ).<br />

Tablo 20 . Altı dakika yürüme testindeki yürüme mesafesi<br />

Yürüme mesafesi ( metre) N Min- maks Ort ± SD<br />

Tüm hastalar 106 170- 660 457,53± 81,75<br />

Opere olan hastalar 37 360 - 600 477,14 ± 53,70<br />

Tüm hastaların altı dakika yürüme testindeki yürüme mesafesine göre<br />

hesaplanan VO2 maks değerleri ve ortalaması tablo 21’de verilmiştir. Hesaplanan VO2<br />

maks 4.28 ile 14.50 ml/ kg/ dk arasında değişmekte olup ortalama 11.06 ± 1.52 ml/<br />

kg/dk’ dır.<br />

Tablo 21. Altı dakika yürüme testindeki yürüme mesafesi ile hesaplanan maksimum<br />

oksijen tüketimi<br />

Hesaplanan VO2 maks<br />

( ml/ kg/ dk)<br />

� 3. SOLUNUM FONKSİYON TESTİ<br />

Min- Max Ort ± SD (Medyan)<br />

4,28- 14,50 11,06 ± 1,52<br />

Hastaların <strong>preoperatif</strong> solunum fonksiyon testinde ölçülen FEV1 ve MVV<br />

değerlerinin dağılımını tablo 22’de görmekteyiz. Preoperatif beklenen FEV1 değerleri<br />

%23 ile %80 arasında değişmekte olup ortalama %55.87 ± 14.39’ dur. MVV değerleri<br />

ise %20,6 ile %96,30 arasında değişmekte olup ortalama %51,32±14,71’dir. Lobektomi<br />

veya pnömonektomi operasyonu yapılan 37 hastanın <strong>preoperatif</strong> beklenen FEV1<br />

değerleri %39 – 80 arasında değişmekte olup ortalaması %60,11 ± 11,39 olarak<br />

ölçülmüştür. Bu hastaların FEV1 dağılımı tablo 23’de verilmiştir.<br />

47


Tablo 22. Solunum fonksiyon testinde ölçülen preopFEV1 ve MVV değerlerinin<br />

dağılımı<br />

N Min - maks Ort ± SD<br />

Preop FEV1 ( % ) 106 23 - 86 55,85 ± 14,32<br />

MVV ( %) 76 20,6 - 96,3 51,32 ± 14,71<br />

Tablo 23. Opere edilen hastaların % FEV1 dağılımı<br />

Preop FEV1 ( % ) N %<br />

< 40 1 2,7<br />

41 – 50 8 21,6<br />

51 – 60 8 21,6<br />

61 – 70 13 35,1<br />

71 – 80 7 18,9<br />

� 4. KARDİYOPULMONER EGZERSİZ TESTİ<br />

26 olguya ( %24,5 ) koşu bandında, 79 olguya ( %74,5) bisiklet ergometrisinde,<br />

1 hastaya da alt ekstremite deformitesi olduğu için kol ergometrisinde kardiyopulmoner<br />

egzersiz testi uygulandı ( Tablo 24 ).<br />

48


Tablo 24. Kardiyopulmoner egzersiz testinde kullanılan cihazların dağılımı<br />

N %<br />

Koşubandı 26 24,5<br />

Bisiklet ergometrisi 79 74,5<br />

Kol ergometrisi 1 0,9<br />

Kardiyopulmoner egzersiz testinde uygulanan protokoller incelendiğinde; balke<br />

3 uygulanan 1 hasta (%0,9), balke 4 uygulanan 13 hasta (%12,3), balke 5 uygulanan 12<br />

hasta (%11,3) vardı. Bisiklet ergometrisi uygulanan hastalarda ise 13 olguya (%12,3)<br />

rampe 10 W/dk, 65 olguya (%61,3) rampe 15 W/dk, 2 olguya ise (%1,9) rampe 20<br />

W/dk protokolünde test uygulanmıştır ( Tablo 25 ).<br />

Tablo 25. Tüm hastalarda kardiyopulmoner egzersiz testinde uygulanan protokol<br />

dağılımı<br />

Uygulanan protokol N %<br />

Balke 3<br />

Balke 4<br />

Balke 5<br />

Rampe 10 W/dk<br />

Rampe 15 W/dk<br />

Rampe 20 W/dk<br />

1<br />

13<br />

12<br />

13<br />

65<br />

Toplam 106<br />

2<br />

0,9<br />

12,3<br />

11,3<br />

12,3<br />

61,3<br />

1,9<br />

100<br />

49


Tablo 26. KPET ile ölçülen parametreler ve test süreleri<br />

Min - Max Ort ± SD (Medyan)<br />

Total Test Süresi ( dk ) 1,0 - 22,2 10,24 ± 3,54<br />

Total Egzersiz süresi ( dk ) 1- 17,2 5,98 ± 2,96<br />

Maks Load ( watt ) 21- 256 92,73 ± 31,82<br />

VO2 Maks ( ml/ kg/ dk) 7,9 - 41,1 17,72 ± 5,48<br />

AT zamanı ( sn ) 1,3 - 14,5 7,57 ± 3,01<br />

BR ( lt/dk ) 0,5 - 624 54,60 ± 92,86 (26,20)<br />

Maks METS 1,6 - 12,2 5,60 ± 1,59<br />

Total test süresi 1 ile 22.2 dk arasında değişmekte olup ortalama 10.24 ± 3.54<br />

dakikadır. Total egzersiz süresi 1 ile 17.2 dk arasında değişmekte olup ortalama 5.88 ±<br />

2.89 dakiak olarak saptanmıştır. Maksimum load 21 ile 256 w arasında değişmekte olup<br />

ortalama 92.73 ± 31.82 w’tır.<br />

VO2 maks ölçümleri 7.90 ile 41.10 ml/ kg/dk arasında değişmekte olup<br />

ortalaması 17.72 ± 5.48 ml/kg/dk’dır. AT zamanı 1.39 ile 14.57 sn arasında değişmekte<br />

olup ortalama 7.57 ± 3.01 sn’dir.<br />

BR değerleri 0.50 ile 624 lt/dk arasında değişmekte olup ortalama 54.60 ± 92.86<br />

lt/dk, medyanı 26.20 lt/dk ’dır. Maks METS ölçümleri 1.0 ile 12.20 arasında değişmekte<br />

olup ortalama 5.60 ± 1.59’dur.<br />

Tüm hastaları kardiyopulmoner egzersiz testini sonlandırma kriterlerine göre<br />

gruplandırdığımızda; testi sorunsuz olarak tamamlayan %43,4 (46) hasta<br />

bulunmaktadır. %18,9 ( 20 ) hastada EKG’ de iskemik değişik saptanması nedeniyle,<br />

%1,9 ( 2 ) hastada hipertansiyon nedeniyle, %35,9 ( 38 ) hastada ise nefes darlığı, bacak<br />

ağrısı ve aşırı yorgunluk gibi semptomlar gelişmesi nedeniyle test erken<br />

sonlandırılmıştır (Tablo 27).<br />

50


Tablo 27. Tüm hastaların kardiyopulmoner egzersiz testi sonlandırma nedenlerinin<br />

dağılımı<br />

Sonlandırma nedenleri<br />

(n=106)<br />

n %<br />

Sorunsuz 46 43,4<br />

Semptom gelişmesi 38 35,9<br />

EKG’ de iskemik değişik 20 18,9<br />

Hipertansiyon* 2 1,9<br />

* Sistolik kan basıncının 250 mmHg, diastolik kan basıncının 120 mmHg üzerine<br />

çıkması<br />

Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastalarda kardiyopulmoner<br />

egzersiz testi sonlandırma kriterleri tablo 28’de verilmiştir.<br />

Tablo 28. Operasyon yapılan hastalarda kardiyopulmoner egzersiz testi sonlandırma<br />

nedenlerini dağılımı<br />

Sonlandırma nedenleri<br />

(n=37)<br />

n %<br />

Sorunsuz 21 56,8<br />

Semptom gelişmesi 10 27,0<br />

EKG’ de iskemik değişiklik 2 5,4<br />

Hipertansiyon* 4 10,8<br />

* Sistolik kan basıncının 250 mmHg, diastolik kan basıncının 120 mmHg üzerine çıkması<br />

� 5. OPERASYON TİPİ VE PERİOPERATİF MORTALİTE VE<br />

MORBİDİTE<br />

Akciğer rezeksiyonu yapılan hastaların 26’ sına ( %70,3 ) lobektomi, 11’ ine (<br />

%29,7 ) ise pnömonektomi operasyonu yapılmıştır. Hastaların operasyon sonrası yoğun<br />

bakımda kalma süreleri 1- 12 gün arasında değişmekte olup, ortalama yoğun bakımda<br />

kalma süreleri 1,3 ± 1,8 gündür. Küçük hücre dışı akciğer karsinomu tanılı 1 hastada<br />

sağ üst lobektomi sonrası solunum yetmezliği gelişmiş ve postop. yoğun bakımda 12<br />

gün kalmıştır, sonrasında da ex olmuştur.<br />

51


Akciğer rezeksiyonu yapılan hastalarda görülen komplikasyonların dağılımı<br />

tablo 29’ dA verilmiştir.<br />

Tablo 29. Komplikasyonlar ve yapılan operasyon tipleri<br />

Komplikasyonlar N Operasyon tipi %<br />

Uzamış hava kaçağı 4 Sağ üst ve orta lobektomi<br />

Sol üst lobektomi<br />

Sol alt lobektomi<br />

Sol pnömonektomi<br />

Yara yeri enfeksiyonu 1 Sol üst lobektomi 7,6<br />

Taşikardi 1 Sol pnömonektomi 7,6<br />

Atelektazi 1 Sağ üst lobektomi 7,6<br />

Bronkoplevral fistül 2 Sağ üst lobektomi<br />

Sol pnömonektomi<br />

Pnömoni 2 Sağ pnömonektomi<br />

Sol üst lobektomi<br />

Solunum yetmezliği 2 Sağ alt lobektomi<br />

Sağ üst lobektomi<br />

Akciğer rezeksiyonu yapılan hastalarda <strong>postoperatif</strong> 30 günde <strong>mortalite</strong> gelişen<br />

3 hasta vardı. Bu hastalardan 1 tanesine sağ üst lobektomi (12. gün), 1 tanesine sol üst<br />

lobektomi (30. gün) ve 1 tanesinede sol pnömonektomi (19. gün) operasyonu yapılmıştı.<br />

Akciğer rezeksiyonu yapılan ve komplikasyon gelişen hastalar, altı dakika<br />

yürüme testinde ortalama 471,07±50,07 metre yürürken, komplikasyon gelişmeyenler<br />

ortalama 480,41±56,34 metre yürümüşlerdir. Operasyon yapılan hastalarda<br />

komplikasyon gelişenler altı dakika yürüme testinde daha fazla yürümüş olsalar da<br />

yürüme mesafeleri ile komplikasyon gelişmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı<br />

farklılık saptanmamıştır (p>0,05) (Tablo 30).<br />

30,7<br />

15,3<br />

15,3<br />

15,3<br />

52


Tablo 30. Lobektomi veya pnömonektomi yapılan hastalarda komplikasyon gelişmesi<br />

ile altı dakika yürüme testindeki yürüme mesafesi arasındaki <strong>değerlendirme</strong><br />

Lobektomi<br />

veya<br />

Altı dakika yürüme testinde<br />

ölçülen yürüme mesafesi ( metre )<br />

pnömonektomi Ortalama ± SD Medyan<br />

Komplikasyon gelişen<br />

(n= 13)<br />

Komplikasyon gelişmeyen<br />

(n= 24)<br />

Mann Whitney U test kullanıldı<br />

471,07 ± 50,07 462,0<br />

480,41 ± 56,34 480,0<br />

p<br />

0,399<br />

Altı dakika yürüme testi sonrasında desature olan hastaların %55, 6’sında,<br />

desature olmayanların ise %28,6’sında komplikasyon saptanmıştır. Lobektomi veya<br />

pnömonektomi operasyonu yapılan hastalarda komplikasyon gelişmesi ile altı dakika<br />

yürüme testi sonucunda desaturasyon gelişmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı<br />

farklılık saptanmamıştır ( p>0.05 ) ( Tablo 31 ).<br />

Operasyon yapılan hastalarda; preop FEV 1 değeri ≤ %40 olan hastalarda %50,<br />

%41-50 arasında olanlarda %57,1; %51-60 arasında olanlarda %12,5; %61-70 arasında<br />

olanlarda %38,5; %71-80 arasında olanlarda ise %28,6 komplikasyon gelişmiştir.<br />

Preoperatif solunum fonksiyon testinde ölçülen FEV1 değerleri ile komplikasyon<br />

gelişmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamaktadır ( p>0.05 )<br />

(Tablo 17 ).<br />

Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastalardan VO2 maks<br />

değeri 0.05 ) ( Tablo 31 ).<br />

53


Tablo 31. Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastalarda altı dakika<br />

yürüme testi sonrası desaturasyon, preopFEV1, KPET ile ölçülen VO2 maks ve<br />

komplikasyon ilişkisi<br />

Lobektomi / pnömonektomi<br />

+ Desatürasyon*<br />

VO2 maks<br />

( ml/ kg/dk )<br />

Preop FEV 1<br />

( % )<br />

Komplikasyon<br />

Var (n=13) Yok (n=24)<br />

n (%) n (%)<br />

Desatüre oldu 5 (%55,6) 4 (%44,4)<br />

Desatüre olmadı 8 (%28,6) 20 (%71,4)<br />

0,05) ( Tablo 32 ).<br />

54


Tablo 32. Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastalarda <strong>mortalite</strong> ve<br />

altı dakika yürüme testindeki yürüme mesafesi arasındaki ilişki<br />

Lobektomi<br />

veya<br />

Altı dakika yürüme testinde<br />

ölçülen yürüme mesafesi ( metre )<br />

pnömonektomi Ortalama ± SD Medyan<br />

Mortalite var<br />

(n=3)<br />

Mortalite yok<br />

(n=34)<br />

Mann Whitney U test kullanıldı<br />

475,00±17,57 468,00<br />

477,32±55,92 473,50<br />

p<br />

0,978<br />

Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastalarda altı dakika<br />

yürüme testi sonucunda desature olma ile <strong>mortalite</strong> görülme durumu arasında<br />

istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmemektedir ( p>0.05 ). Operasyon yapılan<br />

hastalardan altı dakika yürüme testinde desature olan % 11,1 ‘inde, desatüre<br />

olmayanların ise %7,1’ inde <strong>mortalite</strong> saptanmıştır ( Tablo 33 ).<br />

Operasyon yapılan hastalarda; preop FEV 1 değeri ≤ %40, %41-50, %51-60<br />

arasında olanlarda hiç <strong>mortalite</strong> saptanmazken, %61-70 arasında olanlarda %7,7 ; %71-<br />

80 arasında olanlarda ise %28,6 <strong>mortalite</strong> saptanmıştır. Preoperatif solunum fonksiyon<br />

testinde ölçülen FEV1 değerleri ile mortalitasyon saptanması arasında istatistiksel olarak<br />

anlamlı farklılık bulunmamaktadır ( p>0.05 ) ( Tablo 33 ).<br />

Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastalardan VO2 maks<br />

değeri 0.05 ) ( Tablo 33 ).<br />

55


Tablo 33 . Lobektomi veya pnömonektomi operasyonu yapılan hastalarda altı dakika<br />

yürüme testi sonrası desaturasyon, preopFEV1, KPET ile ölçülen VO2 maks ve<br />

<strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ilişkisi<br />

Lobektomi / pnömonektomi<br />

+ Desatürasyon* Desatüre<br />

VO2 Maks<br />

( ml/ kg/ dk )<br />

Preop FEV 1<br />

( % )<br />

Mortalite<br />

Var (n=3) Yok (n=34)<br />

n (%) n (%)<br />

Desatüre oldu 1 (%11,1) 8 (%88,9)<br />

olmadı<br />

2 (%7,1) 26 (%92,9)<br />


TARTIŞMA<br />

Postoperatif <strong>mortalite</strong>, akciğer kanseri cerrahisinin en önemli<br />

komplikasyonudur. Çalışmamızda akciğer rezeksiyonu yapılan 37 hastada <strong>postoperatif</strong><br />

30 gün içindeki <strong>mortalite</strong> %7,9 olarak saptandı. Mortalite saptanan 3 hastaların 2 tanesi<br />

lobektomi, 1 tanesi ise pnömonoktomi operasyonu geçirmişti. Geçirilen operasyon<br />

tiplerine göre analiz ettiğimizde lobektomi sonrası <strong>mortalite</strong> %7,6 (2/26),<br />

pnömonektomi sonrası ise %9 ( 1/ 11) olarak saptanmıştır.<br />

Çalışmalarda pnömonektomi ve lobektomi sonrası <strong>mortalite</strong> oranları sırasıyla<br />

%6- 8 ve %2- 4 olarak bildirilmiştir 59-60-61-62 . Damhuis R.A.M. ve arkadaşlarının<br />

yaptığı araştırmada 7899 akciğer kanseri tanısı almış hastaların <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong><br />

oranını %3,1 olarak saptamışlardır 63 . William Weiss, broncogenic karsinoma tanısı ile<br />

opere olan 547 erkek hasta ile yaptığı araştırmada, <strong>postoperatif</strong> 30. gün <strong>mortalite</strong> oranını<br />

%9,5 ile 11,4 arasında saptamıştır 64 . Bizim çalışmamızda da <strong>mortalite</strong> oranı genel<br />

olarak belirtilen değerlerler ile benzer çıkmıştır.<br />

Çalışmamızda opere edilen hastaların %35’ inde komplikasyon geliştiği<br />

saptanmıştır. Komplikasyon olarak uzamış hava kaçağı, bronkoplevral fistül, aritmi,<br />

yara yeri infeksiyonu, pnömoni, solunum yetmezliği ve bronkoskopi gerektiren<br />

atelektazi belirtilmiştir. Operasyon tiplerine göre değerlendirdiğimizde lobektomi<br />

geçiren hastalarda %34, pnömonektomi geçirenlerde ise %36 olarak saptanmıştır.<br />

Çeşitli çalışmalarda pnömonektomi sonrası %11 – 49 arasında değişen oranlarda<br />

pulmoner komplikasyon geliştiği bildirilmiştir 65-66-67 . Bu oranlardaki farklılığının bir<br />

nedeni komplikasyonların tanımlanmasıdır. Jun Wang ve arkadaşlarının yaptığı<br />

çalışmada, pulmoner rezeksiyon yapılan 40 hastada <strong>postoperatif</strong> komplikasyon %32,5<br />

olarak saptanmıştır<br />

68 . Çalışmaları lobektomi, bilobektomi ve segmentektomi<br />

operasyonlarını içermektedir. Bizim çalışmamızda lobektomi sonrası komplikasyon<br />

oranı biraz daha fazla saptanmıştır. Bunun nedenini bazı çalışmalarda yara yeri<br />

enfeksiyonu, bronkoplevral fistül ve uzamış hava kaçağı gibi komplikasyonların cerrahi<br />

komplikasyon olarak tanımlanması ve çalışma dışı bırakılması olabileceğini<br />

düşünmekteyiz.<br />

57


Yürüme testleri, basit ucuz ve kolay uygulanabilir, fonksiyonel kapasiteyi<br />

göstermede geçerli ve güvenilir bir testtir 69-70 . Opere olan hastaların altı dakika yürüme<br />

testi sonuçları ve <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ve komplikasyon gelişmesi arasındaki ilişki<br />

değerlendirildiğinde; altı dakika yürüme testi sonrasında desature olan hastaların<br />

%55,6’ sında, desature olmayanların ise %28,6’ sında <strong>postoperatif</strong> komplikasyon<br />

geliştiği saptanmıştır. Operasyon sonrası komplikasyon gelişmeyen hastalar, altı dakika<br />

yürüme testinde komplikasyon gelişenlere göre daha fazla mesafe yürümüş olsalar da<br />

yürüme mesafeleri ve desaturasyon gelişmesi ile komplikasyon gelişmesi arasında<br />

istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır ( p> 0,05 ).<br />

Thida Win ve arkadaşlarının yaptığı benzer çalışmada da, pnömonektomi,<br />

lobektomi, bilobektomi ve wedge rezeksiyon operasyonları yapılan 111 hastada mekik<br />

yürüme testi ile <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ve morbidite arasında ilişki saptanmamıştır 41 .<br />

A. Brunelli ve arkadaşları; 127 non small cell akciğer ca tanılı 70 yaş üzeri<br />

pulmoner lobektomi yapılan hastalarda, merdiven çıkma testinde çıkılan yüksekliği<br />

<strong>postoperatif</strong> kardiopulmoner komplikasyonların bir göstergesi olarak saptamışlardır 71 .<br />

Yine benzer birçok çalışmada merdiven çıkama testi ile akciğer rezeksiyonu sonrası<br />

gelişen komplikasyonlar arasında ilişki saptanmıştır 41- 42- 72- 73 .<br />

David A. Holden ve arkadaşlarının bronchogenic karsinoma tanılı FEV 1 değeri<br />

1,6 lt veya daha düşük olan 16 hasta ile yaptıkları çalışmada, merdiven çıkma ve altı<br />

dakika yürüme testlerini <strong>postoperatif</strong> 90 gün <strong>mortalite</strong>nin bir göstergesi olarak<br />

saptamışlardır 74 .<br />

Pulmoner rezeksiyon planlanan hastaların değerlendirilmesinde en yaygın<br />

kullanılan parametreler, solunum fonksiyon testinde ölçülen FEV 1 değeri ve difüzyon<br />

kapasitesidir. Çeşitli rehberlere ve çalışmalara göre lobektomi ve pnömonektomi için<br />

kabul edilen sınır değerler değişmektedir. Örneğin İngiliz Toraks Derneği<br />

pnömonektomi için, <strong>preoperatif</strong> FEV1 değerinin 2 lt üzerinde veya <strong>postoperatif</strong><br />

beklenen FEV 1 ve <strong>postoperatif</strong> beklenen DLCO %40 üzerinde olmasını, lobektomi<br />

için ise <strong>preoperatif</strong> FEV1 değerinin 1,5 lt üzerinde olmasını önermekte iken ACCP<br />

rehberinde FEV 1 için benzer kriterlere ek olarak, <strong>preoperatif</strong> beklenen FEV 1 değerinin<br />

%80 üzerinde olması ayrıca ileri inceleme olmaksızın operasyon yapılabilmesi için<br />

herhangi bir interstisyel akciğer hastalığı veya egzersiz ile ilişkili hava yolu<br />

58


kısıtlığınının olmamasını şart koşmuştur. Ulusal Alman (The Dutch National)<br />

rehberinde ise hastanın <strong>preoperatif</strong> beklenen FEV1 ve DLCO %80 üzerinde ise ve<br />

egzersiz ilişkili hava yolu kısıtlığı yok ise ileri incelemeler gerek olmadan operabl<br />

olarak değerlendirilir 75 .<br />

Çalışmamızda opere olan hastaların FEV1 değerlerini %80-71, %70-61, %60-51,<br />

%50- 41 ve %40 altı olarak beş gruba ayırdığımızda, gruplar arasında <strong>mortalite</strong> ve<br />

komplikasyon gelişimi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. FEV1<br />

değeri %60 altında olan hastaların hiçbirinde <strong>postoperatif</strong> 30 günde <strong>mortalite</strong><br />

gelişmemiştir. Bu çelişkili sonucun hasta sayısındaki kısıtlılıktan dolayı ve çok riskli<br />

grupta olan bu hastalara perioperatif dönemde daha fazla önem verilmesinden<br />

olabileceğini düşünmekteyiz.<br />

Çoğunlukla çalışmalarda <strong>preoperatif</strong> pulmoner <strong>değerlendirme</strong>de FEV1 önemli<br />

risk faktörü olarak tanımlansa da bir kısım çalışmada bu durum bizim çalışmamızda da<br />

olduğu gibi tam olarak gösterilememiştir 59-65-76-77 .<br />

Pate ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise yüksek riskli grupta FEV1<br />

değerlerinin ameliyat sonrası komplikasyonları tahmin etmede tek başına yeterli<br />

olmadığı ve bu gruptaki olguların egzersiz testi ile <strong>değerlendirme</strong>leri gerektiğini<br />

belirtmişlerdir 78 .<br />

Çalışmamızda kardiyopulmoner egzersiz testi ile ölçülen VO2 maks değerleri 20<br />

ml/ kg/ dk ve üzeri, 15-20 ml/ kg/ dk ve 15 ml/ kg/ dk altı olarak 3 gruba ayrılarak<br />

analiz edilmiştir. VO2 maks değerleri ile <strong>postoperatif</strong> erken dönem ( 30 gün ) <strong>mortalite</strong><br />

ve komplikasyon arasında ilişki saptanmamıştır. VO2 maks değeri 15 ml/kg/ dk altında<br />

olan 6 hasta saptanmıştır. Bu 6 hastanın bir tanesine sol pnömonektomi, diğerlerine ise<br />

üst lobektomi operasyonu yapılmış. Bu gruptaki hastalarda <strong>mortalite</strong> görülmezken<br />

komplikasyon oranı da diğer gruptakilere göre daha düşük saptanmıştır ( %16,7 ). Bu<br />

farklılığın VO2 maks değerlerine göre daha riskli grupta olan hastalara diğerlerine göre<br />

daha sınırlı cerrahi yapılmış olmasından olabileceğini düşünmekteyiz.<br />

Egzersiz testinin <strong>postoperatif</strong> komplikasyon ve <strong>mortalite</strong> tahiminindeki önemini<br />

saptamak için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda VO2 maks değerinin<br />

<strong>postoperatif</strong> komplikasyonları predikte etmesiyle ilgili sonuçlar çelişkilidir.<br />

59


Çalışmaların sonuçları <strong>preoperatif</strong> VO2 maks < 10 ml/kg/dk ise çok yüksek <strong>postoperatif</strong><br />

komplikasyon riski olduğu yönündedir 27-31-79 .<br />

Egzersiz testinin istirahat halinde yapılan kardiak ve pulmoner fonksiyon<br />

testlerine göre <strong>postoperatif</strong> komplikasyonları daha iyi predikte ettiğini belirten<br />

çalışmalar bulunmaktadır 80-81 . Smith ve arkadaşlarının torakotomi yapılan 22 hasta ile<br />

yaptıkları prospektif çalışmada, maksimal oksijen tüketimi 15 ml/kg/dk altında olan 6<br />

hastanın tamamında belirgin Kardiopulmoner komplikasyon gelişmiştir. VO2 maks<br />

değeri 20 ml/kg/dk’ dan yüksek olanlarda ise sadece bir komplikasyon geliştiğini<br />

belirtmişlerdir 82 .<br />

Eugene ve arkadaşları, <strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong>de solunum fonksiyon testi ve<br />

bisiklet ergometrisinde maksimal oksijen tüketimleri ölçülen 19 hastada VO2 maks ile<br />

<strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> arasında belirgin bir ilişki saptamışlardır. VO2 maks değeri 1 lt<br />

/dk altında ise %75 <strong>mortalite</strong> ile ilişkili bulmuşlar. Çalışma sonucunda VO2 maks değeri<br />

1 lt/dk üzerine olan hastaların hiçbirinde <strong>mortalite</strong> gelişmemiştir 83 .<br />

Thida Win ve arkadaşlarının yaptığı benzer bir çalışmada da maksimum oksijen<br />

tüketiminin beklenen yüzdesinin kesin değere göre <strong>postoperatif</strong> komplikasyon ve<br />

<strong>mortalite</strong>yi belirlemede daha iyi bir indikatör olduğunu belirtmişlerdir. Bu çalışama<br />

sonucunda VO2 maks değerinin %50-60 arasında olması önerilmektedir 84 .<br />

Coleman ve arkadaşlarının yaptığı araştırmada 47 pulmoner rezeksiyon yapılan<br />

hastanın 25 tanesinde <strong>postoperatif</strong> komplikasyon gelişmiş olup, <strong>postoperatif</strong><br />

komplikasyon gelişmesi ile VO2 maks arasında anlamlı ilişki saptamamışlardır 85 . Jun<br />

Wang ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada da cerrahi sonrası pulmoner komplikasyonlar<br />

ile VO2 maks arasında ilişki saptanmamıştır. Bu çalışmada beklenen %DLCO değeri,<br />

<strong>postoperatif</strong> komlikasyonların bir göstergesi olduğu belirtilmiş ile düşük DLCO<br />

saptanan hastalarda hastanede yatış süresinin uzadığı ve maliyetin arttığı saptanmıştır 67 .<br />

60


SONUÇ<br />

Çalışmamızda lobektomi veya pnömonektomi sonrası komplikasyon gelişmeyen<br />

hastalar altı dakika yürüme testinde komplikasyon gelişenlere göre daha fazla mesafe<br />

yürümüşlerdir. Testte desature olan hastalarda daha fazla oranda <strong>postoperatif</strong><br />

komplikasyon saptanmıştır. Çalışmamızda beklediğimizin tersine solunum fonksiyon<br />

testinde beklenen FEV1 değeri %60 ve altında olan hastalarda ve KPET ile ölçülen VO2<br />

maks değeri 15 ml/ kg/ dk’ dan daha düşük olan hastalarda <strong>postoperatif</strong> 30. güne kadar<br />

hiç ölüm gözlenmemiştir. Bu durumu riskli gruptaki hastaların <strong>preoperatif</strong><br />

<strong>değerlendirme</strong>lerinin daha yoğun yapılmış olabileceği ve bu ayrıntılı <strong>değerlendirme</strong>ler<br />

sonucu operasyon kararı alınan seçilmiş hasta grubundan dolayı olabileceği<br />

düşünülmüştür. Sonucu etkilediği düşünülen bir diğer faktör ise, ölçümlerin 106 hastada<br />

yapılmasına karşın, bunların ancak üçte birine (37 hasta) operasyon yapıldığı,<br />

dolayısıyla çalışmada analiz edilen hasta grubundaki sayının daha düşük kalmasından<br />

kaynaklandığı kanaatine varılmıştır.<br />

61


ÖZET<br />

Özellikle solunum fonksiyonları sınırlı olan hastalarda operasyon öncesi<br />

pulmoner <strong>değerlendirme</strong>de kullanılan, <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ve morbiditeyi tahmin<br />

edebilen tek, altın standart bir test yoktur.<br />

Çalışmamızda solunum fonksiyonu sınırlı olan, akciğer kanserli hastalarda<br />

<strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong>de kullanılan basit bir test olan altı dakika yürüme testi<br />

sonucundaki yürüme mesafesi, solunum fonksiyon testinde ölçülen beklenen %FEV1<br />

değeri ve daha kompleks bir test olan kardiopulmoner egzersiz testi ile ölçülen VO2<br />

maks değerleri ile perioperatif <strong>mortalite</strong> ve morbidite arasındaki ilişkiyi araştırmayı<br />

amaçladık.<br />

Ekim 2007 ve Aralık 2008 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı Süreyyapaşa<br />

Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde akciğer<br />

rezeksiyonu planlanan ve solunum fonksiyon testinde FEV1 değeri beklenen değerin<br />

%80 altında olan 106 hastaya, <strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong> süresince altı dakika yürüme<br />

testi, solunum fonksiyon testi ve kardiyopulmoner egzersiz testi yapıldı. Opere olan<br />

hastaların altı dakika yürüme testi sonucundaki yürüme mesafesi ve test sırasında<br />

desature olma durumu, beklenen %FEV1 değerleri ve kardiyopulmoner egzersiz testi ile<br />

ölçülen VO2 maks değerleri kayıt edildi. Bu parametreler ile <strong>postoperatif</strong> komplikasyon<br />

ve <strong>postoperatif</strong> 30. gün içinde <strong>mortalite</strong> saptanması arasındaki ilişki araştırıldı.<br />

Çalışmaya alınan hastaların yaklaşık üçte birine operasyon ( lobektomi veya<br />

pnömonektomi ) yapıldı. 36’ sı (%97,3) erkek, 1’ i kadın (% 2,7) pulmoner rezeksiyon<br />

yapılan 37 hastanın yaş ortalaması 61,32 ± 8,29, BMI ortalaması 24,80 ± 4,59 kg/ cm 2<br />

idi. Opere olan hastaların patolojik tanıları %67,6’ sı skuamoz hücreli karsinom, %<br />

18,9’ u adenokarsinom, diğerleri ise küçük hücre dışı ve pleomorfik karsinom idi. Opere<br />

olan hastaların 3 tanesinde <strong>postoperatif</strong> 30 gün içinde <strong>mortalite</strong> ve 13 tanesinde ise<br />

<strong>postoperatif</strong> komplikasyon gelişti. Komplikasyonlar uzamış hava kaçağı, yara yeri<br />

enfeksiyonu, taşikardi, solunum yetmezliği, atelektazi, pnömoni ve bronkoplevral fistül<br />

idi.<br />

Çalışmamızda lobektomi veya pnömonektomi sonrası komplikasyon gelişmeyen<br />

hastalar altı dakika yürüme testinde komplikasyon gelişenlere göre daha fazla mesafe<br />

62


yürümüşlerdir. Testte desature olan hastalarda daha fazla oranda <strong>postoperatif</strong><br />

komplikasyon saptanmıştır. Çalışmamızda solunum fonksiyon testinde beklenen FEV1<br />

değeri %60 ve altında olan hastalarda ve KPET ile ölçülen VO2 maks değeri 15 ml/ kg/<br />

dk’ dan daha düşük olan hastalarda <strong>postoperatif</strong> 30. güne kadar hiç ölüm<br />

gözlenmemiştir.<br />

Sonuç olarak operasyon yapılan hastalarda <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ve morbidite<br />

gelişmesi ile altı dakika yürüme testi sonucundaki yürüme mesafesi, beklenen %FEV1<br />

ve VO2 maks değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır.<br />

Preoperatif pulmoner <strong>değerlendirme</strong>de kullanılan testler ile <strong>postoperatif</strong> <strong>mortalite</strong> ve<br />

morbidite arasındaki ilişkiyi değerlendiren ve daha fazla sayıda hasta içeren çalışmalara<br />

ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

63


edition.2000<br />

KAYNAKLAR<br />

1 Murray, Nadel, Mason, Boushey.Textbook of Respiratory Medicine.Third<br />

2 Selda Sarıkaya. Preoperatif ve <strong>postoperatif</strong> pulmoner fizyoterapi uygulamaları. Türk<br />

Fiz Rehab Derg 2006;52:123-8<br />

(1): 83- 87.2005<br />

3 ASD Toraks Yayınları. Sistemik hastalıklarda ve özel durumlarda akciğer. 2004<br />

4 Sedat Gürkök. Akciğer kanserinde <strong>preoperatif</strong> <strong>değerlendirme</strong>. Gülhane Tıp Dergisi 47<br />

5 O. L. Wade ,J. C. Gilson. The effect of posture on diafragmatic movement and vital<br />

capacity in normal subjects. Thorax. 1951 June; 6(2): 103–126.<br />

1985;79:267-71<br />

6 Allen SM,Hunt B, Gren M. Fall in vital capacity with posture. Br J Dis Chest<br />

7 Ludwing C, Stoelben E, Olschewski M, Hasse J. Comparison of mortality, 30- day<br />

mortality, and long trem survival after pneumonectomy and sleeve lobektomy for non- small<br />

cell lung carcinoma .Ann Thorac Surg 2005; 79: 968-73<br />

8 Smenta GW.Peroperative pulmonary evaluation.N.Engl J Med 1999; 340: 937- 44<br />

9 Nagasaki F, Flehinger BJ, Martini N.Complications of surgery in treatment of<br />

carcinoma of the lung. Chest 1982; 82:25-9<br />

10 Perioperatif pulmoner <strong>değerlendirme</strong>. Toraks kitapları. Sayı 5. Mart 2006<br />

11 Turnage WS, Lunn JJ. Postpneumonectomy pulmonary edema: a retrospective<br />

analysis of associated variables. Chest 1993;103:1646–1650.<br />

12 Zeldin RA, Normandin D, Landtwing D, et al. Postpneumonevtomy pulmonary<br />

edema. J Thorac Cardiovasc Surg 1984; 87: 359<br />

13 Gluecker T, Capasso P, Schnyder P, Gudinchet, F. Clinical and radiologic features of<br />

pulmonary edema. RadioGraphics 1999;19:1507–1531<br />

14 Chae EF, Zeo FB. Radiographic and CT Findings of Thoracic Complications after<br />

Pneumonectomy. Radiographic. Volume 26. Number 5; 1449- 1468<br />

15 Bernard GR,Artigas A, Bringam KL, et al.The American –European Consensus on<br />

ARDS .Am J Respir Crit Care Med 1994; 149:818- 824<br />

16 Lewis FR. Management of atelectasis and pneumonia. Surg Clin North Am<br />

1980;60:1391–401.<br />

17 Prof Dr. Mustafa Yüksel, Prof Dr Göksel Kalaycı. Göğüs Cerrahisi. 2001<br />

64


18<br />

Korst RJ, Humprey CB. Complete lobar collapse following pulmonary lobectomy. Its<br />

incidence, predisposing factors and clinical ramifications. Chest 1997; II : 1285- 1289<br />

19<br />

Wahi R, McMurtrey MJ, DeCaro LF. Determinants of perioperative morbidity and<br />

mortality after pneumonectomy. Ann Thorac Surg 1989; 48: 33-37<br />

20<br />

Rice TW, Kirby TTJ. Prolonged air leak. Chest Surg Clin N Am 1992; 2: 803-812.<br />

21<br />

Deslauriers J, Ginsberg RJ, Piantadosi S, Fournier B. Prospective assessment of 30day<br />

operative morbidity for surgical resections in lung cancer. Chest. 1994 Dec;106(6<br />

Suppl):329S-330S<br />

22<br />

Daniel L. Miller, Claude Deschamps, Gregory D. Jenkins and et al. Completion<br />

pneumonectomy: factors affecting operative mortality and cardiopulmonary morbidity. Ann<br />

Thorac Surg 2002;74:876-884<br />

23<br />

Manuel Lois and Marc Noppen. Bronchopleural Fistulas. Chest 2005;128;3955-3965<br />

24<br />

Scott J. Keckler, Troy L. Spilde, Shawn D. St. Peter, and et al.Treatment of<br />

Bronchopleural Fistula With Small Intestinal Mucosa and Fibrin Glue Sealant. Ann Thorac Surg<br />

2007;84:1383-1386<br />

25<br />

Christophoros N. Foroulis, Christophoros Kotoulas, Helias Lachanas and et al.<br />

Factors associated with cardiac rhythm disturbances in the early postpneumonectomy period: a<br />

study on 259 pneumonectomies. Eur J Cardiothorac Surg 2003;23:384-389<br />

26<br />

Akciğer Kanseri Tanı ve Tedavi rehberi. Toraks Dergisi.Cilt 7.Ek 2. Ağustos 2006<br />

27<br />

İlhan İnci,Engin Pabuşçu.Akciğer kanserinin cerrahi tedavisinde <strong>preoperatif</strong><br />

<strong>değerlendirme</strong>.Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2005; 53 (2): 210-220<br />

28<br />

British Thoracic Society, Society of Cardiothoracic Surgeons of Great Britain and<br />

Ireland Working Party. BTS guidelines: Guidelines on the selection of patients with lung cancer<br />

for surgery. Thorax, 2001:89-108<br />

29<br />

Physiologic evaluation of the patient with lung cancer being considered for<br />

resectional surgery: ACCP evidenced- based clinical practice guidelines ( 2nd edition ).Chest<br />

2007;132;161-177<br />

30<br />

Damhuis RA,Schutte PR.Resection rates and postoperative mortality in 7899 patients<br />

with lung cancer. Eur Respir J 1996; 9: 7-10<br />

31<br />

American Collage of Cardiology and American Heart assosiation guidelines for<br />

perioperative cardiovascular evaluation for noncardiac surgery.<br />

32<br />

Burke et.al. Preoperative risk assessment for mariginal patients requiring pulmonary<br />

resection. Ann Thorac Surg 2003;76:1767-1773<br />

33<br />

Ferguson at.al. Diffusing capasitiy predicts morbitiy and mortality after pulmonary<br />

resection. The Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, Vol 96, 894-900<br />

65


34<br />

Markos J,Mullan BP, Hillman DR, et al. Preoperative assessment as a predictor of<br />

mortality and morbidity after lung resection.Am Rev Respir Dis 1989;139(4):902-10<br />

35<br />

Wasserman K, Hansen JE, Sue DY, Casaburi R, Whipp BJ. Principles of exercise<br />

testing and interpretation incuding pathophysiology and clinical applications. Third Edition.<br />

Philadelphia:Lippincott Williams Wilkins, 1999<br />

36<br />

Christopher B. Cooper ve Thomas W. Storer. Egzersiz testleri ve yorumu. Cambridge<br />

University Pres.2001<br />

37<br />

Debapriya Datta, MD; and Bimalin Lahiri, MD,FCCP. Preoperative evaluation of<br />

patients undergoing lung resection surgery.Chest 2003;123;2096-2103<br />

38<br />

J.W. Bolton, D.S.Weiman, J.L. Haynes, C.A. Hornung, G.N. Olsen and C.H.<br />

Almond. Stair climbing as an indicator of pulmonary function. Chest 1987;92:783-788<br />

39<br />

J.Ryan Burke,Ignacio G. Duarte, Vinod H. Thourani and Joseph I. Miller.<br />

Preoperative risk assessment for marginal patients requiring pulmonary resection.Ann Thorac<br />

Surg 2003;76:1767-1773<br />

40<br />

Van Nostrand D, Kjelsberg MD, Humphrey EW. Pre-resectional evaluation of risk<br />

from pneumonectomy.Surg Gynecol Obstet 1968,127:306-312<br />

41<br />

Olsen GN, Bolton JWR, Weisman DS, et al. Stair climbing as an exercise test to<br />

predict the postoperative complications of lung resection. Two years’ experience. Chest<br />

1991;99;587-590<br />

42<br />

Girish M,Trayner E,Dammann O,et al. Symptom- limited stair climbingas a predictor<br />

of postoperative cardiopulmonary complications after high risk surgery.Chest 2001;120:1147-<br />

1151<br />

43<br />

Thida Win, Arlene Jackson, Ashley M.Groves et al. Relationship of shuttle walk test<br />

and lung cancer surgical outcome. Eur J.Cardiothorac Surg 2004;26:1216-1219<br />

44<br />

Paul L. Engright MD. The six minute walk test.Respiratory Care. August<br />

2003;48(8):783-785<br />

45<br />

ATS statement: Guidelines fort he six minute walk test. ATS Committee on<br />

Proficiency Standards for Clinical Pulmonary Function Laboratories.Am J Respir Crit Care<br />

Med 2002; 166(1):111-117<br />

46<br />

Orta ve Şiddetli obstrüksiyonu olan KOAH’lı hastalarda altı dakikalık yürüme testini<br />

belirleyen faktörler.Sema Savcı, Deniz İnal İnce,Hülya Arıkan. Solunum Hastalıkları 2000;231-<br />

236<br />

47<br />

Cahalin L, Pappagianopoulos P, Prevost S, WainJ, Ginns L. The relationship of the 6min<br />

walk test to maximal oxygen consumption in transplant candidates with end- stage lung<br />

disease.Chest 1995; 108:452-459<br />

66


48 Şule Bilgin Kızıltaş, Aylin Öngel, Hızır Kurtel et. al. Comparison of maximum<br />

oxygen comsumptıon measured by cardıopulmonary exercise test with six-minute walking test<br />

results. ERS annual congress 2008 ‘de sunuldu.<br />

49 Guyatt GH, Townsend M, Keller J, Singer J, Nogradi S. Measuring functional status<br />

in chronic lung disease: conclusions from a random control trial.Respir Med 1991;85(Suppl B):<br />

17-21<br />

50 Butland RJA, Pang J, Gross ER, Woodcock AA, Geddes DM. Two- ,six- , and 12-<br />

minute walking tests in respiratory disease.BMJ 1982;284:1607-1608<br />

51 Knox AJ, Morrison JF, Muers MF. Reproducibility of walking test results in chronic<br />

obstructive airway disease. Thorax1988;43:388-392<br />

52 Poulain M, Durand F, Palomba B, Ceugnict F, 6- minute walk testing is more<br />

sensitive than maximal incremental cycle testing for detecting oxygen desaturation in patients<br />

with COPD. Chest 2003; 123: 1401- 7<br />

53 Engriht PL, Sherrill DL. Reference equations for the six minute walk in healthy<br />

adults. Am. J. Respir. Crit. Care Med 1998; 158:1384-1387<br />

54 Toraks Kitapları. Göğüs Hastalıklarında Ayırıcı Tanı. Sayı 7. Şubat 2009<br />

55 Gül Gürsel. Egzersiz testleri: Klinik tanıdaki yeri ve hasta takibindeki önemi.<br />

Solunum 2: 175-193, 2000<br />

56 Gaye Ulubay, Füsun Öner Eyüboğlu. Kardiyopulmoner egzersiz testleri. Tüberküloz<br />

ve Toraks Dergisi 2006; 54 (1): 90- 98<br />

57 Stevens D, Elpern E, Sharma K, et al. Comparison of hallway and treadmill six-<br />

minute walking tests. Am J Respir Crit Care Med 1999;160:1540-3<br />

58 ATS/ ACCP Statement on Cardiopulmonary Exercise Testing. Am J Respir Crit<br />

Care Med 2003, 167:211- 77<br />

59 Deslauriers J, Ginsberg RJ, Piantadosi S, et al. Prospective assessment of 30 day<br />

operative morbidity for surgical resections in lung cancer. Chest 1994; 106 (Suppl):329-30<br />

60 Harpole D.H., Jr, Liptay M.J., DeCamp M.M., Jr, Mentzer S.J., Swanson S.J.,<br />

Sugarbaker D.J. Prospective analysis of pneumonectomy: risk factors for major morbidity and<br />

cardiac dysrhythmias. Ann Thorac Surg 1996;61:977-982<br />

61<br />

Pierce RJ, Copland JM, Sharpe K, et al. Preoperative risk evaluation for lung cancer<br />

resection: predicted postoperative product as a predictor of surgical mortality. Am J Respir Crit<br />

Care Med 1994 ;150 :947-55.<br />

62<br />

Au J, El- Oakley R, Cameron EW. Pneumonectomy for bronchogenic carcinoma in<br />

elderly. Eur J Cardiothorac Surg 1994; 8:247-50<br />

67


63 Damhuis RAM,Schütte PR. Resection rates and postoperative mortality in 7899<br />

patients with lung cancer. Eur Respir J 1996; 9:7-10<br />

64 William Weiss. Operative mortality and five-year survival rates in men with<br />

bronchogenic carcinoma. Chest 1974;66;483-487<br />

65 RL Patel, ER Townsend, SW Fountain. Elective pneumonectomy: factors associated<br />

with morbidity and operative mortality. Ann Thorac Surg 1992; 54: 84- 88<br />

66<br />

Francois Stephan, Sophie Boucheseiche, Judith Hollande et al. Pulmonary<br />

complications following lung resection: A comprehensive analysis of incidence and possible<br />

risk factors. Chest 2000; 118: 1263-70<br />

67<br />

Dales RE, Dionne G, Leech JA and et al. Preoperative prediction of pulmonary<br />

complicatiıns following thoracic surgery. Chest 1993; 104:155 - 159<br />

68<br />

Jun Wang, Jemi Olak,Ruth E. Ulthmann et al. Assessment of pulmonary<br />

complications after lung resection. Ann Thorac Surg 1999;67:1444-7<br />

69<br />

Hiroaki Nomori, Kenichi Watanabe, Takashi Ohtsuka et al. Six- minute walking and<br />

pulmonary function test outcomes during the early period after lung cancer surgery with special<br />

reference to patients with chronic obstructive pulmonary disease. The Japanese Journal of<br />

Thoracic and Cardiovascular Surgery 2004; 52:113- 119<br />

70<br />

Alessandro Brunelli, Aroldo Fianchini. Stair climbing test in lung resection<br />

candidates with low predicted postoperative FEV1 . Chest 2003; 124: 1179<br />

71<br />

Alessandro Brunelli, Marco Monteverde, Majed l Refai et al. Stair climbing test as a<br />

predictor of cardiopulmonary complications after pulmonary lobectomy in elderly. Ann Thorac<br />

Surg 2004; 77: 266- 270<br />

72<br />

Alessandro Brunelli, Majed Al Refai, Marco Monteverde et al. Stair climbing test<br />

predicts cardiopulmonary complications after lung resection. Chest 2002; 121: 1106-1110<br />

73<br />

Alessandro Brunelli, Majed Refai, Francesco Xiume et al. Performance at symptomlimited<br />

stair- climbing test is associated with increased cardiopulmonary complications,<br />

mortality, costs after major lung resection. Ann Thorac Surg 2008;86: 240- 8<br />

74<br />

DA Holden, TW Rice, K Stelmach et al. Exercise testing, 6- min walk, and stair<br />

climb in the evalution of patients at high risk for pulmonary resection. Chest 1992; 102; 1174-<br />

1779<br />

75<br />

RMB van Tilburg, H. Stam, HC Hoogsteden, RJ van Klaveren. Pre- operative<br />

pulmonary evaluation of lung cancer patients: a review of the literature. Eur Respir J 2009;<br />

33:1206-1215<br />

68


76 Kearney DJ, Lee TH, Reilly JJ et al. Assessment of operative risk in patients<br />

undergoing lung resection. importance of predicted pulmonary function. Chest 1994;105 (3):<br />

753-9<br />

77 Jose A. Melendez, Vittoria Arslan Carlon. Cardiopulmonary risk index does not<br />

predict complications after thoracic surgery. Chest 1998;114;69-75<br />

78 Pate P, Tendholder MF, Griffin JP et al. Preoperative assessment of the high risk<br />

patient for lung resection. Ann Thorac Surg 1996; 61: 1494- 500<br />

79 D Bechard, L Wetstein. Assessment of exercise oxygen consumption as preoperative<br />

criterion for lung resection. Ann Thorac Surg 1987; 44:344-349<br />

80 Antonio Bobbio, Alfredo Chetta, Paolo Carbognani et al. Changes in pulmonary<br />

function test and cardio-pulmonary exercise capacity in COPD patients after lobar pulmonary<br />

resection. European Journal of Cardio-thoracic Surgery 28 (2005) 754—758<br />

81 ERS Task Force, Palange P, Ward SA et al.Recommendations on the use of exercise<br />

testing in clinical practice.Eur Respir J 2007; 29: 185-209<br />

82 Smith TP, Kinasewitz GT, Tucker WY. Exercise capacity as a predictor of post-<br />

thoracotomy morbidity. Am Respir Dis 1984; 129 (5):730-4<br />

83 Eugene J, Brown SE,Light RW et al. Maximum oxygen consumption: physiology<br />

guide to pulmonary resection. Surg Forum 1982; 33: 260-62<br />

84 Thida Win, Arlene Jackson, Linda Sharples et al. Cardiopulmonary exercise tests and<br />

lung cancer surgical outcome. Chest 2005; 127: 1159-65<br />

85 Colman NC, Schraufrasel DE, Rivington RN et al. Exercise testing in evaluation of<br />

patients for lung resection. Am Rev Respir Dis 1982 ; 125: 604-06<br />

69


EKLER<br />

Spirometri<br />

FEV1 > 1,5 lt lobektomi için FEV1 > 1,5 lt lobektomi için<br />

FEV1 > 2 lt pnömonektomi için FEV1 > 2 lt pnömonektomi için<br />

Beklenen FEV1 > % 80 Beklenen FEV1 > % 80<br />

Açıklanamayan dispne veya<br />

akciğer grafisinde ya da<br />

tomografide diffüz parankimal<br />

hastalık ?<br />

Hayır Evet<br />

DLCO<br />

DLCO> beklenenin %80 DLCO< beklenenin %80<br />

%ppo FEV1 > 40 %ppo FEV1 ya da<br />

%ppo DLCO > 40<br />

DLCO < 40<br />

KPET<br />

Postop. FEV1 ve<br />

DLCO beklenen<br />

yüzdesi hesapla<br />

VO2 maks VO2 maks VO2 maks<br />

> 15 ml/kg/dk 10-15 ml/kg/dk < 10 ml/kg/dk<br />

%ppo FEV1 < 30<br />

veya %ppoFEV1x<br />

%ppo DLCO < 1650<br />

Average risk Artmış risk Artmış risk<br />

Şekil 3. Perioperatif risk için <strong>preoperatif</strong> fizyolojik <strong>değerlendirme</strong> ( ACCP 2007 ) 29 .<br />

%ppo= <strong>postoperatif</strong> beklenen yüzdesi<br />

70


Rezektabl akciğer kanseri<br />

Lobektomi ( wedge rezeksiyon) Pnömonektomi<br />

Bronkodilatör sonrası spirometri Bronkodilatör sonrası spirometri<br />

Hayır<br />

Postoperatif FEV1 hesapla<br />

FEV1 >1,5 lt ? FEV1 > 2 lt ?<br />

Evet<br />

Operabl<br />

PpoFEV1= preFEV1 x ( 19 – çıkarılacak segment sayısı )/ 19<br />

*eğer obstrükte segment varsa obstrükte segment sayısı 19<br />

‘dan çıkarılarak hesaplanır<br />

%ppoFEV1< %40<br />

ve<br />

%ppoDLCO < %40<br />

Yüksek risk*<br />

< 25 shuttle veya<br />

%4’den fazla<br />

desaturasyon<br />

DLCO<br />

Oda havasında SaO2<br />

Postoperatif DLCO hesapla<br />

Hayır<br />

Kantitatif Perfüzyon sintigrafisi<br />

Postoperatif FEV<br />

1 hesapla<br />

PpoFEV1= preFEV1 x ( 1- rezeke olacak<br />

akciğer yüzdesi )<br />

Postop FEV1 veya postop. DLCO % beklenen değerleri<br />

Yüksek risk*<br />

Diğer kombinasyonlar<br />

durumunda<br />

Egzersiz testi önerilir**<br />

Shuttle walk test<br />

> 25 shuttle veya %4’den<br />

az desaturasyon<br />

kardiopulmoner egzersiz testi<br />

%ppoFEV1 > %40<br />

ve<br />

%ppoDLCO > %40<br />

ve<br />

SaO2 > %90<br />

Evet<br />

Operabl<br />

Düşük risk<br />

( ileri testlere gerek yok )<br />

Peak VO2 15 ml/kg/dk<br />

Yüksek risk* Düşük risk<br />

Şekil 4. Rezektabl akciğer kanseri olan hastaların seçimi için algoritma ( BTS 2001 ) 28 .<br />

* Yüksek risk ; planlanan prosedür için hasta yüksek risklidir, daha az geniş rezeksiyon veya radikal radyoterapi için<br />

değerlendirilmelidirler.<br />

** Mümkünse kardiyopulmoner egzersiz testi yapılmalıdır. Yapılamadığı durumlarda shuttle walk test önerilir.<br />

71


Operabl<br />

>20<br />

Evet<br />

Operabl<br />

Egzersiz testi<br />

VO2 maks (ml/kg/dk)<br />

1. BASAMAK TESTLER<br />

Spirometri<br />

ve<br />

Difüzyon kapasitesi<br />

Preop FEV1 > 2 lt<br />

Beklenen FEV1> %80<br />

Preop beklenen DLCO > %80<br />

Operabl<br />

Hayır<br />

2. BASAMAK TESTLER<br />

19-10 < 9 >%40<br />

İnoperabl Operabl<br />

3. BASAMAK TESTLER<br />

Split Fonksiyonlar<br />

PostopVO2 maks**<br />

Split Fonksiyonlar<br />

PostopFEV1 ve DLCO*<br />

>10 ml/kg/dk

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!