19.09.2013 Views

Kütahya Seramik Bodrumlularla buluştu - NG Dergi

Kütahya Seramik Bodrumlularla buluştu - NG Dergi

Kütahya Seramik Bodrumlularla buluştu - NG Dergi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Fikret Kuşkan hakkında ne bilirsiniz? Kendisi son 20<br />

yıl içinde Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı birkaç aktörden<br />

bir tanesidir, doğru… Ses tonu insanın hafızasında<br />

kalır, doğru… Çok iyi yönetmenlerle, kaliteli projelerde<br />

çalışmıştır, doğru… Henüz 26’sına girmeden Altın Portakal’da<br />

en iyi erkek oyuncu seçilmiştir, varlığı bizde “zarafetle” eşdeğer<br />

bir algı yaratmıştır, şüphesiz… Ama gerisi bizim için büyük bir<br />

sessizlik, içe kapalılık ve aslında “bilmediğimiz” bir adamın çok<br />

korunaklı yaşamıdır.<br />

Kuşkan, yeniden ekranlara geri dönüyor. Bu sefer kendisi<br />

şiveli bir aksanla konuşuyor, iki karısı, yedi çocuğu olan çömlekçi<br />

İsmail olarak. Mahsun Kırmızıgül’ün yönetmenliğini yaptığı<br />

ilk televizyon dizisi olan “Hayat Devam Ediyor”da izlediğimiz<br />

oyuncu ile karşı karşıya geldiğimizde, gene çok zarif bir Fikret<br />

Kuşkan’la karşılaştık. Ama bu sefer daha fazla dinlemeye çalıştık<br />

onu, çok anlatmaya meraklı olduğu için değil… Biz onun<br />

“kim” olduğunu merak ettiğimiz için.<br />

İlk isminiz Mehmet’miş. Kimdi bu Mehmet?<br />

Bana ilk olarak Fikret amcamın ismini koymak istemişler<br />

ama kendisi 23 yaşında vefat ettiği için, aman yazgısı benzemesin<br />

inancıyla vazgeçince herkes, annem de vazgeçiyor. Babam<br />

da olur mu öyle şey diyor ve nüfus cüzdanıma Mehmet<br />

Fikret diye yazdırıyor. Mehmet annemle ilgili aslında, rüyasında<br />

görmüş. Ben dört kız çocuk üstüne dünyaya geldim.<br />

Aileniz nereli?<br />

Babam Arnavutluk’tan, annem ise Bulgaristan… Göçmen<br />

ailesiyiz yani.<br />

Peki, Mehmet ve Fikret isimlerinin farklı özelliklerini<br />

barındırdınız mı karakterinizde?<br />

Bana sülalede hep Mehmet dendi, hâlâ öyle. 13 yaşında<br />

ismimi değiştirmeye karar verdim, arkadaşlarıma da söyledim.<br />

Fikret amcamın da hikâyesini öğrenince sadece Fikret’i kullanmaya<br />

başladım. Konservatuvarda da Fikret derlerdi. Dışarıda<br />

Fikret, ailede Mehmet… Tüm ailem iki isimlidir, oğlumun adı<br />

Gün Kuzgun. Kuzgun ismini o dünyaya gelmeden önce vermiştim,<br />

kız olsaydı gene aynı ismi koyacaktım.<br />

İlginç bir isimmiş… Özellikle de Gün…<br />

O benim hem gündüzüm, hem gecem.<br />

Siz hep içinize atan bir adam mı oldunuz?<br />

İçimdekileri mesleğimde gösteriyorum. Özel hayatımda gerek<br />

yok, insan tarafımı bastırıyorum çünkü o tarafınız sömürüye<br />

uğruyor, ailemle ve yakınlarımlayken çok geveze bir adamımdır<br />

ve kendimimdir. Onun dışında sandık içleridir içimdekiler.<br />

Büyüme çağlarınızda da sesinizi beğenirler miydi?<br />

Bunu konservatuvara girdiğimde anladılar. Büyüdüğüm yerde<br />

öyle sese falan bakmazlardı ki… 13 yaşıma kadar İstinye’de<br />

yaşadık, oradan da Sütlüce’ye taşındık.<br />

Mahalle kültürünü iyi biliyorsunuz o zaman…<br />

Oradan geldim zaten, sokaktan… Hepsini de bilirim, çok<br />

kafam gözüm patladı. Abilerimiz bizim için çok önemliydi, mahallemizdeki<br />

kızları korurduk.<br />

Bir kıza aşık olduğunuz için kavgaya girdiniz mi?<br />

Mahallede kimse kimseye âşık olmazdı, bu ters bir şeydi.<br />

Başka mahallelerden kızlara aşık olunurdu. Ama ben farklı mahalleden<br />

birine de aşık olmadım, aşkı da 19 yaşında tanıdım.<br />

Hiçbir zaman da bu sebepten bir erkekle kavgaya girmedim<br />

ama hep terk edildim.<br />

Neden?<br />

Onlar beni terk etti. Onlar gidince de ben de tamamen gittim.<br />

Böyle durumlarda da bütün gemileri yakarım. Devam etmesi<br />

için elimden geleni yaparım, bazı şeyler olmuyorsa peki<br />

tamam o zaman derim. Yeniden beraber olalım dediklerinde<br />

de asla dönmem.<br />

Tamamen biter sizin için…<br />

Kavgalarda ayrılık kelimeleri söylenirse ben zaten soğur ve<br />

kendimi çekerim. Annemin dediği bir laf vardır, bütün evliliklerde<br />

aynı yerde duran kaplar tıngırdar, mesele tangırtı çıkartmamaktır.<br />

Bu nedenle o kuşakların ilişkileri 60 sene sürebilmiş. Sürtüşmeler<br />

olur ama her cümlenin sonunda ben annemin babamın<br />

evine gidiyorum denmemeli. İnsanlar özür dilemeyi bilmeliler.<br />

Geçmişten bugüne kariyerinize baktığınızda ne hissediyorsunuz?<br />

21 yaşındayken bu dönemimi öngörebilmiştim. Tüm söylediklerim<br />

de tek tek oldu. Olmayan tek şey var, onun için de<br />

bekliyorum. Çünkü korkuyorum.<br />

Yönetmenlik mi?<br />

Evet.<br />

Neden korkuyorsunuz?<br />

Ben geri çekilip, çekinen, düşünen insanları severim; korku<br />

da severim çünkü tedbir getirir. Fütursuz cesaretleri olan insanları<br />

doğru bulmam pek.<br />

İlk ödülünüzü 25 yaşında almışsınız…<br />

Ödülü de alamadım. Berlin Goethe Üniversitesi’nde burslu<br />

okurken, festivalden ödül aldığımı haber verdiler, davet falan<br />

yoktu o zamanlar, Altın Portakal kasaba festivali gibiydi. Ben de<br />

gelemeyeceğimi söyledim çünkü uçak parası alabilecek durumum<br />

yoktu. Onlar bir şeyler ayarlamaya çalıştılar ama olmadı.<br />

O dönem, Berlin’den bir sinema eleştirmeni, oyunculuğumu<br />

beğenip röportaj yaptı ve “Türkiye’nin en genç ve en yetenekli<br />

aktörü Berlin’de” diye yazdı. Ödül aldığım için bana gidiş-dönüş<br />

bileti ayarladı, “bu senin ilk ödülün git ve al” dedi. Fakat törene<br />

yetişemedim. Hürriyet gazetesi “ödülünü almaya gelmedi” diye<br />

25

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!