07.10.2014 Views

1929 polemikleri 'tıp tarihi notları' - Türk Tabipleri Birliği

1929 polemikleri 'tıp tarihi notları' - Türk Tabipleri Birliği

1929 polemikleri 'tıp tarihi notları' - Türk Tabipleri Birliği

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

68<br />

<strong>1929</strong> POLEMİKLERİ TIP TARİHİ NOTLARI<br />

içinde uluslararası bilim olaylarını yabancı yayınlardan izleyenler daima azınlık<br />

olmaktan ileri geçemezler. Böyle olunca da azınlığa sağlanacak ikinci derecede<br />

bir fayda için çoğunluğu büyük bir vakit ve zihin fedakarlığı zorunda bırakmak<br />

yerinde bir tedbir olamaz.” (Bu da günümüzde çok yaygın olarak ifade edilmese<br />

de somut, mantıklı ve halen geçerli bir yanıt, değil mi ?)<br />

Ülkemizde tıp eğitimi 1839 yılında Fransızca olarak başlar. İkinci Mahmut,<br />

Mekteb-i. Tıbbiye’yi açış konuşmasında eğitimin Fransızca olmasına rağmen<br />

sağlık bilimini “asıl dilimiz olan Türkçe”ye (lisan-ı Osmani değil !) aktarmaktan<br />

söz eder. Buna rağmen yabancı dilde eğitim, Namık Kemal’in de “Türkçe Tababete<br />

Dair Makale-i Mahsusa” ile katıldığı tartışmalar arasında 1870 yılına kadar<br />

devam eder. Fransızca tıp eğitimi sona erer ama eğitim dili Türkçe değil bir tür<br />

Osmanlıca olur. Türkçe, ancak Cumhuriyet’ten sonraki özleştirme atılımıyla<br />

Arapça Farsça karışımı bu tıp dilinin yerini alabilmiştir. Yoksa “baş, göz, kulak,<br />

burun, ağız, boyun” yerine hala “re’s, ayn, üzn, enf, fem, unk” diyor olacaktık.<br />

Tıp dilinin Türkçeleştirilmesi çabaları Dr. Şefik İbrahim İşçil-Ali Ulvi<br />

Elöve’nin “Deneme”sinden (1944) sonra Dr. Saim Ali Dilemre’nin “Hekimlik<br />

Dili Terimleri” (1945), Dr. Zeki Zeren’in “Anatomi Sözlüğü ve Anatomi Terimleri”<br />

(1946), “Hekimlik Terimleri Kılavuzu I (1978, TDK), Hekimlik Terimleri<br />

Kılavuzu (1980, TDK), Dr. Süreyya Ülker’in “Ülker Tıp Terimleri Sözlüğü”.(1986)<br />

ve Cemal Mıhçıoğlu’nun “Türk Hekimlik Dili” (1993) ile devam<br />

eder.<br />

Peki bunca işten sonra biz neden hala hastalara “direkt batın” veya “rie<br />

grafisi” çektiriyor, neden hastaları önce “hospitalize” edip “emar” çektiriyor<br />

sonra da “opere” ediyoruz ? Neden “postop” birinci günde ilaçlarını<br />

“stopluyor” ve “ayvisini kesip orale geçiyoruz” ? Neden “ayvipi”veya “bibiti”<br />

çektiriyoruz ? Neden hala “sivipi” veya “aysipi” takip ediyoruz ? Neden falanca<br />

ilaçtan beş “sisi” “ordır” ediyoruz ? Sizce bu soruların yanıtları bir üst paragrafta<br />

geçen 1946 ile 1993 yılları arasında başımıza gelenlerle ilgili olabilir mi ?<br />

Veya Türk üniversitelerinde Türk öğrencilere Türk öğretim üyeleri tarafından<br />

İngilizce tıp eğitimi veriliyor olması, bir üst paragrafta bahis konusu edilen<br />

garip tıp terminolojisinin (jargonu demek daha doğru olur) aslının (yani<br />

İngilizcesinin) öğretilip bu garabete “asla rücu” yoluyla son verilmesi gibi akılcı<br />

(!) bir amaç güdüyor olabilir mi ? Yoksa bu kültürel, bilimsel, ideolojik bir sömürgecilik<br />

uygulaması mıdır ?<br />

Yanıtları da siz bulun.<br />

KAYNAK<br />

Şefik İbrahim İşçil-Ali Ulvi Elöve: Türkçe Hekimlik Terimleri Üzerine Bir Deneme,<br />

T.D.K., Yeni Basımevi, Bursa 1944.<br />

(Ankara Tabip Odası Bülteni Hekimden Hekime’nin Sonbahar 2000 tarihli<br />

sayısında yayımlanmıştır.)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!