1929 polemikleri 'tıp tarihi notları' - Türk Tabipleri BirliÄi
1929 polemikleri 'tıp tarihi notları' - Türk Tabipleri BirliÄi
1929 polemikleri 'tıp tarihi notları' - Türk Tabipleri BirliÄi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
71<br />
<strong>1929</strong> POLEMİKLERİ TIP TARİHİ NOTLARI<br />
“Meşrutiyeti müteakip… Selanik’ten gelen bir cereyan (Ömer Seyfettin’in<br />
başını çektiği Genç Kalemler akımı kastediliyor) Arap ve Fars terkiplerini yavaş<br />
yavaş dilden çıkarır. Tıp dilimiz bu inkişafa layıkiyle ayak uyduramaz.” Bu durum<br />
Süleyman Numan’ın öğrencisi ve asistanı, dahiliye uzmanı Dr. Tevfik Salim’i<br />
Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye’de 1914 senesi Martının ikinci günü “Osmanlı<br />
Tıb Lisanı: Tekemmül ve Hali Hazır” başlıklı bir bildiri sunmaya yöneltir.<br />
Bildiride özetle şunlar önerilmektedir: “1. Türkçe mukabilleri bulunan kelimeler<br />
yerine Arapçalarını kullanmamak, 2. Arapça Farsça terkip yapmamak, 3. Türkçe<br />
mukabili bulunmasına rağmen… aramızda konuşurken kullandığımız kelimeleri<br />
yazmaktan çekinmemek, … 6. Reçeteleri ya Türkçe veya Latince yazmak.”<br />
Kısacası (bir istisna ile: madde 3) oniki yıl önce Süleyman Numan’ın yaptığını<br />
yapmak. Meşrutiyet ve Genç Kalemlerin Türkçecilik akımı Süleyman Numan’ı<br />
haklı çıkarmıştır.<br />
Bundan yirmibeş yıl sonra Dr. Tevfik (Salim) Sağlam, Türk Tıp Encümeni’nin<br />
12 Nisan 1939 tarihli toplantısına “Türk Tıb Dilinin İnkişafı Hakkında”<br />
yeni bir bildiri sunar. Aradan geçen zaman içinde Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet<br />
ve Dil Devrimi gerçekleştirilmiştir. “Yazı inkılabıyla birlikte Arapça ile rabıtamızı<br />
gevşetmek bir zaruret haline geldi. Istılahlarını (deyimlerini) Latince ve Rumca’dan<br />
almış olan garp lisanlarına yanaşmak icap ediyordu… Bazıları… garp<br />
dillerinden alacağımız kelimelerin imlasını aynen alıp kendi dilimize göre okumak<br />
şeklini teklif… ettiler… Bu aykırı teşebbüs tutunamadı… Bu aralık müfrit<br />
Türkçülük cereyanı meydana çıktı. Güya Türkçe olan bu dil ile yazılmış metinlerin<br />
tercümesi için biz Türkler’in de elde lugat çalışması icabetti. Bittabi bu da<br />
tutunamadı… Herkes bildiği gibi yazdı ve bugünkü anarşik hal meydana geldi.”<br />
Bildiride birçok tıbbi metinden örnekler verilir ve irdelenir. Müfrit Türkçülük<br />
akımına örnek de Dr. Şefik İbrahim İşçil ve edebiyat öğretmeni Ali Ulvi<br />
Elöve’nin çalışmasıdır. “Bu iki zat büyük bir himmet sarf ederek binlerce terimin<br />
Türkçe mukabilini bulmuşlardır… Mesela anizometropiyi gördüm eşitsizliği,<br />
…karaciğeri bağır, …peritonu çevre gerer diye tercüme etmek istemişlerdir.<br />
Teşrih (anatomi) ordinaryusu Prof. Nureddin Ali de şiryan yerine atardamar,<br />
…verid yerine karadamar, …sathi yerine yüzgün… gibi yeni bir takım kelimeler<br />
kullanmışlardır ki bunların büyük bir kısmının tutunamayacağı aşikardır. Istılah<br />
bulmada bu icat yoluna gitmenin doğru olmadığı kanaatındayım.”<br />
Birçok hekimin katıldığı tartışma sonunda Dr. Tevfik Sağlam tıp dilimizin<br />
tam bir anarşi içinde olduğunda herkesin mutabık olduğunu tespit eder ve bazı<br />
çekincelere rağmen varılan ortak teklifleri özetler. “A. Anatomi terimleri için<br />
imlaları ile beraber Latinceleri kabul etmek, yeni Türkçe tabirler icadına gitmemek,<br />
B. Diğer terimler için ilerlemiş milletlerin müşterek kelimelerinden almak.<br />
Bunlar arasında talaffuzu dilimize en uygun olanını alıp Türk imlası ile yazmak,<br />
…F. Terkipleri (tamlamaları) Türkçe kaide üzere yapmak.” Yani esas olarak<br />
yirmibeş yıl önceki önerilerini tekrarlar ve devam eder: “…Tıb dilini kurarken<br />
yabancı diller arasında büyük bir fark gözetmemeli, hepsini yabancı sayarak<br />
hangisinden işimize gelirse ondan almaktan çekinmemeli, çok kuvvetli bağlarla<br />
bağlı olduğumuz Arapça ve Farsça’dan gelmiş güzel kelimeleri muhafaza etmekte<br />
tereddüt etmemelidir.”