You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ýn Ýçinde Gizlidir<br />
8 hayat<br />
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431<br />
dosya<br />
fini, ezberindeki kliþeleþmiþ<br />
menfi kavramlarý yanyana<br />
getirerek yapýyorsa,<br />
bu noktaya geliþin bir müsebbibi<br />
olmalý... Yukarýdaki<br />
tesbiti yapan Prof. Tarýk<br />
Ramazan, Ýsviçre’deki anti<br />
minare kampanyasýnda takip<br />
edilen medyatik stratejiyi<br />
þöyle sýralýyor:<br />
-Mümkün olduðunca<br />
tartýþma çýkar!<br />
-Maðdur olan taraf duygusunu<br />
kamçýla:<br />
-Ýþgal altýndayýz,<br />
-Müslümanlar tarafýndan<br />
sessizce kolonileþtiriliyoruz,<br />
-Aslýmýzý ve kendi kültürümüzü<br />
kaybediyoruz.<br />
Cami, minare, bazen de<br />
baþörtüsü, aslýnda kendi<br />
içindeki müslüman ama nihayetinde<br />
topyekün Ýslâm<br />
karþýtý olanlardan, Ýsviçre’de<br />
olduðu kadar Almanya’da,<br />
bir o kadar Avusturya,<br />
Hollanda veya Fransa’da<br />
da ayný kavramlar ve<br />
benzeri taktikleri gözlemlemek<br />
mümkün. Peki bütün<br />
kabahat müslüman karþýtý<br />
kampanyalarý yürütenlerde<br />
mi? “Ben diyorum ki, yýllardan<br />
beri birlikte yaþadýðý<br />
toplum içinde müsbet görüntü<br />
sergileyebilmesi için<br />
aktif ve belirleyici olamamýþ<br />
müslümanlar kabahatlýdýr.<br />
(Tarik Ramadan, Die<br />
Welt, 1.12.09)<br />
Bugünden sabaha bütün<br />
Batý Avrupa Türkleri din<br />
deðiþtirerek hýristiyan olsalar,<br />
acaba o zaman hangi<br />
töhmet ve direktiflere muhatap<br />
olurlar?... Buralarý<br />
azçok bilen birisi olarak;<br />
yine de bizim Almanlar bize<br />
kulp takacak birþeyler<br />
mutlaka bulurlar, diyorum.<br />
Atlantik ötesinden Christopher<br />
Caldwell’in tesbiti,<br />
aslýnda bu Kültürel Soðuk<br />
Savaþ’ýn can damarýna parmak<br />
basan türdendir:<br />
“Ben Avrupa’ya akýl<br />
vermek istemiyorum. Sadece,<br />
birçok Avrupalýnýn<br />
kendisini aydýnlanmýþ,<br />
müslümanlarý ise barbar<br />
olarak gördüðü dikkatimi<br />
çekiyor. Müslümanlarýn<br />
dindarlýðýný aþaðýlamak bir<br />
hatadýr!” Ve bana göre<br />
Caldwell, Avrupalý’nýn<br />
binbir kýlýfa büründürerek<br />
göçmen müslümanlara karþý<br />
kültürel savaþ baþlatmasýnýn<br />
altýnda yatan, fakat<br />
açýða vuramadýðý esas sebebi<br />
þöyle izah ediyor:<br />
“Kanaatimce, dindarlýðýn<br />
müslümanlara verdiði þeyden<br />
Avrupalýlar yoksundurlar.<br />
Bu kadar az müslümanýn<br />
varlýðýndan bu kadar<br />
çok Avrupalýnýn duyduðu<br />
rahatsýzlýðýn sebeplerinden<br />
birisi de budur. (Spiegel<br />
<strong>Online</strong>, 8.12.09)<br />
Dindarlýðýn insana kazandýrdýðý<br />
dinamizm, manevi<br />
huzur ve özgüven gibi<br />
meziyetler, sadece müslüman<br />
için deðil, Ýslâm’ýn dýþýndaki<br />
baþka dinlere mensup<br />
her dindar için de geçerlidir.<br />
Burada müslüman<br />
dindarý baþka dinlere ait<br />
dindardan ayýran taraf, dindar<br />
kiþinin kendisinde deðil,<br />
bizatihi dinin özünde<br />
aranmalýdýr. Nitekim,<br />
Caldwell sözkonusu röportajýnda;<br />
“Ýslâm’ýn Avrupa’da<br />
ikinci büyük din olmasý<br />
sadece istatistikî olarak<br />
doðrudur. Onun ortaya<br />
koyduðu görüþlerin canlýlýðýna<br />
bakýldýðýnda, Ýslâm,<br />
Avrupa’da din olarak Hýristiyanlýktan<br />
daha önemlidir.”<br />
Muhtemeldir ki, göçmen<br />
müslümana bu kadar<br />
önyargýlý yaklaþan Avrupalýyý,<br />
Ýslâm’ýn özündeki bu<br />
canlýlýk da rahatsýz eden<br />
faktörlerdendir.<br />
Çok geç olmadan...<br />
Karþýnýzda, müslüman<br />
kimlikli sizin varlýðýnýzdan<br />
ciddi manâda endiþe duyan<br />
%78’lik yerli-çoðulcu toplum,<br />
yani Alman halký<br />
var... Bu ülkede Müslüman<br />
eþittir Türk! Ve bu<br />
Türk’den Almanya’da takriben<br />
2,8 milyon adet var.<br />
O hâlde bu mesele herkesten<br />
önce Türkün meselesi<br />
veya bir Türk meselesidir!<br />
Þayet yerli halk bu kadar<br />
yüksek oranda sizi istenmeyen<br />
azýnlýk olarak görüyorsa;<br />
bu çok vahim durum<br />
karþýsýnda yapacaðýnýz iki<br />
þey var: Birincisi; elinizi<br />
vicdanýnýza koyarak düþündüðünüzde,<br />
evet biz bu<br />
neticeyi hak ettik ve gerekeni<br />
yapmalýyýz, diyerek<br />
buradan topluca çekip gitmek...<br />
Ýkincisi ise; þayet<br />
gönül rahatlýðýyla biz bunu<br />
asla hak etmedik, bu yargýsýz<br />
infazdýr, diyebiliyorsanýz;<br />
bu durumda da zaman<br />
geçirmeden kollarý sývayýp<br />
gerekeni yapmanýz lazým!<br />
Özellikle Almanya<br />
Türklerinin birbirinden<br />
önemli birçok sosyal ve hukukî<br />
meseleleri var. Bu konularla<br />
ilgili zaman zaman<br />
Türkiye’deki ilgili mercilerin<br />
öncülüðünde, buradan<br />
giden heyetlerle, bazen de<br />
Türkiye’den buraya hükümet<br />
veya devleti temsilen<br />
gelenlerle toplantýlar yapýlýr.<br />
Toplantýlarýn aktörleri<br />
kadar konuþulan konularý<br />
da yýllardan beri fazla deðiþmedi.<br />
Ýmajý yerlerde sürünen,<br />
günah keçisi, hedef<br />
tahtasý hâline getirilmiþ bir<br />
azýnlýðýn mensuplarý kadar,<br />
o azýnlýðýn geldiði anavatanýn<br />
devlet/hükümet yetkilileri<br />
de, bu vahametin farkýnda<br />
deðiller veya önemsemiyorlarsa;<br />
sahipsiz,<br />
kendi kaderine terk edilmiþ<br />
bir Batý Avrupa Türkleriyle<br />
karþý karþýyayýz demektir.<br />
Sahipsiz, kendi içinde bölük-pörçük,<br />
dünkü “Misafir<br />
Ýþçi”lerin devamý Türk<br />
azýnlýðýn, þu veya bu bahaneyle<br />
baþlatýlan Kültürel<br />
Soðuk Savaþ karþýsýnda aldýðý<br />
netice ancak bu kadar<br />
olur: Þurada veya burada<br />
dikilen minarelere karþýlýk,<br />
yerlerde sürünen itibar...<br />
Berlinli öðrenci, 16 yaþýndaki<br />
Yunus’un, okulda<br />
namaz kýlmak için kazandýðý<br />
dava gibi müslümanlar<br />
tarafýndan yapýlan bazý giriþimler<br />
vardýr ki, Almanya<br />
müslüman azýnlýðýna sadece<br />
baþaðrýsý getirmiþtir. Bu<br />
tip hukukî davalarýn kazanýlmasý<br />
veya kaybedilmesinden<br />
çok, kamuoyuna<br />
yansýmasý veya algýlanmasý<br />
daha önemlidir. Azýnlýk<br />
toplumu, çoðunluðun bazý<br />
konulardaki hassasiyetine<br />
hassasiyetle karþýlýk verme<br />
kabiliyetini de gösterebilmelidir.<br />
Yunus M.’nin mahkemeye<br />
verdiði okulun avukatý,<br />
okul binasýnda namaz<br />
kýlma yeri talebini kastederek<br />
diyor ki: “Müslümanlarýn<br />
burada olmalarý onlarý<br />
tatmin etmiyor. Kendilerini<br />
görmemiz için bizi adeta<br />
zorluyorlar.” Bunun manâsý<br />
þudur: Biz Almanlar, sizlerin<br />
varlýðýndan zaten pek<br />
hoþnut deðiliz. Bu yetmezmiþ<br />
gibi, bir de bizden,<br />
okulda ibadet yeri istiyorsunuz.<br />
Ýþte böylesi durumlarda<br />
aslýnda teferruat olan,<br />
buradaki müslüman azýnlýðýn<br />
hayatî öncelikleri arasýnda<br />
olmasý mümkün olmayan,<br />
‘okulda namaz kýlabilme<br />
talebi’ gibi bir konu,<br />
gündemin en üst sýralarýna<br />
taþýnýrsa, yerli-çoðulcu<br />
toplumun hassasiyetleri<br />
gözardý edilmiþ olur.<br />
Hangi niyetle söylendiðinden<br />
baðýmsýz olarak;<br />
“Ýslâm, Almanya’daki diðer<br />
dinler gibi bir din deðildir.”<br />
görüþü; ayný zamanda<br />
bu dinin mensuplarýna<br />
mesafe koymanýn da<br />
bir iþaretedir. Göçmen<br />
müslümanlarýn yarým asýrlýk<br />
geçmiþine raðmen yerli<br />
halk kendi içindeki bu<br />
azýnlýða her geçen gün dünü<br />
aratacak derecede mesafe<br />
koymaya devam ediyorsa,<br />
her iki tarafýn da yetkilileri,<br />
temsilcileri behemahal<br />
bu meseleye çare bulmalýdýrlar.<br />
Christian Jakob’un;<br />
“Ýslâm, birçoklarý<br />
için yabancýlaþma çaðrýþýmý<br />
yapan bir kavramdýr. Bu<br />
sebepten dolayý da, Ýslâm<br />
ancak görünmediði (kabuðuna<br />
çekildiði) müddetçe<br />
müsamaha görür. (Christian<br />
Jakob, taz, 30.9.09)”<br />
tesbitini, Almanya’nýn acý<br />
gerçeði olarak görmek fakat<br />
sineye çekmemek gerek...<br />
Tam tersine, sine-i<br />
millete gitmek gerek! O<br />
millet ki, bugünü olduðu<br />
kadar yarýnlarý da birlikte<br />
paylaþacaðýmýz ve inþa<br />
edeceðimiz Alman halkýdýr.<br />
IGMG Duisburg Mevlana Camiinde Bayramlaþma neþeli geçti<br />
Cemiyet üyeleri ve de<br />
mahalle sakinlerinden<br />
oluþan katýlýmcýlar<br />
Bayramlarýn neþe kaynaðý<br />
olan bayramlaþma, tanýþma<br />
ve de sohbet etme þansýný<br />
buldular.<br />
Önce Camii`de Kur`an-ý<br />
Kerim ve de Mevlüt okunmasýyla<br />
baþlayan þölende<br />
misafirlere etli pilav verildi.<br />
Hayli kalabalýk olan cemaat<br />
Türkiye`de yaþanan<br />
Bayram havasýný gurbeti diyarda<br />
yaþama þansýný buldu.<br />
Bu arada bir Cemiyet<br />
Baþkaný Nevzat Kaya katýlýmcýlara<br />
bir teþekkür konuþmasý<br />
yaptý. Kaya “geçen Ramazanda<br />
yapýlan iftar yemeklerini<br />
hatýrlatan Bayramlaþma<br />
programýný icra ettiklerini,<br />
bu programýn asýl<br />
amaç ve gayesi ziyafetten öte<br />
cemaatleþmeye verilen<br />
önemdir” dedikten sonra “Bu<br />
duygu çerçevesinde davetimize<br />
icabet edip de aramýzda<br />
bulunan cemaatimize teþekkür<br />
ederim” dedi.<br />
Yönetim Kurulu üyeleri<br />
Ali Özer ve de Mustafa Demir<br />
de “Böyle bir programýn<br />
yapýlmasýnýn basit olmadýðýný,<br />
fakat katýlýmýn fazlalýðý<br />
bizim yorgunluðumuzu Rahmet<br />
seli gibi silip süpürdü”<br />
dediler.