10.02.2015 Views

cezasizlik_sorunu

cezasizlik_sorunu

cezasizlik_sorunu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

4- “Bağımsızlık” ve “Tarafsızlık”<br />

Unsurlarının Savcılar Özelinde<br />

Değerlendirilmesi<br />

Hakimlerin ve savcıların atanmaları, aylık<br />

ve ödenekleri, meslekte yükselmeleri,<br />

görevlerinin ve görev yerlerinin değiştirilmesi,<br />

disiplin işleri, soruşturma usulleri ve<br />

diğer özlük işleri 2802 Sayılı Hakimler ve<br />

Savcılar Kanunu’nda düzenlenmektedir.<br />

Kanun’da “Bağımsızlık, Teminat ve Ödevler”<br />

başlığı altındaki 4. maddede, Anayasa’nın<br />

138. Maddesi’ne koşut olarak hakimlerin<br />

bağımsızlığına, emir ve talimat almadan,<br />

tavsiye ve telkinden muaf olarak görev<br />

yapacaklarına vurgu yapılmıştır. Bununla<br />

birlikte ne Anayasa’da ne de 2802 Sayılı<br />

Kanun’da, savcıların bağımsız olmalarına<br />

dair bir düzenleme bulunmamaktadır.<br />

Savcılarla ilgili olarak yalnızca 2802<br />

Sayılı Kanun’un “Hakimlik ve Savcılık<br />

Teminatı” başlıklı 44. maddesinde “hakim<br />

ve savcıların azlolunamayacağı, aylık ve<br />

ödeneklerinden ve diğer özlük haklarından<br />

yoksun kılınamayacakları, kendileri<br />

istemedikçe 65 yaşından önce emekliye sevk<br />

olunamayacakları” belirtilmektedir.<br />

Kuşkusuz hakimlik ve savcılık mesleklerinin<br />

nitelikleri arasında önemli farklar vardır.<br />

Bu nedenle de hakimlerin ve savcıların<br />

bağımsızlık yönünden eşit biçimde ele<br />

alınmalarını beklemek gerçekçi ve doğru bir<br />

yaklaşım olamaz. Hakimlerin soruşturma<br />

ve yargılamada sahip oldukları yetkiler ve<br />

verecekleri kararların kişi özgürlüklerine<br />

dokunan niteliği nedeniyle, bağımsızlıklarına<br />

özel bir önem atfedilmesi ayrıca gereklidir.<br />

Bununla birlikte, ceza adaleti sistemi içinde<br />

soruşturma aşamasından başlayarak savcıların<br />

da oldukça geniş yetkilerle donatılmış olduğu<br />

görülmektedir. Her şeyden önce soruşturmanın<br />

yürütülmesi bakımından yetki savcıdadır ve<br />

yine soruşturma işlemlerini gerçekleştiren<br />

adli kolluğun da kural olarak savcının<br />

talimatlarıyla hareket etmesi öngörülmüştür.<br />

Şüpheli veya sanığın özgürlüğünü kısıtlayan<br />

kararların, hakim veya mahkeme tarafından<br />

verilmesi esas olsa da, bu kararları talep<br />

edecek makam çoğunlukla savcıdır. Üstelik<br />

gözaltı kararını verme yetkisi savcıdadır ve<br />

gecikmesinde sakınca bulunan bazı hallerde,<br />

daha sonra hakim onayına sunulması koşuluyla<br />

savcı da temel hak ve özgürlüklere dokunan<br />

tedbirlere karar verebilmektedir. Bu nedenle,<br />

savcının bağımsızlığı meselesinin de önemli<br />

olduğu ve en azından 2802 Sayılı Kanun’da,<br />

hakim ve mahkemelerin bağımsızlığının<br />

yanı sıra bu konuda da bir düzenlemeye<br />

ihtiyaç bulunduğu açıktır. Mevzuatta bu<br />

yönde bir düzenlemenin eksikliği bir yana,<br />

ceza muhakemesi hukukçuları arasında da<br />

savcının idari bakımdan Adalet Bakanlığı’na<br />

bağlı olması nedeniyle, bağımsız olmasının<br />

beklenemeyeceği yönünde bir kabul<br />

vardır ve buna bağlı olarak savcının adeta<br />

idarenin bir ajanı gibi çalışmasının doğal<br />

olduğu yolunda bir algının hakim olduğunu<br />

gözlemlemek mümkündür. 2802 Sayılı<br />

Kanun’un yukarıda belirtilen 44. maddesinde<br />

her ne kadar hakimlerle birlikte savcıların<br />

da azlolunamayacakları, özlük haklarından<br />

yoksun kılınamayacakları gibi hususlar<br />

belirtilmekteyse de, burada öngörülen<br />

teminatın hakimleri ve savcıları korumak<br />

bakımından yeterli olmadığı açıktır.<br />

Venedik Komisyonu’nun Yargı Bağımsızlığına<br />

İlişkin Raporu’nun “Savcılık” başlıklı<br />

bölümünde de savcıların bağımsızlığı<br />

meselesine değinilirken, bağımsızlık ya<br />

da otonomi kavramlarının, hakimlere<br />

uygulandıklarında savcılık makamına kıyasla<br />

farklı bir biçimde algılandığı belirtilmiştir.<br />

Rapora göre, yargı sisteminin bir parçası<br />

olmakla birlikte, savcılık ile hakimlik farklı<br />

makamlardır. Yargının bağımsızlığı ve bu erkin<br />

yürütmeden ayrılmasının hukukun üstünlüğü<br />

ilkesi bakımından bir köşe taşı olduğu ve<br />

bu kuraldan ödün verilmemesi gerektiği<br />

belirtilmiştir. Yargı bağımsızlığının, ilki<br />

yargının bir bütün olarak kurumsal anlamdaki<br />

bağımsızlığı, ikincisiyse tek tek hakimlerin<br />

verdikleri kararlar yönünden bağımsızlığı<br />

olmak üzere iki yönü olduğu belirtilmiştir.<br />

Bununla birlikte, savcılık makamının<br />

bağımsızlığının ya da otonomluğunun<br />

hakimlerinki gibi kendiliğinden kategorik bir<br />

niteliği bulunmadığı ilave edilmiştir. Savcılık<br />

makamına daha fazla bağımsızlık tanıma<br />

36<br />

CEZASIZLIK SORUNU: SORUŞTURMA SÜRECİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!