10.02.2015 Views

cezasizlik_sorunu

cezasizlik_sorunu

cezasizlik_sorunu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olan bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına<br />

yürütülmesi” olarak tarif edilmiş, bu faaliyetin<br />

yürütülmesine katılan kişilerin maaş, ücret veya<br />

sair bir maddi karşılık alıp almamalarının, bu işi<br />

sürekli veya geçici olarak yapıp yapmamalarının<br />

bir önemi bulunmadığı vurgulanmıştır. 103<br />

Gerekçede bir taraftan idare hukuku esaslarına<br />

dayanan bir kamusal faaliyet tanımı yapılırken, 104<br />

diğer taraftan bu faaliyetin yürütülmesine katılan<br />

kişilerin maaş, ücret veya sair bir maddi karşılık<br />

almamalarının, bu işi sürekli, süreli veya geçici<br />

olarak yapmalarının bir öneminin bulunmadığı<br />

belirtilmektedir. Oysa idare hukukunda kişinin<br />

kamu hizmetini devletle ya da bir kamu tüzel<br />

kişisi ile istihdam ilişkisi içinde, sürekli ve<br />

karşılığını almak suretiyle yürütmesi, kamu<br />

görevlisi sayılması bakımından belirleyici ölçüt<br />

kabul edilmektedir. Bu nedenle gerekçede açıkça<br />

birbiriyle çelişen açıklamalara yer verildiği<br />

görülmektedir. 105 Bu durumda gerekçeye<br />

dayanarak kamusal faaliyet kavramını, kamu<br />

görevi ve kamu hizmetini içerecek şekilde geniş<br />

anlamak suretiyle doğru bir sonuç elde etmek<br />

mümkün değildir. 106 Kaldı ki gerekçe kanun<br />

metnine dahil değildir, yalnızca madde hükmünü<br />

yorumlamanın araçlarından biridir ve hiçbir<br />

bağlayıcılığı yoktur. Bu nedenle kamusal faaliyet<br />

kavramını açıklarken gerekçeyle bağlı olmamız<br />

söz konusu değildir.<br />

TCK’nın tanımıyla kamusal faaliyet, kamu<br />

görevi ve kamu hizmeti kavramlarını içeren<br />

geniş bir çerçeve olarak anlaşıldığında, sadece<br />

kamu görevi ifa edenler değil, herhangi bir kamu<br />

103 Bu bakımdan, örneğin mesleklerinin icrası bağlamında<br />

avukat veya noterin, bilirkişilik, tercümanlık ve tanıklık yapan<br />

kişilerin bu faaliyetlerinin icrası kapsamında kamu görevlisi<br />

sayılacakları belirtilmiştir. Yine askerlik görevi yapan ya<br />

da örneğin bir suç vakasına müdahil olan, bir tutuklu veya<br />

hükümlünün naklini gerçekleştiren jandarma subay veya<br />

erlerinin de kamu görevlisi olduklarına gerekçede açıkça yer<br />

verilmiştir. Buna karşılık, kamusal bir faaliyetin yürütülmesinin<br />

ihaleye dayalı olarak özel hukuk kişilerince üstlenilmesi<br />

durumunda, bu kişilerin kamu görevlisi sayılmayacağı ifade<br />

edilmiştir.<br />

104 Okuyucu Ergün, G. Türk Ceza Hukukunda Zimmet Suçu.<br />

2008:31.<br />

105 Önok, M. Uluslararası Boyutuyla İşkence Suçu. 2006:371.<br />

106 Okuyucu Ergün, G. 2008:33; Önok, M. 2006:372.<br />

hizmeti gerçekleştiren herkes ceza kanunu<br />

uygulamasında kamu görevlisi sayılacaktır.<br />

Böylece kamu görevlisi kavramı fazlasıyla<br />

genişleyecek, kamu görevlisi sıfatı ayırıcı<br />

bir unsur olmaktan çıkacaktır. Ceza hukuku<br />

uygulamasında kamu görevlisi olarak kabul<br />

edilen kişiler suç işlediklerinde, bu sıfatlarından<br />

dolayı daha ağır biçimde cezalandırılmaları söz<br />

konusu olacak ve aynı şekilde kamu görevlisine<br />

karşı işlenen suçlar da daha ağır cezalarla<br />

karşılanacaktır. Bunun yanında soruşturma ve<br />

kovuşturma bakımından özel usullerin devreye<br />

girmesi söz konusu olacaktır. Bunun gibi kişi<br />

hak ve hürriyetleri bakımından sonuçları<br />

olan istisnai ve kısıtlayıcı hükümlerin dar bir<br />

çerçevede yorumlanması ceza hukukunda<br />

temel bir ilke teşkil eder. Buradan hareketle,<br />

kamu görevlisi sıfatını belirleyen kamusal<br />

faaliyet kavramının da sınırlı bir şekilde<br />

yorumlanması esastır. Ancak bu yorumun da<br />

kanunun lafzını dikkate almadan yapılması<br />

mümkün değildir. Bu nedenle TCK md. 6/1-c<br />

kapsamındaki kamu görevlisi kavramını; kamu<br />

görevi ifa edenlerin yanı sıra, sadece kamu<br />

hizmeti ifa edenleri de kapsayacak, ancak<br />

kamuya yararlı bir faaliyetin yürütülmesine<br />

katılanları kapsam dışında bırakacak şekilde<br />

anlamak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.<br />

Yargıtay’ın 5237 Sayılı TCK bakımından<br />

verdiği bir kararda; “kamuya ait yetki ve<br />

gücü kullanacak organların, bu kamusal<br />

faaliyetlerine ’genel idare esaslarına’ göre<br />

katılan ve yardım edenlerin de ’kamu görevi’<br />

yaptıklarının kabulünde zorunluluk bulunduğu”<br />

belirtilerek, “5237 Sayılı Türk Ceza Yasası’nın<br />

6. Maddesi’nin 1. Fıkrası’nın ( c ) bendindeki<br />

’kamu görevlisi’ tanımında yer alan ’katılan<br />

kişi’ ibaresi ile madde gerekçesinde yer alan<br />

’kamusal faaliyet’ açılımından hareketle, bir<br />

kimsenin Ceza Yasası uygulamasında ’kamu<br />

görevlisi’, yapılan faaliyetin de ‘kamusal faaliyet’<br />

sayılabilmesi için, kamu adına yürütülen bir<br />

hizmetin bulunması, bunun da Anayasa ve<br />

yasalarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir<br />

siyasal karara dayalı olması ve ayrıca faaliyetin<br />

kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması<br />

suretiyle gerçekleştirilmesi gerektiği” yönünde<br />

bir kabulde karar kıldığı görülmektedir. Böylece<br />

Yargıtay’ın aslında kamu görevlisi kavramını,<br />

50<br />

CEZASIZLIK SORUNU: SORUŞTURMA SÜRECİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!