07 - çevresel etki değerlendirme planlama genel müdürlüğü
07 - çevresel etki değerlendirme planlama genel müdürlüğü
07 - çevresel etki değerlendirme planlama genel müdürlüğü
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
üyüklüğündeki depreme de neden olan Toya-Ladik Deprem Fayının doğu ucu,<br />
Niksar-Kaleköy arasında izlenen yaklaşık 40 km uzunluğundaki Niksar-Kaleköy<br />
Fayı ile Niksar’ın güneyinde Sarıyazı dolaylarında izlenen ve 20 Aralık 1939<br />
tarihinde M=7.9 büyüklüğündeki depreme neden olan Erzincan Deprem Fayının<br />
batı ucundan ibaret, 10-15 km genişliğinde bir zon ile temsil edilmektedir.<br />
Yukarıda kısaca tarif edilen fay parçalarından ilk ikisi, harita alanında yer<br />
almaktadır. Erbaa Deprem Fayının sönümlenerek, Tosya-Ladik Deprem Fayının<br />
başladığı yöreye rastlayan, Taşova dolaylarında Kuzey Anadolu Fayı bir sıçrama<br />
yapmıştır. Bu nedenle de Taşova, Erbaa Havzası Pull-Apart havza olarak teşekkül<br />
etmiştir. Söz konusu havza gelişimini günümüzde de sürdürmektedir. Kuzey<br />
Anadolu Fayının bu şekilde sıçramalar yaptığı (Barka, (1983) Şaroğlu ve diğerleri<br />
(1987)) vurgulamışlardır. Bu evrede, ayrıca Çerkeş Formasyonunda faya paralel<br />
sırtlar ve vadiler oluşmuş, fayın kontrolünde alüvyon konileri gelişmiş, yan<br />
dereler ötelenmiş, fay gölleri, bataklıklar oluşmuş, sıcak ve soğuk su kaynakları ile<br />
heyelanlar oluşmuş, jeomorfolojik birimler şekillenerek, Yeşilırmak yeni oluşan<br />
ovalara kendini uydurmuştur.<br />
Paleocoğrafya: E. Parejas’in “ Türkiye’nin Arzani (Yer) Tektonigisi” adlı<br />
eserinde belirttiği, alanımızı da kapsayan Malatya-Korç enine eksen alçaklığı<br />
gerçektir. Bulunan mostralara göre bu eksen alçaklığı, daha Paleozoyikte başlamış<br />
ve Epikontirantal denizlerle kaplanmıştır.<br />
Metamorfik kayalar arasında bulunan yeşil şist, Serpantin, şist, amfibolit,<br />
spilit, tüf ve aglomera gibi magmatizma ürünlerine göre, jeosinklin koşulları<br />
altında gelişmiştir.<br />
Billursel şistler üzerine diskordanslı olarak gelen Silüriyen, çoğunlukla<br />
kumtaşı ve çakıl taşından oluşmuştur. Denizel çökeltiler oldukları fosillerle<br />
saptanmış olan çökeller, bulantı akıntılardan yoksun kaya ve fosil kapsamına göre<br />
sığ bir deniz ortamını belirtmektedir. Kireçtaşları çanağa çok kırıntılı, elverişli<br />
yerlerde mercek biçiminde birikmişlerdir. Kimi merceklerdeki kalkarenit<br />
bileşenleri taslakları dalgalı sığ suyu belirtmektedir. Kumtaşlarındaki feldspatların<br />
kuvarsların boyut, köşelik ve tazelik dereceleri bu sıradaki iklimin ılıman bir iklim<br />
olduğunu göstermektedir.<br />
Permokarbonifer, bol Fusulinidaeli, ara sırada Pisolitik olan bir kireçtaşı<br />
istifi ile belirtilmiş olması dolayısıyla bölgenin bu sırada sığ hareketli bir denizle<br />
kaplanmış olduğunu göstermektedir. Triyasa ilişkin herhangi bir çökele<br />
rastlanmadığı için, Permokarbonifer sonu ile Jura başı arasındaki sürede, bölge<br />
kara durumunda bulunmuş olabilir.<br />
Jura başlarında, bölgeyi sığ bir deniz kaplamış ve bol Crinoidli,<br />
Lamellipranehia’lı, Corall’lı, Ammenitli olan pelajik kırmızı renkli yumrulu<br />
kireçtaşı ile yine seyrek Ammonoit fosilli ve bitki kırıntılı kumtaşı, şeyl ve marn<br />
çökeltmiştir. Feldispatlara göre bu devir sırasındaki iklimin, nemli ve sıcak olduğu<br />
anlaşılmaktadır.<br />
Dogger-Malm serisinin, çalışılan alana yabancı kayalar olmaları dolayısıyla,<br />
Liyas kayaları ile aralarında kayıtlı bir kesitlik olup, olmadığı kestirilememiştir.<br />
Tabandaki fliş, dereceli olarak kireç taşlarına geçmektedir. Kireçtaşları içerisinde<br />
belirli bir fasiyes ayırtlaşamamış olup, çeşitli fasiyeler bulunmuştur. Gerek kumlu<br />
10