en de tedirgin olmuştum. Gerçekten de öğrenciler Habil hocayı hiç sevememişlerdi. Ben Habil hocanınöfkesini yatıştırmak, onu sakinleştirmek için bir teselli cümlesi bulmaya çalışıyordum. Bu gerginliği bir anönce sona erdirmek istiyordum. Ancak, bu kurtarıcı cümleyi bir türlü bulamıyordum, bu yüzden aklımagelen ilk cümleyi söyledim:– Habil hocam, bu kız başımızı ağrıtacak. Kimdir, kimin nesidir, kime güveniyor, bilmiyoruz. Onageçer bir not verelim, def olup gitsin.Habil hoca derin bir ah çekip dile geldi:– Rasim hoca, seni anlıyorum, bekar adamsın. Ama bu kız ile ilgilendiğini bana neden daha öncesöylemedin. Niye, o kızın beni, öfkeden deliye döndürmesine müsaade ettin. Yılların hocasıyım.Böylesine hiç rastlamadım. Benden sana tavsiye, bu kızı alırsan, başın beladan kurtulmaz...Boğazım kurumuştu. Habil hocanın dediği doğru değildi. Rana’ya karşı, gerçekten de özel birilgim yoktu. Dersten derse, haftada bir kez görüyordum, o kadar. Rana’nın, açık sözlü, her şeyi insanınyüzüne söylediğini bilsem de, bu günkü kadar kaygısız, pervasız olduğunu hiç bilmiyordum.Habil hoca, Rana’nın masaya bıraktığı not defterini önüme sürüp:– Ben bu kıza not yazamam, sen yaz. Kaç vermek istersen ver, not defterini de kendisine teslimet, gözüm görmesin.Ben alel acele:–Üç veriyorum, dedim ve kalemi elime aldım.Habil hoca:– Olmaz, dedi. Rana, 2’nin üstüne 2 daha eklersin 4 yazarsın demişti. Senin hatırına, onun dediğiolsun. Ama az önce dediklerim de kulağına küpe olsun. O kız sana göre değil.Habil hoca olanları kendine göre yorumlamıştı. Artık ne desem, benim suçsuz olduğumainanmayacaktı. Onun bana inanmayacağını bile bile, bu şımarık kızın sınav kağıdına ve not defterinegönülsüzce de olsa ‘4’ yazıp ayağa kalktım. Kızı yeniden içeri çağırmak yersiz olurdu. Kapıyı açıp dışarıçıktım. Rana biraz ötede, bir sağa bir sola gidip gidip geliyordu. Beni görünce durdu. Not defterinikendisine uzatıp:– Habil hoca, söylediğin kadar da kötü insan değilmiş, sana 4 verdi, dedim.Rana gülerek cevap verdi:www.kitabxana.net – Milli Virtual <strong>Kitabxana</strong> 32
– O, bana 2’den fazla not vermezdi. Bu 4’ü ‘sen’ (Rana, bana bir iki kez daha, ‘sen’ diye hitapetmişti) yazmışsındır. Bu yüzden de seni ağırlamak istiyorum. İstediğin yerde, istediğin zaman misafirimol. Seni bir güzel ağırlayacağım, borcum olsun!Utana sıkıla:– Sağ ol, buna gerek yok! dedim.Rana gülümsedi:–Tamam, tamam, hava yapma!İlahi, bu kız, bir anda insanın gönlünü nasıl da fethediyordu! O konuşunca, karşısındakiler ellerinihavaya kaldırıp teslim oluyordu adeta. Rana’nın güzelliyine kayıtsız kalmak mümkün değildi. Belki buyüzden, bütün gönülleri kolayca fethediyordu. Ben, güya bir çıkış yolu bulup cevap verdim:– Seni masrafa sokmak istemem!Rana, beni tepeden tırnağa süzdükten sonra: “hımmm,” deyip alaylı bir şekilde güldü.Beni bir telaş bastı, kızardığımı hissettim. Ne de olsa, Rana benim öğrencimdi. Ben bu durumukendi lehime çevirmeliydim. En azından, hocalığımı kullanabilirdim. Biraz sert bir ses tonuyla:– Rana! diye seslendim.Rana, sanki düşüncelerimi okumuş gibi, usta bir aktris mimiği ile, güya çekinerek, lafı ağzımatıkadı:– Buyur, hocam!Rana, o anda düşüncelerimi bağlamıştı sanki. Şimdi de benimle, başka türlü eğlenmeyebaşlıyordu. Sertlik de işe yaramamıştı. Yumuşamak ve bu belayı savuşturmak lazımdı. Başka çare deyoktu.–Rana, dedim. Gel vedalaşalım,!.Kızın bütün şımarıklığı üzerindeydi:–Bekar hoca, biliyorum, asla benim gibi kızla evlenmezsin, dedi.Ben yıldırım hızıyla cevap verdim:– Yarın günlerden Pazar, gel görüşelim, sana söyleyeceklerim var!Rana hiç şaşırmadı, gayet sakindi, sordu:www.kitabxana.net – Milli Virtual <strong>Kitabxana</strong> 33
- Page 1 and 2: www.kitabxana.netMilli Virtual Kita
- Page 3 and 4: www.kitabxana.net - Milli Virtual K
- Page 5 and 6: “Müdriklik anları”. Bakı “
- Page 7 and 8: KOMUTANIN MAYMUNUCephe komutanını
- Page 9 and 10: savaşın ise garip bir oyundu sank
- Page 11 and 12: çekecek, fotoğraf makineleri aral
- Page 13 and 14: elini şalvarının önünde gezdir
- Page 15 and 16: Bu defa, onun söyledikleri hep dü
- Page 17 and 18: Komutan dönüp karısının yüzü
- Page 19 and 20: Komutan gönülsüzce cevap verdi:-
- Page 21 and 22: Niyaz, bu güne kadar başından ge
- Page 23 and 24: hatırlar, karakola varır, Komiser
- Page 25 and 26: Komiser Lazım, akşamüstü eve ge
- Page 27 and 28: - Bak hele, seni misafir ettim, ama
- Page 29 and 30: KATİL İLE GÖRÜŞMEEnstitüde ö
- Page 31: Habil hoca tekrar köpürdü:-Büt
- Page 35 and 36: - Bağışlayın, Rasim hoca siz mi
- Page 37 and 38: Şaşkınlıktan parmağımı ısı
- Page 39 and 40: Uçak iyice yükseldi, rahat uçmay
- Page 41 and 42: Emir inadından vazgeçmedi:- Ay ga
- Page 43 and 44: Akif’in kızı, endişe içinde s
- Page 45 and 46: Rüstem bey Emir’i gösretip yak
- Page 47 and 48: Ağabeyim, bahçenin diğer tarafı
- Page 49 and 50: -Uçağın yaramazlığı tuttu, bi
- Page 51 and 52: BÖRÜSOYKapı çalındı…Ressam
- Page 53 and 54: yetişmez.-Börüsoy, bu kadar büy
- Page 55 and 56: yapacaktı. Resmin ölçüleri çok
- Page 57 and 58: Ressam kardeşler bahçe kapısın
- Page 59 and 60: FAH…Menzile, her zaman kestirmede
- Page 61 and 62: Nara, bu iki saatlik zaman dilimind
- Page 63 and 64: hayalime robot resmini çizdiğim s
- Page 65 and 66: Sorumu Mirze müellim cevapladı:-
- Page 67 and 68: Kadir ağzında lokmayı geveleyere
- Page 69 and 70: Herkes onun ne demek istediğini an
- Page 71 and 72: - Kadir, Cep telefonu ile cenazede,
- Page 73 and 74: - Zalimin oğlu, öyle yatıyor ki,
- Page 75 and 76: Müdür, denenmiş yöntemini bir k
- Page 77 and 78: YÜZDENIRAK 12R.Tağı’yaKoğuşt
- Page 79 and 80: Aksakal elmayı dolabın üstüne b
- Page 81 and 82: Yüzdenırak, neyi var, neyi yoksa,
- Page 83 and 84:
GRAFOMANDeminden beri elimdeki kale
- Page 85 and 86:
oğlu, ütülü mütülü, tığ gi
- Page 87 and 88:
ana çok garip gelmişti. Şimdi is
- Page 89 and 90:
istedim,” diye cevap vermeyi dü
- Page 91 and 92:
Grafoman, yol yorğunu olduğundan,
- Page 93 and 94:
irilerine yüz suyu döküpkitaplar
- Page 95 and 96:
Bir gün, şiirlerini desteleyip o
- Page 97 and 98:
dostuma bir adet imzalayıp vermiş
- Page 99 and 100:
Şair gülümseyerek ve o kısık s
- Page 101 and 102:
Sekizinci sınıfta okurken, zeki v
- Page 103 and 104:
Bir keresinde şair Habil, dostumun
- Page 105 and 106:
tek bana okutturacaktı. Zavallı d
- Page 107 and 108:
Süleyman Rüstem çekilip kendi ba
- Page 109 and 110:
ir sanat ile uğraşsın istemişle
- Page 111 and 112:
NAMIK ABDULLAYEV’İN SONUFantasti
- Page 113 and 114:
Namık müellim, bizim tavrımızda
- Page 115 and 116:
- Namımk müellim, niye paltonu gi
- Page 117 and 118:
Şimdi hatırladım, Yine Namık m
- Page 119 and 120:
1950’li yıllarda, Yabancı Dille
- Page 121 and 122:
Ne yazık ki, ben de bu hikâyeden
- Page 123 and 124:
aramızda olmadığı için, ucuz l
- Page 125 and 126:
ereketli toprakları bahş ettin, r
- Page 127 and 128:
nasıl da iri iri açılmıştı, d
- Page 129 and 130:
- Buyurun!Namık müellim, söyledi
- Page 131 and 132:
- Nasıl istiyorsan, öyle yaz!Çar
- Page 133 and 134:
Kız, şaşkınlığı üzerinden a
- Page 135 and 136:
Gece ilerledi, Namık Müellim mecl
- Page 137 and 138:
O, son kitabının telif ücretini
- Page 139 and 140:
1990 yılının “20 Yanvar Kırg
- Page 141 and 142:
kalmıştı. Onun kaldığı evin d