– Emir, 30 CD aldıracağım ve sana 450 dolar ödemelerini söyleyeceğim, ama bir şartla!Telaşla sordu:–Şartınız ne?!–Durumu iyi olmayan kalem arkadaşlarınızın çoğu, yardım için bizim kuruma müracaat ediyor.Onlardan hangisi gelirse gelsin: Bu ayın zekat ve fitrelerini, toptan Emir beye verdik diyeceğim!Emir derhal gevşedi:–Yok, kardeş, yok! On CD alsanız yeter. Ben öyle fırsatı ganimet bilen adamlardan değilim...Uçağın sesi, birdenbire yine değişiverdi, salonda korku ve endişeyle dolu anlar yeniden yaşandı.Sabir bey, çevresindekileri korkulu düşüncelerden uzaklaştırmaya çalıştı:– Rüstem, Paşa, Ejder, (Emir hâlâ ayılmamıştı.) ben ölünce, mezarımın başında düzenlenecekveda töreninde ne diyecekseniz? Şimdi söyleyin, duymak istiyorum.Rüstem’in alnındaki kırışıklıkları hiç açılmadı, o an izin verseler, Rüstem en az bir paket sigaraiçerdi. Tam da sigara içme zamanıydı. Rüstem sustu. Paşa, Sabir beyin yarı şaka, yarı ciddi söylediğisözleri duymazlıktan geldi. O çantasındaki ilaçları tek tek gözden geçirmekle meşguldu. Ben de, Sabirbeyin dediklerini duymamış gibi davranıyorum. Hiç oralı olmadan cevapladım:– Sabir bey, ben ancak sizin hakkınızda sağlık 7 diyebilirim.Uçağımız bozuk yolda giden araba gibi silkelendi, gürültülü bir şekilde uçmaya devam etti.İlhame hanım elleri yukarıda, dua edip Allah’a yalvarmaya başladı:– Ay Allah’ım, senden ömür istemiyorum, süre istiyorum. Beni o biricik yavruma bağışla! Deyipgeriye döndü, salona göz gezdirirken Akif ile göz göze geldi: Akif, dedi, dün seni kırdıysam, beni affet!(Önceki gün akşam Paris’teki, Türk restoranında, bize yemek verilmişti.Akif ile İlhame hanımın sözlerikarşılaşmış, ağız dalaşına girmişlerdi.)Akif, bağışladım dercesine başını sallasa da, yüzü gülmedi.Gaffar, İlhame hanımın duasından, memnun kalmadı:– Ay İlhame hanım, Allah sizi, bizden ayırıp da bağışlayacak değil ya! Hepimizin yerine dua edin!Kurban olduğum Allah, belki de senin gibi bir saçı kesiğin duasını kabul eder.7 Sağlık demek: İçki meclisinde şerefine içilecek kişi ile ilgili güzel sözler söylemek.www.kitabxana.net – Milli Virtual <strong>Kitabxana</strong> 44
Rüstem bey Emir’i gösretip yakınarak konuştu:– Hey, şuna bir bakın, ne gamsız adam. Hiçbir şey umurunda değil, hâlâ uyuyor?! Tabi gamsızgammsız yatar, eserini Nobel Ödülü için takdim etmiş, üstelik eseri komisyondan da geçmiş. Ölümündensonra olsa da, Nobel Ödülü alacak! Nobel Ödülü, Nobel kardeşler hakkında yazılan bir esereverilmeyecek de kime verilecek?Rüstem, kısa süre sustu ve devam etti:– Adil Mirseyid, Paris’e gelmemekle iyi etmiş. Şimdi bana, Ay ahmak, Paris’te ne yitirmiştin?!deseler, haklılar.Rüstem’in ne demek istediğini Paşa ile ikimiz anladık. Dün akşamüstü üçümüz, Eyfel kulesindenindikten sonra, ‘Sen’ nehrinin üzerine kurulan körpüde durup nehre bakarken, ben şiir okumuştum:– Adil Mirseyid bir şirinde şöyle diyor: Oturmuşum Paris’te, Sen nehrinin sahilinde, ayaklarımısalmışım suya…Rüstem ile Paşa, kahkaha atıp güldüler. Paşa dedi ki:– Ay Adil, (sanki o an, Adil yanımızdaydı) Paris’te, Sen nehrinin sahili, nehirden yedi sekiz metreyüksekte, üstelik betondan yapılmış. Bu yükseklikten ayaklarının suya, nasıl saldın? Burada ayaklarınsuya yetişir mi?Ağzından sigarayı düşürmeyen Rüstem, biten sigarasını tazeledi ve bir nefes çekti, ciğerlerinedolan dumanı dışarı üfleyerek:– Bir yeri görmeden şiir yazarsan böyle olur, dedi….Kabin görevlileri tekrar içeri daldı ve üstünde ‘Exit’ yazılı acil çıkış kapılarını kontrol ettiler. Çıkışıengelleyecek bir şeyin olmadığını gördükten sonra, (bu kontrolü ikinci kez yapıyorlardı) tekrar kendiyerlerine döndüler.Mikrofon tekrar açıldı ve anons sesi yankılandı:– Sayın yolcular! Uçağımız Prag havaalanına iniş için hazır. Lütfen kemerlerinizi bağlayın. Lütfenrahat olun! Havaalanında ilk yardım ekipleri, yangın söndürme ekipleri alarm halinde, hazır vaziyettedir.Allah sizi… (sessizlik) ve bizi korusun! (Bu tercüme Akif’in kızına aittir.)Uçağın içinde heyecan zirveye çıktı. Ben ölüm anının, insan beyninde nasıl bir acıya nedenolacağını düşünmeye başladım. İlahi, ölüm, ömür yolumuzu aniden kesmişti ve başımın (başımızın)üstünde dolanıyordu. Ölümle ilk kez burun buruna gelmiyordum ben. Çocukken sık sık hastalanırmışım.www.kitabxana.net – Milli Virtual <strong>Kitabxana</strong> 45
- Page 1 and 2: www.kitabxana.netMilli Virtual Kita
- Page 3 and 4: www.kitabxana.net - Milli Virtual K
- Page 5 and 6: “Müdriklik anları”. Bakı “
- Page 7 and 8: KOMUTANIN MAYMUNUCephe komutanını
- Page 9 and 10: savaşın ise garip bir oyundu sank
- Page 11 and 12: çekecek, fotoğraf makineleri aral
- Page 13 and 14: elini şalvarının önünde gezdir
- Page 15 and 16: Bu defa, onun söyledikleri hep dü
- Page 17 and 18: Komutan dönüp karısının yüzü
- Page 19 and 20: Komutan gönülsüzce cevap verdi:-
- Page 21 and 22: Niyaz, bu güne kadar başından ge
- Page 23 and 24: hatırlar, karakola varır, Komiser
- Page 25 and 26: Komiser Lazım, akşamüstü eve ge
- Page 27 and 28: - Bak hele, seni misafir ettim, ama
- Page 29 and 30: KATİL İLE GÖRÜŞMEEnstitüde ö
- Page 31 and 32: Habil hoca tekrar köpürdü:-Büt
- Page 33 and 34: - O, bana 2’den fazla not vermezd
- Page 35 and 36: - Bağışlayın, Rasim hoca siz mi
- Page 37 and 38: Şaşkınlıktan parmağımı ısı
- Page 39 and 40: Uçak iyice yükseldi, rahat uçmay
- Page 41 and 42: Emir inadından vazgeçmedi:- Ay ga
- Page 43: Akif’in kızı, endişe içinde s
- Page 47 and 48: Ağabeyim, bahçenin diğer tarafı
- Page 49 and 50: -Uçağın yaramazlığı tuttu, bi
- Page 51 and 52: BÖRÜSOYKapı çalındı…Ressam
- Page 53 and 54: yetişmez.-Börüsoy, bu kadar büy
- Page 55 and 56: yapacaktı. Resmin ölçüleri çok
- Page 57 and 58: Ressam kardeşler bahçe kapısın
- Page 59 and 60: FAH…Menzile, her zaman kestirmede
- Page 61 and 62: Nara, bu iki saatlik zaman dilimind
- Page 63 and 64: hayalime robot resmini çizdiğim s
- Page 65 and 66: Sorumu Mirze müellim cevapladı:-
- Page 67 and 68: Kadir ağzında lokmayı geveleyere
- Page 69 and 70: Herkes onun ne demek istediğini an
- Page 71 and 72: - Kadir, Cep telefonu ile cenazede,
- Page 73 and 74: - Zalimin oğlu, öyle yatıyor ki,
- Page 75 and 76: Müdür, denenmiş yöntemini bir k
- Page 77 and 78: YÜZDENIRAK 12R.Tağı’yaKoğuşt
- Page 79 and 80: Aksakal elmayı dolabın üstüne b
- Page 81 and 82: Yüzdenırak, neyi var, neyi yoksa,
- Page 83 and 84: GRAFOMANDeminden beri elimdeki kale
- Page 85 and 86: oğlu, ütülü mütülü, tığ gi
- Page 87 and 88: ana çok garip gelmişti. Şimdi is
- Page 89 and 90: istedim,” diye cevap vermeyi dü
- Page 91 and 92: Grafoman, yol yorğunu olduğundan,
- Page 93 and 94: irilerine yüz suyu döküpkitaplar
- Page 95 and 96:
Bir gün, şiirlerini desteleyip o
- Page 97 and 98:
dostuma bir adet imzalayıp vermiş
- Page 99 and 100:
Şair gülümseyerek ve o kısık s
- Page 101 and 102:
Sekizinci sınıfta okurken, zeki v
- Page 103 and 104:
Bir keresinde şair Habil, dostumun
- Page 105 and 106:
tek bana okutturacaktı. Zavallı d
- Page 107 and 108:
Süleyman Rüstem çekilip kendi ba
- Page 109 and 110:
ir sanat ile uğraşsın istemişle
- Page 111 and 112:
NAMIK ABDULLAYEV’İN SONUFantasti
- Page 113 and 114:
Namık müellim, bizim tavrımızda
- Page 115 and 116:
- Namımk müellim, niye paltonu gi
- Page 117 and 118:
Şimdi hatırladım, Yine Namık m
- Page 119 and 120:
1950’li yıllarda, Yabancı Dille
- Page 121 and 122:
Ne yazık ki, ben de bu hikâyeden
- Page 123 and 124:
aramızda olmadığı için, ucuz l
- Page 125 and 126:
ereketli toprakları bahş ettin, r
- Page 127 and 128:
nasıl da iri iri açılmıştı, d
- Page 129 and 130:
- Buyurun!Namık müellim, söyledi
- Page 131 and 132:
- Nasıl istiyorsan, öyle yaz!Çar
- Page 133 and 134:
Kız, şaşkınlığı üzerinden a
- Page 135 and 136:
Gece ilerledi, Namık Müellim mecl
- Page 137 and 138:
O, son kitabının telif ücretini
- Page 139 and 140:
1990 yılının “20 Yanvar Kırg
- Page 141 and 142:
kalmıştı. Onun kaldığı evin d