10.07.2015 Views

Komutanın maymunu - Kitabxana

Komutanın maymunu - Kitabxana

Komutanın maymunu - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Onun tanıdık, kuru,yavan üslubuna uygun olarak konuştum, sözü uzattım:– Duvarların kulağı vardır, derler?O, müdrik adamlar gibi cevapladı:– Yalandır, inanma! Duvarların kulağı yoktur. Olsa bile sağırdır. Duvarlar sesimi duymadı. Ben bumeşhur salonda, bir zamanlar şiir okumuş, konuşmalar yapmış büyük üstatların ruhları huzurundaokudum o şiirleri…‘…’ Buraya adını yazamadığım Garafoman dostum, sonuncu kez ah çekip sahneden indi vebirlikte, kol kola girip binadan çıktık. Benden ayrılarken dostum dile geldi:– Mirze, çok zor olacak!Onun ardından bakarak hayli düşündüm. Gerçekten de, bu adam için çok zor olacaktı. Çünkübelirsiz bir vakte kadar, edebi muhitle, okuyucularla, şiir severlerle dostumun alakası kesiliyordu. Üstelik,kalem dostları ile görüşme yerini de kaybediyordu. Nereye gidecekti, kiminle oturup kalkacaktı? Herkesinişi gücü, derdi, dermanı... Kapı kapı gezen bir adam değildi ki... kimi vardı ki? Birisi çok eski dostu EjderOl: Anadan yüzü asık doğmuş. İşi asla bitmez. Bilmemiştik, onun esneyip gerneşmesi de “devletehemiyetli” mesele imiş. (Yeri gelmişken anlatayım. Ben çalışırken, ne zaman telefonda ona resmi, kurucevap verirsem, hemen vedalaşıp telefonu kapatır. Onu, dinleyip konuştuğumda ise çocuk gibi sevinipder: Ne güzel, şair vaktine rastladım, memurluğun tutmadan biraz dertleşek!” Ve başlar dertleşmeye,başlar ki ne başlar...) Bakü’de ise, ne edebi toplantılar, ne de törenler var... Sovyet devrinde, hiç olmazsa,Sanat ve Edebiyatı Tebliğ Bürosu, Bilik Cemiyeti gii kurumlar vasıtasıyla bütün Azerbaycan’ı bir uçtan biruca dolaşırdı. Hem gezer, hem parasını alırdı. Şimdi Bakü’de birkaç kitap mağazasına, kendi eliylekoyduğu kitaplar da satılmaz, kitaplar vitrinde dişleri ağarıp kalır...Bazen tanıdıkları görüp yeni kitabından söz açınca, birileri mecburiyetten: “O kitabı nasılbulurum?”diye sorarsa, dostum hemen “Akademi Kitap” mağazasını tarif eder. Karşısındaki, “Orayauğrayıp mutlaka kitabınızı alırım!” deyince, dostumun hafiften göğsü kabarır ve konuştuğu adamdanayrılıp sokakta “şak şak” yürümeye başlar. Aradan bir müddet geçtikten sonra merak edip doğru kitapmağazasına gider ve kitabının kaç adet satıldığını sorar. Kitablarının mağazaya nasıl konulmuşsa öylecedurduğunu, kitaplara el vuran olmadığını görünce biraz incinir. Dostum, bu ve buna benzer hadiselerdenasla yılmaz, kırılmaz. Asla! Böyle duygulu ve şiirsel durumlarda o, seleflerini; – şiirleri satılmayıp elindekalan Mehemmed Hadi’yi, Mirze Elekber Sabir’i– hatırlayıp kendisini teskin eder. O büyüklükteki şairlerbir derde düşüp öldüler. Sonunda ne oldu? Kadir kıymat bilmeyenler helak olup gitti ancak değerli sözsahipleri, ebediyen yaşadılar...O, sinirini kalem kağıttan çıkarır. Dünyada şiir yazmaktan daha güzel ne iş olabilir? Bu adam,yazmaktan başka, bir de kitap okuma hastasıdır. Ona yazarı tarafından imzalanıp hediye edilen bütünkitapları, hiç üşenmeden okur ve kendi kütüphanesinde saklar. Hiç birini bile atmaz. Herhangi biri,bilmem ne zaman çıkan kitabından, bir nüsha bile kendinde kalmamışsa ve o adam, eğer o kitaptan,www.kitabxana.net – Milli Virtual <strong>Kitabxana</strong> 96

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!