– Habil hocam,dedim, bağışla, bir acayip işti, oldu. Siz görüp geçirmiş adamsınız, elbette böyleşeyleri çok gördünüz. Ancak inanın bana, imtihandan önce Rana ile görüşüp size karşı bir planyapmadım...Habil hoca, koluma girip beni kordordaki pencerelerden birinin önüne getirdi ve sordu:– Haberin yok mu?Hayretle cevap verdim:– Neden?–Rana’yı, bir hafta önce öldürmüşler.Tüylerim diken diken oldu:– Nasıl?.Habil hoca devam etti:– Haziranın yirmi yedisinde, Rana’yı imtihana aldığımız o günden bir gün sonra, onu halası ilebirlikte hapse atmışlar.– İmtahandan bir gün sonra mı?– Evet! Habil hoca, Rana’nın tutuklanma tarihini, bir daha tekrarladı.İçimden bir şeyler koptu, kırıldı. Demek, o gün, eğri binanın karşısında, ben Rana’yı beklerken o,hapisteydi. Demek Rana ve halasının çok önemli bir iş için Moskvaya uçtuğu haberi yalandı. Belki dehalasının oğlu, işin iç yüzünden habersizdi...Habil hoca, hafiften öksürüp, boğazını temizledi ve devam etti:–Demek ki, Rana’nın halası, hırsızlarla işbirliği içindeymiş. Kadın, ilişki kurduğu, ziyaret ettiğizengin ailelerin evlerini, sonradan hırsızlara anlatırmış. Evlere gizlice nasıl girileceğini bildirirmiş.Şaşkınlıktan dilim damağım kurumuştu. Güçlükle: “Demek öyle” deyip yutkundum.Habil hoca sözlerinin bitirmemişti:– Bizim, Rana’yı sınava aldığımız günden yaklaşık bir hafta önce, Bakü’de bir hırsızlık çetesiyakalanmış. Sorgulanan hırsızlardan birisi, Rana’nın halasını ele vermiş. Herhalde, o sorguda, Rana’nın daadı geçmiş. Öyle olmasa, ikisini birden Emniyet Müdürlüğüne çağırıp sonra da hapse atmazlardı.www.kitabxana.net – Milli Virtual <strong>Kitabxana</strong> 36
Şaşkınlıktan parmağımı ısırdım. Demek polisler, Rana ile halasını Emniyete davet ettiklerinde,bana kek getiren oğlanın bu meseleden haberi yoktu.Habil hoca devam etti.–Evet, Rana’nın halasının, on yedi yaşında bir oğlu varmış, tanıyanların dediğine göre, çok dürüstbir oğlanmış.Az kalsın Habil hocanın dediğini tastik edecektim. Habil hoca, nerdeyse, sadece Rana’yı değil,onun ailesini de tanıdığımı anlayacaktı. Habil hoca, konuşmasını tamamlamaya çalıştı:– O oğlan, annesi ile Rana’nın tutuklandığını iki gün sonra öğrenmiş. Üç dört kez polis idaresinebaşvurmuş ama annesi ile görüşememiş. Birkaç gün sonra, oğlanın annesini ve Rana’yı görmesine izinvermişler. Annesinin ve dayısı kızının hapsedilmesini gururuna yediremeyen oğlan, şoka girmiş.Görüşme odasında, beline sakladığı kamayı çıkarıp annesini bıçaklamak istemiş. Bıçağı salladığında, Ranaaraya girmiş. Bıçak kızcağızın tam kalbine saplanmış, zavallı oracıkta can vermiş.Soruşturma sonuçlanmış ve Rana’nın hiç bir suçunun olmadığı anlaşılmış. Evi soyulan bazı zenginadamların evine, halasıyla birlikte misafir olarak gittiği için, ondan da şüphelenmişler…Habil hoca, birden sustu ve sonra son sözünü söyledi:– Rana, ipe sapa gelmez bir kızdı, ama onun çok dürüst bir kız olduğunu da biliyordum, yazıkoldu…Habil hocadan ayrıldıktan sonra, uzun süre Rana’nın halasının oğlunu hatırlamaya çalıştım. Benkatil ile görüşmüştüm! Ancak onunla görüştüğümüz gün, aklım fikrim Rana’da olduğu için, oğlanın yüzhatlarına pek dikkatli bakmamıştım. Bu sebeple, ne kadar düşünsem de, oğlanın yüzünü, gözleriminönüne getiremedim. Bir gün Rana’nın katili ile karşılaşsam, onu asla tanıyamam...2006www.kitabxana.net – Milli Virtual <strong>Kitabxana</strong> 37
- Page 1 and 2: www.kitabxana.netMilli Virtual Kita
- Page 3 and 4: www.kitabxana.net - Milli Virtual K
- Page 5 and 6: “Müdriklik anları”. Bakı “
- Page 7 and 8: KOMUTANIN MAYMUNUCephe komutanını
- Page 9 and 10: savaşın ise garip bir oyundu sank
- Page 11 and 12: çekecek, fotoğraf makineleri aral
- Page 13 and 14: elini şalvarının önünde gezdir
- Page 15 and 16: Bu defa, onun söyledikleri hep dü
- Page 17 and 18: Komutan dönüp karısının yüzü
- Page 19 and 20: Komutan gönülsüzce cevap verdi:-
- Page 21 and 22: Niyaz, bu güne kadar başından ge
- Page 23 and 24: hatırlar, karakola varır, Komiser
- Page 25 and 26: Komiser Lazım, akşamüstü eve ge
- Page 27 and 28: - Bak hele, seni misafir ettim, ama
- Page 29 and 30: KATİL İLE GÖRÜŞMEEnstitüde ö
- Page 31 and 32: Habil hoca tekrar köpürdü:-Büt
- Page 33 and 34: - O, bana 2’den fazla not vermezd
- Page 35: - Bağışlayın, Rasim hoca siz mi
- Page 39 and 40: Uçak iyice yükseldi, rahat uçmay
- Page 41 and 42: Emir inadından vazgeçmedi:- Ay ga
- Page 43 and 44: Akif’in kızı, endişe içinde s
- Page 45 and 46: Rüstem bey Emir’i gösretip yak
- Page 47 and 48: Ağabeyim, bahçenin diğer tarafı
- Page 49 and 50: -Uçağın yaramazlığı tuttu, bi
- Page 51 and 52: BÖRÜSOYKapı çalındı…Ressam
- Page 53 and 54: yetişmez.-Börüsoy, bu kadar büy
- Page 55 and 56: yapacaktı. Resmin ölçüleri çok
- Page 57 and 58: Ressam kardeşler bahçe kapısın
- Page 59 and 60: FAH…Menzile, her zaman kestirmede
- Page 61 and 62: Nara, bu iki saatlik zaman dilimind
- Page 63 and 64: hayalime robot resmini çizdiğim s
- Page 65 and 66: Sorumu Mirze müellim cevapladı:-
- Page 67 and 68: Kadir ağzında lokmayı geveleyere
- Page 69 and 70: Herkes onun ne demek istediğini an
- Page 71 and 72: - Kadir, Cep telefonu ile cenazede,
- Page 73 and 74: - Zalimin oğlu, öyle yatıyor ki,
- Page 75 and 76: Müdür, denenmiş yöntemini bir k
- Page 77 and 78: YÜZDENIRAK 12R.Tağı’yaKoğuşt
- Page 79 and 80: Aksakal elmayı dolabın üstüne b
- Page 81 and 82: Yüzdenırak, neyi var, neyi yoksa,
- Page 83 and 84: GRAFOMANDeminden beri elimdeki kale
- Page 85 and 86: oğlu, ütülü mütülü, tığ gi
- Page 87 and 88:
ana çok garip gelmişti. Şimdi is
- Page 89 and 90:
istedim,” diye cevap vermeyi dü
- Page 91 and 92:
Grafoman, yol yorğunu olduğundan,
- Page 93 and 94:
irilerine yüz suyu döküpkitaplar
- Page 95 and 96:
Bir gün, şiirlerini desteleyip o
- Page 97 and 98:
dostuma bir adet imzalayıp vermiş
- Page 99 and 100:
Şair gülümseyerek ve o kısık s
- Page 101 and 102:
Sekizinci sınıfta okurken, zeki v
- Page 103 and 104:
Bir keresinde şair Habil, dostumun
- Page 105 and 106:
tek bana okutturacaktı. Zavallı d
- Page 107 and 108:
Süleyman Rüstem çekilip kendi ba
- Page 109 and 110:
ir sanat ile uğraşsın istemişle
- Page 111 and 112:
NAMIK ABDULLAYEV’İN SONUFantasti
- Page 113 and 114:
Namık müellim, bizim tavrımızda
- Page 115 and 116:
- Namımk müellim, niye paltonu gi
- Page 117 and 118:
Şimdi hatırladım, Yine Namık m
- Page 119 and 120:
1950’li yıllarda, Yabancı Dille
- Page 121 and 122:
Ne yazık ki, ben de bu hikâyeden
- Page 123 and 124:
aramızda olmadığı için, ucuz l
- Page 125 and 126:
ereketli toprakları bahş ettin, r
- Page 127 and 128:
nasıl da iri iri açılmıştı, d
- Page 129 and 130:
- Buyurun!Namık müellim, söyledi
- Page 131 and 132:
- Nasıl istiyorsan, öyle yaz!Çar
- Page 133 and 134:
Kız, şaşkınlığı üzerinden a
- Page 135 and 136:
Gece ilerledi, Namık Müellim mecl
- Page 137 and 138:
O, son kitabının telif ücretini
- Page 139 and 140:
1990 yılının “20 Yanvar Kırg
- Page 141 and 142:
kalmıştı. Onun kaldığı evin d