12.07.2015 Views

TÜRK SÖZÜ TAHLİLÎ FİHRİST - İNCELEME - METİN

TÜRK SÖZÜ TAHLİLÎ FİHRİST - İNCELEME - METİN

TÜRK SÖZÜ TAHLİLÎ FİHRİST - İNCELEME - METİN

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Uzun Çarşı hakkında söylediğimiz ticaret usulü; sâéir işlerde de tatbik edilebilir.Mesela bakkallık, saraçlık, bakırcılık, tuhafiyecilik ve sâéir sanèatlardan fazla kazanmakiçin bir taşla iki kuş vurmak usulüne teşebbüs etmelidir. Zira, müteferrik ve fertsermayesiyle idare edilmek istenilen dükkânlar yaşayamaz? Ticaret umumileşiyor.Bu ciheti diğer bir makalede göstereceğiz.N.Küçük HikâyeİHTİYAR ARABACIOnu, aşağıdan doğru gelen fasılasız, boğuk sesleriyle bekliyordum… hafif birgıcırtı ve nal tıkırtısı arasında onun bir parça da rica ediyor gibi haykıran emirleri,caddenin insan sesi az karışan azametli gürültülerinde bir fevkalâdelik yapıyordu…Köşenin başından çıktı: Bu ihtiyar bir arabacıydı… Her adımda durmak, dinlenmekisteyen âciz bir beygir ile, yüklü arabayı âdeta beraber körüklüyorlar. Bir adım daha atmakiçin sanki kuvvetlerinin son damlasını da akıtmak istiyorlardı.Rengi uçmuş mavi bir yazma ile süslediği pembeleşmiş püskülsüz fesinintamamıyla kapatamadığı esmer alnında birçok çizgiler, yaşamak ve kazanmak derdinininsafsız parmaklarıyla çekilen derin, buruşuk çizgiler… toz, toprak, ve belki gözyaşıylarengini gaip etmiş sakalında sayılmaz beyazlar vardı…Ne ile dolu olduklarını bilmediğim çuvallar ve küfelerin kocaman bir yığınıylaörttüğü arabayı, iplerle taèmir edilmiş takımları ve dizginleri üzerinden düşecek gibi duranbu sıska beygir, pencerenin önüne kadar taşıyabildi ve nihayet durdular.Evvela ona, sanki ölümün elleri ve dişleri görünüyormuş hissini verecek kadar,kemikleri dışarı fırlamış olan bu beygirin taşıdığı arabayı, bu kadar çık yüklediği içinkızdım… Fakat, kim bilir, aşağıda pazarda nasıl kendini beğenmiş, tamaèkâr bir tacir bunuçağırmış “Ya hepsini, ya hiçbirini!” diye kaşlarını çatarak çuvalları, küfeleri göstermişti…o da sabahtan beri hiçbir şey kazanmadığını içini çekerek hatırlamış; eğer bunu dakaçırırsa… İstanbul’un şièr renkleriyle boyanan akşamları, teneke bacalı evciğini sarar vesokaklarda, evlerde gazlar yanarken onu avuçlarıyla, mièdeleriyle bekleyen bütün birâéileye nasıl eli boş, parasız ve ekmeksiz, döneceğini düşünmüştü. Fakat işte artık daha42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!