You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Cloud Atlas (2012)<br />
Wachowski kardeşlerin<br />
yanlarına Alman yönetmen<br />
Tom Tykwer’ı<br />
da alarak yönettikleri<br />
Cloud Atlas, antolojik<br />
filmmiş gibi görünüp,<br />
antolojik filmlerden<br />
farklı olarak geniş<br />
çaplı bir “bulut atlası”<br />
çerçevesinde tüm<br />
hikayelerini ve karakterlerini<br />
ortak bir<br />
paydada birleştiriyor<br />
ve bunu “destansı<br />
bir blockbuster”<br />
içerisine yerleştirerek başlı başına riskli, çılgın<br />
ve cesur bir proje olmayı başarıyor. David<br />
Mitchell’in sinemaya uyarlanması oldukça zor<br />
görünen romanından uyarlanan film, reenkarnasyon<br />
ve insanoğlunun varoluşu ekseninde<br />
bir paralel evren bilim kurgusu tasarlıyor, bu<br />
türün en başarılı örneklerinden üç katmanlı<br />
The Fountain’in sanatsal yapısını altı katmana<br />
yayarak görsel ve kurgusal açıdan amacına<br />
başarılı bir şekilde ulaşıyor.<br />
Beyond the Black Rainbow (2012)<br />
Panos Cosmatos’un yönettiği film, 80’ler bilimkurgu<br />
filmlerinin görsel ve işitsel vizyonunu kendine<br />
has retro-fütüristik tasarımıyla buluşturarak<br />
bilimkurgu sinemasında yeni bir anlatı kurdu.<br />
Soğuk, labirent gibi bir binanın içerisinde hasta<br />
ruhlu psikopat bir doktor ve orada hapis tutulan<br />
genç bir kızın arasındaki ilişkiye ve kovalamacaya<br />
odaklanan film, Kubrick<br />
bilimkurgularının<br />
soğuk tonlamalarını,<br />
Noe filmlerinin “psychedelic”<br />
anlarını ve görselişitsel<br />
triplerini, yer yer<br />
Cronenberg sinemasının<br />
vazgeçilmez “body-horror”<br />
motiflerini ve Lynch<br />
tarzı distopyaların tadını<br />
içinde barındırarak<br />
izleyiciyi deneyimlenmesi<br />
gereken eşsiz bir<br />
yolculuğa davet etti.<br />
Her (2013)<br />
Spike Jonze’un bir insanla<br />
bir işletim sistemi<br />
arasında aşkın mümkün<br />
olup olmadığını<br />
sorguladığı distopik<br />
filmi Her, olağan dışı<br />
gözüken bir hikayeyi<br />
son derece inandırıcı<br />
bir senaryoyla gerçekçi<br />
kılmayı başarıyor ve<br />
retro sanat yönetimiyle<br />
öne çıkarak<br />
görsel açıdan da cezbedici<br />
bir atmosfer yaratıyordu. 2001: A Space<br />
Odyssey’de Dave Bowman ve HAL arasındaki<br />
ilişkinin farklı ve daha inandırıcı bir varyasyonu<br />
olarak tanımlayabileceğimiz Theodore – Samantha<br />
ikilisi, izleyiciyi iletişimsizlikten beslenen<br />
bir teknoloji – aşk ikilemine davet ediyor,<br />
Joaquin Phoenix muhteşem performansıyla,<br />
Scarlett Johansson ise fiziksel olarak gözükmeyip<br />
sadece sesiyle karaktere dönüşebilme<br />
becerisiyle sinema tarihinin unutulmazları<br />
arasına adını yazdırıyordu.<br />
The Congress (2013)<br />
Bilimkurgu edebiyatının ustalarından Stanislaw<br />
Lem’in “Gelecekbilim Kongresi” romanından<br />
uyarlanan The Congress, Waltz with Bashir<br />
ile animasyon tekniğine yeni bir soluk getiren<br />
yönetmen Ari Folman’ın gerçek ve animasyonu<br />
yine iç içe geçirdiği benzersiz bir görsel deneyimin<br />
eseri. Bir oyuncunun çöküşünü, teknoloji,<br />
kapitalizm ve uyuşturucu arka planında sert bir<br />
Hollywood eleştirisi<br />
olarak dışa vuran<br />
eser, karanlık bir<br />
geleceği adeta<br />
halüsinatif etkiler<br />
yaratan ve gerçekrüya<br />
arasındaki<br />
katmanlarda ilerleyen<br />
renk cümbüşü<br />
içerisinde resimliyor.<br />
Ütopyadan distopyaya<br />
geçtiği anda<br />
yaşattığı sinemasal<br />
şok hala zihinlerde.