Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Ömrü karı kız, okey arasında geçen lümpen bir<br />
adamın 12 Eylül’de yaşadıkları. Hikayenin sonu<br />
şöyle diyor, bu 12 Eylül alakasız insanlara bunu<br />
yaptıysa bu işe gönül vermişlere neler yapmıştır<br />
kimbilir. Çok iddialı bir film değildi o, naif bir<br />
hesaplaşma filmiydi.<br />
Öğretmenlikten yönetmenliğe…<br />
Yılmaz Güney kuşağıyız biz onlarla büyüdük.<br />
Ben çocukluktan beri yazıyordum, sonra hikayeler<br />
yazmaya başladım. Milliyet Sanat’ın<br />
öykü yarışmasını kazandım ve yazmayı ciddi<br />
düşünmeye başladım. Güzel Sanatlar da okudum,<br />
okulu uzattım siyasi nedenlerden dolayı<br />
ama bitirdim. Filmci olmaya o zamanlar karar<br />
vermiştim, hiç olmazsa senaryo yazayım diyordum.<br />
Öğretmenlikten yönetmenliğe böyle oldu.<br />
İkisi de her şeyi derinlemesine bilmek zorunda<br />
bence, ikisinin birleştirici yanı da bu bence.<br />
O zaman mı yoksa şimdi mi daha kolay olmak?<br />
Şimdi daha kolay tabii. Dijital çekimin ortaya<br />
çıkması, negatifin ortadan kalkması büyük<br />
kolaylık. Cep telefonuyla çekilen filmlerin<br />
yarışması var. Oradan keşfedilen gençler var. Ben<br />
burada gelince iki yıl okullu olduğumu sakladım,<br />
alaylı olmak önemliydi o yıllar. Bu bir sürü<br />
şartlanmayı kaldırıyor, çünkü o zaman bir yönetmeni<br />
çok takip edip etkisinde kalabiliyorsun. Bu<br />
anlamda çok demokratikleşti sanat. Fikri, zekası<br />
ve söyleyecek sözü olan film çekiyor, bu iyi bir<br />
şey.<br />
Şimdinin teknolojisiyle film çekiyorsunuz, eskiyi<br />
atmak kolay oldu mu? Yeni teknolojiyi takip ediyor<br />
musunuz?<br />
Evet ama sonunda biz işleri birilerine pas ediyoruz<br />
ve unutuyoruz. Dijital kameraya çok vakıf<br />
değiliz ama biliyoruz artık. Ama biz negatife de<br />
çok vakıf değildik ama biliyorduk. Bunu bizim<br />
yerimize yapanlar var, mesela görüntü yönetmeni.<br />
Kurgu da pek öyle değil, kurgucu genelde<br />
operatörlük yapar. Şöyle bir avantajı var ilk filmimi<br />
30 kutuyla çektim. 120 dakika yani, o film<br />
90 dakika bağlandı. Yani hiç tekrar şansın yok.<br />
Bu da şunu getirdi ama, biz dekupajlı çalışırız,<br />
neyi çekeceğimize önceden karar veririz ya dijital<br />
olunca şöyle bir sorun çıktı. Birçok açıdan<br />
çekip atıyorlar kurgucunun önüne. Özellikle<br />
dizilerde böyle oluyor bu. Ekşi Sözlük’te benim<br />
için montajcıların en sevdiği yönetmen derler.<br />
Ben çektiğim zaman kurgucu dekupaja göre o<br />
yani o sıralamaya göre bağlamak zorunda. Başka<br />
plan yok çünkü. Dizilerde çok çalışıp, çok çekip<br />
yoğunluktan montaja da giremeyince işteki hakimiyetiniz<br />
kayboluyor biraz.<br />
Guruldayan Kalpler Altın Portakal’da yarıştı ama<br />
yarışma filmlerinden ayrı bir yanı da var filmin. İz<br />
nasıl bakıyorsunuz bu festival filmi mantığına?<br />
Ben çok katıldım Antalya’ya. Ama ben şu durumdan<br />
rahatsızım. Sanat filmi diye bir şey var bir<br />
de iş filmi diye bir şey. Bunların arası çok açılmış<br />
durumda. Ben seyredilebilmeye inanıyorum. Hikaye,<br />
resim ve montajın iyi olması lazım filmlerde.<br />
Amerikalı dünyanın en berbat hikayesini alıyor<br />
seyrebilebilir yapıyor. Eskiden böyle değildi, mesela<br />
Atıf Yılmaz filmi ödül alırdı vizyonda da izlenirdi.