You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Guruldayan Kalpler’in yönetmeni Ömer Uğur’la filmini,<br />
samimi olmayı ve seyirciyi önemsemeyi konuştuk!<br />
BANU BOZDEMİR<br />
n (Spontane başlayan bir konuşma…) Ülkenin<br />
dertleri bitmiyor değil mi? (Sansür ve eser işletme<br />
belgesine gönderme yapıyorum)<br />
Ülkenin genel dertleri içinde küçük görünüyor<br />
ama mühim bir meselenin önemli bir parçası.<br />
Burada aslolan yabancılardan istemiyorsan yerlilerden<br />
neden istiyorsun? Uzun metrajı anlarım,<br />
bir araba alıyorsan bunun bir ruhsatı olacak.<br />
Uzun metrajlı filmler şöyle ya da böyle bu tecimsel<br />
çarka giriyor. Belgeselci ve kısa filmciler<br />
zaten zor yağıyor bu işi. Çifte standardın bir an<br />
önce ortadan kaldırılması gerekiyor. Ama tepkiler<br />
bu kadar üst üste olunca olan yine bize oluyor.<br />
Mesela Antalya’yı bekliyorum ben, Yusuf Kaplan<br />
diye bir adam var onu oraya koyarlar, biz filmleri<br />
göndermesek bile onlar sen ben bizim oğlan festivali<br />
yaparlar. Festival sinemacıların malı, onların<br />
ekmeğine yağ sürmeye de gerek yok yani. Eninde<br />
sonunda bizim bir yöntem bulmamız lazım,<br />
baskı yapıp belgesel ve kısa filmlerden bu belgeyi<br />
kaldırmamız lazım. Festivallerin bu hale düşmesi<br />
de çok mantıklı değil. Bazı filmlerin vizyon şansı<br />
bile olmuyor ki?<br />
Dizi ve aynı zamanda film çeken yönetmenler ikisi<br />
arasındaki farkı nasıl yaratıyorlar? Sinema filmi ve<br />
dizi için ayrı ayrı yöntemleriniz mi var?<br />
Dizilerde daha çok klişe kullanıyoruz hem<br />
anlatım biçimi hem de hikaye olarak. Film daha<br />
müstakil. Film daha anlaşmalı. Seyirci hangi filmi<br />
izleyeceğini tercih ederek biliyor. Dizide yüzlerce<br />
kanal var bir yolunu bulup insanları orada<br />
tutacaksınız. Dizilerin daha popülist bir anlayışı<br />
var. Yönetmen orada daha fazla seyirciye göre<br />
hareket ediyor. Sinemada daha çok kendi gibi<br />
oluyor. Aslında aynı ellerden çıkan işlerde bir kan<br />
bağı da oluyor. Aynı stil iş oluyor. Benim hikayelerimin<br />
çıkış noktası genelde aynı oluyor. Zor durumdaki<br />
adam hikayesi. Biri siyasi, biri ekonomik biri<br />
kamusal olarak. Sonuçta her yönetmen aynı filmi<br />
çeker. Son Urfalı’da adamın sesi güzeldir şarkıcı<br />
olmak ister. Olur da ama İbrahim Tatlises’e benziyorsun<br />
derler hayal kırıklığı. Hemşo da adam<br />
dağlardan iner şehirde anlamadığı bir mantık. Eve<br />
Dönüş’te Mustafa lümpen biridir, oradan çıkmaya<br />
uğraşır ama olmaz. Hepsinde hayal kırıklığı vardır.<br />
Guruldayan Kalplerde de öyle. Adamın bir tane derdi<br />
vardır, geçim. Kıyı mahalle, sıradan insan, küçük<br />
hikayeler, ekmeğinin derdindeki insanların hikayesi.<br />
Kendime Orhan Kemal’i yakın bulurum mesela.<br />
Eve Dönüş politik olduğu için midir, bir hesaplaşma<br />
hikayesi taşıdığı için midir bilmem sizinle diğer<br />
işlerinize göre daha bütünleşmiş bir film. O filmin bu<br />
kadar ön planda olmasının nedeni nedir?<br />
Eve Dönüş televizyonlarda 27 dakika kısa gösteriliyor.<br />
Ben her anlamdaki ukalalıktan hoşlanmadım<br />
hoşlanmam. Ben köy çocuğuyum, 27 yaşında<br />
geldim büyükşehre. Sinema okudum ama çocukluktan<br />
beri iyi bir sinema izleyicisiydim. Kendime<br />
yapmayacağım filmleri başkasına yapmayacağına<br />
yemin etmiş bir adamım. Samimiyetten ve<br />
yalınlıktan yana bir adamım. Seyredilebilirliği olsun,<br />
hem de sempatik olsun isterim. Mesafesi olsun<br />
istemem filmlerin. Üç aşağı beş yukarı sorunu olsun<br />
bir de. Hemşo’daki gibi küçük, Eve Dönüş’teki gibi<br />
açık. Guruldayan Kalpler de çok politik bir film,<br />
sanat konusunda politik bir duruşu var.<br />
Eve Dönüş… O ana kadar böyle filmler yapıldı,<br />
yapılıyor nitekim en son Eksik yapıldı. Eve<br />
Dönüş’ün karakteri sokaktan bir insan, karakter.