08.03.2017 Views

Medikal-Mart17

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1958’ de ilk korsemizi yaptık.<br />

Bugün 73 farklı ülkedeyiz.<br />

Sağlıklı Yaşam İçin 59 Yıldır Doğru Çözüm<br />

w w w . v a r i t e k s . c o m<br />

Solon: 8 / Stant No: 812


Sony <strong>Medikal</strong> ürünleri<br />

ile kaliteyi hissedin<br />

Sony, görüntüleme iş akışına 4K teknolojilerinden<br />

en yeni IP dönüştürme özelliklerine kadar birçok yenilik<br />

getiriyor. Kameralar, monitörler, kayıt cihazları,<br />

video baskı cihazları ile medikal sektöre yönelik<br />

ileri teknolojik çözümler.<br />

www.ateksis.com<br />

+90 216 425 99 66


Bilimin<br />

Öncü<br />

Gücüyle<br />

AstraZeneca’da bilimin öncü gücüyle yaşama değer katan ilaçları keşfetmek için çalışıyoruz.<br />

Hastaların karşılanmamış ihtiyaçları için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.<br />

Tüm hekimlerimizin 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyoruz.<br />

Dolaşımdaki tümör DNA’sı<br />

AstraZeneca olarak, kanser teşhisinde,<br />

dolaşımdaki tümör DNA’sı kullanımına<br />

öncülük ettik. DNA parçaları tümörden<br />

koparak kan dolaşımına katılırlar. Kan<br />

dolaşımındaki bu parçalar, hastanın<br />

tümörüyle ilgili genetik bilgi almak<br />

üzere analiz edilebilir. Bu sayede sağlık<br />

uzmanları, invazif olmayan kan testi<br />

aracılığıyla hastaya uygulanacak doğru<br />

tedaviye karar verebilir.<br />

AZT-BB-K-4-2017<br />

www.astrazeneca.com.tr


İMTİYAZ SAHİBİ<br />

İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.<br />

adına<br />

H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

Editor-in-Chief<br />

SİMGE GÜNDÜZ<br />

simge.gunduz@img.com.tr<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

GRAFİK TASARIM<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

Reklam Danışmanı<br />

Metehan DEMİR<br />

metehan.demir@img.com.tr<br />

Zekai ŞİMŞEK<br />

zekai.simsek@img.com.tr<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

CÜNEYT AKTÜRK<br />

cuneyt.akturk@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

FOREIGN RELATIONS<br />

TARIK ORAL<br />

tarik.oral@img.com.tr<br />

MUHASEBE FİNANS<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

muhasebe@img.com.tr<br />

ABONE<br />

İSMAİL ÖZÇELİK<br />

ismail.özcelik@img.com.tr<br />

BURSA BÖLGE<br />

ÖMER FARUK GÖRÜN<br />

fgorun@ihlas.net.tr<br />

Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA<br />

Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481<br />

CTP • BASKI<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mah. 29 Ekim Cad.<br />

İhlas Plaza<br />

No: 11 A/41<br />

Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL<br />

+212 454 30 00<br />

ADRES<br />

Evren Mah. Bahar Cad.<br />

Polat İş Merkezi<br />

B-Blok - No:1 Kat:4<br />

Güneşli - Bağcılar - İstanbul<br />

Tel.:+90.212 604 50 50<br />

Faks:+90.212 604 50 51<br />

www.medikalteknik.com.tr<br />

e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />

İMG - <strong>Medikal</strong> Teknik Dergisinde<br />

yer alan makalelerdeki fikirler<br />

yazarlarına aittir.<br />

Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam<br />

verene aittir. İMG - <strong>Medikal</strong> Teknik Dergisi’nin bütün<br />

yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş<br />

Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden<br />

yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan <strong>Medikal</strong><br />

Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.<br />

simge.gunduz@img.com.tr<br />

<strong>Medikal</strong>e yapılan yatırımlar<br />

meyvelerini veriyor<br />

Tıbbi cihaz teknolojileri, geniş bir yelpazede<br />

hastalıkları teşhis eden, izleyen ve tedavi eden<br />

sağlık ürünlerini kapsıyor. Bu teknolojiler,<br />

erken tanı, minimal invaziv tedavi<br />

seçeneklerinin artırılması, hastanede<br />

kalış ve rehabilitasyon zamanlarının<br />

azaltılması, dolayısıyla sağlık kalitesinin<br />

artırılması için tasarlanıyor. Tıbbi cihaz<br />

sektörü çok geniş bir alanı kapsıyor.<br />

Şırıngadan ameliyat ipliğine,<br />

laboratuvar testlerinden kalp<br />

piline, ortopedik implantlardan<br />

ileri cerrahi malzemelerine<br />

kadar çok geniş bir yelpazede<br />

ürün bu sektör aracılığı ile<br />

tedarik ediliyor. Yolu hastaneye<br />

düşen her vatandaş medikal<br />

sektör ürünleri sayesinde<br />

teşhis ve tedavi olanağına erişim<br />

sağlayabiliyor.<br />

Türkiye’de 6 milyar TL’lik piyasa<br />

büyüklüğüyle tıbbi cihaz sektörü,<br />

dünyadaki en büyük 20 pazardan<br />

biri konumunda bulunuyor. Ar-Ge<br />

harcamalarına cirosunun ortalamada %<br />

9-11’lik pay ayıran uluslararası tıbbi cihaz<br />

sektörü, ilaç sektöründen sonra, Ar-Ge<br />

alanında en yüksek yatırımı yapan ikinci sektör.<br />

Sektöre yapılan<br />

yatırımlar ise bu<br />

günlerde meyvesini<br />

vermeye başladı. 650 Milyon<br />

TL yatırım ile 1.300 yatak<br />

kapasitesi, 230 poliklinik odası,<br />

51 ameliyathane, 210 yataklı<br />

yoğun bakım ünitesine sahip<br />

Mersin Şehir Hastanesi baştan aşağı<br />

MR, CT-PET, CT- Gama Kamera,<br />

Anjio Spect, Mamografi Ultrason,<br />

Kemik Dansimetre, Linac, Brakiterapi,<br />

Dijital Patoloji cihazları ile donatıldı.<br />

Şehir hastanesinde ayrıca 30 yataklı diyaliz<br />

makinası ve 50 yataklı kemoterapi merkezi<br />

de bulunuyor. İnşaat aşamasında olan<br />

diğer şehir hastaneleri ise sektör için<br />

önemli bir yatırım avantajı sağlamaya<br />

devam ediyor.<br />

<strong>Medikal</strong> Teknik Dergisi olarak sağlık<br />

alanındaki gelişmeleri yakından<br />

takip ediyoruz. Sektörde yaşanan<br />

tüm gelişmeleri de bu sayımızda<br />

okuyucularımız için derledik.<br />

Bir sonraki ay EXPOMED<br />

özel sayımızda buluşana<br />

dek sağlıcakla kalın…<br />

Editör<br />

Simge GÜNDÜZ


10<br />

Kaliteli tıbbi cihaza<br />

erişim zorlaşıyor!<br />

<strong>Medikal</strong> sektör, 2016’da<br />

571,3 milyon dolarlık<br />

ihracat gerçekleştirdi<br />

14<br />

22<br />

Kanserle savaşta büyük veri<br />

analizleri hayat kurtarıyor<br />

Hareketsizlik ortopedik<br />

sorunlara yol açıyor!<br />

50<br />

62<br />

Philips’ten sağlık odaklı yeni yapılanma<br />

“HEALTH TECH”<br />

Mersin<br />

Şehir Hastanesi<br />

açıldı!<br />

68


Sağlık<br />

Akciğer kanserinde devrim niteliğinde gelişmeler!<br />

Yeni nesil hedefe yönelik tedaviler ile ağır yan etkiler gittikçe azalıyor<br />

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları<br />

Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kemoterapi Derneği<br />

Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir<br />

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yayımlanan en<br />

güncel dünya kanser istatistiklerine göre kanser; ölüm<br />

nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Dünya’da toplam<br />

14,1 milyon yeni kanser vakası gelişmiş ve 8,2 milyon<br />

kansere bağlı ölüm olmuş durumda. Kanserde benzer seyir<br />

devam ettiği takdirde 2030 yılına gelindiğinde yıllık 22<br />

milyon yeni vaka ortaya çıkması, yani 2008 verilerine göre<br />

yeni vakalarda %75 artış olması bekleniyor. Uluslararası<br />

Kanser Ajansı (IARC) tarafından yayınlanan Globocan<br />

2012 verilerine göre erkeklerde en sık görülen kanser<br />

ise akciğer kanseri. Erkeklerde görülen kanser kaynaklı<br />

ölümlerin birincil nedeni olan ve her yıl yaklaşık 1 milyon<br />

kişinin yakalandığı akciğer kanserinin teşhis ve tedavisi<br />

konusunda en güncel gelişmeleri paylaşarak bilgi veren<br />

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Ana<br />

Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kemoterapi Derneği Başkanı<br />

Prof. Dr. Gökhan Demir, kanser teşhisi ve tedavisinde devrim<br />

niteliğinde gelişmeler olduğunu vurguluyor.<br />

Yeni gelişmeler kanser hastalarına umut oluyor<br />

Bugün kanser tedavisinde diğer hastalıklara oranla çok<br />

daha büyük gelişmelerin olduğunun altını çizen Prof. Dr.<br />

Gökhan Demir; “Kanser artık umutsuz ve çaresiz bir hastalık<br />

değildir. Erken dönemde yakalandığı takdirde etkin olarak<br />

tedavi edilen bir hastalıktır. Geç dönemde yakalansa dahi<br />

yapılacak tedavilerle kronik bir hastalık haline getirilebilir.<br />

Bu nedenle kanser hastalarının da, yakınlarının da umutlarını<br />

korumaları ve bu hastalıkla ileri seviyede de olsa savaşmayı<br />

sürdürmeleri gerekir. Çünkü her ay yeni moleküller ve yeni<br />

hedefe yönelik tedaviler karşımıza çıkıyor. Eskiden tedavisi<br />

mümkün değil dediğimiz birçok hastamızda çok etkin<br />

hastalık kontrolü sağlayabiliyoruz. Bu nedenle geleceğe<br />

umutla bakmalıyız.” diyor.<br />

Hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin sayısı artıyor<br />

Akciğer Kanseri ileri evrede belirti göstermeye başladığı<br />

için, erken teşhisin zor olduğunu ve hastaların yaklaşık<br />

%50’sinin ileri evrede teşhis edildiğini belirten Demir, tedavi<br />

konusunda gelinen noktayı şöyle özetliyor; “Akciğer kanseri<br />

tedavisinde son yıllarda devrim niteliğinde gelişmeler<br />

oldu. Eskiden elimizdeki tek silah kemoterapiydi, şimdiyse<br />

elimizdeki hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin sayısı<br />

gün geçtikçe artıyor. Ayrıca artık akciğer kanserlerinin<br />

farklı genetik ve moleküler alt tipleri olduğunu öğrendik.<br />

Bu alt tiplere yönelik kişiye özel tedaviler akciğer kanseri<br />

tedavisinde bir devrim oldu çünkü bu tedaviler bir yandan<br />

daha yüksek bir başarı oranı sunarken, diğer yandan da<br />

kemoterapiye göre çok daha az yan etkiye neden oluyor.<br />

Her geçen ay yeni bir akciğer kanseri alt tipi ve yeni genetik<br />

mutasyonlar tespit ediyoruz. Sonrasında bu mutasyonlara<br />

yönelik yeni akıllı, hedefe yönelik ilaçlar ortaya çıkıyor.”<br />

6<br />

March 2017


Kemoterapi uygulanan hasta sayısı azalacak<br />

Akciğer kanseriyle savaşta, hedefe yönelik tedavilerin yanı<br />

sıra bir diğer silahın da immünoterapi olduğunu belirten<br />

Prof. Dr. Gökhan Demir; “Yıllar boyunca biz immünoterapi<br />

çalışmalarında hayal kırıklığına uğradık çünkü bağışıklık<br />

hücreleri ne yaparsanız yapın tümör hücrelerine saldırmıyor,<br />

tümör hücrelerini düşman olarak görmüyordu. Bugün<br />

bu tümör hücrelerinin kendilerini nasıl kamufle ettikleri<br />

ortaya çıktı. Kendini kamufle eden kanser hücrelerine, bu<br />

kamuflajı baskılayan ilaçlar verdiğimizde bağışıklık sistemi<br />

harikalar yaratıyor ve kemoterapiden daha iyi cevap elde<br />

edebiliyoruz. Muhtemelen yakın zamanda akıllı ilaçlar ile<br />

immünoterapinin birlikte kullanılması ile ilgili çalışmalar<br />

da gündeme gelecek ve kemoterapi uygulanan hasta sayısı<br />

azalmaya devam edecektir. Tümör genetiğini ve moleküler<br />

yapısını daha iyi anladıkça, bir süre sonra kemoterapinin hiç<br />

kullanılmayacağını düşünüyorum.”<br />

Kanserden korunmak için sigarasız ve sağlıklı bir yaşam şart<br />

“Akciğer kanseri ve sigara arasındaki ilişkinin araştırıldığı<br />

çok sayıda çalışma gösteriyor ki; tüketilen sigara miktarı<br />

ve kaç yıl boyunca içildiği akciğer kanseri oluşumuyla<br />

bire bir ilişkili. Ancak sigaranın az içilmesi kanser oluşma<br />

riskini azaltmıyor. Günde iki üç tane sigara içen, yirmi otuz<br />

tane sigara içene oranla daha az oranda kansere yakalansa<br />

da, hiç içmeyenlerle kıyaslandığında kanser riski daha<br />

yüksek. Kanserden korunmak için mutlaka düzenli ve<br />

sağlıklı beslenmemiz gerekiyor. Aşırı alkol tüketmememiz<br />

ve Akdeniz diyeti ile beslenmemiz; aşırı tuzlu gıdalardan,<br />

içerisinde katkı maddesi bulunan gıdalardan uzak durmamız;<br />

bol miktarda sebze, meyve, salata, zeytinyağlı yiyecek ve<br />

balık tüketmemiz; aşırı tuzlanmış, tütsülenmiş gıdalardan<br />

uzak durmamız gerekiyor. Bu önlemlerin dışında iki önemli<br />

şeyi de mutlaka yapmak şart: ideal kilomuzu korumak ve<br />

düzenli egzersiz yapmak.” diyen Demir sigara bağımlılığıyla<br />

kanser arasında yakın bir ilişki olduğuna vurgu yapıyor.<br />

Likit biyopsi teknolojisiyle önemli gelişmeler sağlanıyor<br />

Eskiden sadece ışık mikroskobu altından alınan patolojik örnekle teşhis yapabilirken artık bunun yanına<br />

moleküler genetik analizler, likit biyopsi ve ikinci kuşak izleme yani next generation sequencing eklendi.<br />

Önceleri sadece tümörden alınan dokuda biyopsi yapılarak teşhis konuluyordu. Son yıllarda likit biyopsi<br />

teknolojisiyle tümörlerden ayrılarak parçalanan hücrelerden çıkan genetik materyalin kanla izole edilmesiyle, o<br />

genetik materyalde birtakım moleküler ve genetik değişiklikler saptanabiliyor ve izlenebiliyor. Bu teknoloji<br />

hızla gelişiyor çünkü tümörler zaman içerisinde genetik yapılarını sürekli değiştiriyor. Yani bir genetik<br />

mutasyonu olan tümör bir süre sonra ikinci bir genetik bozukluk geliştirebiliyor ve bu değişiklikleri çok<br />

yakından ve sürekli takip etmek gerekiyor. Bu da günümüzde likit biyopsiyle mümkün oluyor.<br />

March 2017 7


MERKEZ OFİS VE FABRİKA<br />

Maltepe Mah. Litros Yolu Aile Çay Bahçe Sk. No:10 Topkapı 34010 İstanbul<br />

Telefon: 0 (212) 544 30 50 (pbx) Faks: 0 (212) 544 90 20 WhatsApp Sipariş Hattı: 0545 479 80 87<br />

E posta: info@variteks.com<br />

Web: www.variteks.com


59 yıl önce küçük bir atölye olarak yola çıkan grubumuz, bugün 8000 metrekareyi aşan<br />

modern tesislerinde son teknoloji ekipmanlarıyla ve konusunda uzman kadrolarıyla, yenlikleri<br />

sürekli takip eden AR-GE departmanıyla Türkiye genelinde ihtiyaçları karşılamakla kalmayıp,<br />

başta Avrupa ülkeleri olmak üzere 73 ülkede adıyla istenen ve aranan konuma gelmiştir.<br />

Konusunda Türkiye'nin lider firması olmanın haklı gururu ile VARİTEKS, ortopedik ürün<br />

konusunda her zaman en doğru çözüm olmuştur ve olmaya devam edecektir.<br />

Isı - nem kontrolü sağlayan<br />

dikişsiz örgü sistemi<br />

Kumaşa işlenmiş Aloevera mikro<br />

kapsülleri<br />

Kademeli uzunluk ayarı<br />

Tek dokunuşla ayar kolaylığı<br />

Dairesel Örgü Sistemi ile<br />

Destek ve konfor bir arada


AKTÜEL<br />

Kaliteli tıbbi cihaza erişim zorlaşıyor!<br />

Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Tomruk<br />

Türkiye’nin sağlık sisteminde tıbbi cihaz sektörü önemli bir<br />

rol oynuyor. Tıbbi cihaz teknolojileri, geniş bir yelpazede<br />

hastalıkları teşhis eden, izleyen ve tedavi eden sağlık<br />

ürünlerini kapsıyor. Bu teknolojiler, erken tanı, minimal<br />

invaziv tedavi seçeneklerinin artırılması, hastanede kalış ve<br />

rehabilitasyon zamanlarının azaltılması, dolayısıyla sağlık<br />

kalitesinin artırılması için tasarlanıyor. Tıbbi cihaz sektörü,<br />

şırıngadan ameliyat ipliğine, laboratuvar testlerinden kalp<br />

piline, ortopedik implantlardan ileri cerrahi malzemelerine<br />

kadar çok geniş bir yelpazede ürün tedarik ediyor. Yolu<br />

hastaneye düşen her vatandaşımız sektörün ürünleri<br />

sayesinde teşhis ve tedavi olanağına kavuşuyor.<br />

Türkiye’ye medikal cihaz alanında yenilikçilik ve deneyim<br />

getirecek köklü tıbbi cihaz firmalarından oluşan Araştırmacı<br />

Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği (ARTED), Türkiye’de<br />

tıbbi cihaz alanında yaşanan sorunlarla ilgili çözüm<br />

önerilerini, düzenlediği basın toplantısında paylaştı. Basın<br />

toplantısında sektörün sorunlarını gündeme taşıyan<br />

ARTED Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Tomruk, Tıbbi cihaz<br />

sektörünün sağlık reformunun gizli kahramanı olduğunu<br />

belirterek, tıbbi cihaz sektörü olmadan teşhis ve tedavinin<br />

düşünülemeyeceğini ifade ediyor.<br />

ARTED Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Tomruk toplantıda;<br />

“Türkiye’de tıbbi cihaz sektörü, 6 milyar TL’lik piyasa<br />

büyüklüğüyle dünyadaki en büyük 20 pazardan biri<br />

konumundadır. Araştırma-geliştirme harcamalarına<br />

cirosunun ortalamada %9-11’lik payını ayıran uluslararası<br />

tıbbi cihaz sektörü, ilaç sektöründen sonra, Ar-Ge alanında<br />

en yüksek yatırımı yapan ikinci sektördür. Halkımızın<br />

büyük bir çoğunluğu artık Genel Sağlık Sigortası (GSS)<br />

kapsamındadır ve ekonomik durumu bize benzer ülkeler<br />

içinde bunu başarabilen başka bir ülke bulunmamaktadır.<br />

Dünyanın en büyük 17. Ekonomisine sahip olan Türkiye’de<br />

Gayri Safi Milli Hasıla (GSYH)’da sağlığa ayrılan pay %5,4<br />

seviyesindedir. Bu oran her ne kadar Avrupa Ekonomik İş<br />

Birliği Örgütü (OECD) ortalamasının altında kalsa da Türkiye,<br />

sağlığa erişimi artırma konusunda son yıllarda gerçekten<br />

çok başarılı olmuştur. Halkımızın büyük bir çoğunluğu artık<br />

Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamındadır ve ekonomik<br />

durumu bize benzer ülkeler içinde bunu başarabilen başka<br />

bir ülke bulunmamaktadır. Ülkemizin gerçekten kuvvetli<br />

bir sağlık turizmi potansiyeli var ve bununla uyumlu olarak<br />

hükümetimiz 10. Kalkınma Planı çerçevesinde <strong>Medikal</strong><br />

turizmde dünyanın ilk 5 destinasyonu içerisinde olma,<br />

750.000 yabancı hastayı tedavi etme, 5,6 milyar dolar gelir<br />

elde etme şeklinde bir sağlık turizmi hedefi koymuştur. Bu<br />

hedefe ulaşabilmemizin ön koşullarından biri kaliteli tıbbi<br />

malzemelerin ülkemizde varlığını sürdürüyor olmasıdır.<br />

Yani sağlık sunucuları ve hekimler en son teknolojileri<br />

dünya ile eş zamanlı kullanabiliyor ve deneyim kazanabiliyor<br />

olmalıdır.” İfadelerini kullandı.<br />

Türkiye’de Tıbbi cihaz sektöründe fiyatların maliyet<br />

artışına göre revize edilmemesi problem oluşturuyor<br />

Çok büyük bir kısmı devlet tarafından karşılanan sağlık<br />

harcamalarına bakıldığında, kamu, özel ve üniversite<br />

hastaneleri olmak üzere yaklaşık iki bin sağlık hizmet<br />

sunucusuna karşılık tek ödeyici kurum olan Sosyal Güvenlik<br />

Kurumu (SGK) giderleri çok yüksek bir Kurumdur; büyük<br />

maliyetler üstlenerek toplum sağlığını güvence altına almaya<br />

çalışmaktadır. Sağlığa harcanması gereken kaynak emeklilik<br />

sistemi gibi farklı sistemlere aktarıldığından, ilk Sağlık<br />

Uygulama Tebliği (SUT)’nin 2007 yılında yayınlanmasından<br />

bu yana tıbbi cihaz ve hizmet ödemelerinde artan maliyetleri<br />

karşılayacak bir düzenleme yapılmamıştır.<br />

10<br />

March 2017


2007’de 1.32 TL olan 1 USD bugün %181 artışla 3,70 TL<br />

seviyesine ulaşmış, Euro %125 artışla 1.76 TL’den 3.96<br />

TL’ye çıkmıştır. Aynı dönemde enflasyon artışı %114 olarak<br />

gerçekleşmiştir. Bunun sonucunda 10 yıl önce 100 TL’lik bir<br />

ödeme bugün için 40 TL’ye denk geldiğinden kurda yaşanan<br />

artışa rağmen değişikliğe gidilmeyen geri ödeme fiyatları,<br />

döviz ile hammadde sağlayarak, üretim tesisi kurarak<br />

üretim yapan, teknolojileri, cihazları yurtdışından dövizle<br />

getiren, tıbbi cihaz sektörünü çok ciddi şekilde vurmuştur.<br />

Hastanelerimize ve vatandaşımıza hizmet verebilmek için<br />

geri ödeme fiyatlarının düzenli olarak güncellenmesi şarttır.<br />

Tıbbi cihaz sektörü ülkemizin dört bir yanında en ücra<br />

köşelerdeki hastanelere en kaliteli hizmeti zamanında<br />

sağlayabilmek için teknik destek, eğitim, teknoloji merkezi,<br />

bayi ağı, klinik destek elemanları gibi her biri ayrı ayrı<br />

önemli birer masraf kalemi olan yatırımlar yapmaktadır.<br />

Buna karşın tüm bu masrafların karşılanabileceği düzenli<br />

bir fiyat güncellemesi yapılmadığından sektörün ayakta<br />

kalması ve sistemin sürdürülebilirliği tehlike altındadır. Tek<br />

çözüm SUT fiyatlarının güncellenmesidir.<br />

Üniversite hastanelerinin geciken ödemeleri sektörün<br />

önemli sorunlarından biri!<br />

Fiyatlarla ilgili sorunlara ek olarak ödeme vadeleri de<br />

giderek uzamaktadır. Pek çok üniversite hastanesinin<br />

ödeme vadesi 3 yılı aşmıştır. Üniversite hastanelerinin<br />

geciken ödemeleri sektörün önemli sorunlarından biridir<br />

ve buna da bir çözüm getirilmesi beklenmektedir. SGK, bu<br />

yıl üniversite finansmanını %10 oranında arttırmış olsa da<br />

halen ödeme vadelerinin çok uzun olması ve üniversite<br />

borçlarının yapılandırılmaması sebebiyle firmalara ödeme<br />

yapılamamaktadır. Bu nedenle küçülen ya da faaliyetlerini<br />

durdurmak zorunda kalan firma sayısı her geçen gün<br />

artmaktadır. Ar-Ge, yatırım ve istihdam planlamaları<br />

yapılamamaktadır. Katma değeri çok yüksek bir sektör<br />

olan tıbbi cihaz sektörü ancak bu sorunların çözülmesi ile<br />

ekonomimize daha fazla katkı yapabilir hale gelebilecektir.<br />

Tıbbi cihaz sektörü hayatta kalma mücadelesi veriyor<br />

Uzun zamandır zor şartlar altında vatandaşlara hizmet<br />

vermeye çalışan tıbbi cihaz sektörünün geçtiğimiz birkaç<br />

ayda yaşanan kur artışları sonrasında zor durumda kaldığını<br />

belirten Özgür Tomruk; “Bu koşullar altında tıbbi cihaz sektörü<br />

bir hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Tıbbi Cihaz<br />

fiyatlarının maliyet artışlarını yansıtacak şekilde ivedilikle<br />

güncellenmesi gerekmektedir. Üniversitelerin birikmiş<br />

alacakları ile ilgili olarak hızlı bir çözüm üretilmesi zaruridir.<br />

Bu önlemlerin alınmaması durumunda vatandaşlarımız<br />

fazlasıyla hak ettikleri kaliteli ürünlere ulaşamayacak, pek<br />

çok tedavinin sunulabilmesi riske girecektir. Sektörün hak<br />

ettiği ilgiyi göreceğine ve sorunların çözümü için gerekli<br />

adımların atılacağına olan inancımızı koruyoruz. Tıbbi<br />

cihaz sektörü, büyük başarılara erişmiş sağlıkta dönüşüm<br />

programında başta hasta erişimi, verimlilik ve kalite olmak<br />

üzere istenilen hedeflere ulaşılması için bugüne kadar<br />

vermiş olduğu desteği vermeye; hasta sağlığı ve güvenliği<br />

odaklı çalışmalarına devam edecektir.” dedi.<br />

March 2017 11


AKTÜEL<br />

<strong>Medikal</strong> sektör, 2016’da 571,3 milyon dolarlık<br />

ihracat gerçekleştirdi<br />

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü medikal sektöründe yerli<br />

üretim teşvik imkanlarına yönelik sektörden bilgi aldı<br />

İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz ve medikal<br />

sektörünü temsil eden İKMİB Yönetim Kurulu Üyeleri ile<br />

medikal sektöründen STK temsilcilerinin yer aldığı İKMİB<br />

heyeti; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü<br />

ve Bakanlık yetkilileri ile medikal sektörünü konuşmak<br />

üzere buluştu. Yüksek rekabet gücüne sahip olan medikal<br />

sektörünün stratejik yatırımlar arasına girmesi gerektiği<br />

vurgulandı. İthalatın yoğun olduğu sektörde yerli üretimi<br />

artırmaya yönelik teşviklerin önem taşıdığı dile getirildi.<br />

Katma değerin ve kâr marjlarının yüksek olduğu medikal<br />

sektörü, ürün yapısı itibariyle krizlerden en az etkilenen<br />

sektörlerden biri. <strong>Medikal</strong> ürünlerde ithalata bağımlı olan<br />

Türkiye’de üretim 1980’li yıllardan itibaren ivme kazandı.<br />

İleri teknoloji ürünlerin üretimine geçiş sürecinin henüz<br />

başlamadığı ülkemizde daha çok küçük ve orta ölçekli<br />

üreticiler faaliyet gösteriyor. <strong>Medikal</strong> alet ve malzeme<br />

üreten firmalar ağırlıklı olarak Ankara, İzmir, İstanbul,<br />

Bursa, Adana, Gaziantep, Samsun ve Trabzon’da yer alıyor.<br />

<strong>Medikal</strong> sektöründe ihracat 2006 yılında 350,2 milyon<br />

dolarken 2016 yılında 571,3 milyon dolara ulaştı. ABD,<br />

Almanya, Güney Kore gibi devler medikal ve tıbbi cihazlar<br />

alanında teknolojiye yön veren ülkeler olarak dikkat<br />

çekiyor. Geçtiğimiz yıl Almanya’nın medikal ihracatı 36,4<br />

milyar dolar, İtalya’nın 8,5 milyar dolar, Güney Kore’nin<br />

ise 4,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin bu<br />

alanda gideceği yol olsa da son 10 yılda Ar-Ge ve teknoloji<br />

yatırımlarının artması ihracata da olumlu yönde yansıyor.<br />

Türkiye 50 yıl önce dünya ortalamasının çok altında<br />

ömür beklentisine sahipken son 50 yılda sağlık alanındaki<br />

ilerlemeler sonucu dünya ortalamasının üzerinde ömür<br />

beklentisine ulaşarak OECD ortalamasına yaklaştı. 1966<br />

yılında beklenti 50 yaş altındayken 2016 yılında 75 yaşın<br />

üzerine çıktı. Ortalama yaşam süresinin yükselmesi, artan<br />

nüfus, yaşlanan nüfus, sağlık harcamalarındaki artış, kronik<br />

hastalıklardaki artış, sigorta sisteminin yaygınlaşması,<br />

ülkedeki refah seviyesinin yükselmesi gibi faktörlerin<br />

etkisiyle medikal alet ve ürünlere yönelik talep de artış<br />

trendi gösteriyor.<br />

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği<br />

(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, görüşme<br />

hakkında şunları söyledi: “Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />

Bakanımız Sayın Faruk Özlü ve Bakanlık yetkilileri ile<br />

gerçekleştirdiğimiz toplantıda medikal sektörünün genel<br />

yapısı ve firmalarımız hakkında bilgi verdik. <strong>Medikal</strong><br />

sektörünün önemini vurgulayarak stratejik yatırımlar<br />

arasına girmesi gerektiğini anlattık. Acil durumlarda ya da<br />

savaş ortamında kan torbası ya da diğer medikal malzemeler<br />

önemli konuma geliyor. Bu konularda Türkiye’nin kendine<br />

yetme oranı yaklaşık yüzde 15’lerdeyken Almanya’nın ise<br />

yüzde 30’lar seviyesinde. Türkiye’nin bu konuda en azından<br />

kendisini yüzde 30 seviyelerine yükseltebilecek bir yatırım<br />

imkânının yaratılması lazım”.<br />

Toplantıda özellikle stratejik konularda devletin alım<br />

garantisi ile destek vermesi gerektiğinin önem taşıdığını ifade<br />

ettiklerini söyleyen Murat Akyüz, “İthal ürünlerin sadece fiyat<br />

bazlı karşılaştırılmalarından dolayı Türkiye’de üretimlerinin<br />

mümkün olmadığını çünkü kaliteye bakılmaksızın sadece<br />

fiyat karşılaştırmasından dolayı ürünlerinin Türkiye’de<br />

üretilmiş olmasına rağmen seçimlerde devre dışı bırakıldığını<br />

gördük. Sayın Bakana medikalin de içinde olduğu katma<br />

değeri yüksek olan sektörlerde yatırım imkânını artıracak<br />

teşviklerin verilmesinin önemli olduğundan bahsettik.<br />

Bakanlık da olumlu yaklaştı. İKMİB’in yönlendirmesini,<br />

sektörün ivmesini ve kârlılığını artırıcı noktalara yatırım<br />

yapılmasını oldukça faydalı buldular. Halihazırda böyle bir<br />

çalışmanın olduğunu, bu çalışmanın içerisinde bu konuyu<br />

da mutlaka değerlendireceklerini belirttiler” diye konuştu.<br />

14<br />

March 2017


Sağlık<br />

Doğuştan kalp hastalıklarında erken teşhis çok önemli<br />

kalp yetersizliği gelişebilir, akciğer tansiyonu yükselebilir,<br />

büyüme ve gelişmeleri geri kalır, sık tekrarlayan akciğer<br />

enfeksiyonlarıyla sağlıkları ve tüm ailenin yaşamı etkilenir.<br />

Diğer bir önemli doğuştan kalp hastalığı grubu morarma ile<br />

seyredenlerdir ki bu tip hastalığı olan çocuklar çok daha<br />

erken dönemde tedavi ve ameliyat gerektirir. Doğuştan kalp<br />

hastalıklı bebek ve çocuklarımız kateter yolu ile tedavi ya da<br />

ameliyat sonrasında normal veya normale yakın bir hayat<br />

kalitesine ve yaşam beklentisine sahip olabilir.” dedi.<br />

Tüm doğuştan hastalıklar arasında en sık görüleni kalbin<br />

yapısal bozukluklarıdır. Türkiye’de her yıl yaklaşık 12.000<br />

doğuştan kalp hastası dünyaya geliyor. Türk Pediatrik<br />

Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği’nin öncülüğü ve<br />

global biyofarma şirketi AbbVie’nin desteğiyle düzenlenen<br />

toplantıda doğuştan kalp hastalığı ve sonuçları hakkında<br />

farkındalık oluşturmanın ve toplumsal bilinci artırmanın<br />

önemi vurgulandı.<br />

Doğuştan kalp hastası bebekler enfeksiyona daha açık<br />

Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği<br />

Başkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas yaptığı konuşmada;<br />

“Kalplerinde orta veya geniş deliklerle doğan bebekler<br />

erken teşhis edilmez ve zamanında tedavi edilmezlerse<br />

Düzenli takip ve koruma önemli<br />

Kalp rahatsızlığı olan bebek ve çocukların sağlıklı bir kalbe<br />

kavuşabilmesi için anne ve babalara yapılması gerekenler<br />

konusunda da bilgi veren Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, ise<br />

‘’Anne ve babaların bu zor süreçte sabırlı olup çocuklarının<br />

takip ve tedavilerini kesinlikle aksatmamaları çok önemli.<br />

Çünkü doğuştan kalp kusuru ile dünyaya gelen bir bebeğin<br />

iyi beslenmesi, büyüme ve gelişmesinin yakından takip<br />

edilmesi gerekiyor. Özellikle içinde bulunduğumuz kış<br />

aylarında enfeksiyon hastalıklarından korunmaya da çok<br />

dikkat edilmeli. Bu tür hastalıklar genellikle solunum ve<br />

direk temas yolu ile bulaşır. Dolayısıyla hasta insanlarla<br />

aynı ortamda uzun süre kalmak, el sıkışmak, öpüşmek ve<br />

benzeri şekillerde temastan kaçınmak, bebeğe temas öncesi<br />

elleri bol sabun ve suyla yıkamak gibi basit yöntemler bu<br />

yüksek riskli bebekler için hayat kurtarıcı olabilir. Ayrıca<br />

bu anne ve babalar çocuklarının sigara dumanına maruz<br />

kalmasına kesinlikle izin vermemeli gerekirse evlerinde<br />

sigara içilmesini yasaklamalı.’’ İfadelerini kullandı.<br />

Doğuştan kalp hastalığı<br />

Tüm doğuştan hastalıklar arasında en<br />

sık görüleni kalbin yapısal bozukluklarıdır.<br />

Doğuştan kalp hastalığı<br />

görülme sıklığının yaklaşık yüzde 1<br />

olduğu göz önüne alındığında ülkemizde<br />

her yıl yaklaşık 12.000 yeni<br />

doğuştan kalp hastası dünyaya geliyor.<br />

Doğuştan kalp hastalıkları değişik<br />

şiddette ve şekilde olabilir ve yüzde<br />

40’ı hayatlarının bir döneminde anjiyo<br />

ya da ameliyat yolu ile tedavi gerektirir.<br />

Günümüzde doğmadan önce tanı<br />

koyulabilmesiyle tedavi şansı yakalayabilecek<br />

bebek sayısı giderek artıyor.<br />

Doğuştan kalp hastalıklarının daha az<br />

ciddi olanları ise çocukluk yıllarında ya<br />

da yetişkinlikte bile teşhis edilebiliyor.<br />

Ancak erken müdahale gerektiren bazı<br />

tiplerinin teşhisinin gecikmesi tedaviyi<br />

olanaksız hale getirebiliyor.<br />

C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K<br />

16<br />

March 2017


Sağlık<br />

Gözler ihmale gelmez!<br />

için ortalama 20-25 dakika harcanması gerektiğini belirten<br />

Prof. Dr. Bavbek; “Muayene sırasında gözlere damla<br />

damlatılarak, göz diplerinin kontrollerinin sağlanması<br />

büyük önem taşıyor. Bu şekilde rutin olarak ve yetişkinlerce<br />

her yıl yaptırılması tavsiye edilen kapsamlı muayeneler ile<br />

pek çok farklı göz hastalığının erken teşhisi sağlanabiliyor.<br />

Kapsamlı bir göz muayenesi sırasında, göz hastalıklarının<br />

ötesinde pek çok farklı rahatsızlığın ilk teşhisinin konulması<br />

da mümkün olabiliyor. Gözden anlaşılan hastalıklar<br />

arasında; diyabet, beyin tümörü, MS, Alzheimer’ın yanı sıra<br />

çeşitli kalp ve metabolik rahatsızlıklar da bulunuyor. Bu<br />

rahatsızlıkların tespiti sayesinde hastalar doğru branşlara<br />

yönlendirilerek, kimi zamanlarda hayatlarının kurtarılması<br />

dahi sağlanabiliyor” diyor.<br />

Dünyagöz Feneryolu Hastanesi<br />

Prof. Dr. Tayfun Bavbek<br />

Günümüzde ihmal ve imkânsızlıklar sonucu dünyada her yıl<br />

7 milyonu aşkın kişi görme yetilerini kaybediyor. Yaşamımız<br />

boyunca genetik sorunlar, dış etkenler ve yaş gibi pek<br />

çok farklı faktör insanların göz sağlığını tehdit ediyor.<br />

Yaptırılacak düzenli muayeneler ile göz sağlığını korumak<br />

ve gözleri tehdit edebilecek pek çok farklı rahatsızlığı<br />

erken teşhisini sağlamak ise mümkün oluyor. Dünyagöz<br />

Feneryolu’ndan Prof. Dr. Tayfun Bavbek, göz sağlığı ve<br />

düzenli muayeneler sayesinde yapılacak erken teşhisler ile<br />

ilgili bilgiler veriyor.<br />

Göz muayenelerinde doğru ve sağlıklı bir teşhis koyulması<br />

Retina hastalıkları günlük yaşamı olumsuz etkiliyor<br />

Özellikle göz küresinin arka duvarını bir duvar kâğıdı gibi<br />

kaplayan retina rahatsızlıklarının görme yetisini tehdit<br />

edebileceğini belirten Prof. Dr. Bavbek; “Gözlerde ani veya<br />

yavaş görme kaybı, kırık veya eğri görme, ışık çakmaları,<br />

perdeli görüş, kısa süreli görme kayıpları ve görüş alanında<br />

belirli bölümlerin kararması gibi sıkıntılar yaşayan hastaların<br />

kapsamlı bir muayeneden geçmeleri hem göz hem de genel<br />

sağlıkları açısından büyük önem taşıyor. Şeker ve yüksek<br />

tansiyon hastalarının, retinada damar genişlemeleri ve<br />

geçirgenlik sorunları yaşamaları olası. Bu rahatsızlıklarda<br />

erken teşhis, koruyucu tedavinin başlatılması ve geç<br />

kalınmadan yapılacak cerrahi müdahaleler büyük önem<br />

taşıyor” şeklinde konuşuyor.<br />

18<br />

March 2017


Sağlık<br />

200’den fazla doğumsal kalp hastalığı var!<br />

Türkiye’de her yıl yaklaşık 15 bin bebek<br />

Kalp hastalığı ile dünyaya geliyor<br />

ve girişimsel tedavilere ihtiyaç duyulduğunu belirten<br />

Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu; “Bu nedenle risk grubu içindeki<br />

annelerin hamilelik sırasında fetal ekokardiyografi ile<br />

incelenmesi büyük önem taşır. Bazı hastalarda kalp ve<br />

damarlardaki basınç ve akımları ölçmek için kateter ve<br />

anjiografi gerekebiliyor. Ayrıca bilgisayarlı tomografi ve<br />

manyetik rezonans tetkikleri ile; kalp ve akciğer anatomisi,<br />

dolaşımı ve damarsal anomalileri tespit etmek mümkün<br />

olabiliyor. Bunlara ek olarak elektrokardiyografi ve efor<br />

testiyle de gerekli bazı ilave bilgiler elde edilebiliyor” diyor.<br />

Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu<br />

Dünyada her yıl 1 milyon, ülkemizde de 13-15 bin bebek<br />

doğumsal kalp hastalığı ile dünyaya geliyor. Kimi zaman<br />

bebek doğar doğmaz müdahale edilmesi gereken kimi<br />

zaman da yetişkin yaşlara kadar belirti vermeyen farklı<br />

türlerdeki kalp hastalıklarının erken teşhisi çok önemli.<br />

Acıbadem Üniversitesi Çocuk Kalp Damar Cerrahisi ve<br />

Acıbadem Bakırköy Hastanesi KVC Bölüm Başkanı Prof.<br />

Dr. Tayyar Sarıoğlu, kalp hastalığıyla dünyaya gelen minik<br />

bebeklerin tanı ve tedavileriyle ilgili bilgi veriyor.<br />

200’den fazla doğumsal kalp hastalığı var!<br />

Doğumsal kalp hastalıklarının birçok nedeni olabiliyor;<br />

kalbin odacıkları arasındaki delikler, kalp kapakçıkları<br />

arasındaki darlık ve yetersizlikler, karıncık ve kulakçıkların<br />

gelişim bozuklukları bunlardan sadece bir kısmı. 200’den<br />

fazla çeşit doğumsal kalp hastalığı olduğunu söyleyen<br />

Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu, teşhis ve tedavi yöntemlerindeki<br />

gelişmeler sayesinde her 10 çocuktan<br />

Bu belirtilere dikkat!<br />

Bebeğin ağız içi, dudakları<br />

ve tırnaklarında morluk<br />

Çok sık soluk alıp verme ve<br />

nefes alıp verirken<br />

kaburgalarda çekilme<br />

görülmesi<br />

Meme emmek istememe ya<br />

da emerken çabuk yorulma<br />

İştahsızlık ve kilo almada<br />

zorluk, çabuk yorulma<br />

Sık sık solunum yolu<br />

hastalığı geçirme<br />

9’unun tedavi edilebileceğini ve sağlıklı<br />

bir hayat sürebileceğini belirtiyor.<br />

Anne karnında 16. haftadan itibaren<br />

tespit edilebiliyor<br />

Doğumsal kalp hastalıklarının çoğunun<br />

teşhisinde, anne karnındaki bebeğin<br />

kalbi fetal ekokardiyografi ile 16.<br />

haftadan itibaren görülebiliyor.<br />

Bu incelemede kalp ve damarlarla<br />

ilgili bozukluklar tespit edilebiliyor.<br />

Doğumsal kalp hastalığı tespit edilen<br />

bebeklerin çoğunda kalp ameliyatları<br />

Ameliyatsız tedaviler de uygulanabiliyor<br />

Hastaların çok büyük bir kısmı kalp ameliyatları ve<br />

girişimsel tedavilere ihtiyaç gösteriyor. Akciğer - kalp<br />

makinasının kullanıldığı açık kalp ameliyatlarında, kalbin<br />

ve akciğerlerin işlevi geçici bir süre akciğer - kalp makinesi<br />

tarafından sürdürülüyor. Bu esnada kalp durdurularak<br />

kalp ve damarlardaki tamirler yapılıyor. Bazı kapalı<br />

kalp ameliyatlarında akciğer - kalp makinesine ihtiyaç<br />

duyulmadan da tamir gerçekleştirilebiliyor. Belirli bazı<br />

anomalilerde göğsün yan tarafından yapılan küçük kesilerle<br />

(minimal invaziv) kalbe ulaşılarak ameliyat yapılabiliyor.<br />

Bu tür ameliyatlarda hastanede yatış ve iyileşme süresi çok<br />

daha kısa oluyor. Bazı durumlarda “girişimsel prosedür”<br />

denilen yöntemlerle kateter yolu ile ameliyatsız tedavilerin<br />

de uygulanabildiğini belirten Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu;<br />

“Kalpteki bazı delikler bu yolla kapatılabiliyor, kapak<br />

ve damarlardaki darlıklar genişletilebiliyor, bazı damar<br />

açıklıkları ve anormal damar tıkanabiliyor ve bazen suni<br />

kapaklar yerleştirilebiliyor. Ameliyat ve tedavilerin başarıyla<br />

sonuçlanması; çocuk kardiyolojisi, kalp cerrahisi, çocuk<br />

hastalıkları ve yenidoğan doktorlarının ile sağlık ekiplerinin<br />

bir arada çalışması ile mümkün oluyor” diyor.<br />

İlk 1 ay içinde yapılacak tedaviler hayat kurtarıyor<br />

Doğumsal kalp hastalığı ile doğan her 3 bebekten biri<br />

doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde ciddi belirtiler gösteriyor.<br />

Bu bebeklerin acil ameliyata alınması gerekebiliyor. Bu<br />

nedenle ilk 1 ay içerisindeki yapılacak ameliyat ve tedaviler<br />

hayat kurtarıyor.<br />

20<br />

March 2017


Teknoloji<br />

Kanserle savaşta büyük veri analizleri hayat kurtarıyor<br />

SAP, CancerLinQ ile kanser teşhis ve tedavisinde yeni bir dönem başlattı<br />

Kurumsal uygulama ve yazılım alanında dünya lideri SAP,<br />

sürdürülebilir bir gelecek için teknoloji uzmanlığı ile tüm<br />

dünyada insan yaşamının iyileştirilmesine yardımcı oluyor.<br />

Sağlık alanındaki çalışmalarıyla kanserle mücadele gibi<br />

hayati konularda çığır açan çözümler geliştiren SAP, özellikle<br />

hastalıkların tanısı, tedavisi ve nihayetinde önlenmesinde<br />

yardımcı olmak üzere tıbbın sadeleştirilmesi için gelişmiş<br />

veri analizi teknolojileri sunuyor.<br />

Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO) başta olmak<br />

üzere birçok iş ortağıyla sağlık sorunlarının analizi ve<br />

çözüm üretimi çalışmalarında yer alan SAP, ASCO’nun<br />

CancerLinQ platformu için dünyanın sağlık sektöründeki en<br />

büyük teknolojik dönüşüm projelerinden birini yürütüyor.<br />

CancerLinQ platformu tüm elektronik kaynaklardan<br />

elde edilen kanser tedavi verisini gerçek zamanlı olarak<br />

birleştirme ve analiz etme fırsatı sunuyor. Bu platform, büyük<br />

verinin analizi sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’ndeki<br />

milyonlarca hastanın bilgileri ve tedavi süreçleriyle ilgili<br />

gelişmelerin tek bir platformda toplanmasıyla kansere karşı<br />

savaşta yeni bir cephe açılmasını sağladı.<br />

Tıp sektöründe günden güne önemi artan bulut tabanlı<br />

teknoloji platformları onkologlara dijital görüntüleme,<br />

gelişmiş moleküler teşhis ve elektronik tıbbi kayıtlar da dâhil<br />

olmak üzere benzeri görülmemiş miktarda veri sağlayarak<br />

gelişmiş teknolojilerden faydalanma olanağı veriyor. SAP,<br />

ASCO işbirliği sayesinde ASCO’nun tüm onkoloji verileri<br />

ve uzmanlığı SAP HANA Platformu’nda toplanıyor ve<br />

ortak kullanım için CancerLinQ ile onkologlara sunuluyor.<br />

SAP’nin büyük veri teknolojileri ve gelişmiş analitik<br />

çözümleri sayesinde oluşturulan hasta veritabanından<br />

klinik bilgi sistemleri, tümör kayıtları, ve doktor notları gibi<br />

bir çok kaynaktan gelen binlerce hasta bilgisine kolaylıkla<br />

ulaşılabiliyor; doktorların anlık bilgi paylaşımına imkan<br />

sağlayan sistem doktorlara hastaların geçmiş medikal<br />

hikayelerini de bir araya getirip analiz şansı sunuyor ve<br />

teşhis sürelerini kısaltarak en iyi tedaviyi belirlemelerine<br />

yardımcı oluyor.<br />

22<br />

March 2017


Teknoloji<br />

Roland DG’den yeni dental 3D yazıcı ve<br />

otomatik dental kazıma cihazı<br />

Roland DG, diş teknisyenlerinin iş akışını iyileştirmek için dental<br />

endüstrisine hem eklemeli (3D baskı) hem de çıkarmalı (kazıma)<br />

üretim süreçleri sunuyor<br />

Dental kazıma cihazlarının dünya çapında lider<br />

tedarikçisi Roland DG, bugün protezlerin üretiminde<br />

yardımcı olacak ilk dental 3D yazıcısı, DWP-80S modelini<br />

piyasaya sürdüğünü duyurdu. Aynı anda piyasaya çıkan,<br />

Roland DG’nin popüler DWX serisi dental kazıma cihazlarına<br />

yeni eklenen DWX-52DC ise hassas dental restorasyonların<br />

gözetimsiz üretimi için birkaç yeni otomatik fonksiyona<br />

sahip. Bu haber ile Roland DG, diş teknisyenlerinin iş akışını<br />

iyileştirmek için dental endüstrisine hem eklemeli (3D<br />

baskı) hem de çıkarmalı (kazıma) üretim süreçleri sunuyor.<br />

Diş restorasyonlarının kalitesini ve tutarlılığını korurken<br />

üretim zaman dilimlerini kısaltmak ve maliyetleri düşürmek<br />

için geleneksel döküm yöntemlerinin<br />

yerini alacak CAD/CAM yazılımı,<br />

dijital tarayıcılar ve kazıma<br />

makinelerinden oluşan<br />

dijital sistemleri içeren<br />

dental laboratuvarların<br />

sayısı artıyor. 2010<br />

yılında piyasaya<br />

sürülmesinden itibaren<br />

Roland DG’nin DWX serisi<br />

dental kazıma cihazları masaüstü boyutları, kullanıcı dostu<br />

özellikleri, güvenilirliği ve kronlar ve köprüler gibi diş<br />

restorasyonlarının dijitalleşmesinin yaygınlaştırılmasına<br />

katkı sağlayan açık mimarisi ile endüstrinin takdirini<br />

almakta. DWX-52DC, daha önce yoğun iş gücü gerektiren<br />

işlemleri otomatikleştirmek ve genişletmek için heyecan<br />

verici yeni özellikler ekliyor.<br />

DWX-52DC, altı adete kadar disk depolayabilen yeni<br />

geliştirilmiş bir Otomatik Disk Değiştirici (ADC) ile<br />

laboratuvar verimliliğini artırmak için bir gecede çok<br />

çeşitli hassas dental restorasyonlarını kazımak için gerekli<br />

tüm donanıma sahip. Birlikte verilen pin tipi malzeme<br />

adaptörü, yedi pinli blokların ardışık olarak ayarlanmasını<br />

ve frezelenmesini/kazınmasını sağlıyor. DWX-52DC’nin<br />

genişletilmiş üretim kapasitesi ile kopingler, kronlar, tam<br />

köprüler, dayanaklar dahil çok çeşitli dental restorasyonlar,<br />

cerrahi kılavuzlar ve modeller üretilebiliyor. 15 istasyonlu<br />

Otomatik Takım Değiştirici (ATC) zirkonya, balmumu,<br />

PMMA, kompozit resin, PEEK, alçı, CoCr sinter metali ve elyaf<br />

takviyeli resin dahil olmak üzere çok çeşitli malzemelerin<br />

etkin bir şekilde kazınması için kazıma burlarını otomatik<br />

olarak değiştiriyor.<br />

24<br />

March 2017


Teknoloji<br />

Ayrıca DWX-52DC, karmaşık restorasyonları alttan kesimler<br />

ile destekleyen eş zamanlı 5 eksenli işleme özelliğine sahip.<br />

Bir üreticiye bağlı kalmak yerine açık mimari, kullanıcıların<br />

birimi uygun tarayıcılar, yazılım ve en yeni materyaller<br />

ile kendi mevcut iş akışlarına entegre etmelerine olanak<br />

sağlıyor. Üretim sonrası işini azaltmaya yardımcı olmak için<br />

hava basıncı sistemi, kazınacak malzemenin türüne göre<br />

havanın hacmini otomatik olarak değiştiriyor. Sanal Makine<br />

Paneli (VPanel) kullacıların yüksek hacimli üretim için tek<br />

bir bilgisayardan 4 makineye kadar ayarları hızlı bir şekilde<br />

yapılandırabilmelerine olanak veriyor.<br />

Roland aynı zamanda protez üretiminde yardımcı olan ilk 3D<br />

dental yazıcısı DWP-80S’i de piyasaya sundu. Roland DG’nin<br />

medikal pazar geliştirme genel müdürü Kohei Tanabe konu<br />

ile ilgili; “Protez üretimi çoğunlukla manuel olarak yapılıyor<br />

ve ileri düzey bir beceri gerektiriyor. Dental laboratuvarlar,<br />

hastalar ve kliniklerden gelen artan talebe yanıt vermek için<br />

protez uygulamalarının üretimini hızlandırmak için daha<br />

verimli, esnek dijital çözüm arayışındalar.” dedi.<br />

Bu talebi karşılamak için Roland DG protez üretim sürecini<br />

kolaylaştırmak için DWP-80S 3D yazıcısını geliştirdi. DWP-<br />

80S, UV-LED ışığı ile resin malzemeleri sertleştirmek için<br />

tescilli bir projektör merceği kullanıyor. DWP-80S ile<br />

birlikte verilen yeni Quick Denta yazılımı özel tablaların,<br />

taban levhalarının ve çerçevelerin 3D baskısı için önemli<br />

derecede basit çözümler sağlıyor. Önceden yapılandırılmış<br />

parametreler ile takibi kolay iş akış sihirbazını kullanarak,<br />

protezler için gereken uygulamalar üç basit adımda<br />

basılabiliyor, böylece zaman alan öğrenme veya düzenleme<br />

zamanı ihtiyacı ortadan kalkıyor. DWP-80S, malzeme<br />

büzüşme faktörleri için ayar yaparken ideal sayı ve destek<br />

noktalarının düzenini seçmek için gereken hassasiyeti ve<br />

uygunluğu analiz ediyor.<br />

80mm kare çalışma alanı, birden fazla birimin eş zamanlı<br />

basımı için ise ideal. Tanabe sözlerini; “DWX-52DC kazıma<br />

dental restorasyonların üretimi için yeni bir otomasyon<br />

seviyesi getirirken DWP-80S 3D yazıcı, gelişmiş 3D baskı<br />

teknolojisi ile dijital diş hekimliği alanını genişletir. Bu<br />

makineler ile birlikte fikirleri hayata geçiren, iş süreçlerinde<br />

devrim yaratan ve daha iyi bir gelecek şekillendiren<br />

dijital teknolojilerle, yenilikler yoluyla hayatı daha iyi hale<br />

getirmek için yeni 3D işletme markamız DGSHAPE’in ortak<br />

misyonunu paylaşıyoruz. İnanıyoruz ki; geniş çaplı müşteri<br />

desteği ile birleştirilmiş ürünlerimiz daha rahat bir çalışma<br />

ortamı yaratırken dental pazardaki üretim süreçlerinde<br />

devrim yaratmaya devam edecek” diyerek sonlandırdı.<br />

March 2017 25


(yağ, su, kas, kemik, kalori, BMI)<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


|<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


AKTÜEL<br />

LINAK teknolojileri ile üstün hasta yatak kontrolü<br />

Diyabet, bunama,<br />

parkinson, kronel<br />

kalp rahatsızlığı<br />

gibi kronik<br />

hastalıklar<br />

her geçen<br />

gün artıyor.<br />

AOK’nın (Alman Sağlık Fonu)<br />

yaptığı çalışmaya göre, OECD ülkelerindeki sağlık<br />

hizmetleri ücretleri, gayri safi yurt içi hasıladan daha hızlı bir<br />

şekilde yükseliyor. Artan yaşlı nüfus ve kronik hastalıklarla<br />

birlikte sağlık personeli sayısının giderek azalması,<br />

gelecekte büyük zorluklarla karşılaşılacağını gösteriyor ve<br />

bu durumun sadece doğru işbirlikleriyle doğru bir şekilde<br />

yönetilebileceği öngörülüyor. Bu yüzden, LINAK yeni ürün<br />

ve çalışmalarını sağlık sektörünün geleceğini dikkate alarak<br />

geliştiriyor.<br />

Fazla kilo problemlerinde yaşanan yatak zorluklarına<br />

karşı LA40 aktüatörü<br />

Modern hastane yatakları hem hastanın konforu ve<br />

güvenliği hem de bakım personelinin günlük işlerini<br />

kolaylaştırmak için son yıllarda birçok fonksiyonel olarak<br />

üretiliyor. Fazla kilolu insan sayısının artması ise hasta<br />

yatakları sektöründe endişeyi arttırıyor. Bu eğilim, günlük<br />

hastane operasyonlarında birçok engele yol açıyor. Hastane<br />

yatakları, muayene masaları ve hasta kaldırma liftlerinin<br />

fazla kilolu insanları taşıyabilecek şekilde yapılması<br />

gerekiyor. Bakım personelinin hastalara profesyonel hizmet<br />

sağlama ihtiyaçları göz önünde bulunduran LINAK, sadece<br />

dikkat çekecek derecede sessiz olmayan, aynı zaman da<br />

çok güçlü olan LA40 lineer aktüatörünü geliştirdi. Aynı<br />

zamanda, bu aktüatörde CPR’ın gerekliği olduğu acil<br />

durumlarda kullanmak için hızlı boşaltma (quick release)<br />

fonksiyonu da seçenek olarak sunuluyor.<br />

Modern yıkama tünelleri,<br />

hastane yataklarının<br />

hızlı ve verimli olarak<br />

temizlenmesine<br />

yardımcı oluyor ve yeni<br />

hastaların kullanımına<br />

daha hızlı bir şekilde<br />

dönmesini sağlıyor.<br />

Bunu yapabilmek<br />

için, yüksek dereceli<br />

koruma (IPx6<br />

yıkanabilir) aktüatör<br />

çözümü gerekiyor.<br />

Bu teknik çözümlerin<br />

bakım optimizasyonunun<br />

gelecekte daha kısa süreli hastane kalışları gibi zorluklarla<br />

başa çıkmada yardımcı olacağı öngörülüyor.<br />

ACT Dokunmatik Kontrol<br />

Farklı fonksiyonlarla tek bir panel üzerinden iletişim<br />

imkânı: Tartı, ıslaklık sensörü, yataktan kalkma<br />

sensörü, yatak altı ışığı...<br />

ACT (dokunmatik kontrol) ile birlikte LINAK sezgisel<br />

yatak kontrolü olanağını da sağlıyor. Dokunmatik ekran<br />

yardımı ile çeşitli özellikler ayarlanabiliyor. ACT’nin<br />

ek fonksiyonları ise yataktan kalkma, tartı fonksiyonu<br />

ve ıslaklık sensörü. Yeni dokunmatik ekran, bakım<br />

personeline ihtiyaç duyduğu fonksiyonları hastaya uygun<br />

olarak kilitleme veya açma seçenekleri sunuyor. ACT,<br />

manyetik anahtar kullanılarak emniyet altına alınıyor ve<br />

aynı zamanda görüntü ve fonksiyon sayısı kullanıcıya<br />

bağlı olarak değişebiliyor. İlgili servis datası için sadece<br />

teknisyen bilgi alabiliyor ve bu dataya bakım personeli<br />

tarafından erişim sağlanamıyor.<br />

Hastane yatakları alanındaki<br />

üstün teknolojiler<br />

<strong>Medikal</strong> ürünlerin, sağlık<br />

personelinin çalışma prosedürlerini<br />

kolaylaştırması ve aynı zamanda<br />

yapılan çalışmaların güvenlik<br />

çerçevesinde olduğunu garanti<br />

etmesi gerekiyor. Ürünlerin<br />

ergonomik olmasının iş<br />

akışının problemsiz ilerlemesini<br />

desteklemesi gerekiyor. Yıkama<br />

tünellerinin önemi bu iş akışının problemsiz<br />

olarak çözülmesinde büyük öneme sahip.<br />

28<br />

March 2017


Tüm hizmetlerde<br />

yenilik<br />

Hastanın konfor ve güvenliğini arttırmak ve<br />

bakım personelininin verimliliğini yükseltmek<br />

için sağlam ve güvenilir çözümler<br />

ACT -Dokunmatik Kontrol<br />

Farklı fonksiyonlarla tek bir panel üzerinden<br />

iletişim imkanı: Tartı, ıslaklık sensörü, yataktan<br />

kalkma sensörü, yatak altı ışığı ...<br />

Daha fazla bilgi için,<br />

İnternet sitemizi ziyaret ediniz www.linak.com.tr


Sağlık<br />

Tüp bebek tedavisi gören kadınlar<br />

6 yıl içinde doğal yollardan gebe kalıyor<br />

Dünyada neredeyse her yedi çiftten biri kısırlık sorunu yaşıyor ve<br />

bu nedenle tüp bebek tedavisi görüyor. Bu tedavi hem finansal hem<br />

de duygusal olarak yıpratıcı olmanın yanında ne yazık ki her zaman<br />

gebelikle sonuçlanmıyor. Bilim dünyasında kendiliğinden gebelik<br />

oluşması konusunda yapılan son araştırmalarda ümit verici sonuçlara<br />

ulaşıldı. Tüp bebek tedavisi gören kadınların yüzde 29’u tedaviyi takip<br />

eden 6 yıl içinde doğal yollardan gebe kalıyor.<br />

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen,<br />

İngiltere’de yapılan araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi;<br />

“Tüp bebek tedavisi gören 403 çiftin, 96’sı tedavi esnasında gebe<br />

kalamayıp, tedaviyi takip eden süreçte bunlardan 34’ü kendiliğinden<br />

gebe kalmıştır. Tedaviler sırasında gebe kalan 307 çiftin 84’ü de tedavi<br />

sonrası tekrar kendiliğinden gebe kalmışlardır.”<br />

Tedavi ile gebe kalma şansının<br />

yüzde 30 artıyor<br />

Araştırma, tüp bebek tedavisinin<br />

sonucu ne olursa olsun (olumlu ya da<br />

olumsuz) takip eden 6 yıllık periyotta<br />

kendiliğinden gebe kalma şansının yüzde<br />

30 arttığını gösteriyor. Bu çalışmada,<br />

tedavi sonrası oluşan gebeliklerin yüzde<br />

87’sinin tedaviyi izleyen iki yıl içinde<br />

olduğu belirtiliyor. Yüzde 22’si ise tedavi<br />

sonrası 6 yıl içinde oluşuyor. Araştırma,<br />

hastaların tedaviden olumsuz sonuç<br />

alsalar dahi gebe kalma şanslarının<br />

olduğunu ortaya koyuyor<br />

32<br />

March 2017


Igloo Legend 12<br />

9 litre<br />

Igloo 4 QT Playmate Mini<br />

3 litre<br />

Hastane içi taşıma kapları<br />

Aşı, ilaç, organ nakil kapları<br />

Soğuk zincir kapları ve ekipmanları<br />

Ambulans içi soğutucu buzdolapları ve taşıma çantaları<br />

Igloo 40 QT Maxcold Glide<br />

38 litre<br />

And Dayanıklı Tüketim Malları San. ve Tic. Ltd. Şti. E-5 Yanyol No: 196 Avcılar / İstanbul / TÜRKİYE<br />

T: 00 90 (212) 590 38 38 F: 00 90 (212) 593 02 45<br />

www.andoutdoor.com info@andoutdoor.com


Sağlık<br />

Gereksiz antibiyotik kullanımı astım ve<br />

alerjik hastalıkları artırıyor<br />

Gereksiz antibiyotik kullanımının astım ve alerjik hastalıkları<br />

arttırdığına dikkat çeken Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay;<br />

Sağlık Bakanlığı tarafından antibiyotiklere yapılan yeni düzenlemenin<br />

yararlı olduğunu vurguluyor<br />

artınca bağışıklık sistemi zayıflar. Gribal enfeksiyonlar,<br />

virüsler nedeniyle geliştiği için antibiyotikler yarar sağlamaz.<br />

Özellikle 2 haftayı geçmeyen ve ateşsiz olan öksürük<br />

durumlarında antibiyotik kullanımına gerek yoktur.”<br />

Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay<br />

İstanbul Alerji Merkezi Doktorlarından, Çocuk Alerji,<br />

İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.<br />

Dr. Ahmet Akçay, özellikle doğumdan sonra kullanılan<br />

antibiyotiklerin, faydalı mikropları öldürmesi ve vücudun<br />

bağışıklık sistemini zayıflatması sebebiyle astım<br />

ve alerjik hastalıkları artırdığını vurguluyor.<br />

“Astım gelişiminde genetik faktörler önemlidir”<br />

Prof. Dr. Ahmet Akçay; anne veya babada astım, alerjik nezle,<br />

egzama gibi herhangi bir alerjik hastalık varsa çocukta alerjik<br />

astım gelişme riskinin %30-50 arasında olduğuna dikkat<br />

çekti. Hem anne, hem de baba da alerjik hastalık varsa,<br />

çocukta alerjik astım gelişme riskinin ise %50-80 arasında<br />

olduğunu söyledi. Genetik faktörlerin yanı sıra özellikle<br />

obezitenin astım gelişmesine katkısının büyük olduğunu<br />

da söylerine ekledi. Yağ hücrelerinin astım gelişimine<br />

neden olan maddeler salgıladığını belirten Akçay; “Alerjik<br />

hastalıklarda aşı tedavisi çok etkilidir. Astımlı veya alerjik<br />

nezleli çocuklarda alerjiye karşı tolerans oluşturmak için<br />

kullanılır. Aşı tedavisi ilaç gereksinimini azaltır veya ortadan<br />

kaldırır, yeni alerjilerin gelişmesini önler ve hayat kalitesini<br />

artırır. Çocuklarda aşının etkisi yetişkinlere göre çok daha<br />

fazladır. Çünkü çocuklarda immun sistem değişim içindedir”<br />

dedi.<br />

“Vücudun iki bağışıklık sistemi var”<br />

İnsan vücudunun iki ayrı bağışıklık<br />

sistemi olduğunu, birinin alerjiye<br />

eğilim yaratan bağışıklık sistemi,<br />

diğerinin ise mikroplara karşı<br />

vücudu koruyan bağışıklık sistemi<br />

olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akçay;<br />

“Doğumda hafif derecede alerjiye<br />

eğilim oluşturan bağışıklık sistemi baskındır.<br />

Doğumla birlikte vajinadaki ve dışkıdaki flora ile<br />

karşılaşma, mikroplara karşı olan bağışıklık<br />

sistemini devreye sokar ve alerjiye eğilim<br />

azalır. Çocuğun bağışıklık sistemi gelişirken<br />

az mikropla karşılaşması ve mikroplarla<br />

karşılaşsa da hemen antibiyotik kullanmaya<br />

başlanması, alerjik hastalıkları arttırır. Çünkü<br />

bağışıklık sistemi zayıflayınca alerji artar, alerji<br />

34<br />

March 2017


Sağlık<br />

Grip Aşısı: Hastalıktan önceki son çıkış<br />

Yaklaşan ilkbahar mevsimi öncesinde grip aşısı tartışmaları şimdiden başladı.<br />

Uzun yıllardır başvurulan bir yöntem olmasına rağmen grip aşısı konusundaki kafa<br />

karışıklığı ise hala giderilebilmiş değil. Aşı olmasına rağmen gribe yakalananların<br />

sahip olduğu deneyimler bu tereddütlerin başlıca nedeni olarak karşımıza çıkıyor.<br />

Peki, grip aşısı gerçekten faydalı oluyor mu? Medical Park Fatih Hastanesi’nden<br />

Yrd. Doç. Dr. M. Genco Erdem, bu konuda detaylı bilgileri paylaşıyor.<br />

Antibiyotik faydasız<br />

“Grip virüs kaynaklı bir hastalık olduğu için antibiyotik kullanımının hiçbir faydası<br />

yoktur. Gribe spesifik anti-viral ilaçlar mevcuttur ve bu ilaçların en etkili olduğu<br />

zaman hastalığın ilk iki günüdür. Bununla birlikte hastaneye yatırılan olgularda<br />

daha geç de olsa bu ilaçların kullanımı hastalığın süresini kısaltabilir ya da<br />

semptomları hafifletebilir.”<br />

Medical Park Fatih Hastanesi’nden<br />

Yrd. Doç. Dr. M. Genco Erdem<br />

Rakamlarla grip aşısının etkileri<br />

• 2014 yılında yapılan bir çalışma, grip aşısının 2010-2012 yılları arasında<br />

çocuklarda griple ilişkili yoğun bakım ünitesine yatma riskini %74 oranında<br />

azalttığını gösterdi.<br />

• 2016 yılında yapılan bir başka çalışma ise grip aşısı olan 50 yaşından yaşlı<br />

bireylerin, grip nedeniyle hastaneye yatma riskini %57 oranında azalttığını<br />

gösterdi.<br />

• Kalp hastalarının, özellikle de son bir yıl içinde kalp krizi geçirmiş olan kişilerin<br />

grip aşısı olduklarında yeni kalp krizi geçirme ihtimalleri azalır.<br />

• Aşılamanın hastaneye yatış oranlarını diyabet hastalarında %79 oranında ve<br />

KOAH hastalarında %52 oranında azalttığı gözlemlendi.<br />

• Aşılama, gebeleri gebelik ve gebelik sonrasında korur. Aşılanan anneden anne<br />

karnındaki bebeğe kan yoluyla geçen antikorlar ise bebeği doğumdan sonra 4 aya<br />

kadar gripten korumaya devam eder.<br />

• Gebe kadınlarda yapılan bir başka çalışma, aşılamanın gebelerde grip ile ilişkili<br />

akut solunum yolu enfeksiyonu riskini %50 oranında azalttığını gösterdi.<br />

• Grip aşılaması, grip olsanız dahi hastalığı hafif geçirmenizi sağlar.<br />

• Aşı yaptırmakla çevrenizdeki insanları da korumuş olursunuz.<br />

“Grip aşısı olmayın diyenlere” alternatif cevaplar<br />

İddia: “Grip aşısı, etkili değildir. 2014-2015 yılı için seçilen<br />

aşının etkinliği %20’den azdır.”<br />

Cevap: 2014-2015 yılında seçilen aşı, o seneki virüsün<br />

beklenmeyen antijen değişimi nedeniyle iyi bir eşleşme<br />

yakalayamamıştır. Ancak bu durumda dahi aşı yaptıranlar<br />

grip hastalığına yakalandıklarında hastalığı daha hafif<br />

geçirmiştir.<br />

İddia: “Grip aşısı olanlar, Guillan Barre Sendromu denilen<br />

yumuşak felç hastalığına daha çok yakalanır.”<br />

Cevap: Guillan Barre Sendromu’nun grip aşısı ile bir ilişkisi<br />

olmadığı istatistiksel olarak kanıtlanmıştır. Hatta daha<br />

da ilginç olan, grip olan kişilerde bu sendromun görülme<br />

oranının aşı yaptıranlarda görülme oranından 10 kat daha<br />

fazla olduğudur.<br />

38<br />

March 2017


Uyku Laboratuvarı<br />

Gün Işığı Lambaları<br />

|<br />

Kızılötesi Lamba<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


Süt Pompaları<br />

Bebek Telsizi<br />

Beslenme<br />

Ağırlık<br />

|<br />

Ateş Ölçerler<br />

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />

www.nabiztip.com


Sağlık<br />

İdrardan rahim ağzı kanseri tanısı<br />

Johns Hopkins Medicine (JHM) bilim adamları rahim ağzı kanserine<br />

tanı koymak için yeni bir idrar testi geliştirdi<br />

Johns Hopkins Kimmel Kanser<br />

Merkezi’nden <strong>Medikal</strong> Onkolog<br />

Dr. Rafael Guerrero-Preston<br />

Dünya Kanser Araştırmaları Fonu’nun<br />

açıklamasına göre Amerika’da rahim ağzı<br />

kanseri kadınlarda ölüm nedenlerinin başında<br />

geliyordu. Ancak yaklaşık 40 yıl önce smear<br />

testinin (Rahim ağzından alınan bir örneğin<br />

incelenmesiyle yapılan kanser tarama testi)<br />

kadınlarda düzenli olarak yapılmasıyla rahim<br />

ağzı kanseri oranları düştü. Bilim insanları smear<br />

testine ulaşılması zor olan ya da uygulamanın<br />

çok yaygın olmadığı kültürlerde, geliştirilen<br />

idrar testinin çok faydalı olacağını söylüyor.<br />

Türkiye’de Anadolu Sağlık Merkezi’nin eğitim<br />

ve kalitenin geliştirilmesine yönelik stratejik<br />

iş birliği içerisinde olduğu Johns Hopkins<br />

Medicine’den bilim adamlarının geliştirdikleri<br />

bu testin sonucu şimdilik 4 günde çıkıyor.<br />

Bilim adamları bu süreyi 3 saate düşürmek<br />

için çalışmalarını sürdürüyor.<br />

Biyopsiye gerek kalmayacak<br />

Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nün<br />

(National Cancer Institute) de desteklediği<br />

araştırma kapsamında yeni geliştirilen<br />

idrar testinin CIN 2 adı verilen ve kansere<br />

dönüşebilen, rahime ait dokuları idrarda<br />

yüzde 90 oranında tespit ettiğini açıklayan<br />

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi ve<br />

Johns Hopkins Kimmel Kanser Merkezi’nden<br />

<strong>Medikal</strong> Onkolog Dr. Rafael Guerrero-Preston;<br />

“Test kullanıma girdiğinde pek çok hastada<br />

biyopsiye gerek kalmayacak. Amacımız şu<br />

an piyasada olan tarama testlerinden daha<br />

ucuz ve daha etkili bir test geliştirmekti.<br />

İdrar testimizin doğruluk oranı da %90-95<br />

civarında” dedi.<br />

Tanı amaçlı idrar testinin geliştirilmesi<br />

kansere karşı verilen savaşta çok anlamlı<br />

Johns Hopkins Medicine ile iş birliği içerisinde<br />

olan Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kadın<br />

Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji<br />

Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer ise bu çalışmanın<br />

çok önemli olduğuna dikkat çekerek konuyla<br />

ilgili; “Rahim ağzı kanserine tanı koymak için<br />

yeni bir idrar testinin geliştirilecek olması<br />

ümit verici. Çünkü hem smear testi hem de<br />

kolposkopik muayenenin hata payları var.<br />

Ayrıca kolposkopik muayenede hekimin<br />

tecrübesi de çok önemli. Bu nedenle tanı amaçlı<br />

bir idrar testinin geliştiriliyor olması, kansere<br />

karşı verilen savaşta çok anlamlı. Ayrıca smear<br />

testi veya kolposkopi yöntemleri, hastaların<br />

hoşlanmadıkları, muayenede rahatsızlık<br />

duydukları yöntemler. Ve her iki yöntemin<br />

de belli bir ücret karşılığı var. Johns Hopkins<br />

Medicine bilim adamlarının geliştirdiği yeni<br />

yöntemle belki de totalde daha ucuza rahim<br />

ağzı kanseri taraması yapılabilecek. Bir diğer<br />

çok önemli nokta da yeni idrar testinin 3<br />

saate kadar kısa bir sürede sonuç vermesi için<br />

çalışmaların yürütülüyor olması. Çünkü smear<br />

ve kolposkopi yöntemlerinin sonuçlanması<br />

için birkaç güne ihtiyaç var.” İfadelerini<br />

kullandı.<br />

Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer<br />

42<br />

March 2017


Sağlık<br />

Kolon kanseri riskini 11 adımda azaltın<br />

Kırmızı et ve özellikle işlenmiş et tüketimini sınırlandırın,<br />

hayatınıza egzersiz katın<br />

Emsey Hospital Gastroenteroloji<br />

Uzmanı Prof. Dr. Levent Demirtürk<br />

Şehir hayatı, hareketsizlik, dengesiz beslenme<br />

ve obezite kolon kanseri bir diğer adıyla<br />

kalın bağırsak kanseri riskini artırıyor. Emsey<br />

Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr.<br />

Levent Demirtürk, Avrupa’da en sık görülen<br />

üçüncü kanser türü olan ve dünyada her yıl<br />

yaklaşık 1 milyon 235 bin kişinin yakalandığı<br />

kolon kanserinde, hastaların yaklaşık yüzde<br />

70’inin 65 yaşın üzerinde olduğunu ifade ediyor<br />

Yaş en önemli risk faktörü<br />

Kolon kanserinde yaşın en temel risk faktörü<br />

olduğunu ifade eden Prof. Dr. Demirtürk, 50<br />

yaşından itibaren kalın bağırsak kanserinin<br />

görülme sıklığının arttığını bildirdi. Hareketsiz<br />

yaşam süren, kırmızı eti, işlenmiş eti ve katı<br />

yağları çok tüketen, meyve, sebze ve lifli<br />

gıdalardan fakir beslenen, kömürle doğrudan<br />

temas ederek pişen gıdaları tercih eden<br />

kişilerin risk altında olduğunu açıklayan Prof.<br />

Dr. Demirtürk; “İltihabi bağırsak hastalığı<br />

geçiren, bağırsağında kanser öncüsü polip<br />

bulunan, ailesinde kolon kanseri geçmişi olan<br />

ve kendisinde daha önce tespit edilmiş başka<br />

kanserler bulunan kişiler önemli risk grubunda<br />

olduğu için kontrollerini mutlaka yaptırması<br />

gerekiyor” dedi.<br />

Kolon kanserinde erken teşhisin önemine dikkat<br />

çeken Prof. Dr. Demirtürk, karnında huzursuzluk<br />

hisseden, karın ağrısı, dışkılama alışkanlığında<br />

değişiklik, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk,<br />

kanama, demir eksikliği anemisi (kansızlık) gibi<br />

belirtiler bulunan kişilerin mutlaka doktora<br />

danışmalarını tavsiye etti.<br />

Kolon kanseri riskini azaltacak 11 tavsiye<br />

√ Hayatınıza egzersiz katın. Fizik egzersiz haftada en az üç gün, 45 –<br />

60 dakika yapılmalıdır. Unutmayın, egzersiz yapmak için spor salonuna<br />

gitmenize gerek yok; tempolu yürüyüşler yapabilirsiniz.<br />

√ Kırmızı et ve işlenmiş et tüketimini azaltın.<br />

√ Beyaz et ve bitkisel proteinler tüketmeye özen gösterin.<br />

√ Taze meyve, sebze tüketimini artırın.<br />

√ Kalsiyum, lif, Omega 3 ve B vitaminden zengin yiyecekler tüketin.<br />

√ Doymuş ve katı yağlardan uzak durun.<br />

√ Kömürle doğrudan temas ederek pişen gıdaları tüketmeyin.<br />

√ Fazla kilolarınızdan kurtulun.<br />

√ Ailenizde kolon kanseri öyküsü olup olmadığını öğrenin ve tarama<br />

yaptırmayı ihmal etmeyin.<br />

√ Ailenizde kolon kanseri olmasa bile 50 yaş kolon kanseri için orta risk<br />

grubu olduğundan 50 yaşından itibaren önerilen sürelerde kolonoskopi<br />

yaptırın.<br />

√ Alkol ve sigaradan uzak durun.<br />

44<br />

March 2017


Sağlık<br />

Kemoterapinin yan etkileriyle baş etmenin yolları<br />

Bayındır İçerenköy Hastanesi<br />

Prof. Dr. Mustafa Yaylacı<br />

Kanser hastalığının tedavisinde uygulanan kemoterapi<br />

denildiğinde akla ilk gelen yan etkileri oluyor. Bu da çoğu<br />

hastayı korkutan hatta bazen tedavi reddine bile götüren bir<br />

süreci ortaya çıkarıyor. Oysa yaşanan gelişmeler sayesinde<br />

yüzde 90’ı hafif yaşanan bu yan etkiler kalıcı olmuyor.<br />

Ayrıca uygulanabilecek bazı küçük ama etkili formüllerle<br />

kemoterapi tedavisinin yan etkileriyle başa çıkmak çok daha<br />

kolay oluyor.<br />

Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır İçerenköy<br />

Hastanesi’nden Prof. Dr. Mustafa Yaylacı, kemoterapi<br />

tedavisindeki son gelişmeleri ve tedavinin yan etkileriyle<br />

başa çıkmanın yollarını anlatoyor; “Kanser hücreleri normal<br />

hücrelerden daha çok bölünür ve çoğalır. ‘İlaç tedavisi’ veya<br />

‘kimyasal tedavi’ de kemoterapide bu prensibe dayanarak<br />

geliştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Kontrolsüz çoğalan<br />

kanser hücreleri çoğu zaman vücut mekanizması tarafından<br />

yok edilir ama bazı hücreler kaçıp kurtulabilir. Gidip başka<br />

bir yere yerleşen bu hücreler, bir süre sonra (3 - 6 - 12 ay<br />

vb.) yeniden canlanmaya başlar. İşte klasik kemoterapi bu<br />

çoğalan hücreleri yok etmeye çalışır.”<br />

Her kanser türünde etkili<br />

“Klasik kemoterapiler daha çok<br />

serumla verilse de tabletle<br />

verilen tipleri de bulunur.<br />

Tablet tedavileri her gün<br />

Eğer bir hastalık tedaviye çok<br />

iyi cevap veriyorsa, hastanın yaşı ne<br />

olursa olsun onu tedavi etmek için zorlamak<br />

uygulanabilir ancak gereklidir. Hastalık iyi bir cinsse ve tedaviye cevap<br />

serumla verilenler verecekse, her hastaya yaşı ve cinsiyeti ne olursa<br />

haftalık ya da 3 - 4<br />

haftada bir sıklıklarla<br />

tekrarlanır.<br />

3 - 4 haftaya denk gelen<br />

olsun kemoterapiyi öneriyoruz. Hasta ve hasta<br />

yakınları ile fayda zarar ilişkilerini konuşuyoruz.<br />

Onay aldıktan sonra da kemoterapi tedavisine<br />

başlıyoruz. Riskli dahi olsa tedaviyle tam<br />

sürelere bir ‘kür’ yani ‘şifa’ iyilik sağlanacak hastalara bunu<br />

denir ve bu ‘kür’ler ortalama tavsiye ediyoruz.<br />

altı ay kadar uygulanır. Hemen<br />

her kanser türünde kullanılan<br />

kemoterapi tedavisinin etki oranları farklılık<br />

gösterir. Çoğu zaman hastanın yaşam süresini uzatmak<br />

hedef alınır ya da hastanın günlük aktivitesini bozan ağrı,<br />

nefes darlığı gibi şikayetler düzeltilmeye çalışılır. Kür yani<br />

şifa sağlanabilen kanser türlerinde (testis ya da yumurtalık<br />

kanserlerinin bir bölümü, akciğer kanserlerinin bir bölümü,<br />

lenfoma, lösemi) ise hasta artık hastalıksız yaşayabilir.<br />

Diğerlerinde ise amaç hastanın yaşam süresini uzatmaktır.”<br />

Kemoterapi artık korkulacak bir şey değil<br />

“Kemoterapide korkulan şey aslında yan etkilerdi. Eskiden<br />

etkilerle baş etmek çok daha zordu ama giderek kolaylaştı.<br />

Kemoterapinin bulantı, kan düşüklüğü, enfeksiyona<br />

yatkınlık, bağırsak problemleri, ağız yaraları, saç dökülmesi,<br />

el ve ayaklarda uyuşukluk gibi yan etkileri olabilir. Bu yan<br />

etkilerin yüzde 90’ının geçici olduğu unutulmamalıdır.<br />

Kemoterapi sonrası bulantı ve kusma görülebilir; bunun<br />

için hastaların mutlaka doktoruyla veya bir diyetisyenle<br />

ne zaman ne yiyeceğini konuşması gerekir. Kemoterapinin<br />

ilk günlerinde hastalar daha hafif, sonrasında ise protein<br />

içeren gıdalarla beslenebilir. Şeker ile ilgili birçok iddia<br />

dolaşıyor. Bunlar biraz da ‘magazinsel’ iddialar. Bununla<br />

alakalı olarak özellikle de kanser konusunda kanıtlanmış<br />

bir şey yok. Meyve, sebze, proteinli gıdalar tüketilebilir.<br />

Bolca su içilebilir. Özellikle ilk iki gün hatta beş güne kadar<br />

bulantı yaşanabilir. Eğer diyet ve ilaçlara dikkat edilmezse,<br />

tekrarlayan tedavilerde bulantı uzun süreli olabilir. Bu<br />

durum bazen gerçekten ciddi bir sorun olabilir. Bu nedenle<br />

hastalar bulantı ilaçlarını ihmal etmemelidir.”<br />

46<br />

March 2017


Sağlık<br />

Fujitsu insan odaklı yapay zekâ ile hızlı ve<br />

geliştirilmiş klinik karar verme süreci<br />

Fujitsu’nun insan odaklı “Zinrai” Yapay Zekâ teknolojileri ile<br />

desteklenen sistem; hekimlere hem klinik hem de klinik dışı veri<br />

kaynaklarından toplanan verilere erişme olanağı sağlıyor<br />

Fujitsu, Madrid’deki San Carlos Hastanesi’yle başarılı bir<br />

saha denemesini takiben, klinik karar vermeyi iyileştirmek<br />

için tasarlanmış yeni bir sağlık çözümünü açıkladı. Çözüm,<br />

şirketin sağlık uygulamaları için ileri veri analizlerini<br />

uygulamaya koyma konusundaki derin araştırmalarının<br />

ardından geliştirildi. Fujitsu Laboratuarları’nın en gelişmiş<br />

anonimleştirme teknolojileriyle Fujitsu’nun veri analizi<br />

teknolojilerini bir araya getiren sistem, İspanyol sağlık<br />

sektörünün özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandı.<br />

Teknoloji, Fujitsu bulutunda konuşlandırılacak veya özel<br />

bir kümede veya bulutta yerel olarak sunulan yeni bir<br />

Sağlık Uygulama Programlama Ara yüzünün (API) temelini<br />

oluşturacak.<br />

İspanya’daki San Carlos Hastanesi’yle yapılan saha araştırmalarında başarısını kanıtlayan sistem, hasta kayıtlarını<br />

önceden ekrana getirerek hasta konsültasyonları için daha fazla zaman ayrılmasına imkan veriyor.<br />

Sistemin temel faydaları arasında, geliştirilmiş klinik karar verme, yüksek risk değerlendirme doğruluğu sayılabilir.<br />

Saha araştırması; San Carlos Hastanesi’nde ruh sağlığı<br />

görev yapan üst düzey hekimler ve 36 binden fazla anonim<br />

hasta kaydı içeren çekirdek bir veri tabanıyla altı aylık<br />

bir süre boyunca gerçekleştirildi. Fujitsu; veri analitiği ve<br />

semantik modelleme de dâhil olmak üzere gelişmiş yapay<br />

zeka uzmanlığına dayanan İleri Klinik Araştırma Bilgi<br />

Sistemi’ni geliştirmek için bu veri tabanını kullandı. Saha<br />

çalışmasında, hekimlerin her biri ana tanı, herhangi bir eş<br />

tanılı hastalığa yakalanma, potansiyel intihar riskleri, madde<br />

veya alkol bağımlılığı ve hastanın sağlık sistemi kullanma<br />

geçmişiyle ilişkili konulara bakıldı. Sistem; önemli klinik<br />

verilerin doğruluğunu hızlandırıp sistemleştiren ve mevcut<br />

klinik problemlerin tanımlanmasını içeren çok yüksek risk<br />

değerlendirme hassasiyeti sergiledi. Çalışmada; intihar,<br />

alkol ve uyuşturucu alışkanlığı riskini belirlemede yüzde<br />

85’in üzerinde bir sonuç elde edildi.<br />

March 2017 47


Sağlık<br />

Yeni nesil hızlı tanı testleriyle toplumdaki<br />

influenza virüs infeksiyonlarının erken tanısı<br />

sağlanabiliyor<br />

Ulusal İnfluenza Sürveyans İzleme Sistemi’ne katılan ve<br />

İstanbul Üniversitesi Ulusal İnfluenza Laboratuvarı’na<br />

örnek gönderen 9 aile hekiminin katıldığı Araştırma, BMC<br />

Infectious Diseases adlı online medikal gazetede yayınlandı.<br />

Söz konusu Araştırma, halk arasında grip olarak bilinen<br />

influenzanın tanısında Becton Dickinson’ın geliştirdiği BD<br />

Veritor teknolojisinin daha fazla klinik duyarlılığa sahip<br />

olduğunu öne sürüyor. Çok kolay ve hızlı bulaşan bir tür<br />

virüsün sebep olduğu influenza, mevsimsel salgınlarla<br />

ortaya çıkıp, yüksek riskli hastalarda ölüme kadar giden<br />

sonuçlar doğurabiliyor.<br />

Gribe neden olan influenza virüsünün izole edilmesi<br />

tanıda altın standart olmasına rağmen,<br />

laboratuvar tanısı için genellikle hızlı<br />

testler(immüno testler) ve virüsün genetik<br />

yapısının tespit edildiği moleküler<br />

temelli testler kullanılmaktadır. Ancak<br />

hastaların çoğunlukla başvurduğu<br />

birinci basamak sağlık kuruluşlarında<br />

tanı koyabilecek laboratuvar kaynakları<br />

olmadığı, örneklerin daha ileri seviye<br />

laboratuvarlara gönderilmesi ise<br />

kabul edilemeyecek gecikmelere sebep<br />

olduğu için tanı çoğunlukla klinik olarak<br />

konmaktadır. Klinik tanı ise influenza A kaynaklı<br />

enfeksiyonu, influenza B ve diğer virülerin sebep olduğu<br />

enfeksiyonlardan ayırt etmede güvenilir değildir. Diğer<br />

yandan antiviral tedavi sadece influenza A enfeksiyonunda<br />

ve erken dönemde başlandığı takdirde etkili olabilmektedir.<br />

Virüsün laboratuvar tanısında yakın zamanda piyasaya<br />

sürülen dijital immünolojik testler, hasta başında hemen<br />

uygulanabilir olması, hızlı sonuç vermesi ve yüksek<br />

performansları ile öne çıkmaya başlamıştır. Bu testler,<br />

birinci basamak sağlık hizmetlerindeki klinik karar süreci<br />

ve hastalık yönetimi bakımından önemli bir seçenek<br />

olabilir. Hızlı tanı testlerinin kullanımı, toplumda influenza<br />

enfeksiyonu açısından hızlı uyarı sağlayabilmektedir. Bu<br />

nedenle, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hızlı testlerin klinik<br />

karar verme sürecinde ve salgınların erken tespiti ve<br />

kontrolünde kullanımını önermektedir. Dijital hızlı test<br />

teknolojileri, hasta başında ayırıcı tanı koyarak hastanın<br />

doğru ve hızlı tedaviye ulaşmasını mümkün kılıyor. Hızlı<br />

influenza tanısı hızlı antiviral ilaç tedavisinin başlatılmasına<br />

yardımcı olur ve gereksiz antibiyotik kullanımını önleyerek<br />

direnç gelişimini engelleyebilir. Çocuklarda, ölümle<br />

sonuçlanabilen şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına<br />

sebep olan bulaşıcı ve yaygın RSV virüsünün hızlı<br />

tespiti ile de doğru tedavinin kısa sürede<br />

başlatılmasına imkân tanıyabilir.<br />

Dijital hızlı test teknolojisi influenza<br />

tedavi yönetimini olumlu yönde<br />

etkiliyor<br />

İnfluenza A + B infeksiyonlarının hızlı<br />

tespiti konusunda yeni nesil dijital hızlı<br />

testlerden Veritor teknolojisinin klasik<br />

testlere göre performansını değerlendiren<br />

bir araştırma gerçekleştirildi. Araştırmaya,<br />

Ulusal İnfluenza Sürveyans İzleme Sistemi’ne<br />

katılan ve İstanbul Üniversitesi Ulusal İnfluenza<br />

Laboratuvarı’na örnek gönderen 9 aile hekimi katıldı.<br />

Araştırma kapsamında; influenza benzeri hastalık nedeniyle<br />

tedavi almak isteyen ve onayı alınan hastalar incelendi.<br />

İnfluenza benzeri hastalık tanısını doğrulamak için DSÖ<br />

kriterleri kullanıldı ve tüm hekimler BD Veritor TM prensipleri,<br />

doğru test yöntemleri ve uygun örnek alma tekniği üzerine<br />

eğitim aldı. Sonuçların karşılaştırılması için hastalara<br />

virüsün genetik yapısının tespit edildiği moleküler temelli<br />

testler ve yeni nesil BD Veritor TM teknolojisi olmak üzere iki<br />

paralel test yapıldı.<br />

Araştırma Sonuçlarının;<br />

Hasta-Doktor İlişkisine Etkileri: Dijital hızlı test teknolojisi, hekimlerin hızlı tanı ile anında ulaştığı pozitiflik sonuçlarına göre<br />

grip salgınları hususunda erken farkındalık oluşturmuştur. Kesin tanıyı kolaylaştırdığı için hekimlerin tanıya güvenlerini<br />

artırmıştır. Hekimler, ayrıca, hızlı testin hastaların tedaviye güvenini de artırdığını ve hekim-hasta ilişkisi üzerinde olumlu etkisi<br />

olduğunu ifade etmiştir. Buna ek olarak, hekimler hastalıktan korunmak için alınacak tedbirler ve hastalık hakkında bilgi<br />

vermek için hastaya daha fazla zaman ayırabilmiştir.<br />

Reçete Üzerine Etkisi: Genel olarak, araştırma sonucu yeni nesil hızlı testlerin hekimlerin, hastalara antibiyotik kullanmama<br />

konusunda ikna etme fırsatı yakaladığını ortaya koymuştur. Ayrıca hızlı sonuçlar antiviral ilaç reçete etmeye karar vermeyi<br />

kolaylaştırmıştır.<br />

48<br />

March 2017


Sağlık<br />

AstraZeneca Türkiye, “İnsana Saygı” ödülü aldı<br />

İnsan kaynakları alanında yürütülen başarılı çalışmaları öne<br />

çıkarmak amacıyla her yıl iş başvurularını en hızlı ve en<br />

yüksek oranda yanıtlayan, en çok başvuru alan ve en çok<br />

istihdam oluşturan şirketlere verilen 16. Kariyer.net İnsana<br />

Saygı Ödülleri, 22. İnsan Kaynakları Zirvesi’nde sahiplerini<br />

buldu. Kariyer.net İnsana Saygı ödülüne layık görülen 227<br />

firmadan biri de AstraZeneca oldu.<br />

AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Feyza<br />

Aysan ödül hakkında şunları söyledi; “AstraZeneca İnsan<br />

Kaynakları Ekibi olarak sürdürülebilir başarıyı hedefleyen,<br />

yenilikçi ve üretken bir insan kaynakları anlayışına sahibiz.<br />

Yeni trendleri takip edip AstraZeneca’ya uyarlayarak,<br />

çalışanlarımızı iş hayatlarında destekliyoruz ve başarılı olmalarını<br />

sağlayacak fırsatlar oluşturmak için çalışıyoruz.<br />

“İnsana saygı” ilkemizin bir parçası olarak çalışanlarımızın<br />

bağlılığının düzenli olarak ölçüldüğü ve geri bildirimlerinin<br />

alındığı anketler yapıyoruz. İnsan kaynakları alanında kısa<br />

ve orta vadede hedefimiz, önümüzdeki yıllarda da yenilikçi<br />

ve eşitlikçi uygulamalarla birlikte “En İyi İşyeri” olma stratejimiz<br />

doğrultusunda ilerlemek. Her şeyden önce insana<br />

değer veren bir şirket olarak bu hedefimiz doğrultusunda<br />

emin adımlarla ilerlerken çalışanlarımız dışında şirketimize<br />

başvuran adaylar nezdinde de bu ödüle layık görülmek gücümüze<br />

güç kattı.”<br />

AstraZeneca Turkey was awarded<br />

Human Respect Award by Kariyer.net<br />

Responding to job applications the fastest and highest rate<br />

every year in order to highlight the successful work carried<br />

out in the field of human resources, the 16th Kariyer.net<br />

Human Respect Award, awarded to the most frequent applicants<br />

and the most employment-generating companies,<br />

found its owners at the 22nd Human Resources Summit .<br />

AstraZeneca was one of the 227 firms awarded with the Human<br />

Respect Award by Kariyer.net.<br />

AstraZeneca Turkey Human Resources Director Feyza Aysan<br />

said about the award; “As the AstraZeneca Human Resources<br />

Team, we have an innovative and productive human<br />

resources approach that targets sustainable success. By following<br />

new trends and adapting them to AstraZeneca, we<br />

support our employees in their business lives and work to<br />

create opportunities that will ensure their success. As part<br />

of our “Human Respect” prime ministry, we are conducting<br />

surveys of our employees’ commitment to regularly measuring<br />

their feedback and receiving feedback. We aim to achieve<br />

our goal in the short and medium term in the field of<br />

human resources and in the coming years in line with our<br />

strategy of being the “Best Workplace” together with innovative<br />

and equitable practices. Above all, as a company that<br />

values ​humanity, we have the power to be worthy of this<br />

award in front of our employees who apply to our company<br />

while we are proceeding with sure steps in this direction.”<br />

March 2017 49


Sağlık<br />

Hareketsizlik ortopedik sorunlara yol açıyor!<br />

Kışın yaz aylarına göre daha az hareket ediyoruz. Bunda soğuk havalardan kaçma<br />

isteği kadar güneşin enerji verici etkisini hissedemememiz de etkili. Her yıl olduğu<br />

gibi bu kış da kişilerin hareket etme kapasitesinin azaldığına dikkat çeken Acıbadem<br />

Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Binnet, fazla<br />

hareketsiz kalmanın sağlığımızı bozarak ortopedik sorunlara neden olabileceğine<br />

dikkat çekiyor.<br />

Eklemler, kemikler ve kaslarla donatılan vücudumuzun en temel özelliği;<br />

hareket etme kabiliyeti. Bir başka deyişle vücudumuzun işleyişi, hareket etme<br />

üzerine kurulu. Peki yeterince hareket etmezsek ne oluyor? Vücudumuzun işlevi<br />

bozulmaya, eklem, kas ve kemiklerimiz eskisi gibi çalışmamaya başlıyor. Böylece<br />

hareket kabiliyetimiz daha da azaldığı gibi, yorgunluk ve ağrılar gibi şikayetler<br />

yaşamaya başlıyoruz.<br />

En çok ofis çalışanları etkileniyor<br />

Teknolojinin hızlı gelişmesi, çalışma saatlerinin artması ve buna bağlı olarak masa<br />

başı çalışan sayısında yaşanan yükseliş, hareketsizliğin artmasındaki en önemli<br />

nedenlerin başında geliyor. Üstüne bir de soğuk havalarla birlikte hareketsizliğin<br />

arttığını ifade eden Prof. Dr. Mehmet Binnet, sürekli masa başında oturmanın kas ve eklem ağrılarının en büyük tetikleyicisi<br />

olduğunun altını çiziyor. Bu konuya 28 yaşında bankacı olarak çalışan bir hastasını örnek veren Prof. Dr. Mehmet Binnet;<br />

“İlk bir yıl hareketsizlik ile başlayan ufak ağrılarını ciddiye almadığında boyun ağrısı şikayetleri şiddetlendi.” diyor.<br />

Zamanla duruş bozukluğuna yol açıyor<br />

Kişilerin duyduğu rahatsızlığın, ancak günlük yaşamı etkilemeye başladığında doktora gittiklerini anlatan Prof. Dr.<br />

Mehmet Binnet; “Aslında o aşamaya kadar vücut eski elastikiyetini kaybetmiş oluyor. Duruş veya postür bozukluğu<br />

ortaya çıkıyor. Bu da vücudun yük dağılımını olumsuz etkiliyor. Sonrasında ise kasları toparlamak için daha fazla vakit<br />

gerekiyor” diye konuşuyor.<br />

Ofiste basit egzersizler<br />

• Dik bir şekilde oturarak gövdenizi eğmeden<br />

başınızı sağa-sola çevirin. Günde 3 kez 10 kere<br />

yapın ve hareketler arasında 5 saniye dinlenin.<br />

• Sağ kolunuzu aşağıya itin, sol eli başınızın üzerine<br />

yerleştirin. Yavaşça boynunuzu sola bükerken<br />

elinizle de gerin. Günde 3 kez 10 kere yapın ve<br />

hareketler arasında 5 saniye dinlenin.<br />

• 2 saatte bir 5 kere omuzlarınızı geriye doğru<br />

çekerek bırakın. Bu hareket sırtın üstündeki kasların<br />

ağrımasını önler.<br />

50<br />

March 2017


Fuar<br />

Ar-Ge İşbirlikleri Zirvesi ve Fuarı’nda geleceğin<br />

üretim teknolojileri konuşulacak<br />

10. Kalkınma Planı kapsamında gerçekleşecek AR-GE İşbirlikleri<br />

Zirvesi ve Fuarı, Ar-Ge sistemi içinde yer alan Dijital Teknolojiler,<br />

Nanoteknoloji, Biyoteknoloji gibi sağlık endüstrisi vb. alanlarındaki<br />

aktörleri aynı mekânda bir araya getirecek<br />

T.C. Kalkınma Bakanlığı ile T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />

Bakanlığı himayelerinde TÜBİTAK ve Yüksek Öğretim<br />

Kurulu (YÖK) işbirliği ile yapılacak AR-GE İşbirlikleri Zirvesi<br />

ve Fuarı, 3-5 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Pullman<br />

Kongre ve Fuar Merkezinde gerçekleşecek. Kamunun AR-GE<br />

hedeflerine göre İmalat Sanayi, Enerji, Uzay ve Havacılık,<br />

Dijital Teknolojiler, Nanoteknoloji, Biyoteknoloji, Sağlık<br />

Endüstrisi, Bilişim, Tarım ve Gıda, Otomotiv, Ulaştırma ve<br />

Yeşil Teknolojiler konusunda ilgili paydaşların katılacağı<br />

etkinlik, geleceğin üretim sistemlerinde Ar-Ge işbirlikleri<br />

için zemin oluşturacak. Türkiye’nin kalkınma hedefleri<br />

doğrultusunda araştırma altyapısı merkeze alınarak işbirliği<br />

imkanlarının sağlanacağı bu platform, AR-GE konusunda<br />

kamu, özel sektör ve üniversite etkileşimini artırarak ulusal<br />

ve uluslar arası bilimsel ve ticari alanlarda işbirliklerini<br />

geliştirmeyi amaçlıyor.<br />

Ar-Ge işbirlikleri panellerinde geleceğin teknolojileri ve<br />

üretim sistemlerindeki rolleri konuşulacak<br />

Geleceğin üretim sistemlerinde dijital teknoloji, bioteknoloji<br />

ve nanoteknolojilerin rolü ve işbirliklerinin konuşulacağı<br />

panellerde, üretim sistemlerinde araştırma altyapıları, Ar-<br />

Ge işbirliklerinde temel sorunlar ve uygulama örnekleri ile<br />

Türkiye-Japonya Ar-Ge işbirlikleri gündeme alınacak.<br />

Ar-Ge projeleri bu fuarda görücüye çıkacak<br />

Ar-Ge İşbirlikleri Zirvesi ve Fuarında yer alacak firmalar<br />

Ar-Ge projelerini sunma ve konu ile ilgili yatırımcılarla<br />

tanışma fırsatına sahip olacak. Bir-E-Bir görüşmeler<br />

Fuar ziyaretçileri teknoloji Etkinlikte yer alan her bir Ar-Ge<br />

ve araştırma merkezlerinin<br />

ürün, hizmet ve teknolojileri<br />

projesi ile ilgili olarak, Bir-E-Bir<br />

yazılım uygulaması ile etkinlik<br />

katılımcıları belirli saat dilimleri<br />

hakkında bilgi sahibi<br />

içinde One-on-One Meetings alanı<br />

olabilecek. Mühendislik<br />

içinde bir araya gelerek proje<br />

ve kariyer imkânlarının<br />

üzerine konuşabilecek, yatırım<br />

yanında ticarileşmeyi<br />

imkanları değerlendirilecek.<br />

başarmış ve yatırımcılara açık<br />

Ar-Ge projelerini görebilecek. Ar-Ge<br />

konusunda know-how transferi için de<br />

bir fırsat olan fuar; kamu, akademi ve iş dünyası arasında<br />

işbirliği ve iletişim imkânları sağlayacak.<br />

Ar-Ge yönetim toplantıları<br />

Sağlık-ilaç, sağlık-tıbbi cihaz,<br />

Savunma, loT, imalat, uzay, enerji<br />

ve otomotiv sektörlerinde Ar-Ge<br />

baş mühendislerinin ve kamu<br />

kurumlarındaki yetkililer ile<br />

alanında uzman olan kişilerin<br />

katılımı ile Cro Meetings yuvarlak<br />

masa toplantısı gerçekleşecek.<br />

Kalkınma Bakanlığı, BSTB, YÖK,<br />

TÜBİTAK, ilgili STK’lar ile sektör<br />

temsilcilerinin bir araya geleceği<br />

yuvarlak masa toplantılarında Ar-<br />

Ge çalışmaları, sektör bazlı kanaat<br />

önderlerinin katılımı ile<br />

derinlemesine ele alınacak.<br />

52<br />

March 2017


HİMAYE EDEN KURUMLAR<br />

İŞBİRLİĞİ YAPILAN KURUMLAR<br />

Türkiye Cumhuriyeti<br />

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı<br />

ULUSLARARASI<br />

AR-GE İŞBİRLİKLERİ<br />

ZİRVESİ VE FUARI<br />

3-5MAYIS2017<br />

İSTANBUL<br />

Geleceğin Üretim Sistemlerinde<br />

Ar-Ge İşbirlikleri<br />

www.argezrves.org<br />

#gelecekarge<br />

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB<br />

(TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ)<br />

İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR


TURKEY<br />

Radioldgy journal


Sağlık<br />

MS, akıl ya da ruh hastalığı değildir<br />

Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi<br />

Prof. Dr. Rana Karabudak, MS hastalığı hakkında doğru bilinen yanlışları<br />

açıklayarak, kamuoyunu bilgilendiriyor ve uyarılarda bulunuyor<br />

MS hastalığında koruyucu ilaç tedavileri<br />

“Hastalığın ilk basamak tedavileri, enjeksiyon tedavileri,<br />

gün aşırı uygulanılabilen ilaç tedavilerinin yanı sıra her gün<br />

uygulanabilen ilaç tedavileri var. Haftada 3 uygulanan ya da<br />

haftada 1 uygulanan değişik seride ilaçlar var. Bu ilaçların<br />

etkileri atak sıklığını azaltmak ve uzun vadede engelliliği<br />

erteleme yönündedir. Ama sık atak geçirmeyen iyi grupları<br />

da yakın takip ederek rehabilitasyonla çok iyi sonuçlar elde<br />

etmek mümkün.” diyen Prof. Dr. Karabudak MS hastalığı için<br />

koruyucu tedaviler olduğunu dile getiriyor.<br />

Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı<br />

Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rana Karabudak<br />

MS (Multiple skleroz) hastalığı, hem dünyada hem de<br />

Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu olarak kabul ediliyor.<br />

Türkiye’de 35 bin kadar genç insanın etkilendiği hastalık<br />

hakkında internet üzerinde fazlasıyla bilgi kirliliği<br />

bulunuyor. Bu noktadan hareketle yola çıkan Hacettepe<br />

Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.<br />

Rana Karabudak, MS hakkındaki gerçekleri açıklıyor.<br />

MS ilaçları kemoterapi gibi değildir!<br />

MS ilaçlarının uzun vadede bağışıklık sistemini düzenleyici<br />

olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Karabudak, bu ilaçların<br />

kemoterapi gibi olmadığının altını çizdi. Bazı hastaların MS<br />

ilaçlarından çekindiklerine dikkat çeken Prof. Dr. Karabudak;<br />

“İlaçlar, bağışıklık sisteminin kendi kendine yönelik<br />

saldırısını daha da düzenlemeye, terbiye etmeye yöneliktir.<br />

Yani hiper aktif bir çocuğu terbiye etmek gibi düşünülebilir.<br />

Takip edilemeyecek, ciddi yan etkileri yoktur” dedi.<br />

MS hastalığında Türkiye orta risk bölgesinde<br />

MS hastalığının genç insanları ve kadınları daha fazla<br />

etkilediğine değinen Prof. Dr. Karabudak; “Toplum olarak<br />

biz daha beyaz ırk toplumuyuz ve orta risk bölgesindeyiz.<br />

Bu hastalık da daha çok beyaz ırkı ilgilendiriyor. Asya<br />

toplumlarında ya da Afrika’da daha az görülüyor. Ülkemizde<br />

özellikle 20 ila 40 yaş arasındaki gençleri etkilediğini<br />

biliyoruz ve 35 ila 40 bin hastadan söz ediyoruz” bilgisini<br />

verdi.<br />

ABD, Kanada ve Kuzey Avrupa ülkeleri gibi yüksek risk<br />

bölgelerinde hastalık daha yaygın olarak görülüyor. Tüm<br />

dünyada 2.5 milyon, bazı kayıtlarda ise 3 milyona yakın MS<br />

hastası olduğu tahmin ediliyor. Prof. Dr. Karabudak’a göre,<br />

bu hastaların da genç insanlar olduğu düşünüldüğünde,<br />

bütün toplumlar için önemli bir sağlık sorunu ile karşı<br />

karşıyayız.<br />

56<br />

March 2017


OLED Monitör ile <strong>Medikal</strong> Görüntülemelerde<br />

Yüksek Standardı Yakalayın<br />

Dünyada İlk Ve Tek <strong>Medikal</strong> OLED Monitör Sony PVM-2551MD<br />

Ateksis İle Türkiye’de!<br />

PVM-2551MD 24,5 inç Full HD OLED <strong>Medikal</strong> Monitör<br />

Olağanüstü resim kalitesi ve medikal kullanıma uygun tasarımıyla<br />

Organik Işık Yayan Diyot ( OLED ) teknolojili PVM-2551MD,<br />

üstün kalitede tıbbi izleme dönemini başlatıyor.<br />

PVM-2551MD, geliştirilmiş özel OLED işlemcilidir ve gelişmiş<br />

kritik görüntü izleme standardını oluşturmaktadır. Sony’nin<br />

yenilikçi OLED teknolojisi, neredeyse hiç hareket bulanıklığı<br />

olmadan simsiyah, yüksek kontrastlı, doğru renk üretimi ve hızlı<br />

yanıt süreleri sunar.<br />

PVM-2551MD ayrıca genellikle ameliyat sırasında bir elektro<br />

cerrahi bıçak kullanıldığında oluşan monitördeki etkileri azaltan<br />

yüksek performanslı bir parazit filtresi kullanır. PVM-2551MD,<br />

100 mm delik mesafesini kapsayan VESA montaj standardıyla da<br />

uyumludur; bu da onu çok çeşitli medikal kurulumlarla kullanım<br />

için ideal hale getirir.<br />

OLED Teknolojisi<br />

Geniş dinamik aralık<br />

Gösterilen görüntünün karanlık alanlarında<br />

doğru renk üretimi<br />

Sony TRIMASTER EL teknolojisi sayesinde Sony OLED monitör,<br />

kaynak sinyalin aslına uygun, saf siyah üretme kapasitesine<br />

sahiptir. Özellikle karanlık görüntüler için üstün renk üretimi<br />

sağlar. Bu da, tıp uzmanlarının her bir görüntüdeki en güç<br />

algılanan ayrıntıları bile gözlemlemesine olanak sağlar.<br />

Örneğin; kan damarları, diyafram ve yağ gibi dokuların soluk<br />

renk farkları düşük ışık koşullarında doğru şekilde üretilir.<br />

Hızlı Yanıt<br />

Neredeyse sıfır hareket bulanıklığı<br />

OLED elektrikli ışıldayan katman doğası gereği tüm elektrik akımı<br />

girişlerine yanıt verdiğinden, neredeyse hiç gecikme olmadan ışık<br />

yayar. Böylece hızlı hareket eden görüntüler için üstün hızlı yanıt<br />

performansı elde eder. Bulanıklığın olmadığı bu verimli hızlı yanıt<br />

süresi, sert endoskopik cerrahi ve esnek endoskopi incelemesi<br />

gibi çok çeşitli kritik medikal uygulamalar için yararlıdır.<br />

Geniş Renk Gamı<br />

Renklerde küçük farklılıklar üretir<br />

OLED teknolojisi, bugüne kadar sunulan tüm Sony monitörlerin<br />

en büyük renk aralıklarını görüntüler. Sony mikro boşluk yapısı,<br />

RGB renk doğruluğunu kalibre etmek ve stabilize etmek için<br />

doğru renk filtreleriyle birlikte optik rezonans etkisini kullanır.<br />

Bu kombinasyon, ortam ışığı yansımasının azaltılmasında da<br />

etkilidir, bunun sonucunda özellikle de parlak ortamlarda<br />

neredeyse hiç bozulma olmadan derin renk üretimi elde edilebilir.<br />

Sony <strong>Medikal</strong> Türkiye’nin yetkili distribütörü olan Ateksis ile<br />

irtibata geçebilirsiniz.<br />

March 2017 57


Teknoloji<br />

İTÜ’den kanserle mücadele için 6 yeni cihaz<br />

Dünyanın ilk mikrodalga tomografi cihazı<br />

İTÜ mühendislerinin dehası ile kanser hastalarına umut oluyor<br />

Türkiye’nin teknoloji üreten eğitim kurumlarının başında<br />

gelen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), çağın vebası olarak<br />

görülen çeşitli kanser türlerinin erken teşhis ve tanısına<br />

yönelik ürettiği cihazları tanıttı. İTÜ bilim insanları meme<br />

kanseri, akciğer kanseri ve gırtlak kanseri gibi hastalıkların<br />

etkili bir şekilde tanısına olanak tanıyan yüksek hassasiyetli<br />

tanı ve tedavi cihazlarını geliştirdiğini belirtti.<br />

Meme kanseri için her yaşta kadın radyasyon sıkıntısı<br />

olmadan ölçüm yaptırabilecek<br />

Prof. Dr. İbrahim Akduman’ın proje ekibinde yer alan<br />

İTÜ öğretim üyesi Dr. Güray Ali Canlı, Mikrodalga Meme<br />

Tomografi Cihazı (MMT)’nın seri üretim için hazır<br />

olduğunun müjdesini verdi. Dr. Ali Canlı, bu cihazlarının<br />

ülkenin kaderini değiştireceğini söyledi. Dr. Güray Canlı,<br />

cihazın meme kanserinin önlenmesi noktasındaki önemini<br />

şöyle anlattı; “Meme kanseri ne kadar erken teşhis edilirse<br />

tedavi şansı o kadar yüksektir. Erken tanıda kullanılan<br />

önemli yöntemlerde biri tarama mamografisidir. Ancak<br />

tarama mamografisi yöntemi, sadece 40 yaş üstü kadınlarda<br />

kullanılıyor ve radyasyon yayması nedeniyle yılda en<br />

fazla bir kez çekim yapılıyor. Yine mevcut teknolojiler<br />

ile tümörün yeri ve büyüklüğü tam ölçülemiyor. Eski<br />

yöntemle 7-8 mm altındaki tümörlerin tespiti pek mümkün<br />

olmuyor. Bu cihazla her yaşta kadın memesine hiçbir şey<br />

değmeden, radyasyon vb. sıkıntı olmadan isterse her<br />

gün ölçüm yaptırabilecek. Ölçüm sonucu tümörün hem<br />

gerçek büyüklüğünü, hem şeklini, hem de yerini ve habis<br />

olup olmadığını gösterebilecek. Üstelik 2 mm’ye kadar<br />

küçüklükteki tümörler de tespit edilebilecek ve bu nedenle<br />

çok erken evrede teşhis gerçekleşebileceği için tedavi de<br />

daha kolay ve başarılı olabilecek.”<br />

Kanserle mücadele için 7 yılda 6 cihaz<br />

2010 yılında çalışmalara başlayan İTÜ bilim insanları, 7<br />

yılda 6 farklı kanser teşhis ve tanı cihazı geliştirdi. TÜBİTAK<br />

ve İSTKA gibi kurumların destekleriyle geliştirilen medikal<br />

cihazlar ulusal ve uluslararası arenada (Ekinkan Vakfı, IEEE<br />

Antenler ve Yayılma Toplumu ve ESS (European Surgery<br />

Society), technoArena gibi) birçok otorite tarafından başarı<br />

ödülüne layık görüldü.<br />

İTÜ’den dünyanın ilk mikrodalga tomografi cihazı<br />

Dünyanın ilk mikrodalga tomografi cihazı Mikrodalga<br />

Göğüs Tomografisi (MMT) ile meme kanseri tarama ve<br />

erken teşhisinde yeni bir çağ açıldı. Emaliz cihazıyla, habis<br />

tümör dokusunu teşhis ederek cerrahi sınırları belirleme<br />

sürecini otomatikleştirildi. Kullanımı kolay, düşük maliyetli,<br />

kablosuz Scala cihazı gırtlak kanseri teşhisi için geliştirildi<br />

ve yüksek hassasiyetle çalışıyor. Nefes cihazı ise akciğer<br />

kanseri başlangıcı gibi hastalıkların teşhisinde kullanılıyor.<br />

İTÜ’nün kanser teşhis ve tanı sürecinde çalışmaları devam<br />

eden iki medikal cihazı daha bulunuyor.<br />

58<br />

March 2017


Türkiye <strong>Medikal</strong> Sektöründe<br />

Milli İnovasyon ve Milli Üretimin Öncüsü<br />

RD Global ve PHILIPS IGT Devices İşbirliği<br />

RD Global ve PHILIPS IGT Devices,<br />

2017 yılı itibari ile 10.000.000 Euro hacimli ticari işbirliğine imza attılar<br />

RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit<br />

DİNÇ verdiği demeçte; “Damar hastalıklarının<br />

girişimsel tedavilerinde tanı ve tedavi amaçlı<br />

görüntüleme tekniklerinin önemi her geçen<br />

gün artmaktadır. Tıkalı damarların açılmasında<br />

en iyi sonuçların alınması için dünyada tek<br />

olan damar içi ultrasonografik görüntüleme<br />

ve teşhis yöntemlerinin halkımızın tedavi<br />

standartlarına eklenmesi bizim için gurur<br />

vericidir. Ülkemizde sağlık problemlerinin<br />

başını çeken damar içi tıkanıklığın durumu tam<br />

anlamıyla izlenip haritalandırılarak stentleme,<br />

aterektomi ve trombektomi gibi işlemlerin<br />

başarısı daha da artacaktır.” diye belirtti.<br />

March 2017 59


Sağlık<br />

Prostat kanserinde “akıllı” biyopsi:<br />

MR TRUS Füzyon<br />

Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı ve Üroonkoloji<br />

Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Cemil Uygur<br />

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi prostat kanserinde de<br />

erken teşhisin önemine değinen Anadolu Sağlık Merkezi<br />

Üroloji Uzmanı ve Üroonkoloji Merkezi Yöneticisi Prof.<br />

Dr. Cemil Uygur; “Prostat kanseri her geçen gün artıyor,<br />

ancak MR TRUS Füzyon biyopsisi gibi yeni tanı yöntemleri<br />

de yüz güldürüyor. Bu, hasta için zahmetsiz bir yöntem.<br />

MR TRUS Füzyon teknolojisiyle biyopsi işlemi birkaç<br />

kez tekrarlanmıyor, tümör tespit edilip 3 boyutlu olarak<br />

görüntüleniyor ve tek seferde biyopsi alınıyor. Daha doğru<br />

ve kesin tanı konarak tedavi çok daha hızlı planlanıyor”<br />

açıklamasında bulundu.<br />

yakalanma riskine sahip olduklarını belirten Üroonkoloji<br />

Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Cemil Uygur; “Daha erken<br />

yaşlarda da görülebilmekle birlikte ilerleyen yaş ile paralel<br />

olarak kanser riski de artıyor. 10 yıldan fazla yaşam beklentisi<br />

olan her erkek 50 yaşından itibaren yılda bir kez prostat<br />

muayenesi ve serum PSA düzeyi kontrolü yaptırmalı. Hedefe<br />

yönelik Prostat MR-TRUS Füzyon Biyopsisi, ileri teknoloji<br />

cihaz ve yazılım kullanılarak prostatta kanser şüphesi olan<br />

odakları saptayan ve bu odaklardan milimetrik hassasiyetle<br />

biyopsi yapılmasını sağlayan bir yöntem. MR-TRUS Füzyon,<br />

prostat kanseri tanısında doğruluğu ve hassasiyeti yüksek<br />

bir ‘akıllı biyopsi’ yöntemi. Bu yöntem, prostata ait Manyetik<br />

Rezonans (MR) görüntülerinin, özel bir yazılım yardımı ile<br />

işlenmesi ve gerçek zamanlı Trans Rektal Ultrasonografi<br />

(TRUS) görüntüsü ile birleştirilmesi esasına dayanır. Yöntem<br />

sayesinde kanser odakları 3 boyutlu olarak görüntülenerek<br />

daha yüksek doğrulukla saptanabiliyor ve tekrarlayan<br />

biyopsilere gerek kalmıyor” açıklamasında bulundu.<br />

İdrar yaparken ağrı veya yanma hissine dikkat<br />

Prostat kanserinin erken dönemde herhangi bir belirti<br />

vermediğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji<br />

Uzmanı ve Üroonkoloji Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Cemil<br />

Uygur “Prostat kanseri günümüzde erkek toplumunu<br />

etkileyen önemli sağlık problemlerinden biri. Bu hastalık<br />

erkeklerde görülen ve kansere bağlı ölümlerin yaklaşık<br />

yüzde 9 nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Zamanla kanserli<br />

dokunun büyümesi ve prostat içerisinden geçen üretraya<br />

(idrar kanalı) bası oluşturması sonucu idrar yapma ile ilgili<br />

problemlere yol açabiliyor. Genel olarak bu geç dönemde<br />

ortaya çıkan şikayetler idrar sıklığında artış, idrar akımında<br />

zayıflama, idrar yapamama hali, kesik kesik idrar yapma,<br />

idrar yaparken ağrı/yanma hissi ve idrarda kan görülmesi<br />

şeklinde olabilir. Hastalığın prostat dışında kemiklere de<br />

yayılmış olması durumunda kemik ağrıları, özellikle de sırt<br />

bölgesinde, kalça, bacaklar ve kaburgalarda ortaya çıkabilir”<br />

dedi.<br />

MR TRUS Füzyon milimetrik hassasiyetle biyopsi<br />

yapılmasını sağlıyor<br />

Ailesinde prostat kanseri tanısı almış kişilerin bu hastalığa<br />

60<br />

March 2017


Sağlık<br />

Nöronavigasyon ile tedavide nokta atışı<br />

Tedavinin beyinde tam olarak hedeflenen noktaya uygulanmasını<br />

sağlayan Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazı, tedavinin etkinliğini<br />

artıran bir uygulama olarak dikkat çekiyor<br />

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nin geleneksel<br />

olarak her Çarşamba günü gerçekleştirdiği bilimsel<br />

toplantıların konuğu Massachusetts Genel Hastanesi ve<br />

Utrecht Üniversitesi’nden Dr. Jord Vink oldu. NPİSTANBUL<br />

Hastanesi çalışanlarının yoğun ilgi gösterdiği seminerde<br />

Dr. Vink, Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazının kullanım<br />

alanlarını ve tedavideki etkisi üzerine önemli bilgiler verdi.<br />

Hollanda’da Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazının farklı<br />

hastalık tiplerinde ve pek çok hastada uygulandığını belirten<br />

Dr. Jord Vink, bu konuda yapılan araştırma ve sonuçlarını<br />

anlattı. Yüksek hassasiyete sahip cihazın tedavide hayli<br />

başarılı olduğuna değinen Dr. Vink, “İşitsel varsanıların<br />

tedavisi” konusunda özellikle iddialı olduklarını kaydetti.<br />

Dr. Jord Vink, Navigasyonlu TMU/TMS’nin, standart<br />

TMU/TMS’den en büyük farkının tedavinin beyinde tam<br />

istenen noktaya uygulanması olduğunu ifade ederek bu<br />

yolla tedavinin etkinliğinin arttığını söyledi. CE sertifikalı<br />

Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazı; hafif, güvenilir ve<br />

kolay uygulanabilme özelliğini taşıyor.<br />

TMU/TMS Nedir?<br />

TMU uygulanmasında, dışarıdan güçlü ama kısa bir<br />

manyetik alan oluşturularak beyin aktivitesi değiştirilerek<br />

tedavi etkisi oluşturuluyor. Transkraniyal Manyetik<br />

Uyarım (TMU) beyindeki nöronları uyaran noninvazif<br />

bir yöntem olarak kullanılıyor. Hızla değişen<br />

manyetik alanlar yoluyla (elektromanyetik<br />

indüksiyon), dokularda indüklenen zayıf<br />

elektrik akımları uyarıma yol açıyor.<br />

Bu şekilde, ameliyata veya dıştan<br />

elektrotlara ihtiyaç olmaksızın,<br />

beyin aktivitesi tetiklenebiliyor veya<br />

modüle edilebiliyor. Beynin işleyiş<br />

tarzını haritalayan TMU yöntemi,<br />

nörolojide tanı ve araştırma açısından<br />

güçlü bir araç olarak kullanılıyor.<br />

Tekrarlanan, Transkraniyal Manyetik<br />

Uyarım (tTMU) depresyon, kaygı bozukluğu gibi<br />

bir dizi bozukluğun tedavisinde umut vaat ediyor.<br />

Uygulama şekli<br />

Hastaların önce beyin MR’ları çekilir ve alınan görüntüler navigasyon cihazına aktarılır. Hastanın beyninde tedavi<br />

uygulanacak nokta bir uzman tarafından belirlenir. Nöronavigasyon cihazı, beyin uyarımının (Transkranyal Manyetik<br />

Uyarı) tam bu noktaya verilmesini sağlar.<br />

March 2017 61


Röportaj<br />

Philips’ten sağlık odaklı yeni yapılanma<br />

“HEALTH TECH”<br />

Philips 2025 yılına kadar<br />

3 milyar kişinin hayatına dokunarak iyileştirmeyi hedefliyor<br />

Hizmetleri ve Tüketici Yaşam Tarzı bölümlerini ‘Sağlık<br />

Teknolojileri’ altında Health Tech ismi ile birleştiren şirketin<br />

tüketiciye yönelik ürün ve çözümlerini Philips Türkiye<br />

CEO’su Haluk Karabatak’tan öğrendik…<br />

Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak<br />

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden<br />

mezun olduktan sonra sırasıyla GlaxoSmithKline<br />

ve Pfizer’de çeşitli pozisyonlarda görev alan Haluk<br />

Karabatak, profesyonel iş hayatına GlaxoSmithKline’da<br />

1998 yılında ürün yöneticisi olarak başlamıştır.<br />

Sonrasında Pfizer Türkiye’ye iş birim yöneticisi olarak<br />

geçiş yapan Karabatak, burada Kurumsal Strateji<br />

Müdürlüğü, Orta Asya ve Kafkaslar (CauCAR) Bölge<br />

Direktörlüğü ve 10 ülkeyi kapsayan Güney Doğu<br />

Avrupa Bölgesi Liderliği görevlerini üstlenmiştir.<br />

2016 yılı Şubat ayında Philips ailesine katılan<br />

Karabatak Philips Türkiye CEO’su olarak görevini<br />

sürdürmektedir.<br />

İnsanların yaşamlarını iyileştirmeye kendini adayan<br />

Philips, sağlık alanında teşhis, tedavi ve evde bakıma kadar<br />

olan süreçlerde ileri teknolojiden, klinik sonuçlardan ve<br />

tüketici iç görülerinden faydalanıyor. Tanısal görüntüleme,<br />

görüntüleme odaklı terapi, hasta görüntüleme ve sağlık<br />

bilişiminin yanı sıra sağlıklı yaşam ve evde bakım alanlarında<br />

pazar lideri konumunda olan şirket, Hollanda’da bulunan<br />

genel merkezi ve 100’ü aşkın ülkedeki satış ve hizmetleriyle<br />

yaklaşık 69 bin kişiyi istihdam ediyor. 2016’da Sağlık<br />

Geçtiğimiz yıl itibari ile Philips olarak yeni bir<br />

yapılanmaya girdiniz. Tamamen sağlık odaklı Health<br />

Tech fikri nasıl ortaya çıktı?<br />

Bugün, tüm dünyayı ilgilendiren önemli sorunlarla karşı<br />

karşıyayız; çoğalan kronik hastalıklar, büyüyen ve yaş<br />

ortalaması artan bir nüfus, insanların ihtiyaçlarına bir an<br />

önce çare bulmayı ve bunu yaparken de artan maliyetleri<br />

düşürmeyi gerektiriyor. Bu kapsamda sağlık, dünyanın<br />

en önemli meselelerinden biri haline geldi. Philips olarak<br />

anlamlı ve sürdürülebilir inovasyonlar yaparak dünyayı<br />

daha iyi bir yer haline getirme hedefimiz hep vardı. Ancak<br />

geçtiğimiz yıl itibariyle bu stratejiyi tamamen sağlık alanına<br />

odaklanan bir şirket haline gelerek dünyayı yaptığımız<br />

inovasyonlar ile daha sağlıklı bir hale getirme misyonu<br />

ile birleştirdik. Bu doğrultuda Royal Philips, 1 Şubat<br />

2016 tarihi itibariyle Sağlık Hizmetleri ve Tüketici Yaşam<br />

Tarzı bölümlerini ‘Sağlık Teknolojileri’ altında birleştirdi,<br />

Aydınlatma çözümleri şirketini ise bağımsızlaştırdı.<br />

Health Tech’in projelerini ve sektöre sunacağı sağlık<br />

çözümlerini öğrenebilir miyiz?<br />

Sağlık Teknolojileri altında hem kurumsal hem de tüketiciye<br />

yönelik ürün ve çözümler sunuyoruz. Kurumsal alanda<br />

klinisyenlerin teşhis, tedavi ve günümüzün en yaygın<br />

hastalıklarına karşı mücadelelerine destek olan ürün ve<br />

çözümlerimiz var. Mobil ve uzaktan teknolojileri entegre<br />

ederek radyoloji, kardiyoloji, onkoloji, kadın doğum, klinik<br />

karar desteği, evde bakım, uyku ve solunum hastalıkları tedavi<br />

ve diğer kritik alanlarda yeni yaklaşımlara öncülük ediyoruz.<br />

Bu alanda İleri Moleküler Görüntüleme, Tomografi, EKG,<br />

Hasta başı Monitörleri, MR, X-Ray, Mamografi, Ultrason gibi<br />

hastane sistemleri ve çözümlerimiz var. Tüketici alanında ise<br />

ağız ve diş sağlığı, mutfaktan süpürgeye yaşamı kolaylaştıran<br />

ev aletleri ve anne ve bebeklerin sağlığına odaklanan annebebek<br />

ürünleriyle inovatif çözümler sunuyoruz. Mutfak<br />

aletleri, elektrik süpürgesi, ütü, erkek ve kadınlar için kişisel<br />

bakım ürünleri ve Avent markamız kapsamında anne ve<br />

bebek ürünleri tüketicilere sunduğumuz ürünler.<br />

62<br />

March 2017


Röportaj<br />

Philips, Health Tech ile sağlık alanında nasıl bir misyon<br />

üstleniyor?<br />

Philips olarak, Sağlıklı Yaşam’dan başlayarak önlem<br />

alma, teşhis, tedavi ve evde bakıma kadar pek çok alanda<br />

sunduğumuz yeniliklerle, yaşamın her döneminde<br />

müşterilerimizin yanındayız. Philips olarak 2025 yılına<br />

kadar 3 milyar kişinin hayatına dokunarak iyileştirmeyi<br />

hedefliyoruz.<br />

Kardiyoloji<br />

Özellikle kardiyoloji alanında<br />

alanında<br />

iddianızı öğrenebilir miyiz?<br />

proaktif ve<br />

Her yıl 17,5 milyondan fazla<br />

önleyici bir anlayış<br />

kişinin ölümüyle sonuçlanan<br />

benimsenmeli<br />

kalp damar rahatsızlıkları,<br />

tüm dünyada 1 numaralı ölüm<br />

sebebi. Türk Kardiyoloji Derneği’nin<br />

2016 yılı verilerine göre Türkiye’de her yıl<br />

300 bin kalp krizi vakası 125 bin kişinin ölümüne sebep<br />

oluyor. Philips olarak kalp hastalıklarına sadece tedavi ve<br />

bakım olarak değil, önleyici ve proaktif bir yaklaşımla daha<br />

geniş bir çerçeveden bakıyoruz. Sağlık Sistemleri’ndeki<br />

ürünlerimiz ile de kalp-damar rahatsızlıklarının, en kısa<br />

sürede tespit ve tedavisini sağlıyoruz. Geçtiğimiz yıl tüm<br />

dünyada açıkladığımız “Gelecek Sağlık Endeksi” raporuna<br />

göre kardiyologlar günümüz sağlık sistemlerinin hastalarına<br />

uygun olmadığını düşünüyorlar. Hastaların çoğunluğu<br />

bağlantılı sağlık teknolojileri kullandığını söylemelerine<br />

rağmen çok küçük bir kesim bu sağlık verisini doktorları<br />

ile paylaşıyor. Araştırmaya katılan kişilerin 3’te 1’inde<br />

kardiyoloji ile alakalı bir rahatsızlık olması ise sağlıkta<br />

bu alanın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu<br />

araştırma sonuçlarına bakıldığında ise ortaya çıkan en<br />

önemli sonuç kardiyoloji alanında proaktif ve önleyici bir<br />

anlayış benimsenmesi gerektiği… Bu nedenle biz de Philips<br />

olarak “Her kalp eşsizdir” diyerek kişiselleşmiş kalp sağlığı<br />

çözümlerine yöneliyoruz.<br />

Gelişen sağlık teknolojileri, İnsanlar günlük<br />

artan ve yaşlanan nüfus hayatlarında yaşadıkları<br />

Türkiye’nin sağlık alanında rahatsızlıklarla sahip<br />

her geçen gün daha aktif oldukları ya da olacakları<br />

olmasını sağlıyor. Sizin hastalıklar arasında bağlantı<br />

bu konudaki görüşlerinizi<br />

kurmuyor<br />

neler?<br />

Türkiye’de KOAH hastası sayısı<br />

3.2 milyona, diyabet hastası sayısı<br />

ise 7 milyona ulaşmış durumda. Yaklaşık 20<br />

milyon yetişkin ise yüksek tansiyon rahatsızlığı yaşarken,<br />

toplumun yüzde 33.7’si obez statüsünde. Öte yandan<br />

yaptığımız araştırmalar ve aldığımız geri bildiğimler<br />

gösteriyor ki, insanlar günlük hayatlarında yaşadıkları<br />

rahatsızlıklarla sahip oldukları ya da olacakları hastalıklar<br />

arasında bağlantı kurmuyor. Oysa akıllı cihazlardan elde<br />

edilen verileri, hastane kayıtları ve nüfusun genel sağlık<br />

bilgilerini bağlantılı bir şekilde değerlendirmek mümkün.<br />

Bir kişinin tansiyon, nabız, kan şekeri gibi bilgilerini alıp tüm<br />

nüfusla kıyaslayarak ona özel öngörülerde ve kişisel tedavi<br />

önerilerinde bulunabilir hale geleceğiz. Türkiye’de her yıl<br />

175 bin kişiye kanser teşhisi konuyor. 125 bin kişi ise kalp<br />

krizinden hayatını kaybediyor. Hastalıklarda hastalar için<br />

erken ve doğru teşhis çok önemli. Bağlantılı bir dünyada<br />

sağlık teknolojileri teşhis ve tedavi süreçlerinin hem hasta<br />

deneyimi açısından hem de altyapısal anlamda daha verimli<br />

hale gelmesini sağlayacak. Akıllı cihazlar, yeni uygulamalar<br />

ve sağlık teknolojileri çözümleri sayesinde, insanlar henüz<br />

hasta olmadan hastalıklara karşı önlem alınabilecek. Bu<br />

anlamda biz de yaptığımız inovasyon ve geliştirdiğimiz<br />

ürünleri hep bu çerçeveden bakarak tasarlıyoruz.<br />

March 2017 63


Röportaj<br />

Yaşamın<br />

her döneminde kalp<br />

sağlığının önemine dikkat<br />

çekmek isteyen Philips, bu<br />

konuda farkındalığı artırıcı<br />

projeler geliştiriyor<br />

87 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren<br />

Philips’in kalp sağlığı alanında kapsamlı<br />

projeleri ve işbirlikleri bulunuyor. Bunlardan<br />

biri de Küçük Kalpler Projesi. Avrupa ülkeleri<br />

içinde, genç nüfusta kalp damar hastalığının<br />

en sık görüldüğü ülke Türkiye nüfusunun<br />

yaklaşık yüzde 40’ı çocuklardan oluşuyor.<br />

Doğumsal kalp hastalıkları çocukların<br />

yaşadığı önemli sağlık sorunları arasında<br />

yer alıyor. Bu bilgiler ışığında 2015 yılında<br />

Philips, Kalkınma Bakanlığı GAP İdaresi ve<br />

Türk Kalp Vakfı işbirlikleriyle Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgesi’nde bulunan 6 ila 10 yaş arası<br />

çocuklara kalp sağlığı taraması faaliyetleri<br />

yürüttü. Sağlık Sistemlerindeki teknolojik ve<br />

inovatif yaklaşımımız ile sağlık hizmetlerini<br />

sürekli geliştirmek bizim en büyük hedefimiz.<br />

İşte biz bu yüzden, hem çalışanlarımızı hem<br />

de müşterilerimizi sağlığın tam da kalbine<br />

yerleştiriyoruz. Bu doğrultuda geçtiğimiz<br />

yılsonunda “Kalbinin Sesi” projemizi lanse<br />

ettik. 40 çalışanımızın gönüllü olarak<br />

katıldığı projede, katılımcıların kalp seslerini<br />

özel olarak geliştirilen bir mikrofonla<br />

kaydettik ve ünlü besteci Aykut Gürel ile<br />

paylaştık. Kayıt edilen sesler her bir kişinin<br />

kalp ritmine göre Aykut Gürel tarafından<br />

ayrıştırıldı ve ritme en uygun enstrümanın<br />

sesine dönüştürüldü. Ortaya eşsiz bir beste<br />

çıktı ve duyulan her bir enstrüman sesinin<br />

aslında bir Philips çalışanının kendine özgü<br />

kalp sesinden oluşması sağlandı. Bu proje<br />

ile amacımız “Her Kalp Eşsizdir” kardiyoloji<br />

yaklaşımımız çerçevesinde kişiselleşmiş<br />

kalp sağlığına dikkat çekmekti. Yaşamın<br />

her döneminde kalp sağlığının korunması<br />

için inovatif teknolojiler geliştirmeye ve<br />

farkındalık artırıcı projelerimizle insan<br />

hayatına dokunmaya devam edeceğiz.<br />

64<br />

March 2017


Philips, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde<br />

kalp sağlığının önemine dikkat çekti<br />

Philips’in insanların her geçen gün daha fazla<br />

bilinçlenmelerinden, sağlıkları ile her geçen gün daha fazla<br />

ilgilenmelerinden, değer odaklı sağlık sistemine geçişin<br />

artmasından ve sağlık alanında daha az maliyetli bakım ve<br />

dijitalleşmeye yönelik trendleri göz önünde bulundurarak<br />

geliştirdiği kardiyoloji yaklaşımı kişiselleşmiş kalp sağlığının<br />

önemine dikkat çekiyor. Philips’in yaptığı araştırmalar<br />

ve dünya trendleri kalp sağlığının artık kişiselleştiğini<br />

gösteriyor. Kardiyak hastalıklar ve bu hastalıkların tedavileri<br />

her bir hastaya göre değişiklik gösteriyor. Philips’in tüm<br />

dünyada yaptığı Gelecek Sağlık Endeksi ise bu konuda güçlü<br />

veriler sunuyor.<br />

Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak konuyla ilgili<br />

yaptığı açıklamada; “Türk Kardiyoloji Derneği’nin 2016 yılı<br />

verilerine göre Türkiye’de her yıl 300 bin kalp krizi vakası<br />

125 bin kişinin ölümüne sebep oluyor. Bir kalp günde 100<br />

binden fazla kez, yılda ise ortalama 42 milyon kez atıyor.<br />

Philips olarak kalp hastalıklarına sadece tedavi ve bakım<br />

olarak değil, önleyici ve proaktif bir yaklaşımla daha geniş<br />

bir çerçeveden bakıyoruz. Personal Health Bölümü’nde<br />

yer alan ürünlerimizle müşterilerimizin sağlıklı bir yaşam<br />

sürmelerine yardımcı oluyoruz. Çünkü sağlıklı yaşam,<br />

günlük hayatta akıllı tercihler yapmakla başlar. Giyilebilir<br />

teknolojik ürünlerden akıllı terazilere, mutfak gereçlerine<br />

kadar uzanan ürünler insanların sağlıklı yaşam tarzlarını<br />

korumalarına yardımcı oluyor.<br />

Diğer taraftan Sağlık Sistemlerindeki teknolojik ve inovatif<br />

yaklaşımımız ile sağlık hizmetlerini sürekli geliştirmek bizim<br />

en büyük hedefimiz. Çünkü biliyoruz ki sevdiklerimizle daha<br />

uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmek için, önce sevgi<br />

dolu kalplerimizi korumamız gerekiyor.” dedi.<br />

Kardiyoloji alanında proaktif ve önleyici bir anlayış<br />

benimsenmeli<br />

Kardiyoloji alanında çalışan sağlık profesyonellerinin<br />

büyük bir çoğunluğu hastalarına kan basınçlarını<br />

düzenli olarak ölçmelerini tavsiye ediyor. Ancak, bu<br />

sağlık profesyonellerinin önemli bir kısmı aynı zamanda<br />

hastalarının kendi sağlıklarını kontrol altında tutmalarına<br />

yardımcı olabilecek gerekli araçlara sahip olmadıklarını<br />

düşünüyor. Hastaların çoğunluğu bağlantılı sağlık<br />

teknolojileri kullandığını söylemelerine rağmen çok küçük<br />

bir kesim bu sağlık verisini doktorları ile paylaşıyor.<br />

Araştırmaya katılan kişilerin 3’te 1’inde kardiyoloji ile<br />

alakalı bir rahatsızlık olması ise sağlıkta bu alanın önemini<br />

bir kez daha gözler önüne seriyor.<br />

Philips Türkiye kalp sağlığının önemini vurgu yapıyor<br />

87 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Philips’in kalp sağlığı<br />

alanında kapsamlı projeleri ve işbirlikleri bulunuyor.<br />

Bunlardan biri de Küçük Kalpler Projesi. Avrupa ülkeleri<br />

içinde, genç nüfusta kalp damar hastalığının en sık<br />

görüldüğü ülke Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı<br />

çocuklardan oluşuyor. Doğumsal kalp hastalıkları çocukların<br />

yaşadığı önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Bu<br />

bilgiler ışığında 2015 yılında Philips, Kalkınma Bakanlığı<br />

GAP İdaresi ve Türk Kalp Vakfı işbirlikleriyle Güneydoğu<br />

Anadolu Bölgesi’nde bulunan 6 ila 10 yaş arası çocuklara<br />

kalp sağlığı taraması faaliyetleri yürüttü. Yaşamın her<br />

döneminde kalp sağlığının önemine dikkat çekmek isteyen<br />

Philips, bu konuda farkındalığı artırıcı projeler geliştiriyor.<br />

Her yıl 17,5 milyondan fazla kişinin ölümüyle<br />

sonuçlanan kalp damar rahatsızlıkları, tüm dünyada 1<br />

numaralı ölüm sebebi. Stres, kilo, düzenli spor yapmama,<br />

dengesiz beslenme, sigara, alkol gibi birçok faktör kalp<br />

ve damar hastalıklarını tetikliyor. Kardiyoloji alanında<br />

geliştirdiği ürün, çözüm ve projeler ile Philips, Sevgililer<br />

Günü’nde kalp sağlığının önemine bir kez daha vurgu<br />

yaptı.<br />

March 2017 65


AKTÜEL<br />

66<br />

March 2017


Siemens Healthineers’ten<br />

laboratuvar hizmetleri için stratejik işbirliği<br />

Siemens Healthineers’ın Kamu-Özel Sektör İşbirliği kapsamındaki yeni<br />

laboratuvar hizmetlerinden, gelecek 5 yıl içinde 92 milyondan fazla<br />

hastanın yararlanması bekleniyor<br />

Siemens Healthineers; DİA Holding ve Sağlık Bakanlığı<br />

işbirliğiyle, Kamu-Özel Sektör İşbirliği (KÖİ) projeleri<br />

kapsamında inşa edilerek işletilecek iki yeni hastanenin<br />

laboratuvar hizmetlerinin tamamını üstlendi. Bu kapsamda<br />

yapılan beş yıllık sözleşme, en az 30 milyon Euro gelir<br />

garantisi veriyor. Bu tutar, garanti edilen yıllık test<br />

hacmine dayanıyor. Öngörülen test hacimleri dikkate<br />

alınınca ise gelirin 100 milyon Euro’ya kadar çıkması<br />

bekleniyor. Siemens Healthineers bu hastanelerdeki tüm<br />

tıbbi laboratuvar disiplinleri (biyokimya, mikrobiyoloji,<br />

hematoloji, immünoloji, acil servis, genetik, patoloji ve hasta<br />

başı testler) için gerekli bütün laboratuvar hizmetlerini<br />

sağlayacak. Ayrıca laboratuvarların tasarım, tıbbi ve teknik<br />

ekipman, cihazlar, sarf malzemeleri, servis, bakım ve teknik<br />

personel hizmetleri de Siemens Healthineers tarafından<br />

sunulacak.<br />

Siemens Healthineers’ten DİA ve Sağlık Bakanlığı için Özel<br />

Proje<br />

Siemens Healthineers CEO’su Bernd Montag, bu anlaşma<br />

hakkında şunları söyledi; “Bu projede laboratuvar ekipmanı<br />

konusundaki uzmanlığımız ile servis portföyümüzü bir<br />

araya getiriyoruz. Bizim için bir kilometre taşı olan bu proje,<br />

aynı zamanda müşterilerimizin karşılaştıkları zorlukları<br />

aşmalarına ve kendi alanlarında mükemmel sonuçlara<br />

ulaşmalarına nasıl yardımcı olduğumuzun da bir kanıtı... Yeni<br />

iş modelimiz, müşterilerimizin ilk andan itibaren verimliliği<br />

artırmalarını ve maliyetleri sınırlamalarını sağlayacak<br />

şekilde tasarlandı. İş ortağımız DİA ve Sağlık Bakanlığı için<br />

klinik süreçlerin tamamını destekleyen, özel bir çözüm<br />

geliştirdik. Kurumsal stratejimizle de tamamen uyumlu olan<br />

bu işbirliği, portföyümüzü daha da güçlendirecek.”<br />

Siemens Healthineers, Sağlık Bakanlığı’nda görevli<br />

laboratuvar hekimleriyle birlikte, Ankara-Bilkent ve<br />

Mersin’deki hastanelerde bulunan laboratuvarları işletecek.<br />

Her iki hastane de KÖİ kapsamında, Sağlık Bakanlığı adına,<br />

DİA Holding iştiraki DİA İnşaat tarafından inşa ediliyor.<br />

March 2017 67


AKTÜEL<br />

Mersin Şehir Hastanesi açıldı!<br />

Açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım<br />

tarafından gerçekleştirilen ve hastalara 5 yıldızlı otel konforunda sağlık<br />

hizmeti vermeyi amaçlayan Mersin Şehir Hastanesi hizmet vermeye başladı<br />

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hastanedeki polikliniklerin son<br />

derece modern ve ileri teknolojik ürünlerle donatıldığını<br />

belirterek; “Hastanede, hastayı muayene edebileceğimiz<br />

280 odamız var. Her bir odada yaklaşık 35 hasta muayene<br />

edebildiğimizi var sayarsak 9 bin, 10 bin hasta sayısını<br />

bir günde rahatça karşılayabiliyoruz. Acil servislerimiz de<br />

günde bin 500 hasta karşılayabilecek kabiliyette. Dolayısıyla<br />

hastanenin günde yaklaşık 12 bin hastayı olumlu şartlarda,<br />

her hangi bir tarafta aşırı kalabalık olmaksızın karşılama<br />

imkânı var” diye konuştu.<br />

Açılışa katılan Recep Tayyip Erdoğan, şehir hastanesinin<br />

Mersin’e, bölgeye ve ülkeye hayırlı olmasını dileyerek;<br />

“Şehir hastaneleri projeleri için kanunlar çıkarttık. Tam<br />

bin 300 yatak ile, komşu ülkelerden de gelecek hastaların<br />

ihtiyacını karşılayacak eser ortaya çıktı. Projeye 650 milyon<br />

lira harcandı. Mersin’e helal olsun” dedi.<br />

68<br />

March 2017


Hastanede 40 metrekarelik 252 çift kişilik oda, 65 metrekarelik<br />

21 süit oda, toplamda bin 300 yatak, 51 ameliyathane, 210<br />

yoğun bakım ünitesi, 230 polikliniğin olduğunu bildiren<br />

Erdoğan; “En ileri teşhis ve tedavi teknolojilerine sahip cihazları,<br />

gelişmiş laboratuvarları ile vatandaşlarımıza hizmet vereceğiz.<br />

Eskiden olduğu gibi kuyruklarda beklemek, sıra gelse doktor<br />

bulamamak tarihe karıştı. Hastanede 4 bin araçlık otopark, bin<br />

200 güvenlik kamerası, 13 yemekhane, 3 restoran, mescitler<br />

ve kablosuz internet bulunuyor. Ayrıca Gülnar ve Mut devlet<br />

hastanelerini de hizmete açıyoruz. Bu üç hastanemizin yatırım<br />

bedeli 716 milyon liradır” ifadelerini kullandı.<br />

Mersin Şehir Hastanesi geçtiğimiz günlerde, sağlık turizminde<br />

öncü olmak için çeşitli ülkelerden 40 iş adamını da ağırladı.<br />

Mersin Kamu Hastaneleri Birliğinden yapılan yazılı açıklamaya<br />

göre, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın davetlisi olarak<br />

Türkiye’ye gelen Kuveyt, Suudi Arabistan, Dubai ve Ummanlı iş<br />

adamlarından oluşan 40 kişilik heyet, Mersin Şehir Hastanesini<br />

ziyaret etti.<br />

Mersin Şehir Hastanesi’nin genel özellikleri<br />

• Günlük 12 bin poliklinik hastası kapasiteli<br />

• Mihmander eşliğinde ücretsiz araç karşılama hizmeti<br />

• Helikopter pistinden acile doğrudan hasta kabul hizmeti<br />

• 370 bin metrekare kapalı alan<br />

• 1.300 yatak kapasitesi<br />

• 5 bine yakın sağlık personeli<br />

• 230 poliklinik odası<br />

• 51 ameliyathane<br />

•210 yataklı yoğun bakım ünitesi<br />

•MR-CT-PET CT- Gama Kamera - Anjio Spect- Mamografi<br />

Ultrason- Kemik Dansimetre - Linac - Brakiterapi - Dijital<br />

Patoloji<br />

•30 yataklı diyaliz makinesi<br />

•50 yataklı kemoterapi merkezi<br />

•3.858 araçlık ücretsiz açık ve kapalı otopark<br />

March 2017 69


AKTÜEL<br />

Kamu-Özel İşbirliği<br />

(KOİ) modeline dair merak edilenler<br />

Tüsap Vizyon Toplantısında Kamu-Özel İşbirliği modeli ile hayata<br />

geçirilen Şehir Hastaneleri’nin, Türkiye’de sağlık hizmetinde kaliteyi<br />

artıracağı konuşuldu<br />

Şehir efsaneleri gerçek oldu!<br />

Sağlık Bakanı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip<br />

Birinci; “Şehir hastanelerine şehir efsaneleri<br />

diyen üst düzey bürokratlar vardı. Biz o efsaneyi<br />

hayata geçirmişiz ve daha iyi nasıl olur diye<br />

konuşuyoruz. Hem kamu hem özel sektör tarafı<br />

bu projeleri başarmak için gerçekten büyük<br />

gayret sarf ediyor. Bu deneyimimizi yurt dışına<br />

satabileceğimizi dahi düşünüyorum. Türkiye’de<br />

sağlık alanında hizmet veren birçok firmanın<br />

yabancı ülkelerde de başarıyla hizmet vereceğine<br />

inanıyorum” .<br />

Sağlık Bakanı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci<br />

Sağlık sektörünün liderleri, TÜSAP Vizyon Toplantıları<br />

ile ikinci kez Adile Sultan Sarayında, başta Sağlık Bakanı<br />

Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci olmak üzere kamu<br />

ve özel sektörün ileri gelenlerinin katılımı ile biraya geldi.<br />

Ge Healthcare ve EY firmalarının katkıları ile gerçekleşen<br />

toplantıda sağlık hizmet sunumunun geleceği ve şehir<br />

hastanelerinin sektöre etkileri konuşuldu.<br />

Yozgat ve Mersin Şehir Hastanelerinin açıldığı şu günlerde<br />

entegre sağlık kampüslerinin sağlık hizmet sunumunda<br />

kritik bir nokta olarak ele alınmasının önem taşıdığını ifade<br />

eden Medipol Ü. Rektörü, TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı<br />

Prof. Dr. Sabahattin Aydın; “Entegre sağlık kampüsleri<br />

ifadesini kullanıyorum ama bunların yatırım modeli<br />

kamu-özel ortaklığı ayrı bir konu. Gündemimizde şehir<br />

hastanelerinin büyük işletmeler olmasının bundan önce<br />

var olan daha küçük ölçekli kamu hastanelerinin geleceğini<br />

nasıl etkileyeceği; eğer büyük alanlarda kitlesel hizmet<br />

üretebilecek kamu potansiyeli oluşabiliyorsa bugüne kadar<br />

açığı kapatmak üzere harekete geçmiş özel yatırımcıların<br />

nasıl rol alacağı gibi çok ciddi sorular var” dedi.<br />

Bilhassa sağlık personeli istihdamında ciddi bir zemin<br />

kayması olacağını söyleyen Sabahattin Aydın; “Gerçek<br />

terminoloji olarak bunlar aslında birer ‘şehir hastane’ , ama<br />

halkımız ‘şehir hastanesi’ olarak ifade etti. Artık belli sağlık<br />

binalarının yönetimini değil, sağlık şehirlerinin yönetimini<br />

tartışıyor olacağız. Bugüne kadar masaya yatırdığımız<br />

Sağlık Bakanlığı’nın şu anda yürüttüğü Kamu Hastaneleri<br />

Kurumu’nun altındaki Genel Sekreterlik ve Hastane<br />

Yöneticiliği modelinin bu hastane şehirlerinin yönetiminde<br />

nasıl yeterli kalacağı ya da bugüne kadar kapasitesini ne<br />

derece buna adapte ettiği de ayrıca tartışma konusu olacak”<br />

şeklinde konuştu.<br />

Kamu-Özel İşbirliği ile hayata geçen şehir hastanelerinin<br />

sektöre ve sağlık hizmet sunumuna etkilerinin konuşulduğu<br />

toplantıda Sağlık Bakanı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip<br />

Birinci, 2016 yılında kişi başı hekime düşen müracaat<br />

72<br />

March 2017


sayısının 8,14 ve 10 bin kişiye düşen toplam yatak sayısının<br />

26 olduğunu; nüfusun 84 milyon olarak öngörüldüğü 2023<br />

yılında 10 bin kişiye düşen nitelikli yatak sayısını 30’a<br />

çıkarmayı hedeflediklerini belirtti. Sağlık hizmet altyapısında<br />

inşaat aşamasındaki yatırımlara da değinen Birinci, toplam<br />

33 Milyar TL yatırım stoğu olduğunu ve bu stoğun 22<br />

Milyar TL’sinin Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) yatırım stoğunu<br />

oluşturduğunu söyledi.<br />

2003-2016 yılları arasında, 13 yılda sağlık yatırımlarında<br />

genel bütçeden 19 Milyar TL pay alındığını belirten Birinci;<br />

“Böyle yatırım rakamları ile devam ettiğimizde, nitelikli bir<br />

sağlık tesisinde sağlık hizmetlerini verebilir duruma gelme<br />

ve hastane ihtiyaçlarımızı karşılama şansına 25 yılda sahip<br />

olabiliyoruz. Tüm ihtiyaçlarımızı karşılamamız için 25 yıl<br />

beklememiz lazım” dedi.<br />

Kendilerine bu kadar hastaneyi ne yapacaksınız, buraya<br />

hastayı nereden bulacaksınız gibi sorular sorulduğunu<br />

söyleyen Birinci; “Finansmanın özel sektör tarafından<br />

sağlandığı ve modern sağlık yapılarının hızlıca hayata<br />

geçirilmesinin hedeflendiği KÖİ modelinde Kamu, yatırımın<br />

karşılığını azami 25 yılda taksitlerle ödüyor. Bu, bir<br />

özelleştirme olmayıp, hastaneler işletme süresi sonunda<br />

bakımlı ve işler durumda kamuya devir edilecektir. İlk<br />

günkü gibi diyoruz ama neticede 25 yıl öncesinin tasarımı<br />

olacağı için, belki tasarım ve fonksiyonel açıdan gelecekte<br />

eleştirilebilir. Ama ilk günkü kadar çalışabilir hastane<br />

kalmasını hedefliyoruz” şeklinde konuştu.<br />

KÖİ modelinin avantajlarından biri de kamu borç<br />

stokunda gözükmemesi<br />

KÖİ modelinde, yeşil hastane sistemleri, Ko-Jenerasyon<br />

sistemleri, deprem izolatörleri gibi fiziki avantajları ile üst<br />

kalite tesislerin söz konusu olduğunu ifade eden Birinci,<br />

sadece Yozgat’ta Ko-Jenerasyon sistemleri ile enerjiden<br />

tasarrufun 100 milyonun üzerinde olduğunu söyledi.<br />

KÖİ modelinin ekonomik avantajları ile ilgili 2003-2004<br />

yıllarında Maastricht kriterlerine göre ciddi sıkıntılar<br />

yaşandığını ve modelinin kamu borç stoğunda gözükmemesi<br />

nedeni ile bu kriterlere takılmadığını açıklayan Müsteşar<br />

Yardımcısı, diğer ekonomik avantajları şöyle sıraladı;<br />

“Sağlık turizmi açısından cazibesi, bakım ve onarım<br />

maliyetlerinin azalması, maliyet-etkin sağlık işletmeciliği<br />

hizmeti sağlanabilmesi ve tedavi maliyetlerinin düşmesi,<br />

yüksek teknolojinin daha düşük maliyet ile kullanılabilmesi,<br />

koruyucu sağlık hizmetlerine daha fazla kaynak aktarabilme<br />

imkanı elde edilmesi.”<br />

KÖİ modelinin tıbbi avantajlarına da değinen Birinci, teşhis<br />

ve tedavide güncel ileri teknolojilerin kullanılabilmesinin<br />

önemine dikkat çekerek; “Klasik yöntemlerle bir hastane<br />

açıyoruz. Bu hastaneye kimlik kazandırmak 5 yılımızı alıyor.<br />

5 yılda bir hastaneye kimlik kazandırıp tüm fonksiyonlarını<br />

aktif hale getiremiyorsunuz. Bazen insan bazen de tıbbi<br />

cihaz elde etme konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorsunuz.<br />

Bütçenizi bir şekilde elde edemiyorsunuz. Ama burada her<br />

şey size hazır halde sunuluyor” dedi.<br />

KOİ modelin tıbbi avantajları;<br />

• Nitelikli sağlık hizmetini ülke geneline dengeli<br />

olarak yayılması<br />

• Sağlık hizmetinin etkin ve konforlu sunulabilmesi<br />

• Tüm yatakların nitelikli yatak şeklinde yapılması<br />

• Hastane enfeksiyonlarının azalması<br />

• Hasta güvenliği seviyesinin yükselmesi<br />

March 2017 73


AKTÜEL<br />

İstanbul’da özel sağlık kuruluşları olmasa ciddi yetersizlikler yaşanacak<br />

Artan sağlık hizmeti talebi, ülkeye fon girişinin sağlanması,<br />

deprem gibi yapısal etkenleri azaltma, özel sektörün<br />

işletme ve organizasyon deneyimlerinden yararlanma,<br />

kamu kaynakları ve sistem verimliliğini artırma, sağlık<br />

hizmet talebini hızlı karşılama gibi nedenlerden dolayı<br />

KÖİ modellerinin hayata geçirildiğini söyleyen Müsteşar<br />

Yardımcısı; “Her yıl bir şehrin taşındığı büyük şehirlerde<br />

kendi hızınızla ne kadar sağlık tesisi yaparsanız yapın talebi<br />

karşılamakta zorlanıyorsunuz. 13 yıl boyunca İstanbul’da<br />

7 hastane yapılabilmiş. 2 tane daha açınca 9 tane yapmış<br />

olacağız. Türkiye’de 100 küsur hastane yapıyorsunuz ama<br />

Türkiye’nin yüzde 20’sini oluşturan İstanbul’da özel sağlık<br />

kuruluşları olmasa sağlık açısından ciddi yetersizlikler<br />

yaşayacağız. İstanbul, Türkiye nüfusunun yüzde 19’u<br />

ama sağlık hizmetlerinin hemen hemen yüzde 35’ini<br />

veriyor. Ciddi bir kapasite karşılıyor. O nedenle büyük<br />

şehirlerde hizmeti karşılamakta zorlanıyorsunuz. Kamunun<br />

yatırım planlamaları tüm bunları karşılamaya yetmiyor.<br />

Bir de nüfusa göre planlama yapıyorsunuz ve işin içinden<br />

çıkamıyorsunuz. Onun için hıza ihtiyacımız var.” şeklinde<br />

konuştu.<br />

KÖİ modelini klasik hastane modeli ile<br />

karşılaştırdığınızda…<br />

Klasik hastane modelinde kamu tarafından ödenek<br />

ayrılmadan ihale yapılamayacağına dikkat çeken Şuayip<br />

Birinci, KÖİ’de finansman ve ödemenin özel sektör<br />

tarafından karşılandığına, yapım dönemi için ödenek<br />

ayrılmasının söz konusu olmadığına değindi. KÖİ modelinde<br />

tesislerin 25 yıl boyunca kullanılabilirlik sorumluğunun<br />

özel sektörde olduğuna değinen Birinci; “Proje hatası,<br />

uygulama hatası, hatalı malzeme seçimi vb. nedenlerle<br />

sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açan ‘kusurlar ve<br />

engeller’ ortadan kalkmadığı ve düzeltilmediği süre<br />

için ceza kesilerek kullanım bedelinden düşülebiliyor.<br />

Klasik modelde ise kesin kabulden sonraki ‘kusurlar ve<br />

engelleri’ ortadan kaldırmayla ilgili süreçten yatırımcılar<br />

sorumlu olmuyor.” dedi. Süre aşımı, maliyet aşımı, işletme,<br />

performans, teknoloji, finansman, alt yüklenici, kalifiye<br />

eleman, güvenlik, siyasi ve çevresel olmak üzere risklerin<br />

paylaşımına da değinen Birinci; “KÖİ’de risklerin büyük<br />

bölümü özel sektörde, klasikte ise risklerin büyük bölümü<br />

kamudadır. Burada şunu da belirtmek gerek, riski kim<br />

yönetebiliyorsa ona devretmek lazım. Büyük riskleri özel<br />

sektöre devrettiğiniz zaman gerçekleşmeyecek ya da düşük<br />

oranlı risklerin de tümünün maliyetini size charge ediyor.<br />

Bu sebeple problem yaşıyorsunuz. Belki PPP’nin en optimal<br />

yanı kim hangi riski kaldırabiliyorsa oraya devretmek.<br />

Kalifiye eleman ve güvenlik riski dışında geri kalan tüm<br />

riskler yüklenici firmada… Ayrıca, KÖİ modelinde teknoloji<br />

yenilemesi ile bakım, onarım ve yenileme yükleniciye ait<br />

olduğu için gelişmiş teknoloji kullanımı ön planda iken<br />

klasik modelde teknoloji kullanımı ve yenilenmesi ile bakım,<br />

onarım ve yenileme idarece yapılıyor” dedi.<br />

KÖİ modelinde proje kısmı iyi yöneltildiği zaman<br />

modelin en avantajlı taraflarından biri<br />

KÖİ’de standartları idarece belirlenen konsept projeye<br />

uygun uygulama projesinin yüklenici tarafından<br />

hazırlandığına klasikte ise uygulama projelerinin idare<br />

tarafından hazırlandığına değiren Birinci; “KÖİ modelinde<br />

konsept projenin geliştirilmesi ihale aşamasında isteklilerce<br />

yapılabildiğinden proje sorumluluğu da yüklenici tarafından<br />

üstlenilmektedir. Proje sorumluluğu hiçbir şekilde kamu<br />

74<br />

March 2017


tarafında kalmıyor.” dedi. Modelin iş teslim zamanı ile<br />

ilgili de değerlendirmelerde bulunan Birinci; “İstanbul’da<br />

Gaziosmanpaşa Hastanemiz 12 yılda bitiyor. Sürekli yüklenici<br />

değiştirdik. 40 milyonla başladık, 260 milyonla bitirdik. KÖİ<br />

projelerinde zamanından geç teslim edilen bir tane bile<br />

proje yok. Hatta yapım da kiralama süresine dahil olduğu<br />

için ne kadar erken yaparsa o kadar kiralama süresine sahip.<br />

KÖİ’de yatırım iş programına uygun olarak yapılır ve iş bitim<br />

tarihinden daha önce de teslim edilebilir. Klasikte tecrübeler<br />

işlerin genellikle zamanında bitirilemediğini göstermektedir.<br />

Neredeyse zamanında teslim edilebilmiş projemiz yoktur.<br />

Küçük hastanelerin dışında gerçekten büyük bir yük<br />

kaldıracak hastanelerimizin hiçbir zamanında bitirilemiyor.<br />

KÖİ modelinde finansman ile kesin ve uygulama projeleri<br />

yüklenici tarafından sağlandığından işlerin gecikmesi söz<br />

konusu olamaz. Yüklenici işi bir an önce bitirip kullanım<br />

bedellerini almaya başlamak isteyecektir.” şeklinde konuştu.<br />

Sabit yatırım tutarı 30 milyar TL, toplam kapalı alan 12<br />

milyon metrekare<br />

KÖİ modelinde proje yatırımlarında yüzde 20 öz kaynak<br />

yüzde 80 kredi kullanılarak ilerlendiğini kaydeden Birinci;<br />

“İlk projelerde kredilendirmeler 15 yıl idi, yeni projelerde<br />

18 yıla çıktı, bir firmamız bono satışı yaparak 20 yıl vadeli<br />

kredi aldı. Bu aslında bu projelere inancın arttığını ve<br />

kredibilitenin geliştiğini gösterir. Şu halde, 21 sözleşmesi<br />

imzalanan, Denizli ve Samsun olmak üzere 2 İhale sürecinde<br />

olup güncel YPK kararı beklenen, 6 tane YPK kararı<br />

beklenen yatırımlar olmak üzere 29 projede toplam 41 bin<br />

yatak sayısı bulunuyor. Sabit yatırım tutarı 30 milyar TL,<br />

toplam kapalı alan 12 milyon metrekare kapalı alana sahip<br />

olunmuş olacak” ifadelerinin kullandı.<br />

March 2017 75


Uluslararası Katılımlı<br />

III.Tıbbi Tedarik Zinciri<br />

Yönetimi Kongresi<br />

7-9 Aralık 2017 / ANTALYA<br />

Tüm sağlık<br />

yöneticileri davetlidir<br />

SAĞLIK YÖNETİMİNDE<br />

BÜYÜK BULUŞMA<br />

Satınalma, finans, bilgi işlem ve<br />

üst düzey yöneticilerle, sektöre ürün<br />

ve hizmet sağlayıcılar, etkin ve<br />

sürdürülebilir kaynak yönetimi için<br />

bir araya geliyor...<br />

2016 yılında Antalya’da ikincisi düzenlenen Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi yoğun katılımla gerçekleşti.<br />

www.tibbitedarikkongresi.org


Fuar<br />

Akıllı hastaneler;<br />

2017’de sağlık sektörüne damga vuracak<br />

Akıllı hastanelerde hem hastaların hem de doktorların işini<br />

kolaylaştıracak buluşlar ve cihazlar, EXPOMED’de bir araya geliyor<br />

REED TÜYAP Genel Müdürü Ali Muharremoğlu<br />

Kamu-Özel işbirlikleri (PPP) modelinin uygulanabilirliği<br />

sayesinde bugün, 44 projenin yapımı söz konusu. 22<br />

hastaneyle start verilen bu dev proje için bugüne kadar<br />

ayrılan kaynak yaklaşık 35 milyar dolar. Hedef ise 2023’e<br />

kadar toplam 162 bin olan devlet hastanesi yatak sayısını<br />

230 bine çıkarmak. Yap-işlet-devret modeliyle kurulan<br />

entegre hastaneler enerji verimliliği yüksek, deprem<br />

izolatörlü ve dijital özellikleriyle akıllı olmalarının yanında<br />

2017 yılsonuna kadar yoğun olarak karşımıza çıkacağa<br />

benziyor. Bu kapsamda, 30 Mart-2 Nisan 2017’de<br />

kapılarını açacak olan EXPOMED, sağlık sektöründe en yeni<br />

teknolojilerin yanı sıra akıllı hastanelerin de tanıtılacağı dev<br />

bir platform olacak.<br />

Türkiye’de ilk defa 2011 yılında hayata geçirilmeye<br />

başlanan bu model, 2- 4 yıl arasında tamamladıktan sonra<br />

25 yıl süresinde ihaleyi alan gruplar tarafından işletiliyor ve<br />

25 yılın sonunda Sağlık Bakanlığı’na devrediliyor. Ülkemizin<br />

sağlık altyapısı ihtiyacı dikkate alındığında, kamunun kendi<br />

kaynaklarıyla gerçekleştirmesi zor olan sağlık yapıları<br />

için bu partnerlik önemli bir konu olurken, özel sektörün<br />

sermaye, tecrübe ve becerilerinden istifade edilerek sağlık<br />

hizmetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulması bu<br />

modelle mümkün kılan en önemli özellik olarak karşımıza<br />

çıkıyor.<br />

Tüm Türkiye entegre hastanelerle buluşuyor<br />

Pilot bölgeler olarak Yozgat, Mersin ve Isparta seçilerek<br />

yapımına başlanan akıllı hastaneler; enerji verimliliği yüksek,<br />

deprem izolatörlü ve dijital özellikleriyle insan hayatını<br />

düşündüğü kadar, çevresel duyarlılığıyla da sürdürülebilir<br />

bir dünyaya katkı sağlıyor. Bu noktada entegre hastanelerin<br />

artmasıyla doğru orantılı olarak hastanelerde kullanılacak<br />

cihaz ihtiyacı da artıyor. Son dönemde hem hastaların hem<br />

de doktorların işini kolaylaştıracak buluşlar ve cihazlar,<br />

EXPOMED’de bir araya geliyor.<br />

Türkiye sağlık sektörünün kurulan ve renovasyon gören<br />

hastaneler sayesinde hızla büyüdüğünü söyleyen REED<br />

TÜYAP Genel Müdürü Ali Muharremoğlu, EXPOMED<br />

fuarının Avrasya Bölgesi’nin ve Türkiye’nin en büyük<br />

medikal fuarı olduğunu belirtiyor. Dört gün boyunca<br />

sağlık sektöründeki en yeni teknolojilerin, AR-GE ve<br />

inovasyon harikası ürünlerin fuarda sergileneceğini aktaran<br />

Muharremoğlu; “50 ülkeden bin 100’ün üzerinde marka<br />

ve marka temsilciliğini aynı çatı altında buluşturacak olan<br />

EXPOMED, her yıl yurt içinden ve yurt dışından gelen sektör<br />

profesyonellerine ve alım heyetlerine ev sahipliği yapıyor.<br />

Yeni cihazlar, medikal sektöründeki son yenilikler sayesinde<br />

bu yıl fuarımıza 35 binin üstünde ziyaretçi bekliyoruz.<br />

Öte yandan REED TÜYAP olarak, katılımcılılarımızın iş<br />

hedeflerini gerçekleştirmesi birinci önceliğimiz.<br />

78<br />

March 2017


Fuar<br />

Katılımcılarımızın kendilerine en uygun iş bağlantılarını<br />

kurup sürdürebilmeleri için endüstri trendlerini ve<br />

ziyaretçilerimizi yakından takip ediyoruz. Yeni nesil fuarcılık<br />

konseptiyle fuardan önce, sırasında ve sonrasında en doğru<br />

ziyaretçileri ilgilendikleri ürün gruplarıyla buluşturmak için<br />

çalışıyoruz” dedi.<br />

EXPOMED, KOBİ’leriyle büyüyor…<br />

KOSGEB, ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ çerçevesinde<br />

Türkiye’nin sağlık yatırımlarını desteklemek amacıyla<br />

KOBİ’lerin arkasında durarak yeni iş fırsatları yaratmalarına<br />

eşlik ediyor. Geçtiğimiz yıl KOSGEB desteğiyle EXPOMED’e<br />

katılan 220 KOBİ, bu yıl metrekare başına 150 TL<br />

destek alarak daha büyük metrekarelerle fuara dönmeye<br />

hazırlanıyor. <strong>Medikal</strong> sektöre iş hacmi fırsatlarına da olanak<br />

sağlayan bu hibe desteği sayesinde fuar katılımcıları, yerli<br />

ve yabancı sektör profesyonelleriyle bir araya gelerek<br />

sektörün gelişimini yakından izleme şansı yakalıyor. Ayrıca<br />

EXPOMED kapsamında dünyanın farklı noktalarından<br />

İstanbul’a gelecek olan alım heyetleriyle de buluşma şansı<br />

yakalayan KOBİ’ler, AR-GE ve inovasyon harikası ürünlerini<br />

tanıtma fırsatına ulaşıyor.<br />

Öte yandan 2017 yılında 3 temel ürün grubuna göre<br />

salonlarını ayıran fuarda ziyaretçiler, aradıkları ürünleri ilgili<br />

salonlarda kolayca bulabilecek. Ortopedi ve Sarf Malzemeleri<br />

7-8 ve 9’uncu salonda, Elektro <strong>Medikal</strong> Ekipman ve <strong>Medikal</strong><br />

Teknoloji ürünleri 3 ve 4’üncü salonunda yer alırken Hastane<br />

Yapı ve Tıbbi Tesis Yönetimi ise 2’inci salonda ziyaretçilerini<br />

bekleyecek.<br />

March 2017 79


Fuar<br />

NPİSTANBUL Hastanesi,<br />

Dubai’de Türkiye’yi temsil etti<br />

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi,<br />

30 Ocak - 2 Şubat 2017 tarihleri arasında Dubai’de gerçekleştirilen<br />

Arab Health Fuarı’na ülkemizden katılan tek hastane oldu<br />

Arab Health Fuarı’na bu yıl 150 ülkeden<br />

10 bin 930 temsilci ve yaklaşık 90<br />

bin ziyaretçi katıldı. 3746 katılımcının<br />

bulunduğu fuar kapsamında 500<br />

konuşmacının yer aldığı 19 konferans<br />

düzenlendi. Fuara ülkemizden katılan<br />

tek hastane olan Psikiyatri, psikoloji ve<br />

nöroloji alanında Türkiye’nin beyin üssü<br />

olan NPİSTANBUL Hastanesi; bağımlılık,<br />

şizofreni, Alzheimer, depresyon, kişilik<br />

bozuklukları, duygu durum bozuklukları<br />

ve anksiyete bozuklukları gibi pek çok<br />

alanda tedavi hizmeti sunuyor.<br />

JCI akreditasyonuyla fark oluşturuyor<br />

JSI akreditasyonuna sahip “Türkiye’nin<br />

ilk ve tek, dünyanın 3. Nöropsikiyatri<br />

Hastanesi” olan NPİSTANBUL Hastanesi,<br />

ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Dünya’nın<br />

farklı bölgelerinden gelen danışanların<br />

tercih ettiği bir sağlık kuruluşu olan<br />

NPİSTANBUL Hastanesi, medikal turizm<br />

firmaları tarafından da ilgiyle karşılandı.<br />

Türkiye’den 185 firmanın katıldığı fuarda<br />

NPİSTANBUL Hastanesi, fuara katılan tek<br />

hastane olarak ülkemizi temsil etti. Sağlık<br />

alanında dünyanın en önemli fuarlarından<br />

Arab Health’te tedavi yöntemleri ile ilgili<br />

çalışmalarını sağlık profesyonelleri ile<br />

paylaşan NPİSTANBUL Hastanesi heyeti,<br />

Dubai’deki sektör kuruluşları ile de birebir<br />

temaslarda bulundu.<br />

Tam teşekküllü “nöropsikiyatri”<br />

hastanesi<br />

Türkiye’de kendi alanında ilk olma özelliği<br />

taşıyan NPİSTANBUL Hastanesi, 7 bin<br />

metrekarelik kapalı alanı olan 50 yatak<br />

kapasiteli açık kapalı servisleri, yoğun<br />

bakım, beyin görüntüleme, nörobilim<br />

merkezi, manyetik uyarım tedavisi,<br />

anestezili EKT, uyku ve toksikoloji<br />

laboratuvarının olduğu tam teşekküllü bir<br />

nöropsikiyatri hastanesi...<br />

80<br />

March 2017


26-30


Kongre<br />

KONGRE TAKVİMİ<br />

43. Ulusal Hematoloji Kongresi<br />

43. Ulusal Hematoloji Kongresi 1 - 4 Kasım 2017 tarihlerinde Titanic<br />

Deluxe Belek, Antalya’da katılımcılarını bekliyor. Ayrıntılar www.<br />

ulusalhematoloji2017.org’da.<br />

39. Türk Ulusal Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi<br />

39. Türk Ulusal Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi<br />

Sueno Deluxe Otel, Belek’te 8 – 12 Kasım 2017 tarihleri arasında<br />

katılımcılarını ağırlayacak. Katılım ve ayrıntılar kbb2017.kbb.org.tr’da.<br />

4. Gastrointestinal Endoskopi Günleri<br />

Endoskopik işlemlerin gün geçtikçe hastaların tanı ve tedavisindeki<br />

öneminin işleneceği 4. Gastrointestinal Endoskopi Günleri 17 – 18<br />

Mart 2017’de Ankara’da gerçekleştirilecek. İki yılda bir yapılan toplantı<br />

bu sene Shereton Otel Ankara’da yapılacak olup kongre boyunca<br />

öncelikle endoskopik işlemler konusunda en seçkin gastroenterologlar<br />

deneyimlerini diğer hekimlerle paylaşacak.<br />

9. Çapa Nefroloji ve Transplantasyon Günleri<br />

9. Çapa Nefroloji ve Transplantasyon Günleri NG Güral<br />

Sapanca Otel, Kocaeli’nde 2-5 Mart 2017 tarihleri arasında<br />

yapılacak. capanefroloji2017.org adresinde katılım koşulları<br />

ve ayrınlara ulaşabilirsiniz.<br />

82<br />

March 2017


Kongre<br />

10. Kepan Kongresi<br />

Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği tarafından 29 Mart - 2<br />

Nisan 2017 tarihleri arasında Antalya Titanic Deluxe Belek Otel’de<br />

düzenlenecek 10. Kepan Kongresi tüm sektör temsilcilerini bir araya<br />

getirecek. Ayrıntılar için; www.kepan2017.org<br />

8. Ulusal Endokrin<br />

Cerrahi Kongresi<br />

Endokrin Cerrahisi<br />

Derneği tarafından<br />

13 - 30 Nisan 2017<br />

tarihleri arasında Gloria<br />

Kongresi Merkezi<br />

Antalya’da düzenlenecek<br />

olan 8. Ulusal Endokrin<br />

Cerrahi Kongresi’nin<br />

ayrıntılarına www.<br />

ecd2017.org adresinden<br />

ulaşabilirsiniz.<br />

Çukurova Pelvik<br />

Taban Hastalıkları<br />

Sempozyumu<br />

Çukurova Üniversitesi,<br />

Türk Ostomi Cerrahi<br />

Derneği tarafında 31<br />

Mart - 2 Nisan 2017<br />

tarihlerinde Adana’da<br />

düzenlenecek Çukurova<br />

Pelvik Taban Hastalıkları<br />

Sempozyumu’nun<br />

ayrıntıları<br />

www.pelviktaban.org<br />

adresinde.<br />

11. Ulusal Travma Ve Acil Cerrahi Kongresi<br />

Cornelia Diamond Hotel-Kongre Merkezi, Belek, Antalya’da 5 - 9 Nisan<br />

2017 tarihlerinde Ulusal Travma Ve Acil Cerrahi Derneği tarafından<br />

düzenlenecek 11. Ulusal Travma Ve Acil Cerrahi Kongresi sağlık<br />

çalışanlarının nabzını tutmaya hazırlanıyor. Kongre’ye dair bilgiler www.<br />

travma2017.org adresinde.<br />

NEFROLOJİ<br />

KIŞ OKULU<br />

Nefroloji Kış Okulu<br />

Nefroloji Kış Okulu 30 Mart - 2 Nisan 2017’de katılımcılarını Sheraton<br />

Hotel, Çeşme, İzmir’de bekliyor. Ayrıntılı program ve bilgiler www.<br />

nefrolojikisokulu2017.org adresinde.<br />

www.nefrolojikisokulu2017.org<br />

March 2017 83


TÜRK TORAKS DERNEĞİ<br />

Turan Güneş Bulvarı, Koyunlu Sitesi<br />

No: 175/19 Oran / ANKARA<br />

Tel: 0 312 490 40 50 • Faks: 0 312 490 41 42<br />

E-posta: toraks@toraks.org.tr • Web: www.toraks.org.tr<br />

ORGANİZASYON SEKRETERYASI<br />

SERENAS Uluslararası Turizm Kongre Organizasyon A.Ş.<br />

Hilal Mahallesi, Cezayir Caddesi No:13<br />

06550 Yıldız, Çankaya / ANKARA<br />

Tel: 0 312 440 50 11 • Faks: 0 312 441 45 62<br />

E-posta: kongre2017@toraks.org.tr<br />

Web: www.kongre2017.toraks.org.tr<br />

Kongre<br />

Türk Toraks Derneği 20. Yıllık Kongresi<br />

Türk Toraks Derneği 20. Yıllık Kongresi’ni Sueno Deluxe Otel, Antalya’da<br />

5-9 Nisan 2017 tarihleri arasında düzenleyecek. Ayrıntılı bilgiler<br />

kongre2017.toraks.org.tr’de.<br />

Uluslararası Akademik Geriatri Kongresi<br />

www.akademikageriatri2017.org’dan katılım ve programla ilgili ayrıntılarına<br />

ulaşabileceğiniz Uluslararası Akademik Geriatri Kongresi 12-16 Nisan 2017<br />

tarihlerinde Calista Otel Kongre Merkezi, Belek’te gerçekleştirilecek.<br />

Hastane İnfeksiyonları Eğitim Programı<br />

Hastane İnfeksiyonları Eğitim Programı 12-16 Nisan 2017’de sağlık<br />

çalışanlarını Swiss Otel, Ankara’da ağırlayacak. Ayrıntılı program ve<br />

içerik www.hiep2017.org’da.<br />

Hacettepe Radyoloji BT Kursu<br />

Hacettepe Radyoloji BT Kursu Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi’nde 13-15 Nisan 2017 tarihleri<br />

arasında yapılacak. Kurs içeriği ve programları hacetteperad.org adresinden öğrenebilirsiniz.<br />

84<br />

March 2017


Kongre<br />

16. Ulusal Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Kongresi<br />

Kardiyoloji ve Cerrahi alanlarında dünyadaki ve Türkiye’de ki son<br />

gelişmelerin paylaşılacağı 16. Ulusal Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp<br />

Cerrahisi Kongresi Titanic Lara Otel, Antalya’da 19-22 Nisan 2017<br />

tarihlerinde düzenlenecek. www.pedkarkongre.com’dan kongre<br />

programına ve katılım koşullarına ulaşabilirsiniz.<br />

13. Ulusal Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Kongresi<br />

13. Ulusal Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Kongresi Gloria Golf Hotel,<br />

Belek’te 19 -23 Nisan 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ayrıntılı<br />

program www.elcd2017.com’da.<br />

ISSAID 2017 / 9th International Congress of Familial Mediterranean<br />

Fever and Systemic Auto-Inflammatory Diseases<br />

ISSAID 2017 / 9th International Congress of Familial Mediterranean<br />

Fever and Systemic Auto-Inflammatory Diseases to be held in 27-30<br />

Nisan 2017, Titanic Belek Hotel & Convention Center, Antalya. Web<br />

adress issaid2017.org<br />

10. Anadolu Romatoloji Günleri<br />

10. Anadolu Romatoloji Günleri 3 - 7 Mayıs 2017 tarihlerinde Elexus Hotel,<br />

Girne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilecek. Ayrıntılar www.<br />

arg2017.org’da.<br />

March 2017 85


Kongre<br />

6th International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma<br />

(ICLLM)<br />

6th International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma (ICLLM),<br />

to be held in 11- 13 Mayıs 2017, Radison Blu Şişli, İstanbul. Web<br />

adress www.icllm2017.org<br />

11. Ulusal Hepatoloji Kongresi<br />

11. Ulusal Hepatoloji Kongresi Kaya Pallazzo Kongre Merkezi’nde Belek,<br />

Antalya’da 17-21 Mayıs 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ayrıntılar<br />

için web adresi www.ulusalhepatoloji2017.org<br />

WCI 2017/ 13th World Congress on Inflammation<br />

WCI 2017/ 13th World Congress on Inflammation (13. Dünya<br />

İnflamasyon Kongresi) 8-12 Temmuz 2017’de Hilton London Metropole<br />

Hotel, London, United Kingdom’da gerçekleştirilecek. Katılım koşulları ve<br />

ayrıntılı bilgi wci2017.org’da.<br />

19. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi<br />

İç hastalıkları konularında son gelişmelerin paylaşılacağı 19. Ulusal İç<br />

Hastalıkları Kongresi Sueno Deluxe Hotel & Kongre Merkezi, Belek’te 11<br />

-15 Ekim 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ayrıntılı bilgi ve katılım için<br />

gerekli koşullar www.ichastaliklari2017.org adresinde.<br />

86<br />

March 2017

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!