You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
1958’ de ilk korsemizi yaptık.<br />
Bugün 73 farklı ülkedeyiz.<br />
Sağlıklı Yaşam İçin 59 Yıldır Doğru Çözüm<br />
w w w . v a r i t e k s . c o m<br />
Solon: 8 / Stant No: 812
Sony <strong>Medikal</strong> ürünleri<br />
ile kaliteyi hissedin<br />
Sony, görüntüleme iş akışına 4K teknolojilerinden<br />
en yeni IP dönüştürme özelliklerine kadar birçok yenilik<br />
getiriyor. Kameralar, monitörler, kayıt cihazları,<br />
video baskı cihazları ile medikal sektöre yönelik<br />
ileri teknolojik çözümler.<br />
www.ateksis.com<br />
+90 216 425 99 66
Bilimin<br />
Öncü<br />
Gücüyle<br />
AstraZeneca’da bilimin öncü gücüyle yaşama değer katan ilaçları keşfetmek için çalışıyoruz.<br />
Hastaların karşılanmamış ihtiyaçları için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.<br />
Tüm hekimlerimizin 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyoruz.<br />
Dolaşımdaki tümör DNA’sı<br />
AstraZeneca olarak, kanser teşhisinde,<br />
dolaşımdaki tümör DNA’sı kullanımına<br />
öncülük ettik. DNA parçaları tümörden<br />
koparak kan dolaşımına katılırlar. Kan<br />
dolaşımındaki bu parçalar, hastanın<br />
tümörüyle ilgili genetik bilgi almak<br />
üzere analiz edilebilir. Bu sayede sağlık<br />
uzmanları, invazif olmayan kan testi<br />
aracılığıyla hastaya uygulanacak doğru<br />
tedaviye karar verebilir.<br />
AZT-BB-K-4-2017<br />
www.astrazeneca.com.tr
İMTİYAZ SAHİBİ<br />
İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.<br />
adına<br />
H. FERRUH IŞIK<br />
GENEL MÜDÜR<br />
MEHMET SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
Editor-in-Chief<br />
SİMGE GÜNDÜZ<br />
simge.gunduz@img.com.tr<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
GRAFİK TASARIM<br />
TAYFUN AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
Reklam Danışmanı<br />
Metehan DEMİR<br />
metehan.demir@img.com.tr<br />
Zekai ŞİMŞEK<br />
zekai.simsek@img.com.tr<br />
SORUMLU MÜDÜR<br />
CÜNEYT AKTÜRK<br />
cuneyt.akturk@img.com.tr<br />
KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />
EBRU PEKEL<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
FOREIGN RELATIONS<br />
TARIK ORAL<br />
tarik.oral@img.com.tr<br />
MUHASEBE FİNANS<br />
MUSTAFA AKTAŞ<br />
muhasebe@img.com.tr<br />
ABONE<br />
İSMAİL ÖZÇELİK<br />
ismail.özcelik@img.com.tr<br />
BURSA BÖLGE<br />
ÖMER FARUK GÖRÜN<br />
fgorun@ihlas.net.tr<br />
Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA<br />
Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481<br />
CTP • BASKI<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mah. 29 Ekim Cad.<br />
İhlas Plaza<br />
No: 11 A/41<br />
Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL<br />
+212 454 30 00<br />
ADRES<br />
Evren Mah. Bahar Cad.<br />
Polat İş Merkezi<br />
B-Blok - No:1 Kat:4<br />
Güneşli - Bağcılar - İstanbul<br />
Tel.:+90.212 604 50 50<br />
Faks:+90.212 604 50 51<br />
www.medikalteknik.com.tr<br />
e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />
İMG - <strong>Medikal</strong> Teknik Dergisinde<br />
yer alan makalelerdeki fikirler<br />
yazarlarına aittir.<br />
Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam<br />
verene aittir. İMG - <strong>Medikal</strong> Teknik Dergisi’nin bütün<br />
yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş<br />
Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden<br />
yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan <strong>Medikal</strong><br />
Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.<br />
simge.gunduz@img.com.tr<br />
<strong>Medikal</strong>e yapılan yatırımlar<br />
meyvelerini veriyor<br />
Tıbbi cihaz teknolojileri, geniş bir yelpazede<br />
hastalıkları teşhis eden, izleyen ve tedavi eden<br />
sağlık ürünlerini kapsıyor. Bu teknolojiler,<br />
erken tanı, minimal invaziv tedavi<br />
seçeneklerinin artırılması, hastanede<br />
kalış ve rehabilitasyon zamanlarının<br />
azaltılması, dolayısıyla sağlık kalitesinin<br />
artırılması için tasarlanıyor. Tıbbi cihaz<br />
sektörü çok geniş bir alanı kapsıyor.<br />
Şırıngadan ameliyat ipliğine,<br />
laboratuvar testlerinden kalp<br />
piline, ortopedik implantlardan<br />
ileri cerrahi malzemelerine<br />
kadar çok geniş bir yelpazede<br />
ürün bu sektör aracılığı ile<br />
tedarik ediliyor. Yolu hastaneye<br />
düşen her vatandaş medikal<br />
sektör ürünleri sayesinde<br />
teşhis ve tedavi olanağına erişim<br />
sağlayabiliyor.<br />
Türkiye’de 6 milyar TL’lik piyasa<br />
büyüklüğüyle tıbbi cihaz sektörü,<br />
dünyadaki en büyük 20 pazardan<br />
biri konumunda bulunuyor. Ar-Ge<br />
harcamalarına cirosunun ortalamada %<br />
9-11’lik pay ayıran uluslararası tıbbi cihaz<br />
sektörü, ilaç sektöründen sonra, Ar-Ge<br />
alanında en yüksek yatırımı yapan ikinci sektör.<br />
Sektöre yapılan<br />
yatırımlar ise bu<br />
günlerde meyvesini<br />
vermeye başladı. 650 Milyon<br />
TL yatırım ile 1.300 yatak<br />
kapasitesi, 230 poliklinik odası,<br />
51 ameliyathane, 210 yataklı<br />
yoğun bakım ünitesine sahip<br />
Mersin Şehir Hastanesi baştan aşağı<br />
MR, CT-PET, CT- Gama Kamera,<br />
Anjio Spect, Mamografi Ultrason,<br />
Kemik Dansimetre, Linac, Brakiterapi,<br />
Dijital Patoloji cihazları ile donatıldı.<br />
Şehir hastanesinde ayrıca 30 yataklı diyaliz<br />
makinası ve 50 yataklı kemoterapi merkezi<br />
de bulunuyor. İnşaat aşamasında olan<br />
diğer şehir hastaneleri ise sektör için<br />
önemli bir yatırım avantajı sağlamaya<br />
devam ediyor.<br />
<strong>Medikal</strong> Teknik Dergisi olarak sağlık<br />
alanındaki gelişmeleri yakından<br />
takip ediyoruz. Sektörde yaşanan<br />
tüm gelişmeleri de bu sayımızda<br />
okuyucularımız için derledik.<br />
Bir sonraki ay EXPOMED<br />
özel sayımızda buluşana<br />
dek sağlıcakla kalın…<br />
Editör<br />
Simge GÜNDÜZ
10<br />
Kaliteli tıbbi cihaza<br />
erişim zorlaşıyor!<br />
<strong>Medikal</strong> sektör, 2016’da<br />
571,3 milyon dolarlık<br />
ihracat gerçekleştirdi<br />
14<br />
22<br />
Kanserle savaşta büyük veri<br />
analizleri hayat kurtarıyor<br />
Hareketsizlik ortopedik<br />
sorunlara yol açıyor!<br />
50<br />
62<br />
Philips’ten sağlık odaklı yeni yapılanma<br />
“HEALTH TECH”<br />
Mersin<br />
Şehir Hastanesi<br />
açıldı!<br />
68
Sağlık<br />
Akciğer kanserinde devrim niteliğinde gelişmeler!<br />
Yeni nesil hedefe yönelik tedaviler ile ağır yan etkiler gittikçe azalıyor<br />
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları<br />
Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kemoterapi Derneği<br />
Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir<br />
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yayımlanan en<br />
güncel dünya kanser istatistiklerine göre kanser; ölüm<br />
nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Dünya’da toplam<br />
14,1 milyon yeni kanser vakası gelişmiş ve 8,2 milyon<br />
kansere bağlı ölüm olmuş durumda. Kanserde benzer seyir<br />
devam ettiği takdirde 2030 yılına gelindiğinde yıllık 22<br />
milyon yeni vaka ortaya çıkması, yani 2008 verilerine göre<br />
yeni vakalarda %75 artış olması bekleniyor. Uluslararası<br />
Kanser Ajansı (IARC) tarafından yayınlanan Globocan<br />
2012 verilerine göre erkeklerde en sık görülen kanser<br />
ise akciğer kanseri. Erkeklerde görülen kanser kaynaklı<br />
ölümlerin birincil nedeni olan ve her yıl yaklaşık 1 milyon<br />
kişinin yakalandığı akciğer kanserinin teşhis ve tedavisi<br />
konusunda en güncel gelişmeleri paylaşarak bilgi veren<br />
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Ana<br />
Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kemoterapi Derneği Başkanı<br />
Prof. Dr. Gökhan Demir, kanser teşhisi ve tedavisinde devrim<br />
niteliğinde gelişmeler olduğunu vurguluyor.<br />
Yeni gelişmeler kanser hastalarına umut oluyor<br />
Bugün kanser tedavisinde diğer hastalıklara oranla çok<br />
daha büyük gelişmelerin olduğunun altını çizen Prof. Dr.<br />
Gökhan Demir; “Kanser artık umutsuz ve çaresiz bir hastalık<br />
değildir. Erken dönemde yakalandığı takdirde etkin olarak<br />
tedavi edilen bir hastalıktır. Geç dönemde yakalansa dahi<br />
yapılacak tedavilerle kronik bir hastalık haline getirilebilir.<br />
Bu nedenle kanser hastalarının da, yakınlarının da umutlarını<br />
korumaları ve bu hastalıkla ileri seviyede de olsa savaşmayı<br />
sürdürmeleri gerekir. Çünkü her ay yeni moleküller ve yeni<br />
hedefe yönelik tedaviler karşımıza çıkıyor. Eskiden tedavisi<br />
mümkün değil dediğimiz birçok hastamızda çok etkin<br />
hastalık kontrolü sağlayabiliyoruz. Bu nedenle geleceğe<br />
umutla bakmalıyız.” diyor.<br />
Hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin sayısı artıyor<br />
Akciğer Kanseri ileri evrede belirti göstermeye başladığı<br />
için, erken teşhisin zor olduğunu ve hastaların yaklaşık<br />
%50’sinin ileri evrede teşhis edildiğini belirten Demir, tedavi<br />
konusunda gelinen noktayı şöyle özetliyor; “Akciğer kanseri<br />
tedavisinde son yıllarda devrim niteliğinde gelişmeler<br />
oldu. Eskiden elimizdeki tek silah kemoterapiydi, şimdiyse<br />
elimizdeki hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin sayısı<br />
gün geçtikçe artıyor. Ayrıca artık akciğer kanserlerinin<br />
farklı genetik ve moleküler alt tipleri olduğunu öğrendik.<br />
Bu alt tiplere yönelik kişiye özel tedaviler akciğer kanseri<br />
tedavisinde bir devrim oldu çünkü bu tedaviler bir yandan<br />
daha yüksek bir başarı oranı sunarken, diğer yandan da<br />
kemoterapiye göre çok daha az yan etkiye neden oluyor.<br />
Her geçen ay yeni bir akciğer kanseri alt tipi ve yeni genetik<br />
mutasyonlar tespit ediyoruz. Sonrasında bu mutasyonlara<br />
yönelik yeni akıllı, hedefe yönelik ilaçlar ortaya çıkıyor.”<br />
6<br />
March 2017
Kemoterapi uygulanan hasta sayısı azalacak<br />
Akciğer kanseriyle savaşta, hedefe yönelik tedavilerin yanı<br />
sıra bir diğer silahın da immünoterapi olduğunu belirten<br />
Prof. Dr. Gökhan Demir; “Yıllar boyunca biz immünoterapi<br />
çalışmalarında hayal kırıklığına uğradık çünkü bağışıklık<br />
hücreleri ne yaparsanız yapın tümör hücrelerine saldırmıyor,<br />
tümör hücrelerini düşman olarak görmüyordu. Bugün<br />
bu tümör hücrelerinin kendilerini nasıl kamufle ettikleri<br />
ortaya çıktı. Kendini kamufle eden kanser hücrelerine, bu<br />
kamuflajı baskılayan ilaçlar verdiğimizde bağışıklık sistemi<br />
harikalar yaratıyor ve kemoterapiden daha iyi cevap elde<br />
edebiliyoruz. Muhtemelen yakın zamanda akıllı ilaçlar ile<br />
immünoterapinin birlikte kullanılması ile ilgili çalışmalar<br />
da gündeme gelecek ve kemoterapi uygulanan hasta sayısı<br />
azalmaya devam edecektir. Tümör genetiğini ve moleküler<br />
yapısını daha iyi anladıkça, bir süre sonra kemoterapinin hiç<br />
kullanılmayacağını düşünüyorum.”<br />
Kanserden korunmak için sigarasız ve sağlıklı bir yaşam şart<br />
“Akciğer kanseri ve sigara arasındaki ilişkinin araştırıldığı<br />
çok sayıda çalışma gösteriyor ki; tüketilen sigara miktarı<br />
ve kaç yıl boyunca içildiği akciğer kanseri oluşumuyla<br />
bire bir ilişkili. Ancak sigaranın az içilmesi kanser oluşma<br />
riskini azaltmıyor. Günde iki üç tane sigara içen, yirmi otuz<br />
tane sigara içene oranla daha az oranda kansere yakalansa<br />
da, hiç içmeyenlerle kıyaslandığında kanser riski daha<br />
yüksek. Kanserden korunmak için mutlaka düzenli ve<br />
sağlıklı beslenmemiz gerekiyor. Aşırı alkol tüketmememiz<br />
ve Akdeniz diyeti ile beslenmemiz; aşırı tuzlu gıdalardan,<br />
içerisinde katkı maddesi bulunan gıdalardan uzak durmamız;<br />
bol miktarda sebze, meyve, salata, zeytinyağlı yiyecek ve<br />
balık tüketmemiz; aşırı tuzlanmış, tütsülenmiş gıdalardan<br />
uzak durmamız gerekiyor. Bu önlemlerin dışında iki önemli<br />
şeyi de mutlaka yapmak şart: ideal kilomuzu korumak ve<br />
düzenli egzersiz yapmak.” diyen Demir sigara bağımlılığıyla<br />
kanser arasında yakın bir ilişki olduğuna vurgu yapıyor.<br />
Likit biyopsi teknolojisiyle önemli gelişmeler sağlanıyor<br />
Eskiden sadece ışık mikroskobu altından alınan patolojik örnekle teşhis yapabilirken artık bunun yanına<br />
moleküler genetik analizler, likit biyopsi ve ikinci kuşak izleme yani next generation sequencing eklendi.<br />
Önceleri sadece tümörden alınan dokuda biyopsi yapılarak teşhis konuluyordu. Son yıllarda likit biyopsi<br />
teknolojisiyle tümörlerden ayrılarak parçalanan hücrelerden çıkan genetik materyalin kanla izole edilmesiyle, o<br />
genetik materyalde birtakım moleküler ve genetik değişiklikler saptanabiliyor ve izlenebiliyor. Bu teknoloji<br />
hızla gelişiyor çünkü tümörler zaman içerisinde genetik yapılarını sürekli değiştiriyor. Yani bir genetik<br />
mutasyonu olan tümör bir süre sonra ikinci bir genetik bozukluk geliştirebiliyor ve bu değişiklikleri çok<br />
yakından ve sürekli takip etmek gerekiyor. Bu da günümüzde likit biyopsiyle mümkün oluyor.<br />
March 2017 7
MERKEZ OFİS VE FABRİKA<br />
Maltepe Mah. Litros Yolu Aile Çay Bahçe Sk. No:10 Topkapı 34010 İstanbul<br />
Telefon: 0 (212) 544 30 50 (pbx) Faks: 0 (212) 544 90 20 WhatsApp Sipariş Hattı: 0545 479 80 87<br />
E posta: info@variteks.com<br />
Web: www.variteks.com
59 yıl önce küçük bir atölye olarak yola çıkan grubumuz, bugün 8000 metrekareyi aşan<br />
modern tesislerinde son teknoloji ekipmanlarıyla ve konusunda uzman kadrolarıyla, yenlikleri<br />
sürekli takip eden AR-GE departmanıyla Türkiye genelinde ihtiyaçları karşılamakla kalmayıp,<br />
başta Avrupa ülkeleri olmak üzere 73 ülkede adıyla istenen ve aranan konuma gelmiştir.<br />
Konusunda Türkiye'nin lider firması olmanın haklı gururu ile VARİTEKS, ortopedik ürün<br />
konusunda her zaman en doğru çözüm olmuştur ve olmaya devam edecektir.<br />
Isı - nem kontrolü sağlayan<br />
dikişsiz örgü sistemi<br />
Kumaşa işlenmiş Aloevera mikro<br />
kapsülleri<br />
Kademeli uzunluk ayarı<br />
Tek dokunuşla ayar kolaylığı<br />
Dairesel Örgü Sistemi ile<br />
Destek ve konfor bir arada
AKTÜEL<br />
Kaliteli tıbbi cihaza erişim zorlaşıyor!<br />
Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Tomruk<br />
Türkiye’nin sağlık sisteminde tıbbi cihaz sektörü önemli bir<br />
rol oynuyor. Tıbbi cihaz teknolojileri, geniş bir yelpazede<br />
hastalıkları teşhis eden, izleyen ve tedavi eden sağlık<br />
ürünlerini kapsıyor. Bu teknolojiler, erken tanı, minimal<br />
invaziv tedavi seçeneklerinin artırılması, hastanede kalış ve<br />
rehabilitasyon zamanlarının azaltılması, dolayısıyla sağlık<br />
kalitesinin artırılması için tasarlanıyor. Tıbbi cihaz sektörü,<br />
şırıngadan ameliyat ipliğine, laboratuvar testlerinden kalp<br />
piline, ortopedik implantlardan ileri cerrahi malzemelerine<br />
kadar çok geniş bir yelpazede ürün tedarik ediyor. Yolu<br />
hastaneye düşen her vatandaşımız sektörün ürünleri<br />
sayesinde teşhis ve tedavi olanağına kavuşuyor.<br />
Türkiye’ye medikal cihaz alanında yenilikçilik ve deneyim<br />
getirecek köklü tıbbi cihaz firmalarından oluşan Araştırmacı<br />
Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği (ARTED), Türkiye’de<br />
tıbbi cihaz alanında yaşanan sorunlarla ilgili çözüm<br />
önerilerini, düzenlediği basın toplantısında paylaştı. Basın<br />
toplantısında sektörün sorunlarını gündeme taşıyan<br />
ARTED Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Tomruk, Tıbbi cihaz<br />
sektörünün sağlık reformunun gizli kahramanı olduğunu<br />
belirterek, tıbbi cihaz sektörü olmadan teşhis ve tedavinin<br />
düşünülemeyeceğini ifade ediyor.<br />
ARTED Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Tomruk toplantıda;<br />
“Türkiye’de tıbbi cihaz sektörü, 6 milyar TL’lik piyasa<br />
büyüklüğüyle dünyadaki en büyük 20 pazardan biri<br />
konumundadır. Araştırma-geliştirme harcamalarına<br />
cirosunun ortalamada %9-11’lik payını ayıran uluslararası<br />
tıbbi cihaz sektörü, ilaç sektöründen sonra, Ar-Ge alanında<br />
en yüksek yatırımı yapan ikinci sektördür. Halkımızın<br />
büyük bir çoğunluğu artık Genel Sağlık Sigortası (GSS)<br />
kapsamındadır ve ekonomik durumu bize benzer ülkeler<br />
içinde bunu başarabilen başka bir ülke bulunmamaktadır.<br />
Dünyanın en büyük 17. Ekonomisine sahip olan Türkiye’de<br />
Gayri Safi Milli Hasıla (GSYH)’da sağlığa ayrılan pay %5,4<br />
seviyesindedir. Bu oran her ne kadar Avrupa Ekonomik İş<br />
Birliği Örgütü (OECD) ortalamasının altında kalsa da Türkiye,<br />
sağlığa erişimi artırma konusunda son yıllarda gerçekten<br />
çok başarılı olmuştur. Halkımızın büyük bir çoğunluğu artık<br />
Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamındadır ve ekonomik<br />
durumu bize benzer ülkeler içinde bunu başarabilen başka<br />
bir ülke bulunmamaktadır. Ülkemizin gerçekten kuvvetli<br />
bir sağlık turizmi potansiyeli var ve bununla uyumlu olarak<br />
hükümetimiz 10. Kalkınma Planı çerçevesinde <strong>Medikal</strong><br />
turizmde dünyanın ilk 5 destinasyonu içerisinde olma,<br />
750.000 yabancı hastayı tedavi etme, 5,6 milyar dolar gelir<br />
elde etme şeklinde bir sağlık turizmi hedefi koymuştur. Bu<br />
hedefe ulaşabilmemizin ön koşullarından biri kaliteli tıbbi<br />
malzemelerin ülkemizde varlığını sürdürüyor olmasıdır.<br />
Yani sağlık sunucuları ve hekimler en son teknolojileri<br />
dünya ile eş zamanlı kullanabiliyor ve deneyim kazanabiliyor<br />
olmalıdır.” İfadelerini kullandı.<br />
Türkiye’de Tıbbi cihaz sektöründe fiyatların maliyet<br />
artışına göre revize edilmemesi problem oluşturuyor<br />
Çok büyük bir kısmı devlet tarafından karşılanan sağlık<br />
harcamalarına bakıldığında, kamu, özel ve üniversite<br />
hastaneleri olmak üzere yaklaşık iki bin sağlık hizmet<br />
sunucusuna karşılık tek ödeyici kurum olan Sosyal Güvenlik<br />
Kurumu (SGK) giderleri çok yüksek bir Kurumdur; büyük<br />
maliyetler üstlenerek toplum sağlığını güvence altına almaya<br />
çalışmaktadır. Sağlığa harcanması gereken kaynak emeklilik<br />
sistemi gibi farklı sistemlere aktarıldığından, ilk Sağlık<br />
Uygulama Tebliği (SUT)’nin 2007 yılında yayınlanmasından<br />
bu yana tıbbi cihaz ve hizmet ödemelerinde artan maliyetleri<br />
karşılayacak bir düzenleme yapılmamıştır.<br />
10<br />
March 2017
2007’de 1.32 TL olan 1 USD bugün %181 artışla 3,70 TL<br />
seviyesine ulaşmış, Euro %125 artışla 1.76 TL’den 3.96<br />
TL’ye çıkmıştır. Aynı dönemde enflasyon artışı %114 olarak<br />
gerçekleşmiştir. Bunun sonucunda 10 yıl önce 100 TL’lik bir<br />
ödeme bugün için 40 TL’ye denk geldiğinden kurda yaşanan<br />
artışa rağmen değişikliğe gidilmeyen geri ödeme fiyatları,<br />
döviz ile hammadde sağlayarak, üretim tesisi kurarak<br />
üretim yapan, teknolojileri, cihazları yurtdışından dövizle<br />
getiren, tıbbi cihaz sektörünü çok ciddi şekilde vurmuştur.<br />
Hastanelerimize ve vatandaşımıza hizmet verebilmek için<br />
geri ödeme fiyatlarının düzenli olarak güncellenmesi şarttır.<br />
Tıbbi cihaz sektörü ülkemizin dört bir yanında en ücra<br />
köşelerdeki hastanelere en kaliteli hizmeti zamanında<br />
sağlayabilmek için teknik destek, eğitim, teknoloji merkezi,<br />
bayi ağı, klinik destek elemanları gibi her biri ayrı ayrı<br />
önemli birer masraf kalemi olan yatırımlar yapmaktadır.<br />
Buna karşın tüm bu masrafların karşılanabileceği düzenli<br />
bir fiyat güncellemesi yapılmadığından sektörün ayakta<br />
kalması ve sistemin sürdürülebilirliği tehlike altındadır. Tek<br />
çözüm SUT fiyatlarının güncellenmesidir.<br />
Üniversite hastanelerinin geciken ödemeleri sektörün<br />
önemli sorunlarından biri!<br />
Fiyatlarla ilgili sorunlara ek olarak ödeme vadeleri de<br />
giderek uzamaktadır. Pek çok üniversite hastanesinin<br />
ödeme vadesi 3 yılı aşmıştır. Üniversite hastanelerinin<br />
geciken ödemeleri sektörün önemli sorunlarından biridir<br />
ve buna da bir çözüm getirilmesi beklenmektedir. SGK, bu<br />
yıl üniversite finansmanını %10 oranında arttırmış olsa da<br />
halen ödeme vadelerinin çok uzun olması ve üniversite<br />
borçlarının yapılandırılmaması sebebiyle firmalara ödeme<br />
yapılamamaktadır. Bu nedenle küçülen ya da faaliyetlerini<br />
durdurmak zorunda kalan firma sayısı her geçen gün<br />
artmaktadır. Ar-Ge, yatırım ve istihdam planlamaları<br />
yapılamamaktadır. Katma değeri çok yüksek bir sektör<br />
olan tıbbi cihaz sektörü ancak bu sorunların çözülmesi ile<br />
ekonomimize daha fazla katkı yapabilir hale gelebilecektir.<br />
Tıbbi cihaz sektörü hayatta kalma mücadelesi veriyor<br />
Uzun zamandır zor şartlar altında vatandaşlara hizmet<br />
vermeye çalışan tıbbi cihaz sektörünün geçtiğimiz birkaç<br />
ayda yaşanan kur artışları sonrasında zor durumda kaldığını<br />
belirten Özgür Tomruk; “Bu koşullar altında tıbbi cihaz sektörü<br />
bir hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Tıbbi Cihaz<br />
fiyatlarının maliyet artışlarını yansıtacak şekilde ivedilikle<br />
güncellenmesi gerekmektedir. Üniversitelerin birikmiş<br />
alacakları ile ilgili olarak hızlı bir çözüm üretilmesi zaruridir.<br />
Bu önlemlerin alınmaması durumunda vatandaşlarımız<br />
fazlasıyla hak ettikleri kaliteli ürünlere ulaşamayacak, pek<br />
çok tedavinin sunulabilmesi riske girecektir. Sektörün hak<br />
ettiği ilgiyi göreceğine ve sorunların çözümü için gerekli<br />
adımların atılacağına olan inancımızı koruyoruz. Tıbbi<br />
cihaz sektörü, büyük başarılara erişmiş sağlıkta dönüşüm<br />
programında başta hasta erişimi, verimlilik ve kalite olmak<br />
üzere istenilen hedeflere ulaşılması için bugüne kadar<br />
vermiş olduğu desteği vermeye; hasta sağlığı ve güvenliği<br />
odaklı çalışmalarına devam edecektir.” dedi.<br />
March 2017 11
AKTÜEL<br />
<strong>Medikal</strong> sektör, 2016’da 571,3 milyon dolarlık<br />
ihracat gerçekleştirdi<br />
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü medikal sektöründe yerli<br />
üretim teşvik imkanlarına yönelik sektörden bilgi aldı<br />
İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz ve medikal<br />
sektörünü temsil eden İKMİB Yönetim Kurulu Üyeleri ile<br />
medikal sektöründen STK temsilcilerinin yer aldığı İKMİB<br />
heyeti; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü<br />
ve Bakanlık yetkilileri ile medikal sektörünü konuşmak<br />
üzere buluştu. Yüksek rekabet gücüne sahip olan medikal<br />
sektörünün stratejik yatırımlar arasına girmesi gerektiği<br />
vurgulandı. İthalatın yoğun olduğu sektörde yerli üretimi<br />
artırmaya yönelik teşviklerin önem taşıdığı dile getirildi.<br />
Katma değerin ve kâr marjlarının yüksek olduğu medikal<br />
sektörü, ürün yapısı itibariyle krizlerden en az etkilenen<br />
sektörlerden biri. <strong>Medikal</strong> ürünlerde ithalata bağımlı olan<br />
Türkiye’de üretim 1980’li yıllardan itibaren ivme kazandı.<br />
İleri teknoloji ürünlerin üretimine geçiş sürecinin henüz<br />
başlamadığı ülkemizde daha çok küçük ve orta ölçekli<br />
üreticiler faaliyet gösteriyor. <strong>Medikal</strong> alet ve malzeme<br />
üreten firmalar ağırlıklı olarak Ankara, İzmir, İstanbul,<br />
Bursa, Adana, Gaziantep, Samsun ve Trabzon’da yer alıyor.<br />
<strong>Medikal</strong> sektöründe ihracat 2006 yılında 350,2 milyon<br />
dolarken 2016 yılında 571,3 milyon dolara ulaştı. ABD,<br />
Almanya, Güney Kore gibi devler medikal ve tıbbi cihazlar<br />
alanında teknolojiye yön veren ülkeler olarak dikkat<br />
çekiyor. Geçtiğimiz yıl Almanya’nın medikal ihracatı 36,4<br />
milyar dolar, İtalya’nın 8,5 milyar dolar, Güney Kore’nin<br />
ise 4,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin bu<br />
alanda gideceği yol olsa da son 10 yılda Ar-Ge ve teknoloji<br />
yatırımlarının artması ihracata da olumlu yönde yansıyor.<br />
Türkiye 50 yıl önce dünya ortalamasının çok altında<br />
ömür beklentisine sahipken son 50 yılda sağlık alanındaki<br />
ilerlemeler sonucu dünya ortalamasının üzerinde ömür<br />
beklentisine ulaşarak OECD ortalamasına yaklaştı. 1966<br />
yılında beklenti 50 yaş altındayken 2016 yılında 75 yaşın<br />
üzerine çıktı. Ortalama yaşam süresinin yükselmesi, artan<br />
nüfus, yaşlanan nüfus, sağlık harcamalarındaki artış, kronik<br />
hastalıklardaki artış, sigorta sisteminin yaygınlaşması,<br />
ülkedeki refah seviyesinin yükselmesi gibi faktörlerin<br />
etkisiyle medikal alet ve ürünlere yönelik talep de artış<br />
trendi gösteriyor.<br />
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği<br />
(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, görüşme<br />
hakkında şunları söyledi: “Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />
Bakanımız Sayın Faruk Özlü ve Bakanlık yetkilileri ile<br />
gerçekleştirdiğimiz toplantıda medikal sektörünün genel<br />
yapısı ve firmalarımız hakkında bilgi verdik. <strong>Medikal</strong><br />
sektörünün önemini vurgulayarak stratejik yatırımlar<br />
arasına girmesi gerektiğini anlattık. Acil durumlarda ya da<br />
savaş ortamında kan torbası ya da diğer medikal malzemeler<br />
önemli konuma geliyor. Bu konularda Türkiye’nin kendine<br />
yetme oranı yaklaşık yüzde 15’lerdeyken Almanya’nın ise<br />
yüzde 30’lar seviyesinde. Türkiye’nin bu konuda en azından<br />
kendisini yüzde 30 seviyelerine yükseltebilecek bir yatırım<br />
imkânının yaratılması lazım”.<br />
Toplantıda özellikle stratejik konularda devletin alım<br />
garantisi ile destek vermesi gerektiğinin önem taşıdığını ifade<br />
ettiklerini söyleyen Murat Akyüz, “İthal ürünlerin sadece fiyat<br />
bazlı karşılaştırılmalarından dolayı Türkiye’de üretimlerinin<br />
mümkün olmadığını çünkü kaliteye bakılmaksızın sadece<br />
fiyat karşılaştırmasından dolayı ürünlerinin Türkiye’de<br />
üretilmiş olmasına rağmen seçimlerde devre dışı bırakıldığını<br />
gördük. Sayın Bakana medikalin de içinde olduğu katma<br />
değeri yüksek olan sektörlerde yatırım imkânını artıracak<br />
teşviklerin verilmesinin önemli olduğundan bahsettik.<br />
Bakanlık da olumlu yaklaştı. İKMİB’in yönlendirmesini,<br />
sektörün ivmesini ve kârlılığını artırıcı noktalara yatırım<br />
yapılmasını oldukça faydalı buldular. Halihazırda böyle bir<br />
çalışmanın olduğunu, bu çalışmanın içerisinde bu konuyu<br />
da mutlaka değerlendireceklerini belirttiler” diye konuştu.<br />
14<br />
March 2017
Sağlık<br />
Doğuştan kalp hastalıklarında erken teşhis çok önemli<br />
kalp yetersizliği gelişebilir, akciğer tansiyonu yükselebilir,<br />
büyüme ve gelişmeleri geri kalır, sık tekrarlayan akciğer<br />
enfeksiyonlarıyla sağlıkları ve tüm ailenin yaşamı etkilenir.<br />
Diğer bir önemli doğuştan kalp hastalığı grubu morarma ile<br />
seyredenlerdir ki bu tip hastalığı olan çocuklar çok daha<br />
erken dönemde tedavi ve ameliyat gerektirir. Doğuştan kalp<br />
hastalıklı bebek ve çocuklarımız kateter yolu ile tedavi ya da<br />
ameliyat sonrasında normal veya normale yakın bir hayat<br />
kalitesine ve yaşam beklentisine sahip olabilir.” dedi.<br />
Tüm doğuştan hastalıklar arasında en sık görüleni kalbin<br />
yapısal bozukluklarıdır. Türkiye’de her yıl yaklaşık 12.000<br />
doğuştan kalp hastası dünyaya geliyor. Türk Pediatrik<br />
Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği’nin öncülüğü ve<br />
global biyofarma şirketi AbbVie’nin desteğiyle düzenlenen<br />
toplantıda doğuştan kalp hastalığı ve sonuçları hakkında<br />
farkındalık oluşturmanın ve toplumsal bilinci artırmanın<br />
önemi vurgulandı.<br />
Doğuştan kalp hastası bebekler enfeksiyona daha açık<br />
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği<br />
Başkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas yaptığı konuşmada;<br />
“Kalplerinde orta veya geniş deliklerle doğan bebekler<br />
erken teşhis edilmez ve zamanında tedavi edilmezlerse<br />
Düzenli takip ve koruma önemli<br />
Kalp rahatsızlığı olan bebek ve çocukların sağlıklı bir kalbe<br />
kavuşabilmesi için anne ve babalara yapılması gerekenler<br />
konusunda da bilgi veren Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, ise<br />
‘’Anne ve babaların bu zor süreçte sabırlı olup çocuklarının<br />
takip ve tedavilerini kesinlikle aksatmamaları çok önemli.<br />
Çünkü doğuştan kalp kusuru ile dünyaya gelen bir bebeğin<br />
iyi beslenmesi, büyüme ve gelişmesinin yakından takip<br />
edilmesi gerekiyor. Özellikle içinde bulunduğumuz kış<br />
aylarında enfeksiyon hastalıklarından korunmaya da çok<br />
dikkat edilmeli. Bu tür hastalıklar genellikle solunum ve<br />
direk temas yolu ile bulaşır. Dolayısıyla hasta insanlarla<br />
aynı ortamda uzun süre kalmak, el sıkışmak, öpüşmek ve<br />
benzeri şekillerde temastan kaçınmak, bebeğe temas öncesi<br />
elleri bol sabun ve suyla yıkamak gibi basit yöntemler bu<br />
yüksek riskli bebekler için hayat kurtarıcı olabilir. Ayrıca<br />
bu anne ve babalar çocuklarının sigara dumanına maruz<br />
kalmasına kesinlikle izin vermemeli gerekirse evlerinde<br />
sigara içilmesini yasaklamalı.’’ İfadelerini kullandı.<br />
Doğuştan kalp hastalığı<br />
Tüm doğuştan hastalıklar arasında en<br />
sık görüleni kalbin yapısal bozukluklarıdır.<br />
Doğuştan kalp hastalığı<br />
görülme sıklığının yaklaşık yüzde 1<br />
olduğu göz önüne alındığında ülkemizde<br />
her yıl yaklaşık 12.000 yeni<br />
doğuştan kalp hastası dünyaya geliyor.<br />
Doğuştan kalp hastalıkları değişik<br />
şiddette ve şekilde olabilir ve yüzde<br />
40’ı hayatlarının bir döneminde anjiyo<br />
ya da ameliyat yolu ile tedavi gerektirir.<br />
Günümüzde doğmadan önce tanı<br />
koyulabilmesiyle tedavi şansı yakalayabilecek<br />
bebek sayısı giderek artıyor.<br />
Doğuştan kalp hastalıklarının daha az<br />
ciddi olanları ise çocukluk yıllarında ya<br />
da yetişkinlikte bile teşhis edilebiliyor.<br />
Ancak erken müdahale gerektiren bazı<br />
tiplerinin teşhisinin gecikmesi tedaviyi<br />
olanaksız hale getirebiliyor.<br />
C<br />
M<br />
Y<br />
CM<br />
MY<br />
CY<br />
CMY<br />
K<br />
16<br />
March 2017
Sağlık<br />
Gözler ihmale gelmez!<br />
için ortalama 20-25 dakika harcanması gerektiğini belirten<br />
Prof. Dr. Bavbek; “Muayene sırasında gözlere damla<br />
damlatılarak, göz diplerinin kontrollerinin sağlanması<br />
büyük önem taşıyor. Bu şekilde rutin olarak ve yetişkinlerce<br />
her yıl yaptırılması tavsiye edilen kapsamlı muayeneler ile<br />
pek çok farklı göz hastalığının erken teşhisi sağlanabiliyor.<br />
Kapsamlı bir göz muayenesi sırasında, göz hastalıklarının<br />
ötesinde pek çok farklı rahatsızlığın ilk teşhisinin konulması<br />
da mümkün olabiliyor. Gözden anlaşılan hastalıklar<br />
arasında; diyabet, beyin tümörü, MS, Alzheimer’ın yanı sıra<br />
çeşitli kalp ve metabolik rahatsızlıklar da bulunuyor. Bu<br />
rahatsızlıkların tespiti sayesinde hastalar doğru branşlara<br />
yönlendirilerek, kimi zamanlarda hayatlarının kurtarılması<br />
dahi sağlanabiliyor” diyor.<br />
Dünyagöz Feneryolu Hastanesi<br />
Prof. Dr. Tayfun Bavbek<br />
Günümüzde ihmal ve imkânsızlıklar sonucu dünyada her yıl<br />
7 milyonu aşkın kişi görme yetilerini kaybediyor. Yaşamımız<br />
boyunca genetik sorunlar, dış etkenler ve yaş gibi pek<br />
çok farklı faktör insanların göz sağlığını tehdit ediyor.<br />
Yaptırılacak düzenli muayeneler ile göz sağlığını korumak<br />
ve gözleri tehdit edebilecek pek çok farklı rahatsızlığı<br />
erken teşhisini sağlamak ise mümkün oluyor. Dünyagöz<br />
Feneryolu’ndan Prof. Dr. Tayfun Bavbek, göz sağlığı ve<br />
düzenli muayeneler sayesinde yapılacak erken teşhisler ile<br />
ilgili bilgiler veriyor.<br />
Göz muayenelerinde doğru ve sağlıklı bir teşhis koyulması<br />
Retina hastalıkları günlük yaşamı olumsuz etkiliyor<br />
Özellikle göz küresinin arka duvarını bir duvar kâğıdı gibi<br />
kaplayan retina rahatsızlıklarının görme yetisini tehdit<br />
edebileceğini belirten Prof. Dr. Bavbek; “Gözlerde ani veya<br />
yavaş görme kaybı, kırık veya eğri görme, ışık çakmaları,<br />
perdeli görüş, kısa süreli görme kayıpları ve görüş alanında<br />
belirli bölümlerin kararması gibi sıkıntılar yaşayan hastaların<br />
kapsamlı bir muayeneden geçmeleri hem göz hem de genel<br />
sağlıkları açısından büyük önem taşıyor. Şeker ve yüksek<br />
tansiyon hastalarının, retinada damar genişlemeleri ve<br />
geçirgenlik sorunları yaşamaları olası. Bu rahatsızlıklarda<br />
erken teşhis, koruyucu tedavinin başlatılması ve geç<br />
kalınmadan yapılacak cerrahi müdahaleler büyük önem<br />
taşıyor” şeklinde konuşuyor.<br />
18<br />
March 2017
Sağlık<br />
200’den fazla doğumsal kalp hastalığı var!<br />
Türkiye’de her yıl yaklaşık 15 bin bebek<br />
Kalp hastalığı ile dünyaya geliyor<br />
ve girişimsel tedavilere ihtiyaç duyulduğunu belirten<br />
Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu; “Bu nedenle risk grubu içindeki<br />
annelerin hamilelik sırasında fetal ekokardiyografi ile<br />
incelenmesi büyük önem taşır. Bazı hastalarda kalp ve<br />
damarlardaki basınç ve akımları ölçmek için kateter ve<br />
anjiografi gerekebiliyor. Ayrıca bilgisayarlı tomografi ve<br />
manyetik rezonans tetkikleri ile; kalp ve akciğer anatomisi,<br />
dolaşımı ve damarsal anomalileri tespit etmek mümkün<br />
olabiliyor. Bunlara ek olarak elektrokardiyografi ve efor<br />
testiyle de gerekli bazı ilave bilgiler elde edilebiliyor” diyor.<br />
Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu<br />
Dünyada her yıl 1 milyon, ülkemizde de 13-15 bin bebek<br />
doğumsal kalp hastalığı ile dünyaya geliyor. Kimi zaman<br />
bebek doğar doğmaz müdahale edilmesi gereken kimi<br />
zaman da yetişkin yaşlara kadar belirti vermeyen farklı<br />
türlerdeki kalp hastalıklarının erken teşhisi çok önemli.<br />
Acıbadem Üniversitesi Çocuk Kalp Damar Cerrahisi ve<br />
Acıbadem Bakırköy Hastanesi KVC Bölüm Başkanı Prof.<br />
Dr. Tayyar Sarıoğlu, kalp hastalığıyla dünyaya gelen minik<br />
bebeklerin tanı ve tedavileriyle ilgili bilgi veriyor.<br />
200’den fazla doğumsal kalp hastalığı var!<br />
Doğumsal kalp hastalıklarının birçok nedeni olabiliyor;<br />
kalbin odacıkları arasındaki delikler, kalp kapakçıkları<br />
arasındaki darlık ve yetersizlikler, karıncık ve kulakçıkların<br />
gelişim bozuklukları bunlardan sadece bir kısmı. 200’den<br />
fazla çeşit doğumsal kalp hastalığı olduğunu söyleyen<br />
Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu, teşhis ve tedavi yöntemlerindeki<br />
gelişmeler sayesinde her 10 çocuktan<br />
Bu belirtilere dikkat!<br />
Bebeğin ağız içi, dudakları<br />
ve tırnaklarında morluk<br />
Çok sık soluk alıp verme ve<br />
nefes alıp verirken<br />
kaburgalarda çekilme<br />
görülmesi<br />
Meme emmek istememe ya<br />
da emerken çabuk yorulma<br />
İştahsızlık ve kilo almada<br />
zorluk, çabuk yorulma<br />
Sık sık solunum yolu<br />
hastalığı geçirme<br />
9’unun tedavi edilebileceğini ve sağlıklı<br />
bir hayat sürebileceğini belirtiyor.<br />
Anne karnında 16. haftadan itibaren<br />
tespit edilebiliyor<br />
Doğumsal kalp hastalıklarının çoğunun<br />
teşhisinde, anne karnındaki bebeğin<br />
kalbi fetal ekokardiyografi ile 16.<br />
haftadan itibaren görülebiliyor.<br />
Bu incelemede kalp ve damarlarla<br />
ilgili bozukluklar tespit edilebiliyor.<br />
Doğumsal kalp hastalığı tespit edilen<br />
bebeklerin çoğunda kalp ameliyatları<br />
Ameliyatsız tedaviler de uygulanabiliyor<br />
Hastaların çok büyük bir kısmı kalp ameliyatları ve<br />
girişimsel tedavilere ihtiyaç gösteriyor. Akciğer - kalp<br />
makinasının kullanıldığı açık kalp ameliyatlarında, kalbin<br />
ve akciğerlerin işlevi geçici bir süre akciğer - kalp makinesi<br />
tarafından sürdürülüyor. Bu esnada kalp durdurularak<br />
kalp ve damarlardaki tamirler yapılıyor. Bazı kapalı<br />
kalp ameliyatlarında akciğer - kalp makinesine ihtiyaç<br />
duyulmadan da tamir gerçekleştirilebiliyor. Belirli bazı<br />
anomalilerde göğsün yan tarafından yapılan küçük kesilerle<br />
(minimal invaziv) kalbe ulaşılarak ameliyat yapılabiliyor.<br />
Bu tür ameliyatlarda hastanede yatış ve iyileşme süresi çok<br />
daha kısa oluyor. Bazı durumlarda “girişimsel prosedür”<br />
denilen yöntemlerle kateter yolu ile ameliyatsız tedavilerin<br />
de uygulanabildiğini belirten Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu;<br />
“Kalpteki bazı delikler bu yolla kapatılabiliyor, kapak<br />
ve damarlardaki darlıklar genişletilebiliyor, bazı damar<br />
açıklıkları ve anormal damar tıkanabiliyor ve bazen suni<br />
kapaklar yerleştirilebiliyor. Ameliyat ve tedavilerin başarıyla<br />
sonuçlanması; çocuk kardiyolojisi, kalp cerrahisi, çocuk<br />
hastalıkları ve yenidoğan doktorlarının ile sağlık ekiplerinin<br />
bir arada çalışması ile mümkün oluyor” diyor.<br />
İlk 1 ay içinde yapılacak tedaviler hayat kurtarıyor<br />
Doğumsal kalp hastalığı ile doğan her 3 bebekten biri<br />
doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde ciddi belirtiler gösteriyor.<br />
Bu bebeklerin acil ameliyata alınması gerekebiliyor. Bu<br />
nedenle ilk 1 ay içerisindeki yapılacak ameliyat ve tedaviler<br />
hayat kurtarıyor.<br />
20<br />
March 2017
Teknoloji<br />
Kanserle savaşta büyük veri analizleri hayat kurtarıyor<br />
SAP, CancerLinQ ile kanser teşhis ve tedavisinde yeni bir dönem başlattı<br />
Kurumsal uygulama ve yazılım alanında dünya lideri SAP,<br />
sürdürülebilir bir gelecek için teknoloji uzmanlığı ile tüm<br />
dünyada insan yaşamının iyileştirilmesine yardımcı oluyor.<br />
Sağlık alanındaki çalışmalarıyla kanserle mücadele gibi<br />
hayati konularda çığır açan çözümler geliştiren SAP, özellikle<br />
hastalıkların tanısı, tedavisi ve nihayetinde önlenmesinde<br />
yardımcı olmak üzere tıbbın sadeleştirilmesi için gelişmiş<br />
veri analizi teknolojileri sunuyor.<br />
Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO) başta olmak<br />
üzere birçok iş ortağıyla sağlık sorunlarının analizi ve<br />
çözüm üretimi çalışmalarında yer alan SAP, ASCO’nun<br />
CancerLinQ platformu için dünyanın sağlık sektöründeki en<br />
büyük teknolojik dönüşüm projelerinden birini yürütüyor.<br />
CancerLinQ platformu tüm elektronik kaynaklardan<br />
elde edilen kanser tedavi verisini gerçek zamanlı olarak<br />
birleştirme ve analiz etme fırsatı sunuyor. Bu platform, büyük<br />
verinin analizi sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’ndeki<br />
milyonlarca hastanın bilgileri ve tedavi süreçleriyle ilgili<br />
gelişmelerin tek bir platformda toplanmasıyla kansere karşı<br />
savaşta yeni bir cephe açılmasını sağladı.<br />
Tıp sektöründe günden güne önemi artan bulut tabanlı<br />
teknoloji platformları onkologlara dijital görüntüleme,<br />
gelişmiş moleküler teşhis ve elektronik tıbbi kayıtlar da dâhil<br />
olmak üzere benzeri görülmemiş miktarda veri sağlayarak<br />
gelişmiş teknolojilerden faydalanma olanağı veriyor. SAP,<br />
ASCO işbirliği sayesinde ASCO’nun tüm onkoloji verileri<br />
ve uzmanlığı SAP HANA Platformu’nda toplanıyor ve<br />
ortak kullanım için CancerLinQ ile onkologlara sunuluyor.<br />
SAP’nin büyük veri teknolojileri ve gelişmiş analitik<br />
çözümleri sayesinde oluşturulan hasta veritabanından<br />
klinik bilgi sistemleri, tümör kayıtları, ve doktor notları gibi<br />
bir çok kaynaktan gelen binlerce hasta bilgisine kolaylıkla<br />
ulaşılabiliyor; doktorların anlık bilgi paylaşımına imkan<br />
sağlayan sistem doktorlara hastaların geçmiş medikal<br />
hikayelerini de bir araya getirip analiz şansı sunuyor ve<br />
teşhis sürelerini kısaltarak en iyi tedaviyi belirlemelerine<br />
yardımcı oluyor.<br />
22<br />
March 2017
Teknoloji<br />
Roland DG’den yeni dental 3D yazıcı ve<br />
otomatik dental kazıma cihazı<br />
Roland DG, diş teknisyenlerinin iş akışını iyileştirmek için dental<br />
endüstrisine hem eklemeli (3D baskı) hem de çıkarmalı (kazıma)<br />
üretim süreçleri sunuyor<br />
Dental kazıma cihazlarının dünya çapında lider<br />
tedarikçisi Roland DG, bugün protezlerin üretiminde<br />
yardımcı olacak ilk dental 3D yazıcısı, DWP-80S modelini<br />
piyasaya sürdüğünü duyurdu. Aynı anda piyasaya çıkan,<br />
Roland DG’nin popüler DWX serisi dental kazıma cihazlarına<br />
yeni eklenen DWX-52DC ise hassas dental restorasyonların<br />
gözetimsiz üretimi için birkaç yeni otomatik fonksiyona<br />
sahip. Bu haber ile Roland DG, diş teknisyenlerinin iş akışını<br />
iyileştirmek için dental endüstrisine hem eklemeli (3D<br />
baskı) hem de çıkarmalı (kazıma) üretim süreçleri sunuyor.<br />
Diş restorasyonlarının kalitesini ve tutarlılığını korurken<br />
üretim zaman dilimlerini kısaltmak ve maliyetleri düşürmek<br />
için geleneksel döküm yöntemlerinin<br />
yerini alacak CAD/CAM yazılımı,<br />
dijital tarayıcılar ve kazıma<br />
makinelerinden oluşan<br />
dijital sistemleri içeren<br />
dental laboratuvarların<br />
sayısı artıyor. 2010<br />
yılında piyasaya<br />
sürülmesinden itibaren<br />
Roland DG’nin DWX serisi<br />
dental kazıma cihazları masaüstü boyutları, kullanıcı dostu<br />
özellikleri, güvenilirliği ve kronlar ve köprüler gibi diş<br />
restorasyonlarının dijitalleşmesinin yaygınlaştırılmasına<br />
katkı sağlayan açık mimarisi ile endüstrinin takdirini<br />
almakta. DWX-52DC, daha önce yoğun iş gücü gerektiren<br />
işlemleri otomatikleştirmek ve genişletmek için heyecan<br />
verici yeni özellikler ekliyor.<br />
DWX-52DC, altı adete kadar disk depolayabilen yeni<br />
geliştirilmiş bir Otomatik Disk Değiştirici (ADC) ile<br />
laboratuvar verimliliğini artırmak için bir gecede çok<br />
çeşitli hassas dental restorasyonlarını kazımak için gerekli<br />
tüm donanıma sahip. Birlikte verilen pin tipi malzeme<br />
adaptörü, yedi pinli blokların ardışık olarak ayarlanmasını<br />
ve frezelenmesini/kazınmasını sağlıyor. DWX-52DC’nin<br />
genişletilmiş üretim kapasitesi ile kopingler, kronlar, tam<br />
köprüler, dayanaklar dahil çok çeşitli dental restorasyonlar,<br />
cerrahi kılavuzlar ve modeller üretilebiliyor. 15 istasyonlu<br />
Otomatik Takım Değiştirici (ATC) zirkonya, balmumu,<br />
PMMA, kompozit resin, PEEK, alçı, CoCr sinter metali ve elyaf<br />
takviyeli resin dahil olmak üzere çok çeşitli malzemelerin<br />
etkin bir şekilde kazınması için kazıma burlarını otomatik<br />
olarak değiştiriyor.<br />
24<br />
March 2017
Teknoloji<br />
Ayrıca DWX-52DC, karmaşık restorasyonları alttan kesimler<br />
ile destekleyen eş zamanlı 5 eksenli işleme özelliğine sahip.<br />
Bir üreticiye bağlı kalmak yerine açık mimari, kullanıcıların<br />
birimi uygun tarayıcılar, yazılım ve en yeni materyaller<br />
ile kendi mevcut iş akışlarına entegre etmelerine olanak<br />
sağlıyor. Üretim sonrası işini azaltmaya yardımcı olmak için<br />
hava basıncı sistemi, kazınacak malzemenin türüne göre<br />
havanın hacmini otomatik olarak değiştiriyor. Sanal Makine<br />
Paneli (VPanel) kullacıların yüksek hacimli üretim için tek<br />
bir bilgisayardan 4 makineye kadar ayarları hızlı bir şekilde<br />
yapılandırabilmelerine olanak veriyor.<br />
Roland aynı zamanda protez üretiminde yardımcı olan ilk 3D<br />
dental yazıcısı DWP-80S’i de piyasaya sundu. Roland DG’nin<br />
medikal pazar geliştirme genel müdürü Kohei Tanabe konu<br />
ile ilgili; “Protez üretimi çoğunlukla manuel olarak yapılıyor<br />
ve ileri düzey bir beceri gerektiriyor. Dental laboratuvarlar,<br />
hastalar ve kliniklerden gelen artan talebe yanıt vermek için<br />
protez uygulamalarının üretimini hızlandırmak için daha<br />
verimli, esnek dijital çözüm arayışındalar.” dedi.<br />
Bu talebi karşılamak için Roland DG protez üretim sürecini<br />
kolaylaştırmak için DWP-80S 3D yazıcısını geliştirdi. DWP-<br />
80S, UV-LED ışığı ile resin malzemeleri sertleştirmek için<br />
tescilli bir projektör merceği kullanıyor. DWP-80S ile<br />
birlikte verilen yeni Quick Denta yazılımı özel tablaların,<br />
taban levhalarının ve çerçevelerin 3D baskısı için önemli<br />
derecede basit çözümler sağlıyor. Önceden yapılandırılmış<br />
parametreler ile takibi kolay iş akış sihirbazını kullanarak,<br />
protezler için gereken uygulamalar üç basit adımda<br />
basılabiliyor, böylece zaman alan öğrenme veya düzenleme<br />
zamanı ihtiyacı ortadan kalkıyor. DWP-80S, malzeme<br />
büzüşme faktörleri için ayar yaparken ideal sayı ve destek<br />
noktalarının düzenini seçmek için gereken hassasiyeti ve<br />
uygunluğu analiz ediyor.<br />
80mm kare çalışma alanı, birden fazla birimin eş zamanlı<br />
basımı için ise ideal. Tanabe sözlerini; “DWX-52DC kazıma<br />
dental restorasyonların üretimi için yeni bir otomasyon<br />
seviyesi getirirken DWP-80S 3D yazıcı, gelişmiş 3D baskı<br />
teknolojisi ile dijital diş hekimliği alanını genişletir. Bu<br />
makineler ile birlikte fikirleri hayata geçiren, iş süreçlerinde<br />
devrim yaratan ve daha iyi bir gelecek şekillendiren<br />
dijital teknolojilerle, yenilikler yoluyla hayatı daha iyi hale<br />
getirmek için yeni 3D işletme markamız DGSHAPE’in ortak<br />
misyonunu paylaşıyoruz. İnanıyoruz ki; geniş çaplı müşteri<br />
desteği ile birleştirilmiş ürünlerimiz daha rahat bir çalışma<br />
ortamı yaratırken dental pazardaki üretim süreçlerinde<br />
devrim yaratmaya devam edecek” diyerek sonlandırdı.<br />
March 2017 25
(yağ, su, kas, kemik, kalori, BMI)<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
|<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
AKTÜEL<br />
LINAK teknolojileri ile üstün hasta yatak kontrolü<br />
Diyabet, bunama,<br />
parkinson, kronel<br />
kalp rahatsızlığı<br />
gibi kronik<br />
hastalıklar<br />
her geçen<br />
gün artıyor.<br />
AOK’nın (Alman Sağlık Fonu)<br />
yaptığı çalışmaya göre, OECD ülkelerindeki sağlık<br />
hizmetleri ücretleri, gayri safi yurt içi hasıladan daha hızlı bir<br />
şekilde yükseliyor. Artan yaşlı nüfus ve kronik hastalıklarla<br />
birlikte sağlık personeli sayısının giderek azalması,<br />
gelecekte büyük zorluklarla karşılaşılacağını gösteriyor ve<br />
bu durumun sadece doğru işbirlikleriyle doğru bir şekilde<br />
yönetilebileceği öngörülüyor. Bu yüzden, LINAK yeni ürün<br />
ve çalışmalarını sağlık sektörünün geleceğini dikkate alarak<br />
geliştiriyor.<br />
Fazla kilo problemlerinde yaşanan yatak zorluklarına<br />
karşı LA40 aktüatörü<br />
Modern hastane yatakları hem hastanın konforu ve<br />
güvenliği hem de bakım personelinin günlük işlerini<br />
kolaylaştırmak için son yıllarda birçok fonksiyonel olarak<br />
üretiliyor. Fazla kilolu insan sayısının artması ise hasta<br />
yatakları sektöründe endişeyi arttırıyor. Bu eğilim, günlük<br />
hastane operasyonlarında birçok engele yol açıyor. Hastane<br />
yatakları, muayene masaları ve hasta kaldırma liftlerinin<br />
fazla kilolu insanları taşıyabilecek şekilde yapılması<br />
gerekiyor. Bakım personelinin hastalara profesyonel hizmet<br />
sağlama ihtiyaçları göz önünde bulunduran LINAK, sadece<br />
dikkat çekecek derecede sessiz olmayan, aynı zaman da<br />
çok güçlü olan LA40 lineer aktüatörünü geliştirdi. Aynı<br />
zamanda, bu aktüatörde CPR’ın gerekliği olduğu acil<br />
durumlarda kullanmak için hızlı boşaltma (quick release)<br />
fonksiyonu da seçenek olarak sunuluyor.<br />
Modern yıkama tünelleri,<br />
hastane yataklarının<br />
hızlı ve verimli olarak<br />
temizlenmesine<br />
yardımcı oluyor ve yeni<br />
hastaların kullanımına<br />
daha hızlı bir şekilde<br />
dönmesini sağlıyor.<br />
Bunu yapabilmek<br />
için, yüksek dereceli<br />
koruma (IPx6<br />
yıkanabilir) aktüatör<br />
çözümü gerekiyor.<br />
Bu teknik çözümlerin<br />
bakım optimizasyonunun<br />
gelecekte daha kısa süreli hastane kalışları gibi zorluklarla<br />
başa çıkmada yardımcı olacağı öngörülüyor.<br />
ACT Dokunmatik Kontrol<br />
Farklı fonksiyonlarla tek bir panel üzerinden iletişim<br />
imkânı: Tartı, ıslaklık sensörü, yataktan kalkma<br />
sensörü, yatak altı ışığı...<br />
ACT (dokunmatik kontrol) ile birlikte LINAK sezgisel<br />
yatak kontrolü olanağını da sağlıyor. Dokunmatik ekran<br />
yardımı ile çeşitli özellikler ayarlanabiliyor. ACT’nin<br />
ek fonksiyonları ise yataktan kalkma, tartı fonksiyonu<br />
ve ıslaklık sensörü. Yeni dokunmatik ekran, bakım<br />
personeline ihtiyaç duyduğu fonksiyonları hastaya uygun<br />
olarak kilitleme veya açma seçenekleri sunuyor. ACT,<br />
manyetik anahtar kullanılarak emniyet altına alınıyor ve<br />
aynı zamanda görüntü ve fonksiyon sayısı kullanıcıya<br />
bağlı olarak değişebiliyor. İlgili servis datası için sadece<br />
teknisyen bilgi alabiliyor ve bu dataya bakım personeli<br />
tarafından erişim sağlanamıyor.<br />
Hastane yatakları alanındaki<br />
üstün teknolojiler<br />
<strong>Medikal</strong> ürünlerin, sağlık<br />
personelinin çalışma prosedürlerini<br />
kolaylaştırması ve aynı zamanda<br />
yapılan çalışmaların güvenlik<br />
çerçevesinde olduğunu garanti<br />
etmesi gerekiyor. Ürünlerin<br />
ergonomik olmasının iş<br />
akışının problemsiz ilerlemesini<br />
desteklemesi gerekiyor. Yıkama<br />
tünellerinin önemi bu iş akışının problemsiz<br />
olarak çözülmesinde büyük öneme sahip.<br />
28<br />
March 2017
Tüm hizmetlerde<br />
yenilik<br />
Hastanın konfor ve güvenliğini arttırmak ve<br />
bakım personelininin verimliliğini yükseltmek<br />
için sağlam ve güvenilir çözümler<br />
ACT -Dokunmatik Kontrol<br />
Farklı fonksiyonlarla tek bir panel üzerinden<br />
iletişim imkanı: Tartı, ıslaklık sensörü, yataktan<br />
kalkma sensörü, yatak altı ışığı ...<br />
Daha fazla bilgi için,<br />
İnternet sitemizi ziyaret ediniz www.linak.com.tr
Sağlık<br />
Tüp bebek tedavisi gören kadınlar<br />
6 yıl içinde doğal yollardan gebe kalıyor<br />
Dünyada neredeyse her yedi çiftten biri kısırlık sorunu yaşıyor ve<br />
bu nedenle tüp bebek tedavisi görüyor. Bu tedavi hem finansal hem<br />
de duygusal olarak yıpratıcı olmanın yanında ne yazık ki her zaman<br />
gebelikle sonuçlanmıyor. Bilim dünyasında kendiliğinden gebelik<br />
oluşması konusunda yapılan son araştırmalarda ümit verici sonuçlara<br />
ulaşıldı. Tüp bebek tedavisi gören kadınların yüzde 29’u tedaviyi takip<br />
eden 6 yıl içinde doğal yollardan gebe kalıyor.<br />
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen,<br />
İngiltere’de yapılan araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi;<br />
“Tüp bebek tedavisi gören 403 çiftin, 96’sı tedavi esnasında gebe<br />
kalamayıp, tedaviyi takip eden süreçte bunlardan 34’ü kendiliğinden<br />
gebe kalmıştır. Tedaviler sırasında gebe kalan 307 çiftin 84’ü de tedavi<br />
sonrası tekrar kendiliğinden gebe kalmışlardır.”<br />
Tedavi ile gebe kalma şansının<br />
yüzde 30 artıyor<br />
Araştırma, tüp bebek tedavisinin<br />
sonucu ne olursa olsun (olumlu ya da<br />
olumsuz) takip eden 6 yıllık periyotta<br />
kendiliğinden gebe kalma şansının yüzde<br />
30 arttığını gösteriyor. Bu çalışmada,<br />
tedavi sonrası oluşan gebeliklerin yüzde<br />
87’sinin tedaviyi izleyen iki yıl içinde<br />
olduğu belirtiliyor. Yüzde 22’si ise tedavi<br />
sonrası 6 yıl içinde oluşuyor. Araştırma,<br />
hastaların tedaviden olumsuz sonuç<br />
alsalar dahi gebe kalma şanslarının<br />
olduğunu ortaya koyuyor<br />
32<br />
March 2017
Igloo Legend 12<br />
9 litre<br />
Igloo 4 QT Playmate Mini<br />
3 litre<br />
Hastane içi taşıma kapları<br />
Aşı, ilaç, organ nakil kapları<br />
Soğuk zincir kapları ve ekipmanları<br />
Ambulans içi soğutucu buzdolapları ve taşıma çantaları<br />
Igloo 40 QT Maxcold Glide<br />
38 litre<br />
And Dayanıklı Tüketim Malları San. ve Tic. Ltd. Şti. E-5 Yanyol No: 196 Avcılar / İstanbul / TÜRKİYE<br />
T: 00 90 (212) 590 38 38 F: 00 90 (212) 593 02 45<br />
www.andoutdoor.com info@andoutdoor.com
Sağlık<br />
Gereksiz antibiyotik kullanımı astım ve<br />
alerjik hastalıkları artırıyor<br />
Gereksiz antibiyotik kullanımının astım ve alerjik hastalıkları<br />
arttırdığına dikkat çeken Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay;<br />
Sağlık Bakanlığı tarafından antibiyotiklere yapılan yeni düzenlemenin<br />
yararlı olduğunu vurguluyor<br />
artınca bağışıklık sistemi zayıflar. Gribal enfeksiyonlar,<br />
virüsler nedeniyle geliştiği için antibiyotikler yarar sağlamaz.<br />
Özellikle 2 haftayı geçmeyen ve ateşsiz olan öksürük<br />
durumlarında antibiyotik kullanımına gerek yoktur.”<br />
Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay<br />
İstanbul Alerji Merkezi Doktorlarından, Çocuk Alerji,<br />
İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.<br />
Dr. Ahmet Akçay, özellikle doğumdan sonra kullanılan<br />
antibiyotiklerin, faydalı mikropları öldürmesi ve vücudun<br />
bağışıklık sistemini zayıflatması sebebiyle astım<br />
ve alerjik hastalıkları artırdığını vurguluyor.<br />
“Astım gelişiminde genetik faktörler önemlidir”<br />
Prof. Dr. Ahmet Akçay; anne veya babada astım, alerjik nezle,<br />
egzama gibi herhangi bir alerjik hastalık varsa çocukta alerjik<br />
astım gelişme riskinin %30-50 arasında olduğuna dikkat<br />
çekti. Hem anne, hem de baba da alerjik hastalık varsa,<br />
çocukta alerjik astım gelişme riskinin ise %50-80 arasında<br />
olduğunu söyledi. Genetik faktörlerin yanı sıra özellikle<br />
obezitenin astım gelişmesine katkısının büyük olduğunu<br />
da söylerine ekledi. Yağ hücrelerinin astım gelişimine<br />
neden olan maddeler salgıladığını belirten Akçay; “Alerjik<br />
hastalıklarda aşı tedavisi çok etkilidir. Astımlı veya alerjik<br />
nezleli çocuklarda alerjiye karşı tolerans oluşturmak için<br />
kullanılır. Aşı tedavisi ilaç gereksinimini azaltır veya ortadan<br />
kaldırır, yeni alerjilerin gelişmesini önler ve hayat kalitesini<br />
artırır. Çocuklarda aşının etkisi yetişkinlere göre çok daha<br />
fazladır. Çünkü çocuklarda immun sistem değişim içindedir”<br />
dedi.<br />
“Vücudun iki bağışıklık sistemi var”<br />
İnsan vücudunun iki ayrı bağışıklık<br />
sistemi olduğunu, birinin alerjiye<br />
eğilim yaratan bağışıklık sistemi,<br />
diğerinin ise mikroplara karşı<br />
vücudu koruyan bağışıklık sistemi<br />
olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akçay;<br />
“Doğumda hafif derecede alerjiye<br />
eğilim oluşturan bağışıklık sistemi baskındır.<br />
Doğumla birlikte vajinadaki ve dışkıdaki flora ile<br />
karşılaşma, mikroplara karşı olan bağışıklık<br />
sistemini devreye sokar ve alerjiye eğilim<br />
azalır. Çocuğun bağışıklık sistemi gelişirken<br />
az mikropla karşılaşması ve mikroplarla<br />
karşılaşsa da hemen antibiyotik kullanmaya<br />
başlanması, alerjik hastalıkları arttırır. Çünkü<br />
bağışıklık sistemi zayıflayınca alerji artar, alerji<br />
34<br />
March 2017
Sağlık<br />
Grip Aşısı: Hastalıktan önceki son çıkış<br />
Yaklaşan ilkbahar mevsimi öncesinde grip aşısı tartışmaları şimdiden başladı.<br />
Uzun yıllardır başvurulan bir yöntem olmasına rağmen grip aşısı konusundaki kafa<br />
karışıklığı ise hala giderilebilmiş değil. Aşı olmasına rağmen gribe yakalananların<br />
sahip olduğu deneyimler bu tereddütlerin başlıca nedeni olarak karşımıza çıkıyor.<br />
Peki, grip aşısı gerçekten faydalı oluyor mu? Medical Park Fatih Hastanesi’nden<br />
Yrd. Doç. Dr. M. Genco Erdem, bu konuda detaylı bilgileri paylaşıyor.<br />
Antibiyotik faydasız<br />
“Grip virüs kaynaklı bir hastalık olduğu için antibiyotik kullanımının hiçbir faydası<br />
yoktur. Gribe spesifik anti-viral ilaçlar mevcuttur ve bu ilaçların en etkili olduğu<br />
zaman hastalığın ilk iki günüdür. Bununla birlikte hastaneye yatırılan olgularda<br />
daha geç de olsa bu ilaçların kullanımı hastalığın süresini kısaltabilir ya da<br />
semptomları hafifletebilir.”<br />
Medical Park Fatih Hastanesi’nden<br />
Yrd. Doç. Dr. M. Genco Erdem<br />
Rakamlarla grip aşısının etkileri<br />
• 2014 yılında yapılan bir çalışma, grip aşısının 2010-2012 yılları arasında<br />
çocuklarda griple ilişkili yoğun bakım ünitesine yatma riskini %74 oranında<br />
azalttığını gösterdi.<br />
• 2016 yılında yapılan bir başka çalışma ise grip aşısı olan 50 yaşından yaşlı<br />
bireylerin, grip nedeniyle hastaneye yatma riskini %57 oranında azalttığını<br />
gösterdi.<br />
• Kalp hastalarının, özellikle de son bir yıl içinde kalp krizi geçirmiş olan kişilerin<br />
grip aşısı olduklarında yeni kalp krizi geçirme ihtimalleri azalır.<br />
• Aşılamanın hastaneye yatış oranlarını diyabet hastalarında %79 oranında ve<br />
KOAH hastalarında %52 oranında azalttığı gözlemlendi.<br />
• Aşılama, gebeleri gebelik ve gebelik sonrasında korur. Aşılanan anneden anne<br />
karnındaki bebeğe kan yoluyla geçen antikorlar ise bebeği doğumdan sonra 4 aya<br />
kadar gripten korumaya devam eder.<br />
• Gebe kadınlarda yapılan bir başka çalışma, aşılamanın gebelerde grip ile ilişkili<br />
akut solunum yolu enfeksiyonu riskini %50 oranında azalttığını gösterdi.<br />
• Grip aşılaması, grip olsanız dahi hastalığı hafif geçirmenizi sağlar.<br />
• Aşı yaptırmakla çevrenizdeki insanları da korumuş olursunuz.<br />
“Grip aşısı olmayın diyenlere” alternatif cevaplar<br />
İddia: “Grip aşısı, etkili değildir. 2014-2015 yılı için seçilen<br />
aşının etkinliği %20’den azdır.”<br />
Cevap: 2014-2015 yılında seçilen aşı, o seneki virüsün<br />
beklenmeyen antijen değişimi nedeniyle iyi bir eşleşme<br />
yakalayamamıştır. Ancak bu durumda dahi aşı yaptıranlar<br />
grip hastalığına yakalandıklarında hastalığı daha hafif<br />
geçirmiştir.<br />
İddia: “Grip aşısı olanlar, Guillan Barre Sendromu denilen<br />
yumuşak felç hastalığına daha çok yakalanır.”<br />
Cevap: Guillan Barre Sendromu’nun grip aşısı ile bir ilişkisi<br />
olmadığı istatistiksel olarak kanıtlanmıştır. Hatta daha<br />
da ilginç olan, grip olan kişilerde bu sendromun görülme<br />
oranının aşı yaptıranlarda görülme oranından 10 kat daha<br />
fazla olduğudur.<br />
38<br />
March 2017
Uyku Laboratuvarı<br />
Gün Işığı Lambaları<br />
|<br />
Kızılötesi Lamba<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
Süt Pompaları<br />
Bebek Telsizi<br />
Beslenme<br />
Ağırlık<br />
|<br />
Ateş Ölçerler<br />
TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ<br />
www.nabiztip.com
Sağlık<br />
İdrardan rahim ağzı kanseri tanısı<br />
Johns Hopkins Medicine (JHM) bilim adamları rahim ağzı kanserine<br />
tanı koymak için yeni bir idrar testi geliştirdi<br />
Johns Hopkins Kimmel Kanser<br />
Merkezi’nden <strong>Medikal</strong> Onkolog<br />
Dr. Rafael Guerrero-Preston<br />
Dünya Kanser Araştırmaları Fonu’nun<br />
açıklamasına göre Amerika’da rahim ağzı<br />
kanseri kadınlarda ölüm nedenlerinin başında<br />
geliyordu. Ancak yaklaşık 40 yıl önce smear<br />
testinin (Rahim ağzından alınan bir örneğin<br />
incelenmesiyle yapılan kanser tarama testi)<br />
kadınlarda düzenli olarak yapılmasıyla rahim<br />
ağzı kanseri oranları düştü. Bilim insanları smear<br />
testine ulaşılması zor olan ya da uygulamanın<br />
çok yaygın olmadığı kültürlerde, geliştirilen<br />
idrar testinin çok faydalı olacağını söylüyor.<br />
Türkiye’de Anadolu Sağlık Merkezi’nin eğitim<br />
ve kalitenin geliştirilmesine yönelik stratejik<br />
iş birliği içerisinde olduğu Johns Hopkins<br />
Medicine’den bilim adamlarının geliştirdikleri<br />
bu testin sonucu şimdilik 4 günde çıkıyor.<br />
Bilim adamları bu süreyi 3 saate düşürmek<br />
için çalışmalarını sürdürüyor.<br />
Biyopsiye gerek kalmayacak<br />
Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nün<br />
(National Cancer Institute) de desteklediği<br />
araştırma kapsamında yeni geliştirilen<br />
idrar testinin CIN 2 adı verilen ve kansere<br />
dönüşebilen, rahime ait dokuları idrarda<br />
yüzde 90 oranında tespit ettiğini açıklayan<br />
Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi ve<br />
Johns Hopkins Kimmel Kanser Merkezi’nden<br />
<strong>Medikal</strong> Onkolog Dr. Rafael Guerrero-Preston;<br />
“Test kullanıma girdiğinde pek çok hastada<br />
biyopsiye gerek kalmayacak. Amacımız şu<br />
an piyasada olan tarama testlerinden daha<br />
ucuz ve daha etkili bir test geliştirmekti.<br />
İdrar testimizin doğruluk oranı da %90-95<br />
civarında” dedi.<br />
Tanı amaçlı idrar testinin geliştirilmesi<br />
kansere karşı verilen savaşta çok anlamlı<br />
Johns Hopkins Medicine ile iş birliği içerisinde<br />
olan Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kadın<br />
Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji<br />
Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer ise bu çalışmanın<br />
çok önemli olduğuna dikkat çekerek konuyla<br />
ilgili; “Rahim ağzı kanserine tanı koymak için<br />
yeni bir idrar testinin geliştirilecek olması<br />
ümit verici. Çünkü hem smear testi hem de<br />
kolposkopik muayenenin hata payları var.<br />
Ayrıca kolposkopik muayenede hekimin<br />
tecrübesi de çok önemli. Bu nedenle tanı amaçlı<br />
bir idrar testinin geliştiriliyor olması, kansere<br />
karşı verilen savaşta çok anlamlı. Ayrıca smear<br />
testi veya kolposkopi yöntemleri, hastaların<br />
hoşlanmadıkları, muayenede rahatsızlık<br />
duydukları yöntemler. Ve her iki yöntemin<br />
de belli bir ücret karşılığı var. Johns Hopkins<br />
Medicine bilim adamlarının geliştirdiği yeni<br />
yöntemle belki de totalde daha ucuza rahim<br />
ağzı kanseri taraması yapılabilecek. Bir diğer<br />
çok önemli nokta da yeni idrar testinin 3<br />
saate kadar kısa bir sürede sonuç vermesi için<br />
çalışmaların yürütülüyor olması. Çünkü smear<br />
ve kolposkopi yöntemlerinin sonuçlanması<br />
için birkaç güne ihtiyaç var.” İfadelerini<br />
kullandı.<br />
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer<br />
42<br />
March 2017
Sağlık<br />
Kolon kanseri riskini 11 adımda azaltın<br />
Kırmızı et ve özellikle işlenmiş et tüketimini sınırlandırın,<br />
hayatınıza egzersiz katın<br />
Emsey Hospital Gastroenteroloji<br />
Uzmanı Prof. Dr. Levent Demirtürk<br />
Şehir hayatı, hareketsizlik, dengesiz beslenme<br />
ve obezite kolon kanseri bir diğer adıyla<br />
kalın bağırsak kanseri riskini artırıyor. Emsey<br />
Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr.<br />
Levent Demirtürk, Avrupa’da en sık görülen<br />
üçüncü kanser türü olan ve dünyada her yıl<br />
yaklaşık 1 milyon 235 bin kişinin yakalandığı<br />
kolon kanserinde, hastaların yaklaşık yüzde<br />
70’inin 65 yaşın üzerinde olduğunu ifade ediyor<br />
Yaş en önemli risk faktörü<br />
Kolon kanserinde yaşın en temel risk faktörü<br />
olduğunu ifade eden Prof. Dr. Demirtürk, 50<br />
yaşından itibaren kalın bağırsak kanserinin<br />
görülme sıklığının arttığını bildirdi. Hareketsiz<br />
yaşam süren, kırmızı eti, işlenmiş eti ve katı<br />
yağları çok tüketen, meyve, sebze ve lifli<br />
gıdalardan fakir beslenen, kömürle doğrudan<br />
temas ederek pişen gıdaları tercih eden<br />
kişilerin risk altında olduğunu açıklayan Prof.<br />
Dr. Demirtürk; “İltihabi bağırsak hastalığı<br />
geçiren, bağırsağında kanser öncüsü polip<br />
bulunan, ailesinde kolon kanseri geçmişi olan<br />
ve kendisinde daha önce tespit edilmiş başka<br />
kanserler bulunan kişiler önemli risk grubunda<br />
olduğu için kontrollerini mutlaka yaptırması<br />
gerekiyor” dedi.<br />
Kolon kanserinde erken teşhisin önemine dikkat<br />
çeken Prof. Dr. Demirtürk, karnında huzursuzluk<br />
hisseden, karın ağrısı, dışkılama alışkanlığında<br />
değişiklik, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk,<br />
kanama, demir eksikliği anemisi (kansızlık) gibi<br />
belirtiler bulunan kişilerin mutlaka doktora<br />
danışmalarını tavsiye etti.<br />
Kolon kanseri riskini azaltacak 11 tavsiye<br />
√ Hayatınıza egzersiz katın. Fizik egzersiz haftada en az üç gün, 45 –<br />
60 dakika yapılmalıdır. Unutmayın, egzersiz yapmak için spor salonuna<br />
gitmenize gerek yok; tempolu yürüyüşler yapabilirsiniz.<br />
√ Kırmızı et ve işlenmiş et tüketimini azaltın.<br />
√ Beyaz et ve bitkisel proteinler tüketmeye özen gösterin.<br />
√ Taze meyve, sebze tüketimini artırın.<br />
√ Kalsiyum, lif, Omega 3 ve B vitaminden zengin yiyecekler tüketin.<br />
√ Doymuş ve katı yağlardan uzak durun.<br />
√ Kömürle doğrudan temas ederek pişen gıdaları tüketmeyin.<br />
√ Fazla kilolarınızdan kurtulun.<br />
√ Ailenizde kolon kanseri öyküsü olup olmadığını öğrenin ve tarama<br />
yaptırmayı ihmal etmeyin.<br />
√ Ailenizde kolon kanseri olmasa bile 50 yaş kolon kanseri için orta risk<br />
grubu olduğundan 50 yaşından itibaren önerilen sürelerde kolonoskopi<br />
yaptırın.<br />
√ Alkol ve sigaradan uzak durun.<br />
44<br />
March 2017
Sağlık<br />
Kemoterapinin yan etkileriyle baş etmenin yolları<br />
Bayındır İçerenköy Hastanesi<br />
Prof. Dr. Mustafa Yaylacı<br />
Kanser hastalığının tedavisinde uygulanan kemoterapi<br />
denildiğinde akla ilk gelen yan etkileri oluyor. Bu da çoğu<br />
hastayı korkutan hatta bazen tedavi reddine bile götüren bir<br />
süreci ortaya çıkarıyor. Oysa yaşanan gelişmeler sayesinde<br />
yüzde 90’ı hafif yaşanan bu yan etkiler kalıcı olmuyor.<br />
Ayrıca uygulanabilecek bazı küçük ama etkili formüllerle<br />
kemoterapi tedavisinin yan etkileriyle başa çıkmak çok daha<br />
kolay oluyor.<br />
Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır İçerenköy<br />
Hastanesi’nden Prof. Dr. Mustafa Yaylacı, kemoterapi<br />
tedavisindeki son gelişmeleri ve tedavinin yan etkileriyle<br />
başa çıkmanın yollarını anlatoyor; “Kanser hücreleri normal<br />
hücrelerden daha çok bölünür ve çoğalır. ‘İlaç tedavisi’ veya<br />
‘kimyasal tedavi’ de kemoterapide bu prensibe dayanarak<br />
geliştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Kontrolsüz çoğalan<br />
kanser hücreleri çoğu zaman vücut mekanizması tarafından<br />
yok edilir ama bazı hücreler kaçıp kurtulabilir. Gidip başka<br />
bir yere yerleşen bu hücreler, bir süre sonra (3 - 6 - 12 ay<br />
vb.) yeniden canlanmaya başlar. İşte klasik kemoterapi bu<br />
çoğalan hücreleri yok etmeye çalışır.”<br />
Her kanser türünde etkili<br />
“Klasik kemoterapiler daha çok<br />
serumla verilse de tabletle<br />
verilen tipleri de bulunur.<br />
Tablet tedavileri her gün<br />
Eğer bir hastalık tedaviye çok<br />
iyi cevap veriyorsa, hastanın yaşı ne<br />
olursa olsun onu tedavi etmek için zorlamak<br />
uygulanabilir ancak gereklidir. Hastalık iyi bir cinsse ve tedaviye cevap<br />
serumla verilenler verecekse, her hastaya yaşı ve cinsiyeti ne olursa<br />
haftalık ya da 3 - 4<br />
haftada bir sıklıklarla<br />
tekrarlanır.<br />
3 - 4 haftaya denk gelen<br />
olsun kemoterapiyi öneriyoruz. Hasta ve hasta<br />
yakınları ile fayda zarar ilişkilerini konuşuyoruz.<br />
Onay aldıktan sonra da kemoterapi tedavisine<br />
başlıyoruz. Riskli dahi olsa tedaviyle tam<br />
sürelere bir ‘kür’ yani ‘şifa’ iyilik sağlanacak hastalara bunu<br />
denir ve bu ‘kür’ler ortalama tavsiye ediyoruz.<br />
altı ay kadar uygulanır. Hemen<br />
her kanser türünde kullanılan<br />
kemoterapi tedavisinin etki oranları farklılık<br />
gösterir. Çoğu zaman hastanın yaşam süresini uzatmak<br />
hedef alınır ya da hastanın günlük aktivitesini bozan ağrı,<br />
nefes darlığı gibi şikayetler düzeltilmeye çalışılır. Kür yani<br />
şifa sağlanabilen kanser türlerinde (testis ya da yumurtalık<br />
kanserlerinin bir bölümü, akciğer kanserlerinin bir bölümü,<br />
lenfoma, lösemi) ise hasta artık hastalıksız yaşayabilir.<br />
Diğerlerinde ise amaç hastanın yaşam süresini uzatmaktır.”<br />
Kemoterapi artık korkulacak bir şey değil<br />
“Kemoterapide korkulan şey aslında yan etkilerdi. Eskiden<br />
etkilerle baş etmek çok daha zordu ama giderek kolaylaştı.<br />
Kemoterapinin bulantı, kan düşüklüğü, enfeksiyona<br />
yatkınlık, bağırsak problemleri, ağız yaraları, saç dökülmesi,<br />
el ve ayaklarda uyuşukluk gibi yan etkileri olabilir. Bu yan<br />
etkilerin yüzde 90’ının geçici olduğu unutulmamalıdır.<br />
Kemoterapi sonrası bulantı ve kusma görülebilir; bunun<br />
için hastaların mutlaka doktoruyla veya bir diyetisyenle<br />
ne zaman ne yiyeceğini konuşması gerekir. Kemoterapinin<br />
ilk günlerinde hastalar daha hafif, sonrasında ise protein<br />
içeren gıdalarla beslenebilir. Şeker ile ilgili birçok iddia<br />
dolaşıyor. Bunlar biraz da ‘magazinsel’ iddialar. Bununla<br />
alakalı olarak özellikle de kanser konusunda kanıtlanmış<br />
bir şey yok. Meyve, sebze, proteinli gıdalar tüketilebilir.<br />
Bolca su içilebilir. Özellikle ilk iki gün hatta beş güne kadar<br />
bulantı yaşanabilir. Eğer diyet ve ilaçlara dikkat edilmezse,<br />
tekrarlayan tedavilerde bulantı uzun süreli olabilir. Bu<br />
durum bazen gerçekten ciddi bir sorun olabilir. Bu nedenle<br />
hastalar bulantı ilaçlarını ihmal etmemelidir.”<br />
46<br />
March 2017
Sağlık<br />
Fujitsu insan odaklı yapay zekâ ile hızlı ve<br />
geliştirilmiş klinik karar verme süreci<br />
Fujitsu’nun insan odaklı “Zinrai” Yapay Zekâ teknolojileri ile<br />
desteklenen sistem; hekimlere hem klinik hem de klinik dışı veri<br />
kaynaklarından toplanan verilere erişme olanağı sağlıyor<br />
Fujitsu, Madrid’deki San Carlos Hastanesi’yle başarılı bir<br />
saha denemesini takiben, klinik karar vermeyi iyileştirmek<br />
için tasarlanmış yeni bir sağlık çözümünü açıkladı. Çözüm,<br />
şirketin sağlık uygulamaları için ileri veri analizlerini<br />
uygulamaya koyma konusundaki derin araştırmalarının<br />
ardından geliştirildi. Fujitsu Laboratuarları’nın en gelişmiş<br />
anonimleştirme teknolojileriyle Fujitsu’nun veri analizi<br />
teknolojilerini bir araya getiren sistem, İspanyol sağlık<br />
sektörünün özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandı.<br />
Teknoloji, Fujitsu bulutunda konuşlandırılacak veya özel<br />
bir kümede veya bulutta yerel olarak sunulan yeni bir<br />
Sağlık Uygulama Programlama Ara yüzünün (API) temelini<br />
oluşturacak.<br />
İspanya’daki San Carlos Hastanesi’yle yapılan saha araştırmalarında başarısını kanıtlayan sistem, hasta kayıtlarını<br />
önceden ekrana getirerek hasta konsültasyonları için daha fazla zaman ayrılmasına imkan veriyor.<br />
Sistemin temel faydaları arasında, geliştirilmiş klinik karar verme, yüksek risk değerlendirme doğruluğu sayılabilir.<br />
Saha araştırması; San Carlos Hastanesi’nde ruh sağlığı<br />
görev yapan üst düzey hekimler ve 36 binden fazla anonim<br />
hasta kaydı içeren çekirdek bir veri tabanıyla altı aylık<br />
bir süre boyunca gerçekleştirildi. Fujitsu; veri analitiği ve<br />
semantik modelleme de dâhil olmak üzere gelişmiş yapay<br />
zeka uzmanlığına dayanan İleri Klinik Araştırma Bilgi<br />
Sistemi’ni geliştirmek için bu veri tabanını kullandı. Saha<br />
çalışmasında, hekimlerin her biri ana tanı, herhangi bir eş<br />
tanılı hastalığa yakalanma, potansiyel intihar riskleri, madde<br />
veya alkol bağımlılığı ve hastanın sağlık sistemi kullanma<br />
geçmişiyle ilişkili konulara bakıldı. Sistem; önemli klinik<br />
verilerin doğruluğunu hızlandırıp sistemleştiren ve mevcut<br />
klinik problemlerin tanımlanmasını içeren çok yüksek risk<br />
değerlendirme hassasiyeti sergiledi. Çalışmada; intihar,<br />
alkol ve uyuşturucu alışkanlığı riskini belirlemede yüzde<br />
85’in üzerinde bir sonuç elde edildi.<br />
March 2017 47
Sağlık<br />
Yeni nesil hızlı tanı testleriyle toplumdaki<br />
influenza virüs infeksiyonlarının erken tanısı<br />
sağlanabiliyor<br />
Ulusal İnfluenza Sürveyans İzleme Sistemi’ne katılan ve<br />
İstanbul Üniversitesi Ulusal İnfluenza Laboratuvarı’na<br />
örnek gönderen 9 aile hekiminin katıldığı Araştırma, BMC<br />
Infectious Diseases adlı online medikal gazetede yayınlandı.<br />
Söz konusu Araştırma, halk arasında grip olarak bilinen<br />
influenzanın tanısında Becton Dickinson’ın geliştirdiği BD<br />
Veritor teknolojisinin daha fazla klinik duyarlılığa sahip<br />
olduğunu öne sürüyor. Çok kolay ve hızlı bulaşan bir tür<br />
virüsün sebep olduğu influenza, mevsimsel salgınlarla<br />
ortaya çıkıp, yüksek riskli hastalarda ölüme kadar giden<br />
sonuçlar doğurabiliyor.<br />
Gribe neden olan influenza virüsünün izole edilmesi<br />
tanıda altın standart olmasına rağmen,<br />
laboratuvar tanısı için genellikle hızlı<br />
testler(immüno testler) ve virüsün genetik<br />
yapısının tespit edildiği moleküler<br />
temelli testler kullanılmaktadır. Ancak<br />
hastaların çoğunlukla başvurduğu<br />
birinci basamak sağlık kuruluşlarında<br />
tanı koyabilecek laboratuvar kaynakları<br />
olmadığı, örneklerin daha ileri seviye<br />
laboratuvarlara gönderilmesi ise<br />
kabul edilemeyecek gecikmelere sebep<br />
olduğu için tanı çoğunlukla klinik olarak<br />
konmaktadır. Klinik tanı ise influenza A kaynaklı<br />
enfeksiyonu, influenza B ve diğer virülerin sebep olduğu<br />
enfeksiyonlardan ayırt etmede güvenilir değildir. Diğer<br />
yandan antiviral tedavi sadece influenza A enfeksiyonunda<br />
ve erken dönemde başlandığı takdirde etkili olabilmektedir.<br />
Virüsün laboratuvar tanısında yakın zamanda piyasaya<br />
sürülen dijital immünolojik testler, hasta başında hemen<br />
uygulanabilir olması, hızlı sonuç vermesi ve yüksek<br />
performansları ile öne çıkmaya başlamıştır. Bu testler,<br />
birinci basamak sağlık hizmetlerindeki klinik karar süreci<br />
ve hastalık yönetimi bakımından önemli bir seçenek<br />
olabilir. Hızlı tanı testlerinin kullanımı, toplumda influenza<br />
enfeksiyonu açısından hızlı uyarı sağlayabilmektedir. Bu<br />
nedenle, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hızlı testlerin klinik<br />
karar verme sürecinde ve salgınların erken tespiti ve<br />
kontrolünde kullanımını önermektedir. Dijital hızlı test<br />
teknolojileri, hasta başında ayırıcı tanı koyarak hastanın<br />
doğru ve hızlı tedaviye ulaşmasını mümkün kılıyor. Hızlı<br />
influenza tanısı hızlı antiviral ilaç tedavisinin başlatılmasına<br />
yardımcı olur ve gereksiz antibiyotik kullanımını önleyerek<br />
direnç gelişimini engelleyebilir. Çocuklarda, ölümle<br />
sonuçlanabilen şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına<br />
sebep olan bulaşıcı ve yaygın RSV virüsünün hızlı<br />
tespiti ile de doğru tedavinin kısa sürede<br />
başlatılmasına imkân tanıyabilir.<br />
Dijital hızlı test teknolojisi influenza<br />
tedavi yönetimini olumlu yönde<br />
etkiliyor<br />
İnfluenza A + B infeksiyonlarının hızlı<br />
tespiti konusunda yeni nesil dijital hızlı<br />
testlerden Veritor teknolojisinin klasik<br />
testlere göre performansını değerlendiren<br />
bir araştırma gerçekleştirildi. Araştırmaya,<br />
Ulusal İnfluenza Sürveyans İzleme Sistemi’ne<br />
katılan ve İstanbul Üniversitesi Ulusal İnfluenza<br />
Laboratuvarı’na örnek gönderen 9 aile hekimi katıldı.<br />
Araştırma kapsamında; influenza benzeri hastalık nedeniyle<br />
tedavi almak isteyen ve onayı alınan hastalar incelendi.<br />
İnfluenza benzeri hastalık tanısını doğrulamak için DSÖ<br />
kriterleri kullanıldı ve tüm hekimler BD Veritor TM prensipleri,<br />
doğru test yöntemleri ve uygun örnek alma tekniği üzerine<br />
eğitim aldı. Sonuçların karşılaştırılması için hastalara<br />
virüsün genetik yapısının tespit edildiği moleküler temelli<br />
testler ve yeni nesil BD Veritor TM teknolojisi olmak üzere iki<br />
paralel test yapıldı.<br />
Araştırma Sonuçlarının;<br />
Hasta-Doktor İlişkisine Etkileri: Dijital hızlı test teknolojisi, hekimlerin hızlı tanı ile anında ulaştığı pozitiflik sonuçlarına göre<br />
grip salgınları hususunda erken farkındalık oluşturmuştur. Kesin tanıyı kolaylaştırdığı için hekimlerin tanıya güvenlerini<br />
artırmıştır. Hekimler, ayrıca, hızlı testin hastaların tedaviye güvenini de artırdığını ve hekim-hasta ilişkisi üzerinde olumlu etkisi<br />
olduğunu ifade etmiştir. Buna ek olarak, hekimler hastalıktan korunmak için alınacak tedbirler ve hastalık hakkında bilgi<br />
vermek için hastaya daha fazla zaman ayırabilmiştir.<br />
Reçete Üzerine Etkisi: Genel olarak, araştırma sonucu yeni nesil hızlı testlerin hekimlerin, hastalara antibiyotik kullanmama<br />
konusunda ikna etme fırsatı yakaladığını ortaya koymuştur. Ayrıca hızlı sonuçlar antiviral ilaç reçete etmeye karar vermeyi<br />
kolaylaştırmıştır.<br />
48<br />
March 2017
Sağlık<br />
AstraZeneca Türkiye, “İnsana Saygı” ödülü aldı<br />
İnsan kaynakları alanında yürütülen başarılı çalışmaları öne<br />
çıkarmak amacıyla her yıl iş başvurularını en hızlı ve en<br />
yüksek oranda yanıtlayan, en çok başvuru alan ve en çok<br />
istihdam oluşturan şirketlere verilen 16. Kariyer.net İnsana<br />
Saygı Ödülleri, 22. İnsan Kaynakları Zirvesi’nde sahiplerini<br />
buldu. Kariyer.net İnsana Saygı ödülüne layık görülen 227<br />
firmadan biri de AstraZeneca oldu.<br />
AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Feyza<br />
Aysan ödül hakkında şunları söyledi; “AstraZeneca İnsan<br />
Kaynakları Ekibi olarak sürdürülebilir başarıyı hedefleyen,<br />
yenilikçi ve üretken bir insan kaynakları anlayışına sahibiz.<br />
Yeni trendleri takip edip AstraZeneca’ya uyarlayarak,<br />
çalışanlarımızı iş hayatlarında destekliyoruz ve başarılı olmalarını<br />
sağlayacak fırsatlar oluşturmak için çalışıyoruz.<br />
“İnsana saygı” ilkemizin bir parçası olarak çalışanlarımızın<br />
bağlılığının düzenli olarak ölçüldüğü ve geri bildirimlerinin<br />
alındığı anketler yapıyoruz. İnsan kaynakları alanında kısa<br />
ve orta vadede hedefimiz, önümüzdeki yıllarda da yenilikçi<br />
ve eşitlikçi uygulamalarla birlikte “En İyi İşyeri” olma stratejimiz<br />
doğrultusunda ilerlemek. Her şeyden önce insana<br />
değer veren bir şirket olarak bu hedefimiz doğrultusunda<br />
emin adımlarla ilerlerken çalışanlarımız dışında şirketimize<br />
başvuran adaylar nezdinde de bu ödüle layık görülmek gücümüze<br />
güç kattı.”<br />
AstraZeneca Turkey was awarded<br />
Human Respect Award by Kariyer.net<br />
Responding to job applications the fastest and highest rate<br />
every year in order to highlight the successful work carried<br />
out in the field of human resources, the 16th Kariyer.net<br />
Human Respect Award, awarded to the most frequent applicants<br />
and the most employment-generating companies,<br />
found its owners at the 22nd Human Resources Summit .<br />
AstraZeneca was one of the 227 firms awarded with the Human<br />
Respect Award by Kariyer.net.<br />
AstraZeneca Turkey Human Resources Director Feyza Aysan<br />
said about the award; “As the AstraZeneca Human Resources<br />
Team, we have an innovative and productive human<br />
resources approach that targets sustainable success. By following<br />
new trends and adapting them to AstraZeneca, we<br />
support our employees in their business lives and work to<br />
create opportunities that will ensure their success. As part<br />
of our “Human Respect” prime ministry, we are conducting<br />
surveys of our employees’ commitment to regularly measuring<br />
their feedback and receiving feedback. We aim to achieve<br />
our goal in the short and medium term in the field of<br />
human resources and in the coming years in line with our<br />
strategy of being the “Best Workplace” together with innovative<br />
and equitable practices. Above all, as a company that<br />
values humanity, we have the power to be worthy of this<br />
award in front of our employees who apply to our company<br />
while we are proceeding with sure steps in this direction.”<br />
March 2017 49
Sağlık<br />
Hareketsizlik ortopedik sorunlara yol açıyor!<br />
Kışın yaz aylarına göre daha az hareket ediyoruz. Bunda soğuk havalardan kaçma<br />
isteği kadar güneşin enerji verici etkisini hissedemememiz de etkili. Her yıl olduğu<br />
gibi bu kış da kişilerin hareket etme kapasitesinin azaldığına dikkat çeken Acıbadem<br />
Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Binnet, fazla<br />
hareketsiz kalmanın sağlığımızı bozarak ortopedik sorunlara neden olabileceğine<br />
dikkat çekiyor.<br />
Eklemler, kemikler ve kaslarla donatılan vücudumuzun en temel özelliği;<br />
hareket etme kabiliyeti. Bir başka deyişle vücudumuzun işleyişi, hareket etme<br />
üzerine kurulu. Peki yeterince hareket etmezsek ne oluyor? Vücudumuzun işlevi<br />
bozulmaya, eklem, kas ve kemiklerimiz eskisi gibi çalışmamaya başlıyor. Böylece<br />
hareket kabiliyetimiz daha da azaldığı gibi, yorgunluk ve ağrılar gibi şikayetler<br />
yaşamaya başlıyoruz.<br />
En çok ofis çalışanları etkileniyor<br />
Teknolojinin hızlı gelişmesi, çalışma saatlerinin artması ve buna bağlı olarak masa<br />
başı çalışan sayısında yaşanan yükseliş, hareketsizliğin artmasındaki en önemli<br />
nedenlerin başında geliyor. Üstüne bir de soğuk havalarla birlikte hareketsizliğin<br />
arttığını ifade eden Prof. Dr. Mehmet Binnet, sürekli masa başında oturmanın kas ve eklem ağrılarının en büyük tetikleyicisi<br />
olduğunun altını çiziyor. Bu konuya 28 yaşında bankacı olarak çalışan bir hastasını örnek veren Prof. Dr. Mehmet Binnet;<br />
“İlk bir yıl hareketsizlik ile başlayan ufak ağrılarını ciddiye almadığında boyun ağrısı şikayetleri şiddetlendi.” diyor.<br />
Zamanla duruş bozukluğuna yol açıyor<br />
Kişilerin duyduğu rahatsızlığın, ancak günlük yaşamı etkilemeye başladığında doktora gittiklerini anlatan Prof. Dr.<br />
Mehmet Binnet; “Aslında o aşamaya kadar vücut eski elastikiyetini kaybetmiş oluyor. Duruş veya postür bozukluğu<br />
ortaya çıkıyor. Bu da vücudun yük dağılımını olumsuz etkiliyor. Sonrasında ise kasları toparlamak için daha fazla vakit<br />
gerekiyor” diye konuşuyor.<br />
Ofiste basit egzersizler<br />
• Dik bir şekilde oturarak gövdenizi eğmeden<br />
başınızı sağa-sola çevirin. Günde 3 kez 10 kere<br />
yapın ve hareketler arasında 5 saniye dinlenin.<br />
• Sağ kolunuzu aşağıya itin, sol eli başınızın üzerine<br />
yerleştirin. Yavaşça boynunuzu sola bükerken<br />
elinizle de gerin. Günde 3 kez 10 kere yapın ve<br />
hareketler arasında 5 saniye dinlenin.<br />
• 2 saatte bir 5 kere omuzlarınızı geriye doğru<br />
çekerek bırakın. Bu hareket sırtın üstündeki kasların<br />
ağrımasını önler.<br />
50<br />
March 2017
Fuar<br />
Ar-Ge İşbirlikleri Zirvesi ve Fuarı’nda geleceğin<br />
üretim teknolojileri konuşulacak<br />
10. Kalkınma Planı kapsamında gerçekleşecek AR-GE İşbirlikleri<br />
Zirvesi ve Fuarı, Ar-Ge sistemi içinde yer alan Dijital Teknolojiler,<br />
Nanoteknoloji, Biyoteknoloji gibi sağlık endüstrisi vb. alanlarındaki<br />
aktörleri aynı mekânda bir araya getirecek<br />
T.C. Kalkınma Bakanlığı ile T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />
Bakanlığı himayelerinde TÜBİTAK ve Yüksek Öğretim<br />
Kurulu (YÖK) işbirliği ile yapılacak AR-GE İşbirlikleri Zirvesi<br />
ve Fuarı, 3-5 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Pullman<br />
Kongre ve Fuar Merkezinde gerçekleşecek. Kamunun AR-GE<br />
hedeflerine göre İmalat Sanayi, Enerji, Uzay ve Havacılık,<br />
Dijital Teknolojiler, Nanoteknoloji, Biyoteknoloji, Sağlık<br />
Endüstrisi, Bilişim, Tarım ve Gıda, Otomotiv, Ulaştırma ve<br />
Yeşil Teknolojiler konusunda ilgili paydaşların katılacağı<br />
etkinlik, geleceğin üretim sistemlerinde Ar-Ge işbirlikleri<br />
için zemin oluşturacak. Türkiye’nin kalkınma hedefleri<br />
doğrultusunda araştırma altyapısı merkeze alınarak işbirliği<br />
imkanlarının sağlanacağı bu platform, AR-GE konusunda<br />
kamu, özel sektör ve üniversite etkileşimini artırarak ulusal<br />
ve uluslar arası bilimsel ve ticari alanlarda işbirliklerini<br />
geliştirmeyi amaçlıyor.<br />
Ar-Ge işbirlikleri panellerinde geleceğin teknolojileri ve<br />
üretim sistemlerindeki rolleri konuşulacak<br />
Geleceğin üretim sistemlerinde dijital teknoloji, bioteknoloji<br />
ve nanoteknolojilerin rolü ve işbirliklerinin konuşulacağı<br />
panellerde, üretim sistemlerinde araştırma altyapıları, Ar-<br />
Ge işbirliklerinde temel sorunlar ve uygulama örnekleri ile<br />
Türkiye-Japonya Ar-Ge işbirlikleri gündeme alınacak.<br />
Ar-Ge projeleri bu fuarda görücüye çıkacak<br />
Ar-Ge İşbirlikleri Zirvesi ve Fuarında yer alacak firmalar<br />
Ar-Ge projelerini sunma ve konu ile ilgili yatırımcılarla<br />
tanışma fırsatına sahip olacak. Bir-E-Bir görüşmeler<br />
Fuar ziyaretçileri teknoloji Etkinlikte yer alan her bir Ar-Ge<br />
ve araştırma merkezlerinin<br />
ürün, hizmet ve teknolojileri<br />
projesi ile ilgili olarak, Bir-E-Bir<br />
yazılım uygulaması ile etkinlik<br />
katılımcıları belirli saat dilimleri<br />
hakkında bilgi sahibi<br />
içinde One-on-One Meetings alanı<br />
olabilecek. Mühendislik<br />
içinde bir araya gelerek proje<br />
ve kariyer imkânlarının<br />
üzerine konuşabilecek, yatırım<br />
yanında ticarileşmeyi<br />
imkanları değerlendirilecek.<br />
başarmış ve yatırımcılara açık<br />
Ar-Ge projelerini görebilecek. Ar-Ge<br />
konusunda know-how transferi için de<br />
bir fırsat olan fuar; kamu, akademi ve iş dünyası arasında<br />
işbirliği ve iletişim imkânları sağlayacak.<br />
Ar-Ge yönetim toplantıları<br />
Sağlık-ilaç, sağlık-tıbbi cihaz,<br />
Savunma, loT, imalat, uzay, enerji<br />
ve otomotiv sektörlerinde Ar-Ge<br />
baş mühendislerinin ve kamu<br />
kurumlarındaki yetkililer ile<br />
alanında uzman olan kişilerin<br />
katılımı ile Cro Meetings yuvarlak<br />
masa toplantısı gerçekleşecek.<br />
Kalkınma Bakanlığı, BSTB, YÖK,<br />
TÜBİTAK, ilgili STK’lar ile sektör<br />
temsilcilerinin bir araya geleceği<br />
yuvarlak masa toplantılarında Ar-<br />
Ge çalışmaları, sektör bazlı kanaat<br />
önderlerinin katılımı ile<br />
derinlemesine ele alınacak.<br />
52<br />
March 2017
HİMAYE EDEN KURUMLAR<br />
İŞBİRLİĞİ YAPILAN KURUMLAR<br />
Türkiye Cumhuriyeti<br />
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı<br />
ULUSLARARASI<br />
AR-GE İŞBİRLİKLERİ<br />
ZİRVESİ VE FUARI<br />
3-5MAYIS2017<br />
İSTANBUL<br />
Geleceğin Üretim Sistemlerinde<br />
Ar-Ge İşbirlikleri<br />
www.argezrves.org<br />
#gelecekarge<br />
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB<br />
(TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ)<br />
İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR
TURKEY<br />
Radioldgy journal
Sağlık<br />
MS, akıl ya da ruh hastalığı değildir<br />
Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi<br />
Prof. Dr. Rana Karabudak, MS hastalığı hakkında doğru bilinen yanlışları<br />
açıklayarak, kamuoyunu bilgilendiriyor ve uyarılarda bulunuyor<br />
MS hastalığında koruyucu ilaç tedavileri<br />
“Hastalığın ilk basamak tedavileri, enjeksiyon tedavileri,<br />
gün aşırı uygulanılabilen ilaç tedavilerinin yanı sıra her gün<br />
uygulanabilen ilaç tedavileri var. Haftada 3 uygulanan ya da<br />
haftada 1 uygulanan değişik seride ilaçlar var. Bu ilaçların<br />
etkileri atak sıklığını azaltmak ve uzun vadede engelliliği<br />
erteleme yönündedir. Ama sık atak geçirmeyen iyi grupları<br />
da yakın takip ederek rehabilitasyonla çok iyi sonuçlar elde<br />
etmek mümkün.” diyen Prof. Dr. Karabudak MS hastalığı için<br />
koruyucu tedaviler olduğunu dile getiriyor.<br />
Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı<br />
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rana Karabudak<br />
MS (Multiple skleroz) hastalığı, hem dünyada hem de<br />
Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu olarak kabul ediliyor.<br />
Türkiye’de 35 bin kadar genç insanın etkilendiği hastalık<br />
hakkında internet üzerinde fazlasıyla bilgi kirliliği<br />
bulunuyor. Bu noktadan hareketle yola çıkan Hacettepe<br />
Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.<br />
Rana Karabudak, MS hakkındaki gerçekleri açıklıyor.<br />
MS ilaçları kemoterapi gibi değildir!<br />
MS ilaçlarının uzun vadede bağışıklık sistemini düzenleyici<br />
olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Karabudak, bu ilaçların<br />
kemoterapi gibi olmadığının altını çizdi. Bazı hastaların MS<br />
ilaçlarından çekindiklerine dikkat çeken Prof. Dr. Karabudak;<br />
“İlaçlar, bağışıklık sisteminin kendi kendine yönelik<br />
saldırısını daha da düzenlemeye, terbiye etmeye yöneliktir.<br />
Yani hiper aktif bir çocuğu terbiye etmek gibi düşünülebilir.<br />
Takip edilemeyecek, ciddi yan etkileri yoktur” dedi.<br />
MS hastalığında Türkiye orta risk bölgesinde<br />
MS hastalığının genç insanları ve kadınları daha fazla<br />
etkilediğine değinen Prof. Dr. Karabudak; “Toplum olarak<br />
biz daha beyaz ırk toplumuyuz ve orta risk bölgesindeyiz.<br />
Bu hastalık da daha çok beyaz ırkı ilgilendiriyor. Asya<br />
toplumlarında ya da Afrika’da daha az görülüyor. Ülkemizde<br />
özellikle 20 ila 40 yaş arasındaki gençleri etkilediğini<br />
biliyoruz ve 35 ila 40 bin hastadan söz ediyoruz” bilgisini<br />
verdi.<br />
ABD, Kanada ve Kuzey Avrupa ülkeleri gibi yüksek risk<br />
bölgelerinde hastalık daha yaygın olarak görülüyor. Tüm<br />
dünyada 2.5 milyon, bazı kayıtlarda ise 3 milyona yakın MS<br />
hastası olduğu tahmin ediliyor. Prof. Dr. Karabudak’a göre,<br />
bu hastaların da genç insanlar olduğu düşünüldüğünde,<br />
bütün toplumlar için önemli bir sağlık sorunu ile karşı<br />
karşıyayız.<br />
56<br />
March 2017
OLED Monitör ile <strong>Medikal</strong> Görüntülemelerde<br />
Yüksek Standardı Yakalayın<br />
Dünyada İlk Ve Tek <strong>Medikal</strong> OLED Monitör Sony PVM-2551MD<br />
Ateksis İle Türkiye’de!<br />
PVM-2551MD 24,5 inç Full HD OLED <strong>Medikal</strong> Monitör<br />
Olağanüstü resim kalitesi ve medikal kullanıma uygun tasarımıyla<br />
Organik Işık Yayan Diyot ( OLED ) teknolojili PVM-2551MD,<br />
üstün kalitede tıbbi izleme dönemini başlatıyor.<br />
PVM-2551MD, geliştirilmiş özel OLED işlemcilidir ve gelişmiş<br />
kritik görüntü izleme standardını oluşturmaktadır. Sony’nin<br />
yenilikçi OLED teknolojisi, neredeyse hiç hareket bulanıklığı<br />
olmadan simsiyah, yüksek kontrastlı, doğru renk üretimi ve hızlı<br />
yanıt süreleri sunar.<br />
PVM-2551MD ayrıca genellikle ameliyat sırasında bir elektro<br />
cerrahi bıçak kullanıldığında oluşan monitördeki etkileri azaltan<br />
yüksek performanslı bir parazit filtresi kullanır. PVM-2551MD,<br />
100 mm delik mesafesini kapsayan VESA montaj standardıyla da<br />
uyumludur; bu da onu çok çeşitli medikal kurulumlarla kullanım<br />
için ideal hale getirir.<br />
OLED Teknolojisi<br />
Geniş dinamik aralık<br />
Gösterilen görüntünün karanlık alanlarında<br />
doğru renk üretimi<br />
Sony TRIMASTER EL teknolojisi sayesinde Sony OLED monitör,<br />
kaynak sinyalin aslına uygun, saf siyah üretme kapasitesine<br />
sahiptir. Özellikle karanlık görüntüler için üstün renk üretimi<br />
sağlar. Bu da, tıp uzmanlarının her bir görüntüdeki en güç<br />
algılanan ayrıntıları bile gözlemlemesine olanak sağlar.<br />
Örneğin; kan damarları, diyafram ve yağ gibi dokuların soluk<br />
renk farkları düşük ışık koşullarında doğru şekilde üretilir.<br />
Hızlı Yanıt<br />
Neredeyse sıfır hareket bulanıklığı<br />
OLED elektrikli ışıldayan katman doğası gereği tüm elektrik akımı<br />
girişlerine yanıt verdiğinden, neredeyse hiç gecikme olmadan ışık<br />
yayar. Böylece hızlı hareket eden görüntüler için üstün hızlı yanıt<br />
performansı elde eder. Bulanıklığın olmadığı bu verimli hızlı yanıt<br />
süresi, sert endoskopik cerrahi ve esnek endoskopi incelemesi<br />
gibi çok çeşitli kritik medikal uygulamalar için yararlıdır.<br />
Geniş Renk Gamı<br />
Renklerde küçük farklılıklar üretir<br />
OLED teknolojisi, bugüne kadar sunulan tüm Sony monitörlerin<br />
en büyük renk aralıklarını görüntüler. Sony mikro boşluk yapısı,<br />
RGB renk doğruluğunu kalibre etmek ve stabilize etmek için<br />
doğru renk filtreleriyle birlikte optik rezonans etkisini kullanır.<br />
Bu kombinasyon, ortam ışığı yansımasının azaltılmasında da<br />
etkilidir, bunun sonucunda özellikle de parlak ortamlarda<br />
neredeyse hiç bozulma olmadan derin renk üretimi elde edilebilir.<br />
Sony <strong>Medikal</strong> Türkiye’nin yetkili distribütörü olan Ateksis ile<br />
irtibata geçebilirsiniz.<br />
March 2017 57
Teknoloji<br />
İTÜ’den kanserle mücadele için 6 yeni cihaz<br />
Dünyanın ilk mikrodalga tomografi cihazı<br />
İTÜ mühendislerinin dehası ile kanser hastalarına umut oluyor<br />
Türkiye’nin teknoloji üreten eğitim kurumlarının başında<br />
gelen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), çağın vebası olarak<br />
görülen çeşitli kanser türlerinin erken teşhis ve tanısına<br />
yönelik ürettiği cihazları tanıttı. İTÜ bilim insanları meme<br />
kanseri, akciğer kanseri ve gırtlak kanseri gibi hastalıkların<br />
etkili bir şekilde tanısına olanak tanıyan yüksek hassasiyetli<br />
tanı ve tedavi cihazlarını geliştirdiğini belirtti.<br />
Meme kanseri için her yaşta kadın radyasyon sıkıntısı<br />
olmadan ölçüm yaptırabilecek<br />
Prof. Dr. İbrahim Akduman’ın proje ekibinde yer alan<br />
İTÜ öğretim üyesi Dr. Güray Ali Canlı, Mikrodalga Meme<br />
Tomografi Cihazı (MMT)’nın seri üretim için hazır<br />
olduğunun müjdesini verdi. Dr. Ali Canlı, bu cihazlarının<br />
ülkenin kaderini değiştireceğini söyledi. Dr. Güray Canlı,<br />
cihazın meme kanserinin önlenmesi noktasındaki önemini<br />
şöyle anlattı; “Meme kanseri ne kadar erken teşhis edilirse<br />
tedavi şansı o kadar yüksektir. Erken tanıda kullanılan<br />
önemli yöntemlerde biri tarama mamografisidir. Ancak<br />
tarama mamografisi yöntemi, sadece 40 yaş üstü kadınlarda<br />
kullanılıyor ve radyasyon yayması nedeniyle yılda en<br />
fazla bir kez çekim yapılıyor. Yine mevcut teknolojiler<br />
ile tümörün yeri ve büyüklüğü tam ölçülemiyor. Eski<br />
yöntemle 7-8 mm altındaki tümörlerin tespiti pek mümkün<br />
olmuyor. Bu cihazla her yaşta kadın memesine hiçbir şey<br />
değmeden, radyasyon vb. sıkıntı olmadan isterse her<br />
gün ölçüm yaptırabilecek. Ölçüm sonucu tümörün hem<br />
gerçek büyüklüğünü, hem şeklini, hem de yerini ve habis<br />
olup olmadığını gösterebilecek. Üstelik 2 mm’ye kadar<br />
küçüklükteki tümörler de tespit edilebilecek ve bu nedenle<br />
çok erken evrede teşhis gerçekleşebileceği için tedavi de<br />
daha kolay ve başarılı olabilecek.”<br />
Kanserle mücadele için 7 yılda 6 cihaz<br />
2010 yılında çalışmalara başlayan İTÜ bilim insanları, 7<br />
yılda 6 farklı kanser teşhis ve tanı cihazı geliştirdi. TÜBİTAK<br />
ve İSTKA gibi kurumların destekleriyle geliştirilen medikal<br />
cihazlar ulusal ve uluslararası arenada (Ekinkan Vakfı, IEEE<br />
Antenler ve Yayılma Toplumu ve ESS (European Surgery<br />
Society), technoArena gibi) birçok otorite tarafından başarı<br />
ödülüne layık görüldü.<br />
İTÜ’den dünyanın ilk mikrodalga tomografi cihazı<br />
Dünyanın ilk mikrodalga tomografi cihazı Mikrodalga<br />
Göğüs Tomografisi (MMT) ile meme kanseri tarama ve<br />
erken teşhisinde yeni bir çağ açıldı. Emaliz cihazıyla, habis<br />
tümör dokusunu teşhis ederek cerrahi sınırları belirleme<br />
sürecini otomatikleştirildi. Kullanımı kolay, düşük maliyetli,<br />
kablosuz Scala cihazı gırtlak kanseri teşhisi için geliştirildi<br />
ve yüksek hassasiyetle çalışıyor. Nefes cihazı ise akciğer<br />
kanseri başlangıcı gibi hastalıkların teşhisinde kullanılıyor.<br />
İTÜ’nün kanser teşhis ve tanı sürecinde çalışmaları devam<br />
eden iki medikal cihazı daha bulunuyor.<br />
58<br />
March 2017
Türkiye <strong>Medikal</strong> Sektöründe<br />
Milli İnovasyon ve Milli Üretimin Öncüsü<br />
RD Global ve PHILIPS IGT Devices İşbirliği<br />
RD Global ve PHILIPS IGT Devices,<br />
2017 yılı itibari ile 10.000.000 Euro hacimli ticari işbirliğine imza attılar<br />
RD Global Yönetim Kurulu Başkanı Raşit<br />
DİNÇ verdiği demeçte; “Damar hastalıklarının<br />
girişimsel tedavilerinde tanı ve tedavi amaçlı<br />
görüntüleme tekniklerinin önemi her geçen<br />
gün artmaktadır. Tıkalı damarların açılmasında<br />
en iyi sonuçların alınması için dünyada tek<br />
olan damar içi ultrasonografik görüntüleme<br />
ve teşhis yöntemlerinin halkımızın tedavi<br />
standartlarına eklenmesi bizim için gurur<br />
vericidir. Ülkemizde sağlık problemlerinin<br />
başını çeken damar içi tıkanıklığın durumu tam<br />
anlamıyla izlenip haritalandırılarak stentleme,<br />
aterektomi ve trombektomi gibi işlemlerin<br />
başarısı daha da artacaktır.” diye belirtti.<br />
March 2017 59
Sağlık<br />
Prostat kanserinde “akıllı” biyopsi:<br />
MR TRUS Füzyon<br />
Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı ve Üroonkoloji<br />
Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Cemil Uygur<br />
Tüm kanser türlerinde olduğu gibi prostat kanserinde de<br />
erken teşhisin önemine değinen Anadolu Sağlık Merkezi<br />
Üroloji Uzmanı ve Üroonkoloji Merkezi Yöneticisi Prof.<br />
Dr. Cemil Uygur; “Prostat kanseri her geçen gün artıyor,<br />
ancak MR TRUS Füzyon biyopsisi gibi yeni tanı yöntemleri<br />
de yüz güldürüyor. Bu, hasta için zahmetsiz bir yöntem.<br />
MR TRUS Füzyon teknolojisiyle biyopsi işlemi birkaç<br />
kez tekrarlanmıyor, tümör tespit edilip 3 boyutlu olarak<br />
görüntüleniyor ve tek seferde biyopsi alınıyor. Daha doğru<br />
ve kesin tanı konarak tedavi çok daha hızlı planlanıyor”<br />
açıklamasında bulundu.<br />
yakalanma riskine sahip olduklarını belirten Üroonkoloji<br />
Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Cemil Uygur; “Daha erken<br />
yaşlarda da görülebilmekle birlikte ilerleyen yaş ile paralel<br />
olarak kanser riski de artıyor. 10 yıldan fazla yaşam beklentisi<br />
olan her erkek 50 yaşından itibaren yılda bir kez prostat<br />
muayenesi ve serum PSA düzeyi kontrolü yaptırmalı. Hedefe<br />
yönelik Prostat MR-TRUS Füzyon Biyopsisi, ileri teknoloji<br />
cihaz ve yazılım kullanılarak prostatta kanser şüphesi olan<br />
odakları saptayan ve bu odaklardan milimetrik hassasiyetle<br />
biyopsi yapılmasını sağlayan bir yöntem. MR-TRUS Füzyon,<br />
prostat kanseri tanısında doğruluğu ve hassasiyeti yüksek<br />
bir ‘akıllı biyopsi’ yöntemi. Bu yöntem, prostata ait Manyetik<br />
Rezonans (MR) görüntülerinin, özel bir yazılım yardımı ile<br />
işlenmesi ve gerçek zamanlı Trans Rektal Ultrasonografi<br />
(TRUS) görüntüsü ile birleştirilmesi esasına dayanır. Yöntem<br />
sayesinde kanser odakları 3 boyutlu olarak görüntülenerek<br />
daha yüksek doğrulukla saptanabiliyor ve tekrarlayan<br />
biyopsilere gerek kalmıyor” açıklamasında bulundu.<br />
İdrar yaparken ağrı veya yanma hissine dikkat<br />
Prostat kanserinin erken dönemde herhangi bir belirti<br />
vermediğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji<br />
Uzmanı ve Üroonkoloji Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Cemil<br />
Uygur “Prostat kanseri günümüzde erkek toplumunu<br />
etkileyen önemli sağlık problemlerinden biri. Bu hastalık<br />
erkeklerde görülen ve kansere bağlı ölümlerin yaklaşık<br />
yüzde 9 nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Zamanla kanserli<br />
dokunun büyümesi ve prostat içerisinden geçen üretraya<br />
(idrar kanalı) bası oluşturması sonucu idrar yapma ile ilgili<br />
problemlere yol açabiliyor. Genel olarak bu geç dönemde<br />
ortaya çıkan şikayetler idrar sıklığında artış, idrar akımında<br />
zayıflama, idrar yapamama hali, kesik kesik idrar yapma,<br />
idrar yaparken ağrı/yanma hissi ve idrarda kan görülmesi<br />
şeklinde olabilir. Hastalığın prostat dışında kemiklere de<br />
yayılmış olması durumunda kemik ağrıları, özellikle de sırt<br />
bölgesinde, kalça, bacaklar ve kaburgalarda ortaya çıkabilir”<br />
dedi.<br />
MR TRUS Füzyon milimetrik hassasiyetle biyopsi<br />
yapılmasını sağlıyor<br />
Ailesinde prostat kanseri tanısı almış kişilerin bu hastalığa<br />
60<br />
March 2017
Sağlık<br />
Nöronavigasyon ile tedavide nokta atışı<br />
Tedavinin beyinde tam olarak hedeflenen noktaya uygulanmasını<br />
sağlayan Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazı, tedavinin etkinliğini<br />
artıran bir uygulama olarak dikkat çekiyor<br />
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nin geleneksel<br />
olarak her Çarşamba günü gerçekleştirdiği bilimsel<br />
toplantıların konuğu Massachusetts Genel Hastanesi ve<br />
Utrecht Üniversitesi’nden Dr. Jord Vink oldu. NPİSTANBUL<br />
Hastanesi çalışanlarının yoğun ilgi gösterdiği seminerde<br />
Dr. Vink, Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazının kullanım<br />
alanlarını ve tedavideki etkisi üzerine önemli bilgiler verdi.<br />
Hollanda’da Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazının farklı<br />
hastalık tiplerinde ve pek çok hastada uygulandığını belirten<br />
Dr. Jord Vink, bu konuda yapılan araştırma ve sonuçlarını<br />
anlattı. Yüksek hassasiyete sahip cihazın tedavide hayli<br />
başarılı olduğuna değinen Dr. Vink, “İşitsel varsanıların<br />
tedavisi” konusunda özellikle iddialı olduklarını kaydetti.<br />
Dr. Jord Vink, Navigasyonlu TMU/TMS’nin, standart<br />
TMU/TMS’den en büyük farkının tedavinin beyinde tam<br />
istenen noktaya uygulanması olduğunu ifade ederek bu<br />
yolla tedavinin etkinliğinin arttığını söyledi. CE sertifikalı<br />
Nöronavigasyonlu TMU/TMS cihazı; hafif, güvenilir ve<br />
kolay uygulanabilme özelliğini taşıyor.<br />
TMU/TMS Nedir?<br />
TMU uygulanmasında, dışarıdan güçlü ama kısa bir<br />
manyetik alan oluşturularak beyin aktivitesi değiştirilerek<br />
tedavi etkisi oluşturuluyor. Transkraniyal Manyetik<br />
Uyarım (TMU) beyindeki nöronları uyaran noninvazif<br />
bir yöntem olarak kullanılıyor. Hızla değişen<br />
manyetik alanlar yoluyla (elektromanyetik<br />
indüksiyon), dokularda indüklenen zayıf<br />
elektrik akımları uyarıma yol açıyor.<br />
Bu şekilde, ameliyata veya dıştan<br />
elektrotlara ihtiyaç olmaksızın,<br />
beyin aktivitesi tetiklenebiliyor veya<br />
modüle edilebiliyor. Beynin işleyiş<br />
tarzını haritalayan TMU yöntemi,<br />
nörolojide tanı ve araştırma açısından<br />
güçlü bir araç olarak kullanılıyor.<br />
Tekrarlanan, Transkraniyal Manyetik<br />
Uyarım (tTMU) depresyon, kaygı bozukluğu gibi<br />
bir dizi bozukluğun tedavisinde umut vaat ediyor.<br />
Uygulama şekli<br />
Hastaların önce beyin MR’ları çekilir ve alınan görüntüler navigasyon cihazına aktarılır. Hastanın beyninde tedavi<br />
uygulanacak nokta bir uzman tarafından belirlenir. Nöronavigasyon cihazı, beyin uyarımının (Transkranyal Manyetik<br />
Uyarı) tam bu noktaya verilmesini sağlar.<br />
March 2017 61
Röportaj<br />
Philips’ten sağlık odaklı yeni yapılanma<br />
“HEALTH TECH”<br />
Philips 2025 yılına kadar<br />
3 milyar kişinin hayatına dokunarak iyileştirmeyi hedefliyor<br />
Hizmetleri ve Tüketici Yaşam Tarzı bölümlerini ‘Sağlık<br />
Teknolojileri’ altında Health Tech ismi ile birleştiren şirketin<br />
tüketiciye yönelik ürün ve çözümlerini Philips Türkiye<br />
CEO’su Haluk Karabatak’tan öğrendik…<br />
Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak<br />
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden<br />
mezun olduktan sonra sırasıyla GlaxoSmithKline<br />
ve Pfizer’de çeşitli pozisyonlarda görev alan Haluk<br />
Karabatak, profesyonel iş hayatına GlaxoSmithKline’da<br />
1998 yılında ürün yöneticisi olarak başlamıştır.<br />
Sonrasında Pfizer Türkiye’ye iş birim yöneticisi olarak<br />
geçiş yapan Karabatak, burada Kurumsal Strateji<br />
Müdürlüğü, Orta Asya ve Kafkaslar (CauCAR) Bölge<br />
Direktörlüğü ve 10 ülkeyi kapsayan Güney Doğu<br />
Avrupa Bölgesi Liderliği görevlerini üstlenmiştir.<br />
2016 yılı Şubat ayında Philips ailesine katılan<br />
Karabatak Philips Türkiye CEO’su olarak görevini<br />
sürdürmektedir.<br />
İnsanların yaşamlarını iyileştirmeye kendini adayan<br />
Philips, sağlık alanında teşhis, tedavi ve evde bakıma kadar<br />
olan süreçlerde ileri teknolojiden, klinik sonuçlardan ve<br />
tüketici iç görülerinden faydalanıyor. Tanısal görüntüleme,<br />
görüntüleme odaklı terapi, hasta görüntüleme ve sağlık<br />
bilişiminin yanı sıra sağlıklı yaşam ve evde bakım alanlarında<br />
pazar lideri konumunda olan şirket, Hollanda’da bulunan<br />
genel merkezi ve 100’ü aşkın ülkedeki satış ve hizmetleriyle<br />
yaklaşık 69 bin kişiyi istihdam ediyor. 2016’da Sağlık<br />
Geçtiğimiz yıl itibari ile Philips olarak yeni bir<br />
yapılanmaya girdiniz. Tamamen sağlık odaklı Health<br />
Tech fikri nasıl ortaya çıktı?<br />
Bugün, tüm dünyayı ilgilendiren önemli sorunlarla karşı<br />
karşıyayız; çoğalan kronik hastalıklar, büyüyen ve yaş<br />
ortalaması artan bir nüfus, insanların ihtiyaçlarına bir an<br />
önce çare bulmayı ve bunu yaparken de artan maliyetleri<br />
düşürmeyi gerektiriyor. Bu kapsamda sağlık, dünyanın<br />
en önemli meselelerinden biri haline geldi. Philips olarak<br />
anlamlı ve sürdürülebilir inovasyonlar yaparak dünyayı<br />
daha iyi bir yer haline getirme hedefimiz hep vardı. Ancak<br />
geçtiğimiz yıl itibariyle bu stratejiyi tamamen sağlık alanına<br />
odaklanan bir şirket haline gelerek dünyayı yaptığımız<br />
inovasyonlar ile daha sağlıklı bir hale getirme misyonu<br />
ile birleştirdik. Bu doğrultuda Royal Philips, 1 Şubat<br />
2016 tarihi itibariyle Sağlık Hizmetleri ve Tüketici Yaşam<br />
Tarzı bölümlerini ‘Sağlık Teknolojileri’ altında birleştirdi,<br />
Aydınlatma çözümleri şirketini ise bağımsızlaştırdı.<br />
Health Tech’in projelerini ve sektöre sunacağı sağlık<br />
çözümlerini öğrenebilir miyiz?<br />
Sağlık Teknolojileri altında hem kurumsal hem de tüketiciye<br />
yönelik ürün ve çözümler sunuyoruz. Kurumsal alanda<br />
klinisyenlerin teşhis, tedavi ve günümüzün en yaygın<br />
hastalıklarına karşı mücadelelerine destek olan ürün ve<br />
çözümlerimiz var. Mobil ve uzaktan teknolojileri entegre<br />
ederek radyoloji, kardiyoloji, onkoloji, kadın doğum, klinik<br />
karar desteği, evde bakım, uyku ve solunum hastalıkları tedavi<br />
ve diğer kritik alanlarda yeni yaklaşımlara öncülük ediyoruz.<br />
Bu alanda İleri Moleküler Görüntüleme, Tomografi, EKG,<br />
Hasta başı Monitörleri, MR, X-Ray, Mamografi, Ultrason gibi<br />
hastane sistemleri ve çözümlerimiz var. Tüketici alanında ise<br />
ağız ve diş sağlığı, mutfaktan süpürgeye yaşamı kolaylaştıran<br />
ev aletleri ve anne ve bebeklerin sağlığına odaklanan annebebek<br />
ürünleriyle inovatif çözümler sunuyoruz. Mutfak<br />
aletleri, elektrik süpürgesi, ütü, erkek ve kadınlar için kişisel<br />
bakım ürünleri ve Avent markamız kapsamında anne ve<br />
bebek ürünleri tüketicilere sunduğumuz ürünler.<br />
62<br />
March 2017
Röportaj<br />
Philips, Health Tech ile sağlık alanında nasıl bir misyon<br />
üstleniyor?<br />
Philips olarak, Sağlıklı Yaşam’dan başlayarak önlem<br />
alma, teşhis, tedavi ve evde bakıma kadar pek çok alanda<br />
sunduğumuz yeniliklerle, yaşamın her döneminde<br />
müşterilerimizin yanındayız. Philips olarak 2025 yılına<br />
kadar 3 milyar kişinin hayatına dokunarak iyileştirmeyi<br />
hedefliyoruz.<br />
Kardiyoloji<br />
Özellikle kardiyoloji alanında<br />
alanında<br />
iddianızı öğrenebilir miyiz?<br />
proaktif ve<br />
Her yıl 17,5 milyondan fazla<br />
önleyici bir anlayış<br />
kişinin ölümüyle sonuçlanan<br />
benimsenmeli<br />
kalp damar rahatsızlıkları,<br />
tüm dünyada 1 numaralı ölüm<br />
sebebi. Türk Kardiyoloji Derneği’nin<br />
2016 yılı verilerine göre Türkiye’de her yıl<br />
300 bin kalp krizi vakası 125 bin kişinin ölümüne sebep<br />
oluyor. Philips olarak kalp hastalıklarına sadece tedavi ve<br />
bakım olarak değil, önleyici ve proaktif bir yaklaşımla daha<br />
geniş bir çerçeveden bakıyoruz. Sağlık Sistemleri’ndeki<br />
ürünlerimiz ile de kalp-damar rahatsızlıklarının, en kısa<br />
sürede tespit ve tedavisini sağlıyoruz. Geçtiğimiz yıl tüm<br />
dünyada açıkladığımız “Gelecek Sağlık Endeksi” raporuna<br />
göre kardiyologlar günümüz sağlık sistemlerinin hastalarına<br />
uygun olmadığını düşünüyorlar. Hastaların çoğunluğu<br />
bağlantılı sağlık teknolojileri kullandığını söylemelerine<br />
rağmen çok küçük bir kesim bu sağlık verisini doktorları<br />
ile paylaşıyor. Araştırmaya katılan kişilerin 3’te 1’inde<br />
kardiyoloji ile alakalı bir rahatsızlık olması ise sağlıkta<br />
bu alanın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu<br />
araştırma sonuçlarına bakıldığında ise ortaya çıkan en<br />
önemli sonuç kardiyoloji alanında proaktif ve önleyici bir<br />
anlayış benimsenmesi gerektiği… Bu nedenle biz de Philips<br />
olarak “Her kalp eşsizdir” diyerek kişiselleşmiş kalp sağlığı<br />
çözümlerine yöneliyoruz.<br />
Gelişen sağlık teknolojileri, İnsanlar günlük<br />
artan ve yaşlanan nüfus hayatlarında yaşadıkları<br />
Türkiye’nin sağlık alanında rahatsızlıklarla sahip<br />
her geçen gün daha aktif oldukları ya da olacakları<br />
olmasını sağlıyor. Sizin hastalıklar arasında bağlantı<br />
bu konudaki görüşlerinizi<br />
kurmuyor<br />
neler?<br />
Türkiye’de KOAH hastası sayısı<br />
3.2 milyona, diyabet hastası sayısı<br />
ise 7 milyona ulaşmış durumda. Yaklaşık 20<br />
milyon yetişkin ise yüksek tansiyon rahatsızlığı yaşarken,<br />
toplumun yüzde 33.7’si obez statüsünde. Öte yandan<br />
yaptığımız araştırmalar ve aldığımız geri bildiğimler<br />
gösteriyor ki, insanlar günlük hayatlarında yaşadıkları<br />
rahatsızlıklarla sahip oldukları ya da olacakları hastalıklar<br />
arasında bağlantı kurmuyor. Oysa akıllı cihazlardan elde<br />
edilen verileri, hastane kayıtları ve nüfusun genel sağlık<br />
bilgilerini bağlantılı bir şekilde değerlendirmek mümkün.<br />
Bir kişinin tansiyon, nabız, kan şekeri gibi bilgilerini alıp tüm<br />
nüfusla kıyaslayarak ona özel öngörülerde ve kişisel tedavi<br />
önerilerinde bulunabilir hale geleceğiz. Türkiye’de her yıl<br />
175 bin kişiye kanser teşhisi konuyor. 125 bin kişi ise kalp<br />
krizinden hayatını kaybediyor. Hastalıklarda hastalar için<br />
erken ve doğru teşhis çok önemli. Bağlantılı bir dünyada<br />
sağlık teknolojileri teşhis ve tedavi süreçlerinin hem hasta<br />
deneyimi açısından hem de altyapısal anlamda daha verimli<br />
hale gelmesini sağlayacak. Akıllı cihazlar, yeni uygulamalar<br />
ve sağlık teknolojileri çözümleri sayesinde, insanlar henüz<br />
hasta olmadan hastalıklara karşı önlem alınabilecek. Bu<br />
anlamda biz de yaptığımız inovasyon ve geliştirdiğimiz<br />
ürünleri hep bu çerçeveden bakarak tasarlıyoruz.<br />
March 2017 63
Röportaj<br />
Yaşamın<br />
her döneminde kalp<br />
sağlığının önemine dikkat<br />
çekmek isteyen Philips, bu<br />
konuda farkındalığı artırıcı<br />
projeler geliştiriyor<br />
87 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren<br />
Philips’in kalp sağlığı alanında kapsamlı<br />
projeleri ve işbirlikleri bulunuyor. Bunlardan<br />
biri de Küçük Kalpler Projesi. Avrupa ülkeleri<br />
içinde, genç nüfusta kalp damar hastalığının<br />
en sık görüldüğü ülke Türkiye nüfusunun<br />
yaklaşık yüzde 40’ı çocuklardan oluşuyor.<br />
Doğumsal kalp hastalıkları çocukların<br />
yaşadığı önemli sağlık sorunları arasında<br />
yer alıyor. Bu bilgiler ışığında 2015 yılında<br />
Philips, Kalkınma Bakanlığı GAP İdaresi ve<br />
Türk Kalp Vakfı işbirlikleriyle Güneydoğu<br />
Anadolu Bölgesi’nde bulunan 6 ila 10 yaş arası<br />
çocuklara kalp sağlığı taraması faaliyetleri<br />
yürüttü. Sağlık Sistemlerindeki teknolojik ve<br />
inovatif yaklaşımımız ile sağlık hizmetlerini<br />
sürekli geliştirmek bizim en büyük hedefimiz.<br />
İşte biz bu yüzden, hem çalışanlarımızı hem<br />
de müşterilerimizi sağlığın tam da kalbine<br />
yerleştiriyoruz. Bu doğrultuda geçtiğimiz<br />
yılsonunda “Kalbinin Sesi” projemizi lanse<br />
ettik. 40 çalışanımızın gönüllü olarak<br />
katıldığı projede, katılımcıların kalp seslerini<br />
özel olarak geliştirilen bir mikrofonla<br />
kaydettik ve ünlü besteci Aykut Gürel ile<br />
paylaştık. Kayıt edilen sesler her bir kişinin<br />
kalp ritmine göre Aykut Gürel tarafından<br />
ayrıştırıldı ve ritme en uygun enstrümanın<br />
sesine dönüştürüldü. Ortaya eşsiz bir beste<br />
çıktı ve duyulan her bir enstrüman sesinin<br />
aslında bir Philips çalışanının kendine özgü<br />
kalp sesinden oluşması sağlandı. Bu proje<br />
ile amacımız “Her Kalp Eşsizdir” kardiyoloji<br />
yaklaşımımız çerçevesinde kişiselleşmiş<br />
kalp sağlığına dikkat çekmekti. Yaşamın<br />
her döneminde kalp sağlığının korunması<br />
için inovatif teknolojiler geliştirmeye ve<br />
farkındalık artırıcı projelerimizle insan<br />
hayatına dokunmaya devam edeceğiz.<br />
64<br />
March 2017
Philips, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde<br />
kalp sağlığının önemine dikkat çekti<br />
Philips’in insanların her geçen gün daha fazla<br />
bilinçlenmelerinden, sağlıkları ile her geçen gün daha fazla<br />
ilgilenmelerinden, değer odaklı sağlık sistemine geçişin<br />
artmasından ve sağlık alanında daha az maliyetli bakım ve<br />
dijitalleşmeye yönelik trendleri göz önünde bulundurarak<br />
geliştirdiği kardiyoloji yaklaşımı kişiselleşmiş kalp sağlığının<br />
önemine dikkat çekiyor. Philips’in yaptığı araştırmalar<br />
ve dünya trendleri kalp sağlığının artık kişiselleştiğini<br />
gösteriyor. Kardiyak hastalıklar ve bu hastalıkların tedavileri<br />
her bir hastaya göre değişiklik gösteriyor. Philips’in tüm<br />
dünyada yaptığı Gelecek Sağlık Endeksi ise bu konuda güçlü<br />
veriler sunuyor.<br />
Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak konuyla ilgili<br />
yaptığı açıklamada; “Türk Kardiyoloji Derneği’nin 2016 yılı<br />
verilerine göre Türkiye’de her yıl 300 bin kalp krizi vakası<br />
125 bin kişinin ölümüne sebep oluyor. Bir kalp günde 100<br />
binden fazla kez, yılda ise ortalama 42 milyon kez atıyor.<br />
Philips olarak kalp hastalıklarına sadece tedavi ve bakım<br />
olarak değil, önleyici ve proaktif bir yaklaşımla daha geniş<br />
bir çerçeveden bakıyoruz. Personal Health Bölümü’nde<br />
yer alan ürünlerimizle müşterilerimizin sağlıklı bir yaşam<br />
sürmelerine yardımcı oluyoruz. Çünkü sağlıklı yaşam,<br />
günlük hayatta akıllı tercihler yapmakla başlar. Giyilebilir<br />
teknolojik ürünlerden akıllı terazilere, mutfak gereçlerine<br />
kadar uzanan ürünler insanların sağlıklı yaşam tarzlarını<br />
korumalarına yardımcı oluyor.<br />
Diğer taraftan Sağlık Sistemlerindeki teknolojik ve inovatif<br />
yaklaşımımız ile sağlık hizmetlerini sürekli geliştirmek bizim<br />
en büyük hedefimiz. Çünkü biliyoruz ki sevdiklerimizle daha<br />
uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmek için, önce sevgi<br />
dolu kalplerimizi korumamız gerekiyor.” dedi.<br />
Kardiyoloji alanında proaktif ve önleyici bir anlayış<br />
benimsenmeli<br />
Kardiyoloji alanında çalışan sağlık profesyonellerinin<br />
büyük bir çoğunluğu hastalarına kan basınçlarını<br />
düzenli olarak ölçmelerini tavsiye ediyor. Ancak, bu<br />
sağlık profesyonellerinin önemli bir kısmı aynı zamanda<br />
hastalarının kendi sağlıklarını kontrol altında tutmalarına<br />
yardımcı olabilecek gerekli araçlara sahip olmadıklarını<br />
düşünüyor. Hastaların çoğunluğu bağlantılı sağlık<br />
teknolojileri kullandığını söylemelerine rağmen çok küçük<br />
bir kesim bu sağlık verisini doktorları ile paylaşıyor.<br />
Araştırmaya katılan kişilerin 3’te 1’inde kardiyoloji ile<br />
alakalı bir rahatsızlık olması ise sağlıkta bu alanın önemini<br />
bir kez daha gözler önüne seriyor.<br />
Philips Türkiye kalp sağlığının önemini vurgu yapıyor<br />
87 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Philips’in kalp sağlığı<br />
alanında kapsamlı projeleri ve işbirlikleri bulunuyor.<br />
Bunlardan biri de Küçük Kalpler Projesi. Avrupa ülkeleri<br />
içinde, genç nüfusta kalp damar hastalığının en sık<br />
görüldüğü ülke Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı<br />
çocuklardan oluşuyor. Doğumsal kalp hastalıkları çocukların<br />
yaşadığı önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Bu<br />
bilgiler ışığında 2015 yılında Philips, Kalkınma Bakanlığı<br />
GAP İdaresi ve Türk Kalp Vakfı işbirlikleriyle Güneydoğu<br />
Anadolu Bölgesi’nde bulunan 6 ila 10 yaş arası çocuklara<br />
kalp sağlığı taraması faaliyetleri yürüttü. Yaşamın her<br />
döneminde kalp sağlığının önemine dikkat çekmek isteyen<br />
Philips, bu konuda farkındalığı artırıcı projeler geliştiriyor.<br />
Her yıl 17,5 milyondan fazla kişinin ölümüyle<br />
sonuçlanan kalp damar rahatsızlıkları, tüm dünyada 1<br />
numaralı ölüm sebebi. Stres, kilo, düzenli spor yapmama,<br />
dengesiz beslenme, sigara, alkol gibi birçok faktör kalp<br />
ve damar hastalıklarını tetikliyor. Kardiyoloji alanında<br />
geliştirdiği ürün, çözüm ve projeler ile Philips, Sevgililer<br />
Günü’nde kalp sağlığının önemine bir kez daha vurgu<br />
yaptı.<br />
March 2017 65
AKTÜEL<br />
66<br />
March 2017
Siemens Healthineers’ten<br />
laboratuvar hizmetleri için stratejik işbirliği<br />
Siemens Healthineers’ın Kamu-Özel Sektör İşbirliği kapsamındaki yeni<br />
laboratuvar hizmetlerinden, gelecek 5 yıl içinde 92 milyondan fazla<br />
hastanın yararlanması bekleniyor<br />
Siemens Healthineers; DİA Holding ve Sağlık Bakanlığı<br />
işbirliğiyle, Kamu-Özel Sektör İşbirliği (KÖİ) projeleri<br />
kapsamında inşa edilerek işletilecek iki yeni hastanenin<br />
laboratuvar hizmetlerinin tamamını üstlendi. Bu kapsamda<br />
yapılan beş yıllık sözleşme, en az 30 milyon Euro gelir<br />
garantisi veriyor. Bu tutar, garanti edilen yıllık test<br />
hacmine dayanıyor. Öngörülen test hacimleri dikkate<br />
alınınca ise gelirin 100 milyon Euro’ya kadar çıkması<br />
bekleniyor. Siemens Healthineers bu hastanelerdeki tüm<br />
tıbbi laboratuvar disiplinleri (biyokimya, mikrobiyoloji,<br />
hematoloji, immünoloji, acil servis, genetik, patoloji ve hasta<br />
başı testler) için gerekli bütün laboratuvar hizmetlerini<br />
sağlayacak. Ayrıca laboratuvarların tasarım, tıbbi ve teknik<br />
ekipman, cihazlar, sarf malzemeleri, servis, bakım ve teknik<br />
personel hizmetleri de Siemens Healthineers tarafından<br />
sunulacak.<br />
Siemens Healthineers’ten DİA ve Sağlık Bakanlığı için Özel<br />
Proje<br />
Siemens Healthineers CEO’su Bernd Montag, bu anlaşma<br />
hakkında şunları söyledi; “Bu projede laboratuvar ekipmanı<br />
konusundaki uzmanlığımız ile servis portföyümüzü bir<br />
araya getiriyoruz. Bizim için bir kilometre taşı olan bu proje,<br />
aynı zamanda müşterilerimizin karşılaştıkları zorlukları<br />
aşmalarına ve kendi alanlarında mükemmel sonuçlara<br />
ulaşmalarına nasıl yardımcı olduğumuzun da bir kanıtı... Yeni<br />
iş modelimiz, müşterilerimizin ilk andan itibaren verimliliği<br />
artırmalarını ve maliyetleri sınırlamalarını sağlayacak<br />
şekilde tasarlandı. İş ortağımız DİA ve Sağlık Bakanlığı için<br />
klinik süreçlerin tamamını destekleyen, özel bir çözüm<br />
geliştirdik. Kurumsal stratejimizle de tamamen uyumlu olan<br />
bu işbirliği, portföyümüzü daha da güçlendirecek.”<br />
Siemens Healthineers, Sağlık Bakanlığı’nda görevli<br />
laboratuvar hekimleriyle birlikte, Ankara-Bilkent ve<br />
Mersin’deki hastanelerde bulunan laboratuvarları işletecek.<br />
Her iki hastane de KÖİ kapsamında, Sağlık Bakanlığı adına,<br />
DİA Holding iştiraki DİA İnşaat tarafından inşa ediliyor.<br />
March 2017 67
AKTÜEL<br />
Mersin Şehir Hastanesi açıldı!<br />
Açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım<br />
tarafından gerçekleştirilen ve hastalara 5 yıldızlı otel konforunda sağlık<br />
hizmeti vermeyi amaçlayan Mersin Şehir Hastanesi hizmet vermeye başladı<br />
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hastanedeki polikliniklerin son<br />
derece modern ve ileri teknolojik ürünlerle donatıldığını<br />
belirterek; “Hastanede, hastayı muayene edebileceğimiz<br />
280 odamız var. Her bir odada yaklaşık 35 hasta muayene<br />
edebildiğimizi var sayarsak 9 bin, 10 bin hasta sayısını<br />
bir günde rahatça karşılayabiliyoruz. Acil servislerimiz de<br />
günde bin 500 hasta karşılayabilecek kabiliyette. Dolayısıyla<br />
hastanenin günde yaklaşık 12 bin hastayı olumlu şartlarda,<br />
her hangi bir tarafta aşırı kalabalık olmaksızın karşılama<br />
imkânı var” diye konuştu.<br />
Açılışa katılan Recep Tayyip Erdoğan, şehir hastanesinin<br />
Mersin’e, bölgeye ve ülkeye hayırlı olmasını dileyerek;<br />
“Şehir hastaneleri projeleri için kanunlar çıkarttık. Tam<br />
bin 300 yatak ile, komşu ülkelerden de gelecek hastaların<br />
ihtiyacını karşılayacak eser ortaya çıktı. Projeye 650 milyon<br />
lira harcandı. Mersin’e helal olsun” dedi.<br />
68<br />
March 2017
Hastanede 40 metrekarelik 252 çift kişilik oda, 65 metrekarelik<br />
21 süit oda, toplamda bin 300 yatak, 51 ameliyathane, 210<br />
yoğun bakım ünitesi, 230 polikliniğin olduğunu bildiren<br />
Erdoğan; “En ileri teşhis ve tedavi teknolojilerine sahip cihazları,<br />
gelişmiş laboratuvarları ile vatandaşlarımıza hizmet vereceğiz.<br />
Eskiden olduğu gibi kuyruklarda beklemek, sıra gelse doktor<br />
bulamamak tarihe karıştı. Hastanede 4 bin araçlık otopark, bin<br />
200 güvenlik kamerası, 13 yemekhane, 3 restoran, mescitler<br />
ve kablosuz internet bulunuyor. Ayrıca Gülnar ve Mut devlet<br />
hastanelerini de hizmete açıyoruz. Bu üç hastanemizin yatırım<br />
bedeli 716 milyon liradır” ifadelerini kullandı.<br />
Mersin Şehir Hastanesi geçtiğimiz günlerde, sağlık turizminde<br />
öncü olmak için çeşitli ülkelerden 40 iş adamını da ağırladı.<br />
Mersin Kamu Hastaneleri Birliğinden yapılan yazılı açıklamaya<br />
göre, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın davetlisi olarak<br />
Türkiye’ye gelen Kuveyt, Suudi Arabistan, Dubai ve Ummanlı iş<br />
adamlarından oluşan 40 kişilik heyet, Mersin Şehir Hastanesini<br />
ziyaret etti.<br />
Mersin Şehir Hastanesi’nin genel özellikleri<br />
• Günlük 12 bin poliklinik hastası kapasiteli<br />
• Mihmander eşliğinde ücretsiz araç karşılama hizmeti<br />
• Helikopter pistinden acile doğrudan hasta kabul hizmeti<br />
• 370 bin metrekare kapalı alan<br />
• 1.300 yatak kapasitesi<br />
• 5 bine yakın sağlık personeli<br />
• 230 poliklinik odası<br />
• 51 ameliyathane<br />
•210 yataklı yoğun bakım ünitesi<br />
•MR-CT-PET CT- Gama Kamera - Anjio Spect- Mamografi<br />
Ultrason- Kemik Dansimetre - Linac - Brakiterapi - Dijital<br />
Patoloji<br />
•30 yataklı diyaliz makinesi<br />
•50 yataklı kemoterapi merkezi<br />
•3.858 araçlık ücretsiz açık ve kapalı otopark<br />
March 2017 69
AKTÜEL<br />
Kamu-Özel İşbirliği<br />
(KOİ) modeline dair merak edilenler<br />
Tüsap Vizyon Toplantısında Kamu-Özel İşbirliği modeli ile hayata<br />
geçirilen Şehir Hastaneleri’nin, Türkiye’de sağlık hizmetinde kaliteyi<br />
artıracağı konuşuldu<br />
Şehir efsaneleri gerçek oldu!<br />
Sağlık Bakanı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip<br />
Birinci; “Şehir hastanelerine şehir efsaneleri<br />
diyen üst düzey bürokratlar vardı. Biz o efsaneyi<br />
hayata geçirmişiz ve daha iyi nasıl olur diye<br />
konuşuyoruz. Hem kamu hem özel sektör tarafı<br />
bu projeleri başarmak için gerçekten büyük<br />
gayret sarf ediyor. Bu deneyimimizi yurt dışına<br />
satabileceğimizi dahi düşünüyorum. Türkiye’de<br />
sağlık alanında hizmet veren birçok firmanın<br />
yabancı ülkelerde de başarıyla hizmet vereceğine<br />
inanıyorum” .<br />
Sağlık Bakanı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci<br />
Sağlık sektörünün liderleri, TÜSAP Vizyon Toplantıları<br />
ile ikinci kez Adile Sultan Sarayında, başta Sağlık Bakanı<br />
Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci olmak üzere kamu<br />
ve özel sektörün ileri gelenlerinin katılımı ile biraya geldi.<br />
Ge Healthcare ve EY firmalarının katkıları ile gerçekleşen<br />
toplantıda sağlık hizmet sunumunun geleceği ve şehir<br />
hastanelerinin sektöre etkileri konuşuldu.<br />
Yozgat ve Mersin Şehir Hastanelerinin açıldığı şu günlerde<br />
entegre sağlık kampüslerinin sağlık hizmet sunumunda<br />
kritik bir nokta olarak ele alınmasının önem taşıdığını ifade<br />
eden Medipol Ü. Rektörü, TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı<br />
Prof. Dr. Sabahattin Aydın; “Entegre sağlık kampüsleri<br />
ifadesini kullanıyorum ama bunların yatırım modeli<br />
kamu-özel ortaklığı ayrı bir konu. Gündemimizde şehir<br />
hastanelerinin büyük işletmeler olmasının bundan önce<br />
var olan daha küçük ölçekli kamu hastanelerinin geleceğini<br />
nasıl etkileyeceği; eğer büyük alanlarda kitlesel hizmet<br />
üretebilecek kamu potansiyeli oluşabiliyorsa bugüne kadar<br />
açığı kapatmak üzere harekete geçmiş özel yatırımcıların<br />
nasıl rol alacağı gibi çok ciddi sorular var” dedi.<br />
Bilhassa sağlık personeli istihdamında ciddi bir zemin<br />
kayması olacağını söyleyen Sabahattin Aydın; “Gerçek<br />
terminoloji olarak bunlar aslında birer ‘şehir hastane’ , ama<br />
halkımız ‘şehir hastanesi’ olarak ifade etti. Artık belli sağlık<br />
binalarının yönetimini değil, sağlık şehirlerinin yönetimini<br />
tartışıyor olacağız. Bugüne kadar masaya yatırdığımız<br />
Sağlık Bakanlığı’nın şu anda yürüttüğü Kamu Hastaneleri<br />
Kurumu’nun altındaki Genel Sekreterlik ve Hastane<br />
Yöneticiliği modelinin bu hastane şehirlerinin yönetiminde<br />
nasıl yeterli kalacağı ya da bugüne kadar kapasitesini ne<br />
derece buna adapte ettiği de ayrıca tartışma konusu olacak”<br />
şeklinde konuştu.<br />
Kamu-Özel İşbirliği ile hayata geçen şehir hastanelerinin<br />
sektöre ve sağlık hizmet sunumuna etkilerinin konuşulduğu<br />
toplantıda Sağlık Bakanı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip<br />
Birinci, 2016 yılında kişi başı hekime düşen müracaat<br />
72<br />
March 2017
sayısının 8,14 ve 10 bin kişiye düşen toplam yatak sayısının<br />
26 olduğunu; nüfusun 84 milyon olarak öngörüldüğü 2023<br />
yılında 10 bin kişiye düşen nitelikli yatak sayısını 30’a<br />
çıkarmayı hedeflediklerini belirtti. Sağlık hizmet altyapısında<br />
inşaat aşamasındaki yatırımlara da değinen Birinci, toplam<br />
33 Milyar TL yatırım stoğu olduğunu ve bu stoğun 22<br />
Milyar TL’sinin Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) yatırım stoğunu<br />
oluşturduğunu söyledi.<br />
2003-2016 yılları arasında, 13 yılda sağlık yatırımlarında<br />
genel bütçeden 19 Milyar TL pay alındığını belirten Birinci;<br />
“Böyle yatırım rakamları ile devam ettiğimizde, nitelikli bir<br />
sağlık tesisinde sağlık hizmetlerini verebilir duruma gelme<br />
ve hastane ihtiyaçlarımızı karşılama şansına 25 yılda sahip<br />
olabiliyoruz. Tüm ihtiyaçlarımızı karşılamamız için 25 yıl<br />
beklememiz lazım” dedi.<br />
Kendilerine bu kadar hastaneyi ne yapacaksınız, buraya<br />
hastayı nereden bulacaksınız gibi sorular sorulduğunu<br />
söyleyen Birinci; “Finansmanın özel sektör tarafından<br />
sağlandığı ve modern sağlık yapılarının hızlıca hayata<br />
geçirilmesinin hedeflendiği KÖİ modelinde Kamu, yatırımın<br />
karşılığını azami 25 yılda taksitlerle ödüyor. Bu, bir<br />
özelleştirme olmayıp, hastaneler işletme süresi sonunda<br />
bakımlı ve işler durumda kamuya devir edilecektir. İlk<br />
günkü gibi diyoruz ama neticede 25 yıl öncesinin tasarımı<br />
olacağı için, belki tasarım ve fonksiyonel açıdan gelecekte<br />
eleştirilebilir. Ama ilk günkü kadar çalışabilir hastane<br />
kalmasını hedefliyoruz” şeklinde konuştu.<br />
KÖİ modelinin avantajlarından biri de kamu borç<br />
stokunda gözükmemesi<br />
KÖİ modelinde, yeşil hastane sistemleri, Ko-Jenerasyon<br />
sistemleri, deprem izolatörleri gibi fiziki avantajları ile üst<br />
kalite tesislerin söz konusu olduğunu ifade eden Birinci,<br />
sadece Yozgat’ta Ko-Jenerasyon sistemleri ile enerjiden<br />
tasarrufun 100 milyonun üzerinde olduğunu söyledi.<br />
KÖİ modelinin ekonomik avantajları ile ilgili 2003-2004<br />
yıllarında Maastricht kriterlerine göre ciddi sıkıntılar<br />
yaşandığını ve modelinin kamu borç stoğunda gözükmemesi<br />
nedeni ile bu kriterlere takılmadığını açıklayan Müsteşar<br />
Yardımcısı, diğer ekonomik avantajları şöyle sıraladı;<br />
“Sağlık turizmi açısından cazibesi, bakım ve onarım<br />
maliyetlerinin azalması, maliyet-etkin sağlık işletmeciliği<br />
hizmeti sağlanabilmesi ve tedavi maliyetlerinin düşmesi,<br />
yüksek teknolojinin daha düşük maliyet ile kullanılabilmesi,<br />
koruyucu sağlık hizmetlerine daha fazla kaynak aktarabilme<br />
imkanı elde edilmesi.”<br />
KÖİ modelinin tıbbi avantajlarına da değinen Birinci, teşhis<br />
ve tedavide güncel ileri teknolojilerin kullanılabilmesinin<br />
önemine dikkat çekerek; “Klasik yöntemlerle bir hastane<br />
açıyoruz. Bu hastaneye kimlik kazandırmak 5 yılımızı alıyor.<br />
5 yılda bir hastaneye kimlik kazandırıp tüm fonksiyonlarını<br />
aktif hale getiremiyorsunuz. Bazen insan bazen de tıbbi<br />
cihaz elde etme konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorsunuz.<br />
Bütçenizi bir şekilde elde edemiyorsunuz. Ama burada her<br />
şey size hazır halde sunuluyor” dedi.<br />
KOİ modelin tıbbi avantajları;<br />
• Nitelikli sağlık hizmetini ülke geneline dengeli<br />
olarak yayılması<br />
• Sağlık hizmetinin etkin ve konforlu sunulabilmesi<br />
• Tüm yatakların nitelikli yatak şeklinde yapılması<br />
• Hastane enfeksiyonlarının azalması<br />
• Hasta güvenliği seviyesinin yükselmesi<br />
March 2017 73
AKTÜEL<br />
İstanbul’da özel sağlık kuruluşları olmasa ciddi yetersizlikler yaşanacak<br />
Artan sağlık hizmeti talebi, ülkeye fon girişinin sağlanması,<br />
deprem gibi yapısal etkenleri azaltma, özel sektörün<br />
işletme ve organizasyon deneyimlerinden yararlanma,<br />
kamu kaynakları ve sistem verimliliğini artırma, sağlık<br />
hizmet talebini hızlı karşılama gibi nedenlerden dolayı<br />
KÖİ modellerinin hayata geçirildiğini söyleyen Müsteşar<br />
Yardımcısı; “Her yıl bir şehrin taşındığı büyük şehirlerde<br />
kendi hızınızla ne kadar sağlık tesisi yaparsanız yapın talebi<br />
karşılamakta zorlanıyorsunuz. 13 yıl boyunca İstanbul’da<br />
7 hastane yapılabilmiş. 2 tane daha açınca 9 tane yapmış<br />
olacağız. Türkiye’de 100 küsur hastane yapıyorsunuz ama<br />
Türkiye’nin yüzde 20’sini oluşturan İstanbul’da özel sağlık<br />
kuruluşları olmasa sağlık açısından ciddi yetersizlikler<br />
yaşayacağız. İstanbul, Türkiye nüfusunun yüzde 19’u<br />
ama sağlık hizmetlerinin hemen hemen yüzde 35’ini<br />
veriyor. Ciddi bir kapasite karşılıyor. O nedenle büyük<br />
şehirlerde hizmeti karşılamakta zorlanıyorsunuz. Kamunun<br />
yatırım planlamaları tüm bunları karşılamaya yetmiyor.<br />
Bir de nüfusa göre planlama yapıyorsunuz ve işin içinden<br />
çıkamıyorsunuz. Onun için hıza ihtiyacımız var.” şeklinde<br />
konuştu.<br />
KÖİ modelini klasik hastane modeli ile<br />
karşılaştırdığınızda…<br />
Klasik hastane modelinde kamu tarafından ödenek<br />
ayrılmadan ihale yapılamayacağına dikkat çeken Şuayip<br />
Birinci, KÖİ’de finansman ve ödemenin özel sektör<br />
tarafından karşılandığına, yapım dönemi için ödenek<br />
ayrılmasının söz konusu olmadığına değindi. KÖİ modelinde<br />
tesislerin 25 yıl boyunca kullanılabilirlik sorumluğunun<br />
özel sektörde olduğuna değinen Birinci; “Proje hatası,<br />
uygulama hatası, hatalı malzeme seçimi vb. nedenlerle<br />
sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açan ‘kusurlar ve<br />
engeller’ ortadan kalkmadığı ve düzeltilmediği süre<br />
için ceza kesilerek kullanım bedelinden düşülebiliyor.<br />
Klasik modelde ise kesin kabulden sonraki ‘kusurlar ve<br />
engelleri’ ortadan kaldırmayla ilgili süreçten yatırımcılar<br />
sorumlu olmuyor.” dedi. Süre aşımı, maliyet aşımı, işletme,<br />
performans, teknoloji, finansman, alt yüklenici, kalifiye<br />
eleman, güvenlik, siyasi ve çevresel olmak üzere risklerin<br />
paylaşımına da değinen Birinci; “KÖİ’de risklerin büyük<br />
bölümü özel sektörde, klasikte ise risklerin büyük bölümü<br />
kamudadır. Burada şunu da belirtmek gerek, riski kim<br />
yönetebiliyorsa ona devretmek lazım. Büyük riskleri özel<br />
sektöre devrettiğiniz zaman gerçekleşmeyecek ya da düşük<br />
oranlı risklerin de tümünün maliyetini size charge ediyor.<br />
Bu sebeple problem yaşıyorsunuz. Belki PPP’nin en optimal<br />
yanı kim hangi riski kaldırabiliyorsa oraya devretmek.<br />
Kalifiye eleman ve güvenlik riski dışında geri kalan tüm<br />
riskler yüklenici firmada… Ayrıca, KÖİ modelinde teknoloji<br />
yenilemesi ile bakım, onarım ve yenileme yükleniciye ait<br />
olduğu için gelişmiş teknoloji kullanımı ön planda iken<br />
klasik modelde teknoloji kullanımı ve yenilenmesi ile bakım,<br />
onarım ve yenileme idarece yapılıyor” dedi.<br />
KÖİ modelinde proje kısmı iyi yöneltildiği zaman<br />
modelin en avantajlı taraflarından biri<br />
KÖİ’de standartları idarece belirlenen konsept projeye<br />
uygun uygulama projesinin yüklenici tarafından<br />
hazırlandığına klasikte ise uygulama projelerinin idare<br />
tarafından hazırlandığına değiren Birinci; “KÖİ modelinde<br />
konsept projenin geliştirilmesi ihale aşamasında isteklilerce<br />
yapılabildiğinden proje sorumluluğu da yüklenici tarafından<br />
üstlenilmektedir. Proje sorumluluğu hiçbir şekilde kamu<br />
74<br />
March 2017
tarafında kalmıyor.” dedi. Modelin iş teslim zamanı ile<br />
ilgili de değerlendirmelerde bulunan Birinci; “İstanbul’da<br />
Gaziosmanpaşa Hastanemiz 12 yılda bitiyor. Sürekli yüklenici<br />
değiştirdik. 40 milyonla başladık, 260 milyonla bitirdik. KÖİ<br />
projelerinde zamanından geç teslim edilen bir tane bile<br />
proje yok. Hatta yapım da kiralama süresine dahil olduğu<br />
için ne kadar erken yaparsa o kadar kiralama süresine sahip.<br />
KÖİ’de yatırım iş programına uygun olarak yapılır ve iş bitim<br />
tarihinden daha önce de teslim edilebilir. Klasikte tecrübeler<br />
işlerin genellikle zamanında bitirilemediğini göstermektedir.<br />
Neredeyse zamanında teslim edilebilmiş projemiz yoktur.<br />
Küçük hastanelerin dışında gerçekten büyük bir yük<br />
kaldıracak hastanelerimizin hiçbir zamanında bitirilemiyor.<br />
KÖİ modelinde finansman ile kesin ve uygulama projeleri<br />
yüklenici tarafından sağlandığından işlerin gecikmesi söz<br />
konusu olamaz. Yüklenici işi bir an önce bitirip kullanım<br />
bedellerini almaya başlamak isteyecektir.” şeklinde konuştu.<br />
Sabit yatırım tutarı 30 milyar TL, toplam kapalı alan 12<br />
milyon metrekare<br />
KÖİ modelinde proje yatırımlarında yüzde 20 öz kaynak<br />
yüzde 80 kredi kullanılarak ilerlendiğini kaydeden Birinci;<br />
“İlk projelerde kredilendirmeler 15 yıl idi, yeni projelerde<br />
18 yıla çıktı, bir firmamız bono satışı yaparak 20 yıl vadeli<br />
kredi aldı. Bu aslında bu projelere inancın arttığını ve<br />
kredibilitenin geliştiğini gösterir. Şu halde, 21 sözleşmesi<br />
imzalanan, Denizli ve Samsun olmak üzere 2 İhale sürecinde<br />
olup güncel YPK kararı beklenen, 6 tane YPK kararı<br />
beklenen yatırımlar olmak üzere 29 projede toplam 41 bin<br />
yatak sayısı bulunuyor. Sabit yatırım tutarı 30 milyar TL,<br />
toplam kapalı alan 12 milyon metrekare kapalı alana sahip<br />
olunmuş olacak” ifadelerinin kullandı.<br />
March 2017 75
Uluslararası Katılımlı<br />
III.Tıbbi Tedarik Zinciri<br />
Yönetimi Kongresi<br />
7-9 Aralık 2017 / ANTALYA<br />
Tüm sağlık<br />
yöneticileri davetlidir<br />
SAĞLIK YÖNETİMİNDE<br />
BÜYÜK BULUŞMA<br />
Satınalma, finans, bilgi işlem ve<br />
üst düzey yöneticilerle, sektöre ürün<br />
ve hizmet sağlayıcılar, etkin ve<br />
sürdürülebilir kaynak yönetimi için<br />
bir araya geliyor...<br />
2016 yılında Antalya’da ikincisi düzenlenen Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi yoğun katılımla gerçekleşti.<br />
www.tibbitedarikkongresi.org
Fuar<br />
Akıllı hastaneler;<br />
2017’de sağlık sektörüne damga vuracak<br />
Akıllı hastanelerde hem hastaların hem de doktorların işini<br />
kolaylaştıracak buluşlar ve cihazlar, EXPOMED’de bir araya geliyor<br />
REED TÜYAP Genel Müdürü Ali Muharremoğlu<br />
Kamu-Özel işbirlikleri (PPP) modelinin uygulanabilirliği<br />
sayesinde bugün, 44 projenin yapımı söz konusu. 22<br />
hastaneyle start verilen bu dev proje için bugüne kadar<br />
ayrılan kaynak yaklaşık 35 milyar dolar. Hedef ise 2023’e<br />
kadar toplam 162 bin olan devlet hastanesi yatak sayısını<br />
230 bine çıkarmak. Yap-işlet-devret modeliyle kurulan<br />
entegre hastaneler enerji verimliliği yüksek, deprem<br />
izolatörlü ve dijital özellikleriyle akıllı olmalarının yanında<br />
2017 yılsonuna kadar yoğun olarak karşımıza çıkacağa<br />
benziyor. Bu kapsamda, 30 Mart-2 Nisan 2017’de<br />
kapılarını açacak olan EXPOMED, sağlık sektöründe en yeni<br />
teknolojilerin yanı sıra akıllı hastanelerin de tanıtılacağı dev<br />
bir platform olacak.<br />
Türkiye’de ilk defa 2011 yılında hayata geçirilmeye<br />
başlanan bu model, 2- 4 yıl arasında tamamladıktan sonra<br />
25 yıl süresinde ihaleyi alan gruplar tarafından işletiliyor ve<br />
25 yılın sonunda Sağlık Bakanlığı’na devrediliyor. Ülkemizin<br />
sağlık altyapısı ihtiyacı dikkate alındığında, kamunun kendi<br />
kaynaklarıyla gerçekleştirmesi zor olan sağlık yapıları<br />
için bu partnerlik önemli bir konu olurken, özel sektörün<br />
sermaye, tecrübe ve becerilerinden istifade edilerek sağlık<br />
hizmetlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulması bu<br />
modelle mümkün kılan en önemli özellik olarak karşımıza<br />
çıkıyor.<br />
Tüm Türkiye entegre hastanelerle buluşuyor<br />
Pilot bölgeler olarak Yozgat, Mersin ve Isparta seçilerek<br />
yapımına başlanan akıllı hastaneler; enerji verimliliği yüksek,<br />
deprem izolatörlü ve dijital özellikleriyle insan hayatını<br />
düşündüğü kadar, çevresel duyarlılığıyla da sürdürülebilir<br />
bir dünyaya katkı sağlıyor. Bu noktada entegre hastanelerin<br />
artmasıyla doğru orantılı olarak hastanelerde kullanılacak<br />
cihaz ihtiyacı da artıyor. Son dönemde hem hastaların hem<br />
de doktorların işini kolaylaştıracak buluşlar ve cihazlar,<br />
EXPOMED’de bir araya geliyor.<br />
Türkiye sağlık sektörünün kurulan ve renovasyon gören<br />
hastaneler sayesinde hızla büyüdüğünü söyleyen REED<br />
TÜYAP Genel Müdürü Ali Muharremoğlu, EXPOMED<br />
fuarının Avrasya Bölgesi’nin ve Türkiye’nin en büyük<br />
medikal fuarı olduğunu belirtiyor. Dört gün boyunca<br />
sağlık sektöründeki en yeni teknolojilerin, AR-GE ve<br />
inovasyon harikası ürünlerin fuarda sergileneceğini aktaran<br />
Muharremoğlu; “50 ülkeden bin 100’ün üzerinde marka<br />
ve marka temsilciliğini aynı çatı altında buluşturacak olan<br />
EXPOMED, her yıl yurt içinden ve yurt dışından gelen sektör<br />
profesyonellerine ve alım heyetlerine ev sahipliği yapıyor.<br />
Yeni cihazlar, medikal sektöründeki son yenilikler sayesinde<br />
bu yıl fuarımıza 35 binin üstünde ziyaretçi bekliyoruz.<br />
Öte yandan REED TÜYAP olarak, katılımcılılarımızın iş<br />
hedeflerini gerçekleştirmesi birinci önceliğimiz.<br />
78<br />
March 2017
Fuar<br />
Katılımcılarımızın kendilerine en uygun iş bağlantılarını<br />
kurup sürdürebilmeleri için endüstri trendlerini ve<br />
ziyaretçilerimizi yakından takip ediyoruz. Yeni nesil fuarcılık<br />
konseptiyle fuardan önce, sırasında ve sonrasında en doğru<br />
ziyaretçileri ilgilendikleri ürün gruplarıyla buluşturmak için<br />
çalışıyoruz” dedi.<br />
EXPOMED, KOBİ’leriyle büyüyor…<br />
KOSGEB, ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ çerçevesinde<br />
Türkiye’nin sağlık yatırımlarını desteklemek amacıyla<br />
KOBİ’lerin arkasında durarak yeni iş fırsatları yaratmalarına<br />
eşlik ediyor. Geçtiğimiz yıl KOSGEB desteğiyle EXPOMED’e<br />
katılan 220 KOBİ, bu yıl metrekare başına 150 TL<br />
destek alarak daha büyük metrekarelerle fuara dönmeye<br />
hazırlanıyor. <strong>Medikal</strong> sektöre iş hacmi fırsatlarına da olanak<br />
sağlayan bu hibe desteği sayesinde fuar katılımcıları, yerli<br />
ve yabancı sektör profesyonelleriyle bir araya gelerek<br />
sektörün gelişimini yakından izleme şansı yakalıyor. Ayrıca<br />
EXPOMED kapsamında dünyanın farklı noktalarından<br />
İstanbul’a gelecek olan alım heyetleriyle de buluşma şansı<br />
yakalayan KOBİ’ler, AR-GE ve inovasyon harikası ürünlerini<br />
tanıtma fırsatına ulaşıyor.<br />
Öte yandan 2017 yılında 3 temel ürün grubuna göre<br />
salonlarını ayıran fuarda ziyaretçiler, aradıkları ürünleri ilgili<br />
salonlarda kolayca bulabilecek. Ortopedi ve Sarf Malzemeleri<br />
7-8 ve 9’uncu salonda, Elektro <strong>Medikal</strong> Ekipman ve <strong>Medikal</strong><br />
Teknoloji ürünleri 3 ve 4’üncü salonunda yer alırken Hastane<br />
Yapı ve Tıbbi Tesis Yönetimi ise 2’inci salonda ziyaretçilerini<br />
bekleyecek.<br />
March 2017 79
Fuar<br />
NPİSTANBUL Hastanesi,<br />
Dubai’de Türkiye’yi temsil etti<br />
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi,<br />
30 Ocak - 2 Şubat 2017 tarihleri arasında Dubai’de gerçekleştirilen<br />
Arab Health Fuarı’na ülkemizden katılan tek hastane oldu<br />
Arab Health Fuarı’na bu yıl 150 ülkeden<br />
10 bin 930 temsilci ve yaklaşık 90<br />
bin ziyaretçi katıldı. 3746 katılımcının<br />
bulunduğu fuar kapsamında 500<br />
konuşmacının yer aldığı 19 konferans<br />
düzenlendi. Fuara ülkemizden katılan<br />
tek hastane olan Psikiyatri, psikoloji ve<br />
nöroloji alanında Türkiye’nin beyin üssü<br />
olan NPİSTANBUL Hastanesi; bağımlılık,<br />
şizofreni, Alzheimer, depresyon, kişilik<br />
bozuklukları, duygu durum bozuklukları<br />
ve anksiyete bozuklukları gibi pek çok<br />
alanda tedavi hizmeti sunuyor.<br />
JCI akreditasyonuyla fark oluşturuyor<br />
JSI akreditasyonuna sahip “Türkiye’nin<br />
ilk ve tek, dünyanın 3. Nöropsikiyatri<br />
Hastanesi” olan NPİSTANBUL Hastanesi,<br />
ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Dünya’nın<br />
farklı bölgelerinden gelen danışanların<br />
tercih ettiği bir sağlık kuruluşu olan<br />
NPİSTANBUL Hastanesi, medikal turizm<br />
firmaları tarafından da ilgiyle karşılandı.<br />
Türkiye’den 185 firmanın katıldığı fuarda<br />
NPİSTANBUL Hastanesi, fuara katılan tek<br />
hastane olarak ülkemizi temsil etti. Sağlık<br />
alanında dünyanın en önemli fuarlarından<br />
Arab Health’te tedavi yöntemleri ile ilgili<br />
çalışmalarını sağlık profesyonelleri ile<br />
paylaşan NPİSTANBUL Hastanesi heyeti,<br />
Dubai’deki sektör kuruluşları ile de birebir<br />
temaslarda bulundu.<br />
Tam teşekküllü “nöropsikiyatri”<br />
hastanesi<br />
Türkiye’de kendi alanında ilk olma özelliği<br />
taşıyan NPİSTANBUL Hastanesi, 7 bin<br />
metrekarelik kapalı alanı olan 50 yatak<br />
kapasiteli açık kapalı servisleri, yoğun<br />
bakım, beyin görüntüleme, nörobilim<br />
merkezi, manyetik uyarım tedavisi,<br />
anestezili EKT, uyku ve toksikoloji<br />
laboratuvarının olduğu tam teşekküllü bir<br />
nöropsikiyatri hastanesi...<br />
80<br />
March 2017
26-30
Kongre<br />
KONGRE TAKVİMİ<br />
43. Ulusal Hematoloji Kongresi<br />
43. Ulusal Hematoloji Kongresi 1 - 4 Kasım 2017 tarihlerinde Titanic<br />
Deluxe Belek, Antalya’da katılımcılarını bekliyor. Ayrıntılar www.<br />
ulusalhematoloji2017.org’da.<br />
39. Türk Ulusal Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi<br />
39. Türk Ulusal Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi<br />
Sueno Deluxe Otel, Belek’te 8 – 12 Kasım 2017 tarihleri arasında<br />
katılımcılarını ağırlayacak. Katılım ve ayrıntılar kbb2017.kbb.org.tr’da.<br />
4. Gastrointestinal Endoskopi Günleri<br />
Endoskopik işlemlerin gün geçtikçe hastaların tanı ve tedavisindeki<br />
öneminin işleneceği 4. Gastrointestinal Endoskopi Günleri 17 – 18<br />
Mart 2017’de Ankara’da gerçekleştirilecek. İki yılda bir yapılan toplantı<br />
bu sene Shereton Otel Ankara’da yapılacak olup kongre boyunca<br />
öncelikle endoskopik işlemler konusunda en seçkin gastroenterologlar<br />
deneyimlerini diğer hekimlerle paylaşacak.<br />
9. Çapa Nefroloji ve Transplantasyon Günleri<br />
9. Çapa Nefroloji ve Transplantasyon Günleri NG Güral<br />
Sapanca Otel, Kocaeli’nde 2-5 Mart 2017 tarihleri arasında<br />
yapılacak. capanefroloji2017.org adresinde katılım koşulları<br />
ve ayrınlara ulaşabilirsiniz.<br />
82<br />
March 2017
Kongre<br />
10. Kepan Kongresi<br />
Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği tarafından 29 Mart - 2<br />
Nisan 2017 tarihleri arasında Antalya Titanic Deluxe Belek Otel’de<br />
düzenlenecek 10. Kepan Kongresi tüm sektör temsilcilerini bir araya<br />
getirecek. Ayrıntılar için; www.kepan2017.org<br />
8. Ulusal Endokrin<br />
Cerrahi Kongresi<br />
Endokrin Cerrahisi<br />
Derneği tarafından<br />
13 - 30 Nisan 2017<br />
tarihleri arasında Gloria<br />
Kongresi Merkezi<br />
Antalya’da düzenlenecek<br />
olan 8. Ulusal Endokrin<br />
Cerrahi Kongresi’nin<br />
ayrıntılarına www.<br />
ecd2017.org adresinden<br />
ulaşabilirsiniz.<br />
Çukurova Pelvik<br />
Taban Hastalıkları<br />
Sempozyumu<br />
Çukurova Üniversitesi,<br />
Türk Ostomi Cerrahi<br />
Derneği tarafında 31<br />
Mart - 2 Nisan 2017<br />
tarihlerinde Adana’da<br />
düzenlenecek Çukurova<br />
Pelvik Taban Hastalıkları<br />
Sempozyumu’nun<br />
ayrıntıları<br />
www.pelviktaban.org<br />
adresinde.<br />
11. Ulusal Travma Ve Acil Cerrahi Kongresi<br />
Cornelia Diamond Hotel-Kongre Merkezi, Belek, Antalya’da 5 - 9 Nisan<br />
2017 tarihlerinde Ulusal Travma Ve Acil Cerrahi Derneği tarafından<br />
düzenlenecek 11. Ulusal Travma Ve Acil Cerrahi Kongresi sağlık<br />
çalışanlarının nabzını tutmaya hazırlanıyor. Kongre’ye dair bilgiler www.<br />
travma2017.org adresinde.<br />
NEFROLOJİ<br />
KIŞ OKULU<br />
Nefroloji Kış Okulu<br />
Nefroloji Kış Okulu 30 Mart - 2 Nisan 2017’de katılımcılarını Sheraton<br />
Hotel, Çeşme, İzmir’de bekliyor. Ayrıntılı program ve bilgiler www.<br />
nefrolojikisokulu2017.org adresinde.<br />
www.nefrolojikisokulu2017.org<br />
March 2017 83
TÜRK TORAKS DERNEĞİ<br />
Turan Güneş Bulvarı, Koyunlu Sitesi<br />
No: 175/19 Oran / ANKARA<br />
Tel: 0 312 490 40 50 • Faks: 0 312 490 41 42<br />
E-posta: toraks@toraks.org.tr • Web: www.toraks.org.tr<br />
ORGANİZASYON SEKRETERYASI<br />
SERENAS Uluslararası Turizm Kongre Organizasyon A.Ş.<br />
Hilal Mahallesi, Cezayir Caddesi No:13<br />
06550 Yıldız, Çankaya / ANKARA<br />
Tel: 0 312 440 50 11 • Faks: 0 312 441 45 62<br />
E-posta: kongre2017@toraks.org.tr<br />
Web: www.kongre2017.toraks.org.tr<br />
Kongre<br />
Türk Toraks Derneği 20. Yıllık Kongresi<br />
Türk Toraks Derneği 20. Yıllık Kongresi’ni Sueno Deluxe Otel, Antalya’da<br />
5-9 Nisan 2017 tarihleri arasında düzenleyecek. Ayrıntılı bilgiler<br />
kongre2017.toraks.org.tr’de.<br />
Uluslararası Akademik Geriatri Kongresi<br />
www.akademikageriatri2017.org’dan katılım ve programla ilgili ayrıntılarına<br />
ulaşabileceğiniz Uluslararası Akademik Geriatri Kongresi 12-16 Nisan 2017<br />
tarihlerinde Calista Otel Kongre Merkezi, Belek’te gerçekleştirilecek.<br />
Hastane İnfeksiyonları Eğitim Programı<br />
Hastane İnfeksiyonları Eğitim Programı 12-16 Nisan 2017’de sağlık<br />
çalışanlarını Swiss Otel, Ankara’da ağırlayacak. Ayrıntılı program ve<br />
içerik www.hiep2017.org’da.<br />
Hacettepe Radyoloji BT Kursu<br />
Hacettepe Radyoloji BT Kursu Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi’nde 13-15 Nisan 2017 tarihleri<br />
arasında yapılacak. Kurs içeriği ve programları hacetteperad.org adresinden öğrenebilirsiniz.<br />
84<br />
March 2017
Kongre<br />
16. Ulusal Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Kongresi<br />
Kardiyoloji ve Cerrahi alanlarında dünyadaki ve Türkiye’de ki son<br />
gelişmelerin paylaşılacağı 16. Ulusal Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp<br />
Cerrahisi Kongresi Titanic Lara Otel, Antalya’da 19-22 Nisan 2017<br />
tarihlerinde düzenlenecek. www.pedkarkongre.com’dan kongre<br />
programına ve katılım koşullarına ulaşabilirsiniz.<br />
13. Ulusal Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Kongresi<br />
13. Ulusal Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Kongresi Gloria Golf Hotel,<br />
Belek’te 19 -23 Nisan 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ayrıntılı<br />
program www.elcd2017.com’da.<br />
ISSAID 2017 / 9th International Congress of Familial Mediterranean<br />
Fever and Systemic Auto-Inflammatory Diseases<br />
ISSAID 2017 / 9th International Congress of Familial Mediterranean<br />
Fever and Systemic Auto-Inflammatory Diseases to be held in 27-30<br />
Nisan 2017, Titanic Belek Hotel & Convention Center, Antalya. Web<br />
adress issaid2017.org<br />
10. Anadolu Romatoloji Günleri<br />
10. Anadolu Romatoloji Günleri 3 - 7 Mayıs 2017 tarihlerinde Elexus Hotel,<br />
Girne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilecek. Ayrıntılar www.<br />
arg2017.org’da.<br />
March 2017 85
Kongre<br />
6th International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma<br />
(ICLLM)<br />
6th International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma (ICLLM),<br />
to be held in 11- 13 Mayıs 2017, Radison Blu Şişli, İstanbul. Web<br />
adress www.icllm2017.org<br />
11. Ulusal Hepatoloji Kongresi<br />
11. Ulusal Hepatoloji Kongresi Kaya Pallazzo Kongre Merkezi’nde Belek,<br />
Antalya’da 17-21 Mayıs 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ayrıntılar<br />
için web adresi www.ulusalhepatoloji2017.org<br />
WCI 2017/ 13th World Congress on Inflammation<br />
WCI 2017/ 13th World Congress on Inflammation (13. Dünya<br />
İnflamasyon Kongresi) 8-12 Temmuz 2017’de Hilton London Metropole<br />
Hotel, London, United Kingdom’da gerçekleştirilecek. Katılım koşulları ve<br />
ayrıntılı bilgi wci2017.org’da.<br />
19. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi<br />
İç hastalıkları konularında son gelişmelerin paylaşılacağı 19. Ulusal İç<br />
Hastalıkları Kongresi Sueno Deluxe Hotel & Kongre Merkezi, Belek’te 11<br />
-15 Ekim 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ayrıntılı bilgi ve katılım için<br />
gerekli koşullar www.ichastaliklari2017.org adresinde.<br />
86<br />
March 2017