30.01.2018 Views

Medikal Teknik Ocak 2018

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

KARINCA 206<br />

SURGICAL MOTOR SYSTEMS<br />

Six Different Trigger Functions<br />

Less Weight, High Power<br />

Extended battery life<br />

Easy handling and ergonomic design of Karinca 206<br />

ensures reliable and better controlled operation results<br />

Karinca 206 provides user to observe battery capacity without<br />

removing power box and power box records all data regarding<br />

usage for technical service information.<br />

Power, Precision and Reliability...<br />

Meeting Point For Surgery<br />

years<br />

since 1988<br />

www.aygun.com


İMTİYAZ SAHİBİ<br />

İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic.<br />

Ltd. Şti. adına<br />

H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />

Gulçin COŞKAN<br />

gulcin.coskan@img.com.tr<br />

GRAFİK TASARIM<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

EDİTÖRLER<br />

Prof. Dr. İsmail KAYA<br />

ismail.kaya@gmail.com<br />

Doç. Dr. Mehmet Ali ÖZBUDUN<br />

ozbudun@gmail.com<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

Reklam Danışmanı<br />

Zekai ŞİMŞEK<br />

zekai.simsek@img.com.tr<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

CÜNEYT AKTÜRK<br />

cuneyt.akturk@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

FOREIGN RELATIONS<br />

İSMAİL ÇAKIR<br />

ismail.cakir@img.com.tr<br />

MUHASEBE FİNANS<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

muhasebe@img.com.tr<br />

ABONE<br />

NURTEN DEMİR<br />

nurten.demir@img.com.tr<br />

BURSA BÖLGE<br />

ÖMER FARUK GÖRÜN<br />

fgorun@ihlas.net.tr<br />

Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA<br />

Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481<br />

Printing<br />

CTP • BASKI<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mah. 29 Ekim Cad.<br />

İhlas Plaza<br />

No: 11 A/41<br />

Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL<br />

+212 454 30 00<br />

ADRES<br />

Evren Mah. Bahar Cad.<br />

Polat İş Merkezi<br />

B-Blok - No:1 Kat:4<br />

Güneşli - Bağcılar - İstanbul<br />

Tel.:+90.212 604 50 50<br />

Faks:+90.212 604 50 51<br />

www.medikalteknik.com.tr<br />

e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />

İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinde<br />

yer alan makalelerdeki fikirler<br />

yazarlarına aittir.<br />

Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam<br />

verene aittir. İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinin<br />

bütün yayın hakları İstmag Magazin<br />

Gazetecilik İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.<br />

Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.


Gülçin Coşkan<br />

gulcin.coskan@img.com.tr<br />

Dubai yolcusuyuz…<br />

En route to Dubai…<br />

Bu yolculuğa başlayalı tam 33 yıl oldu.Otuz üç yıl boyunca sizlerle<br />

birlikte koştuk, yorulduk ve hep birlikte dinlendik ama asla pes<br />

etmedik. Düşlerinize ortak olmak için attığınız her adımda, hep<br />

yanınızda olduk ve olmaya da devam edeceğiz.<br />

İnsan beyninin gücünün farkına varmak için,önce neler<br />

ürettiklerine göz gezdirdiğimiz dergimizde; teknoloji, cihaz,<br />

medikal dünyada yaşanan yeniliklerle sizlerle birlikteyiz.<br />

<strong>Medikal</strong> Sektörün başlıca sorunlarını sizler için araştırdık.<br />

MASSİAD Derneği Yönetim Kurulu Başkanı F.A.Tolga SÖZEN’e bu<br />

sorunların kaynağını ve nasıl çözülebileceğini sorduk: Özel Haber<br />

olarak hazırladığımız haberimizde, Tolga bey sorularımızı<br />

cevapladı.<br />

<strong>Medikal</strong> dünyanın kalbinin tam ortasında yer alan dergimizde, bu<br />

ay ARAP HEALTH FUARI ÖZEL SAYIMIZ’ da siz değerli<br />

okuyucularımız için birbirinden renkli ve farklı haberler hazırladık.<br />

Fuara katılan firmalarımızı ziyaret ettik, beklentilerini sorduk ve<br />

fuarla ilgili düşlerini bizimle paylaştılar.<br />

Her ay olduğu gibi bu sayımızda da; SIRADIŞI BAŞARILAR<br />

bölümümüzde örnek başarısıyla, dünya literatürüne geçmiş bir<br />

bilim adamımız var: Hüseyin Yetik. Hüseyin Yetik’le bilim ve insan<br />

sağlığı üzerine uzun bir söyleşi yaptık.<br />

Dünyada sağlık turizmi denilince akla gelen ilk ülkelerden<br />

biri olduğumuzu, ülkemizin bu anlamdaki başarısını tekrar<br />

hatırlatmak ve yaşatmak adına; sağlık turizminin en çok<br />

gerçekleştiği yerlerdeki güzellikleri sizler için ziyaret ettik ve<br />

sağlık turizmi denilince akla neler geliyor ? sorusuna karşılık<br />

güzel haberler hazırladık.<br />

<strong>Medikal</strong> haberler ve medikal sektörün sorunları dışında farklı<br />

haberler görmek isteyen okuyucularımız için, sektörün dışından<br />

bölümümüzde sizler için farklı, okumaktan keyif alacağınız,<br />

eğlenceli haberler hazırladık.<br />

Dünyada ve Türkiye’de bir ilk olan sektörünün en eski ve en köklü<br />

dergisi olan MEDİKAL TEKNİK dergisini okumaya ve bizi takip<br />

etmeye devam edin<br />

33 years passed since we began this voyage. For thirty-three years we<br />

run, we tired and we rested together with you but never gave up. We<br />

had been at your side at each step you have taken to share your<br />

dreams and we will be in your side in the future, as well.<br />

With this edition of our magazine we are here again at your service<br />

aiming to inform you about recent technologies, equipment, and<br />

developments in medical world, especially what had been produced<br />

by the people to recognize the power of human brain.<br />

We searched for major problems of medical industry and in this<br />

regard we asked about the causes and the solutions of these to F. A.<br />

Tolga Sozen, Chairman of MASSIAD.His answers are found in this<br />

special news file of this issue.<br />

Positioned at the very heart of the medical world, our publication<br />

prepares several surprises for you each month. As the only Turkish/<br />

English publication in the Turkish medical industry we are en route to<br />

Dubai to follow the exporters. This month in this Arap Health Fair<br />

special issue you will find colorful and interesting news. We visited<br />

the firms participated in this fair and asked them about their<br />

expectations. He shared their views about the fair with us.<br />

In the section Extraordinary Successes we present a world famous<br />

young scientist and his exemplary successes, Huseyin Yetik. We<br />

made a long interview with him on science and the human health.<br />

With an aim to remind the fact that Turkey is one of the major names<br />

in the field of health tourism and emphasize on the success stories,<br />

we visited major destinations of health tourism in Turkey and seek<br />

answers to the question, “What comes to mind when health tourism<br />

is mentioned?”<br />

You will also find news about in and beyond the issues of medical<br />

industries in the last pages of our magazine. “From outside of the<br />

sector” section you will find interesting and entertaining news.<br />

Please keep reading and following us, the <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong>, the first,<br />

the oldest and the deep-rooted publication of the medical industry.


46<br />

24 100<br />

INDEX<br />

16<br />

Ems mobil sistemler<br />

22<br />

Ems mobile systems<br />

Dünyadaki ilk ve tek sistem<br />

BEDAİD<br />

Hastane muayene mobilyaları<br />

ve bekleme odaları<br />

24 46-57<br />

Hosbital check furnitures and<br />

waiting rooms<br />

Sağlık turizmi diyince ne<br />

58-66<br />

anlıyoruz ?<br />

70-72<br />

What cames to mind when<br />

we say health tourism?<br />

100<br />

Ankapa ile sağlıklı adımlara<br />

113<br />

kavuş<br />

Healthy steps wilth Ankapa<br />

<strong>Medikal</strong> Beslenme<br />

Medical nutrition<br />

Hızlı ve başarılı<br />

(röportaj/pharmactive)<br />

Büyük ustadan küçük<br />

notlar<br />

6<br />

Aralık 2017


AKTÜEL


AKTÜEL<br />

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Robotik Cerrahi<br />

Cihazı aldı<br />

T.C Kalkınma Bakanlığı’nın desteği ile alınan Robotik Cerrahi Cihazı “Da<br />

Vinci”, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi tarafından<br />

kullanılmaya başlandı. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi<br />

Doç. Dr. Zekayi Kutlubay cihaz hakkında bilgi verdi.<br />

ROBOTIK CERRAHI CIHAZI<br />

HIKÂYESI NASIL BAŞLADI?<br />

Daha önceden bir robot fikrimiz<br />

vardı. Diğer hastanelerin çoğunda<br />

bu cihaz vardı, neden bizde de olmasın<br />

diye düşündük. Sonra T.C.<br />

Kalkınma Bakanlığı’na bir proje<br />

sunduk ve projemizi beğendiler. Cihazı<br />

Kalkınma Bakanlığımızın bize<br />

yapmış olduğu destekle aldık.<br />

Çok yakın bir zamanda Robotik<br />

Cerrahi uygulamalarına başladık.<br />

Cihazımızın adı Da Vinci. Bu cihaz<br />

Marmara Bölgesi’nde devlet üniversitesi<br />

olarak bir tek bizde var.<br />

CİHAZIN ÖZELLİKLERİ NEDİR?<br />

Robotun dört tane kolu var, ameliyat<br />

yaparken kullanılıyor. Bir de konsol<br />

dediğimiz ayrı bir bölüm var; aynı<br />

odada doktor konsolun başında üç<br />

boyutlu bir görüntü eşliğinde kollar<br />

vasıtası ile ameliyatı yapıyor. Yani<br />

on, on beş santim daha önce kesilen<br />

kesilerden değil de kollar vasıtası ile<br />

bir santimlik dört kesiden girerek<br />

başarılı bir şekilde ameliyat yapabiliyor.<br />

Cihazla yapılan ameliyatlarda<br />

iz kalmıyor, yara daha çabuk iyileşiyor<br />

ve hastadaki kan kaybı daha<br />

az oluyor.<br />

Aynı zamanda robotla ameliyat yapmanın<br />

şöyle bir avantajı var; cerrahın<br />

elinin ulaşamadığı en ücra<br />

köşelere girerek en ince operasyonları<br />

robot vasıtası ile yapabiliriz. Robotun<br />

çubuğu burada devreye girer.<br />

Bu anlamda zor ameliyatlar bile kolay<br />

yoldan yapılabiliyor.<br />

DA VINCI CIHAZI EN ÇOK HANGI<br />

HASTALIKLARIN TEDAVISINDE<br />

KULLANILIYOR?<br />

Daha çok Üroloji’de; böbrek, mesane,<br />

idrar yolları, prostat gibi<br />

hastalıklarda kullanılıyor.<br />

8<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Doç. Dr. Zekayi Kutlubay<br />

Aynı zamanda kist, kanser gibi<br />

hastalıklarda ve organların tedavi<br />

yöntemlerinde faydalanılıyor.<br />

Onun dışında Genel Cerrahi’de kullanılıyor.<br />

Mide, on iki parmak bağırsağı,<br />

ince- kalın bağırsak, yemek<br />

borusu gibi hastalıklarda; kadın<br />

hastalıklarında, Göğüs Cerrahisi,<br />

Kalp Damar Cerrahisi, Beyin Cerrahisi’nde<br />

de bu cihaz kullanılıyor.<br />

CIHAZDA HERHANGI BIR<br />

PROBLEM YAŞANILDIĞI<br />

TAKDIRDE, CIHAZ KONTROLDEN<br />

ÇIKABILIR MI?<br />

Robotun kolu zaten o sırada cerrahın<br />

eli haline geliyor. Yanlış yaparsa<br />

yine cerrah yapar robot değil.<br />

Robotla ameliyat yanlışı olması gibi<br />

bir şey söz konusu değil. Her cerrah<br />

robotla ameliyat yapamıyor.<br />

Cihazla ilgili hocalarımız eğitimden<br />

geçiyor, sertifika alıyorlar. Ve cihazı<br />

bu gibi durumlarda nasıl yönlendirilebileceklerini<br />

çok iyi biliyorlar.<br />

Şimdiye kadar böyle bir sorunla<br />

karşılaşmadık ama karşılaşırsak ne<br />

gibi önlemler alacağımızı biliyoruz.<br />

Her branşın bu anlamda tecrübeli<br />

hocaları var.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

9


AKTÜEL<br />

Kışın kalp krizi riski daha yüksek<br />

Kalp krizi ve kalp hastalıkları şikayetleri kış aylarında artış gösteriyor.<br />

Yapılan araştırmalar da özellikle kalp krizlerinin soğuk ve sert rüzgarlı<br />

günlerde, sıcak mevsim ve günlere göre daha sık meydana geldiğini<br />

ortaya koyuyor.<br />

Prof. Dr. Gültekin Hobikoğlu,<br />

kışın kalp sağlığını tehdit eden<br />

faktörler ve kalp sağlığını<br />

koruma yolları hakkında bilgi<br />

verdi:<br />

Geçtiğimiz aylarda Avrupa<br />

Kardiyoloji Kongresi’nde açıklanan<br />

önemli bir araştırmanın sonuçları,<br />

son 16 yılda 280 bin kalp krizi<br />

incelendiğinde hava sıcaklığı<br />

sıfırın altına indiği günlerde kalp<br />

krizlerinin daha fazla olduğunu<br />

gözler önüne serrdi.<br />

SOĞUK DAMARLARI DARALTIYOR<br />

Soğuk havaların etkisiyle vücudun<br />

ısı kaybetmesini önlemek için<br />

özellikle yüzeysel cilt damarları<br />

daralarak deri yoluyla ısı alış verişi<br />

azalır ve bu damar daralmaları<br />

tansiyonu yükselterek kalbin<br />

kan pompalamasını güçleştirir.<br />

Soğukta stres hormonları olan<br />

‘katekolaminlerin’ salgılanması<br />

artarken, damar içinden<br />

salgılanan damar genişletici<br />

nitrik oksit yapımı azalır. Artmış<br />

katekolaminler ve azalmış nitrik<br />

oksit; tansiyonu, kalp hızını<br />

arttırdığı gibi damar spazmları ve<br />

damar direncinin artmasına da<br />

neden olur. Bunların sonucunda<br />

kalp damar hastalığı ve kalp<br />

yetersizliği olanlarda hastalığın<br />

kötüleşmesine, kalp krizlerinin ve<br />

ani ölümlerin artmasına yol açar.<br />

KIŞIN KALP SAĞLIĞINI TEHDİT<br />

EDEN FAKTÖRLER<br />

Fiziksel aktivitenin azalması:<br />

Basınç, rüzgar değişimleri, kötü<br />

hava şartları nedeniyle azalan<br />

fiziksel hareket, toplar damar<br />

tıkanıklığı ve akciğer embolilerinin<br />

artmasına neden olur.<br />

D vitamini yetersizliği: D vitamin<br />

düşüklüğü inflamasyon (yangı) ve<br />

pıhtılaşmayı artırmaktadır. Yaz<br />

aylarının gelmesiyle birlikte artan<br />

D vitamini alımı, kardiyovasküler<br />

hastalıklardan korunmaya<br />

yardımcı olmaktadır.<br />

Pıhtılaşma faktörleri: Pıhtı<br />

oluşumunda rol oynayan fibrinojen<br />

ve faktör VII düzeylerinin<br />

kış aylarında artırdığı çeşitli<br />

araştırmalarda saptanmıştır.<br />

Bu artışta kış aylarında artan<br />

solunum yolu enfeksiyonlarının<br />

etkisi olduğu düşünülmektedir.<br />

Hava kirliliği: Kış aylarında ısınma<br />

için kullanılan yakıtlara bağlı<br />

hava kirliliği artmaktadır. Yapılan<br />

araştırmalarda hem kısa hem<br />

uzun dönemde hava kirliliğine<br />

maruz kalmanın kardiyovasküler<br />

hastalıkları artırdığı gözlenmiştir.<br />

Artışa yol açan sebeplerin hava<br />

kirliliğinin tansiyonu ve kalp<br />

hızını yükseltmesi, pıhtılaşmayı<br />

artırması, yangı, damar<br />

duvarının hasar görmesi olduğu<br />

düşünülüyor.<br />

Enfeksiyonlar: Kış aylarında artan<br />

kalp krizlerinin ve beyin felcinin<br />

(inme) en önemli sebebidir.<br />

Özellikler grip ve zatüreye bağlı<br />

yangı ve pıhtılaşma faktörleri<br />

artmakta, kalp damarları içindeki<br />

plaklarda aşınmaya neden<br />

olarak burada oluşan pıhtı ile<br />

damar tıkanması ve kalp krizleri<br />

oluşmaktadır.<br />

10<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Ayrıca grip ve zatüreye bağlı<br />

solunum sıkıntısıyla birlikte artan<br />

kalp hızı ve kan basıncı da kalp<br />

krizlerini artırmaktadır.<br />

HAVA ŞARTLARINA UYGUN<br />

GİYİNİN<br />

Soğuk havaya bağlı vücudumuzda<br />

oluşabilecek olumsuzlukları<br />

önleyebilmek için hava sıcaklığına<br />

uygun giyinmek çok önemlidir.<br />

Sıcak tutacak kıyafetler, eldiven,<br />

şapka, bere kullanmak vücut<br />

ısısını koruyarak soğuğa bağlı<br />

stres hormonlarının salgılanmasını<br />

azaltarak tansiyon, kalp hızı ve<br />

damar direncinin artmasını önler.<br />

GRİP AŞISI YAPTIRIN, EFORDAN<br />

KAÇININ<br />

Özellikle risk grubundaki kişilerin<br />

grip ve zatürre aşısı olmaları<br />

bu hastalıkları ve bağlantılı<br />

olarak kalp krizleri ve inmeleri<br />

azaltacaktır. Kış aylarından önce<br />

doktora danışarak aşı olmak<br />

önemli bir koruma sağlar. Grip<br />

veya zatürre gibi ateşli hastalıklara<br />

yakalanırsanız doktorunuza<br />

görünüp uygun tedaviyi olun.<br />

Hastalık süresince efordan<br />

kaçınıp, bol sıvı tüketin.<br />

Hava kirliliğinin daha yoğun olduğu<br />

günlerde zorunlu olmadıkça dışarı<br />

çıkmayın, evde yürüyün ve hafif<br />

egzersizler yapın. Bağışıklığınızın<br />

kuvvetli kalmasını sağlamak<br />

için kış mevsiminin sebze ve<br />

meyvelerini taze olarak tüketin<br />

ve haftada iki gün balık yemeye<br />

çalışın, gerekirse D vitamini<br />

destekleri kullanın.<br />

KARDA UZUN YÜRÜYÜŞLER RİSKİ<br />

ARTIRIR<br />

Karda soğuk havada ani ağır<br />

eforlar kalp hastalığı olanlarda ve<br />

yatkınlığı olanlarda kalp krizlerini<br />

başlatabilir. Özellikle fiziksel<br />

aktivitesi az olanlar ile düzenli<br />

egzersiz ve yürüyüş yapmayanlar<br />

daha fazla risk taşımaktadır. Bu<br />

yüzden düzenli yürüyüş ve egzersiz<br />

yapmıyorsanız, karda uzun yürüyüş<br />

yapmayın, ağır eforlardan kaçının.<br />

Kapalı spor salonları veya alışveriş<br />

merkezinde yürüyüşünüzü yapın.<br />

Düzenli egzersiz yapanlar kar<br />

da çok rüzgarlı değilse, uygun<br />

koruyucu kıyafetlerle yürüyüşlerini<br />

yapabilir. Ancak her zamankine<br />

göre daha düşük tempo ve<br />

sürelerde yürümeleri uygun olur.<br />

Kayak, dağ yürüyüşü gibi kış<br />

sporları yapacakların da kansızlık,<br />

kalp ve akciğer hastalıkları varsa<br />

doktorlarına danışmaları uygun<br />

olur. Sanılanın aksine, dağların<br />

yükseklerinde hava daha temiz<br />

olmakla birlikte oksijen miktarı<br />

deniz seviyesine göre daha<br />

düşüktür. Kalp ve akciğer hastaları<br />

yüksek irtifada bir de ağır efor<br />

sarfetmeleri gerekirse, kalp<br />

krizi ve ciddi solunum yetmezliği<br />

yaşama ihtimalleri yüksektir.<br />

AKUT DAĞ HASTALIĞI<br />

Akut dağ hastalığı, yüksek<br />

irtifalarda özellikle 2 bin 400 metre<br />

sonrasında daha sık görülür.<br />

Hava basıncı ve oksijen miktarının<br />

azalması neden olur. Anemi,<br />

kalp hastalığı, akciğer hastalığı<br />

olanlarda özellikle eforla birlikte<br />

ortaya çıkar. Hafif olanlarda baş<br />

ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kas<br />

ağrıları, yüzde ellerde şişme olur.<br />

Şiddetli dağ hastalığında ise,<br />

öksürük, nefes darlığı göğüste<br />

tıkanma, yürüyememe ve denge<br />

bozukluğu olur.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

11


AKTÜEL<br />

Sağlık hizmetlerini dönüştürecek 10 teknoloji<br />

Yazılım temelli teknolojiler, veri<br />

analizi ve birbirleriyle iletişimde<br />

olan cihazların iş dünyasında<br />

köklü bir değişim oluşturabileceği<br />

günümüzde çokça tartışılan<br />

konular arasında yer alıyor. Ancak<br />

iş dünyasının yanı sıra dijital<br />

dönüşüm sürecinin insan sağlığı<br />

için de kullanılacağı bir geleceğe<br />

doğru ilerliyoruz. Bu teknolojik<br />

ilerlemeler milyonlarca insanın<br />

yaşam kalitesini yükseltmekle<br />

kalmayacak, genel olarak sağlık<br />

sektörü ve çalışanlarını da yakından<br />

ilgilendirecek büyük etkiler<br />

yaratacak.<br />

Daha uzun, sağlıklı ve üretken bir<br />

yaşam sürmemize yardımcı olabilecek<br />

bazı dijital teknolojiler şöyle;<br />

1) Genombilim: Artan bilgi işlem<br />

gücü DNA analizinin gerçek<br />

potansiyelini ortaya çıkarmaya<br />

başlıyor. Kişiselleştirilmiş test ve<br />

tedaviyi gerçek anlamda mümkün<br />

kılan genombilim, çok sayıda<br />

farklı hastalığın tedavisinde alınan<br />

sonuçlarını değiştirebilir.<br />

2) Giyilebilir teknoloji:<br />

Kişiselleştirilmiş ve gerçek zamanlı<br />

veri toplayan akıllı sağlık izleme<br />

sistemleri daha sağlıklı yaşam<br />

tarzlarının benimsenmesini teşvik<br />

ederken, aynı zamanda medikal<br />

araştırma için gerekli verinin<br />

toplanmasına da yardımcı olacak.<br />

Bazı şirketler şimdiden giyilebilir<br />

teknolojileri performansı artırmak<br />

amaçlı ofislerinde kullanmaya<br />

başladı bile. Şirketler çalışanlarının<br />

stres seviyesi ve sağlık durumunu<br />

takip ederek daha sağlıklı<br />

alışkanlıkların benimsenmesini<br />

teşvik ediyor; bu da üretkenliğin<br />

artırılmasına ön ayak oluyor.<br />

3) Büyük verinin ilaçta kullanımı:<br />

Daha fazla DNA’nın analiz edilmesi,<br />

giyilebilir teknolojilerin yaşam<br />

tarzına ilişkin daha fazla veri toplaması<br />

ve medikal kayıtların dijital<br />

ortama taşınması ile birlikte çok<br />

daha detaylı ve karşılaştırmalı bir<br />

hasta analizinin yapılması mümkün<br />

hale geliyor. Benzer DNA, yaşam<br />

tarzı ve medikal geçmişe sahip<br />

hastaların tedaviye verdiği tepkinin<br />

karşılaştırılması, sağlık risklerinin<br />

ve farklı tedavilerin yarattığı<br />

etkilerin daha iyi anlaşılmasını<br />

sağlayacak.<br />

4)Minyatür organ üretimi: DNA<br />

sekanslama ve kök hücre araştırmalarında<br />

kaydedilen ilerlemeler,<br />

araştırmacıların hastanın DNA’sını<br />

temel alarak minyatür organlar<br />

üretmelerine imkân tanıdı. Elek-<br />

12<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

tronik sensörlere bağlanan bu organlar<br />

sayesinde hücre seviyesinde<br />

uygulanan bir tedaviye hastanın<br />

nasıl tepki vereceği önceden test<br />

edilerek hangi metodun en başarılı<br />

olacağı tespit edilebiliyor.<br />

5) Sosyal medya hastane değerlendirmeleri:<br />

Sağlık hizmeti<br />

sağlayan kuruluşlar ile birlikte<br />

düzenleyici kurumlar da artık sosyal<br />

medyada hastalar tarafından<br />

yapılan değerlendirmeleri ve dijital<br />

anketleri potansiyel sorunları<br />

tespit etmek ve hizmet kalitesini<br />

artırmak için gittikçe daha fazla<br />

kullanıyor. Sosyal medyanın doğası<br />

gereği dolaysız oluşu ve hem<br />

pozitif hem de negatif mesajları<br />

geniş kitlelere yayma potansiyeline<br />

sahip olması sağlık hizmet<br />

sağlayıcılarının geri bildirimlere<br />

hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde<br />

yanıt vermeye itiyor. Sosyal medya<br />

bu anlamda sağlık hizmetlerini<br />

sürekli olarak optimize eden bir<br />

geri bildirim mekanizması haline<br />

gelebilir.<br />

6) Dijital trendlerin izlenmesi:<br />

Belirli medikal semptomlarla<br />

ilgili online araştırmalara yönelik<br />

trendler, sosyal medya ve arama<br />

motorlarındaki anahtar kelime<br />

aktiviteleri aracılığıyla takip<br />

ediliyor. Bu yolla olası bir hastalık<br />

salgınının tespit edilmesi ve çözüm<br />

sürecinin hızlandırılması hedefleniyor.<br />

Söz konusu metot sağlık<br />

sektöründe faaliyet gösteren tüm<br />

şirketler için fayda sağlayabilir<br />

ancak bu yanı sıra iş gücünün bu<br />

trendlerle uyumlu olmasını isteyen<br />

tüm işverenler için de kullanışlı<br />

olabilir.<br />

7) Genetik mühendislik:<br />

Hastalıklarla mücadele amacıyla<br />

insan DNA’sının genetik mühendisliğinin<br />

yapılması çok tartışmalı bir<br />

konu ancak hastalıklarla mücadelede<br />

gen terapisi ve genetiği<br />

değiştirilmiş virüslerin kullanımı<br />

gittikçe daha yaygın hale geliyor.<br />

Genetiği değiştirilmiş sivrisinekler<br />

de sıtma ve Zika virüsü ile mücadelede<br />

kullanılıyor.<br />

8)Teletıp: Zamandan tasarruf<br />

edilmesini sağlayan her uygulama<br />

diğer sektörlerde olduğu<br />

gibi sağlıkta da üretkenlik üzerinde<br />

olumlu bir etki yaratıyor.<br />

Doktorun fiziksel olarak ziyaret<br />

edilmesi ihtiyacını ortadan<br />

kaldıran mobil teknolojiler, sağlık<br />

hizmetleri üzerindeki baskının<br />

azalmasını sağlıyor. Ancak teletıpın<br />

dönüştürücü etkisini dünyada<br />

sağlık hizmetlerine erişiminin zor<br />

olduğu bölgelerde hissettirmesi<br />

bekleniyor. Birleşmiş Milletlere<br />

bağlı olan Uluslararası Telekomünikasyon<br />

Birliği’ne göre<br />

dünya genelinde 7 milyardan fazla<br />

mobil telefon aboneliği bulunuyor;<br />

2000 yılında bu rakam 738 milyon<br />

seviyesindeydi. Global olarak 3,2<br />

milyar insan internet kullanıyor; bu<br />

kesimin 2 milyarı ise gelişmekte<br />

olan ülkelerde yaşıyor.<br />

9) Cerrahi robotlar: Daha hassas<br />

ameliyatların kolayca yapılmasını<br />

ve iyileşme süresinin hızlanmasını<br />

sağlayan robotik cerrahi ekipmanların<br />

kullanımı aynı zamanda<br />

cerrahların hastalarını uzaktan<br />

tedavi edebilmelerine imkân<br />

tanıyor. Bu da yolculukta kaybedilecek<br />

zamanın önüne geçerken,<br />

cerrahların daha fazla hastaya<br />

ulaşmasına yardımcı oluyor.<br />

10) 3D Biyobaskı: ABD’de bulunan<br />

Wake Forest Rejeneratif İlaç<br />

Enstitüsü Şubat 2016’da hayvanlar<br />

üzerinde ilk 3D kemik, kas ve doku<br />

implantı çalışmasını başarıyla<br />

gerçekleştirildiğini duyurdu. DNA<br />

analizi sayesinde gelecekte vücudun<br />

farklı bölümlerini yenileyebileceğiz.<br />

Global olarak yaşlanan bir<br />

işgücünün sağlık hizmeti ihtiyaçlarının<br />

karşılanması, yeni ve<br />

daha verimli çözümlerin üretilmesini<br />

ve aynı zamanda sağlık<br />

hizmetlerine erişim maliyetinin<br />

düşük tutulmasını gerektiriyor.<br />

Genel bir bakış açışıyla bakıldığında;<br />

sağlık teknolojilerinde en son<br />

imkânları kullanan organizasyonların<br />

hem toplumun daha sağlıklı<br />

bir yaşam sürmesine hem de kendi<br />

iş ortamlarını sağlam tutmaya<br />

destek olacakları kesin.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

13


AKTÜEL<br />

“EMS Mobil Sistemler”<br />

1997 yılında kurulan EMS Mobil Sistemler uzmanlaşmış bir firmadır. Bunun yanında<br />

Türkiye’de ve uluslararası alanlarda<br />

yine sağlık hizmetlerinin mobil olarak<br />

Ambulans Üretimi, Ambulans Malzemeleri verildiği mobil sağlık araçları üretimi<br />

( Ambulans Sedyeleri, Sedye Platformları de yapmaktayız. Ambulanslarımızı<br />

vb.), Mobil Sağlık ve Komuta Araçları dünyaca kabul gören Avrupa EN 1789<br />

(Panelvan, Midibüs, Otobüs, Kamyon, kara ambulansları standardına uygun<br />

Treyler, Konteynır Tip) konusunda<br />

olarak üretmekteyiz. Bunun yanında son<br />

profesyonel hizmet sunuyor. Şirket<br />

kullanıcının talepleri doğrultusunda özel<br />

faaliyetlerine, 20.000 metrekarelik kapalı donanımlı ambulansların da üretimini<br />

alana sahip fabrika sahasında, konusunda gerçekleştiriyoruz.”<br />

uzman personeller ve dünyaca ünlü çözüm Ambulans ve Ambulans malzemeleri<br />

ortakları ile devam ediyor. En büyük<br />

alanında yeni projeleriniz var mı? Varsa<br />

hedeflerinin, insan hayatını kurtarmak paylaşabilir misiniz?<br />

için kullandıkları ürünlerin kalitesini<br />

“Ambulans dizaynı ve donanımları<br />

her zaman en yüksek seviyede tutmak teknolojinin gelişmesine paralel olarak her<br />

olduğunu belirten Uluslararası Ticaret geçen gün önem kazanıyor. EMS olarak<br />

Müdürü Ahmet Aydın ile projelerine ve gelişen teknolojilerden faydalanarak<br />

Arab Healt Fuarına dair keyifli bir söyleşi ürettiğimiz ambulansların sahip olduğu<br />

gerçekleştirdik.<br />

özelliklerini artırıyor, yeni projeler<br />

Türkiye’de ve uluslararası alanlarda<br />

başlatıyor ve sonuçlarını yeni ambulans<br />

sunduğunuz Ambulans ve Ambulans<br />

dizaynlarımızda kullanıyoruz. Mobil<br />

malzemeleri hizmetlerinizi öğrenebilir sistemler, ambulans ve mobil sağlık<br />

miyiz?<br />

araçları üretimi üzerine uzmanlaşmış<br />

“EMS Mobil Sistemler, özellikle ambulans kadromuzla büyümeye devam ediyoruz.<br />

ve donanımlarının imalatı üzerine<br />

Sürekli yeni projelerimiz oluyor. En<br />

“EMS Mobile Systems”<br />

son enfeksiyon ambulansı projemizi<br />

tamamlayarak piyasaya sunduk.<br />

Hali hazırda da 8 hasta taşıyabilecek<br />

kapasitedeki ambulans tasarımı projesini<br />

yürütmekteyiz.”<br />

İhracat yaptığınız ülkeler ve farklı<br />

projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?<br />

Satın alma sonrasında paydaşlarınıza ne<br />

tür avantajlar sunuyorsunuz?<br />

“Dünya genelinde 40-50 civarında<br />

ülkeye ihracat yapıyoruz. En önemli<br />

avantajımız uzaklığı ne olursa olsun<br />

pazara sunduğumuz ambulansların<br />

satış sonrasında bakım hizmetlerini<br />

anlaşmalı partnerlerimiz aracılıyla<br />

çözüme kavuşturmamız. Gerektiğinde<br />

teknisyenlerimizi aracımızın bulunduğu<br />

yere yollayarak yaşanan sıkıntıları kısa<br />

zamanda çözüyoruz. Bu konudaki en<br />

büyük avantajımız uluslararası pazarlara<br />

sunduğumuz ambulansların zaman<br />

içerisinde ihtiyaç duyabileceği bakımları,<br />

yerel pazarda edindiğimiz tecrübelerle<br />

önceden planlıyor ve bakımlarını yerinde<br />

gerçekleştiriyor olmamız.”<br />

Exhibiting at the Emergency Service part of the Arab Health Show in Dbuai, EMS<br />

supplies high-end patient carriages at most competitive conditions<br />

Founded in 1997EMS Mobile Systems<br />

provides professional services in<br />

ambulance production, ambulance<br />

equipment (ambulance stretchers,<br />

stretcher platforms etc.), mobile<br />

healthcare and command vehicles (panel<br />

van, midibus, bus, truck, trailer, container<br />

type). It continues its corporate actions in<br />

a factory field with 20.000 square meters<br />

indoor space, with expert personnel and<br />

solution partners renowned worldwide.<br />

We had a cheerful conversation about<br />

Arab Health Fair and their projects with<br />

International Trade Manager Ahmet Aydın,<br />

stating that their biggest purpose is to<br />

keep the quality of products which they<br />

use for saving the lives of people at the<br />

highest level.<br />

Can we learn about your Ambulance and<br />

Ambulance equipment services in Turkey<br />

and worldwide?<br />

“EMS Mobile Systems is an expert firm<br />

especially specialized on manufacturing<br />

ambulance and its equipment. Aside<br />

from that, we are manufacturing the<br />

mobile healthcare vehicles which provide<br />

mobilized healthcare services. We<br />

are conducting our manufacture with<br />

accordance to the globally recognized<br />

Europe EN 1789 land ambulances<br />

standards. Besides, we are manufacturing<br />

specially equipped ambulances according<br />

to the requests of the end user.”<br />

Do you have any new projects in the field<br />

of Ambulance and Ambulance equipment?<br />

If there is would you mind sharing them<br />

with us?<br />

“Ambulance design and equipment gains<br />

importance in parallel to the improvement<br />

of the technology. As EMS, we are<br />

enhancing the current features of the<br />

ambulances, starting new projects and<br />

use their results on our new ambulance<br />

designs by taking advantage of the<br />

developing technologies. We continue<br />

to grow with our teams specialized in<br />

mobile systems, ambulance and mobile<br />

healthcare vehicle manufacturing. We<br />

continuously have a new project. Recently<br />

we have completed and launched our<br />

infection ambulance project. Right now,<br />

we are conducting the project of an<br />

ambulance design capable of carrying 8<br />

patients.”<br />

Can you inform us about your export<br />

markets? What kinds of advantages are<br />

you offering to your shareholders after the<br />

purchasing transaction?<br />

“We are doing exports to 40-50 countries<br />

globally. Our most important advantage<br />

is to provide the maintenance services<br />

for our launched ambulances by our<br />

contractual partners no matter how far<br />

they are. We are resolving the problems<br />

by sending our technicians to the location<br />

of our vehicles if necessary. Our biggest<br />

advantage about this subject is that we are<br />

planning the necessary maintenance that<br />

our internationally launched ambulances<br />

may need periodically by the experiences<br />

that we acquired from the local market<br />

and we carry out the maintenances on the<br />

spot.”<br />

16<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Lider ultrason jel ve sağlık ürünleri üreticisi<br />

Turkuaz Sağlık’a ortak oldu!<br />

Ak Portföy Birinci Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF) 112 ülkeye ihracat<br />

gerçekleştiren, Türkiye’nin lider ultrason jeli, medikal ve OTC ürünleri üreticisi<br />

Turkuaz Sağlık ile % 20 ortaklık anlaşması imzaladı. Ortaklar, şirketin ulusal ve<br />

uluslararası pazarlarda gelişimi için birlikte çalışacak.<br />

Mehmet Kayabaş ve Osman<br />

Nurhan Irmak tarafından<br />

2000 yılında kurulan<br />

ve bugün 100’den fazla<br />

ülkeye başta ultrason jeli olmak<br />

üzere hastanelerin kullandığı medikal<br />

kimyasallar, reçetesiz ürünler,<br />

dermokozmetik ve kişisel bakım<br />

alanlarında 170’den fazla ürünü<br />

ihraç eden Turkuaz Sağlık, üretiminin<br />

%85’ini 112 ülkeye ihraç ediyor.<br />

Kurulduğu günden bu yana katma<br />

değerli üretim ve Ar-Ge’yi ön planda<br />

tutan, aldığı FDA ve EC onaylarıyla<br />

müşteri memnuniyetine her zaman<br />

öncelik veren Turkuaz Sağlık, kendi<br />

ürünlerinin yanı sıra hem yerel<br />

hem de uluslararası birçok firmaya<br />

da katma değerli üretim yapıyor.<br />

Turkuaz Sağlık, yeni dönemde<br />

hem bölgesel hem de uluslararası<br />

genişlemesini artırmaya odaklanıyor.<br />

Turkuaz Sağlık Kurucu Ortakları<br />

Mehmet Kayabaş ve Osman Nurhan<br />

Irmak “Bu ortaklık ile şirketin ürün<br />

portföyünün ve faaliyet gösterdiği<br />

coğrafyaların daha da artacağını<br />

ve hem Ar-Ge odaklı üretim anlayışlarının<br />

hem de kurumsal<br />

kimliklerinin gelişimi konusunda<br />

yeni ortaklarıyla birlikte önemli<br />

adımlar atacaklarını” paylaştılar.<br />

Ak Portföy Genel Müdür Yardımcısı<br />

Göktürk ışıkpınar ise “Çok geniş<br />

bir coğrafyada faaliyet gösteren ve<br />

kullanıcılarının hayatına değer katan<br />

böyle bir şirkete ortak olmaktan<br />

mutluluk duyuyor ve şirketin<br />

gelişimi için beraber çalışma<br />

konusunda heyecanlanıyoruz. Ar-<br />

Ge’ye ve kurumsallaşmaya daha da<br />

önem vererek, Turkuaz’ın büyümede<br />

ve yeni ürün geliştirmede global<br />

rakiplerinin önüne geçmesini hedefliyoruz”<br />

dedi.<br />

Ak Portföy, yönettiği 24 milyar TL’lik<br />

varlık büyüklüğü ile Türkiye’nin lider<br />

portföy yönetim şirketi. Ak Portföy<br />

Birinci Girişim Sermayesi Yatırım<br />

Fonu, Ak Portföy tarafından 2016<br />

yılında kuruldu ve kurulduğu günden<br />

bu yana, yenilenebilir enerji platformu<br />

şirketi Günışığı Temiz Enerji; ve<br />

nesnelerin interneti konusunda faaliyet<br />

gösteren ve bir Deloitte Fast50<br />

şirketi olan Trio Mobil’e yatırım<br />

yaptı. GSYF, inovatif ve yüksek<br />

büyüme potansiyeli olan KOBİ’lere<br />

yatırım yapmaya devam ediyor.<br />

%100 Akbank iştiraki olan Ak Portföy’ü,<br />

dünyanın önde gelen finans<br />

dergilerinden World Finance, “Emeklilik<br />

Fonu Ödülleri 2017 - (Pension<br />

Fund Awards 2017) “ kapsamında,<br />

“Türkiye’nin En İyi Emeklilik Fonu<br />

Yöneticisi” unvanına layık buldu.<br />

Ortaklık sürecinde Turkuaz Sağlık’ın<br />

danışmanlığını Ernst & Young (M&A<br />

ve Hukuk); Ak Portföy’ün danışmanlığını<br />

ise Çetinkaya Avukatlık Ortaklığı<br />

ve Deloitte üstlendi.<br />

18<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Venture Capital Investment Fund Ak Portfolio<br />

became a partner of Turkey’s leading ultrasound<br />

gel and health care products manufacturer<br />

Turkuaz Sağlık<br />

Ak Asset Management First Venture Capital Investment Fund (AGN) signed<br />

a 20% partnership agreement with Turkey’s leading ultrasound gel, OTC<br />

and medical products manufacturer Turkuaz Sağlık. A company that<br />

exports to 112 countries. the partners agreed to collaborate on developing<br />

the firm’s local and international markets.<br />

Founded in 2000 by Mr. Mehmet<br />

Kayabaş and Mr. Osman<br />

Nurhan Irmak, Turkuaz Sağlık<br />

is mainly exporting ultrasound<br />

gel to more than 100 countries as well<br />

as hospital consumables and chemicals,<br />

OTC products and personal care<br />

products, a wide range of products<br />

with more than 170 different items.<br />

85% of its production is dedicated<br />

for export to 112 countries. Since its<br />

foundation Turkuaz Sağlık always focused<br />

on added value production and<br />

innovative R&D projects, at the same<br />

time the company considers customer<br />

satisfaction as high priority, this<br />

can be clearly seen in its access to<br />

market strategies consisting of acquiring<br />

the necessary marketing authorizations<br />

such as CE marking and<br />

FDA marketing authorization for its<br />

medical devices.<br />

With this new page in Turkuaz’s history<br />

the focus is on expanding both<br />

local and international markets.<br />

Mr. Mehmet Kayabaş and Mr. Osman<br />

Nurhan Irmak one of the co-founders<br />

of this company state that: “With<br />

this partnertnership an expansion in<br />

the product portfolio and the global<br />

market is foreseen”. they added that:<br />

“ As partners we agreed to forge the<br />

cornerstone of our corporate identity<br />

as well as fortifying the grounds of<br />

our R&D focused manufacturing.”<br />

For Mr. Göktürk Işıkpınar Deputy<br />

General Manager Ak Portfolio he<br />

shared that: “We are happy to be a<br />

part of a company with the sole aim<br />

of being an added value in costumer’s<br />

lives, on a very wide geographical<br />

scale. We are very excited to<br />

contribute in the advancement of the<br />

company.”<br />

He added: “By prioritizing R&D and<br />

institutionalization we are aiming to<br />

keep ahead of our competitors in<br />

terms of growth and new product<br />

development.”<br />

Ak asset management company<br />

manages a portfolio of 24 billion<br />

Turkish Lira (approximately 6.29<br />

billion US dollar) is considered as<br />

Turkey’s leading asset management<br />

firm. Ak Asset Management First<br />

Venture Capital Investment Fund<br />

(AGN for short) was founded in 2016,<br />

since then they invested in the renewable<br />

energy platform company<br />

“Günışığı Temiz Enerji” “Daylight<br />

Clean Energy” and the IoT (internet<br />

of things) solutions company and<br />

at the same time a Deloitte Fast50<br />

company “Trio Mobil”.<br />

AGN continues to invest in SMEs with<br />

creative visions and high growth potential.<br />

The 100 % subsidiary of Akbank,<br />

AK Portfolio, was awarded the<br />

title of Turkey’s best Pension Fund<br />

Manager” worthy of found from one<br />

of the world’s leading financial magazines,<br />

World Finance in the context<br />

of the “2017 Pension Fund Awards.”<br />

During this partnership process<br />

Turkuaz Sağlık was under the advisory<br />

of EY Ernst & Young (M&A and<br />

law) for Ak portfolio, they were under<br />

the advisory of CCAO Çetinkaya Law<br />

Firm and Deloitte.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

19


AKTÜEL<br />

Yılda 2361 kadın<br />

yumurtalık kanserine<br />

yakalanıyor<br />

Her yüz kadının 1.4 ile<br />

1.8’inde yumurtalık kanseri<br />

görüldüğünü belirten İstanbul<br />

Tıp Fakültesi Jinekolojik<br />

Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr.<br />

Samet Topuz, yumurtalık kanserinin<br />

jinekolojik kanserler arasında rahim<br />

zarı kanserinden sonra ikinci sırada<br />

görülmesine rağmen ilk sırada gelen<br />

ölümcül jinekolojik kanser olduğuna<br />

dikkat çekiyor. Sağlık Bakanlığı verilerine<br />

göre 2014 yılında yumurtalık<br />

kanserinin kadın kanserleri arasında<br />

7. sırada görüldüğünü ifade eden Prof.<br />

Topuz, yılda 2361 kadının yumurtalık<br />

kanserine yakalandığını söylüyor.<br />

ORTALAMA GÖRÜLME YAŞI 63<br />

Yumurtalık kanserinin ortalama görülme<br />

yaşının 63 olduğunu kaydeden Topuz,<br />

olguların çoğunluğu menopoz sonrası<br />

dönemde olduğunu ifade ediyor. Yumurtalık<br />

kanserlerinin %10’unu oluşturan<br />

genetik geçişli olanlar 10 yaş daha genç<br />

yaşta görülürler. Erken adet görmek,<br />

geç menopoza girmek, gebe kalmamak,<br />

emzirmemek, ailede bağırsak meme<br />

yumurtalık kanseri olması, obezite,<br />

endometriozis yumurtalık kanseri için<br />

risk faktörlerini oluşturuyor. Bununla<br />

birlikte yumurtalık kanseri olan hastaların<br />

büyük kısmında bu risk faktörleri<br />

olmaz. Gebe kalmak, emzirmek, doğum<br />

Prof. Dr. Samet Topuz<br />

kontrol<br />

hapı kullanmak, tüplerin bağlanması<br />

veya çıkarılması yumurtalık kanserine<br />

karşı koruyucu faktörlerdir“ bilgisini<br />

veriyor.<br />

CERRAHI MÜDAHALE ÖNEMLI<br />

Yumurtalık kanserinin tedavisinde<br />

cerrahi ve kemoterapi yöntemlerinin<br />

uygulandığını söyleyen Topuz, şunları<br />

belirtti: “Çok erken aşamaların dışında<br />

olguların büyük kısmı cerrahi sonrası<br />

kemoterapi görecektir. Yumurtalık<br />

kanseri olgularının %70-80‘i evre 3-4‘te<br />

olduğu için hastalık özellikle karnın<br />

üst kısmına yayılmış durumdadır. Bu<br />

nedenle burada yapılacak kapsamlı<br />

bir cerrahinin önemi çok büyük. Mümkünse<br />

geride hiç tümör bırakmayacak<br />

şekilde yapılacak bir cerrahi hastanın<br />

sağ kalımını artırıyor. Genişletilmiş bu<br />

cerrahinin içine bağırsak çıkartılması,<br />

dalak çıkartılması, karaciğer metastazlarının<br />

çıkartılması, karın zarı ve diyafram<br />

zarının soyulması gerekirse<br />

göğüs boşluğundaki tümörlerin çıkartılması<br />

gibi cerrahi prosedürler giriyor.“<br />

20<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Dünyadaki ilk ve tek sistem<br />

BedAİD<br />

MASAJ ÖZELLİĞİ<br />

Masaj sistemi sinir uçlarını<br />

uyarmak ve kan dolaşımını<br />

harekete geçirmek üzere<br />

geliştirilmiştir. Kas sistemini<br />

çalıştırır ve vücudun hava<br />

almayan bölgelerini havayla<br />

temas ettirir. Bası yaralarının<br />

oluşmasını engellerken ağrıların<br />

ve terlemenin önüne geçer.<br />

Masaj sisteminde farklı notlarala<br />

yerleştirilmiş 6 adet masaj bloğu<br />

bulunur. Bloklar sabit değildir<br />

ve ihtiyaca göre konumları<br />

değiştirilebilir. Çalışma-dinlenme<br />

süreleri ve şiddeti kişiye özel<br />

ayarlanabilir.<br />

Masaj sistemi sinir uçlarını<br />

uyarmak ve kan dolaşımını<br />

harekete geçirmek üzere<br />

geliştirilmiştir. Kas sistemini<br />

çalıştırır ve vücudun hava<br />

almayan bölgelerini havayla<br />

temas ettirir. Bası yaralarının<br />

oluşmasını engellerken ağrıların<br />

ve terlemenin önüne geçer.<br />

Masaj sisteminde farklı notlarala<br />

yerleştirilmiş 6 adet masaj bloğu<br />

bulunur. Bloklar sabit değildir<br />

ve ihtiyaca göre konumları<br />

değiştirilebilir. Çalışma-dinlenme<br />

süreleri ve şiddeti kişiye özel<br />

ayarlanabilir.<br />

VİBRASYON ÜNİTELERİ İLE<br />

• Doku perfüzyonuna imkan tanır.<br />

• Kan dolaşımını hızlandırır.<br />

• Kapillerin kapanmasını engeller.<br />

• Kaslara direnç kazandırır.<br />

• Bakteri çoğalımını engeller.<br />

• Vücudun savunma sistemlerini<br />

güçlendirir.<br />

• İskemiyi engeller.<br />

• Yatmaktan kaynaklanan<br />

plöreziyi önler.<br />

• Denervasyon ve kas paralizinden<br />

kaynaklanan sorunlara çare<br />

üretir.<br />

KÜP/BLOK ÖZELLİĞİ İLE<br />

• Düşük bası alanı oluşturur.<br />

• Hiperemiyi önler.<br />

• Bül oluşumunu engeller.<br />

• Doku perfüzyonuna imkan tanır.<br />

• Friksüyonu en alt seviyeye<br />

indirir.<br />

• Basının istenilen bölgelerde<br />

düşürülmesine olanak tanır.<br />

• Cilt, cilt altı doku, kas ve fasya<br />

nekrozunu önler.<br />

• Ödem oluşmasını engeller.<br />

• Ülser oluşumunu durdurur.<br />

• İskemiyi engeller.<br />

• Oluşmuş ülserlerin tedavi<br />

sürecini hızlandırır.<br />

HAVALANDIRMA SİSTEMİ<br />

ÖZELLİĞİ İLE<br />

•Derinin nem oranının<br />

düşürülmesini sağlar.<br />

• Terlemeyi engeller.<br />

• Maserasyon, kontaminasyon ve<br />

enfeksiyonu engeller.<br />

UZAKTAN KUMANDA<br />

ÖZELLİĞİ İLE<br />

• 24 saat kesintisiz bakım sağlar.<br />

• İstenilen bölgelerde istenilen<br />

sıklıkla havalandırma ve<br />

vibrasyonun periyodik tekrarına<br />

olanak tanır.<br />

• Konforlu bir yatış imkanı sunar.<br />

22<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


ÖZEL HABER<br />

Hastane muayene mobilyaları<br />

ve bekleme odaları<br />

Promek <strong>Medikal</strong> 2012 yılında<br />

başlattığı hastane ve büro malzemeleri<br />

üretiminde, uyguladığı<br />

kaliteli ürün anlayışı ile yükselişini<br />

sürdürmüştür. Kaliteye verdiği<br />

önemi CE, ISO 9001, ISO 13485<br />

belgeleriyle kanıtlamış, çevreye<br />

olan duyarlılığını ve çalışan<br />

sağlığına verdiği önemi ise ISO<br />

14001 ve ISO 18001 belgeleri ile<br />

göstermiştir. Tüm dünyada en<br />

seçkin kullanıcılara hizmet veren<br />

gelişmiş makine parkuru ve yetkin<br />

personelleri ile ürünlerini kırktan<br />

fazla ülkeye ihraç ederek bir dünya<br />

markası olmuştur. Müşteri memnuniyetini<br />

esas alan kuruluşumuz<br />

büyük çoğunluğu yurtdışı olmak<br />

üzere yurtiçi ve yurtdışı projelerine<br />

devam etmektedir. Şirketimiz inovasyon<br />

ve Ar-Ge’ye verdiği önem<br />

ile sektöründe öncü firma olma<br />

vizyonunu korumaktadır. Satış<br />

sonrası servis hizmetlerimizi her<br />

zaman müşteri memnuniyeti ve<br />

güven ilkelerini temel alarak sunmaktadır.<br />

Kuruluşumuz; uygun fiyat, kaliteli<br />

üretim ve hizmet, zamanında teslimat<br />

prensipleri ile çalıştığından<br />

daima tercih edilen bir firma olma<br />

özelliğini korumuştur.<br />

24<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


Hospital check furnitures and waiting rooms<br />

Promek Medical has continued to<br />

develop with the high quality product<br />

concept that is applied for the<br />

hospital and office furniture production<br />

that started in 2012. The<br />

company proved the importance<br />

given to quality with the CE, ISO<br />

9001 and ISO 13485 certificates<br />

and the importance given to sensitivity<br />

of environment and employee<br />

health with the ISO 14001 and ISO<br />

18001 documents.<br />

Promek has been a world brand<br />

by exporting and serving to most<br />

exclusive customers in more than<br />

40 countries with the advanced<br />

production line and highly qualified<br />

personnel. Based on customer<br />

satisfaction, Promek supplies to<br />

projects mostly in foreign countries<br />

and also in domestic market.<br />

Promek keeps the vision of remaining<br />

as leading company in the sector<br />

by giving importance to innovation<br />

and R&D. The company always<br />

offers after sales services based on<br />

customer satisfaction and principles<br />

of trust.<br />

Promek has always maintained to<br />

be preferred company by working<br />

with the principles of high quality<br />

production and service and delivery<br />

on time.<br />

Depuis sa création en 2012, Promek<br />

Medical n’a cessé de se développer<br />

grâce à sa perception de la qualité<br />

et son importance dans la conception<br />

et la fabrication de son mobilier<br />

medical et mobilier de bureau comme<br />

dans les services fournis à ses<br />

clients et partenaires. L’intérêt porté<br />

à la qualité des produits Promek et<br />

au respect de l’environnement dans<br />

le processus de fabrication est consolidé<br />

par les certificats CE, ISO 9001,<br />

ISO 13485, ISO 14001 et ISO 18001.<br />

Promek est devenue une marque<br />

mondiale exportant ses produits vers<br />

plus de 40 pays à travers le monde<br />

avec sa ligne de production de pointe<br />

et son personnel hautement qualifié.<br />

Promek a gagné la confiance de ses<br />

partenaires en Turquie comme en<br />

outremer, en travaillant sur la base<br />

des principes : Haute qualité, excellent<br />

service après-vente et livraison<br />

à temps. Au regard de son travail accentué<br />

sur l’innovation, la recherche<br />

et développement, la qualité du produit<br />

et du service, et la satisfaction<br />

du client, Promek vise maintenir et<br />

développer son positionnement de<br />

société leader dans le marché mondial.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

25


MEDİKAL AKTÜEL CİHAZ VE MALZEME<br />

26<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


MEDİKAL CİHAZ VE MALZEME<br />

MANUJET III<br />

VBM MANUJET 3 VERSİYONU<br />

oksijen veya atmosfer hava<br />

ile çalışır.<br />

Bu özelliği kömür ocaklarında veya itfaiyelerdeki<br />

karbon monoksit zehirlenmelerinde<br />

yaralıya ilk müdahale sırasında<br />

kullanılmak üzere düzenlenmiş bir<br />

manuel jet ventilatördür. Çalışma basıncı<br />

4-10 bar arasındadır. Basınç ayarı kilitlenir,<br />

Regülatör kilidi itilip çekilerek çalışır.<br />

Basıncı ve frekansı kolay ayarlanır.<br />

Hastanelerde KBB ameliyatlarında bronkoskopi<br />

uygulamalarında, yoğun bakım<br />

ünitelerinde (akciğer atelektazisi olan<br />

hastalarda) kullanılıyor.<br />

Taşıma çantasının içinde 3 farklı boyda girişim<br />

iğnesi, ara uzatma hattı ve farklı uygulamalar<br />

için ara bağlantı parçası bulunur<br />

ve uygulanması kolaydır. Regülatörün<br />

üzerinde bulunan renk kodlu skala bebek,<br />

çocuk ve erişkin olarak ayrılmıştır. Bu<br />

sayede basınç ayarları kolaylıkla yapılır<br />

28<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


Yoğun bakım ventilatörü<br />

<strong>Medikal</strong> alçı<br />

• Yetişkin, çocuk hastalarda<br />

kullanabilme<br />

• 12.1 “ Dokunmatik TFT<br />

renkli ekran<br />

• Ekranda aynı anda 3 dalgaformu<br />

, 2 loop eğrisi izleyebilme<br />

• Modlar; VCV/PCV/PSV/<br />

CPAP/ SIMV(PCV)+PSV/<br />

• SIMV(VCV)+PSV/ MMV+PSV/<br />

PSV+VT ASSURED/<br />

APRV/<br />

• NIV/TCPL/SIM-<br />

V(TCPL)+PSV/CPAP + Sürekli<br />

akış<br />

• Hesaplamalar; AutoPEEP/<br />

Compliance/Resistance/Slow<br />

Vital • Capacity/ P0.1/<br />

PV Flex / Pimax / Inflections<br />

Points / WOBi / RSBI<br />

• Apne backup ventilasyon<br />

özelliği<br />

• Dahili batarya 150 dakika<br />

• Tüm parametrelere ait 72<br />

saat hafıza<br />

• Dahili nebulizasyon çıkışı<br />

• Düşük maliyetli bakım<br />

• Açılışta otomatik kalibrasyon<br />

• Standart ventilatör devreleri<br />

ile kullanabilme<br />

• 2000 adet oluşma zamanı<br />

ile birlikte olay kaydı<br />

• Açılışta hasta tipi seçimi ve<br />

hasta ağırlığına göre otomatik<br />

ayarlama<br />

• Basınç ve flow triger algılama<br />

özelliği<br />

• Kaçak, hacim kompanzasyon<br />

özelliği<br />

• 5ml-2500ml aralığında tidal<br />

hacim ayarlayabilme<br />

• Aspirasyon öncesi ve<br />

sonrası otomatik %100 FiO2<br />

verme özelliği<br />

• Tüm parametreler için<br />

alarm limiti ayarlayabilme<br />

• Opsiyonel ısıtma nemlendirme<br />

ünitesi<br />

• Opsiyonel micropump nebulizer<br />

Aeroneb Pro<br />

• Opsiyonel yenidoğan<br />

özelliği ilave<br />

edilebilir.<br />

MEDİKAL HAVA<br />

KOMPRESÖRÜ<br />

• Tüm ventilatör cihazlarına<br />

uygun<br />

• Opsiyonel cihaz standı<br />

• Dahili hava tankı<br />

• Dijital basınç göstergesi<br />

• Isı, basınç ve güç alarmları<br />

• Çalışma saati izleyebilme<br />

• <strong>Medikal</strong> kullanıma uygun<br />

• Kurutuculu<br />

Türkiye’ye Güney Kore’den gelen yıkanabilir<br />

alçının diğer adı‘’Hibrit alçı. Güney Koreli Ortopedi<br />

uzmani Dr. Lee’nin bulusu olan ürün<br />

patentli ve FDA, KFDA onayli.<br />

Özellikleri<br />

• Eski tip alçilara göre son derece hafif olmasiyla<br />

da dikkat çekiyor. Eskildf üç dört kiloya<br />

kadar çikarken, bu ürün çok hafif. Bu durum<br />

hastaya büyük hareket kolayligi sagliyor.<br />

• Günlük aktiviteleri kisitlamayan, kismi<br />

de olsa hareket özgürlügü sunan bu alçi<br />

sayesinde, hastanin psikolojisi de olumlu bir<br />

sekilde etkileniyor.<br />

Özel deri koruyucu kilif ile birlikte kullaniliyor.<br />

Böylece alçi uygulanan bölgenin hava almasini<br />

sagliyor ve tahrisi önlüyor.<br />

• Özel dokusu sayesinde hastayi terletmeyen,<br />

kasinti ve koku da yapmiyor. Uygulamasi da<br />

son derece kolay.<br />

• Oda sicakligindaki suya batirildiktan sonra,<br />

deri koruyucu kilif ile birlikte, çorap gibi geçirilerek<br />

kirik uzva giydiriliyor. Yedi ila on beş<br />

dakika içinde sertlesen alçi, görevini yerine<br />

getirmeye basliyor.<br />

• Havuza, denize girilebiliyor. Sadece alçının<br />

takılmasından sonra yirmi dört saat beklemek<br />

gerekiyor. Sonra havuza, denize girmek duş<br />

almak mümkün.<br />

• On iki ayrı ölçüde bulunabiliyor. Ayrıca, yüksek<br />

X-Ray geçirgenligi sayesinde alçıyı çıkartmadan<br />

röntgen çektirmek mümkün olabiliyor.<br />

• Özel şeridi sayesinde kolayca çıkarilabilen ve<br />

kesilirken toz çıkartmayan Hibrit Alçi Sistemi<br />

- HM CAST, istenirse tekrar birleştirilerek kullanilabiliyor.<br />

• Kırıklar dışında, yumuşak doku enfeksiyonlarında,<br />

travmada ve atel kullanmayi gerektiren<br />

durumlarda da tercih edilebiliyor.<br />

Atel kullanan ve sürekli çıkarıp yeniden takan<br />

hastaların iyileşme sürecinin uzamasının da<br />

önüne geçilebiliyor.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

29


AKTÜEL<br />

Eryiğit zirveye ödüllerle çıkıyor<br />

“6. Özel Sektör Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri Zirvesi” 20-21 Aralık 2107<br />

tarihlerinde Ankara Congresium’da gerçekleşen zirvede; Bilim, Sanayi<br />

ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge alanında başarılı olan firmalara<br />

ödülleri verildi. Eryiğit Tıbbi Cihazlar A.Ş. Tıbbi Cihazlar Kategorisinde Ar-<br />

Ge Merkezi onaylanarak ödül alan firmalardan biri oldu.<br />

Ülkemizdeki Ar-Ge ve Tasarım<br />

Merkezlerinde yapılan Ar-Ge ve<br />

Tasarım projelerinin sonunda<br />

ortaya çıkan yeni teknoloji ve<br />

çıktıların kamuoyu ile paylaşılması,<br />

Ar-Ge ve Tasarım Merkezlerinin<br />

sorunlarının tartışılması, başarılı<br />

Ar-Ge Merkezlerine ödül verilmesi<br />

ve yeni Ar-Ge ve Tasarım merkezi<br />

olan firmalara belge takdimi<br />

yapılması amacıyla “6. Özel Sektör<br />

Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri<br />

Zirvesi” 20-21 Aralık 2107<br />

tarihlerinde Ankara Congresium’da<br />

gerçekleştirilmiştir. Bu zirvede<br />

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı<br />

tarafından Ar-Ge alanında başarılı<br />

olan firmalara ödülleri verilmiştir.<br />

Eryiğit Tıbbi Cihazlar A.Ş. Tıbbi<br />

Cihazlar Kategorisinde Ar-Ge<br />

Merkezi onaylanarak ödül alan<br />

firmalardan biri olmuştur. Tıbbi<br />

cihazların yerli teknolojilerle<br />

üretilmesi konusunda önemli<br />

katkıları olan Eryiğit, melek<br />

yatırımları ile yeni teknolojilerin<br />

geliştirilmesine destek olmuş,<br />

üniversite-sanayi işbirliği alanındaki<br />

projeler yanında TÜBİTAK ve<br />

KOSGEB gibi kurumlarla da başarılı<br />

çalışmalar gerçekleştirerek<br />

pek çok projenin ticarileşmesini<br />

başarı ile tamamlamıştır. Firma<br />

Ar-Ge Merkezi ve bu ödül ile bu<br />

başarılarını taçlandırmıştır.<br />

Ülkemizin önde gelen tıbbi cihaz<br />

üreticilerinden biri olan Eryiğit,1991<br />

yılından bu yana Ankara’da, 10.000<br />

m2’lik bir alanda sağlık sektörüne<br />

hizmet vermektedir. Eryiğit Tıbbi<br />

Cihazlar A.Ş.,1991 yılında Ankara’da<br />

50 m² bir alanda kurulmuş ve<br />

faaliyetlerini 2009 yılında taşındığı<br />

10.000 m2’lik bir tesislerinde<br />

devam ettirmektedir. Bünyesinde<br />

bir laboratuvar bulunduran Eryiğit,<br />

tüm sağlık kuruluşlarının ihtiyacı<br />

olan ve yakın bir geçmişe kadar<br />

önemli oranda ithalat yoluyla<br />

temin edilen ameliyat masası,<br />

buharlı sterilizatör, H2O2 gaz<br />

plazma sterilizatörü, yıkama ve<br />

dezenfeksiyon cihazı gibi tıbbi<br />

cihazları yerli know-how, teknoloji,<br />

altyapı ve imkânlarla üretmeyi<br />

başarmıştır. Bunun yanında Eryiğit,<br />

Türkiye’de alanında ürünlerine<br />

2002 yılında ilk CE sertifikasını<br />

almış, İlk Ürün Tip Testlerini<br />

yaptırmış ve 2007 yılında İlk Ürün<br />

Validasyonlarını gerçekleştirmiş<br />

ilklerin firmasıdır. Türkiye’de 81<br />

ilde hemen hemen tüm sağlık<br />

kuruluşlarına bir cihazı ile hizmet<br />

veren Eryiğit, Dünya’da yaklaşık<br />

40 ülkeye ihracat yapmaktadır.<br />

Önümüzdeki dönemde Türkiye’deki<br />

başarılarını küresel piyasalara<br />

taşımak isteyen firma ihracat<br />

oranını daha da artırarak ülke<br />

ekonomisine ve istihdama katkısını<br />

güçlendirmek istemektedir.<br />

30<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Eryigit runs to summit with awards<br />

Ministry of Science, Industry and<br />

Technology presented awards<br />

to successful firms having R&D<br />

centers in the sixth edition<br />

of Private Sector R&D and<br />

Design Centers Summit held<br />

in Cognresium, Ankara, 20-21<br />

December 2017. Eryigit Medical<br />

Equipment Co. Inc was one of the<br />

firms awarded for its R&D center.<br />

The summit aims to share the<br />

outputs of latest technologies with<br />

the public, to discuss the problem<br />

faced in R&D and design centers, to<br />

give awards to successful centers<br />

and to certificate the new centers.<br />

One of the leading producers of<br />

medical equipment in Turkey,<br />

Eryigit has been serving to the<br />

health care industry in its factory of<br />

10,000 sqm in Ankara since 1991.<br />

The company was established as a<br />

50-sqm workshop in Ankara in 1991<br />

and moved to a 10,000-sqm factory<br />

in 2009. Having a laboratory in its<br />

factory which produces several<br />

medical tools and equipment and<br />

tries to replace the ones that had<br />

been imported before including<br />

medical devices such as operating<br />

tables, steam sterilizers, H2O2<br />

gas plasma sterilizer, washing and<br />

disinfection devices by combining<br />

domestic know-how, technology,<br />

structures and abilities. Eryigit had<br />

Turkey’s first CE certificate in 2002,<br />

the first product type tests and the<br />

first product validation in 2007. The<br />

company exports its product to 40<br />

countries.<br />

Having important contributions<br />

for the production of medical<br />

equipment using domestic<br />

technologies, Eryigit company<br />

supports the development of new<br />

technologies by acting as an angel<br />

investor, by starting joint projects<br />

between university and industrial<br />

firms and having successful<br />

activities in cooperation with<br />

certain bodies such as TUBITAK<br />

and KOSGB. The recent award<br />

presented to Eryigit, certifies the<br />

success of those operations.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

31


AKTÜEL<br />

A success of three decades!<br />

Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, who has been working as a specialist in the field of<br />

Asthma and COPD, and conducting international studies and providing treatment to<br />

patients for the past thirty years, has crowned her success with the book “Arzu’nun<br />

Mutluluk Reçeteleri” (Arzu’s Recipes for Happiness), which she prepared full of unique<br />

recipes reflecting her fascination with cooking as a hobby.<br />

Yorgancıoğlu, who has many<br />

national and international<br />

achievements in the field<br />

of respiratory diseases,<br />

continues her academic career as<br />

the 1st Vice President of the Turkish<br />

Thorax Association, President<br />

of the Celal Bayar University<br />

Medical Faculty Pulmonary<br />

Medicine Specialty Department<br />

and the Turkish Board of Directors<br />

Chairman for the Global Alliance<br />

against Respiratory Diseases<br />

(GARD), one of the World Health<br />

Organization’s most important<br />

organizations.<br />

“COOKING IS LIKE MEDITATION<br />

FOR ME”<br />

Yorgancıoğlu, who says she has<br />

been interested in cooking for a<br />

long time says “Cooking is just like<br />

meditation for me. When I am at<br />

my most stressed, I just go into the<br />

kitchen, start cooking and forget all<br />

about my exhaustion and my stress.<br />

This is a life style for me. My mother<br />

used to work. That is when I started<br />

getting interested in homemaking<br />

and cooking. So it started out as kind<br />

of a requirement”.<br />

Saying that cooking has been her<br />

favorite activity for a long time,<br />

Yorgancıoğlu added “My kitchen is<br />

like my sanctuary, I find peace there,<br />

I rest there when I am at my most<br />

tired state. I turn on my music and<br />

have a cup of coffee while I start<br />

playing with food. This is always a<br />

journey of discovery, an adventure.<br />

In my high school years I loved to<br />

prepare something for my mother<br />

and father to surprise them. Later<br />

these surprises were prepared for<br />

my husband, my kids and all my<br />

friends. Then I had grandchildren<br />

whose taste I trusted completely.<br />

Thank goodness there many people<br />

around me who are open to new<br />

recipes and my new games. I travel<br />

a lot for my job. I learn new things<br />

from different places in the world<br />

and I bring supplies and implements<br />

from different places. There were<br />

times when this meant a pasta<br />

machine from the U.S., a blow torch<br />

from Spain, squid ink from Italy or a<br />

mussel pot from Brussels. I collect<br />

and collect…then one day I got an<br />

offer from my beloved vocational<br />

association the Turkish Thorax<br />

Association to share my recipes on<br />

a social media platform. So it seems<br />

the time had come to venture out<br />

of my own kitchen. I started there<br />

first, then my friends who were not<br />

members wanted me to share the<br />

recipes on my own social media<br />

account. I have been sharing recipes<br />

for nearly a year. There were so<br />

many sincere and encouraging<br />

comments I couldn’t even believe<br />

what I had accomplished”.<br />

32<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Eczacıbaşı-Monrol nükleer tıp alanına yatırım<br />

Yapmaya Devam Ediyor<br />

2008 yılında, Eczacıbaşı İlaç Sanayii ve Bozlu Holding’in ortak girişimiyle<br />

kurulan Eczacıbaşı-Monrol Nükleer Ürünleri teşhis ve tedavi için yüksek<br />

kaliteli radyofarmasötik üretimiyle Türkiye’nin nükleer tıp pazarının<br />

gelişimine öncülük ediyor. Eczacıbaşı-Monrol, <strong>2018</strong> yılında da Mısır’da,<br />

bu alandaki ikinci tesisi olan Tc99M Jeneratör üretimine başlayacağını<br />

duyurdu.<br />

<strong>2018</strong> yılında Mısır’da başlaması<br />

planlanan Tc99M Jeneratör<br />

üretimi ile Nükleer Tıp alanındaki<br />

yatırımlarına devam eden<br />

Eczacıbaşı-Monrol, hastalıkların<br />

teşhis ve tedavisinde kullanılan<br />

yüksek kaliteli radyofarmasötik<br />

üretimine devam ediyor. Modern<br />

ve çevre dostu teknolojileri<br />

kullanarak Türkiye’de 6,<br />

yurtdışında Bulgaristan,<br />

Romanya ve Mısır’da olmak<br />

üzere toplamda 9 tane dünya<br />

standartlarında üretim tesisi<br />

sahibi olan Eczacıbaşı-Monrol<br />

ayrıca Kuveyt’te ve Birleşik Arap<br />

Emirlikleri’nde siklotronlar<br />

işletiyor.<br />

Eczacıbaşı-Monrol,<br />

Dubai’de Monrol Körfezi adı<br />

altında BAE’nin en önemli<br />

holdinglerinden biri olan Almulla<br />

Grubu ile de uzun yıllardır güçlü<br />

bir ortaklık yapıyor. Almulla<br />

Grubu’na ait siklotron tesisini<br />

işleten Eczacıbaşı-Monrol, Sağlık<br />

Bakanlığı’na bağlı Kuveyt’te de<br />

yerel ortaklarıyla birlikte bir<br />

siklotron tesisini daha işletiyor.<br />

Merkezi Ataşehir’de bulunan<br />

Eczacıbaşı-Monrol, nitelikli ve<br />

müşteri odaklı hizmetinden<br />

ödün vermeden 300 çalışanı ve<br />

beş distribütörü ile Türkiye’de<br />

ve dünyada 30’dan fazla ülkede<br />

nükleer tıp merkezi tedarik etmek<br />

için hizmet veriyor. Pakistan ve<br />

Erbil’de 2 devamlı Siklotron Tesisi<br />

projesi bulunuyor.<br />

34<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Eczacıbaşı-Monrol continues to invest in<br />

nuclear medicine<br />

Eczacıbaşı-Monrol that is joint venture between Eczacibasi<br />

Pharmaceuticals Manufacturing and Bozlu Nuclear Products in 2008,<br />

continues to lead the development of Turkey’s nuclear medicine market<br />

through the production of high-quality radiopharmaceuticals for<br />

diagnosis and treatment. Eczacıbaşı-Monrol announced that in <strong>2018</strong> it<br />

will start production of Tc99M Generator, which is the second plant in<br />

this area in Egypt.<br />

Eczacıbaşı-Monrol continues<br />

to invest in the field of Nuclear<br />

Medicine with the production<br />

of Tc99M Generator which is<br />

planned to start in Egypt in <strong>2018</strong><br />

and continues production of high<br />

quality radiopharmaceutical used<br />

in the diagnosis and treatment of<br />

diseases. Eczacıbaşı-Monrol has 9<br />

world-class production facilities, 6<br />

in Turkey and 3 abroad (Bulgaria,<br />

Romania and Egypt), employing<br />

modern and environment-friendly<br />

technologies. The company also<br />

has been operating cyclotrons in<br />

Kuwait and United Arab Emirates.<br />

Eczacıbaşı-Monrol have a strong<br />

partnership in Dubai with Almulla<br />

Group, one of the most important<br />

conglomerates of UAE under the<br />

name Monrol Gulf, for many years.<br />

Eczacıbaşı-Monrol, which operates<br />

the cyclotron plant of Almulla<br />

Group, operates a cyclotron plant<br />

in Kuwait, which is affiliated to the<br />

Ministry of Health, with its local<br />

partners.<br />

in Turkey and more than 30<br />

countries around the world without<br />

compromising on quality and<br />

customer-oriented service. There<br />

are 2 continuous cyclotron plant<br />

projects in Pakistan and Erbil.<br />

Eczacıbaşı-Monrol whose<br />

headquarters is located in Ataşehir,<br />

has been serving with its 300<br />

employees and 5 distributors to<br />

supply nuclear medicine centers<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

35


AKTÜEL<br />

100 mio financing support from “Kuveyt Türk” to<br />

Medical Research Center<br />

Breaking grounds in the participation banking market, Kuveyt Türk<br />

provided financing of 100 million euros to the Medical Research Center<br />

of Ministry of Health, the first and the only institution given its properties.<br />

Kuveyt Türk has made the biggest support in this respect by participating<br />

in the financing of the center with 100 million euros against the financing<br />

support of 494.5 million euros provided by 12 other lenders.<br />

Ufuk Uyan / CEO of Kuveyt Türk<br />

Providing financing support<br />

to the institutions and<br />

entities contributing to<br />

today and future, Kuveyt<br />

Türk has now provided financing<br />

support for the first medical research<br />

center that will support<br />

the healthcare research activities<br />

and provide access to hi-tech laboratories<br />

in Turkey. The medical<br />

research center to house the administrative<br />

buildings and biosecurity-assigned<br />

research centers<br />

of the Ministry of Health will satisfy<br />

the needs of the patients and<br />

healthcare professionals with its<br />

advanced technologic infrastructure.<br />

Kuveyt Türk has participated in<br />

the syndicate of 12 funding partners<br />

including the international<br />

financing institutions such as European<br />

Bank for Reconstruction<br />

and Development (EBRD), Black<br />

Sea Trade and Development Bank<br />

(BSTDB), Islamic Development<br />

Bank (ISDB) for the financing of<br />

the medical research center with<br />

a total investment cost of 711 million<br />

Euros. Kuveyt Türk has made<br />

the largest support in this project<br />

by funding it with 100 million<br />

euros to the overall financing of<br />

494.5 million euros provided by 12<br />

other funding partners with a tenure<br />

of 15 years.<br />

Mr. Ufuk Uyan, the CEO of Kuveyt<br />

Türk, was quoted as saying in a<br />

statement made on this matter,<br />

“We are pleased to provide financing<br />

for such a strategically important<br />

for the public healthcare<br />

in Turkey. The medical research<br />

center will invest in high-tech biological<br />

laboratories and make<br />

remarkable contributions to the<br />

research activities in our country<br />

and neighboring countries. In<br />

addition, this project will provide<br />

a modern working environment<br />

for the healthcare institutions of<br />

Turkey and their employees and<br />

efficiently respond to the need for<br />

ever developing medical technologies.<br />

We are also pleased that 40%<br />

of the financing of such a project<br />

has been funded together with Islamic<br />

Development Bank and its<br />

subsidiaries through interest-free<br />

banking principles”.<br />

The medical research center the<br />

project of which has been prepared<br />

by Turkish Public Health Institution<br />

and Turkish Pharmaceuticals<br />

and Medical Device Authority<br />

will be built in Bilkent, Ankara as a<br />

campus to shelter all the research<br />

and development activities to be<br />

carried out in an effort to be prepared<br />

against the incidents that<br />

may pose risks in terms of national<br />

bio-security. The project whereby<br />

the first medical research center<br />

of Turkey will be built shall be implemented<br />

through Public-Private<br />

Sector Participation (PPP) model<br />

by the contractor CCN Yatırım<br />

Holding A.Ş.<br />

36<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL


AKTÜEL<br />

Kimsenin düşünemediğini düşündü<br />

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT A.Ş.) ile Katar Posta Teşkilatı arasında yapılan<br />

işbirliği anlaşması ile hayata geçen www.turkishsouq.qa sitesi ile Katarlı vatandaşlar<br />

Türkiye’deki birçok KOBİ’nin ve ulusal markanın ürünlerine tek tıkla ulaşabilecek.<br />

Katar’ın başkenti Doha’da yapılan<br />

işbiriliği anlaşmasına telekonferans<br />

yoluyla katılan Ulaştırma,<br />

Denizcilik ve Haberleşme Bakanı<br />

Ahmet Arslan, posta idarelerinin<br />

bugün yaptıkları işbirliğinin e-ticaret<br />

konusunda alınan mesafenin<br />

en güzel örneği olduğunu ifade<br />

ederek, “Bu işbirliğimiz bununla<br />

sınırlı kalmayacak. Diğer alanlarda<br />

da giderek yaygınlaşacak ve sadece<br />

iki ülkenin işbirliği değil, iki ülkenin<br />

birlikte başka yerlerde de işbirliği<br />

yapmasının yolunu açacak” dedi.<br />

Lansma toplantısında konuşan<br />

Katar Ulaştırma ve Haberleşme<br />

Bakanı Casim es-Saliti de elektronik<br />

ticaretin Katar’daki hacmi son<br />

dönemde 4 milyar Katar Riyal’ine<br />

yaklaştığını belirterek, 2020’ye kadar<br />

bu rakamın 10 milyar Katar<br />

Riyal’ine ulaşmasını planladıklarını<br />

söyledi.<br />

Lansman toplantısında konuşma<br />

yapan PTT AŞ Yönetim Kurulu<br />

Başkanı ve Genel Müdürü Kenan<br />

Bozgeyik de Antalya’da düzenlenen<br />

Uluslararası e-Ticaret Konferansı’nda,<br />

Katar Posta Teşkilatı ile<br />

PTT AŞ arasında yapılan işbirliği<br />

anlaşması çerçevesinde çalışmaları<br />

tamamlanan e-Ticaret Projesi’nin<br />

lansmanın, 1 <strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>’de<br />

yapılmasının kararlaştırıldığını<br />

anımsattı. Söz konusu projenin,<br />

posta teşkilatları açısından dünyaya<br />

örnek olacağını dile getiren Bozgeyik,<br />

projenin, iki ülke ilişkilerini en<br />

üst seviyeye çıkaracağını kaydetti.<br />

Dünyadaki ticaretin yönünün e-Ticaret’e<br />

doğru kaydığı bir dönemde,<br />

projenin zamanlamasının öneminin<br />

ortaya çıktığını vurgulayan Bozgeyik,<br />

2017 sonu itibarıyla 3 trilyon<br />

dolara yaklaşan dünyadaki e-Ticaret<br />

pazarından bugüne kadar<br />

yeterli payı alamayan Türkiye’nin,<br />

pazardaki yerini büyüteceğini<br />

söyledi.<br />

Türkiye’deki e-Ticaret pazarının<br />

günden güne büyüdüğünü vurgulayan<br />

Bozgeyik, Katar ile yapılan<br />

bu projeyle Katar halkının e-Ticaret<br />

ile ilgili kullanımlarını artırarak,<br />

pazarın büyütülemesine katkı<br />

sağlayacağını kaydetti.<br />

Bugün itibarıyla Katarlı vatandaşların<br />

www.turkishsouq.qa sitesi<br />

üzerinden Türkiye’deki birçok<br />

KOBİ’nin ve ulusal markanın ürünlerine<br />

tek tıkla ulaşabilecek, kredi<br />

kartı ile ödemelerini yaparak iki<br />

ülkenin posta teşkilatı güvencesinde<br />

alışveriş gerçekleştirebileceğine<br />

dikkati çeken Bozgeyik,<br />

“Bu kıymetli projemiz Türk KO-<br />

Bİ’lerine de ürünlerini kolaylıkla<br />

yurt dışına ihraç etme fırsatı<br />

tanıyacak. Projenin ilk fazının hayata<br />

geçmesiyle ülkelerimiz arasındaki<br />

ticaret gelişirken, Katarlı<br />

dostlarımız pek çok Türk ürününe<br />

uygun taşıma bedelleri ödeyerek<br />

sahip olabilecek. Satıcılarımız ise<br />

hızlı ve kolay bir şekilde ürünlerini<br />

ihraç etme imkanı bulacak.” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

Katar Posta Teşkilatı Üst Yöneticisi<br />

(CEO) Faleh Al-Naemi ise yaptığı<br />

konuşmada söz konusu proje ile<br />

Katar’daki müşterilerine milyonlarca<br />

ürün sunacağını belirterek,<br />

sitenin Katar pazarının ihtiyaçlarına<br />

cevap vereceğini söyledi.<br />

38<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Kenan Bozgeyik<br />

They realized what no one thought before<br />

Qatari citizens will be able to reach products of many SMEs and national brands in Turkey<br />

with a single click through www.turkishsouq.qa website which is realized with the cooperation<br />

agreement between PTT Corporation (Turkish Post) and Qatar Post.<br />

Minister of Transport, Maritime<br />

Affairs and Communications<br />

Mr. Ahmet Arslan who attended<br />

the co-operation agreement<br />

which was held in Qatar’s capital<br />

city, Doha via teleconference expressed<br />

that the co-operation of<br />

these two postal establishments<br />

was the best example of the momentum<br />

gained about e-commerce<br />

and said, “Our co-operation<br />

will not be limited to this. It will<br />

become increasingly widespread<br />

in other areas and will open the<br />

way for not only the two countries’<br />

co-operation but also to cooperate<br />

with other countries together.”<br />

Speaking at the launching meeting,<br />

Qatar Transportation and<br />

Communications Minister Mr. Casim<br />

es-Saliti said that the volume<br />

of electronic commerce in Qatar<br />

recently approached 4 billion Qatari<br />

Riyal in the recent period, and<br />

they planned to reach 10 billion<br />

Qatar Riyal by 2020. Speaking at<br />

the launching meeting, PTT Corporation<br />

Chairman and General<br />

Manager Mr. Kenan Bozgeyik<br />

announced at the International<br />

e-Trade Conference held in Antalya<br />

that launching of the e-Commerce<br />

Project which was completed<br />

within the framework of the<br />

co-operation agreement between<br />

Qatar Post and PTT Corporation<br />

determined to be held on 1st January<br />

<strong>2018</strong>. Mr. Bozgeyik, who stated<br />

that the said project will be an<br />

example in the world in terms of<br />

postal organizations, noted that<br />

the project will bring the relations<br />

of the two countries to the highest<br />

level.<br />

Emphasizing the importance of<br />

the project’s timing in a period<br />

when the direction of the business<br />

world shifts towards e-commerce<br />

era, Mr. Bozgeyik said that Turkey<br />

which could not get enough<br />

share from the world’s e-commerce<br />

market which has reached<br />

3 trillion US by the end of 2017 will<br />

enlarge its market position. Emphasizing<br />

that the e-commerce<br />

market in Turkey grows day by<br />

day, Mr. Bozgeyik stated that this<br />

project will increase e-commerce<br />

related use of Qatar citizens and<br />

will contribute enlargement of<br />

the market. Mr. Bozgeyik, who remarks<br />

that as of today Qatar citizens<br />

will be able to reach products<br />

of many Turkish SMEs and national<br />

brands via www.turkishsouq.qa<br />

web site with a single click and can<br />

shop by using their credit cards<br />

under assurance of postal organizations<br />

of two countries, stated,<br />

“This valuable project will give<br />

Turkish SMEs the opportunity of<br />

exporting their products to abroad<br />

easily. While the trade between our<br />

countries will be developing by the<br />

realization of the first phase of the<br />

project, our Qatari fellows will also<br />

be able to buy many Turkish products<br />

with suitable transportation<br />

fees and our sellers will be able<br />

to export their products quickly<br />

and easily.” CEO of Qatar Post<br />

Faleh Al-Naemi, stated during his<br />

speech that the mentioned project<br />

will provide millions of products to<br />

customers in Qatar and the website<br />

will respond to the needs of<br />

Qatar market.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

39


AKTÜEL<br />

İKMİB <strong>Medikal</strong> sektörü gelecek araştırması<br />

başarıyla tamamlandı!<br />

Kimya sektörünün küresel pazarlarda lider olması hedefiyle çeşitli<br />

organizasyonlar düzenleyen İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri<br />

İhracatçıları Birliği (İKMİB), 23-24 Aralık 2017 tarihleri arasında yaklaşık<br />

altmış sektör temsilcisinin katılımıyla düzenlediği “<strong>Medikal</strong> Sektörü Gelecek<br />

Araştırması” organizasyonuyla sektörün problemlerine çözüm aradı.<br />

MEDIKAL SEKTÖRÜNDE ABD BIRINCI<br />

SIRADA<br />

Çalıştayın açılışında konuşan İKMİB<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz,<br />

dünyadaki medikal sektörü hakkında<br />

bilgi vererek, “Tıbbi cihaz ve medikal<br />

sektörü, genel anlamda dünyada hızlı<br />

bir dönüşüm geçirerek eskiye oranla<br />

daha çok bilgi ve sermaye yoğun bir<br />

sektör olma yolunda ilerliyor. Sektörde<br />

2016 yılında dünyada 228 milyar<br />

dolar üretim yapıldı ve bu üretim<br />

değerinin 102 milyar doları ABD’de<br />

gerçekleştirildi. Ardından gelen Çin toplam<br />

üretimin yüzde 12,8’ini (29 milyar<br />

dolar) yaparken, Almanya 26 milyar<br />

dolar değer üreterek toplam üretimin<br />

yüzde 11’ini gerçekleştirdi. Türkiye ise<br />

tıbbi ve cerrahi cihaz üretiminin yüzde<br />

0,5’ini gerçekleştirdi ve ülkemizin üretim<br />

değeri ise 1,2 milyar dolar oldu”<br />

diye konuştu.<br />

1991 yılından bu yana, ihracat operasyonları<br />

konusunda on binden fazla<br />

üyeye hizmet veren ve üye firmaların<br />

global pazarlarda lider olması hedefiyle<br />

çeşitli organizasyonlar düzenleyen<br />

İKMİB, düzenlediği uluslararası fuarlar,<br />

ticaret ve alım heyetleri organizasyonları<br />

ile kimya ihracatçılarının<br />

yeni pazarlara ulaşmasında önemli rol<br />

oynuyor.<br />

Bu kapsamda İKMİB, katma değeri<br />

en yüksek alt sektörlerinden medikal<br />

sektörünün problemlerine etkili<br />

çözüm bulmak amacıyla “<strong>Medikal</strong><br />

Sektörü Gelecek Araştırması” etkinliğini<br />

gerçekleştirdi. İstanbul’da<br />

23-24 Aralık 2017 tarihleri arasında<br />

gerçekleştirilen organizasyonda sektörün<br />

önde gelen aktörleri bir araya<br />

geldi. Sektör firmalarının yanı sıra<br />

MASSİAD, DİŞSİAD, TÜMDEF, OSTİM<br />

<strong>Medikal</strong> Kümelenme, İSEK, Türkiye<br />

İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, T.C.<br />

Gümrük Bakanlığı ve T.C. Ekonomi<br />

Bakanlığı temsilcilerinin katıldığı<br />

çalıştaya yoğun ilgi gösterildi. Çalıştay<br />

süresince “Bölgesel ve küresel düzeyde<br />

meydana gelen ekonomik ve politik<br />

gelişmeler ve sektörümüz üzerindeki<br />

etkileri nelerdir, uluslararası ticarette<br />

karşılaşılan yurtiçi ve yurtdışı sorunlar<br />

nelerdir, sektörümüzün ortak sorunlarını<br />

dikkate aldığınızda bu sorunlar<br />

gücümüz çerçevesinde hangi yeni<br />

çözüm önerileri ile aşılabilir ya da<br />

tamamen kaldırılabilir?” gibi sorulara<br />

verilen farklı yanıtlarla medikal sektörü<br />

için önemli gelişmeler kaydetme<br />

yolunda adımlar atıldı.<br />

TÜRKIYE’DE MEDIKAL SEKTÖRÜ<br />

Türkiye’deki medikal sektörüyle ilgili<br />

bilgi veren Akyüz, “<strong>Medikal</strong> sektörü<br />

ihracatımız 2013 yılında 484.3 milyon<br />

dolar seviyesindeyken 2016 yılında<br />

516.3 milyon dolar seviyelerine<br />

çıktı. Yine 2016 yılında en çok ihracat<br />

yaptığımız ülkeler sırasıyla Almanya<br />

(38,3 milyon dolar), Çin (35,8 milyon<br />

dolar), Irak (24,1 milyon dolar),<br />

Hollanda (20,8 milyon dolar), Fransa<br />

(19,4 milyon dolar) ve Azerbaycan (18<br />

milyon dolar) olarak kayıtlara geçti.<br />

2016 ithalat verilerine baktığımızda<br />

ise ülkemiz ithalatında ön plana çıkan<br />

ülkelerin ABD (567 milyon dolar),<br />

Almanya (461 milyon dolar), Çin (444<br />

milyon dolar), İtalya (173 milyon<br />

dolar), Japonya (156 milyon dolar) ve<br />

Malezya (120 milyon dolar) olduğunu<br />

görüyoruz” dedi.<br />

İKMİB MEDIKAL SEKTÖRÜ <strong>2018</strong><br />

PLANLANAN FAALIYETLERI<br />

İKMİB’in medikal sektörüne yönelik<br />

<strong>2018</strong> yılında gerçekleştirmeyi<br />

planladığı faaliyetleri arasında 5<br />

Mart’ta “Africa Healthcare Week<br />

ile eş zamanlı İlaç <strong>Medikal</strong> Dişçilik<br />

Sektörel Ticaret Heyeti”, 11 Nisan’da<br />

“CMEF” milli katılım organizasyonu,<br />

22 Mayıs’ta “Hospitalar” milli katılımı,<br />

21 Haziran’da “Medicare Taıwan” milli<br />

katılımı, 29 Ağustos’ta “Medical Fair<br />

Asia” milli katılımı, 3 Eylül’de “CPHI<br />

MENA” milli katılımı, 9 Ekim’de “CPHI<br />

WORLDWIDE” milli katılımı ve 12<br />

Kasım’da “MEDICA” fuarı milli katılım<br />

organizasyonu bulunuyor.<br />

40<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


IKMIB’s workshop on the future of the medical<br />

industry completed successfully!<br />

AKTÜEL<br />

Having organized a number of events so as to secure the global leadership of<br />

the chemicals industry, Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters<br />

Association (IKMIB), sought solutions to the problems of the industry at the<br />

event titled “Workshop on the Future of the Medical Industry” attended by<br />

approximately 60 industry representatives, on 23-24 December, 2017.<br />

Having served more than 10 thousand<br />

members since 1991, for export operations,<br />

and organizing events with a view<br />

to achieving its member firms’ leadership<br />

in the global markets, IKMIB plays<br />

a major part in making new markets<br />

accessible to chemicals exporters,<br />

through the international trade shows,<br />

trading and buying delegation events it<br />

organizes.<br />

In this context, IKMIB recently organized<br />

the “Workshop on the Future of<br />

the Medical Industry”, with a view to<br />

coming up with effective solutions to<br />

the problems of the medical industry,<br />

one of chemical industry’s sub-sectors<br />

with the highest added value levels.<br />

The event held in Istanbul on 23-<br />

24 December, 2017 brought together<br />

the leading actors of the industry. The<br />

workshop drew substantial interest<br />

from the representatives of MASSİ-<br />

AD, DİŞSİAD, TÜMDEF, OSTİM Medical<br />

Cluster, İSEK, Turkish Medicine and<br />

Medical Devices Authority, Turkish<br />

Ministry of Customs and Trade and<br />

Turkish Ministry of Economy along<br />

with the firms from the industry. The<br />

wide range of responses voiced for the<br />

questions “What are the notable regional<br />

and global economic and political<br />

developments, and what are their<br />

impact on our industry? What are the<br />

problems faced within and outside<br />

the country in terms of foreign trade?<br />

What kind of new solutions within our<br />

means can be proposed to overcome<br />

or do away with such problems, taking<br />

into account the shared problems of<br />

the industry?”, paved the way for important<br />

steps to benefit the medicals<br />

industry.<br />

USA RANKS TOP IN THE MEDICAL<br />

INDUSTRY<br />

Speaking at the opening of the workshop,<br />

IKMIB’s Chairman of the Board<br />

of Directors, Murat Akyüz provided<br />

some information about the medical<br />

industry worldwide, and said “Generally<br />

speaking, the medical devices<br />

industry is undergoing a rapid transformation<br />

worldwide, and is on its way<br />

to become a knowledge- and capital-intensive<br />

industry compared to its<br />

earlier standing. 2016 saw the industry<br />

produce products worth USD 228 billion<br />

worldwide. Out of this figure, the<br />

volume worth USD 102 billion was produced<br />

in the USA. The second-ranking<br />

country, China, accounted for 12.8 percent<br />

(USD 29 billion) of the overall production;<br />

while Germany accounted for<br />

11 percent of the overall production,<br />

generating a value of USD 26 billion.<br />

Turkey, in turn, accounted for 0.5 percent<br />

of medical and surgical devices<br />

production, generating a value of USD<br />

1.2 billion.”<br />

THE MEDICAL INDUSTRY IN TURKEY<br />

Providing information on the medical<br />

industry in Turkey, Akyüz said “our<br />

exports in the medical industry grew<br />

from USD 484.3 million in 2013 to USD<br />

516.3 million in 2016. As of 2016, the<br />

countries which received the bulk of<br />

our exports were Germany (USD 38.3<br />

million), China (USD 35.8 million), Iraq<br />

(USD 24.1 million), the Netherlands<br />

(USD 20.8 million), France (USD 19.4<br />

million), and Azerbaijan (USD 18 million).<br />

A glance at the import figures for<br />

2016, on the other hand, reveals that<br />

US (USD 567 million), Germany (USD<br />

461 million), China (USD 444 million),<br />

Italy (USD 173 million), Japan (USD 156<br />

million, and Malaysia (USD 120 million)<br />

took the lead.”<br />

ORGANIZATIONS PLANNED BY IKMIB<br />

FOR THE MEDICAL INDUSTRY IN<br />

<strong>2018</strong><br />

The organizations IKMIB plans to organize<br />

for the medical industry in <strong>2018</strong><br />

include the organization of “Pharmaceuticals-Medical-Dentistry<br />

Sectoral<br />

Trade Mission to attend the scene at<br />

the time of Africa Healthcare Week” on<br />

the 5th of March, national attendance<br />

at “CMEF” on the 11th of April, national<br />

attendance at “Hospitalar” on the<br />

22nd of May, national attendance at<br />

“Medicare Taiwan” on the 21st of June,<br />

national attendance at “Medical Fair<br />

Asia” on the 29th of August, national<br />

attendance at “CPHI MENA” on the 3rd<br />

of September, national attendance at<br />

“CPHI WORLDWIDE” on the 9th of October,<br />

and national attendance at the<br />

trade show “MEDICA” on the 12th of<br />

November.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

41


AKTÜEL<br />

Sağlik alanindaki en son teknoloji BeyondCARE<br />

Yenilikçi ürünleriyle tüketicisinin hayatını kolaylaştıran Arçelik A.Ş, sağlıklı yaşam ve<br />

sağlık alanındaki çalışmalarına devam ediyor. Şirket, geliştirdiği Mobil EKG Takip<br />

Sistemi BeyondCare ® ile insan sağlığı için değer katmayı hedefliyor.<br />

Mobil EKG Takip Sistemi<br />

olan BeyondCare ® ,<br />

hastaların kalp<br />

ritmi, solunum,<br />

aktivite, vücut sıcaklığı gibi<br />

yaşamsal verilerinin uzaktan<br />

takip edilmesine imkân sağlıyor.<br />

Sadece on dört gram ağırlığındaki<br />

ürün, suya dayanıklı kablosuz<br />

tasarımıyla kalp üzerine<br />

yapıştırılarak kullanılıyor, günlük<br />

hayatı kısıtlamıyor. Hasta evinden<br />

çıkmadan doktoru tarafından<br />

izlenebiliyor. Elde edilen verilerin<br />

raporlarıyla durum analiz ediliyor.<br />

Bu özellikleriyle hem hastalara<br />

hem de sağlık çalışanlarına<br />

kullanım kolaylığı sağlıyor.<br />

6-9 Aralık’ta Türkiye İnovasyon<br />

ve Girişimcilik Haftasında<br />

sergilenecek ürünün tanıtım<br />

toplantısında konuşan Arçelik A.Ş.<br />

Üretim ve Teknolojiden Sorumlu<br />

Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan<br />

Öztürk, “Dünya çapında öncü<br />

teknolojiler geliştiren Arçelik<br />

A.Ş.’nin başarısının arkasında<br />

yirmi altı yıllık Ar-Ge deneyimi<br />

ile birlikte şirketin genlerinde<br />

bulunan inovasyon yetkinliği yer<br />

alıyor.<br />

Günümüzde inovasyon,<br />

endüstrileri yeniden<br />

şekillendirirken, biz de iş<br />

modellerimizi bu değişime göre<br />

kurguluyoruz. Bu anlamda bizim<br />

için heyecan yaratan alanlardan<br />

biri de sağlık ve sağlıklı yaşam.<br />

Dijital yeteneklerimizi ve<br />

Nesnelerin İnterneti konusundaki<br />

birikimlerimizi birleştirerek<br />

kullanımı kolay bir sağlık<br />

ürünü geliştirdik. İnsan hayatı<br />

son derece önemli. Amacımız,<br />

insanların daha sağlıklı bir<br />

yaşam sürdürebilmesine destek<br />

olabilmek ve insanlar için değer<br />

yaratabilmek” dedi.<br />

BeyondCare ® ’in klinik<br />

çalışmalarının Koç Üniversitesi<br />

Hastanesi’nde gerçekleştirildiğini<br />

ve ürünün Amerikan Gıda ve<br />

Sağlık Kurumu (FDA) onaylı<br />

olduğunu vurgulayan Öztürk,<br />

hafif ve kullanımı kolay bu ürün<br />

sayesinde hastaların günlük<br />

hayatlarını konforlu şekilde<br />

sürdürebileceğini söyledi.Nüfusun<br />

yaşlanması ve ortalama yaşam<br />

süresinin artmasıyla birlikte bu<br />

alandaki ihtiyacın da arttığına<br />

dikkat çeken Öztürk, şöyle<br />

konuştu: “Dünya genelinde en<br />

çok can kaybına yol açan sağlık<br />

sorunu kalp ve damar hastalıkları.<br />

Ülkemizde yaklaşık üç buçuk<br />

milyon koroner kalp hastası<br />

bulunuyor ve bu sayıya her yıl<br />

yüz kırk bin hasta ekleniyor.<br />

Dünya Sağlık Örgütü’nün<br />

(WHO) araştırmalarına göre<br />

önlemlerle her dört vakadan<br />

üçünü engellemek mümkün.<br />

Biz de insanı odağına alan bir<br />

şirket olarak, müşterilerin<br />

ihtiyaçlarını anlayıp Ar-Ge ve<br />

inovasyon gücümüzle hayatta<br />

en önemli önceliğimiz olan<br />

sağlık alanında yararlı bir<br />

hizmet sunmak istiyoruz. Pazarı<br />

tanımak, teknolojik yetkinlikleri<br />

kullanıcılar için faydalı ürün ve<br />

hizmetlere dönüştürebilmek<br />

bizler için başarının temel<br />

anahtarı. BeyondCare ® Mobil<br />

EKG Takip Sisteminleri’nin<br />

sağladığı dijital sağlık altyapısı<br />

ile sunduğumuz veriye dayalı<br />

yeni nesil ürün ve hizmetimiz<br />

hastaların ve doktorların hayatını<br />

kolaylaştıracak.”<br />

BeyondCare ® Mobil EKG Takip<br />

Sistemleri Özellikleri<br />

BeyondCare ® , fark yaratan küçük<br />

form faktörü ve suya dayanıklı<br />

tasarımı ile hastalara sağladığı<br />

konforun yanı sıra uzun pil ömrü<br />

ile 7 güne kadar kesintisiz hasta<br />

takibine de imkân sağlıyor.<br />

42<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Kalp ritim bozukluklarının tespit<br />

edilebilmesi açısından büyük<br />

önem taşıyan uzun takip süresiyle<br />

teşhis süresini kısaltarak, sağlık<br />

giderlerini azaltıyor.<br />

Ölçüm sonunda elde edilen<br />

veriler bulut tabanlı platformda<br />

akıllı algoritmalar ile işleniyor<br />

ve hastanın sağlık durumuna<br />

ait Kardiyoloji, Fiziksel Durum<br />

ve Uyku analizleri elde ediliyor.<br />

Ölçüm ve analiz sonuçları<br />

platformda saklanarak hastaların<br />

geçmişe dönük takibine de imkan<br />

sağlanıyor.<br />

BeyondCare ® Mobil Takip Cihazı<br />

ile yapılan ölçümler, anlık veri<br />

izleme özelliğiyle gerçek zamanlı<br />

olarak da takip edilebiliyor.<br />

Bu sayede sağlık uzmanları<br />

hastaların yaşamsal verilerini<br />

dilediklerini yerden anlık olarak<br />

izleyebiliyorlar.<br />

Koç Üniversitesi Translasyonel<br />

Tıp Araştırma Merkezi (KUTTAM)<br />

iş birliğiyle Koç Üniversitesi<br />

Hastanesi’nde yürütülen klinik<br />

çalışmalar, BeyondCare ®<br />

Mobil Takip Cihazı ile yapılan<br />

ölçümlerde holter cihazıyla<br />

eşdeğer kalitede kayıtlar elde<br />

edildiğini ortaya koydu.<br />

BeyondCare ® sağlık alanında<br />

önemli referans kaynağı olarak<br />

kabul edilen Amerikan Gıda ve<br />

Sağlık Kurumu (FDA) onayına<br />

sahiptir.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

43


AKTÜEL<br />

The latest technology in health BeyondCARE<br />

Arçelik A.Ş, a company that strives to make life easier for its consumers with<br />

innovative products, continues to work in the fields of healthy living and healthcare.<br />

The company aims to add more value for human healthcare with the Mobile EKG<br />

Tracking System BeyondCare ® it has developed.<br />

The Mobile EKG Tracking<br />

System BeyondCare ®<br />

enables vital data on patients<br />

like pulse, respiration,<br />

activity and body temperature to be<br />

monitored remotely. The product<br />

that only weighs four grams is used<br />

by adhering it over the heart with a<br />

water resistant design that does not<br />

limit daily activity. The patient can<br />

be monitored by their doctor without<br />

ever leaving the house. The situation<br />

is analyzed based on the reports that<br />

are obtained. This feature makes<br />

the product easier to use both for<br />

the patients and the healthcare<br />

professionals. Arçelik A.Ş. Assistant<br />

General manager in Charge of<br />

Production and Technology Oğuzhan<br />

Öztürk, who spoke at the meeting<br />

to introduce the product to be<br />

displayed at the Turkey Innovation<br />

and Enterprise Week on December<br />

6-9, said “The secret behind the<br />

success of Arçelik A.Ş., a company<br />

that develops leading technology<br />

on an international scale, is twenty<br />

six years of R&D experience as well<br />

as the talent for innovation that is<br />

imprinted in the company’s genes.<br />

While innovation is shaping<br />

industries in our present day we<br />

are forming our working models<br />

according to these changes. In<br />

this sense one of the fields that is<br />

exciting for us is health and healthy<br />

living. By combining our digital skills<br />

with our knowledge of the Internet<br />

of Things, we have developed a<br />

health product that is easy to use.<br />

Human life is extremely important.<br />

Our objective is to help people live<br />

a healthier life and to create value<br />

for people”. Öztürk, who pointed<br />

out that the clinical studies for<br />

BeyondCare ® were conducted at<br />

the Koç University Hospital and<br />

the product was American Food<br />

and Drug Administration (FDA)<br />

approved, said that the product<br />

enabled patients to go on with their<br />

daily routine thanks to its lightweight<br />

and easy to use features. Pointing<br />

out that the aging population and<br />

the increase in the average life<br />

expectancy had also increased the<br />

needs in this field, Öztürk said:<br />

“Heart and vascular diseases claim<br />

the lives of people more than any<br />

other disease throughout the world.<br />

In our country there are about three<br />

and a half million coronary heart<br />

disease patients and every year<br />

one hundred forty new patients are<br />

added to this figure. According to<br />

World Health Organization (WHO)<br />

studies it is possible to prevent<br />

three out of every four cases with<br />

preventive measures. We, as a<br />

company with people at our focus,<br />

have understood the needs of our<br />

customers and want to provide a<br />

beneficial service in our priority field,<br />

health, by utilizing our R&D and<br />

innovation power. The key to success<br />

for us is knowing the market and<br />

transforming technological skills<br />

to useful products and services<br />

for users. Our data based new<br />

generation product and service<br />

provided with the BeyondCare ®<br />

Mobile EKG Tracking System will<br />

make life easier for both patients<br />

and doctors”<br />

Features of the BeyondCare ® Mobile<br />

EKG Tracking System<br />

With a distinctive small form<br />

factor and water resistant design,<br />

BeyondCare ® provides comfort<br />

to patients and enables up to 7<br />

days of uninterrupted tracking<br />

with a long life battery. The<br />

device reduces health costs by<br />

shortening the treatment time with<br />

an extended monitoring period<br />

critical to diagnosing heart rhythm<br />

disorders. The data that is obtained<br />

from measuring is processed<br />

on a cloud based platform with<br />

smart algorithms and the patient’s<br />

Cardiology, Physical State and Sleep<br />

analyses results are received. The<br />

measurement and analysis results<br />

are saved on the platform so it is<br />

possible to examine the history of<br />

patients. The measuring done by<br />

the BeyondCare ® Mobile Tracking<br />

Device can be tracked in real time<br />

with the instant data monitoring<br />

feature. This enables health<br />

specialists to monitor the vital signs<br />

of patients in real time on demand.<br />

The clinical studies conducted at<br />

the Koç Universtiy Hospital with the<br />

cooperation of the Koç University<br />

Translasyon Medical Research<br />

Center (KUTTAM) showed that the<br />

measurements obtained with the<br />

BeyondCare ® Mobile Tracking Device<br />

were equivalent in value to those<br />

obtained with a holter device.<br />

BeyondCare ® has approval from<br />

the American Food and Drug<br />

Administration (FDA) an organization<br />

regarded as an important reference<br />

in the field of health.<br />

44<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


Medİkal<br />

Beslenme


AKTÜEL


AKTÜEL<br />

<strong>Medikal</strong> beslenme<br />

Prof.Dr. Gülistan BAHAT ÖZTÜRK<br />

Hazırlayanlar<br />

Prof.Dr. Gülistan BAHAT ÖZTÜRK İstanbul Tıp<br />

Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Geri Atri Bilim Dalı<br />

Dr. Yıldıray Topçu<br />

<strong>Medikal</strong> beslenme<br />

günlük alınması<br />

gereken besin<br />

öğelerini, dengeli<br />

oranlarda alamayan, hastalar<br />

için oluşturulmuş bir tıbbi tedavi<br />

türüdür. Beslenme bozuklukları;<br />

yetersiz besin alımı şeklinde<br />

olabileceği gibi dengesiz,<br />

kaloriden yüksek besin alımı (örn.<br />

karbonhidrat ve yağdan yüksek,<br />

protein, vitamin/mineraller ve<br />

liften eksik batı tipi beslenme<br />

modeli) şeklinde de görülebilir.<br />

Beslenme bozukluğu olması<br />

durumunda bireylerde halsizlik,<br />

düşkünlük, bağışıklık sisteminde,<br />

bilişsel ve fiziksel fonksiyonlarda,<br />

kalp-damar sisteminde ve<br />

diğer tüm vücut sistemlerinde<br />

bozulmalar görülebilmektedir.<br />

Beslenme bozukluğunun türüne<br />

göre zayıflama veya tam tersi<br />

kilo alımı (obezite) görülebilir.<br />

Genel popülasyonda sıklıkla<br />

görülen beslenme bozukluğu<br />

obezite ve dengesiz besin öğeleri<br />

dağılımı şeklinde iken yaşlılarda,<br />

hastanede yatan hastalarda<br />

ve bakımevlerinde sıklıkla<br />

beslenme yetersizliği şeklindedir.<br />

Beslenme eksikliğinin nedenleri<br />

arasında hastalıklar nedeniyle<br />

olan artmış besin ihtiyacı, azalmış<br />

iştah ve besin alımı, özellikle<br />

yaşlılarda diyabet, kolesterol<br />

yüksekliği, hipertansiyon gibi<br />

nedenlerle uygulanan aşırı diyet<br />

kısıtlaması, psikolojik problemler,<br />

ekonomik nedenler, fonksiyonel<br />

bozukluklar nedeniyle besin<br />

hazırlamada ve besine ulaşmada<br />

güçlük gibi çok farklı sebepler yer<br />

almaktadır. Dengesiz, kaloriden<br />

yüksek besin alımının sebebi ise<br />

batı tipi beslenme ve hareketsizlik<br />

gibi olumsuz yaşam tarzı<br />

alışkanlıklarıdır.<br />

Beslenme bozukluğunun<br />

yaygınlığı ve önemli olumsuz<br />

sonuçları nedeniyle obezite<br />

ve metabolik hastalıkları olan<br />

(diyabet, kolesterol yüksekliği,<br />

hipertansiyon..vb.) bireyler<br />

özellikle dengesiz veya<br />

kaloriden yüksek besin alımı<br />

açısından; yaşlılar ve hastanede<br />

yatan bireyler ise özellikle<br />

beslenme eksiklikleri açısından<br />

değerlendirilmelidir.<br />

Beslenme bozukluğu<br />

saptandığında, beslenme<br />

bozukluğunun tipine uygun olacak<br />

şekilde doktor ve diyetisyen<br />

yönetiminde günlük beslenme<br />

tıbbi beslenme ilkeleriyle<br />

düzenlemelidir. Enerji alımı<br />

fazla olan, diyabeti, kolesterol<br />

yüksekliği, hipertansiyonu olan<br />

olgularda medikal beslenme<br />

tedavisi, kalori alımının<br />

sınırlandırılması ve besin<br />

öğelerinin (karbonhidrat, yağ,<br />

protein, vitamin, mineral, lif)<br />

günlük diyet içindeki dağılımının<br />

düzenlenmesi şeklinde uygulanır<br />

ve bu hastaların tedavisinin<br />

olmazsa olmaz olan ilk<br />

basamağını oluşturmaktadır.<br />

Beslenme yetersizliği olan<br />

olgularda ise kalori veya ihtiyaç<br />

duyulan diğer besin öğeleriyle<br />

diyetin zenginleştirilmesi<br />

şeklinde uygulanan medikal<br />

beslenme tedavisi yine tıbbi<br />

tedavinin ilk basamağını<br />

oluşturmaktadır. Çeşitli<br />

nedenlerle günlük ihtiyaçlarını<br />

normal diyet düzenlemesi yolu<br />

ile gideremeyecek veya hızla<br />

beslenme durumu düzeltilmesi<br />

gereken hastalarda, hasta ağız<br />

yoluyla gıda alabiliyor ise, ağız<br />

yoluyla kullanılan tıbbi beslenme<br />

ürünlerinin kullanımı gerekir.<br />

Tıbbi beslenme ürünleri enerji,<br />

protein, karbonhidrat, yağ ve<br />

vitamin/mineraller açısından ideal<br />

dengede olan ürünlerdir ve yeterli<br />

miktarda verildiklerinde bireyin<br />

tüm ihtiyacını karşılarlar. Düşük<br />

hacimlerde kalori ihtiyacını ve<br />

diğer tüm eksik besin öğelerini<br />

karşılayabilirler. Hastanın ağızdan<br />

alımını engelleyen durumlar<br />

(yutma problemi, iştahsızlık<br />

..vb.) varsa beslenme burundan<br />

mideye veya ince barsaklara<br />

uzatılan beslenme tüpleri (n/g..<br />

vb. beslenme tüpü) yolu ile<br />

verilen tıbbi beslenme ürünleri ile<br />

sağlanmaya çalışılır.<br />

Ağızdan veya yemek borusundan<br />

48<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

tüp geçirme olanağı yoksa veya<br />

bu yolun uzun süre kullanılma<br />

zorunluluğu varsa besin öğeleri<br />

doğrudan mide (PEG) veya ince<br />

barsaklara (PEJ, PEG-J) açılan<br />

tıbbi beslenme tüpleri vasıtası ile<br />

dışarıdan verilebilmektedir. Tüm<br />

bu yollar kullanılamıyorsa veya bu<br />

yollar ile yeterince besin takviyesi<br />

yapılamıyorsa damar içinden<br />

(intravenöz beslenme) serum<br />

şeklinde de medikal beslenme<br />

yapılabilmektedir. Tüm bu tedavi<br />

seçenekleri için özgün olarak<br />

hazırlanmış, yoğunluğu ve besin<br />

içeriği dengeli tıbbi beslenme<br />

ürünleri bulunmaktadır.<br />

<strong>Medikal</strong> beslenme ile<br />

hastalarımızın sağlıklı vücut<br />

kompozisyonuna sahip<br />

olmaları sağlanabilmektedir.<br />

Böylece hayati öneme sahip<br />

protein, yağ, enerji, vitamin ve<br />

mineral takviyeleri yapılarak<br />

hastalarımızın organ fonksiyonları<br />

ve bağışıklık sistemleri sağlıklı<br />

bir şekilde fonksiyonlarını devam<br />

ettirebilmektedir.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

49


AKTÜEL<br />

İlerleyen yaşta beslenme nasıl olmalı?<br />

Akademik Geriatri Derneği<br />

tarafından, Nestlé Health<br />

Science’in koşulsuz<br />

katkılarıyla ‘Yeterli<br />

Beslen, Sağlıklı Yaşlan’ sloganıyla<br />

düzenlenen “Yaşlılarda Beslenme,<br />

Geriatri Hastalarını Bilinçlendirme<br />

ve Farkındalık Kampanyası”<br />

kapsamında Kasım 2017–Şubat<br />

<strong>2018</strong> ayları arasında, yaşlı<br />

bireylere yönelik İstanbul, Ankara<br />

ve İzmir’de bulunan Yaşlı Bakım<br />

ve Rehabilitasyon Merkezlerinde<br />

etkinlikler düzenleniyor.<br />

Kampanya kapsamında ilki<br />

İstanbul’da 15 Kasım’da<br />

Etiler Huzurevi Yaşlı Bakım ve<br />

Rehabilitasyon Merkezi’nde<br />

gerçekleştirilen etkinliklerin 2.<br />

durağı Ankara, Seyranbağları<br />

Huzurevi Yaşlı Bakım ve<br />

Rehabilitasyon Merkezi oldu.<br />

Etkinlikte Huzurevi sakinlerine<br />

önemli başlıklarda sunumlar<br />

gerçekleştirildi, sakinlerden gelen<br />

sorular yanıtlandı, bilgilendirici<br />

broşür dağıtıldı ve yapbozlar hediye<br />

edildi. Etkinlik sonrası yapılan<br />

basın toplantısında; Akademik<br />

Geriatri Derneği Başkan Yardımcısı<br />

Prof. Dr. Teslime Atlı, Akademik<br />

Geriatri Derneği Genel Sekreteri<br />

Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil ve<br />

Akademik Geriatri Derneği Üyesi<br />

Doç. Dr. Murat Varlı açıklamalar<br />

yaptı. Toplantıda altmış beş yaş<br />

ve üzerindeki bireylerin yeterli ve<br />

sağlıklı beslenmesi, kas kaybının<br />

engellenmesi, bilinçsiz diyet ve<br />

kilo kaybının zararları konuları ele<br />

alındı.<br />

“TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE<br />

YAŞLI GRUBU ÇOK YANLIŞ<br />

BESLENİYOR.”<br />

Basın toplantısında konuşan<br />

Prof. Dr. Teslime Atlı,<br />

kampanyanın “Yeterli Beslen,<br />

Sağlıklı Yaşlan” sloganıyla farklı<br />

şehirlerdeki huzurevlerinde<br />

gerçekleştirdiklerini belirtti.<br />

Atlı, etkinlikleri 65 yaş üzeri<br />

yaşlıların doğru beslenmesinin<br />

önemine dikkat çekmek ve<br />

doktor kontrolünde zayıflamaya<br />

yönlendirmek amacıyla<br />

düzenlediklerini söyledi.<br />

“YAŞLILARDA DOĞRU BESLENME<br />

ÖNERİLERİ”<br />

Akademik Geriatri Derneği<br />

Genel Sekreteri ve Hacettepe<br />

Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

Geriatri Bilim Dalı Öğretim<br />

Üyesi Prof. Dr. Meltem Gülhan<br />

Halil, “Kampanyamız ile yaşlı<br />

bir kişinin sağlıklı beslenmesi<br />

için ilkeleri gözden geçirmeyi<br />

ve dikkat edilmesi gereken<br />

konularda önerilerde bulunmak<br />

amaçlanmıştır. Kişinin<br />

hastalıklarına göre bu önerilerde<br />

değişiklik yapılması gerekebilir. Bu<br />

nedenle daima hekimlerimize ve<br />

diyet uzmanlarına danışmalıyız. “<br />

dedi. Yaşlıların beslenmede dikkat<br />

etmesi gerekenler konusunda<br />

bilgilendirmede bulunan Halil, şu<br />

noktalara dikkat çekti:<br />

1. Öğün sayısı artırılmalıdır<br />

2. Besin çeşitliliği sağlanmalıdır<br />

3. Yeterli miktarda protein<br />

tüketilmelidir<br />

4. Doymuş yağ tüketimi<br />

azaltılmalıdır<br />

5. Sebze ve meyve tüketimi<br />

artırılmalıdır<br />

6. Şeker tüketimi azaltılmalıdır<br />

7. Posa tüketimi artırılmalıdır<br />

8. Su ve diğer sıvılar yeterli<br />

miktarda tüketilmelidir<br />

9. Kalsiyum içeriği yüksek<br />

besinler tüketilmelidir<br />

10. Tuz ve sodyum tüketimi<br />

azaltılmalıdır<br />

11. Alkol ve sigaradan<br />

kaçınmalıdır<br />

12. İdeal vücut ağırlığı ve kas gücü<br />

korunmalıdır<br />

50<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

How should nutrition be at advanced ages?<br />

In the scope of the ‘Nutrition for<br />

the Elderly and Informing and<br />

Creating Awareness Among<br />

Geriatric Patients’ campaign<br />

organized by the Academic<br />

Geriatric Association with the<br />

unconditional contributions of<br />

Nestlé Health Science with the<br />

slogan ‘Get Sufficient Nutrition<br />

and Age Healthy’, activities are<br />

being organized in Elderly Care<br />

and Rehabilitation Centers located<br />

in Istanbul, Ankara and Izmir<br />

between November 2017 and<br />

February <strong>2018</strong>.<br />

The first event of the campaign<br />

too place at the Etiler Elderly<br />

Care and Rehabilitation Center<br />

on November 15 in Istanbul and<br />

the 2nd stop was the Ankara,<br />

Seyranbağları Elderly Care and<br />

Rehabilitation Center. During the<br />

activity the Care Center residents<br />

were given presentations on<br />

important subjects, their questions<br />

were responded to, informative<br />

brochures were passed out and<br />

they were gifted jigsaw puzzles. At<br />

the press meeting after the event<br />

statements were made by the<br />

Academic Geriatric Association<br />

Vice President Prof. Dr. Teslime<br />

Atlı, Academic Geriatric<br />

Association General Secretary<br />

Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil and<br />

Academic Geriatric Association<br />

Member Assoc. Prof. Dr. Murat<br />

Varlı. The subjects of sufficient and<br />

healthy nutrition for individuals<br />

sixty five years old and over,<br />

prevention of muscle deterioration,<br />

uninformed dieting and weight<br />

loss prevention were discussed.<br />

“THE ELDERLY GROUP IS<br />

GETTING THE WRONG NUTRITION<br />

EVERYWHERE IN TURKEY.”<br />

Prof. Dr. Teslime Atlı, who spoke<br />

at the press meeting said that<br />

campaign was being organized<br />

with the slogan “‘Get Sufficient<br />

Nutrition and Age Healthy’ in elder<br />

care homes in different cities. Atlı<br />

added that they had organized this<br />

event to emphasize the importance<br />

of correct nutrition for people 65<br />

and over and guide them to lose<br />

weight under doctor supervision.<br />

“SUGGESTIONS FOR THE<br />

ELDERLY TO GET THE RIGHT<br />

NUTRITION”<br />

Academic Geriatric Association<br />

General Secretary and Hacettepe<br />

University Medical Faculty<br />

Geriatric Specialty Branch<br />

Teaching Staff Member Prof. Dr.<br />

Meltem Gülhan Halil said “The<br />

purpose of our campaign is to<br />

review what an elderly person<br />

needs to do to get the right<br />

nutrition and make suggestions<br />

about what needs to be paid<br />

attention to on this subject.<br />

Depending on the individual health<br />

problems of people, changes<br />

may need to be made to these<br />

suggestions. Therefore we should<br />

all consult our physician and<br />

dieticians”. Halil, who provided<br />

information about what elderly<br />

people need to pay attention<br />

to in nutrition, emphasized the<br />

following points:<br />

1. The number of meals should<br />

be increased<br />

2. The nutrition should have<br />

variety<br />

3. Sufficient protein should be<br />

consumed<br />

4. Saturated fat consumption<br />

should be decreased<br />

5. Vegetable and fruit<br />

consumption should be increased<br />

6. Sugar consumption should be<br />

decreased<br />

7. Pulp consumption should be<br />

increased<br />

8. Water and other liquids should<br />

be consumed sufficiently<br />

9. Foods with high calcium<br />

content should be consumed<br />

10. Salt and sodium consumption<br />

should be decreased<br />

11. Alcohol and cigarettes should<br />

be avoided<br />

12. The ideal body weight and<br />

muscle strength should be<br />

maintained<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

51


AKTÜEL<br />

<strong>Medikal</strong> beslenme nedir?<br />

Bireyin sağlığını korumak ve hastalıkları önlemek için cinsiyeti,<br />

yaşı, hastalıkları, günlük egzersiz alışkanlıkları, günlük yaşam<br />

tarzı ve uyku düzeni gibi kişisel özellikleri göz önünde tutularak<br />

yapılan beslenme önerilerine ‘medikal beslenme’ adı veriliyor.<br />

İstinye Üniversite Hastanesi Uzman Diyetisyeni Serra Arslan,<br />

medikal beslenme ile ilgili merak edilenleri anlattı.<br />

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına<br />

göre sağlık, sadece hastalık ve<br />

sakatlık durumunun olmayışı değil,<br />

kişinin bedenen ruhen ve sosyal yönden<br />

tam bir iyilik halidir. <strong>Medikal</strong> beslenme<br />

ise, bireyin sağlığını koruyucu, hastalıkları<br />

önleyici veya tedavi edici beslenme anlamına<br />

gelir.<br />

Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat’ın<br />

“Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun”<br />

sözünde belirttiği gibi beslenme, medikal<br />

tedavi zincirinin en önemli halkalarından<br />

biridir. Beslenme ve diyet uzmanları da<br />

hastalıkların tedavisinde hekimler, hemşireler,<br />

psikologlar, fizyoterapistler ile birlikte<br />

bütüncül tedavinin ayrılmaz destekçileridir.<br />

BESLENME SÜRECİ BİREYE ÖZGÜ OLMALI<br />

<strong>Medikal</strong> beslenme danışmanlığı verilen her<br />

bireyde ruh-beden ikilisinin sağlığı eş zamanlı<br />

olarak iyileştirilirken, bireyin sosyal hayatı da<br />

göz ardı edilmemelidir. Bunu sağlayabilmek<br />

için beslenme sürecinin bireye özgü koşullarla<br />

şekillenmesi gerekmektedir.<br />

Beslenme planlanırken birinci kural; bireysel<br />

ihtiyaçlara yönelik beslenmektir. Bireye özgü<br />

dendiğinde; bu kavramı ayrıntılarıyla ele almak<br />

oldukça önemlidir. Bireyin;<br />

• Cinsiyeti,<br />

• Yaşı,<br />

• Boy ve ağırlığı– Beden Kütle İndeksi<br />

• Biyokimyasal Bulguları– Varsa<br />

hastalıkları ve kullandığı ilaçlar<br />

• Ruh sağlığı ve diyet motivasyonu<br />

• Çekirdek ailesindeki hastalıklar ve<br />

ailedeki kilo durumu<br />

• Daha önceki kilo ve diyet hikayesi<br />

• Günlük öğün, uyku ve yaşam düzeni<br />

• Günlük egzersiz durumu<br />

• Günlük besin tüketimi<br />

• Sosyo-kültürel ve ekonomik durumu<br />

dikkate alınarak bireye özel oluşturulacak<br />

beslenme planı medikal beslenmeyi tanımlar<br />

ve uyguladığınız programın sağlıklı olduğunun<br />

göstergesi olur.<br />

DİYET YAP- BOZUNA GİRMEYİN<br />

Çok satanlarda yer alan bir diyet kitabı,<br />

komşunuzun başarılı olduğu bir diyet, herhangi<br />

bir yerde okuduğunuz mucizevi diyet<br />

tarifleri, tıbbi olmayan içeriği belirsiz zayıflama<br />

ürünleriyle yapılan programlar ve bireye<br />

özgü olamayacak kadar genel öneriler içeren<br />

beslenme programları, bireyin yaşantısıyla<br />

örtüşemeyeceğinden hiçbir zaman<br />

sürdürülebilir ve gerçekçi olamayacaktır. Bu<br />

sebeple de her deneme kısa sürede başlanıp<br />

biten ve hüsranla sonuçlanan diyet hikayeleri<br />

arasına girecektir. Diyet yap-bozuna girmemek<br />

adına programın medikal yönünü dikkate<br />

alarak kendinize özgü beslenme programları<br />

edinmelisiniz.<br />

52<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Hangi durumlarda<br />

medikal beslenme<br />

uygulanmaktadir?<br />

Obezite tedavisi: İdeal ağırlığının en az yüzde 10’unun<br />

üzerinde olan her birey obezite riskini taşır. Obezite,<br />

fiziksel, ruhsal ve sosyal sebeplerin örüntüsüyle oluşmuş<br />

bir hastalıktır. Çözüm odaklı bütüncül tedavide, medikal<br />

beslenme tedavinin en önemli parçalarından biridir.<br />

Yetersiz beslenme ve zayıflık tedavisi: Fazla kilolu<br />

olmak kadar yetersiz beslenme de tedavi gerektiren son<br />

derece önemli bir beslenme sorunudur. Diyetin kalite ve<br />

miktar yönünden yetersiz oluşu, harcanan kadar enerji<br />

alınamaması, yaşamın her evresindeki birey için hastalık<br />

riski taşır. Yetersiz beslenen her bireye uygulanacak<br />

beslenme modeli medikal beslenmeye dahildir.<br />

Gebelik ve emzirme döneminde beslenme desteği:<br />

Gebelik ile başlayan dönemde anne ve bebeğin sağlığını<br />

korumak ve iyileştirmek için her anne adayına medikal<br />

beslenme desteği verilmelidir.<br />

Menopoz döneminde beslenme desteği: Kadınların genellikle<br />

orta yaştan itibaren yaşadığı menopoz dönemi hastalık<br />

risklerinin arttığı, kilo artışının yaşandığı özel bir dönemdir.<br />

Menopoza geçiş döneminde her kadının medikal beslenme<br />

tedavisiyle bu dönemin risklerini kontrol altına alabilir.<br />

Çocukluk ve ergenlik döneminde beslenme desteği:<br />

Bu dönemlerde sağlıklı beslenme, normal büyüme ve<br />

gelişmeyi sağlamakta, okul başarısını artırmakta ve geleceği<br />

sağlığı desteklemektedir.<br />

Kronik hastalıklarda beslenme tedavisi: Hipokrat’ın “en<br />

iyi ilacınız besinlerinizdir” sözü, beslenmenin hem koruyucu<br />

hem de tedavi edici önemini vurgulamaktadır.<br />

Dyt. Serra Arslan<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

53


AKTÜEL<br />

Besin alerjisi uygun bir şekilde yönetilirse<br />

hayat kalitesi korunabilir<br />

Türkiye’de besin alerjisi görülme sıklığı son on yılda iki kat arttı<br />

Son on yılda iki kat arttı<br />

Prof. Dr. Bülent Şekerel<br />

açıkladı :<br />

Yapılan araştırmalara<br />

göre günümüzde bebeklerin<br />

yüzde altısının, çocukların yüzde<br />

dördünün, ergenlerin yüzde<br />

ikisinin ve yetişkinlerin yüzde<br />

birinin besin alerjisi var. Besin<br />

alerjisi görülme sıklığı tüm<br />

dünyada olduğu gibi ülkemizde<br />

de son on yılda iki kata yakın<br />

arttı. Besin alerjilerinin %40’ını<br />

en temel besin maddesi olan inek<br />

sütü oluşturuyor. Örneğin anne<br />

sütü alamayan üç aylık bir bebeğin<br />

beslenmesinin %100’ünü inek sütü<br />

bazlı mamalar oluşturur. Besin<br />

alerjili hastalar duyarlı oldukları<br />

bir besin ile karşılaştıklarında<br />

hayatı tehdit eden reaksiyondan<br />

yaşam kalitesini önemli oranda<br />

bozan durumlar yaşarlar. Böylesi<br />

önemli bir konuda toplumun her<br />

kesiminin bilinçlenmesi gerek. Biz<br />

de bu yüzden Alerjiyi hedefe aldık<br />

Modern yaşam besin alerjilerini<br />

artırıyor Alerjik hastalıkları<br />

modern şehirli hastalığı olarak<br />

nitelendiren Çocuk Sağlığı ve<br />

Hastalıkları Çocuk İmmünolojisi<br />

ve Alerji Hastalıkları Uzmanı ve<br />

Alerji Hedefte Projesi Bilimsel<br />

Danışmanı Prof.Dr. Gülbin Bingöl,<br />

“Besin alerjileri daha çok gelişmiş<br />

ülkelerde ve büyük kentlerde<br />

görülüyor; bunun nedenleri<br />

endüstrileşme, beslenme<br />

alışkanlıklarındaki değişiklikler,<br />

aşırı hijyenik yaşam ve bilinçsiz<br />

antibiyotik kullanımı.Modern<br />

hayatın aşırı korumacı yaşantısı<br />

içinde büyüyen çocuklarda<br />

bağışıklık sisteminin yanlış tepkiler<br />

üretmesi daha sık görülüyor.” dedi.<br />

BESİN ALERJİSİNDE ÇARPICI<br />

GERÇEKLER<br />

En sık alerjiye neden olan besin;<br />

inek sütü<br />

Toplum genelinde şekerleme,<br />

kakao, çikolata, çilek, domates<br />

ve katkı maddeleri en sık alerjik<br />

besinler olarak anılır.<br />

54<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Oysa bunların alerjik reaksiyona<br />

neden olma olasılıkları epey<br />

düşüktür. Besin alerjilerinin<br />

%40’ını en temel besin maddesi<br />

olan inek sütü oluşturuyor. Bunu<br />

yumurta, kuru yemişler, buğday,<br />

bwalık, susam, mercimek gibi<br />

besin alerjileri izler.<br />

Restoranda yenilen bir parça<br />

et eğer inek sütü ile marine<br />

edilmişse bile inek sütü alerjisi<br />

olan kişide reaksiyona neden<br />

olabilir.Çoğu kişi inek sütü<br />

alerjisi olanların keçi, koyun ve<br />

manda gibi hayvanların sütlerini<br />

tüketebileceklerine inanmakta<br />

ise de bu sütlerde yüksek orada<br />

alerjik reaksiyon riski vardır.<br />

Eşek sütünün inek sütü alerjisi<br />

olanlarda daha düşük alerjik<br />

reaksiyon verse de hijyen ve<br />

kültürel özelliklerimiz gibi<br />

nedenlerden dolayı tüketiminin<br />

özendirilmemesi gerekir.<br />

tüketme sonucu yakınmaların<br />

ortaya çıkmasıdır ve alerjinin<br />

aksine oluşumunda bağışıklık<br />

sisteminin rolü yoktur.<br />

Çoğunlukla hafif veya müphem<br />

yakınmalara neden olur ve<br />

güvenilir teşhis yöntemi yoktur.<br />

Alerji ise bağışıklık sisteminin<br />

o besine düşman gibi tepki<br />

vermesi nedeniyledir ve teşhis<br />

güvenilir yöntemlere dayanır.<br />

Her toplumda alerjiye<br />

neden olan besinler farklılık<br />

gösterebilir<br />

Dünyada besin alerjenleri<br />

coğrafyaya göre değişkenlik<br />

gösterir. Örneğin Avrupa ve<br />

Kuzey Amerika’da en fazla<br />

ölümcül reaksiyona neden olan<br />

besin alerjeni yer fıstığıdır. Oysa<br />

ülkemizde yer fıstığı alerjisi<br />

nispeten azdır ve en sık görülen<br />

kuruyemiş alerjisi fındık ve ceviz<br />

kaynaklıdır.<br />

Son yıllarda tüketim<br />

alışkanlıklarının değişmesiyle<br />

kaju alerjisi daha sık<br />

görülmektedir.<br />

Besin alerjisi de geçebilen bir<br />

hastalıktır<br />

Besin alerjilerinin bir kısmı<br />

zamanla geçerken bir kısmı<br />

kalıcı olma özelliği taşır. Bunda<br />

duyarlılığın derecesi, duyarlı<br />

olan kişinin alerjik bünyesinin<br />

özellikleri ve duyarlı olunan<br />

gıdanın tipi belirleyicidir.<br />

Alerjik besini az tüketmek<br />

çözüm değil<br />

Yaygın kanı alerjik besinin az<br />

olarak tüketebileceği ise de<br />

besin alerjisi olan bir kişide<br />

besinin az tüketilmesi de<br />

reaksiyona neden olur.<br />

Besin alerjisi tedavisi sadece<br />

sorumlu besinin diyetten<br />

çıkarılması anlamına gelmez.<br />

Özellikle süt, buğday ve<br />

yumurta gibi temel gıdaların<br />

diyetten çıkarılması durumunda<br />

beslenme yeterliliğinin uygun<br />

diyet önlemleri ve destekleri ile<br />

giderilmesi gerekir.<br />

Besin intoleransı ve besin<br />

alerjisi sıklıkla karıştırılır.<br />

İntolerans çoğunlukla<br />

bilinmeyen bir nedenle o besin<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

55


AKTÜEL<br />

If allergies are managed correctly, the quality<br />

of life can be maintained<br />

The frequency with which allergies are seen in Turkey has doubled in the last 10 years<br />

Doubled in the Last 10<br />

Years<br />

Prof. Dr. Bülent Şekerel<br />

explained: According<br />

to studies six percent<br />

of infants, four percent of children,<br />

two percent of adolescents and one<br />

percent of adults have food allergies<br />

in our present day. The frequency<br />

with which food allergies are seen<br />

has doubled in our country just as<br />

it has in the world in the past ten<br />

years. Cow’s milk, one of the most<br />

basic food items, constitutes 40%<br />

of food allergies. For example 100%<br />

of nutrition for a baby that cannot<br />

drink breast milk is comprised<br />

of cow’s milk based products.<br />

When patients with food allergies<br />

encounter the food they are sensitive<br />

to, they experience a significant<br />

deterioration of their quality of life<br />

due to the life threatening reaction<br />

that could occur. Every walk of life<br />

needs to be informed about such<br />

an important topic. This is why our<br />

objective here is allergies<br />

Modern living increases food<br />

allergies<br />

The Objective Allergy Project<br />

Scientific Consultant Prof.Dr. Gülbin<br />

Bingöl said “Food allergies are seen<br />

more in very developed countries<br />

and in larger cities; the reason for<br />

this is industrialization, changes in<br />

eating habits, excessively hygienic<br />

living and uninformed antibiotic<br />

use. The immune system producing<br />

incorrect reactions is seen more<br />

frequently in children who grow<br />

up in the excessively protective<br />

environment of modern life”.<br />

STRIKING FACTS ABOUT FOOD<br />

ALLERGIES<br />

The food that most commonly<br />

causes allergies, cow’s milk<br />

Among the community the<br />

most common allergen foods<br />

are thought to be candy, cocoa,<br />

chocolate, strawberries, tomatoes<br />

and additives. Actually the risk of<br />

these foods causing allergies is<br />

relatively low. 40% of food allergies<br />

are caused by the most basic food<br />

item cow’s milk. This is followed<br />

closely by foods like eggs, nuts, fish,<br />

sesame, lentils.<br />

Even if just a piece of meat that has<br />

been marinated in milk is eaten in a<br />

restaurant this can cause an allergic<br />

reaction in people allergic to cow’s<br />

milk. Although most people think<br />

that people with cow’s milk allergies<br />

can consume the milk of animals<br />

like goat, sheep and water buffalo<br />

there is also a high risk of allergy<br />

in these foods. Although donkey<br />

milk is less likely to cause allergies<br />

in people allergic to cow’s milk its<br />

consumption must not encouraged<br />

due to hygiene and our cultural<br />

characteristics.<br />

Consuming less allergen is not a<br />

solution<br />

While the common opinion is<br />

that allergens can be consumed<br />

in smaller amounts, the fact is<br />

that there is still a risk of allergic<br />

reaction in people who consume<br />

a small amount of what they are<br />

allergic to.<br />

Treatment of food allergies is not<br />

just removing that food from your<br />

diet. Especially when basic foods<br />

are removed from the diet like<br />

milk, wheat and eggs suitable diet<br />

measures need to be taken and<br />

supplements need to be provided to<br />

keep nutrition sufficient.<br />

Food intolerance and food allergies<br />

are often confused. Intolerance<br />

is usually the complaints that are<br />

caused by eating a certain food for<br />

no known reason and contrary to<br />

allergies, the immune system play<br />

no role here. Most commonly they<br />

cause light and indefinite discomfort<br />

and there is no reliable method of<br />

diagnosing them. Allergies occur<br />

when the immune system reacts<br />

to the food as an enemy and the<br />

methods for diagnosis are reliable.<br />

The foods that can cause allergies<br />

can vary in every community<br />

The food allergies in the world can<br />

vary according to geography. For<br />

example the food that allergen that<br />

causes the most deadly reactions<br />

in Europe and North America is<br />

peanuts. But in our country the<br />

peanut allergy is relatively less<br />

common and the most common nut<br />

allergies originate from hazelnuts<br />

and walnuts. Also Cashew allergies<br />

are being seen more often with the<br />

change in consumer habits over<br />

recent years.<br />

Food allergies are diseases that<br />

can go away<br />

While some food allergies go away<br />

over time a portion of them are<br />

permanent. This is determined by<br />

the degree of sensitivity, the features<br />

of the allergy structure of the<br />

sensitive person and the type of food<br />

that the person is sensitive to.<br />

56<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

<strong>Medikal</strong> beslenmenin uygulandığı yöntemler<br />

Bir bireyin beslenme durumu, kişinin besin öğesi alımı ve besin<br />

öğesi gereksinmesi arasındaki dengedir. Bu denge, kişinin genel<br />

sağlık durumunu, hastalıklara karşı direncini, büyüme ve gelişmesini<br />

etkiler. Sağlıklı yaşamın temel kuralı besinlerin yeterli ve dengeli bir<br />

şekilde alınmasıdır. Sağlıklı beslenmenin olmadığı durumlarda ise<br />

malnütrisyon görülebilir.<br />

Avrupa Klinik Nütrisyon<br />

ve Metabolizma Derneği<br />

(ESPEN) malnütrisyonu<br />

“enerji, protein ve diğer<br />

besin öğelerinin yetersiz veya<br />

aşırı alımı veya dengesizliği<br />

sonucunda; klinik seyrinde, doku/<br />

vücut yapısında (vücut şekli,<br />

büyüklüğü ve kompozisyonu) ve<br />

fonksiyonunda ölçülebilir olumsuz<br />

etkilere neden olan beslenme<br />

durumu” olarak tanımlamaktadır.<br />

Uzun dönem yetersiz beslenme<br />

sadece protein-enerji<br />

malnütrisyonunu içermemekte<br />

bunun yanında mikronütrientler<br />

gibi diğer besin öğesi<br />

yetersizlerini de kapsamaktadır.<br />

Önemli bir halk sağlığı sorunu<br />

olan yetersiz beslenmenin<br />

görülme oranı toplumda % 5-15,<br />

hastaneye yatan hastalarda<br />

ise % 40 oranındadır(nutrisyon<br />

klavuzu,2016).<br />

Beslenme yetersizliği bir çok<br />

yöntem ile tespit edilebilir.<br />

Nutrisyon durumunu<br />

değerlendirirken;<br />

besin alımının saptanması,<br />

laboratuar testleri, klinik<br />

belirtileri ve sağlık öyküsü,<br />

antropometrik ölçümleri<br />

değerlendirilmelidir.<br />

özellikle yatan hastaların<br />

tedavilerinde önemli rol<br />

oynamaktadır. Son yıllarda<br />

önemi daha da artan nütrisyonel<br />

destek ilaç tedavisinin yanında<br />

mutlaka verilmektedir. Her<br />

hasta grubu için farklı medikal<br />

beslenme uygulanmalıdır.<br />

Uygulamadan önce hastanın<br />

ihtiyacına ve hastalığına göre<br />

enerji, protein, karbonhidrat, yağ,<br />

vitamin-mineral ve sıvı ihtiyaçları<br />

hesaplanarak beslenme planının<br />

hazırlanması gereklidir.<br />

<strong>Medikal</strong> beslenme 2 ayrı yöntemle<br />

uygulanabilir.<br />

1- Enteral Beslenme<br />

Enteral beslenme, normal<br />

ya da normale yakın çalışan<br />

gastrointestinal sistem aracılığı<br />

ile beslenme desteğinin<br />

sağlanmasıdır. Enteral<br />

beslenme desteği ağızdan<br />

ya da tüple olabilir. Eğer bir<br />

kontraendikasyon yok ise<br />

ilk tercih ağızdan beslenme<br />

olmalıdır. Enteral beslenmenin<br />

seçilmesinin nedenleri<br />

arasında daha fizyolojik olması,<br />

intestinal sistemi koruması,<br />

komplikasyonların az olması,<br />

uygulamanın kolay olması<br />

sayılabilir.<br />

2- Paranteral Beslenme(TPN)<br />

Katabolik dönemi ağır ve uzun<br />

süren hastalarda, gastrointestinal<br />

sistemin kullanılamadığı, ağızdan<br />

beslenmenin yapılamadığı<br />

durumlarda hastalara yoğun<br />

beslenme desteği sağlamak için<br />

uygulanır. Paranteral beslenmede<br />

enerji hesaplaması yapılarak,<br />

hastaya gerekli olan bütün<br />

besin maddeleri damar yolu ile<br />

verilir. Malnütrisyon yaşamayan<br />

hastalarda da doku tamiri ve kas<br />

kitlesinin korunması için gerekli<br />

olan kalori ve besin desteğini<br />

sağlamak içinde uygulanabilir.<br />

Uzm. Dyt. Sernaz Çakır Ercil<br />

Diyetisyen & Fitoterapi uzmanı<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

57


Aesthetics<br />

AKTÜEL<br />

Tourism


AKTÜEL


AKTÜEL<br />

Sağlik turizmi denilince ne düşünüyoruz?<br />

Recep Arslantaş<br />

Ülkemiz bulunduğu coğrafya<br />

bakımından üç tarafı denizlerle<br />

çevrili olan, dört mevsimi bir<br />

arada yaşayan, zengin yer altı<br />

kaynaklarına sahip son derece<br />

kıymetli bir ülkedir. Biz bu<br />

ülkemizin kıymetini ne derece<br />

biliyoruz, bu tartışıladursun<br />

bu bölümümüzde sizler<br />

için ülkemizin güzelliklerini<br />

araştırıp, bu güzellikleri sizlerle<br />

paylaşacağımızın haberini<br />

şimdiden verelim.<br />

Son yıllarda ülkemizde artan<br />

sağlık turizmini ve bununla alakalı<br />

tercih edilen hastaneleri, yapılan<br />

çalışmaları ve bunun dışında<br />

insan ruhunu güzelleştiren<br />

güzellikleri; şifalı suların olduğu<br />

kaplıcaları, ruhunuza iyi gelen<br />

tabiatın güzelliklerini sizler için<br />

bulmaya ve sizlerle paylaşmaya<br />

karar verdik. Hem göze hem<br />

kalbe hitap eden bölümümüzde;<br />

hastalık ve sağlıkta hayatınıza<br />

dahil olan, duygularınıza dokunan,<br />

pek çok anıyı birlikte yaşadığınız<br />

o özel yerleri birlikte keşfetmenin<br />

heyecanı içerisindeyiz. En önemli<br />

varlığımız olan nefesi nerede<br />

alıyoruz ve nefes almanın güzel<br />

olduğu yerler hayatımıza ne kadar<br />

dahil? İstanbul gibi kalabalık<br />

şehirler, bize her gün yeni bir<br />

bilgi ve yeni şeyler öğretirken;<br />

belleğimizden neleri siliyor, neleri<br />

unutuyoruz, iyice hatırlayalım.<br />

Kalabalık yerlerde yaşayan<br />

insanlarda her düşüncenin<br />

ön metni imkan ve olanaklar<br />

dahilinde ve kapitalist düzenin<br />

kontrolündeyken, Yaratıcı dışında<br />

hiçbir gücün dokunamadığı<br />

güzellikleri gördüğümüzde<br />

aldığımız nefes alışlarımıza<br />

olan şükrümüz nasıl artacak ?<br />

Ülkemizde belki henüz bizim dahi<br />

keşfetmediğimiz, keşfedilmeyi<br />

bekleyen nice güzellik var.<br />

Lütfen yaşadığımız coğrafyayı iyi<br />

tanıyalım, çünkü; o coğrafya bize<br />

kim olduğumuzu hatırlatacak en<br />

önemli somut varlık. O varlığa<br />

sahip çıkmaz, benimsemez onu<br />

sevmezsek; onu kaybederiz.<br />

Her insan farkında olarak ya<br />

da olmayarak aslında yaşadığı<br />

coğrafyaya benzer. O coğrafyanın<br />

kültürünü alır; dinlediği müzikten,<br />

giydiği kıyafetten, fiziksel<br />

özelliklerinden, karakteristik<br />

özelliklerinden aldığı nefes<br />

şekline kadar o coğrafyayı<br />

yansıtır. Farklı ulusların<br />

insanlarına baktığımızda; o ülkeye<br />

daha önce gitmiş o ülke insanı ile<br />

ilgili fikri olan bazı kişiler onların<br />

nereye ait olduklarını hemen<br />

anlarlar. Hatta bazı özellikler<br />

o kadar nettir ki; gitmeden de<br />

anlaşılabilirler.<br />

İnsan ömrünü uzatan tedavileri<br />

ve yerlerini, insanda var olan<br />

eksikliklerin ve hastalıkların<br />

çözümü ve araştırılmasını ve son<br />

olarak ’nefes alınacak yerleri’<br />

göreceğimiz bölümümüzde, az<br />

önce bahsettiğim farklı kültürden<br />

insanların ülkemize gelişini ve<br />

nefes almak için nereleri tercih<br />

ettiğine bakarken; tercih edilen<br />

yerleri birlikte ziyaret edecek,<br />

birlikte nefes alacağız.<br />

Size doğru ve güzel olanı<br />

gösterebilmenin mutluluğuyla,<br />

güzellikler daima eksilmesin<br />

hayatınızdan.. Sizi tamamlayacak<br />

tek şey onlar..<br />

60<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

What comes to mind when we say health tourism?<br />

In terms of its geographical<br />

location our country is an<br />

extremely valuable country<br />

surrounded on three sides by<br />

seas, where all four seasons take<br />

place and there is a wealth of<br />

underground resources. We are<br />

well aware of how valuable our<br />

country is but while that is being<br />

discussed I want to inform you<br />

that we will be researching the<br />

beauty of our country and sharing<br />

what we find out with you in this<br />

section. We decided to check into<br />

the ever increasing health tourism<br />

industry in our country and the<br />

preferred hospitals related to<br />

this, what kind of work is being<br />

done and other elements that are<br />

enhancing the human soul here.<br />

We set out to find therapeutic<br />

spas with healing water and the<br />

beauty of nature that soothes your<br />

soul and share such discoveries<br />

with you. In this section, which<br />

will appeal both to your vision and<br />

to your heart, we look forward<br />

to discovering together such<br />

special places that are there<br />

for you whether for illness or in<br />

good health, that speak to your<br />

emotions and provide special<br />

memories to be experienced<br />

together. Where do we get our<br />

breath, one of our most important<br />

abilities from and how much are<br />

places where it is actually good<br />

to take a breath included in our<br />

lives? While crowded cities like<br />

Istanbul give us new information<br />

and teach us something every<br />

day, let’s also remember what it<br />

erases from our memory, what<br />

we end up forgetting. We should<br />

never forget to increase our<br />

gratefulness for every breath<br />

we take, especially after we see<br />

the beauties that are delicately<br />

interwoven in miniature systems<br />

created by God. We will be able to<br />

step outside the capitalism realm<br />

and loud hustle bustle of everyday<br />

life. Maybe there are endless<br />

beautiful elements in our country<br />

that we haven’t even discovered<br />

yet, that are just out there waiting<br />

to be discovered. We should get<br />

to know the geography we live<br />

in well because that geography<br />

is the most tangible asset that<br />

will remind us who we are. If we<br />

do not embrace and protect this<br />

asset we will lose it.<br />

Everyone consciously or<br />

unconsciously resembles the<br />

geography they come from.<br />

They acquire the culture of that<br />

geography; they reflect that<br />

geography in everything from the<br />

music they listen to, the clothes<br />

they wear, its physical features<br />

and its characteristic features<br />

to the way they breathe. When<br />

we look at people from different<br />

nations; some people who have<br />

an idea about the people of a<br />

country that they have been to can<br />

immediately comprehend where<br />

they are from. In fact there are<br />

some characteristics that are so<br />

clear that they can be identified<br />

without even going to that<br />

country. In this section where we<br />

will see life extending treatments<br />

and where they are available,<br />

solutions and research for things<br />

that people lack and illnesses<br />

and finally places “to breathe in”,<br />

we will take a look at how people<br />

from different cultures come<br />

to our country and where they<br />

choose to take a breath, we will<br />

visit there top choices and take a<br />

deep breath there together.<br />

With the joy of showing you what<br />

is right and what is good, may<br />

goodness never be lacking in your<br />

life….it is the only thing that will<br />

define you..<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

61


AKTÜEL<br />

Sağlık turizmi için gelenler, ‘residence’leri tercih ediyor<br />

Onkoloji, ortopedi gibi uzun<br />

dönemli sağlık tedavileri<br />

için ülkemize gelenler,<br />

ağırlıklı olarak residence’larda<br />

konaklamayı tercih ediyor.<br />

Bulgaristan, Gürcistan, Irak gibi<br />

bulunduğumuz coğrafyadaki<br />

ülkelerden gelen sağlık<br />

turistlerinin sayısı her geçen yıl<br />

artıyor.<br />

Avrupa Residence Suites’de<br />

konaklayanların yaklaşık<br />

%50’sini sağlık turistlerinin<br />

oluşturduğunu kaydeden Avrupa<br />

Residence Suites Genel Müdürü<br />

Ercan Yılmaz, şunları söyledi:<br />

“Bölgemizdeki birçok hastane ile<br />

anlaşmamız bulunuyor. Onkoloji,<br />

ortopedi gibi, iki ay ve üzeri<br />

süren uzun soluklu tedaviler için<br />

gelenler, ev konforu yaşatması<br />

nedeniyle residence’ları tercih<br />

ediyor. Bir otel odasından daha<br />

büyük metrekaresi olan, içinde<br />

mutfağı dahil imkanları bulunan<br />

residenceler, 1+1, 2+1, 3+1, 4+1<br />

gibi farklı daire alternatifleri<br />

sunmasıyla da, refakatçisiyle<br />

gelen hastaların, tedavileri<br />

boyunca kendilerine ait bir odada<br />

dinlenebilmesine imkan sağlıyor”<br />

dedi.<br />

Ortadoğu pazarı ‘Residence’ diyor<br />

Ortadoğu pazarında güçlü<br />

olduklarını ve yoğun misafir<br />

ağırladıklarını anlatan Ercan<br />

Yılmaz, konuşmasına şöyle<br />

devam etti: “TEM Avrupa<br />

Konutları bitişiğinde bulunan<br />

Avrupa Residence Suites,<br />

2012 yılında faaliyete başladı.<br />

Yüz kırk yedi adet dairenin<br />

bulunduğu tesisimiz, ağırlıklı<br />

olarak 85m2 ve 120m2 tam<br />

donanımlı dairelerden oluşuyor.<br />

Ayrıca, 270m2 teraslı dubleks ve<br />

250m2 seyir teraslı 360 derece<br />

manzarası olan dairelerimiz de<br />

mevcut. Oda sayısı yüksek olan<br />

dairelerimizde, on on üç kişiye<br />

kadar konaklama olduğundan,<br />

özellikle Suudi Arabistan başta<br />

olmak üzere Ortadoğulu turistler<br />

tarafından yoğun talep görüyoruz.<br />

Misafirlerimiz, yemeklerini<br />

kendileri pişirebileceği gibi<br />

tesisin dışındaki restoranlardan<br />

da sipariş verebiliyor. Residence<br />

olarak aynı zamanda, bir otelin<br />

sunduğu, resepsiyon, güvenlik,<br />

temizlik, kapalı yüzme havuzu,<br />

sauna, fitness salonu gibi<br />

hizmetleri biz de veriyoruz” diye<br />

konuştu.<br />

62<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Medical Park sağlik ihracatinda da büyüyor<br />

Türkiye, yüksek<br />

standartlarda hizmet<br />

anlayışı, başarılı<br />

hekimleri ve fiyatlandırma<br />

politikalarıyla küresel sağlık<br />

turizminde konumunu<br />

güçlendiriyor. Sağlık sektörünün<br />

lider kuruluşlarından Medical<br />

Park Hastaneler Grubu da<br />

yaptığı çalışmalarla bu konuma<br />

katkı sağlıyor. Grup, Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi’nin (TİM)<br />

hazırladığı Türkiye’nin beş yüz<br />

Büyük Hizmet İhracatçı Firması<br />

Araştırması’nın Sağlık Hizmetleri<br />

kategorisinde bu yıl da ödüle<br />

layık görüldü. Türkiye’nin en<br />

büyük 500 hizmet ihracatçısının<br />

ödüllendirildiği törende Medical<br />

Park Hastaneler Grubu’nun<br />

ikincilik ödülünü Mali İşler<br />

Koordinatörü Burcu Öztürk,<br />

Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın<br />

elinden aldı.<br />

50 BİNDEN FAZLA YABANCI<br />

HASTA AĞIRLADI<br />

Uluslararası hastalarını Türkiye<br />

genelindeki 25 hastanesinde<br />

ağırlayan Medical Park<br />

Hastaneler Grubu; 2016 yılında<br />

başta Irak, Almanya, Libya ve<br />

Azerbaycan olmak üzere dünyanın<br />

farklı noktalarından gelen 50<br />

binden fazla kişiye sağlık hizmeti<br />

sundu. Grup, yabancı hastalara<br />

sunulan hizmetler karşılığında<br />

113 milyon TL’den fazla ciro elde<br />

etti.<br />

Açıklamasında sağlık turizminin<br />

büyümesine katkı sağladıkları<br />

için gururlu olduklarını dile<br />

getiren grubun Mali İşler<br />

Koordinatörü Burcu Öztürk,<br />

“Türkiye, birçok sektörde<br />

olduğu gibi sağlıkta da büyüyor.<br />

Sanıldığının aksine, yurtdışından<br />

Türkiye’deki sağlık kuruluşlarına<br />

ilgi sadece burun estetiği ve<br />

saç ekimi gibi güzelleşmeye<br />

yönelik operasyonlarla sınırlı<br />

değil. Yabancı hastalar acil tıbbı<br />

ihtiyaçlar, ortopedi hizmetleri,<br />

beyin ve kalp-damar ameliyatları,<br />

organ nakli gibi kritik tedaviler<br />

için yurtdışından ülkemize gelip<br />

sağlıklarını bize emanet ediyorlar.<br />

Medical Park olarak Orta Doğu,<br />

Avrupa ve Türk Cumhuriyetleri’ni<br />

kapsayan coğrafyadaki<br />

bilinilirliğimizi, mükemmeliyetçi<br />

sağlık hizmeti anlayışımız,<br />

multidisipliner yaklaşımız, uzman<br />

ve akademik unvanlı hekim<br />

kadrolarımız ve yüksek teknolojik<br />

altyapımız ile her geçen gün<br />

artırıyoruz. Sağlık kuruluşlarının<br />

uluslararası hizmet politikası<br />

güçlendikçe, hizmet kaliteleri<br />

arttıkça ve elbette kamunun<br />

sağlık sektörüne desteği sürdükçe<br />

Türkiye’nin konumunu daha da<br />

güçlendireceğine inanıyoruz”<br />

dedi.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

63


AKTÜEL<br />

Orhan Kocabıyık Şirketler Grubu, İstanbul’un<br />

yeni sağlık adasını hayata geçirdi<br />

Sağlık sektöründeki yirmi yıllık başarılı geçmişini, Sakarya ve Doğu Marmara<br />

Bölgesi’nin ilk ve en büyük hastanesi unvanıyla taçlandıran Özel Adatıp<br />

Hastanesi, Sakarya’nın ardından İstanbul’a da sağlık adasını kazandırdı<br />

Hizmet kalitesini her geçen<br />

gün arttırarak sağlık<br />

hizmetine Doğu Marmara<br />

Bölgesi ve Sakarya’nın en büyük<br />

hastanesi olarak öncülük eden,<br />

dünya standartlarında donanım<br />

ve alt yapıya sahip olan Özel<br />

Adatıp Hastanesi, uzmanlık ve<br />

deneyimini İstanbul’a taşıyor.<br />

Haziran 2014 tarihinden itibaren<br />

Sakarya’nın önde gelen iş<br />

adamlarından Orhan Kocabıyık’ın<br />

şirketler grubuna dahil olan<br />

hastanesi, sağlığa adanmış bir<br />

yaklaşımla İstanbul’un yükselen<br />

değeri Kurtköy’de hizmet vermeye<br />

başladı.Otuz milyon dolarlık<br />

yatırımla İstanbul’un yükselen<br />

değeri Kurtköy’de hayata geçirilen<br />

hastane; uzmanlık, konfor ve<br />

ileri teknolojik donatılarıyla<br />

sağlığın adresini değiştirmeye<br />

hazırlanıyor.<br />

Sağlık Ada’sı göründü<br />

En son teknolojik cihazlarla<br />

donatılmış sağlık adası Özel<br />

Adatıp İstanbul Hastanesi,<br />

25.000 metrekarelik kapalı alan<br />

üzerinde, gün ışığından en yüksek<br />

düzeyde faydalanılacak şekilde<br />

tasarlanmış göz alıcı mimarisi<br />

ile hem sağlığın adresini hem<br />

de klasik hastane anlayışını<br />

değiştiriyor. Alanında uzman<br />

yirmi altı hekim, sekiz adet<br />

ameliyathane, yirmi bir adet<br />

genel yoğun bakım yatağı, on adet<br />

yeni doğan yoğun bakım yatağı,<br />

dört adet koroner yoğun bakım<br />

yatağı ve kırk adet hasta yatağı ile<br />

hasta kabulüne başlayan hastane<br />

şimdiden bölgesinin örnek<br />

gösterilen sağlık kompleksleri<br />

arasında yerini aldı.<br />

64<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Orhan Kocabıyık Group of Companies has<br />

brought to life Istanbul’s newest health island<br />

The Özel Adatıp Hospital, which crowned its successful twenty year history<br />

in the health sector by achieving the title of the first and largest hospital in<br />

the Sakarya and East Marmara Region has now supplied a health island to<br />

Istanbul after Sakarya<br />

Leading healthcare services<br />

as the largest hospital<br />

in the Eastern Marmara<br />

Region and Sakarya<br />

by increasing its healthcare<br />

services daily and possessing<br />

world standard equipment and<br />

infrastructure, the Özel Adatıp<br />

Hospital is bringing its expertise<br />

and experience to Istanbul. The<br />

hospital, which joined as of June<br />

2014 the group of companies<br />

belonging to Orhan Kocabıyık, a<br />

leading businessman in Sakarya,<br />

began providing services in<br />

Kurtköy, a rising value in Istanbul<br />

with an approach devoted to<br />

healthcare. Coming to life with a<br />

thirty million dollar investment<br />

in Istanbul’s region of Kurtköy,<br />

which is currently rising in value,<br />

the Özel Adatıp Hospital is getting<br />

ready to change the address of<br />

healthcare with its expertise,<br />

comfort and advanced technology<br />

equipment.<br />

The Health Island has Appeared<br />

The health island Özel Adatıp<br />

İstanbul Hospital equipped with<br />

state of the art technology, is on<br />

an indoor area of 25,000 square<br />

meters designed to utilize daylight<br />

to its fullest and with its striking<br />

architecture is sure to change<br />

the address and classic hospital<br />

concept. The hospital which has<br />

started serving with twenty six<br />

doctors all experts in their fields,<br />

eight operating rooms, twenty<br />

one general intensive care beds,<br />

ten neonatal intensive care units,<br />

four coronary intensive care beds<br />

and forty general patient beds,<br />

is already an exemplary health<br />

facility in the region.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

65


TİM 500’ün en genç hastanesi<br />

Emsey Hospital<br />

AKTÜEL<br />

Sağlık Bakanlığı ve<br />

Uluslararası JCI (Joint<br />

Commission International)<br />

Akreditasyon belgesine sahip<br />

Emsey Hospital, multidisipliner<br />

hasta bakımı yaklaşımıyla ulusal<br />

ve uluslararası ölçekte ses<br />

getiren başarılara imza atmaya<br />

devam ediyor. Sağlık sektöründe<br />

5’inci yılını geride bırakmaya<br />

hazırlanan hastane, önemli bir<br />

misyon daha üstlenerek sektöre<br />

yön verecek özel hastaneler<br />

arasında yerini sağlamlaştırdı.<br />

Türkiye’nin en önemli sektörel<br />

araştırmalarından TİM (Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi) 500 listesine<br />

sağlık sektöründe altıncı sıradan<br />

giren Emsey Hospital, Türkiye’nin<br />

en büyük sağlık hizmeti ihracatı<br />

yapan özel hastaneleri arasında<br />

yer alıyor. Genel listede ise ilk<br />

200 hizmet ihracatçısı arasında<br />

yer alan Emsey Hospital, sağlık<br />

alanında ülkemizi başarıyla<br />

temsil etme kabiliyetini böylece<br />

tescillemiş oldu.<br />

Toplam hizmet ihracatı 18,5<br />

milyar dolar<br />

2016 verilerine dayanarak<br />

hazırlanan TİM 500 listesinde<br />

toplam hizmet ihracatı 18,5<br />

milyar dolar. Listede yer alan<br />

firmaların toplamı ise ihracatın<br />

yüzde 49’unu karşılıyor. Tüm<br />

sektörler içerisinde ise yüzde 3<br />

pay ile ilk on içerisinde sağlık<br />

alanı yer alıyor. TİM 500 sağlık<br />

sektörü listesine Türkiye’den<br />

toplam 15 firma katılmaya hak<br />

kazanırken, EMSEY Hospital’ın<br />

rakiplerine fark atarak 6’ıncı<br />

sırada konumlanması oldukça<br />

önemli bir başarı.<br />

Emsey Hospital Genel Müdürü<br />

Hayreddin Yekeler, <strong>2018</strong> hedefleri<br />

hakkında “ilk aşamada hizmet<br />

Emsey Hospital Genel Müdürü<br />

Hayreddin Yekeler<br />

kapasitemizi artırmak için<br />

hastanemizdeki yatak sayısını<br />

fazlalaştırıyoruz. Böylece daha<br />

fazla insanın hastanemizde<br />

tedavi görmesini sağlamayı<br />

hedefliyoruz. Gelecek yıl için<br />

hedefimiz Türkiye’nin ilk 5 sağlık<br />

kurumu arasında yer almak”<br />

diyerek kısa vadeli yatırım<br />

planlarını açıkladı.<br />

The youngest hospital at the TIM-500 list<br />

Emsey Hospital, which has<br />

‘Ministry of Health Certificate’<br />

and ‘International JCI (Joint<br />

Commission International)<br />

Accreditation Certificate’<br />

continues to achieve success<br />

at national and international<br />

scale with its multidisciplinary<br />

patient care vision. As a hospital<br />

preparing to finish its fifth year<br />

in the health sector, EMSEY<br />

became one of the sector leaders.<br />

According to the Turkey’s biggest<br />

sectoral research list TIM 500,<br />

Emsey Hospital ranked 6th and<br />

shows that its amongst with the<br />

Turkey’s largest private hospitals<br />

that exporting healthcare<br />

services. In the general list,<br />

Emsey Hospital ranked 178th<br />

and proved that it can be able to<br />

represent the Turkey in healtcare<br />

sector succesfully.<br />

Emsey Hospital’s General<br />

Manager Hayreddin Yekeler,<br />

announced their short-term<br />

investment plans. Yekeler said,<br />

‘’Our first priority is improving<br />

our service capacity. This way we<br />

can take care of more patient.<br />

Our aim for the next year is being<br />

one of the Turkey’s top 5 health<br />

agency.’’<br />

66<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL


C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K


Hızlı& başarılı<br />

AKTÜEL<br />

İnci Ayyıldız: “Pharmactive şu ana kadar 28 ülkede 350 ruhsat başvurusu yaptı.<br />

Kısa ve orta dönem ihracat hedefleri dahilinde 2020 yılı sonuna kadar Avrupa ve<br />

bölge ülkelerinde Pharmactive ürünlerinin satışına başlanmasını planlıyoruz.”<br />

İnci Ayyıldız<br />

Bu ay Pharmactive firmasının<br />

başarılı ve sempatik Genel Müdürü<br />

(Uluslararası Pazarlar, İş Geliştirme<br />

ve stratejik Üretim İşbirlikleri) İnci<br />

Ayyıldız’ı ziyaret ettik; bizi güler<br />

yüzü ile ağırlayan İnci hanımla,<br />

sizler için çok keyifli bir söyleşi<br />

gerçekleştirdik. Kısa zamanda<br />

uluslararası başarılara imza atan<br />

İlaç sektörünün devi haline gelen<br />

Pharmactive’in son yıllarda hızla<br />

artan başarısının tesadüf olmadığını<br />

öğrendik<br />

DÜNYA ILAÇ FIRMALARI<br />

ÜRETIM KONUSUNDA SIZI<br />

TERCIH EDIYORLAR. SIZE OLAN<br />

GÜVENLERININ VE SIZI TERCIH<br />

ETMELERININ SEBEBI NEDIR?<br />

Üretim tesisimiz yüksek kapasite<br />

ve teknolojisiyle sadece Türkiye’nin<br />

değil Batı Avrupa’nın da sayılı<br />

ilaç üretim tesislerinden birisidir.<br />

Tesisimizin ilk etabına 200 milyon<br />

dolarlık yatırım gerçekleştirildi. İlk<br />

ürünlerimizi 2013 yılının Eylül ayında<br />

Türkiye’de doktor ve eczacıların<br />

hizmetine sunduk. 108 bin metrekare<br />

alan üzerine kurulu Çerkezköy’de<br />

bulunan, Avrupa GMP sertifikalı<br />

üretim tesisimiz, sıvı, yarı katı ve katı<br />

hatlarda yoplam 330 milyon kutu<br />

ilaç üretim kapasitesine sahip ve en<br />

yüksek teknoloji üretim donanımına<br />

sahip.<br />

Faaliyetinin henüz birinci yılında,<br />

Avrupa’nın en saygın otoritelerinden<br />

biri olan BfArM tarafından verilen<br />

ve dünya çapında prestiji olan<br />

Avrupa GMP sertifikasını alan<br />

Pharmactive, Mayıs 2017 tarihinde<br />

bu sertifikasını yenilemeye hak<br />

kazandı. Son teknoloji üretim tesisi<br />

ve kalite standartları ile birçok<br />

uluslararası firmanın ilaç üretimi<br />

konusunda işbirliği yapmak istediği<br />

bir firma olduk. Stratejik üretim<br />

işbirliklerimiz ile sektörümüzde<br />

hızla ilerlemeyi planlıyoruz. GSK,<br />

Abbott, AstraZeneca Sandoz ,Pensa<br />

ve Reckitt Benckiser gibi çokuluslu<br />

firmalar ile yapılmış olan stratejik<br />

üretim işbirliklerimiz artarak devam<br />

edecektir.<br />

BÜNYENIZDE ÜRETIMI<br />

GERÇEKLEŞTIRILEN KAÇ FARKLI<br />

ÜRÜN GRUBU YER ALIYOR?<br />

Pharmactive İlaç Fabrikası, yılda<br />

230 milyon kutu katı ( tablet, kapsül,<br />

70<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


toz), 57 milyon kutu yarı katı ( krem,<br />

jel, merhem ve losyon) ve 43 milyon<br />

kutu likit (şurup, süspansiyon,<br />

sprey ve damla) üretebiliyor. Bu<br />

tesisin genişleme alanlarının da<br />

devreye alınmasıyla birlikte, yıllık<br />

550 milyon kutunun üzerinde üretim<br />

kapasitesiyle, Avrupa’nın sayılı ilaç<br />

üretim tesislerinden biri olacak.<br />

Türkiye ve İhracat pazarlarından<br />

gelen kutu satışları ile Pharmactive;<br />

<strong>2018</strong> yılında Türkiye’de yılda 100<br />

milyon üzeri kutu üretim çıtasını<br />

aşan, az sayıdaki firmadan biri<br />

olacak. Bu üretimleri ile Sağlık<br />

Bakanlığı’nın cari açığı azaltma<br />

hedefine katkı sağlayacak.<br />

YERLI ILAÇ ÜRETIMI HAKKINDA<br />

NELER SÖYLEMEK ISTERSINIZ?<br />

İlaç sektörü stratejik sektörlerden<br />

biridir. Sadece ekonomik anlamda<br />

değil, toplum sağlığı açısından da<br />

önem taşımaktadır. Bu noktada<br />

son yıllarda devletimizin eşdeğer<br />

ilaçların reçetelere yazılmasındaki<br />

özel hassasiyetini ülkemiz ve<br />

toplumumuz adına olumlu buluyoruz.<br />

Türk ilaç sektörü artık eskisi gibi<br />

değil. Kendi ilaçlarımızı üretiyoruz.<br />

Eşdeğer ilaçlar noktasında<br />

sadece biz değil sektörümüzdeki<br />

tüm oyuncular çeşitli adımlar<br />

atıyorlar. Pharmactive olarak<br />

Türkiye’de önümüzdeki 5 yıl içinde<br />

ilk 5 eşdeğer firma arasında yer<br />

almayı hedefliyoruz. 456 kişilik<br />

tanıtım pazarlama kadrosu ve<br />

birçok uzmanlık alanına hitap eden<br />

156 ürünü ile sektördeki tutarlı<br />

büyümesini sürdürüyoruz. Hekimlere<br />

hastaları için tercih edebilecekleri<br />

kaliteli eşdeğer ürünler sunuyoruz.<br />

Ülkemiz ekonomisine katkı<br />

sağlıyoruz. Tüm bu süreçlerde Ar-<br />

Ge çalışmalarımızın katkısının çok<br />

büyük olduğunu belirtmek isterim.<br />

İHRACAT YAPTIĞINIZ ÜLKELER<br />

HANGILERI? İHRACAT IÇIN<br />

HEDEFLEDIĞINIZ BAŞKA<br />

PAZARLAR VAR MIDIR?<br />

Pharmactive cirosunun yüzde<br />

25’ini ihracat pazarlarından<br />

gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu<br />

hedef bizim kuruluşumuzdan<br />

günümüze gerçekleştirmek<br />

istediğimiz temel hedeflerden biridir.<br />

Ar-Ge merkezimizde geliştirdiğimiz<br />

ilaçlarımızı çeşitli ülkelere ihraç<br />

ediyoruz. Ancak bizim için ayrı bir<br />

önem taşıyan nokta, Avrupa Birliği<br />

ülkelerine gerçekleştirdiğimiz<br />

ihracatlardır. Geçtiğimiz Kasım<br />

ayında, ilk eşdeğer ürünümüzü<br />

Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya,<br />

İtalya, Portekiz’in de aralarında<br />

bulunduğu 10 Avrupa Birliği<br />

ülkesinde doktor ve eczacıların<br />

hizmetine sunduk. Avrupa’da eczane<br />

raflarında, doktor reçetelerinde<br />

ürünlerimizin bulunması bize ayrı<br />

bir gurur veriyor. Türkiye’nin yüzde<br />

100 yerli ilaç şirketleri arasında<br />

ihracat lideri olmayı hedefliyoruz.<br />

Pharmactive şu ana kadar 28<br />

ülkede 350 ruhsat başvurusu<br />

yaptı. Kısa ve orta dönem ihracat<br />

hedefleri dahilinde 2020 yılı sonuna<br />

kadar Avrupa ve bölge ülkelerinde<br />

AKTÜEL<br />

Pharmactive ürünlerinin satışına<br />

başlanmasını planlıyoruz. İhracat<br />

Pazarlarımız Batı Avrupa, Orta<br />

Doğu, Rusya, Türki Cumhuriyetler,<br />

Balkanlar, Kuzey Afrika ve Uzak<br />

Doğu olmak üzere yaklaşık 50 ülkeyi<br />

kapsayacak.<br />

Geçtiğimiz günlerde Güney Koreli<br />

global bir şirket olan Polus şirketi<br />

ile ortaklığınızı taçlandıracağınız<br />

‘’biyolojik ilaç’’ amaçlı yeni bir<br />

tesis kuracağınızı duyurdunuz. Bu<br />

süreç nasıl başladı kısaca bahseder<br />

misiniz?<br />

Pharmactive, yenilikçi ve biyobenzer<br />

ürünlerin hastalara erişimini<br />

kolaylaştırmak vizyonu ile kurulmuş<br />

olan Güney Koreli global bir şirket<br />

olan Polus ‘a 2016 yılında ortak oldu.<br />

Bu ortaklık Türkiye’de yeni bir üretim<br />

tesisi kurma fikriyle taçlanarak,<br />

yatırım ortaklığına dönüştü. Bu<br />

yeni anlaşma ile Pharmactive<br />

master hücre kültürüne sahiplik<br />

hakkı, biyoteknolojik ürün Ar-Ge<br />

teknolojilerine erişim hakkının<br />

yanında, dünya standartlarında<br />

ve global klinik çalışmalarla<br />

geliştirilecek biyobenzer ürünlerin<br />

Türkiye, Rusya, BDT, Ortadoğu ve<br />

Doğu Avrupa ve Afrika bölgesinde 34<br />

ülkede münhasır satış ve pazarlama<br />

haklarına sahip oldu.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

71


AKTÜEL<br />

Bu kapsamda global klinik<br />

çalışmalara Türkiye‘den merkezlerin<br />

katılımı ve klinik deneyim de<br />

sağlanacak. Ayrıca, Türkiye’de<br />

bir üretim tesisi kurulacak ve bu<br />

tesis Avrupa ve Amerika sağlık<br />

otoritelerinden (FDA) onaylı<br />

olacaktır. Bu vesileyle Türkiye’de<br />

olmayan yüksek teknoloji<br />

ülkemize transfer edilecek ve bu<br />

tesislerde farklı biyolojik ürünler<br />

de geliştirilebilecek. Biz Türkiye’de<br />

biyoteknoloji alanında AR-GE ve<br />

üretimde istihdam yaratmayı ve<br />

ülkemizin ihtiyaç duyduğu ‘teknolojik<br />

insan’ kaynağına katkı sağlamayı<br />

hedefliyoruz. Bu tesislerde<br />

üreteceğimiz ürünler, Türkiye, 34<br />

çevre ülke pazarına ek olarak Avrupa<br />

ve Amerika’ya da gönderilecek,<br />

ülkemizin ilaç alanındaki cari<br />

açığının azaltılmasında önemli katkı<br />

sağlayacak. Şu anda Polus şirketinin<br />

Güney Kore’de 230 milyon dolarlık<br />

fabrika yatırımı sürüyor. Türkiye’de<br />

de bir üretim tesisi kuracağız.<br />

Ortaklığımız, teknoloji transferini<br />

de içeriyor. Kısaca Güney Kore’de<br />

üretilmiş bir ürünü Türkiye’de<br />

sadece paketlemeyeceğiz. Bizzat<br />

hücre kültüründen bitmiş ürüne<br />

kadar tüm süreçleri kapsayan üretim<br />

noktasında ciddi bir teknolojiyi<br />

ülkemize getirmiş olacağız.<br />

BIYOTEKNOLOJIK ILAÇ SEKTÖRÜ<br />

HAKKINDA BILGI VEREBILIR<br />

MISINIZ?<br />

Biyoteknolojik ilaç sektörü dünyada<br />

hızla gelişiyor ve pazar payı hızla<br />

artıyor. Dünya genelinde az sayıda<br />

ülke uluslararası standartlara<br />

sahip biyoteknolojik ilaç üretiyor.<br />

Bu ülkeler arasında ABD, İngiltere,<br />

Japonya, Güney Kore, İsviçre’yi<br />

sayabiliriz. Polus ve Pharmactive<br />

ortaklığında gerçekleştirilecek<br />

yatırımla Türkiye, biyoteknoloji<br />

alanında dünya standartlarında ilaç<br />

üretebilen yüksek teknolojiye sahip<br />

ülkeler arasına katılacak.<br />

Dünyada ilaç pazarının büyüklüğü<br />

2016 yılında 1 trilyon 150 milyar dolar<br />

civarında. Bu rakam dünya otomotiv<br />

endüstrisi ile neredeyse aynı,<br />

sadece yüzde 20 altında. Toplam ilaç<br />

pazarındaki biyoteknoloji ürünlerinin<br />

payı şu anda 220 milyar dolar<br />

düzeyinde. Başka bir örnek daha<br />

vermek isterim. Dünyada yarı iletken<br />

denilen, yani çip üretim endüstrisinin<br />

büyüklüğü ise 320 milyar dolar. 5-7<br />

yıl içinde biyoteknolojik ilaçların<br />

pazar büyüklüğünün yarı iletken<br />

pazarının da üstüne çıkacağı<br />

öngörülüyor. Dünyada kimyasal<br />

ürünlerin sayısı 100 bin adet<br />

civarıyken, biyoteknoloji ürünlerinin<br />

sayısı ise 1.000’den az.<br />

Hedefe yönelik etki gösteren bu<br />

ilaçlar hem yüksek etkinlikleri hem<br />

de az yan etki profilleri ile kronik<br />

hastalıkların tedavisinde özellikle<br />

tercih edilmekte , böylelikle Pazar<br />

büyüklüğü hızla artmaktadır.<br />

KISA ZAMANDA BU KADAR<br />

YÜKSELMENIZI VE BAŞARINIZI<br />

NEYE BORÇLUSUNUZ?<br />

İyi odaklanmak ve doğru ekip yani<br />

insan faktörü. Baktığınız zaman<br />

tecrübeli bir kadro var, çabuk<br />

dokunuşlarla sonuç alınıyor. İşimizi<br />

tutkuyla yapıyoruz ve iyi yapmak<br />

istiyoruz.<br />

72<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


middle east & africa<br />

<br />

Book<br />

Your<br />

Stand<br />

3 - 5 September <strong>2018</strong><br />

Abu Dhabi, United Arab Emirates


AKTÜEL<br />

Türkiye Sağlik Enstitüleri Başkanliği (TÜSEB)<br />

“Biyoteknolojik İlaçlarin Geleceği ve Türkiye” konulu<br />

sempozyum düzenliyor<br />

Türkiye Sağlık Enstitüleri<br />

Başkanlığı (TÜSEB)<br />

tarafından düzenlenecek<br />

olan “Biyoteknolojik<br />

İlaçlarda Gelecek ve Türkiye<br />

Sempozyumu”, 19-20 Nisan<br />

<strong>2018</strong> tarihlerinde Lütfi Kırdar<br />

Uluslararası Kongre ve Sergi<br />

Sarayı’nda PharmaNext ve<br />

Biotecnica Fuarları ile eşzamanlı<br />

olarak gerçekleştirilecektir.<br />

Sempozyumun ilk Bilim Kurulu<br />

Toplantısı, 27 Kasım 2017 Pazartesi<br />

günü saat 13:00-17:00 saatleri<br />

arasında Crowne Plaza Asia Otel’de<br />

yapıldı.<br />

Toplantıya, İstanbul ve şehir<br />

dışından birçok akademisyen,<br />

resmi kurum temsilcisi ve firma<br />

temsilcileri katıldı. Sempozyum<br />

program taslağı oluşturulması<br />

amacıyla düzenlenen ilk Bilim<br />

Kurulu Toplantısı, aynı zamanda<br />

Biyoteknoloji konusunda<br />

Türkiye’deki tüm çevrelerin<br />

sempozyum öncesinde bu ortak<br />

platformda bir araya gelmesini de<br />

sağlandı.<br />

Türkiye Ekonomi Politikaları<br />

Araştırma Vakfı (TEPAV), İstanbul<br />

Sağlık Endüstrisi Kümelenmesi<br />

(İSEK), Temizoda Teknolojileri<br />

Derneği ve Moleküler Biyoloji<br />

Derneği gibi kurumların,<br />

PharmaNext ve Biotecnica<br />

Fuarları ile eş zamanlı etkinlikler<br />

düzenleyerek katkı verdikleri<br />

sempozyuma, Türkiye’nin önde<br />

gelen üniversiteleri, dernekler,<br />

akademisyenler, araştırma birimleri<br />

ve firmalar da bilgi ve tecrübeleriyle<br />

katkı sağlıyor.<br />

Biyoteknoloji ve farmasötik<br />

alanlarında akademi ve endüstri iş<br />

birliğini geliştirmek, Ar-Ge üretim<br />

teknolojileri ve uluslararası iş birliği<br />

olanaklarını ilerletmek amacıyla<br />

düzenlenecek olan sempozyum,<br />

iki gün sürecek ve altı oturumlu<br />

konu ile ilgili paydaşları tek bir<br />

platformda bir araya getirecektir.<br />

Uluslararası birçok katılımcının<br />

davetli olacağı uzman ve<br />

araştırmacı kuruluş temsilcilerine<br />

açık olan sempozyumun dili Türkçe<br />

ve İngilizce olacak.<br />

Kamu Politikaları , Üniversiteler<br />

ve Araştırma Kurumları,<br />

Endüstrinin Rolü ve Yatırım,<br />

Biyogirişimciler, Uluslararası<br />

İşbirlikleri ve Farklı Ülke Modelleri,<br />

Gelecek ve İnovatif Teknolojiler<br />

gibi konu başlıklarından oluşan<br />

sempozyumun açılış konuşmalarını<br />

Sağlık Bakanlığı, Kalkınma<br />

Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve<br />

Teknoloji Bakanlığı ve TÜSEB<br />

gerçekleştirecek.<br />

Sempozyum Bilim Kurulu, soyadına<br />

göre alfabetik olarak aşağıdaki gibi<br />

sıralanmaktadır.<br />

Bilim Kurulu Başkanı :Prof. Dr. Ali<br />

Osman KILIÇ / Karadeniz <strong>Teknik</strong><br />

Üni. Tıbbi Mikrobiyoloji ABD<br />

Bilim Kurulu Üyeleri;<br />

Prof. Dr. Serdar ALPAN / Turgut<br />

İlaç Biyoteknoloji<br />

Prof. Dr. Ş.Esra ERDAL<br />

BAĞRIYANIK / İBG İzmir Biyotıp ve<br />

Genom Merkezi<br />

Prof. Dr. Nazan BERGİŞADİ / İst.<br />

Yeni Yüzyıl Üni. Eczacılık Fak.<br />

Dr. İrfan ÇİNKAYA / Deva<br />

Biyoteknoloji<br />

Yrd. Doç. Dr. Devrim DEMİR DORA /<br />

Akdeniz Üni. Tıbbi Farmakoloji ABD<br />

Prof. Dr. Mehmet Z. DOYMAZ /<br />

Bezmialem Üni. Tıbbi Mikrobiyoloji<br />

ABD<br />

74<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

,Doç. Dr. Demet CANSARAN DUMAN / Ankara Üni.<br />

Biyoteknoloji Enstitüsü<br />

Uzm. Ecz. Vedat EĞİLMEZ / İEİS İlaç Endüstrisi<br />

İşverenler Sendikası<br />

Ömer Cem ERDEM / Sartorius Stedim Sartonet -<br />

FloraBIO<br />

Prof. Dr. S. İsmet DELİLOĞLU GÜRHAN / Ege Üni.<br />

Biyomühendislik Bölümü<br />

Prof. Dr. İhsan GÜRSEL / Bilkent Üni. Moleküler<br />

Biyoloji ve Genetik Bölümü<br />

Prof. Dr. Mayda GÜRSEL / ODTÜ Biyolojik Bölümler<br />

Prof. Dr. Reyhan Neslihan GÜRSOY / Hacettepe Üni.<br />

Farmasötik Teknoloji ABD<br />

Dr. Cem KOÇAK / Koçak Biyoteknoloji<br />

Prof. Dr. Işıl AKSAN KURNAZ / Gebze <strong>Teknik</strong> Üni.<br />

Moleküler Biyoloji ve Gen. Bölümü<br />

Selin ARSLANHAN MEMİŞ / TEPAV Türkiye Ekonomi<br />

Politikaları Araştırma Vakfı<br />

Prof. Dr. Aykut ÖZDARENDELİ / Erciyes Üni. Tıbbı<br />

Mikrobiyoloji ABD<br />

Prof. Dr. Nesrin ÖZÖREN / Boğaziçi Üni. Moleküler<br />

Biyoloji ve Gen. Bölümü<br />

Prof. Dr. Cengizhan ÖZTÜRK / İSEK İstanbul Sağlık<br />

Endüstrisi Kümelenmesi<br />

Dr. Gülhas SOLMAZ / TÜSEB Türkiye Sağlık Enstitüleri<br />

Başkanlığı<br />

Haşim SOLMAZ / Temizoda Teknolojileri Derneği<br />

Prof. Dr. Fazilet Vardar SÜKAN / Sabancı Üni. SUNUM<br />

Doç. Dr. Urartu Özgür Şafak ŞEKER / Bilkent Üni.<br />

UNAM<br />

Prof. Dr. Şaban TEKİN / TÜBİTAK - MAM<br />

Reşat ULTAV / RTA Laboratuvarları<br />

Prof. Dr. Emine YAZAN / Anadolu Üni. Farmasötik<br />

Teknoloji ABD<br />

Taner YEDİKARDAŞLAR / Biotecnica & PharmaNEXT<br />

İrem YENİCE / Arven İlaç<br />

Başak YILMAZ / AİFD Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği<br />

Uzm. Kübra YILMAZ / TÜSEB Türkiye Sağlık Enstitüleri<br />

Başkanlığı<br />

Hayatı seviyorum, kalbimi dinliyorum<br />

İstanbul, 11 Aralık 2017 – 29<br />

Eylül Dünya Kalp Günü’nde<br />

TKD ve Novartis iş birliği<br />

ile hayata geçirilen ve<br />

kalp sağlığına dikkat çekerek<br />

kamuoyunda farkındalığı artırmayı<br />

amaçlayan “Hayatı Seviyorum,<br />

Kalbimi Dinliyorum” kampanyası<br />

kapsamında, oyuncu Rasim<br />

Öztekin ile gerçekleştirilen<br />

“Kalp Yetersizliği Sohbetleri”<br />

projesi tanıtıldı. Rasim Öztekin<br />

ile gerçekleştirilen projede, bir<br />

taksinin şoför koltuğuna geçen<br />

oyuncu, kalp yetersizliği hastaları<br />

olan yolcular ve yakınları ile<br />

sohbet ederek onların ilham<br />

veren hikâyelerini dinliyor. Hasta<br />

ve hasta yakınları ile çekilen<br />

videoların kalbinidinlesen.com<br />

ve sosyal medya üzerinden<br />

yayınlanarak, kalp yetersizliği<br />

hastaları ve yakınlarının<br />

bilinçlenmesi hedefleniyor.<br />

Oyuncu Rasim Öztekin’in yanı<br />

sıra, TKD Kalp Yetersizliği<br />

Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr.<br />

Hakan Altay’ın, kalp yetersizliği<br />

hastalarının ve hasta yakınlarının<br />

katılımıyla düzenlenen<br />

toplantıda, proje ile ilgili detaylar<br />

anlatılırken, hastalığa yönelik<br />

bilgiler de aktarıldı. Altay kalp<br />

yetersizliğini ayak bileklerinde<br />

şişme, nefes darlığı ve yorgunluk<br />

gibi şikâyetlerle ortaya çıktığını<br />

ve kalp performansının<br />

azalması sonucu, kalbin doku ve<br />

organlara gerekli ve yeterli kanı<br />

gönderememesiyle oluşan bir<br />

klinik tablo olduğunu söyledi.<br />

TKD Kalp Yetersizliği Çalışma<br />

Grubu üyesi Doç Dr. Hakan Altay<br />

kalp yetersizliğinin yaşam boyu<br />

devam eden kronik bir hastalık<br />

olmasına rağmen, erken teşhis<br />

ile sebep olduğu hayati riski<br />

azaltmaya yardımcı olabileceğini<br />

paylaştı. Kalp yetersizliğinin<br />

gelişimini engellemenin,<br />

gelişmişse ilerlemesini<br />

yavaşlatmanın ve bu hastaların<br />

yaşam süresini uzatıp yaşam<br />

kalitesini yükseltmenin, toplumun<br />

bu konuda bilgilendirilmesi<br />

ve bilinçlenmesi ile mümkün<br />

olabileceğini vurguladı.<br />

Ayrıca çoğu hastada kalp<br />

yetersizliği yakınmalarının<br />

kontrol altına alınabileceğini ve<br />

hastaların dikkat etmesi gereken<br />

bazı noktaları aşağıdaki şekilde<br />

paylaşmıştır:<br />

• Doktorunun tavsiyelerine<br />

uyulması<br />

• Tuz tüketimini azaltması<br />

• Sigara içmemesi<br />

• Fiziksel aktivitesini sürdürmesi<br />

• Kilolu ise kilo vermesi<br />

• Alkol alımını kısıtlaması<br />

• Günlük kilo takibi yapması<br />

• Ödem açısından dikkatli olması<br />

şeklinde özetlenebilir.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

75


AKTÜEL<br />

Dünya Türkiye’yi onunla tanıyacak<br />

İlaç sektörünün devi olan Pharmactive, biyolojik ilaç geliştirme ve<br />

üretiminde, dünyada en yüksek teknolojiye sahip Güney Kore’de; Master<br />

hücreden , yenilikçi ürünleriyle öne çıkan Polus şirketi ile birlikte yeni<br />

tesisini kuruyor<br />

Pharmactive ve Polus ortaklığıyla<br />

kurulacak üretim<br />

tesisi ile Türkiye, kök hücreden<br />

itibaren çalışarak,<br />

biyoteknolojik ilaç üretebilen<br />

dünyadaki sayılı ülkeler arasına<br />

girecek. Uluslararası standartlarda<br />

biyoteknolojik ilaç üretebilen ABD,<br />

İngiltere, Japonya, Güney Kore,<br />

İsviçre’nin ardından Türkiye, bu teknolojiye<br />

sahip 6.ülke olacak.<br />

Güney Koreli Polus Şirketi ile yüzde<br />

yüz yerli sermayeli Türk şirketi<br />

Pharmactive biyoteknoloji alanında<br />

yapacakları yatırımla ilgili bir basın<br />

toplantısı düzenlendi. Pharmactive<br />

İlaç Üretim Tesisinde düzenlenen<br />

basın toplantısında Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Haluk Sancak, Polus Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Seung Heon<br />

Nam, Pharmactive Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Levent Selamoğlu, Pharmactive<br />

<strong>Teknik</strong> Operasyonlardan<br />

Sorumlu Genel Müdürü Fatih Elay<br />

bilgi verdi. Sancak, yüzde yüz yerli<br />

sermayeye sahip Pharmactive’in;<br />

Türkiye için de, yeni ve önemli olan,<br />

dikkat çekecek açılımlarını aktardı;<br />

yenilikçi ve biyobenzer ürünlerin<br />

hastalara erişimini kolaylaştırmak<br />

vizyonu ile kurulan Güney Koreli<br />

global bir şirket olan Polus ile 2016<br />

yılında ortak olduğunu vurguladı. Bu<br />

ortaklığın, Türkiye’de yeni bir üretim<br />

tesisi kurma fikriyle taçlanarak,<br />

yatırım ortaklığına dönüştüğünü,<br />

Türkiye’nin ilgisini çekecek yatırım<br />

hamlesini ve yaşanan süreci şöyle<br />

özetledi:<br />

“Bu yeni anlaşma ile Pharmactive<br />

master hücre kültürüne sahiplik<br />

hakkı, biyoteknolojik ürün AR-<br />

GE teknolojilerine erişim hakkının<br />

yanında, dünya standartlarında ve<br />

global klinik çalışmalarla geliştirilecek<br />

biyobenzer ürünlerin Türkiye,<br />

Rusya, BDT, Ortadoğu ve Doğu Avrupa<br />

bölgesinde 34 ülkede münhasır<br />

satış ve pazarlama haklarına sahip<br />

olmuştur. Global klinik çalışmalara<br />

Türkiye‘den merkezlerin katılımı ve<br />

klinik deneyim sağlanacaktır.<br />

Ayrıca, Türkiye’de bir üretim tesisi<br />

kurulacak ve bu tesis Avrupa<br />

ve Amerika sağlık otoritelerinden<br />

(FDA) onaylı olacaktır. Bu vesileyle<br />

Türkiye’de olmayan yüksek teknoloji<br />

ülkemize transfer edilecek ve bu<br />

tesislerde farklı biyolojik ürünler<br />

de geliştirilebilecektir. Biz Türkiye’de<br />

biyoteknoloji alanında AR-GE<br />

ve üretimde istihdam yaratmayı ve<br />

ülkemizin ihtiyaç duyduğu ‘teknolo-<br />

Seung Seung Heon Heon Nam Nam<br />

Haluk Sancak<br />

76<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


jik insan’ kaynağına katkı sağlamayı<br />

hedefliyoruz. Bu tesislerde üreteceğimiz<br />

ürünler, Türkiye, 34 çevre<br />

ülke pazarına ek olarak Avrupa ve<br />

Amerika’ya da gönderilecek, ülkemizin<br />

ilaç alanındaki cari açığının<br />

azaltılmasında önemli katkı sağlayacaktır.”<br />

Pharmactive’in üretim tesislerinin<br />

200 milyon doların üzerinde bir<br />

yatırımla, yıllık 330 milyon kutu üretim<br />

kapasiteli, 108 bin metrekare<br />

alana kurulu, Türkiye’nin en büyük<br />

ve en modern üretim tesislerinden<br />

biri olduğunu ve cirosunun<br />

yüzde 25’ini ihracat pazarlarından<br />

gerçekleştirmeyi hedeflediğini<br />

söyleyen Sancak; iki yıldır çalışmalarını<br />

yürüttükleri ve kendi AR-GE’lerinde<br />

geliştirdikleri ilaçlarını, Kasım<br />

2017 yılında ilk eşdeğer ürün olarak<br />

Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya,<br />

İtalya, Portekiz’in de aralarında bulunduğu<br />

on Avrupa Birliği ülkesinde<br />

doktor ve eczacıların hizmetine<br />

sunduklarını belirtti.<br />

Haluk Sancak’ın verdiği bilgiye göre;<br />

Türkiye’nin yüzde 100 yerli ilaç şirketleri<br />

arasında ihracat lideri olmayı<br />

hedefleyen Pharmactive şu ana kadar<br />

28 ülkede 350 ruhsat başvurusu<br />

yaptı. Kısa ve orta dönem ihracat<br />

hedefleri dahilinde 2020 yılı sonuna<br />

kadar Avrupa ve bölge ülkelerinde<br />

Pharmactive ürünlerinin satışına<br />

başlanması hedefleniyor.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

77


HEAD OFFICE/FACTORY<br />

Maltepe Mah. Litros Yolu Aile Çay Bahçe Sk. No:10 Topkapı 34010 İstanbul-TURKEY<br />

Tel: 0 (212) 544 30 50 (pbx) Fax: 0 (212) 544 90 20<br />

E mail: info@variteks.com<br />

Web: www.variteks.com


Our Group, which started out in a small workshop 59 years ago, today meets the need from<br />

different countries all over the world after meeting the needs in general of Turkey, primarily<br />

the European countries, together with its state-of-the-art production equipment in the<br />

modern plants exceeding 8000 square meters and with its specialist staff and the<br />

Research & Development department following the innovations continuously. Variteks<br />

obtained a position in 74 countries in the world where it is looked for and sought after with<br />

its name. With the rightful pride of being the leader company of Turkey on its own subject,<br />

VARİTEKS became and will become the most correct solution on the subject of orthopedic<br />

products.<br />

Seamless knitted system<br />

providing heat and moisture<br />

control<br />

Embedded Aloe Vera<br />

microcapsules<br />

Gradual adjustment of<br />

length<br />

Easy adjustment by one touch<br />

Support and comfort together<br />

with Circular Knitting System


AKTÜEL<br />

Avrupa onu tercih ediyor<br />

Dünyada ülkemizin tanınmasına katkı sağlamış, Türkiye’yi sağlık, güzellik ve kozmetik alanında<br />

temsil eden başarılı firmalarımızdan bir tanesi olan Akten Kozmetik, yapmış olduğu doğal<br />

ürünlerin, dış ülkelerde talep görmesi üzerine, yeni kararlar aldıklarını belirterek; yurt dışında<br />

Hollanda, Almanya, İsviçre ve Belçika gibi pek çok ülkede yeni yatırımlara başladı.<br />

Türk kozmetik şirketi,<br />

ürünlerinde doğallık<br />

konusunda hassas<br />

olduğunu vurgulayarak;<br />

30.yılında 30 milyon TL<br />

hedeflediğini belirtti. ‘’Doğallığı<br />

yaşamak hakkınız!” sloganı ile iki<br />

yüz yirmiden fazla ürün çeşidine<br />

sahip olan Thalia Natural Beauty<br />

markasıyla, kozmetik sektöründe<br />

sağlam adımlarla ilerleyen<br />

Akten Kozmetik, yeni yıla iddialı<br />

giriyor. Kuruluşunun 30. yılı olan<br />

<strong>2018</strong>’de, ilk konsept mağazasını<br />

İstanbul’da açacak ve yıl içinde<br />

Türkiye’deki mağaza sayısını<br />

dörde çıkaracak olan firma Genel<br />

Müdürü Gökhan Kara; Türkiye’de<br />

doğan % 100 yerli bir kozmetik<br />

markası olmanın haklı gururunu<br />

taşıdıklarını söyleyerek, “Global<br />

markalar arasındaki yerimizi<br />

sağlamlaştıracaklarının’’ üzerini<br />

vurguladı. Avrupa ülkelerine<br />

ihracatlarını Hollanda’da bulunan<br />

Thalia Cosmetics isimli şirketleri<br />

üzerinden yürüttüklerini ve<br />

Thalia Natural Beauty markasına<br />

Avrupa’dan ciddi mağaza talebi<br />

geldiğini belirterek, <strong>2018</strong> yılı<br />

içinde Hollanda, Almanya,<br />

İsviçre ve Belçika’da da konsept<br />

mağazalar açacak olan firmanın<br />

genel müdürü Kara <strong>2018</strong> yılıyla<br />

ilgili şunları söyledi:<br />

“<strong>2018</strong> bizim için gerçek bir atılım<br />

yılı olacak.<strong>2018</strong> yılında hedefimiz<br />

30 milyon TL. İhracat yaptığımız<br />

ülkelerin sayısını ise yirmiden<br />

yirmi yediye çıkaracağız”<br />

“Yeni ürün geliştirme noktasında<br />

teknolojinin ve Ar-Ge’nin gücüne<br />

inanıyoruz. <strong>2018</strong> yılında Ar Ge<br />

merkezinin açılışı olacak.Yeni Ar-<br />

Akten Kozmetik Genel Müdürü Gökhan Kara<br />

Ge merkezimiz ürünlerimize olan<br />

güveni daha da artıracaktır”<br />

Europe’s choice<br />

One of our successful companies,<br />

Akten Kozmetik, who promotes<br />

Turkey to the world in the fields of<br />

health, beauty and cosmetics stated<br />

that since its natural products are<br />

demanded in foreign countries the<br />

company started new investments<br />

in many countries such as<br />

Netherlands, Germany, Switzerland<br />

and Belgium.<br />

Turkish cosmetics company<br />

emphasized that they are very<br />

sensitive in neutrality in their<br />

products and aims 30 million TL on<br />

its 30th year. With the slogan, “It<br />

is your right to live natural!” Akten<br />

Kozmetik’s Thalia Natural Beauty<br />

brand has more than 120 different<br />

products and Akten Kozmetik<br />

takes firm steps in the sector and<br />

welcomes the new year ambitiously.<br />

In <strong>2018</strong>, on its 30th year, the first<br />

concept store will be opened in<br />

İstanbul and therefore the total<br />

number of stores in Turkey will<br />

be four. General Manager Gökhan<br />

Kara said that they are proud of<br />

being the first 100% local cosmetics<br />

brand born in Turkey and added,<br />

“We will secure our position among<br />

global brands.”He stated that they<br />

carry out their export from Thalia<br />

Cosmetics in Netherlands and there<br />

is a great store demand for Thalia<br />

Natural Beauty brand in Europe,<br />

therefore the company will open<br />

concept stores in Netherlands,<br />

Germany, Switzerland and Belgium,<br />

in <strong>2018</strong>. General Manager Kara<br />

talked about <strong>2018</strong>: “<strong>2018</strong> will be<br />

a real breakthrough year for us.<br />

Our aim is 30 million TL in <strong>2018</strong>.<br />

We will increase the number of the<br />

countries that we export from twenty<br />

to twenty-seven.<br />

“We believe in the power of<br />

technology and R&D for developing<br />

new products. <strong>2018</strong> will be the start<br />

of our R&D center. Our new R&D<br />

center will increase the trust to our<br />

products.”<br />

80<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


18-21<br />

Sağlıkta ortak gelecek<br />

Sueno Hotels Deluxe<br />

Detaylı Bilgi İçin:<br />

www.ohsadkurultayi.org<br />

Organizasyon<br />

ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIK<br />

KURULUŞLARI DERNEĞİ


AKTÜEL<br />

EXPOMED her geçen yıl güçleniyor<br />

T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın desteğinden sonra KOSGEB desteğini de<br />

alan EXPOMED Fuarı, sürdürülebilir büyüme stratejisi sayesinde yoluna<br />

tüm hızıyla devam ediyor.<br />

Avrasya Bölgesi’nin ve<br />

Türkiye’nin medikal<br />

alandaki en önemli<br />

buluşma platformu olan<br />

EXPOMED Fuarı, T.C. Ekonomi<br />

Bakanlığı’nın desteğinden sonra<br />

şimdi de KOSGEB desteğini aldı.<br />

T.C. Ekonomi Bakanlığı desteği<br />

ile EXPOMED Fuarı, İhracatçılar<br />

Birliği üyesi firmaları, ihracat<br />

pazarları ile buluşturuyor. Destek<br />

kapsamında İhracatçılar Birliği’ne<br />

üye firmaların yer kirası ve stant<br />

konstrüksiyonu harcamalarının<br />

otuz bin TL’yi geçmemesi kaydıyla<br />

yüzde ellisini geri ödeyen T.C.<br />

Ekonomi Bakanlığı, sektörün<br />

gelişimini desteklediğini bir kez<br />

daha ortaya koyuyor.<br />

Öte yandan EXPOMED, Küçük<br />

ve Orta Ölçekli İşletmeleri<br />

Geliştirme ve Destekleme<br />

İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB)<br />

desteğini de alarak KOBİ’lere<br />

de iş platformu yaratmaya<br />

devam ediyor. Türkiye’nin sağlık<br />

yatırımlarını desteklemek ve<br />

dünyanın farklı noktalarından<br />

İstanbul’a gelecek alım heyetleri<br />

ile yeni pazarlarda fırsatlar<br />

yakalamalarına destek olmak<br />

amacı ile KOBİ’lerin arkasında<br />

duran EXPOMED, KOBİ’lerin<br />

fuara daha büyük metrekarelerle<br />

dönmesine olanak sağlıyor.<br />

22 - 25 Mart <strong>2018</strong> tarihleri<br />

arasında İstanbul’daki Tüyap<br />

Fuar ve Kongre Merkezi’nde<br />

gerçekleşecek olan medikal<br />

cihaz, ekipman ve teknolojilerin<br />

sergilendiği, medikal trendlerin ve<br />

bilimsel etkinliklerin takip edildiği<br />

Avrasya’nın lider fuarı EXPOMED;<br />

Ortopedi ve Sarf Malzemeleri,<br />

Elektro <strong>Medikal</strong> Ekipman<br />

ve <strong>Medikal</strong> ve Laboratuvar<br />

Teknolojileri ile Hastane Yapı ve<br />

Tıbbi Tesis Yönetimi olmak üzere<br />

üç temel ürün grubuna göre<br />

ayrılan salonlarda ziyaretçilerini<br />

bekliyor.<br />

86<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

EXPOMED is becoming stronger every year<br />

The EXPOMED Fair, which has received the support of KOSGEB after the<br />

support it had received from the Turkish Ministry of Economy, has been<br />

continuing its sustainable growth.<br />

The EUROMED Fair, the<br />

most important meeting<br />

platform in the medical<br />

field of Eurasia and<br />

Turkey, has now received KOSGEB<br />

support after already receiving<br />

support from the T.R. Ministry of<br />

Economy.<br />

With the support of the T.R.<br />

Ministry of Economy the<br />

EUROMED Fair introduces<br />

members of the Exporters Union<br />

to export markets. In the scope of<br />

this support the companies that<br />

are Exporters Union members<br />

get a 50 percent refund on their<br />

stand rent and stand construction<br />

expenses as long as they do not<br />

exceed 30 thousand TL, showing<br />

yet again how the T.R. Ministry<br />

of Economics supports the<br />

development of the sector.<br />

In the meantime EXPOMED also<br />

received the support of the Small<br />

to Mid Scale Operations Support<br />

and Development Administration<br />

(KOSGEB) to create a business<br />

platform for SMEs. Supporting<br />

SMEs by reinforcing health<br />

investments in Turkey and helping<br />

companies explore opportunities<br />

in new markets through<br />

procurement committees that<br />

come to Istanbul from different<br />

locations in the world, EXPOMED<br />

enables SMEs to return to the fair<br />

with larger areas.<br />

EXPOMED, the leading fair of<br />

Eurasia, which will be taking<br />

place between March 22 – 25,<strong>2018</strong><br />

at the Tüyap Fair and Conference<br />

Center in Istanbul, will include<br />

medical devices, equipment<br />

and technologies to follow the<br />

medical trends and scientific<br />

activities; and will greet visitors<br />

in the halls divided according to<br />

the three main product groups of<br />

Orthopedics and Consumables,<br />

Electro Medical Equipment<br />

and Medical and Laboratory<br />

Technologies and Hospital<br />

Structure and Medical Facilities<br />

Management.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

87


AKTÜEL<br />

Pierre Fabre İlaç’ın geliştirdiği Mesane kanserine yeni bir yaklaşım getiren<br />

Vinflunin 13. Üroonkoloji Kongresi’nde tanıtıldı<br />

Pierre Fabre İlaç’ın daveti ile Türkiye’ye gelen Plymouth Üniversitesi Onkoloji Kürsü<br />

Başkanı Prof. Dr. Syed A. Hussain, tüm dünyada ses getiren “Mesane kanseri ikinci<br />

basamakta gerçek yaşam verilerini içeren vinflunin” çalışmasını katılımcılarla paylaştı<br />

13. Üroonkoloji Kongre’si Regnum<br />

Carya Otel’de gerçekleşti. Aynı zamanda<br />

Üroonkoloji Derneği’nin Güz<br />

toplantısının da yapıldığı kongrede,<br />

çalışma gruplarının yıl içerisinde<br />

yaptıkları bilimsel araştırmalara ait<br />

ara ve sonuç raporları da sunuldu.<br />

Üroonkolojideki güncel yaklaşımların<br />

ve yeniliklerin konuşulduğu<br />

kongreye Türk ve yabancı 750 hekim<br />

katıldı.<br />

Kongrede yer alan yenilikler<br />

kapsamında Pierre Fabre İlaç’ın<br />

mesane kanserine yeni bir yaklaşım<br />

getiren, vinka alkaloidleri ailesine<br />

ait ilk florlanmış mikrotübül inhibitörü<br />

olan “Vinflunin” tanıtıldı.<br />

Mesane kanseri ikinci basamakta<br />

gerçek yaşam verilerini içeren vinflunin<br />

çalışmasıyla tüm dünyada adından<br />

söz ettiren Plymouth Üniversitesi<br />

Onkoloji Kürsü Başkanı Prof.<br />

Dr. Syed A. Hussain’in Pierre Fabre<br />

ilaç’ın daveti ile konuşmacı olarak<br />

yer aldığı kongrede, VKV Amerikan<br />

Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniğinden<br />

Prof. Dr. Sevil Bavbek ve Acıbadem<br />

Üniversitesi Tıp fakültesi Atakent<br />

Hastanesi Üroloji Bölümü’nden<br />

Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı da<br />

gerçekleştirdikleri sunumlarla Vinflunin’i<br />

anlattılar. Prof. Dr. Bavbek<br />

konuşmasında ‘’Vinflunin’in mevcut<br />

tedavilerin yanına yeni bir tedavi<br />

olarak eklenmesi mesane kanseri<br />

için büyük bir avantaj sağlamıştır’’<br />

derken, Prof. Dr. Eskiçorapçı da<br />

‘’Tedaviye dirençli böyle bir hasta<br />

grubunda bu tarz tedaviler bize<br />

umut vermektedir’’ diyerek ilacın<br />

mesane kanseri tedavisindeki etkinliğini<br />

ve önemini vurguladı.<br />

Mitotik döngüyü bloke edip apoptozu<br />

(hücre ölümü) başlatarak tümör<br />

hücresinin büyümesini durduran<br />

“Vinflunin”, ileri evre veya metastatik<br />

ürotelyal kanserde birinci basamak<br />

platin içeren kemoterapi sonrası<br />

hastalık progresyonu gösteren<br />

hastaların 2. basamak tedavisinde<br />

faz III çalışmasıyla etkinliği kanıtlanmış<br />

ve Avrupa kılavuzları (ESMO ve<br />

EAU)tarafından önerilen tek sistemik<br />

kemoterapi ajanı olarak kabul<br />

edilmektedir.<br />

Mesane ikinci basamakta gerçek<br />

yaşam verilerini içeren vinflunin<br />

çalışmasıyla alanında ses getiren<br />

bir çalışmaya imza atan Prof. Dr .<br />

Hussain, bu çalışması ile Vinfluninin<br />

gerçek hayat kanıtı, farklı Faz II ve III<br />

çalışmalarında bildirildiği gibi tek bir<br />

ajan olarak etkinliği doğrulanmış ve<br />

desteklenmiştir. Vinfluninle yaşanan<br />

kapsamlı deneyime dayanarak, tedavi<br />

ve hasta yönetimi optimize<br />

edilmiş ve tolerabilite iyileştirilmiştir.<br />

Gerçek dünya ortamındaki<br />

ortalama genel sağ kalım, faz III<br />

sonuçlarını doğrulamış olup 6,3 ila<br />

11,9 ay arasında değişmekte hatta<br />

20,5 aya kadar olabilmektedir.<br />

Pierre Fabre İlaç tarafından Ağustos<br />

ayında ruhsatı alınarak Ara Geri<br />

Ödeme ile Türk Tıbbının hizmetine<br />

sunulan ürün, mesane kanserine<br />

yeni bir yaklaşım getiriyor.<br />

88<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

III. Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi’nde<br />

neler konuşuldu?<br />

III. Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı<br />

Prof. Dr. Eyüp GÜMÜŞ, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı<br />

Prof. Dr. Sadrettin PENÇE ve Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler, SGK, KİK<br />

ve ilgili STK temsilcilerinin katılımıyla açıldı.<br />

II. Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetimi<br />

Kongresi, 7-9 Aralık tarihleri<br />

arasında, Antalya Susesi<br />

Luxury Resort Belek’te başta<br />

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof.<br />

Dr. Eyüp Gümüş olmak üzere<br />

Sağlık Bilimleri Üniversitesi<br />

Rektör Yardımcısı Prof. Dr.<br />

Sadrettin Pençe, Türkiye Sağlık<br />

Endüstrisi İşverenler Sendikası<br />

(SEİS) Başkanı Metin Demir ve<br />

Üniversite Hastaneler Birliği<br />

Genel Sekreteri Doç. Dr. Haluk<br />

Özsarı’nın katılımı ile açıldı.<br />

Tedarik zincirinde yer alan<br />

kamu ve özel 700’ü aşkın sektör<br />

mensubunun takip ettiği etkinlikte<br />

64 kurum ve kuruluş standları ile<br />

yer aldı.<br />

Satur ve Ekspotürk’ün<br />

organizasyonu ile yapılan<br />

Kongrenin açılışında konuşan<br />

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı<br />

Prof. Dr. Eyüp GÜMÜŞ, tıbbi<br />

cihaz tedarik zincirinden<br />

şehir hastanelerine, sağlıkta<br />

yerlileşmeden sağlık turizmine<br />

kadar birçok konuya değindi. Yeni<br />

bir dinamizm ile bütünleşik bir<br />

sistem oluşturduklarını belirtti<br />

ve güçlü bir yerli sanayinin<br />

oluşması için çalışmalar<br />

sürdürdüklerine değindi.<br />

‘Sağlık Market’ ile merkezi<br />

bir yapının kurgulandığından<br />

bahseden GÜMÜŞ, “Hakkari’de<br />

bir hastanemiz bir malı alırken<br />

zorlanabiliyor, yeteri kadar<br />

volümü olmuyor. Ankara ve<br />

İstanbul’da daha fazla volüm<br />

oluyor, periferde daha az volüm<br />

oluyor, fiyat farkları ortaya<br />

çıkabiliyor. Burada yine yerlilik<br />

oranlarında istenilen başarı<br />

sağlanamayabiliyor. Tüm bunları<br />

ortadan kaldırmak, teşvik<br />

mekanizmalarını güçlendirmek,<br />

yerli firmalarımızın ürünlerin<br />

kataloglara koymak açısından<br />

bir merkezi yapı kurguladık”<br />

ifadelerini kullandı.<br />

Sağlık Market’te temel amacın<br />

yerliliği ön plana çıkarmak ve<br />

Türkiye’de tıbbi cihaz sektörünü<br />

güçlendirmek olduğunu<br />

vurgulayan Sağlık Bakanlığı<br />

Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip<br />

BİRİNCİ ise Sağlık Bakanı Dr.<br />

Ahmet Demircan’ın görüşlerinden<br />

bahsederek, “Bakan Bey, sadece<br />

Maliye Bakanlığının değil, SGK,<br />

YÖK ve ilgili STK’ların bu işin<br />

yönlendirme kurulunda yer<br />

almasını istedi. Şimdi bu süreçte<br />

nelere dikkat etmemiz gerektiği<br />

ve sürecin nasıl işleyeceğini<br />

görme şansımız olacak” şeklinde<br />

konuştu. Sağlık Endüstrileri<br />

Yönlendirme Komitesi (SEYK)’in<br />

çalışmalarından bahseden<br />

TİTCK Başkanı Dr. Hakkı<br />

GÜRSÖZ, “Sağlık endüstrileri<br />

alanındaki yatırım, üretim,<br />

ihracatın arttırılması, teknolojinin<br />

geliştirilmesi için; fiyatlandırma,<br />

geri ödeme, ruhsatlandırma,<br />

kamu alımları, kamu destekleri,<br />

ticaret politikaları, sağlık<br />

teknolojisi politikaları, veri<br />

yönetimi, özel kesimle diyalog gibi<br />

hususları bütüncül bir yaklaşımla<br />

değerlendirip koordine ediyoruz”<br />

dedi.<br />

90<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Sürdürülebilir sağlık<br />

yönetiminden bahseden Sağlık<br />

Bilimleri Üniversitesi Rektör<br />

Yardımcısı Prof. Dr. Sadrettin<br />

PENÇE ise sınırlı kaynakların<br />

verimli kullanılması ve iyi<br />

yönetilmesi gerektiğine dikkat<br />

çekerek “Sağlık Bakanlığının,<br />

SGK’nın, Üniversite Hastaneleri<br />

Birliğinin, özel sektörün,<br />

üniversitelerin ve kamu<br />

temsilcilerinin yer aldığı<br />

bu kongrede tıbbi tedarik<br />

zincirinde zaman, mekan ve<br />

mali kaynakların doğru ve<br />

verimli kullanılması konularını<br />

konuştuk. Tıbbi tedarik zincirinde<br />

yeni teknolojileri takip etmek ve<br />

başarılı uygulama örneklerini<br />

paylaşmak amacı ile düzenlenen<br />

kongrenin sektörün tüm<br />

bileşenleri için faydalı olmasını<br />

dilerim” şeklinde konuştu.<br />

Sağlık kurumları ve üniversite<br />

hastanelerinde kaynak yönetimi<br />

anlamında tıbbi tedarikin<br />

önemine dikkat çeken Üniversite<br />

Hastaneler Birliği Genel Sekreteri<br />

Doç. Dr. Haluk ÖZSARI, ise Kamu<br />

ile üniversite hastanelerinin<br />

sorunlarını birlikte çözmek<br />

ve ortak akıl birliği oluşturma<br />

gayretinde olduğuna değinerek<br />

kongrenin bu çabaların sonuca<br />

ulaştığı başka bir aşama olduğuna<br />

değindi.<br />

Kongrenin ana unsurlarından<br />

olan ilaç ve tıbbi cihaz sektörünün<br />

üretimden hastaya ulaşana, hatta<br />

hastanın kullanımı sürecine,<br />

implant dönemine kadar geçen<br />

sürede tedarik zincirinde yer<br />

aldığına vurgu yapan Türkiye<br />

Sağlık Endüstrisi İşverenler<br />

Sendikası (SEİS) Başkanı Metin<br />

DEMİR, kongrenin kaliteli, kolay<br />

erişilebilir tıbbi cihaz teminine<br />

katkıda bulunacağını ifade etti.<br />

Sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik<br />

açısından finans konusunda sıkıntı<br />

gördüklerini belirten DEMİR,<br />

kongrenin gündeminde yer alan<br />

‘yerelleşme’ ve ‘tedarik zincirinde<br />

sağlık marketleri vizyonu’ olan<br />

iki unsurun izlenebilirlik ve<br />

sürdürülebilirlik açısından yeni bir<br />

açılım getirmesini beklediklerini<br />

belirtti.<br />

Sektörün Merak Ettiği Tüm<br />

Konular Kongre Panellerinde<br />

Gündeme Taşındı<br />

Kamu, özel sektör, üniversite<br />

hastanelerinin yetkilileri ve medikal<br />

sektör üretici firmaların katılımı ile<br />

gerçekleşen paneller katılımcıların<br />

hayli ilgisini çekti. Oturumlar şu<br />

başlıklarda gerçekleşti:<br />

• Tıbbi Tedarikte Yerelleşme Hedefi<br />

• Türkiye “Sağlık Market” Vizyonu<br />

• Tıbbi Cihazlarda Yerlileşme<br />

Uygulamaları<br />

• Tıbbi Tedarik Zinciri Yönetiminde<br />

Gelecek<br />

• Etkili Stok Yönetim Sistemleri Ve<br />

Teknolojileri<br />

• Tıbbi Tedarikte Kalite Ve Eğitim<br />

• Sağlıkta Lojistik Yönetimi<br />

• Tıbbi Tedarik Ve SGK Ödeme<br />

Sistemi İlişkisi<br />

• Kamu Hastanelerinde Tedarik<br />

Paylaşımı<br />

• Tıbbi Tedarikte Satınalma<br />

Uygulamaları<br />

• Tıbbi Tedarik Zincirinde It<br />

Uygulamaları Ve E-Ticaret<br />

• Tıbbi Tedarikte Ar-Ge<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

91


AKTÜEL<br />

What was discussed at the 3 rd medical supply<br />

chain management conference?<br />

The Third Medical Supply<br />

Chain Management<br />

Conference commenced<br />

between December 7-9 at<br />

the Antalya Susesi Luxury Resort<br />

in Belek with the participation of<br />

Ministry of Health Undersecretary<br />

Prof. Dr. Eyüp Gümüş, The Health<br />

Sciences University Assistant<br />

Rector Prof. Dr. Sadrettin Pençe,<br />

the Turkish Health Industry<br />

Employers Syndicate (SEİS)<br />

Chairman Metin Demir and<br />

Association of University Hospitals<br />

General Secretary Assoc. Prof.<br />

Dr. Haluk Özsarı. There were<br />

64 organization and institution<br />

stands at the event followed by<br />

over 700 public and private sector<br />

representatives in the supply<br />

chain.<br />

Ministry of Health Undersecretary<br />

Prof. Dr. Eyüp Gümüş, who spoke<br />

in the opening of the Conference<br />

organized by Setur and Ekspotürk,<br />

touched on a number of different<br />

topics from the medical device<br />

supply chain to city hospitals, from<br />

localization in health to health<br />

tourism. He said they are creating<br />

an integrated system with a whole<br />

new dynamism and continuing<br />

to work on forming a strong<br />

domestic industry. GÜMÜŞ, who<br />

talked about how a centralized<br />

structure is being set up with<br />

the ‘Health Market’ said “When<br />

one of our hospitals in Hakkari<br />

is getting a product it can have<br />

difficulties, there isn’t enough<br />

volume. There is more volume in<br />

Ankara and Istanbul but there is<br />

less volume in the periphery. The<br />

desired success in localization<br />

may not be achieved here. We have<br />

created a centralized structure to<br />

eliminate all of this, to reinforce<br />

the incentive mechanisms and to<br />

place the products of our domestic<br />

companies in the catalogues”.<br />

Ministry of Health Assistant<br />

Undersecretary Dr. Şuayip<br />

BİRİNCİ, who emphasized that<br />

the main objective at the Health<br />

Market was to bring local products<br />

to the forefront and reinforce the<br />

medical device sector in Turkey<br />

also talked about the Health<br />

Minister Dr. Ahmet Demircan’s<br />

views as follows, “The Ministers<br />

wants this to be handled not just<br />

by the Ministry of Finance but also<br />

wants the SGK, YÖK and relevant<br />

NGOs to take their place on the<br />

boards that guide this matter. Now<br />

we will have the chance to see<br />

what we need to be careful of in<br />

this process and how the process<br />

should function”.<br />

TİTCK Chairman Dr. Hakkı<br />

GÜRSÖZ, who talked about the<br />

work of the Health Industries<br />

Guidance Committee (SEYK)<br />

said “We coordinate matters<br />

like the pricing, repayment,<br />

licensing, public procurement,<br />

public support, trade policies,<br />

health technologies policies,<br />

data management and dialogue<br />

with the private section in order<br />

to increase the investment,<br />

production and export and develop<br />

the technology in the health<br />

industries”.<br />

92<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Health Sciences University<br />

Assistant Rector Prof. Dr.<br />

Sadrettin PENÇE, who discussed<br />

sustainable health management<br />

and pointed out that limited<br />

resources need to be used<br />

efficiently and managed well<br />

said “We discussed the issues of<br />

using time, place and financial<br />

resources correctly and efficiently<br />

in the health supply chain at<br />

this conference attended by<br />

the Ministry of Health, SGK,<br />

University Hospitals Association,<br />

private sector and public sector<br />

representatives. I hope this<br />

conference that was organized<br />

to follow the new technologies<br />

in the medical supply chain and<br />

share the successful application<br />

examples will be beneficial to all<br />

parts of the sector”.<br />

Association of University Hospitals<br />

General Secretary Assoc. Prof.<br />

Dr. Haluk ÖZSARI pointed out<br />

the importance of the medical<br />

supply chain in terms of resource<br />

management in health institutions<br />

and hospitals and emphasized<br />

the fact that they were trying to<br />

solve the problems of public and<br />

university hospitals together and<br />

form a mutual common wisdom<br />

about these issues and that this<br />

conference was another phase<br />

in which these efforts had been<br />

realized.<br />

Turkish Union of Health Industry<br />

Employers (SEİS) Chairman Metin<br />

Demir pointed out that the main<br />

elements of the conference,<br />

pharmaceuticals and medical<br />

devices, were in the supply chain<br />

from the time they are produced<br />

until they reach the patient, during<br />

the patient’s use and throughout<br />

the implant process and said that<br />

the conference would contribute<br />

to the availability of good quality,<br />

easily accessible medical devices.<br />

DEMİR, who said they encountered<br />

financial difficulties in terms of<br />

sustainability and accessibility,<br />

pointed out that they expected<br />

the two elements of ‘localization’<br />

and the ‘health markets in the<br />

supply chain vision’ that are on<br />

the agenda at the conference to<br />

expand the sector in terms of<br />

traceability and sustainability.<br />

All of the Subjects that the Sector<br />

is Wondering about were Brought<br />

to the Table at the Conference<br />

The sessions took place under the<br />

following titles:<br />

• The Goal to Localize in Medical<br />

Supply<br />

• The “Health Market” Vision of<br />

Turkey<br />

• Localization Applications in<br />

Medical Devices<br />

• The Future of Medical Supply<br />

Chain Management<br />

• Effective Stock Management<br />

Systems and Technologies<br />

• Quality and Training in Medical<br />

Supply<br />

• Logistics Management in Health<br />

• The Medical Supply and SGK<br />

Payment System Connection<br />

• Sharing Supplies in Public<br />

Hospitals<br />

• Procurement Applications in<br />

Medical Supply<br />

• IT Applications and E-Commerce<br />

in the Medical Supply Chain<br />

• R&D in Medical Supply<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

93


AKTÜEL<br />

Mice sektörü, TETKİD çatısı nda güçlerini birleştirdi<br />

Etkinlik yöneticileri, sektöre standart getirmek ve rekabetin etik<br />

kurallar çerçevesinde sürdürülmesi amacıyla Türkiye Etkinlik, Toplantı<br />

ve Kongre Sektörü Yöneticileri Derneği (TETKİD) çatısında bir araya<br />

geldi.<br />

Türkiye’nin lider şirketlerinin üst<br />

düzey etkinlik yöneticileri, güçlerini<br />

birleştirdi. Etkinlik, toplantı, kongre<br />

(MICE) sektöründe standartları<br />

ve hizmet satın alma kriterlerini<br />

belirleyerek yön tayin edici olmayı<br />

hedefleyen Türkiye Etkinlik, Toplantı<br />

ve Kongre Sektörü Yöneticileri<br />

Derneği (TETKİD) kuruldu.<br />

İlk etapta 51 kurumsal üye ile<br />

yola çıkan TETKİD; uzun vadede<br />

Türkiye MICE sektörünün tüm<br />

paydaşlarını bir araya getirerek<br />

birlik olma vizyonuyla çalışmalarını<br />

sürdürecek.<br />

TETKİD, geniş bir bakış açısıyla;<br />

markaları, etkinlik şirketlerini,<br />

tedarikçileri dünyadaki yenilik ve<br />

teknolojik gelişmeler hakkında<br />

bilgilendirip, bilinçlendirerek<br />

yol gösterici olma misyonunu<br />

üstleniyor. Dernek, üyelerinin<br />

Türkiye MICE sektörü hakkında<br />

gerçekleştirilecek detaylı<br />

araştırmalardan yararlanarak<br />

iş kalitesini arttırıcı adımlar<br />

atmalarına öncülük edecek.<br />

TETKİD’in kuruluş hedefleri ve<br />

manifestosunun kamuoyu ile<br />

paylaşıldığı toplantıda konuşan<br />

Dernek Başkanı ve Turizm Medya<br />

Grubu Başkanı Volkan Ataman,<br />

sektörün hizmet kalitesini<br />

yükseltmek için etik kurallara önem<br />

vereceklerini belirterek şunları<br />

söyledi:<br />

Sektörün yasasının çıkarılması<br />

için gayret göstereceğiz.<br />

Gerçekleştireceğimiz<br />

araştırmalarla, Türkiye MICE<br />

sektörüne dair gerçek ve doğru<br />

rakamlara ulaşacağız ve bu verileri<br />

dernek çatısı altında yayınlayacağız.<br />

TETKİD’i sektörümüz için ‘gerçek’<br />

bir bilgi kaynağı haline getireceğiz.<br />

94<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Sektör içerisindeki tüm oyuncuların<br />

arasındaki ilişkilerin sağlıklı devam<br />

etmesi ve rekabetin etik kurallar<br />

çerçevesinde sürdürülebilmesini<br />

sağlamak için buradayız.”<br />

Zor bir süreçten geçen sektörün,<br />

Türkiye’nin tanıtımına yaptığı<br />

katkıyı vurgulayan Ataman,<br />

“Uluslararası derneklerle ve<br />

kuruluşlarla gerçekleştireceğimiz<br />

işbirlikleri sayesinde güncel<br />

kalmayı ve bu sayede sektörün<br />

hacmini genişletmeyi hedefliyoruz.<br />

En önemli hedeflerimizin<br />

arasında, Türkiye’deki kongre,<br />

toplantı ve etkinlik sektörü<br />

turizmini geliştirmek ve büyütmek<br />

bulunuyor. Uluslararası dernek<br />

başkanlarını TETKİD çatısı altında<br />

misafir ederek, önümüzdeki beş<br />

ve on yıllık planda Türkiye’nin ev<br />

sahibi olarak tercih edilmesini<br />

sağlamak için çalışacağız.<br />

Ülkemize gelecek olan uluslararası<br />

kongreler ve büyük organizasyonlar<br />

vasıtasıyla, Türkiye MICE<br />

sektörünün adının duyulmasını ve<br />

ülkemizin dünya sıralamalarındaki<br />

yerini yukarıya taşımasını<br />

hedefliyoruz” değerlendirmesinde<br />

bulundu.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

95


AKTÜEL<br />

53’üncü Ulusal Nöroloji Kongresi,<br />

24 Kasım - 30 Kasım tarihleri arasında<br />

Antalya’da gerçekleştirildi<br />

MS’den inmeye tüm nörolojik hastalıkların masaya yatırıldığı kongrede, Türk<br />

Nöroloji Derneği, kongrenin ana temasını “Epilepsi” olarak belirledi.<br />

Kongreye, yurt içinden ve yurt dışından 2 bin nöroloji uzmanı, nöroloji asistanı ve<br />

alanla ilgili çalışanlar katıldı.<br />

Türk Nöroloji Derneği<br />

Başkanı Prof. Dr.<br />

Şerefnur Öztürk,<br />

Türk Nöroloji Derneği<br />

olarak 25. yıla ulaşmış olmanın<br />

gururunu yaşadıklarını, 2017<br />

yılı içinde gerçekleştirilecek<br />

olan ulusal kongrenin de<br />

bu gururumuzu yansıtır<br />

şekilde gerçekleştirilmesini<br />

hedeflediklerini belirtti.<br />

Prof. Öztürk; “Yüzyılımıza damga<br />

vurmuş olan Nöroloji, sadece<br />

bilim alanında değil, sosyal ve<br />

yaşam alanlarında da etkili olarak,<br />

bütün dünyada gelişmeye devam<br />

etmektedir. Türkiye nörologları<br />

olarak; alanımızdaki gelişmeleri<br />

yakından izlemeyi, hekimlik<br />

pratiğimizde karşılaştığımız engel<br />

ve sorunları çözmeye çalışmayı,<br />

çalışmalarımızı, bilgimizi ve<br />

deneyimlerimizi paylaşmayı<br />

ve bu gelişmelere katkıda<br />

bulunmayı hedefleyen ulusal<br />

kongremiz bu yıl “53. Ulusal<br />

Nöroloji Kongresi-Uluslararası<br />

Katılımlı” olarak yeni bir aşama<br />

ile 24 – 30 Kasım 2017 tarihleri<br />

arasında, Antalya Sungate<br />

Otel ve Kongre Merkezi’nde<br />

gerçekleştiriliyor” açıklamasında<br />

bulundu. Ayrıca; “Ulusal<br />

kongremiz hem üyelerimiz için<br />

hem de yurtdışından kongremize<br />

katılacak meslektaşlarımız için<br />

hem bilimsel paylaşımın üst<br />

düzeyde gerçekleşebilmesini,<br />

hem de nöroloji ailesinin daha da<br />

yakınlaşacağı sosyal paylaşımların<br />

yapılabilmesini amaçlayan<br />

bilimsel ve sosyal platform<br />

sağlamayı amaçlamaktadır.<br />

Bilimsel program bu yıl da genel<br />

nörolojik yaklaşımlar yanısıra,<br />

özelleşmiş alanlara da ayrıntılı bir<br />

bakış sağlayabilecektir” şeklinde<br />

devam etti. Prof. Öztürk; Ulusal<br />

Nöroloji Kongrelerinin her yıl<br />

toplumda yaygın olan ve nörolojik<br />

alanda önemli araştırmaların<br />

yapıldığı ayrı bir hastalığı veya<br />

hastalık grubunu öncelikle<br />

ana tema olarak belirlediğini<br />

söyleyerek bu yılki ana temanın<br />

“Epilepsi” olduğunu açıkladı.<br />

Bu kongrede, toplumda yerleşmiş<br />

yanlış bilgilerin giderilmesi,<br />

stigmaların yok edilmesi,<br />

epilepsi ve epilepsi ile ilişkili<br />

hastalıkların önlenmesi, teşhisi<br />

ve tedavisini içeren “EPİLEPSİ”yi<br />

belirlediklerini söyleyen<br />

Öztürk “Epilepsi insanlığın<br />

var olduğu ilk çağlardan<br />

beri, bilinmezliği ile insanlığı<br />

etkilemiş, gizemini günümüz<br />

toplumuna kadar taşımıştır.<br />

Özellikle sosyoekonomik<br />

olarak iyi durumda olmayan<br />

toplumlarda daha sık olmakla<br />

birlikte, artan travmalar, çevresel<br />

etkenler, beslenme yetersizliği<br />

ve ülkemizde de hala problem<br />

olan akraba evlilikleri epilepsi<br />

sıklığını artırmaktadır. Ciddi bir<br />

halk sağlığı problemi olarak da<br />

değerlendirilmesi gereken bu<br />

alanda Türk Nöroloji Derneği<br />

Epilepsi Bilimsel Çalışma<br />

Grubu’nun da katkıları ile<br />

konuya tıbbi, sosyal ve bireysel<br />

yönüyle bütüncül bir yaklaşım<br />

sağlayacaklardır. Teknoloji ile<br />

sıkı ilişki içinde olan ve tanı ve<br />

tedavi olanakları hızla gelişen<br />

bu alanda, doğru tanı ve etkin<br />

medikal ve girişimsel girişimsel<br />

tedavilerin ülkemizde daha fazla<br />

ulaşılır olabilmesinin yolları da<br />

96<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

43. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

20 <strong>Ocak</strong>-1 Şubat <strong>2018</strong><br />

5-8 Şubat <strong>2018</strong><br />

Dubai World Trade Center<br />

Dubai International Convention &<br />

Exhibition Centre<br />

Dubai-B.A.E.<br />

Dubai-B.A.E.<br />

2. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

2-4 Nisan <strong>2018</strong><br />

11. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

14-16 Nisan <strong>2018</strong><br />

Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

30 Nisan-2 Mayıs <strong>2018</strong><br />

8. Uluslararası Sağlık<br />

Ekipmanları ve <strong>Medikal</strong><br />

Malzemeler Fuarı<br />

29-31 Mayıs <strong>2018</strong><br />

Suntec Convention & Exhibition<br />

Centre<br />

Cairo International<br />

Convention Center (CICC)<br />

Manchester Central Center<br />

Gallagher Convention Centre<br />

Singapur, SİNGAPUR<br />

Kahire-Mısır<br />

Manchester, İNGİLTERE<br />

Johennesburg, GÜNEY AFRİKA<br />

28. Uluslararası Sağlık<br />

Ekipmanları ve <strong>Medikal</strong><br />

Malzemeler Fuarı<br />

6. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

16. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

7. Uluslararası<br />

Sağlık Fuarı<br />

17-19 Temmuz <strong>2018</strong><br />

25-27 Eylül <strong>2018</strong><br />

26-28 Eylül <strong>2018</strong><br />

10-12 Ekim <strong>2018</strong><br />

Orange County Convention<br />

Center - West Concourse<br />

Oshwal Center<br />

Costa Salguero<br />

Exhibition Center<br />

Eko Hotel<br />

Orlando - ABD<br />

Nairobi-KENYA<br />

Buenos Aires - ARJANTİN<br />

Lagos-NİJERYA<br />

/ Tgexpofuarcilik / Tgexpo_official / company/tgexpo / +TgexpoUluslararasiFuarcilik<br />

TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş.<br />

Eğitim Mahallesi Poyraz Sokak Ertogay İş Merkezi Kat: 9 Daire: 27 Kadıköy, İstanbul / Türkiye<br />

T: +90 216 338 45 25 I F: +90 216 338 45 24 I info@tgexpo.com I www.tgexpo.com


AKTÜEL<br />

aranacak ve bu konuda<br />

yasal düzenlemeler de<br />

ilgili birimlerle gözden<br />

geçirilecektir” ifadelerini<br />

kullandı. Ulusal kongrenin<br />

Ana Tema dışında da<br />

oldukça geniş bir yelpazeye<br />

sahip bilimsel içerikle her<br />

alanın sorumlusu bilimsel<br />

çalışma grupları tarafından<br />

düzenlenmiş olduğunu,<br />

çok sayıda kurs, çalıştay<br />

ve ana konferanslarla<br />

programların yürütüleceği<br />

belirtildi. “Kongrede çok<br />

sayıda yabancı konuşmacının<br />

yanı sıra yurtdışında bizleri<br />

başarıyla temsil eden<br />

genç Türk Bilim İnsanları<br />

da kongremizin önemli<br />

katılımcılarıdır. Ayrıca<br />

bölgedeki diğer ülkelerle de<br />

nöroloji alanında işbirliğini<br />

sürdüren derneğimiz komşu<br />

ülke temsilcilerinin katıldığı<br />

ve her yıl yapılan “In The<br />

Region” oturumunda bu yıl<br />

“Neurological Education In<br />

The Region” Bölgemizde<br />

Nöroloji Eğitimi konusunu<br />

ele alacaktır.<br />

Sözel ve poster sunumlar<br />

değerlendirilecek ve özellikle<br />

genç meslektaşlarımızın<br />

bilimsel çaba ve<br />

ürünlerinin en iyi şekilde<br />

ödüllendirilmesi ve teşvik<br />

edilmesi sağlanacaktır.<br />

Nöroloji eğitim ve hizmet<br />

alanında her zaman çok<br />

önemli olan hemşire<br />

arkadaşlarımız için bu yıl<br />

da nöroloji hemşirelerine<br />

yönelik bir buçuk günlük bir<br />

kurs düzenlenecektir.<br />

Mesleğimizin karşı<br />

karşıya olduğu sorunlar<br />

bireysel ve topluca ele<br />

alınmak üzere özel bir<br />

çalıştayda paylaşılacaktır.<br />

Özellikle mecburi hizmet<br />

görevini yürüten nöroloji<br />

uzmanlarının karşılaştıkları<br />

sorunlar ve özel sağlık<br />

kuruluşları da olmak<br />

üzere nörolojinin farklı<br />

alanlarında çalışan<br />

nörologlar deneyimlerini,<br />

sorunlarını aktarabilecekler<br />

ve hukuksal destek<br />

de dahil olmak üzere<br />

çözüm önerileri birlikte<br />

tartışılacaktır. Özellikle<br />

performans sistemi<br />

ve geri ödemelerde<br />

karşılaşılan sorunlar<br />

gözden geçirilecektir.<br />

Türk Tabipleri Birliği ve<br />

Avrupa Nöroloji Akademisi<br />

tarafından kredilendirilmiş<br />

olan kongremiz 13. Nöroloji<br />

Yeterlik Sınavı’na da ev<br />

sahipliği yapacaktır”<br />

sözlerini kaydetti.<br />

98<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Ankapa ile sağlıklı adımlara kavuş!<br />

Nano teknoloji ile üretilen<br />

Ankapa ayakkabı ile sağlık<br />

bir adım uzağında!<br />

Bir ayakkabının kalitesi<br />

işçiliğinde gizlidir. Kaliteli<br />

bir ayakkabı da konfor ve<br />

ayak sağlığını destekler. Sağlıklı<br />

adımları işin merkezine alan<br />

Ankapa nano teknoloji ile ürettiği<br />

ayakkabılarla dikkat çekiyor.<br />

Ayakkabıya inovatif bir dokunuş<br />

kazandıran markanın ürünlerine<br />

Türkiye’deki birçok eczane,<br />

medikal firmalar ve spesifik<br />

ayakkabı firmalarından ulaşmak<br />

mümkün. Yerli bir marka olarak<br />

fuarda boy göstermeye hazırlanan<br />

firmayı daha yakından tanımak<br />

adına sorularımızı yönelttiğimiz<br />

Suna Topçu, fayda sağlayan ve<br />

kalitesiyle sıyrılan ürünlerle<br />

anılan bir marka olmayı misyon<br />

edindiklerini belirtti.<br />

“Odak noktamızda ihracat var”<br />

Markayı en iyi temsil edebilecek<br />

doğru noktaların hepsinde yer<br />

almayı hedeflediklerini ifade eden<br />

Suna Topçu, yeni ürünleri ile yer<br />

alacakları Arab Health Fuarının<br />

hem marka hem de sektör adına<br />

önemli bir etkinlik olduğunu,<br />

uluslararası müşterilerin yer<br />

aldığı bu fuarların ihracat için<br />

fırsat oluşturduğunun altını çizdi.<br />

Marka, Bulgaristan, Yunanistan,<br />

Katar, Suudi Arabistan, Irak,<br />

Romanya ve Bahreyn gibi bir çok<br />

ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.<br />

Ankapa Ayakkabı, kullandığı<br />

özel deri malzeme ve işçilik<br />

ile kalitesini ortaya koyuyor.<br />

Ayakkabılar nano teknoloji<br />

ile üretilen özel derilerden<br />

hazırlanıyor. Kaliteyi uygun<br />

fiyatla buluşturması markanın<br />

tercih edilmesinde belirleyici rol<br />

oynuyor.<br />

Hijyen birinci sırada…<br />

Rahatına düşkün olan bireylerin<br />

ihtiyaçlarına cevap veren marka,<br />

üretimde hijyeni birinci sırada<br />

tutuyor.<br />

Sağlıklı yaşama yönelik ilginin<br />

her geçen gün arttığı çağımızda<br />

bireyler kullandıkları ürünlerden<br />

yedikleri yiyeceklere kadar<br />

‘sağlıklı ürün’ arayışında. Bu<br />

nedenle ürettikleri ürünlerin<br />

sağlıklı olmasını öncelikli tutan<br />

marka, omurilik ve iskeleti<br />

destekleyen, diyabet hastalarına<br />

özel olarak üretilen ayakkabılarla<br />

her ihtiyaca yönelik sağlıklı<br />

çözümler sunuyor.<br />

Diyabet hastalarına özel<br />

koruyucu ayakkabı!<br />

Normal deri kullanmadıklarını,<br />

ayakkabıların içerisinde ve<br />

tabanlığın her yerinde gümüş<br />

iyon denilen, nano teknolojiyle<br />

üretilmiş özel deriler tercih<br />

ettiklerini ifade eden …, diyabet<br />

hastalarına yönelikte özel bir<br />

ürünleri olduğunu söyledi;<br />

“Diyabet hastalarının ayaklarında<br />

hissizlikler oluşur, yaralar çıkar.<br />

Ve bu yaraların iyileşmesi uzun<br />

zaman alır. Bizim ayakkabılarımız<br />

dışarıdan herhangi bir darbeye<br />

karşı koruyucu bir üründür.”<br />

100<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


Healthy steps with Ankapa<br />

AKTÜEL<br />

Healthy life is a step away with Ankapa<br />

shoes produced with nano technology<br />

The quality of a shoe is hidden in the<br />

handcraft. Quality of footwear is the<br />

basis for comfort and health of feet.<br />

Ankapa attracts interest with its shoes that<br />

are produced with nano technology. Products<br />

of this innovative brand are sold in selected<br />

pharmacies, medical firms and specific shoe<br />

shops. We talked to Suna Topcu about their<br />

products and firm which prepares for Arab<br />

Health Fair as a national brand from Turkey.<br />

She pointed out on their quality.<br />

“We focused on exports”<br />

“We want to take place at every points that<br />

will represent our brand the best. Arab<br />

Health Fair is an important even for both<br />

our brand and our industry. The fairs that<br />

foreign visitors are seen will bring several<br />

opportunities for exporting companies. Our<br />

brand is sold in Bulgaria, Greece, Qatar,<br />

Saudi Arabia, Iraq, Rumania and Bahrain,<br />

and many other countries.<br />

Quality of Ankapa Shoes comes from the<br />

materials, leather and craftsmanship. Shoes<br />

are made of special leathers produced with<br />

nano technology tools.<br />

Hygiene is on the top of the agenda…<br />

The brand puts hygiene on top of its agenda.<br />

People are seeking healthy products at<br />

every field from the food they consumed<br />

up to the goods they use in their lives. The<br />

brand offers them healthy solutions for their<br />

special needs demanded by diabetics, and<br />

other people having spinal problems.<br />

Special protective shoes for diabetics<br />

Suna Topcu said that, in their product for<br />

diabetic people they use special products<br />

named gimition under the base of the<br />

footwear they made. Feet of the diabetic<br />

people are lost their sense and wounds<br />

appear. It takes time to heal wounds. Our<br />

shoes protect their sensitive parts of their<br />

feet.”<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

101


AKTÜEL<br />

Acıbadem Altunizade’ye özel aydınlatma<br />

Sağlık sektörünün önde gelen markası ACIBADEM’in Altunizade’de<br />

açtığı 98.000 m2 büyüklüğündeki hastanenin aydınlatmasının büyük bir<br />

bölümü, projeye 14.000’den fazla ürün tedarik eden LAMP 83 tarafından<br />

üstlenildi.<br />

Acıbadem Sağlık<br />

Grubu’nun 22. hastanesi<br />

olan Acıbadem<br />

Altunizade Hastanesi<br />

teknik altyapısı, tıbbi teknolojisi,<br />

tüm uzmanlık dallarında sağlık<br />

profesyonelleri ve özellikli<br />

merkezleriyle hizmet veriyor.<br />

98 bin m 2 kapalı alanı ve 350<br />

yatak kapasitesi ile Türkiye’nin<br />

en büyük kapalı alana sahip<br />

“özel hastanesi” olan Acıbadem<br />

Altunizade Hastanesi, içindeki<br />

çocuk oyun alanı, kafeterya,<br />

kuaför, alışveriş alanı gibi<br />

özellikleriyle bir hastaneden çok,<br />

5 yıldızlı bir oteli andırıyor. Çok<br />

modern teknolojik altyapısı ve<br />

hastalarına sunduğu ayrıcalıklı<br />

hizmetleri sayesinde, hastanenin,<br />

uluslararası sağlık turizmi<br />

açısından yeni ve önemli bir çekim<br />

merkezi olması planlanıyor.<br />

Acıbadem Proje Yönetimi adına<br />

proje kapsamında LAMP 83’ün<br />

yaptığı çalışmaları değerlendiren<br />

Sepken Çelik, ‘LAMP 83’ün<br />

ürünleri teknik olarak aradığımız<br />

ışık düzeyi ve rengini sağlamanın<br />

yanı sıra, görsel açıdan teknik<br />

aydınlatmadan ziyade, daha<br />

çok dekoratif birer aydınlatma<br />

elemanı olarak öne çıktı. Görsel<br />

anlamdaki algı değişmeden,<br />

ürünlerin içinde farklı difüzör<br />

veya reflektörlerin başarıyla<br />

kullanılması sayesinde; farklı<br />

lokasyon veya mimari alanlar<br />

arasındaki geçişler başarılı oldu.’<br />

yorumunu yaptı.<br />

Projenin genelindeki gerek görsel,<br />

gerek teknik anlamdaki talep<br />

ve ihtiyaçlarını karşılayabildiği<br />

için LAMP 83’ü tercih ettiklerini<br />

belirten Çelik, sözlerini ‘Proje<br />

boyunca çözüm ortağımız<br />

olarak aydınlatma hesabı, ürün<br />

tasarımı gibi teknik konuların<br />

yanı sıra bütçesel anlamda da<br />

projenin ihtiyacı olan her konuda<br />

hızlı çözüm üreten LAMP 83<br />

ile çalışmak bizim için büyük<br />

konfordu.’ diyerek noktaladı.<br />

LAMP 83 Satış Grup Müdürü<br />

Serhan Acar ise yapılan<br />

çalışmayla ilgili, ‘Sağlık<br />

sektörünün en prestijli<br />

markalarından Acıbadem’in en<br />

büyük hastanesi için çalışmak,<br />

bizi çok mutlu etti. Lüks bir otel<br />

veya kongre merkezini andıran<br />

bu sıra dışı projede, teknik ve<br />

görsel ihtiyaçları karşılayabilmek<br />

adına, bazı ürünlerimizi modifiye<br />

ederken, bazı ürünleri de sırf<br />

bu proje için sıfırdan tasarladık.<br />

Süreç boyunca Acıbadem Proje<br />

Yönetimi ve Metex Design<br />

Group’la yakalanan sinerji<br />

sayesinde, aslında çok zor olan<br />

bir projeyi başarıyla tamamladık.’<br />

yorumunu yaptı.<br />

PROJENİN TEKNİK DETAYLARI<br />

Proje için Acıbadem Proje<br />

Yönetimi ve Metex Design Group<br />

tarafından LAMP 83’e verilen<br />

hedefler içinde tamamen medikal<br />

olan MR, Ultrason vb alanlarla;<br />

insanların dolaştığı ve dinlendiği<br />

koridorlar, resepsiyon, bankolar,<br />

yeme-içme alanları, bekleme<br />

salonları vb. alanların aydınlatma<br />

anlamında ayrılması yer alıyordu.<br />

Bu alanlarda, insanların<br />

kendilerini hastanedeymiş gibi<br />

102<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

değil de, evlerinde veya rahat<br />

bir sosyal bir ortamdaymış gibi<br />

hissetmelerini sağlamak için,<br />

ışık rengi olarak 3000K tercih<br />

edildi. Böylece, bu genel kullanım<br />

alanlarında, görsel konfor düzeyi<br />

arttırılmış ve rahat bir ortam hissi<br />

yakalanmış oldu.<br />

Hasta odası gibi hem medikal,<br />

hem de dinlenme alanlarının<br />

kesiştiği yerlerde ise, hasta<br />

yatakları üzerinde, barrisol tercih<br />

edilirken, hastanenin tamamında<br />

tasarım dili olarak öne çıkartılan<br />

görsel kullanım ve aydınlatma<br />

aygıtlarına odalarda da yer verildi.<br />

Genel mekanlarda kullanılan<br />

dekoratif aydınlatma aygıtları<br />

ise daha çok ışık efekti ve görsel<br />

anlamda, mekana katkı yaptı.<br />

Bu devasa projenin teknik<br />

aydınlatma sorumluluğunu<br />

üstlenen LAMP 83, Acıbadem<br />

Proje Yönetimi’nden Elektrik<br />

Mühendisi Sepken Çelik’in<br />

koordinasyonunda Metex Design<br />

Group’un firma sahibi Mimar<br />

Sinan Kafadar ve Mimar Didem<br />

Çalışkan Gençsoy ile çalıştı.<br />

LAMP 83, Acıbadem Altunizade<br />

Hastanesi için, hem seri üretim<br />

standart ürünler, hem de projenin<br />

ihtiyaçlarına göre geliştirilen özel<br />

ürün çözümleri ile 50 farklı tipte,<br />

toplam 14.000 parçanın üzerinde<br />

aydınlatma aygıtı üretti.<br />

LAMP 83, proje için çoğunluğu<br />

projeye özgü özel tasarımlar<br />

olmak üzere, ankastre, sıva üstü,<br />

spot ve dış aydınlatma tiplerinde<br />

50 farklı cins aydınlatma aygıtı<br />

üretti. Ayrıca dış mekanlarda,<br />

LAMP 83’ün 20 yılı aşkın bir<br />

süredir işbirliği yaptığı İtalyan<br />

Goccia firmasının bazı ürünleri de<br />

kullanıldı.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

103


AKTÜEL<br />

Diyabetik retinopati hiçbir belirti vermeden<br />

gelişiyor<br />

Türk Oftalmoloji Derneği, Türkiye Diyabet Vakfı, Türk Diyabet Cemiyeti<br />

işbirliği ve Bayer’in desteği ile hayata geçirilen ve çeşitli etkinliklerle<br />

devam eden “Diyabeti Tanı, Gözünü Koru” farkındalık kampanyası<br />

ile diyabetli ve diyabetli yakınlarının diyabete bağlı görme kayıpları<br />

konusunda bilgilendirilmesi amaçlanıyor.<br />

“Tehlikeyi Görmezden Gelmeyin,<br />

Diyabetliyseniz Yılda 1 Kez Göz<br />

Kontrolünden Geçin” sloganı<br />

ile düzenlenen “Diyabeti Tanı,<br />

Gözünü Koru” projesi kapsamında,<br />

İstanbul Cevahir Alışveriş<br />

Merkezinde bir ücretsiz halk<br />

etkinliği gerçekleştirildi.<br />

Gün içinde oftalmolog hekimler<br />

Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, Doç.<br />

Dr. Melda Yenerel, Doç. Dr. Özgür<br />

Artunay ile uzman diyetisyenler Elif<br />

Temizel Eyüp, Begüm Demircan<br />

ve Çiğdem Aksoy katılımcıların göz<br />

sağlığı ve diyabet konularındaki<br />

sorularına yanıt verdiler.<br />

Bu etkinlik ile diyabete bağlı göz<br />

hastalığı, tıbbi adıyla Diyabetik<br />

Retinopati (DR)’ye dikkat çekilerek<br />

toplumdaki farkındalık seviyesinin<br />

yükseltilmesi amaçlandı.<br />

Kampanyaya ait “Diyabeti Tanı<br />

Gözünü Koru” isimli facebook<br />

sayfasından da diyabetik<br />

retinopatiye dair bilgilendirmelerin<br />

yanısıra çeşitli şehirlerdeki<br />

etkinliklere dair duyurular<br />

yapılıyor.<br />

İSTANBUL CEVAHİR AVM<br />

ZİYARETÇİLERİ SANAL<br />

GERÇEKLİKLE DİYABETİK<br />

RETİNOPATİLİ KİŞİNİN<br />

GÖZÜNDEN GÖRDÜ<br />

Bir evin oturma odası olarak<br />

tasarlanmış özel alanda 3D<br />

(üç boyutlu) sanal gerçeklik<br />

gözlüğüyle, sağlıklı bir birey ile<br />

diyabetli ve görme sorunu yaşayan<br />

bir bireyin, ev yaşamının arasındaki<br />

farkı deneyimleme şansını<br />

buldular. Diyabetli bireylerin yılda<br />

1 kez göz kontrolünden geçmesi<br />

konusunda farkındalık yaratmaya<br />

çalışan etkinlikte konuklar<br />

diyabete bağlı gelişebilecek göz<br />

problemlerinin günlük yaşama<br />

etkilerini deneyimleme fırsatı<br />

buldular.<br />

“DİYABET, 20-74 YAŞ ARASINDA<br />

KÖRLÜĞÜN ÖNDE GELEN<br />

NEDENİ”<br />

Etkinlikte yer alan uzmanlardan,<br />

Türk Oftalmoloji Derneği Tıbbi<br />

Retina Birimi Üyesi Prof. Dr. Nur<br />

Acar Göçgil, Diyabete bağlı göz<br />

hastalığı, tıbbi adıyla Diyabetik<br />

Retinopati (DR)’nin, herhangi bir<br />

belirti görülmeden ilerleyebilen,<br />

en sonunda şiddetli ve ani görme<br />

kaybına neden olarak körlüğe yol<br />

açabilen bir göz hastalığı olduğunu<br />

belirtti. Göçgil, “Bu hastalık<br />

diyabet hastalığının pek çok<br />

istenmeyen sonucundan biridir.<br />

Dünya genelinde DR’li hasta sayısı<br />

2010’da 126,6 milyonken, 2030’da<br />

bu sayının 191 milyona çıkacağı<br />

öngörülmektedir. Diyabet 20-<br />

74 yaş arasındaki yetişkinlerde<br />

körlüğün önde gelen nedenidir.”<br />

dedi.<br />

“DİYABETTEN ETKİLENEN<br />

YETİŞKİNLERİN SAYISI 415<br />

MiLYON”<br />

Diyabetin kan şekerinin sürekli<br />

kontrol altında tutulmasını<br />

gerektiren, yaşam boyu süren bir<br />

hastalık olduğuna dikkat çeken<br />

Göçgil, ayrıca şu bilgileri paylaştı:<br />

“Diyabetin istenmeyen bir sonucu<br />

olan Diyabetik Retinopatinin<br />

başlıca nedeni göz küresinin<br />

arka bölümünde yer alan ve<br />

görmeyi gerçekleştiren retina<br />

tabakasındaki damarların<br />

hasarıdır. Retina, dışarıdan gelen<br />

ışığı ayırt eden ve bunu beyne<br />

ileten sinir hücrelerinden oluşmuş<br />

bir tabakadır. Retina tabakasının<br />

merkezinde yer alan küçük bir<br />

bölge olan makula ise cisimleri<br />

ayrıntılı ve net görmemizi sağlar.<br />

104<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

Retinadaki bu damarların hasarı,<br />

dokuların zaman içinde görmenin<br />

bozulmasına yol açacak ölçüde<br />

işlev göremez hale gelmesine<br />

yol açar. Tüm Tip 1 ve Tip 2<br />

diyabetliler diyabete bağlı<br />

göz hastalığı riski altındadır.<br />

Günümüzde diyabetten etkilenen<br />

yetişkinlerin sayısı 415 milyondur.”<br />

DİYABETE BAĞLI GÖZ HASTALIĞI<br />

RİSKİNİ NELER ARTIRIR?<br />

• 20 yıl veya daha fazla zamandır<br />

diyabeti ile yaşayan kişilerin üçte<br />

biri diyabetik retinopati riskiyle<br />

karşı karşıyadır.<br />

• Kan şekeriniz kontrol altında<br />

değilse,<br />

• Yüksek tansiyonunuz varsa,<br />

• Kolesterol (kan yağları)<br />

düzeyleriniz yüksekse,<br />

• Sigara içiyorsanız / Tütün<br />

kullanıyorsanız.<br />

• Gebe iseniz<br />

DİYABETE BAĞLI GÖZ<br />

HASTALIĞININ BELİRTİLERİ<br />

NELERDİR?<br />

• Görmede bulanıklık, görme<br />

keskinliğinin hem yakın hem de<br />

uzak görmede azalması<br />

• Görme alanında kör noktalar /<br />

görüntünün oluşmadığı karanlık<br />

bölgeler<br />

• Görme alanında yer yer düz<br />

çizgiler dalgalı ya da kırıkmış gibi<br />

görünür<br />

• Renkler solmuş, eskimiş gibi<br />

görünür<br />

• Her gün görülen nesnelerin<br />

çizgileri ve biçimleri bozulmuş<br />

gibidir;<br />

örn. Eğri büğrü görünen bir kapı<br />

pervazı<br />

DİYABETE BAĞLI GÖZ<br />

HASTALIĞINDAN KORUNMAK<br />

MÜMKÜN MÜ?<br />

• Eğer tip 1 ya da tip 2 diyabetiniz<br />

varsa en azından yılda bir kez<br />

kapsamlı bir göz muayene-sinden<br />

geçmeli, göz dibinize bakılmalı,<br />

diyabete bağlı göz hastalığı<br />

kontrolünden geçmelisiniz.<br />

• Eğer diyabete bağlı göz<br />

hastalığınız varsa, daha sık kontrol<br />

edilmeniz gerekecektir.<br />

• Kan şekeriniz mümkün<br />

olduğunca normal sınırlar içinde<br />

olmalıdır.<br />

• Kan basıncınız mümkün<br />

olduğunca normal sınırlar içinde<br />

olmalıdır.<br />

• Kan kolesterol (kan yağları)<br />

düzeyleriniz mümkün olduğunca<br />

normal sınırlar içinde olmalıdır.<br />

• Sigara/tütün kullanımını<br />

bırakmanız büyük önem taşır.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

105


ÖZEL HABER<br />

<strong>Medikal</strong> sektörünün başlıca sorunları<br />

MASSİAD Derneği Yönetim Kurulu Başkanı F. A.Tolga SÖZEN’e sorduk:<br />

<strong>Medikal</strong> Sektörünün başlıca sorunları nelerdir?<br />

F.A.Tolga SÖZEN<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

MASSİAD- Tıbbi Cihaz Üretici ve<br />

Tedarikçileri Derneği<br />

ÖNCELIKLE DERNEĞINIZDEN<br />

VE YAPMIŞ OLDUĞUNUZ<br />

FAALIYETLERDEN BAHSEDER<br />

MISINIZ? SIZI KISACA<br />

TANIYABILIR MIYIZ?<br />

Derneğimiz 1992 yılında, İstanbul<br />

Tıbbi Malzeme İthalat, İhracat ve<br />

Satıcılar Derneği adıyla kurulan<br />

ve bugünkü Tıbbi Cihaz Üretici ve<br />

Tedarikçileri Derneği (MASSİAD)<br />

adı ile Tüm Türkiye’ye hizmet<br />

veren, ülkemizde medikal sektörde<br />

kurulan ilk derneklerden biridir.<br />

Derneğimiz TÜMDEF’e bağlı<br />

bir dernektir. Federasyonumuz<br />

Ankara’da faaliyet göstermektedir.<br />

Şu an derneğimizin Türkiye<br />

genelinde 165 üyesi bulunmaktadır.<br />

Sağlık sektöründe son yıllarda<br />

değişen uygulamalara sağlıklı<br />

bir şekilde adapte olmak adına<br />

üyelerimiz ile birlik içinde<br />

çalışmamızın sektörümüz<br />

açısından çok önemli olduğunu<br />

düşünmekteyim. Özellikle bu<br />

konularda sağlıklı ve verim<br />

çalışmalara imza atmak adına,<br />

Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu<br />

ve Denetim Kurulu üyelerimizin<br />

hepsini rutin toplantılarımıza dahil<br />

ediyoruz. Üyelerimiz arasında<br />

yaptığımız görev dağılımı ile<br />

hem yönetmelik, mevzuat vs gibi<br />

teknik konularda hem de yeni üye<br />

kazanımı, üyelerle ilişkiler vs gibi<br />

idari konularda daha etkili olmaya<br />

çalışıyoruz.<br />

Ayrıca Dernek yöneticilerimiz TOBB<br />

<strong>Medikal</strong> Sektör Meclisi, İstanbul<br />

Sanayi Odası 20.Grup Meslek<br />

Komitesi, İstanbul Sanayi Odası<br />

meclisi, İhracatçılar Birliği ve<br />

İstanbul Ticaret Odası Meclisi, 8<br />

no’lu İlaç ve Tıbbi Cihaz Meslek<br />

Komitelerinde aktif olarak yer<br />

almakta, rutin toplantılarına<br />

katılmakta ve sektörümüze ait her<br />

türlü sorun ve çözüm önerilerini<br />

paylaşmaktadır.<br />

T.C Sağlık Bakanlığı, T.C. Sosyal<br />

Güvenlik Kurumu, T.C. Türkiye<br />

Kamu Hastaneleri Kurumu, Yüksek<br />

Öğretim Kurulu, Üniversiteler,<br />

Kamu İhale Kurumu, Türkiye<br />

Odalar ve Borsalar Birliği, İstanbul<br />

Ticaret Odası, İstanbul Sanayi<br />

Odası, İMMİB İhracatçılar Birliği ve<br />

sektör STK’ları gibi sektörümüzü<br />

ilgilendiren tüm kamu-özel kurum<br />

ve kuruluşlarla her zaman işbirliği<br />

içindedir.<br />

Sağlık sektöründe son yıllarda<br />

değişen uygulamalara sağlıklı<br />

bir şekilde adapte olmak adına<br />

üyelerimiz ile birlik içinde<br />

çalışmamızın sektörümüz<br />

açısından çok önemli olduğunu<br />

düşünmekteyim. Bu düşünce ile<br />

sektör firmalarımıza her konuda<br />

destek ve bilgilendirici çalışmalar<br />

yapmaktayız. Derneğimiz, sektörü<br />

her platformda temsil etmekte<br />

olup, Kurumlar nezdinde dikkate<br />

alınan ve her konuda görüş istenen,<br />

talepleri ve öneriler dikkate alınan<br />

bir dernek konumundadır.<br />

Sosyal Güvenlik Kurumu,<br />

Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kamu<br />

Hastaneleri Kurumu, Kamu İhale<br />

Kurumu ve diğer ilgili tüm resmi<br />

kurumlar ile direk ve TÜMDEF<br />

aracılığıyla çok yakın temaslarımız<br />

bulunmakta ve Massiad olarak;<br />

yapılan toplantılara Yönetim<br />

bazında katılım sağlamakta olup<br />

sektörün ve üyelerimizin sorunlarını<br />

içeren her türlü raporu ilgili kişi ve<br />

kurumlara nerdeyse birinci ağızdan<br />

iletmekteyiz.<br />

Üyelerimize, sektörümüzle ilgili<br />

konularda yapılan çalışmalar,<br />

kanunlar, tebliğler, Yönetmelikler<br />

kısaca ilgili konular günlük olarak<br />

bildirilmekte ve web sitemizde<br />

yayınlanmaktadır.<br />

Üyelerimiz derneğimize ulaşarak,<br />

hukuki, mali, mesleki konulardaki<br />

her türlü sorularını bize iletmekte<br />

ve destek almaktadır.<br />

Sektörümüzün gelişimi<br />

için üyelerimizin talepleri<br />

doğrultusunda kişisel ve<br />

kurumsal bazda nitelik arttırıcı<br />

eğitimler düzenlenmekte, birlik ve<br />

beraberliğimizi pekiştirmek adına<br />

sosyal faaliyetler düzenlenmektedir.<br />

Yeni uygulamalar ile ilgili örg. ÜTS<br />

kapsamında diğer STK ile birlikte<br />

oluşturulan çalışma grupları<br />

sistem üzerinde TİTCK ve TÜBİTAK<br />

ile ortak çalışma yapmakta ve<br />

bu konu da sektör firmaları<br />

bilgilendirilmektedir.<br />

106<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


MEDİKAL SEKTÖRÜN<br />

BAŞLICA SORUNLARI<br />

NELERDİR?<br />

Sektör olarak zor bir dönemden<br />

geçiyoruz,<br />

Çok acil çözülmesi gereken en<br />

önemli sorunumuz çok uzun<br />

zamandır, Üniversite ve S.B<br />

Hastaneleri’nden alacaklarımızı<br />

bize taahhüt edilen sürelerde tahsil<br />

edemiyoruz. Bize ihale şartname<br />

ve sözleşmeleri ile taahhüt<br />

edilen ödeme vadeleri, Üniversite<br />

Hastaneleri için 120-180 gün, S.B<br />

Hastaneleri için 120-150 gün iken,<br />

bu vadeler Üniversite Hastaneleri<br />

için ortalama 1000 güne ve S.B<br />

Hastaneleri için ortalama 250 güne<br />

ulaşmıştır.<br />

Üniversite Hastanelerinde yıllar<br />

öncesinden başlayan ve Sektör’ü<br />

çok ciddi mali darboğaza sokan<br />

ödeme vadeleri (ortalama 3 yıl)<br />

sorununun çözülmesini beklerken,<br />

üzerine S.B Hastanelerinin<br />

ödemelerini aylarca geciktirmesi<br />

eklenmiştir. Bir çok meslektaşımız<br />

kapıya kilit vurmuş, birçoğu kredi<br />

ve borç batağına saplanmış, bir çok<br />

meslektaşımız da fiilen batmıştır.<br />

Sektörün kamu ve üniversite<br />

hastanelerinden yaklaşık 8 milyar<br />

TL alacağı birikmiş durumda ve<br />

ödemeler açılmadıkça bu borç gün<br />

geçtikçe artmaktadır.<br />

Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri<br />

Platformu olarak, artık katlanılamaz<br />

hale gelen alacaklarımızın derhal<br />

ödenmesi zaruri bir hal almışken,<br />

ödeme konusunun keyfiyet<br />

olmaktan kurtarılması ve Sektör’ün<br />

güvenle ve istikrar içinde geleceği<br />

planlaması için atılacak yasal ve<br />

mevzuat değişikliklerinin içinde<br />

olmak ve katkı sağlamak için her<br />

düzeyde ve acil olarak görüşmeye<br />

ve katkıda bulunmaya hazır<br />

olduğumuzu bildiren yazılarımızı<br />

ortak imzalı olarak SEYK (Sağlık<br />

Endüstrileri Yönlendirme Komitesi)<br />

, T.C. Sağlık Bakanlığı, T.C.<br />

Ekonomi Bakanlığı, T.C. Bilim,<br />

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C.<br />

Maliye Bakanlığı ve Yükseköğretim<br />

Kurulu Başkanlığına Kasım 2017<br />

tarihinde göndermiş bulunmaktayız.<br />

İkinci en önemli konu ise yeni<br />

uygulanacak olan ‘’Sağlık Market’’<br />

uygulamasıdır. Sektörümüz,<br />

öncesinde herhangi bir taslak<br />

çalışma, uygulama içeriğine dair<br />

bilgi paylaşılmadan; <strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>’de<br />

protokol imzalanacağı ve mevzuat<br />

çalışmalarının sonra başlatılacağı<br />

bilgisi verilerek, ‘’Sağlık Market’’<br />

gibi yeni bir tedarik modeli ile karşı<br />

karşıya bırakılmıştır.<br />

Sağlık Market uygulamasının<br />

sektörün önemli bir paydaşı olan<br />

bayilik sistemini ortadan kaldıracağı<br />

öngörülüyor. TİTCK kayıtlarına göre<br />

yaklaşık 8.000 bayi bulunmakta.<br />

Sağlık Market uygulaması hizmete<br />

girdiğinde bu bayilerin tamamına<br />

yakını kapanabilir. Yani Sağlık<br />

Market ile bir anda binlerce kişi<br />

işsizlik tehlikesi ile karşı karşıya<br />

kalabilecek.<br />

Yine bu konuda da Tıbbi Cihaz<br />

üretici, ithalatçı ve tedarikçilerini<br />

temsilen Tıbbi Cihaz Üretici<br />

ve Tedarikçileri Platformu<br />

olarak kesinlikle sektörün yeni<br />

uygulanması düşünülen bu çalışma<br />

içinde yer alması gerektiğinin<br />

önemini hatırlatarak, ivedi olarak<br />

taslak uygulama çalışmalarının,<br />

protokol örneklerinin tarafımız<br />

ile paylaşılmasını, mevcut sistem<br />

yerine nasıl bir sistemin geleceğinin<br />

net olarak açıklanmasını,<br />

görüşlerin alınmasını,<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

107


AKTÜEL<br />

özetle çok geç olmadan ‘’Sağlık<br />

Market’’ uygulamasının sektör ile<br />

ortak şekillendirilmesi gerektiği<br />

yönündeki talebimizi içeren<br />

yazımızda <strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>’ de T.C. Sağlık<br />

Bakanlığına gönderilmiştir.<br />

Tabi ki bu önemli iki konunun<br />

yanı sıra sektörün bir çok sorunu<br />

bulunmaktadır, bunlara bir kaç<br />

örnek vermek gerekirse;<br />

SUT fiyatlarının ve listelerinin<br />

uzun zamandır revize edilmemesi<br />

ve herhangi bir rasyonel kriter<br />

bazında belli periyotlarda<br />

güncellenmemesi, pozitif<br />

listelerdeki alan tanımlarının<br />

yetersizliği ki bu konuda tüm<br />

STK’ların ve firmaların katılımı ile<br />

çalışmalar yapılmış ve kuruma<br />

sunulmuştur. Maalesef ne<br />

listelerde nede fiyatlarda firmaları<br />

memnun edecek hiç bir olumlu<br />

gelişme olmamış hatta fiyatlar<br />

düşmüş listeler kısıtlanmıştır.<br />

Bununla birlikte SUT pozitif<br />

listelerine malzeme girişindeki<br />

prosedür zorluğu, Mevzuatlarda<br />

yapılan sık değişiklikler ve bu<br />

değişiklikler için sektöre verilen<br />

sürenin az olması nedeniyle de<br />

firmalar uygulama zorlukları<br />

yaşamaktadır.<br />

Bunlara ilave olarak;<br />

sektörümüzde % 8 KDV ile<br />

satılan bazı ürün girdilerinde<br />

kullanılan hammaddelerin %18<br />

KDV ile alınmasa firmaların<br />

KDV farkı yüzünden maddi<br />

mağduriyet yaşamaları, hastane<br />

saymanlıklarınca yapılan eksik<br />

ve hatalı işlemler,yerli üretici<br />

destekleyici düzeyde yerli malı<br />

ürünlerin tercih edilmemesi,<br />

Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane<br />

ve kurumlarca yapılan mal<br />

alım ihalelerinde Türk Lirası ile<br />

birlikte yabancı para birimlerinin<br />

kullanılmaması, kur artışlarının<br />

firmaların finansal maliyetlerini<br />

çok artırması, Yaklaşık Maliyet<br />

hesaplanmasında MKYS yanında<br />

güncel verilerin ve kurların<br />

dikkate alınmaması, malzeme<br />

teslim sürelerinin ve adetlerin<br />

belirsizliği, verilen siparişlerin<br />

fatura tutarlarının çok düşük<br />

olması, teslim edilen malzemenin<br />

miadı dolduktan sonra veya<br />

dolmasına yakın şartname şartları<br />

dışında değişiminin istenmesi,<br />

uygulama farklılığı (ihale süreçlerimalzeme<br />

teslim uygulamalarıfatura<br />

işlemler gibi) ve maalesef<br />

KİK’da özellikler tıbbi cihaz<br />

alımları için şartnamelerde bir<br />

standart olmaması gibi konuları<br />

sıralayabiliriz.<br />

Tabi birde son yıllarda kurum<br />

kadrolarının çok sık değişmesi<br />

sorunların çözümünde ve<br />

uygulamalarda zorlukların<br />

yaşanmasına neden olmaktadır.<br />

MEDIKAL SEKTÖRDEKI<br />

FIRMALARIN KENDI<br />

ARALARINDA BIR KOPUKLUK<br />

OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ.<br />

BU FIRMALARIN KENDI<br />

IÇERISINDE DAHA FAZLA<br />

BIRLIK VE BERABERLIK<br />

OLABILMESI ADINA SIZCE<br />

NELER YAPILABILIR?<br />

Biz Sivil Toplum Kuruluşları olarak<br />

elimizden geldiğince bıkmadan<br />

usanmadan bu problemlerin<br />

çözümü ve sektörümüzün ileri<br />

gitmesi için elimizden geleni<br />

yapmaya devam ediyoruz. Her STK<br />

kendi temsil ettiği meslek grubunun<br />

önceliklerine göre hareket ettiği<br />

için farklı sesler çıkması normaldir.<br />

Mühim olan ortak sorunlarda<br />

birlikte hareket edebilmek.<br />

Bunun için son zamanlarda bir<br />

platformda bazı derneklerimizle bir<br />

araya gelip ortak hareket etmeyi<br />

başardık. Umarız bu platforma<br />

diğer dernekleri de katabiliriz.<br />

Bunun yanında sektörümüz çok<br />

geniş olduğundan bizler her şeyi<br />

bilemeyiz, firmaların bizlere<br />

aktarması lazım. Bir kısmımız için<br />

uygun olan bir çözüm diğerlerimiz<br />

için sıkıntı olabilir. Sektörü temsilen<br />

kamunun bizlerin dile getirdiği<br />

sorun ve önerileri dinlemesi ve<br />

dikkate alması için arkamızda<br />

organize güçlü bir kalabalık<br />

olduğunu görmesi gerekir. Bu<br />

kalabalığı da ancak STK’lara üye<br />

olunması ile sağlayabiliriz.<br />

Toplum olarak STK’lara olan<br />

mesafeli yaklaşımımız maalesef<br />

bizim sektörümüz için de<br />

geçerlidir. Daha güçlü STK’ların<br />

olması için sektördeki tüm<br />

paydaşların STK’lara sahip çıkması,<br />

çalışmalarını desteklemesi hatta<br />

akıllarına yatan herhangi bir<br />

derneğe hemen üye olmalıdır.<br />

Ancak birlikten kuvvet doğar.<br />

TÜRKIYE MEDIKAL SEKTÖRDE<br />

SIZCE HAK ETTIĞI YERDE<br />

MI? DAHA FAZLA VE FARKLI<br />

NELER YAPILABILIR?<br />

Ülkemizde yurtdışı firmalar ile<br />

rekabet edebilecek donanıma<br />

sahip firmalarımız bulunmakta<br />

ve hale hazırda dünya pazarında<br />

güçlü rakipleri karşısında<br />

başarılı bir şekilde mücadele<br />

vermektedirler. Bu firmalarımız<br />

daha da paylarını arttırabilecekleri<br />

gibi bunlara yenilerinin de<br />

eklenebileceği girişimcilik<br />

ruhuna meslektaşlarımız vardır.<br />

Ancak, firmalarımız o kadar çok<br />

problemle uğraşmaktaki bu yüzden<br />

dış pazarlara yeterli enerjileri<br />

kalmamaktadır. Bu problemlerden<br />

en önemlisi de daha önce<br />

bahsettiğin hastanelerin ödeme<br />

problemleridir.<br />

“Sağlıkta Dönüşüm; Yatırım,<br />

İhracat, Teknoloji geliştirme”<br />

konuları, “Geri Ödeme”<br />

sorunundan bağımsız olarak<br />

değerlendirilemeyecek noktaya<br />

gelmiştir. Bu ortamda firmalar<br />

ne yerelleştirme projelerine teklif<br />

hazırlayabiliyor veya ortak olarak<br />

yer alabiliyor, nede yeni bir ürün<br />

imalatına geçebiliyor. Türkiye de<br />

yatırım yapmak isteyen yabancı<br />

yatırımcılara da olumlu yanıt<br />

veremiyor.<br />

Meslektaşlarımız, artık varlık<br />

nedenlerine aykırı olarak ticari<br />

işlerini yapamama noktasına<br />

gelmişlerdir. Bırakalım, teknoloji<br />

ve istihdam üretmeyi, günü nasıl<br />

108<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


kurtaracaklarından başka bir şey<br />

düşünemez olmuşlardır.<br />

ÜYELERINIZ AĞIRLIKLI<br />

OLARAK HANGI ÜRÜNLERIN<br />

ÜRETIMINI YAPIYOR?<br />

BU ÜRÜNLER HANGI<br />

KANALLARLA, NERELERE<br />

PAZARLANIYOR?<br />

Üyelerimiz İmalat, ithalat, ihracat<br />

, toptan ve perakende satış yapan<br />

firma ve firma sahiplerinden<br />

oluşmaktadır.<br />

Türkiye’deki tıbbi cihazların üretimi<br />

maalesef istenen düzeyde değildir.<br />

Tıbbi cihazlar kapsamındaki<br />

ürünlerin neredeyse %85’i ithal<br />

yoluyla karşılanmaktadır. Sektör<br />

önemli ölçüde teknolojik olarak dışa<br />

bağımlıdır. Çoğunlukla geleneksel<br />

cihazlar üretilmekte olup ileri<br />

teknoloji ve bilgi gerektiren<br />

katma değeri yüksek ürünler ithal<br />

edilmektedir. Tabi ki Türkiye’de<br />

tıbbi cihazlar kapsamındaki<br />

ürünleri üreten yerli firmalar vardır<br />

ve bu firmalar, başta; ortopedi,<br />

tıbbi görüntüleme, tıbbi<br />

gaz sistemleri, santrifüj, hastane<br />

bilgi sistemine yönelik donanım<br />

ve yazılımlar, cerrahi aletler, kalp<br />

ve damar cerrahisinde kullanılan<br />

tubing set, kardiyopleji setleri, taş<br />

kırma cihazları, ameliyat lambaları,<br />

anestezi cihazları, hasta başı<br />

monitörleri, elektrokoter,<br />

cerrahi aspiratörler, oksijen verme<br />

cihazları, röntgen cihazları, buhar<br />

ve kuru hava sterilizatörleri olmak<br />

üzere farklı alanlarda üretim<br />

yapıyor. Ancak bunların birçoğu<br />

yabancı büyük firmalarla rekabet<br />

edebilecek durumda değildir.<br />

Yerli tedarikçiler düşük teknoloji<br />

ürünlerinin imalatına odaklanmış<br />

durumdadırlar.<br />

SEKTÖRÜNÜZÜ, SAHIP<br />

OLDUĞU POTANSIYEL<br />

ÇERÇEVESINDE, YAKIN<br />

GELECEKTE TÜRKIYE VE<br />

DÜNYA EKONOMISI IÇINDE<br />

NEREDE GÖRÜYORSUNUZ?<br />

Mevcut uygulamalarda bir değişiklik<br />

olmadığı takdirde yerli üreticiler<br />

ihracat yaptıkları sürece ayakta<br />

kalırlar. Yerli pazarı hedefleyen<br />

üretici firmalar kapanmak zorunda<br />

kalır. Sektörde üretim yapan her<br />

hangi bir üreticiye ayını soruyu<br />

sorduğunuzda bu cevabı alırsınız.<br />

İthalatçı firmalar bakımından da<br />

durum aynıdır. Sektörün tahsilat<br />

sorunu çözülmezse firmalar<br />

kapanmak zorunda kalacaklardır.<br />

Mevcut şartlara dayanmak mümkün<br />

değildir. Türkiye sağlık turizminden<br />

büyük pay almak istiyorsa sağlık<br />

sistemini oluşturan halkaların<br />

kopmasını engellemelidir. Modern<br />

tıpta kaliteli hizmet kaliteli tıbbi<br />

cihazlar ve kaliteli insan gücüyle<br />

yapılabilir.<br />

Ayrıca sektörde tedarikçi sayısının<br />

azalması istenen rekabetinde yok<br />

olmasına yol açacaktır. Rekabetin<br />

olmaması demek yüksek fiyatlar,<br />

yüklü sağlık harcamaları demektir.<br />

Mevcut uygulamalar ve sorunlardan<br />

kaynaklı nedenlerle Türk malı tıbbi<br />

cihazların dünya ekonomisi içinde<br />

adından bahsedilir bir yere sahip<br />

olması beklenmemektedir.<br />

Röportaj: Gülçin Çoşkan<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

109


AKTÜEL<br />

Main problems encountered in the medical industry<br />

Health comes first, we know this but how healthy is the sector which deals<br />

with our health. We asked the problems that the medical industry has been<br />

encountering to F. A. Tolga Sozen, Chairman of the Board of Marmara<br />

Medical Device Producers’ and Suppliers’ Association (MASSIAD)<br />

Would you inform us about your<br />

association and its activities? May we<br />

know some about you?<br />

The association was first founded<br />

as Istanbul Medical Materials<br />

İmport, Export and Sellers in 1992,<br />

than it is named as MASSIAD, the<br />

Association of Medical Equipment<br />

Producers and Suppliers as one of<br />

the first organization in our industry<br />

in Turkey. The association is covered<br />

by TUMDEF, and headquartered<br />

in Ankara. Presently, we have 165<br />

members in Turkey.<br />

I am in the opinion that, working in<br />

cooperation with our members in<br />

unity is important for the health of<br />

adapting to the changing needs of the<br />

health industry in Turkey. On behalf of<br />

getting an efficient operation we invite<br />

all members of the executive board,<br />

discipline board and auditing board<br />

to all our meetings and activities. By<br />

organizing our activities as is foreseen<br />

by the regulations and laws, we want<br />

to be more efficient in getting new<br />

members to our association.<br />

Besides, some of managers in our<br />

association have assumed positions<br />

in several non governmental<br />

organizations such as TOBB medical<br />

sector assembly, Istanbul Chamber<br />

of Industry 20th group of vocational<br />

committee, exporters association,<br />

Istanbul chamber of trade, 8th<br />

vocational committee for drugs and<br />

medical equipment actively. The<br />

association is in close cooperation<br />

with ministry of health, social security<br />

authority, Turkey public hospitals<br />

association, higher education council,<br />

universities, TOBB, Istanbul chamber<br />

of commerce, Istanbul chamber of<br />

industry, IMMIB exporters association<br />

and sectoral NGOs.<br />

With an aim to adapt to the changing<br />

regulations in health industry, we<br />

have been representing our industry<br />

in every platform and provide<br />

information, comments and views<br />

about the industry to all the bodies<br />

demanding from us.<br />

As Massiad, we have been in close<br />

contact with the bodies mentioned<br />

about to deliver the problems and<br />

the needs of our members and of<br />

our industry to related authorities.<br />

We transfer the reports, studies,<br />

regulations, and information<br />

originating from several authorities<br />

for the benefit of our members. These<br />

are also published in our web site.<br />

Besides, our members may come to<br />

our association either in person or on<br />

line and can express their problems of<br />

every kind, legal, vocational, financial<br />

etc.<br />

We organize educational seminars<br />

and social activities upon demands of<br />

our members for the betterment of<br />

our industry. In relation with the new<br />

regulations and applications, several<br />

special working groups are organized<br />

and they engage cooperative activities<br />

with TITCK and TUBITAK, the scientific<br />

and technical research authority.<br />

WHAT ARE THE MAJOR PROBLEMS<br />

OF MEDICAL EQUIPMENT INDUSTRY?<br />

We have been in a period of hardships<br />

as of the medical equipment industry.<br />

One of the major problems that have<br />

to be solved immediately is that we<br />

could not get our due payments that<br />

are promised by the universities and<br />

public hospitals whom we sold our<br />

products for many months and years.<br />

The grace period for the payments<br />

written in the contracts of bidding with<br />

these establishments is now reaching<br />

up to 120 to 180 days. However, it<br />

was now extended up to 1000 days for<br />

university hospitals and 250 days for<br />

Health Ministry hospitals. University<br />

hospitals have debts as old as about<br />

three years. In addition to these,<br />

now public hospitals postpone their<br />

payments months after months.<br />

Several members of our association<br />

has defaulted because of their unpaid<br />

debts. Total amount of debts of public<br />

hospitals has reached up to 8 billion<br />

TL and it still growing.<br />

As a platform for medical equipment<br />

producers and suppliers we have sent<br />

our demands about the payment of<br />

our receivables immediately as our<br />

legal and business rights, undersigned<br />

by all of us to all bodies in relation<br />

with these transactions, including<br />

the committee of health industries,<br />

ministry of health, ministry of<br />

economy, ministry of science, industry<br />

and technology, ministry of public<br />

finance, council of higher education in<br />

November 2017.<br />

The second most important subject is<br />

the prospective project, the “Health<br />

Market”. Our industry was forced<br />

to be a part of a new supply model<br />

called “Health Market” and to sign a<br />

compulsory protocol in January <strong>2018</strong>,<br />

without given any information and<br />

detail about the prospective project.<br />

The new application, Health Market,<br />

aims to bypass the distribution<br />

agents, an important shareholder of<br />

our industry, in medical equipment<br />

distribution network. According to<br />

TTCK records, there are about 8<br />

thousand distributors in Turkey.<br />

When the project went into operation<br />

all of the companies may close their<br />

businesses and thousands of people<br />

may loss their jobs.<br />

110<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


As the representatives of medical<br />

products producers, importers and<br />

suppliers we want to remind to the<br />

authorities that we should immediately<br />

be informed about the details, major<br />

points and samples of protocols.<br />

Recently, in January <strong>2018</strong> we sent<br />

our demand that the project should<br />

be developed in cooperation with all<br />

parties including our association and<br />

our member companies.<br />

The aging of the prices used in the<br />

SUT, health practices notification list,<br />

is another problem for our industry.<br />

They did not updated for a long period<br />

to meet the changing conditions in<br />

the market. Besides the prices, the<br />

definitions of specializations should<br />

also be revised. Unfortunately the<br />

lists were narrowed and the prices<br />

were lowered. The procedures for<br />

entering data to the lists are hard to<br />

follow, changes are frequent, time<br />

limits are narrow, VAT rates are high,<br />

repayments are difficult, domestic<br />

products are not preferred, limitations<br />

of using foreign currencies or Turkish<br />

lira in bids and contracts, costs of<br />

currency fluctuations, uncertainty<br />

of delivery dates and amounts of<br />

orders, and similar problems may<br />

cause serious losses and problems<br />

between the suppliers and the buying<br />

organizations.<br />

We observe that there seems to be<br />

some sort of disorganization among<br />

the companies active in medical<br />

equipment industry. What can<br />

be done in this field to produce a<br />

coherent and cooperative business<br />

relations among these companies?<br />

We as NGOs keep trying to do our best<br />

to solve these kinds of problems and<br />

to the development of the industry.<br />

Since each NGO has its own aims and<br />

own members it is normal to hear<br />

different voices from the industry.<br />

What is important is to act together<br />

on the common problems. With this<br />

aim, we managed to convene regularly<br />

among us to discuss our problems.<br />

We hope that other platforms may<br />

join in our operations. Companies<br />

should inform us about their specific<br />

problems and needs. One solution may<br />

seem good for some members while<br />

it may not be for the benefit of some<br />

others. When we have more members<br />

we have become more powerful to<br />

listen to others and to deliver our<br />

messages to wider audiences. As in<br />

other organizations, companies are<br />

seen reluctant to be a member of<br />

vocational association. We have to<br />

work for more, because, the unity is<br />

the power.<br />

Do you think that the medical<br />

industry has got its position it<br />

deserved? What can be done more?<br />

There are powerful companies in our<br />

country that are able to compete with<br />

foreign companies and struggling with<br />

them in various parts of the world<br />

successfully. There are professionals<br />

and high-spirited entrepreneurs in<br />

Turkey that have higher potential for<br />

more shares in the markets. However,<br />

they cannot find enough time and<br />

energy to act aggressively in foreign<br />

markets, because of the numerous<br />

problems in domestic market. As I<br />

mentioned before, the most important<br />

problem is that the lack of payments<br />

of hospitals to their suppliers. Other<br />

issues such as transformation in<br />

health system, investments, exports<br />

and technology development in our<br />

industry have become less important<br />

when compared with this repayment<br />

problem. Money comes first before<br />

other initiatives. Companies are only<br />

struggling to get their money and<br />

investments back.<br />

What type of products that your<br />

member companies are producing<br />

most? In what channels that these<br />

products are sold and distributed?<br />

Among our members are firms<br />

or proprietors of companies for<br />

production, imports, exports,<br />

wholesale and retailing of medical<br />

tools and equipment. The production<br />

of medical goods has not been<br />

reached a perfect position in Turkey.<br />

Almost 85 percent of medical products<br />

are imported. The industry depends<br />

heavily on foreign technologies.<br />

Mostly the traditional equipment are<br />

produced in the country and other high<br />

AKTÜEL<br />

value added products are imported.<br />

Domestic producers mostly produce<br />

orthopedic products, medical imaging,<br />

medical gas systems, centrifuges,<br />

hardware for the hospital information<br />

systems and software, surgical<br />

instruments, tubing sets used in<br />

cardiovascular surgery, cardioplegia<br />

sets, stone crushing devices, surgical<br />

lamps, anesthesia devices, patient<br />

head monitors, electrocautery,<br />

surgical aspirators, oxygen delivery<br />

devices, x-ray devices, steam and dry<br />

air sterilizers, and etc. However, most<br />

of these producers are not so powerful<br />

to compete with foreign rivals.<br />

Under the framework of potentials<br />

that you have, how do you see the<br />

position of your industry in terms of<br />

national and world economies in the<br />

future?<br />

If anything does not change in the<br />

market, domestic producers can<br />

only survive as long as they are<br />

able to export their products. Those<br />

companies who targets to only<br />

domestic market may face to closing<br />

their businesses soon. I think that<br />

you get the same answer if you ask<br />

this question to any of the producing<br />

companies in our industry.<br />

The situation is similar for the<br />

importing companies. If they are not<br />

be able to collect their receivables,<br />

they will also be forced to close. It<br />

is not impossible to endure against<br />

present conditions. If Turkey wants to<br />

get more shares from health tourism,<br />

any of the chain of healthcare industry<br />

should not be broken. In modern<br />

medicine, quality healthcare services<br />

are only possible by having quality<br />

medical instruments, and quality<br />

workers and experts. Additionally, the<br />

reduction of the supplier companies<br />

will pave the way for monopolies and<br />

cartels and this means higher costs<br />

and prices for health industries.<br />

Because of these and other similar<br />

problems and activities, it seems that<br />

Turkish made medical instruments<br />

are hard to occupy a favorable position<br />

in the world economy in the future.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

111


112<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


Röportaj: Gülçin Coşkan<br />

BÜYÜK USTADAN<br />

KÜÇÜK NOTLAR<br />

Televizyon ve dizilerde izlediğiniz pek çok ünlü ismin hocası olan ve<br />

onları yetiştiren duayen sanatçıyı sizin için ziyaret ettik.<br />

Aylarını, yıllarını koca bir hayatı<br />

sanata, sinemaya, oyunculuğa<br />

adayan güzel kadın, sinemanın<br />

ve tiyatronun duayeni Ayla Algan,<br />

daha önceki bir söyleşimizde; her<br />

zaman en büyük destekçisinin, uzun<br />

yıllar hayatını birleştirdiği, kendisi<br />

gibi sanatın duayenlerinden olan<br />

rahmetli eşi Beklan Algan olduğunu<br />

ve onu kaybettikten sonra, ona olan<br />

sevgisinin daha da arttığını söyler.<br />

Hala resimlerine bakarken gözleri<br />

dolan ve özleminin her geçen gün<br />

daha fazla arttığını söyleyen büyük<br />

usta mesleğinin dışında, özel<br />

hayatıyla da sanat dünyasına örnek<br />

olmuştur.<br />

Sanat dünyasında pek çok<br />

evliliğe örnek olan bu hikayenin<br />

başrollerinden biri olan büyük<br />

ustaya bu kadar uzun süre başarılı<br />

olmasının, kalıcı olmasının nedenini<br />

ve gençlere tavsiyelerini sorduk:<br />

Star olup araba satın alacaksa, ondan hiç hayır<br />

gelmez; ama ilk kazandığı parayla anne babasına ev<br />

alırsa, aile içinde yaşamayı biliyorsa, zedelemiyorsa<br />

o zaman star olur ve uzun vadeli olur.<br />

Beni de ölümsüz kılar<br />

Oyunculuk eğitimi verirken,<br />

özellikle çok küçük yaşlardaki<br />

çocukların eğitiminde nelere<br />

dikkat ediyorsunuz?<br />

Çocuğun annesi ile konuşuyorum,<br />

psikolojik olarak dizi çocuğu<br />

etkileyecekse; oynamasın diyorum.<br />

Örneğin; normal hayatta anne<br />

babası ayrı bir çocuğun, rol gereği<br />

anne babası ayrıysa onu mutlaka<br />

denetliyorum. Çocuğu gelişme<br />

devresindeki oyunla farkındalık,<br />

sosyal kimlik kazanması, psikolojik<br />

kendi kimliğinden beninle, sosyal<br />

beninin farkındalığının kazanması<br />

bunları önemsiyoruz. Çünkü bunlar<br />

küçük yaşta olur. Onun dışında;<br />

çocuklara araştırma yapmayı,<br />

kostüm hazırlatmayı öğretiyorum.<br />

Anne babalara çocuklara<br />

bilgisayarda oyun oynama dışında,<br />

araştırma yapmayı öğretmelerini<br />

söylüyorum. Hatta bazı anne<br />

babalara diyorum ki; aptalı oynayın,<br />

çocuklarınıza tarih sualleri<br />

hazırlayın, tarih ve coğrafyayı<br />

birlikte öğretin.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

113


Bu alanların birbirine olan ortak<br />

yanlarını kullanarak sualler<br />

hazırlayın (Çağrışımlı drama<br />

dediğimiz) Bu alan eğer doğru<br />

yönlendirilirse; çocuğun kişisel<br />

gelişimine, algısına, görsel<br />

hafızasına ve zeka gelişimine<br />

katkıda sağlar. Fakat burada anne<br />

babalara çok ciddi rol düşüyor. Ben<br />

yüz kişiyi aynı göremem; herkes<br />

kendi problemiyle gelir, eksiği ya da<br />

fazlasıyla.<br />

Farklı sanat dallarından sinema<br />

oyunculuğuna geçmek isteyen<br />

oyuncu adayları size geldiklerinde<br />

onlara ne gibi katkılarınız oluyor?<br />

Gelen kişi başka bir sanattan<br />

geldiği zaman ya da tiyatrodan çok<br />

başarılıysa oralarda onu en başta<br />

sıfırlıyorsun, ona dayanıyor. Çünkü<br />

seviyor sinemayı, sevmiyorsan<br />

yapma diyorum zaten. Olduğu<br />

yerde kalmasını söylüyorum; bu<br />

eğitimlerden birini aldığı zaman<br />

bütün öbür öğrendiklerini sıfırlaması<br />

lazım. Onun için yeniden bir oluşum<br />

yapıyoruz. Bunu da üç ay gibi bir<br />

eğitim zarfında beceriyoruz.<br />

Kalıcı olmak için neler yapmalı ?<br />

Gençlere bu anlamda önerileriniz<br />

nelerdir?<br />

Sevdikleri bir işse kendi anne<br />

babaları, kardeşleri, kocaları,<br />

sevgilileri gibi o işi korumayı<br />

öğrenmeleri gerekiyor. Sorumluluk<br />

almalı, kazanıyorsa yatırım<br />

yapmalı ama canının her istediğini<br />

yapmamalı. Sanatına karşı bir<br />

duruşu, statüsü olacak.<br />

Star olup araba satın alacaksa,<br />

ondan hiç hayır gelmez; ama ilk<br />

kazandığı parayla anne babasına ev<br />

alırsa, aile içinde yaşamayı biliyorsa,<br />

zedelemiyorsa o zaman star olur ve<br />

uzun vadeli olur. Beni de ölümsüz<br />

kılar. Tolgahan Sayışman, Bergüzal<br />

Korel, Hazal Kaya, Çağatay Ulusoy,<br />

Barış Arduç, Sera Tokdemir, Nihat<br />

Altınkaya, Kadir Kandemir…. gibi pek<br />

çok öğrencim şuan çok iyi yerlerde<br />

ve onlarla gurur duyuyorum<br />

Meryem Hürrem’i oynarken tükenmişlik sendromuna girdi<br />

çünkü; ev açmadı kendine üç sene otelde suit içinde oturdu.<br />

Ne evi, ne çocukluğunun resmi, ne annesinin ne babasının<br />

resmi, ev onun değil. Senaryo geliyor, orda ezber yapıyor,<br />

otelden çıkıyor çekim yerine; orda Hürrem’i oynaya oynaya<br />

kendini Hürrem zannetmeye başladı<br />

Meryem Üzerli<br />

114<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


Bergüzel Korel<br />

Şimdiye kadar oynadığınız<br />

karakterlerden sizi en çok etkileyen<br />

hangisi oldu?<br />

Fizikçiler oldum kamburu<br />

oynuyordum üç sene sonra oyun<br />

bitince; hocam Süleyman Velioğlu’<br />

dan sanatla tedavi öğrendim. Role<br />

girmekte bizim için şizofrenik bir<br />

sendromdur ama biz çıkıp, evimizde,<br />

ailemizde kendimiz oluyoruz. Mesele<br />

ben acaba sendrom mu geçiriyorum<br />

? dedim Süleymen bey’e. Oda bana<br />

‘hayır, Sen duruma girip çıkıyorsun,<br />

çıkmazsan sorun var demektir,<br />

sen çok sağlamsın’ dedi . Mesela<br />

Meryem’de öyle bir şey oldu, Meryem<br />

Hürrem’i oynarken tükenmişlik<br />

sendromuna girdi çünkü; ev açmadı<br />

kendine üç sene otelde suit içinde<br />

Necati Şaşmaz<br />

oturdu. Ne evi, ne çocukluğunun<br />

resmi, ne annesinin ne babasının<br />

resmi, ev onun değil. Senaryo geliyor,<br />

orda ezber yapıyor, otelden çıkıyor<br />

çekim yerine; orda Hürrem’i oynaya<br />

oynaya kendini Hürrem zannetmeye<br />

başladı ve ne kadar güzel oynadı,<br />

aziz oyuncu diyorum. Öğretmenlerde<br />

de vardır; kocasına öğretmen gibi<br />

konuşur, ‘bak biz tatile gideceğiz<br />

buraya gidelim burası güzel’ diyor<br />

kocası da ’tamam hanım’ diyor.<br />

Ondan sonra bir de kocasına diyor ki<br />

hiç fikrin yok mu senin ? nasıl fikri<br />

olsun, sen öğretmenlik yapıyorsun<br />

ona, o da öğrenci oluyor.<br />

Eğitimlerinizde kullandığınız<br />

metot ve yöntemler nelerdir?<br />

Drama, Moreno’nun küçüklere<br />

de değişik pedagojik metotlar.<br />

On yedi yaşında kamera önü ya<br />

da istiyorsa tiyatro. Ben şu ara<br />

kamera önü dersi veriyorum,<br />

tiyatro vermiyorum. Oyuncunun<br />

iki ay sonra sinema tekniklerini<br />

öğrendikten sonra, üçüncü ay<br />

karaktere girmesi gerekiyor…<br />

Karaktere girme olayını<br />

müzikle, Peter Burg’un hayvan<br />

doğaçlamalarıyla, temayla tematize<br />

edip ya da katman dediğimiz<br />

şeyler; toprak güneş ve o enerjileri<br />

almalarını sağlayarak doğaçlıyoruz.<br />

Eğitimlerimizde daha çok ‘ERIC<br />

MORRIS ’’ tekniklerini kapsıyor;<br />

o tiyatroda biz ise sinemada<br />

kullanıyoruz. Erol Babaoğlu, Sevi<br />

Algan Babaoğlu, Nurcan Yanık<br />

ve Sinan (Kamera çekim) ile<br />

Hazal Kaya<br />

çalışıyoruz. Biz bu dersleri verirken,<br />

Kurtlar Vadisi’nde çalışıyordum,<br />

Necati ‘ye polat tipine nasıl<br />

hazırlandığını sordum: Müziğin<br />

kendisini daha iyi hissettirdiğini ve<br />

role müzikle hazırlandığını söyledi.<br />

Biz bunu okullarda eğitim vererek<br />

öğretiyoruz sen ise; ‘’doğuştan<br />

teknik edinmişsin kendine’’ dedim<br />

ve ona okul açmasını tavsiye ettim.<br />

Şimdi küçükler için okul açtı, onlara<br />

gidip masal anlatacağım.<br />

Hocam son olarak neler söylemek<br />

istersiniz?<br />

Bana diyorlar ki; yorulmuyor musun<br />

evet yoruluyorum ama siz ihtiyacınız<br />

olmayan dükkanlara giriyorsunuz,<br />

oralarda ihtiyacınız olmadığı şeyler<br />

satın alıyorsunuz, yoruluyorsunuz<br />

gezerken ben yorulmuyorum,<br />

insan varlığı kıymetli benim için,<br />

hayvanlarda öyle. Onlarında bir<br />

felsefesi var; hayvan felsefesi.<br />

Mengüçoğlu’nun çok güzel bir<br />

kitabı var, insan ve hayvan felsefesi;<br />

kene diyor doğururken ölür, sizin<br />

cildinizde duran çocuğudur kendi<br />

değil. Düşünebiliyor musunuz ne<br />

felsefe… İşte onun için insan varlığı<br />

benim için kim olursa olsun, hangi<br />

ırktan, renkten olursa olsun çok<br />

kıymetlidir.<br />

Var olan varlık, yeganedir benim için,<br />

tektir bir eş, yoktur.<br />

İyi ki varsınız….<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

115


AKTÜEL<br />

Kralın hakkı krala, Sezar’ın hakkı Sezar’a<br />

Hüseyin Yetik: Bilim adamı ön yargısız ve dogmasız olmalı. Yani kendisine öğretilen<br />

her şeyin ama her şeyin aslında yanlış da olabileceğini asla unutmamalı. Objektif<br />

olabilmeli. Kralın hakkı krala Sezar’ın hakkı Sezar’a diyebilmeli<br />

Röportaj: Gülçin Coşkan<br />

Her ay olduğu gibi, bu ayda Sıra<br />

dışı Başarılar bölümüzde; sağlık<br />

alanında yapmış olduğu yeniliklerle,<br />

ülkemizi dünyada tanıtan ve<br />

sağlık turizmine katkı sağlayan<br />

bilim adamlarının başarı hikayelerini<br />

sizlerle paylaşmaya devam<br />

ediyoruz.<br />

Türkiye’nin yetiştirdiği Hüseyin<br />

Yetik; göz sağlığı alanında uluslararası<br />

tıp literatürüne girmiş,<br />

başarısı dünyaya örnek olmuş<br />

ve yapmış olduğu çalışmalarla<br />

ülkemizi dünyaya duyurmuş<br />

oldukça donanımlı bir bilim adamı.<br />

Hüseyin Yetik’ e bu sıra dışı başarı<br />

hikayesini sormaya gittiğimizde,<br />

sıra dışı cevaplar aldık:<br />

Keyifli Okumalar<br />

ÖNCELİKLE SİZİ BİRAZ<br />

TANIYABİLİR MİYİZ?<br />

İstanbul Bakırköy’de doğdum.<br />

İstanbul’da büyüdüm ama aslen<br />

Elazığ’lı bir aileye mensubum,<br />

ailenin tek doktoru benim.<br />

Annem ev hanımı, babam ticaretle<br />

uğraşıyor. Annem babam ilkokul<br />

mezunu ama ben doktor oldum.<br />

1996 İstanbul Tıp (Çapa) Fakültesi<br />

mezunuyum. Aynı TUS (Tıpta Uzmanlık<br />

Sınavı) ile en yüksek puanlı<br />

bölüm olan -ki halen de öyle<br />

olmalı- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi<br />

Göz Hastalıkları Anabilim Dalında<br />

uzmanlık eğitimi almaya hak kazandım.<br />

O gün bugündür Cerrahpaşa<br />

Göz Anabilim Dalı’ndayım.<br />

Sırasıyla uzmanlık, doçentlik,<br />

profesörlük…<br />

Çocukluğumdan beri resim yapmayı,<br />

özellikle karakalem resim<br />

yapmayı çok severim.<br />

Bilim adamları genelde düşünen<br />

sorgulayan kişilerdir; ben<br />

çocukken de öyleydim, ilkokula<br />

başlamadan okuma yazma öğrendim.<br />

Prematüre retinopatisi (bebeklerde<br />

körlük) alanında<br />

gerçekleştirdiğiniz çalışmalarda<br />

dünyada bir ilke imza atıp tıp literatürüne<br />

geçtiniz. Peki bebeklerde<br />

görülen bu hastalığı bizimle<br />

kısaca paylaşır mısınız ?<br />

Prematüre bebeklerin tüm vücudu<br />

olduğu gibi gözleri de ama özellikle<br />

retina tabakası gelişmemiştir.<br />

Bu hastalığa ROP Hastalığı ya da<br />

Prematürelik Retinopatisi diyoruz.<br />

Bu hastalığın öylesine şiddetli<br />

olanları vardır ki; ilk günden<br />

itibaren bir göz hekimini bebeğin<br />

başına dikseniz ve her saat başı<br />

gözü muayene etmesini sağlasınız<br />

yine de ne yaparsanız yapın gözün<br />

kurtulmasını ya da tedavi edilmesini<br />

sağlayamazdınız. Bu bebeklerde<br />

genel adıyla anti-VEGF ilaçların<br />

tedavi için kullanılmaya başlanması<br />

2007 yılıdır. Ancak başlangıç<br />

verileri şüpheliydi. Zamanla işe<br />

yarayabileceğini gösteren yayınlar<br />

çıktıysa da bu yayınlar “ilacı<br />

yapın, sonrasında yine de laser<br />

yapın!” derdi. Ama biz ilk kez<br />

sadece bu ilaçla, gerektiğinde<br />

tekrar enjeksiyonlar yaparak hem<br />

Prof. Dr. Hüseyin Yetik<br />

116<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


de en ağır formlarında bile ayrıca<br />

retinayı yakmadan yok etmeden<br />

tamamen normal bir retina elde<br />

edilebileceğini gösterdik. Daha<br />

evvel literatürde olmayan bulgular<br />

tanımladık; “Tungsten filamanı<br />

bulgusu”, “siyah nokta bulgusu”<br />

gibi; üstelik bu bulguların bu<br />

tablolara özgün “patognomonik”<br />

olduğunu kanıtladık, enjeksiyon<br />

işleminin en az zararla, en çabuk,<br />

en pratik ve en emniyetli olarak<br />

nasıl yapılabileceğini gösterdik,<br />

bu tekniğe kendi adımızı verdik<br />

ve tekniğin videosunu hazırlayıp<br />

saygın bir dergide yayımlanmasını<br />

kabul ettirdik. Halen tekniğimizin<br />

videosunu da sözkonusu derginin<br />

(Graefe’s Archive for Clinical and<br />

Experimental Ophthalmology)<br />

internet sayfasından yayımlanmaktadır.<br />

KENDINI YENILEMEYEN<br />

TEK ORGANIN GÖZ OLDUĞU<br />

SÖYLENIYOR. PEKI BUNUN NEDENI<br />

NEDIR?<br />

Evet yüzeyel koruyucu tabakaları<br />

hariç, fonksiyonel yapılarının<br />

hemen hiç birisi yenilenemez. Zira<br />

gözler, anne karnında tabiri caizse;<br />

beyin hamurunun öne iki boynuz<br />

vermesi ile direkt beynin devamı<br />

şeklinde oluşuyor. Anne karnında<br />

insan vücudu şekillenirken, türlü<br />

formasyonlar oluşur ve bir bakıma<br />

her doku ya da organın ilkel<br />

kumaşları ortaya çıkar. Bu kumaşlardan<br />

bir tanesi de Nöroektoderm<br />

dediğimiz kumaştır ve göz<br />

temel fonksiyonel yapılarını bu<br />

kumaştan alır. Bu kumaşın özelliği<br />

kaynak ilk ve son kaynak olup<br />

yenilenme özelliğinin bulunmamasıdır.<br />

GÖZ HASTALIKLARIYLA ALAKALI<br />

ŞUAN YAPTIĞINIZ BAŞKA<br />

ÇALIŞMALARINIZ VAR MI ?<br />

Göz hastalıkları alanında aldığım<br />

çok sayıda patentlerim mevcuttur:<br />

İki yeni müracaatımla beraber<br />

toplam yedi tane uluslararası patent.<br />

Her yedi patent ABD, Avrupa<br />

Birliği, Çin ve Hindistan için ayrı<br />

ayrı müracaatı kapsıyor.<br />

Patentlerim: Göz görüntüleme<br />

sistemi ve göz ameliyatlarında<br />

kullanılmak üzere tarafımdan<br />

geliştirilmiş çok sayıda özel cerrahi<br />

enstrümanları içeriyor.<br />

BILGIYI ULUSLARARASI SAHADA<br />

YAYMAKTAN BAHSETTINIZ. BUNU<br />

NASIL YAPABILIYORUZ?<br />

Bilimsel yayın endekslerinde<br />

taranan erişilebilir bilimsel mecmualarda<br />

yayımlayarak. Bu mecmualarda<br />

bilimsel makale yayımlatmak<br />

kolay mıdır? Bağışlayınız<br />

ama tabiri caizse deveye hendek<br />

atlatmaktan zordur. “Neden<br />

zordur?” derseniz bunun onlarca<br />

sebebi vardır. Aslında en eskiye<br />

gidersek kökeninde Doğu Medeniyetinin<br />

bilimi Batı Medeniyetine<br />

kaptırmış olması yatar. Bilim<br />

Dili önce Latince ve bugün için<br />

de pratik olarak İngilizce olunca<br />

Doğu Medeniyetinden uluslararası<br />

bilimsel arenaya bilgi yayılması<br />

bilimsel katkılar üretilmesi çok<br />

çok zorlaşmıştır.<br />

Batı Medeniyetinde, kim ne<br />

derse desin özellikle Ortadoğu<br />

Coğrafyasına karşı bir ön yargı<br />

AKTÜEL<br />

vardır. Birileri “Ama o ön yargılar<br />

için de şu şu sebepler var! Haberin<br />

var mı?” diye kısmen haklı itirazlar<br />

da ileri sürebilir.<br />

SIZCE BIR BILIM ADAMI HANGI<br />

VASIFLARA SAHIP OLMALI ?<br />

Bilim adamı ön yargısız ve dogmasız<br />

olmalı. Yani kendisine<br />

öğretilen her şeyin ama her şeyin<br />

aslında yanlış da olabileceğini asla<br />

unutmamalı. Objektif olabilmeli.<br />

Kralın hakkı krala Sezar’ın hakkı<br />

Sezar’a diyebilmeli. Masasının<br />

üzerine konulan eseri salt bilimsel<br />

eser olarak, bilimsel ölçütler<br />

bağlamında değerlendirmesini<br />

bilebilmeli.<br />

BAZI BILIM ADAMLARI BIR ŞEYLER<br />

ÜRETTIKÇE, YARATICIYA ORTAK<br />

TAVIRLAR SERGILIYORLAR. SIZIN<br />

BU KONUDAKI DÜŞÜNCELERINIZ<br />

NELERDIR?<br />

Bu sorunuza şöyle bir örnekle cevap<br />

vermek istiyorum: Türkiye’de<br />

Mercedes servisinde çalışan usta,<br />

bir süre sonra o kadar kendini bir<br />

şey zannetmeye başlar ki ‘’aslında<br />

bu böyle yapılsaydı vs..’der. Orada<br />

tamirci olduğunu unutur. Bizdekiler<br />

de Yaratıcının ürününü tamir<br />

ettikçe kendini mühendis sanmaya<br />

başlıyor.<br />

Aklın akla yetmediğini, aklın aklı<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

117


AKTÜEL<br />

yok ettiğini unutmamak lazım. Akıl<br />

ve muhakeme bilinenler üzerine<br />

kuruludur; bilinenler üzerine kurulu<br />

akıl, bilinmeyene yetmeyebilir.<br />

SIZCE TIP DÜNYASINDAKI<br />

BAŞARILAR, ULUSLARARASI<br />

ALANDA YETERINCE ILGI GÖRÜYOR<br />

MU?<br />

Bazen en saygın bir bilimsel<br />

dergide son derece tutarsız yayınlar<br />

olduğunu görürsünüz. Ama<br />

aynı dergi o yayınlanan makaleden<br />

kat be kat güçlü bilimsel veriler,<br />

kanıtlar ile gönderilen bir başka<br />

makalenin basımını reddeder.<br />

Çünkü şu ülkeden, şu merkezden<br />

gelmiştir. Özetle uluslararası<br />

saygın dergilerde, özellikle bu<br />

coğrafyadan üretilen bilimsel<br />

eserlerin yayımlanabilmesi; asla<br />

reddedilemez, göz ardı edilemez<br />

veriler sunulmasıyla mümkün<br />

olmaktadır. Dolayısıyla bu<br />

coğrafyada “uluslararası bilimsel<br />

başarı” ayrıca bir önemi haizdir.<br />

Aslında özü itibariyle bakıldığında<br />

bilim bilimdir; ulusalı uluslararası<br />

olanı olmaz. Ama diğer söylediğim<br />

gerçeklikte aslında “uluslararası<br />

bilimsel başarı” diye yüksek sesle<br />

söylenmeye kalkıldığında, kendi<br />

içinde üstü örtülü bir kompleksi<br />

barındırır ki, bu hakikaten trajiktir.<br />

PEKI YURT DIŞINDAKI<br />

BAŞARILARLA, ÜLKEMIZDE KI<br />

BAŞARILARI KIYASLADIĞIMIZDA<br />

NE GIBI FARKLILIKLAR<br />

GÖRÜYORSUNUZ?<br />

Sonuçta pek çoğumuz yurtdışında<br />

da pek çok merkezi gördük.<br />

O kadar ki en fazla gözümüzde<br />

büyüttüğümüz merkezlerde bile;<br />

bizim vasat kabul ettiğimizden<br />

daha kalitesiz işler, ameliyatlar<br />

yapılıyor. Fakat iş sunuma<br />

gelince, sahneye çıkınca “vaooov<br />

ne muhteşem!” diyoruz. Sonuçta<br />

olay bir noktada “sunuma”<br />

“marketing’e” “pazarlamaya”<br />

bağlı. Düşünün; dev bir marka bir<br />

önceki telefonunun hemen bire<br />

bir aynısını çok daha cilalı çok<br />

daha parlak hale getirip müthiş<br />

görsellerle tanıtıp “jet siyah” diye<br />

pazara sürdü ve insanlar ilk çıktığı<br />

gün satın almak için kuyrukta<br />

bekliyordu.<br />

MESLEĞINIZLE KARAKTERINIZIN<br />

ÖZDEŞLEŞTIĞINI DÜŞÜNÜYOR<br />

MUSUNUZ? SIZCE ÖZDEŞLEŞMELI<br />

MI?<br />

Doğrusu hayatta tesadüf yok.<br />

Dolayısıyla aslında her birimizin<br />

ezelden ya da bir bakışla da<br />

ruhlarımızın “evet” ifadesini ilk<br />

sarf ettiğinden beri içine doğacağımız<br />

hayata, icra edeceğimiz<br />

işlere eylemlere göre şekillendiğimize<br />

inanırım. Dolayısıyla<br />

“mesleğimle ben özdeşleşiyor<br />

muyum?” sorusunu “aksi olsa<br />

olmazdı. Olacak olur! En iyi bu<br />

mesleği yapacakmışım ki bu<br />

olmuş. Yaptığım iş kötüyse eğer,<br />

başka işi bundan da kötü yapacakmışım<br />

ki en az kötüsü bu olduğu<br />

için bu olmuş en azından” diye<br />

yanıtlardım.<br />

Aslında burada yaşamın bütününe<br />

dair de bir çıkarım yapmak adına<br />

söylüyorum; her bir bireyin bu<br />

dünyada var olurken bir sebebi<br />

vardır ve birinin sebebi diğerinkinden<br />

ne bir eksik ne bir fazladır.<br />

Ben bu durumu ilk kez tıp<br />

fakültesinin ilk yıllarında biyokimya<br />

derslerinde idrak etmeye<br />

başlamıştım. İnsan vücudunda tek<br />

bir oksijen atomu bile heba edilmez.<br />

Bir oksijen atomu bir yerden<br />

artarsa başka atomla bir araya<br />

gelir ve bir oksijen molekülü olur.<br />

Ola ki tekli atomlar fonksiyonel<br />

moleküllere dönüşemezse bunlara<br />

genel anlamda serbest radikaller<br />

adı verilir ve bunlar zararlıdır.<br />

Dolayısıyla doğada aslında tek<br />

bir oksijen atomunu bile heba<br />

etmeyen anlamsız bırakmayan<br />

her bir atoma bile bir görev veren<br />

bir denge var. Her bir canlı bir<br />

denge ile çoğalıyor. Bir döngü ile<br />

çoğalıyor. Ama bunca canlı içinde<br />

iradeye sahip ileri düzeyde muhakeme<br />

yapabilen en gelişmiş akla<br />

sahip tek canlı insan. İnsan çoğalması<br />

da tamamen kendi iradesine<br />

bırakılmış adeta. Bu durumda aslına<br />

bir tek oksijen atomu bile heba<br />

edilmeyen bu evrende her bir birey<br />

şu soruyu kendine sormalıdır: “Bu<br />

kadar çok insan varken ayrıca ben<br />

niye varım?”<br />

Aslında bu soruya verdiği cevap<br />

kişinin bu dünyada var oluşunu<br />

118<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


anlamlandırma dayanağı olduğu<br />

gibi benim maneviyat cephesinden<br />

yorumum da eğer bir yaratıcıya<br />

inanıyorsa o yaratıcıya kul (abd)<br />

olma eylemidir yani ibadetidir.<br />

Dolayısıyla dilimizde “ibadet aşkıyla<br />

iş yapmak” diye bir deyim vardır<br />

ya, bu aslında reel bir karşılığa<br />

da sahiptir. Her bir bireyin var<br />

oluş amacını bulması ve bu amaç<br />

üzere, yaşaması, nefes alması,<br />

yürümesi, koşması, mesleğini icra<br />

etmesi özünde hep esas var oluş<br />

amacını yerine getirmesi bilincini,<br />

çatısını içermek kaydıyla doğası<br />

ve anlamı gereği zaten ibadettir.<br />

Derler ya “yerden bir taşı kaldırmak<br />

bile ibadettir”. Evet aslında bu<br />

iradeyi içerdiği sürece o bütünden<br />

ayrılamıyor zaten.<br />

SIZCE TÜRKIYE’NIN<br />

BILIM ALANINDA GERÇEK<br />

POTANSIYELINI ULUSLARARASI<br />

DÜZEYDE HAK ETTIĞI DÜZEYE<br />

ÇIKARAMAMASININ SEBEPLERI<br />

NELERDIR?<br />

Bunların bazılarını yukarıda<br />

söyledim. Bunlar Türkiye’yi de<br />

aşan topyekün bu coğrafyaya ait<br />

tarihsel nedenler. Ama Türkiye’nin<br />

işleyişine dair değiştirilebilir şeyler<br />

var mı derseniz? Tabii ki kesinlikle<br />

var derim. Öncelikle mesleki<br />

dernek örgütlenmeleri kesinlikle<br />

ve kesinlikle doğru dürüst hukuki,<br />

bilimsel kıstaslarla derlenip toparlanmalı.<br />

Bakın tababet eğitimi için<br />

konuşayım. Tababet eğitimi yüksek<br />

öğretimdir. Türkiye’de yüksek<br />

öğretimin kurumsal yapılanması<br />

bellidir. Ancak iş, mesleklerini<br />

edinen kimselerin meslek icraı<br />

alanına indiğinde bir bakıyorsunuz<br />

karşımıza mesleki dernek<br />

örgütlenmeleri çıkıyor. Bu saha<br />

uluslararası bilimsel ve mesleki<br />

iletişimlerin de kurulduğu bir<br />

saha ve burada ülkemizin yerleşik<br />

kurumsal yapılanmaları ne yazık ki<br />

yer almıyor. Bu sahaların düzgün<br />

hukuksal denetimi de yok. Türkiye’deki<br />

Oftalmoloji Bilimi açısından<br />

söyleyeyim:<br />

1928 ‘de kurulmuş bir dernek<br />

var; halen Türkiye’de oftalmoloji<br />

alanının bilimsel, mesleki ve<br />

hatta alanıyla ilişkili ticari sahasını<br />

hiçbir hukuksal dayanağı<br />

olmaksızın fiilen o yönlendiriyor.<br />

Apaçık YÖK’ü, Sağlık Bakanlığını<br />

ilgilendiren sahalarda bile yasal<br />

hakkı olmadığı halde fiili söz sahibi.<br />

Tüzüğü bırakın yasaları Anayasaya<br />

bile aykırı maddeler içeriyor.<br />

Türkiye’de Profesörlük unvanına<br />

sahip göz hekimi öğretim üyelerini,<br />

Avrupa’ya götürüp, Avrupa’da yeni<br />

göz uzmanlığı belgesini alan genç<br />

uzmanlarla aynı sınavlara sokup,<br />

üstelik de Türkiye’de doçentlik<br />

unvanına sahip kimseleri orada<br />

sınayıcı olarak görevlendirdiler.<br />

Apaçık Yüksek Öğretimin uluslararası<br />

alanına hadleri ve yetkileri<br />

olmadığı halde başka hiçbir<br />

kurumsal muhatap olmadığı için<br />

dahil oldular ve Türk Oftalmolojisini<br />

uluslararası alanda rencide<br />

edip küçük düşürdüler. Üstelik<br />

1928’den beri kurulduğu halde, halen<br />

Kamu Yararına Çalışan Dernek<br />

Statüsünde değil. Bu konuda<br />

girişimleri bile yok! Neden? Çünkü<br />

bu statüye geçtikleri anda direkt<br />

idari yargı denetimine girecekler<br />

ve istedikleri gibi rahat hareket<br />

edemeyecekler.<br />

SIZCE DÜNYAYA YÖN VEREN GÜÇ<br />

NEDIR?<br />

Doğrusu kapsamı çok geniş cevabı<br />

hem çok kolay hem çok zor bir<br />

sorudur bu. Sorunuza tersinden<br />

cevap vereyim. Bana derseniz ki<br />

doktor bunca yıldır okudun yazdın,<br />

tababet tahsil ettin, buluşlar<br />

yaptın, gezdin, gördün kendince,<br />

hayatın bütününden ne anladın?<br />

İnsanlık bunca öğreti içinde en<br />

AKTÜEL<br />

esaslı ortaya ne koymuş sence?<br />

Bıkmadan usanmadan derim<br />

ki Sokrat’ın Apollon tapınağının<br />

girişinde yazan ifadesidir özeti<br />

“Gnothi seathon! – Kendini bil!”.<br />

Bunun İbn Arabi’de “Kendini bilen<br />

Rabbini bilir!” ifadesiyle, Yunus<br />

Emre’de “İlim ilim bilmektir;<br />

ilim kendin bilmektir!” ifadesiyle<br />

karşılığı vardır. Dolayısıyla benim<br />

bakışım hep haddimi bilme<br />

merkezli olma gayreti taşır. Ama<br />

diğer yandan “Hep öyle olmuştur!”<br />

demeyi de kendiyle çelişik<br />

sayarım. Haddimizi bilemediklerimiz<br />

olmuştur, olmaya da devam<br />

edecektir belki ama hep haddimizi<br />

hatırlatmıştır haddin sahibi. Bu sebeple<br />

“dünyaya yön veren güç asla<br />

ve kat’a ben değilim!” diyebilmeyi<br />

tercih ederim.<br />

Yukarıda kişinin var oluşunun<br />

anlamını bulması gerektiğinden<br />

bahsettim ve birimizin anlamı<br />

diğerine kıyasen ne bir eksik ne bir<br />

fazladır dedim.<br />

Derslerde bazen öğrencilerime<br />

saatimi gösterir sorarım “sizce<br />

bu saatin doğru çalışması için en<br />

önemli çark hangisidir?” diye. Sonra<br />

yanıt veririm: “hepsi aynı önemi<br />

haizdir!” diye “ama bazı çarklar<br />

saniyede bir diş bazıları 24 saatte<br />

bir diş döner ama birisi bozulursa<br />

hepsi bozulur. Yaşam her birimize<br />

farklı roller farklı sıfatlar vermiş<br />

olabilir. Ama özünde işleyişin<br />

bütününe baktığınızda sizin hastayı<br />

muayene etmenizle o hastanın<br />

kaydını açan sekreterin hatta<br />

size arada çay getiren çaycının<br />

dairenin tamamlanması işleyişinin<br />

sürdürülmesi noktasında çok<br />

büyük fark yoktur. Dakikada bir tur<br />

dönen saat çarkıyla 24 saatte bir<br />

tur dönen çark gibidir.<br />

Dolayısıyla işin özün kendin bilmektir,<br />

haddin bilmektir.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

119


AKTÜEL<br />

The king’s right goes to the king,<br />

Caesar’s right goes to Caesar<br />

As in every month, in<br />

this month’s section of<br />

Outstanding Achievements<br />

we continue to share with you the<br />

success stories of scientists who<br />

introduce our country to the world<br />

and contribute to health tourism<br />

with the innovations they create in<br />

the field of health.<br />

Türkiye’s own Hüseyin Yetik is<br />

a very knowledgeable scientist<br />

who has entered international<br />

medical literature in the field of<br />

ophthalmology. His success has<br />

set an example in the world and he<br />

has promoted our country in the<br />

world with the work he has done.<br />

When we went to ask Hüseyin Yetik<br />

about this extraordinary success<br />

we received some extraordinary<br />

answers:<br />

Enjoy Reading<br />

Interview: Gülçin Coşkan<br />

Can we get to know you a little<br />

first<br />

Prof. Dr. Hüseyin Yetik. I was<br />

born in Bakırköy, Istanbul. I grew<br />

up in Istanbul but I am actually<br />

a member of a family originating<br />

from Elazığ and I am the only<br />

doctor in the family. My mother is<br />

a homemaker and my father works<br />

in trade. My mother and father<br />

are elementary school graduates<br />

but I became a doctor. I am a 1996<br />

Istanbul Medical (Çapa) Faculty<br />

graduate. I earned the right to<br />

study in the Cerrahpaşa Medical<br />

Faculty Ophthalmology Specialty<br />

Department – the department<br />

with the highest points then and<br />

probably still in TUS (Medical<br />

Specialty Exam). I have been in<br />

the Cerrahpaşa Ophthalmology<br />

Specialty Branch since then. First<br />

specialty then, associate professor,<br />

then professor…<br />

I have liked drawing, especially with<br />

charcoal, since my childhood<br />

Scientists are usually people who<br />

think and inquire; I was like that as<br />

a child too, I learned how to read<br />

and write before elementary school.<br />

You have your signature on a first<br />

endeavor concerning premature<br />

retinopathy (infant blindness) that<br />

has made it into medical literature.<br />

Could you tell us briefly about this<br />

disease that is seen in infants?<br />

In premature babies the entire body<br />

including the eyes, but especially<br />

the retina is under- developed. We<br />

call this disease ROP or Premature<br />

Infant Retinopathy. This disease can<br />

be so intense even if you assign an<br />

ophthalmologist to stay with the<br />

baby from the moment they are<br />

born and examine them every hour<br />

still you would not be able to save<br />

these eyes or treat this no matter<br />

what you did. It was 2007 when<br />

the medications generally called<br />

anti-VEGF started being used for<br />

these babies. However the data in<br />

the beginning was very suspicious.<br />

Even though publications came<br />

out over time indicating that these<br />

might be effective they would say<br />

“apply the medication, then later<br />

also do the laser treatment!”. But<br />

we showed for the first time that<br />

by using this medicine and doing<br />

injections when necessary, even<br />

in its most severe forms we could<br />

achieve a normal retina without<br />

burning it and destroying it. We<br />

defined findings that did not exist in<br />

literature before; like the “Tungsten<br />

filament finding”, “black point<br />

finding”; in fact we proved that<br />

these findings were “patognomic”<br />

unique to these tableaus and we<br />

showed how the injections could be<br />

done with the least damage in the<br />

fastest, most practical and safest<br />

way. We gave our name to this<br />

technique, prepared a video of this<br />

technique and got it accepted for<br />

publication in a reputable journal.<br />

The video of our technique is still<br />

being broadcasted on the website<br />

of this journal (Graefe’s Archive<br />

for Clinical and Experimental<br />

Ophthalmology).<br />

120<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


AKTÜEL<br />

It is said that the only organ that<br />

does not renew itself is the eyes.<br />

What is the reason for this?<br />

Yes, other than the surface<br />

protective layers, none of the<br />

functional structures renew<br />

themselves. Eyes are formed in<br />

the womb as a direct extension<br />

of the brain when the brain forms<br />

two small horns in the front. When<br />

the human body is being formed<br />

in the womb various shapes are<br />

created and in a sense the fabrics<br />

of each tissue or organ emerge.<br />

One of these fabrics is the one<br />

we call Neuroectoderm and the<br />

eyes acquire their basic functional<br />

structures from this fabric. The<br />

feature of this fabric is that it is the<br />

first and last source and cannot be<br />

renewed.<br />

Do you have other studies going<br />

on right now concerning eye<br />

disorders?<br />

I have many patents in the field of<br />

ophthalmology:<br />

I have a total of seven international<br />

patents including the two new<br />

applications I have made. Each of<br />

the seven patents covers separate<br />

applications in the US, European<br />

Union, China and India.<br />

My Patents: An eye imaging<br />

system and many special surgical<br />

instruments that I have developed<br />

to be used in eye operations.<br />

You talked about spreading the<br />

information in the international<br />

field. How do we do this?<br />

By publishing them in accessible<br />

scientific journals that are scanned<br />

in scientific publication indexes. Is<br />

it easy to have articles published<br />

in these scientific journals? If you<br />

will excuse the expression, it is<br />

harder than making a camel jump<br />

over a ditch. If you wonder “why is<br />

it so difficult?” I can tell you there<br />

are many reasons. Actually if we go<br />

way back what is behind this is that<br />

Eastern Civilization has lost science<br />

to Western Civilization. Since the<br />

language of science, which was first<br />

Latin, is now English, it has become<br />

more difficult for information to be<br />

spread into the international arena<br />

and for scientific contributions to be<br />

produced from Eastern Civilization.<br />

No matter what anyone says there<br />

is some prejudice towards the<br />

Middle Eastern Geography in the<br />

West. Some could claim “But there<br />

are such and such reasons for this<br />

prejudice! Did you know?” and they<br />

would be right to a certain extent.<br />

What qualities do you think a<br />

scientist should have?<br />

A scientist should have no<br />

prejudices and dogmas. They<br />

should never forget that everything<br />

they have been taught could<br />

actually be wrong. They should be<br />

able to be objective. They should be<br />

able to say the King’s right to the<br />

King and Caesar’s right to Caesar.<br />

They must know how to evaluate<br />

work that is placed on their desk<br />

only as scientific work in the context<br />

of scientific scales.<br />

Some scientists start acting like<br />

the Creator as the produce things.<br />

What do you think about this?<br />

I would like to answer this question<br />

with the following example:<br />

In Turkey a master craftsman<br />

working at a Mercedes service<br />

center eventually gets so confident<br />

after a time that they start saying<br />

‘’actually it should have been done<br />

like this” etc. They forget they are<br />

a repairman there. Those among<br />

us sometimes forget that they are<br />

repairing the Creator’s products<br />

and start thinking they have turned<br />

into engineers.<br />

We should not forget that what<br />

the mind is not enough for is<br />

destroyed by the mind. The mind<br />

and reasoning is based on what<br />

is known; a mind that is based on<br />

knowns may not be enough for the<br />

unknowns.<br />

Do you think that the achievements<br />

in the world of medicine are<br />

paid enough attention in the<br />

international field?<br />

Sometimes you will see very<br />

inconsistent publications in some<br />

of the most reputable scientific<br />

journals. But the same journal<br />

will reject another article that is<br />

loaded with scientific data and<br />

proof because it has come from<br />

this country or that center. To<br />

summarize, in order for scientific<br />

works, especially from this part<br />

of the world, to be published<br />

in internationally reputable<br />

scientific journals, they must<br />

have undeniable, non-negligible<br />

data. This is why “international<br />

scientific achievement” is especially<br />

important in this geography.<br />

Actually in essence science is<br />

science, there should be nothing<br />

national or international about it.<br />

But when you attempt to shout<br />

out “international scientific<br />

achievement” in the other reality<br />

I talked about, this holds a whole<br />

different hidden complex and this is<br />

really tragic.<br />

What kinds of differences do<br />

you observe when you compare<br />

achievements abroad to those in<br />

our country?<br />

Many of us have seen different<br />

centers abroad. In fact there are<br />

so many that even in the centers<br />

that we make a big deal about have<br />

lower quality work and operations<br />

being done which we regard as<br />

mediocre.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

121


AKTÜEL<br />

But when it comes to presentation<br />

and they come on the stage we<br />

say “wow that’s amazing”! In the<br />

end the task is dependent on<br />

“presentation” and “marketing”.<br />

Just think, a major brand takes a<br />

telephone that is exactly the same<br />

as the previous one but it is made<br />

shinier and more polished and<br />

presented with amazing visuals to<br />

I began to notice this in my<br />

biochemistry class in my early days<br />

at the medical faculty. Not even a<br />

single oxygen atom is wasted in the<br />

human body. If there is an oxygen<br />

atom left over from somewhere<br />

it combines with another atom<br />

and creates an oxygen molecule.<br />

If single atoms cannot transform<br />

into functional molecules they are<br />

their servant or in other words<br />

worshipping. This is why there is a<br />

saying in our language: “to do work<br />

with the passion of worshipping”<br />

and this really translates to real<br />

life. Every individual finding their<br />

reason for living and living their<br />

life, breathing, walking, running<br />

and doing their work based on this<br />

reason, including having awareness<br />

for this reason, in essence is by<br />

nature and meaning a form of<br />

worship anyway. They say even<br />

“lifting a stone from the ground is a<br />

form of worship”. When it contains<br />

will this cannot be separated from<br />

that whole anyway.<br />

the market as “jet black” and when<br />

it first comes out people wait in line<br />

to buy it.<br />

Do you feel that your personality<br />

identifies with your profession?<br />

Should it?<br />

There are no coincidences in life.<br />

Therefore I believe that each of us<br />

is shaped according to the work we<br />

will carry out since the beginning of<br />

time or the moment when our soul<br />

utters the word “yes” with a single<br />

look. This is why when you ask “do<br />

you identify with your profession?”<br />

I would have to say “it could not be<br />

otherwise. That is the way it has<br />

to be! I am the best one to do this<br />

work so I am. If the work I am doing<br />

is bad, I am doing this because I<br />

would have done something else<br />

even worse and this is the least bad<br />

of the alternatives”.<br />

I am actually saying this as a lesson<br />

in life; every individual has a reason<br />

for existing and this reason is no<br />

more or no less than any other.<br />

generally called free radicals and<br />

these are harmful. Therefore there<br />

is a balance in nature that does<br />

not even waste a single oxygen<br />

atom, that does not leave it without<br />

meaning and always gives it a job.<br />

Each living thing comes to life<br />

within a balance. They reproduce<br />

in a cycle. But the only living thing<br />

among these that has a will, that<br />

can reason at an advanced level<br />

and has the most developed mind<br />

is the human. The reproduction<br />

of humans has literally been left<br />

to their will. So in this world,<br />

where not even a single oxygen<br />

atom is wasted, people should ask<br />

themselves: “why do I exist when<br />

there are so many other people in<br />

the universe too?”<br />

Actually the response to this<br />

question is not only the basis for<br />

people trying to give meaning<br />

to their existence but also my<br />

interpretation from the spiritual<br />

side. If a person believes in a<br />

creator this is the act of being<br />

Why do you think that Turkey<br />

has not been able to realize its<br />

real scientific potential at an<br />

international scale?<br />

I have mentioned some of these<br />

reasons above. Some of these<br />

reasons are altogether the<br />

historical reasons concerning<br />

the geography that Turkey has no<br />

control over. But if you ask are<br />

there things that could be changed<br />

about the way Turkey is run? I<br />

would say definitely. First of all<br />

professional associations should<br />

be organized with decent legal and<br />

scientific criteria. Let me speak for<br />

medical training. Medical training is<br />

higher education. The institutional<br />

structure for higher education is set<br />

in Turkey. But when people achieve<br />

their profession and it comes<br />

down to practicing their profession<br />

we encounter professional<br />

associations. This field is one in<br />

which international scientific and<br />

professional communication is<br />

established and unfortunately our<br />

country’s established institutional<br />

structuring is not present here.<br />

These fields do not have proper<br />

legal supervision. Let me speak<br />

in terms of the Ophthalmology<br />

Science in Turkey:<br />

This is an association that was<br />

established in 1928; it still guides<br />

the scientific,<br />

122<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


professional and even commercial<br />

field of ophthalmology in Turkey<br />

without any legal basis. It still<br />

has authority in fields that clearly<br />

concern YÖK and the Ministry of<br />

Health even though there is no<br />

legal basis for this. Forget law<br />

there are even articles that are<br />

against the Constitution. They took<br />

teaching staff ophthalmologists<br />

with professor titles to Europe and<br />

entered them in the same exams<br />

that young specialists with new<br />

specialty certificates in Europe<br />

take and even assigned people<br />

with associate professor titles in<br />

Turkey as testers there. It is clear<br />

that Higher Education has become<br />

involved in the international field,<br />

even though they have no grounds<br />

and no authority for being there,<br />

only due to the fact there is no<br />

other institutional respondent<br />

and they have offended Turkish<br />

Ophthalmology and degraded it in<br />

the international field. Moreover,<br />

even though it was established in<br />

1928 it still does not have Public<br />

Benefit Foundation Status. There<br />

is not even any attempt in this<br />

direction! Why? Because when<br />

they acquire this status they will<br />

go directly under administrative<br />

judicial supervision and will not be<br />

able to act as freely.<br />

What is the power that guides the<br />

world in your opinion?<br />

To tell you the truth this is a<br />

question with a very wide scope<br />

and it is both easy and difficult to<br />

answer. Let me answer it from<br />

the opposite side. If you say to me<br />

“doctor you have been reading<br />

and writing for so many years, you<br />

have been educated in medicine,<br />

you have made discoveries, you<br />

have traveled and seen things,<br />

what have you understood from<br />

the entirety of life? What do you<br />

think that humanity, among all<br />

this learning, has revealed that<br />

is essential? I would say over and<br />

over without tiring the phrase<br />

of Socrates that is written on<br />

the Temple of Apollon: “Gnothi<br />

seathon! – Know Yourself!” There<br />

are phrases that correspond to<br />

this by İbn Arabi “Those Who Know<br />

Themselves Know Their Creator!”<br />

and Yunus Emre “Science is<br />

to know science; science is to<br />

know yourself!”. Therefore my<br />

perspective has always been to<br />

strive to know my limits. But on<br />

the other hand I consider saying<br />

“That’s how it has always been!”<br />

to be in conflict with itself. There<br />

are and will be times when we<br />

don’t know our limits but the<br />

owner of limits has reminded us<br />

AKTÜEL<br />

of our limits. Therefore “the power<br />

that guides the world is definitely<br />

and absolutely not me”! is what I<br />

prefer to say.<br />

I mentioned above that people<br />

need to find the reason for their<br />

existence and that the meaning of<br />

each of us is no more or less than<br />

any other.<br />

In class I sometimes point to<br />

my watch and ask my students<br />

“which of these wheels is more<br />

important for making this watch<br />

work right?” Then I answer: “they<br />

are all important to the same<br />

degree!”. “But some move forward<br />

every second some move forward<br />

every 24 hours but if one does<br />

not work the whole thing will<br />

not work. Life may have given us<br />

all different roles and titles but<br />

when we look at the process as<br />

a whole, you examining a patient<br />

and the secretary entering that<br />

patient’s information and even<br />

the attendant that brings you tea<br />

is no different when it comes<br />

to completing the cycle to keep<br />

functioning. It is like the wheel in<br />

the watch, one completes a cycle<br />

in one minute and the other in 24<br />

hours.<br />

Therefore what is essential is to<br />

know yourself and to know your<br />

limits.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

123


YÖNETMENLER<br />

Hikâye Anlatıcılığı Sanatının Yeryüzü Çocukları<br />

Çoğu kişi birçok konuda bilgi<br />

üzerine inşa edilmemiş kimi<br />

fikirler(!) taşır. Bu fikirleri herhangi<br />

bir alana dışardan bakan caféterya<br />

müdavimi herhangi bir kişinin<br />

fikirlerinin ötesine geçemese de...<br />

Sinema bu alanda en harcıâlem<br />

alandır.<br />

Film setlerinde, orada burada<br />

duyarsınız; çoğu insanın arzusudur<br />

bir gün muhteşem(!) bir film<br />

çekmek. Çekeceği filmin muhteşem<br />

olacağı ise henüz ortada bir senaryo<br />

bile yokken, baştan bellidir. Bu<br />

kişilerin pek azı, gerekli eğitimi ve<br />

deneyimi hesaba katar.<br />

Bugün kimya, bilgisayar, uzay,<br />

atom, genetik alanlarında kimi<br />

ülkeler ötekilerden çok ileriye<br />

gitmiştir. Bu nedenle söz konusu<br />

alanlarda eğitim-öğretimin o<br />

ülkelerde alınması hayli önem<br />

arz eder. Sanat, özellikle tüm<br />

toplumların ortak alanı sinema<br />

sanatında eğitim-öğretim söz<br />

konusu olduğunda, önyargılardan<br />

derhal kurtulmak gerekir.<br />

Bu nedenle yönetmenin<br />

kendiliğindenliği önemlidir.<br />

Çağdaş sinemacı; sinemanın, dil<br />

olanaklarıyla deneysel çalışmalara<br />

da fırsat tanıdığını fark etmiştir.<br />

Deneysel çalışma önemli olmakla<br />

beraber, hikâye, çağdaş sinemada<br />

da önemini korumaktadır. Bu<br />

filmlerle, değişik atmosfere<br />

gireriz, şaşırtıcı duygu dünyalarına<br />

çağrılırız, gelenekseldeki gibi<br />

kurulmuş bir hikâye evreninde<br />

yaşarız, özel durumlara tanıklık<br />

ederiz.<br />

ve zihninde kurduğu ilginç olayları<br />

kahramanların serüvenleri<br />

üzerinden söz, yazı ya da görüntüyle<br />

aktardığı drama örgüsünde yapı<br />

(kurmaca), yani anlatı anlamında<br />

kullanılmıştır. Örgütlendirilmiş<br />

serüven yapısına sahip anlatıların<br />

en yaygın örnekleri masallar,<br />

hikâyeler, romanlar, filmlerdir.<br />

Bu, mutlak bir gelişim çizgisidir.<br />

Vücut dili ilk halka ise günümüz<br />

sınırlılığı içerisinde sinema<br />

son halkadır. Evrilmenin ara<br />

basamakları ise söz ve yazıdır.<br />

Hikâye anlatıcısı araç olarak<br />

ister vücut dilini, ister sözü, ister<br />

yazıyı, isterse hareketli görüntü<br />

sanatı sinematografı kullanmış<br />

olsun; tarih boyunca daima<br />

önemsenmiştir. Bu önem, kimi<br />

zaman takdir edip ödüllendirme,<br />

kimi zaman cezalandırma<br />

yoluyla vurgulanmıştır. Zira<br />

hikâye anlatıcısı özgür bir dünya<br />

için sorgulayıcı gözle bakan bir<br />

bozguncu günahkârdır, ama<br />

toplumun uslanmasını sağlayan<br />

kadim dosttur da. Kahramanın<br />

başından geçenler, kahraman<br />

ilişkileri, onun nasıl bir çizgide<br />

serüvenler yaşadığı, niteliği,<br />

niçin nereye gittiği, sonunda ona<br />

ne olduğu, kahramanın klâsik<br />

varlığının toplumu nasıl etkilediği,<br />

ona karşı çıkılmadan önce, yeniden<br />

gözden geçirilmelidir.<br />

Aristoteles’ten beri kahraman, her<br />

koşulda tek olanı, gücü, önderliği,<br />

özdeşlik kurulup peşine düşülecek<br />

kişiyi temsil ededursun kahramanın<br />

yaşadığı serüvenlerin okuyucu,<br />

izleyici, dinleyici belleğine ne<br />

bırakabileceği, çatışma açısından<br />

leyhe bir gelişim yaratıp yaratmadığı<br />

henüz karmaşık görünmektedir.<br />

Katharsisin olumsuzluğuna karar<br />

vermeden önce, konuya bu açıdan<br />

ve yeniden, bir de öbür taraftan<br />

bakmak gerekir.<br />

Hikâye okuyan, dinleyen,<br />

izleyen kişiler serüven yaşamış<br />

olmanın doğası gereği, artık<br />

eski kendileri değillerdir. Çünkü<br />

hikâye anlatıcıları söylemleriyle,<br />

uslandırılarak donmuş bir<br />

Hikâye etme terimi; düş dünyası<br />

engin, olayları layığınca anlatabilme<br />

becerisine sahip kişinin;<br />

yaşadıklarını, görüp-gözlediklerini<br />

124<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong>


yaşantının içine hapsedilmiş<br />

insanlara, çok değişik dünyaların<br />

kapılarını açarlar. Onların eski<br />

hallerinden rahatsızlık duymalarına<br />

neden olurlar. Önemli olan,<br />

kafa karışıklığının getireceği<br />

sorumluluğu göze alıp alamamadır.<br />

Serüveni hikâyeye sarıp<br />

sarmalayarak kurmaca örgü içinde<br />

aktaran anlatıcının amacı; şu an<br />

yaşamakta olduğunu ortaya koymak<br />

ve yaşantısının izlerini geleceğe<br />

aktarmak olabilir. Anlatıcı hayattaki<br />

geçici varlığının unutulup gitmesini<br />

önlemek ister.<br />

Zira canlılar arasında yalnızca<br />

insan, öleceği bilincine sahiptir.<br />

Bu trajik (belki patetik) bilinçle<br />

yaşamaya yazgılı olmanın yarattığı<br />

travmaları, bir defa yaşanacak<br />

hayatta birçok yaşantı deneyerek<br />

atlatabileceğini, ölümsüzlüğe ancak<br />

anlatıda yaşayarak ulaşabileceğini<br />

ilk zamanlarda bilinçaltına koyan<br />

insan; mitosların, efsanelerin,<br />

masalların, destanların, romanların,<br />

hikâyelerin, sonunda filmlerin<br />

kahramanıyla özdeşleşerek, yaşantı<br />

zenginliği sağlamıştır. Bu nedenle<br />

de özdeşleşmeye her zaman<br />

olumsuz anlam yüklenemez.<br />

Hikâye yapılarını kuran anlatıcılarla<br />

onlar tarafından serüveni anlatılan<br />

kahramanların ölümsüzlüğe<br />

anlatılar yoluyla ulaşabildiğini<br />

sezinleyen insan, içinde<br />

yaşayabileceği anlatım aracını<br />

geliştirdi: sinematograf... Böylece<br />

anlatıların içinden geçirildiği kanal<br />

değişmiş oldu, hikâye yok olmadı.<br />

Tarihsel varlığını insanlığın ortak<br />

mirasına borçlu olması nedeniyle<br />

kalıcı olabilen anlatı sanatı, biçim<br />

değiştirerek hep sürdü.<br />

Söz, yazı ve görüntü, her ne kadar<br />

birbirinin yerini tutamayacak da<br />

olsa; yazı yoluyla anlatılan bir<br />

hikâye, zamanla sözle anlatılan<br />

hikâyeye; görüntüyle anlatılan<br />

hikâye ise yazıyla anlatılana<br />

üstün tutulur bir hale gelmiştir.<br />

Öyleyse sinema görüntü ve ses<br />

kullanılarak hikâye anlatmanın en<br />

yetkin aracı sayılabilir. Sinemada,<br />

insanın en iyi bildiği gerçeklik,<br />

hayattaki gibi görüntü, ses ve<br />

mimikler bir aradadır. Çağın<br />

en gelişmiş hikâye anlatma<br />

aracı sinemanın kullanımından<br />

kaynaklanan kimi aksaklıklar da<br />

ortaya çıkmıştır. Başlangıçtan beri<br />

bu sanatın bedenini üç tür hastalık<br />

kemirmiştir.<br />

Hastalıkların ilki: Çoğu zaman<br />

sinema sanatının ses (müzik,<br />

diyalog, anlatıcı) düzlemi bileşimi<br />

abartılmıştır. Böylece; kurgu,<br />

kadraj, renk, ışık, kostüm,<br />

oyunculuk, kamera hareketi<br />

(kamera rejisi) ve mekân<br />

dengeleri gözardı edilmiştir.<br />

Bunun sonucunda sinema, kimi<br />

filmler örneğinde ‘görüntülü<br />

radyo oyununa’ dönüşmüştür.<br />

Bir görüntüyü destekleyen<br />

fon müziğinin varlığı üzerinde<br />

uzlaşılmış olması, kaynağı<br />

görülmeyen bir keman sesinin<br />

ormanda bisikletle ilerleyen birinin<br />

görüntüsüne eşlenmesinin kabul<br />

görmesi, perdedeki olayın sözlü bir<br />

müzikle desteklenmesine, olayın<br />

müziğin sözüyle açıklanmasına<br />

anlayış gösterilmesini<br />

gerektirmez...<br />

Hastalıkların ikincisi: Filmsel biçim<br />

baş tacı edilerek hikâyenin gözden<br />

çıkarılmasıdır. Bu, sinema sanatının<br />

amacı gerçekte kendi diliyle<br />

hikâye-serüven anlatmak, izleyiciye<br />

hikâye yaşatmak, belli bir serüven<br />

duygusunu oluşturmak değilmiş<br />

gibi kökten biçimciliğin ön plana<br />

çıkarılması sonucunu doğurmuştur.<br />

Bir sahne duygusu yapmak yerine,<br />

bir kamera altlığıyla yapılabilecek<br />

atraksiyonla göz boyama tercih<br />

edilirse, filmin varlık amacından<br />

sapılmış olur.<br />

Hastalıkların üçüncüsü:<br />

Sanki sinemanın özgün bir<br />

dili yokmuşçasına; atmosfer,<br />

olay, duygu, hikâye kurulurken<br />

düşülen tuzaklardır. Böylece film<br />

yaratılırken, filmin önüne geçen<br />

fotografik görsellik, müzik, ses,<br />

diyalog varyasyonlarına umut<br />

bağlanmıştır.<br />

Peter Greenaway edebiyat<br />

uyarlamasına karşı oluşu ayrı<br />

tutulmak koşuluyla;<br />

“Sinema edebiyatçı dükkânı<br />

değildir” derken ne kadar<br />

haklıysa; “Sinema, resim galerisi<br />

ya da fotoğraf sergisi değildir”<br />

yaklaşımımız da bir o kadar<br />

doğrudur. Öyleyse sinemanın<br />

fotoğraf sergisi ve resim galerisiyle<br />

aynı şey olmadığı unutulmamalıdır.<br />

Kimi filmlerin hikâye-serüven<br />

anlatmak yerine; hüzün, yitmişlik,<br />

yalnızlık gibi duyguları yaratma<br />

odaklı kurulması, tartışmanın<br />

başka bir boyutudur. Sonuç olarak;<br />

sinema varsın, tüm öteki sanatları<br />

yağmalamayı sürdüredursun,<br />

o kendisinden başka hiçbir şey<br />

değildir. Onunla insanın önemli<br />

bir gereksinimi olan hikâyeler<br />

anlatılmasında da, sanıldığı gibi<br />

bir sakınca yoktur. Çünkü hikâye,<br />

öğrenme kanalıdır, empati kurmayı<br />

sağlar, izleyenleri bambaşka<br />

yaşantılar içinden geçirir, zihinsel<br />

devinimlerle insanın hayal dünyasını<br />

genişletir.<br />

<strong>Ocak</strong> <strong>2018</strong><br />

125


Ambalaj değil,<br />

çözüm üretiyoruz<br />

Monart ile reklam ve tanıtımda sınır yok…<br />

Özel olarak tasarlanan yeni ‘tekerlekli kutu’<br />

ile tanışın!<br />

Koli denilince aklımıza sınırlı sayıda model ve işlevsellik gelir. İşte Monart<br />

Ambalaj bunu yıkan, bizlere ‘’bir koliden bu da olur mu?’’ dedirten<br />

markadır. Firma Sahibi Murat Çıkan bizi, yeni tasarladıkları ve fuarın<br />

en gözde ürünü olabilecek olan inovatif bir ürün ile tanıştırıyor.<br />

Kim kendini daha çok tanıtmak istiyor?<br />

Monart Ambalaj’ın hem firmaları hem de müşteriyi düşünerek fuar için<br />

özel tasarladığı bu ürünü Murat Çıkan, şu sözlerle anlatıyor;<br />

‘’Sektör ayrımı yapmaksızın marka bilinirliliğine önem veren her firma<br />

kullanabilir. Tekerlekli katalog gibi düşünebileceğiniz bu ürün ‘tekerlekli<br />

kutu’ dur. Bu kutunun sağladığı birçok fayda olduğu gibi başlıca<br />

özellikleri şöyle;<br />

*Tamamen çevreci<br />

*Her yüzüne görsel anlamda reklam yapılabilir<br />

*Tekerlekli oluşu açısından ziyaretçiye taşıma kolaylığı sağlıyor<br />

*Hiç yer kaplamayan, uygun fiyatlı”<br />

<strong>2018</strong> hedefinde ihracat var!<br />

<strong>2018</strong> yılına dair ihracat oranını arttırmayı planlayan marka, daha hızlı<br />

büyüme hedefiyle <strong>2018</strong>’e umutlu bakıyor.<br />

We are not producing packaging but solutions<br />

No limits on advertising and<br />

promotions with Monart...<br />

Meet the specially designed new<br />

‘wheeled box’!<br />

There are a limited number of models and functionality in mind. Monart Packaging<br />

have the infrastructure to meet the production demands of different packing<br />

boxes, they don’t produce only products but also they find solutions. Murat Çıkan<br />

of Monart Packaging introduces us to an innovative product that is newly designed<br />

and can be the favorite product of the fair.<br />

Who wants to introduce himself more?<br />

Murat Çıkan tells this product that Monart Packaging designed special for exhibition<br />

considering both the company and the customer, as follows;<br />

‘’Every company which attach great importance on brand awareness can use.<br />

This product you can think of like a wheel catalog is a ‘wheeled box’ . The main<br />

features of this box are as follows;<br />

* Fully environmentalist<br />

* Each side can be advertised visually<br />

* Provides ease of transport for visitors in terms of wheel formation<br />

* Space-saving, affordable<br />

Aims to exports more in <strong>2018</strong>!<br />

Planning to increase the export volume in year <strong>2018</strong>, the brand, is hopeful for<br />

<strong>2018</strong> with rapid growth rate.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!