20.06.2018 Views

TIPKIBASIM_2017-2018_içerik

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mecali yoktu, ancak kendi keyiflerini düşünürlerdi. Böyle alışmıştık ve gücümüz bu kadarına<br />

vardı. Evime gittim ve oturup beklemeye başladım. Beni yıkacak olan olayı duymayı<br />

bekledim.<br />

Lakin o gün, olacağını düşündüğümün aksine hiçbir şey olmadı. Günler gittikçe hızlandı ve<br />

bu huzursuzluk ve devamlı beklemek hiç bırakamayacağım bir duruma geldi. Zamanın<br />

geçmesi sanki bir bana mahsustu. Bu şekilde yaşamaya başladım. Neden o gün başladı ve<br />

neden bunca ay sürdürdüm, bilmiyorum. Ama zaman tatlı bir uyku gibi geçti ve sekiz ay<br />

sonra bir telefonla sona erdi.<br />

Ve neden yüzüme atılacak bu okkalı tokadı savunmasız bir halde bekledim, hiç bilmiyorum.<br />

Karşıdakine tek bir kelime etmedim ki o da bana çok kelime etmedi zaten. Sadece “Öldü.”<br />

dediği anı çok net hatırlıyorum. Çok iyi tanıdığım bir sesti arayan ve adımı kulağıma<br />

fısıldadığından beridir iyi bilirdim. Ben tanıdım tanıyalı böyle üzgün olmamıştı sesi. Sanki<br />

bir daha hiç gülemeyecek gibiydi. Sesiyle birlikte yüzünün hatlarını hatırladım. Rahmetli<br />

için bu kadarını bile yapamadım. Çok çok eskiden hatırladığım siyah beyaz bir fotoğraf gibi<br />

anılar sadece, o an aklıma hücum etti. Köyüne gömülmek isterdi herhalde, “köyümüze”…<br />

Gözlerimden süzülen yaşları silmedim. Onları silmek yüreğimdeki acı, hüzün ve pişmanlığı<br />

azaltmazdı. Yahut kaç yıldır unuttuğum hislerimin tekrardan kalbime hücum edişine engel<br />

olamazdı. Böyle bir acıyı ancak küçücük ciğerlerine ilk havayı teneffüs ettiğinde ve ilk defa<br />

ağladığında hissedebilirdi insan. Yol kısmı çabuk geçti. Tanımadığım ama akraba<br />

olduğumuzu tahmin ettiğim insanlardan hiçbiri bana başsağlığı dilemedi. Telefondaki ses<br />

yüzüme bile bakmadı. Pişmanlıklarım bir hançer gibi boğazımı yırtarken defin tamamlandı.<br />

Sadece üçümüz kalmıştık artık. Başa dönmüş gibiydik.<br />

Küçük bir çam ormanı, vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi… Bir siyah gözlükten görülen yerde<br />

ve ağaçlarda güneş ışıkları…<br />

Kitaplar bir zaman bana insanları sevince tabiatın sevileceğini, tabiatı sevince dünyanın<br />

sevileceğini, ondan yaşama sevinci duyulacağını öğretmişti. Ama hiçbir kitap yaşadıklarım<br />

kadar öğretemez bunu bana. Madem başkaları yazılarında yer vermiş, ben de şunu diyeyim:<br />

“İnsanları sevin, böylelikle diğer her şeyi sevin ve yaşama sevinci duyun ama bunların<br />

hepsini henüz vakit varken yapın! Dostum Nazım’dan öğrendiğimiz üzere henüz vakit<br />

varken…”<br />

Fahir Ata Akay 10/F<br />

26

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!