Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kitaba baktığımızda genel olarak distopya tarzında bir kurguyla karşılaşıyoruz: her türlü<br />
kötülük, şiddet ve caniliğin bürüdüğü adi bir dünya, kanunlara kimsenin aldırış etmediği<br />
kontrolsüz bir yaşam biçimi; sokaklarda terör estiren gözü kara ve hayata onları bağlayan<br />
pek bir şey olmayan, zevksiz, inançsız bir genç nesil... Bu neslin bir parçası olan bir çete ve<br />
kendini çetenin lideri ilan eden Alex karakteri. Alex karakteri kitabın ana karakteri ve<br />
anlatıcısıdır, yani kitap birinci kişi ağzından (kahraman bakış açısından) yazılmıştır. Hatta<br />
bu kahraman bakış açısı o kadar güzel yansıtılmıştır ki kendinizi Alex ile bir mekanda<br />
oturup sohbet ediyormuş gibi hissediyorsunuz. Kitabın sahip olduğu argo ve espiritüel dil<br />
de cabası. Kitabı okurken yazarın nasıl bu kadar kirli, iğneleyici ve sert bir dille yazdığını<br />
sorgulamadım değil. Üstüne üstlük kendisine has üslubu ve içten, doğal anlatımı sizi<br />
dehşete düşürdüğü gibi değişik bir şekilde eğlendiriyor da.<br />
Kitap çok zengin, her anlamda. Özellikle de düşündürücü cümleler bakımından çok zengin.<br />
Kitabı okurken hemen hemen her bölümden sizi düşünmeye iten cümleler bulabiliyorsunuz.<br />
Ayrıca yazarın bizlere vermek istediği mesajlara, bize göstermek istediği "hayatta var<br />
olan" gerçeklere rastladığınız zaman bu kitabın aslında günümüzden çok da uzak olmadığını<br />
anlıyorsunuz. Anthony Burgess, böylelikle günümüz dünyasına kendi ağdalı diliyle<br />
dokundurmada bulunuyor, tıpkı kendisinin de kitapta dediği gibi: "Tüm hayvanların en<br />
zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu<br />
otomatik olarak işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle<br />
saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum..."<br />
Gökçe Lara Bodur 12-B<br />
60