20.06.2018 Views

TIPKIBASIM_2017-2018_içerik

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SEVGİ PENCERESİ<br />

Bağıramadım. Kuvvetim yettiğince, soluğumun sonuna, sesim kısılıncaya, boğazım acıdan<br />

yanana kadar bağıramadım. Belki, bir umut dedim, sesimi duyan olur da bu aciz durumdan<br />

beni kurtarır. Ama kimse yoktu, ne gelen ne de giden... Yapamamıştım işte yine her şeyde<br />

olduğu gibi bunu da başaramayıp beni her seferinde uzaklara daldıran sersemlik hissiyle<br />

etrafa deli misali bakınıp durmuştum. İçime attığım çığlıkları kulak arkası edenlere de<br />

kinle, öfkeyle bakıp tekrar önüme dönerek kucağımdaki kitabı biraz daha okumaya devam<br />

ettim. Her okuduğumda cümleler, bana daha da acı veriyordu ve tekrar bağıramama yol<br />

açıyordu. Düşünceler kafamı kurcalıyor, gerçek dünyadan soyutlanmamı, sarhoş gibi<br />

kendimin farkına varmadan günümü geçirmeme neden oluyor ve gerçek dünyayla<br />

bağlantımın kesilmesiyle de her günümü alışık olduğum bir baş ağrısıyla geçirmeme neden<br />

oluyorlardı. Bu baş ağrılarına o kadar alışmıştım ki olmaması anormal olurdu fakat bugünkü<br />

daha farklıydı.<br />

Keskin çığlıklarım, bulunduğum hastaneyi inim inim inletiyordu fakat hiçbir doktorun ya da<br />

hemşirenin umurunda değildim. Onlar da benim umurumda değildi gerçi. Sadece okuyup<br />

kitabı oluşturan her sözcüğün bana acı vermesini istiyordum. Acı çekmekten zevk aldığımı<br />

düşünüyor olabilirisiniz ama hayır! Ben sadece kitaplarla yalnız kalınca kitapların içinde<br />

sıkışan karakterleri, ruhları dile getirip onları kurtarmayı hedefliyordum. Beynimden<br />

geçen düşüncelerle o kadar güçsüz kalmıştım ki bayılmayı bu durumuma yeğler olmuştum.<br />

Son kez, son nefesimle avazım çıktığı kadar bağırdım. Bağrışımın sonu ise uzun bir yoldaki<br />

bitmeyecek bir yolculuk gibi kapkaranlık derin bir uyku olmuştu. Gözüme tutulan keskin,<br />

beyaz ışık yüzünden uyanmak zorunda kalmıştım. Neden uyandırılmıştım ki? Oysaki<br />

düşüncelerin beni rahat bıraktığı tek yer, uykunun tatlı kollarıydı ama işte şimdi yine kabus<br />

başlamıştı. Verilen ağrı kesiciler sayesinde zaten uyuşuk olan bedenim daha da uyuşmuş ve<br />

hareket edemez hale gelmiştim. Yeni yeni uyanmaya başlamıştım, fiziksel olarak<br />

buradaysam da ruhsal olarak burada değildim. Uyanmama neden olan doktor, başımda<br />

birkaç şey not alırken onu baştan aşağı süzdüğümü fark edince bana samimiyetsiz gelen<br />

zoraki bir gülümsemeyle, nasılsınız, diye sordu. Ben de bu gülüşe ve soruya karşılıksız<br />

kalmayı tercih ederek onu duymazlıktan geldim ki zaten gerekmedikçe insanlarla diyalog<br />

kurma zahmetine girmezdim. Sadece kafamı sallamakla yetinip kafamı doktorun olmadığı<br />

diğer yöne çevirdim. Çok konuşkansınız diyerek espri yapmaya çalışan doktora, gözümü<br />

devirmekle yetindim. O ise bana durumum hakkında bilgi vermeye devam etti. Klasik bir iki<br />

şey söyledikten sonra, dediklerine çok odaklanamıyordum sesi sadece bir uğultudan<br />

ibaretti benim için, birazdan buradan çıkabileceğimi söyledi. Buradan çıkınca da çok farklı<br />

bir yere gitmeyecektim, her günümün geçtiği, sırf beyazlıktan diğer renkleri<br />

unutabilmenize yol açan, aslında kendiniz gibi olduğunuz için deli olarak nitelendirildiğiniz<br />

ve hapishaneden farkı olmayan o yere geri dönecektim.<br />

63

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!