27.10.2018 Views

Esgündem Ekim Sayısı

İstikbal Gazetesi Esgündem Dergisi Ekim 2018

İstikbal Gazetesi Esgündem Dergisi Ekim 2018

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : EKİM 2018<br />

GAZETESİ’NİN<br />

AYLIK İŞ, SİYASET, SPOR<br />

VE YAŞAM DERGİSİ


10<br />

12<br />

16<br />

20<br />

26<br />

28<br />

30<br />

32<br />

34<br />

36<br />

37<br />

38<br />

41<br />

42<br />

44<br />

Senfoni’den sezona muhteşem<br />

bir merhaba<br />

Onlar: Hem öğretmen, hem<br />

anne, hem de girişimci kadınlar<br />

“Arabanıza verdiğiniz değeri<br />

kendinize de verin”<br />

Kadınlar niçin renkli saç istiyor?<br />

Cam’ın büyüsü tüm<br />

şehri kuşattı<br />

2 Sevgimi (Resim ve Çocuk)<br />

birleştirdim.<br />

Remourban ödüle doymuyor<br />

Atalarına olan aşklarını ilmek<br />

ilmek örüyorlar<br />

Babasının hastalığı Dünya<br />

ikinciliği getirdi<br />

Her sabah tezgahını bebeğiyle<br />

birlikte açıyor.<br />

Paran yoksa duan var!<br />

“Pistlerde rakip tanımam, ama<br />

trafikte çok sakinim”<br />

Salonlar şenlendi<br />

Beton adamlar tecrübe kazandı<br />

Zaman ödeştirecek<br />

GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ<br />

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : EKİM 2018<br />

UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA<br />

Sahibi : Burak TÜRKMEN<br />

4<br />

EDiTöR<br />

Murat Taşkın<br />

Hassasiyet-zafiyet…<br />

Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN<br />

Gazete, Haber ve Reklam :<br />

Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR<br />

Tel & Faks : 0.222. 220 19 06 - 220 19 08<br />

e-mail : haber@istikbalgazetesi. com<br />

Merkez ve Reklam Bürosu :<br />

İstiklal Mah. Adalar Sk. No : 5 ESKİŞEHİR<br />

Baskı : OFSET FOTOMAT İvedik Organize Sanayi<br />

Sitesi 24. Cd. 2271 Sk. No:17 06370 İvedik/ANKARA<br />

Tel : 0.312. 395 37 38 - 395 33 78<br />

e-mail: fotomat06@gmail.com web:<br />

ofsetfotomat.com<br />

Taşıdığı pek çok özellik var<br />

elbette ama bize Eskişehir ve Eskişehirliler<br />

sorulduğunda kısaca<br />

“Hassasiyetleri ve zafiyetleri<br />

olan bir şehir ” diye bir tanımda<br />

bulunuyoruz genellikle…<br />

Meseleyi biraz açmamız istendiğinde<br />

ise söze bu şehrin taşıdığı<br />

hassasiyetlerden başlayıp:<br />

-“Bu şehirde yaşayanların<br />

hassasiyeti doğrudan sosyal ve<br />

kültürel yaşamlarıyla alakalı…<br />

Bu rahat, müdahaleden ve sınırlandırmadan<br />

uzak, mahalle<br />

baskısının hissedilir derecede<br />

olmadığı sosyal yaşamı adeta<br />

bir kazanım olarak görüyorlar.<br />

Kaybetme korkusu yaşıyorlar.<br />

Bu kazanımı tehlikeye düşüreceklerine<br />

inandıkları her düşüncenin<br />

de karşısında yer<br />

alıyorlar” diyoruz…<br />

Bunu dinleyen kısa bir düşünceye<br />

dalıp, söylediklerimizi<br />

beyin süzgecinden geçirdikten<br />

sonra “Ya zafiyetleri?” diye soruyorlar…<br />

“hadi onu da anlatalım”<br />

diyerek bu kez şehrin taşıdığı zafiyetleri<br />

başlıyoruz anlatmaya…<br />

-“Eskişehirli örneğin:<br />

-Hava atmayı sever ama<br />

hava atanı oldum olası sevmez.<br />

-Zenginliği ile övünmeyi<br />

sever ama zenginliği ile övüneni<br />

hiç haz etmez.<br />

-Eleştirilmekten nefret<br />

eder ama eleştirmekten bir<br />

türlü vazgeçmez.<br />

-Dedikodu yapanı sevmez<br />

örneğin, ama her ortamda dedikodu<br />

yapmak hoşuna gider.<br />

-Gerçeklerin yüzüne söylenilmesini<br />

ister ama kimsenin<br />

yüzüne bir şey söyleyemez.<br />

-Kendi işiyle ilgili olur<br />

olmaz konuşulmasından nefret<br />

eder ama başkasının işiyle ilgili<br />

olur olmaz konuşmaya bayılır.<br />

-Gece herhangi bir mekânda<br />

sanatçıya şampanya<br />

patlatmaktan acayip keyif alır<br />

ama bunu yapan başkaları için<br />

pek de iyi şeyler düşünmez.<br />

-Yeni aldığı arabasının her<br />

yerde konuşulmasını ister ama<br />

başkasının aldığı arabanın konuşulmasına<br />

tahammül bile<br />

edemez.<br />

-Aile yaşantısı ile ilgili<br />

çıkan söylentileri Allaha havale<br />

eder ama başkasının aile<br />

hayatı ile ilgili söylentilerin dibine<br />

vurur.<br />

-İstanbul’da aldığı evin her<br />

ortamda konuşulmasından<br />

keyif duyar ama başkasının aldığı<br />

ev konuşulurken burun<br />

kıvırır.<br />

-Gittiği tatilin kulaktan<br />

kulağa yayılmasını ister ama<br />

başkasının yaptığı tatili bilmiyormuş<br />

gibi davranır.<br />

Kısacası: kendisi için hak<br />

gördüğü ne kadar davranış<br />

varsa, aynı davranış ve düşünceleri<br />

başkası için mubah<br />

gören bir hastalığa yakalanmıştır<br />

Eskişehirli. Empati yoksunluğundan<br />

kurtulamadığı<br />

için de bu hastalığı bir türlü<br />

iyileşmez.” Tanımlaması yapıyoruz…<br />

Sonuç itibarıyla…<br />

Eskişehir ve Eskişehirlilerin<br />

yıllardır bu hassasiyet ve<br />

zafiyetlerle yaşadığı gibi bir<br />

gerçeğe sahiptir bu şehir ve bu<br />

şehirde yaşayanlar…<br />

Her ne kadar taşıdığı hassasiyet<br />

iyi, zafiyet ise kötü olsa<br />

da…


5


Eskişehir’in bir yol sorunu olduğu<br />

aşikâr!<br />

Özellikle yeni bir çevreyolu oluşturulması<br />

konusunda, siyasilerin bir bütün<br />

olarak hareket etmesi gerekiyor.<br />

Şehir içinden geçen çevreyolunun,<br />

bir kent içi imar yolu haline geldiğini<br />

kolayca söylemeliyiz.<br />

Yani yeni bir çevreyolu demek daha<br />

hızlı bir ulaşım demek!<br />

Yeni çevreyolu, mevcut çevreyolunun yükünün yarı yarıya azaltılması<br />

demek.<br />

Yeni çevreyolu demek, şehir içi trafiğine bile pozitif etki edecek<br />

kadar önemli bir proje demek.<br />

H H H<br />

Bu yüzden yeni bir çevreyolu beklentisine ilişkin yorumlarımıza<br />

devam edeceğiz.<br />

Bu eksikliğin ortadan kaldırılması için üzerimize düşeni yapmayı<br />

sürdüreceğiz.<br />

H H H<br />

TRAFİĞE<br />

BAKIŞ<br />

AÇIMIZ!<br />

Bakın, biraz örnek vereyim…<br />

İspanya’da ilginç bir çalışma başlamış.<br />

Yapılan çalışma hız limitleri ile ilgili.<br />

Öyle ki, şehir içindeki hız limitini 30 km’ye kadar düşürmek<br />

niyetindeler.<br />

İlk amaçları yaya güvenliğini korumak çünkü.<br />

Batılı ülkeler için en önce can güvenliği geldiği için, trafikteki<br />

kuralları da ona göre koyuyorlar.<br />

Amerika’da ise kurallar daha sıkı.<br />

Trafik sigortası primi bizim ülkemizdeki gibi kaza yapınca<br />

artmıyor.<br />

Hız limitini geçtiğinizde prim ücretiniz de o kadar artıyor.<br />

İskoçya’da kırmızı ışıkta geçtiyseniz yandınız.<br />

Gecenin bir saate olması ya da yolun boş olması önemli<br />

değil.<br />

Geçtiğiniz anda kendinizi karakolda bulursunuz.<br />

Ki işin sonu tutuklamaya kadar gidiyor.<br />

İrlanda’da, Avustralya’da trafik kuralları, kanunlar kadar etkili.<br />

Çiğnediğinizde, ülkenin yasalarını<br />

çiğnemiş kadar ceza görüyorsunuz.<br />

H H H<br />

Yeniden dönelim bizim çevreyoluna…<br />

İki yerde elektronik radar sistemi var.<br />

Ne kadar sağlıklı çalışıyorlar bilinmiyor.<br />

Ancak, sürücülerin gazdan ayaklarını çekmeleri için yeterli<br />

oluyor.<br />

Denetimin yapıldığı yere kadar 120 ile gelen sürücü, radarı<br />

gördüğü anda 70’e kadar iniyor.<br />

İkincisi, zaman zaman yapılan trafik denetimleri.<br />

Ekiplerin yol kenarlarında yaptığı hız denetimlerinden söz<br />

ediyoruz.<br />

Trafik aracını gören anında basıyor frene.<br />

Araçlar, polis aracının olduğu bölgede adeta kağnı gibi ilerlemeye<br />

başlıyor.<br />

Maksat nedir sizce?<br />

“Elbette ceza yememek”<br />

Ortada böylesine bir eksiklik varken, madalyonu bir de tersine<br />

çevirmek istiyoruz.<br />

Belki de yöneticilerin yapması gerekenler yanında, sürücüler<br />

olarak bizlerin de yapması gerekenler vardır.<br />

Şöyle ki;<br />

“Avrupa Şehriyiz” diye övündüğümüz kentimizde, trafikte<br />

neler yaptığımıza bir göz atsak hiçte fena olmayacak.<br />

H H H<br />

Çevreyolu dedik, çevreyolundan örnek verelim.<br />

Hız limiti 90’e çıkarıldığından bu yana ulaşım hızında bir<br />

ilerleme var.<br />

Ancak, limitin 90 olmasını maalesef ki yanlış anlıyoruz.<br />

100 km hızdan fazla giden araçların nasıl tehlikeler yarattığına<br />

hap birlikte tanıklık ediyoruz.<br />

Limitin arttığından bu yana çevreyolundaki ölümlü kazaların<br />

sayısı ortada.<br />

Canımızı yakan bu istatistik maalesef ki ekonomiye yansıyor.<br />

Takla atanlar, bariyerlere girenler, zincirleme kazalar neredeyse<br />

artık rutin hale geldi.<br />

Öyleyse, kabahati biraz da kendimizde aramaya başlarsak iyi<br />

olacak!<br />

H H H<br />

8<br />

H H H<br />

Batılı ülkeler ile bizim çevreyolunu kıyasladığımızda ortada<br />

büyük bir zihniyet çelişkisi olduğunu görüyoruz.<br />

Batı’da yöneticiler kuralları can güvenliğini sağlamak için koyuyor.<br />

Sıkı bir denetim mekanizması oluşturuyor.<br />

Sürücüler hangi saat, hangi cadde olduğu fark etmeksizin denetim<br />

altında olduklarını biliyorlar.<br />

Bizim yolda ise denetimlerin nerede yapıldığını zaten herkes<br />

bildiği için denetim noktalarından sonra gaza basmaya devam<br />

ediliyor.<br />

Yani bizim ülkemizde konulan kurallar maalesef ki yeterli olmuyor.<br />

Bununla birlikte sürücüler de bu sisteme adapte oluyor.<br />

Maksat can güvenliği değil de, ceza yememek olduğu için de<br />

başımız belalardan kurtulmuyor.<br />

H H H<br />

O yüzden trafik ile ilgili ülkemizde bir reform gerekli.<br />

Bunu yapan pek çok ülke var.<br />

Sıkı trafik denetimi ve kanun gibi trafik kuralları ile bu işi<br />

çözmüşler.<br />

Ve artık tam güvenli bir trafik için kafa patlatıyorlar.<br />

H H H<br />

Lafın kısası…<br />

Evet, Eskişehir’e bir çevreyolu şart ama…<br />

Bizler için de bir zihniyet değişimi de bir o kadar gerekli.<br />

Trafiğe çıktığımızda ilk amaç cezadan kaçmak yerine, kurallara<br />

uygun olarak araç kullanmak olduğu gün pek çok şeyi de aşacağız.<br />

Çevreyolumuz olmasa bile kimse aşırı hızdan bariyerlere toslamayacak.<br />

Hiç kimse araçların altında kalıp canından olmayacak.<br />

Hiçbir sokak canlısı hız tutkunlarının kurbanı olmayacak.<br />

Ve en önemlisi…<br />

Herkes güvenli bir trafik içinde gönül rahatlığı ile gideceği<br />

yere sapasağlam varacak.<br />

Ama bunu nasıl başarırız, nasıl yaparız, işte o çok büyük bir<br />

muamma…


Büyükşehir<br />

Belediyesi<br />

Senfoni<br />

Orkestrası<br />

18. yılına girdi<br />

Senfoni’den sezona<br />

muhteşem bir merhaba<br />

2001 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yılmaz Büyükerşen’in girişimiyle kurulan<br />

ve 17 yıldır birbirinden önemli sanatçıları<br />

ağırlayan Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası,<br />

yeni sezona muhteşem bir konser ile<br />

merhaba dedi. Yeni sezonun ilk konserinde<br />

dünyada dokunulmadan çalınan tek çalgı olan<br />

tereminin dünyaca ünlü virtüözü Hollandalı<br />

Thorwald Jorgensen Eskişehirlilere unutulmaz<br />

bir gece yaşattı. Öte yandan Eskişehirli sanatseverlerin<br />

karşısına çıkan dünyaca ünlü Cumhurbaşkanlığı<br />

Senfoni Orkestrası solisti Gülsin<br />

Onay’da unutulmaz bir gece yaşattı.<br />

10<br />

Eskişehir’in kültür ve sanat hayatına<br />

büyük katkı sunan Büyükşehir Belediyesi<br />

Senfoni Orkestrası 18. sezonuna<br />

Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’ndeki<br />

muhteşem konser ile merhaba<br />

dedi. Orkestra Şefliğini Ender Sakpınar’ın<br />

yaptığı konserde konuk solist teremin<br />

virtüözü Thorwald Jorgensen<br />

katıldı. Ses dalgaları sayesinde dokunulmadan<br />

çalınan tek çalgı olan teremin<br />

ile muhteşem bir performans<br />

sergileyen Jorgensen’i Eskişehirli sanatseverler<br />

ayakta alkışladı.<br />

Senfoni Orkestrası Sanat Danışmanı ve<br />

Orkestra Şefi Ender Sakpınar yaptığı<br />

konuşmada yeni sezonda da birbirinden<br />

özel konserlere imza atacaklarını<br />

belirterek “Sanata ve sanatçıya büyük<br />

kıymet veren bir belediye başkanına<br />

sahip olduğumuz için şehir olarak çok<br />

şanslıyız. Kendisi yurt dışı programı olduğu<br />

için bugün aramızda değil ancak<br />

ben sizin huzurunuzda kendisine Eskişehir’e<br />

böyle bir orkestra kazandırdığı<br />

için yürekten teşekkür ediyorum.<br />

2001 yılında 24 kişiyle başlayan yolculukta<br />

bugün her hafta dolu salonlarda<br />

çok özel konserlere imza<br />

atıyoruz. Bizim emeklerimiz kadar Eskişehirli<br />

sanatseverlerin salonları hınca<br />

hınç doldurması ve alkışlarıyla bizleri<br />

onore etmesi bu işi çok daha anlamlı<br />

kılıyor. Bu sezonda da birbirinden değerli<br />

konuk solistler ile karşınıza çıkacağız”<br />

dedi.<br />

DÜNYACA ÜNLÜ PİYANİST<br />

GÜLSİN ONAY<br />

ESKİŞEHİRLİLERİ BÜYÜLEDİ<br />

Senfonin muhteşem açılışın ardından<br />

devam eden konserlerde Dünyaca ünlü<br />

piyano virtüözü, UNICEF İyi Niyet Elçisi<br />

ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası<br />

solisti Gülsin Onay, Eskişehir’de<br />

Şef Patrick Souıllot yönetimindeki Büyükşehir<br />

Belediyesi Senfoni Orkestrası<br />

ile verdiği konserde, klasik müzikseverlere<br />

güzel bir akşam yaşattı.<br />

‘Harika Çocuk’ olarak başladığı müzik<br />

yaşamını dünyanın önemli orkestraları<br />

ve şefleriyle çalışmalar yaparak sürdüren<br />

piyano virtüözü Gülsin Onay, güzel<br />

bir sonbahar akşamında Eskişehirli klasik<br />

müzikseverleri Kuzey Denizi ülkeleri<br />

bestecilerinin eserleriyle müziğe<br />

doyurdu.<br />

Uluslararası alanda istisnai bir Chopin<br />

icracısı olarak kabul edilen Devlet Sanatçısı<br />

Gülsin Onay, Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi Kültür ve Sanat<br />

Sarayı’nda Şef Patrick Souıllot yönetimindeki<br />

Büyükşehir Belediyesi Senfoni<br />

Orkestrası ile konser verdi. Uluslararası<br />

müzik kariyeri Arjantin’den Japonya’ya<br />

uzanan bir coğrafyada, 64 ülkeyi kapsayan<br />

Onay konserinde Norveçli besteci<br />

Edvard Grieg’in: Piyano<br />

Konçertosu.la minör ve İsveçli besteci<br />

Wilhelm Stenhammar’in Senfoni No.1<br />

adlı eserlerini seslendirdi.<br />

Paris Konservatuvarı yüksek bölümünden<br />

16 yaşında, “Premier Prix du-<br />

Piano” kazanarak mezun olan ve<br />

Marguerite Long–JacquesThibaud<br />

(Paris) ve Ferrucio Busoni (Bolzano) de<br />

dahil olmak üzere başlıca uluslararası<br />

yarışmalarda ödüller kazanan Gülsin<br />

Onay’ın sihirli parmaklarıyla verdiği<br />

konseri izleyenler sanatçıyı dakikalarca<br />

alkışladılar. Konser sonrası albümlerini<br />

imzalayan Gülsin Onay, hayranlarıyla<br />

fotoğraf çektirdi.<br />

BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR<br />

Eskişehir’de 2002 yılından bu yana<br />

kültür ve sanat hayatının en önemli<br />

unsurlarından biri olan Büyükşehir Belediyesi<br />

Senfoni Orkestrası her hafta<br />

gerçekleştirdiği konserlerine sezon boyunca<br />

devam edecek. Konser salonunu<br />

günler öncesinden dolduran Eskişehirli<br />

sanatseverler de konserlere gösterdikleri<br />

ilgi ile bir kez daha Eskişehir’in<br />

sanat kenti olduğunu ispat ediyor.


Büyükşehir Belediyesi kadınlar için hazırladığı projelerle dikkat çekiyor<br />

Eskişehirli kadınların farkı!<br />

Sosyal<br />

projeleri<br />

ile toplumun<br />

pek çok<br />

kesiminin takdirini<br />

kazanan<br />

Büyükşehir<br />

Belediyesi, çocuklar<br />

ve kadınlar<br />

için özel<br />

çalışmalar yürütmeye<br />

devam ediyor.<br />

Özellikle kadınlar<br />

için fark<br />

yaratan projelere<br />

imza atan<br />

Büyükşehir<br />

Belediyesi,<br />

gerek eğitimleri,<br />

gerekse<br />

açtığı kursları<br />

ile Eskişehirli<br />

kadınların<br />

farklı olduğunu<br />

gösteriyor.<br />

Büyükşehir<br />

Belediyesi,<br />

özellikle toplumsal<br />

cinsiyet<br />

eşitliği üzerinde<br />

sıkça durarak<br />

kadınların toplum<br />

içinde<br />

kendilerini<br />

daha iyi ifade<br />

etmelerinin<br />

önünü açıyor.<br />

Eskişehirli kadınların cinsiyet ayrımından<br />

uzak yaşamalarını sağlamak amacıyla,<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

hazırlanan sosyal projeler sadece Eskişehir’de<br />

değil, ülkenin dört bir tarafında<br />

dikkat çekiyor.<br />

ESKİŞEHİRLİ KADINLAR ARABA BA-<br />

KIMINI ÖĞRENİYOR<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sosyal<br />

Hizmetler Dairesi Başkanlığı’na bağlı<br />

Eşitlik Birimi tarafından toplumsal cinsiyet<br />

temelinde eşitlik sağlamak amacıyla<br />

kadınlara özel olarak düzenlenen<br />

Araba Bakım Kursu’nda eğitimler başladı.<br />

Toplumsal cinsiyet temelinde eşitlik<br />

sağlamak amacıyla gerçekleştirdiği<br />

önemli çalışmalarla adından söz ettiren<br />

Büyükşehir Belediyesi Eşitlik Birimi’nin<br />

kadınlara özel düzenlediği Araba Bakım<br />

Kursu’nda eğitimler başladı. Kadınların<br />

günlük yaşam becerilerini güçlendirmelerini<br />

sağlama amacıyla Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi Meslek Edindirme<br />

ve Eğitim Merkezi’nde düzenlenen eğitimlerde<br />

kadınlar motor bakımı, lastik<br />

değişimi, silecek, yağ ve far bakımı konularında<br />

bilgilendirilecekler. Araba<br />

Bakım Kursu sayesinde kadınların arabaları<br />

daha yakından tanıyacağını ifade<br />

eden Büyükşehir Belediyesi yetkilileri,<br />

verilen teorik bilgiler ışığında tüm eğitimlerin<br />

uygulamalı olarak yapılacağını<br />

belirttiler.<br />

Ücretsiz olarak düzenlenen Araba<br />

Bakım Kursu eğitimlerinin arasındaki 4<br />

haftalık dönemde tamamlandığını bildiren<br />

yetkililer, kadınları güçlendirecek<br />

eğitimlerin düzenlenmeye devam edileceğini<br />

ifade ettiler.<br />

TAMİR KURSU DA VAR<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından kadınların<br />

günlük yaşam ve el becerilerini<br />

güçlendirmelerini sağlamak amacıyla<br />

sürdürülen “Kadınlara Tamir Kursu” yeni<br />

dönem eğitimleri Büyükşehir Belediyesi<br />

Meslek Edindirme ve Eğitim Merkezi’nde<br />

devam ediyor.<br />

Yaklaşık 20 kadın dört hafta sürecek<br />

uygulamalı eğitimlerle kendilerini bu<br />

alanda güçlendirecekler. Büyükşehir<br />

Belediyesi Meslek Edindirme ve Eğitim<br />

Merkezi’nde düzenlenen kursta kadınlara,<br />

lamba ve sigorta tamiri, avize<br />

takma, sehpa tamiri ve montajı, çerçeve<br />

takma ve musluk tamiri gibi eğitimler<br />

verilecek.<br />

Kadınlara yönelik günlük yaşam becerilerini<br />

güçlendirme alanında verilen<br />

tamir kursunun yanı sıra kadınlar için<br />

Yaratıcı Yazma Atölyeleri de ESMEK<br />

bünyesinde devam edecek.<br />

Kadınları kursun ilk gününde ziyaret<br />

eden Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler<br />

Dairesi Başkanı Hale Kargın Kaynak,<br />

“Kadınları her alanda güçlendirmek<br />

için çalışmalarına devam eden Eşitlik<br />

Birimimizin faaliyetlerinden<br />

bir tanesi de Evde Tamir<br />

Kursu. Ev işlerinde erkeklerden<br />

destek isteyen ve bunu<br />

beklemek zorunda kalan kadınlar<br />

evde tamir işlerini kendilerinin<br />

de yapabileceğini<br />

belirterek Büyükşehir Belediyemizden<br />

eğitim desteği istediler.<br />

Ücretsiz olarak<br />

verdiğimiz bu kurs ile kadınların<br />

bilgi-beceri düzeylerini arttırmak<br />

suretiyle kendilerini<br />

güçlendirme hizmeti vermekteyiz.<br />

Bu yıl 5’incisini düzenlediğimiz<br />

tamir kursumuza ilgi<br />

gösteren kadınlarımıza teşekkür<br />

ediyor, kendilerine çalışmalarında<br />

başarılar diliyorum”<br />

şeklinde konuştu.<br />

BİR TARAFTAN DA EĞİTİM-<br />

LER SÜRÜYOR<br />

Kadınlara yönelik çeşitli eğitim programlarına<br />

da devam eden Büyükşehir<br />

Belediyesi, özellikle aile eğitimleri konusunda<br />

kadınları bilgilendiriyor. Son<br />

olarak Aile Eğitimi Semineri kapsamında<br />

kadınlara, aile eğitimi ve iletişimi,<br />

evlilik ve aile hayatı, okul ve aile, aile<br />

yaşam becerileri gibi başlıklar altında<br />

toplanan konular anlatıldı. Aile içi iletişim,<br />

doğru iletişim ve sözlü iletişimin<br />

yolları hakkında bilgi alan kadınlar aile<br />

içinde iletişim engelleri ve çözüm yollarını<br />

da öğrendi. Soru-cevap şeklinde<br />

gerçekleştirilen seminerde beden dilinin<br />

ve ‘ben’ dilinin önemine de dikkat<br />

çekildi.<br />

Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, aile<br />

eğitiminin evlenmek isteyen çiftlere de<br />

verilmesi konusunda çalışmalarının<br />

başladığını ve aile içinde yaşanan iletişim<br />

problemlerinin daha evlenmeden<br />

önüne geçmek istediklerini belirttiler.<br />

11


ONLAR:<br />

HEM öğretmen<br />

Atayıldız<br />

Anaokulu sahibi<br />

4 kadın girişimci<br />

Onları gelin tanıyalım:<br />

Çocuk…<br />

Böyle anlattım.<br />

Satır aralarında vermeye<br />

çalıştım kalemim yettiğince…<br />

Atayıldız Anaokulu sahibi<br />

4 kadın girişimci ile röportaj<br />

yapmadan önce döküldü<br />

satırlarıma…<br />

O kadar önemli ve değerli<br />

bir iş yapıyorlar ki…<br />

En başta kadın olarak bu<br />

işe cesaret etmeleri takdiri<br />

şayan…<br />

Sonra okulda önce öğretmen<br />

sonra anneler…<br />

Kendi çocukları da aynı<br />

okul da eğitim görüyor<br />

çünkü…<br />

Bildiğiniz aile ortamı var…<br />

Gelin, görümce bu işe birlikte<br />

girmişler mesela…<br />

Seda ve Sedef Soysal’dan<br />

bahsediyorum.<br />

Dinlerken keyif aldım, gururlandım,<br />

takdir ettim.<br />

Yapılan işin büyüklüğü, niteliği<br />

önemli değil…<br />

Toplumsal fayda için uğraşmak,<br />

yaratıcı bir şeyler<br />

yapmak ve kadın olarak<br />

fark yaratmak yeterli…<br />

Hemen konuk ediyorum<br />

ve sizinle de tanıştırıyorum<br />

bu başarılı kadınlarımızı,<br />

annelerimizi,<br />

öğretmenlerimizi…<br />

Seda Soysal, Sedef Soysal,<br />

Zeren Şenyaşar,<br />

Emine Turan…<br />

Gelin hepsini yakından tanıyalım.<br />

12<br />

Mesela yaşam “oyun”<br />

olsa…<br />

Beton binalar değil, yemyeşil<br />

oyun parkları süslese<br />

bütün kenti…<br />

Yüksek katlı görkemli binaların<br />

yerine gökyüzüne havalanan<br />

bir uçurtma ne çok<br />

yakışırdı bu şehre…<br />

Kim bilir belki uzaya da götürür,<br />

yıldızlarla sohbet<br />

etme imkanımız olurdu.<br />

Hayal değil mi işte?<br />

Gerçek gibi güzel…<br />

Gerçek gibi yakın…<br />

Mesela koşsak, koşsak,<br />

koşsak…<br />

Nereye koştuğumuz, niçin<br />

anne<br />

de girişimci<br />

KADINLAR<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU<br />

koştuğumuz önemli değil…<br />

Canım öyle istiyorsa<br />

elimde uçurtmamla gökyüzüne<br />

de koşarım…<br />

Denizin üzerinde sonsuzluğa<br />

da…<br />

Kime ne?<br />

Özgürlüğü sokaklar da arayan<br />

budala büyüklerden<br />

daha özgürümdür belki…<br />

Mesela bir ağacın altına<br />

otursam, denize karşı…<br />

Elim, yüzüm toprak rengi…<br />

Ayağımda yırtık pabuçlar…<br />

Konuşsam, dertleşsem<br />

avucumun içindeki boynu<br />

bükük çiçekle…<br />

Yanımdan geçenler acınası<br />

bir ifadeyle<br />

kafamı okşayıp<br />

‘Çocuk’ işte<br />

deseler…<br />

Sadece<br />

gülsem…<br />

Mesela<br />

masal gibi<br />

yaşasak…<br />

Ben bir<br />

kahraman<br />

olsam…<br />

Elimde kılıcımla,<br />

dünyayı<br />

dize<br />

getiren bir<br />

kahraman…<br />

Kötülüklere<br />

karşı<br />

savaşan,<br />

dokunduğuna<br />

iyilik<br />

aşılayan o<br />

“kahraman…”<br />

Tuhaf…<br />

Hayalle gerçek birbirine<br />

karışıyor bazen…<br />

Suratıma garip bakıyorlar…<br />

O zaman uyanıyorum.<br />

Mesela büyükler biz çocuklara<br />

saygı gösterse…<br />

Hayatı doğru anlayan,<br />

doğru yaşayan bizken…<br />

Özgürlüğü çalan, hayatları<br />

egoları uğruna hoyratça<br />

yok eden kendileriyken…<br />

Neyse, boşver…<br />

Savaşı, savaşmayı da büyüklerden<br />

öğrenmedik mi?<br />

Sonra bize oyuncak tabancaları<br />

yasakladılar…<br />

Mesela zamanın kendisi<br />

olsak…<br />

Geçmiş, gelecek telaşı<br />

değil de şimdinin koşturmacası…<br />

Başımı göğe kaldırsam,<br />

meydan okusam düzene…<br />

Mesela karanlık olsa, kollarım<br />

başımın altında yıldızlara<br />

baksam…<br />

Herkes gecenin derinliğinde<br />

yumarken gözlerini...<br />

Ben yüksek sesle şarkı<br />

söylesem...<br />

Sonra yıldızlar uyansa,<br />

eşlik etseler ince sesime...<br />

Dans etsek...<br />

Ay dahil olsa gecemize...<br />

Değiştirsek, sevgi saçsak,<br />

ışık olsak...<br />

Yıldızların parlaklığı büyüklerin<br />

gözünü alsa, açsalar<br />

gözlerini...<br />

Uyansalar...<br />

Yepyeni bir dünya doğsa,<br />

biz çocukların yönettiği...<br />

Yıldızların dans ettiği...<br />

Çiçeklerin gülümsediği…


Sizi tanıyalım mı?<br />

Seda Soysal: 1989 Eskişehir doğumluyum.<br />

Anadolu Üniversitesi Okul öncesi öğretmenliği<br />

lisans mezunuyum. Mesleğime ilk olarak<br />

Kırka Şehit Halil Kara Çok programlı lisesinde<br />

branş derslerine girerek başladım. Mesleğimde<br />

10’uncu yılım. Daha önce ücretli öğretmenlik,<br />

özel kurumlarda öğretmenlik ve<br />

idarecilik vazifelerinde bulundum. Evliyim ve<br />

3,5 yaşında bir çocuğum var.<br />

Emine Turan: Merhabalar. Ben 1992 Eskişehir<br />

doğumluyum. Atatürk Üniversitesi ‘Çocuk<br />

gelişimi’ bölümü mezunuyum. Mesleğimde<br />

5’inci yılımı doldurdum. Mezun olduğumdan<br />

itibaren mesleğimi severek yapıyorum. Her<br />

alanda gelişim gösteren, sürekli büyüyen bir<br />

bölüm olan okul öncesi benimde kendimi sürekli<br />

yenilememi sağlıyor. Ve bu genç yaşımda<br />

4 kadın girişimci olarak anılan bir kuruluşun<br />

üyesi, kendi okulumun sahibiyim.<br />

Zeren Şenyaşar: Astsubay baba ve ev hanımı<br />

bir annenin ilk çocuğu olarak Burdur’da<br />

dünyaya geldim. İlk, orta ve lise dönemini<br />

doğduğum şehirde geçirdim. Burdur’da o dönemde<br />

dershane azlığından dolayı Eskişehir’de<br />

bir dershaneye yazıldım. Bu yıllarda<br />

içimde hep bir öğretmen olma hayali oluşmuştu.<br />

Aynı zamanda Güzel Sanatlara karşı da<br />

ilgim vardı. Üniversite sınavında Dumlupınar<br />

Üniversitesi Güzel Sanatlar Seramik bölümünü<br />

kazandım. Üniversite sınavında ise<br />

mezun olduğum bölüm ile ilgili kısa süre çalıştım.<br />

Dönemde ise ortaya çıkan ekonomik kriz<br />

nedeniyle bölümümden ayrılmak zorunda kaldım.<br />

Hayat beni çok istediğim işlerle çalışmadan<br />

başka sektörlere itti. Yaklaşık 10 yıl özel<br />

bir sektörde muhasebeci olarak çalışmak zorunda<br />

kaldım. Bu dönemde evlendim ve bir kız<br />

bir erkek çocuğu dünyaya getirdim. Küçük<br />

kızım 4 yaşına kadar büyüttükten sonra hayalim<br />

olan işlere hem de kendi işyerim olarak<br />

açma fırsatım oldu. Diğer bayan ortaklarımla<br />

beraber Atayıldız Anaokulunda Seramik ve<br />

Mutfak Atölyesi branş derslerine ve sınıfa giriyorum.<br />

Hayalim olan hem öğretmenlik hem<br />

güzel sanatları bir araya getirmenin keyfini<br />

yaşıyorum. Minik ellerle yapacağımız çalışmalar<br />

için heyecanlanıyorum.<br />

Sedef Soysal: Merhabalar. 1993 yılı Eskişehir<br />

doğumluyum. Atatürk Üniversite Çocuk<br />

gelişimi mezunuyum. Bu sene mesleğimin 4.<br />

Yılını kendi okulumda çalışıyorum. Ailemle yaşıyorum.<br />

Hayata her zaman olumlu bakıyorum,<br />

neşeli bir insanım. Alanımda kendimi<br />

geliştirmek benim için çok önemli. Böylece sınıfımda<br />

çocuklarımın her ihtiyacına cevap verebiliyorum.<br />

Burayı kurma amacınız nedir? Nasıl fikir<br />

gelişti?<br />

Seda Soysal: Ata yıldız Anaokulu olarak kuruluş<br />

amacımız çocuklarımıza olması gerektiği<br />

bir eğitim olanağı sunmak, her çocuğu kazanmak<br />

ve çocuklarımızın alanları keşfederek onları<br />

yönlendirmek. Eskişehir’de çok isimli<br />

okullarda da çalıştım ama çoğunda vitrin güzeldi<br />

içerisi ise tahmin edemeyeceğiniz kadar<br />

kötü durumdaydı. Bunlar bir okul öncesi kurumda<br />

asla olmaması gerekenlerdi ve biz o olması<br />

gereken şartlarda olan okulu açtık. Okul<br />

açmak her zaman hayalimdi. Bölümümü bitirdiğimden<br />

beri çok istediğim bir durumdu okul<br />

sahibi olmak. Ailemizde çoğu kişi okul öncesi<br />

mezunu aslında… Birlikte çalıştığımız kurumlarda<br />

oldu. Açıkçası okul açmak çok ani oldu.<br />

Fikir her zaman vardı, çalışma azmi her zaman<br />

vardı ama bu ateşi körükleyen her zaman yanımızda<br />

olan ve bize destek veren avukatımız,<br />

arkadaşımız, dayı öğretmenimiz Hüseyin<br />

Akçar oldu.<br />

Emine Turan: En önce bana bu mesleği sevdiren<br />

öğretmenim aynı zamanda şu an yengem<br />

olan Seda Soysal’a teşekkür ediyorum.<br />

Lise döneminde kendisiyle tanıştım ve bakış<br />

açımı çok farklılaştırdı. Eğitimimi üniversite ile<br />

tamamlamamı destekledi. Hayatımızda zaman<br />

zaman hep “keşke bizimde okulumuz olsa”<br />

fikri bu sene gerçekleşti. Harika ortaklarla birlikte<br />

çalışıyorum. Bu kadar güzel olacağını<br />

tahmin bile edemezdim.<br />

Sedef Soysal: Bizim okulumuzun en önemli<br />

özelliği hepimizin aile olması aslında. Seda<br />

Soysal benim yengem oluyor. Emine Turan<br />

kuzenim, Zeren Şenyaşar ablamdır. 4 kadın girişimciyi<br />

güçlü tutan bu sanırım. Bir araya gelerek<br />

okulumuzu açmamızın temelinde<br />

hayallerimiz vardı tabii de. Uzun yıllar okuyup<br />

mezun olduğumuz bölümümüz, elimize aldığımız<br />

bir mesleğimiz var ve ben şimdi bunları<br />

kendi okulumda yapıyorum. Bu çok gurur verici.<br />

Eskişehir’de çok ilgi çektik ve çok konuşulduk.<br />

4 kadın girişimci olarak, umarım<br />

bundan sonra da tamamen eğitim kalitemiz<br />

ile konuşulan bir kurum oluruz.<br />

Başka kurumda çalışan 4 öğretmendiniz, istifa<br />

ederek burayı açtınız. Biraz bahseder misiniz?<br />

Seda Soysal: Birkaçımız çalıştığı kurumdan<br />

ayrıldık. Aslında karşımıza hayatımızın fırsatı<br />

çıkmıştı. Bunu değerlendirmek, hayatımızı bu<br />

yönde devam etmek istiyorduk. 4 kadın girişimci<br />

olarak da bunu başardığımızı düşünüyorum.<br />

4 kadın bu yola girmeye nasıl cesaret ettiniz?<br />

Seda Soysal: “4 kadın” söylerken bile kulağa<br />

güçlü geliyor. Eskişehir, 4 kadın girişimcinin<br />

ve 2 annenin de işin içinde olduğu bu kurumu<br />

çok sevdi ve inandı. Kadınlar organize etme,<br />

sevme, düzenleme, yapıcı olma, destek olma<br />

gibi birçok konularda çok başarılıdır. Alanımızda<br />

hepimiz ayrı ayrı deneyimli ve üniversite<br />

mezunuyuz. Her zaman yaptığımız ve iyi<br />

olduğumuz bu işi bu sefer kendi okulumuzda<br />

yapıyoruz. Yılların tecrübesiyle işin içinde<br />

olan insanlarız. Alanımız da ve çevremiz de<br />

tanınan yapılardayız. Bu yüzden cesaret<br />

etmek hiç zor olmadı.<br />

Kaç öğrenciniz var?<br />

Sedef Soysal: Okul kapasitemiz 64. Şu an<br />

52 öğrencimiz var. Sürekli yeni kayıtlar için<br />

talep alıyoruz. Bazen seçici davranmamız gerekebiliyor.<br />

Öncelikle prensipleri olan bir okuluz.<br />

Ticari amaç güderek çocukların<br />

eğitimlerini aksatacak bir ortama kurum olarak<br />

sıcak bakmıyoruz.<br />

Çocuklarımız aslında o kadar ön görülü<br />

ve yaratıcılar ki… Minik çocuklarımızın<br />

sizlerden ilginç talepleri var mı?<br />

Zeren Şenyaşar: Olmaz mı hiç? Asla bitmek<br />

tükenmeyen hayal güçleri var, kalpleri çok<br />

güzel, zihinleri hep açık… Sınıf ortamında her<br />

ne kadar öğretmen otorite gibi görünse de<br />

çocuk odaklı çalışıyoruz. Çocuklar etkinlikleri,<br />

materyalleri tanıdıkça sürekli olarak fikirler<br />

üretmeye başlıyorlar. Bir gün birkaç malzemeyle<br />

gelip uzaya gidecek bir araç tasarlayalım<br />

derler. Bir gün ağaç sulama makinesi<br />

yapalım mı derler. Ve işte o anları çok iyi de-<br />

13


ğerlendirmek gerekir. Bize böyle gelen öğrencimize<br />

mutlaka üretmeye teşvik etmeliyiz ve<br />

bununla da kalmayıp diğer çocuklarımızı da<br />

dahil ederek projeleri desteklemeliyiz.<br />

Sizleri şaşırtıyorlar değil mi?<br />

Emine Turan: Tabi ki oluyor… Her gün yepyeni<br />

bir güne uyanıyorlar ve yeni heyecanlar<br />

yaşıyorlar. Okulda yaratıcılıklarını ve üreticiliklerini<br />

destekleyen birçok ortam var, malzemeler<br />

dolapların arkasında<br />

saklı değildir mesela… İsteyen<br />

istediği ürünle çalışabilir.<br />

Özgün ürünler<br />

ortaya çıkartabilir. Bazen<br />

bizden yardım isterler,<br />

bazen suyun içine pul<br />

biber katıp okula deney<br />

yaptım diyerek gelirler ve<br />

her zaman mutlu karşılanırlar,<br />

yaptıkları beğenilir<br />

ve desteklenir. Gün içinde<br />

mutlaka duydukları sorular<br />

vardır; Örneğin: Bununla<br />

başka ne<br />

üretebiliriz? Ne hissediyorsunuz?<br />

Neler katabiliriz<br />

gibi açık uçlu sorular,<br />

sınırsız ve bağımsız cevapları<br />

vardır ve gün gün<br />

farklı bakış açısıyla cevap<br />

verirler.<br />

Psikologlar çocukların<br />

hep anda olduğunu ve<br />

doğru psikolojide olduğunu<br />

söylüyor. Onları<br />

izliyor musunuz? Davranışları<br />

nasıl? Onlardan öğrendikleriniz<br />

oluyor mu?<br />

Sedef Soysal: Bunu hangi psikoloğun söylediğini<br />

bilmiyorum ama ben katılmıyorum. Evet,<br />

çocuklar anı yaşar ama aynı zaman da yaşantılarını<br />

katarak bir diğer oluşuma geçerler.<br />

Atayıldız anaokulunda biz her ay ailelerimize<br />

bültenler gönderiyoruz. Bu bültenler sınıf içi<br />

yapılan tüm etkinliklerde neler yapıldığını, İngilizce<br />

bültenleri, bir aylık İngilizce ders programını<br />

ve konularını içerir. Bunları eve<br />

göndermemizin sebebi çocukların yaşantılarını<br />

evlerde aile ile paylaşsın ve anlatsın. Ailenin<br />

de çocuğumuzun anlattıkları hakkında<br />

fikir sahibi olmasını ve sohbete katılmasını<br />

içerir. Her çocuğun karakteri farklıdır, gelişimi<br />

farklı seyir eder. Bu yüzden tabii çocuklarımızı<br />

izliyor, raporlar tutuyoruz. Davranışları dönem<br />

dönem değişiyor aslında 1 ay bile çok fark<br />

edebiliyor. Birde sendromlarımız devreye giriyor,<br />

davranış değişikliklerine sebep olabiliyor.<br />

Tuttuğumuz raporlar ve anekdotlar bizleri<br />

yönlendiriyor.<br />

Emine Turan: Evet aslında çocuklardan biz de<br />

çok şeyler öğreniyoruz. Öncelikle sürekli kendimizi<br />

geliştirmek durumundayız, inanılmaz<br />

sorularla karşımıza gelebiliyorlar ve cevap istiyorlar.<br />

Öğretmenler, anneler, babalar sanırım<br />

çocukların kahramanı her şeyi bilmemiz gerekiyor.<br />

Çocuklarınız burada okuyor ayrıca… Hem<br />

anne hem öğretmen olmak nasıl? Önce<br />

anne sonra öğretmen mi oluyorsunuz?<br />

Dengeyi nasıl kuruyorsunuz?<br />

Seda Soysal: Aramızda Zeren öğretmenimizin<br />

ve benim çocuğumuz var. Belis benim<br />

kızım. Geçen sene de Belis benimle birlikte<br />

okula gidiyordu açıkçası ilk başta korkmuştum<br />

nasıl tepki verecek diye düşünmüştüm ama<br />

kızımla biz çok güzel bir geçiş sağladık ne ben<br />

ne de kızım hiç zorlanmadı. Ben okulda öğretmenim,<br />

evde anneyim Belis de hep böyle biliyor.<br />

Arada okulda anne diyor sonra “ay öğretmenim”<br />

diye düzeltiyor. Bu sene benimle aynı<br />

sınıfta değil ve alışkın olduğu bir okul ortamında<br />

o yüzden hiç zorluk çekmiyoruz.<br />

Hem ev de hem okul da çocukla uğraşmak<br />

yormuyor mu?<br />

Seda Soysal: Tamamen alıştım sanırım hiçbir<br />

zorluk yaşamıyorum. Hayatım ev ve iş olarak<br />

çocuklar üzerine kurulu<br />

ve bu benim tercihim.<br />

Evde anneyim, okulda<br />

öğretmenim. İkisi de birbirinin<br />

içinde olgular<br />

bana göre yeri geliyor<br />

evde öğretmen oluyorsunuz,<br />

yeri gelince okulda<br />

da anne oluyorsunuz.<br />

İyi ve sağlıklı çocuk<br />

yetiştirmenin ince<br />

noktalarından bahseder<br />

misiniz? Çocuklarla<br />

iyi iletişim nasıl<br />

kurulur?<br />

Seda Soysal: Tamamen<br />

göreceli bir soru aslında…<br />

Herkesin doğrusu, yanlışı<br />

vardır ve hayatını buna<br />

göre şekillendiriyor. Bana<br />

göre iyi ve sağlıklı çocuk<br />

mutluluk içerir. Bir çocuk<br />

mutluysa ve güvendeyse<br />

kendini açar diye düşünüyorum.<br />

Aslında bu her<br />

yaş için geçerlidir. Çocuklarımızı<br />

özgür yetiştirmeliyiz.<br />

Kararlarına saygı duymalı, anlayışlı<br />

olmalıyız. Tüm ipleri çocuklarımıza verelim demiyorum<br />

ama doğru kararları almasını, bireysel<br />

başarılar sağlamasını desteklemeliyiz. Ben<br />

bütün velilerime şunu söylüyorum; çocuklarınızı<br />

mutlaka dinleyin vakit ayırın ve anlattıklarından<br />

bir şeyler yakalayın. Sorular sorun<br />

asla duymamazlıktan gelmeyin. Velilerimin<br />

hiçbirisi beni çocuğum bugün nasıl makas<br />

tuttu, Türkçe dil etkinliğinde katılımımız nasıldı<br />

vs. diye sormak için aramaz. Sordukları<br />

soru çocuğum nasıl iyi mi olur çünkü okulda<br />

da önemli olan öncelikle iyi ve güvende olmaları.<br />

Bu şartları sağlayamazsak zaten eğitim<br />

gerçekleştiremeyiz.<br />

Emine Turan<br />

Seda Soysal<br />

Zeren Şenyaşar<br />

Sedef Soysal<br />

14


Kaliteyi Ucuza<br />

Almanın Keyfini<br />

İle Yaşayın...<br />

ZARİF ŞIK<br />

ve EKONOMİK<br />

AZİZ MOBİLYA<br />

BAYİİ<br />

Yunusemre Cd. No: 82/B<br />

Odunpazarı / ESKİŞEHİR<br />

Tel : 0.222.233 31 18 - 231 05 01<br />

15


“Arabanıza verdiğiniz değeri<br />

kendinize de verin”<br />

Eskişehir Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Coşkun Kaya, erkeklerde<br />

prostat, kadınlarda da idrar kaçırma sorunlarını ESGÜNDEM’e anlattı. Kaya’nın<br />

her iki sıkıntının da yaşanmamasına yönelik tek ve en önemli uyarısı<br />

2 yılda bir düzenli yaptırılacak kontroller...<br />

Tıp alanı öyle hızlı ilerliyor<br />

ki…<br />

Her hastalığın, her sorunun,<br />

her derdin bir devası<br />

var.<br />

Ama bir şartla!<br />

Erken tanı!<br />

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Coşkun<br />

Kaya ile son yıllarda<br />

iyice yaygınlaşan ve erkeklerin<br />

kabusu haline dönüşen<br />

prostat ve prostat<br />

kanseri üzerine keyifli bir<br />

sohbet gerçekleştirdik.<br />

Bütün hastalıklar da olduğu<br />

gibi prostat konusunda da<br />

erken tanının öneminden<br />

bahseden Kaya, “Arabanıza<br />

verdiğiniz değeri kendinize<br />

verin, 2 yıl da bir kontrollerinizi<br />

yaptırın” dedi.<br />

Öte yandan Kaya, kadınların<br />

da en büyük sorunlarından<br />

biri haline gelen idrar<br />

kaçırmanın da tedavisinin<br />

mümkün olduğunu söyledi.<br />

İşte ayrıntılar…<br />

Keyifli okumalar dileriz.<br />

Coşkun Bey ilk olarak sizi<br />

tanıyalım mı?<br />

1984 yılı Ankara doğumluyum. 2008<br />

yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

bitirdikten sonra 2014 yılında Eskişehir<br />

Osmangazi Üniversitesi Tıp<br />

Fakültesi Üroloji ABD’nden Üroloji uzmanlığını<br />

tamamladım. Yurt içi ve dışı<br />

birçok bilimsel çalışmam olup bu çalışmalarım<br />

hala devam etmektedir. 2014<br />

yılından beri de Eskişehir Devlet Hastanesi'nde<br />

Üroloji uzmanı olarak hizmet<br />

vermekteyim.<br />

Tıp mesleğini seçme nedeniniz<br />

nedir? Neden Üroloji?<br />

Ailemde ve çevremde hiç doktor yoktu.<br />

Aslında babamın çalıştığı fabrikada çok<br />

mühendis vardı, mühendis olmak istiyordum.<br />

ÖSS sonrası ise çevremin baskısı<br />

ile 'zorla' tıp fakültesini yazdım.<br />

Öğrencilik yıllarımda ise gün geçtikçe<br />

doktorluğa çok ısındım ve iyi ki de tıp<br />

fakültesini yazmışım dedim. Eğitimimiz<br />

sırasında ise özellikle kapalı yapılan<br />

ürolojik ameliyatlar çok ilgimi çekti. Bu<br />

yüzden uzmanlık sınavında sadece üroloji<br />

bölümünü yazdım. İyi ki de Üroloji<br />

uzmanı olmuşum...<br />

16<br />

Bu işin en zor yanı nedir?<br />

Bir kere çok yoğun bir çalışma temposu<br />

mevcut. Her gün onlarca insanla<br />

ilgileniyor, onlarca ameliyat<br />

yapıyorsunuz. Neredeyse günün<br />

çok büyük bir kısmın hastanede<br />

hastalarla ve diğer hastane çalışanları<br />

ile geçiriyorsunuz. Evde olsanız<br />

bile aklınız sürekli o gün<br />

ameliyat yaptığınız hastada kalıyor.<br />

Bu durumda ister istemez ailenizden<br />

fedakarlık yapmanıza neden<br />

oluyor. Fakat ağrıdan duramayan bir<br />

hastanın iyileştiğini görmek; idrar kaçırdığı<br />

için namaz kılamayan teyzeyi tedavi<br />

edip tekrar namaz kılmasını<br />

sağlayabilmek, o teyzenin her namazdan<br />

sonra bana dua ettiğini söylemesi<br />

çok farklı bir duygu açıkçası…<br />

Tıp dışında nelerle uğraşırsınız?<br />

Sosyal yaşantımın çoğunluğunu 4 yaşımdaki<br />

oğlumla geçiriyorum. Fırsat buldukça<br />

da saz çalıyorum.<br />

Biraz alanınıza geçelim o halde…<br />

Üroloji bölümü hangi hastalıklarla<br />

ilgileniyor?<br />

Kadınlarda boşaltım sistemi; erkeklerde<br />

hem boşaltım hem de üreme sistemi<br />

RÖPORTAJ<br />

Ali Naki Erdoğan<br />

hastalıklarıyla ilgilenen tıp bilimi Üroloji<br />

(halk arasında Bevliye) bölümüdür.<br />

Genel olarak idrar yolu (böbrek,idrar kanalı-üreter,mesane-idrar<br />

torbası) taş<br />

hastalıkları, iyi ve kötü huylu prostat<br />

hastalıkları, idrar kaçırma tanı ve tedavisi,<br />

erkeklerde kısırlık tanı ve tedavisi,<br />

sertleşme problemi ile varikosel günlük<br />

pratiğimizde sıkça karşılaştığımız ürolojik<br />

problemlerdir.<br />

“İDRAR KAÇIRMAK<br />

KADINLARIN KADERİ DEĞİL”<br />

Halk içinde üroloji hekimleri erkeklerin<br />

doktoru olarak algılanıyor.<br />

Kadın hastalarınız da var mı?<br />

Tabi var. Kadınlar da taş düşürüyor, kadınlarda<br />

idrar yolu enfeksiyonu yaşıyor.<br />

Özellikle yaşlanmayla beraber kadınlarda<br />

idrar kaçırma problemi çok sık kar-


şılaşılıyor. Fakat anneannesi-annesi ve<br />

kendisi idrar kaçırdığı için kadın idrar<br />

kaçırmayı kadınlığın bir kaderi olarak<br />

görüyor ve bu yüzden doktora başvurmuyor.<br />

Oysaki idrar kaçırmak kadınların<br />

bir kaderi değildir. Kadınlarda ise yaş aldıkça<br />

idrar tutmayı yarayan kaslarda<br />

gevşeklik meydana gelmesi ile aniden<br />

meydana gelen idrar kaçırma ve/veya<br />

öksürünce-hapşırınca-gülünce-yürüyünce<br />

meydana gelen idrar kaçırma sıklıkla<br />

karşılaşılmaktadır. İdrar kaçırma<br />

özellikle son yıllarda yaşanan gelişmelerle<br />

hem ilaçlarla hem de ameliyatlarla<br />

kadınların bir kaderi olmaktan çıkardığımızı<br />

rahatlıkla söyleyebilirim.<br />

“HER İKİ ERKEKTEN BİRİNDE<br />

PROSTAT BÜYÜMESİ VAR”<br />

Nüfus yaşlandıkça ürolojik<br />

hastalıkların görülme sıklığı daha<br />

da artıyor. Bunun nedeni nedir?<br />

Yapılan çalışmalarda 60 yaşındaki her 2<br />

erkekten bir tanesinde iyi huylu prostat<br />

büyümesi olduğu gösterilmiştir. Dünyada<br />

erkeklerde görülen en sık görülen<br />

kanser tipi ise prostat kanseridir fakat<br />

yine de toplumda görülme sıklığı ise<br />

%2-3 arasında değişmektedir. Yaş alan<br />

erkekte prostat büyümesinin nedeni<br />

tam olarak aydınlatılamasa da yıllar<br />

içinde meydana gelen hücre büyümesi<br />

ana etken olarak gösterilmektedir.<br />

Hocam nedir prostat?<br />

Bir kabus mudur?<br />

Prostat esas olarak üreme sistemi organıdır,<br />

başka bir anomali yoksa yeni<br />

doğan tüm erkek çocuklarında mevcuttur,<br />

sonradan oluşmaz. İdrar kesesinin<br />

hemen çıkışında yerleşmiştir. Hayati bir<br />

organ olmamakla beraber prostat salgıları<br />

erkek üreme hücresi olan spermin<br />

kadın üreme yollarında canlı kalmasını<br />

sağlar. Prostat kaynaklı bir hastalığa<br />

yakalanmamak için bilimsel olarak kanıtlanmış<br />

oturarak işemek, kabak çekirdeği<br />

gibi herhangi bir yöntem de<br />

bulunmamaktadır. Hastalarda idrar yapmada<br />

zorluk, kesik kesik idrar yapma,<br />

idrar yapmaya başlarken zorlanma,<br />

idrar hızında azalmaya neden olur. İlerleyen<br />

dönemlerinde de ani idrar hissi,<br />

gece idrara kalkma, tuvalete yetişememe<br />

ve hatta idrar kaçırmaya neden<br />

olabilir. İyi huylu prostat büyümesi<br />

varsa şikayetleri giderici prostat ilaçları,<br />

açık veya kapalı prostat (TUR-P) ameliyatı<br />

önerilmektedir. Bu tedavilerden<br />

birçok hastamız fayda görmektedir.<br />

“ERKEN TANI UYARISI!”<br />

Prostat kanseri nedir peki?<br />

Erkeklerde en sık görülen kanser olan<br />

Prostat kanseri, akciğer kanserinden<br />

sonra ikinci en sık ölüm sebebidir.<br />

Yaşam boyu prostat kanseri gelişme<br />

riski %30 iken prostat kanserinden<br />

ölme riski ise sadece %3’tür. Buradan<br />

da anlaşılacağı üzere prostat kanseri<br />

beklenen yaşam süresi uzun olan bir<br />

kanser türüdür. Özellikle erken tanı konulanlarda<br />

kanserden tamamen kurtulmak<br />

mümkündür. Parmak<br />

muayenesinde veya PSA’da şüpheli bir<br />

durum saptanırsa Ultrasonografi eşliğinde<br />

iğne biyopsisi yapılarak prostat<br />

doku örnekleri alınır. Hastalığın beklenen<br />

evresine göre Bilgisayarlı Tomografi,<br />

Kemik Sintigrafisi, MR gibi ek<br />

tetkikler istenebilir. Organa sınırlı kanserler<br />

cerrahi tedaviye çok iyi yanıt<br />

verir. Cerrahide BPH’dan farklı olarak<br />

organ kapsülüyle birlikte çıkarılır. Son<br />

yıllarda laparoskopik ve robotik yöntemlerin<br />

gelişmesiyle ameliyatların<br />

konforu artmıştır. Ayrıca seçilmiş hastalarda<br />

radyoterapi uygulanabilir. İlerleyen<br />

evrelerde hormonoterapi,<br />

radyoterapi, kemoterapi ve yine seçilmiş<br />

vakalarda cerrahi uygulanabilir.<br />

Kanserden korunmak için<br />

tavsiyeleriniz var mıdır?<br />

Prostat kanserinden korunmak için şu<br />

an net bir önerimiz ne yazık ki mevcut<br />

değil. Çok sinsi bir hastalık olduğu için<br />

ve kimi hastalarda erken dönemde<br />

semptom vermediğinden ailesinde prostat<br />

kanseri olan erkekler 40 yaşından<br />

sonra, ailesinde prostat kanseri öyküsü<br />

olmayan erkekler ise 50 yaşından sonra<br />

mutlaka Üroloji uzmanına uğrayıp rutin<br />

fizik muayene yaptırmalı, kan PSA dü-<br />

Uzm. Dr. Coşkun Kaya ve Üroloji Servisi ekibi ile<br />

birlikte başarılı çalışmalara imza atıyor<br />

17


zeylerinin kontrollerini yaptırmalıdırlar.<br />

“PROSTAT BÜYÜMESİ CİNSEL<br />

HAYATI ETKİLİYOR”<br />

Prostat sorunu başka ne gibi sorunlar<br />

yaratır?<br />

İyi huylu prostat büyümesinde erkeğin<br />

gece idrara kalkması eşinin de uykusunu<br />

böler. Ayrıca bu hastalıkta sadece<br />

erkeklerin işemeleri değil cinsel hayatları<br />

da olumsuz etkilenir. Bu yüzden<br />

hem erkeği hem de kadını etkileyen bir<br />

hastalıktır. İyi huylu prostat büyümesinde<br />

önemli olan ultrasonda ölçülen<br />

prostatın gramı değil şikayetlerin ciddiyetidir.<br />

İyi huylu prostat büyümesinde<br />

verilen ilaçlar prostatı yok etmez sadece<br />

şikayetleri iyileştirir, bu yüzden<br />

tansiyon ilaçları gibi düzenli kullanılmalıdır.<br />

İlaçlara rağmen şikayetleri geçemeyen<br />

hastalara prostatın gramına<br />

göre kapalı veya açık ameliyat yapılabilir.<br />

Kimler size<br />

gelmeli?<br />

Prostat kanseri<br />

sinsi bir hastalıktır,<br />

hiç bulgu vermeden<br />

tüm vücuda<br />

yayılabilir. Ailesinde<br />

prostat kanseri<br />

olanlar 40<br />

yaşından; olmayanlar<br />

50 yaşından<br />

sonra şikayetleri<br />

olmasa bile mutlaka<br />

Üroloji uzmanına<br />

gidip PSA<br />

tahlili yaptırmalıdır.<br />

Erken evrede prostat<br />

kanseri yakalandığında<br />

hastanın bu hastalıktan<br />

kurtulama<br />

şansı çok yüksek.<br />

Bu yüzden yıllık kontroller çok önemlidir.<br />

Her 10.000 km’de ve her 2 yılda<br />

arabamızı kontrole götürdüğümüz gibi<br />

belli yaştan sonra mutlaka düzenli doktor<br />

kontrolüne gitmeliyiz. Arabamıza<br />

verdiğimiz değeri kendimize de vermeyiz.<br />

Özellikle 40 yaşından sonra pıhtılı<br />

veya pıhtısız her türlü kanamada hele<br />

ki birde sigara içiliyorsa mutlaka üroloji<br />

uzmanına gidilmelidir. Mesane ve böbrek<br />

kanserinin bilinen en kesin nedeni<br />

sigara içmektir. Erken tanı sayesinde bu<br />

hastalıklardan kurtulma şansı çok yüksektir.<br />

Kadınlar da çok sık yaşanan idrar<br />

kaçırma hakkında bilgi alabilir<br />

miyiz?<br />

Zorlu doğum yapma, birden fazla<br />

doğum yapma, kilolu olma, sık kabız<br />

kalma, akciğer hastalığı nedeniyle sık<br />

sık öksürme kadınlarda idrar kaçırmaya<br />

neden olur. Kabaca 2 tip idrar kaçırma<br />

vardır: Yetişemeyip idrar kaçırma & öksürünce-gülünce-yürümeye<br />

başlayınca<br />

idrar kaçırma. Yetişemeyip idrar kaçırmanın<br />

nedeni tam olarak belli olmayıp<br />

özellikle kafeinli içecekleri çok tüketen;<br />

acılı, baharatlı yiyecekler ve turşuyu<br />

çok tüketip az su içen kadınlarda bu tip<br />

idrar kaçırma daha çok görülür. Tedavide<br />

bu tip yiyeceklerden ve içeceklerden<br />

uzak durmak ilk seçenek olup; bu<br />

tedaviye rağmen şikayetleri geçmeyen<br />

kadınlarda ilaç tedavisi denenmektedir.<br />

Öksürünce-gülünce-yürümeye başlayınca<br />

idrar kaçırmada (Stres tip idrar kaçırma)<br />

ise ana neden idrar tutmayı<br />

sağlayan kasların gevşemesi nedeni ile<br />

olur. Bu tip idrar kaçırmayı engellemek<br />

için bu kasları güçlendirecek egzersizler<br />

ilk tedaviyi oluşturur. Bu egzersizlere<br />

rağmen idrar kaçıran hastalara ilaç tedavisi<br />

başlanır. Eğer ilaca rağmen şikayetleri<br />

geçmediyse basit bir idrar<br />

kanalını yukarı asma operasyonu (TOT )<br />

uygulanıp<br />

idrar kaçırma<br />

tedavi edilebilir.<br />

Stres tip<br />

idrar kaçırmaya<br />

idrar<br />

torbası sarkması<br />

(sistosel)<br />

de eşlik<br />

ediyorsa idrar<br />

kanalını yukarı<br />

asma esnasında<br />

sistosel onarımı<br />

da başarı<br />

ile gerçekleştirilebilir.<br />

İdrar kaçıran<br />

her kadın ne<br />

kadar kaçırırsa<br />

kaçırsın<br />

mutlaka üroloji<br />

uzmanına<br />

uğramalıdır.<br />

“SİGARA İÇMEK KISIRLIĞIN BİRİNCİ NEDENİ”<br />

Kısırlık nedir? Kısırlığa neden olan etkenler nelerdir?<br />

Bir yıllık korunmasız cinsel ilişkiye rağmen<br />

çocuk sahibi olamamaya kısırlık (inifirtilite)<br />

denir. Kısırlık %50 kadından %50<br />

erkekten kaynaklanır. Bu yüzden kısırlık<br />

yaşayan her erkek mutlaka Üroloji uzmanına<br />

uğrayıp sperm testi yaptırmalıdır. Erkekte<br />

kısırlığın bilinen en sık nedeni<br />

sigara içmektir. Çocuk sahibi olamayan<br />

her erkek sigara içiyorsa mutlaka sigara<br />

içmeyi bırakmalıdır. Erkekte kısırlığın 2.<br />

nedeni ise varikoseldir. Varikosel, testisin<br />

kanını götüren damarlarda genişlemesi<br />

olup bu damarlarda genişleme testis içi<br />

18<br />

sıcaklığın artışına ve spermlerin ölmesine<br />

neden olur. Varikosel tanısı ultrason ile<br />

değil fizik muayene ile konur. Eğer fizik<br />

muayenede varikosel var ve sperm testinde<br />

bozukluk varsa o zaman hastaya<br />

küçük bir operasyon olan ve kasıktan yapılan<br />

varikoselektomi operasyonu yapılır.<br />

Bu operasyon sonrası sperm testinin normale<br />

gelme ihtimali %60-70dir. Bir erkekte<br />

bir sebep yok iken sperm testi<br />

bozuksa spermleri kaliteleştirip sayısını<br />

arttırmak için besin katkı maddeleri denenebilir.<br />

Bir erkek ve kadında yapılan araştırmalara<br />

rağmen kısır olmaları için bir<br />

neden bulunamadıysa buna ‘Sebebi Açıklanamayan<br />

Kısırlık’ denir ve bu tip kısırlık<br />

toplam kısırlık vakalarının %15'ini oluşturur.<br />

Bu çiftler sigara ve alkol tüketimini<br />

bırakmalı, ne çok zayıf ne de kilolu olmalı,<br />

düzenli hafif egzersiz yapmalı, günde 2<br />

bardaktan fazla çay ve kahve içmemeli,<br />

çocuk olmuyor stresini yaşamamalıdır. Bu<br />

tip yaşam biçimi davranışı değiştirme<br />

stratejisi yardımcı üreme tekniklerinin başarı<br />

şansını arttıracaktır.


KADINLAR NİÇİN<br />

RENKLİ SAÇ İSTİYOR<br />

Son yıllarda kadınlarda renkli saç tercihi büyük bir yaygınlık<br />

gösteriyor. Eskişehir’in tanınmış kuaförlerinden Gürkan Bayraktar<br />

kadınların hangi bakış açısıyla renkli saç tercih ettiklerini<br />

anlatırken, uzman psikolog Ziya Ünlütürk ise renkli saç<br />

tercihinin psikolojik nedenlerini ESGÜNDEM’e anlattı.<br />

Kadınlar rengârenk görünmeyi seviyor.<br />

Giyim tarzlarının yanı sıra saçlarında bile moru, maviyi, yeşili görür olduk.<br />

Renkli saç akımından bahsediyorum.<br />

Şöyle Adalar boyunca bir yürüyüşe çıksanız her adım başında rengarenk saçlı bir<br />

kadına rastlarsınız…<br />

Biz de bunun nedenini merak ediyoruz.<br />

2019 yılı trendleri arasında renkli saçlar mı var ki diye düşünürken bir de bunun<br />

psikolojik yönü aklımıza geliyor.<br />

Siz okuyucularımız için de iki uzman kişinin görüşünü alıyoruz.<br />

Renkli saç modasını Eskişehir’in ünlü kuaförlerinden Gürkan Bayraktar’dan dinlerken,<br />

kadınların neden renkli saçları tercih ettiğinin psikolojik yönünü ise<br />

Uzman Psikolog Ziya Ünlütürk “<strong>Esgündem</strong>” için anlatıyor.<br />

İşte detaylar…<br />

Kuaför Bayraktar “Daha çok<br />

sanatla uğraşanlar tercih ediyor”<br />

2019 yılı trendleri içerisinde<br />

yer alan renkli saç modasını<br />

Eskişehir’in Ünlü Kuaförü<br />

Gürkan Bayraktar, <strong>Esgündem</strong><br />

okuyucuları için anlattı.<br />

20<br />

Kadınların renkli saça ilgisinin<br />

çok yüksek olduğunu söyleyen<br />

Kuaför Gürkan Bayraktar,<br />

“Bilhassa üniversite öğrencileri<br />

bu konuda çok istekliler.<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge Zaim Sarıoğlu<br />

Bizde mümkün olduğunca en<br />

renkli saçları uygulamaya çalışıyoruz”<br />

dedi.<br />

Kadınların en çok mavi, mor,<br />

yeşil rengini tercih ettiğini aktaran<br />

Bayraktar,<br />

“Yeşil bilhassa fazlasıyla<br />

isteniyor.<br />

Hatta gökkuşağı<br />

renkleri yapıyoruz.<br />

Birbirine karıştırarak<br />

ortaya<br />

çıkardığımız renkler<br />

de var” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

Güzellik uzmanı<br />

olarak kadınların<br />

neden saçlarını<br />

renkli yaptığını da<br />

yorumlayan Bayraktar,<br />

“Genelde<br />

üniversite şehri<br />

olduğu için, görsel<br />

sanatlar okuyan,<br />

sinema bölümü<br />

okuyanlar çok boyatıyor.<br />

Daha çok


sanatla uğraşan kişiler boyatıyor diyebiliriz.<br />

Ben öyle gözlemledim” şeklinde konuştu.<br />

“RENKLİ SAÇLARI DA<br />

OMBRE KURTARIYOR”<br />

2019 renkli saç modellerinden de bahseden<br />

Bayraktar, “Mavi boyatacaklarsa ense<br />

bölgesini boyatıyorlar. Alt kısmı kazıtıyorlar.<br />

Topladıkları zaman değişik<br />

figürler yaptırıyorlar. Saçların<br />

yan kısımlarına, kaküllere de renkli<br />

uygulama yaptırıyorlar. Tıpkı yeşil<br />

saç modellerinde olduğu gibi mavi<br />

saç modellerinde de ombre gibi bir<br />

kurtarıcı var. Siyah, kızıl, kahverengi<br />

fark etmeksizin, mavi ombreyle<br />

göz kamaştırmak mümkün.<br />

Yeşil saç uçları ve yeşil saç ombre,<br />

başlı başına tercih edilebilir model<br />

olmakla birlikte, saçının tamamını<br />

yeşile boyamaya cesaret edemeyenler<br />

için de bir deneme sürümü<br />

olarak düşünülebilir. Memnun kalınmadığı<br />

takdirde kurtulması çok<br />

daha kolay olacaktır. Özellikle koyu<br />

renk saçların uçlarına uygulanan<br />

yeşil renk hem modern hem etkileyici<br />

bir görünüm elde etmek isteyenlerin<br />

ilk tercihi olabilir. Daha<br />

farklı olmak isteyenlerse kırmızı ve<br />

yeşilin zıtlığından yararlanabilirler.<br />

Tabi kırmızı derken kızıldan bahsediyoruz.<br />

Bu iki rengin zıtlığı çok<br />

çarpıcı bir görünüm elde etmeyi<br />

sağlar. Koyu yeşil boya, açık tonlara<br />

oranla daha geç akacaktır. Çünkü<br />

boyalar saçtan akarken, öncelikle<br />

koyudan açığa doğru bir soluklaşma süreci<br />

geçirir. Boyadığınız koyu rengin açık tonlara<br />

dönmesi size yeşil rengin kalıcılığı anlamında<br />

fark edilir derecede zaman<br />

kazandırır. Yani yeşil tonlarını daha uzun<br />

süre koruyabilmek istiyorsanız yeşilin en<br />

koyu tonuna boyamanızı tavsiye ediyoruz”<br />

şeklinde konuştu.<br />

“NEON RENKLER REVAÇTA!”<br />

2019 trendleri arasında da yine renkli saç<br />

modasının olduğunu kaydeden Bayraktar,<br />

“Neon renkler var şimdi. Onlar da gene<br />

renkli saçlar ama gece daha çok dikkat<br />

çeken modeller. Gece kulüplerinde parlak<br />

gözüken neon renkler moda. Onlar bu sene<br />

daha da revaçta…” dedi.<br />

Uzman Psikolog Ziya Ünlütürk<br />

“Kadınlar stresli olduklarında<br />

saçlarıyla oynar”<br />

Uzman Psikolog Ziya Ünlütürk ise kadınların saçlarını neden renkli yaptıklarının<br />

psikolojik yönlerini <strong>Esgündem</strong>’e anlattı.<br />

Kadınların kendini değiştirmek ve bunun sonucunda rahatladıkları gibi bazı<br />

araştırmalar olduğundan bahseden Ziya<br />

Ünlütürk, “Sembolik olarak bazı streslerini<br />

bunun üzerinden değerlendiriyor.<br />

Daha doğrusu bunların üzerinden<br />

rahatlamaya çalışıyorlar. Saçını boyatmak,<br />

saçını kestirmek onları rahatlatan<br />

bir şey. Bizim psikoloji de bir<br />

tabirimiz var, buna eyleme vurum diyoruz. Eyleme<br />

vurum kişilerin stresli olduklarında, gergin<br />

olduklarında, çevredeki bazı durum ve<br />

durumlarla baş edemediklerinde oluşturdukları<br />

bazı şeyler var. Mesela bunu<br />

21


daha çok erkekler üzerinden düşünelim.<br />

Erkekler stresli durumla karşı karşıya kaldıkları<br />

zaman alkol içebiliyorlar, mesela<br />

kahveye gidiyorlar, başka kadınlarla irtibata<br />

geçiyorlar, onlarla konuşmaya başlıyorlar.<br />

Sigara içebiliyorlar, oyun<br />

oynuyorlar, arkadaşlarıyla buluşup gezebiliyorlar.<br />

Bu aslında içimizdeki sıkıntı durumuyla<br />

baş etmek için<br />

oluşturduğumuz eylemler.<br />

Biz buna eyleme vurum<br />

diyoruz. Baş etme mekanizması<br />

olarak kullandığımız<br />

bir şey. Kadınlar da<br />

ise eyleme vurum dediğimiz<br />

şeylerden bir tanesi<br />

daha çok kendi bedenleri<br />

ile oynamak oluyor. Saçlarını<br />

boyatıyorlar, bakım<br />

yaptırıyorlar, estetik yaptırıyorlar<br />

ve bununla ilgili<br />

bir sürü operasyon geçiriyorlar.<br />

Alış veriş yapmak<br />

kadınlar da eyleme vurum<br />

yöntemlerinden bir tanesidir<br />

aslında… Erkeklerin<br />

canı sıkıldı diyelim, bir<br />

tane araba alıp geliyor.<br />

Kadınlar da gidiyor saçlarını<br />

boyatıyor. Kuaföre gidiyorlar”<br />

diye konuştu.<br />

Saçlarını çok sık değiştiren<br />

ya da çok fazla renkli<br />

yapan kişilere bakıldığı<br />

zaman Borderline kişilik<br />

örgütlenmesi denilen ve<br />

aynı zamanda bi polar bozukluk<br />

tanısı konulan kişiler<br />

olduğunu söylemenin<br />

mümkün olabileceğini kaydeden<br />

Ünlütürk, şunları<br />

söyledi:<br />

“Bu tarz kişiler bunu daha<br />

çok yapıyor. Her saçını boyatan<br />

kişinin böyle olduğu<br />

anlamına gelmiyor tabi ki.<br />

Her renkli saç kullanan da<br />

böyle bir yapıya sahip anlamına<br />

gelmiyor. Ama onların<br />

daha çok aktif olarak<br />

kullandığı şeyler bunlar.<br />

Bir bakıyorsunuz her gün<br />

farklı renk saçla gelen var.<br />

Yeşil boyatıyor, kızıl, mavi,<br />

sarıya boyatıyor. Onları<br />

birbirine karıştırıyor. Haftada<br />

bir, her gün bunu yapıyor. Rengarenk<br />

kıyafetler giyiyor. Şöyle bir baktığınız<br />

zaman kıyafetler de birbiriyle çok orantısız<br />

olabiliyor.”<br />

“RUHLARIN DA ÇOK FAZLA<br />

DALGALANMALAR<br />

YAŞIYORLAR”<br />

Görünme ihtiyacının da bunu yaptırabileceğini<br />

dile getiren Ünlütürk, “Görünme ihtiyacı<br />

çocuklukta ebeveynleri tarafından<br />

yeterli ilgiyi, sevgiyi, şefkati alamamış,<br />

22<br />

ebeveynleri tarafından anlaşılmamış çocukların<br />

kendilerini göstermek için kullandıkları<br />

araçlar haline geliyor. Görülmenin<br />

yolu. Nasıl görülebilirimin birçok yolu var.<br />

Bunlardan bir tanesi de dikkat çekici şekilde<br />

saçları boyatmak oluyor. Kıyafetler<br />

oluyor. Ya da bedenini teşhir ederek oluyor<br />

bunlar. Yüksek sesle kahkaha ile gülmek<br />

olabilir. Bir yere geç gitmek, erken<br />

gitmek olabiliyor. Bir sürü şeyler sıralanabilir.<br />

Bunlardan bir tanesi de saç. Bütün<br />

olarak bakılabilecek bir yapı aslında…”<br />

diye konuştu.<br />

Kadınların aynı zamanda saçları ve bedenleriyle<br />

daha çok ilgileniyor olmasının bir<br />

anlamda da kendini yatıştırması anlamına<br />

geldiğini kaydeden Ünlütürk, şöyle konuştu:<br />

“İçindeki stres ve sıkıntı ile baş etmenin<br />

bir yöntemi. Çok sıkıntılı oluyorlar, kuaföre<br />

gidiyorlar ve çok rahatladım ve çıktım<br />

diyorlar. Aslında saçını boyatmak, saçını<br />

kestirmek bir sembol. İçindeki sıkıntıyı<br />

atabilmenin sembolü. Sanki içinde, üzerinde<br />

birikmiş sıkıntıyı saçını kestirdiğinde<br />

kesilen parçalarla atıyormuş gibi geliyor.<br />

Bu kadar hızlı saç değişimleri, bunun üzerine<br />

bu kadar yatırım yapılması kişilerin<br />

duygularıyla ilgili de çok fazla yoğunluk<br />

gösterdiğini de sembolize<br />

edebilir. Ruhlarında<br />

çok fazla dalgalanmalar<br />

yaşıyorlar.”<br />

“HAYATLARINDA<br />

İNİŞ VE ÇIKIŞLAR<br />

ÇOK FAZLA OLUYOR”<br />

Saçlarını sık sık boyatıyorlarsa<br />

duygusal bir sıkıntı<br />

yaşadıklarının<br />

anlaşılabileceğini aktaran<br />

Ünlütürk,<br />

“Muhtemelen hayatlarına<br />

da şöyle bir baktığımız<br />

zaman çok hızlı<br />

duygu değişimleri yaşıyorlar.<br />

Çok ani iniş ve çıkışları<br />

olabiliyor. Çok ani<br />

kararlar verebiliyorlar.<br />

Üzüntüleri, öfkeleri çok<br />

uç boyutlarda olabiliyor.<br />

Hızlı geçişleri olabiliyor.<br />

Bunlarla ilgili birçok<br />

şeyin bir bütünü olabilir.<br />

Saç birçok şeyin belirtisi<br />

aslında… Aynı zamanda<br />

saçını boyatırken başka<br />

şeylerle de uğraşıyorlar.<br />

Bunlar birbiriyle çok ilişkili.<br />

Saçı kestirmekle sıkıntıyı<br />

attığını<br />

hissediyor ama öbür<br />

hafta gidiyor başka<br />

renge boyatıyor. Demek<br />

ki o kalıcı bir çözüm<br />

değil. Atamıyor. Sürekli<br />

bunu kullanıyor. Her<br />

canı sıkıldığında bir kişinin<br />

gidip alkol içmesine<br />

benziyor. İkisi de bakacak<br />

olursak çok külfetli<br />

bir şey. Hem maddi olarak<br />

hem de sağlık açısından.<br />

Hem duygusal hem<br />

de fiziksel olarak zarar<br />

veren şeyler.” şeklinde<br />

konuştu.<br />

Böyle sorun yaşayan kişilerin evde meditasyon<br />

uygulayarak rahatlayabileceğini<br />

söyleyen Ünlütürk, “Meditasyonla kendi<br />

duygularını, düşüncelerini dizginlemeyi,<br />

onları kontrol altına almayı, yatıştırmayı<br />

deneyebilirler. Meditasyon için de internet<br />

de çeşitli yöntemler var. Hem nasıl yapılacağı<br />

anlatılıyor hem de meditasyon müzikleri<br />

bulunuyor. Onları araştırabilirler. Evde<br />

mümkün olduğunca eylemlerini kontrol etmeye<br />

çalışabilirler” dedi.


Odunpazarı<br />

Belediyesi’nin<br />

Cam Festivali<br />

renkli<br />

görüntülere<br />

sahne oldu<br />

Cam'ın Büyüsü<br />

tüm şehri kuşattı<br />

Her yıl birbirinden özel festivallere imza atan Odunpazarı<br />

Belediyesi, ‘Sanatın Merkezi Odunpazarı’ iddiasıyla 2018<br />

yılının son festivali olan Uluslararası Cam Festivali’ni düzenledi.<br />

Odunpazarı Belediyesi tarafından ‘Camın Büyüsü’ sloganı<br />

ile düzenlenen Uluslararası Cam Festivali’nin bu yıl altıncısını<br />

gerçekleşti. 4 gün süren festival, Kurşunlu Külliyesi<br />

içinde yer alan sıcak cam atölyelerinde yapıldı. Uluslararası<br />

alanda isim yapmış 3 sanatçıyı ağırlayan Odunpazarı<br />

Belediyesi, bu yıl diğer festivallerden ayrı olarak, festival<br />

kapsamında Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Galerisi’nde<br />

fotoğraf sergisi açtı. 5’inci Uluslararası Cam Festivali’nde<br />

Kadir İstifçi tarafından çekilen fotoğrafların yer aldığı fotoğraf<br />

sergisi, büyük beğeni kazandı.<br />

ODUNPAZARI SANATIN MERKEZİ OLDUĞU GİBİ,<br />

DEMOKRASİNİN VE BARIŞIN DA MERKEZİ OLMALI<br />

6. Uluslararası Cam Festivali’nin açılış konuşmasını yapan<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, Odunpazarı’nın<br />

sanatın merkezi olduğu gibi, demokrasinin ve barışın<br />

da merkezi olması gerektiğini belirtti. Cam<br />

Festivali’nin yılın son festivali olduğunu söyleyen Başkan<br />

Kazım Kurt, “Şimdiye kadar örgütlü<br />

bir biçimde 4 tane ana festival yaptık.<br />

Birincisi Ahşap Heykel Festivali,<br />

ikincisi Seramik Çalıştayı,<br />

üçüncüsü Lületaşı, dördüncüsü<br />

de Cam Festivali oldu. Bu hem<br />

Eskişehir turizmi açısından<br />

hem Eskişehir’deki sanatçıların<br />

gelişimi açısından<br />

önemli<br />

saydığımız bir festival<br />

zinciri. Bunu<br />

yaparken<br />

şunu<br />

da<br />

26<br />

göz ardı etmemek lazım. Eskişehirlilerin barışa, demokrasiye<br />

ve insan haklarına saygılı ortam yaratan insanlar<br />

olduğunu bilmek lazım. Odunpazarı sanatın merkezi olduğu<br />

gibi aynı zamanda demokrasinin de, barışın da<br />

merkezi olmalıdır. Festivallerimizi, müzelerimizi, diğer<br />

etkinliklerimizi daha da geliştirerek, büyüterek çoğaltacağız.<br />

Buna tüm Eskişehirlilerin gözlemi ile takılmasını,<br />

eserleri izlemesini ve çalışmaları yerinde görmesini beklediğimizi<br />

de vurgulamak istiyorum. Katılan bütün sanatçılara<br />

hoş geldiniz demek istiyorum” dedi.<br />

6. Uluslararası Cam Festivali, sanatçıların atölye çalışmaları<br />

ile başladı. Amerika’dan Alexis Silk, Hollanda’dan<br />

Josja Caecilia Schepman, Almaya’dan Simone Fezer’in katıldığı<br />

6. Uluslararası Cam Festivali, konferans ve atölye<br />

çalışmalarına sahne oldu. Cam sanatının inceliklerinin anlatıldığı<br />

konferanslarının ardından sanatçılar gün boyu<br />

cama şekil verdi.<br />

Festival boyunca bilim insanları ve sanatçılar tarafından<br />

üretilen cam eserler, Çağdaş Sanatlar Galerisi’nde sergilenmeye<br />

başlandı. Sergi açılışına Odunpazarı Belediye<br />

Başkanı Av. Kazım Kurt yurt dışında olduğu katılamadı.<br />

Eskişehirli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği açılışta<br />

konuşan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr.<br />

Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Av.<br />

Kazım Kurt’un Odunpazarı’nı sanatın merkezine haline<br />

getirdiğini söyleyerek Başkan Kurt’a teşekkür etti. Eskişehir’in<br />

açık hava müzesi olma yolunda iyi bir şekilde<br />

ilerlediğini söyleyen Büyükerşen, İtalya’nın cam konusunda<br />

büyük turistik gelirler elde eden, bütün dünyaya<br />

cam ve kristal üreten bir yer olduğunu hatırlattı. Eskişehir’in<br />

de yaklaşık 5 yıl sonra cam sanatları ile marka haline<br />

gelebileceğini kaydeden Büyükerşen, festivale<br />

katılan sanatçıları yaptıkları çalışmalardan dolayı kutladı.<br />

Eskişehirli sanatsever ve güzel sanatlar fakültesi öğrencileri<br />

tarafından sanatçıların çalışmalarının dikkatle izlendiğini<br />

ifade eden Büyükerşen, sanatçıların Eskişehir’de<br />

yeni bir sitil ve anlayışı başlattığını belirtti. “Eserleri bu<br />

bakımdan birer okul vazifesi görüyor. Birer öğretmen<br />

olarak onları alıyoruz” diyen Büyükerşen, sergiye katılan<br />

Türk Cam Sanatçılarının isimlerini tek tek okuyarak tebrik<br />

etti.<br />

Konuşmaların ardından katılımcılar, sergi alanını gezdi.<br />

Sergide yer alan cam eserler, sanatseverlerin büyük beğenisini<br />

kazandı.<br />

Sosyal ve<br />

kültürel<br />

projeleri<br />

ile dikkat çekmeye<br />

devam<br />

eden Odunpazarı<br />

Belediyesi,<br />

geleneksel olarak<br />

düzenlenen<br />

Cam Festivali’nin<br />

6.’sını gerçekleştirdi.<br />

Son<br />

derece renkli<br />

görüntülerle<br />

geçen festival,<br />

uluslar arası 3<br />

sanatçıyı da<br />

ağırladı. Festivalde<br />

farklı olarak<br />

bu yıl bir de<br />

fotoğraf sergisi<br />

sanatseverler<br />

ile buluşturuldu.<br />

Festivale dair<br />

konuşan Başkan<br />

Kazım Kurt<br />

ise, “Festivallerimizi,<br />

müzelerimizi,<br />

diğer<br />

etkinliklerimizi<br />

daha da geliştirerek,<br />

büyüterek<br />

çoğaltacağız.”<br />

İfadelerini kullandı.


Odunpazarı Belediyesi’nin Hamamyolu Projesi ödüle doymuyor<br />

Bir ödül de<br />

Cityscape<br />

Global’dan<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un Eskişehir’e<br />

kazandırdığı ödüllü Hamamyolu Park ve alırken, Londra’da gerçekleştirilen ve Dünya’nın<br />

World Architecture Community Awards'ta ödül<br />

Meydan Düzenleme Projesi, Dubai’de düzenlenen en iyi mimari projelerinin yarıştığı ‘Leaf International<br />

Awards 2017’de “Yılın Kentsel Tasarım<br />

Cityscape Global 2018 Awards'ta ödüle layık görüldü.<br />

Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi”, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu<br />

Derneği (YAPDER) tarafın-<br />

Projesi, bu prestijli uluslararası yarışmadan<br />

'Kamusal & Kültürel Proje' ödülü aldı.<br />

dan düzenlenen 13'üncü Kent<br />

Hamamyolu Caddesi’ni Eskişehir’in<br />

ve Yaşam Ödülleri’nde ise<br />

yeni cazibe merkezi haline getiren<br />

“En Başarılı Tarihsel Dönüşüm”<br />

ödüllerini ka-<br />

Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi, ödüle doymuyor.<br />

Daha önce katıldığı<br />

HAMAMYOLU PARK<br />

zanmıştı.<br />

yarışmalardan eli boş dönmeyen<br />

proje, bu kez de<br />

ZENLEME PRO-<br />

VE MEYDAN DÜ-<br />

Dubai’de düzenlenen ve<br />

JESİ<br />

Dünyanın en önemli<br />

Geri dönüştürülebilir<br />

ahşap<br />

gayrimenkul ve mimarlık<br />

buluşmalarından<br />

biri olarak kabul<br />

lanılarak oluş-<br />

kompozit kul-<br />

edilen Cityscape Global<br />

turulan peyzaj<br />

2018 yarışmasında<br />

elemanlarından,<br />

su sis-<br />

'Kamusal & Kültürel<br />

Proje' ödülünü kazandı.<br />

temlerinden<br />

Bu yıl 16’ncısı düzenlenen Cityscape Global'de ve yoğun bitki dokusundan oluşan “yeşil yaya<br />

fuarın en gözde projeleri yarıştı. Cityscape Global aksı”, Odunpazarı’ndan Porsuk Nehri’ne doğru<br />

2018 Awards'da Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi finale kaldı. Hamamyolu Park ve ratıyor. Proje bu bağlantıyı kentsel ölçekte güç-<br />

uzanan modern ve hareketli buluşma alanları ya-<br />

Meydan Düzenleme Projesi, bu prestijli uluslararası<br />

yarışmadan 'Kamusal & Kültürel Proje' ödülü ziyaretçilerine kent dokusunu farklı bir bakış açılendirirken,<br />

üç boyutlu topografyasıyla<br />

alarak yurda döndü.<br />

sıyla deneyimlemelerini sağlıyor. Odunpazarı’nın<br />

Odunpazarı Belediyesi’nin Hamamyolu Park ve en önemli turistik simgelerinden olan el yapımı<br />

Meydan Düzenleme Projesi daha önce Dünya’nın camların gömülmesiyle oluşturan 1.2 km uzunluğundaki<br />

lineer kentsel aksı ile yerel üretimin de<br />

en geniş kapsamlı mimari ödüllerinden birisi olan<br />

projenin içinde yer almasını sağlayan<br />

Hamamyolu Park ve Meydan<br />

Düzenleme Projesi -Hamamyolu<br />

Urban Deck, Odunpazarı Uluslararası<br />

Ahşap Heykel Festivali’nde<br />

tasarlanan heykellerinde yerleştirilmesiyle<br />

de kent için nitelikli bir<br />

sergi alanına dönüştürüyor. Aynı<br />

zamanda projede birçok kafe alanları,<br />

çocuk oyun alanları ve havuzlar<br />

yer alıyor, özel olarak<br />

tasarlanan aydınlatma elemanları<br />

gibi birçok fikrin projeye katılmasıyla<br />

Hamamyolu Caddesi kentsel<br />

dokuya entegre olarak, her yaştaki<br />

kent sakinine ve ziyaretçisine<br />

ev sahipliği yapıyor.<br />

Hamamyolu<br />

Caddesi’ni<br />

Eskişehir’in<br />

yeni cazibe merkezi<br />

haline getiren<br />

Hamamyolu Park<br />

ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi,<br />

ardı ardına aldığı<br />

ödüllerle dikkat<br />

çekmeye devam<br />

ediyor. Hamamyolu<br />

Park ve Meydan<br />

Düzenleme<br />

Projesi daha önce<br />

Dünya’nın en<br />

geniş kapsamlı<br />

mimari ödüllerinden<br />

birisi olan<br />

World Architecture<br />

Community<br />

Awards'ta, Londra’da<br />

‘Leaf International<br />

Awards<br />

2017’de “Yılın<br />

Kentsel Tasarım<br />

Projesinde” ve<br />

Yeni Arayışlar Girişimi<br />

Platformu<br />

Derneği (YAP-<br />

DER) tarafından<br />

düzenlenen<br />

13'üncü Kent ve<br />

Yaşam Ödülleri’nde<br />

“En Başarılı<br />

Tarihsel Dönüşüm”<br />

ödüllerini kazanmıştı.<br />

Hamamyolu Projesi’nin<br />

yeni ödülü<br />

ise bu kez Dubai’den<br />

geldi.<br />

27


Resim ve seramik eğitmeni Sema Şirvan miniklerin boyalı parmaklarını eğitiyor<br />

2 Sevgimi (<br />

Resim<br />

ve ) birleştirdim<br />

çocuk<br />

Her çocuğun rengi farklı…<br />

Tuvallerinde başka gökyüzünün de<br />

denizin de mavisi…<br />

Bazısı açık seviyor gökyüzünü, bulutsuz…<br />

Bazısı ilhamını geceden alıyor…<br />

Hatta bazı çocuk isyankâr.<br />

Gökyüzü bambaşka bir renk olmalıymış.<br />

Boyuyor fırçasıyla beyaza, yeşile,<br />

pembeye…<br />

Onların elinden ne değse yakışır<br />

doğaya…<br />

Ellerinde fırçalar, onlarca çocuk…<br />

Yüzlerinde boya lekeleri…<br />

Lekelerin içerisinde gülümseyen<br />

yüzleri…<br />

Gülmezler mi hiç?<br />

En baştan yaratıyorlar çiçeği, güneşi,<br />

köyleri…<br />

O kadar güzeller ki…<br />

Eserleri ellerinde, gösterdiler her bir<br />

şeyi…<br />

Dediler ki güneş yeşil olmalı ya da<br />

çiçekler sadece pembe…<br />

Denize mavi yakışmıyormuş, dalgalarıyla<br />

birlikte bembeyaz bir manzara<br />

olmalıymış.<br />

Ne denir ki?<br />

Yaratıcı beyinleri, öyle istiyor<br />

demek ki…<br />

Kim bilir belki de renklerini gökkuşağından<br />

alıyordur.<br />

Hatta onların resminde gökkuşağı<br />

yağmurdan sonra çıkmıyordur<br />

belki…<br />

Güneşin yanına daha çok yakışmıştır.<br />

Batırıyorlardır fırçalarını gökkuşağına,<br />

yeryüzü rengârenk…<br />

Baştan sona fırça darbesi…<br />

Ne güzelsin hayat?<br />

Çocuğun eliyle, tuvaliyle, boyasıyla…<br />

Yaşam eski yaşam değil…<br />

Daha bir canlı, daha bir güzel<br />

artık…<br />

28<br />

Bu satırları neden mi yazıyorum?<br />

Sema Şirvan ile sohbet ediyorum…<br />

Çocuk söz konusu olunca sayfalarca yazarım<br />

herhalde…<br />

Sema Hanım, öğrenci koçu, ayrıca resim ve<br />

seramik eğitmeni…<br />

Kendisini anlatırken çok güzel bir ifadesi<br />

var: “Ressam doktor, ressam mühendis,<br />

ressam eğitimci, ressam politikacı olmalarını<br />

ve hedeflerine ulaşmaları için çalışmalarımıza<br />

aralıksız devam etmekteyim.”<br />

Yüzünde gülümseyişi, sevecenliği ile çocukların<br />

boyalı ellerinin gelişmesine katkısı<br />

olurken, ne gibi projeleri hayata kazandırdıklarını<br />

dinliyoruz zevkle…<br />

“RESİM SEVGİMLE ÇOCUK<br />

SEVGİMİ BİRLEŞTİRDİM”<br />

2007-2011 yılları arasında Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi Sanat ve Meslek edindirme<br />

kurlarında resim eğitimi aldığını<br />

anlatıyor Sema Hanım, şöyle ekliyor:<br />

“Sonrasında birçok atölye ve özel kurslarda<br />

resim ve seramik eğitimlerimi devam<br />

ettirdim. Resim ve sanat eğitimimin yanı<br />

sıra halen kişisel gelişim üzerine birçok eğitim<br />

alarak kendimi geliştirmeye devam etmekteyim.<br />

Birçok karma resim ve seramik<br />

sergisine katıma imkânım oldu. Hayatımın<br />

vazgeçilmezi olan resim sevgim ile diğer bir<br />

tutkum olan çocuk sevgimi birleştirmek<br />

üzere 2015 yılında Öğrenci Koçluğu eğitimi<br />

aldım.”<br />

Kısa bir düşünüyor ve yüzünde aynı tebessümle<br />

devam ediyor: “Çocukları sanatın<br />

ışığı ile aydınlanarak insanlara, tüm canlılara<br />

yüksek bir anlayış ve sevgi duygusu ile<br />

gelecek nesillere; küçük yaşlardan itibaren<br />

toplumsal ve politik sorunlar ile ilgilenen<br />

grup ve takım çalışmaların da kendi yaşam<br />

tarzımız ve kültürümüzün yanı sıra çeşitli<br />

kültürler ve çok yönlü yaşam tarzlarını anlatan<br />

özel eserleri ile farkındalık yaratan,<br />

çeşitli mekânlar da ortamlar da, yaşıtları ya<br />

da çeşitli yaş grupları ile resim yapmaktan<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU<br />

mutlu olan, öğrettikçe öğrenirsin sözünü<br />

ilke edinen gelecekte fark yaratan bu<br />

günün çocukları geleceğin: ‘Ressam doktor,<br />

ressam mühendis, ressam eğitimci, ressam<br />

politikacı’ olmalarını ve hedeflerine ulaşmaları<br />

için çalışmalarımıza aralıksız devam<br />

etmekteyim. Birçok çocuğun hayatına dokunabilmek<br />

ve resim sevgisi ile biz benliğini<br />

aşılayabilmek için düzenlediğimiz<br />

sergilerimiz de her zaman sosyal sorumluluk<br />

projelerini ön planda tuttuk.”<br />

“SAHİP OLDUĞUM EN DEĞERLİ<br />

NİTELİK ÇOCUKLAR DA<br />

RESİM YAPMA İSTEĞİ<br />

UYANDIRMAK”<br />

“Neden çocuk?” diye sorduğumuzda ise<br />

sakin tavırlarıyla şöyle anlatıyor:<br />

“Sahip olduğum en değerli niteliğin çocuklarda<br />

resim yapma isteği uyandırabilmek<br />

olduğunu düşünüyorum. Zaman kavramı<br />

olmaksızın güçlü bir motivasyon ile içlerindeki<br />

yeteneğin farkına vararak büyük bir<br />

coşku ile resim yapmalarını destekliyorum.<br />

Çocuklar resim yapmaktan<br />

zevk aldıkları sürece<br />

başarılı oluyorlar. Ben de eğlenmeleri<br />

için çaba sarf ediyorum. Diğer<br />

teknikleri her zaman her yerde öğrenebilirler<br />

önemli olan kendi tekniklerini<br />

keşfetmeleri… “<br />

Bu kısa ama rengarenk sohbetten<br />

büyük keyif alıyoruz.<br />

Yüzlerce çocuğumuzun hayatına<br />

renk kattığı için de kendisine teşekkür<br />

ediyoruz.


İŞTE SEMA ŞİRVAN’IN RESİM SERGİLERİ<br />

24 Kasım 2015 ‘BOYALI PARMAKLAR’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimizde Ağaç kardeşliği<br />

projesini başlattık, gelen konuklarımıza sedir fidanı hediye ederek…<br />

28 Kasım 2015 ‘FIRÇADAN HAYALLER’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimiz de ‘DÜNYAYI TU-<br />

RUNCUYA BOYA’ etkinliği kapsamında Kadına Karşı şiddete hayır diyen ressamlarımız<br />

bir workshop düzenledi. Aynı zamanda ‘Ağaç Kardeşliği’ projemiz<br />

kapsamında fidan dağıtımımın yanı sıra bugünün anısına Sazova Parkına ağaç bağışında<br />

bulunduk.<br />

24 Aralık 2016 ‘BOYALI PARMAKLAR YENİ YIL ÇOCUK SERGİSİ’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimizde birçok okulun<br />

öğrencileri ile birlikte atölye çalışmaları yaptık ve gelen 500 öğrenci ve öğretmenlere<br />

fidan hediye edip, sedir ağaçları hakkında bilgi verip doğayı ve ağaçları koruma<br />

sözü aldık.<br />

21 Nisan 2017 ‘BOYALI PARMAKLAR 23 NİSAN ÇOCUK RESİM ŞENLİĞİ’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimizde iki gün boyunca<br />

çeşitli atölye çalışmaları ile ziyarete gelen tüm çocuklarımızı bu güzel atmosferde<br />

sanatla buluşturduk.<br />

23 Nisan 2017 ‘SANAT ŞEHRİNİN ÇOCUKLARI’<br />

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi Sergi Salonunda düzenlediğimiz sergimiz 23 NİSAN<br />

etkinlikleri kapsamında; İç İşleri Bakanlığı, Eskişehir Valiliği, Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi programında yer aldı. Eskişehir ve birçok şehirden düzenlenen okul<br />

gezilerinin yanı sıra 6000’den fazla turistin de beğenisini topladık. Ağaç kardeşliği<br />

projemiz kapsamında çocuklara hediye ettiğimiz fidanlarla 2000’den fazla ağaç<br />

kardeşine kavuştuk.<br />

13 Mayıs 2017 ‘FIRÇADAN HAYALLER’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz de lösemili çocukların tedavisi<br />

için ilik naklinin önemine dikkat çekerek ‘DONÖR OL HAYAT KURTAR’ diyerek<br />

sergimize anlam kattık. İlik nakli olan tedavi süresince uzaktan eğitim<br />

verdiğim Elif Öz’ün eserlerini büyük beğeni topladı. Sanatsever dostlarımız sayesinde<br />

geleceği için hem maddi hem de manevi destek buldu.<br />

16 NİSAN ‘EDA’DAN İZLER’<br />

Bu sergimizde ataksi rahatsızlığı olan minik ressamımız ile farkındalık sergisi düzenledik.<br />

23 Nisan 2018 ‘BOYALI PARMAKLAR RESİM SERGİSİ’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergi de 1200 çocuk ile özgürce<br />

resim yapacakları imkân sağladık. 19 Mayıs 2018 sanat şehrinde büyümek<br />

sergimiz ile çocuklarımıza sergi bilincini aşılamak için her ay en çok sergi ziyaret<br />

eden çocuklarımıza ‘SANAT ELÇİSİ’ rozeti verip en çok rozeti alan çocuklarımıza<br />

sanat elçisi madalyası ile ödüllendirdik<br />

5 Kasım ‘ŞEHİRCİLİK GÜNÜ’ SERGİSİ<br />

Bu eserleri şehrimizin tarihi ve turistik yerlerinde çalışmalar yaparak çocuklarımızın<br />

hayalindeki şehrin resmini yapmalarını amaçlıyorum.<br />

29


Tepebaşı Belediyesi’nin projesi yeni bir ödül daha kazandı<br />

Remourban ödüle doymuyor<br />

Tepebaşı Belediyesi,<br />

Aşağısöğütönü<br />

Mahallesindeki<br />

Yaşam Köyü'nde uygulaması<br />

gerçekleştirilen<br />

Remourban<br />

Akıllı Kentsel Dönüşüm<br />

Modeli ile Avrupa’nın<br />

ve ülkenin<br />

pek çok noktasında<br />

dikkat çekmeye<br />

devam ediyor.<br />

Sağlıklı, yaşanabilir<br />

ve sürdürülebilir bir<br />

kent için çalışan Tepebaşı<br />

Belediyesi, bu<br />

doğrultuda enerji<br />

bağımsızlığının sağlanması,<br />

ekolojik<br />

dengenin korunması<br />

ve çevre konusunda<br />

bilinç düzeyinin arttırılması<br />

için Remourban<br />

Projesi’ni<br />

hayata geçiriyor.<br />

Tepebaşı Belediyesi,<br />

Remourban - Akıllı<br />

Kentsel Dönüşümün<br />

Hızlandırılması Projesi<br />

ile de ödül kazanmaya<br />

devam<br />

ediyor.<br />

30<br />

Tepebaşı Belediyesi Remourban - Akıllı Kentsel<br />

Dönüşümün Hızlandırılması Projesi ile ödül kazanmaya<br />

devam ediyor.<br />

Tepebaşı Belediyesi, bu yıl 5.’si düzenlenen Sürdürülebilir<br />

İş Ödülleri’nde Remourban - Akıllı Kentsel<br />

Dönüşümün Hızlandırılması Projesi ile Karbon ve<br />

Enerji Yönetimi - Yerel Yönetim kategorisinde ödüle<br />

layık görüldü.<br />

TEPEBAŞI’NIN PROJESİNE ÖDÜL<br />

Tepebaşı Belediyesi son olarak Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi tarafından bu yıl 5.’si düzenlenen Sürdürülebilir<br />

İş Ödülleri 2018’de ödüle layık görüldü.<br />

Aşağı Söğütönü Mahallesi'nde bulunan Yaşam Köyü'nde<br />

uygulanan ve tamamlanmasında sona yaklaşılan<br />

proje ile Tepebaşı Belediyesi, 14 kategoride<br />

ödüllerin verildiği gecede Karbon ve Enerji Yönetimi<br />

– Yerel Yönetim kategorisinde ödül almayı başardı.<br />

Fairmont Quasar İstanbul Otel'de<br />

düzenlenen törende, 31 jüri üyesinin değerlendirmeleri<br />

neticesinde 14 kategoride ödül verildi.<br />

KARBON VE ENERJİ YÖNETİMİ 21. YÜZYILIN<br />

EN ÖNEMLİ ALANLARINDAN BİRİ<br />

Tepebaşı Belediyesi adına Başkan Yardımcısı Melih<br />

Savaş, Tepebaşı Belediyesi’nin genç ve başarılı<br />

proje ekibi ile birlikte ödülünü jüri üyesi Prof. Dr.<br />

Nilgün Karatepe Yavuz’un elinden alırken burada<br />

bir konuşma yaptı. Savaş konuşmasında, “Bu geceyi<br />

hazırlayan Sürdürülebilirlik Akademisi’ne ve<br />

jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum. Karbon ve<br />

enerji yönetimi 21. yüzyılın en önemli alanlarından<br />

biri. Bu alanda erken çalışmaya başlamak, biz yerel<br />

yönetimler için hayati bir önem kazanmış durumda”<br />

ifadelerini kullandı.<br />

Sürdürülebilir İş Ödülleri 2018’de değerlendirmeye<br />

alınan 14 kategori ise Karbon ve Enerji Yönetimi,<br />

Atık Yönetimi, Su Yönetimi, Sürdürülebilirlik Raporu,<br />

Sürdürülebilir İnovasyon, Sosyal Etki, Çeşitlilik ve<br />

Dahil Etme, İşbirliği, Sürdürülebilirlik İletişimi, Tedarik<br />

Zinciri Yönetimi, Startup, Kadının Güçlendirilmesi,<br />

Çalışan Katılımı ve Yılın Sosyal Girişimi oldu.<br />

REMOURBAN NEDİR?<br />

Avrupa Birliği, sosyal ve ekonomik kalkınmayı sağlamak<br />

üzere, bilimsel ve teknolojik araştırma kapasitesini<br />

arttırmak için dünyanın en büyük sivil<br />

Ar-Ge programları olan çerçeve programlarını oluşturmaktadır.<br />

Bunlardan 7. Çerçeve Programı’nın devamı<br />

olarak 2015-2020 yılları arasında yürütülmek<br />

üzere Avrupa Birliği Horizon 2020 - Araştırma ve<br />

İnovasyon Çerçeve Programı’nı açmıştır. Bu program<br />

kapsamında yapılan “Akıllı Şehirler ve Toplumlara<br />

Çözüm Üretmek” isimli proje çağrısına Tepebaşı Belediyesi<br />

yaptığı çalışmalarını, hedeflerini ve de stratejilerini<br />

referans göstererek cevap vermiş ve 7<br />

Mayıs 2014 tarihinde proje başvurusunu gerçekleştirmiştir.<br />

Başvuru <strong>Ekim</strong> 2014 tarihinde sonuçlanarak<br />

Kasım-Aralık 2014 tarihlerinde de hibe<br />

sözleşmesi çalışmaları tamamlanmıştır. Avrupa Birliği<br />

tarafından finanse edilecek olan projenin toplam<br />

bütçesi 23,8 Milyon Euro, belediyenin bu<br />

bütçeden almaya hak kazandığı miktar ise 5 Milyon<br />

Euro’dur. Uygulanacak olan projeye ismini veren<br />

REMOURBAN, dilimize ‘Akıllı Kentsel Dönüşümün<br />

Hızlandırılması için Yenileme Modeli’ olarak çevrilen<br />

‘REgeneration MOdel for accelerating the smart<br />

URBAN transformation’ açıklamasının kısaltmasıdır.


Tepebaşı Belediyesi’nin muhteşem çocukları, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği'nce ödüle layık görüldü<br />

Çocuk Senfoni Tepebaşı'nın gururu<br />

Sanatsal etkinliklerin aranan<br />

orkestrası haline gelen Tepebaşı’nın<br />

muhteşem çocukları,<br />

büyük başarılara imza<br />

atmaya devam ediyor. Kurulduğu<br />

günden bu yana ortaya<br />

koydukları performans ile sanat<br />

çevrelerinin büyük takdirini kazanan<br />

“Tepebaşı Belediyesi İki<br />

Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası”<br />

yeni bir ödülün daha<br />

sahibi oldu. Sağlıklı Kentler Birliği,<br />

orkestranın başarılarını<br />

gündeme taşıyarak, sosyal sorumluluk<br />

kategorisinde Tepebaşı<br />

Belediyesi İki Elin Sesi Var<br />

Çocuk Senfoni Orkestrası’nı<br />

ödüle layık buldu. Kazanılan bu<br />

başarı hakkında konuşan Tepebaşı<br />

Belediye Başkanı Ahmet<br />

Ataç ise, “Çocuklarımızla gurur<br />

duyuyorum. Onlar için ne yapsak<br />

az" şeklinde konuştu.<br />

Tepebaşı Belediyesi<br />

İki Elin<br />

Sesi Var Çocuk<br />

Senfoni Orkestrası,<br />

Türkiye Sağlıklı<br />

Kentler Birliği'nce<br />

ödüle layık görüldü.<br />

Sağlıklı Kentler Birliği<br />

tarafından düzenlenen<br />

30.<br />

Olağan Meclis Toplantısı<br />

ve Aktif Yaşlanma<br />

Temalı<br />

Konferans, Kadıköy<br />

Belediyesi ev sahipliğince<br />

gerçekleşti.<br />

Türkiye Sağlıklı<br />

Kentler Birliği tarafından bu yıl 10.'su düzenlenen,<br />

32 üye belediyenin 91 projeyle<br />

başvurduğu Sağlıklı Kentler Birliği<br />

2018 Sağlıklı Şehirler En İyi Uygulama<br />

Ödülleri yarışması sahiplerini buldu.<br />

Büyük bir sosyal sorumluluk projesi olan,<br />

kurulduğu günden bu yana yurtiçi ve<br />

yurtdışında birçok konser veren Tepebaşı<br />

Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni<br />

Orkestrası, 2018 Sağlıklı Şehirler En İyi<br />

Uygulama ödüllerinde, Sosyal Sorumluluk<br />

kategorisinde ödüle layık görüldü.<br />

Ödülü, Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı<br />

(Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı)<br />

Menderes Mehmet Tevfik Türel, Tepebaşı<br />

Belediye Başkanı Dt. Ahmet<br />

Ataç'a takdim etti.<br />

Başkan Ataç'a Tepebaşı Belediyesi<br />

Meclis Üyesi Turgut Doğandor ile<br />

Tepebaşı Belediyesi Sağlıklı<br />

Kentler<br />

Proje<br />

Koordinatörü İnci Çalışkan eşlik etti. Kazanılan<br />

bu başarı hakkında bir değerlendirme<br />

yapan Başkan Ataç, "Çocuklarımızı<br />

kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak, sanata<br />

yönlendirmek adına hayata geçirdiğimiz<br />

bu proje, gün geçtikçe büyüyor ve<br />

yeni başarılara imza atıyor. Çocuklarımız<br />

o kadar iyi çalışıyorlar ki yurtiçinde verdikleri<br />

onlarca konserin yanı sıra yurtdışından<br />

da davetler alıyorlar. Geçen yıl<br />

Mayıs ayında Belçika'nın Neerpelt kentinde<br />

düzenlenen Avrupa Genç Müzisyenler<br />

Festivali'nde aldıkları 3.'lük ödülü,<br />

bu başarının en güzel örneğidir. Ayrıca<br />

çocuklarımız, yine 2017’nin Mayıs<br />

ayında, dünyaca ünlü besteci ve piyanist<br />

Fazıl Say ile aynı sahneyi paylaşmanın,<br />

birlikte konser vermenin onurunu yaşadılar.<br />

Çocuklarımızla gurur duyuyorum.<br />

Onlar için ne yapsak az" şeklinde konuştu.<br />

31


Atalarına olan asklarını ,<br />

ilmek ilmek örüyorlar<br />

Örgü eğitmeni ve “Ör Sema Aşkla” atölye<br />

sahibi Sema Doyuran ile “Örgü” üzerine<br />

İlmek ilmek öreceksin mutluluğu…<br />

Her bir tondan rengin içerisinde hayat bulacak…<br />

Pembesiyle, moruyla, mavisiyle…<br />

Kadınların nasır tutan parmaklarıyla işlenecek…<br />

Emekçi elleriyle şekillenecek…<br />

Bir yandan zincir olurken bir yandan bir ve<br />

beraber olacaklar…<br />

İlmek ilmek büyüyecekler…<br />

Sema Doyran…<br />

Örgü eğitmeni…<br />

“Biz örgünün etrafında birleşen bir kadınlar<br />

kulübüyüz” diyor kendisini tanıtırken…<br />

Şirin mi şirin, güzel mi güzel bir işletme…<br />

Rengarenk…<br />

İsmini de “Ör Sema aşkla” koymuş…<br />

Ailece sıcaklığında, tam bir ev ortamı…<br />

Operanın tam karşısında bulunan örgü<br />

evine girdiğim an da kadınlar bir yandan<br />

örgülerini örüyor bir yandan da kahkahalar<br />

atıyor.<br />

Herkes halinden o kadar memnun ki…<br />

Konuşmalarına, anlatmalarına gerek yok.<br />

İfadelerine yansıyor.<br />

Tabi emekleri ve el becerilerinin yanına<br />

Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk<br />

sevgilerini de eklemişler…<br />

Yüzlerce kadın Atamıza olan aşkını ilmek<br />

ilmek işlemeye karar vermiş.<br />

Az da değil öyle…<br />

Tamı tamına 2.852,496 ilmek.<br />

İlmekler bitince ortaya dev Atatürk imzası<br />

ortaya çıkacak.<br />

Dinlerken bile gururlanıyor insan…<br />

“ÖRÜYORUZ, ÜRETİYORUZ”<br />

Kendini anlatırken Sema Hanım naif ses<br />

tonuyla, “Dikiş öğretmeni olarak başlamıştım.<br />

10 yıldır sektörün içerisindeyim. 6 yıldır<br />

da profesyonel olarak yapıyorum.<br />

Yaklaşık 6 ay önce de burada kendi atöl-<br />

RÖPORTAJ<br />

32<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU


yemi açtım. Hanımlarla buluşuyoruz, örgüler<br />

örüyoruz. Sabah ayrı, öğleden sonra ayrı gruplarımız<br />

var. 165 hanımla buluşuyorum. Örüyoruz,<br />

üretiyoruz. Üretmekten de mutluyuz” diyor.<br />

Mutluyuz derken, gülümsüyor da…<br />

İşte o zaman gerçekten mutlu olduklarına inanıyorum.<br />

“ÖZGÜRLÜK ARAYIŞIYLA<br />

BU ATÖLYE DOĞDU!”<br />

Bu şirin atölyenin nasıl ortaya çıktığını merak<br />

ediyorum bir yandan…<br />

Yine aynı ses tonuyla anlatıyor: “Zaten buna<br />

yakın atölyelerde çalışıyordum. Böyle bir düzene<br />

zaten alışıklar. Kendi atölyemi açma fikri<br />

de biraz daha özgür hareket etme isteğimden<br />

dolayı ortaya çıktı. Bir firmaya bağlı olunca onların<br />

izni dahilinde yapmak zorunda oluyorsunuz.<br />

Özgürlük arayışla doğdu burası. 6 aydır<br />

burayım.”<br />

“BİRLİKTE HAYATI PAYLAŞIYORUZ”<br />

Kısa bir düşünmenin ardından devam ediyor<br />

konuşmasına:<br />

“Hem yün satışı var. Kursiyerler geliyor. Buradan<br />

ipleri alıyor, örüyorlar. Birlikte hayatı paylaşıyoruz.<br />

Örgü ortak noktamız oluyor bizim.<br />

Onun etrafında hayatı paylaşıyoruz. Sevinçlerimizi,<br />

üzüntülerimizi paylaşıyoruz. Yıllardır birlikte<br />

olduğum bir ekip. 6 yıldır birlikte olduğum<br />

hanımlar var. Kadınlar kulübü gibi düşünün.”<br />

Erkeklerden örgü örmeye gelenlerin olup olmadığını<br />

soruyorum bir an da…<br />

Gülüyor: “Bir dönem oldu aslında… Üniversite<br />

öğrencilerinden bir dönem ilgisi olan olmuştu.<br />

Kurs gibi değil de daha kısa süreli. Moda tasarım<br />

okuyanlar da örgü dersi yokmuş, onlar<br />

bazen danışmak için geliyorlar. Onun haricinde<br />

bizim yüzde 100’ümüz kadınlardan oluşuyor.<br />

Çoğu emekli hanımlar. Çalışan hanımlarımız<br />

için Cumartesi gruplarımız var. Her yaştan, her<br />

meslek grubundan hanımlarla burada buluşuyoruz.”<br />

Tabi burası sadece örgü örenlerin değil öğrenmek<br />

isteyenlerin de uğrak noktası. Ondan da<br />

bahsediyor Sema Hanım:<br />

“Tabi örgü örmeyi de öğretiyorum. Onlara yol<br />

gösteriyorum. Yeni modeller, yeni trendleri<br />

takip ediyoruz. Bizim ki klasik örgü değil daha<br />

modernize edilmiş örgü. Öyle olunca çocuklarına,<br />

gelinlerine, kızlarına da yapıyorlar. Onlar<br />

mağazadan gördükleri ve satın alamayacakları<br />

bir modeli getirip burada daha ekonomik bir şekilde<br />

yapıyoruz. Üretime katkısı da oluyor.”<br />

“LÖSEV’E ŞAPKALAR ÖRDÜK”<br />

“Sonra satıyor musunuz onları?” diye soruyorum.<br />

Suyundan bir yudum aldıktan sonra konuşuyor:<br />

“Bazıları satıyor ama satanlar azınlıkta. Yüzde<br />

10 gibi bir kesim diyelim. Geri kalanı kendileri<br />

için yapıyorlar. Burada sosyalleşiyoruz, dediğim<br />

gibi birlikte pikniklere gidiyoruz. Sosyal sorumluluk<br />

projeleri geliştiriyoruz. Daha önce<br />

LÖSEV’e şapkalar ördük. İhtiyaç sahipleri çocuklara<br />

hırkalar ördük. Van depreminde depremzedelere<br />

kalın hırkalar örüp göndermiştik.<br />

Bu tip sosyal sorumluluk projelerimiz oluyor.<br />

Birlikte şehir dışı gezileri, sinemalar, tiyatrolar<br />

dediğim gibi örgünün etrafında birleşen bir kadınlar<br />

kulübüyüz aslında.”<br />

Çok hoşuma gidiyor.<br />

“Kadınlar istese, birlik olsa ilmek ilmek değiştirirler<br />

düzeni” diye düşünüyorum. Devam ediyorum<br />

sonra: “Bu formatta bir örgü evi<br />

Eskişehir’de ilktir herhalde…”<br />

Kafasıyla onaylıyor: “Bu formda bir iki yerde<br />

daha var aslında. Bu kadar katılımcısı olan<br />

yok, böyle bir konsepte değil birde. Daha farklı<br />

konseptlerde. Biz üretmekten mutluyuz. Hanımlar<br />

da üreterek hayatın içerisine dahil oluyorlar.<br />

Bir kenarda oturup kalmıyorlar.<br />

Tekrardan hayatın içine girmiş oluyorlar. Örgü<br />

etrafında bu şekilde bir birleşmemiz oluyor.”<br />

“KADIN ÜRETMEDİĞİ<br />

ZAMAN HASTA OLUR,<br />

YOK OLUR”<br />

Ev hanımları kadınlarımıza<br />

bir çağrısının<br />

olup olmadığını<br />

merak ederken,<br />

düşünceler ağzımdan<br />

dökülüyor.<br />

Yüzün de<br />

yine naif<br />

gülümseme,<br />

“Bu<br />

örgü<br />

olabilir. Resim olabilir, farklı el sanatları, seramik,<br />

takı tasarımı olabilir. Lütfen evde oturmasınlar,<br />

hayatın içerisine girsinler. Özellikle belli<br />

bir yaştan sonra kabuklarına çekiliyorlar. Kendilerini<br />

dinliyorlar, hastalıklarını dinliyorlar.<br />

Kadın zaten üreten bir varlık. Üretmeden duramaz.<br />

Kadın üretmediği zaman hasta oluyor,<br />

yok oluyor. Kadın ürettiği zaman toplum da var<br />

oluyor. Bütün kadınları üretmeye davet ediyorum.”<br />

Son olarak bahsettiğim Atatürk için 2, 852, 496<br />

ilmek projesine geliyorum.<br />

Dinlerken tüylerim diken diken oluyor.<br />

Tabi biz bir yandan sohbet ederken kadınlarımızın<br />

elleri de durmuyor, örmeye, projeyi yetiştirmeye<br />

devam ediyorlar.<br />

“ATATÜRK’ÜN İMZASINI ÖRÜYORUZ”<br />

Sema Hanım hem onları izliyor hem anlatıyor:<br />

“Geçen yıl ördüklerim birikince bir 280 parça<br />

falan oldu. Bir sergi ile taçlandırayım istedim.<br />

Geçtiğimiz Ocak ayında bir kişisel el örgüsü<br />

sergisi açtım. O da belki bir ilkti. Kişisel olarak<br />

ilkti. Sergimde değişik ne olabilir diye düşünürken<br />

Türk bayrağı örmeye karar verdim. El örgüsü<br />

Türk bayrağı ördüm. Baya zor bir süreçti.<br />

Ölçüyü tutturmak çok zor. 80’e 120 ölçülerindeydi.<br />

Onu ördükten sonra Atatürk’ün imzasını<br />

yapabilir miyim diye düşündüm. Onu da yaptım.<br />

Sergim de benim için değeri ölçülemeyecek<br />

iki tane parçam olmuş oldu. Kültür<br />

Bakanlığımızdan da bayrağın telif haklarını<br />

aldım. El örgüsü bayrağı olarak. Geçen sene<br />

öyle bir çalışmam olmuştu. Bunu kadınlarımız<br />

görünce de keşke bizde böyle bir şey yapsaydık,<br />

bizde böyle bir şey örebilir miyiz gibi geri<br />

dönüşler oldu. Bu sene Atatürk’ün imzasını<br />

kursiyerlerimizle örüyoruz. 29 <strong>Ekim</strong> Cumhuriyet<br />

Bayramı’nın 95’inci yılı kutlamaları kapsamında.<br />

Tepebaşı Belediyesi’nin önderliğinde,<br />

Kartopu firması sponsorluğunda, bizim<br />

de emeğimiz birleşerek güzel bir iş çıkacak.<br />

100 metre karelik dev bir Atatürk<br />

imzası örüyoruz. 2.852,496 ilmek<br />

olacak. Onun hazırlıkları müthiş derece<br />

de devam ediyor. İnşallah yetiştireceğiz.<br />

Her kadın 15’er cm’lik<br />

kareler örüyor. Onları birleştireceğiz.”<br />

Alkışlıyorum.<br />

“Böyle kadınlarımız olduğu sürece<br />

kimsenin sırtı yere gelmez” diye düşünüyorum.<br />

33


Babasının hastalığı<br />

Dünya ikinciliği getirdi<br />

16 Yaşındaki<br />

lise öğrencisi<br />

Demiralp<br />

Uğurlu’nun<br />

büyük başarısı<br />

Eskişehir’de 16 yaşındaki öğrenci Demiralp<br />

Uğurlu, böbrek taşı rahatsızlığı yaşayan<br />

babasına önerilen geleneksel<br />

yöntemlerin doğruluğunu araştırırken geliştirdiği<br />

projeyle, geçen ay Paraguay'da<br />

düzenlenen "Fecitec Girasoles Science<br />

Fair 2018"in (Bilim Fuarı) "tıp ve sağlık" kategorisinde<br />

dünya ikinciliği elde etmenin<br />

sevincini yaşıyor.<br />

“KİMYA ÖĞRETMENİ<br />

DANIŞMANLIK YAPTI”<br />

Keneki özel bir okulun lise 3. sınıf öğrencisi<br />

Demiralp Uğurlu, babasının ve çevresindeki<br />

yakınlarının böbrek taşı nedeniyle<br />

yaşadıkları sıkıntılara tanık oldu. Bu sağlık<br />

sorunu için babasına sunulan geleneksel<br />

yöntemlerin doğruluğunu araştırmaya yönelik<br />

çalışmaya başlayan Uğurlu, kimya<br />

öğretmeni Sibel Pakdil'in danışmanlığında<br />

"Tıbbı bitki ekstrelerinin farklı türdeki<br />

böbrek taşlarına etkisi" adlı proje hazırladı.<br />

“ÖZEL BİR FORMÜL GELİŞTİRDİ”<br />

Böbrek taşları üzerinde çeşitli deneyler<br />

yapan Uğurlu, yaygın görülen taş üzerinde<br />

geleneksel yöntemlerin olumlu etki yaptığını<br />

ancak böbreğin içini saran taş üzerinde<br />

herhangi bir etkisinin olmadığını<br />

tespit ei. Böbrek taşının cerrahi yöntem<br />

dışında farklı bir yolla çözülmesini sağlamak<br />

için çalışmalarını yoğunlaştıran<br />

Uğurlu,<br />

danışman öğretmeni<br />

Pakdil ve bazı eczacılık<br />

fakültelerindeki öğretim<br />

üyelerinden yardım alarak<br />

özel bir kimyasal formül<br />

geliştirdi.<br />

“DÜNYA İKİNCİSİ<br />

OLDU”<br />

Projesiyle İzmir’deki<br />

"OKSEF 2018" yarışmasında<br />

dereceye girerek<br />

Paraguay'ın Encarnacion<br />

şehrinde 20-26 Ağustos'ta<br />

düzenlenen bilim<br />

fuarı "Fecitec Girasoles<br />

Science Fair 2018"e katılan<br />

Uğurlu'nun projesi<br />

"tıp ve sağlık" kategorisinde<br />

dünya ikinciliğine<br />

layık görüldü.<br />

34<br />

"HASTANELERDEN BÖBREK<br />

TAŞI TEMİN ETTİK"<br />

Lise öğrencisi Demiralp Uğurlu, yaptığı<br />

açıklamada, projede öncelikle böbrek taşlarının<br />

çeşitleri üzerinde<br />

bir çalışma yaptıklarını<br />

belirterek, "Kaç tip<br />

böbrek taşı olduğunu<br />

ve insanlarda en yaygın<br />

görülen ile ender görülenleri<br />

tespit eik.<br />

Proje için iki tip böbrek<br />

taşı belirledik. Birisi en<br />

yaygın görülen, diğeri<br />

ise böbreğin içini tamamen<br />

sarıp operasyon<br />

gerektiren<br />

böbrek taşlarıydı.<br />

Gerekli izinler<br />

karşılığında hastanelerden<br />

böbrek<br />

taşlarını temin eik" dedi.<br />

"BÖBREK TAŞININ KÜTLESİNDE<br />

KÜÇÜLME OLDUĞUNU TESPİT ETTİK"<br />

Uğurlu, taşların üzerinde çeşitli deneyler<br />

yaptıklarını anlatarak, yaygın görülen böbrek<br />

taşı üzerinde geleneksel yöntemlerin<br />

olumlu etki yaptığını belirlediklerini bildirdi.<br />

Böbreğin içini saran taş üzerinde "çeşitli<br />

bitkilerin kaynatılıp içilmesi" gibi geleneksel<br />

yöntemlerin herhangi bir etkisinin olmadığını<br />

tespit eiklerini anlatan Uğurlu,<br />

şunları söyledi:<br />

"Bunun üzerine söz konusu taşın böbrekte<br />

küçülmesini sağlayıcı farklı yöntemler denedik.<br />

Bazı konularda eczacılık fakültelerine<br />

danıştık. Laboratuvar ortamında<br />

çeşitli deneyler yaptık. Hazırladığımız<br />

kimyasal özütle böbrek taşının kütlesinde<br />

küçülme olduğunu tespit eik. Söz konusu<br />

maddeyi bir tablet yöntemiyle böbreğe<br />

gönderilmesini planladık. Projemizde<br />

elde eiğimiz aktif<br />

maddeler bu yöntemle böbrek<br />

taşını çözebilecek."<br />

Uğurlu, iki yıl süren projesiyle,<br />

dünyanın dört bir yanından<br />

lise öğrencilerini bilimsel ve<br />

teknolojik araştırmalarını sunmak<br />

ve kültürel paylaşımlar<br />

yapmalarını sağlamak için bir<br />

araya getiren "OKSEF" adlı yarışmaya<br />

katıldığını dile getirdi.<br />

Uğurlu, yarışma sonunda katılmaya<br />

hak kazandığı Paraguay'daki<br />

bilim fuarı "Fecitec<br />

Girasoles Science Fair 2018"in<br />

"tıp ve sağlık" kategorisinde<br />

dünya ikincisi olduğunu vurguladı.<br />

Uğurlu, projesiyle gelecek<br />

yıl Meksika'da<br />

düzenlenecek Fen Bilimleri<br />

Fuarı'nda da Türkiye'yi temsil<br />

edeceğini sözleri ekledi.


35


Her sabah tezgahını<br />

bebeğiyle birlikte açıyor<br />

Songül Demir simit satarak geçimini sağlayan ve ailesine bakan bir kadın.<br />

1 Yaşındaki oğlu Aziz ile birlikte açıyor her sabah tezgahını. Gün boyu sıcak<br />

simitlerini satarken oğlu ise kendisine yoldaş oluyor o tezgahın başında.<br />

Güneş yüzünü göstermeye yakın, kucağında<br />

bebeği düşüyor yollara…<br />

Sıcağı, soğuğu fark etmez…<br />

Ekmek parası değil mi?<br />

Kazanmak zorunda….<br />

Songül Demir…<br />

Kadın simitçi…<br />

Yolunuz düşmüşse Köprübaşı’na fark etmemeniz<br />

mümkün değil…<br />

Bir yaşındaki Aziz’iyle birlikte güneşin doğuşuyla<br />

birlikte açıyor tezgahını, satıyor sıcacık<br />

gevrek simitlerini…<br />

Adı gibi kutsal, değerli varlığını emanet edip<br />

gidemiyor, onu da yoldaşı yapıyor.<br />

Anne yüreği değil mi?<br />

Öyle güzel bir ifadesi var ki Songül Abla’nın,<br />

“Kadınlar kendi ayaklarının üzerinde durmak<br />

istiyorlarsa buna çocuk bile engel olamaz.”<br />

Gücünü buradan alsa gerek diye düşünüyorum.<br />

“HAYAT ŞARTLARI ZORLADI!”<br />

Yaklaşık bir yıldır simitçilik yaptığını anlatıyor.<br />

Değişiyor yeri, mekânı…<br />

Konuşurken gözlerinin uzaklara dalışından<br />

anlıyorum hayat mücadelesini ama yine de<br />

36<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU<br />

sakin sakin anlatıyor Songül Abla: “Hayat<br />

şartları beni buna zorladı. Üç çocuk annesiyim.<br />

En küçük oğlum 1 yaşında,<br />

ortanca oğlum engelli<br />

12 yaşında, en büyük oğlum<br />

15 yaşında. Buna rağmen<br />

hayat mücadelesi vermek zorundayım.<br />

Çalışmak zorundayım.<br />

Çocuklarıma bakmak<br />

zorundayım. Engelli olan<br />

oğlum okula gidiyor. 15 yaşındaki<br />

oğlum da açıktan<br />

okuyordu, sorunları olduğu<br />

için hastane de yatıyor. 1 yaşındaki<br />

oğlum da her sabah<br />

benimle işe geliyor.”<br />

“BAKACAK KİMSEM YOK”<br />

“Çocukla zor olmuyor mu?”<br />

diye soruyorum.<br />

Önce Aziz’ine bakıyor sonra<br />

yüzünde tebessüm kısa cümleler<br />

kuruyor: “Çocukla tabi ki<br />

zor oluyor ama bakacak kimsem<br />

olmadığı için mecburen<br />

getiriyorum.”<br />

“Neden simitçilik?” diye soruyorum.<br />

Kısa ama öz cümleleri var<br />

Songül ablanın: “Çocuğumla<br />

beraber olmak için…”<br />

Sonra geçmişe gidiyor: “Çocuğum dünyaya<br />

gelmeden önce ev temizliklerinde çalıştım. 9<br />

aylık hamile olana kadar da devam etmiştim.<br />

Çocuğum dünyaya geldikten 3 ay sonra bu işi<br />

seçtim. Başka seçenek bulamadım. Çocuğumla<br />

birlikte kabul eden olmadığı için buraya<br />

geldim.”<br />

“ÇOCUK BAHANE DEĞİL!”<br />

Bir yandan satarken simitlerini, bir yandan da<br />

anlatıyor: “Kadınlar kimseye muhtaç olmak istemiyorlarsa,<br />

kendi ayaklarının üzerinde durmak<br />

istiyorlarsa çoluk çocuk da bahane<br />

değildir. Bazı kadınlar eşine güveniyor, onlara<br />

sırtını dayıyor. Kaygısız davranıyor. Ben öyle<br />

değilim. Kendi ayaklarımın üzerinde durmak<br />

istiyorum. “<br />

Derinlerde kalan gülümsemesi yine gün yüzüne<br />

çıkıyor ve çevrenin tepkisinin çok güzel<br />

olduğundan bahsediyor: “ Kadın simitçi olmama<br />

çok güzel bakıyorlar. Beğeniyorlar.<br />

Takdir ediyorlar. Çalışmak isteyince çocuğun<br />

bahane olmadığını söylüyorlar. Erkek işini kadınların<br />

daha güzel yaptığını söylüyorlar. Başarılı<br />

olduğumu söylüyorlar. Bunu birçok<br />

müşterimizde duydum.”<br />

Gülümsüyorum, kutluyorum.<br />

Ayrılırken yanından, kucağında bebeğiyle ne<br />

de güzel duruyor diye düşünüyorum.<br />

Kadın!<br />

Mutluluk en çok sana yakışır, biliyorum!


PARAN YOKSA DUAN VAR !<br />

Bu lokantada yemek yemek için illa ki paranız olması gerekmiyor...<br />

Lokantanın camına asılı “Açsanız ve paranız yoksa çekinmeden söyleyin.<br />

Yolunuz düşer öder ya da bir dua ile insanlık ölmemiş dersiniz” yazısı zaten<br />

her şeyi açıklıyor.<br />

Eskişehir’de bir lokantanın camına asılı<br />

'Açsanız ve paranız yoksa çekinmeden<br />

söyleyin. Yolunuz düşer öder ya da bir<br />

dua ile insanlık ölmemiş dersiniz' yazısı,<br />

ilgi topladı.<br />

Maddi durumu iyi olmayan vatandaşlara<br />

ücretsiz yemek ikram eden lokanta sahibi<br />

Gökhan Bilgiç (35), "Fark ediyorum<br />

cebinde 3 lira çorba parası olmayan insanlar<br />

var. Bu zorlu zamanda, halkımıza<br />

destek olmak istiyoruz" dedi.<br />

Eski Bağlar Mahallesi Üniversite Caddesi'ndeki<br />

Bozan Çorbacısı adlı lokantanın<br />

sahibi Gökhan Bilgiç, uzun<br />

süre Rusya'da kaldığını söyledi.<br />

“İNSANLIK<br />

ÖLMEMİŞ DERSİNİZ!”<br />

Lokantasına gelen müşterilerin çoğunluğunu<br />

üniversite öğrencilerinin oluşturduğunu<br />

belirten Gökhan Bilgiç, iş yeri<br />

camına astığı 'Açsanız ve paranız yoksa<br />

çekinmeden söyleyin. Yolunuz düşer<br />

öder ya da bir dua ile insanlık ölmemiş<br />

dersiniz. Öğrenciler özellikle siz hiç çekinmeyin,<br />

bir gün okulunuz bittiğinde siz<br />

de bir yemeği başka bir öğrenciye ikram<br />

edin. Bizden yana helaldir' yazısının<br />

özellikle sosyal medyada büyük ilgili topladığını<br />

söyledi.<br />

“CEBİNDE 3 LİRASI<br />

OLMAYAN İNSANLAR VAR”<br />

Evli ve 2 çocuk babası Bilgiç şöyle konuştu:"Burası<br />

semt olarak öğrenci semti.<br />

Burada her türlü insan var. Eskişehir<br />

halkı da geziyor, öğrenci de geziyor.<br />

Kendi açımdan söyleyeyim, fark ediyorum;<br />

cebinde 3 lira çorba parası olmayan<br />

insanlar var. İsteyeni var, isteyemeyeni<br />

var. Herkesin kendi dertlerinden dolayı<br />

etrafına bakıp da onları görecek durumu<br />

da yok ya da görmek istemiyor diyelim.<br />

Ben de dedim ki kendi kendime, arkadaşlarla<br />

istişare de ettik, nasıl olur, derken,<br />

dedik ki bizim amel defterimize,<br />

sevap hanemize yazılsın, hem dualarını<br />

alalım hem de insanlara bir sosyal mesaj<br />

olur diye bu yazıyı yazdık."<br />

Halkın kendisine destek verdiğini belirten<br />

Gökhan Bilgiç, "Sağ olsun, Allah razı<br />

olsun halk da çok güzel destek veriyor.<br />

Sırf benimle kalan bir şey değil bu. Eskişehir<br />

dışından buraya gelenler, bu yazıyı<br />

gördükten sonra bir çorba içip 2 çorba<br />

parası bırakanlar, 'Şu parayı kasada tut,<br />

gelene gidene yedir' diyorlar. Genelde<br />

üniversite öğrencileri geliyor. Sonuçta<br />

burası öğrenci semti. Yerel halk genelde<br />

hafta sonları geziyor. Tabii biz ayrım yapmıyoruz.<br />

Herkes gelebilir. Yemeklerimiz<br />

ucuz. İnsanlar artık önce cebine bakıyor.<br />

Seçici olmak zorunda kalıyor. Biz lezzet<br />

kalitemizi ön planda tutup hem de insanların<br />

alım gücünü düşünerek bu şekilde<br />

menüler yaptık. Fiyatlarımız da ucuz. İnşallah<br />

bu zorlu zamanda, bu fiyatlarla<br />

halkımıza destek olmak istiyoruz. Olursak<br />

da ne mutlu. 24 saat açığız; çorba,<br />

sulu yemek, kavurma şeklinde hizmet<br />

vermekteyiz" dedi.<br />

37


“Bu spor imkan işi.<br />

Zaman para ve<br />

aile desteği çok<br />

önemli… Bunlar bir<br />

araya geldiği zaman<br />

bu sporu rahatça yapabiliyorsunuz.<br />

Meraklı<br />

olan gençleri<br />

öncelikle yarışlarda<br />

hakem ya da görevli<br />

olarak görev almalarını<br />

bu sporu daha<br />

yakından tanımalarını<br />

öneririm”<br />

“Eskişehir de<br />

biraz daha insanlar<br />

beni tanımaya<br />

başladı.<br />

Gördükleri zaman<br />

motor sporları hakkında<br />

sorular sormaya<br />

ve tebrik<br />

etmeye başladılar.<br />

Pistlerde hırslıyım<br />

ve rakip tanımam.<br />

Fakat trafikte çok<br />

sakin bir sürücüyüm”<br />

“Bir çok kupa<br />

kazandım.<br />

Ama hedefler<br />

bitmez. Kendime<br />

koyduğum en<br />

büyük hedef; hep<br />

söylediğim gibi<br />

Türkiye Ralli Şampiyonluğunu<br />

gerçekten<br />

çok<br />

istiyorum. İnşallah<br />

bir gün nasip olur.<br />

Bunun için çok çalışacağım”<br />

38<br />

Gündem dergimizin bu ay ki konuğu<br />

katıldığı yarışlarda tozu dumana<br />

katan başarılı pilot Buğra Banaz…<br />

Ufak yaşta motor sporları tutkunu olan<br />

Buğra şu anda 26 yaşında olmasına rağmen<br />

bir çok kupanın sahibi oldu. Castrol<br />

Ford Team Türkiye de ralli pilotu olan<br />

Buğra Banaz Eylül ayında Marmaris düzenlenen<br />

2018 Dünya Ralli Şampiyonasında<br />

ünlü pilotlar ile yarışarak Dünya<br />

Şampiyonası klasmanında 5. olurken,<br />

Türkiye klasmanında ise kendi sınıfında<br />

1.’liği elde etti. Daha büyük hedefleri<br />

olan Buğra sorularımızı da içtenlikle yanıtladı.<br />

RÖPORTAJ<br />

Erkan Midilli<br />

TÜRKİYE RALLİ<br />

ŞAMPİYONLUĞUNU<br />

ÇOK İSTİYORUM” “<br />

-İlk olarak Buğra Banaz’ı tanıyalım<br />

“26 yaşındayım. Başkent Üniversitesi Bilgisayar<br />

Mühendisliği mezunuyum. 7 yaşımdan<br />

beri motor sporlarıyla<br />

ilgileniyorum. Şu an da Castrol Ford Team<br />

Türkiye de ralli pilotuyum ve aile şirketimiz<br />

de çalışmaktayım”<br />

-“Ralli sevginiz nereden geliyor ve<br />

spora nasıl başladınız?<br />

“Öncelikle Ailem bu spora çok meraklı ayrıca<br />

babam Ender Banaz’da uzun yıllar<br />

ralli sporunu yaptı. Küçük yaştan beri<br />

otomobillerin arasında büyüdüm o zamanlar<br />

en büyük zevkim eski yarış kasetlerini<br />

izlemekti. Bir şekilde bu spora<br />

başlamak istiyordum ve 1999 yılında ailemin<br />

desteği ile karting sporuyla motor<br />

sporları kariyerim başlamış oldu”


-Birçok kupa ve madalya<br />

sahibisiniz… Bu<br />

nasıl bir duygu?<br />

“Eskişehir de yaşıyorum,<br />

biraz daha insanlar tanımaya<br />

başladı. Gördükleri<br />

zaman motor sporları<br />

hakkında sorular sorarak<br />

tebrik ediyolar. Bunlar<br />

tabi güzel hoş şeyler.<br />

Onun haricinde motor<br />

sporları ile ilgilenmek isteyen<br />

gençler de daha<br />

fazla ilgi göstermeye<br />

başladı. ‘Nasıl başlayabiliriz,<br />

bize yol gösterir<br />

misin, yardımcı olur<br />

musun?” gibi isteklerle<br />

geliyorlar, bende elimden<br />

geldiğince yardımcı<br />

olmaya çalışıyorum”<br />

-Sizce bu büyük başarıların<br />

sırrı nedir?<br />

“Genç yaşta başlamak<br />

gerçekten çok önemli…<br />

Ben 7 yaşımda başladım<br />

ve bunun etkisinin çok<br />

büyük olduğunu düşünüyorum.<br />

Yetenek ve<br />

şans faktörleri de bence<br />

çok önemli. Birde ben<br />

katıldığım bütün yarışlarda<br />

elimden gelenin en<br />

fazlasını yapmaya çalıştım.<br />

Hırslı bir insanım<br />

ama aşırıya kaçmasına<br />

engel olurum, öğrenmeye<br />

çok açık bir insanım<br />

ve görsel hafıza ve<br />

ezberim de bence çok iyi<br />

bunların hepsi bir araya<br />

gelince başarı da geliyor.<br />

-Bu spora hevesli<br />

olanlara tavsiyeleriniz<br />

olacak mı?<br />

“Şunu belirteyim ki bu<br />

spor imkân işi. Zaman<br />

para ve aile desteği çok<br />

önemli. Bunlar bir araya<br />

geldiği zaman bu sporu<br />

rahatça yapabiliyorsunuz.<br />

Meraklı olan gençleri<br />

öncelikle yarışlarda<br />

hakem ya da görevli olarak<br />

görev almalarını bu<br />

sporu daha yakından tanımlarını<br />

öneririm. Daha<br />

sonrasın da TOSFED’in<br />

çeşitli etkinlikleri bunlara<br />

katılarak bu spora<br />

adım atabilirler. Hiçbirini<br />

yapamıyorlarsa onları<br />

etaplara davet ediyorum<br />

yarışları izlemeleri için”<br />

-Her yarış ayrı bir tecrübe.<br />

Unutamadığınız<br />

anılarınız oluyor mu?<br />

“2014 Yılında İstanbul<br />

Rallisinde son etap ara-<br />

39


cımın sağ arka tekerleği tamamen kopmuştu.<br />

Bu şekilde etabı bitirdik ve 60km<br />

normal yolda giderek Pendik Pazar alanında<br />

yarışı tamamlamış ve birinci olmuştuk<br />

çok stresli bir o kadar da eğlenceli bir<br />

andı. Bu anımı unutamam”<br />

-Peki… Buğra Banaz trafikte nasıl bir<br />

sürücü?<br />

“Gayet sakin diyebilirim hatta çoğu<br />

zaman sıkılıyorum araç<br />

kullanmaktan. Kesinlikle<br />

trafik kurallarına<br />

uyarım. Zaten de böyle<br />

olması gerek”<br />

-Sence yarışlarda<br />

araçta en önemle<br />

şeyler nelerdir?<br />

“Bana göre lastik<br />

seçimi bir yarışta<br />

hayati<br />

önem taşıyor.<br />

Ralli sporu için konuşuyorum,<br />

aracınız ne kadar güçlü<br />

olursa olsun asfalt ya da toprak ile olan<br />

bağlantısı zayıf kalırsa bu hem zaman<br />

kaybı yaratır hem de kaza riski yaratabilir.<br />

Bu yüzden lastik seçerken parkurun asfalt<br />

ya da toprak mı olduğuna, hava sıcaklığı,<br />

etap uzunlukları, zeminin karakteri<br />

örnek olarak kaygan bir asfalt mı mıcırlı<br />

bir asfalt mı yoksa iyi tutunan bir asfalt<br />

mı sorularının cevabına göre lastik seçimi<br />

yapıyoruz”<br />

-Aynı zamanda güneş enerjisi merakın<br />

da var. Bu konuda neler söyleyeceksin?<br />

“2016 yılında Üniversiteden mezun olduktan<br />

sonra aklımda birkaç fikir vardı.<br />

Bunları ailemle paylaştım ve güneş enerji<br />

santrali yatırımı yapmaya karar verdik.<br />

Yaklaşık 18 aylık bir uğraş sonucunda<br />

1MW’lık bir güneş enerji santralini Eskişehir’in<br />

Nemli köyünde kurmayı başardık.<br />

Banaz GES 8 aydır sorunsuz bir şekilde<br />

çalışıyor ve yıllık yaklaşık olarak 1000<br />

evin tükettiği elektriği üretiyor”<br />

-En son Marmaris yarışı nasıl geçti?<br />

“Marmaris'teki 2018 Dünya Ralli Şampiyonasında<br />

bu yıl 22 ülkeden 58 otomobil,<br />

48'i Türk 116 yarışmacı katılım sağladı.<br />

Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu<br />

(TOSFED) mükemmel bir organizasyona<br />

imza attı. 3 günlük 300 km'lik zorlu yarışı<br />

Dünya Şampiyonası klasmanında 5. olarak<br />

bitirdim, Türkiye klasmanında ise kendi sınıfımda<br />

1. olarak yarışı tamamladım”<br />

-Bir kupa ve madalya alan Buğra’nın<br />

bundan sonraki<br />

hedefleri neler?<br />

“Bundan sonraki<br />

seneler için aslında<br />

net bir şey söylemek<br />

gerçekten<br />

zor. Şu an 2018<br />

sezonu yeni<br />

bitti. Castrol<br />

Ford Team<br />

Türkiye olarak yeni<br />

sezon planlamasına<br />

önümüzde ki aylarda<br />

başlarız. Bu yüzden net bir<br />

şey söyleyemiyorum. Kendime<br />

koyduğum hedefler olarak<br />

hep söylediğim gibi Türkiye<br />

Ralli Şampiyonluğunu gerçekten<br />

çok istiyorum inşallah bir gün nasip<br />

olur bunun için çok çalışacağım”<br />

-Buğra son olarak işyerinde<br />

birçok kupa ve araba koleksiyonu<br />

görüyoruz…<br />

“Evet. Bunca sene yarıştıktan<br />

sonra ve güncel işimizin de otomobil<br />

üzerine olması yüzünden<br />

normal hayatta da otomobil merakım<br />

bir hayli fazla. Babamın<br />

ufak bir araba koleksiyonu var.<br />

Peugeot marka eski ama değerli<br />

otomobillerden oluşan benim<br />

de ev ve işyerinde maket araba<br />

koleksiyonum mevcut. Bütün<br />

ölçekler de farklı farklı koleksiyonum<br />

var genelde Peugeot<br />

ve Ralli üzerine. Bunlara<br />

gözüm gibi bakarım”<br />

İŞTE GURURUMUZ<br />

BUĞRA’NIN BAŞARILARI<br />

▪ 2004 Türkiye Karting Şampiyonası Mini Kategori Şampiyonu<br />

▪ 2011 Türkiye Otokros Kategori-3 Şampiyonu<br />

▪ 2012 Fiesta Kupası Birincisi<br />

▪ 2014 Türkiye Ralli Şampiyonası İki Çeker Şampiyonluğu<br />

▪ 2015 Türkiye Ralli Şampiyonası İki Çeker Şampiyonluğu<br />

▪ 2015 Türkiye Ralli Şampiyonası Genç Pilotlar Birinciliği<br />

▪ 2015 Türkiye Ralli Şampiyonası RC4 Sınıf Birinciliği<br />

▪ 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası İki Çeker Şampiyonluğu<br />

▪ 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası Genç Pilotlar Birinciliği<br />

▪ 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası RC4 Sınıf Birinciliği<br />

▪ 2017 Avrupa Ralli Şampiyonası Takımlar Şampiyonluğu<br />

▪ 2018 Dünya Ralli Şampiyonası Gençler Şampiyonası altıncısı<br />

40<br />

Buğra Banaz kupalarının<br />

yanısıra araba kolleksiyonunun<br />

önünde poz verdi.


Anadolu Voleybol<br />

SALONLAR ŞENLENDİ<br />

Hentbolda Selkaspor ve Anadolu<br />

Üniversitesi ile birlikte Voleybolda<br />

da 3 kulübümüz 4 farklı<br />

ligde ilimizi başarıyla temsil ediyor.<br />

Şehirde salon sporlarında yaşanan bu hareketlilik<br />

gelecek adına umutların tekrar yeşermesine<br />

de bir anlamda vesile oldu.<br />

Selka’nın göstermiş olduğu başarı yalnızca<br />

hentbol branşını değil, diğer branşları da<br />

tetiklemiş gibi duruyor.<br />

Öyle ki Erkekler 1.liginde Halkbank ile işbirliği<br />

çerçevesinde çalışarak boy gösteren<br />

Anadolu Üniversitesi sezona çok iyi bir<br />

giriş yaptı. Anadolu Üniversitesi Kadın voleybol<br />

takımı da yine 1.ligde iddialı bir<br />

kadro ile en az play-off oynamayı hedefliyor.<br />

Antrenör Muhsin Osmanoğlu’nun öğrencileri<br />

bu yarışın içinde olacağa benziyor.<br />

2.ligde bu sezon ilk kez boy gösteren<br />

Odunpazarı’nın farklı bir heyecan kattığı<br />

net. Odunpazarı Belediye başkanı Kazım<br />

Kurt’un da desteğini<br />

arkasına alan kulüp<br />

Play-Off’ları neden<br />

görmesin? Genel kaptan<br />

İsmail Kumru ve<br />

antrenör Levent Coşkun<br />

büyük emek veriyor.<br />

Zorlu grupta ilk<br />

4’e girerek finallerde<br />

olmak da büyük bir başarı<br />

sayılacak.<br />

Eskişehrli genç oyuncularla<br />

farklı bir misyon<br />

üstlenen Tepebaşı<br />

Gençlik ve Spor<br />

Kulübü de Tepebaşı<br />

Belediye<br />

başkanı Ahmet<br />

Ataç’ın desteğini<br />

arkasına<br />

almış durumda.<br />

Antrenörler Özkan Çimenli ve Fatma Çimenli<br />

çifti şehrimizin yetenekli voleybolcularını<br />

vitrine çıkartmak konusunda usta…<br />

Onlar alt yapı düzeyinde de de iddialılar.<br />

2.Ligde de sonuna kadar mücadelenin<br />

içinde olacaklar.<br />

Bu sezon Eskişehir salon sporlarını renkli<br />

günler bekliyor. Kulüplerimizin gösterecekleri<br />

başarı, gelecek sezonlar içinde umut<br />

kaynağımız olacak.<br />

Anadolu Voleybol<br />

Tepebaşı Gençlik<br />

Odunpazarı Gençlik<br />

41


AVRUPA<br />

ARENASINDA<br />

İLİMİZİ<br />

TEMSİL EDEN<br />

BETON ADAMLAR<br />

TECRÜBE KAZANDI<br />

Yıllar sonra hentbol’da Avrupa macerası yaşatan Selkaspor<br />

erkek hentbol takımı Challenge Kupası 2. Turunda Norveç<br />

ekibi OIF Arendal takımı ile karşılaştı. İlk maçında Eskişehirli<br />

sporseverlerin coşkusu ile 6 sayı farkla kazanan Beton Ardamlar<br />

rövanş maçında ise güçlü rakibi karşısında tutunamadı ve maçı 12<br />

sayı farkla kaybedip Avrupa’ya veda etti.<br />

Kaleci İbrahim ilk<br />

maça damga vurdu.<br />

İLK KEZ AVRUPA<br />

ARENASINDA<br />

Selka erkek<br />

hentbol takımı<br />

Avrupa arenasında<br />

tecrübe kazandı.<br />

Yıllar önce ETİ ile<br />

erkekler hentbol<br />

yaşanılan Avrupa<br />

macerası Selkaspor ile<br />

devam eti. Kurulduğu üçüncü<br />

yılında, tarihinde de ilk kez<br />

Avrupa kupalarında mücadele<br />

eden Selka Es- kişehir HSK,<br />

Challenge Kupası 2. tur ilk maçında<br />

Norveç ekibi OIF Arendal<br />

takımı ile karşılaştı.<br />

ESKİŞEHİR’DE MÜTHİŞ COŞKU<br />

İlk maç Eskişehir’de oynandı. Müthiş<br />

bir atmosferin yaşandığı Porsuk<br />

spor salonunda oynanan mücadelenin<br />

ilk devresini 18-16 önde kapatan<br />

temsilcimiz, ikinci yarıda farkı<br />

açtı ve maçı 34-28 kazandı. Yıllar<br />

sonra salonda Avrupa heyecanı<br />

yaşayan sporseverler<br />

hentbolculara<br />

müthiş destek verirken,<br />

galibiyette de pay sahibi<br />

oldu.<br />

NORVEÇ’DE İŞLER<br />

YOLUNDA GİT-<br />

MEDİ<br />

6 sayılık<br />

skor<br />

avantajı<br />

ile Norveç’e giden Beton<br />

Adamlar umduğunu bulamadı.<br />

Maçın ilk yarısında akıllıca<br />

bir oyun sergileyen<br />

Selkaspor, Norveç temsilcisinin<br />

farkı açmasına müsaade<br />

etmedi. Rakibin<br />

ataklarına anında karşılık<br />

veren temsilcimiz ilk yarıya<br />

1 sayı geride girdi. Ancak ne<br />

olduysa ikinci yarıda oldu…<br />

Jaballah iki<br />

maçta da etkili<br />

oldu.<br />

42<br />

İlk maçta Eskişehirli<br />

sporseverlerin desteği<br />

altında kazanan<br />

Selka erkek hentbolcular<br />

ikinci maçta<br />

umduğunu bulamadı.


Beton Adamlar<br />

Noveç’de ikinci<br />

yarı dağıldı.<br />

Arendal savunma hattını öne çıkardı ve Beton<br />

Adamlar’ı top kayıplarına zorladı. Top kayıplarıyla<br />

hızlı hücuma çıkan Arendal bu şekilde tam 12 sayı<br />

birden bularak farkı açtı ve turu geçen takım olurken,<br />

Selka’da Avrupa’ya veda etti.<br />

TECRÜBE KAZANDILAR<br />

Tarihinde ilk kez Avrupa deneyimi yaşayan Beton<br />

Adamlar ilk maçta 6 sayı farkla galip gelirken.<br />

İkinci maçta ise 12 sayı ile mağlup olarak elendi.<br />

Ama…<br />

Beton Adamların gönülleri fethederken, ilk Avrupa<br />

macerasında da tecrübe kazandı.<br />

Atatürk posteri<br />

ve bayrağımız<br />

gurur verdi<br />

HAKKINIZ<br />

ÖDENMEZ<br />

3 yıl önce takımı kuran ve ilk yılında<br />

1.lig şampiyonluğu, ikinci yılında ise<br />

süper ligde bir çok takımı geride bırakarak<br />

Avrupa kupalarına gitmeyi<br />

hak eden Selkasporda Mert, Yenal ve<br />

Selkan Kaya kardeşler başta olmak<br />

üzere güçlü Selka yönetimi Eskişehir’e<br />

büyük bir gurur yaşattı.<br />

İŞTE BU HİÇ BİR ŞEYE DEĞİŞİLMEZ<br />

Norveç’in Arendal kentinde oynayan rövanş maçında Beton Adamları<br />

gurbetçilerde destekleyerek tribünlerde Türk bayrağı açtı.<br />

Selka’yı Norveç’deki rövanş maçında gurbetçilerde<br />

yalnız bırakmadı. Challenge Kupası 2.<br />

tur ilk maçında Norveç ekibi OIF Arendal takımı<br />

ile rövanş maçını Norveç’de oynayan<br />

Beton Adamlar Türk taraftarlardan da destek<br />

aldı.Selka’yı destekleyen taraftarlar Türk<br />

bayrakları açarak Beton Adamların yanında<br />

oldu. Ayrıca Selkaspor’u yönetim de tribünden<br />

destekledi.Norveç’deki Atatürk posteri ve<br />

bayrağımız gurur verdi.<br />

İlk yılda tecrübe<br />

kazandılar.<br />

43


Devre arasında beklentiler<br />

sadece<br />

takım üzerinden<br />

değil… Transfer yasağının<br />

kaldırılıp, kaldırılmayacağı<br />

en büyük soru<br />

işareti. Şehirde meraklı<br />

bekleyiş ve seçim öncesi<br />

bir hareketlilik<br />

yaşanması umudu<br />

var. Eğer o da olmazsa<br />

kulübü bekleyen<br />

zor günler<br />

kapıda…<br />

Kulübün içinde<br />

bulunduğu bu<br />

çıkmazda sadece<br />

mevcut yönetime<br />

değil, tüm şehre görevler<br />

düşüyor. Bundan sonra<br />

bize gerekli olan<br />

ayrışma değil,<br />

güç birliği olacak.<br />

Bu siyasi<br />

kesimde de,<br />

spor camiasında<br />

da birinci<br />

öncelik<br />

olmalı…<br />

44


Neresinden bakarsak bakalım zor bir süreç…<br />

Bu yola baş koyanlarla, aynı kadere başkaldıranların<br />

yan yana omuz omuza verdiği bir mücadeleye tanıklık<br />

etmek belki de bizimkisi…<br />

Kendi kaderini kendi çizmeye çalışanların hikayesi…<br />

H H H<br />

Alacaklılar kapıda…<br />

Tesislerde yiyecek ekmek, içecek suyun dahi zor bulunduğu…<br />

Deplasmanların her anlamda kabusa döndüğü bir süreçte,<br />

umudunu kaybetmeyenlerin umudu olmaya çalışan<br />

bir futbolcu topluluğu…<br />

Kulübün imkanları gibi onlarında yapabilecekleri kısıtlı.<br />

Ama bugün verilen mücadele alınacak sonuçlar kadar<br />

önemli.<br />

Ortaya konulan tavır her şeyden daha değerli…<br />

H H H<br />

Devre arasına kadar umutlar sıcak tutulacak.<br />

Mücadele ruhu yine vitrine çıkarılacak.<br />

Alınacak her puan gelecek adına ışık sayılacak.<br />

İkinci yarıda akılcı bir politika izlemek adına bu şart…<br />

Sonra seçim girdabına ve elimizde kalanlara bakarız.<br />

Hesabımızı da ona göre yaparız.<br />

Bugün şartların oluşturduğu zorunluluktan ötürü yapacaklarımız<br />

ise belli.<br />

Klasik ama kenetlenmekten başka yok ki değerin başka<br />

bir ederi…<br />

H H H<br />

İnanacağız. Savaşacağız. Var olacağız…<br />

Eskişehirsporlu olmanın gerekliliklerini sonuna kadar<br />

taşıyacağız.<br />

Ama bugünleri unutmayarak geçmişten ders alacağız.<br />

Çünkü hatalar tekrarlandıkça hata olmaktan çıkar…<br />

H H H<br />

Kulübün bu noktalara gelmesinde başrol oynayanların<br />

hayata döndürmeye çalıştığı değerler en büyük ironi.<br />

Yapacakları geçmişte yapamadıklarının belki de en<br />

büyük ödeştirmesi.<br />

Kendi gerçekleriyle, kulübün gerçekleri arasında sıkışanların<br />

nedir yol haritası?<br />

Bunun cevabını alacağımız o gelecek günün de vardır<br />

bir zamanı…<br />

H H H<br />

45

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!